Mekkî
Wahiy
610-622
042.007/el-A’RAF
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Uyarılar ve O Gün'ün Tartısı :1-9
007.01- Elif
Lam Mim Sad
007.02- O’nunla
uyarman için ve Mü'minler’e bir Öğüt olmak üzere indirilen bir Kitab bu.
007.03- Rabb'inizden
Size indirilene uyun. O'ndan başka Weliler’e uymayın. Ne az Öğüt alıyorsunuz?
007.04- Biz
nice Ülkeleri Yıkım’a uğrattık. Geceleri uyurlarken ya da Gündüzün
dinlenirlerken Bizim Zorlu Azabımız Onlar’a geliverdi.
007.05- Zorlu
Azabımız Onlar’a geliverince yakarabildikleri: "Biz gerçekten
Zulmedenler’dendik" demelerinden başka olmadı.
007.06- Andolsun,
kendilerine Gönderilenler'e elbette Hesap soracağız.
007.07- Andolsun,
Onlar’a bir İlim’le Haber vereceğiz. Ve Biz (onlardan) Gâibler de değildik.
007.08- O
Gün Tartı Haq’tır. Kimin Tartılar’ı ağır gelirse, işte Kurtulanlar Onlar’dır.
007.09- Kimin
de Tartılar’ı Hafif gelirse, Bunlar da Ayetlerimiz’e Zulmettiklerinden dolayı
kendilerini Hüsran’a uğratanlar’dır.
II
Şeytan’ın Muhalefeti :10-25
( Bak: 41/ Sad 71-85 48/Taha
115-126
54/İsra 61-65
74/Kehf
50
Md.1/Bakara
30-38, )
007.10- Andolsun, Sizi Arz’a yerleştirdik ve
orada Geçimlikler yarattık. Ne kadar az
şükrediyorsunuz?
007.11- Andolsun, Biz Sizi yarattık, sonra Suret
verdik. Sonra Melekler’e: "Âdem'e
secde edin." dedik. Onlar da İblis'in
dışında secde ettiler. O Secde edenler’den olmadı.
007.12- Dedi: "Sana emrettiğimde, Seni secde
etmekten engelleyen neydi? " Dedi: "Ben O’ndan Hayırlı’yım. Beni Ateş'ten yarattın, O’nu ise Çamur’dan
yarattın."
007.13- "Artık oradan in. Orada büyüklenmek
olmaz. Hemen çık. Gerçekte Sen Küçük düşenler’densin."
007.14- O da: "Dirilecekleri Gün’e kadar Beni
gözle." dedi.
007.15- (Allah) "Sen
ertelenenler’densin." dedi.
007.16- Dedi ki: "Madem öyle, Beni
azdırdığından dolayı Onlar için
kesinlikte Senin Dosdoğru Sıratı’nda oturacağım."
007.17- "Sonra da elbette Onlar’a
önler’inden, arkaları’ndan, sağları’ndan ve solları’ndan kendilerine
sokulacağım. Onlar’ın çoğunu Şükredici bulmayacaksın."
007.18- (Allah) Dedi: "Kınanıp alçaltılmış
olarak oradan çık. Andolsun, Onlar’dan kim Seni izlerse, Cehennem’i Sizler’le
dolduracağım."
007.19- "Ey Âdem, Sen ve Eşi’n Bahçe'ye yerleş. İkiniz de dilediğiniz Yer’den
yiyin, ama şu Ağac’a yaklaşmayın. Yoksa Zalimler’den olursunuz."
007.20- Şeytân, kendilerinden Ayıp
Yerleri’ni açığa çıkarmak için Onlar’a weswese verdi ve dedi ki:
"Rabb'inizin Size bu Ağac’ı yasaklaması, yalnızca, Sizin İki Melek
olmamanız veya Ebedi Yaşayanlar’dan kılınmamanız içindir."
007.21- Ve: "Gerçekten Ben Size Öğüt
verenlerdenim." diye yemin de etti.
007.22- Böylece Onlar’ı aldatarak düşürdü. Ağac’ı
tattıkları anda ise, Ayıp Yerleri kendilerine belirdi ve üzerlerine Bahçe
Yaprakları’ndan örtüp yamamaya başladılar. Rabb'leri kendilerine
seslendi:" Ben Sizi bu Ağaç’tan
menetmemiş miydim? Ve Şeytân’ın da
sizin Gerçekten Apaçık bir Düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?"
007.23- Dediler ki: "Rabb'imiz, biz kendimize
zulmettik, eğer Bizi bağışlamazsan ve esirgemezsen, gerçekten Hüsran’a
uğrayanlar’dan olacağız."
007.24- (Allah) Dedi ki:" Kiminiz kiminize
Düşman olarak inin. Arz’da belli bir waqte kadar Sizin için bir Yerleşim ve Meta var’dır."
007.25- Dedi ki: "Orada yaşayacak, orada
ölecek ve oradan çıkarılacaksınız."
III Ademin Çoçukları'nı Şeytân’ın İğfal
İsteği : 26-31
007.26- Ey Âdem’in
Çocukları, Biz Ayıp Yerleriniz’i
örtecek bir Elbise ve Sizi süsleyecek
bir Giyim sunduk. "Taqwa Giyimi"
daha Hayırlı’dır. Bunlar, Allah'ın Ayetleri’ndendir. Umulur ki öğüt
alırlar.
007.27- Ey Âdem'in
Çocukları, Şeytân, Anne ve
Babanız’ın Ayıp Yerleri’ni kendilerine göstermek için, Onlar’ı Bahçe'den
çıkardığı gibi sakın Sizi de çeldirmesin. O ve Taraftarlar’ı Sizleri
görmektedir. Biz Şeytânları, inanmayanların Dostlar’ı yaptık.
007.28- Onlar bir Fuhuş işlediklerinde: " Biz
Atalarımız’ı böyle bulduk. Allah da Bize
bunu emretti." derler. De ki: " Allah, Fahşa’yı emretmez. Allah'a
bilmediğiniz Şey’i nasıl söylüyorsunuz?"
007.29- De ki: "Rabb'im Adalet’le davranmayı
emretti. Her Mescid yanında Yüzleriniz’i doğrultun ve Din’de O'nun için
Muhlisler olarak O'na Dua edin. İlkin Sizi yarattığı gibi döneceksiniz."
007.30- Bir kısmına Hidayet verdi, bir kısmı da
Sapıklığı haketti. Çünkü bunlar, Allah'ı bırakıp Şeytanlar’ı Weli
edinmişlerdi. Ve gerçekten Onlar’ı Mühtedi saymaktadırlar.
007.31- Ey Ademoğulları,
her Mescid yanında Ziynetleriniz’i takının. Yiyin için ve israf etmeyin. Çünkü
O, İsraf edenler’i sevmez.
IV 32-39
Allah'ın Haram Kıldıkları
007.32- De ki: "Allah'ın Kulları için sunduğu
Ziyneti ve Temiz Rızıqlar’ı haram eden kimmiş?"
