I İki Kıble Peygamberi :1
017.01- Bir
kısım Ayetlerimizi kendisine göstermek için, Kulunu bir Gece Mescid-i
Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aqsa'ya götüren.
Gerçekten O İşiten'dir, Gören'dir.
II Musevilerin Tarihi :2-10
017.02- Musa'ya Biz Kitap verdik ve
"Benden başka Wekil edinmeyin" diye O'nu İsrailoğulları için Klavuz
kıldık."
017.03- Nuh ile birlikte
taşıdıklarımızdan bir Kuşak. Elbette o,
Şükreden bir Kuldu.
017.04- Kitap'da
İsrailoğullarına
şu Hükmü verdik: "Elbette Siz Arzda iki defa fesat çıkaracaksınız ve
oldukca Kibirli bir Yükselişle
elbette kibirlenip yükseleceksiniz.
017.05- Nitekim
o ikiden ilk Waid geldiği zaman, oldukca Zorlu olan
Kullarımızı üzerinize gönderdik de Evlerin aralarına
kadar girip Casusluk-ettiler. Bu yerine getirilmiş bir Waiddi.
017.06- Sonra
Onlara karşı Size Tekrar Güç verdik, Size Mallar ve Çocuklarla
Yardım ettik ve Topluluk olarak da Sizi sayıca çok kıldık.
017.07- Eğer
İyilik ederseniz kendi Nefsinize İyilik etmiş olursunuz ve
eğer Kötülük ederseniz o da aleyhinizedir. Sonuncu Waad geldiği zaman
Yüzlerinizi Kötü duruma soksunlar, Birincisinde ona girdikleri gibi Mescid'e
girsinler ve Ele geçirdiklerini darmadağın edip mahvetsinler.
017.08- Umulur
ki, Rabb'iniz Size Merhamet eder, fakat Siz dönerseniz Biz de döneriz. Biz
Cehennemi Kafirler için bir Kuşatma yeri kıldık.
017.09- Elbette
bu Qur'an, en Doğru Yola iletir ve Salih Çalışmalarda bulunan
Mü'minlere, Onlar için gerçekten Büyük bir Ecir olduğunu müjdele.
017.10- Ve
elbette, Ahiret'e inanmayanlara, Onlar için de Acıklı bir Azab
hazırlamışızdır.
III Amellerin Sonuçları: 11-21
017.11- İnsan
Hayra dua ettiği gibi, Şerre de dua etmektedir. İnsan, Pek
Acelecidir.
017.12- Biz
Geceyi ve Gündüzü iki Ayet kıldık, Gece Ayetini sildik de
Rabb'inizden bir Fadl aramanız, Yılların
Sayısını ve Hesabı öğrenmeniz için Gündüzün Ayetini
Aydınlatıcı kıldık. Biz, Herşeyi yeterince
açıkladık.
017.13- Biz
Her İnsanın işlediklerini (/ (talih) Kuşunu) , kendi
Boynuna doladık. Qıyamet
Günü'nde Onun için açılmış olarak önüne konacak bir Kitap
çıkarırız.
017.14- "Kendi
Kitabını oku, Bugün Nefsin Senden Hesap Sorucu olarak Sana
yeter."
017.15- Kim
Hidayete ererse, kendi Nefsi için Hidayete erer, kim de saparsa kendi
aleyhine sapar. Hiçbir Günahkar, bir başkasının Günah Yükünü
yüklenmez. Biz, bir Elçi gönderinceye kadar Azab edici değiliz.
017.16- Biz,
bir Ülkeyi Helak etmek istediğimiz zaman, Onun Varlık-güç Sahibi
Önde gelenlerine emrederiz, böylelikle Onlar onda Fesat çıkarırlar.
Artık Onun üzerine Söz Haqq olur da, Onu Kökünden Darmadağın
ederiz.
017.17- Biz,
Nuh'tan sonra nice Kuşakları Yıkıma
uğrattık. Kullarının Günahlarını Haber
alıcı, Görücü olarak Rabb'in yeter.
017.18- Kim
Acele olanı isterse, onda Ona isteklerimizden dilediğimizi
çabuklaştırırız, sonra da Ona Cehennemi Yurd
kılarız. Ona Kınanmış ve Kovulmuş olarak girer.
017.19- Kim
de Ahiret'i ister ve bir Mü'min olarak ciddi bir Çaba göstererek Ona
çalışırsa, işte böylelerinin Çabası Şükre
şayandır.
017.20- Hepsine,
Onlara da bunlara da Rabb'inin İhsanından artırarak veririz.
Rabb'inin İhsanı kesilmiş değildir.
017.21- Onlardan
bir kısmını bir kısmına üstün tuttuğumuzu gör.
Elbette Ahiret, Dereceler bakımından daha Büyüktür, Üstünlük
bakımından da daha Büyüktür.
IV İyilik Yaptıran Ahlaki Esaslar:
23-30
017.22- Allah
ile beraber başka İlahlar edinme, yoksa Kınanmış ve
kendi başına bırakılmış olursun.
017.23- Senin
Rabb'in, O'ndan başkasına kulluk etmemenizi ve Anne-babaya
İyilikle davranmayı emretti. Şayet Onlardan biri veya ikisi
Senin yanında Yaşlılığa ulaşırsa Onlara :
"Öf" bile deme ve Onları azarlama, Onlara Güzel Söz söyle.
017.24- Onlara
Düşkünlükten dolayı Alçakgönüllülük Kanadını ger ve de
ki: "Rabb'im, Onlar Beni Küçükken nasıl terbiye ettilerse Sen de
Onları esirge."
017.25- Rabb'imiz,
Sizin içinizdekini daha İyi bilir. Eğer Siz Salih olursanız,
elbette O da, yönelip dönenleri bağışlar.
017.26- Aqrabaya
Haqqını ver, Yoksula ve Yolda kalmışa da. İsraf
ederek saçıp savurma.
017.27- Çünkü
saçıp savuranlar, Şeytanın Kardeşleri
olmuşlardır. Şeytan ise Rabb'ine karşı
Nankördür.
017.28- Eğer
Rabb'inin ummakta olduğun bir Rahmeti beklerken Onlara Sırt
çevirecek olursan, bu durumda Onlara Yumuşak Söz söyle.
017.29- Elini
Boyunda bağlanmış olarak kılma, büsbütün de Açık
tutma. Sonra kınanır, Hasret içinde kalırsın.
017.30- Elbette
Senin Rabb'in, Rızqı dilediğine genişletir, yayar ve
daraltır. Gerçekten O, Kullarından Haberdar'dır, Gören'dir.
V Fenalıktan sakındıran ahlaki
esaslar :31-40
017.31- Yoksulluk
endişesiyle Çocuklarınızı öldürmeyin, Onlara da, Size de
Biz Rızıq veririz. Elbette, Onları öldürmek Büyük bir
Hatadır.
017.32- Zinaya
yaklaşmayın, elbette o Fahşadır ve Kötü bir Yoldur.
017.33- Haqlı
bir neden olmaksızın Allah'ın haram kıldığı
bir Kimseyi öldürmeyin. Kim Mazlum olarak öldürülürse Onun Welisine Yetki
vermişizdir, O da Öldürme de Ölçüyü taşırmasın. Çünkü, O
gerçekten Yardım görmüştür.
017.34- Erginlik
Çağına erişinceye kadar, O da en Güzel bir Tarz olması
dışında Yetimin Malına yaklaşmayın. Ahde Wefa
edin. Çünkü Ahid bir Sorumluluktur.
017.35- Ölçtüğünüz
zaman Ölçüyü tam tutun ve Dosdoğru bir Tartıyla tartın, bu,
daha Hayırlıdır ve Sonuç bakımından daha Güzeldir.
017.36- Hakkında
Bilgin olmayan Şeyin ardına düşme. Çünkü Kulak, Göz ve Qalb
bunların hepsi Ondan Sorumludur.
017.37- Yeryüzünde
böbürlenerek yürüme, çünkü Sen ne Yeri yarabilirsin, ne Dağlara boyca
ulaşabilirsin.
017.38- Bütün
bunlar, Kötülüğü olan, Rabb'inin katında da Hoş
olmayanlardır.
017.39- Bunlar,
Rabb'inin Sana Hikmet olarak wahyettiği Şeylerdir. Rabb'in ile beraber başka İlahlar kılma,
yoksa Yerilmiş, Kovulmuş olarak Cehenneme
bırakılırsın.
VI Kafirlerin Katı Yürekliliği :41-52
017.40- Rabb'iniz
Size Erkekleri seçti de Meleklerden Dişileri mi edindi? Gerçekten Siz Büyük bir Söz söylemektesiniz.
017.41- Andolsun,
Biz bu Qur'an'da Çeşitli Açıklamalar yaptık. Öğüt alıp
düşünsünler diye. Oysa bu, Onların daha da
uzaklaşmalarından başkasını artırmıyor.
017.42- De
ki: "Eğer söyledikleri gibi, O'nunla beraber İlahlar
olsaydı, Onlar Arşın Sahibine elbette bir Yol ararlardı.
017.43- O,
Onların dediklerinden Münezzeh, Yüce ve Büyük bir Yükseklikle yüksektir.
017.44- Yedi
Gök, Yer ve bunların içindekiler O'nu tesbih etmektedirler. O'nu Övgü ile
Tesbih etmeyen hiçbir Şey yoktur, ancak Siz Onların Tesbihlerini kavrayamıyorsunuz.
Elbette O, Halim'dir, Bağışlayan'dır.
017.45- Qur'an
okunduğu zaman Seninle Ahiret'e inanmayanların arasında
Görünmez bir Perde kıldık.
017.46- Ve
Onların Qalbleri üzerine Onu kavrayıp anlamalarına Engel
Kabuklar, Kulaklarına da bir Ağırlık koyduk. Sen Qur'an'da
Rabb'ni bir tek olarak andığın zaman, Nefretle kaçarak
gerisin geriye giderler.
017.47- Biz
Onların Seni dinlediklerinde ne için dinlediklerini, Gizli
Konuşmalarında da o Zalimlerin: "Siz büyülenmiş bir
Adamdan başkasına uymuyorsunuz" dediklerini çok iyi biliriz.
017.48- Sana
nasıl Örnekler vererek saptıklarına bir bak, artık
Onların bir Yola güçleri yetmemektedir.
017.49- Dediler
ki: "Biz Kemikler haline geldikten, Toprak olup ufalandıktan sonra
mı gerçekten Biz mi Yeni bir Yaratılışla
diriltileceğiz."
