Mekkî  Wahy

/Tertil III

 

 

038.090/el-BELED

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I    İnsanın Büyüklenmesi: 1-20

                                        

090.01-         Hayır, Yemin ederim bu Belde’ye ,

090.02-         -Ki Sen, bu Belde de oturmaktasın-.

090.03-         Vâlid’e  ve Veled’e de.

 

090.04-         Andolsun, Biz İnsan’ı bir Zorluk içinde (yaşar)  yarattık.

090.05-         O, kimsenin kendisine asla Güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?

090.06-         "Yığınla Mal tükettim" diyor.

090.07-         Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor?

090.08-         Biz Ona vermedik mi İki Göz,

090.09-         Bir Dil ve iki Dudak,

090.10-         Biz Ona İki (ayrı) Hedef gösterdik.

090.11-         Ancak o Aqabe’yi aşmaya yanaşmadı.

090.12-         Aqabe'nin ne olduğunu idrak ediyor musun?

090.13-         Bir Boynu çözmektir ( köleyi azad etmek).

090.14-         Ya da Aç kalınan Gün’de  doyurmaktır,

090.15-         Yakın olan bir Yetim’i

090.16-         Veya sürünen bir Yoksul’u.

090.17-         Sonra İnananlar’dan, Sabrı birbirlerine tavsiye edenler’den, Merhameti birbirlerine Tavsiye edenler’den olmak.

090.18-         İşte bunlar, "Ahidlerini Koruyanlar Topluluğu"dur.

 

090.19-         Ayetlerimize Küfredenler ise, Onlar da "Uğursuzluk Topluluğu"dur.

090.20-         Kapıları kilitlenmiş bir Ateş vardır üzerlerinde.

 


 

039.086/et-TARIQ

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I İnsanın Yaratılışı: 1-17

                                                                 

086.01-         Andolsun Gece’ye ve Tarıq'a

086.02-         Tarıq'ın ne olduğunu biliyor musun?

086.03-         (Karanlığı) delen Yıldız’dır.

086.04-         Üzerinde Gözetleyici bulunmayan Hiçkimse yoktur.

 

086.05-         İnsan bir baksın, hangi Şey’den yaratıldı?

086.09-         Fışkırıp dökülen  bir Su’dan yaratıldı.

086.07-         (O su ) Bel ile Kaburga Kemiği arasında (bulunan üreme organlarında)n  çıkmaktadır.

086.08-         Elbette onu yeniden diriltmeye Güçyetiren'dir.

 

086.09-         Sırlar’ın ortaya çıkacağı Gün,

086.10-         Artık onun ne Gücü vardır, ne de bir Yardımcısı.

086.11-         Andolsun Dönüşlü olan/dönüp duran Göğe,

086.12-         Yarılmış Yer’e,

086.13-         Elbette O (uyarı) Ayırdeden bir Söz’dür.

086.14-         O bir Şaka değildir.

086.15-         Doğrusu onlar, bir hile kuruyorlar.

086.16-         Ben de bir Tuzak kuruyorum.

086.17-         Sen İnkarcılar’a bir süre ver, biraz Süre ver.

 


 

040.054/el-QAMER

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I    1-22

                

                  Ay Toprağının Yarılmasının Kıyametin Yaklaşma Haberi Olması

                            

054.01-         Yaklaştı Saat ve yarıldı Ay (toprağı).

054.02-         Onlar bir Ayet görseler, Sırt çevirirler ve "Süregelen bir Büyü’dür" derler.

054.03-         Yalanladılar ve kendi Hewalar’ına uydular. Oysa Her İş sonunda kendi Amac’ında qarar kılacaktır.

 

                 Diriliş

 

054.04-         Andolsun, Onlara caydıracak Nice Haberler geldi.

054.05-         Doruğunda  Hikmet. Fakat Uyarılar bir Yarar sağlamıyor.

054.06-         Öyleyse Sen Onlar’dan yüzçevir. O Çağırıcı’nın ne tanınmış ne görülmüş Şey’e çağıracağı Gün,

054.07-         Gözler’i Dehşet’ten düşmüş olarak sanki etrafa yayılan Çekirgeler gibi Qabirler’inden kalkarlar.

054.08-         Boyunlar’ını çağırana doğru uzatmış olarak koşarlarken, Kafirler derler ki:  "Bu oldukca Zorlu bir Gün."

