Mekkî  Wahy

/Tertil VIII

 

 

 

061.037/es-SAFFAT

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                  

I Tevhidin Galip Gelmesi :1-21

 

037.01-         Saflar halinde dizilenler’e andolsun.

037.02-         Haykırıp sürükleyenler’e,

037.03-         Zikir okumakta olanlar’a.

037.04-         Hiç tartışmasız Sizin İlah’ınız gerçekten Bir’dir.

037.05-         Gökler’in, Yer’in ve ikisi arasında bulunanların Rabb'idir, Doğular’ında Rabb'idir.

037.06-         Elbette Biz Dünya Göğü’nü  Çekici bir Süs’le, Yıldızlar’la süsleyip donattık.

037.07-         Ve İtaat’ten çıkmış Her Azgın Şeytan’dan koruduk.

037.08-         Ki Onlar Mele i A'laya kulak verip dinleyemezler ve Onlar Her yandan kovulurlar.

037.09-         Uzaklaştırılırlar. Onlar için Kesintisiz bir Azab var’dır.

037.10-         Ancak çalıp kapan olursa, artık O’nu da delip geçen Yakıcı bir Alev izler.

037.11-         Şimdi Onlar’a sor: "Yaradılış bakımından Onlar mı daha  Zorlu, yoksa Bizim yarattıklarımız mı? Doğrusu Biz Onlar’ı Cıvık yapışkan bir Çamur’dan yarattık.

037.12-         Hayır Sen şaşırdın kaldın, Onlar ise alay ediyorlar.

037.13-         Kendilerine Öğüt verildiğinde Öğüt almıyorlar.

037.14-         Bir Ayet gördüklerinde de Alay konusu edinip eğleniyorlar.

037.15-         "Bu acıkça bir Büyü’den başkası değildir." dediler.

037.16-         "Biz öldüğümüz, Toprak ve Kemik olduğumuz da mı gerçekten Biz mi diriltilecek mişiz?"

037.17-         "Veya önceki Atalar’ımız da mı?"

037.18-         De ki: "Evet , üstelik Sizler Boyun bükmüş kimseler olarak."

 

II           Hüküm :22-74

 

037.19-         İşte O yalnızca bir Çığlık’tan ibaret’tir artık kendileri bakıp durmaktadırlar.

037.20-         Derler ki: "Eywah Bize, Bu, Din Günü'dür."

037.21-         Bu Sizin yalanlamakta olduğunuz Ayırma Günü'dür.

037.22-         Zulmedenler’i, Eşler’ini ve tapmakta olduklarını biraraya getirip toplayın.

037.23-         Allah'tan başka (taptıklarını) artık Onlar’ı Cehennem’in Yolu’na yöneltip götürün.

037.24-         Ve Onlar’ı durdurup tutuklayın, çünkü Onlar Sorgu’ya çekileceklerdir.

037.25-         Ne oluyor Size birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?

037.26-         Hayır , bugün Onlar teslim olmuşlardır.

037.27-         Kimi kimine yönelmiş olarak birbirlerine soruyorlar:

037.28-         "Gerçekten Sizler Bize Sağ’dan yana gelip yanaşıyordunuz"  derler.

037.29-         "Hayır" derler, "Zaten Sizler  Mü’min olanlar değildiniz."

037.30-         "Bizim, Sizin üzerinizde Zorlayıcı hiç bir Gücümüz yoktu,  hayır Siz Azgın bir Qawim’diniz."

037.31-         Böylece Rabb'imizin Sözü Haqq oldu. Hiç Tartışmasız Tadıcılar’ız.

037.32-         Evet Biz Sizi azdırdık. Çünkü Biz de Azgın kimseler’dik.

037.33-         Artık o Gün Onlar Azab’a Ortak’tırlar.

037.34-         Doğrusu Biz Suçlular’a böyle yaparız.

037.35-         Çünkü Onlar’a " Allah'tan başka İlah yoktur" denildiği zaman Büyüklük taslarlardı (istikbar).

037.36-         Ve derlerdi ki "Biz Deli bir Şair için İlahlar’ımızı terk mi edeceğiz?"

037.37-         Hayır O Haqq’ı getirmiş ve Gönderilenler'i de doğrulamıştı.

037.38-         Hiç Tartışmasız Siz Acıklı Azab’ı tadıcılarsınız.

037.39-         Yapmakta olduklarınızdan başkasıyla cezalandırılmayacaksınız.

 

037.40-         Ancak Muhlis olan Kullar başka.

037.41-         İşte Onlar; Onlar için bilinen bir Rızıq var’dır.

037.42-         Çeşitli Meyveler. Onlar İkram görenler’dir.

037.43-         Ni’metler’le donatılmış /Naim Bahçeler'de.

037.44-         Birbirlerine karşı Tahtlar üzerinde

037.45-         Kaynak’tan (doldurulmuş) Kadehler’le çevrelerinde dolaşırlar.

037.46-         Bembeyaz İçenler’e Lezzet.

037.47-         Onda ne bir Gaile vardır, ne de kendilerinden geçip, Aqıllar’ı çelinir.

037.48-         Ve yanlarında Bakışlar’ını yalnızca Eşler’ine çevirmiş İri Gözlü Kadınlar var’dır.

037.49-         Sanki Onlar Saklı bir Yumurta gibi.  (çarpıcı ve pürüzsüz)

037.50-         Böyleyken kimi kimine yönelmiş olarak birbirlerine soruyorlar:

037.51-         Onlar’dan bir Sözcü der ki: "Benim bir Yakınım vardı."

037.52-         Der di ki: "Sen de gerçekten (dirilişi) Doğrulayanlar’dan mısın?"

037.53-         "Bizler öldüğümüz, Toprak ve Kemikler olduğumuz da mı gerçekten Biz mi sorguya çekilecekmişiz?"

037.54-         (Konuşan yanındakilere) Der ki: "Sizler biliyor musunuz?"

037.55-         Derken bakıverdi O’nu Çılgınca yanan Ateş’in  tam ortası’nda gördü.

037.56-         Dedi ki: " Andolsun Allah'a. Neredeyse Beni de düşürecektin."

037.57-         Eğer Rabb'imin Ni’met’i olmasaydı elbette Ben de Hazır bulunanlar’dan olacaktım.

037.58-         Nasıl Biz ölecek olanlar değil miymişiz?

037.59-         Yalnızca Birinci Ölümümüz’den başka. Ve Biz Azab’a da uğratılacak olanlar da değil miymişiz?

037.60-         Elbette bu Asıl Büyük Kurtuluş ve Mutluluğun ta kendisidir.

037.61-         Böylece Çalışanlar da bunun bir benzeri için çalışmalıdır.

 

037.62-         Nasıl böyle bir Konaklama mı Hayırlı yoksa Zakkum Ağacı mı?

037.63-         Doğrusu Biz O’nu Kafirler için bir Fitne  kıldık.

037.64-         Elbette o Çılgınca yanan bir Ateş’in Dibi’nde bitip çıkar.

037.65-         Onun Tomurcukları Şeytanlar’ın Başları gibidir.

037.66-         Artık Hiç tartışmasız Onlar O’ndan yiyecekler, böylelikle Karınlar’ını O’ndan dolduracaklar.

037.67-         Sonra kendileri için O’nun üzerinde Kaynar Su karıştırılmış bir İçkiler’i de vardır.

037.68-         Sonra Onlar’ın dönecekleri Yer elbette Çılgınca Yanan Ateş’tir.

037.69-         Çünkü Onlar Atalar’ını da Sapık Kimseler olarak bulmuşlardı.

037.70-         Kendileri de Onların İzleri üzerinde koşturup duruyorlardı.