017.50- De
ki: "İster Taş olun, ister Demir,"
017.51- "Ya
da Göğüslerinizde büyümekte olan bir Yaratık." "Bizi kim
geri çevirebilir" diyecekler. De ki: "Sizi İlk defa
yaratan." Bu durumda Sana Başlarını alaylıca
sallayacaklar ve diyecekler ki: "Ne zamanmış o?" De ki:
"Umulur ki pek yakında."
017.52- Sizi
çağıracağı Gün, O'na Övgüyle İcabet edecek pek az bir
Süre kaldığınızı sanacaksınız."
VII Münkirlerin Cezaları: 53-60
017.53- Kullarıma,
Sözün en Güzel olanını söylemelerini, söyle. Çünkü Şeytan
aralarını açıp bozmaktadır. Elbette Şeytan
İnsanın açık bir Düşmanıdır.
017.54- Sizi
en iyi Rabb'imiz bilir, dilerse Size Merhamet eder, dilerse Sizi
azablandırır. Biz Seni Onların üzerine bir Wekil olarak
göndermedik.
017.55- Rabb'in,
Göklerde ve Yerde olan Herkesi en İyi bilir. Andolsun, Biz Nebilerden bir kısmını bir
kısmına tafdil ettik ve Davud'a da Zebur verdik.
017.56- De
ki: "O'nun dışında öne sürdüklerinizi
çağırın, Onlar Sizden ne zararı
uzaklaştırabilirler, ne de dönüştürebilirler.
017.57- Onların
taptıkları da hangisi daha Yakındır diye Rabb'lerine bir
Wesile arıyorlar, O'nun Rahmetini umuyorlar ve Azabından
korkuyorlar. Elbette Senin Rabb'inin Azabı Korkunçtur.
017.58- Hiçbir
Ülke olmasın ki, Qıyamet Günü'nden önce Biz Onu bir
Yıkıma uğratmayalım veya Onu Şiddetli bir Azabla
azablandırmayalım, bu o Kitapda Yazılıdır.
017.59- Bizi
Ayet göndermekten, Öncekilerin onu yalanlamasından başka bir
Şey alıkoymadı. Semud'a Dişi Deveyi görünür olarak
gönderdik, Fakat Onlar bununla zulmetmiş oldular. Oysa Biz Ayetleri ancak
korkutmak için göndeririz.
017.60- Hani
Biz Sana: "Elbette Rabb'in İnsanları çepeçevre
kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz o
Rüyayı İnsanları
denemek için yaptık. Qur'an'da Lanetlenmiş Ağaçı da. Biz
Onları korkutmaktayız. Fakat Onlar da Büyük bir
Azgınlıktan başka bir Şey artırmıyor.
VIII 61-70 Şeytanın
Muhalefeti :61-70
(Bak: Bakara 30-38,
Araf
10-25,
Kehf
50,
Taha
115 )
017.61- Hani
Meleklere: "Adem'e secde
edin" demiştik. İblis'in dışında secde
etmişlerdi. Demişti ki: "Bir Çamur olarak
yarattığın Kimseye Ben secde eder miyim?"
017.62- Demişti
ki: "Şu Bana karşı yücelttiğine bir bak, andolsun,
eğer Bana Qıyamet Günü'ne kadar Süre tanırsan, Onun Soyunu pek
azı dışında kuşkusuz kendime bağlı-kılacağım.
017.63- Demişti
ki: "Git, Onlardan kim Sana uyarsa, elbette Sizin Cezanız
Cehennemdir, Eksiksiz bir Ceza."
017.64- "Onlardan
Güç yetirdiklerini Sesinle Sarsıntıya uğrat, Atlıların
ve Yayalarınla Onların üstüne Yaygara kopar, Mallarda ve
Oğullarda Onlara Ortak ol ve Onlara Waidlerde bulun." Şeytan,
Onlara aldatmadan başka bir Şey wadetmez.
017.65- "Benim
Kullarım, Senin Onlar üzerinde Hiçbir Zorlayıcı Gücün
yoktur." Wekil olarak Rabb'in yeter.
017.66- Sizin
Rabb'iniz, Fadlından aramanız için Denizde Gemileri Sizin için
yürütür. Gerçekten O, Size karşı Merhametli olandır.
017.67- Size
Denizde bir Sıkıntı dokunduğu zaman, O'nun
dışında taptıklarınız kaybolur gider, fakat
Karaya çıkarıp Sizi kurtarınca Sırt çevirirsiniz.
İnsan pek Nankördür.
017.68- Kara
tarafında Sizi Yerin Dibine geçirmeyeceğinden veya üzerinize
Taş Yığınları Yüklü bir Kasırga
göndermeyeceğinden Emin misiniz? Sonra kendinize bir Wekil de
bulamazsınız.
017.69- Veya
Sizi bir kere daha ona gönderip üzerinize kırıp geçiren bir
Fırtına salarak Nankörlük etmeniz nedeniyle Sizi
batırmasına karşı Emin misiniz? Sonra Onun Öcünü Bize
karşı alacak bulamazsınız.
017.70- Andolsun,
Biz Ademoğullarını
yücelttik, Onları Karada ve Denizde taşıdık, Temiz Güzel
Şeylerden rızıqlandırdık, çoğundan bir
üstünlükle Üstün kıldık.
IX Peygamber'in Muhalifleri :71-77
017.71- Her
İnsan Bölüğünü Önderleriyle çağıracağımız
Gün, artık kimin Kitabı Sağelinde verilirse, Onlar
Kitaplarını okuyacaklar ve Onlar, bir bir İplik kadar bile
Haqsızlığa uğratılmayacaklar.
017.72- Kim
bunda Kör ise O, Ahiret'te de Kördür ve Yol bakımından daha
Şaşkın bir Sapıktır.
017.73- Onlar
nerdeyse Sana wahyettiğimizden başkasını Bize karşı
düzüp uydurman için Seni Fitneye düşüreceklerdi, o zaman da Seni Dost
edineceklerdi.
017.74- Eğer
Biz Seni sağlamlaştırmasaydık, andolsun, Sen Onlara Az bir
Şey Eğilim gösterecektin.
017.75- Bu
durumda, Biz Sana Hayatın da kat kat, Ölümün de kat kat taddırırdık.
Sonra Bize karşı bir Yardımcı bulamazdın.
017.76- Neredeyse
Seni bu Yerden çıkarmak için Tedirgin edeceklerdi, bu durumda kendileride
Senden sonra az bir Süreden başka kalamazlar.
017.77- (Bu)
Senden önce gönderdiğimizin bir Sünnetidir. Sünnetimizde bir
Değişiklik bulamazsın.
X Fecr Okuması ve Hakkın galebesi :78-84
017.78- Güneşin
kaymasından Gecenin kararmasına kadar Salatı iqame et,
Fecir Qur'an'ını da. Çünkü
Fecr Qur'an'ı, işte O Şahid olunandır.
017.79- Gecenin
bir kısmında kalk, Sana ait Nafile olarak onunla Salat kıl. Umulur ki Rabb'in Seni
övülmüş bir Maqama ulaştırır.
017.80- Ve
de ki: "Rabb'im, Beni Doğru bir Girdirişle girdir ve Doğru
bir Çıkarılışla çıkar ve katından Bana
Yardımcı bir Quwwet ver."
017.81- De
ki: "Haqq geldi, Batıl yokoldu. Elbette Batıl
Yokolucudur."
017.82- Qur'an'dan
Mü'minler için Şifa ve Rahmet olan Şeyleri indirmekteyiz. Oysa O,
Zalimlere Kayıplardan başkasını arttırmaz.
017.83- İnsana
bir Nimet verdiğimizde sırt çevirir ve yan çizer, Ona bir Şer
dokunduğu zaman da umutsuzluğa yapılır.
017.84- De
ki: "Herkes kendi Yaratılışına göre davranır.
Şu halde kimin daha Doğru Yolda olduğunu Rabb'in daha iyi
bilir."
XI Kur'an'ın Eşsizliği :85-93
017.85- Sana
Ruh'tan sorarlar, de ki: "Ruh, Rabb'imin Emrindendir, Size İlimden
yalnızca az bir Şey verilmiştir."
017.86- Andolsun,
eğer dilersek, Sana wahyettiklerimizi gireriveririz, sonra bunun için Bize
karşı bir Wekil bulamazsın.
017.87- Rabb'in
Rahmetinden başka. Elbette O'nun
Lutfu Senin üzerinde çok Büyüktür.
017.88- De
ki: "Eğer bütün İns ve Cin, bu Qur'an'ın bir benzerini
getirmek üzere toplansa, Onların bir kısmı bir
kısmına destekci olsa bile Onun bir benzerini getiremezler."
017.89- Andolsun,
Biz bu Qur'an'ı Her Örnekten İnsanlar için Çeşitli
Açıklamalarda bulunduk. İnsanların çoğu ise ancak
İnkarda ayak direttiler.
017.90- Dediler
ki: "Bize Yerden Pınarlar fışkırtmadıkca Sana
kesinlikle inanmayacağız."
017.91- "Ya
da Sana ait Hurmalıklardan ve Üzümlerden bir Bahçe olup aralarından
Şarıl Şarıl akan Irmaklar
fışkırtmalısın."
017.92- "Veya
öne sürdüğün gibi Göğü üstünüze parça parça düşürmeli ya da
Allah'ı ve Melekleri karşımıza getirmelisin."
017.93- "Yahut
Altından bir Evin olmalı veya Göğe yükselmesin. Üzerimize
bizim okuyabileceğimiz bir Kitap
indirinceye kadar senin Yükselişine de inanmayacağız. " De
ki: "Rabb'imi yüceltirim, Ben, Elçi olan bir Beşerden
başkası değilim."
XII Peygamber'e karşı koyma :94-100
017.94- Kendilerine
Hidayet geldiği zaman, İnsanları inanmaktan alıkoyan
Şey, Onların: "Allah Elçi olarak bir Beşer mi gönderdi?
" demelerinden başkası değildi.
017.95- De
ki: "Eğer Arzda tatmin bulmuş yürüyen Melekler olsaydı,
Biz de Onlara Gökten bir Elçi olarak elbette Melek gönderirdik.
017.96- De
ki: "Benimle aranızda Şahid olarak Allah yeter, kuşkusuz O,
Kullarından gerçeğiyle Haberdar'dır, Gören'dir."
017.97- Allah,
kimi Hidayete ulaştırırsa, İşte o, Hidayet
bulmuştur, kimi de saptırırsa Onlar için O'nun
dışında asla Weliler bulamazsın. Qıyamet Günü, Biz
Onları yüzükoyun Körler, Dilsizler ve Sağırlar olarak
haşrederiz. Onların Barınma Yerleri Cehennemdir. Ateşi
sukun buldukca, Çılgın Alevini Onlara arttırırız.