 

                 Nuh Kavmi'nin Helakı

 

                 (Bak:    25/Necm 53-55                              41/Sad 12-16

                             37/Kaf 12-15                                             42/A'raf 59-66

                             45/Furkan 37)

 

054.09-         Kendilerinden önce Nuh Qawmi de yalanlamıştı. Böylece Kul’umuzu yalanladılar ve "Mecnun" dediler. O Baskıyla engellenmişti.

054.10-         Sonunda Rabb'ine dua etti:" Gerçekten Ben, yenildim. Artık Sen İntikam’ımı al."

054.11-         Biz de Bardak’tan boşanırcasına akan bir Yağmur ile Sema’nın Kapıları’nı açtık.

054.12-         Yeryüzünü de çoşkun Kaynaklar halinde fışkırttık. Sular taqdir edilmiş bir İş için birleşti.

054.13-         Ve O'nu da Tahtalar ve Çiviler (bunlarla yapılmış gemiler) üzerinde taşıdık.

054.14-         Gözler’imizin önünde akmaktaydı. Nankörlük edilmiş olana bir Karşılık olmak üzere.

054.15-         Andolsun  bunu bir Ayet yaptık.

Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

054.16-         Şu halde benim Azabım ve Uyarım nasılmış?

 

054.17-         Andolsun Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.

                  Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

 

                 Ad'in Helakı

 

( Bak:     10/Fecr 6-8

                             25/Necm50

                             37/Kaf  12-15

                             41/Sad  12-16

                              42/A'raf           65-72

                             45/Furkan38-40)

 

054.18-         Ad'de yalanladı. Şu halde Benim Azabı’m ve Uyarı’m nasılmış?

054.19-         Biz O Uğursuz Gün’de üzerlerine Kulaklar’ı patlatan bir Kasırga gönderdik.

054.20-         İnsanlar’ı söküp atıyordu. Sanki Onlar, Kökünden sökülmüş Hurma Kütükleri’ymiş gibi.

054.21-         Şu halde benim Azabı’m ve Uyarı’m nasılmış?

054.22-         Andolsun Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.

                 Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

 

II   23-40

 

                 Semud Kavmi

 

                 (Bak:    10/Fecr 10-14                                            41/Sad 12-16

                             25/Necm 51                                               42/A'raf73-79)

                             28/ Şems 11-15

                             29/Buruc 13-20

                             45/Furkan38-40)

 

054.23-         Semud'da Uyarılar’ı yalanladı.

054.24-         Dediler ki: "Bizden biri olan bir Beşer’e mi uyacağız? O zaman  gerçekten  bir Şaşkınlık ve Çılgınlık içinde kalmış oluruz."

054.25-         "Zikr içimizden O'na mı bırakıldı? Hayır, o, çok Yalan söyleyen kendini beğenmiş bir Şımarık’tır."

054.26-         Onlar Yarın, kimin çok Yalan söyleyen kendini beğenmiş bir Şımarık olduğunu bilip öğreneceklerdir.

054.27-         Gerçek şu ki, bir Sınav olarak o Dişi Deve’yi kendilerine gönderenleriz. Şu  halde Sen Onları gözle ve sabret.

054.28-         Ve Onlara Su’yun kendi aralarında kesin olarak Pay edildiğini haber ver. Her Su alış sırasında  ( rızası olan) hazır bulunsun.

054.29-         Derken Arkadaşlar’ını çağırdılar. O da Bıçağını kapıp, Hayvan’ı Ayağı’ndan biçip yere devirdi."

054.30-         Şu halde Benim Azab’ım ve Uyarı’m nasılmış?

054.31-         Çünkü Biz Onların üzerine bir tek Çığlık gönderdik. Böylece Onlar, Ağıl’daki Çalı çırpı olan Kuru Ot gibi oldular.

 

054.32-         Andolsun Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.

                 Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

 

                 Lut Kavmi'nin Helakı

 

                 (Bak:    25/Necm 52                 41/Sad 12-16

                             37/Kaf 12-15                42/A'raf 80-84)

 

054.33-         Lut Qawmi de Uyarılar’ı yalanladı.

054.34-         Biz de Onların üzerine Taş yağdıran bir Kasırga gönderdik. Yalnız Lut Ailesi/taraftarları hariç. Onları Seher’de kurtardık.

