I Musa: 1-24
020.01- Ta
Ha
020.02- Biz
Sana bu Qur'an'ı güçlük çekmen için indirmedik.
020.03- Haşyet
duyanlara ancak bir Öğüt.
020.04- Yeri
ve Yüksek Gökleri Yaratan tarafından bir İndirmedir.
020.05- Rahman
Arşa istiva etti.
020.06- Göklerde,
Yerde, bu ikisinin arasında ve Nemli-Toprağın altında olanların tümü
O'nundur.
020.07- Sözü
açığa vursan da (birdir). Çünkü
O, elbette Gizliyi de Gizlinin Gizlisini de bilmektedir.
020.08- Allah,
O'ndan başka İlah yok. En Güzel İsimler O'nundur.
Musa Mukaddes
Tuva'da
020.09-
Sana Musa'nın Haberi
geldi mi?
020.10- Hani
bir Ateş görmüştü de Ailesine şöyle demişti: "Durun,
kesinlikle Ben bir Ateş gördüm, umulur ki Size Ondan bir Kor getiririm ya
da Ateşin yanında bir Yolgösterici bulurum.'
020.11- Nitekim
Ona gidince, kendisine seslenildi: "Ey Musa!"
020.12- "Gerçekten
Ben, Ben Senin Rabb'inim. Ayakkabılarını çıkar. Çünkü Sen,
Kutsal Wadi olan Tuva' dasın."
020.13- "Ben
Seni seçtim, Artık wahyolunanı dinle."
020.14- "Gerçekten
Ben, Ben Allah'ım. Ben'den başka İlah yoktur, şu halde Bana
abdol ve Beni zikretmek için Salat kıl."
020.15- "Elbette,
Saat yaklaşarak gelmektedir. Herkesin harcadığı
Çabanın Karşılığını alması için, Onu
neredeyse açıklıyorum."
020.16- "Öyleyse,
Ona inanmayıp kendi Hewasına uyan, sakın Seni Ondan
alıkoymasın, sonra Yıkıma uğrarsın."
020.17- "Sağelindeki
nedir ey Musa?"
020.18- Dedi
ki: "O, Benim Asamdır, Ona dayanmakta, onunla Dawarlarım için
Ağaçlardan Yaprak düşürmekteyim, onda Benim için daha başka
Yararlar da var."
020.19- Dedi
ki: "Onu at, ey Musa!"
020.20- Böylece,
O da onu attı, O hemen Debelenen bir Yılan (oldu).
020.21- Dedi
ki: "Onu al ve korkma ,Biz Onu İlk Durumuna çevriceğiz."
020.22- "Elini
de Koltuğuna sok, bir Başka
Ayet olarak O, Hastalık olmadan ve Bembeyaz bir durumda
çıkıversin."
020.23- "Öyle
ki Sana Büyük Ayetlerimizden göstermiş olalım."
020.24- "Fir'awn'a git, çünkü O
taşkınlaşmaktadır."
II Musa ve Fir'avn :25-54
020.25- Dedi
ki: "Rabb'im, Benim Göğsümü aç."
020.26- "Bana
İşimi kolaylaştır."
020.27- "Dilimden
Düğümü çöz."
020.28- "Ki
söyleyeceklerimi kavrasınlar."
020.29- "Ailemden
Bana bir Yardımcı kıl."
020.30- "Kardeşim
Harun'u"
020.31- "O'nunla
arkamı kuvvetlendir."
020.32- "Onu
İşimde ortak kıl."
020.33- "Böylece
Seni çok tesbih edelim."
020.34- "Ve
Seni çok zikredelim."
020.35- "Elbette
Sen, Bizi görmektesin."
020.36- Dedi ki:
"Ey Musa istediğin Sana
verildi."
020.37- "Andolsun,
Biz sana bir defa daha lutfetmiştik."
020.38- "Hani,
Annene wahyolunan Şeyi wahyetmiştik."
020.39- "Onu
Sandığın içine koy, Onu Suya bırak, böylece Su Onu
Sahile bıraksın, Onu Benim de Düşmanım, Onun da Düşmanı
olan biri alacaktır. Gözümün önünde yetiştirilmen için, kendimden
Sana bir Sevgi yönelttim."
020.40- "Hani
Kızkardeşin gezinip: "Onu üstlenecek birini Size Haber vereyim
mi?" demekteydi. Böylece Seni Annene geri çevirmiş olduk ki, Gözün
aydın olsun ve Hüzne kapılmasın. Sen bir İnsan
öldürmüştün de, Biz Seni Tasadan kurtarmış ve Seni Denemeden
geçirmiştik. Medyen Halkı
arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir Qader
üzerine geldin ey Musa!"
020.41- "Seni
kendim için seçtim"
020.42- "Sen
ve Kardeşin Ayetlerimle gidin ve Beni zikretmekte Gevşek
davranmayın."
020.43- "İkiniz
Fir'awn'a gidin, çünkü o
taşkınlaşmaktadır."
020.44- "Ona
Yumuşak Söz söyleyin, umulur ki tezekkür eder ve haşyet duyar."
020.45- "Dediler
ki: "Rabb'imiz, Biz gerçekten, Onun Bize karşı,
taşkınlık etmesinden ya da Azgın davranmasından
korkmaktayız."
020.46- Dedi ki:
"Korkmayın, çünkü Ben Sizinle birlikteyim, işitmekteyim ve
görmekteyim."
020.47- "Haydi
Ona gidin ve deyin ki: "Biz Senin Rabb'inin Elçileriyiz. İsrailoğullarını Bizimle
birlikte gönder ve Onlara Azab verme. Sana Rabb'inden bir Ayetle geldik.
Selam, Hidayete tabi olanların üzerine olsun."
020.48- "Gerçekten
Bize wahyolundu ki: -Doğrusu Azab, Yalanlayan ve yüz çevirenlerin
üstünedir.-"
020.49- Dedi ki
" Sizin Rabb'iniz kim ey Musa?"
020.50- Dedi ki:
"Bizim Rabb'imiz, her şeye Yaratılışını
veren, sonra Doğruyolunu gösterendir."
020.51- Dedi ki:
"İlk Çağlardaki Kuşakların Durumu nedir
öyleyse?"
020.52- Dedi ki:
"Bunun bilgisi Rabb'imin katında bir Kitap'tadır. Benim Rabb'im
şaşırmaz ve unutmaz."
020.53- "Ki,
Arzı Sizin için bir Beşik kıldı, Onda Sizin için Yollar
döşedi ve Gökten Su indirdi. Böylelikle bununla Her Tür Bitkiden Çiftler
çıkardık.
020.54- "Yiyin
ve Hayvanlarınızı otlatın. Şüphesiz bunda Sağduyu
Sahipleri için elbette Ayetler vardır.
020.55- Sizi
Ondan yarattık, Sizi Ona geri vereceğiz ve Sizi bir kere daha Ondan
çıkacağız.
020.56- Andolsun,
Biz Ona Ayetlerimizin Tümünü gösterdik. Fakat o yalanladı ve ayak
diretti.
III Musa ve Büyücüler :55-76
020.57- Dedi
ki: "Ey Musa, Sen Bizi
Sihrinle Yurdumuzdan çıkarmaya mı geldin?"
020.58- "Madem
öyle, Biz de Sana buna benzer bir Sihirle geleceğiz, şimdi Sen, bir
Buluşma Yer ve Zamanı belirle, Bizim de, Senin de Ona karşı
olamayacağımız Açık Geniş bir Yer olsun." dedi.
020.59- Dedi
ki: "Buluşma Zamanımız Bayram Günü ve İnsanların
Toplanacağı Kuşluk vakti."
020.60- Böylece
Fir'awn arkasını dönüp
gitti. Hileli Düzenini bir araya getirdi. Sonra geldi.
020.61- Musa Onlara dedi ki: "Size
Yazıklar olsun, Allah'a karşı Yalan uydurmayın. Sonra bir
Azab ile Kökünüzü kurutur. Yalan düzen gerçekten yokolup gitmiştir."
020.62- Bunun
üzerine kendi aralarında Durumlarını tartışmaya
başladılar ve Gizli Konuşmalara geçtiler.