017.98- Bu,
elbette, Onların Ayetlerimizi İnkar etmeleri ve: "Biz Kemikler
haline geldikten, Toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten Biz mi
Yeni bir Yaratılışla diriltileceğiz?" demelerine
Karşılık Cezalarıdır.
017.99- Görmüyorlar
mı, Gökleri ve Yeri yaratan Allah, Onların benzerini Yaratmaya
Gücü yeter ve Onlar için de kendisinde şüphe olmayan bir Süre
kılmıştır. Zulmedenler ise ancak İnkarda ayak
direttiler.
17.100- De
ki: "Eğer siz Rabb'iminiz Rahmet Hazinelerine Malik
olsaydınız, bu durumda Harcama Endişesiyle gerçekten
sıkı tutardınız. İnsan pek Cimridir.
XIII Musa'ya Verilen 9 Ayet ve Fir'avn'ın
Boğuluşu :101-111
017.101- Andolsun,
Biz Musa'ya apaçık Dokuz Ayet
vermiştik. İşte İsrailoğullarına
sor, Onlara geldiği zaman Fir'awn
Ona: " Gerçekten Ben Seni Büyülenmiş sanıyorum"
demişti.
017.102- O
da: "Andolsun, bunları görülecek Belgeler olarak Göklerin ve Yerin
Rabb'inden başkasının indirmediğini Sen de bilmişsin.
Gerçekten Ben de Seni yıkılmış-Harap olmuş
sanıyorum."
017.103- Böylelikle
Onları O Yerden sürüp Sarsıntıya uğratmayı istedi,
Biz de Onu ve beraberindekileri hep birlikte boğuverdik.
017.104- Ve
Onun ardından İsrailoğullarına
söyledik: "O Toprakta oturun, Ahiret Waadi geldiğinde Hepinizi
toplayacağız."
Kur'an'ın Okunuşu,
Salatın Yapılışı
017.105- Biz
O'nu Haqq olarak indirdik. ve o Haqq olarak indi, Seni de yalnızca bir
Müjdeci ve Uyarıcı olarak gönderdik.
017.106- Onu
bir Qur'an olarak, İnsanlara dura dura okuman (uzun seneler) için
ayırdık ve indirdik Onu
Tenzille (safha safha ya da bir indirişle).
017.107- De
ki: "O'na inanın veya inanmayanı Ondan önce kendilerine
İlim verilenlere okunduğu zaman, Çenelerinin üstüne kapanarak Secde
ederler."
017.108- Ve
derler ki: "Rabb'imiz Yüce'dir, Rabb'imizin Waadi gerçekten
gerçekleştirilmiş bulunuyor."
017.109- Çeneleri
üstüne kapanıp ağlıyorlar ve Onların
Huşularını arttırıyor.
017.110- De
ki: "Allah" diye çağırın, "Rahman" diye
çağırın, ne ile çağırırsınız, sonunda
en Güzel İsimler O'nundur. Salatında (Namaz/ Dua) Sesini çok
yükseltme, onda çok da kısma, bu ikisi arasında bir Yol benimse.
017.111- Ve
de ki: "Hamd, Çocuk edinmeyen, Mülkte Ortağı olmayan ve
Düşkünlükten dolayı Yardımcısı da bulunmayan
Allah'adır. Ve O'nu tekbir
edebildikce tekbir et.
I Vahyin doğruluğu :1-10
010.01- Elif
Lam Ra. Bunlar Hakim Kitab'ın Ayetleridir.
010.02- İçlerinden
olan bir Adama: "İnsanları uyar ve İnananlara, elbette
kendileri için Rabb'leri katında Sıdk Maqamı olduğunu
müjdele" diye wahyetmemiz, İnsanlara Şaşırtıcı
mı geldi? Küfredenler: "Gerçek şu ki bu, Açıkca bir
Büyüdür" dediler.
010.03- Elbette
Sizin Rabb'iniz, Altı Günde Gökleri ve Yeri yaratan, sonra da
Arşa istiva eden İşleri çeviren Allah'tır. Onun
İzni olmaksızın, hiç kimse Şefaatci olamaz. İşte
Rabb'iniz olan Allah budur, öyleyse O'na kulluk edin. Hala tezekkür etmeyecek
misiniz?
010.04- Sizin
Tümünüzün Dönüşü O'nadır. Allah'ın Waadi bir Gerçektir.
İnanan ve Salih Çalışmalarda bulunanlara, Adaletle
Karşılık vermek için Yaratmayı başlatan sonra Onu
iade edecek olan O'dur. Küfredenler ise, küfretmeleri dolayısıyla,
Onlar için Kaynar Sudan bir İçki ve Acıklı bir Azab
vardır.
010.05- Güneşi
bir Aydınlık, Ayı da bir Nur kılan ve Yılların
Sayısını ve Hesabı bilmeniz için Ona Duraklar tesbit eden
O'dur. Allah, bunları ancak Haqq ile yaratmıştır. O, bir
Topluluk için Ayetlerini böyle birer birer açıklamaktadır.
010.06- Gerçekten
Gece ile Gündüzün ardarda gelişinde ve Allah'ın Göklerde ve Yerde
yarattığı Şeylerde İttiqa eden bir Topluluk için
elbette Ayetler vardır.
010.07-
Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, Dünya
Hayatına Razı olanlar ve bununla Tatmin olanlar ve bizim
Ayetlerimizden Habersiz olanlar,
010.08- İşte
bunların, kazanmakta olduklarından dolayı Barınma Yerleri
Ateş'tir.
010.09- İnananlar
ve Salih Çalışmalarda bulunanları da, Rabb'leri Onları
İmanları dolayısıyla içinden Irmaklar akan Nimetlerle
donatılmış Bahçeler'e yöneltir.
010.10- Oradaki
Duaları: "Allah'ım, Sen ne Yücesin"dir ve ordaki Dirlik
Temennileri: "Selam"dır,
Dualarının Sonu da: "Gerçek, Hamd Alemlerin Rabb'i olan
Allah'ındır."
II Qur'an'ın doğruluğu
:11-20
010.11- Eğer
Allah, Onların Hayra ulaşmak için Çarçabuk Davrandıkları
gibi ,İnsanlara Şerri de çabuklaştırsaydı, elbette Ecellerinde
Hüküm verilirdi. İşte Bize Kavuşmayı ummayanları Biz
böylece Tuğyanları içinda Şaşkınca dolaşır
bir durumda bırakırız.
010.12- İnsana
bir Zarar dokunduğunda Yan yatarken, otururken ya da Ayaktayken Bize dua
eder, Zararı üstünden kaldırdığımız zaman ise,
sanki kendisine dokunan Zarara Bizi
hiç çağırmamış gibi döner.
İşte Ölçüyü Taşıranlara yapmakta oldukları böyle
süslenmiştir.
010.13- Andolsun,
Sizden önceki Kuşakları, Elçileri kendilerine Apaçık Belgeler
getirdiği halde , Zulme saptıkları ve İman etmeyecek
oldukları için Yıkıma uğrattık.İşte Biz
Suçlu bir Topluluğu böyle cezalandırırız.
010.14- Sonra,
nasıl davranacaksınız diye Sizleri gözlemek için, Onların
ardından Sizi Arzda Halifeler kıldık.
010.15- Onlara
Ayetlerimiz Apaçık Belgeler olarak okunduğunda, Bizimle
karşılaşmayı ummayanlar, derler ki "Bundan başka bir Qur'an getir veya
Onu değiştir." De ki: "Benim Onu kendimin bir Öngörmesi
olarak değiştirmem , benim için olamaz. Ben yalnızca Bana
wahyolunana uyarım. Eğer Rabb'ime isyan edersem, kuşkusuz Ben, Büyük Günün
Azabından korkarım."
010.16- De
ki: "Eğer Allah dileseydi, onu Size okumazdım ve onu Size
bildirmezdi. Ben Ondan önce Sizin içinizde bir Ömür sürdüm. Siz yine de
aqletmeyecek misiniz?"
010.17- Allah'a
karşı Yalan yere İftira düzenden ve O'nun Ayetlerini
yalanlayandan daha Zalim kimdir? Şüphesiz O, Suçluları Felaha
erdirmez.
010.18- Allah'ı
bırakıp kendilerine Zarar vermeyecek, Yararları da dokunmayacak
Şeylere Kulluk ederler ve :"Bunlar Allah katında bizim
Şefaatcilerimizdir" derler. De ki: "Siz, Allah'a, Göklerde ve
Yerde bilmediği bir Şey mi Haber veriyorsunuz? O, Sizin Şirk
katmakta olduklarınızdan Uzaktır."
010.19- İnsanlar,
Tek bir Ümmetten başka değillerdi, sonra anlaşmazlığa
düştüler. Eğer Rabb'inden geçmiş bir Söz olmasaydı,
anlaşmazlığa düştükleri Şey konusunda elbette aralarında Hüküm verilmiş olurdu.
010.20- Bir
de derler ki: "Rabb'inden üzerine bir Ayet indirilse ya!" De ki:
"Gayb, yalnızca Allah'ındır, bekleyedurun, Ben de Sizlerle
birlikte Bekleyenlerdenim."
III Allahın rahmeti: 21-30
010.21- İnsanlara,
Şiddetli bir Sıkıntı dokunduktan sonra, bir Rahmet
dokundurduğumuz zaman, Ayetlerimiz konusunda Hileli bir Düzen kurmak
onlar için ( bir alışkanlık) dır. De ki: "Düzen kurmada Allah daha Hızlıdır.
Elbette, Bizim Elçilerimiz, Sizin geliştirmekte olduğunuz Düzenleri
yazmaktadırlar."
010.22- Karada
ve Denizde Sizi gezdiren O'dur. Öyleki Siz Gemide bulunduğunuz zaman,
Onlar da Güzel bir Rüzgarla Onu yüzdürürlerken ve bununla sevinmektelerken,
Ona Çılgınca bir Rüzgar gelip çatar ve her yandan Dalgalar
Onları kuşatıverir, Onlar artık bunlarla gerçekten
kuşatıldıklarını sanmışlarken, Dinde
Muhlisler olarak Allah'a dua etmeye başlarlar: "Andolsun eğer
bundan Bizi kurtaracak olursan, elbette Sana Şükredenlerden
olacağız."