037.71-         Andolsun Onlar’dan önce Evwwelkiler’in Çoğu da sapmıştı.

037.72-         Andolsun Biz içlerinde Uyarıcılar  göndermiştik.

037.73-         Uyarılanlar’ın nasıl bir Son’a uğradıklarına  bir bak.

037.74-         Ancak Muhlis olan Kullar başka.

 

III Nuh ve İbrahim: 75-113

 

037.75-         Andolsun Nuh Bize seslenmişti de  ne Güzel icabet etmiştik.

037.76-         O’nu ve Aile’sini o Büyük Üzüntü’den kurtarmıştık.

037.77-         Ve Onun Soy’unu, Onlar’ı da Baqi kıldık.

037.78-         Sonra gelenler arasında da O’na (Hayırlı ve şerefli bir isim) bıraktık.

037.79-         Alemler içinde Selam olsun Nuh’a.

037.80-         Gerçekten Biz İhsan’da bulunanlar’ı böyle ödüllendiririz.

037.81-         Elbette O Bizim Mü'min  Kullar’ımızdandı.

037.82-         Sonra diğerlerini Su’da boğduk.

 

037.83-         Doğrusu İbrahim de Onun bir Kol’undandır.

037.84-         Hani O Rabb'ine Arınmış bir Qalb’le gelmişti.

037.85-         Hani Baba’sına ve Qawm’ine demişti ki: "Sizler neye tapıyorsunuz?"

037.86-         Birtakım uydurma yalanlar için mi Allahtan başka İlahlar istiyorsunuz?

037.87-         Alemlerin Rabb'ı Konusundaki  Zann’ınız nedir?

037.88-         Sonra Yıldızlar’a bir göz attı.

037.89-         "Doğrusu Ben Hasta’yım." dedi.

037.90-         Böylelikle arkalarını çevirip Ondan kaçmaya başladılar.

037.91-         Bunun üzerine Onların İlahlar’ına sokulup. "Yemek yemiyor musunuz?" dedi.

037.92-         Size ne oluyor ki konuşmuyorsunuz.

037.93-         Derken Onların üstüne yürüyüp Sağel’iyle bir Darbe indirdi.

037.94-         Çok geçmeden birbirine geçmiş durumda kendisine yönelip geldiler.

037.95-         Dedi ki . "Yontmakta olduğunuz Şeyler’e mi tapıyorsunuz?"

037.96-         Oysa Sizi de yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır.

037.97-         Dediler ki: " O’nun için bir  Bina inşa edin de O’nu Çılgınca yanan Ateş’in içine atın."

037.98-         Böylelikle Ona bir Tuzak hazırlamak istediler. Oysa Biz Onlar’ı Alçaltılmışlar kıldık

037.99-         Dedi ki: " Elbette Ben Rabb'ime gidici’yim. O beni Hidayet’e eriştirecektir."

037.100-       Rabb'im Bana Salihler’den ( bir çocuk) Armağan et.

037.101-       Biz de Onu Halim bir Çocuk’la müjdeledik.

037.102-       Böylece O’nun yanında koşabilecek  Çağ’a erişince "Oğlum" dedi ."Gerçekten Ben Seni Rü’ya’mda boğazlıyorken gördüm. Bir bak Sen ne düşünüyorsun?" Dedi ki: "Babacığım emrolunduğun Şey’i yap. İnşallah Beni Sabredenler’den bulacaksın."

037.103-       Sonunda ikisi de Teslim oldular, Onu Alnı üzerine yatırdı.

037.104-       Biz Ona "Ey İbrahim" diye seslendik.

037.105-       Gerçekten Sen Rü’ya’yı doğruladın. Elbette Biz İhsan’da bulunanlar’ı  böyle ödüllendiririz.

037.106-       Doğrusu bu Apaçık bir İmtihan idi.

037.107-       Ve O’na Büyük bir  Zibh’i Fidye olarak verdik.

037.108-       Sonra gelenler arasında O’na (hayırlı ve şerefli bir isim ) bıraktık.

037.109-       İbrahim'e selam olsun.

037.110-       Biz İhsan’da bulunanlar’ı böyle ödüllendiririz.

037.111-       Elbette O Bizim Mü'min Kullarımız’dandı.

037.112-       Biz Ona Salihler’den bir Nebi olarak İshaq'ı müjdeledik.

037.113-       O'na da İshaq'a da Bereketler verdik. İkisinin Soy’undan İhsan’da bulunan da var, açıkça kendi Nefs’ine zulmetmekte olan’da.

 

IV  Musa, İlyas, Lut: 114-138

 

037.114-       Andolsun, Biz Musa'ya ve Harun'a lutfettik.

037.115-       Onları ve Qawimler’ini o Büyük Üzüntü’den kurtardık.

037.116-       Onlara Yardım ettik, böylece Üstün gelenler Onlar oldular.

037.117-       Ve ikisine Anlatım’ı Açık Kitab verdik.

037.118-       Onları Dosdoğru  olan  Yol’a yönelttik.

037.119-       Sonra gelenler arasında da ikisine (şan) bıraktık.

037.120-       Musa'ya ve Harun'a Selam olsun.

037.121-       Elbette Biz İhsan’da bulunanlar’ı böyle ödüllendiriz.

037.122-       Elbette ikisi Bizim Mü’min  Kullar’ımızdandırlar.

 

037.123-       Gerçekten İlyas'da Gönderilenler'dendi.

037.124-       Hani kendi Qawm’ine demişti ki: "Siz ittiqa etmez misiniz?"

037.125-       Siz Ba'l'e tapıp da Yaratıcılar’ın en Güzel’ini mi bırakıyor sunuz?

037.126-       Allah ki, Sizin de Rabb'iniz, önceki Atalar’ınızın da Rabbi'dir.

037.127-       Fakat O’nu yalanladılar. Bundan dolayı gerçekten Onlar Hazır bulundurulacak olanlar’dır.

037.128-       Ancak Muhlis Kullar başka.

037.129-       Sonra gelenler arasında Ona ( şan) bıraktık.

037.130-       İlyas'a da Selam olsun.

037.131-       Elbette Biz İhsan’da Bulunanlar’ı böyle ödüllendiririz.

037.132-       Elbette O Bizim Mü’min Kullar’ımızdandı.

 

037.133-       Gerçekte Lut da Gönderilenler'dendi.

037.134-       Hani Biz Onu ve Aile’sini topluca kurtarmıştık.

037.135-       Geride bırakılanlar arasında bir Yaşlı Kadın  dışında.

037.136-       Sonra geride kalanları Yerle bir ettik.

037.137-       Siz Onların üstünden elbette geçip gidiyorsunuz, Sabah vakti.

037.138-       Ve Geceleyin. Yine de  aqıllanmayacak mısınız?

 

V            Yunus ve Peygamber'in zaferi: 139-182

 

                 (Bak:    2/Kalem 48-50

                             55/Yunus 98)

 

037.139-       Elbette Yunus da Gönrderilenler'dendi.

037.140-       Hani O Dolu bir Gemi’ye kaçmıştı.

037.141-       Böylece Kura’ya katılmıştı da böylece Kaybedenler’den olmuştu.

037.142-       Derken Onu Balık yutmuştu. Oysa kendisi kınanmıştı.

037.143-       Eğer Tesbih edenler’den olmayaydı.

037.144-       Onun Karnı’nda dirilip kaldırılacakları Gün’e kadar kalakalmıştı.

037.145-       Sonunda O Hasta bir durumda iken Onu Çıplak bir Yer’e attık.

037.146-       Ve üzerine Sık Geniş Yapraklı türden bir Ağaç bitirdik.

