Mekkî  Wahy

/Tertil VII

 

 

054.017/ el-İSRA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

 

                 I          İki Kıble Peygamberi :1

 

017.01-         Bir kısım Ayetler’imizi kendisine göstermek için, Kul’unu bir Gece Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aqsa'ya götüren. Gerçekten O İşiten'dir, Gören'dir.

 

II              Musevilerin Tarihi :2-10

 

017.02-         Musa'ya Biz Kitap verdik ve "Ben’den başka Wekil edinmeyin" diye O'nu İsrailoğulları için Klavuz kıldık."

017.03-         Nuh ile birlikte taşıdıklarımızdan bir Kuşak. Elbette o, Şükreden bir Kul’du.

017.04-         Kitap'da İsrailoğulları’na şu Hükm’ü verdik: "Elbette Siz Arz’da iki defa  fesat çıkaracaksınız ve oldukca Kibirli bir Yükselişle  elbette kibirlenip yükseleceksiniz.

017.05-         Nitekim o iki’den ilk Waid geldiği zaman, oldukca Zorlu olan Kullar’ımızı üzerinize gönderdik de Evler’in aralarına kadar girip Casusluk-ettiler. Bu yerine getirilmiş bir Waid’di.

017.06-         Sonra Onlar’a karşı Size Tekrar Güç verdik, Size Mallar ve Çocuklar’la Yardım ettik ve Topluluk olarak da Sizi sayıca çok kıldık.

017.07-         Eğer İyilik ederseniz kendi Nefs’inize İyilik etmiş olursunuz ve eğer Kötülük ederseniz o da aleyhinizedir. Sonuncu Waad geldiği zaman Yüzler’inizi Kötü duruma soksunlar, Birincisinde ona girdikleri gibi Mescid'e girsinler ve El’e geçirdiklerini darmadağın edip mahvetsinler.

017.08-         Umulur ki, Rabb'iniz Size Merhamet eder, fakat Siz dönerseniz Biz de döneriz. Biz Cehennem’i Kafirler için bir Kuşatma yeri kıldık.           

 

017.09-         Elbette bu Qur'an, en Doğru Yol’a iletir ve Salih Çalışmalar’da bulunan Mü'minler’e, Onlar için gerçekten Büyük bir Ecir olduğunu müjdele.

017.10-         Ve elbette, Ahiret'e inanmayanlara, Onlar için de Acıklı bir Azab hazırlamışızdır.

 

III Amellerin Sonuçları: 11-21

 

017.11-         İnsan Hayr’a dua ettiği gibi, Şerr’e de dua etmektedir. İnsan, Pek Aceleci’dir.

017.12-         Biz Gece’yi ve Gündüz’ü iki Ayet kıldık, Gece Ayet’ini sildik de Rabb'inizden bir Fadl aramanız, Yıllar’ın Sayısı’nı ve Hesabı öğrenmeniz için Gündüzün Ayet’ini Aydınlatıcı kıldık. Biz, Herşey’i yeterince açıkladık.

017.13-         Biz Her İnsan’ın işlediklerini (/ (talih) Kuşunu) , kendi Boynuna doladık. Qıyamet Günü'nde O’nun için açılmış olarak önüne konacak bir Kitap çıkarırız.

017.14-         "Kendi Kitab’ını oku, Bugün Nefs’in Sen’den Hesap Sorucu olarak Sana yeter."

017.15-         Kim Hidayet’e ererse, kendi Nefs’i için Hidayet’e erer, kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçbir Günahkar, bir başkasının Günah Yükü’nü yüklenmez. Biz,  bir Elçi  gönderinceye kadar Azab edici değiliz.

017.16-         Biz, bir Ülke’yi Helak etmek istediğimiz zaman, Onun Varlık-güç Sahibi Önde gelenler’ine emrederiz, böylelikle Onlar onda Fesat çıkarırlar. Artık Onun üzerine Söz Haqq olur da, Onu Kök’ünden Darmadağın ederiz.

017.17-         Biz, Nuh'tan sonra nice Kuşaklar’ı Yıkıma uğrattık. Kullar’ının Günahları’nı Haber alıcı, Görücü olarak Rabb'in yeter.

017.18-         Kim Acele olan’ı isterse, onda Ona isteklerimizden dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra da Ona Cehennem’i Yurd kılarız. Ona Kınanmış ve Kovulmuş olarak girer.

017.19-         Kim de Ahiret'i ister ve bir Mü'min olarak ciddi bir Çaba göstererek Ona çalışırsa, işte böylelerinin Çabası Şükr’e şayandır.

017.20-         Hepsine, Onlar’a da bunlara da Rabb'inin İhsan’ından artırarak veririz. Rabb'inin İhsan’ı kesilmiş değildir.

017.21-         Onlar’dan bir kısmını bir kısmına üstün tuttuğumuzu gör. Elbette Ahiret, Dereceler bakımından daha Büyük’tür, Üstünlük bakımından da daha Büyük’tür.

 

IV  İyilik Yaptıran Ahlaki Esaslar: 23-30

 

017.22-         Allah ile beraber başka İlahlar edinme, yoksa Kınanmış ve kendi başına bırakılmış olursun.

017.23-         Senin Rabb'in, O'ndan başkasına kulluk etmemenizi ve Anne-baba’ya İyilikle davranmayı emretti. Şayet Onlar’dan biri veya ikisi Senin yanında Yaşlılığa ulaşırsa Onlar’a : "Öf" bile deme ve Onlar’ı azarlama, Onlar’a Güzel Söz söyle.

017.24-         Onlar’a Düşkünlük’ten dolayı Alçakgönüllülük Kanad’ını ger ve de ki: "Rabb'im, Onlar Beni Küçükken nasıl terbiye ettilerse Sen de Onlar’ı esirge."

017.25-         Rabb'imiz, Sizin içinizdekini daha İyi bilir. Eğer Siz Salih olursanız, elbette O da, yönelip dönenler’i bağışlar.

017.26-         Aqraba’ya Haqqını ver, Yoksul’a ve Yol’da kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma.

017.27-         Çünkü saçıp savuranlar, Şeytan’ın Kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabb'ine karşı Nankör’dür.

017.28-         Eğer Rabb'inin ummakta olduğun bir Rahmet’i beklerken Onlar’a Sırt çevirecek olursan, bu durumda Onlar’a Yumuşak Söz söyle.

017.29-         El’ini Boyunda bağlanmış olarak kılma, büsbütün de Açık tutma. Sonra kınanır, Hasret içinde kalırsın.

017.30-         Elbette Senin Rabb'in, Rızq’ı dilediğine genişletir, yayar ve daraltır. Gerçekten O, Kullar’ından Haberdar'dır, Gören'dir.

 

V   Fenalıktan sakındıran ahlaki esaslar :31-40

 

017.31-         Yoksulluk endişesiyle Çocuklar’ınızı öldürmeyin, Onlar’a da, Size de Biz Rızıq veririz. Elbette, Onlar’ı öldürmek Büyük bir Hata’dır.

017.32-         Zina’ya yaklaşmayın, elbette o Fahşa’dır ve Kötü bir Yol’dur.   

017.33-         Haqlı bir neden olmaksızın Allah'ın haram kıldığı bir Kimse’yi öldürmeyin. Kim Mazlum olarak öldürülürse Onun Weli’sine Yetki vermişizdir, O da Öldürme de Ölçü’yü taşırmasın. Çünkü, O gerçekten Yardım görmüştür.

017.34-         Erginlik Çağı’na erişinceye kadar, O da en Güzel bir Tarz olması dışında Yetim’in Mal’ına yaklaşmayın. Ahd’e Wefa edin. Çünkü Ahid bir Sorumluluk’tur.

017.35-         Ölçtüğünüz zaman Ölçü’yü tam tutun ve Dosdoğru bir Tartı’yla tartın, bu, daha Hayırlı’dır ve Sonuç bakımından daha Güzel’dir.

017.36-         Hakkında Bilgin olmayan Şey’in ardına düşme. Çünkü Kulak, Göz ve Qalb bunların hepsi O’ndan Sorumlu’dur.

017.37-         Yeryüzü’nde böbürlenerek yürüme, çünkü Sen ne Yer’i yarabilirsin, ne Dağlar’a boyca ulaşabilirsin.

017.38-         Bütün bunlar, Kötülüğü olan, Rabb'inin katında da Hoş olmayanlar’dır.

017.39-         Bunlar, Rabb'inin Sana Hikmet olarak wahyettiği Şeyler’dir. Rabb'in ile  beraber başka İlahlar kılma, yoksa Yerilmiş, Kovulmuş olarak Cehennem’e bırakılırsın.

 

VI  Kafirlerin Katı Yürekliliği :41-52

 

017.40-         Rabb'iniz Size Erkekler’i seçti de Melekler’den Dişiler’i mi edindi? Gerçekten Siz Büyük bir Söz söylemektesiniz.

017.41-         Andolsun, Biz bu Qur'an'da Çeşitli Açıklamalar yaptık. Öğüt alıp düşünsünler diye. Oysa bu, Onlar’ın daha da uzaklaşmalarından başkasını artırmıyor.

017.42-         De ki: "Eğer söyledikleri gibi, O'nunla beraber İlahlar olsaydı, Onlar Arş’ın Sahibi’ne elbette bir Yol ararlardı.

017.43-         O, Onlar’ın dediklerinden Münezzeh, Yüce ve Büyük bir Yükseklikle yüksek’tir.

017.44-         Yedi Gök, Yer ve bunların içindekiler O'nu tesbih etmektedirler. O'nu Övgü ile Tesbih etmeyen hiçbir Şey yoktur, ancak Siz Onlar’ın Tesbihler’ini kavrayamıyorsunuz. Elbette O, Halim'dir, Bağışlayan'dır.

017.45-         Qur'an okunduğu zaman Seninle Ahiret'e inanmayanlar’ın arasında Görünmez bir Perde kıldık.

017.46-         Ve Onlar’ın Qalbler’i üzerine Onu kavrayıp anlamalarına Engel Kabuklar, Kulaklar’ına da bir Ağırlık koyduk. Sen  Qur'an'da  Rabb'ni bir tek olarak andığın zaman, Nefretle kaçarak gerisin geriye giderler.

017.47-         Biz Onlar’ın Seni dinlediklerinde ne için dinlediklerini, Gizli Konuşmalar’ında da o Zalimler’in: "Siz büyülenmiş bir Adam’dan başkasına uymuyorsunuz" dediklerini çok iyi biliriz.

017.48-         Sana nasıl Örnekler vererek saptıklarına bir bak, artık Onlar’ın bir Yola güçleri yetmemektedir.

017.49-         Dediler ki: "Biz Kemikler haline geldikten, Toprak olup ufalandıktan sonra mı gerçekten Biz mi Yeni bir Yaratılış’la diriltileceğiz."

