Mekkî Wahy

610-622

 


 

053.028./el-QASAS

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

   I           Musa'nın Çocukluğu: 1-13

 

028.01-      Ta Sin Mim

028.02-      Bunlar Apaçık olan Kitab'ın Ayetleri’dir.

028.03-      Mü'min olan bir Qawim için Haqq olmak üzere, Musa ve Fir'awun'un Haberi’nden Sana okuyacağız.

028.04-      Gerçek şu ki, Firawun Arz’da büyüklenmiş ve oranın Halqı’nı birtakım Fırqalar’a ayırıp bölmüştü, Onlar’dan bir Bölümü’nü Güç’ten düşürüyor, Erkek Çocukları’nı boğazlayıp Kadınları’nı Diri bırakıyordu. Çünkü O Fesatcılar’dandı.

028.05-      Biz ise, Arz’da Güç’ten düşürülenler’e lutuf’ta bulunmak, Onlar’ı Önderler yapmak ve Mirascılar kılmak istiyorduk.

028.06-      Ve Onlar’ı Arz’da İktidar Sahipleri olarak Yerleşik kılalım, Fir'awn'a, Haman'a ve Askerleri’ne, Onlar’dan sakınmakta oldukları şeyi gösterelim.

 

028.07-      Musa'nın Annesi’ne: "O’nu emzir, şayet O’nun için korkacak olursan, bu durumda O’nu Su’ya bırak, korkma ve hüzünlenme, çünkü O’nu Biz Sana tekrar geri  vereceğiz ve O’nu Gönderilenler'den kılacağız" diye wahyettik.

028.08-      Nihayet Fir'awn'un Ailesi, O’nu kendileri için bir Düşman ve Üzüntü konusu olsun diye Sahipsiz görüp aldılar. Gerçekte Fir'awn da Haman da ve Askerler’i de bir Yanılgı içindeydi.

028.09-      Fir'awn'un Karısı dedi ki: "Benim için de, Senin için de bir Gözbebeği, O’nu öldürmeyin, umulur ki Bize Yarar’ı dokunur veya O’nu Ewlat ediniriz." Oysa Onlar şuurunda değillerdi.

028.10-      Musa'nın Annesi ise, Yüreği Boşluk içinde sabahladı. Eğer Mü'minler’den olması için Qalbi üzerinde pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse O’nu açığa vuracaktı.

028.11-      Ve O’nun Kızkardeşi’ne: "O’nu izle," dedi. Böylece O da, kendileri farkında değilken O’nu Uzaktan gözetledi.

028.12-      Biz, daha önce O’na Sütanaları’nı Haram etmiştik. "Ben, Sizin Adınız’a O’nun bakımını yükümlenecek ve O’na öğüt verecek bir Aile’yi Size bildireyim mi?" dedi.

028.13-      Böylelikle, Gözünün aydın olması, Hüzne kapılmaması ve gerçekten Allah'ın Waadi’nin Haqq olduğunu bilmesi için, O’nu Annesi’ne geri vermiş olduk. Ancak Onlar’ın çoğu bilmezler.

 

II            Musa'nın Mısırlı’yı öldürmesi :14-21

 

028.14-      O, Ergenlik’te olgunlaşınca Biz O'na Hükm ve İlm  verdik. Biz İyilik’te Bulunanlar’ı işte böyle ödüllendiriz.

028.15-      Ehli’nin Haberi olmadığı bir zamanda Şehr’e girdi, sonra Kavga etmekte olan İki Adam buldu. Bu kendi Taraftarları’ndan, şu da Düşmanları’ndan. Derken Taraftarlar’dan olan, Düşmanlar’ından olan’a karşı  O’ndan yardım istedi. Bunun üzerine O’na bir Yumruk attı ve İşi’ni bitirdi. "Bu Şeytân İşi’ndendir, O, gerçekten Açıkca Saptırıcı bir Düşman’dır" dedi.

028.16-      Dedi ki: "Rabb'im, gerçek şu ki, Ben kendi Nefsim’e zulmettim, artık Beni bağışla." Böylece O’nu bağışladı. Elbette O, Gafur'dur, Rahim'dir.

028.17-      Dedi ki: "Rabb'im, Bana verdiğin Ni’metler Adına, artık Suçlular’a Desdekci olmayacağım."

