WAHY
Âyâtu’l-Qur’an
*Wahy Süreci
*Konuşma Nedir
*Wahy Kelimesi’nin Sözlük Anlamı
*Wahy Kelimesi’nin Istılahî Anlamı
*Wahy ve İlham Arasında Farq
*Wahy Çeşitleri
*Wahy /Ulaşma Tarzları
1-Wahy:
2-Hicab arkasından
3-Bir Rasul Aracılığı’yla
*İlk Qur'an Wahyi
*Qur'an Wahyi Korundu
*Wahy’in Tartışılan Niteliği
*Wahyin Lafzîliği
*Oryantalist Kuşkular
*Son Wahy Qur'an'ın İsimleri:
*Wahy Karamı’nın Qur’an’da Kullanımı
Wahy Süreci:
Riwayetler Hz.Peygamber’in 40 Yaşı’nda 610 (609) Yılı
Ramazan Ayı’nda , Mekke'ye 4,5 km. Yakınlıktaki Hira
Mağarası’nda bulunduğu bir sırada 96/el-Alaq Suresi'nin İlk
5 Ayeti ile Muhatap olduğunu bildirirler. Sonra 3 Yıl Wahy’in kesildiğine
inanlılır, ta 3 Sene sonra
74/el-Müddessir
Ayetleri gelene dek. Sonra
10 Yıl Mekke'de, 10 yıl Medine'de Wahy’in inmesi Deqam eder
. Böylece Wahy 22 küsür Sene Dewam etti. Son gelen Wahy
genel olarak
5/el-Maide
3 Ayeti olarak kabul edilir.
İndiği Dönem Arabçası’nda Wahy, fısıldamak,
Gizli konuşmak Anlamları’na gelir.W-H-Y Fiili’nden türetilen
Mastar Kelime’dir. Bu Kelime Qur’an’da 34 Sure’de 71 Ayet’te
kullanılır. Her Kullanım’ında Terimsel Anlamını korumadığı
gibi, bir çok Yer’de de Aynı İşlevi gören Farqlı Kelimeler
de kullanılır. Dinî Literatür’de daha çok Kelamcılar’ın
Tanımı üzere Meşhur olmuştur. Allah’ın insanla konuşması
42/eş-Şura
Suresi’nde 3 Şekil üzere Mümkün görülür.
Konuşma Nedir?
Konuşma 2 Kişi
arasında bir Dil üzere Cereyan eder. Aracı Dil üzerinde
Konsessus yoksa "İleti" Alıcı’da bir Şey İfade etmez. Ana
Dilleri Farklı olanlar 3. bir Dil üzerinden anlaşabilirler.
İnsan ve Hayvan’ın İletişim Kurması böyledir.
Allah ile İnsan
arasında Ontolojik bir Farklılık vardır. Qur'an bu
Farqlılığın Nezzele/Enzele (indirmek) ile aşıldığını söyler.
Belki
73/el-Müzzemmil
5 Ayeti’nde
zikredilen "Ağır bir Söz", Mesaj’ın İçeriği gibi onun Aracı
Dili’ni de İfade etmiş olabilir.
Wahy'de Temsil
Dili
ve İkonik Dil kullanılır. Bir İkon 3 Boyutlu bir Nesne’nin
İki Boyutlu Sureti’dir. Tam ve Eksiksiz bir Taswir olmadığı
halde Nesneler’i Hatıra getirir. Bile bile Yetersiz bir
Temsil’dir. Taswirî değil, Çağrıştırıcı’dır. Qur'an’daki
Melek Taswirleri gibi. (Mesela
35/el-Fatır
1-6 da
Melekler’in Kanatları vardır).
Müşrikler
Hz.Rasul'le İletişim kuranın Mecnun, Şair
olduğunu İddia ettiler. Onlara
göre Allah ile Cinler arasında Mahiyet Birliği vardır, Neseb
Bağı.
Wahy Kelimesi’nin
Sözlük Anlamı:
Arabca’da W-H-Y
Fiili’nden türetilen Mastar Kelime’dir. Çoğulu
Wuhiyy. İsteşlik belirtmez. İbnu Manzur
ona ilham (Gizli Haberleşme, Kelam el-Hafiyy)
ve Harf (Yazılı Belge, Kitab, Harf ) Anlamları’nı
verir. Sözlü olmayan Haberleşmeler’de de kullanılır.
Haberleşme’de Gizlilik Sözkonusu’dur. Mimikler’le, ya da
Yabancı Dil’le Konuşma’da bu Kavram’la İfade edilebilir.
Ebu'-Qasım
Hüseyn ibnu Muhammed er-Râgıb'ın
Tanımı şöyle: "Wahy’in Aslı Hızlı İşaret’tir. Sürat’i
içermesi Sebebiyle Emrun Wahyun denilmiştir.
Bu İşaret (Remz) ve Laf Çarpma (ta'riz) ile olur. Bazen
Terkip’ten soyutlanmış Ses’le olur; bazen de Azalar’la
yapılan İşaret’le ve Yazı ile olur."
Türkçe Lugatcılar,
Uzmanlar, Mealciler, Kelime’yi Değişik Ayetler’de bu
Konteksler’de şu Karşılıklar’la Tercüme ettiler. Gizli
konuşmak, emretmek, Telkin etmek, Teşvik etmek,
İlham etmek, İma ve İşaret
etmek, Acele
etmek, seslenmek, fısıldamak, Mektup,
İşaret, Risalet, Kitap, İç Güdü, Sürat, Tez canlılık, Avaz,
yazmak.