007.33- De ki: "Rabb'im yalnızca Fahşa’yı,
Açıkta olsun Gizli olsun, Günah işlemeyi, Haqlı nedeni olmayan Bağy’i, kendisi
hakkında İspatlayıcı bir Delil indirmediği Şey’i Allah'a şirk koşmanızı ve
Allah'a karşı bilmediğiniz Şeyler’i söylemenizi haram kıldı."
007.34- Her Ümmet için bir Ecel vardır. Onların
Eceller’i gelince, ne bir Saat ertelenebilir ne de öne alınabilirler.
Ademoğlu'na Yaşarken ve Ölürken
Elçiler Gelmesi
007.35- Ey Âdemoğulları,
içinizden size Ayetlerim’i Haber veren Elçiler geldiğinde, kim ittiqa ederse ve
düzeltirse işte Onlar için Korku yoktur, Onlar Mahzun da olmayacaklardır.
007.36- Ayetlerimiz’i yalanlayanlar ve Onlar’a
karşı büyüklenenler, İşte Onlar Ateş'in Arkadaşları’dır. Onda Sonsuzca
kalacaklardır.
007.37- Öyleyse, Allah'a karşı Yalan yere iftira
düzenden ya da Ayetler’i yalanlayan’dan daha Zalim kim’dir? Kitap'tan
kendilerine bir Pay erişecek olanlar bunlar’dır. Nihayet Elçilerimiz,
Hayatları’na son vermek üzere kendilerine gittiklerinde Onlar’a derler: "
Allah'tan başka tapmakta olduklarınız nerede?" "Onlar Bizi bırakıp
kayboldular." derler. Bunlar, gerçekten Kafirler olduklarına kendi
aleyhlerine şehadet ettiler.
007.38- (Allah) Dedi: "Tanıdığınız ya da
tanımadığınız Siz’den önce Yaşamış
Ümmetler’le birlikte Ateş'e girin." Giren her bir Ümmet Kardeşi’ni
lanetler. Hepsi peşpeşe orada toplanınca, En son gelenler, İlk gelenler’e:
"Rabb'imiz, işte bunlar Bizi saptırdı. Öyleyse
Ateş’le Azab’ı Onlar’a kat kat artır
." derler." ( Allah da ateş ) hepinize kat kattır." der.
007.39- Önde gelenler Son’da yer alanlar’a der:
"Sizin Bize göre bir Üstünlüğünüz yoktur, kazandıklarınıza karşılık olarak
Azab’ı tadın."
V Bahçe ve Ateş Halqları: 40-47
007.40- Şüphesiz Ayetlerimiz’i yalanlayanlar ve
Onlar’a karşı Büyüklenenler, Onlar için Göğün Kapıları açılmaz ve Deve de İğne
Deliği’nden geçinceye kadar Bahçe’ye
giremezler. Biz Suçlular’ı böyle cezalandırırız."
007.41- Onlar için Cehennem’den Yataklar ve
üstlerine de Örtüler vardır. Biz Zulmedenler’i böyle cezalandırırız.
007.42- İnananlar ve Salih Çalışmalar’da
bulunanlar -ki Biz hiç kimseye Gücü’nden fazlasını yüklemeyiz- Onlar da Bahçe'nin Arkadaşları’dır. Onda
Sonsuz olarak kalacaklardır.
007.43- Biz Onların Göğüsleri’nde Kin’den ne varsa
çekip aldık. Altlarından da Irmaklar akar. Derler ki:" Bizi buna ulaştıran
Allah'a Hamd olsun. Eğer Allah Bize hidayet vermeseydi Biz Doğru’ya
erişmeyecektik. Andolsun, Rabbimiz’in Elçiler'i Haqq ile geldiler."
Onlar’a: "İşte bu, yapmakta olduklarınıza Karşılık olarak Mirascı
olduğunuz Bahçe'dir" diye seslenilecek.
007.44- Bahçe Ashabı, Ateş Ashabı’na seslenirler:
"Bize Rabb'imizin wadettiğini gerçekleşti, Size de Rabb'inizin wadettiğini
gerçekleşti mi?" Onlar da: "Evet" derler. Sonra içlerinden biri
seslenir: "Allah'ın Laneti Zalimler’in üzerine olsun."
007.45- "Ki Onlar Allah'ın Yolu’ndan
alıkoyanlar, onda Çarpıklık arayanlar ve Onlar Ahiret'i tanımayanlardır."
007.46- İki Taraf arasında bir Engel ve A’raf
üstünde (Sur’un Burçları üzerinde) de
hepsini yüzlerinden tanıyan Adamlar vardır. Bahçe’ye gireceklere: "Selam
size" derler, ki bunlar, henüz
girmeyen ama girmeyi umanlardır.
007.47- Gözler’i Cehennem Ashabı’ndan yana çevrilince:
"Rabb'imiz, Bizi Zalimler Topluluğu’yla birlikte kılma" derler.
VI A'raf’taki Tartışmalar: 48-53
007.48- A'raf üstündeki Adamlar, kendilerini
Yüzleri’nden tanıdıkları Adamlar’a seslenip derler: "Ne toplamış olmanız,
ne de büyüklenmeniz Size Yarar sağlamadı."
007.49- Kendilerine Allah'ın bir Rahmet
eriştirmeyeceğine Yemin ettiğiniz Kimseler bunlar mıydı? Girin Bahçe'ye. Sizin
için hiçbir Korku yok’tur ve Siz Mahzun da olmayacaksınız."
007.50- Ateş Ashabı, Bahçe Ashabı’na seslenir:
" Bize biraz Su’dan ya da Allah'ın Size verdiği Rızıq’tan aktarın."
Derler ki: "Doğrusu Allah, bunları Küfredenler’e haram
kıldı."
007.51- Onlar, Dinleri’ni bir Eğlence ve Oyun
edinmişlerdi ve Dünya Hayatı Onlar’ı aldatmıştı. Onlar, bu Günleri’yle
karşılaşmayı unuttukları ve Bizim Ayetlerimiz’i tanımadıkları gibi Biz de Bugün
Onlar’ı unutacağız.
007.52- Andolsun, Biz Onlar’a bir Kitap getirdik,
inanacak bir Qawm’e bir Hidayet ve
Rahmet olmak üzere bir Bilgi’ye dayanarak O’nu Çeşitli Biçimler’de
tafsilatlandırdık.
007.53- Onlar, O’nun Te'wili’ne bakmazlar mı?
Te'wili’nin geleceği Gün, daha önce O'nu unutanlar, derler ki: "Gerçekten
Rabbimiz’in Elçileri Bize Haqq'ı getirmişlerdi. Artık Bize şefaat edecek yok
mu? Veya Geri çevrilsek de işlediklerimizden başkasını yapsak." Kendilerini
Hüsran’a uğrattılar. Uydurdukları Şeyler de onlar’dan uzaklaşmıştır.