017.50-         De ki: "İster Taş olun, ister Demir,"

017.51-         "Ya da Göğüsler’inizde büyümekte olan bir Yaratık." "Bizi kim geri çevirebilir" diyecekler. De ki: "Sizi İlk defa yaratan." Bu durumda Sana Başlar’ını alaylıca sallayacaklar ve diyecekler ki: "Ne zamanmış o?" De ki: "Umulur ki pek yakında."

017.52-         Sizi çağıracağı Gün, O'na Övgü’yle İcabet edecek pek az bir Süre kaldığınızı sanacaksınız."

 

VII            Münkirlerin Cezaları: 53-60

 

017.53-         Kullar’ıma, Söz’ün en Güzel olan’ını söylemelerini, söyle. Çünkü Şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Elbette Şeytan İnsan’ın açık bir Düşman’ıdır.

017.54-         Sizi en iyi Rabb'imiz bilir, dilerse Size Merhamet eder, dilerse Sizi azablandırır. Biz Seni Onlar’ın üzerine bir Wekil olarak göndermedik.

017.55-         Rabb'in, Gökler’de ve Yer’de olan Herkes’i en İyi bilir. Andolsun, Biz  Nebiler’den bir kısmını bir kısmına tafdil ettik ve Davud'a da Zebur verdik.

017.56-         De ki: "O'nun dışında öne sürdüklerinizi çağırın, Onlar Siz’den ne zararı uzaklaştırabilirler, ne de dönüştürebilirler.

017.57-         Onlar’ın taptıkları da hangisi daha Yakın’dır diye Rabb'lerine bir Wesile arıyorlar, O'nun Rahmet’ini umuyorlar ve Azab’ından korkuyorlar. Elbette Senin Rabb'inin Azabı Korkunç’tur.

 

017.58-         Hiçbir Ülke olmasın ki, Qıyamet Günü'nden önce Biz O’nu bir Yıkım’a uğratmayalım veya Onu Şiddetli bir Azab’la azablandırmayalım, bu o Kitap’da Yazılı’dır.

017.59-         Bizi Ayet göndermekten, Öncekiler’in onu yalanlamasından başka bir Şey alıkoymadı. Semud'a Dişi Deve’yi görünür olarak gönderdik, Fakat Onlar bununla zulmetmiş oldular. Oysa Biz Ayetler’i ancak korkutmak için göndeririz.

017.60-         Hani Biz Sana: "Elbette Rabb'in İnsanlar’ı çepeçevre kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz o Rüya’yı  İnsanlar’ı denemek için yaptık. Qur'an'da Lanetlenmiş Ağaç’ı da. Biz Onlar’ı korkutmaktayız. Fakat Onlar da Büyük bir Azgınlık’tan başka bir Şey artırmıyor.

 

VIII          61-70   Şeytanın Muhalefeti :61-70

 

                 (Bak:    Bakara 30-38,

                             Araf 10-25,

                             Kehf 50,

                             Taha 115 )

 

017.61-         Hani Melekler’e: "Adem'e secde edin" demiştik. İblis'in dışında secde etmişlerdi. Demişti ki: "Bir Çamur olarak yarattığın Kimse’ye Ben secde eder miyim?"

017.62-         Demişti ki: "Şu Bana karşı yücelttiğine bir bak, andolsun, eğer Bana Qıyamet Günü'ne kadar Süre tanırsan, O’nun Soy’unu pek azı dışında kuşkusuz kendime bağlı-kılacağım.

017.63-         Demişti ki: "Git, Onlar’dan kim Sana uyarsa, elbette Sizin Ceza’nız Cehennem’dir, Eksiksiz bir Ceza."

017.64-         "Onlar’dan Güç yetirdiklerini Ses’inle Sarsıntı’ya uğrat, Atlılar’ın ve Yayalar’ınla Onlar’ın üstüne Yaygara kopar, Mallar’da ve Oğullar’da Onlar’a Ortak ol ve Onlar’a Waidler’de bulun." Şeytan, Onlar’a aldatmadan başka bir Şey wadetmez.

017.65-         "Benim Kullarım, Senin Onlar üzerinde Hiçbir Zorlayıcı Güc’ün yok’tur." Wekil olarak Rabb'in yeter.        

 

017.66-         Sizin Rabb'iniz, Fadl’ından aramanız için Deniz’de Gemileri Sizin için yürütür. Gerçekten O, Size karşı Merhametli olan’dır.

017.67-         Size Deniz’de bir Sıkıntı dokunduğu zaman, O'nun dışında taptıklarınız kaybolur gider, fakat Kara’ya çıkarıp Sizi kurtarınca Sırt çevirirsiniz. İnsan pek Nankör’dür.

017.68-         Kara tarafında Sizi Yer’in Dibi’ne geçirmeyeceğinden veya üzerinize Taş Yığınları Yüklü bir Kasırga göndermeyeceğinden Emin misiniz? Sonra kendinize bir Wekil de bulamazsınız.

017.69-         Veya Sizi bir kere daha ona gönderip üzerinize kırıp geçiren bir Fırtına salarak Nankörlük etmeniz nedeniyle Sizi batırmasına karşı Emin misiniz? Sonra Onun Öcünü Bize karşı alacak bulamazsınız.

 

017.70-         Andolsun, Biz Ademoğulları’nı yücelttik, Onlar’ı Kara’da ve Deniz’de taşıdık, Temiz Güzel Şeyler’den rızıqlandırdık, çoğundan bir üstünlükle Üstün kıldık.

 

IX  Peygamber'in Muhalifleri :71-77

 

017.71-         Her İnsan Bölüğü’nü Önderler’iyle çağıracağımız Gün, artık kimin Kitab’ı Sağel’inde verilirse, Onlar Kitaplar’ını okuyacaklar ve Onlar, bir bir İplik kadar bile Haqsızlığa uğratılmayacaklar.

017.72-         Kim bunda Kör ise O, Ahiret'te de Kör’dür ve Yol bakımından daha Şaşkın bir Sapık’tır.

 

017.73-         Onlar nerdeyse Sana wahyettiğimizden başkasını Bize karşı düzüp uydurman için Seni Fitne’ye düşüreceklerdi, o zaman da Seni Dost edineceklerdi.

017.74-         Eğer Biz Seni sağlamlaştırmasaydık, andolsun, Sen Onlar’a Az bir Şey Eğilim gösterecektin.

017.75-         Bu durumda, Biz Sana Hayat’ın da kat kat, Ölüm’ün de kat kat taddırırdık. Sonra Bize karşı bir Yardımcı bulamazdın.

017.76-         Neredeyse Seni bu Yer’den çıkarmak için Tedirgin edeceklerdi, bu durumda kendileride Sen’den sonra az bir Süre’den başka kalamazlar.

017.77-         (Bu) Sen’den önce gönderdiğimizin bir Sünnet’idir. Sünnet’imizde bir Değişiklik bulamazsın.

 

X   Fecr Okuması ve Hakkın galebesi :78-84

 

017.78-         Güneş’in kaymasından Gece’nin kararmasına kadar Salat’ı iqame et, Fecir  Qur'an'ını da. Çünkü Fecr Qur'an'ı, işte O Şahid olunan’dır.

017.79-         Gece’nin bir kısmında kalk, Sana ait Nafile olarak onunla  Salat kıl. Umulur ki Rabb'in Seni övülmüş bir Maqam’a ulaştırır.

017.80-         Ve de ki: "Rabb'im, Beni Doğru bir Girdiriş’le girdir ve Doğru bir Çıkarılış’la çıkar ve katından Bana Yardımcı bir Quwwet ver."

017.81-         De ki: "Haqq geldi, Batıl yokoldu. Elbette Batıl Yokolucu’dur."

017.82-         Qur'an'dan Mü'minler için Şifa ve Rahmet olan Şeyler’i indirmekteyiz. Oysa O, Zalimler’e Kayıplar’dan başkasını arttırmaz.

017.83-         İnsan’a bir Ni’met verdiğimizde sırt çevirir ve yan çizer, Ona bir Şer dokunduğu zaman da umutsuzluğa yapılır.

017.84-         De ki: "Herkes kendi Yaratılış’ına göre davranır. Şu halde kimin daha Doğru Yol’da olduğunu Rabb'in daha iyi bilir."

 

XI  Kur'an'ın Eşsizliği :85-93

 

017.85-         Sana Ruh'tan sorarlar, de ki: "Ruh, Rabb'imin Emri’ndendir, Size İlim’den yalnızca az bir Şey verilmiştir."

017.86-         Andolsun, eğer dilersek, Sana wahyettiklerimizi gireriveririz, sonra bunun için Bize karşı bir Wekil bulamazsın.

017.87-         Rabb'in Rahmet’inden başka. Elbette  O'nun Lutfu Senin üzerinde çok Büyük’tür.

017.88-         De ki: "Eğer bütün İns ve Cin, bu Qur'an'ın bir benzerini getirmek üzere toplansa, Onlar’ın bir kısmı bir kısmına destekci olsa bile O’nun bir benzerini getiremezler."

017.89-         Andolsun, Biz bu Qur'an'ı Her Örnek’ten İnsanlar için Çeşitli Açıklamalar’da bulunduk. İnsanlar’ın çoğu ise ancak İnkar’da ayak direttiler.

017.90-         Dediler ki: "Bize Yer’den Pınarlar fışkırtmadıkca Sana kesinlikle inanmayacağız."

017.91-         "Ya da Sana ait Hurmalıklar’dan ve Üzümler’den bir Bahçe olup aralarından Şarıl Şarıl akan Irmaklar fışkırtmalısın."

017.92-         "Veya öne sürdüğün gibi Göğü üstünüze parça parça düşürmeli ya da Allah'ı ve Melekler’i karşımıza getirmelisin."

017.93-         "Yahut Altın’dan bir Ev’in olmalı veya Göğe yükselmesin. Üzerimize bizim okuyabileceğimiz bir  Kitap indirinceye kadar senin Yükselişine de inanmayacağız. " De ki: "Rabb'imi yüceltirim, Ben, Elçi olan bir Beşer’den başkası değilim."

 

XII            Peygamber'e karşı koyma :94-100

 

017.94-         Kendilerine Hidayet geldiği zaman, İnsanlar’ı inanmaktan alıkoyan Şey, Onlar’ın: "Allah Elçi olarak bir Beşer mi gönderdi? " demelerinden başkası değildi. 

017.95-         De ki: "Eğer Arz’da tatmin bulmuş yürüyen Melekler olsaydı, Biz de Onlar’a Gök’ten bir Elçi olarak elbette Melek gönderirdik.

017.96-         De ki: "Benimle aranızda Şahid olarak Allah yeter, kuşkusuz O, Kullar’ından gerçeğiyle Haberdar'dır, Gören'dir."