028.18-      Böylece Şehir’de Korku içinde gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki, Dün kendisinden Yardım isteyen kişi kendisine Yardım için bağırıyor. Musa O’na dedi ki: "Sen gerçekten Açıkca bir Azgın’sın."

028.19-      Sonunda ikisinin de Düşmanı olan’ı yakalamak isterken (adam ona) dedi ki: "Ey Musa, Dün birini öldürdüğün gibi, Bugün de Beni mi öldürmek istiyorsun? Sen, Arz’da yalnızca bir Zorba olmak istiyorsun, Islah edenler’den olmak istemiyorsun"

028.20-      Şehr’in Öbür Yakası’ndan bir Adam koşarak gelip dedi ki: "Ey Musa, Önde gelenler, Seni öldürmek Konusunda aralarında görüşmektedirler, artık Sen çık git, gerçekten Ben Sana Öğüt verenler’denim."

028.21-      Böylece oradan Korku içinde gözetleyerek çıkıp gitti: "Rabb'im, Zalimler Topluluğu’ndan Beni kurtar" dedi.

 

III            22-28   Musa Medyen'de

 

028.22-      Medyen'e doğru yöneldiğinde de: "Umarım Rabb'im, Beni Doğru yol’a iletir" dedi.

028.23-      Medyen Suyu'na vardığı zaman, O’ndan Su almakta olan bir İnsan Topluluğu buldu. Onlar’ın gerisinde de sakınan İki Kadın buldu. Dedi ki: "Bu durumunuz ne?" Çobanlar Sürüler’i sulamadıkca, Biz Sürülerimiz’i sulayamayız, Babamız da Yaşlanmış bir İhtiyar" dediler.

028.24-      Hemen Onlar’ın Sürüleri’ni suladı, sonra yine Gölge’ye çekilerek dedi ki: "Rabb'im, doğrusu Bana indirdiğin Her Hayr’a Muhtac’ım."

028.25-      Çok geçmeden, O ikisinden biri yürüyerek O’na geldi. "Babam, Bizim için Sürüleri’ni sulamana Karşılık olarak Sana Ödül vermek üzere Seni çağırmaktadır." dedi.  Bunun üzerine O’na gelip de olup bitenleri anlatınca O: "Korkma" dedi. "Zalimler Topluluğu’ndan kurtulmuş oldun."

028.26-      Onlar’dan biri dedi ki: "Ey Babacığım, O’nu Ücret’le tut, çünkü Ücret’le tuttuklarının en Hayırlı’sı gerçekten O Quwwetli'dir, Emin/güvenilir'dir."

028.27-      Dedi ki: "Doğrusu Ben, Sekiz Yıl Bana Hizmet etmene karşılık, şu iki Kızım’dan birini Sana nikahlamak istiyorum. Eğer On’a tamamlarsan, artık O da Sen’den. Ben Sana Zorluk çıkarmak istemem, Beni de inşallah Salih olanlar’dan bulacaksın."

028.28-      Dedi ki: "Bu, Benimle Senin aranda olandır. Bu durumda İki Süre’den hangisini yerine getirirsem, artık Bana karşı bir Haqsızlık Söz Konusu olmaz. Allah'ta söylediklerinize Wekil'dir."

 

IV           29-42   Musa'nın Firawn’a Gidişi

 

028.29-      Böylelikle Musa, Süre’yi tamamlayıp Ailesi’yle birlikte Yol’a koyulunca, Tur tarafında bir Ateş gördü. Ailesi’ne: "Siz durun, gerçekten Ben bir Ateş gördüm, umarım ki Ben O’ndan Size ya bir Haber, ya da ısınmanız için bir Kor-parçası getirim." dedi.

028.30-      Derken oraya geldiğinde, O Kutlu Arazi’deki Wadi’nin Sağ yanında olan bir Ağaç’tan "Ey Musa, Alemler’in Rabb'i olan Allah Benim" diye seslenildi.

028.31-      "Asa’nı Bırak". O’nun şimdi bir Yılan gibi debelenmekte olduğunu görünce, arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı. "Ey Musa, dön ve Korku’ya kapılma. Gerçekten Sen Güvende olanlar’dansın."