037.147-       Onu Yüzbin olan veya daha da artan(Nufuz)a gönderdik.

037.148-       Sonunda O’na iman ettiler. Biz de Onları bir Süre’ye kadar yararlandırdık.

 

037.149-       Şimdi Sen Onlara sor. "Kızlar Senin Rabb'inin, Erkekler Onların mı?

037.150-       Yoksa Onlar Şahidlik etmekteyken Biz Melekler’i Dişiler olarak mı yarattık?

037.151-       Dikkat edin, gerçekten Onlar Düzdükler’i Yalanlar’dan dolayı derler ki:

037.152-       "Allah doğurdu." Onlar elbette Yalan söyleyenlerdir.

037.153-       Kızlar’ı Erkekler’e tercih mi etmiş?

037.154-       Size ne oluyor, nasıl hükmediyor sunuz? 

037.155-       Hiç mi Öğüt alıp düşünmüyorsunuz?

037.156-       Yoksa Sizin apaçık olan İspatlı bir Delil’iniz mi var?

037.157-       Eğer Doğru söyleyenler iseniz öyleyse getirin Kitab’ınızı.

037.158-       Onlar kendisi ile Cinler arasında  bir Soybağı kurdular. Oysa andolsun Cinler de Onların gerçekten Hazır bulundurulacaklarını bilmişlerdir.

037.159-       Onların nitelendirmekte oldukları’ndan Allah Yüce’dir.

037.160-       Ancak Muhlis Kullar başka.

037.161-       Artık Siz de tapmakta olduklarınız da .

037.162-       Ona karşı kimseyi Fitne’ye sürükleyecek olanlar değilsiniz.

037.163-       Ancak kendisi Çılgınca Yanan Ateş’e girecek olan başka.

037.164-       (Melekler der ki:) "Bizden her birimiz için belli bir Maqam var’dır.

037.165-       Biziz o Saflar  halinde dizilmiş olanlar gerçekten Biziz.

037.166-       Biziz o Tesbih edenler de gerçekten biziz.

037.167-       Onlar, her ne kadar şöyle diyor idiyseler de.

037.168-       "Eğer yanımızda öncekilerden bir Zikir bulunmuş olsaydı

037.169-       Gerçekten Bizler de Allah'ın Muhlis olan Kulları’ndan olurduk.

037.170-       Fakat Onu tanımayıp küfrettiler, yakında bileceklerdir.

037.171-       Andolsun Gönderilen Kullar’ımıza Söz’ümüz geçmiştir.

037.172-       Tartışmasız Onlar elbette Nusret bulacaklardır.

037.173-       Ve elbette bizim Ordular’ımız üstün gelecek olan da onlardır.

037.174-       Öyleyse Sen bir Süre’ye kadar Onlar’dan yüz çevir.

037.175-       Ve Onları seyret. Onlar da yakında seyredeceklerdir.

037.176-       Şimdi Onlar Bizim Azab’ımızı mı Acele istiyorlar?

037.177-       Fakat Onların Saha’sına indiği zaman Uyarılanlar’ın Sabahı ne kadar da Kötü olur?

037.178-       Sen bir Süre’ye kadar Onlar’dan yüzçevir.

037.179-       Ve seyret. Onlar da yakında seyredeceklerdir.

037.180-       İzzet Sahibi olan Senin Rabb'in Onların nitelendirmekte olduklarından Yüce’dir.

037.181-       Gönderilenler'e Selam olsun.

037.182-       Ve Alemler’in Rabb'i  Allah'a  da Hamd olsun.

 

 

 062.031/ LUQMAN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                

I    1-11               

                 1a        1-5 Felah Bulan Mü'minler

                 1b        6-9 İnsanlardan Bazıları ve iman eden istisna

                 1c        10-11 Allah'ın Yaratışı


a    (Bak: Bakara 1-5)

 

031.01-         E.L. M.

031.02-         Bunlar Hakim Kitab'ın Ayetleri’dir.

031.03-         Muhsinler’e bir Hidayet ve bir Rahmet’tir.

031.04-         Ki Onlar Salat’ı  kılarlar, Zekat’ı verirler ve Ahiret'e  Kesinlikle  inanırlar.

031.05-         İşte Onlar, Rabb'lerinden bir Hidayet üzerindedirler ve Onlar Felah bulanlar’dır.

b

031.06-         Bazı İnsanlar, Hiç bir Bilgi’ye dayanmaksızın, Allah'ın Yolu’ndan saptırmak için Boş ve Amaçsız  Söz’ü Satın alırlar ve O’nu bir Eğlence Konusu edinirler.İşte Onlar; Onlar için Aşağılatıcı bir Azab var’dır.

031.07-         O’na Ayetler’imiz okunduğunda, sanki Onlar’ı  işitmiyormuş ve Kulaklarında bir Ağırlık varmış gibi, Büyüklük taslayarak (müstekbirce) Sırtını çevirir.  Artık Sen O’na Büyük bir Azap ile Müjde ver.

 

031.08-         Gerçekten İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlarsa; Onlar için Ni’metler’le donatılmış Bahçeler var’dır.

031.09-         Orada Ebedî olarak Kalıcı’dırlar. Allah'ın Waadi Haqq’tır. O Aziz'dir, Hakim'dir.

c

031.10-         O Gökler’i dayanak olmaksızın yaratmıştır, bunu görmektesiniz. Arz’da da Sizi Sarsıntı’ya uğratır diye sarsılmaz Dağlar bıraktı ve orada Her Canlı’dan türetip yayıverdi. Biz Gök’ten Su indirdik, böylelikle orada her Güzel olan Çift’ten bir Bitki bitirdik.

031.11-         Bu Allah'ın Yaratması’dır. Şu halde O’nun dışında olanların Yaratıklarını Bana gösterin. Hayır zulmetmekte olanlar Açıkça Sapıklık içindedirler.

 

II           Lokman'ın Nasihatları 12-19

 

031.12-         Andolsun, Biz Luqman'a "Allah'a şükret" diye Hikmet verdik. Kim şükrederse, artık O, kendi Nefsi Lehine şükreder. Kim de Küfr’e saparsa, artık  (O) Gani'dir, Hamid'dir.

031.13-         Hani Luqman Oğluna  öğüt vererek demişti ki: "Ey Oğlum  Allah'a şirk koşma.  Şirk , gerçekten Büyük bir Zulüm’dür.

031.14-         Biz İnsan’a Valideyn’ini tawsiye ettik. Anne’si O’nu Zorluk üzerine zorlukla taşımıştır. O’nun (sütten) ayrılması da, İki Yıl içindedir. Hem Baba, hem de Anne ve Baba’na şükret, Dönüş yalnız Bana’dır."

031.15-         Bununla birlikte  Onlar’ın İkisi hakkında bir Bilgin olmayan Şey’i Bana Şirk koşman için, Sana karşı Çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda Onlar’a itaat etme ve Dünya da Onlar’a Ma’ruf üzere geçin ve Bana Gönülden yönelen’in Yolu’na uy. Sonra Dönüş’ünüz yalnızca Bana’dır. Böylece Ben de Size yapmakta olduklarınızı Haber vereceğim.

031.16-         Ey Oğlum, gerçekten bir Hardal Tanesi Ağırlığı’nda olsa da, ister bir Kaya Parçası’ndan ya da Gökler’de veya Yer’de bulunsa bile, Allah O’nu getirir. Elbette Allah, Latif olan’dır, Haberdar'dır.

031.17-         Ey Oğlum, Salat’ı kıl, Ma’ruf olan’ı emret, Münker olan’dan sakındır ve Sana İsabet edene karşı sabret. Çünkü bunlar, azmedilmesi gereken İşler’dendir.

