I İnsanın Büyüklenmesi: 1-20
090.01- Hayır,
Yemin ederim bu Beldeye ,
090.02- -Ki Sen,
bu Belde de oturmaktasın-.
090.03- Vâlide ve Velede de.
090.04- Andolsun,
Biz İnsanı bir Zorluk içinde (yaşar) yarattık.
090.05- O,
kimsenin kendisine asla Güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
090.06- "Yığınla
Mal tükettim" diyor.
090.07- Kendisini
kimsenin görmediğini mi sanıyor?
090.08- Biz Ona
vermedik mi İki Göz,
090.09- Bir Dil
ve iki Dudak,
090.10- Biz Ona
İki (ayrı) Hedef gösterdik.
090.11- Ancak o
Aqabeyi aşmaya yanaşmadı.
090.12- Aqabe'nin
ne olduğunu idrak ediyor musun?
090.13- Bir
Boynu çözmektir ( köleyi azad etmek).
090.14- Ya da Aç
kalınan Günde doyurmaktır,
090.15- Yakın
olan bir Yetimi
090.16- Veya
sürünen bir Yoksulu.
090.17- Sonra
İnananlardan, Sabrı birbirlerine tavsiye edenlerden, Merhameti
birbirlerine Tavsiye edenlerden olmak.
090.18- İşte bunlar, "Ahidlerini
Koruyanlar Topluluğu"dur.
090.19- Ayetlerimize
Küfredenler ise, Onlar da "Uğursuzluk Topluluğu"dur.
090.20- Kapıları
kilitlenmiş bir Ateş vardır üzerlerinde.
I İnsanın
Yaratılışı: 1-17
086.01- Andolsun
Geceye ve Tarıq'a
086.02- Tarıq'ın
ne olduğunu biliyor musun?
086.03- (Karanlığı)
delen Yıldızdır.
086.04- Üzerinde
Gözetleyici bulunmayan Hiçkimse yoktur.
086.05- İnsan
bir baksın, hangi Şeyden yaratıldı?
086.09- Fışkırıp
dökülen bir Sudan yaratıldı.
086.07- (O
su ) Bel ile Kaburga Kemiği arasında (bulunan üreme
organlarında)n
çıkmaktadır.
086.08- Elbette
onu yeniden diriltmeye Güçyetiren'dir.
086.09- Sırların
ortaya çıkacağı Gün,
086.10- Artık
onun ne Gücü vardır, ne de bir Yardımcısı.
086.11- Andolsun
Dönüşlü olan/dönüp duran Göğe,
086.12- Yarılmış
Yere,
086.13- Elbette
O (uyarı) Ayırdeden bir Sözdür.
086.14- O
bir Şaka değildir.
086.15- Doğrusu
onlar, bir hile kuruyorlar.
086.16- Ben
de bir Tuzak kuruyorum.
086.17- Sen
İnkarcılara bir süre ver, biraz Süre ver.
I 1-22
Ay Toprağının
Yarılmasının Kıyametin Yaklaşma Haberi Olması
054.01- Yaklaştı
Saat ve yarıldı Ay (toprağı).
054.02- Onlar
bir Ayet görseler, Sırt çevirirler ve "Süregelen bir Büyüdür"
derler.
054.03- Yalanladılar
ve kendi Hewalarına uydular. Oysa Her İş sonunda kendi
Amacında qarar kılacaktır.
Diriliş
054.04- Andolsun,
Onlara caydıracak Nice Haberler geldi.
054.05- Doruğunda Hikmet. Fakat Uyarılar bir Yarar
sağlamıyor.
054.06- Öyleyse
Sen Onlardan yüzçevir. O Çağırıcının ne
tanınmış ne görülmüş Şeye
çağıracağı Gün,
054.07- Gözleri
Dehşetten düşmüş olarak sanki etrafa yayılan Çekirgeler
gibi Qabirlerinden kalkarlar.
054.08- Boyunlarını
çağırana doğru uzatmış olarak koşarlarken,
Kafirler derler ki: "Bu oldukca
Zorlu bir Gün."