020.63- Dediler
ki: "Bunlar, her halde iki Sihirbazdır, Sizi Sihirleriyle
Yurdunuzdan çıkarmak ve Örnek olarak tutturduğunuz Yolunuzu yok
etmek istemektedirler."
020.64- "Bundan
dolayı Tuzaklarınızı bir araya getirin. Sonra Bölükler
halinde gelin, Bugün Üstünlük sağlayan, gerçekten Kurtuluşu
bulmuştur."
020.65- "Ey
Musa" dediler. "Ya Sen at
veya Önce atanlar Bizler olalım."
020.66- Dedi
ki: "Hayır Sizler atın." Sonra hemen ne görsün,
Sihirlerinden dolayı, Onların İpleri ve Asaları
kendisine gerçekten debeleniyormuş haliyle göründü.
020.67- Musa, bu yüzden kendi içinde bir tür
Korku duymaya başladı.
020.68- "Korkma"
dedik. "Elobette Sen Üstün olacaksın."
020.69- "Sağelindekini
atıver, Onların yaptıklarını yutacaktır, çünkü
Onların yaptıkları yalnızca bir Büyücü Hilesidir. Büyücü
ise nereye varsa kurtulamaz."
020.70- Bunun
üzerine Büyücüler, Secdeye kapandılar: "Harun'un ve Musa'nın
Rabbi'ne İman ettik" dediler.
020.71- Dedi
ki: "Ben Size İzin vermeden önce O'a inandınız, öyle mi?
Kuşkuşuz O Size Büyüyü öğreten Büyüğünüzdür. O halde Ben
de Sizin Ellerinizi ve Ayaklarınızı Çapraz olarak
keseceğim ve Sizi Hurma Dallarında sallandıracağım.
Siz de elbette, hangimizin Azabı daha Şiddetliymiş ve daha
Sürekliymiş öğrenmiş olacaksınız."
020.72- Dediler
ki: "Bize gelen Apaçık Delillere ve Bizi Yaratana Seni Asla tercih
etmeyeceğiz. Neyle Hükmünü yürütebileceksen, durmaksızın
Hükmünü yürüt, Sen, yalnızca bu Dünya Hayatında Hükmünü
yürütebilirsin."
020.73- "Gerçekten
Biz Rabb'imize iman ettik, Günahlarımızı ve Sihir
dolayısıyla Bizi kendisine karşı
zorladığından bağışlasın. Allah, daha
Hayırlıdır ve daha Süreklidir."
020.74- "Gerçek
şu ki kim Rabb'ine Suçlu olarak gelirse, elbette Onun için Cehennem
vardır. Onun içinde ise, ne ölebilir, ne de dirilebilir."
020.75- "Kim
de O'na inanıp Salih Çalışmalarda bulunarak O'na gelirse,
işte Onlar, Onlar için de Yüksek Dereceler vardır."
020.76- "İçlerinde
Ebedi kalacakları, içlerinden Irmaklar akan Adn Bahçeleri de. Ve işte
bu Arınmış olanın
Karşılığıdır."
IV Musa ile kavmi :77-89
020.77- Andolsun,
Biz Musa'ya wahyetmiştik:
Kullarımı Geceleyin Yürüyüşe geçir, Onlara Denizde Kuru bir
Yol aç, yetişilmekten korkmadan ve Endişeye kapılmadan."
020.78- Fir'awn ise Ordularıyla
peşlerine döküldü. Sulardan Onları kaplayan kapladı.
020.79- Fir'awn, kendi Qawmini
saptırdı ve Onları Doğruya yöneltmedi.
020.80- Ey
İsrailoğulları,
andolsun,Sizi Düşmanlarınızdan kurtardık, Tur'un Sağ
yanında Sizinle waidleştik ve üzerinize Qudret Helvasıyla
Bıldırcın indirdik.
020.81- Size
Rızıq olarak verdiklerimizden Temiz olanlarından yiyin, bu konuda Azgınlık yapmayın,
yoksa Gazabım üzerinize kaçınılmaz olarak iner. Benim
Gazabım kimin üzerine inerse, elbette o, Tepetaklak düşmüştür.
020.82- Gerçekten
Ben, Tewbe eden, İnanan, Salih Çalışmalarda bulunup da sonra
Doğruyola erişen kimseyi elbette
bağışlayacağım.
020.83- "Seni
Qawminden çarçabuk ayrılmaya iten nedir ey Musa?"
020.84- Dedi
ki: "Onlar arkamda, İzim üzerindedirler, Hoşnut kalman için,
Sana gelmekte Acele ettim Rabb'im."
020.85- Dedi
ki: "Biz Senden sonra Qawmini Denemeden geçirdik. Samirî
Onları saptırdı."
020.86- Bunun
üzerine Musa, Qawmine oldukca
Kızgın, Üzgün olarak döndü.
Dedi ki: "Ey Qawmim, Rabb'iniz Size Güzel bir Waidte
bulunmadı mı? Size Söz pek Uzun mu geldi? Yoksa Rabb'inizden
üzerinize kaçınılmaz bir Gazabın inmesini mi istediniz de Bana
verdiğiniz Sözden caydınız?"
020.87- Dediler
ki: "Biz Sana verdiğimiz Sözden kendiliğimizden dönmedik ,ancak
o Qawmin Süs Eşyalarından bir takım Yükler yüklenmiştik
Biz Onları attık, böylece Samirî
de attı."
020.88- Böylece
Onlara böğürmesi olan bir Buzağı Heykeli döküp
çıkardı. "İşte, Sizin de İlahınız, Musa'nın da İlahı
budur, fakat O unuttu." dediler.
020.89- Onun
kendilerine bir Sözle cevap vermediğini ve Onlara bir Zarar veya Yarar
sağlamaya Gücü olmadığını görmüyorlar mı?
V Musa ve Buzağı :90-104
020.90- Andolsun,
Harun, bundan önce Onlara: "Ey
Qawmim, gerçekten Siz bununla Fitneye düşürüldünüz. Sizin asıl
Rabb'iniz Rahman'dır. Şu halde Bana uyun ve Emrime tabi olun."
demişti.
020.91- Demişlerdi
ki: "Musa Bize geri gelinceye
kadar Ona karşı bel büküp önünde eğilmekten kesinlikle
ayrılmayacağız."
020.92- "Ey
Harun" demişti.
Onların saptıklarını gördüğün zaman Seni
alıkoyan neydi?"
020.93- "Niye
Bana uymadın, Emrime Baş mı kaldırdın?"
020.94- Dedi
ki:"Ey Annemin Oğlu, Sakalımı bırak ve
Başımı tutma. Ben Senin İsrailoğulları
arasında Ayrılık çıkardın, Sözümü önemsemedin demenden endişe ettim."
020.95- Dedi
ki: "Ya Senin Amacın nedir ey Samirî?"
020.96- Dedi
ki: "Ben Onların görmediklerini gördüm, böylece Elçinin
İzinden bir Avuç alıp Onu atıverdim, böylelikle Bana bunu
Nefsim hoş gösterdi."
020.97- Dedi
ki: "Haydi çekip git, artık Senin Cezan-Bana dokunulmasın- deyip
gezmendir." Ve elbette Senin için kendisinden asla
kaçınımayacağın bir Buluşma Zamanı vardır.
Üstüne kapanıp Bel bükerek önünde eğildiğin İlahına
bak, Biz Onu elbette yakalayacağıız, sonra Darmadağın
edip Denizde savuracağız.
020.98- "Sizin
İlahınız yalnızca Allah'tır ki, O'nun
dışında İlah yoktur. O, İlim bakımından
Herşeyi Kuşatan'dır.
020.99- Sana
Geçmişlerin Haberlerinden bir Bölümünü böylece aktarıyoruz.
Gerçekten Sana katımızdan bir Zikr verdik.
020.100- Kim
bundan yüz çevirirse, elbette Qıyamet Günü o bir Günah-yükü yüklenecektir.
020.101 -Onda
Ebedi olarak Kalıcıdır. Bu, Qıyamet Günü onlar için ne
Kötü bir Yüktür.