010.23- Ama
Onları kurtarınca onlar hemen Haqsız yere, Arzda
Taşkınlığa koyulurlar. Ey İnsanlar, Sizin
Taşkınlığınız ancak kendiniz aleyhinedir. Bu,
Dünya Hayatının Geçici Metaıdır. Sonra Sizin
dönüşünüz Bize'dir, Biz de yapmakta
olduklarınızı Size haber vereceğiz.
010.24- Dünya
Hayatının Örneği, ancak Gökten indirdiğimiz, onunla
İnsanların ve Hayvanların yediği Arzın Bitkisi
karışmış olan bir Su gibidir. Öyleki Arz, Güzelliğini
takınıp süslendiği ve Ahalisi de gerçekten ona Güç
yetirdiklerini sanmışlarken Gece veya Gündüz Ona Emrimiz
gelmiştir de, Dün sanki hiç Zenginliği yokmuş gibi, Onu
Kökünden biçilip atılmış bir durumda
kılmışız. Düşünen bir Qawm için Ayetlerimizi böyle
birer birer açıklarız.
010.25- Allah
Selam Yurduna çağırır ve kimi dilerse Mustaqim Sırata
iletir.
010.26- Güzellik
yapanlara daha Güzeli ve Fazlası vardır. Onların Yüzlerini
ne bir Karartı sarar, ne de bir Zillet, işte Onlar Cennetin
Halkıdırlar, onda Ebedi olarak kalacaklardır.
010.27- Kötülükler
kazanmış olanlar ise, her bir Kötülüğün
karşılığı, kendi Misliyledir. Bunları bir Zillet
sarıp kaplar. Onları Allah'tan hiçbir Koruyucu da yok. Onların Yüzleri, sanki bir
Karanlık Gecenin parçalarına bürünmüş gibidir. İşte
bunlar Ateş Halkıdırlar, onda Ebedi olarak kalacaklardır.
010.28- O
Gün, Onların Tümünü bir arada toplayacağız, sonra Şirk
katanlara "Yerinizden ayrılmayınız, Siz de, Şirk
koştuklarınız da" diyeceğiz. Artık Onların
arasını açmışızdır. Şirk
koştukları derler: "Siz Bize ibadet ediyor
değildiniz."
010.29- "Bizim
ile Sizin aranızda Şahid olarak Allah yeter. Gerçekten Biz, Sizin
İbadetinizden Habersizlerdik."
010.30- İşte
orada, her Kişi önceden yaptıklarıyla İmtihana
çekilmiş olacak ve Onlar asıl Mevlaları olan Allah'a
döndürüleceklerdir. Yalan yere uydurdukları da, kendilerinden kaybolup
uzaklaşacaklar.
IV İlahi İhsanlar :31-40
010.31- De
ki: "Göklerden ve Yerden Sizlere Rızıq veren kimdir?
Kulaklara
ve Gözlere Malik olan kimdir?
Diriyi
Ölüden çıkaran ve Ölüyü Diriden çıkaran kimdir?
Ve
İşleri çeviren kimdir?
Onlar:
"Allah" diyeceklerdir. Öyleyse de ki: "Peki Siz yine de ittiqa
etmeyecek misiniz?"
010.32- İşte
bu, Sizin Gerçek Rabb'iniz olan Allah'tır. Öyleyse Haqtan sonra
Sapıklıktan başka ne var? Peki, nasıl hala
çevriliyorsunuz?
010.33- Böylece
Rabb'inin Sözü o Fısqedenler
üzerinde gerçekleşmiştir ki: "Onlar Gerçekten inanmazlar .
010.34- De
ki: "Sizin Şirk koştuklarınızdan Yaratmayı
başlatacak, sonra Onu iade edecek olan var mı?"
De
ki "Allah Yaratmayı başlatır, sonra Onu iade eder.
Öyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz?"
010.35- De
ki: "Sizin Şirk koştuklarınızdan Haqqa
ulaştırabilecek var mıdır?"
De ki: "Haqqa ulaştıracak Allah'tır.
Öyleyse, Haqqa ulaştıran mı uyulmaya daha Haq Sahibidir, yoksa
Doğru Yola ulaştırılmadıkca kendisi Hidayete
ulaşmayan mı? Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?"
010.36- Onların
Çoğunluğu Zandan başkasına uymaz. Gerçekten Zan ise,
Haqtan hiç bir şeyi sağlayamaz,
Elbette Allah, Onların işlemekte olduklarını
Bilen'dir.
010.37- Bu
Qur'an, Allah'tan başkası tarafından Yalan olarak
uydurulmuş değildir. Ancak o, önündekileri doğrulayan ve
Kitab'ı Ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda
Şüphe yoktur, Alemlerin Rabb'indendir.
010.38- Yoksa:
"Bunu kendisi Yalan olarak uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Bunun
benzeri olan bir Sure getirin ve eğer gerçekten Doğru Sözlüler
iseniz. Allah'tan başka bütün Güç yetirdiklerinizi de
çağırın."
010.39- Hayır,
Onlar İlmini kuşatamadıkları ve henüz kendilerine de
Te'vili gelmemiş bir Şeyi yalanladılar. Onlardan öncekiler de
böyle yalanlamışlardı. Zulmedenlerin nasıl bir
Aqıbete uğratıklarına bir bak!
010.40- Onlardan
Ona inanlar vardır ve Onlardan Ona inanmayanlar da vardır. Rabb'in
Fesad çıkaranları daha İyi bilir.
V Suçluların Cezası: 41-53
010.41- Eğer
Seni yalanlarlarsa, Onlara de ki: "Benim yaptıklarım benim,
Sizin de yaptıklarınız Sizindir. Siz benim
yaptıklarımdan Uzaksınız ve Ben de Sizin
yaptıklarınızdan Uzağım."
010.42- Onlardan
Seni dinleyecekler vardır. Ama Hiç duymayanlara üstelik hiç
aqılları ermiyorsa Sen mi duyuracaksın?
010.43- Ve
Onlardan Sana bakacak olanlar vardır. Ama Kör olanları üstelik hiç
görmüyorlarsa Sen mi Doğru Yola ulaştıracaksın?
010.44- Gerçek
şu ki Allah, İnsanlara hiçbir Şeyle zulmetmez. Ancak
İnsanlar, kendi kendilerine zulmediyorlar.
010.45- Gündüzün
bir Saatinden başka hiç Ömür sürmemişler gibi Onları bir arada
toplayacağı Gün, Onlar birbirlerini tanımış olacaklar
Allah'a kavuşmayı /karşılaşaçaklarını
yalanlayanlar gerçekten Hüsrana uğramışlardır. Onlar
Hidayete ermişler de değillerdi.
010.46- Onlara
wadettiğimizin bir kısmını Sana gösteririz veya Senin
Hayatına son veririz. Onların Dönüşleri Bizedir, sonra Allah
işlemekte olduklarına Şahid'dir.
010.47- Her
Ümmetin bir Elçisi vardır. Onlara Elçileri geldiği zaman,
aralarında Adaletle hükmedilir ve Onlara zulmedilmez.
010.48- Derler
ki: "Eğer Doğrusözlüler iseniz bu Waad ne
zamanmış?"
010.49- De
ki: "Allah'ın Dilemesi dışında, kendim için Zarardan
ve Yarardan (bir şeye) Malik değilim. Her Ümmetin bir Eceli
vardır. Onların Ecelleri gelince, artık ne bir Saat
ertelenebilir, ne öne alınabilirler."
010.50- De
ki: "Düşündünüz mü hiç, eğer O'nun Azabı Size Gece veya
Gündüz gelirse Suçlu olanlar, bunu ne diye erkene almak istiyorlar?"
010.51- Gerçekleştikten
sonra mı O'na inanacaksınız? Hemen şimdi mi? Oysa Siz, onun
erkence gelmesini istiyordunuz.
010.52- Sonra
o Zulmedenlere: "Sürekli Azabı tadın" denilecek.
Kazanmakta olduklarınız dışında bir başka
Şeyle mi cezalandırılacaksınız?"
010.53- "Bu
bir gerçek mi?" diye Senden haber soracaklar.
De ki: "Hem de , Rabb'ime
andolsun ki, Elbette Gerçektir ve Sizler aciz bırakacak olanlar da
değilsiniz."
VI Rahmet :54-60
010.54- Zulmeden
her Kişi, Arzdakilerin Tümüne Sahip olsa bunu elbette Fidye olarak
verirdi. Onlar Azabı görünce pişmanlıklarını
gizlerler, oysa Onlar Haqsızlığa uğratılmadan
aralarında Adaletle hükmedilmiştir.
010.55- Haberin
olsun; Göktekilerin ve Yerdekilerin Tümü gerçekten Allah'ındır.
Haberin olsun, elbette Allah'ın Waadi Haqtır, ancak Onların
çoğu bilmezler.
010.56- O,
diriltir ve öldürür. Ve, O'na döndürüleceksiniz.
010.57- Ey
İnsanlar, Rabb'inizden Size bir Öğüt, Göğüslerde olana bir
Şifa ve Mü'minler için bir Hidayet ve Rahmet geldi.
010.58- De
ki: "Allah'ın Fadlıyla ve Rahmetiyle, yalnız bunlarla
sevinsinler. Bu, Onların toplayıp yığmakta
olduklarından Hayırlıdır."
010.59- De
ki: "Allah'ın Sizin için indirdiği Sizin bir
kısmını Haram ve Helal kıldığınız
Rızıqtan, Haber var mı? Söyler misiniz?" De ki: "Allah mı Size İzin
verdi, yoksa Allah'a karşı Yalan yere iftira mı
uyduruyorsunuz?"
010.60- Allah'a
karşı Yalan yere İftira uyduranların Qıyamet Günü
Zanları nedir? Elbette Allah, İnsanlara karşı Büyük Fadl
Sahibidir, ancak Onların çoğu şükretmezler.
VII Mü'minlerin Himayesi: 61-70
010.61- Senin
içinde olduğun Herhangi bir durum, Onun hakkında Qur'an'dan
okuduğun herhangi bir Şey ve Sizin işlediğiniz Herhangi bir
Şey yoktur ki, Ona daldığınızda, Biz Sizin üzerinizde
Şahidler durmuş olmayalım. Yerde de Gökde de
ağırlığınca hiç bir Şey Rabb'inden uzakta kalmaz.
Bunun daha Küçüğü de, daha Büyüğü de yoktur ki, Apaçık bir
Kitap'da olmasın.
010.62- Haberiniz
olsun, Allah'ın Welileri, Onlar için Korku yoktur, Onlar Mahzun olacak
değillerdir.
010.63- Onlar,
İnananlar ve İttiqa edenlerdir.
10.64- Müjde,
Dünya Hayatında ve Ahiret'te Onlarındır. Allah'ın Sözleri
için Değişiklik yoktur. İşte büyük Feyz budur.