031.18-         "İnsanlar’a Yanağını çevirerek ve böbürlenmiş olarak Arz’da yürüme. Çünkü Allah, her Büyüklük taslayan Böbürlenen’i sevmez."

031.19-         Yürüyüş’ünde Orta bir Yol tut, Ses’inden de kıs. Çünkü, Sesler’in en Çirkin olanı gerçekten Eşekler’in Sesi’dir."

 

III Allah'ın Kudreti 20-30

 

031.20-         Görmüyor musunuz ki, kuşkusuz Allah, Gökler’de ve Yer’de olanları Emr’inize Amade kılmış, Açık ve Gizli olsun Sizin üzerinizdeki Ni’metler’ini genişletip tamamlamıştır. İnsanlar’dan öyleleri vardır ki, Hiçbir İlm’e dayanmaksızın bir Yol gösterici ve Aydınlatıcı bir Kitap da olmadan Allah konusunda Mücadele edip durmaktadır.

031.21-         Onlar’a, "Allah'ın indirdiğine uyun" denildiğinde, derler ki: "Hayır, Biz Atalar’ımızı üzerinde bulduğumuz Şey’e uyarız."  Eğer Şeytan Onlar’ı Çılgınca yanan Ateş’in Azabı’na çağırmışsa da mı?

031.22-         Kim İhsan’da bulunan biri olarak Yüz’ünü Allah'a teslim ederse, artık gerçekten O kopmayan bir Kulp’a yapışmıştır. Bütün İşler’in Sonu Allah'a varır.

031.23-         Kim de küfrederse, artık O’nun Küfr’ü Seni Hüzn’e kaptırmasın. Onlar’ın Dönüş’ü Bizedir, artık Biz de Onlar’a yapmakta olduklarını Haber vereceğiz. Elbette Allah, Sineler’in Özü’nde saklı olanı Bilen'dir.

031.24-         Biz Onlar’ı az olarak metalandırıp yararlandırız. Sonra da Onlar’ı Ağır bir Azab’a katlandırırız.

 

031.25-         Andolsun Onlar’a: "Gökler’i ve Yer’i kim yarattı?" diye soracak olsan,  tartışmasız "Allah" diyecekler.  De ki:  "Hamd Allah'ındır." Hayır, Onlar’ın çoğu bilmezler.

031.26-         Gökler’de ve Yer’de olanlar Allah'ındır.  Elbette Allah Gani'dir, Hamid'dir.

031.27-         Eğer Arz’daki Ağaçlar’ın Tümü Kalem ve Deniz de O’nun ardından Yedi Deniz daha eklenerek de olsa yine de Allah'ın Kelimeleri tükenmez. Elbette Allah Aziz'dir, Hakim'dir.

031.28-         Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de yalnızca Tek bir Kişi gibidir. Elbette Allah İşiten'dir, Gören'dir.

031.29-         Görmüyor musun ki, gerçekten Allah, Gece’yi Gündüz’e bağlayıp katar. Güneş ile Ay’ı da Emr’e amade kılmıştır. Her biri, Adı konulmuş bir Süre’ye      kadar akıp gitmektedir. Allah yapmakta olduklarınzdan Haberdar'dır.

031.30-         İşte böyle. Elbette Allah, O Haqq'tır ve elbette O'nun dışında tapmakta oldukları ise Batıl'dır. Kuşkusuz Allah Yüce'dir, Büyük'ür.

 

IV  Muhalefetin Sonu 31-34

 

031.31-         Görmüyor musun ki, Size Ayetler’inden göstermesi için, Gemiler Allah'ın Ni’meti’yle Deniz’de akıp gitmektedir. Elbette bunda sabreden, şükreden için gerçekten Ayetler var’dır.

031.32-         Onlar’ı Kara Gölgeler gibi Dalgalar sarıverdiği zaman, Din’i yalnızca O'na Halis kılanlar olarak Allah'a yalvarıp yakarırlar. Böylece Onlar’ı Kara’ya çıkarıp kurtarınca, artık Onlar’dan bir kısmı Orta yolu tutuyor. Bizim Ayetler’imizi Gaddar Nankör olan’dan başkası inkar etmez.

031.33-         Ey İnsanlar, Rabb'inizden sakının ve öyle bir Gün’ün Azab’ından çekinin ki, bir Baba Çocuğu için bir Şey’i verebilicek değildir. Elbette Allah'ın Waad’i Haqq’tır. Artık Dünya Hayatı Sizi aldatmaya sürüklemesin  ve Aldatıcılar da Sizi Allah ile aldatmasın.

 

031.34-         Kuşkusuz Saat'in İlmi O'nun katındadır. Yağmuru/Gays’ı yağdırır. Bilir Rahimler’de ne varsa. Hiçbir Kimse Yarın ne kesbedeceğini idrak edemez ve idrak edemez hiçbir Nefis hangi Yer’de öleceğini de. Kuşkusuz Allah Bilen'dir, Haberdar'dır.

 

 

 063.034/ SEBE

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                 

I Allah'ın Hükmü 1-9

 

034.01-         Hamd Gökler’de ve Yer’de olanlar’ı tümü kendisine ait olan Allah'ındır. Ahiret'te Hamd O'nundur. Hakim'dir, Haberdar'dır.

034.02-         Yer’in içine gireni O’ndan çıkanı, Gök’ten ineni ve oraya çıkanı bilir. O Gafur'dur, Rahim'dir.

034.03-         Küfredenler dediler ki: " Saat Bize gelmez ."De ki: "Gayb’ı bilen Rabb'ime andolsun O elbette Size gelecektir. Gökler’de ve Yer’de Zerre Ağırlığı’nda hiç birşey O’ndan uzakta kalmaz. Bundan daha Küçük olan’ı da istisnasız Kesinlikle Açık bir Kitap’tadır."

 

034.04-         İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar’ı ödüllendirecek. İşte Onlar Mağfiret ve Üstün Rızıq Onlar’ındır.

034.05-         Aciz bırakmak için Ayetler’imiz Konusunda Çaba harcamış olanlar. İşte Onlar, Onlara içinde İğrenç Acıklı bir Azab var’dır.

 

034.06-         Kendilerine İlim verilenler ise Rabb'inden Sana indirilenin Haqq’ın ta kendisi olduğunu ve Üstün Güçlü Övülme’ye layık olan’ın Yolu’na yöneltip ilettiğini görmektedirler.

034.07-         Küfredenler dediler ki: "Siz Darmadağın olup dağıldığınızda gerçekten Sizin Yeni bir Yaratılış’ta bulunacağınızı Size Haber verilen bir Adam’ı gösterelim mi size ?

034.08-         O  Allah'a karşı Yalan mı düzüp uyduruyorlar, yoksa kendisinde bir Delilik mi var? Hayır Ahiret'e inanmayanlar Azab’ta ve Uzak bir Sapıklık içinde’dirler.

034.09-         Onlar Gök’ten ve Yer’den önlerinde ve arkalarında olan’ı görmüyorlar mı? Eğer Biz dilersek Onlar’ı Yer’in Dibi’ne geçirir ya da Gök’ten üzerlerine Parçalar düşürürüz. Elbette bunda Gönül’den yönelen bir Kul için bir Ayet var’dır.

 

II           Nimet ve Felaket 10-21

 

034.10-         Andolsun Biz Davud'a tarafımızdan  bir Fadl verdik. "Ey Dağlar O’nunla birlikte Yankı’yla Ses verin " ve Kuşlar’a da. Ve O'na Demir’i yumuşattık.

034.11-         "Geniş Zırhlar yap düzenli bir biçim’e sok, Siz de Salihce davranın. Gerçekten Ben Sizin yapmakta olduklarınızı Gören’im."