020.102- Sur'a
üfürüleceği Gün, Biz Suçluları O gün Gözleri kaskatı
kesilmiş olarak toplayacağız.
020.103- "Yalnızca
On (gün) kaldınız" diye kendi aralarında
fısıldaşacaklar.
020.104- Onların
Sözünü ettiklerini Biz daha iyi biliriz. Tutulan Yol bakamından
Onların daha üst olanları ise: "Siz yalnızca bir Gün
kaldınız" derler.
VI Peygamberin Muhalifleri :105-115
020.105- Sana
Dağları soruyorlar. De ki: "Benim Rabb'im, Onları
Darmadağın edip savuravak"
020.106- "Yerlerini
Bomboş, Çıplak bırakacaktır."
020.107- "Orada
ne bir Eğrilik göreceksin, ne de bir Tümsek."
020.108- O
Gün, kendisinden sapma imkanı olmayan Çağrıcıya uyacaklar.
Rahman'a karşı Sesler kısılmıştır.
Artık bir Hırıltıdan başka bir Ses işitemezsin.
020.109- O
Gün Rahman'ın kendisine İzin verdiği ve Sözünden Hoşnut
olduğu kimseden başkasının Şefaati bir Yarar
sağlamaz.
020.110- O,
önlerindekini de, arkalarındakini de bilir. Onlar ise, Bilgi
bakımından O'nu kavrayamazlar.
020.111- Yüzler,
Diri ve Kaim olanın önünde Eğik durmuştur ve Zulüm yüklenen ise
yok olup gitmiştir.
020.112- Kim
de bir İnançlı olarak, Salih Çalışmalarda bulunursa,
artık O, ne Zulumden korksun ,ne de Hakkının Eksik
tutulmasından.
020.113- Böylece
Biz O'nu, Arapça bir Qur'an olarak indirdik ve O'nda Korkulacak Şeyleri
Türlü Şekillerde açıkladık umulur ki ittiqa ederler ya da Onlar
için Öğüt olarak düşünme/Zikr oluşturur.
020.114- Haqq
olan Biricik Melik Allah Yüce'dir. Onun Wahyi Sana gelip tamamlanmadan önce
Okumada Acele etme ve de ki: "Rabb'im, İlmimi arttır."
VII Şeytanın İğfali: 116-128
(Bakara
30-38, Araf 20-25, İsra 60-65, Kehf
50)
020.115- Andolsun,
Biz bundan önce Adem'e Ahid
vermiştik. Fakat O unutuverdi. Biz Onda bir Kararlılık
bulmadık.
020.116- Hani
Biz Meleklere: "Adem'e secde
edin" demiştik, İblis'in
dışında secde etmişlerdi, O, Ayak diremişti."
020.117- Bunun
üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu
gerçekten Sana da, Eşine de Düşmandır. Sakın Sizi
Bahçe'den çıkarmasın, sonra Mutsuz olursunuz.
020.118- Elbette
ki, Senin acıkmaman ve Çıplak kalmaman ordadır."
020.119- Ve
gerçekten Sen burada susamayacaksın ve Güneş altında
yanmayacaksın da."
020.120- Sonunda
Şeytan Ona vesvese verdi, dedi
ki: "Sana Sonsuzluk Ağacını ve Yok olmayacak bir Mülkü
Haber vereyim mi?"
020.121- Böylece
İkisi Ondan yediler, hemen ardından Ayıp yerleri/Sev'atları
Onlar için ortaya çıktı , üzerlerine Bahçe Yapraklarından
örtmeye başladılar. Adem,
Rabb'ine karşı gelmiş oldu da şaşırıp
kaldı.
020.122- Sonra
Rabb'i Onu seçti, Tewbesini kabul etti ve Doğru Yola iletti.
020.123- Dedi
ki: "Bir kısmınız bir kısmınıza Düşman
olarak , hepiniz ordan inin. Artık Size Benden bir Yol Gösterici gelecektir,
kim benim Hidayetime uyarsa artık O sapmaz ve mutsuz olmaz.
020.124- "Kim
de benim Zikrimden yüzçevirirse, artık Onun için
Sıkıntılı bir Geçim vardır ve Biz Onu Qıyamet Günü Kör olarak
haşredeceğiz."
020.125- "O
da şöyle demiş olur: Ben görmekte olan biriyken, Beni niye Kör olarak
haşrettin Rab'bim?"
020.126- Der
ki: "İşte böyle, Sana Ayetlerimiz gelmişti, Fakat Sen
Onları unuttun, o Gün de Sen işte böyle unutulmaktasın."
VIII Ceza muhakkaktır :129-135
020.127- İşte
Biz Ölçüsüzce davrananları ve Rabb'inin Ayetlerine inanmayanları
böyle cezalandırırız, Ahiret Azabı ise gerçekten daha
Şiddetli ve daha Süreklidir.
020.128- Kendilerinden
önceki Kuşaklardan Nicelerini Yıkıma uğratmamız,
Onları Doğruya yöneltmedi mi? Onların kaldıkları
Yerlerde gezinip durmaktadırlar. Şüphesiz bunda Sağduyu
Sahipleri için Ayetler vardır.
020.129- Eğer
Rabb'inden geçmiş bir Söz ve Adı konulmuş bir Süre (ecel)
olmasaydı, kuşkusuz (azab) kaçınılmaz olurdu.
020.130- Şu
halde Onların söylediklerine karşı Sabırlı ol.
Güneşin Doğuşundan önce ve Batışından önce
Rabb'ini Hamd ile tesbih et. Gecenin bir Bölümünde de ve Gündüzün
Uçlarında da tesbihte bulun ki Hoşnut olabilesin.
020.131- Onlardan
Bazı Bölüklere, kendilerini Onunla denemek için
yararlandığımız Dünya Hayatının Süsüne gözünü
dikme. Senin Rabb'inin Rızqı daha Hayırlı ve daha
Süreklidir.
020.132- Ehline
Salatı emret ve onda Kararlı davran. Biz Senden Rızıq
istemiyoruz, Biz Sana Rızıq vermekteyiz: Sonuç
Taqwanındır.
020.133- Dediler
ki: "Bize kendi Rabb'inden bir Ayet getirmesi gerekmez miydi?"
Onlara önceki Kitaplarda Açık Belgeler gelmedi mi?
020.134- Eğer
Biz Onları bundan önceki Azab ile Yıkıma
uğratmış olsaydık, kesinlikle diyeceklerdi ki: Rabb'imiz,
Bize bir Elçi gönderseydin de, Küçülmeden ve Aşağılanmadan önce
Senin Ayetlerine tabi olsaydık."
020.135- De
ki: "Herkes gözetlemekterir, Siz de gözleyip durun. Sonun da, Dümdüz Yolun Sahipleri kimlermiş ve
Doğru yola ulaşan kimlermiş, pek yakında
öğreneceksiniz."
I Üç sınıf insan: 1-39
056.01- Waqıa
wuqu bulduğu zaman
056.02- Onun
Wuquunu yalanlayabilecek yoktur.
056.03- O
Aşağılatıcı, Yücelticidir.
056.04- Yer,
Şiddetli bir Sarsıntıyla sarsıldığı,
056.05- Ve
Dağlar darmadağın olup ufalandığı,
056.06- Derken
toz duman halinde savrulduğu,
056.07- Ve
Sizler de Üç Sınıf olduğunuz zaman;
056.08- İşte
o Meymene Ashabı, ne Ashabı Meymene!
056.09- Meş'eme
Ashabı, ne Meş'eme Ashabı!
056.10- Yarışıp
öne geçenler de Öne geçmiş Öncülerdir.
056.11- İşte
Onlar Muqarrebdir.
056.12- Nimetlerle
donatılmış Bahçeler'de
056.13- Birçoğu
Geçmişlerdendir.
056.14- Birazı
da Sonrakilerden.
056.15- İşlenmiş
Tahtlar üzerindedirler.
056.16- Üstlerinde
Karşılıklı olarak yaslanmışlardır.
056.17- Çevrelerinde
Ölümsüzlüğe ulaşmış Gençler dolaşır.