054.35-         Tarafımızdan bir Ni’met olarak. İşte Biz, Şükredenler’i böyle ödüllendiririz.

054.36-         Oysa Andolsun, Zorlu yakalamamıza karşı Onlar’ı uyarmıştı. Fakat Onlar, bu Uyarılar’ı kuşkulanıp yalanlamakta direttiler.

054.37-         Andolsun Onlar, Onun Konuklar’ından da murad almak için Baskı yaptılar. Biz de Onların Gözler’ini Kör ettik. "İşte Azab’ımı ve Korkutma’mı tadın."

054.38-         Andolsun Onları bir Sabah erkenden, üzerlerine  bir Azab basıverdi.

054.39-         Şimdi Azab’ımı ve Uyarı’mı tadın.

 

054.40-         Andolsun Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.

                 Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

 

III             Fir'avn İle Peygamber'in düşmanları: 41-55

 

                 (Bak:    3/Müzzemmil 15-16             41/Sad 12-16

                             10/Fecr 9                           42/A'raf 136-137)

                             29/Şems 17-20

                             37/ Kaf 12-15

 

054.41-         Andolsun Fir'awn Ailesi'ne de Uyarılar gelmişti.

054.42-         Onlar  Bizim Ayetler’imizin tümünü yalanladılar. Biz de Onları Güçlü, Quwwetli olan'ın Yakalama Tarzı’yla yakalayıverdik.

 

054.43-         Sizin Kafirleriniz Onlar’dan daha Hayırlı mıdır? Yoksa Sizin için Kitap'larda bir Beraat mı var?

054.44-         Yoksa Onlar: "Biz, birbiriyle yardımlaşıp Öcünü alan bir Toplumuz" mu diyorlar?

054.45-         Yakında o Qawim Bozgun’a uğratılacak ve Onlar arkalarını dönüp kaçacaklardır.

054.46-         Daha doğrusu Onlara Waadedilen Saat'tir. O, Saat Kurtuluş’u olmayan daha Korkunç bir Bela ve daha Acı’dır.

054.47-         Elbette Suçlular, bir Sapıklık ve Çılgınlık içinde’dirler.

054.48-         Ateş'in içinde yüzükoyun sürüklenecekleri Gün, Cehennemin Dokunuşu’nu tadın."

054.49-         Elbette, Biz Herşey’i bir Plan ile yarattık.

054.50-         Bizim Emrimiz, bir Göz Çarpması gibi yalnızca bir keredir.

054.51-         Andolsun Biz Sizin benzerlerinizi yıkıma uğrattık. Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

054.52-         Onların işlemiş oldukları Herşey Kayıtlar (altında)dadır.

054.53-         Küçük Büyük Herşey satır satır’dır.

054.54-         Elbette Muttaqiler Bahçeler’de ve Nehirler’dedirler.

054.55-         Oldukca Qudretli, Mülk’ünün Sonu olmayan’ın yanında Doğruluk Makamı’ndadırlar.

 


 

041.038/SAD

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                    

I    1-44

 

                 Müşrik Mantığı

 

038.01-         Sad.  Andolsun Zikr dolu Qur'an'a.

038.02-         Hayır, İnkarcılar bir Gurur ve bir Parçalanma içinde’dirler.

038.03-         Biz kendilerinden önce, nice Kuşaklar’ı yıkıma uğrattık da Onlar Feryad ettiler, ancak artık Kurtuluş Zamanı değildi.

038.04-         İçlerinden kendilerine bir Uyarıcı'nın gelmiş olmasına şaştılar. Kafirler dedi ki: "Bu, Yalancı bir Büyücü’dür."

038.05-         "İlahlar’ı bir Tek İlah mı yaptı? Doğrusu bu, Şaşırtıcı bir Şey."

038.06-         Onlar’dan Önde gelen bir Bölük: "Yürüyün, İlahlar’ınıza karşı da Qararlı olun. Çünkü asıl istenen bu’dur." diye çekip gitti.

038.07-         "Biz bunu diğer Din’de işitmedik, bu İçi Boş bir Uydurma’dan başkası değildir."

038.08-         "Zikir, içimizden O'na mı indirildi? " Hayır, Onlar Benim Zikr’imden bir Kuşku içindedirler. Hayır, Onlar henüz Benim Azab’ımı tatmamışlardır.