VII Temiz Belde'nin Bitkisi: 54-58
007.54- Gerçekten Sizin Rabb'iniz, Altı Gün’de
Gökler’i ve Yer’i yaratan, sonra da Arş’a istiwa eden Allah'tır. Gündüz’ü,
hızla kendisini kovalayan Gece’yle örten, Güneş’e, Ay’a ve Yıldızlar’a kendi
Buyruğu’yla Baş eğdiren’dir. Haberiniz olsun, Yaratmak da, Emr de O'nundur.
Alemler’in Rabb'i olan Allah ne Yüce’dir.
007.55- Rabbi’nize yalvararak ve içinizden Dua
edin. Şüphesiz O, Haddi aşanlar’ı sevmez.
007.56- Düzeni’nden sonra Arz’da Fesad çıkarmayın.
O'na korkarak ve umut ederek Dua edin. Doğrusu Allah'ın Rahmeti İyilik
yapanlar’a pek yakın’dır.
007.57- Rahmeti’nin önünde Rüzgarlar’ı bir Müjde
olarak gönderen O'dur. Bunlar Ağırca Bulutlar’ı kaldırıp yüklendiğinde, Onları
ölmüş bir Şehr’e sürükleyeceğiz ve bununla oraya Su indiririz de böylelikle
bütün Ürünler’den çıkarırız. İşte Biz, Ölüler’i de böyle diriltiriz. Umulur ki
ibret alırsınız.
007.58- Temiz Belde'nin Bitkisi, Rabb'inin
İzni’yle çıkar. Kötü olan’dan ise Kavruk’tan başkası çıkmaz. İşte Biz, Şükreden
bir Qawm için Ayetleri böyle Çeşitli Biçimler’de açıklıyoruz.
VIII Nuh : 59-64
(Bak: 25/Necm 53-55
37/Kaf 12-15
40/
Kamer 9-17
41/Sad
12-16
42/A'raf
59-64
45/Furkan
37)
007.59- Andolsun, Biz Nuh'u kendi Qawmi’ne gönderdik. Dedi ki: "Ey Qawmim, Allah'a
kulluk edin, Sizin O'ndan başka İlahınız yok’tur. Doğrusu Ben, Sizin için Büyük
bir Gün’ün Azabı’ndan korkmaktayım."
007.60- Qawmi’nin Önde Gelenleri: "Gerçekte
Biz Seni açıkca bir Sapkınlık içinde görmekteyiz" dediler.
007.61- O: "Ey Qawmim, Ben’de bir Sapkınlık
yoktur. Ama Ben Alemler’in Rabb'inden bir Elçi'yim." dedi.
007.62- "Size Rabb'inizin Risaleti’ni tebliğ
ediyorum. Size öğüt veriyor ve Sizin bilmediklerinizi Ben Allah'tan
biliyorum."
007.63- "Sizi uyararak ittiqa etmeniz ve
belki Rahmet’e kavuşturulmanız için aranızdan bir Adam aracılığıyla
Rabb'inizden Size bir Hatırlatma’nın gelmesine mi şaştınız?"
007.64- O'nu yalanladılar. Biz de O'nu ve Gemi’de
O’nunla birlikte olanlar’ı kurtardık. Ayetlerimiz’i yalanlayanları da Su’da
boğduk. Çünkü Onlar Kör bir Qawim’di."
IX Hud: 65-72
(Bak: 10/Fecr 6-8
25/Necm 50
37/Kaf
12-15
40/Kamer
18-22
41/Sad
12-16
45/Furkan 38-40)
007.65- Ad'e
de Kardeşleri Hud'u (gönderdik).
"Ey Qawmim, Allah'a kulluk edin, Sizin O'ndan başka İlahınız yok’tur. Hala
ittiqa etmeyecek misiniz?" dedi.
007.66- Qawmi’nin Önde Gelenleri’nden İnkarcılar
dediler ki: "Gerçekte Biz Seni Sefihlik içinde görmekteyiz. Ve doğrusu Biz
senin Yalancılar’dan olduğunu da sanmaktayız."
007.67- "Ey Qawmim" dedi, "Ben’de
Sefihlik yoktur, ama Ben gerçekten Alemler’in Rabb'inden bir Elçi'yim."
007.68- Size Rabb'imin Elçiliği’ni tebliğ
ediyorum. Ben Sizin için Güvenilir bir Öğütcü’yüm."
007.69- "Sizi uyarmak için aranızdan bir Adam
aracılığıyla Rabb'inizden Size bir Hatırlatma’nın gelmesine mi şaştınız? Nuh Qawmi’nden sonra sizi Halifeler kıldığını
ve Sizin Yaratılış’ta Gelişiminiz’i artırdığını hatırlayın. Öyleyse Allah'ın Ni’metleri’ni
hatırlayın da umulur ki Felah’a erersiniz."
007.70- Dediler ki: "Sen Bize yalnızca Allah'a
kulluk etmemiz ve Atalarımız’ın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin?
Eğer gerçekten Doğrusözlüler’den isen, Bize waadettiğıin Şey’i getir
bakalım."
007.71- Dedi: "Andolsun, Rabb'inizden
üzerinize İğrenç bir Azab ve Gazab Gerekli kılındı. Allah'ın Delil indirmediği
ve Sizin ile Babalar’nız’ın isimlendirdiği bir takım İsimler Adına mı Benimle
Mücadele ediyorsunuz? Öyleyse bekleye
durun. Şüphesiz Ben de Sizler’le birlikte Bekleyenler’denim."
007.72- Böylece O’nu ve O’nunla birlikte olanları
katımızdan bir Rahmet ile kurtardık. Ayetlerimiz’i yalanlayarak inanmamış
olanlar’ın da Kökü’nü kuruttuk.
X 73-84
Salih
(Bak: 10/Fecr 10-14
25/Necm 51
28/ Şems 11-15
29/Buruc 17-20
40/Kamer 23-32
41/Sad 12-16
45/Furkan
38-40)
007.73- Semud'a
da Kardeşler’i Sâlih'i (gönderdik).
"Ey Qawmim, Allah'a kulluk edin, O'ndan başka İlahınız yok. Size
Rabb'inizden apaçık bir Belge geldi. Bu Dişi-Deve Size Allah'ın bir Belgesi’dir. Onu serbest
bırakın, Allah'ın Toprakları’nda otlasın, O’na bir Kötülük yapmayın, sonra acı
bir Azab’la yakalanırsınız." dedi.
007.74- Yeryüzüne Ad'dan sonra sizi Halef kılıp yerleştiğini hatırlayın. Düzlükleri’nde
Köşkler kuruyor, Dağları’nda Evler oyuyordunuz. Artık Allah'ın Ni’metleri’ni
hatırlayın da, Arz’ı Fesatcı olarak karıştırmayın."