010.65- Onların
söylemeleri Seni üzmesin. Şüphesiz İzzet'in Tümü
Allah'ındır. O İşiten'dir, Bilen'dir.
010.66- Haberiniz
olsun, elbette Göklerde kim var, Yerde kim var tümü Allah'ındır.
Allah'tan başkasına dua edenler bile, Şirk koştukları
Varlıklara ve Güçlere uymazlar. Onlar yalnızca bir Zanna uyarlar
ve Onlar ancak Zannda bulunarak Yalan söylemektedirler.
010.67- O,
dinlenmeniz için Geceyi, Gündüzü de Aydınlatıcı (Mubsir)
olarak Sizin için yaratmıştır. Elbette işitebilen bir
Topluluk için bunda gerçekten Ayetler vardır.
010.68- "Allah,
Çocuk edindi" dediler. O, Yüce'dir. O, hiç bir Şeye
İhtiyacı olmayandır. Göklerde ve Yerde ne varsa O'nundur.
Kendinizde buna İlişkin İspatlayıcı bir Delil de
yoktur. Allah'a karşı bilmeyeceğiniz Şeyi mi
söylüyorsunuz?"
010.69- De
ki: "Allah'a karşı Yalan yere İftira uyduranlar,
Kurtuluşa ermezler."
010.70- Dünyada
Geçici bir Meta. Sonra Dönüşleri Bize'dir, sonra da küfretmeleri
nedeniyle Onlara Şiddetli Azabı taddıracağız."
VIII Nuh ve Musa: 71-82
010.71- Onlara
Nuh'un Haberini oku. Hani Qawmine
demişti ki :"Ey Qavmim, benim Maqamım ve Allah'ın
Ayetleriyle hatırlatmalarım eğer Size ağır geliyorsa
Ben, elbette Allah'a Tewekkül etmişim. Artık Siz Ortaklarınızla
toplanıp yapacağınız İşi Karara
bağlayın da İşiniz Size Örtülü kalmasın. Sonra hakkımdaki Hükmünüzü Bana süre
tanımaksızın verin.
010.72- Eğer
yüzçevirecek olursanız, Ben Sizden bir Karşılık istemedim.
Benim Ecrim, yalnızca Allah'a aiddir.
Ve Ben Müslümanlardan olmakla emrolundum."
010.73- Fakat
Onu yalanladılar, Biz de Onu ve Gemide olanları onunla birlikte
olanları kurtardık ve Onları Halifeler kıldık.
Ayetlerimizi Yalanlayanları da Suda boğduk. İnzar
edilenlerin nasıl bir Aqıbete uğratıldıklarına
bak!
010.74- Sonra
Onun ardından kendi Qawimlerine Elçiler gönderdik. Onlara Apaçık
Belgeler getirmişlerdi. Ama daha önce Onu yalanlamaları nedeniyle
inanmadılar. İşte Biz, Haddi Aşanların Qalblerini
böyle damgalarız.
010.75- Sonra
bunların ardından Fir'awn'a
ve o'nun Önde gelen çevresine Musa'yı
ve Harun'u Ayetlerimizle gönderdik.
Fakat Onlar büyüklendiler. Onlar Suçlu bir Qawmdi.
010.76- Onlara
katımızdan Haqq geldiği zaman, dediler ki: "Bu elbette
Apaçık bir Büyüdür."
010.77- Musa: "Size Haqq geldiğinde
böyle mi söylersiniz? Bu bir Büyü müdür? Oysa Büyücüler Kurtuluşa
ermezler." dedi.
010.78- Onlar:"
Siz İkiniz, Bizi Atalarımızı üzerinde bulduğumuzdan
çevirmek ve Arzda Büyüklük Sizin olsun diye mi Bize geldiniz? Biz, Sizin
ikinize inanacak değiliz" dediler.
010.79- Fir'awn: "Bana bütün Bilgin
Büyücüleri getirin" dedi.
010.80- Büyücüler
geldiğinde Musa Onlara:
"Atacak olacağınız Şeyleri atın" dedi.
010.81- Onlar
atılınca, Musa dedi ki:
"Sizlerin getirdiğiniz Büyüdür. Doğrusu Allah Onu geçersiz
kılacaktır. Elbette Allah, Fesat çıkaranların
İşini düzeltmez."
010.82- Allah,
Suçlular istemese de, Haqqı kendi Kelimeleriyle
gerçekleştirecektir.
IX Musa ve Fir'awn: 83-92
010.83- Sonunda
Musa'ya kendi Qawminin bir Zürriyetinden
başka Fir'awn ve Önde gelen
çevresinin kendilerini Belalara çarptırmaları Korkusuyla inanan
olmadı. Çünkü Fir'awn gerçekten
Arzda büyüklenen bir Zorba ve gerçekten Ölçüyü
taşıranlardandı.
010.84- Musa dedi ki: "Ey Qawmim,
eğer Siz Allah'a İman etmizşeniz ve Müslüman
olmuşsanız artık yalnızca O'na Tewekkül edin."
010.85- Onlar
dediler ki: "Biz Allah'a Tewekkül ettik. Rabb'imiz, Bizi zulmeden bir Qawm
için bir Fitne kılma."
010.86- "Ve
bizi, Kafirler Topluluğundan Rahmetinle kurtar."
010.87- Musa ve Kardeşine wahyettik:
"Mısır'da Qawminiz için Evler hazırlayın, Evlerinizi
Qıble edinin ve Salatı kılın. Mü'minleri de
müjdele."
010.88- Musa dedi ki: "Rabb'imiz, elbette
Sen, Fir'awn'a ve Önde gelen
çevresine Dünya Hayatında bir Çekicilik ve Mallar verdin. Rabb'imiz,
Senin Yolundan saptırmaları için (mi?). Rabb'imiz,
Mallarını Yerin Dibine geçir ve Onların Qalblerinin üzerini
Şiddetle bağla, Onlar Acıklı Azabı görecekleri zamana
kadar inanmayacaklar."
010.89- Dedi
ki: "İkinizin Duası kabul olundu. Öyleyse Dosdoğru Yolda
devam edin ve Bilmeyenlerin Yoluna uymayın.
010.90- Biz,
İsrailoğullarını
Denizden geçirdik. Fir'awn ve
Askerleri Azgınlıkla ve Düşmanlıkla Peşlerine
düştü. Sular Onu boğacak düzeye erişince: "İsrailoğullarının
kendisine inandığından başka İlah
olmadığına inandım ve Ben de Müslümanlardanım"
dedi.
010.91- Şimdi,
öyle mi? Oysa Sen önceleri İsyan etmiştin ve Fesat
çıkaranlardandın.
010.92- Bugün
ise, Senden sonrakilere bir Ayet olman için Seni yalnızca Bedeninle
kurtaracağız. Gerçekten İnsanlardan çoğu, Bizim
Ayetlerimizden Habersizdirler.
X Yunus'un Qavmi: 93-103
010.93- Andolsun
Biz İsrailoğullarını,
Hoşlarına gidecek Güzel bir Yerde yerleştirdik ve Temiz
Şeylerden kendilerine Rızıq verdik. Kendilerine İlim
gelinceye kadar aAnlaşmazlığa düşmediler. Elbette Rabb'in,
aralarında Anlaşmazlığa düştükleri Şeyde
Qıyamet Günü hüküm verecektir.
010.94- Sana
indirdiğimizden eğer kuşkudaysan, Senden önce Kitab'ı
okuyanlara sor. Andolsun, Rabb'inden Sana Gerçek gelmiştir, şu halde
Kuşkuya Kapılanlardan olma.
010.95- Ve
Allah'ın Ayetlerini Yalanlayanlardan olma, yoksa Hüsrana
uğrayanlardan olursun.
010.96- Gerçek
şu ki, Rabb'inin Kelimesi üzerinde Haqq olanlar, Onlar inanmazlar
010.97- Onlara
her Ayet getirilse bile. Acıklı Azabı görünceye kadar.
Yunus'un
Kavmi
(Bak:
2/Kalem 48-50
60/Saffat
139-148 )
010.98- Ama
inanıp İmanı kendisine yarar sağlamış Yunus Qawminin
dışında bir Ülke yok! Onlar
iman ettikleri zaman Dünya Hayatında Onlardan
Aşağılatıcı Azabı kaldırdık ve
Onları belli bir zamana kadar da yararlandırdık.
010.99- Eğer
Rabbin dileseydi, Arzdakilerin Tümü, Topluca inanırlardı. Öyleyse,
Onlar Mü'min oluncaya kadar İnsanları Sen mi zorlayacaksın?
010.100- Allah'ın
İzni olmaksazın, Hiçkimse için inanma yok. O, Aqledemiyenlerin
üzerine İğrenç bir Pislik kılar.
010.101- De ki:
Göklerde ve Yerde ne var? Bir
bakıverin. "İnanmayan bir Topluluğa Apaçık Ayetler ve
Uyarılarlar bir Şey sağlamaz.
010.102- Kendilerinden
önce gelip Geçmişlerin bir benzerinden başkasını mı
bekliyorlar? De ki: "Bekleyedurun. Elbette Ben de Sizlerle birlikte
bekleyenlerdenim."
010.103- Sonra
Biz, Elçilerimizi ve İnananları böyle kurtarırız,
Mü'minleri kurtarmamız da Bizim üzerimize bir Haqtır.
XI İlahi Hüküm: 104-109
010.104- De
ki: "Ey İnsanlar, eğer Benim Dinimden yana bir
Kuşkudaysanız, Ben Sizin Allah'tan başka
abdolduklarınıza abdolmuyorum, ancak Ben, Sizin Hayatınıza son verecek olan
Allah'a abdolurum. Ben Mü'minlerden olmakla emrolundum."
010.105- Ve:
"Bir Hanif olarak Yüzünü Dine doğru yönelt ve sakın
Müşriklerden olma."
010.106- "Sana
Yararı da, Zararı da olmayan Allah'tan başkasına Dua
etme. Eğer Sen yapacak olursan, bu durumda Zulmedenlerden olursun."
010.107- Allah
Sana bir Zarar dokunduracak olursa, O'ndan başka bunu Senden
kaldıracak yoktur. Ve eğer Sana bir Hayır isterse, O'un
Fadlını geri çevirecek de yoktur. O, Gafur'dur, Rahim'dir.
010.108- De
ki: "Ey İnsanlar, elbette Size Rabb'inizden Haqq gelmiştir. Kim
Hidayete ulaşırsa, O, ancak kendisi için Hidayete
ulaşmıştır. Kim de saparsa, o da, kendi aleyhine
sapmıştır. Ben Sizin üzerinizde bir Wekil değilim."