034.12-         Süleyman içinde Sabah gidişi bir Ay, Akşam dönüşü bir Ay olan Rüzgar’a; erimiş Bakır Madeni’ni O’na Sel gibi akıttık. O’nun El’i altında Rabb'inin İzni’yle İş görmekte olan bir kısım Cinler de vardı. Onlar’dan kim Bizim Emr’imizden çıkıp sapacak olsa, O’na Çılgın Ateş’in Azabı’ndan taddırırdık.

034.13-         O'na dilediği şekilde Kaleler, Heykeller (ya da süsler), Havuz Büyüklüğü’nde Çanaklar ve Yerinden sökülmeyen Kazanlar yaparlardı. "Ey Davud Ailesi, şükrederek çalışın." Kullar’ımdan şükretmekte olanlar az’dır.

034.14-         Böylece O’nun Ölüm’üne karar verdiğimiz zaman Ölüm’ünü Onlar’a Asa’sını yemekte olan bir Ağaçkurdu'ndan/Dabbetu'l-Ard başkası haber veren olmadı. Artık O Yer’e yıkılıp düşünce açıkça ortaya çıktı ki şayet Cinler Gayb’ı bilmiş olsalardı böylesine Aşağılatıcı bir Azab içinde yaşamazlardı.

034.15-         Andolun Sebe'nin oturduğu Yerler’de de bir Ayet vardır. Sağ’dan ve Sol’dan iki Bahçeli’ydi. "Rabb’inizin Rızq’ından yeyin ve O 'na şükredin. Güzel bir Şehir ve Bağışlamakta olan bir Rabb.

034.16-         Ancak Onlar yüz çevirdiler. Böylece Biz de Onlar’a Arim Seli’ni gönderdik. Ve Onlar’ın İki Bahçe’sini Buruk Yemişli , Ilgın ve içinde az bir Şeyde Sedir-ağacı olan İki Bahçe’ye dönüştürdük.

034.17-         Böylece nankörlük etmeleri dolayısıyle Onlar’ı cezalandırdık. Biz Nankörlük eden’den başkasını cezalandırır mıyız?

034.18-         Kendileriyle içlerinde Bereketler kıldığımız Memleketler arasında görünebilen Şehirler varettik. Ve orada Yürüme taqdir ettik "Oralarda Geceleri ve Gündüzleri Güvenlik içinde gezip dolaşın."

034.19-         Onlar ise "Rabb'imiz Seferlerimiz arasını aç" dediler ve kendi Nefisler’ine zulmetmiş oldular. Böylece Biz de Onlar’ı Efsaneler kıldık ve Onlar’ı Darmadağın edip dağıttık.  Elbette bunda çok Sabreden ve çok Şükreden herkes için gerçekten Ayetler var’dır.

034.20-         Andolsun İblis kendileri hakkında Zann’ını doğrulamış oldu, böylelikle İnanan  bir Bölük dışında Onlar O’na uymuş oldular.

034.21-         Oysa onun kendilerine karşı hiç bir Zorlayıcı Gücü yoktu; ancak Biz Ahiret'e İnanan’ı O’ndan Kuşku içinde olan’dan ayırd etmek için. Senin Rabb'in Herşey’in üzerinde Gözetici, Koruyucu olan’dır.

 

III Müslümanların bir zaferi 22-30        

 

034.22-         De ki "Allah'ın dışında öne sürdüklerinizi çağırın. Onlar’ın Gökler’de ve Yer’de bir Zerre Ağırlığı’nca  bile Güçler’i yetmez; Onlar’ın bu ikisinde de hiç bir Ortaklığı olmadığı gibi O'nun bunlardan hiçbir Destekçi olanı da yoktur.

034.23-         O'nun katında kendisine İzin verdiği kimsenin dışında Şefaat’i Yarar sağlamaz. En sonunda Qalpler’inden Korku giderilince " Rabb'iniz ne buyurdu?" derler. "Haqq olanı" derler. O çok Yüce olan’dır ,çok Büyük olan’dır.

034.24-         De ki : Sizi Gökler’den ve Yer’den rızıqlandıran kim? De ki: "Allah, gerçekten ya Biz ya da Siz herhalde bir Hidayet üzerindeyiz veya Apaçık bir Sapıklık’ta."

034.25-         De ki: "Siz bizim işlemiş bulunduğumuz Suç’tan sorulacak değilsiniz ve Biz’de Sizin yapmakta olduklarınızdan sorulacak değiliz.

034.26-         De ki:"Rabb'imiz Bizi birarada toplayacak, sonra da Haqq ile aramızı ayıracaktır. O Açan'dır (hakkla batıl’ın arasını), Bilen'dir.

034.27-         De ki: "Ona eklemekte olduğunuz Ortaklar’ı Bana gösterin". Asla hayır. O  Aziz ve Hakim olan Allah'tır.

034.28-         Biz Seni ancak Bütün İnsanlar’a Müjdeci  ve bir Uyarıcı  olarak gönderdik. Ancak İnsanlar’ın çoğu bilmiyorlar.

034.29-         Onlar "Eğer Doğru söyleyenler iseniz bu Waad  ne zamanmış?" derler.

034.30-         De ki:"Sizin için Belirlenmiş bir Gün var’dır ki, Siz O’ndan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de öne alınabilirsiniz."

 

IV  Batılın Rehberliği 31-36

 

034.31-         Küfretmekte olanlar dediler ki: "Biz kesin olarak ne bu Qur'an'a inanırız ne de O'ndan öncekine. "Sen O zulmetmekte olanlar’ı Rabb'leri Huzurunda Tutuklanmış olarak bir görsen, Söz’ü birbirine karşı evirip çevirir. Mustaz'aflar Müstekbirler’e derler ki "Eğer Sizler olmasaydınız gerçekten Bizler Mü'minler’den olurduk."

034.32-         İstikbar edenler Mustaz'aflar’a dediler ki: "Size Hidayet gelmiş bulunduktan sonra Sizi Biz mi O’ndan alıkoyduk? Hayır Siz  Mücrimler’diniz."

034.33-         Zaafa uğratılanlar da İstikbar edenler’e: "Hayır, Siz Gece ve Gündüz Hileli Düzenler (kurup) Bizim Allah'ı İnkar etmemizi ve O'na Eşler koşmamızı Bize emrediyordunuz." dediler. Azab’ı gördüklerinde de Pişmanlıklar’ını saklarlar; Biz de Küfredenler’in Boyunları’na Halkalar geçirdik. Onlar yapmakta olduklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?

034.34-         Biz hangi Ülke’ye bir Uyarıcı gönderdikse, kesinlikle oranın Refah içinde şımaran önde Gelenleri (mütrefin): "Gerçekten Biz, Sizin kendisiyle gönderildiğiniz Şey’i tanımıyoruz." demişlerdir.

034.35-         Ve: "Biz Mallar ve Evlatlar bakımından daha çoğunluktkayız ve Biz Azab’a uğratılacak değiliz." de demişlerdi.

034.36-         De ki:" Elbette Benim Rabb'im, Rızq’ı dilediğine genişletir ve kısar da. Ancak İnsanlar’ın Çoğu bilmiyorlar."

 

V            Sahte ilahların biçareliği 37-45

 

034.37-         Bizim katımızda Sizi yaklaştıracak olan ne Mallar’ınız, ne de Ewlatlar’ınızdır; ancak İnanıp Salih Çalışmalar’da bulunanlar başka. İşte Onlar; Onlar için yapmakta olduklarına Karşılık olmak üzere kat kat Mükafat var’dır ve Onlar Yüksek Köşkler’inde Güven içindedirler.