007.75- Qawmi’nin Önde gelenleri’nden Büyüklük
taslayanlar, içlerinden inanan ve Onlarca Zaafa Uğratılanlar’a dediler ki:" Sâlih'in gerçekten
Rabb'i tarafından gönderildiğini biliyor musunuz? Onlar: "Biz gerçekten
O’nunla Gönderilen’e inananlarız" dediler.
007.76- Büyüklenenler dedi: "Biz de gerçekten
Sizin inandığınızı tanımayanlarız."
007.77- Böylelikle Dişi-Deve’yi öldürdüler ve
Rabb'lerinin Emri’ne karşı çıkıp dediler. "Ey Sâlih eğer gerçekten Gönderilenler'den isen waad ettiğin Şey’i
getir bakalım."
007.78- Bunun üzerine Onlar’ı dayanılmaz bir Sarsıntı
tuttu da kendi Yurtları’nda Diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.
007.79- O da Onlar’dan yüz çevirdi ve dedi:
"Ey Qawmim andolsun Size Rabb'imin Elçiliği’ni tebliğ ettim ve Size Öğüt
verdim. Ama Siz Öğüt verenleri sevmiyorsunuz."
Lut Qawmi
(Bak: 25/Necm 52
37/Qaf
12-15
40/Qamer
33-40
41/Sad
12-16)
007.80- Hani Lut
da Qawmi’ne seslenmişti: "Sizden önce Alemler’den kimsenin yapmadığı
Hayasızlığı mı yapıyorsunuz?"
007.81- Kadınlar’ı bırakıp Şehvetle Erkekler’e
yaklaşıyorsunuz. Doğrusu Ölçü’yü kaçıran bir Qawim’siniz."
007.82- Cewabları: "Yurdunuz’dan çıkarın
bunları, Bunlar (Lut'un Taraftarları) Çok Temiz İnsanlar’mış! " demekten
başkası olmadı.
007.83- Bunun üzerine Karısı dışında O'nu ve
Ailesi kurtardık. (Hanımı) geride kalanlar’dandı.
007.84- Üzerlerine bir Sağanak yağdırdık.
Suçlular’ın Aqıbeti’ne bir bak!
XI Şuayb: 85-93
007.85- Medyen'e
de Kardeşleri Şuayb'ı
(gönderdik). Dedi ki: "Ey Qawmim,
Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka İlahınız yok. Rabb'inizden Apacık bir
Belge geldi. Ölçü-Tartı’yı tam yapın. İnsanlar’ın Malları’nı Düşük Değerli
göstermeyin ve Islahı’ndan sonra Arz’da fesat çıkarmayın. Eğer inanıyorsanız bu
Sizin için daha Hayırlı’dır."
007.86- İnananlar’ı tehdid ederek Allah'ın
Yolu’ndan alıkoymayın ve onda Çarpıklık arayarak Yol Başları’nı kesip
oturmayın, hatırlayın ki Azınlıkta iken Sizi O çoğalttı. Fesatcılar’ın Aqıbeti
ne oldu bir bak!
007.87- İçinizden bir Bölük kendisiyle
gönderildiğin Şey’e inanmışken diğer bir Bölük inanmadığına göre artık Allah aramızda Hüküm verenlerin en
Hayırlısı’dır.
007.88- Qawmi’nin önde gelenlerinden Büyüklenenler
dediler ki: "Ey Şuayb, Seni ve
Seninle birlikte İnananlar’ı ya Ülkemiz’den sürüp çıkaracağız veya mutlaka
Bizim Dinimiz’e geri döneceksiniz." Biz istemesek de mi?" dedi.
007.89- "Allah Bizi ondan kurtardıktan
sonra tekrar Sizin Dininiz’e dönmemiz
Allah'a iftira düzmektir. Rabb'imiz olan Allah'ın Dilemesi dışında geri dönmek
olacak İş değil. Rabb'imizin İlmi
Herşey’i kuşatır . Biz Allah'a tewekkül ettik." "Rabb'imiz
Bizim’le Qawmimiz arasında Haqq ile hükmet. Sen en Hayırlı Hükmü
verensin."
007.90- Qawmi’nin Önde gelen Küfredenleri dedi ki:
"Andolsun Şuayb'a uyarsanız
kaybederseniz."
007.91- Bunun üzerine Onları Dayanılmaz bir
Sarsıntı tuttu, Yurtları’nda Dizüstü
çökertildiler
007.92- Şuayb'ı
yalanlamakta olanlar sanki onda Hiç Refah içinde yaşamamış gibi oldular. Şuayb'ı yalanlayanlar Asıl Büyük
Hüsran’a uğrayanlar oldular.
007.93- O da Onlar’dan yüzçevirdi ve dedi:
"Ey Qawmim, andolsun Size Rabb'imin Elçiliği’ni Tebliğ ettim ve Size öğüt verdim.
Şimdi Ben küfreden bir Qawm’e karşı nasıl üzülebilirim?"
XII Sünnetullah: Zorlukla Sınav: 94-99
007.94- Biz Hangi Ülke’ye bir Elçi gönderdiysek
onun Halkı yalvarsınlar diye mutlaka onları dayanılmaz bir Zorlukla
yakalayıvermişiz.
007.95- Sonra Kötülüğün yerini İyilik’le
değiştirdik. Öyle ki Onlar çoğaldılar ve "Atalarımız’a da Şiddetli
Sıkıntılar, Refah ve Genişlikler dokunmuştu" dediler. Bunun üzerine Biz de
Onlar’ı kendileri şuurunda değilken ansızın yakalayıverdik."
007.96- Eğer o Ülkeler Halkı inansalardı ,ittiqa
etselerdi, gerçekten üzerlerine hem Gök’ten hem de Yer’den Bereketler açardık.
Ancak Onlar yalanladılar. Biz de Onlar’ı kazandıkları nedeniyle yakalayıverdik.
007.97- O Ülkeler Halkı Geceler’i uyurken Onlar’a
Zorlu Azabımız’ın gelmeyeceğinden Güvende mi idiler?
007.98- Ya da o Ülkeler Halkı Kuşluk vakti
Eğlence’ye dalmışken Onlar’a Zorlu Azab’ımızın gelmeyeceğinden Güvende mi
idiler?
007.99- Onlar Allah'ın Tuzağı’ndan Güvende mi
idiler? Allah'ın bir Tuzak kurmasından Hüsran’a uğrayan bir Topluluk’tan
başkası Güvende olmaz.
XIII Musa'nın Qıssası :100-108
007.100- Oraya (eski) Sakinleri’nden sonra Mirascı
olanlar. Eğer Biz dilemiş olsaydık
Onlar’ı Günahlar’ı nedeniyle bir Musibet’e uğratır, Qalpleri’ni
damgalardık, artık işitemezlerdi.