Batı Avrupa Dilleri’ne şu Karşılıklar’la aktarıldı:
Watt:
Revelation
Bell:
suggest, suggession (imada bulunmak, fikir vermek)
Lane:
put into his mind (zihnine yerleştirmek)
Nöldeke:
İpucu vermek
Müsteşriq Wensick Kelime’nin Anlamını İbranî-Aramî ve
Habeş Dilleri’nde aramaya çalışır.
Wahy Kelimesi’nin
Istılahî Anlamı:
Abduh'un
(ö.1905) Tanımı:"Wahy,
bir Aracı’yla ile veya Aracısız olarak Allah katından
olduğuna Kesinlikle inanmak (Yaqin) Suretiyle, Kişi’nin
nefsinde bulduğu İrfan’dır."
Atay, Wahy’in
Istılah Manası’ndaki Özellikleri’ni sıralar:
-Wahy, Kesin ve Açık bir Bilgi getirir.
-Peygamber Wahy’in kendisine Allah'tan geldiğini bilir ve
gelen Wahy’i de Açıkca ve Kesin bir Bilgi olarak kavrar.
-Wahy, Bütün İnsanlar’a Renk ,Irk, Cinsiyet ve Mevki Farqı
gözetmeksizin Eşit olarak Hitab eder.
Wahy Kelimesi’nin Aşağıdaki Ayetler’de Örnekleri görüldüğü
gibi Qur'an/Kitap Anlamı dışında Kullanımlar’ı vardır.
Dolayısıyla bu Anlam kasdedilirse "Her Wahy Kitap'da yer
almaz" denebilir.
Allah Tarafı’ndan Wahy:
a)Evren’e, Arz’a :
99/el-Zilzal
4-5, (Yeryüzü’ne),
32/es-Secde
12
(Gökyüzü’ne)
41/el-Fussilet
12 (emretmek Anlamı’nda )
b)Balarısı’na:
16/en-Nahl
68-69 (Fıtrî İlham, İçgüdü Anlamı’nda)
c)Melekler’e:
8/el-Enfal
12 (emretmek)
d)İnsanlar’a:
Peygamber olmayanlara: Hawariler’e:
5/el-Maide
111 (İma veya Emr) Musa' nın Annesi’ne:
28/el-Qasas
7 İlham
ve Rü'ya
e)Peygamberler’e:
4/en-Nisa
162,
7/el-A'raf
117, 160,
20/TaHa
77,
42/eş-Şura
52, 63,
35/el-Fatır
31,
39/ez-Zümer
65,
42/eş-Şura
13,
6/el-En'am
19,
12/Yusuf
3,
42/eş-Şura
7, 52,
10/Yunus
15,
46/el-Ahqaf
9,
6/el-En'am
106,
7/el-A'raf
203,
43/el-Zuhruf
43,
13/er-Ra'd
30,
19/Meryem
43 (İbrahim'e
19/Meryem
52 (Musa'ya))
29/el-Ankebut
45,
18/el-Kehf
27,
23/el-Mü'minun
27 (Nuh'a)
Başkaları Tarafı’ndan Wahy:
Zekeriya'nın
Qavmi’ne Wahyi:
19/Meryem
2
Cin ve İns
Şeytanları’nın Wahyi:
6/el-En'am
112
Subhi es-Salih
Wahy’in kullanıldığı Manaları 4 Gurup’ta toplar:
a)İnsan için söz konusu olan Fıtrî Wahy:
b)Hayvan için söz konusu olan İçgüdü:
16/en-Nahl
68
c)Rumuz’la ve İma Yolu’yla İşaret:
19/Meryem
11
d)Vucut Organları’yla İma
Wahy ve İlham Arasında Fark:
İlham,
Sözlük’te bildirmek, Haber vermek , İç’e doğmak, Gönül’e
doğmak Manalarına gelir.
Uludağ Istılahî olarak onu şöyle tanımlar: "Feyz
Yolu’yla Qalb’e gelen Özel bir Anlam ve Bilgi."
M.Sofuoğlu'nun
Tanımı:" Delilsiz olarak yani Bilgi Wasılataları’ndan birine
dayanmayarak Qalb’e Feyz Yolu’yla doğan Mana’dır."
Psikoloji bu Anlam’daki inspiration Kelimesine şu
Anlamı verir:" Bir Proplem’in herhangi bir Gayret
sarfetmeden ve Aqıl yürütme yapmadan birden bire
Çözülmesidir."
Sufiler, Peygamberler’e de kendilerine de İlham geldiğini,
kendilerine gelen İlham’ın Bağlayıcı olmadığını söylerler.
İlham Şeytan’dan da gelebilir.
Abduh şöyle yorumlar:" Açlık, Susuzluk, Üzüntü ve
Sevinç Dürtüleri’ne benzeterek, bunu Kişi’nin kendi Nefsinde
hissettiği bir Şuur veya Vicdan olarak Tarif etmiş ve
Nefs’in, İlham’ın nereden geldiğine Dikkat etmeden istenilen
Şey’in peşinde koşar."