 

017.97-         Allah, kimi Hidayet’e ulaştırırsa, İşte o, Hidayet bulmuştur, kimi de saptırırsa Onlar için O'nun dışında asla Weliler bulamazsın. Qıyamet Günü, Biz Onlar’ı yüzükoyun Körler, Dilsizler ve Sağırlar olarak haşrederiz. Onlar’ın Barınma Yerleri Cehennem’dir. Ateş’i sukun buldukca, Çılgın Alev’ini Onlar’a arttırırız.

017.98-         Bu, elbette, Onlar’ın Ayetler’imizi İnkar etmeleri ve: "Biz Kemikler haline geldikten, Toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten Biz mi Yeni bir Yaratılış’la diriltileceğiz?" demelerine Karşılık Cezalar’ıdır.

017.99-         Görmüyorlar mı, Gökler’i ve Yer’i yaratan Allah, Onlar’ın benzerini Yaratma’ya Gücü yeter ve Onlar için de kendisinde şüphe olmayan bir Süre kılmıştır. Zulmedenler ise ancak İnkar’da ayak direttiler.

17.100-        De ki: "Eğer siz Rabb'iminiz Rahmet Hazineleri’ne Malik olsaydınız, bu durumda Harcama Endişesi’yle gerçekten sıkı tutardınız. İnsan pek Cimri’dir.

 

XIII          Musa'ya Verilen 9 Ayet ve Fir'avn'ın Boğuluşu :101-111

 

017.101-       Andolsun, Biz Musa'ya apaçık Dokuz Ayet vermiştik. İşte İsrailoğulları’na sor, Onlar’a geldiği zaman Fir'awn Ona: " Gerçekten Ben Seni Büyülenmiş sanıyorum" demişti.

017.102-       O da: "Andolsun, bunları görülecek Belgeler olarak Gökler’in ve Yer’in Rabb'inden başkasının indirmediğini Sen de bilmişsin. Gerçekten Ben de Seni yıkılmış-Harap olmuş sanıyorum."

017.103-       Böylelikle Onlar’ı O Yer’den sürüp Sarsıntı’ya uğratmayı istedi, Biz de O’nu ve beraberindekileri hep birlikte boğuverdik.

017.104-       Ve O’nun ardından İsrailoğulları’na söyledik: "O Toprak’ta oturun, Ahiret Waadi geldiğinde Hepinizi toplayacağız."

 

                 Kur'an'ın Okunuşu, Salatın Yapılışı

 

017.105-       Biz O'nu Haqq olarak indirdik. ve o Haqq olarak indi, Seni de yalnızca bir Müjdeci ve Uyarıcı olarak gönderdik.

017.106-       Onu bir Qur'an olarak, İnsanlar’a dura dura okuman (uzun seneler) için ayırdık ve  indirdik O’nu Tenzil’le (safha safha ya da bir indirişle).

017.107-       De ki: "O'na inanın veya inanmayanı Ondan önce kendilerine İlim verilenler’e okunduğu zaman, Çenelerinin üstüne kapanarak Secde ederler."

017.108-       Ve derler ki: "Rabb'imiz Yüce'dir, Rabb'imizin Waadi gerçekten gerçekleştirilmiş bulunuyor."

017.109-       Çeneler’i üstüne kapanıp ağlıyorlar ve Onlar’ın Huşular’ını arttırıyor.

017.110-       De ki: "Allah" diye çağırın, "Rahman" diye çağırın, ne ile çağırırsınız, sonunda en Güzel İsimler O'nundur. Salat’ında (Namaz/ Dua) Sesini çok yükseltme, onda çok da kısma, bu ikisi arasında bir Yol benimse.

017.111-       Ve de ki: "Hamd, Çocuk edinmeyen, Mülk’te Ortağı olmayan ve Düşkünlük’ten dolayı Yardımcısı da bulunmayan Allah'adır. Ve O'nu  tekbir edebildikce tekbir et.

 

 

055.010/YUNUS

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I Vahyin doğruluğu :1-10

 

010.01-         Elif Lam Ra. Bunlar Hakim Kitab'ın Ayetleri’dir.

010.02-         İçlerinden olan bir Adam’a: "İnsanlar’ı uyar ve İnananlar’a, elbette kendileri için Rabb'leri katında Sıdk Maqamı olduğunu müjdele" diye wahyetmemiz, İnsanlar’a Şaşırtıcı mı geldi? Küfredenler: "Gerçek şu ki bu, Açıkca bir Büyü’dür" dediler.

010.03-         Elbette Sizin Rabb'iniz, Altı Gün’de Gökler’i ve Yer’i yaratan, sonra da Arş’a istiva eden İşler’i çeviren Allah'tır. Onun İzn’’i olmaksızın, hiç kimse Şefaatci olamaz. İşte Rabb'iniz olan Allah bu’dur, öyleyse O'na kulluk edin. Hala tezekkür etmeyecek misiniz?

010.04-         Sizin Tümünüzün Dönüş’ü O'nadır. Allah'ın Waadi bir Gerçek’tir. İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlara, Adalet’le Karşılık vermek için Yaratma’yı başlatan sonra O’nu iade edecek olan O'dur. Küfredenler ise, küfretmeleri dolayısıyla, Onlar için Kaynar Su’dan bir İçki ve Acıklı bir Azab vardır.

010.05-         Güneş’i bir Aydınlık, Ay’ı da bir Nur kılan ve Yıllar’ın Sayısı’nı ve Hesabı bilmeniz için O’na Duraklar tesbit eden O'dur. Allah, bunları ancak Haqq ile yaratmıştır. O, bir Topluluk için Ayetler’ini böyle birer birer açıklamaktadır.

010.06-         Gerçekten Gece ile Gündüz’ün ardarda gelişinde ve Allah'ın Gökler’de ve Yer’de yarattığı Şeyler’de İttiqa eden bir Topluluk için elbette Ayetler var’dır.

010.07-   Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, Dünya Hayatı’na Razı olanlar ve bununla Tatmin olanlar ve bizim Ayetler’imizden Habersiz olanlar,      

010.08-         İşte bunların, kazanmakta olduklarından dolayı Barınma Yerleri Ateş'tir.

010.09-         İnananlar ve Salih Çalışmalar’da bulunanları da, Rabb'leri Onlar’ı İmanlar’ı dolayısıyla içinden Irmaklar akan Nimetler’le donatılmış Bahçeler'e yöneltir.

010.10-         Oradaki Dualar’ı: "Allah'ım, Sen ne Yüce’sin"dir ve ordaki Dirlik Temennileri: "Selam"dır,  Dualar’ının Sonu da: "Gerçek, Hamd Alemler’in Rabb'i olan Allah'ındır."

 

II           Qur'an'ın doğruluğu :11-20

 

010.11-         Eğer Allah, Onlar’ın Hayr’a ulaşmak için Çarçabuk Davrandıkları gibi ,İnsanlar’a Şerr’i de çabuklaştırsaydı, elbette Eceller’inde Hüküm verilirdi. İşte Bize Kavuşma’yı ummayanlar’ı Biz böylece Tuğyanlar’ı içinda Şaşkınca dolaşır bir durumda bırakırız.

010.12-         İnsan’a bir Zarar dokunduğunda Yan yatarken, otururken ya da Ayaktayken Bize dua eder, Zarar’ı üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine       dokunan Zarar’a Bizi hiç çağırmamış gibi döner.  İşte Ölçü’yü Taşıranlar’a  yapmakta oldukları böyle süslenmiştir.

010.13-         Andolsun, Siz’den önceki Kuşaklar’ı, Elçiler’i kendilerine Apaçık Belgeler getirdiği halde , Zulme saptıkları ve İman etmeyecek oldukları için Yıkım’a uğrattık.İşte Biz Suçlu bir Topluluğu böyle cezalandırırız.

010.14-         Sonra, nasıl davranacaksınız diye Sizleri gözlemek için, Onlar’ın ardından Sizi Arz’da Halifeler kıldık.

010.15-         Onlar’a Ayetlerimiz Apaçık Belgeler olarak okunduğunda, Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki  "Bundan başka bir Qur'an getir veya O’nu değiştir." De ki: "Benim O’nu kendimin bir Öngörmesi olarak değiştirmem , benim için olamaz. Ben yalnızca Bana wahyolunana uyarım. Eğer Rabb'ime isyan edersem,  kuşkusuz Ben, Büyük Gün’ün Azab’ından korkarım."

010.16-         De ki: "Eğer Allah dileseydi, onu Size okumazdım ve onu Size bildirmezdi. Ben O’ndan önce Sizin içinizde bir Ömür sürdüm. Siz yine de aqletmeyecek misiniz?"

010.17-         Allah'a karşı Yalan yere İftira düzen’den ve O'nun Ayetler’ini yalanlayandan daha Zalim kim’dir? Şüphesiz O, Suçlular’ı Felah’a erdirmez.

010.18-         Allah'ı bırakıp kendilerine Zarar vermeyecek, Yararlar’ı da dokunmayacak Şeyler’e Kulluk ederler ve :"Bunlar Allah katında bizim Şefaatciler’imizdir" derler. De ki: "Siz, Allah'a, Gökler’de ve Yer’de bilmediği bir Şey mi Haber veriyorsunuz? O, Sizin Şirk katmakta olduklarınızdan Uzak’tır."

010.19-         İnsanlar, Tek bir Ümmet’ten başka değillerdi, sonra anlaşmazlığa düştüler. Eğer Rabb'inden geçmiş bir Söz olmasaydı, anlaşmazlığa düştükleri Şey konusunda elbette  aralarında Hüküm verilmiş olurdu.

010.20-         Bir de derler ki: "Rabb'inden üzerine bir Ayet indirilse ya!" De ki: "Gayb, yalnızca Allah'ındır, bekleyedurun, Ben de Sizler’le birlikte Bekleyenler’denim."

 

III Allahın rahmeti: 21-30

 

010.21-         İnsanlar’a, Şiddetli bir Sıkıntı dokunduktan sonra, bir Rahmet dokundurduğumuz zaman, Ayetler’imiz konusunda Hileli bir Düzen kurmak onlar için ( bir alışkanlık) dır. De ki: "Düzen  kurmada Allah daha Hızlı’dır. Elbette, Bizim Elçilerimiz, Sizin geliştirmekte olduğunuz Düzenler’i yazmaktadırlar."

010.22-         Kara’da ve Deniz’de Sizi gezdiren O'dur. Öyleki Siz Gemi’de bulunduğunuz zaman, Onlar da Güzel bir Rüzgar’la O’nu yüzdürürlerken ve bununla sevinmektelerken, O’na Çılgınca bir Rüzgar gelip çatar ve her yan’dan Dalgalar Onlar’ı kuşatıverir, Onlar artık bunlarla gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, Din’de Muhlisler olarak Allah'a dua etmeye başlarlar: "Andolsun eğer bundan Bizi kurtaracak olursan, elbette Sana Şükredenler’den olacağız."