034.38-         Aciz bırakmak için Ayetler’imiz konusunda Çaba harcamakta olanlar, işte Onlar da Azab’ın içinde hazır bulundurulmuşlardır.

034.39-         De ki :"Elbette benim Rabb'im Kullarından Rızq’ı dilediğine genişletir ve O’na kısar da. Her neyi infaq ederseniz, O O’nun yerine bir başkasını verir. O Rızıq verenler’in en Hayırlı’sıdır.

034.40-         O Gün Onlar’ın hepsini birarada toplayacak  sonra Melekler’e diyecek ki: "Size tapmakta olanlar Bunlar mıydı?"

034.41-         Dediler ki: "Sen Yüce’sin Bizim Welimiz Sen’sin, Onlar değil. Hayır Onlar Cinler’e tapmaktaydı ve çoğu Onlar’a inanmışlardı.

034.42-         Artık Bugün bir kısmınızın bir kısmınıza Yarar ve Zarar sağlamaya Gücü yetmez. Biz de Zulmedenler’e deriz ki: "Yalanlamakta olduğunuz Ateş Azabı’nı tadın."

034.43-         Onlar’a Apaçık olan Ayetler’imiz okunduğunda "Bu Sizin Babalar’ınızın tapmakta olduklarından  alıkoymak isteyen bir Adam’dan başkası değil’dir." dediler.

034.44-         Oysa Biz Onlar’a Ders alacakları Kitaplar vermemiştik ve kendilerine Sen’den önce bir Uyarıcı  da göndermemiştik.

034.45-         Kendilerinden Öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar öbürlerine verdiklerimizden onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen Elçiler’imi yalanladılar. Ancak Benim de İnkarım nasıl oldu?

 

VI  Hakikat yükselecek 46-54

 

034.46-         De ki: "Size bir Tek Öğüt veriyorum. Allah için ikişer ikişer ve teker teker Qıyam etmeniz sonra düşünmeniz; Sizin Sahib’inizde hiçbir Delilik/cinnet yoktur. O Size Şiddetli bir Azab’ın öncesinde yalnızca Uyarıcı'dır.

034.47-         De ki: "Ben Siz’den bir Ücret istemişsem artık o Sizin olsun. Benim Ecr’im yalnızca Allah'a aittir. O Herşey’in üzerinde Şahid olan’dır.

034.48-         De ki: "Elbette Benim Rabb'im Haqq’ı (batılın beyni üstüne ) fırlatıp çarpar. O Gaybler’i Bilen'dir."

034.49-         De ki: "Haqq geldi,  Batıl ise ne (ortaya) birşey çıkarabilir, ne de geri getirebilir."

034.50-         De ki: "Eğer Ben sapacak olsam, artık kendi Nefsim aleyhine sapmış olurum, eğer Hidayet’i bulacak olsam, bu da Rabb'imin Bana wahyetmekte olduğu sayesindedir. Elbette O, İşiten'dir, Yakın Olan'dır.

034.51-         Sen Onlar’ı Korku’ya kapıldıklarında bir görsen. Artık hiç bir Kaçış yok’tur ve yakın bir yerden yakalanıvermişlerdir.

034.52-         "Biz O'na inandık."  derler. Ancak Onlar’a Uzak bir Yer’den El uzatmak nerede?

034.53-         Oysa daha önce O’nu inkar etmişlerdi ,Onlar Uzak bir yerden Gayb’a atıp tutuyorlardı.

034.54-         Kendileriyle istek duydukları Şeyler arasında Perde çekilmiştir daha önce Benzerlerine yapıldığı gibi. Çünkü Onlar Kuşku verici bir Tereddüd içinde idiler.

 

 

064.039/ez-ZÜMER

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I Allah'a itaat: 1-9

 

039.01-         Kitab'ın indirilmesi Aziz ve Hakim Allah'tandır.

039.02-         Elbette Biz Sana bu Kitab'ı Haqq olarak indirdik. Öyleyse Sen de Din’i yalnızca Ona Halis  kılarak Allah'a ibadet et.

039.03-         Haber’in olsun, Halis olan Din yalnızca Allah'ındır. Ondan başka Weliler edinenler: "Biz bunlara Bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz. Elbette Allah, Kendi aralarında  üzerinde İhtilaf ettikleri Şeyler’in Hükm’ünü verecektir. Gerçekten Allah Yalancı Kafir olan kimse’yi Hidayet’e eriştirmez.

039.04-         Eğer Allah Çocuk edinmek isteseydi yarattıklarından dilediğini elbette seçerdi. O Yüce’dir, O bir olan, Kahredici olan Allah'tır.OOO   

039.05-         Gökler’i ve Yer’i Haqq olarak yarattı. Gece’yi Gündüz’ün üstüne sarıp örtüyor/     doluyor/ yuvarlıyor. Gündüz’ü de Gece’nin üstüne, sarıp örtüyor. Güneş’e ve Ay’a da Boyun eğdirdi. Her biri Ad’ı konulmuş bir Ecel’e kadar akıp gitmektedir. Haber’in olsun Aziz ve Hakim olan O' dur.

039.06-         Sizi Tek bir Nefis’ten yarattı, sonra da Ondan kendi Eş’ini varetti. Ve Sizin için Davarlar’dan Sekiz Çift indirdi. Sizi Anneler’inizin Karınları’nda Üç Karanlık içinde bir Yaratılış’tan sonra Yaratmak’la yaratmaktadır. İşte Rabb’iniz olan Allah bu’dur. Mülk’te O'nundur. Ondan başka İlah yok’tur. Buna rağmen nasıl döndürülüyorsunuz.

039.07-         Eğer küfredecek olursanız artık kesinlikle Allah Size karşı Hiç bir İhtiyacı olmayandır. Ve O Kullar’ı için Küfr’e Rıza göstermez. Ve eğer şükrederseniz Sizin için Ondan Razı olur. Hiç bir Günahkar bir başkasının Günah Yükü’nü yüklenmez. Sonra Rabb’inize döndürülcekesiniz. Böylece tapmakta olduklarınızı Size Haber verecektir. Hiç şüphe yok O Sineler’in Özü’nde Saklı olan’ı Bilen’dir.

039.08-         İnsan’a bir Zarar dokunduğu zaman Gönül’den katkısızca yönelmiş olarak Rabb'ine dua eder. Sonra O’na kendinden bir Ni’met verdiği zaman daha önce O’na dua ettiğini unutur ve Onun Yol’undan saptırmak amacıyla Allah’a Eşler koşmaya başlar. De ki: "Küfr’ünle biraz metalanıp yararlan. Çünkü Sen Ateş Halkı'ndansın.

039.09-         Yoksa O Gece Saati’nde kalkıpta  secde ederek ve Qıyam’a durarak Gönül’den İtaat eden Ahiret'ten sakınan ve Rabb'inin Rahmeti’ni umut eden midir? De ki: "Hiç Bilenler’le Bilmeyenler bir olur mu? Hiç kuşkusuz Temiz akıl Sahipleri Öğüt alıp düşünmektedir."

 

II Mü'minlerle Kafirler 10-21

 

039.10-         De ki: "Ey İnanan Kullarım; Rabb'inizden ittiqa edin. Bu Dünya’da İyilik etmekte olanlar için bir İyilik vardır. Allah'ın Arzı geniştir. Ancak Sabredenler’e Ecirler’i hesapsızca ödenir.

039.11-         De ki: "Ben Din’i yalnızca O'na Halis kılarak Allah’a ibadet etmekle emrolundum."

039.12-         "Ve Ben Müslümanlar’ın ilki olmakla da emrolundum."