Wahy Çeşitleri:
Riwayetler’nde "Wahyin Türleri" şöyle sıralanır:
1-Rüya:
Wahy’in İlk Gelişi’nin böyle olduğuna inanılır. Hz.Rasul’ün
Medine’deki Eşi
Hz.Aişe O'nun gördüğü Rüyalar’ın aynen çıktığına
Dikkat çeker.
Ru'ya nedir?
12/Yusuf
44,
21/el-Enbiya
5’de geçen Kelime "Görüntü" olarak da çevrilebilir. Qur'an
Arapçası, Uyku ve Ru'ya’nın ikisi içinde Newm
Kelimesi kullanır.
37/es-Saffat
102-105: "Ey Oğlum, Uyku’mda ( Rü'ya’mda) seni Qurban
ettiğini görüyorum.... Allah "Senin Rü'yanı (Görüntü’yü)
Tasdiq etti"
Muhammed
a.ın Medine' de gördüğü iki Ru’ya Qur’an’da yer aldı:
8/el-Enfal
43: Allah onları size Uykunuz’da az gösterdi, eğer onları
çok göstermiş olsaydı, siz yılacaktınız...
44-Karşılaştığınızda, Allah onları sizin Gözünüze Az
gösterdi ve sizi de onların Gözünde Az gösterdi, Böylelikle
Allah önceden belirlenen İşleri yerine getirmiş olsun.."
48/el-Fetih
27: Sen elbette Mescid-i Haram' a gireceksin". O bu
Görüntü’ye (Ru’ya) dayanarak Hudeybiye Seferi’ni düzenledi.
Ru’ya’da İnsan biriyle konuşabilir, bu konuşma Söz ile de
İşaret’le de olabilir.
2-Cibril (Ru’ya’da):
108/el-Kewser
Suresi'nin böyle geldiği söylenir.
3-Cibril (İnsan gibi):
İnsan, Delikanlı Şeklinde Melek gelir.
Sahebe’den Dihye ibnu Halife el-Kelbî'ye benzer. En
Kolay olanı budur. Cibril
Hadisi.
4-Cibril (Gerçek Şekliyle):
İki kez oldu.1. Bis'et'in Başlangıcı’nda ve Fetret’i takiben
Hira'da. Rasul a. Dehşet’ten bayılır. 2. de Riwayetler’e
göre Mirac'da Wuqu bulur.
5-Qalb’e İlqa:
Uyanık’tır ve Meleğin Aracılığı da yoktur. Şu Riwayet’te
olduğu gibi: "Ruhu'l-Quds, Qalbim’e, hiç bir Nefs,
Rızqını tüketmeden ölmeyecektir diye nefsetti. O halde
Allah'tan korkunuz, Rızqınızı Meşru Yollar’dan güzelce
arayınız."
6-Çıngırak Sesi Gibi:
En Ağır Şekil. "Bazen bana Çıngırak Sesi’ne benzer bir
Ses’le gelir. Böylesi bana En Ağır olanıdır. O'nun
söylediğini belledikten sonra, o Ben’den ayrılırdı." Ses
gittikten sonra Mana’yı Qalb’inde bulurdu.
75/el-Qıyame
16-18 O'nu Wahy alırken Teskin etmek ister.
7-Allah
ile Konuşarak:
İsra
Gecesi Riwayeti’nde Uyanık’ken bu anlatılır. Veya Hadisi’nde
olduğu gibi Uyku’da
Wahy’in Geliş Tarzları (eş-ŞURA
51-52)
:
042.51-Bir
Beşer için Allah'ın kendisiyle Konuşması olmaz. Ancak bir
Wahy ile ya da Perde Arkası’ndan veya bir Elçi gönderip
kendi İzni’yle dilediğe wahyetmesi bunun dışında. Gerçekten
O Yüce'dir, Hakim'dir.
042.52-Böylece
Sana da Biz kendi Emrimiz’den bir Ruh wahyettik. Sen Kitap
nedir, İman nedir bilmiyordun. Ancak Biz O’nu bir Nur
kıldık, O’nunla Kullarımız’dan dilediklerimizi Hidayet’e
erdiririz. Kuşkusuz Sen Dosdoğru olan bir Yol’a yöneltip
iletiyorsun.
1-Wahy:
Yaratılan
Varlıklar (Melekler, Erkekler ve Kadınlar) Wasıtası’yla
Mesaj’ını ileteceği gibi, İnsanoğlu’nun Bireysel veya
Kollektif Bilinçaltı Wasıtası’yla da Mesaj’ını iletebilir.
Melek bir Temsil Dili’dir ve bir Realite’ye Esasında onun
Etkileri Yolu’yla bilinir. Her halukarda Tecrübe olunan
Wahiy "Şekli" bizatihi bir Şahitlik Garantisi değildir.
26/eş-Şuara
Mesaj’ın Geliş Şekli’nden çok İçeriğini önemser. Peygamber
Qalb’inde Net bir Bilgi buluyordu.
2-Hicab Arkası’ndan:
"
O'na, Tur'un Sağı’ndan seslendik ve O'nu Gizlice söyleşmek
için yakınlaştırdık.."
27/en-Neml
8, 9:,
6/el-En'am
103,
7/el-A'raf
143.