010.109- Sana
wahyolunana uy ve Allah hükmedinceye kadar sabret. O, Hakimlerin en
Hayrlısıdır.
I İhtarlar :1-8
011.01- Elif
Lam Ra. Ayetleri
muhkemleştirilmiş/sağlamlaştırılmış,
sonra Hakim ve Haberdar tarafından
(detaylandırılıp) açıklanmış bir Kitap.
011.02- Öyle
ki, Allah'tan başkasına abdolmayın. Gerçekten Ben, Size onun
tarafından Uyarıcı ve Müjdeleyenim.
011.03- Ve
Rabb'inizden Bağışlanma dileyin. Sonra O'na Tewbe edin. O da
Sizi, Adı konulmuş bir Wakte kadar Güzel bir Meta ile
metalandırsın ve her İhsan Sahibine İhsanını
versin. Eğer yüz çevirirseniz gerçekten Ben, Sizin için Büyük bir Günün
Azabından korkarım.
011.04- Sizin
Dönüşünüz Allah'adır. O, Herşeye Güçyetiren'dir.
011.05- Haberiniz
olsun, gerçekten Onlar, Ondan gizlenmek için Göğüslerini bükerler.
Haberiniz olsun, Onlar, Örtülerine büründükleri zaman, O, gizli
tuttuklarını da açığa vurduklarını da
bilmektedir. Çünkü o, Göğüslerde saklı duranları Bilen'dir.
011.06- Arzda
debelenen Hiçbir Canlı olmasın ki, Rızqı Allah'a aid
olmasın. Onun Qarar Yerini de
Geçici bulunduğu Yeri de bilir. Tümü Apaçık bir
Kitab'dadır.
011.07- O'nun
Arş'ı Su üzerinde iken
Çalışma bakımından hanginizin daha İyi
olduğunu denemek için Gökleri ve Yeri Altı Günde yaratan O'dur.
Andolsun onlara: "Gerçekten Siz, Ölümden sonra yine
diriltileceksiniz" dersen, Küfredenler kesinlikle: "Bu, Açıkca
bir Büyüden başkası değildir" derler.
011.08- Andolsun,
Onlardan Azabı Sayılı bir Süreye kadar ertelesek, elbette: "Onu
alıkoyan nedir?" derler. Haberiniz olsun, Onlara bunun geleceği
Gün, Onlardan geri çevrilecek değildir ve Alaya almakta oldukları
Şey de kendilerini Çepeçevre kuşatacaktır.
II Kur'anın Doğruluğu
:9-24
011.09- Andolsun,
Biz İnsana tarafımızdan bir Rahmet tattırıp sonra
bunu kendisinden alsak, kuşkusuz o Umudunu kesmiş bir Nankördür
artık.
011.10- Ve
Andolsun, kendisine dokunan bir Sıkıntıdan sonra, ona bir Nimet
taddırsak, elbette: "Kötülükler Benden gidiverdi" der. Çünkü o,
Şımarıktır, Böbürlenendir.
011.11- Sabredenler
ve Salih Çalışmalarda bulunanlar başka. İşte,
Bağışlanma ve Büyük Ecir bunlarındır.
011.12- Şimdi
Onların: "O'na bir Hazine indirilmeli veya Onunla birlikte bir
Melek gelmeli değil miydi?" demeleri dolayısıyla
Göğsün daralıp Sana Wahyolunanlardan bir kısmını
mı terkedeceksin? Sen yalnızca bir Uyaran'dır. Allah
Herşeye Wekil'dir.
011.13- Yoksa:
"Onu kendisi uydurdu" mu
diyorlar? De ki: Haydi Siz, Yalan üzere uydurulmuş olarak onun benzeri On
Sure getirin ve eğer Doğrusözlü iseniz, Allah'tan başka Güç
etirdiklerinizi de çağırın.
011.14- Eğer
buna rağmen Size Cevap vermezlerse, artık biliniz ki, O, gerçekten
Allah'ın İlmiyle indirilmiştir ve O'ndan başka İlah
yoktur. Öyleyse artık, Siz Teslim oldunuz mu?
011.15- Kim
Dünya Hayatını ve Onun Çekiciliğini isterse, Onlara
yapıp ettiklerini onda Tastamam öderiz ve Onlar bunda Hiçbir
Eksikliğe uğratılmazlar.
011.16- İşte
bunların, Ahiret'te kendileri için Ateş'ten başkası yoktur.
Onların onda bütün işledikleri boşa
çıkmıştır ve yapmakta oldukları Şeyler de
Geçersiz olmuştur.
011.17- Rabb'inizden
Apaçık bir Belge üzerinde bulunan, Onu yine Ondan bir Şahid izleyen
ve Ondan önce de bir Önder ve Rahmet olarak Musa'nın Kitab'ı bulunan Kimse gibi midir? İşte
Onlar, buna inanırlar. Bölüklerden biri Onu inkar ederse, Ateş Ona
waadedilen Yerdir. Öyleyse, bundan Kuşku da olma. Çünkü o, Rabb'inden
olan bir Haqqtır. Ancak İnsanların Çoğunluğu
inanmazlar.
011.18- Allah'a
karşı Yalan yere İftira uydurandan daha Zalim kimdir?
İşte bunlar, Rabb'lerine sunulacaklar ve Şahidler:
"Rabb'lerine karşı Yalan söyleyenler bunlardır"
diyecekler. Haberiniz olsun, Allah'ın Laneti Zalimlerin üzerinedir.
011.19- Bunlar,
Allah'ın Yolundan engelleyenler ve Onda Çarpıklık
arayanlardır. Onlar, Ahiret'i de tanımayanlardır.
011.20- Bunlar
O'nu Arzda Aciz bırakacak değildir ve bunların Allah'tan
başka Welileri de yoktur. Azab Onlar için kat kat
artırılır. Bunlar İşitmeye Güç yetirmezlerdi ve
görmezlerdi de.
011.21- İşte
Bunlar kendilerini Hüsrana uğratanlardır ve Yalan olarak uydurmakta oldukları
Onlardan uzaklaşmıştır.
011.22- Elbette
bunlar, Ahiret'te en çok Hüsrana uğrayanlardır.
011.23- İnanan
ve Salih Çalışmalarda bulunanlar ve Rabb'lerine Qalbleri Tatmin
bulmuş olarak bağlananlar. İşte bunlar da Bahçe
Halkıdırlar. Onda Temelli kalacaklardır.
011.24- Bu
iki Gurubun Örneği; Kör ve Sağır ile gören ve işiten
gibidir. Misal olarak bunlar Eşit olur mu? Yine de tezekkür etmeyecek
misiniz?
III Nuh :25-35
011.25- Andolsun
Biz Nuh'u Qawmine gönderdik.
"Ben Sizin için Apaçık bir Uyarıcı'yım."
011.26- "Allah'tan
başkasına Kulluk etmeyin. Ben Sizin için Acıklı bir Günün
Azabından korkmaktayım."
011.27- Qawminden,
Küfredenlerin Önde gelenlerinden olan çevresi: "Biz Seni yalnızca
Bizim gibi bir Beşerden başkası görmüyoruz, Sana Sığ
Görüşlü olan Aşağılıklarımızdan
başkasının uyduğunu görmüyoruz ve Sizin Bize bir
Üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, Biz Sizi Yalancılar
sanıyoruz." dedi.
011.28- Dedi
ki: "Ey Qavmim, görüşünüz nedir? Eğer Ben Rabb'imden
Apaçık bir Belge üzerinde isem ve Rabb'im Bana kendi katından bir
Rahmet vermiş de, Sizin Gözlerinizden saklı tutulmuşsa? Siz
bunu istemiyorken Biz Sizi buna zorlayacak mıyız?"
011.29- Ey
Qavmim, Ben Sizden buna karşılık bir Mal istemiyorum. Benim
Ecrim, yalnızca Allah'a aiddir. Ben İman edenleri kovacak
değilim. Onlar gerçekten Rabb'lerine kavuşacaklardır. Ancak Ben
Sizi, Cahillik etmekte olan bir Qawim görüyorum."
011.30- "Ey
Qavmim, Ben Onları kovarsam, Allah'tan Bana kim Yardım edecek? Hiç
düşünmez misiniz?"
011.31- Ben
Size Allah'ın Hazineleri yanımdadır demiyorum, Gaybı da
bilmiyorum. Melek olduğumu da
söylemiyorum ve Gözlerinizin Aşağılık gördüklerine, Allah
kesin olarak Onlara bir Hayır vermez de demiyorum. Nefislerinizde
olanı Allah daha iyi bilir. Bu durumda gerçekten o zaman
Zalimlerdenimdir."
011.32- Dediler
ki: "Ey Nuh, Bizimle
tartıştın, bu Tartışma da ileri de gittin. Eğer
Doğru söylüyorsan Bize wadettiğini
getir."
011.33- Dedi
ki: "Eğer dilerse, Onu Size
Allah getirir ve siz Aciz bırakacak değilsiniz."
011.34- "Eğer
Allah Sizi azdırmayı dilemişse, Ben Size Öğüt vermek
istesem de Size Yararı olmaz. O sizin Rabb'inizdir ve O'na
döndürüleceksiniz."
011.35- Onlar:
"Bunu kendisi uydurdu" mu
diyorlar? De ki: "Eğer Ben Onu uydurduysam, Günahım Bana
aittir. Ama Ben, Sizlerin Suç olarak işlemekte olduklarınızdan
Uzağım."
IV Nuh'un Düşmanları :36-49
011.36- Nuh'a wahyedildi: "Gerçekten
İman edenlerin dışında, Kesinlikle kimse inanmayacak.
Şu halde Onların işlemekte olduklarından dolayı
üzülme."
011.37- "Bizim
gözetimimiz altında ve Wahyimizle Gemiyi imal et. Zulme sapanlar
konusunda da Bana Hitapda bulunma. Çünkü Onlar
boğulacaklardır."
011.38- Gemiyi
yapmaktaydı. Qawminin Önde gelen çevresi kendisine her
uğradığında onunla Alay ediyordu. O: "Eğer Bizimle
Alay ederseniz, Alay ettiğiniz gibi Biz de Sizlerle Alay
edeceğiz" dedi.
011.39- "Artık
Siz, ilerde bileceksiniz. Aşağılatıcı Azab kime
gelecek ve Sürekli Azab kimin üstüne çökecek."