007.101- İşte Sana bu Ülkeler’in Haberleri’nden
aktarıyoruz. Gerçekten Onlar’a Elçiler’i Apacık Belgeler’le gelmişlerdi ama
önceki Yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte Allah Küfredenler’in Qalpleri’ni
böyle damgalar.
007.102- Onların çoğunu Ahidleri’ne Bağlı görmedik,
birçoğunu Fâsıqlar olarak gördük.
Fir'awn'a Tebliğ,
Beyazlaşan El, Canlanan Asa
Mucizeleri
007.103- Sonra bunların ardından Musa'yı Ayetlerimiz’le Fir'awun'a
ve Önde gelen Çevresine gönderdik. Onlar O'na Haqsızlık ettiler. İşte
Fesatcılar’ın nasıl bir Aqıbet’i var, bir bak.
007.104- Musa dedi ki: "Ey Fir'awun. Gerçekten Ben Alemler’in Rabb'inden bir Elçi'yim."
007.105- Üzerimdeki Yükümlülük Allah için Gerçeği
söylemektir. Rabb'inizden Size Apacık bir Belge getirdim. Artık İsrâiloğulları’nı Benimle gönder."
007.106- Dedi ki: "
007.107- (Musa) Asası’nı fırlatınca derhal Ejderha’ya
dönüştü.
007.108- ElI’ni sıyırdı, anında Bembeyaz göründü.
XIII Musa ve Büyücüler: 109-126
007.109- Fir'awn,
Qawmi’nin Önde Gelenler’i dediler ki: "Bu gerçekten Bilgin bir
Büyücü’dür."
007.110- Bizi Topraklarımız’dan sürmek istiyor. Bu
durumda ne (yapalım) dersiniz?"
007.111- Dediler ki: "Onu ve Kardeşi’ni şimdilik
bırak. Şehirler’e de Toplayıcılar gönder."
007.112- "Bütün Bilgin Büyücüler’i Sana
getirsinler."
007.113- Sihirbazlar Fir'awn'a gelip dediler: "Eğer Biz Galip gelirsek herhalde bir
Karşılığı vardır."
007.114- "Evet, Siz En-yakınlar’dan
olacaksınız." dedi.
007.115- Dediler ki: "Ey Musa, (Asanı) Sen mi atmak
istersin yoksa Biz mi atalım?"
007.116- "Siz atın." dedi. Atınca
İnsanlar’ın Gözleri’ni büyülediler. Onlar’ı Dehşet’e düşürdüler ,Büyük bir
Sihir yaptılar.
007.117- Biz de
Musa'ya "Asa’nı
fırlat" diye wahyettik. Bir de baktılar ki o Bütün Uydurdukları’nı
yutuyor.
007.118- Böylece Haqq yerini buldu. Onlar’ın
yaptıkları geçersiz kaldı.
007.119- Orada yenildiler ve Küçük düşerek tersyüz
çevrildiler.
007.120- (Sonra) Sihirbazlar Secde’ye kapandılar.
007.121- "Alemler’in Rabb'ine inandık"
dediler,
007.122- "Musa'nın
ve Harun'un Rabb'ine."
007.123- Fir'awn
"Ben Size İzin vermeden O'na inandınız öyle mi? Elbette bu Halkı burdan
sürmek amacıyla O'nunla İşbirliği
yapıyordunuz. Öyleyse Siz bilirsiniz " dedi.
007.124- "Elleriniz’i ve Ayaklarınız’ı
Çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım."
007.125- "Biz de Elbette Rabb'imize
döneceğiz" dediler.
007.126- "Oysa Sen Bize geldiğinde Rabb'imizin
Ayetleri’ne inanmamızdan başka bir nedenle Biz’den intikam almıyordun.
Rabb'imiz üzerimize Sabır yağdır ve Bizi (sana) Teslim olanlar olarak
öldür."
XIV Musa'nın Serbest Bırakılışı: 127-129
007.127- Fir'awn
Qawmi’nin Önde Gelenleri dediler ki: "Musa
ve Qawmi’ni bu Topraklar’da fesat çıkarmaları, Seni ve İlahları’nı terketmeleri
için mi bırakıyorsun?" Dedi ki: "Oğulları’nı öldüreceğiz ve Kadınları’nı
sağ bırakacağız. Elbette Bizim Ezici bir
Üstünlümüz var."
007.128- Musa
Qawmi’ne "Allah'tan yardım dileyin ve sabretin, gerçek şu ki Arz
Allah'ındır. Kulları’ndan dilediğini ona Mirascı kılar. Aqıbet
Muttaqiler’indir" dedi.
007.129- Dediler ki "Sen gelmeden önce de
geldikten sonra da Eziyet’e uğradık." Umulur ki Rabb'iniz Düşmanınız’ı
Helak edecek ve Sizleri Arz’a Halef kılacak. Böylece nasıl davranacağınızı
gözleyecek" dedi.
XV Fir'awn ve Taraftarları’nın Başlarına
Gelen Musibetler :130-141
007.130- Biz de Andolsun Fir'awn Taraftarları’nı belki Öğüt alırlar diye Yıllarca Kuraklığa
ve Kıtlığa uğrattık.
007.131- Bir İyilik geldiği zaman "Bu Bizim
için" dediler. Onlar’a bir Kötülük de isâbet ettiğinde "Musa ve Beraberindekiler’in bir
Uğursuzluğu" olarak yorumladılar. Haberiniz olsun, Allah katında Asıl
Uğursuzlar kendileridir. Ama Onlar’ın
çoğu bilmezler.
007.132- Onlar "Bizi büyülemek için Ayet
olarak ne getirirsen getir, yine de Sana
inanmayacağız "dediler.
007.133- Bunun üzerine Biz de ayrı ayrı Ayetler
olarak üzerlerine Tufan, Çekirge, Buğday Güvey,
Kurbağa ve Kan Musallat ettik. Yine büyüklendiler ve Suçlu bir Qawim oldular.
007.134- Başlarına İğrenç bir Azab çökünce dediler
ki: "Ey Musa, Rabb'ine Sana
verdiği Ahid adına Bizim için dua et. Eğer bu İğrenç Azab’ı üzerimizden
çekersen andolsun Sana inanacağız. Ve
İsrâiloğulları’nı Seninle göndereceğiz."
007.135- Erişebilecekleri bir Süre’ye kadar o İğrenç
Azab’ı çektiğimizde Onlar yine Andları’nı
bozdular.
Fir'avn'ın Helakı
(Bak: 3/Müzzemmil 15-16
10/Fecr
9
29/Şems
17-20
37/Qaf
12-15
40/Qamer
41-42
41/Sad
12-16)
007.136- Biz de intikam aldık ve Ayetlerimiz’i
yalanlamaları ve sanki Onlar’dan
habersiz olanları Deniz’de boğduk.
007.137- Kendisini Bereketler kıldığımız Arz’ın
Doğusu’na da Batısı’na da o Mustaz’aflar’ı Mirascılar kıldık. Rabb'inin İsrâiloğulları’na olan o Güzel Waadi
sabretmeleri dolayısıyla tamamlandı. Fir'awun
ve Qawmi’nin yaptıklarını ve yükselttiklerini de yerle bir ettik.