010.23-         Ama Onlar’ı kurtarınca onlar hemen Haqsız yere, Arz’da Taşkınlığa koyulurlar. Ey İnsanlar, Sizin Taşkınlığınız ancak kendiniz aleyhinedir. Bu, Dünya Hayatı’nın Geçici Metaı’dır. Sonra Sizin dönüşünüz Bize'dir,  Biz de yapmakta olduklarınızı Size haber vereceğiz.

010.24-         Dünya Hayatı’nın Örneği, ancak Gök’ten indirdiğimiz, onunla İnsanlar’ın ve Hayvanlar’ın yediği Arz’ın Bitkisi karışmış olan bir Su gibidir. Öyleki Arz, Güzelliğini takınıp süslendiği ve Ahalisi de gerçekten ona Güç yetirdiklerini sanmışlarken Gece veya Gündüz O’na Emrimiz gelmiştir de, Dün sanki hiç Zenginliği yokmuş gibi, O’nu Kök’ünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir Qawm için Ayetler’imizi böyle birer birer açıklarız.

010.25-         Allah Selam Yurdu’na çağırır ve kimi dilerse Mustaqim Sırat’a iletir.

010.26-         Güzellik yapanlar’a daha Güzel’i ve Fazlası var’dır. Onlar’ın Yüzler’ini ne bir Karartı sarar, ne de bir Zillet, işte Onlar Cennet’in Halkı’dırlar, onda Ebedi olarak kalacaklardır.

010.27-         Kötülükler kazanmış olanlar ise, her bir Kötülüğün karşılığı, kendi Misliyledir. Bunları bir Zillet sarıp kaplar. Onları Allah'tan hiçbir Koruyucu da     yok. Onlar’ın Yüzler’i, sanki bir Karanlık Gece’nin parçalarına bürünmüş gibidir. İşte bunlar Ateş Halkı’dırlar, onda Ebedi olarak kalacaklardır.

010.28-         O Gün, Onlar’ın Tümü’nü bir arada toplayacağız, sonra Şirk katanlar’a "Yerinizden ayrılmayınız, Siz de, Şirk koştuklarınız da" diyeceğiz. Artık Onlar’ın arasını açmışızdır. Şirk koştukları derler: "Siz Bize ibadet ediyor değildiniz."

010.29-         "Bizim ile Sizin aranızda Şahid olarak Allah yeter. Gerçekten Biz, Sizin İbadetiniz’den Habersizlerdik."

010.30-         İşte orada, her Kişi önceden yaptıklarıyla İmtihan’a çekilmiş olacak ve Onlar asıl Mevla’ları olan Allah'a döndürüleceklerdir. Yalan yere uydurdukları da, kendilerinden kaybolup uzaklaşacaklar.

 

IV  İlahi İhsanlar :31-40

 

010.31-         De ki: "Gökler’den ve Yer’den Sizler’e Rızıq veren kim’dir?

      Kulaklar’a ve Gözler’e Malik olan kim’dir?

      Diri’yi Ölü’den çıkaran ve Ölü’yü Diri’den çıkaran kimdir?

      Ve İşler’i çeviren kimdir?                                

      Onlar: "Allah" diyeceklerdir. Öyleyse de ki: "Peki Siz yine de ittiqa etmeyecek misiniz?"

010.32-         İşte bu, Sizin Gerçek Rabb'iniz olan Allah'tır. Öyleyse Haq’tan sonra Sapıklık’tan başka ne var? Peki, nasıl hala çevriliyorsunuz?

010.33-         Böylece Rabb'inin Söz’ü   o Fısqedenler üzerinde gerçekleşmiştir ki: "Onlar Gerçekten inanmazlar .    

010.34-         De ki: "Sizin Şirk koştuklarınızdan Yaratma’yı başlatacak, sonra O’nu iade edecek olan var mı?"

      De ki "Allah Yaratma’yı başlatır, sonra O’nu iade eder. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz?"

010.35-         De ki: "Sizin Şirk koştuklarınızdan Haqq’a ulaştırabilecek var mıdır?"

    De ki: "Haqq’a  ulaştıracak Allah'tır. Öyleyse, Haqq’a ulaştıran mı uyulmaya daha Haq Sahibi’dir, yoksa Doğru Yol’a ulaştırılmadıkca kendisi Hidayet’e ulaşmayan mı? Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?"

010.36-         Onlar’ın Çoğunluğu Zan’dan başkasına uymaz. Gerçekten Zan ise, Haq’tan hiç bir şeyi sağlayamaz,  Elbette Allah, Onlar’ın işlemekte olduklarını Bilen'dir.

 

010.37-         Bu Qur'an, Allah'tan başkası tarafından Yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak o, önündekileri doğrulayan ve Kitab'ı Ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda Şüphe yok’tur, Alemler’in Rabb'indendir.

010.38-         Yoksa: "Bunu kendisi Yalan olarak uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Bunun benzeri olan bir Sure getirin ve eğer gerçekten Doğru Sözlüler iseniz. Allah'tan başka bütün Güç yetirdiklerinizi de çağırın."

010.39-         Hayır, Onlar İlm’ini kuşatamadıkları ve henüz kendilerine de Te'vil’i gelmemiş bir Şey’i yalanladılar. Onlar’dan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zulmedenler’in nasıl bir Aqıbet’e uğratıklarına bir bak!

010.40-         Onlar’dan O’na inanlar vardır ve Onlar’dan O’na inanmayanlar da vardır. Rabb'in Fesad çıkaranları daha İyi bilir.

 

V            Suçluların Cezası: 41-53

 

010.41-         Eğer Sen’i yalanlarlarsa, Onlar’a de ki: "Benim yaptıklarım benim, Sizin de yaptıklarınız Sizindir. Siz benim yaptıklarımdan Uzak’sınız ve Ben de Sizin yaptıklarınızdan Uzağım."

010.42-         Onlar’dan Seni dinleyecekler vardır. Ama Hiç duymayanlar’a üstelik hiç aqılları ermiyorsa Sen mi duyuracaksın?

010.43-         Ve Onlar’dan Sana bakacak olanlar vardır. Ama Kör olanlar’ı üstelik hiç görmüyorlarsa Sen mi Doğru Yol’a ulaştıracaksın?

 

010.44-         Gerçek şu ki Allah, İnsanlar’a hiçbir Şey’le zulmetmez. Ancak İnsanlar, kendi kendilerine zulmediyorlar.

010.45-         Gündüz’ün bir Saat’inden başka hiç Ömür sürmemişler gibi Onlar’ı bir arada toplayacağı Gün, Onlar birbirlerini tanımış olacaklar Allah'a kavuşmayı /karşılaşaçaklarını yalanlayanlar gerçekten Hüsran’a uğramışlardır. Onlar Hidayet’e ermişler de değillerdi.

010.46-         Onlar’a wadettiğimizin bir kısmını Sana gösteririz veya Senin Hayat’ına son veririz. Onlar’ın Dönüşler’i Bize’dir, sonra Allah işlemekte olduklarına Şahid'dir.

010.47-         Her Ümmet’in bir Elçisi var’dır. Onlar’a Elçiler’i geldiği zaman, aralarında Adalet’le hükmedilir ve Onlar’a zulmedilmez.         

010.48-         Derler ki: "Eğer Doğrusözlüler iseniz bu Waad ne zamanmış?"

010.49-         De ki: "Allah'ın Dilemesi dışında, kendim için Zarar’dan ve Yarar’dan (bir şeye) Malik değilim. Her Ümmet’in bir Ecel’i var’dır. Onlar’ın Eceller’i gelince, artık ne bir Saat ertelenebilir, ne öne alınabilirler."

010.50-         De ki: "Düşündünüz mü hiç, eğer O'nun Azab’ı Size Gece veya Gündüz gelirse Suçlu olanlar, bunu ne diye erkene almak istiyorlar?"

010.51-         Gerçekleştikten sonra mı O'na inanacaksınız? Hemen şimdi mi? Oysa Siz, onun erkence gelmesini istiyordunuz.

010.52-         Sonra o Zulmedenler’e: "Sürekli Azab’ı tadın" denilecek. Kazanmakta olduklarınız dışında bir başka Şey’le mi cezalandırılacaksınız?"

010.53-         "Bu bir gerçek mi?" diye Sen’den haber soracaklar.

            De ki: "Hem de , Rabb'ime andolsun ki, Elbette Gerçek’tir ve Sizler aciz bırakacak olanlar da değilsiniz."

 

VI  Rahmet :54-60

 

010.54-         Zulmeden her Kişi, Arz’dakilerin Tümü’ne Sahip olsa bunu elbette Fidye olarak verirdi. Onlar Azab’ı görünce pişmanlıklarını gizlerler, oysa Onlar Haqsızlığa uğratılmadan aralarında Adalet’le hükmedilmiştir.

010.55-         Haberin olsun; Göktekiler’in ve Yerdekiler’in Tümü gerçekten Allah'ındır. Haberin olsun, elbette Allah'ın Waadi Haq’tır, ancak Onlar’ın çoğu bilmezler.

010.56-         O, diriltir ve öldürür. Ve, O'na döndürüleceksiniz.

010.57-         Ey İnsanlar, Rabb'inizden Size bir Öğüt, Göğüsler’de olana bir Şifa ve Mü'minler için bir Hidayet ve Rahmet geldi.

010.58-         De ki: "Allah'ın Fadlı’yla ve Rahmeti’yle, yalnız bunlarla sevinsinler. Bu, Onlar’ın toplayıp yığmakta olduklarından Hayırlı’dır."

010.59-         De ki: "Allah'ın Sizin için indirdiği Sizin bir kısmını Haram ve Helal kıldığınız Rızıq’tan, Haber var mı? Söyler misiniz?"  De ki: "Allah mı Size İzin verdi, yoksa Allah'a karşı Yalan yere iftira mı uyduruyorsunuz?"

010.60-         Allah'a karşı Yalan yere İftira uyduranların Qıyamet Günü Zanlar’ı nedir? Elbette Allah, İnsanlar’a karşı Büyük Fadl Sahibi’dir, ancak Onlar’ın çoğu şükretmezler.

 

VII            Mü'minlerin Himayesi: 61-70

 

010.61-         Senin içinde olduğun Herhangi bir durum, O’nun hakkında Qur'an'dan okuduğun herhangi bir Şey ve Sizin işlediğiniz Herhangi bir Şey yoktur ki, O’na daldığınızda, Biz Sizin üzerinizde Şahidler durmuş olmayalım. Yer’de de Gök’de de ağırlığınca hiç bir Şey Rabb'inden uzakta kalmaz. Bunun daha Küçüğü de, daha Büyüğü de yoktur ki, Apaçık bir Kitap'da olmasın.

010.62-         Haberiniz olsun, Allah'ın Welileri, Onlar için Korku yok’tur, Onlar Mahzun olacak değillerdir.