038.09-         Yoksa, ve Üstün olan, Karşılıksız Bağışlayan Rabb'imizin Hazineleri Onların yanında mıdır?

038.10-         Yoksa Gökler’in ve Yer’in ve bu ikisi arasında bulunanların Mülk’ü Onların mı? Öyleyse, Sebebler içinde yükselsinler.

038.11-         Onlar, burada Fırqalar’dan olma Bozgun’a uğratılmış bir Ordu.

 

                 Yalanlayan Kavimler (Nuh Kavmi, Ad Ve Fir'avn, Semud, Lut Kavmi, Eyke)

 

                 (Bak: Nuh Kavmi: 25/Necm 53-55 vd. Ad: 10/Fecr 6-8 vd. Fir'avn: 3/Müzemmil 15-16 vd.)

 

038.12-         Onlar’dan önce de Nuh'un Qawmi, Ad ve Kazıklar Sahibi Fir'awn da yalanlamıştı.

 

                 (Bak: Semud: 10/Fecr 10-14 vd. Lut Kavmi: 25/Necm 52 vd. Eyke: 37/Kaf 12-15)

 

038.13-         Semud, Lut Qavmi ile Eyke Halkı da. İşte Onlar da Fırqalar’dı.

038.14-         Hepsi de Elçiler'i yalanladılar. Böylece Sonuçlandırmam Haqq oldu.

038.15-         Bunlar da, bir Anlık gecikmesi bile olmayan bir tek Çığlık’tan başkasını gözetlemiyorlar.

038.16-         Dediler ki: "Rabb'imiz, Hesab Günü'nden önce Pay’ımızı çabuklaştır."

 

II   Davud'un Düşmanları: 15-26

 

038.17-         Onların söylemekte olduklarına karşı sabret ve Bizim Güç Sahibi Kul’umuz Davud'u hatırla. Çünkü O, Yönelen biri’ydi.

038.18-         Doğrusu Biz Dağlar’ı boyun eğdirdik, Akşam ve Sabah onlar kendisiyle birlikte Tesbih ederlerdi.

038.19-         Ve toplanıp gelen Kuşlar da. Hepsi de O’nun’la Yönelenler'di.

038.20-         O'nun Yönetim’ini güçlendirmiştik. Ona Hikmet ve Anlatım Güzelliği vermiştik.

 

038.21-         Sana o Davacılar’ın Haberi geldi mi? Hani Onlar Mihrab’a Yüksek Duvar’dan tırmanmışlardı.

038.22-         Davud' (un yanın)a girdiklerinde, O, Onlar’dan ürkmüştü. Onlar dediler ki: "Korkma, iki Davacı’yız, birimiz diğerimize Haqsızlıkta bulundu. Şimdi Sen aramızda Haqq ile hükmet, Qarar’ında zulmetme ve Bizi  tam Doğruyol’a ilet."

038.23-         "Bu Benim Kardeş’imdir, Doksandokuz Koyun’u vardır, benimse bir Tek Koyun’un var.  Buna rağmen -Onu da benim Pay’ıma kat-, dedi. Ve Bana Konuşma’da Üstün geldi."

038.24-         (Davud) dedi ki: "Andolsun Senin Koyun’unu, kendi Koyunlar’ına katmak istemekle Sana zulmetmiştir. Doğrusu Birleştirip Katanlar’dan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler. Ancak İnanıp Salih Çalışmalar’da bulunanlar başka. Onlar da ne kadar Az’dır."  Davud, gerçekten bizim Onu Deneme’den geçirdiğimizi sandı, böylece Rabb'inden Bağışlanma diledi ve Ruqu ederek yere kapandı ve yöneldi.

038.25-         Böylece O'nu bağışladık. Elbette  Bizim katımızda gerçekten bir Yakınlığı ve Varacağı Güzel bir Yer’i vardır.

038.26-         "Ey Davud, gerçek şu ki, Biz Seni Arz’da bir Halife kıldık. Öyleyse İnsanlar arasında Haqq ile hükmet, Heva’ya uyma. Sonra Seni Allah'ın Yolu’ndan saptırır. Elbette Allah'ın Yolu’ndan sapanlar, Hesap Günü'nü unutmalarından dolayı Onlar için Şiddetli bir Azab vardır." (dedik)

038.27-         Biz, Gökyüzü’nü, Yeryüzü’nü ve ikisi arasında bulunan Şeyler’i Batıl olarak yaratmadık. Bu, İnkarcılar’ın Zannı’dır. Ateş nedeniyle  Way o İnkarcılar’a.