İsrâiloğlları’nın Çöl’deki Suçları
007.138- İsrâiloğulları’nı
Deniz’den geçirdik. Putlar’ı önünde bel büküp eğilmekte olan bir Qawm’e uğradılar. Ve dediler ki: "Ey Musa, Bize Onlar’ın İlahlar’ı gibi bir
İlah yap. O "Siz gerçekten Cahil bir Qawim’siniz." dedi.
007.139- Onların içinde bulundukları Mahvolucu’dur. Ve yapmakta oldukları da Bâtıl’dır.
007.140- O Sizi Alemler’e üstün kılmışken ve Size
Allah'tan başka İlah mı arayacağım!
007.141- Hani Size Dayanılmaz İşkenceler yapan,
Kadınlarınız’ı Sağ bırakıp Erkek Çocuklarınız’ı öldüren Fir'awn
Ailesi’nden Sizi kurtardık. Bunda Rabb'inizden Sizin için Büyük bir İmtihan
vardır.
XVII Musa'nın Rabbi’ni Görme İsteği ve Lewhaları
Alışı :142-147
007.142- Musa
ile Otuz Gece sözleştik ve ona bir On daha ekledik. Böylece Rabb'inin
belirlediği Süre Kırk’a tamamlandı. Musa Kardeş’i Harun’a: "Qawmim’de benim Yerim’e geç, (onları) ıslah et ve
Müfsitler’in Yolu’nu tutma." dedi.
007.143- Musa
belirlenen Süre içinde gelince ve Rabb'i de O'nunla konuşunca "Rabb'im
Bana göster, Seni göreyim" dedi. "Beni asla göremezsin. Ama şu Dağ’a
bak, eğer o yerinde kalabilirse Sen de Beni görebileceksin." (dedi).
Rabb'i Dağ’a tecelli edince O’nu Paramparça etti. Musa bayılarak Yer’e düştü. Kendine geldiğinde "Sen ne
Yüce’sin. Sana tewbe ettim ve Ben İnananlar’ın İlki’yim" dedi.
007.144- "Ey Musa," dedi. "Sana verdiğim Elçiliğim’le ve Seninle
konuşmamla Seni İnsanlar üzerinde Seçkin kıldım. Sana verdiklerimi al ve
Şükredenler'den ol."
007.145- Biz O'na Lewhalar’da Herşey’den bir Öğüt ve
Herşey’in bir Açıklaması’nı yazdık ve
"Şimdi bunlara sıkıca sarıl ve Qawmi’ne de emret Güzel Tarz’da O’na sarılsınlar. Size
Fasıqlar’ın Yolu’nu yakında göstereceğim."
007.146- Arz’da Haqsız yere Büyüklenenler’i
Ayetlerim’den engelleyeceğim. Onlar Her Ayet’i görseler bile ona inanmazlar. Rüşd Yolu’nu da
görseler O’nu Yol olarak benimsemezler , Azgınlık Yolu’nu gördüklerinde ise onu
Yol olarak benimserler. Bu onların Ayetlerimiz’i Yalan saymaları ve Onlar’dan
Gafil olmaları dolayısıyladır.
007.147- Ayetlerimiz’i ve Ahiret'e Kavuşma’yı
yalanlayanlar’ın Ameller’i boşa çıkmıştır. Onlar yaptıklarından başkası ile mi
cezalandırılacaklardı.
XVIII Buzağı Heykeli ve Bırakılan Lewhalar
:148-151
007.148- Ardından Musa'nın Qawmi Zinet Takımları’ndan Böğüren bir Buzağı Heykel’!i
edindiler. Onun kendileri ile konuşmadığını ve Onlar’ı bir Yol’a yöneltmediğini
görmedin mi? Onu (ilah) edinenler Zalimler’den oldular.
007.149- Ne zaman ki Elleri Böğürlerinde Çaresiz kaldılar ve Saptıklarını
anladılar "eğer Rabb'imiz Bize Merhamet etmez ve Bizi bağışlamazsa Hüsran’a uğrayanlar’dan olacağız."
dediler.
007.150- Musa
Qawmi’ne Kızgın olarak döndüğünde "Beni
arkamdan ne Kötü temsil ettiniz, Rabb'inizin Emr’ini çabuklaştırdınız öyle
mi?" dedi. Lewhalar’ı bıraktı ve Kardeşi’ni Baş’ından tutup kendisine
doğru çekiyordu. "Anamoğlu, bu
Topluluk Beni zayıflattı ve neredeyse Beni öldürmeye giriştiler. Bari Sen Düşmanlar’ı
sevindirecek bir Şey yapma ve Beni bu Zalimler Topluluğu ile birlikte
kılma." dedi.
007.151- Dedi ki: "Rabb'im, Beni ve Kardeşim’i
bağışla. Bizi Rahmeti’ne kat, Sen Merhametedenler’in en Merhametli
olanısın."
XIX Musa'nın Yetmiş Adam Seçmesi ve Lewhaları
Ele Alması :152-157
007.152- Şüphesiz Buzağı’yı (İlah) edinlenler’e Rabb'lerinin bir Gazab ve
Dünya Hayatı’nda bir Zillet yetişecektir. İşte Biz Yalan düzüp uyduranlar’ı
böyle cezalandırız.
007.153- Kötülük işleyip de bunun ardından Tewbe
edenler ve İnananlar, elbette Senin Rabb'in bundan sonra Bağışlayan’dır,
Rahim'dir.
007.154- Musa'nın
Öfkesi yatışınca Lewhalar’ı aldı. Nüsha’sında Rabb'lerinden Korkanlar için bir
Hidayet ve Rahmet vardır.
007.155- Musa
belirlediğimiz Süre için Qavmi’nden Yetmiş Adam seçti. Bunları da dayanılmaz
bir Sarsıntı tutunca dedi ki: "Rabb'im eğer dileseydi Bunları da Beni de
daha önceden helak ederdin. İçimizdeki Sefihler’in yaptıklarından dolayı Bizi
helak edecek misin? O da Senin denemenden başkası değil’dir. Onunla Sen
dilediğini sapıtır dilediğini Hidayet’e eriştirirsin. Bizim Welimiz Sen’sin,
öyleyse Bizi bağışla, Bizi esirge. Sen Bağışlayanlar’ın en Hayırlısı’sın."
007.156- "Bize bu Dünya’da da Ahiret'te de İyilik yaz. Biz Sana
yöneldik." Dedi ki: "Azabım’ı dilediğime isâbet ettiririm Rahmetimse
herşey’i kapsamıştır. O’nu ittiqa edenler’e, Zekat’ı verenler’e ve Ayetlerimiz’e
inananlar’a yazacağım."