010.63-         Onlar, İnananlar ve İttiqa edenler’dir.

10.64-          Müjde, Dünya Hayatı’nda ve Ahiret'te Onlarındır. Allah'ın Sözleri için Değişiklik yoktur. İşte büyük Feyz bu’dur.

010.65-         Onlar’ın söylemeleri Seni üzmesin. Şüphesiz İzzet'in Tümü Allah'ındır. O İşiten'dir, Bilen'dir.

010.66-         Haberiniz olsun, elbette Gökler’de kim var, Yer’de kim var tümü Allah'ındır. Allah'tan başkasına dua edenler bile, Şirk koştukları Varlıklar’a ve Güçler’e uymazlar. Onlar yalnızca bir Zann’a uyarlar ve Onlar ancak Zann’da bulunarak Yalan söylemektedirler.

010.67-         O, dinlenmeniz için Gece’yi, Gündüz’ü de Aydınlatıcı (Mubsir) olarak Sizin için yaratmıştır. Elbette işitebilen bir Topluluk için bunda gerçekten Ayetler var’dır.

010.68-         "Allah, Çocuk edindi" dediler. O, Yüce'dir. O, hiç bir Şey’e İhtiyac’ı olmayandır. Gökler’de ve Yer’de ne varsa O'nundur. Kendinizde buna İlişkin İspatlayıcı bir Delil de yok’tur. Allah'a karşı bilmeyeceğiniz Şey’i mi söylüyorsunuz?"

010.69-         De ki: "Allah'a karşı Yalan yere İftira uyduranlar, Kurtuluş’a ermezler."

010.70-         Dünya’da Geçici bir Meta. Sonra Dönüşler’i Bize'dir, sonra da küfretmeleri nedeniyle Onlar’a Şiddetli Azab’ı taddıracağız."

 

VIII          Nuh ve Musa: 71-82

 

010.71-         Onlar’a Nuh'un Haberi’ni oku. Hani Qawm’ine demişti ki :"Ey Qavmim, benim Maqam’ım ve Allah'ın Ayetleri’yle hatırlatmalarım eğer Size ağır geliyorsa Ben, elbette Allah'a Tewekkül etmişim. Artık Siz Ortaklarınız’la toplanıp yapacağınız İş’i Karar’a bağlayın da İş’iniz Size Örtülü kalmasın. Sonra hakkımdaki Hükmünüz’ü Bana süre tanımaksızın verin.

010.72-         Eğer yüzçevirecek olursanız, Ben Siz’den bir Karşılık istemedim. Benim Ecr’im, yalnızca Allah'a aiddir.  Ve Ben Müslümanlar’dan olmakla emrolundum."

010.73-         Fakat O’nu yalanladılar, Biz de O’nu ve Gemi’de olanlar’ı onunla birlikte olanları kurtardık ve Onlar’ı Halifeler kıldık. Ayetler’imizi Yalanlayanlar’ı da Su’da boğduk. İnzar edilenler’in nasıl bir Aqıbet’e uğratıldıklarına bak!

010.74-         Sonra O’nun ardından kendi Qawimler’ine Elçiler gönderdik. Onlar’a Apaçık Belgeler getirmişlerdi. Ama daha önce O’nu yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte Biz, Haddi Aşanlar’ın Qalbler’ini böyle damgalarız.

 

010.75-         Sonra bunların ardından Fir'awn'a ve o'nun Önde gelen çevresi’ne Musa'yı ve Harun'u Ayetler’imizle gönderdik. Fakat Onlar büyüklendiler. Onlar Suçlu bir Qawm’di.

010.76-         Onlar’a katımızdan Haqq geldiği zaman, dediler ki: "Bu elbette Apaçık bir Büyü’dür."

010.77-         Musa: "Size Haqq geldiğinde böyle mi söylersiniz? Bu bir Büyü müdür? Oysa Büyücüler Kurtuluş’a ermezler." dedi.

010.78-         Onlar:" Siz İkiniz, Bizi Atalar’ımızı üzerinde bulduğumuzdan çevirmek ve Arz’da Büyüklük Sizin olsun diye mi Bize geldiniz? Biz, Sizin ikinize inanacak değiliz" dediler.

010.79-         Fir'awn: "Bana bütün Bilgin Büyücüler’i getirin" dedi.

010.80-         Büyücüler geldiğinde Musa Onlar’a: "Atacak olacağınız Şeyler’i atın" dedi.        

010.81-         Onlar atılınca, Musa dedi ki: "Sizler’in getirdiğiniz Büyü’dür. Doğrusu Allah O’nu geçersiz kılacaktır. Elbette Allah, Fesat çıkaranlar’ın İş’ini düzeltmez."

010.82-         Allah, Suçlular istemese de, Haqq’ı kendi Kelimeler’iyle gerçekleştirecektir.

 

IX  Musa ve Fir'awn: 83-92

 

010.83-         Sonunda Musa'ya kendi Qawm’inin bir Zürriyet’inden başka Fir'awn ve Önde gelen çevresi’nin kendilerini Belalar’a çarptırmaları Korku’suyla inanan olmadı. Çünkü Fir'awn gerçekten Arz’da büyüklenen bir Zorba ve gerçekten Ölçü’yü taşıranlar’dandı.

010.84-         Musa dedi ki: "Ey Qawm’im, eğer Siz Allah'a İman etmizşeniz ve Müslüman olmuşsanız artık yalnızca O'na Tewekkül edin."

010.85-         Onlar dediler ki: "Biz Allah'a Tewekkül ettik. Rabb'imiz, Bizi zulmeden bir Qawm için bir Fitne kılma."

010.86-         "Ve bizi, Kafirler Topluluğu’ndan Rahmet’inle kurtar."

010.87-         Musa ve Kardeş’ine wahyettik: "Mısır'da Qawm’iniz için Evler hazırlayın, Evler’inizi Qıble edinin ve Salat’ı kılın. Mü'minler’i de müjdele."

010.88-         Musa dedi ki: "Rabb'imiz, elbette Sen, Fir'awn'a ve Önde gelen çevresi’ne Dünya Hayatı’nda bir Çekicilik ve Mallar verdin. Rabb'imiz, Senin Yol’undan saptırmaları için (mi?). Rabb'imiz, Mallar’ını Yer’in Dibine geçir ve Onlar’ın Qalbler’inin üzerini Şiddetle bağla, Onlar Acıklı Azab’ı görecekleri zamana kadar inanmayacaklar."

010.89-         Dedi ki: "İkinizin Duası kabul olundu. Öyleyse Dosdoğru Yol’da devam edin ve Bilmeyenler’in Yolu’na uymayın.

010.90-         Biz, İsrailoğulları’nı Deniz’den geçirdik. Fir'awn ve Askerler’i Azgınlık’la ve Düşmanlık’la Peşlerine düştü. Sular O’nu boğacak düzeye erişince: "İsrailoğulları’nın kendisine inandığından başka İlah olmadığına inandım ve Ben de Müslümanlar’danım" dedi.

010.91-         Şimdi, öyle mi? Oysa Sen önceleri İsyan etmiştin ve Fesat çıkaranlar’dandın.

010.92-         Bugün ise, Sen’den sonrakiler’e bir Ayet olman için Seni yalnızca Beden’inle kurtaracağız. Gerçekten İnsanlar’dan çoğu, Bizim Ayetler’imizden Habersiz’dirler.

 

X   Yunus'un Qavmi: 93-103

 

010.93-         Andolsun Biz İsrailoğulları’nı, Hoşlar’ına gidecek Güzel bir Yer’de yerleştirdik ve Temiz Şeyler’den kendilerine Rızıq verdik. Kendilerine İlim gelinceye kadar aAnlaşmazlığa düşmediler. Elbette Rabb'in, aralarında Anlaşmazlığa düştükleri Şey’de Qıyamet Günü hüküm verecektir.

 

010.94-         Sana indirdiğimizden eğer kuşkudaysan, Sen’den önce Kitab'ı okuyanlar’a sor. Andolsun, Rabb'inden Sana Gerçek gelmiştir, şu halde Kuşku’ya Kapılanlar’dan olma.

010.95-         Ve Allah'ın Ayetler’ini Yalanlayanlar’dan olma, yoksa Hüsran’a uğrayanlar’dan olursun.

010.96-         Gerçek şu ki, Rabb'inin Kelime’si üzerinde Haqq olanlar, Onlar inanmazlar

010.97-         Onlar’a her Ayet getirilse bile. Acıklı Azab’ı görünceye kadar.

 

                 Yunus'un Kavmi

 

                 (Bak:    2/Kalem 48-50

                             60/Saffat 139-148 )

 

010.98-         Ama inanıp İman’ı kendisine yarar sağlamış Yunus Qawmi’nin dışında  bir Ülke yok!  Onlar iman ettikleri zaman Dünya Hayatı’nda Onlar’dan Aşağılatıcı Azab’ı kaldırdık ve Onlar’ı belli bir zamana kadar da yararlandırdık.

 

010.99-         Eğer Rabb’in dileseydi, Arz’dakiler’in Tümü, Topluca inanırlardı. Öyleyse, Onlar Mü'min oluncaya kadar İnsanlar’ı Sen mi zorlayacaksın?

010.100-       Allah'ın İzni olmaksazın, Hiçkimse için inanma yok. O, Aqledemiyenler’in üzerine İğrenç bir Pislik kılar.

010.101-       De ki: Gökler’de ve Yer’de ne var? Bir bakıverin. "İnanmayan bir Topluluğa Apaçık Ayetler ve Uyarılarlar bir Şey sağlamaz.

010.102-       Kendilerinden önce gelip Geçmişler’in bir benzerinden başkasını mı bekliyorlar? De ki: "Bekleyedurun. Elbette Ben de Sizler’le birlikte bekleyenler’denim."

010.103-       Sonra Biz, Elçiler’imizi ve İnananlar’ı böyle kurtarırız, Mü'minler’i kurtarmamız da Bizim üzerimize bir Haq’tır.

 

XI  İlahi Hüküm: 104-109

 

010.104-       De ki: "Ey İnsanlar, eğer Benim Din’imden yana bir Kuşkudaysanız, Ben Sizin Allah'tan başka abdolduklarınıza abdolmuyorum, ancak Ben,  Sizin Hayat’ınıza son verecek olan Allah'a abdolurum. Ben Mü'minler’den olmakla emrolundum."

010.105-       Ve: "Bir Hanif olarak Yüz’ünü Din’e doğru yönelt ve sakın Müşrikler’den olma."

010.106-       "Sana Yarar’ı da, Zarar’ı da olmayan Allah'tan başkasına Dua etme. Eğer Sen yapacak olursan, bu durumda Zulmedenler’den olursun."

010.107-       Allah Sana bir Zarar dokunduracak olursa, O'ndan başka bunu Sen’den kaldıracak yoktur. Ve eğer Sana bir Hayır isterse, O'un Fadl’ını geri çevirecek de yoktur. O, Gafur'dur, Rahim'dir.