Nuh Kavmi'nin Helakı
(Bak: 25/Necm 53-55 41/Sad
12-16
37/Kaf
12-15 42/A'raf 59-66
45/Furkan
37)
054.09- Kendilerinden
önce Nuh Qawmi de
yalanlamıştı. Böylece Kulumuzu yalanladılar ve
"Mecnun" dediler. O Baskıyla engellenmişti.
054.10- Sonunda
Rabb'ine dua etti:" Gerçekten Ben, yenildim. Artık Sen
İntikamımı al."
054.11- Biz de
Bardaktan boşanırcasına akan bir Yağmur ile Semanın
Kapılarını açtık.
054.12- Yeryüzünü
de çoşkun Kaynaklar halinde fışkırttık. Sular taqdir
edilmiş bir İş için birleşti.
054.13- Ve O'nu
da Tahtalar ve Çiviler (bunlarla yapılmış gemiler) üzerinde
taşıdık.
054.14- Gözlerimizin
önünde akmaktaydı. Nankörlük edilmiş olana bir
Karşılık olmak üzere.
054.15- Andolsun bunu bir Ayet yaptık.
Fakat
Öğüt alıp düşünen var mı?
054.16- Şu
halde benim Azabım ve Uyarım nasılmış?
054.17- Andolsun
Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.
Fakat Öğüt alıp düşünen var
mı?
Ad'in
Helakı
( Bak: 10/Fecr 6-8
25/Necm50
37/Kaf 12-15
41/Sad 12-16
42/A'raf 65-72
45/Furkan38-40)
054.18- Ad'de yalanladı. Şu halde
Benim Azabım ve Uyarım nasılmış?
054.19- Biz O
Uğursuz Günde üzerlerine Kulakları patlatan bir Kasırga
gönderdik.
054.20- İnsanları
söküp atıyordu. Sanki Onlar, Kökünden sökülmüş Hurma
Kütükleriymiş gibi.
054.21- Şu
halde benim Azabım ve Uyarım nasılmış?
054.22- Andolsun
Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.
Fakat Öğüt alıp
düşünen var mı?
II 23-40
Semud Kavmi
(Bak: 10/Fecr 10-14 41/Sad 12-16
25/Necm 51
42/A'raf73-79)
28/ Şems 11-15
29/Buruc 13-20
45/Furkan38-40)
054.23- Semud'da Uyarıları
yalanladı.
054.24- Dediler
ki: "Bizden biri olan bir Beşere mi uyacağız? O zaman gerçekten
bir Şaşkınlık ve Çılgınlık içinde
kalmış oluruz."
054.25- "Zikr
içimizden O'na mı bırakıldı? Hayır, o, çok Yalan
söyleyen kendini beğenmiş bir Şımarıktır."
054.26- Onlar
Yarın, kimin çok Yalan söyleyen kendini beğenmiş bir
Şımarık olduğunu bilip öğreneceklerdir.
054.27- Gerçek
şu ki, bir Sınav olarak o Dişi Deveyi kendilerine
gönderenleriz. Şu halde Sen
Onları gözle ve sabret.
054.28- Ve
Onlara Suyun kendi aralarında kesin olarak Pay edildiğini haber ver.
Her Su alış sırasında
( rızası olan) hazır bulunsun.
054.29- Derken
Arkadaşlarını çağırdılar. O da Bıçağını
kapıp, Hayvanı Ayağından biçip yere devirdi."
054.30- Şu
halde Benim Azabım ve Uyarım nasılmış?
054.31- Çünkü
Biz Onların üzerine bir tek Çığlık gönderdik. Böylece
Onlar, Ağıldaki Çalı çırpı olan Kuru Ot gibi oldular.
054.32- Andolsun
Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.
Fakat Öğüt alıp
düşünen var mı?
Lut
Kavmi'nin Helakı
(Bak: 25/Necm 52 41/Sad
12-16
37/Kaf 12-15 42/A'raf 80-84)
054.33- Lut Qawmi de Uyarıları
yalanladı.
054.34- Biz de
Onların üzerine Taş yağdıran bir Kasırga gönderdik.
Yalnız Lut
Ailesi/taraftarları hariç. Onları Seherde kurtardık.