028.32-      "Eli’ni koynuna sok, Kusursuz olarak Bembeyaz çıksın." Ve çek. İşte bunlar Rabb'inden Fir'awn ve Önde gelen Adamlar’ına ikisinin Kanıtı’dır. Gerçekten Onlar Fasıq olan bir Topluluk’tur.

028.33-      Dedi ki: "Rabb'im, gerçekten Ben Onlar’dan bir Kişi öldürdüm,  Beni öldürmelerinden korkuyorum."

028.34-      "Ve Kardeşim Harun, Dil bakımından O Ben’den daha Düzgün konuşmaktadır, O’nu da Benimle birlikte bir Yardımcı olarak gönder,  Beni doğrulasın. Çünkü Onlar’ın Beni yalanlamalarından korkuyorum."

028.35-      Dedi ki: "Pazunu Kardeşi’nle pekiştirip güçlendireceğiz. Sizin İkinize de öyle bir Güç ve Yetki vereceğiz ki, Ayetlerimiz sayesinde Size erişemeyeceklerdir.  Siz de, Size uyanlar’da Galip olanlar’sınız."

 

028.36-      Musa, Onlar’a Apaçık olan Ayetlerimiz’le geldiği zaman: "Bu, düzüp uydurulmuş bir Büyü’den başkası değil’dir. Biz Geçmiş Atalarımız’dan da bunu işitmedik" dediler.

028.37-      Musa dedi ki: "Rabb'im, kimin kendisinden bir Hidayet’le geldiğini ve bu Yurd’un Sonucu’nun kime ait olacağını daha iyi bilmektedir.Gerçek şu ki, Zulmedenler Felah bulmazlar."

028.38-      Firawn dedi ki: "Ey Önde gelenler, Sizin için Ben’den başka bir İlah olduğunu bilmiyorum. Ey Haman, Çamur’un üstünde bir Ateş yak da, Bana yüksekce bir Kule İnşa et, belki Musa'nın İlahı’na çıkarım çünkü gerçekten  Ben O’nu Yalancılar’dan sanıyorum."

028.39-      O ve Askerler’i Arz’da Haqsız yere Büyüklendiler  ve gerçekten Bize döndürülmeyeceklerini sandılar.

028.40-      Bunun üzerine, O’nu ve Askerleri’ni tutup Su’ya attık. Böylece Zulmedenler’in nasıl bir Son’a uğradıklarına bir bak.

028.41-      Biz, Onlar’ı Ateş’e çağıran Önderler kıldık, Qıyamet Günü yardım görmezler.

028.42-      Bu, Dünya Hayatı’nda Biz Onlar’ın arkasına La’net düşürdük, Qıyamet Günü'nde ise Onlar Çirkinleştirilmiş olanlar’dır.

 

V            Musa'ya Benzeyen Peygamberler :43-50

 

028.43-      Andolsun, İlk Kuşaklar’ı Yıkıma uğrattıktan sonra, Musa'ya, İnsanlar için Basiretler, Hidayet ve Rahmet olmak üzere Kitap verdik. Umulur ki, Öğüt alıp düşünürler.

 

028.44-      Musa'ya O İş’i gerçekleştirdiğimiz zaman, Sen Batı yanında değildin ve Sen Şahid olanlardan da değildin.

028.45-      Ancak Biz birçok Kuşaklar inşa ettik de Onlar’ın üzerinde Ömür uzayıp geçti. Ve Sen Medyen Ashabı içinde yaşayıp da Ayetlerimiz’i Onlar’dan okuyarak öğrenmiş değilsin. Ancak  Onlar’ı gönderen Biz’iz.

028.46-      (Musa'ya) seslendiğimiz zaman da, Sen Tur'un yanı’nda değildin. Ancak Rabb'inden bir Rahmet olmak üzere Sen’den önce kendilerine bir Uyarıcı gelmemiş olan bir Qawm’i uyarman için. Umulur ki, Öğüt alıp düşünürler diye.

028.47-      Kendi Elleri’nin Öne sürdükleri dolayısıyla, Onlar’a bir Musibet isabet ettiğinde: "Rabb'imiz, Bize de bir Elçi gönderseydin de böylece Biz de Senin Ayetleri’ne uysaydık ve Mü'minler’den olsaydık." diyecek olmasalardı.