010.108-       De ki: "Ey İnsanlar, elbette Size Rabb'inizden Haqq gelmiştir. Kim Hidayet’e ulaşırsa, O, ancak kendisi için Hidayet’e ulaşmıştır. Kim de saparsa, o da, kendi aleyhine sapmıştır. Ben Sizin üzerinizde bir Wekil değilim."

010.109-       Sana wahyolunana uy ve Allah hükmedinceye kadar sabret. O, Hakimler’in en Hayrlısı’dır.

 

 

056.011/HUD

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I İhtarlar :1-8

 

011.01-         Elif Lam Ra. Ayetler’i muhkemleştirilmiş/sağlamlaştırılmış, sonra Hakim ve Haberdar tarafından  (detaylandırılıp) açıklanmış bir Kitap.

011.02-         Öyle ki, Allah'tan başkasına abdolmayın. Gerçekten Ben, Size onun tarafından Uyarıcı ve Müjdeleyen’im.

011.03-         Ve Rabb'inizden Bağışlanma dileyin. Sonra O'na Tewbe edin. O da Sizi, Adı konulmuş bir Wakt’e kadar Güzel bir Meta ile metalandırsın ve her İhsan Sahibi’ne İhsan’ını versin. Eğer yüz çevirirseniz gerçekten Ben, Sizin için Büyük bir Gün’ün Azabı’ndan korkarım.

011.04-         Sizin Dönüşünüz Allah'adır. O, Herşey’e Güçyetiren'dir.

011.05-         Haberiniz olsun, gerçekten Onlar, O’ndan gizlenmek için Göğüsleri’ni bükerler. Haberiniz olsun, Onlar, Örtüler’ine büründükleri zaman, O, gizli tuttuklarını da açığa vurduklarını da bilmektedir. Çünkü o, Göğüsler’de saklı duranları Bilen'dir.

011.06-         Arz’da debelenen Hiçbir Canlı olmasın ki, Rızq’ı Allah'a aid olmasın. Onun Qarar Yerini de  Geçici bulunduğu Yer’i de bilir. Tümü Apaçık bir Kitab'dadır.     

011.07-         O'nun Arş'ı Su üzerinde iken  Çalışma bakımından hanginizin daha İyi olduğunu denemek için Gökler’i ve Yer’i Altı Gün’de yaratan O'dur. Andolsun onlar’a: "Gerçekten Siz, Ölüm’den sonra yine diriltileceksiniz" dersen, Küfredenler kesinlikle: "Bu, Açıkca bir Büyü’den başkası değildir" derler.

011.08-         Andolsun, Onlar’dan Azab’ı Sayılı bir Süre’ye  kadar ertelesek, elbette: "Onu alıkoyan nedir?" derler. Haberiniz olsun, Onlar’a bunun geleceği Gün, Onlar’dan geri çevrilecek değildir ve Alay’a almakta oldukları Şey de kendilerini Çepeçevre kuşatacaktır.

 

II           Kur'anın Doğruluğu :9-24

 

011.09-         Andolsun, Biz İnsan’a tarafımızdan bir Rahmet tattırıp sonra bunu kendisinden alsak, kuşkusuz o Umudunu kesmiş bir Nankör’dür artık.

011.10-         Ve Andolsun, kendisine dokunan bir Sıkıntı’dan sonra, ona bir Nimet taddırsak, elbette: "Kötülükler Ben’den gidiverdi" der. Çünkü o, Şımarık’tır, Böbürlenen’dir.

011.11-         Sabredenler ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar başka. İşte, Bağışlanma ve Büyük Ecir bunlarındır.

011.12-         Şimdi Onlar’ın: "O'na bir Hazine indirilmeli veya O’nunla birlikte bir Melek gelmeli değil miydi?" demeleri dolayısıyla Göğsün daralıp Sana Wahyolunanlar’dan bir kısmını mı terkedeceksin? Sen yalnızca bir Uyaran'dır. Allah Herşey’e Wekil'dir.   

011.13-         Yoksa: "O’nu kendisi  uydurdu" mu diyorlar? De ki: Haydi Siz, Yalan üzere uydurulmuş olarak onun benzeri On Sure getirin ve eğer Doğrusözlü iseniz, Allah'tan başka Güç etirdiklerinizi de çağırın.

011.14-         Eğer buna rağmen Size Cevap vermezlerse, artık biliniz ki, O, gerçekten Allah'ın İlmi’yle indirilmiştir ve O'ndan başka İlah yoktur. Öyleyse artık, Siz Teslim oldunuz mu?

011.15-         Kim Dünya Hayatı’nı ve O’nun Çekiciliğini isterse, Onlar’a yapıp ettiklerini onda Tastamam öderiz ve Onlar bunda Hiçbir Eksikliğe uğratılmazlar.

011.16-         İşte bunların, Ahiret'te kendileri için Ateş'ten başkası yoktur. Onlar’ın onda bütün işledikleri boşa çıkmıştır ve yapmakta oldukları Şeyler de Geçersiz olmuştur.

011.17-         Rabb'inizden Apaçık bir Belge üzerinde bulunan, O’nu yine O’ndan bir Şahid izleyen ve O’ndan önce de bir Önder ve Rahmet olarak Musa'nın Kitab'ı bulunan Kimse gibi midir? İşte Onlar, buna inanırlar. Bölükler’den biri O’nu inkar ederse, Ateş O’na waadedilen Yer’dir. Öyleyse, bundan Kuşku da olma. Çünkü o, Rabb'inden olan bir Haqq’tır. Ancak İnsanlar’ın Çoğunluğu inanmazlar.

011.18-         Allah'a karşı Yalan yere İftira uydurandan daha Zalim kim’dir? İşte bunlar, Rabb'lerine sunulacaklar ve Şahidler: "Rabb'lerine karşı Yalan söyleyenler bunlardır" diyecekler. Haberiniz olsun, Allah'ın Laneti Zalimler’in üzerinedir.

011.19-         Bunlar, Allah'ın Yolu’ndan engelleyenler ve O’nda Çarpıklık arayanlardır. Onlar, Ahiret'i de tanımayanlardır.

011.20-         Bunlar O'nu Arz’da Aciz bırakacak değildir ve bunların Allah'tan başka Weliler’i de yoktur. Azab Onlar için kat kat artırılır. Bunlar İşitme’ye Güç yetirmezlerdi ve görmezlerdi de.

011.21-         İşte Bunlar kendilerini Hüsran’a uğratanlardır ve Yalan olarak uydurmakta oldukları Onlar’dan uzaklaşmıştır.

011.22-         Elbette bunlar, Ahiret'te en çok Hüsran’a uğrayanlar’dır.

011.23-         İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar ve Rabb'lerine Qalbler’i Tatmin bulmuş olarak bağlananlar. İşte bunlar da Bahçe Halkı’dırlar. Onda Temelli kalacaklardır.

011.24-         Bu iki Gurub’un Örneği; Kör ve Sağır ile gören ve işiten gibidir. Misal olarak bunlar Eşit olur mu? Yine de tezekkür etmeyecek misiniz?

 

III Nuh :25-35

 

011.25-         Andolsun Biz Nuh'u Qawm’ine gönderdik. "Ben Sizin için Apaçık bir Uyarıcı'yım."

011.26-         "Allah'tan başkasına Kulluk etmeyin. Ben Sizin için Acıklı bir Gün’ün Azabından korkmaktayım."

011.27-         Qawm’inden, Küfredenler’in Önde gelenleri’nden olan çevresi: "Biz Seni yalnızca Bizim gibi bir Beşer’den başkası görmüyoruz, Sana Sığ Görüşlü olan Aşağılıklarımız’dan başkasının uyduğunu görmüyoruz ve Sizin Bize bir Üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, Biz Sizi Yalancılar sanıyoruz." dedi.

011.28-         Dedi ki: "Ey Qavm’im, görüşünüz nedir? Eğer Ben Rabb'imden Apaçık bir Belge üzerinde isem ve Rabb'im Bana kendi katından bir Rahmet vermiş de, Sizin Gözleriniz’den saklı tutulmuşsa? Siz bunu istemiyorken Biz Sizi buna zorlayacak mıyız?"

011.29-         Ey Qavm’im, Ben Siz’den buna karşılık bir Mal istemiyorum. Benim Ecrim, yalnızca Allah'a aiddir. Ben İman edenler’i kovacak değilim. Onlar gerçekten Rabb'lerine kavuşacaklardır. Ancak Ben Sizi, Cahillik etmekte olan bir Qawim görüyorum."

011.30-         "Ey Qavm’im, Ben Onlar’ı kovarsam, Allah'tan Bana kim Yardım edecek? Hiç düşünmez misiniz?"

011.31-         Ben Size Allah'ın Hazineler’i yanımdadır demiyorum, Gayb’ı da bilmiyorum.  Melek olduğumu da söylemiyorum ve Gözler’inizin Aşağılık gördüklerine, Allah kesin olarak Onlar’a bir Hayır vermez de demiyorum. Nefisler’inizde olanı Allah daha iyi bilir. Bu durumda gerçekten o zaman Zalimler’denimdir."

011.32-         Dediler ki: "Ey Nuh, Bizim’le tartıştın, bu Tartışma da ileri de gittin. Eğer Doğru söylüyorsan Bize wadettiğini  getir."

011.33-         Dedi ki: "Eğer dilerse,  O’nu Size Allah getirir ve siz Aciz bırakacak değilsiniz."

011.34-         "Eğer Allah Sizi azdırmayı dilemişse, Ben Size Öğüt vermek istesem de Size Yarar’ı olmaz. O sizin Rabb'inizdir ve O'na döndürüleceksiniz."

011.35-         Onlar: "Bunu  kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer Ben O’nu uydurduysam, Günah’ım Bana aittir. Ama Ben, Sizlerin Suç olarak işlemekte olduklarınızdan Uzağım."

 

IV  Nuh'un Düşmanları :36-49

 

011.36-         Nuh'a wahyedildi: "Gerçekten İman edenler’in dışında, Kesinlikle kimse inanmayacak. Şu halde Onlar’ın işlemekte olduklarından dolayı üzülme."

011.37-         "Bizim gözetimimiz altında ve Wahyimizle Gemi’yi imal et. Zulme sapanlar konusunda da Bana Hitap’da bulunma. Çünkü Onlar boğulacaklardır."

011.38-         Gemi’yi yapmaktaydı. Qawm’inin Önde gelen çevresi kendisine her uğradığında onunla Alay ediyordu. O: "Eğer Bizim’le Alay ederseniz, Alay ettiğiniz gibi Biz de Sizler’le Alay edeceğiz" dedi.

011.39-         "Artık Siz, ilerde bileceksiniz. Aşağılatıcı Azab kime gelecek ve Sürekli Azab kimin üstüne çökecek."