Burada da
Wasıtasız Wahy Sözkonusu’dur. Burada Hicab’tan Maqsat,
Allah'ın Mekan olarak Geri’de Oluşu değildir kuşkusuz. Belki
Eşya’nın bilinmeyen bir şekilde Ses vermesidir.
3-Bir Rasul Aracılığı’yla:
53/en-Necm
(1-18) ve
81/et-Tekwir
( 19-24) de bu 3. Şekil anlatılır
er-Ruhu’l-Emin
(26/eş-Şuara
192-193), er-Ruhu'l-Quds (16/en-Nahl
102), Cibril (2/el-Baqara
97-98).
er-Ruh
Nedir?
17/el-İsra
83 de ‘Rabb’in Emr'den’ Cewab’ı verilir. (58/el-Mücadile
22,
40/el-Mü'min
15)
Riyh’le
(Rüzgar’la) aynı Kök’ten gelen ve Canlı, Hayat veren Şey
Anlamına gelir.
İlk Qur'an Wahyi:
Konu’nun
el-Buhari tarafından kaydedilen ayrıntlı
Hz.Aişe
Riwayeti’nde İlk Wahy
96/el-Alaq
1-5 Ayetleri olarak zikredilir. Milad’ın 610 Yılı’nda 40
Yaş’ında iken başlayan Wahy 22 Yılı aşkın bir Süre’de
Nuzul’unu tamamladı.
Qur'an,
İlk Wahy’in Ramazan Ayı’nda, Mübarek
bir Gece’de indirildiğini
söyler. Qur'an'ın İlk olarak Toplu bir Halde Beytu'l-İzze'ye
indirildiği türünden bir Riwayet te vardır. Bu Yorum’un
Sahipleri Toplu İniş’e İnzal, Parça İnişine de
Tenzil Adını veriyorlar.
25/el-Furqan
32-33 Ayetleri de buna Delil gösterilir.
10/Yunus
15,
46/el-Ahqaf
9,
6/el-En'am
106,
7/el-A'raf
203 Ayetleri’nde Hz.Rasul "Wahy’e Tabi olmaya"
çağrılır, o da "Wahy’e Tabi olduğunu" ifade eder.
42/eş-Şura
42, "Qur'an'ın Rasul'e wahyedildiğini" söyler.
6/el-En'am
19 da
"Rasul Qur'an'ın kendisine wahyedildiğini" söyler.
48/el-Fetih
15 de Wahiy, Allah Kelamı’dır,
2/Baqara
75 de de.
Riwayetler’de Peygamber'in Küçüklüğü’nde Amcası Ebu Talib'le
birlikte gittiği Şam Bölgesi’nde Basra Çarşısı’nda Ariuscu
Muvahhid Rahib Bahira ile karşılaştığı naqledilir.
Müsteşrikler Qur'an'ın İçeriğinin Bahire, Waraka
ibnu Nevfel, ve diğer Ehli Kitap kişilerden
öğrenildiğini İddia ederler.
"Ebu
Talib Filistin'e bir Kervan düzenleyip Yola çıkacağı
sırada Nur Çocuk 9 Yaşı’ndaydı. O sırada Hrsitiyan Dini’nde
olan Filistin'de Manastır Dolu’ydu. Buralarda yaşayan
Gayretli Rahibler, Karşılık beklemeden Ev Sahipliği gösterme
veya Sırf bir İyilik olmaktan ziyade kendi Dinlerine çekmek
Gayesi’yle Transit geçen Yabancı Yolcuları karşılarlardı.
İşte anlatıldığına göre Meşhur Bahira, Ebu Talib ve
Kervan Arkadaşları’nı bir Yemeğe Dawet etmişti. Herhalde
Yeğeni. Muhammed de bu Yemek’te hazır bulunmuştu.
Rahib Bahira'nın Hangi Dil’de konuştuğunu bilmiyoruz.
Belki Misafirleri ve onların en Gençleriyle bir iki Kelime
konuşacak kadar Arapça biliyordu. Fransız müsteşrik Carra
de Vaux'un Muhayyilesinin, "Qur'an'ın Yazarı Bahira"
Adıyla Müstakil bir Kitap Qalem’e alacak kadar Uçkun
olduğunu görüyoruz. Bunu Qabul etsek, 114 Surelik Qur'an'ın
Kitab’ını 9 Yaş’ında bir Çocuğun bir kaç Dakika içinde
ezberlemesi ve bir Nesil sonra bunu etrafındaki İnsanlar’a
bir Tebliğ olarak naqletmesi bile başlı başına bir Mucize
Teşkil eder."
Qur'an Wahyi Korundu:
"Eğer
O, Bize Karşı bazı Sözler’i düzseydi, Elbette Onun Sağel’ini
çekip alırdık. Sonra O'nun Şahdamarı’nı keserdik. O zaman,
Siz’den hiçbiriniz araya girerek bunu kendisinden
engelleyemezdi. Çünkü O Muttaqiler için Kesin bir Öğüt’tür."
5/el-Maide
67: "Ey Rasul, Sana Rabb’inden her indirileni Tebliğ et,
eğer böyle yapmazsan Risalet’ini yerine getirmiş olmazsın."
87/el-A'la
6-7 Rasul'un kendisine gelen Wahyleri unutmayacağını söyler.