039.13-         De ki: "Ben Rabb'ime isyan ettiğim zaman Büyük bir Gün’ün Azabı’ndan korkmaktayım."

039.14-         De ki: "Ben  Din’imi yalnızca Ona Halis kılarak Allah'a ibadet ederim."

039.15-         "Siz de O'nun dışında dilediklerinize ibadet edin. De ki: "Gerçekten Hüsran’a uğrayanlar Qıyamet Günü hem kendilerini hem de Yakınlar’ını Hüsran’a uğratanlar’dır. Haberiniz olsun bu Apaçık olan Hüsran’ın kendisidir.

039.16-         Onların üstlerinde Ateş’ten Katlamalı Tabakalar, altlarında da Katlamalı Tabakalar var’dır. İşte Allah, kendi Kullar’ını bununla tehdid edip korkutuyor. Ey Kullar’ım öyleyse Ben’den ittiqa edin.

039.17-         Tağut'a Kulluk etmekten kaçınan ve Allah'a içten Yönelenler ise, Onlar için bir Müjde vardır. Öyleyse Kullar’ıma Müjde ver.

039.18-         Ki Onlar, Sözü dinlerler ve en Güzel’ine uyarlar. İşte Onlar Allah'ın kendilerini Hidayet’e ilettikleridir ve Onlar Temiz-akıl Sahipleri’dir.

039.19-         Azab Sözü kendisi üzerine Haqq olmuş kimse mi? Ateş’te olan’ı artık Sen mi kurtaracaksın?

039.20          Ancak Rabb'lerinden ittiqa edenler ise, Onlar için Yüksek Köşkler vardır, Onların üstünde de Yüksek Köşkler Bina edilmiştir. Onların altında Irmaklar akmaktadır. Allah'ın Waadi. Allah Waadi’nden dönmez.

039.21-         Görmüyor musun, gerçekten Allah Gök’ten Su indirdi ve Onu Yer’in içindeki Kaynaklar’a yürütüp geçirdi. Sonra Onunla Çeşitli Renkler’de Ekinler çıkarmaktadır. Sonra kurumaya başlar, böylece Onu Kurumuş Kırıntılar kılıyor. Elbette bunda, Temiz akıl Sahipleri için gerçekten Öğüt alacak  bir Ders var’dır.

 

III Kur'an Mükemmel bir rehberdir 22-31

 

039.22-         Allah, kimin Göğsünü İslam'a  açmışsa, artık O, Rabb'inden olan bir Nur üzerindedir, değil mi? Fakat Allah'ın Zikri’nden Qalpler’i katılaşmış olanlar’ın way haline. İşte Onlar, Apaçık bir Sapıklık içindedirler.

039.23-         Allah, Müteşabih, İkişerli (Müsna) bir Kitap olarak Söz’ün en Güzel’ini indirdi. Rabb'lerine karşı İçleri titreyerek Korku duyanlar’ın Ondan Deriler’i ürperir. Sonra da Onların Deriler’i ve Qalpler’i Allah'ın Zikri’ne yumuşar yatışır. İşte bu, Allah'ın Yol Göstermesi’dir, Onunla dilediğini Hidayet’e eriştirir. Allah kimi saptırırsa, artık onun için de bir Yol gösteren yok’tur.

039.24-         Qıyamet Günü o Kötü Azab’a karşı Yüz’ünü kim koruyabilecek? Ve Zalimler’e "kazanmakta olduklarınızı tadın " denmiştir.

039.25-         Onlar’dan Öncekiler de yalanladı, böylece Azab Onlar’a hiç şuurunda olmadıkları bir yerden gelip çattı.

039.26-         Artık Allah, Onlar’a Dünya Hayatı’nda Aşağılanma’yı taddırdı. Eğer bilmiş olsalardı, Ahiret'in Azabı gerçekten daha Büyük’tür.

039.27-         Andolsun, Biz bu Qur'an'da belki Öğüt alıp düşünürler diye, İnsanlar için her bir Örnek’ten verdik.

039.28-         Çarpıklığı  olmayan Arapça bir Qur'an'dır. Umulur ki ittiqa ederler.

039.29-         Allah bir Örnek verdi: Kendisi üzewrinde Uyumsuz ve Geçimsiz bulunan Sahipleri de çok ortaklı olan bir Adam ile yalnızca bir Kişi’ye teslim olmuş bir Adam/ köle. Bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd Allah'ındır. Hayır Onların çoğu bilmiyorlar.

039.30-         Gerçek şu ki, Sen de öleceksin, Onlar da öleceklerdir.

039.31-         Sonra elbette Sizler, Qıyamet Günü Rabb'inizin Huzurunda davalaşacaksınız.

039.32-         Allah'a karşı Yalan söyleyenlerden ve kendisine geldiğinde Doğru’yu yalanlayanlardan daha Zalim kimdir? Kafirler için Cehennem’de bir Konaklama yeri mi yok?

 

IV  Muhalefet rüsvay olacak 32-41

 

039.33-         Doğru’yu getiren ve Doğrulayanlar’a gelince, işte Onlar Muttaqi olanlar’dır.

039.34-         Rabb'leri katında dileyecekleri Herşey Onlar’ındır. İşte bu, İhsan’da bulunanlar’ın Ödülü’dür.

039.35-         Çünkü Allah, Onlar’ın yaptıklarının en Kötü’sünü temizleyip-giderecek ve yapmakta olduklarının en Güzel’iyle Ecirler’ini verecektir.

039.36-         Allah Kul’una Kafi değil mi? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için bir Yol Gösterici yok’tur.

039.37-         Allah, kimi de Hidayet’e eriştirirse, Onun için bir Saptırıcı da yok’tur. Allah İntikam Sahibi, Aziz'dir.

039.38-         Andolsun, Onlar’a: "Gökler’i ve Yer’i kim yarattı?" diye soracak olsan, elbette "Allah" diyecekler.  De ki:  "Gördünüz mü haber verin, Allah'tan başka tapmakta olduklarınız, eğer Allah Bana bir Zarar dileyecek olsa, O'nun Zararını Onlar kaldırabilirler mi? Ya da Bana bir Rahmet vermeyi  istese, O'nun Rahmet’ini Onlar önleyebilirler mi?" De ki: "Allah, Bana yeter. tewekkül edecek olanlar, O'na Tewekkül etsinler."

039.39-         De ki:"Ey Qawmim, üzerinde bulunduğunuz duruma göre yapıp edin. Hiç  Kuşkuzuz Ben de yapıp eden’im. Artık yakında öğreneceksiniz."

039.40-         Kendisini Aşağılık kılan kime geliyor ve Kesintisiz Azab kimin üzerine çöküp kaçınılmaz oluyor?

039.41-         Elbette Sana Biz Kitab'ı İnsanlar için Haqq olmak üzere indirdik. Artık kim Hidayet’e erişirse, bu kendi Nefs’i lehinedir, kim de saparsa, O da kendi aleyhine sapmış olur. Sen Onlar’ın üzerinde bir Wekil değilsin.

 

V            Azap gelecek 42-52

 

039.42-         Allah, Ölümler’i vaktinde Canlar’ını alır, ölmeyeni de Uyku’sunda. Böylece, kendisi üzerinde Ölüm Qararı verilmiş olanı tutar, öbürüsünü de Adı konulmuş bir Ecel’e kadar salıverir. Elbette bunda düşünen bir Qawim için gerçekten Ayetler vardır.

039.43-         Yoksa Allah'tan başka Şefaat ediciler mi edindiler? De ki: "Ya Onlar, Hiç bir Şey’e Malik değillerse ve aqletmiyorlarsa da mı?"