011.40-         Sonunda emrimiz geldiğinde ve Tandır da Feveran ettiği zaman, dedik ki: "Her birinden İkişer Çift ile aleyhlerinde Söz geçmiş olanlar dışında, Aile’ni ve İnananlar’ı O’na yükle." Zaten O’nunla birlikte çok azından başkası inanmamıştı.

011.41-         Dedi ki: "O'na binin. O'nun Yüzmesi de, Demir atması da Allah'ın Adı’yladır. Şüphesiz Benim Rabb'im Gafur'dur, Rahim'dir."

011.42-         (Gemi) Onlar’la Dağlar gibi Dalga içinde yüzmekteyken Nuh, bir kenara çekilmiş olan Oğlu’na seslendi : "Ey Oğlum bizimle birlikte bin ve Kafirler’le birlikte olma."

011.43-         Dedi ki: "Ben bir Dağ’a sığınacağım, o Beni Su’dan korur." Dedi ki: "Bugün Allah'ın Emri’nden, Esirgeyen olan’dan başka bir Koruyucu yok’tur." Ve ikisinin arasına Dalga girdi, böylece O da Boğulanlar’dan oldu.

011.44-         Denildi ki: "Ey Yer, Su’yunu yut ve ey Gök, Sen de tut." Su çekildi, İş bitiriliverdi, Cudi üzerinde durdu ve Zalimler Topluluğu’na da: "Uzak olsunlar" denildi.

011.45-         Nuh, Rabb'ine seslendi. Dedi ki: "Rabb'im, elbette Benim Oğlum Aile’mdendir ve Senin Waadin de doğrusu Haq’tır. Sen Hakimler’in Hakimi’sin."

011.46-         Dedi ki: Ey Nuh, Kesinlikle O Senin Aile’nden değildir. Çünkü O ,Salih olmayan bir İş yapmıştır. Öyleyse üzerinde Bilgin olmayan Şey’i Ben’den isteme. Gerçekten Ben, Cahiller’den olmayasın diye Sana öğüt veriyorum."

011.47-         Dedi ki: Rabb’im, Bilgim olmayan Şey’i Sen’den istemekten Sana sığınırım. Ve eğer Beni bağışlamaz ve Beni esirgemezsen, Hüsran’a uğrayanlar’dan olurum."

011.48-         "Ey Nuh" denildi. "Sana ve Seninle birlikte olan Ümmetler üzerine Biz’den Selam ve Bereketler’le in. Ümmetler’i de yararlandırılacağız, Sonra Onlar’a Biz’den acıklı bir Azab dokunacaktır."

011.49-         Bunlar, Sana wahyettiğimiz Gayb Haberleri’ndendir. Bunları Sen ve Qawm’in bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz Aqıbet Muttaqiler’indir.

 

V            Hud ile kavmi Ad :50-60

 

011.50-         Ad'a da Kardeşler’i Hud'u (gönderdik). Dedi ki: "Ey Qavmim, Allah'a kulluk edin, Sizin O'ndan başka İlahınız yok’tur. Siz Yalan olarak (ilahlar) düzenler’den başkası değilsiniz."

011.51-         "Ey Qawm’im, Ben bunun karşılığında Siz’den hiç bir Ücret istemiyorum. Benim Ücret’im, Beni Yaratan’dan başkasına ait değildir. Aqletmeyecek misiniz?"

011.52-         "Ey Qawm’im, Rabb'inizden Bağışlanma dileyin, sonra O'na tewbe edin. Üstünüze Gök’ten Sağanak yağdırsın ve Gücünüze Güç katsın. Suçlular olarak Yüz çevirmeyin,"

011.53-         "Ey Hud" dediler. Sen Bize Apaçık bir Belge ile gelmiş değilsin ve Biz de Senin Sözünle İlahlar’ımızı terketmeyiz. Sana inanacak da değiliz."

011.54-         "Biz: " Bazı İlahlar’ımız Seni çok Kötü çarpmıştır (deriz) başka bir şey demeyiz." De ki: "Allah'ı şahid tutarım, Siz de Şahidler olun ki, gerçekten Ben, bizin Şirk katmakta olduklarınızdan Uzağım."

011.55-         "O'nun dışındaki (ilahlardan). Artık Siz Bana, Toplu olarak dilediğiniz Tuzağı kurun, sonra Bana süre de tanımayın!"

011.56-         "Ben gerçekten, Benim de Rabb'im, Sizin de Rabb'iniz olan Allah'a tewekkül ettim. O'nun Alnından yakalayıp denetlemediği Debelenmekte olan bir Şey yok’tur. Elbette Benim Rabb'im, Dosdoğru bir Yol üzerindedir."

011.57-         "Buna rağmen Yüz çevirirseniz, artık Size kendisiyle gönderildiğim Şey’i tebliğ ettim. Rabb'im de Siz’den başka bir Qawm’i getirir. Siz O’na hiçbir Zarar veremezsiniz. Doğrusu Benim Rabb'im, Herşey’i Koruyan'dır."

011.58-         Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir Rahmet ile Hud'u ve O’nunla birlikte İnananlar’ı kurtardı. Onlar’ı Ağır bir Azab’tan kurtardık.

011.59-         İşte Ad. Rabb'lerinin Ayetleri’ni tanımayıp reddettiler. O'nun Elçiler’ine isyan ettiler ve her İnatcı Zorba’nın ardınca yürüdüler.

011.60-         Ve bu Dünya’da da, Qıyamet Günü'nde de Lanet’e uğratıldılar. Haberiniz olsun, gerçekten Ad, Rabb'lerine küfrettiler, Haberiniz olsun Hud Qavmi Ad (rahmetten) uzaklaştırıldı.

 

VI  Semud Kavmi ve Salih :61-68

011.61-         Semud'a da Kardeşler’i Salih'i. Dedi ki: "Ey Qavm’im, Allah'a Kulluk edin, Sizin O'dan başka İlahınız yok’tur. O Siz’i Yer’den (arz ) yarattı ve O’nda Sizi Ömür geçirenler kıldı. Öyleyse O'ndan Bağışlanma dileyin. Sonra O'na tewbe edin. Elbette benim Rabb'im, Yakın olan’dır, (duaları) Qabul eden’dir."

011.62-         Dediler ki: "Ey Salih, bundan önce Sen içimizde kendisinden umulan biri’ydin. Atalar’ımızın kulluk ettiklerine  kulluk etmekten Sen Bizi engelleyecek misin? Doğrusu Biz, Senin Bizi favet ettiğin Şey’den Kuşku verici bir Tereddüt içindeyiz."

011.63-         Dedi ki: "Ey Qavm’im, Görüş’ünüz nedir? Eğer Ben Rabb'imden Apaçık bir Belge üzerindeysem ve Bana tarafından bir Rahmet vermişse, bu durumda da O'na isyan edecek olursam Allah'a karşı Bana kim Yardım edecektir? Şu halde Gayb’ımı artırmaktan başka Bana (yarar) sağlayamayacaksınız."

011.64-         "Ey Qavm’im, Size işte bir Ayet olarak Allah'ın Devesi. O’nu serbest bırakın. Allah'ın Arz’ında yesin. O’na Kötülükle dokunmayın. Yoksa Sizi Yakın bir Azab sarıverir."

011.65-         Fakat O’nu öldürdüler. Dedi ki: Yurd’unuzda Üç Gün daha yararlanın. Bu yalanlanmayacak bir Vaad’dir."

011.66-         Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir Rahmet’le Salih'i ve O’nunla birlikte İman edenler’i o Gün’ün Aşağılatıcı Azab’ından kurtardık. Doğrusu Senin Rabb'in Aziz'dir.

011.67-         O Zulmedenler’i dayanılmaz bir Ses sarıverdi ve kendi Yurtlar’ında Dizüste çökmüş olarak sabahladılar.

011.68-         Sanki orda hiç Refah içinde yaşamamışlar gibi. Haberiniz olsun, Semud gerçekten Rabb'lerine küfretmişlerdi. Haberiniz olsun Semud uzaklaştırıldı.

 

VII            İbrahim'e  ve Lut'a Melekler'in Gelmesi: 69-83

 

011.69-         Andolsun Elçilerimiz İbrahim'e Müjde ile geldikleri zaman: "Selam" dediler. O da: "Selam" dedi ve hemen gecikmeden Kızartılmış bir Buzağı getirdi.

011.70-         Ellerinin O’na uzanmadığını görünce hoşlanmadı ve içine bir tür Korku düştü. Dediler ki: "Korkma.  Biz Lut Qawmi’ne gönderildik."

011.71-         Karısı da Ayaktaydı, bunun üzerine güldü. Biz de O’na İshaq'ı,  İshaq'ın arkasından da Ya’qub'u müjdeledik.

011.72-         "Vay bana" dedi. "Ben kocamış bir Kadın iken ve şu Kocam da İhtiyar iken doğuracak mıyım? Gerçekten bu, Şaşırtıcı bir şey!"

011.73-         Dediler ki: "Allah'ın Emri’ne mi şaşıyorsun? Allah'ın Rahmeti ve Bereketleri Sizin üzerinizdedir, Ey Ev Halkı şüphesiz o Hamid'dir, Mecid'dir."

011.74-         İbrahim'den Korku gittiği ve O’na Müjde geldiği zaman, Lut Qawmi konusunda bizimle çekişip Tartışmalar’a giriyordu.

011.75-         Doğrusu İbrahim, Yumuşak Huylu, oldukca Duyarlı ve Gönül’den yönelen biriydi.

011.76-         "Ey İbrahim, bundan vazgeç. Çünkü gerçek şu ki, Rabb'inin Emri gelmiştir ve gerçekten Onlar’a geri çevrilmeyecek bir Azab gelmiştir."

 

                 Lut'a Meleklerin Gelmesi

 

011.77-         Elçilerimiz  Lut'a geldiği zaman, Onlar’dan dolayı kaygılandı,  Göğsünü bir Sıkıntı bastı ve: " Bu, oldukca Zorlu bir Gün" dedi.

011.78-         Qawmi O’na doğru koşarak geldi, Onlar daha önceden Kötülükler işlemekteydiler. "Ey Qavm’im" dedi. "İşte Benim Kızlar’ım, bunlar Sizler için daha Temiz’dir. Artık Allah'tan korkun ve Beni Misafirim önünde Küçük düşürmeyin. İçinizde hiç Dengeli olan bir Adam yok mu?"

011.79-         Dediler ki: "Andolsun, Senin Kızlar’ın da Bizim Haq’tan bir Şeyimiz olmadığını Sen de bilmişsindir. Bizim ne istemekte olduğumuzu gerçekte Sen biliyorsun."

011.80-         Dedi ki: Size yetecek Güc’üm olsaydı veya Sağlam bir yer’e sığınabilseydim."