007.157- Ki Onlar yanlarındaki Tewrat'ta ve İncil'de Yazılı
bulacakları Ümmi Nebi Elçi'ye
uyanlar’dır. O onlar’a Ma'ruf’u emrediyor, Münker’i yasaklıyor, Temiz Şeyler’i
Helal, Murdar Şeyler’i haram kılıyor ve Onlar’ı Ağır Yükleri, üzerlerindeki
Zincirler’i indiriyor. O’na İnananlar, Destekleyenler, Yardım edenler ve
O’nunla birlikte indirilen Nur’u izleyenler, işte Kurtuluş’a erenler bunlardır.
XX Musa'nın Taş'tan Su Çıkaran Asası
:158-162
007.158- De ki: "Ey insanlar, Ben Allah'ın Sizin
Hepiniz’e gönderdiği bir Elçisi’yim.
Ki Gökler’in ve Yer’in Mülk’ü yalnızca O'nundur. O'ndan başka İlah yoktur. Ve O
diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve O'nun Elçisi Ümmi Nebi'ye İman edin.
O da Allah'a ve O'nun Sözleri’ne inanmaktadır. O' na inanın ki Hidayet’e ermiş
olasınız."
007.159- Musa'nın
Qawmi’nden Haqq’a ileten ve onunla birlikte Adalet yapan bir Topluluk vardır.
007.160- Biz onları ayrı ayrı Oymak’tan olarak Oniki
Ümmet olarak ayırdık. Qawmi kendisinden Su istediğinde Musa'ya "Asa’nla Taş’a vur" diye wahyettik. Onlar Oniki
Pınar fışkırdı. Böylece Her bir İnsan Topluluğu Su içeceği Yer’i öğrenmiş oldu.
Üzerlerine Bulut’la Gölge çektik ve Onlar’a Kudret Helvası ile Bıldırcın
indirdik. "Size Rızıq olarak verdiklerimizin Temiz olanları’ndan
yiyin." Onlar Bize zulmetmedi ancak kendi Nefisleri’ne zulmediyorlardı.
007.161- Onlara "Bu Şehir’de oturun, ondan
istediğiniz yerden yiyin, "Diliğemiz Bağışlanma" deyin ve Kapısı’ndan
Secde ederek girin, Hatalarınız’ı bağışlayalım, Muhsinler için artırırız."
denildiğinde;
007.162- Onlar’dan Zulmedenler Sözü kendilerine
söylenenden başka bir Şey’le değiştirdiler. Biz de bunun üzerine Zulmetmeleri
nedeniyle Gök’ten İğrenç bir Azab indirdik.
XXI Sahil Kenti ve Cumartesi
Yasağı :163-171
007.163- Bir
de Onlar’a Deniz Kıyısı’ndaki Şehr’i sor. Hani onlar Sebt Haddi’ni aşmışlardı.
Sebt Günü İş yapma Yasağı’na uyduklarında Balıklar onlar’a açıktan akın akın
geliyor Sebt Günü İş yapma Yasağına uymadıklarında ise gelmiyordu. İşte Biz
Fısqları dolayısıyla Onlar’ı böyle imtihan ediyorduk.
007.164- Onlar’dan
bir Topluluk "Allah'ın kendilerini Yıkıma uğratmak veya Şiddetli bir
Azab’a uğratmak istediği bir Qawm’e ne diye bir Öğüt veriyorsunuz"
dediğinde "Rabb'inize karşı bir Özür için ve bir İhtimal sakınırlar
diye", dediler.
007.165- Kendilerine
Hatırlatılanı unuttuklarından da Biz de Kötülük’ten sakındıranlar’ı kurtardık.
Zulmedenler’i yaptıkları Fısq dolayısıyla Zorlu bir Azab ile yakaladık.
007.166- Onlar
kendisinden Sakındırıldıkları Şey’i yapmakta ısrar edip başkaldırınca onlar’a
"Aşağılık Maymunlar olunuz" dedik.
007.167- İşte
o zaman Rabb'in Onlar’ı en Kötü Azab’a yapacak kimseleri Qıyamet Günü'ne kadar
üzerlerine mutlaka Göndereceğini bildirdi. Elbette Rabb'in sonuçlandırması pek
Çabuk olan’dır. Ve gerçekten O Gafur'dur,
Rahim'dir.
007.168- Onları
Arz’da ayrı ayrı Topluluklar olarak dağıttık. Kimileri Salih davranıyor,
kimileri de bunların dışında olan Aşağılık’tır. Umulur ki dönerler diye Onlar’ı
İyilikler ve Kötülükler’le İmtihan ettik.
İsrâiloğulları’na
Mirascı Olanlar
007.169- Onlar’ın
ardından yerlerine Kitab'a Mirascı olan birtakım Kötü kimseler geçti. Şu
değersiz olan’ın Geçici Yara’ı’nı alıyor ve "Yakında bağışlanacağız."
diyorlardı. Bunun benzeri bir Yarar gelince O’nu da alıyorlar. Kendilerinden
Allah'a karşı Haqq’ı söylemekten başka bir Şey’i söylemeyeceklerine ilişkin
Kitab Sözü alınmamış mıydı? Oysa onda olan’ı okudular. İttiqa edenler için
Ahiret Yurdu daha Hayırlı’dır. Hala aqletmeyecek misiniz?
007.170- Kitab'a
sımsıkı Sarılanlar ve Salat’ı kılanlar.
Biz Salih olanlar’ın Ecri’ni kaybetmeyiz.
007.171- Bir
zamanlar Dağ’ı sanki bir Gölgelik gibi üstlerine geçirmiştik. Neredeyse
Tepelerine düşeceğini sanmışlardı. "Size verdiklerimize Sımsıkı sarılın ve
onda olanı düşünün, umulur ki ittaqa
edersiniz." (dedik.)
XXII 172-181
Ben Sizin Rabbiniz
değil miyim?
007.172- Hani
Rabb'in Ademoğulları'nın
Sırtları’ndan Zürriyetler’ini almış ve Onlar’ı kendi Nefisleri’ne karşı
Şahidler kılmıştı. "Ben Sizin 'Rabb'iniz değil miyim?" Onlar
"Bilakis şahid olduk "demişlerdi. Qıyamet Günü "Biz bundan Habersizdik." dememeniz için.
007.173- Ya
da "Bizden önce ancak Atalarımız şirk koşmuştu Biz ise Onlar’dan sonra
gelme bir Kuşağız. İşleri Batıl
olanların yaptıklarından dolayı bizi helak mı edeceksin?" dememeniz için.
007.174- İşte Biz Ayetleri böyle açıklarız, dönsünler
diye.
Dili’ni Sarkıtıp Soluyan Köpek
007.175- Onlara kendisine Ayetlerimiz’i verdiğimiz
Kişi’nin Haberi’ni anlat. O bundan sıyrılmış, Şeytân da onu peşine
takmıştı, o da sonunda Azgınlar’dan oldu.