028.48-      Fakat Onlar’a kendi katımızdan Haqq geldiği zaman: "Musa'ya Verilenler’in bir benzeri de buna verilmeli değil miydi?" dediler. Onlar, daha önce Musa'ya Verilenleri İnkar etmemişler miydi? "İki Büyü birbirine arka çıktı." dediler. Ve : "Gerçekten Biz hepsini İnkar edenleriz." dediler.

028.49-      De ki: "Eğer Doğru’ysanız, bu durumda Allah katından bu İkisinden daha Doğru olan bir Kitap getirin de, Ben de O’na uymuş olayım."

028.50-      Buna rağmen Sana icabet etmeyecek olurlarsa, artık bil ki, Onlar gerçekten kendi Hewaları’na uymaktadırlar. Oysa Allah'tan bir Hidayet olmaksızın, kendi Hewası’na uyandan daha Sapık kim’dir? Elbette Allah, Zulmeden bir Qawm’e Hidayet etmez.

 

VI           51-60   İlahi Wahy’in Doğruluğu

 

028.51-      Andolsun, Biz Öğüt alıp düşünsünler diye, Söz’ü birbiri ardınca dizip indirdik.

028.52-      Bundan önce, kendilerine Kitap verdiklerimiz buna inanmaktadırlar.

028.53-      Onlar’a okunduğu zaman: "Biz O’na inandık, gerçekten O, Rabb'imizden olan bir Haqq’tır. Elbette Biz bundan önce de Müslümanlar’dık" derler.

028.54-      İşte Onlar, sabretmeleri dolayısıyla Ecirler’i iki defa verilir ve Onlar Kötülüğü İyilik’le uzaklaştırıp kendilerine Rızıq olarak verdiklerimizden infaq ederler.

028.55-      Boş ve Yararsız olan Söz’ü işittikleri zaman O’ndan yüz çevirirler ve : "Bizim yaptıklarımız Bizim, Sizin yaptıklarınız Sizindir, Size Selam olsun, Biz Cahiller’i benimsemeyiz" derler.

028.56-      Gerçek şu ki, Sen, sevdiğini Hidayet’e eriştiremezsin, ancak Allah dilediğini Hidayet’e eriştirir. O, Hidayet’e erecek olanları daha iyi Bilen’dir.

028.57-      Dediler ki: "Eğer Seninle birlikte Hidayet’e uyacak olursak, yerimizden çekilip koparılırız." Oysa Biz Onlar’ı, kendi katımızdan bir Rızıq olarak Herşey’in Ürünü’nün aktarılıp toplandığı, Güvenli bir Harem'e Yerleşik kılmadık mı? Fakat Onlar’ın çoğu bilmiyorlar.

028.58-      Biz, Yaşama Biçimleri’yle Refah içinde şımarıp azmış nice Şehr’i yıkıma uğrattık. İşte Meskenler’i çok az dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturabilmiş değildir. Waris olanlar Biz’iz.

028.59-      Senin Rabb'in Ana Yerleşim Merkezleri’ne Onlar’a Ayetlerimiz’i okuyan bir Elçi göndermedikce Şehirler’i yıkıma uğratıcı değildir. Ve Biz, Halkı Zulmeden Şehirler’den başkasını da Yıkıma uğratıcı değiliz.

028.60-      Size verilen Herşey, yalnızca Dünya Hayatı’nın Metaı ve Süsü’dür.  Allah katında olan ise, daha  Hayırlı ve daha Sürekli’dir. Yine de aqıllanmayacak  mısınız?

 

VII          Muhalifler Eğilecek :61-75

 

028.61-      Şimdi, kendine Güzel bir Waid’te bulunduğumuz, dolayısıyla O’na kavuşan Kişi, Dünya Hayatı’nın Metaı ile metalandırdığımız sonra Qıyamet Günü hazır bulundurulanlar’dan olan Kişi gibi midir?

028.62-      Onlar’a (Allah'ın) sesleneceği Gün: "Benim Ortaklarım olarak öne sürdükleriniz nerede?"   der.

028.63-      Üzerlerine Söz Haqq olanlar derler ki: "Rabb'imiz, İşte Bizim azdırıp saptırdıklarımız bunlar, kendimiz azıp saptığımız gibi, Onlar’ı da azdınıp saptırdık. Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. Onlar Bize tapıyor da değillerdi.