056.18- Kaynağından
Testiler, İbrikler ve Kadehler,
056.19- Ki
bundan ne Başları ağrır ne de kendilerinden geçip
Aqılları çelinir.
056.20- Arzulayıp
seçecekleri Meyveler,
056.21- Canlarının
çektiği Kuşeti,
056.22- Ve
İri Gözlü Huriler,
056.23- Sanki
Saklı İnciler gibi.
056.24- Yapmakta
olduklarına Karşılık olmak üzere.
056.25- Orada ne Boş Söz işitirler, ne de Günaha
sokma.
056.26- Yalnızca
bir Söz: Selam, Selam.
056.27- Yemin
Ashabı, ne Ashab-ı Yemin!
056.28- Yüklü
Dalları bükülmüş Kiraz,
056.29- Üstüste
dizili Meyveleri sarkmış Muz Ağaçları,
056.30- Yayılıp
uzanmış Gölgeler,
056.31- Durmaksızın
akan Su,
056.32- Ve
bir çok Meyveler arasında,
056.33- Eksilmeyen,
yasaklanmayan,
056.34- Yükseklere
kurulmuş Döşekler.
056.35- Gerçek
şu ki: Biz Onları yeni bir inşa ile inşa ettik
056.36- Onları
hep Bakireler kıldık.
056.37- Eşlerine
Sevgi ile Tutkun, hep Yaşıt,
056.38- Yemin
Ashabı olanlar için.
056.39- Birçoğu
Geçmişlerden.
056.40- Bir
çoğu da Sonrakilerden.
II Günahkarlar: 40-74
056.41- Şimal
Ashabı, ne Şimal Ashabı!
056.42- Hücrelere
işleyen Kavurucu bir Sıcaklık ve Kaynar Su,
056.43- Ve
Kapkara Dumandan olan bir Gölge içindedirler.
056.44- Ki
o, ne Serindir, ne de Kerim.
056.45- Çünkü
Onlar, bundan önce Varlıkla şımartılmış
olanlardı.
056.46- Onlar,
Büyük Günah üzerinde Israrlı davrananlardı.
056.47- Ve
derlerdi ki: "Biz öldüğümüz, Toprak ve Kemik olduğumuz da
mı, gerçekten Biz mi diriltilecek mişiz?"
056.48- "Önceden
geçmiş Atalarımız da mı?"
056.49- De ki:
"Elbette, Öncekiler de ve Sonrakiler de."
056.50- "Bilinen
bir Günün belli vaktinde elbette toplanacaklardır."
056.51- Sonra
gerçekten Siz, ey Sapık olan Yalanlayıcılar,
056.52- Elbette Zakkumolan bir Ağaçtan yiyeceksiniz.
056.53- Böylece
Karınları Ondan dolduracaksınız.
056.54- Onun
üzerine de alabildiğine Kaynar Sudan içeceksiniz.
056.55- Üstelik
içtikce susayan Hasta Develerin İçişi gibi içeceksiniz.
056.56- İşte
bu, Onların Din Günü'nde Şölenleridir.
056.57- Sizleri
Biz yarattık, yine de Tasdiq etmeyecek misiniz?
056.58- Şimdi
dökmekte olduğunuz Meniyi gördünüz mü?
056.59- Onu
Sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan Bizler miyiz?
056.60- Sizin
aranızda Ölümü Taqdir edenler Biziz
ve Biz önüne geçilecek olanlar değiliz.
056.61- Benzerlerinizi
getirip değiştirme ve Sizi şimdi bilemeyeceğiniz bir
şekilde inşa etme konusunda,
056.62- Andolsun
İlk İnşayı bildiniz, ama Öğüt almanız gerekmez
mi?
056.63- Şimdi
ekmekte olduğunuzu gördünüz mü?
056.64- Onu Sizler
mi bitiriyorsunuz yoksa bitirmekte olanlar Biz miyiz?
056.65- Eğer
dilemiş olsaydık, gerçekten Onu birer Ot
Kırıntısı kılardık, böylelikle
şaşırdınız.
056.66-
"Doğrusu Biz, Ağır bir Sonuç altına girip
zorlandık,"
056.67- "Hayır,
Biz büsbütün Yoksun bırakıldık."
056.68- Şimdi
Siz, içmekte olduğunuz Suyu gördünüz mü?
056.69- Onu
Sizler mi Buluttan indiriyorsunuz, yoksa indirmekte olanlar Biz miyiz?
056.70- Eğer
dilemiş olsaydık Onu Tuzlu kılardık, ama şükretmeniz
gerekmez mi?
056.71- Şimdi
yakmakta olduğunuz Ateş'i gördünüz mü?
056.72- Onun
Ağacını Sizler mi inşa ediyorsunuz yoksa onu
İnşa eden Bizler miyiz?
056.73- Biz Onu
hem bir Öğüt ve Hatırlatma, hem de İhtiyacı olanlara bir
Meta kıldık.
III Hüküm yaklaşıyor :75-96
056.74- Şu
halde Rabb'ini Büyük İsmiyle tesbih et.
056.75- Hayır,
Yıldızların yerlerine/konumlarına Yemin ederim,
056.76- Elbette
O, eğer bilirseniz gerçekten Büyük bir Yemindir.
056.77- Tartışmasız
bu bir Kerim Qur'an'dır.
056.78- Korunmuş
bir Kitap'dadır.
056.79- O'na,
Temizlenmiş olandan/arınmışdan başkası
dokunamaz/kavramayaz.
056.80- Alemlerin
Rabb'inden İndirilmedir.
056.81- Şimdi
Siz bu Sözü mü horgörüyorsunuz?
056.82- Ve
Rızqınızı elbette yalanlamaktan İbaret mi
kılıyorsunuz?
056.83- Hele
Can Boğaza gelip dayandığında,
056.84- Ki
o sırada Siz bakıp duruyorsunuz.
056.85- Biz
Ona Sizden daha yakınız, ancak Siz görmezsiniz.
056.86- İşte
o vakit, eğer Siz ceza görmeyecek iseniz.
056.87- Eğer
Doğrusözlüler iseniz, Onu geri
çevirsenize!
056.88- Eğer
O, Yakın kılananlardan ise,
056.89- Bu
durumda Rahatlık, Güzel Rızıq ve Nimetlerle
donatılmış Bahçe.
056.90- Ve
eğer Yemin Ashabından ise,
056.91- Artık
Yemin Ashabından Selam Sana!
056.92- Ve
eğer O Yalanlayan Sapıklardan ise,
056.93- Artık
alabildiğine Kaynar Sudan bir Şölen vardır.
056.94- Ve
Çılgınca yanan Ateş'e bir Atılma da.
056.95- Elbette
bu Kesin Bilgi ifade eden bir Gerçektir.
056.96- Öyleyse
Rabb'ini Yüce İsmiyle tesbih et.
I 1-10 Hakikat
Yolunda fedakarlık :1-10
057.01- Göklerde
ve Yerde olanların tümü Allah'ı tesbih etmiştir. O, Aziz'dir,
Hakim'dir.
057.02- Göklerin
ve Yerin Mülkü O'nundur. Diriltir
ve Öldürür. O Herşeye Güçyetiren'dir.
057.03- Ewwel'dir,
Ahir'dir, Zahir'dir,
Batın'dır. O, Herşeyi Bilen'dir.
057.04- Gökleri
ve Yeri Altı Günde yaratan, sonra da Arşa istiwa eden O'dur. Yere
gireni, ondan çıkanı, Gökten ineni ve ona çıkanı
bilir. Siz, her nerede iseniz, O Sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı
Gören'dir.
057.05- Göklerin
ve Yerin Mülkü O'nundur. İşler Allah'a döndürülür.
057.06- Geceyi
ve Gündüzü bağlayıp katar, Gündüzü de Geceye bağlayıp
katar. O, Göğüslerin Özünde olanı Bilen'dir.
057.07- Allah'a
ve Elçisi'ne inanın. Sizi kendileri üzerinde Halifeler kılıp
size Harcama yetkisi verdiği Şeylerden infaq edin. Artık
Sizden kim iman edip infaq ederse, Onlar için Büyük bir Ecir vardır.