054.35- Tarafımızdan
bir Nimet olarak. İşte Biz, Şükredenleri böyle ödüllendiririz.
054.36- Oysa
Andolsun, Zorlu yakalamamıza karşı Onları
uyarmıştı. Fakat Onlar, bu Uyarıları
kuşkulanıp yalanlamakta direttiler.
054.37- Andolsun
Onlar, Onun Konuklarından da murad almak için Baskı yaptılar.
Biz de Onların Gözlerini Kör ettik. "İşte
Azabımı ve Korkutmamı tadın."
054.38- Andolsun
Onları bir Sabah erkenden, üzerlerine
bir Azab basıverdi.
054.39- Şimdi
Azabımı ve Uyarımı tadın.
054.40- Andolsun
Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.
Fakat Öğüt alıp
düşünen var mı?
III Fir'avn
İle Peygamber'in düşmanları: 41-55
(Bak: 3/Müzzemmil 15-16 41/Sad 12-16
10/Fecr 9 42/A'raf 136-137)
29/Şems 17-20
37/ Kaf 12-15
054.41- Andolsun
Fir'awn Ailesi'ne de Uyarılar
gelmişti.
054.42- Onlar Bizim Ayetlerimizin tümünü
yalanladılar. Biz de Onları Güçlü, Quwwetli olan'ın Yakalama
Tarzıyla yakalayıverdik.
054.43- Sizin
Kafirleriniz Onlardan daha Hayırlı mıdır? Yoksa Sizin için
Kitap'larda bir Beraat mı var?
054.44- Yoksa
Onlar: "Biz, birbiriyle yardımlaşıp Öcünü alan bir
Toplumuz" mu diyorlar?
054.45- Yakında
o Qawim Bozguna uğratılacak ve Onlar arkalarını dönüp
kaçacaklardır.
054.46- Daha
doğrusu Onlara Waadedilen Saat'tir. O, Saat Kurtuluşu olmayan daha
Korkunç bir Bela ve daha Acıdır.
054.47- Elbette
Suçlular, bir Sapıklık ve Çılgınlık içindedirler.
054.48- Ateş'in
içinde yüzükoyun sürüklenecekleri Gün, Cehennemin Dokunuşunu
tadın."
054.49- Elbette,
Biz Herşeyi bir Plan ile yarattık.
054.50- Bizim
Emrimiz, bir Göz Çarpması gibi yalnızca bir keredir.
054.51- Andolsun
Biz Sizin benzerlerinizi yıkıma uğrattık. Fakat Öğüt
alıp düşünen var mı?
054.52- Onların
işlemiş oldukları Herşey Kayıtlar
(altında)dadır.
054.53- Küçük
Büyük Herşey satır satırdır.
054.54- Elbette
Muttaqiler Bahçelerde ve Nehirlerdedirler.
054.55- Oldukca
Qudretli, Mülkünün Sonu olmayanın yanında Doğruluk
Makamındadırlar.
I 1-44
Müşrik
Mantığı
038.01- Sad. Andolsun Zikr dolu Qur'an'a.
038.02- Hayır,
İnkarcılar bir Gurur ve bir Parçalanma içindedirler.
038.03- Biz
kendilerinden önce, nice Kuşakları yıkıma
uğrattık da Onlar Feryad ettiler, ancak artık Kurtuluş
Zamanı değildi.
038.04- İçlerinden
kendilerine bir Uyarıcı'nın gelmiş olmasına
şaştılar. Kafirler dedi ki: "Bu, Yalancı bir
Büyücüdür."
038.05- "İlahları
bir Tek İlah mı yaptı? Doğrusu bu,
Şaşırtıcı bir Şey."
038.06- Onlardan
Önde gelen bir Bölük: "Yürüyün, İlahlarınıza
karşı da Qararlı olun. Çünkü asıl istenen budur."
diye çekip gitti.
038.07- "Biz
bunu diğer Dinde işitmedik, bu İçi Boş bir Uydurmadan
başkası değildir."
038.08- "Zikir,
içimizden O'na mı indirildi? " Hayır, Onlar Benim Zikrimden bir
Kuşku içindedirler. Hayır, Onlar henüz Benim Azabımı
tatmamışlardır.