20/TaHa
114: "Sana Wahy tamamlanmadan önce Qur'anı acele etme ve
de ki: Rabb'im İlmimi artır."
Wahyin Tartışılan Niteliği:
Wahy
Süreci’nin Tanığı olan İlk Müslümanlar, Wahy’in Gelişi’ndeki
olayları şöyle Taswir ederler: Peygamber'in Wucudu titrer,
Yüzü’nün Rengi değişirdi. Gözler’ini kapatırdı. Wahy
Esnasında en Soğuk Günler’de bile Alnı terler, Nefes
alırken Horultu’ya benzer bir Zamana Tesadüf etmiş ise,
Manevi Ağırlığı’na Tahammul edemeyen Deve çöker ve Peygamber
de üzerinden inmek Zorunda kalırdı. Bir
defa Peygamber'in Dizi Zeyd ibnu Sabid'in Dizi ile
Temas Halinde iken Wahy gelmiş, Zeyd o kadar bir
Ağırlık hissederki sanki Ayağı kırılacaktır. Ömer
şöyle der:" Wahy Nazil olurken Peygamber'in Yanında Arı
Uğultusu’na benzer bir Ses işitilirdi."
Bu
Taswirler’in Etkisi ile de olsa gerek Müşrikler Rasul'e
Kahin, Sâhir, Mecnun demişlerdi.
el-Farabî
(ö.950), bir
Müslüman olarak Epistomolojisi’nde Wahy’e Yer ayırır. O'na
göre, Wahy Wasıtası Nebewî Bilinç'tir. Dolayısıyla
Peygamberler Doğruyolu bulmada kimseye Muhtaç değildirler.
Aksine o, diğerlerini Mutluluğa yönlendirme Kabiliyetine
Sahip’tir. "Allah
Vergisi Olağanüstü bir Bilinc’e Sahip"
olan
Peygamber, yapması gereken Herşeyi en İyi şekilde
algılayabilen ve İcraatı’na Qarar verdiği Herşey’de
diğerlerini en İyi şekilde yönlendirebilen ve bu Fiiller’i
belirleyebilen, Tarif edebilen ve Mutluluğa yönlendirebilen
Kişi’dir." O'na
göre, sıradan Felsefî ve Mistik Bilinçler’in tersine, her
hangi Harici bir Yol Gösterici’ye İhtiyaç duymayan
Peygamber’in Bilinci, sıradan Bilinçler’in geçtiği
Devreler’den geçtikten sonra, Nihaî Nokta’da Faal-Aql'la
Temas’a geçer ve İlahî Haqiqat’i ondan alır.
İbnu Rüşd de (ö.1198) Peygamber'in
İlahî Haqiqat’i Faal Aqıl'dan aldığını söyler.
İbnu Sina,
(ö.1037) Wahy
Meselesi’ni Peygamberlik Kuramı içine aldı. "İnsan Aqlı ile
Faal Aqıl arasındaki Perdeler’in Tamamıyla
kalkmasıyla İnsan Aqlına Nufuz eden Feyz’den İbaret’tir"
Kuramını geliştirdi. Yani Cebrail bu Faal Aql
olmalı.
O'nun
Görüşü’nde Peygamberî Bilinç, tüm İnsanî
Melekeler’e En Üst Düzey’de Sahip olan İnsanî Durum’un Kemal
Noktası’dır. Peygamber Zihin Berraklığı, Hayal Tamlığı ve
dıştaki Madde’yi kendine İtaat ve Hizmet ettirme gibi
Şartlar’ı yerine getirdikten sonra, kendisinden başka hiç
kimse’de bulunmayan Sezgi Gücü "Quwwe-i Qudsiyye"
Wasıtası’yla Faal Aqıl’la Temas’a gelir ve bu Güç’le
Haqiqatler’i kavrar. İşte Wahy bu Kutsal Quwwet’in
bazı İnsanlar’a bahşedilmesinden İbaret’tir. Burada
Melekler ise Yüksek Haqiqatler’le Temas’ta bulunan Fezeyan
Hali’ndeki Quwwetler’dir ve Görevler’i de Haberler’i
Peygamberler'e iletmektir.
Peygamber Cibril'’i görmüş, Sesi’ni işitmiştir O’na
göre.
İbnu Haldun,
Wahy’i
Kelamcılar gibi algılar.
Weliyyullah ed-Dehlevî
(ö.1763)
de
Wahy’in Mahiyet’ini şöyle yorumlar: "..Lafzî Wahy,
Peygamber’in Zihni’nde hali hazırda varolan Kelimeler,
Deyimler ve Uslup Kalıbı’nda ortaya çıkar.. Allah Kainat’ın
Sonu’na kadar Baqi kalmak üzere bir Rehber göndermek
istediğinde, Peygamber'in Zihni’ni Quwwetlice Tahakkum
altına aldı ve onu Hazır hale getirip Pak Qalbi’ne Kitab’ını
Müphem ve İcmalî bir Tarz’da İnzal etti... Mesaj, İlahî
Alan’da varolduğu Şekli’yle Peygamber'in Qalb’ine
naqşolunmaya başlandı. Böylece, bunun Allah'ın Kelamı olduğu
Kanaati Peygamber'de Hasıl oldu. Daha sonra Hasıl oldukça
gayet İyi tertiplenmiş Kelam, Peygamber'in Aqli
Melekeleri’nden Melek Wasıtası’yla ortaya çıkarılıyordu."