011.40- Sonunda
emrimiz geldiğinde ve Tandır da Feveran ettiği zaman, dedik ki:
"Her birinden İkişer Çift ile aleyhlerinde Söz geçmiş
olanlar dışında, Aileni ve İnananları Ona
yükle." Zaten Onunla birlikte çok azından başkası
inanmamıştı.
011.41- Dedi
ki: "O'na binin. O'nun Yüzmesi de, Demir atması da Allah'ın
Adıyladır. Şüphesiz Benim Rabb'im Gafur'dur, Rahim'dir."
011.42- (Gemi)
Onlarla Dağlar gibi Dalga içinde yüzmekteyken Nuh, bir kenara çekilmiş olan Oğluna seslendi : "Ey
Oğlum bizimle birlikte bin ve Kafirlerle birlikte olma."
011.43- Dedi
ki: "Ben bir Dağa sığınacağım, o Beni
Sudan korur." Dedi ki: "Bugün Allah'ın Emrinden, Esirgeyen
olandan başka bir Koruyucu yoktur." Ve ikisinin arasına Dalga
girdi, böylece O da Boğulanlardan oldu.
011.44- Denildi
ki: "Ey Yer, Suyunu yut ve ey Gök, Sen de tut." Su çekildi,
İş bitiriliverdi, Cudi üzerinde durdu ve Zalimler Topluluğuna
da: "Uzak olsunlar" denildi.
011.45- Nuh, Rabb'ine seslendi. Dedi ki:
"Rabb'im, elbette Benim Oğlum Ailemdendir ve Senin Waadin de
doğrusu Haqtır. Sen Hakimlerin Hakimisin."
011.46- Dedi
ki: Ey Nuh, Kesinlikle O Senin
Ailenden değildir. Çünkü O ,Salih olmayan bir İş
yapmıştır. Öyleyse üzerinde Bilgin olmayan Şeyi Benden
isteme. Gerçekten Ben, Cahillerden olmayasın diye Sana öğüt
veriyorum."
011.47- Dedi
ki: Rabbim, Bilgim olmayan Şeyi Senden istemekten Sana
sığınırım. Ve eğer Beni bağışlamaz
ve Beni esirgemezsen, Hüsrana uğrayanlardan olurum."
011.48- "Ey
Nuh" denildi. "Sana ve
Seninle birlikte olan Ümmetler üzerine Bizden Selam ve Bereketlerle in.
Ümmetleri de yararlandırılacağız, Sonra Onlara Bizden
acıklı bir Azab dokunacaktır."
011.49- Bunlar,
Sana wahyettiğimiz Gayb Haberlerindendir. Bunları Sen ve Qawmin
bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz Aqıbet
Muttaqilerindir.
V Hud ile kavmi Ad :50-60
011.50- Ad'a da Kardeşleri Hud'u (gönderdik). Dedi ki: "Ey
Qavmim, Allah'a kulluk edin, Sizin O'ndan başka İlahınız
yoktur. Siz Yalan olarak (ilahlar) düzenlerden başkası
değilsiniz."
011.51- "Ey
Qawmim, Ben bunun karşılığında Sizden hiç bir Ücret
istemiyorum. Benim Ücretim, Beni Yaratandan başkasına ait
değildir. Aqletmeyecek misiniz?"
011.52- "Ey
Qawmim, Rabb'inizden Bağışlanma dileyin, sonra O'na tewbe edin.
Üstünüze Gökten Sağanak yağdırsın ve Gücünüze Güç
katsın. Suçlular olarak Yüz çevirmeyin,"
011.53- "Ey
Hud" dediler. Sen Bize
Apaçık bir Belge ile gelmiş değilsin ve Biz de Senin Sözünle
İlahlarımızı terketmeyiz. Sana inanacak da
değiliz."
011.54- "Biz:
" Bazı İlahlarımız Seni çok Kötü
çarpmıştır (deriz) başka bir şey demeyiz." De ki:
"Allah'ı şahid tutarım, Siz de Şahidler olun ki,
gerçekten Ben, bizin Şirk katmakta olduklarınızdan
Uzağım."
011.55- "O'nun
dışındaki (ilahlardan). Artık Siz Bana, Toplu olarak
dilediğiniz Tuzağı kurun, sonra Bana süre de
tanımayın!"
011.56- "Ben
gerçekten, Benim de Rabb'im, Sizin de Rabb'iniz olan Allah'a tewekkül ettim.
O'nun Alnından yakalayıp denetlemediği Debelenmekte olan bir
Şey yoktur. Elbette Benim
Rabb'im, Dosdoğru bir Yol üzerindedir."
011.57- "Buna
rağmen Yüz çevirirseniz, artık Size kendisiyle gönderildiğim
Şeyi tebliğ ettim. Rabb'im de Sizden başka bir Qawmi getirir.
Siz Ona hiçbir Zarar veremezsiniz. Doğrusu Benim Rabb'im, Herşeyi
Koruyan'dır."
011.58- Emrimiz
geldiği zaman, tarafımızdan bir Rahmet ile Hud'u ve
Onunla birlikte İnananları kurtardı. Onları
Ağır bir Azabtan kurtardık.
011.59- İşte
Ad. Rabb'lerinin Ayetlerini tanımayıp reddettiler. O'nun
Elçilerine isyan ettiler ve her İnatcı Zorbanın ardınca
yürüdüler.
011.60- Ve
bu Dünyada da, Qıyamet Günü'nde de Lanete uğratıldılar.
Haberiniz olsun, gerçekten Ad,
Rabb'lerine küfrettiler, Haberiniz olsun Hud
Qavmi Ad (rahmetten)
uzaklaştırıldı.
VI Semud Kavmi ve Salih :61-68
011.61- Semud'a da Kardeşleri Salih'i. Dedi ki: "Ey Qavmim,
Allah'a Kulluk edin, Sizin O'dan başka İlahınız yoktur. O
Sizi Yerden (arz ) yarattı ve Onda Sizi Ömür geçirenler
kıldı. Öyleyse O'ndan Bağışlanma dileyin. Sonra O'na
tewbe edin. Elbette benim Rabb'im, Yakın olandır, (duaları)
Qabul edendir."
011.62- Dediler
ki: "Ey Salih, bundan önce Sen
içimizde kendisinden umulan biriydin. Atalarımızın kulluk
ettiklerine kulluk etmekten Sen Bizi
engelleyecek misin? Doğrusu Biz, Senin Bizi favet ettiğin
Şeyden Kuşku verici bir Tereddüt içindeyiz."
011.63- Dedi ki:
"Ey Qavmim, Görüşünüz nedir? Eğer Ben Rabb'imden Apaçık
bir Belge üzerindeysem ve Bana tarafından bir Rahmet vermişse, bu
durumda da O'na isyan edecek olursam Allah'a karşı Bana kim
Yardım edecektir? Şu halde Gaybımı artırmaktan
başka Bana (yarar) sağlayamayacaksınız."
011.64- "Ey
Qavmim, Size işte bir Ayet olarak Allah'ın Devesi. Onu serbest
bırakın. Allah'ın Arzında yesin. Ona Kötülükle
dokunmayın. Yoksa Sizi Yakın bir Azab sarıverir."
011.65- Fakat
Onu öldürdüler. Dedi ki: Yurdunuzda Üç Gün daha yararlanın. Bu yalanlanmayacak
bir Vaaddir."
011.66- Emrimiz
geldiği zaman, tarafımızdan bir Rahmetle Salih'i ve Onunla birlikte İman edenleri o Günün
Aşağılatıcı Azabından kurtardık.
Doğrusu Senin Rabb'in Aziz'dir.
011.67- O
Zulmedenleri dayanılmaz bir Ses sarıverdi ve kendi Yurtlarında
Dizüste çökmüş olarak sabahladılar.
011.68- Sanki
orda hiç Refah içinde yaşamamışlar gibi. Haberiniz olsun, Semud gerçekten Rabb'lerine küfretmişlerdi. Haberiniz olsun Semud
uzaklaştırıldı.
VII İbrahim'e ve Lut'a Melekler'in Gelmesi: 69-83
011.69- Andolsun
Elçilerimiz İbrahim'e Müjde ile
geldikleri zaman: "Selam" dediler. O da: "Selam" dedi ve
hemen gecikmeden Kızartılmış bir Buzağı getirdi.
011.70- Ellerinin
Ona uzanmadığını görünce hoşlanmadı ve içine bir
tür Korku düştü. Dediler ki: "Korkma.
Biz Lut Qawmine gönderildik."
011.71- Karısı
da Ayaktaydı, bunun üzerine güldü. Biz de Ona İshaq'ı, İshaq'ın arkasından da Yaqub'u müjdeledik.
011.72- "Vay
bana" dedi. "Ben kocamış bir Kadın iken ve şu
Kocam da İhtiyar iken doğuracak mıyım? Gerçekten bu,
Şaşırtıcı bir şey!"
011.73- Dediler
ki: "Allah'ın Emrine mi şaşıyorsun? Allah'ın
Rahmeti ve Bereketleri Sizin üzerinizdedir, Ey Ev Halkı şüphesiz o
Hamid'dir, Mecid'dir."
011.74- İbrahim'den Korku gittiği ve
Ona Müjde geldiği zaman, Lut
Qawmi konusunda bizimle çekişip Tartışmalara giriyordu.
011.75- Doğrusu
İbrahim, Yumuşak Huylu, oldukca Duyarlı ve Gönülden
yönelen biriydi.
011.76- "Ey
İbrahim, bundan vazgeç. Çünkü
gerçek şu ki, Rabb'inin Emri gelmiştir ve gerçekten Onlara geri
çevrilmeyecek bir Azab gelmiştir."
Lut'a Meleklerin Gelmesi
011.77- Elçilerimiz Lut'a
geldiği zaman, Onlardan dolayı kaygılandı, Göğsünü bir Sıkıntı
bastı ve: " Bu, oldukca Zorlu bir Gün" dedi.
011.78- Qawmi
Ona doğru koşarak geldi, Onlar daha önceden Kötülükler
işlemekteydiler. "Ey Qavmim" dedi. "İşte Benim
Kızlarım, bunlar Sizler için daha Temizdir. Artık Allah'tan korkun ve Beni
Misafirim önünde Küçük düşürmeyin. İçinizde hiç Dengeli olan bir Adam
yok mu?"
011.79- Dediler
ki: "Andolsun, Senin Kızların da Bizim Haqtan bir Şeyimiz
olmadığını Sen de bilmişsindir. Bizim ne istemekte
olduğumuzu gerçekte Sen biliyorsun."
011.80- Dedi
ki: Size yetecek Gücüm olsaydı veya Sağlam bir yere
sığınabilseydim."