057.08- Size
ne oluyor ki, Elçi Sizi Rabb'ine inanmaya çağırıp dururken
Allah'a inan mıyorsunuz? Oysa O, Sizden Kesin bir Söz
almıştı, eğer inanıyorsanız.
057.09- Sizi
Karanlıktan Nura çıkarmazı için Kuluna Apaçık Ayetler
indiren O''dur. Allah, Size karşı elbette
Şefkatli-olan'dır, Rahim'dir.
057.10- Size
ne oluyor ki, Allah Yolunda infaq etmiyorsunuz? Oysa Göklerin ve Yerin
Mirası Allah'ındır. İçinizden, Fetihten önce İnfaq
eden ve Savaşanlar bir olmaz. İşte Onlar, derece olarak sonradan
infaq eden ve Savaşanlardan daha Büyüktür. Allah, herbirine en Güzel olanı
waadetmiştir. Allah, yaptıklarınızdan Haberdar'dır.
II 11-19 İman ve Fedakarlık :11-19
057.11- Allah'a
Güzel bir Borç verecek olan kimdir? Artık Allah, bunu kendisi için kat
kat artırır. Onun için Kerim bir Ecir vardır.
057.12- O
Gün, Mü'minler ve Mü'mineleri, Nurları Önlerinde ve Sağlarında
koşarken görürsün. "Bugün Sizin Müjdeniz içinde Ebedi
Kalıcılar olarak içinden Irmaklar akan Bahçeler'dir."
İşte Büyük Fewz budur.
057.13- O
Gün, Münafıqlar ve Münafıqalar, İman etmekte olanlara derler
ki: "Bize bir Göz atın, Sizin Nurunuzdan birazcık
yararlanalım." Onlara: " Arkanıza dönün de bir Nur
arayıp bulmaya çalışın" denilir. Derken
aralarında Kapısı olan bir Sur çekilmiştir. Onun İç
yanında Rahmet, dış yanında da o yönden Azab vardır.
057.14- Onlara
seslenirler: "Biz Sizlerle birlikte değil miydik?" Derler ki:
" Evet, ancak Siz kendinizi Fitneye düşürdünüz. Gözetip beklediniz.
Kuşkulara kapıldınız. Sizi Kuruntular yanıltıp
aldattı. Sonunda Allah'ın Emri geldi. Ve O Aldatıcı da
Sizi Allah'ın Emri ile aldattı.
057.15- Artık
Bugün Sizden herhangi bir Fidye alınmaz ve küfretmekte olanlardan da.
Barınma Yeriniz Ateş'tir. Sizin Weliniz Odur. O ne Kötü bir
Gidiş yeridir.
057.16- İnananların,
Allah'ın ve Haqqtan inmiş olanın Zikri için Qalplerinin
Haşyetle yumuşaması zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce
kendilerine Kitap verilmiş, sonra üzerlerinden Uzun bir Süre geçmiş,
böylece Qalpleri de katılaşmışlar gibi olmasın.
Onlardan çoğu Fasıqlardı.
057.17- Bilin
ki gerçekten Allah, Ölümünden sonra Arza hayat vermektedir. Elbette Biz,
umulur ki aqledersiniz diye Size Ayetleri açıkladık.
057.18- Gerçek
şu ki, Sadaqa veren-erkekler ve Kadınlar ve Allah'a Güzel bir Borç
verenler Onlar için kat kat arttılırır ve Kerim Ecir de
onlarındır.
057.19- Allah'a
O'nun Elçisi'ne inanlar, işte Onlar Rabb'leri katında
Sıddıqlar ve Şehidlerdir. Onların Ecirleri ve
Nurları vardır . Küfredip de Ayetlerimizi yalanlayanlar ise, işte Onlar da Cehennem
Ashabıdır.
III 20-25 Dünyanın Faniliği :20-25
057.20- Bilin
ki, Dünya Hayatı ancak bir Oyun oyalanma, bir Süs ve kendi aranızda
bir Övünme, Mal ve Çocuklarda bir Çoğalma Tutkusudur. Bir Yağmur
örneği gibi, onun bitirdiği Ekin Ekicilerinin hoşuna
gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki Sapsarı
kesilmiş, sonra O bir Çerçöp
olmuştur. Ahiret'te ise Şiddetli bir Azab, Allah'tan bir Mağfiret ve bir Rıza
da vardır. Dünya Hayatı aldanış olan bir Metadan
başka değildir.
057.21- Rabb'inizden
olan bir Mağfirete ve Bahçe'ye çabalayıp yarışın. Ki
Genişliği Gök ile Yerin genişliği gibi olup Allah'a ve
O'nun Elçisine inananlar için hazırlamıştır.
İşte bu Allah'ın bir Fadlıdır ki, Onu dilediğine
verir. Allah Büyük Fadl Sahibidir.
057.22- Arzda
olan ve Sizin kendilerinizde meydana gelen Herhangi bir Musibet yoktur ki, Biz
Onu yaratmadan önce bir Kitapta olmasın. Elbette bu, Allah'a göre pek
Kolaydır.
057.23- Öyle
ki, Elinizden çıkana karşı Üzüntü duymayasınız ve
Size verdikleri dolayısıyla
sevinip şımarmayasınız. Allah Muhtal Fehuri (her büyüklük taslayıp böbürleneni) sevmez.
057.24- Ki
Onlar, Cimrilik ederler ve İnsanlara da Cimriliği emrederler. Her
kim yüz çevirirse, artık Allah, Ganî'dir, Hamîd'dir.
057.25- Andolsun
Biz Elçiler'imizi Apaçık olan Belgelerle gönderdik. Ve İnsanlar
Adaleti Ayakta tutsunlar diye Onlarla birlikte Kitab'ı ve
Mizan'ı indirdik. Ve kendisinde
Çetin bir Sertlik olan ve İnsanlar için yararlar bulunan Demiri de
indirdik. Öyle ki Allah, kendisine ve Elçilerine Gayb ile kimlerin Yardım
edeceğini bilsin. Elbette Allah
Büyük Kuwwet Sahibidir, Aziz'dir.
IV Müslümanlıkta
ruhbanlık yoktur :26-29
057.26- Andolsun
Biz Nuh'u ve İbrahim'i gönderdik. Nübüwweti ve Kitab'ı onların
Soylarında kıldık. Öyle iken içlerinde Hidayeti kabul edenler
vardır, Onlardan birçoğu da Fasıq olanlardır.
057.27- Sonra
Onların İzleri üzerinde Elçiler'imizi birbiri ardınca gönderdik.
Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından
gönderdik, Ona İncil'i verdik ve Onu izleyenlerin Qalplerinde bir
Şefkat ve Merhamet kıldık. Türettikleri Rehbaniyyet
(ruhbanlık)ı ise, Biz Onlara bunu yazmadık. Ancak Allah'ın
Rızasını aramak için, ama buna da gerektiği gibi
uymadılar. Bununla birlikte Onlardan İnananlara Ecirlerini verdik.
Onlardan bir çoğu da Fasıqlardır.
057.28- Ey
inananlar, Allah'tan ittiqa edin ve O'nun Elçisine inanın. Size kendi
Rahmetinden İki kat versin. Sizin için kendisiyle yürüyeceğiniz bir
Nur kılsın ve Size Mağfiret versin. Allah Gafur'dur, Rahim'dir.
057.29- Öyle
ki, Kitap Ehli, Allah'ın Fadlından Hiçbir Şeye Güç yetirip
sahip olamadıklarını ve Fadlın kesinlikle Allah'ın
Elinde olduğunu, Onu dilediğine verdiğini bilsinler. Allah
Büyük Fadl Sahibidir.
I Peygambere teselli :1-9
026.01- Ta
Sin Mim.
026.02- Bunlar
Apaçık Kitab'ın Ayetleridir.
026.03- Onlar
Mümin olmayacaklar diye neredeyse kendini qahredecektin.
026.04- Dilersek,
Onların üzerine Gökten bir Ayet indiririz de, Ona Boyunları
eğilmiş olur.