Bu
Açıklama
Muhammed İkbal de (1873-1938)
geliştirilerek,
Kelimeler’in ve Uslup Kalıpları’nın Fikirler’le birlikte
Peygamber’de birlikte doğduğudur ve bunda Peygamber'in
herhangi bir Şuurlu Kontrolü yoktur.
Fazlur Rahman da öyle
düşünür.
Fazlur Rahman şöyle der: "Qur'an, hem tamamıyla
Allah Kelamı’dır, hem de Olağanüstü Anlam’da tamamıyla Allah
Kelamı’dır." Buna
göre Hz.Peygamber Wahy’in dışında değil, içindedir. O
Wahy’i bizzat işitmiştir. Wahy’in bizzat Kelime’ye dökülmesi
her ne kadar Peygamber'in Qalbi’ne Wuqu buluyor ise de,
Kelimeler buradan kaynaklanmamakta, Allah'tan
kaynaklanmaktadır. Ona göre Durum bu olunca, Qur'an'ın
yaratılıp yaratılmadığını tartışmak çok Saçma’dır. Sonuç
olarak, Wahy’in bir Dahilî –Peygamber’le Alakalı olan- bir
de Haricî -Allah'ı ilgilendiren- Yönü vardır. Bu iki Yön
birbirini Tamamlayıcı Unsurlar’dır. Şöyle
der:" Qur'an'ın Allah'ın Peygamber’e wahyedilmiş Kelam’ı
olduğuna, Peygamber'in de Allah'ın Nihaî ve Sözel bir
Alıcısı olduğuna inanmayan İsmen bile Müslüman olamaz."
Hamidullah
Peygamberler’i
Ampul’e benzetir. Wahy’in Dili de onun Rengi’dir. Peygamber
sadece İletici’dir. "Müslümanlar
şu İnançta’dırlar ki Qur'an, "Allah'ın Sözü"nü Temsil eder,
onun yerine geçer. Muhakkak ki Allah, Ses ve Lisan’dan
Münezzeh’tir. Bunu şu Misal ile daha İyi
anlayabiliriz."Allah'ın Sözü" Elektirik Akımı gibidir; ne
Rengi vardır ve ne de Göz’le görülebilir. Bir Peygamber,
adeta bir Elektirik Lambası’dır. "Elektirik Akımı"nın
geldiği Teller’in Ucuna bağlanmıştır ve bu "Akım" sayesinde
Işık verir. Lamba’nın kendi Rengi, o Peygamber'in konuştuğu
Anadili’dir. Misalimiz’deki Elektirik Akımı" (yani Allah'ın
Sözü), sadece Işık verme Niteliğindedir ve Rengi yoktur;
fakat bu Akım, Lamba’nın kendi Rengine göre, yani Beyaz,
Kırmızı, Sarı, Yeşil vs. oluşuna göre Değişik Şekilde bize
akseder. Lamba’dan gelen Işığın Şiddeti ve Quwweti de
Lamba’nın Kapasitesine göre değişecektir. İşte böylece Ses
ve Dil ötesi Wasıf’taki "Allah Sözü" bize, bu "Akım"ı
alan’ın Ses’iyle onun Dili’nde, Misalimiz’deki Lamba, yani
Peygamber Wasıtası’yla onun Lisanı’yla ulaşır, bize kadar
gelir."
Bir çok
Çağdaş yazar da O'nun Mahiyeti Konusu’nda Selef’in Sukut
Mezhebi’ni sürdürüyor: "Wahy’in Mahiyeti; en Temiz ve en
Olgun İnsanlar’ın Başları olan Enbiya’dan Başkası için Belli
değildir. Nasıl geliyor, nasıl işliyor, o Cihetleri yalnız
onlar bilir. Wahy’in Mahiyeti ve Haqiqati’ni anlamamıza yol
yoktur. Ancak ona inanmaktan başka Çare yoktur."
Wahy’in
İçeriği kadar Peygamber'e İlqasında da Tahammul’ü Güç bir
Keyfiyet’in Varlığı’na inanılır. Reşid
Rıza
(ö.1935) Wahy’in
Dış Keyfiyeti’nde Israr ederek Materyalistler’in onu
İnsan’ın kendi içinden coşan bir Feyz olarak gördüklerini
söyler. Kimilerince Wahy
Waqıası’nda Kişi’nin Beşeriyet Tabiatı’ndan Çıkışı
Sözkonusu’dur.
S. Akdemir:
"Qur'an, Hz.Muhammed'in Çağ’a Müdahalesi’dir. Ünlü
İslam Bilgini
İbnu A'rabi de Qur'an'ı, Hz.Muhammed'in kendi
kendisiyle Konuşması olarak tanımlar. Peygamberler Duyarlı
Kişiler’dir, yabancılaşmamışlardır. Bunlar Ortak
Bilinçdışı’na inerek, Toplum’un Sorunları’na Çözüm arayan
İnsanlar’dır. Qur'an'ı Kerim de bu Çalışma’nın
Sonucu’dur."..Gerçek Din İnsan’ın kendisi ve Doğası’dır...