007.176- Eğer Biz dileseydik, onu bununla
yükseltirdik ama o yere çakılıp kaldı, Hewası’na uydu. Kendi başına bıraksan da
salsan da ,Dili’ni sarkıtıp soluyan Köpeğin Durumu, Ayetlerimiz’i yalanlayan
Topluluğun durumu gibidir. Artık Gerçek Haber’i onlara aktar. Düşünsünler diye.
007.177- Ayetlerimiz’i yalanlayanlar ve yalnızca
kendilerine zulmedenlerin Örneği ne kadar Kötü’dür.
007.178- Allah kime hidayet verirse o artık Hidayet’i
bulmuştur. Kimi de saptırırsa artık onlar da Hüsran’a uğrayanlardır.
007.179- Andolsun, Cehennem için Cinler’den ve
İnsanlar’dan çok sayıda Kişi hazırladık. Qalpler’i vardır bununla fıqhetmezler.
Gözler’i vardır bununla görmezler. Kulaklar’ı vardır bununla işitmezler. İşte
bunlar sanki Davarlar gibidirler. Belki onlar daha da Şaşkın. İşte bunlar
Gafiller’dir.
007.180- İsimleri’n En Güzeli Allah'ındır. Öyleyse
onu bunlarla çağırın. O'nun İsimleri’nde
ilhad edenleri bırakın. Yapmakta olduklarından dolayı yakında
cezalandırılacaklardır.
007.181- Yarattıklarımızdan Haqq’a yönelten bir Ümmet
vardır. Ki onunla adalet yaparlar.
XXIIII Ayetleri yalanlayanları Helak :182-188
007.182- Ayetlerimizi yalanlayanları ise Biz onları
bilemeyecekleri bir yönden derece derece yaklaştıracağız
007.183- Onlara bir Süre tanıyorum, elbette Benim
Düzenim Sapasağlam’dır.
007.184- Arkadaşları’nda Cinnet yoktur. Düşünmüyorlar
mı o Apaçık Uyarıcı’dan başkası değildir.
007.185- Onlar Gökler’in ve Yer’in Melekutu’na
Allah'ın yarattığı şeylerden bir kısmına bir ihtimal verip Ecelleri’nin
yaklaştığına bakmıyorlar mı ? Bundan sonra artık onlar hangi Söz’e inanacaklar?
007.186- Allah'ın saptırdığı Kimse’ye artık hidayet
verecek yoktur. Ve onları Tuğyanlar’ı içinde Şaşkınca dolaşır bir durumda
bırakır.
007.187- Saat'in ne zaman demir atacağını sorarlar.
De ki "O'nun İlm’i yalnızca Rabb'inin katındadır. Onun Süresi’ni ondan
başkası açıklayamaz O Gökler’de ve Yer’de ağırlaştı. O size Ansızın Geliş’ten
başkası değildir. Sanki Sen ondan tümüyle haberdarmışsın gibi sana
sorarlar. De ki : "Biz onun İlm’i
yalnızca Allah'ın katındadır. Ancak İnsanlar’ın Çoğu bilmezler.
007.188- De ki: "Allah'ın dilemesi dışında
kendim için Yarar’dan ve Zarar’dan Hiçbir Şey’e Mâlik değilim ,eğer Gayb’ı
bilebilseydim muhakkak Hayır’dan yaptıklarımı artırırdım ve Bana bir Kötülük
dokunmazdı. Ben inanacak bir Topluluk için bir Uyarıcı ve bir Müjdeci'den
başkası değilim"
XXIV Çocuk Bekleyen Bir Aile'nin Şirki :189-206
007.189- O sizi Tek bir Nefis’ten yarattı ve kendisiyle
yatışması için ondan da Eşi’ni varetti. Onu örtüp bürüyünce o da bir yük yüklendi
de bununla bir süre gezindi. Sonunda ağırlaşınca ikisi Rabb'leri olan Allah' a
dua ettiler. "Eğer bize Sâlih bir (çocuk) verirsen andolsun
Şükredenler’den olacağız."
007.190- Ama onlara Sâlih bir Ewlat verince
kendilerine verdiği Şey konusunda ona Ortaklar koşmaya başladılar. Allah
onların şirk koştuklarından Yüce’dir.
007.191- Kendileri yaratılırken hiç bir Şey
yaratamayan Şeyler’i mi ortak koşuyorlar.
007.192- Oysa
bunlar ne onlara bir yardım edebilir, ne de kendilerine.
007.193- Onları
Hidayet’e çağırsanız size uymazlar. Onları çağırsanız da sussanız da size karşı
Tutumları birdir.
007.194- Allah'tan
başka çağırdıklarınız sizin gibi Kullar’dır. Eğer Doğrusözlüler iseniz haydi
onları çağırın da size icâbet etsinler.
007.195- Onların
var mı yürüyecek Ayaklar’ı ya da tutacak Eller’i ya da görecek Gözler’i veya
işitecek Kulaklar’ı. De ki: "Şirk koymakta olduklarınızı çağırın. Sonrada
bir Tuzak kurun bana, bir göz bile açtırmayın."
007.196- Elbette
benim Welim Allah'tır. Ki o Kitab'ı indiren ve Sâlihler’in Weliliğini yapandır.
007.197- Ondan
başka dua ettikleriniz, size Yardım’a güç yetiremezler, kendilerine de.
007.198- Eğer
onları doğru yola çağırırsanız işitmezler. Onları sana bakar sanırsın. Oysa onlar görmezler bile.
Şeytan'ın
Vesvesesi
007.199- Sen Aff Yolu’nu benimse , Ma’ruf’u emret ve
Cahiller’den yüz çevir.
007.200- Eğer sana Şeytân’dan yana bir
Kışkırtma gelirse hemen Allah'a sığın. Çünkü O İşiten'dir , Bilen'dir.
007.201- İttika edenler’e Şeytân’dan bir Weswese
eriştiğinde, iyice düşünürler, sonra hemen bakarsın ki Basiretli olmuşlardır.
007.202- Kardeşleri ise onları Sapıklığa sürüklerler,
sonrada bu Gidiş’i durduramazlar.
007.203- Onlara bir Ayet getirmediğin zaman "Sen
onu derlesene" derler. Deki: "Ben yalnızca bana Rabb'imden
wahyolunana uyarım. Bu Rabb'inizden olan Basiretler’dir. İnanacak bir Topluluk
için de bir Hidayet ve bir Rahmet’tir."
007.204- Qur'an okunduğu zaman artık dinleyin onu ve
susun. Umulurki merhamet olunasınız.
007.205- Rabb'ini Sabah Akşam Yüksek olmayan bir
Ses’le, kendi kendine, yalvararak, için için zikret, Gafiller’den olma.
007.206- Elbette Rabb'inin katında olanlar, O'na
ibadetten istikbar etmezler. O'nu tesbih ederler ve yalnızca O'na secde
ederler.