011.81-         Dediler: "Ey Lut, Biz Rabb'inin Elçileri’yiz. Onlar Sana Kesin olarak ulaşamazlar. Gece’nin bir Parçasında Aile’nle birlikte yürü. Sakın hiçbiriniz dönüp Arkasına bakmasın. Fakat Senin Karı’n başka. Çünkü Onlar’a isabet edecek olan, O’na da isabet edecektir. Onlar’a Wadolunun Sabah vakti’dir. Sabah da Yakın değil mi?"

011.82-         Böylece Emrimiz geldiği zaman, Üstünü Altına çevirdik ve üzerlerine Balçık’tan Pişirilmiş, İstif edilmiş Taşlar yağdırdık.

011.83-         Rabb'inin katında belli bir Biçim’e sokulmuş, damgalanmış olarak. Bunlar Zalimler’den uzak değildir.

 

VIII          Medyen ve Şuayb: 84-95







011.84-         Medyen'e de Kardeşler’i Şuayb'ı. Dedi ki: "Ey Qavm’im, Allah'a Kulluk edin. Sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Ölçü’yü ve Tartı’yı eksik yapmayın. Gerçekten Ben, Sizi Bolluk içinde görüyorum. Doğrusu Ben, Sizi Çevepevre kuşatacak olan bir Gün’ün Azabı’ndan korkuyorum."

011.85-         "Ey Qawm’im, Ölçü’yü ve Tartı’yı Adalet’i gözeterek tam tutun ve İnsanlar’ın Eşyası’nı Değer’den düşürüp eksitmeyin ve Arz’da Fesatcılar olarak Karışıklık çıkarmayın."

011.86-         Eğer Mü'min’seniz, Allah'ın bıraktığı Sizin için daha Hayırlı’dır. Ben, Sizin üzerinizde bir Gözetleyici değilim."

011.87-         Dediler ki:" Ey Şuayb Atalar’ımızın kulluk ettiklerini bırakmamızı ya da Mallar’ımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi Senin Salat’ın mı emrediyor? Çünkü Sen gerçekte Yumuşak Huylu,  Reşid biri’sin."

011.88-         Dedi ki: "Ey Qawm’im Görüş’ünüz nedir? Ya Ben Rabbi’mden Apaçık bir Belge üzerinde isem ve O'da Beni kendisinden Güzel bir Rızıq ile rızıqlandırmışsa? Ben Size yasakladığım Şey’le Size aykırı düşmek istemem. Benim istediğim, Güc’üm oranında yalnızca Islah etmektir. Benim Başarım ancak Allah iledir. O'na tewekkül ettim ve O'na içten yönelirim.

011.89-         "Ey Qawm’im, Bana karşı gelişiniz, sakın Nuh Qawmi’nin ya da Hud Qawmi’nin veya Salih Qawmi’nin başlarına gelenlerin bir benzerini size isabet ettirmesin. Üstelik Lut Qawmi de Size pek uzak değil."

011.90-         "Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tewbe edin. Gerçekten Benim Rabb'im, Esirgeyen’dir, Seven'dir."

011.91-         "Ey Şuayb" dediler. "Senin söylediklerinin çoğunu Biz kavrayamıyoruz. Doğrusu Biz Seni içimizde Zayıf da görüyoruz. Eğer Yakın çevren olmasaydı, gerçekten Biz Seni Taş’a tutar öldürürdük . Sen Bize karşı Aziz değilsin."

011.92-         Dedi ki: "Ey Qawm’im, Sizce Benim Yakın Çevrem, Allah'tan daha mı Üstün’dür ki, O'nu arkanızda unutuvermiş bir Şey edindiniz? Elbette benim Rabb'im, yapmakta olduklarınızı Kuşatan'dır.

011.93-         "Ey Qawm’im, bütün yapabileceklerini yapın, kuşku yok, Ben de yapacağım. Kime Aşağılatıcı Azab gelecek ve Yalancı kim’dir,  Yakında bileceksiniz.  Siz gözetleyip durun, Ben Sizinle birlikte gözetleyeceğim."

011.94-         Emr’imiz geldiği zaman, tarafımızdan bir Rahmet’le Şuayb'ı ve O’nunla birlikte İnananlar’ı kurtardık, O Zulmedenler’i dayanılmaz bir Şey sarıverdi de kendi Yurtlarında Dizüste çökmüş olarak sabahladılar.

011.95-         Sanki orda hiçbir Refah içinde yaşamamışlar gibi, Haberiniz olsun Semud'a nasıl bir Uzaklık verildiyse Medyen'de uzaklaştırıldı.

 

IX  Suçluların Cezası :96-109

 

011.96-         Andolsun Musa'yı Ayetler’imizle ve Apaçık olan İspatlayıcı bir Delil’le gönderdik.

011.97-         Fir'awn'a ve O’nun Önde gelen çevresi’ne. Onlar Fir'awn'ın Emri’ne uymuşlardı. Oysa Fir'awn'ın Emri İrşad edici değildi.

011.98-         O, Qıyamet Günü Qawm’inin Önderliği’ne geçer, böylece Onlar’ı Ateş’e götürmüş olur. Sonunda vardıkları Yer,  ne Kötü bir Yer’dir.

011.99-         Onlar burda da,  Qıyamet Günü'nde de Lanet’e uğratıldılar. Verilen Bağış ne kötü bir Bağış’tır.

 

011.100-       Bunlar Sana Doğruhaber olarak aktardığımız Kuşaklar’ın Haberleri’dir. Onlar’ın kimi ayakta kalmış kimi de Biçilmiş Ekin gibidir.

011.101-       Biz Onlar’a zulmetmedik, ancak Onlar kendi Nefisler’ine zulmettiler. Böylece Rabb'inin Emri geldiği zaman, Allah'ı bırakıp da Dua ettikleri İlahları, Onlar’a hiç bir Şey sağlayamadı. Qayıplarını artırmaktan başka bir işe yaramadı.

011.102-       Onlar zulmetmektelerken Ülkeler’i yakaladığı zaman Rabb'inin Yakalayıvermesi işte böyledir. Gerçekten O'nun Yakalayıvermesi pek Acıklı pek Şiddetli’dir.

011.103-       Ahiret Azabı’ndan korkan için bunda Kesin Ayetler vardır. O, bütün İnsanlar’ın kendisinde Toplanacağı bir Gün’dür ve o gözlemlenebilen bir Gün’dür.

011.104-       Biz onu Sayılı bir Süre’nin (ecel) dışında ertelemeyiz.

011.105-       (Saatin) geleceği Gün’de, O'nun İzni olmaksızın, Hiçkimse Söz söyleyemez. Artık Onlar’dan kimi Şakiy,  kimi Said’dir.

011.106-       Mutsuz olanlar Ateş'tedirler, Onlar için onda Solumalar vardır.

011.107-       Onlar, Rabb'lerinin dilemesi dışında Gökler ve Yer sürüp gittikce orda Temelli kalacaklardır. Çünkü Rabb'in,  gerçekten dilediğini yapandır.

011.108-       Said olanlar’da, artık Onlar Cennet’tedirler. Rabb'inin dilemesi dışında Gökler ve Yer sürüp gittikce, orda Temelli kalacaklardır. Bu kesintisi olmayan bir Ata'dır.

011.109-       Artık Onlar’ın Kulluk ettikleri Şeyler konusunda sakın Kuşku’da olma. Daha önceleri, Atalar’ı nasıl kulluk ediyorsalar, bunlar da ancak böyle kulluk ediyorlar. Kuşkuşuz Biz, Onlar’ın Paylarını eksiltmeksizin Onlar’a ödeyecek olanlarız.

 

X   Mükafat ve Ceza: 110-122

 

011.110-       Andolsun, Musa'ya Kitab'ı verdik. O'nda Anlaşmazlığa düşüldü. Eğer Rabb'inden bir Söz geçmiş olmasaydı, elbette aralarında hükmedilmiş olacaktı. Gerçekten bunlar Bu'ndan  yana Kuşku verici bir tereddüt içindedirler.

011.111-       Elbette Senin Rabb'in, Onlar’dan Tümü’ne yapıp ettiklerini ödeyecektir. Çünkü O, yaptıklarından Haberdar'dır.

011.112-       Seninle birlikte Tewbe edenler’le birlikte emrolunduğun gibi Dosdoğru davran. Ve azıtmayın. Çünkü O, yapmakta olduklarınızı Gören'dir.

011.113-       Zulmedenler’e meyletmeyin, yoksa size Ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka Velileriniz  yoktur, sonra Yardım da göremezsiniz.

011.114-       Gündüzün iki Tarafında ve Gece’nin Yakın Saatlerinde Salat’ı kıl. Şüphesiz İyilikler Kötülükler’i giderir.  Bu öğüt alanlar’a bir öğüt (zikr)dir.

011.115-       Ve sabret. Gerçekten Allah, İyilik yapanlar’ın Ecrini zayi etmez.

011.116-       Sizden önceki Kuşaklar’dan  Arz’da Fesad’ı önleyecek Fazilet Sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Onlar’dan kurtardığımız pek az. Zulmedenler ise, içinde bulundukları Refah’ın Peşi’ne düştüler. Onlar Mücrimler’di.

011.117-       Halkı, Islah eden kimseler iken, senin Rabb'in o ülkeleri helak edecek değildi.

011.118-       Eğer Rabb'in dileseydi, İnsanlar’ı elbette tek bir Ümmet kılardı. Oysa Onlar Anlaşmazlığı sürdürmektedirler.

011.119-       Rabb'inin Rahmet ettikleri dışında. Onlar’ı bunun için yarattı. Böylece Rabb'inin Sözü tamamalanıp gerçekleşmiştir:  "Andolsun  Cehennem’i Cinler’den ve İnsanlar’dan, Onlar’ın Tümü’nden dolduracağım."

011.120-       Sana Elçiler’in Haberleri’nden Qalbini kendisiyle sağlamlaştıracak Doğru Haberler aktarıyoruz. Bunda da Sana Haq ve Mü'minler’e bir Öğüt ve Uyarı gelmiştir.

011.121-       İman etmeyenler’e de ki: "Yapabileceğinizi yapın,  kuşkusuz Biz de yapacağız."

011.122-       Ve gözleyip durun,  gerçekten Biz de gözleyip durmaktayız."

011.123-       Gökler’in ve Yer’in Gayb’ı Allah'ındır. Bütün İşler O'na döndürülür. Öyleyse O'na Kulluk edin ve O'na tewekkül edin. Senin Rabb'in yapmakta olduklarınızdan Habersiz değildir.

 

 

 

Tertil I      Tertil II          Tertil III         Tertil IV         Tertil V          

Tertil VI   Tertil VII        Tertil VIII      Tertil IX         Tertil X

Tertil XI   Tertil XII        Tertil XIII

 

Medenî   Sureler  

 

Qur'anu'l Hakîm (Qur'ane'n A'rabiyyen)