İnsanlar aldatılıyor. İnsanlar’a Din Gerekçesi’yle
Doğaları’na Aykırı Usuller öğretiliyor... Qur'an-ı Kerim'i
Hz.Muhammed yazdı. Bu O'nun aslında bir İç
Konuşması.. İnsan'da,
Freudcu
Teori’ye
göre, Bilinçaltı ve Ortak Bilinç vardır. Ortak Bilinc’e
inilebilir. Qur'an İçimizin bir Ürünü’dür, Dışımızdan gelen
bir Şey değildir. Hz.Muhammed de Ortak Bilinçdışı’na
inebilmiş bir İnsan’dır. Cebrail ise Hz.Muhammed'in
Ortak Bilinç dışarısına inebilmesi sırasında kullandığı
Arkatipi’dir."
Ahmed
Arslan:
"Hiç bir Çağdaş Psikolojik Yaklaşım’ın, hatta Psikiyatri’nin
Ortak Bilinç ve Bilinçaltı gibi Freud tarafından
üretilen Kavramları Bilimsel bulmadığı için Qabul
etmediğinden Haberdar olmayan bu Zat (S.
Akdemir), İlahi Tecelli’yi, Psikanaliz'in Eskimiş
Teorileri’yle İzah’a kalkışıyor. Bu Sözler’in Küfür olup
olmadığını Uzmanlar’ına bırakıyoruz."
Watt:
O "Muhammedî Wahyi"
Jung'un
Bilinçaltı
Kavramı ile açıklar. Kısmen Kişisel Bilinçaltı’ndan, kısmen
Kollektif Bilinçaltı’ndan. Bilinçaltı Kelimesi’nin kendisi
de Birey’in Farqında olmasının da ötesinde olmasına rağmen,
bir Temsil Dili’dir ve İnsan Bilinci ve Aqlı gibi Şeyleri
çağrıştırır. Jung'a göre Bireysel ve Kollektif
Bilinçaltı Farqlı’ydı.
Kollektif
Bilinçaltı, Birey’in ait olduğu Toplum ve Kültür’le
paylaştığı Şey’di. Eğer wahyedilen Mesaj’ın bu
Bilinçaltı’ndan geldiğini söylersek bu bize "Nihaî Kaynak"
Konusu’nda çok az Şey anlatacaktır. Ancak bir dereceye kadar
bu, Alıcı’nın ait olduğu Toplum’un Düşünce Dünyası’na
Mesaj’ın nasıl Adapte edildiğini açıklar. Çünkü Bilinçaltı
bütün bunlarda Ortak’tır (vardır). Hristiyanlar inandılar
ki, Allah Bireyler’e doğrudan veya er-Ruhu'l-Quds
Şekline bürünerek (görünerek) İnsanlar Aracılığı’yla
Müdahale eder (Temasa geçer). Bu İnanç onlara bu
Bilinçaltı’ndan gelen Şeyler’in bazılarının, mesela, belli
bir Şekilde Hareket etme İsteği (Dürtüsü) gibi Son Tahlilde
Allah'tan geldiğini söylemeyi Mümkün kılar. Eğer bu İstek
(Dürtü) veya Dinsel Buyruklar bir Kişi’nin Zihni’ne,
Kaynağı’nı bilmediği bir İçsel Baskı Biçimi’nde gelirse,
bunun İlahî bir İşaret olduğuna ve onu izlemesi gerektiğine
inanır. Daha da İleri gidip onun bir Melek Wasıtası’yla
geldiğine inanırsa, ona Subjektif bir Kesinlik kazandırsa
bile, bu onun İlahî bir İşaret olduğu Konusu’ndaki
Açıklama’ya çok Fazla bir Şey katmaz. Bunun gerçekten İlahi
bir İşaret olup olmadığı, O'na Geliş Biçimi’ne değil, O'nun
Meyvelerinin Niteliğine Bağlı’dır.
Watt'ın
Söz’ünü ettiği Wahy Biçimi Her İnsan’ın içinde duyduğu
"Taqwa İlhamı"nı açıklayabilir. Kutsal Kitap'daki Wahy’i
değil. Peygamber Qur'an'dan Başka Wahy almış
mıdır? Örnekleri verildiği Tür’den bu tür Wahy’i hem
Peygamberler hem de bir çok Mahluqat almaktadır. Bir çok
Qudsî Hadis de bu Kapsam’da anlaşılabilir. Qudsi Hadisler,
Aanlamları Qur'an ya da diğer Semavi Kitaplar’da bulunan
İlahi Açıklamaları Peygamberimiz’in mota mot onların
Lafızları’na Bağlı kalmaksızın kendi Uslub’uyla örnekleyerek
açıklamasıdır. Manası Allah'a dayandığı için sıradan bir
Konuşması sayılmaz, Qudsî Konuşma (Hads) sayılır.
İnsaflı
Hristiyanlar’ın İslam Wahyi Konusu’nda söyleyebilecekleri
Son Söz onu Lukas
bd.
Biyografistlerin İlhamı’na benzetmekten İbaret’tir.
Wahy’in Lafzîliği:
es-Suyutî
üç ayrı Kanaat’ten söz eder:
1-Wahy,
Lafız ve Mana’dan Müteşekkil’dir
2-Cebrail
yalnızca Manaları bildirmiş, Peygamber de bu Manaları
kavramış ve Arapça olarak İfade etmiştir.(
26/eş-Şuara
193-194) ez-Zerkanî bu Görüş’ü reddeder.