026.05- Onlara
Rahman'dan bir Uyarı gelmeyiversin. Hiç tartışmasız Ondan
yüz çevirirler.
026.06- Gerçekten
yalanladılar. Fakat Alay Konusu edindikleri Şeyin Haberi
kendilerine pek yakında gelecektir.
026.07-
Yeryüzüne bir
bakmadılar mı ki Onda Her Güzel Çiftten Nice Ürünler bitirdik.
026.08-
Elbette bunda bir Ayet vardır. Ancak Onların çoğu
İnanmış değildirler.
026.09-
Elbette Senin Rabb'in, Gerçekten Aziz'dir, Rahim'dir.
II Musa'nın Fir'avn'a gidişi
:10-33
026.
10- Hani Rabb'in Musa' ya seslenmişti: "Zulmetmekte
olan Qawme git."
026.11- Firawn'un
Qawmine. Hala sakınmıyorlar mı?
026.12- Dedi
ki: "Rabb'im kuşkusuz Ben Onların Beni yalanlamalarından
korkmaktayım."
026.13- "Göğsüm
sıkışmakta, Dilim dönmemektedir. Bundan dolayı, Harun'u da gönder."
026.14- Üstelik,
Onların Bana karşı sunacakları Suçum var. Bu nedenle Beni
öldürmelerinden de korkmaktayım."
026.15- "Hayır"
dedi. "İkiniz de Ayetlerimle gidin. Elbette Biz Sizinle Birlikteyiz
ve işitmekteyiz."
026.16- "Hemen
Fir'awn'a giderek deyin ki:
-Gerçekten Biz Alemlerin Rabb'inin Elçi'siyiz.-"
026.17- "İsrailoğullarını Bizimle
göndermen için."
026.18- (Firawn)
Dedi ki: "Biz Seni, içimizde daha Çoçukken yetiştirip büyütmedik mi?
Sen Ömrünün nice Yıllarını aramızda geçirmedin mi?"
026.19-
"Ve Sen yapacağın İşi de işledin. Sen
Nankörlerdensin/kafirlerdensin."
026.20- Dedi
ki: "Ben Onu yaptığım zaman
Şaşkınlardandım."
026.21- "Sizden
korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabb'im Bana Hükm verdi ve
Beni Gönderilenler'den yaptı."
026.22- "Bana
karşı Lutuf dediğin
Nimet de İsrailoğullarını
Köle kılmandan dolayıdır."
026.23- Fir'awn dedi ki: "Alemlerin
Rabb'i nedir?"
026.24- Dedi
ki: "Göklerin, Yerin ve bu ikisi arasında olan Herşeyin
Rabb'idir. Eğer Kesin Bilgi ile inanıyorsanız."
026.25- Çevresindekilere
dedi ki: "İşitiyor musunuz?"
026.26- Dedi
ki: "O Sizin de Rabb'iniz, Geçmişlerdeki Atalarınızın
da Rabb'idir."
026.27- Dedi
ki: "Elbette Size gönderilmiş bulunan Elçi'niz bir Delidir."
026.28- "Eğer
aqlediyorsanız o Doğunun da Batının da, bunlar
arasında olan Herşeyin de Rabb'idir." dedi.
026.29- Dedi
ki: "Andolsun Benim dışımda bir İlah edinecek olursan
Seni kesinlikle Hapse atacağım.
026.30- Dedi ki:
"Sana Apaçık bir Şey getirsem de mi?"
026.31- Dedi ki:
"Eğer Doğrusözlülerden isen Onu getir."
026.32- Bunun
üzerine Asasını bıraktı. Birden o Açıkca bir Ejderha
oluverdi.
026.33- Elini
de çekip çıkardı. Birden o
Bakanlar için parlayıp ayrdınlanıvermiş oldu.
III Musa ve Büyücüler: 34-52
026.34- Çevresindeki
Önde Gelenlere: "Bu," dedi,
"Doğrusu Bilgin bir Büyücüdür."
026.35- Büyüsü
ile Sizi Yurdunuzdan çıkarmak istiyor, ne buyurursunuz?"
026.36- Dediler
ki: "Bunu ve Kardeşini oyala. Şehirlere de
Toplayıcılar gönder."
026.37- "Tüm
Uzman Bilgin Büyücüleri Size göndersinler. "
026.38-
Böylece Büyücüler Bilinen bir Günün Belli bir Vaktinde bir araya getirildi.
026.39-
Ve İnsanlara da: "Siz de toplanıyor musunuz?" denildi.
026.40-
"Umarız ki eğer galip gelirse Biz de Büyücülere
uyarız."
026.41-
Büyücüler geldiklerinde Fir'awn'a "Şayet Biz Galip gelirsek
Bize bir Ücret var gerçekten değil mi ?" dediler.
026.42-
"Evet" dedi. "Üstelik kesinlikle Siz en Yakınlarım
kılınanlardan da olacaksınız."
026.43-
Musa Onlara dedi ki:
"Atacağınızı atın."
026.44-
Onlar da İplerini ve Asalarını atıverdiler ve "Fir'awn'ın İzzeti Adına
Kesinlikle Üstünler Bizleriz," dediler.
026.45-
Böylelikle Musa da
Asasını bırakıverdi. Birden O uydurmakta
olduklarını yutuverdi.
026.46- Anında
Büyücüler secde ettiler.
026.47-
"Alemlerin Rabb'ine iman ettik." dediler.
026.48-
"Musa'nın ve Harun'un Rabbine."
026.49- Dedi
ki: "Ona Ben Size İzin vermeden önce mi inandınız?
Tartışmasız O Size Büyü öğreten Büyüğünüzdür. Öyleyse
yakında bileceksiniz. Elbette Ellerinizi ve Ayaklarınızı
Çaprazlama kestireceğim ve Sizin hepinizi asıp
sallandıracağım."
026.50- "Hiç
zararı yok." dediler. "Çünkü Biz gerçekten Rabb'imize
Dönücüleriz."
026.51- "Doğrusu
Biz İnananların İlki olduğumuzdan dolayı Rabb'imizin
Bizim Hatalarımızı bağışlayacağını
ummaktayız.
IV Fir'avnın Boğulması :53-69
026.52- Musa'ya da "Kullarımı
Gece Yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz." diye wahyettik.
026.53- Bunun
üzerine Fir'awn'da Şehirlere
Toplayıcılar gönderdi.
026.54- "Gerçek
şu ki Bunlar Azınlık olan bir Topluluktur."
026.55- "Ve
Elbette Bize karşı da Büyük bir Öfke beslemektedirler."
026.56- "Biz
ise Uyanık bir Toplumuz."
026.57- Böylelikle
Biz Onları Bahçelerden ve Pınarlardan sürüp çıkardık
026.58- Hazinelerden
ve Soylu Makamlardan da.
026.59- İşte
böyle. Bunlara İsrailoğullarını
Mirascı kıldık.
026.60- Böylece
Güneşin Doğuş Vakti Onları izlemeye koyuldular.
026.61- İki
Topluluk birbirlerini gördükleri zaman Musa'nın
Adamları "Gerçekten yakalandık" dediler.
026.62- "Hayır,
elbette Rabb'im Benimle beraberdir, Bana Yol gösterecektir." dedi.
026.63- Bunun
üzerine Musa'ya: "Asanla
Denize vur "diye wahyettik, Deniz hemencecik yarıldı da Her
Parçası Dağ gibi oldu.
026.67- Elbette
bunda bir Ayet vardır. Ama Onların çoğu inanmış
değillerdir.
026.68- Ve
Elbette Senin Rabb'in Aziz'dir, Rahim'dir.
V İbrahim: 70-104
026.69- Onlara
İbrahim'in Haberini de
anlatıp oku:
026.70- Hani,
Babasına ve Qawmine: "Siz neye kulluk ediyorsunuz?"
demişti.
026.71- Demişlerdi
ki: "Putlara tapıyoruz, bunun için Sürekli Onların önünde bel
büküp bağlıyoruz."
026.72- Dedi
ki: "Çağırdığınız zaman Onlar Sizi
işitiyorlar mı?"