038.09- Yoksa,
ve Üstün olan, Karşılıksız Bağışlayan
Rabb'imizin Hazineleri Onların yanında mıdır?
038.10- Yoksa
Göklerin ve Yerin ve bu ikisi arasında bulunanların Mülkü
Onların mı? Öyleyse, Sebebler içinde yükselsinler.
038.11- Onlar,
burada Fırqalardan olma Bozguna uğratılmış bir Ordu.
Yalanlayan
Kavimler (Nuh Kavmi, Ad Ve Fir'avn, Semud, Lut Kavmi, Eyke)
(Bak: Nuh Kavmi: 25/Necm 53-55
vd. Ad: 10/Fecr 6-8 vd. Fir'avn: 3/Müzemmil 15-16 vd.)
038.12- Onlardan
önce de Nuh'un Qawmi, Ad ve Kazıklar Sahibi Fir'awn da yalanlamıştı.
(Bak: Semud: 10/Fecr 10-14 vd.
Lut Kavmi: 25/Necm 52 vd. Eyke: 37/Kaf 12-15)
038.13- Semud, Lut Qavmi ile Eyke Halkı da. İşte
Onlar da Fırqalardı.
038.14- Hepsi
de Elçiler'i yalanladılar. Böylece Sonuçlandırmam Haqq oldu.
038.15- Bunlar
da, bir Anlık gecikmesi bile olmayan bir tek Çığlıktan
başkasını gözetlemiyorlar.
038.16- Dediler
ki: "Rabb'imiz, Hesab Günü'nden önce Payımızı
çabuklaştır."
II Davud'un Düşmanları:
15-26
038.17- Onların
söylemekte olduklarına karşı sabret ve Bizim Güç Sahibi Kulumuz
Davud'u hatırla. Çünkü O,
Yönelen biriydi.
038.18- Doğrusu
Biz Dağları boyun eğdirdik, Akşam ve Sabah onlar
kendisiyle birlikte Tesbih ederlerdi.
038.19- Ve
toplanıp gelen Kuşlar da. Hepsi de Onunla Yönelenler'di.
038.20- O'nun
Yönetimini güçlendirmiştik. Ona Hikmet ve Anlatım Güzelliği
vermiştik.
038.21- Sana o
Davacıların Haberi geldi mi? Hani Onlar Mihraba Yüksek Duvardan
tırmanmışlardı.
038.22- Davud' (un yanın)a girdiklerinde,
O, Onlardan ürkmüştü. Onlar dediler ki: "Korkma, iki
Davacıyız, birimiz diğerimize Haqsızlıkta bulundu.
Şimdi Sen aramızda Haqq ile hükmet, Qararında zulmetme ve
Bizi tam Doğruyola ilet."
038.23- "Bu
Benim Kardeşimdir, Doksandokuz Koyunu vardır, benimse bir Tek
Koyunun var. Buna rağmen -Onu da
benim Payıma kat-, dedi. Ve Bana Konuşmada Üstün geldi."
038.24- (Davud)
dedi ki: "Andolsun Senin Koyununu, kendi Koyunlarına katmak
istemekle Sana zulmetmiştir. Doğrusu Birleştirip Katanlardan
çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler. Ancak İnanıp
Salih Çalışmalarda bulunanlar başka. Onlar da ne kadar
Azdır." Davud, gerçekten bizim Onu Denemeden geçirdiğimizi
sandı, böylece Rabb'inden Bağışlanma diledi ve Ruqu ederek
yere kapandı ve yöneldi.
038.25- Böylece
O'nu bağışladık. Elbette
Bizim katımızda gerçekten bir Yakınlığı ve
Varacağı Güzel bir Yeri vardır.
038.26- "Ey
Davud, gerçek şu ki, Biz Seni
Arzda bir Halife kıldık. Öyleyse İnsanlar arasında Haqq
ile hükmet, Hevaya uyma. Sonra Seni Allah'ın Yolundan
saptırır. Elbette Allah'ın Yolundan sapanlar, Hesap Günü'nü
unutmalarından dolayı Onlar için Şiddetli bir Azab
vardır." (dedik)
038.27- Biz,
Gökyüzünü, Yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan Şeyleri Batıl
olarak yaratmadık. Bu, İnkarcıların Zannıdır.