011.81- Dediler:
"Ey Lut, Biz Rabb'inin
Elçileriyiz. Onlar Sana Kesin olarak ulaşamazlar. Gecenin bir
Parçasında Ailenle birlikte yürü. Sakın hiçbiriniz dönüp
Arkasına bakmasın. Fakat Senin Karın başka. Çünkü Onlara
isabet edecek olan, Ona da isabet edecektir. Onlara Wadolunun Sabah
vaktidir. Sabah da Yakın değil mi?"
011.82- Böylece
Emrimiz geldiği zaman, Üstünü Altına çevirdik ve üzerlerine
Balçıktan Pişirilmiş, İstif edilmiş Taşlar
yağdırdık.
011.83- Rabb'inin
katında belli bir Biçime sokulmuş, damgalanmış olarak. Bunlar Zalimlerden uzak değildir.
VIII Medyen
ve Şuayb: 84-95
011.84- Medyen'e de Kardeşleri Şuayb'ı. Dedi ki: "Ey
Qavmim, Allah'a Kulluk edin. Sizin Ondan başka İlahınız
yoktur. Ölçüyü ve Tartıyı eksik yapmayın. Gerçekten Ben, Sizi
Bolluk içinde görüyorum. Doğrusu Ben, Sizi Çevepevre kuşatacak olan
bir Günün Azabından korkuyorum."
011.85- "Ey
Qawmim, Ölçüyü ve Tartıyı Adaleti gözeterek tam tutun ve
İnsanların Eşyasını Değerden düşürüp
eksitmeyin ve Arzda Fesatcılar olarak Karışıklık çıkarmayın."
011.86- Eğer
Mü'minseniz, Allah'ın bıraktığı Sizin için daha
Hayırlıdır. Ben, Sizin üzerinizde bir Gözetleyici
değilim."
011.87- Dediler
ki:" Ey Şuayb
Atalarımızın kulluk ettiklerini bırakmamızı ya
da Mallarımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan
vazgeçmemizi Senin Salatın mı emrediyor? Çünkü Sen gerçekte
Yumuşak Huylu, Reşid
birisin."
011.88- Dedi
ki: "Ey Qawmim Görüşünüz nedir? Ya Ben Rabbimden Apaçık bir
Belge üzerinde isem ve O'da Beni kendisinden Güzel bir Rızıq ile
rızıqlandırmışsa? Ben Size yasakladığım
Şeyle Size aykırı düşmek istemem. Benim istediğim,
Gücüm oranında yalnızca Islah etmektir. Benim Başarım
ancak Allah iledir. O'na tewekkül ettim ve O'na içten yönelirim.
011.89- "Ey
Qawmim, Bana karşı gelişiniz, sakın Nuh Qawminin ya da Hud
Qawminin veya Salih Qawminin
başlarına gelenlerin bir benzerini size isabet ettirmesin. Üstelik Lut Qawmi de Size pek uzak
değil."
011.90- "Rabbinizden
bağışlanma dileyin, sonra O'na tewbe edin. Gerçekten Benim
Rabb'im, Esirgeyendir, Seven'dir."
011.91- "Ey
Şuayb" dediler.
"Senin söylediklerinin çoğunu Biz kavrayamıyoruz. Doğrusu
Biz Seni içimizde Zayıf da görüyoruz. Eğer Yakın çevren
olmasaydı, gerçekten Biz Seni Taşa tutar öldürürdük . Sen Bize
karşı Aziz değilsin."
011.92- Dedi
ki: "Ey Qawmim, Sizce Benim Yakın Çevrem, Allah'tan daha mı
Üstündür ki, O'nu arkanızda unutuvermiş bir Şey edindiniz?
Elbette benim Rabb'im, yapmakta olduklarınızı
Kuşatan'dır.
011.93- "Ey
Qawmim, bütün yapabileceklerini yapın, kuşku yok, Ben de yapacağım.
Kime Aşağılatıcı Azab gelecek ve Yalancı
kimdir, Yakında bileceksiniz. Siz gözetleyip durun, Ben Sizinle birlikte
gözetleyeceğim."
011.94- Emrimiz
geldiği zaman, tarafımızdan bir Rahmetle Şuayb'ı ve Onunla birlikte İnananları
kurtardık, O Zulmedenleri dayanılmaz bir Şey sarıverdi de
kendi Yurtlarında Dizüste çökmüş olarak sabahladılar.
011.95- Sanki
orda hiçbir Refah içinde yaşamamışlar gibi, Haberiniz olsun Semud'a
nasıl bir Uzaklık verildiyse Medyen'de
uzaklaştırıldı.
IX Suçluların Cezası :96-109
011.96- Andolsun
Musa'yı Ayetlerimizle ve
Apaçık olan İspatlayıcı bir Delille gönderdik.
011.97- Fir'awn'a ve Onun Önde gelen
çevresine. Onlar Fir'awn'ın
Emrine uymuşlardı. Oysa Fir'awn'ın
Emri İrşad edici değildi.
011.98- O,
Qıyamet Günü Qawminin Önderliğine geçer, böylece Onları
Ateşe götürmüş olur. Sonunda vardıkları Yer, ne Kötü bir Yerdir.
011.99- Onlar
burda da, Qıyamet Günü'nde de
Lanete uğratıldılar. Verilen Bağış ne kötü bir
Bağıştır.
011.100- Bunlar
Sana Doğruhaber olarak aktardığımız
Kuşakların Haberleridir. Onların kimi ayakta kalmış
kimi de Biçilmiş Ekin gibidir.
011.101- Biz
Onlara zulmetmedik, ancak Onlar kendi Nefislerine zulmettiler. Böylece
Rabb'inin Emri geldiği zaman, Allah'ı bırakıp da Dua
ettikleri İlahları, Onlara hiç bir Şey sağlayamadı.
Qayıplarını artırmaktan başka bir işe
yaramadı.
011.102- Onlar
zulmetmektelerken Ülkeleri yakaladığı zaman Rabb'inin
Yakalayıvermesi işte böyledir. Gerçekten O'nun Yakalayıvermesi
pek Acıklı pek Şiddetlidir.
011.103- Ahiret
Azabından korkan için bunda Kesin Ayetler vardır. O, bütün
İnsanların kendisinde Toplanacağı bir Gündür ve o
gözlemlenebilen bir Gündür.
011.104- Biz
onu Sayılı bir Sürenin (ecel) dışında ertelemeyiz.
011.105- (Saatin)
geleceği Günde, O'nun İzni olmaksızın, Hiçkimse Söz
söyleyemez. Artık Onlardan kimi Şakiy, kimi Saiddir.
011.106- Mutsuz
olanlar Ateş'tedirler, Onlar için onda Solumalar vardır.
011.107- Onlar,
Rabb'lerinin dilemesi dışında Gökler ve Yer sürüp gittikce orda
Temelli kalacaklardır. Çünkü Rabb'in,
gerçekten dilediğini yapandır.
011.108- Said
olanlarda, artık Onlar Cennettedirler. Rabb'inin dilemesi
dışında Gökler ve Yer sürüp gittikce, orda Temelli
kalacaklardır. Bu kesintisi olmayan bir Ata'dır.
011.109- Artık
Onların Kulluk ettikleri Şeyler konusunda sakın Kuşkuda
olma. Daha önceleri, Ataları nasıl kulluk ediyorsalar, bunlar da
ancak böyle kulluk ediyorlar. Kuşkuşuz Biz, Onların
Paylarını eksiltmeksizin Onlara ödeyecek olanlarız.
X Mükafat ve Ceza: 110-122
011.110- Andolsun,
Musa'ya Kitab'ı verdik. O'nda
Anlaşmazlığa düşüldü. Eğer Rabb'inden bir Söz
geçmiş olmasaydı, elbette aralarında hükmedilmiş
olacaktı. Gerçekten bunlar Bu'ndan
yana Kuşku verici bir tereddüt içindedirler.
011.111- Elbette
Senin Rabb'in, Onlardan Tümüne yapıp ettiklerini ödeyecektir. Çünkü O,
yaptıklarından Haberdar'dır.
011.112- Seninle
birlikte Tewbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi Dosdoğru davran.
Ve azıtmayın. Çünkü O, yapmakta olduklarınızı
Gören'dir.
011.113- Zulmedenlere
meyletmeyin, yoksa size Ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka
Velileriniz yoktur, sonra Yardım da
göremezsiniz.
011.114- Gündüzün
iki Tarafında ve Gecenin Yakın Saatlerinde Salatı kıl.
Şüphesiz İyilikler Kötülükleri giderir. Bu öğüt alanlara bir öğüt
(zikr)dir.
011.115- Ve
sabret. Gerçekten Allah, İyilik yapanların Ecrini zayi etmez.
011.116- Sizden
önceki Kuşaklardan Arzda
Fesadı önleyecek Fazilet Sahibi kişiler bulunmalı değil
miydi? Onlardan kurtardığımız pek az. Zulmedenler ise,
içinde bulundukları Refahın Peşine düştüler. Onlar
Mücrimlerdi.
011.117- Halkı,
Islah eden kimseler iken, senin Rabb'in o ülkeleri helak edecek değildi.
011.118- Eğer
Rabb'in dileseydi, İnsanları elbette tek bir Ümmet
kılardı. Oysa Onlar Anlaşmazlığı
sürdürmektedirler.
011.119- Rabb'inin
Rahmet ettikleri dışında. Onları bunun için yarattı.
Böylece Rabb'inin Sözü tamamalanıp gerçekleşmiştir: "Andolsun Cehennemi Cinlerden ve İnsanlardan,
Onların Tümünden dolduracağım."
011.120- Sana
Elçilerin Haberlerinden Qalbini kendisiyle sağlamlaştıracak
Doğru Haberler aktarıyoruz. Bunda da Sana Haq ve Mü'minlere bir
Öğüt ve Uyarı gelmiştir.
011.121- İman
etmeyenlere de ki: "Yapabileceğinizi yapın, kuşkusuz Biz de
yapacağız."
011.122- Ve
gözleyip durun, gerçekten Biz de gözleyip
durmaktayız."
011.123- Göklerin
ve Yerin Gaybı Allah'ındır. Bütün İşler O'na
döndürülür. Öyleyse O'na Kulluk edin ve O'na tewekkül edin. Senin Rabb'in
yapmakta olduklarınızdan Habersiz değildir.
Tertil I Tertil II Tertil III Tertil IV Tertil V
Tertil VI Tertil
VII Tertil
VIII Tertil
IX Tertil
X
Tertil XI Tertil XII Tertil XIII
Qur'anu'l Hakîm (Qur'ane'n A'rabiyyen)