039.44-         De ki: "Şefaat’in Tümü Allah'ındır. Gökler’in ve Yer’in Mülkü O'nundur. Sonra da O'na döndürüleceksiniz."

039.45-         Sadece Allah anıldığı zaman,  Ahiret'e inanmayanların Qalb’i Öfke’yle kabarır. Oysa O'ndan başkaları anıldığında ise, hemen Sevince kapılır."

039.46-         De ki "Ey Gökler’i ve Yer’i yaratan, Gayb’ı da Müşahade edilen’i de bilen Allah'ım. Anlaşmazlığa  düştükleri Şeyler’de, Kullar’ının arasında Sen hükmedeceksin."

039.47-         Eğer Arz’da olanlar’ın tümü ve bununla birlikte bir katı daha Zalimler’in olmuş olsaydı, Qıyamet Günü o Kötü Azab’dan gerçekten bunları Fidye olarak verirlerdi. Oysa, Onların hiç Hesaba katmadıkları Şeyler, Allah'tan kendileri için Açığa çıkmıştır.

039.48-         Kazanmakta oldukları Kötülükler,  kendileri için Açığa çıkmıştır ve Alay konusu edindikleri Şey’de kendilerini çepeçevre kuşatmıştır.

039.49-         İnsan’a bir Zarar dokunduğu zaman, Bize dua eder, sonra tarafımızdan Ona bir Rahmet İhsan ettiğimizde, der ki: "Bu, Bana ancak bir Bilgi dolayısıyla verildi. "Hayır, bu Fitne’dir. Ancak Onlar’ın çoğu bilmiyorlar.

039.50-         Bunu kendilerinden Öncekiler de söylemişti, ama kazandıkları Şeyler Onlar’a hiçbir yarar sağlamadı.

039.51-         Böylece, kazandıkları Kötülükler Onlar’a İsabet etti. Bunlardan Zulmetmiş olanlar’a da, kazanmakta oldukları Kötülükler isabet edecekdir. Ve Onlar Aciz bırakacaklar da değildirler.

039.52-         Onlar bilmiyorlar mı ki, gerçekten Allah, dilediğine Rızq’ı genişletip yayar ve kısar da. Elbette bunda, inanmakta olan bir Qawim için gerçekten Ayetler var’dır.

 

VI  İlahi Rahmet 53-63

 

039.53-         De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere Ölçü’yü taşıran Kullar’ım. Allah'ın Rahmeti’nden Umut kesmeyin. Elbette Allah, bütün Günahlar’ı bağışlar. Çünkü O, Gafur'dur, Rahim'dir."

039.54-         Azap size gelip çatmadan önce, Rabb'inize yönelip dönün ve O'na teslim olun. Sonra size Yardım da edilmez.

039.55-         Rabb'inizden, Size indirilen’in en Güzeli’ne uyun, Siz hiç şuurunda değilken Azab Size gelip çatmadan önce.

039.56-         Kişi’nin şöyle diyeceği (gün): "Allah yanında yaptığım Kusurlar’ımdan dolayı Yazıklar olsun, doğrusu Ben, Alay edenler’dendim."

039.57-         Veya: "Gerçekten Allah Bana Hidayet verseydi, elbette Muttaqiler’den olurdum" diyeceği Gün.

039.58-         Ya da Azab’ı gördüğü zaman: "Benim için bir kere daha olsaydı da İhsan edenler’den olsaydım."

039.59-         "Hayır, benim Ayetler’im Sana gelmişti, fakat Sen Onlar’ı yalanladın, Büyüklüğe kapıldın ve Kafirler’den oldun."

039.60-         Qıyamet Günü, Allah'a karşı Yalan söyleyenlerin Yüzler’inin Kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenler için Cehennem’de bir Konaklama Yeri mi yok?"

039.61-         Allah, Taqwa Sahipleri’ni Zafer’e ulaşmaları dolayısıyla kurtarır. Onlar’a Kötülük dokunmaz ve Onlar Hüzn’e kapılmayacaktır."

039.62-         Allah, Herşey’in Yaratıcısı’dır.O, Herşey üzerinde Wekil’dir.

039.63-         Gökler’in ve Yer’in Anahtarları O'nundur. Allah'ın Ayetleri’ne küfredenler ise işte Onlar Hüsran’a uğrayanlar’dır.

 

VII            Son Hüküm 64-70

 

039.64-         De ki:" Ey Cahiller, Bana Allah'ın dışında bir başkasına mı Kulluk etmemi emrediyorsunuz?"

039.65-         Andolsun, Sana ve Sen’den öncekiler’e wahyolundu ki: "Eğer Şirk koşacak olursan, elbette Senin Ameller’in boşa çıkacak ve elbette Sen, Hüsran’a uğrayanlar’dan olacaksın.

039.66-         "Hayır, artık Allah'a kulluk et ve Şükredenler’den ol."

039.67-         Onlar, Allah'ın Qadr’ini Haqq’ıyla taqdir edemediler. Oysa Qıyamet Günü yer, bütünüyle O'nun Avucu’ndadır. Gökler de Sağel’iyle  dürülüp bükülmüştür. O, Onlar’ın Şirk koşmakta olduklarından Münezzeh’tir.

039.68-         Sur'a üfürüldü, böylece Allah'ın diledikleri dışında, Gökler’de ve Yer’de olanlar çarpılıp yıkılıverdi. Sonra bir daha Ona üfürüldü, artık Onlar ayağa kalkmış durumda gözetliyorlar.

039.69-         Yer, Rabb'inin Nur’uyla parıldadı. Kitap kondu. Peygamberler ve Şahidler getirildi ve aralarında  Haqq ve Hüküm verildi, Onlar Haqsızlığa uğratılmazlar

039.70-         Her bir Nefs’e yaptığının Tam Karşılığı verildi. O, Onların işlemekte oldukları’nı daha İyi bilen’dir.

 

VIII          Her Zümrenin Akıbeti 71-75

 

039.71-         Küfredenler, Cehennem’e Bölüm Bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, onun Kapılar’ı açıldı ve onlara Bekçileri dedi ki: "Size Rabb'inizin Ayetler’ini okuyan ve Bugün’le karşılaşacağınızı  sizi uyaran Peygamberler gelmedi mi size? Onlar: "Evet" dediler. Ancak Azab Kelimesi Kafirler’in üzerine Haqq oldu.

039.72-         Dediler ki: "İçinde Ebedî Kalıcılar olarak Cehennem’in Kapıları’ndan girin. Büyüklüğe kapılanların Konaklama Yeri ne Kötü’dür."

039.73-         Rabb'lerinden ittiqa edenler de, Cennet’e Bölük  Bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldiklerinde onun Kapılar’ı açıldı ve onlara Bekçiler’i dedi ki: "Selam üzerinizde olsun, Hoş ve Temiz geldiniz. Ebedî kalıcılarak olarak ona girin."

039.74-         Dediler ki: "Bize olan Waad’inizde sadık kalan ve bizi bu yere Mirascı kılan Allah'a hamdolsun ki, Cennet’ten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz. Çalışmalar’da bulunanların Ecr’i ne Güzel’dir.

039.75-         Melekler’i de  Arş’ın Etrafını çevirmişler olarak Rabb'leri Hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Aralarında Haqq ile hüküm verilmiştir ve: "Alemlerin Rabb'ine hamdolsun" denilmiştir.

 

 

Tertil I      Tertil II          Tertil III         Tertil IV         Tertil V          

Tertil VI   Tertil VII        Tertil VIII      Tertil IX         Tertil X

Tertil XI   Tertil XII        Tertil XIII

 

Medenî   Sureler  

 

Qur'anu'l Hakîm (Qur'ane'n A'rabiyyen)