3-Cebrail'e
yalnızca Mana’nın ilqa edildiği ve O’nun da bu Manaları
Arapça olarak İfade edip, Arapça Lafızlar’la olduğu gibi
indirdiği’dir.
Oryantalist Kuşkular:
Oryantalistler’in Wahy’in Kaynağı’nı Anlama Çabaları’yla
İlgili
İsmail Cerrahoğlu bir Dizi Literatür sayar.
C.
Brockelmann,
"İslam Milletleri ve Devletleri Tarihi' nde";
Tor Andrea, "Mohomet Sa Vıe et Sa Doctrine"
Adlı Eser’inde; H. Lammens "L'Islam Croyances et
Insititutions’ Adlı Eser’inde";
I. Goldzier, "el-Aqıde ve'ş-Şeria fi'l-İslam"
Adlı Eser’inde;
H.A.R. Gibb, "La Structure de la Pensee Beligieuse
de I'slam" Adlı Eser’inde;
G.H.Bousquet, Kasımırski'nin "Qur'an
Tercemesi" ne yazdığı Muqaddime’de;
Bernard Lewis, "Introduction au Coran" Adlı
Eser’inde; İ.Cerrahoğlu'nun Derlemesi’nde
olduğu gibi Kuşkuları’nı İzhar ederler.
Regis
Blachere,
"Intruction au Coran" Adlı Eser’inde Qur'an'a
Peygamber'in Ölüm’ünden sonra eklenen Ayetler’den Söz eder.
Ona göre 3/Ali İmran 144 bunlar arasındadır. İslam
Ansiklopedisi’ne Allah Maddesi’ni yazan Mc.
Donald da Qur'an'ın Peygamber Eseri olduğuna
inananlardandır. Alfred Guillaume de
zikredilmeli.
Son Vahy Qur'an'ın İsimleri:
Ebu'l-Maali Uzeyzî ibnu Abdil Melik'in
Tesbit’ine göre Qur’an 55 İsim’le anılır.
Aceb:
72/el-Cin
1
Adl:
6/el-En'am
115
Ahsenu'l-Hadis:
39/ez-Zümer
23
Aliyy:
43/el-Zuhruf
4
Arabiyyun:
12/Yusuf
2
Aziz:
41/el-Fussilet
41
Belağ:
14/İbrahim
52
Besâir,
Basiret:
7/el-A'raf
203,
42/eş-Şura
52
Beşîr ve Nezîr:
41/el-Fussilet
2-4
Beyan:
3/Ali
İmran
138
Buşra:
2/Baqara
97
Emr:
65/et-Talaq
5
Furqan:
25/el-Furqan
1,
2/el-Baqara
53,
15/el-Hicr
64
Habl:
3/Ali
İmran
103
Hâdi:
17/el-İsra
9
Hakim:
10/Yunus
2
Haqq:
3/Ali
İmran
62
Hidayet ve Rahmet:
10/Yunus
57
Hikmet:
54/el-Qamer
5
İlim:
2/Baqara145,
Qavlu’l-Fasl:
86/et-Tarıq
13
Qayyim :
30/Rum
30,33
Kelam:
9/et-Tewbe
6,
2/Baqara75
Kitabun Mübin:
44/ed-Duhan
1-2
Qur'anun Kerim:
56/el-Waqıa
77
Qıssa:
12/Yusuf
3
Mecid:
85/el-Buruc
21
Mew’ize:
10/Yunus57,
3/Ali
İmran138
Müheymin:
5/el-Maide
48
Münâdi:
3/Ali
İmran
l93
Nebeu'l-Azm:
78/en-Nebe
1-2
Nur:
4/en-Nisa
174
Ruh:
16/en-Nahl
1
Suhufun Mukerreme:
80/Abese
13
Merfuatun Mutahhera:
80/Abese14
Sıdq:
39/ez-Zümer
33
Sırat-ı Müstaqim:
6/el-En'am
153
Tenzil:
26/eş-Şuara
192
Tezkira:
69/el-Haqqa
48
Şifa:
17/el-İsra
82
Urvetu'l-Vusqa:
2/Baqara
256
Wahy:
21/el-Enbiya
45
Zebur:
21/el-Enbiya105
Zikrun Mübarek:
21/el-Enbiya50
Zikr:
15/el-Hicr
6,
80/Abese
11-15
Bu Liste’ye şu Kelimeler’i de eklemek lazım:
Beyyine : 2/Baqara
99,
Burhan :
4/en-Nisa
174,
Enbâu'l-Gayb:
12/Yusuf
102,
3/Ali
İmran
44,
Kelime:
2/Baqara
37,
Kitab:
2/Baqara
53, 213,
Kitabun Meknun:
56/el-Waqıa
78,
Levh-i Mahfuz : 85/el-Buruc
22,
Ni'met:
68/el-Qalem
2,
Rahmet:
7/el-A'raf203
2/Baqara90,
Risalat:
7/el-A'raf144,
Sultan :
10/Yunus68,
Ummu’l-Kitab :
3/Ali
İmran7,
WAHY KAVRAMI’NIN QUR'ÂN'DA KULLANIMI
Qur'ân Wahy Kelimesini 34 Sure’de 71 Ayet’te
kullanır.