038.28-         Yoksa Biz, İnanıp Salih Çalışmalar’da bulunanları Arz’da Fesat çıkaranlar’la bir mi tutacağız? Ya da Muttaqiler’i Facirler’le bir mi tutacağız?"

038.29-         (Bu) Ayetler’ini, iyiden iyiye düşünsünler ve Ulu’l-Elbab Öğüt alsınlar diye Sana indirdiğimiz Mübarek bir Kitap'tır.

 

 

 

III Süleyman  Kudüsdeki Egemenliği: 27-40

 

 

038.30-         Biz Davud'a Süleyman'ı Armağan ettik. O, ne Güzel bir Kul’du. Çünkü O, Yönelen biri’ydi.

038.31-         Hani O'na Akşam’a yakın, bir Ayağını Tırnağı üstüne diken, öbür Ayağıyla  Toprağı kazıyan, Yağız Atlar sunulmuştu.

038.32-         O da demişti ki: "Gerçekten Ben, Mal Sevgisini Rabb'imi  zikretmekten dolayı Tercih edip sevdim. " Sonunda bu Atlar Toz Perdesi’nin arkasına saklandılar.

038.33-         "Onlar’ı Bana geri getirin." ( dedi).Sonra da Bacaklar’ını ve Boyunlar’ını okşamaya başladı.

038.34-         Andolsun, Biz Süleyman'ı Deneme’den geçirdik, Taht’ının üstüne bir Ceset bıraktık. Sonra (eski durumuna) döndü.

038.35-         "Rabb'im, Beni bağışla ve Ben’den sonra Hiçkimse’ye Nasip olmayan bir Yönetimi Bana Armağan et. Elbette Sen, Karşılıksız Armağan eden’sin. "(dedi).

038.36-         Böylece Biz, Rüzgarı O'nun Buyruğu altına verdik. O'nun Emr’iyle dilediği yöne Yumuşakca eserdi."

038.37-         (O'nun ilahi yönetimin düşmanı olan) Şeytanlar’ı da, her bir Bina Ustası ve Dalgıc'ı da.

038.38-         Ve Sağlam Kementler’le birbirine bağlanmış diğerlerini.

038.39-         "İşte bu, Bizim Vergimiz’dir. Artık Sen de Hesab’a vurmaksızın, ver ya da tut."

038.40-         Elbette, O'nun Bizim katımızda gerçekten bir Yakınlığı ve varılacak Güzel bir Yeri vardır.

                

IV  41-64

 

                 Eyyub'un Sınavı

 

                 (Bak: 78/Enbiya 83-84)

 

038.41-         Kulumuz Eyyub'u da hatırla. Hani O: "Herhalde Şeytan, Bana Kahredici bir Acı ve Azab dokundurdu." diye Rabb'ine seslenmişti.

038.42-         "Ayağını debret. İşte Yıkanacak ve İçeçek Soğuk-su." (dedik).

038.43-         Katımızdan O'na bir Rahmet ve Ulu’l-Elbab’a  bir Öğüt olmak üzere kendi Ailesini ve Onlar’la birlikte bir benzerini de bağışladık.

038.44-         "Ve El’inle bir Deste al, böylece O’nunla vur ve andını bozma." (dedik).  Gerçekten, Biz O'nu Sabredici bulduk. O ne Güzel Kul’du. Çünkü  Yönelen biri’ydi.

 

                 Diğer Peygamberler (İbrahim, İshak, Yakub, İsmail, Elyesa, Zülkifl)

 

038.45-         Güç ve Basiret Sahibi olan Kullar’ımız İbrahim'i, İshaq'ı ve Ya’qub'u da hatırla.

038.46-         Gerçekten Biz Onları Asıl Yurd’u düşünen İhlas Sahipleri kıldık.

038.47-         Ve gerçekten Onlar, Bizim katımızda Seçkinler’den ve Hayırlı olanlar’dandır.

038.48-         İsmail'i, Elyesa'yı  ve Zülkifl'i de hatırla. Hepsi de Hayırlılar'dı.

 

                 Cennet