Ateş nedeniyle Way o
İnkarcılara.
038.28- Yoksa
Biz, İnanıp Salih Çalışmalarda bulunanları Arzda
Fesat çıkaranlarla bir mi tutacağız? Ya da Muttaqileri
Facirlerle bir mi tutacağız?"
038.29- (Bu)
Ayetlerini, iyiden iyiye düşünsünler ve Ulul-Elbab Öğüt
alsınlar diye Sana indirdiğimiz Mübarek bir Kitap'tır.
III Süleyman Kudüsdeki Egemenliği: 27-40
038.30- Biz Davud'a Süleyman'ı Armağan ettik. O, ne Güzel bir Kuldu. Çünkü
O, Yönelen biriydi.
038.31- Hani
O'na Akşama yakın, bir Ayağını Tırnağı
üstüne diken, öbür Ayağıyla
Toprağı kazıyan, Yağız Atlar sunulmuştu.
038.32- O da
demişti ki: "Gerçekten Ben, Mal Sevgisini Rabb'imi zikretmekten dolayı Tercih edip sevdim.
" Sonunda bu Atlar Toz Perdesinin arkasına saklandılar.
038.33- "Onları
Bana geri getirin." ( dedi).Sonra da Bacaklarını ve
Boyunlarını okşamaya başladı.
038.34- Andolsun,
Biz Süleyman'ı Denemeden
geçirdik, Tahtının üstüne bir Ceset bıraktık. Sonra (eski
durumuna) döndü.
038.35- "Rabb'im,
Beni bağışla ve Benden sonra Hiçkimseye Nasip olmayan bir
Yönetimi Bana Armağan et. Elbette Sen, Karşılıksız
Armağan edensin. "(dedi).
038.36- Böylece
Biz, Rüzgarı O'nun Buyruğu altına verdik. O'nun Emriyle
dilediği yöne Yumuşakca eserdi."
038.37- (O'nun
ilahi yönetimin düşmanı olan) Şeytanları da, her
bir Bina Ustası ve Dalgıc'ı da.
038.38- Ve
Sağlam Kementlerle birbirine bağlanmış diğerlerini.
038.39- "İşte
bu, Bizim Vergimizdir. Artık Sen de Hesaba vurmaksızın, ver ya
da tut."
038.40- Elbette,
O'nun Bizim katımızda gerçekten bir Yakınlığı ve
varılacak Güzel bir Yeri vardır.
IV 41-64
Eyyub'un
Sınavı
(Bak: 78/Enbiya 83-84)
038.41- Kulumuz Eyyub'u da hatırla. Hani O:
"Herhalde Şeytan, Bana
Kahredici bir Acı ve Azab dokundurdu." diye Rabb'ine
seslenmişti.
038.42- "Ayağını
debret. İşte Yıkanacak ve İçeçek Soğuk-su."
(dedik).
038.43- Katımızdan
O'na bir Rahmet ve Ulul-Elbaba bir
Öğüt olmak üzere kendi Ailesini ve Onlarla birlikte bir benzerini de
bağışladık.
038.44- "Ve
Elinle bir Deste al, böylece Onunla vur ve andını bozma."
(dedik). Gerçekten, Biz O'nu Sabredici
bulduk. O ne Güzel Kuldu. Çünkü Yönelen
biriydi.
Diğer
Peygamberler (İbrahim, İshak, Yakub, İsmail, Elyesa, Zülkifl)
038.45- Güç ve
Basiret Sahibi olan Kullarımız İbrahim'i,
İshaq'ı ve Yaqub'u da hatırla.
038.46- Gerçekten
Biz Onları Asıl Yurdu düşünen İhlas Sahipleri
kıldık.
038.47- Ve
gerçekten Onlar, Bizim katımızda Seçkinlerden ve Hayırlı
olanlardandır.
038.48- İsmail'i, Elyesa'yı ve Zülkifl'i de hatırla. Hepsi de
Hayırlılar'dı.
Cennet