026.73- "Ya
da Size bir Yararları dokunuyor mu veya Zararları?"
026.74- "Hayır"
dediler. "Biz Atalarımızı böyle yaparken bulduk."
026.75- Dedi
ki: "Şimdi, neye tapmakta olduklarınızı gördünüz
mü?"
026.76- "Hem
Siz, hem de Eski Atalarınız?"
026.77- "İşte
bunlar, gerçekten Benim Düşmanımdır, yalnızca Alemlerin
Rabb'i hariç"
026.78- "Ki
Beni yaratan ve Bana Hidayet veren O'dur."
026.79- "Bana
yediren ve içiren O'dur."
026.80- "Hastalandığım
zaman Bana Şifa verecek olan O'dur."
026.81- "Beni
öldürecek, sonra diriltecek olan da O'dur."
026.82- "Din
Günü Hatalarımı bağışlayacağını
ummakta olduğum da O'dur."
026.83- "Rabb'im,
Bana Hüküm bağışla ve Beni Salih olanlara kat."
026.84- "Sonra
gelecekler arasında Bana bir Doğruluk Dili ver."
026.85- "Beni
Nimetlerle donatılmış Bahçe'nin
Mirascılarından
kıl."
026.86- "Babamı
da bağışla, çünkü o şaşırıp
sapanlardandır."
026.87- "Ve
Beni diriltilecekleri Gün küçük düşürme."
026.88- "Malın
da, Çocukların da bir Yarar sağlayamadığı
Günde."
026.89- "Ancak
Allah'a Selim bir Qalp ile gelenler başka."
026.90- "Bahçe
Taqwa Sahiplerine yaklaştırılmıştır."
026.91- "Cehennem
de Azgınlar için sergilenmiştir,
026.92- Ve
Onlara: "Tapmakta olduklarınız nerede?" denilmiştir.
026.93- "Allah'ın
dışında olanlar, Size Yardımları dokunuyor mu, veya
kendilerine Yardımları oluyor mu?"
026.94- Artık
Onlar ve Azgınlar Onun içine dökülüvermişlerdir.
026.95- Ve
İblis'in bütün Orduları da.
026.96- Orada
birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki:
026.97- "Andolsun
Allah'a, Biz gerçekten Apaçık bir Sapıklık
içindeymişiz."
026.98- "Çünkü
Sizi Alemlerin Rabb'iyle Eşit tutuyorduk.
026.99- "Bizi
Suçlulardan başka saptıran da olmadı."
026.100- "Artık
Bizim için ne bir Şefaatci var,"
026.101- "Ne
de Candan-yakın bir Dost."
026.102- "Bizim
bir kere daha (dönüşümüz) olsaydı da İnananlardan
olsaydık."
026.103- Elbette
bunda bir Ayet var, ama Onların çoğu inanmış
değillerdir.
026.104- Ve
Elbette, Senin Rabbin Aziz'dir, Rahim'dir.
VI Nuh: 105-122
026.105- Nuh Qawmi de Gönderilenler'i
yalanladı.
026.106- Hani
Onlara Kardeşleri Nuh:
"Sakınmaz mısınız?" demişti.
026.107- "Gerçek
şu ki, Ben Size gönderilmiş,
Güvenilir bir Elçi'yim."
026.108- "Artık
Allah'tan İttiqa edin ve Bana İtaat edin."
026.109- "Buna
karşılık Ben Sizden bir Ücret istemiyorum. Benim Ücretim
yalnızca Alemlerin Rabb'ine aittir."
026.110- "Artık
Allah'tan ittiqa edin ve Bana itaat edin."
026.111- Dediler
ki: "Sana, sıradan Aşağılık/Bayağı
İnsanlar uymuşken Biz Sana inanır mıyız?"
026.112- Dedi
ki: "Onların yapmakta oldukları hakkında Benim Bilgim
yoktur."
026.113- "Onların
Hesabı yalnızca Rabb'ime aittir, eğer
şuurundaysanız."
026.114- "Ve
Ben Mümin olanları kovacak değilim."
026.115- "Ben,
yalnızca, Apaçık bir Uyarıcı'yım."
026.116- Dediler
ki: "Eğer bir son vermeyecek olursan, gerçekten Taşa
tutulanlardan olacaksın."
026.117- Dedi
ki: "Rabb'im, Elbette Qawmim Beni yalanladı."
026.118- "Bundan
böyle, Benimle Onların arasını Açık bir Hükümle
ayır ve Beni ve Benimle birlikte olan Mü'minleri kurtar."
026.119- Bunun
üzerine, Onu ve Onunla birlikte olanları Yüklü Gemi içinde
kurtardık.
026.120- Sonra
bunun ardından Geride kalanları da Suda boğduk.
026.121- Elbette
bunda bir Ayet vardır, ama Onların çoğu inanmış
değillerdir.
026.122- Ve
Elbette Senin Rabb'in Aziz'dir, Rahim'dir.
VII Hud :123-140
026.123- Ad'de Gönderilenler'i yalanladı.
026.124- Hani
Onlara Kardeşleri Hud: "Sakınmaz
mısınız?" demişti.
026.125- "Gerçek
şu ki, Ben Size gönderilmiş bir Elçi'yim."
026.126- "Artık
Allah'tan ittiqa edin ve Bana itaat edin."
026.127-
"Buna karşılık Ben Sizden bir Ücret istemiyorum, benim
Ücretim yalnızca Alemlerin Rabb'ine aittir."
026.128- "Siz,
her Yüksekce Yere bir Anıt İnşa edip, olayanıp
eğleniyor musunuz?"
026.129- "Ölümsüz
kılınmak umuduyla Sanat Yapıları mı
ediniyorsunuz?"
026.130- "Tutup
yakaladığınız zaman da
Zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz?"
026.131- "Artık
Allah'tan ittiqa edin ve Bana itaat edin."
026.132- "Bilmekte
olduğunuz Şeylerle Size yardım edenden sakının."
026.133- "Size
Hayvanlar, Çocuklarla Yardım etti.
026.134- "Bahçeler
ve Pınarlar da."
026.135- "Doğrusu,
Ben Sizin için Büyük bir Günün Azabından korkmaktayım."
026.136- Dediler
ki: "Bizim için farketmez,
Öğüt versen de, Öğüt verenlerden olmasan da."
026.137- "Bu,
Geçmiştekilerin Geleneksel Tutumundan başkası
değildir."
026.138- "Ve
Biz Azab görecek de değiliz."
026.139- Böylelikle
Onu yalanladılar, biz de onları Yıkıma
uğrattık. Elbette bunda bir Ayet vardır, ama Onların
çoğu inanmış değillerdir."
026.140- Ve
Elbette, Senin Rabb'in Aziz'dir, Rahim'dir.
VIII Salih: 141-159
026.141- Semud'da Gönderilenler'i yalanladı.
026.142- Hani
Onlara Kardeşleri Salih:
"Sakınmaz mısınız?" demişti.
026.143- "Gerçek
şu ki, Ben size gönderilmiş Güvenilir bir Elçi'yim."
026.144- "Artık
Allah'tan ittiqa edin ve Bana itaat edin."
026.145- "Buna
Karşılık Ben Sizden bir Ücret istemiyorum."
026.146- "Siz
burada Güvenlik içinde mi bırakılacaksınız?"
026.147- "Bahçelerin
ve Pınarların içinde."
026.148- "Ekinlikler
ve Yumuşak Tomurcuklu Canalıcı Hurmalıklar
arasında?"
026.149- "Dağlardan
da Ustalıklı Zevkli Evler yontuyorsunuz."
026.150- "Artık
Allah'tan ittiqa edin ve Bana itaat edin."
026.151- "Ve
Ölçüsüzce davrananların Emrine de itaat etmeyin."
026.152- Dediler
ki: "Sen ancak Büyülenmişlerdensin."
026.153- "Ki
Onlar Arzda fesat cıkarmakta ve ıslah etmemektedirler."
026.154- "Sen
yalnızca Bizim benzerimiz olan bir Beşerden başkası da
değilsin, eğer Doğru sözlülerden isen bu durumda bir Ayet
getir."