028.64-      Denir ki: "Ortaklarınız’ı çağırın." Böylelikle Onlar’ı çağırırlar, ama kendilerine cewap vermezler ve Azab’ı görürler. Hidayet bulmuş olsalardı ne olurdu.

028.65-      O Gün Onlar’a seslenerek: " Gönderilenler'e ne Cewap verdiniz?" der.

028.66-      Artık o Gün, Haberler Onlar için körelmiştir, Onlar birbirlerine de soramazlar.

028.67-      Ancak kim tewbe edip inanır ve Salih Çalışmalar’da bulunursa artık Kurtuluş’a erenler’den olmasını umabilir.

028.68-      Rabb'in, dilediğini yaratır ve seçer. Seçim Onlar’a ait değildir. Allah, Onlar’ın ortak koşmakta olduklarından Münezzeh’tir, Yüce'dir.

028.69-      Rabb'in Onlar’ın Göğüsleri’nin saklamakta olduklarını da, açığa vurmakta olduklarını da bilir.

028.70-      O, Allah'tır. Kendisinden başka İlah yoktur. İlk’de, Son’da da Hamd O'nundur. Hüküm de O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz.

028.71-      De ki: "Gördünüz mü söyleyin/söyleyin bakalım, Allah Qıyamet Günü’ne kadar Gece’yi Sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa, Allah'ın dışında size Aydınlık verecek İlah kimdir? Yine de hala dinlemeyecek misiniz?"

028.72-      De ki: "Gördünüz mü söyleyin, Allah, Qıyamet Günü’ne kadar Gündüz’ü Sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa, Allah'ın dışında Size içinde dinleneceğiniz Gece’yi getirecek İlah kimdir? Yine de görmeyecek misiniz?"

028.73-      Kendi Rahmeti’nden olmak üzere O, Sizin için içinde dinlenmeniz ve O'nun Fadlı’ndan aramanız için Gece’yi ve Gündüz’ü var etti. Umulur ki şükredersiniz.

028.74-      Onlar’a sesleneceği Gün: "Benim Ortaklarım olarak öne sürdükleriniz nerede" der.

028.75-      Her Ümmet’ten bir Şahid ayırıp çıkardık da: "Burhanınız’ı getirin." dedik. Artık öğrenmiş oldular ki, Haqq, gerçekten Allah'ındır ve Düzüp uydurdukları kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuştur.

 

VIII         Qarun: 76-82

 

028.76-      Gerçek şu ki, Qarun, Musa'nın Qawmi’ndendi, ancak Onlar’a karşı azgınlaştı. Biz, O’na öyle Hazineler vermiştik ki, onun Anahtarlar’ı birlikte  (taşımaya) davranan Güçlü bir Topluluğa Ağır geliyordu. Hani Qawm’i O’na demişti ki: "Şımararak sevinme, çünkü Allah, Şımaranlar’ı sevmez."

028.77-      "Allah'ın Sana verdiğiyle Ahiret Yurdu’nu ara, Dünya’dan da kendi Payını unutma. Allah'ın Sana ihsan ettiği gibi, Sen de İhsan’da bulun ve Arz’da Fesad arama. Çünkü Allah Fesatcılar’ı sevmez."

028.78-      Dedi ki: "Bu, Ben’de olan bir İlm dolayısıyla Bana verilmiştir." Bilmez mi , ki gerçekten Allah, kendisinden Önceki Kuşaklar’dan Quwwet bakımından kendisinden daha Güçlü ve İnsan sayısı bakımından daha çok olan kimseleri Yıkıma uğratmıştır. Mücrimler’den kendi Günahlar’ı sorulmaz."

028.79-      Böylelikle kendi İhtişam’ı içinde Qawmi’nin karşısına çıktı. Dünya Hayatı’nı istemekte olanlar: "Ah keşke, Qarun'a verilenin bir benzeri Bizim de olsaydı. Gerçekten o, büyük Pay Sahibi’dir" dediler.

028.80-      Kendilerine İlim verilenler ise: "Yazıklar olsun size, Allah'ın Sewabı, İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunan kimse için daha Hayırlı’dır, buna da Sabredenler’den başkası kavuşturulmaz" derler.