026.155- Dedi
ki: "İşte, bu bir Dişi Devedir, Su içme Haqqı
Onundur, belli bir Günün Su içme Haqqı da Sizindir."
026.156- "Ona
bir Kötülükle dokunmayın, sonra Büyük
bir Günün Azabı Sizi yakalar."
026.157- "Sonunda
Onu kestiler, ancak Pişman oldular."
026.158- Böylece
Azab da Onları yakaladı. Elbette bunda bir Ayet vardır. Ama
Onların çoğu inanmış değillerdir.
026.159- Ve
Elbette, Senin Rabb'in Aziz'dir, Rahim'dir.
IX Lut :160-175
026.160- Lut Qawmi de, Gönderilenler'i
yalanladı.
026.161- Hani
Onlara Kardeşleri Lut:
"Sakınmaz mısınız?" demişti.
026.162- "Gerçek
şu ki, Ben Size gönderilmiş Güvenilir bir Elçi'yim."
026.163- "Artık
Allah'tan ittiqa edin ve Bana itaat edin."
026.164- "Buna
Karşılık Ben Sizden bir Ücret istemiyorum, benim Ücretim
yalnızca Alemlerin Rabb'ine aittir."
026.165- "Siz
İnsanlardan Erkeklere mi gidiyorsunuz?"
026.166- "Rabb'inizin
Sizler için yaratmış olduğu Eşlerinizi
bırakıyorsunuz. Hayır, Siz Sınırı çiğneyen
bir Qawimsiniz.
026.167- Dediler
ki: "Ey Lut, eğer bir Son
vermeyecek olursan gerçekten sürülüp çıkarılanlardan
olacaksın."
026.168- Dedi ki:
"Gerçekten Ben, Sizin bu yapmakta olduğunuza Öfke ile karşı
olanlardanım."
026.169- "Rabbim,
Beni ve Ailemi bunların yapmakta olduklarından kurtar."
026.170- Bunun
üzerine Onu ve bütün Ailesini kurtardık.
026.171- Yalnızca
geri kalanlar içinde bir Kocakarı
hariç.
026.172- Sonra
Geride kalanları yerle bir ettik.
026.173- Ve
üzerlerine bir Yağmur yağdırdık,
Uyarılanlar'ın Yağmuru
ne kadar da Kötü.
026.174- Elbette,
bunda bir Ayet vardır, ama Onların çoğu inanmış
değillerdir.
026.175- Ve
Elbette Senin Rabb'in Aziz'dir, Rahim'dir.
X Şuayb: 176-191
026.176- Eyke Halkı da Gönderilenler'i
yalanladı.
026.177- Hani
Onlara Şuayb: "
Sakınmaz mısınız?" demişti.
026.178- "Gerçek
şu ki, Ben Size gönderilmiş Güvenilir bir Elçi'yim."
026.179- "Artık
Allah'tan ittiqa edin ve Bana itaat edin."
026.180- "Buna
Karşılık Ben Sizden bir Ücret istemiyorum, Benim Ücretim
yalnızca Alemlerin Rabb'ine aittir."
026.181- "Ölçüyü
tam tutun ve Eksiltenlerden olmayın."
026.182- "Dosdoğru
olan Terazi ile tartın."
026.183- "İnsanların
Eşyasını değerden düşürüp eksiltmeyin ve Arzda
Fesatcılar olarak karışıklık
çıkarmayın."
026.184- "Sizi
ve önceki Yaratılmışları Yaratandan
sakının."
026.185- Dediler
ki: "Sen ancak Büyülenmişlerdensin."
026.186- "Sen,
yalnızca benzerimiz olan bir Beşerden başkası değilsin
ve Biz Senin gerçekte Yalancılardan olduğunu sanmaktayız."
026.187- "Eğer
Doğru sözlülerden isen, bu durumda Gökten üstünüze bir Parça
düşüver."
026.188- Dedi
ki "Rabb'im, yapmakta olduklarınızı daha iyi
bilmektedir."
026.189- Sonunda
Onu yalanladılar, böylece Onları o Gölgelik Gününün Azabı
yakaladı. Gerçekten o Büylük bir Günün Azabıydı."
026.190- Şüphesiz,
bunda bir Ayet vardır, ama Onların çoğu inanmış
değildirler."
026.191- Ve
Elbette, senin Rabb'in Aziz'dir, Rahim'dir."
XI 192-227 Vahy şair işi değil
026.192- Gerçekten
O, Alemlerin Rabb'inin İndirmesidir.
026.193- O'nu
Ruh'u'l-Emin indirdi.
026.194- Uyarıcılar'dan
olman için, Senin Qalbinin üzerine..
026.195- Açıkca
Arapca olan bir Dille.
026.196- Ve
Elbette O Geçmişlerin Zuburu'nda da vardır.
026.197- İsrailoğulları Bilginlerinin
Onu bilmesi onlar için
İspatlayıcı bir Ayet değil miydi?
026.198- Onu
Arapça bilmeyen birine de indirmiş olsaydık,
026.199- Böylece
Onlara karşı Onu okusaydı, yine de Ona inanacak
değillerdi.
026.200- Biz Onu,
Suçluların Qalbine işte böyle gecirip yürüttük.
026.201- Onlar, o
Pek Acıklı Azabı görünceye kadar Ona inanmazlar.
026.202- Artık
O, kendileri şuurunda olmadan Onlara Apansız gelecektir.
026.203- Derler
ki:" Bize bir Süre tanınır mı?"
026.204- Onlar,
yine de Azabımızı çabuklaştırmak mı istiyorlar?
026.205- Gördün
mü, Biz Onları yıllarca yararlandırsak,
026.206- Sonra
kendilerine Waadolunan geliverse,
026.207- Onların
Meta ile yararlandıkları Şey kendilerini Bağımsız
kılamaz.
026.208- Kendisi
için bir Uyarıcı olmaksızın, Biz Hiç bir Ülkeyi
yıkıma uğratmış değiliz.
026.209- Hatırlatma
(olsun). Biz Zulmedenler değiliz.
026.210- O'nu
Şeytanlar indirmiş değildir.
026.211- Bu,
Onlara yaraşmaz ve Güç de yetiremezler.
026.212- Çünkü
Onlar, işitmekten kesinlikle Uzak tutulmuşlardır.
026.213- Allah
ile beraber başka bir İlaha yalvarma, sonra Azaba
uğratılanlardan olursun.
026.214- En
yakın Hısımlarını uyar.
026.215- Ve
İnançlılardan, Sana tabi olanlara Kanatlarını ger.
026.216- Eğer
Sana İsyan edecek olurlarsa, artık de ki: "Gerçekten Ben, Sizin
yapmakta olduklarınızdan Uzağım."
026.217- Sen,
O Aziz, Rahim'e tewekkül et."
026.218- O,
Qıyam ettiğin zaman Seni görmektedir,
026.219- Secde
edenler arasında dönüp dolaşmanı da.
026.220- Elbette,
O, İşiten'dir, Bilen'dir.
026.221- Şeytanların
kimlere inmekte olduklarını Size Haber vereyim mi?
026.222- Onlar,
gerçeği ters yüz eden Günaha Düşkün olan her Sahtekara inerler.
026.223- Bunlar
kulak verirler ve çoğu Yalan söylemektedirler.
026.224- Şairler
ise, gerçekten Onlara da Azgın Sapıklar uyar.
026.225- Görmedin
mi, Onlar her bir Wadide wehmedip durmaktadırlar.
026.226- Ve
gerçekten Onlar yapmayacakları Şeyleri söylemektedirler.
026.227- Ancak
İnanan ve Salih Çalışmalarda bulunanlar ve Allah'ı çokca
zikredenler ile Zulme uğratıldıktan sonra Zafer kazananlar
başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir Inqılabla/dönüşle
devrileceklerini pek Yakında bileceklerdir.
Tertil I Tertil II Tertil III Tertil IV Tertil
V
Tertil VI Tertil VII Tertil VIII Tertil IX Tertil X
Tertil XI Tertil XII Tertil XIII
Qur'anu'l Hakîm (Qur'ane'n A'rabiyyen)