028.81-      Sonunda O’nu da, Konağını da Yer’in Dibi’ne geçirdik. Böylece Allah'a karşı O’na Yardım edecek bir Topluluğu olmadı. Ve O, kendi kendisine Yardım edebilecekler’den de değildi.

028.82-      Dün, O’nun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında: "Vay, demek ki Allah, Kulları’ndan dilediğinin Rızq’ını genişletip yaymakta ve kısıp daraltmaktadır. Eğer Allah, Bize lutfetmiş olmasaydı, Bizi de elbette batırırdı. Way, demek gerçekten Küfredenler felah bulamazlar" demeğe başladılar.

 

IX           Peygamber’in Hicreti ve Geri Dönüşü: 83-88

 

028.83-      İşte Ahiret Yurdu, Biz O’nu, Arz’da büyüklenmeyi ve fesat çıkarmayı istemeyenlere kılarız. Aqıbet de Taqwa Sahipleri’nindir.

028.84-      Kim bir İyilik’le gelirse, artık O’nun için O’ndan daha Hayırlısı var’dır. Kim de bir Kötülük’le gelirse, artık Kötülükler’i yapanlar, yalnızca yapmakta olduklarıyla Karşılık görürler.

028.85-      Elbette Sana Qur'an'ı Farz kılan, Seni dönülecek Yer’e elbette döndürecektir. De ki: "Rabb'im, Hidayet’le geleni de, açıkca bir Sapıklık içinde olan’ı da daha iyi bilmektedir."

028.86-      Kitab'ın Sana bırakılacağını ummazdın. Ancak Senin Rabb'inden bir Rahmet. Öyleyse sakın Kafirler’e arka çıkma.

028.87-      Sana indirildikten sonra, sakın Seni Allah'ın Ayetleri’nden alıkoymasınlar. Sen Rabb'ine çağır ve sakın Müşrikler’den olma."

028.88-      Ve Allah ile beraber başka bir İlah’a tapma. O'ndan başka İlah yoktur. O'nun Yüz’ünden başka Herşey Helak olucu’dur. Hüküm O'nundur ve siz O'na döndürüleceksiniz.  

 

 

 

   Mekkî   Sureler

  Medenî   Sureler  

Qur'anu'l Hakîm (Qur'ane'n A'rabiyyen)

 

001 Fatiha

031 Luqman

061 Saf

091 Şems

002 Baqara

032 Secde

062 Cum'a

092 Leyl

003 Ali İmran

033 Ahzab

063 Münafiqun

093 Duha

004 Nisa

034 Sebe

064 Tegabun

094 İnşirah

005 Maide

035 Fatır

065 Talaq

095 Tin

006 En'am

036 YaSin

066 Tahrim

096 Alaq

007 A'raf

037 Saffat

067 Mülk

097 Qadr

008 Enfal

038 Sad

068 Qalem

098 Beyyine

009 Tewbe

039 Zümer

069 Haqqa

099 Zilzal

010 Yunus

040 Mü'min

070 Mearic

100 Adiyat

011 Hud

041 Fussilet

071 Nuh

101 Qaria

012 Yusuf

042 Şura

072 Cin

102 Tekasur

013 Ra'd

043 Zuhruf

073 Müzzemmil

103 Asr

014 İbrahim

044 Duhan

074 Müddessir

104 Hümeze

015 Hicr

045 Casiye

075 Qıyame

105 Fil

016 Nahl

046 Ahqaf

076 İnsan

106 Qureyş

017 İsra

047 Qıtal

077 Mürselat

107 Maun

018 Kehf

048 Fetih

078 Nebe

108 Kewser

019 Meryem

049 Hucurat

079 Naziat

109 Kafirun

020 TaHa

050 Qaf

080 Abese

111 Leheb

021 Enbiya

051 Zariat

081 Tekwir

111 Nasr

022 Hacc

052 Tur

082 İnfitar

112 İhlas

023 Mü'minun

053 Necm

083 Mutaffifin

113 Felaq

024 Nur

054 Qamer

084 İnşiqaq

114 Nas

025 Furqan

055 Rahman

085 Buruc

 

026 Şuara

056 Waqıa

086 Tarıq

 

027 Neml

057 Hadid

087 A'la

 

028 Qasas

058 Mücadile

088 Gaşiye

 

029 Ankebut

059 Haşr

089 Fecr

 

030 Rum

060 Mümtehine

090 Beled