Mekkî  Wahy

/Tertil XIII

 

 

 

083.067/el-MÜLK

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                               

I İlahi Melekut: 1-14

                                        

067.01-         Mülk El’inde olan ne Yüce'dir. O, Herşey’e Güçyetiren'dir.

067.02-         O,  Çalışma (davranış,eylem) bakımından hanginizin daha İyi olacağını denemek için Ölüm’ü ve Hayat’ı yarattı. O Aziz'dir, Gafur'dur.

067.03-         O, biri diğeriyle tam bir Uyum içinde Yedi Gök yaratmış olan’dır. Rahman'ın Yaratması’nda hiçbir Çelişki ve Uygunsuzluk ( tefavüt) göremezsin. İşte Göz’ü çevirip gezdir, Herhangi bir Çatlaklık/bozukluk görüyor musun.

067.04-         Sonra Göz’ünü iki kere daha çevirip bak, o Göz Umud’unu kesmiş bir halde Bitkin olarak Sana dönecektir.

067.05-         Andolsun, Biz en Yakın olan Göğü Kandiller’le süsleyip donattık ve bunları, Şeytanlar için Rucum (taşlama birimleri) kıldık. Onlar için Saıyr (çılgınca yanan) Azabı hazırladık.

067.06-         Rabb'lerine küfretmekte olanlar için Cehennem Azabı vardır. Ne Kötü Dönüş Yeri’dir O.

067.07-         İçine atılıp bıratıldıkları zaman, o kaynayıp, Feveran ederken Onun Korkunç Homurtusu’nu işitirler.

067.08-         Öfkesinden-şiddetinden neredeyse patlayıp çatlayacak. Her bir Gurup içine atıldığında Bekçiler’i Onlara sorar: "Size Uyarıcı gelmedi mi?"

067.09-         Onlar: "Evet, Bize gerçekten bir Uyarıcı geldi. Fakat Biz yalanladık ve Allah hiçbir Şey indirmedi, Siz Yalnızca Büyük bir Şaşkınlık içindesiniz, dedik."

067.10-         Ve derler ki: "Eğer dinlemiş olsaydık ya da aqıl etmiş olsaydık, şu Çılgınca Yanan Ateş’in Halkı arasında olmayacaktık.

067.11-         Böylece kendi Günahlar’ını itiraf ettiler. Çılgınca Yanan'nın Halkı’na uzaklık olsun.

067.12-         Gerçek şu ki, Rabb’lerinden Gayb ile İçleri titreyenler’e gelince, Onlar için bir Mağfiret ve Kerim bir Ecir var’dır.

067.13-         Söz’ünüzü ister gizleyin, ister Onu açığa vurun. Elbette O, Sineler’in Özünde saklı duran’ı Bilen'dir.

067.14-         O, yarattığını bilmez mi? O, Latif'tir, Haberdar'dır.

 

II           İnanmayanların Akıbeti : 15-30

 

067.15-         Sizin için, Arz’a boyun eğdiren O'dur. O halde onun Omuzlarında yürüyün ve O'nun Rızq’ından yiyin. Sonunda Gidiş onadır.

067.16-         Gök’te olanlar’ın sizi yere geçirmeyeceğinden emin misiniz? Bir bakmışsınız ki, o sallanıp çalkalanmaktadır.

067.17-         Yoksa, Gök’te olanların üzerinize Taş yağdıran bir Rüzgar (hasıb) göndermeyeceğinden emin misiniz? Siz o taktirde benim Uyarmam nasılmış bileceksiniz.

067.18-         Andolsun, kendilerinden Öncekiler de yalanladı. Fakat Beni İnkar nasılmış?

067.19-         Onlar, üstlerinde Dizi Dizi Kanat açıp kapayarak uçan Kuşlar’ı görmüyorlar mı? Onlar’ı Rahman'dan başkası tutmuyor. Şüphesiz O, Herşey’i hakkıyla Gören'dir.

067.20-         Rahman'a karşı Size Yardım edecek olan kimmiş? Şu Sizin Ordu’nuz mu? Kafirler yalnızca bir Gurur içinde’dirler.

067.21-         Eğer O, Rızq’ını tutup kesecek olsa, Sizin Rızq’ınızı verecek olan kimmiş? Hayır, Onlar, bir Azgınlık ve Nefret içinde İnat’la direnmektedirler.

067.22-         O halde yüzükoyun sürünen’in mi daha çok Hidayet’e erer, yoksa Dosdoğru Yol üzerinde yürümekte olan mı?

067.23-         De ki: "Sizi İnşa edip yaratan, Size Kulak, Gözler ve Gönüller veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz?

067.24-         De ki: "Size Arz’da üretip türeten O'dur. Siz O'na toplanıp götürüleceksiniz."

067.25-         Derler ki:"Eğer Siz Doğrusözlüler iseniz, şu Waad ettiğin ne zamanmış?"

067.26-         De ki: "Bilgi ancak Allah'ın katındadır. Ben ancak Apaçık olan bir Uyarıcı'yım."

067.27-         Sonunda Onu pek yakında gördüklerinde, o, Küfretmekte olanlar’ın Yüzler’i kötüleşip karardı. Ve: "İşte bu, Sizin öne sürüp durduğunuz Şey’dir." denildi.

067.28-         De ki:"Haber verir misiniz, eğer Allah, Beni ve Benimle birlikte olanları yıkıma uğratır ya da Bizi esirgerse, bu durumda Kafirler’i Acıklı bir Azab’tan kurtaracak olan kim’dir?"

067.29-         De ki:"O Rahman'dır, Biz O'na inandık ve O'na tewekkül ettik. Artık Siz kimin Açıkca bir Sapıklık içinde olduğunuzu pek yakında bileceksiniz."

067.30-         De ki:" Haber verin, eğer Suyunuz Yerin Dibi’ne göçüverecek olursa, bu durumda kim Size bir Akarsu Kaynağı getirebilir:"

 

 

084.069/el-HAQQA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I Büyük Hakikat: 1-37

 

069.01-         Gerçekleşecek Olan.

069.02-         Nedir Gerçekleşecek Olan?

069.03-         Gerçekleşecek Olan'ın ne olduğunu idrak ettin mi?

 

069.04-         Semud ve Ad Qaria'yı yalanladılar.

069.05-         Böylece Semud, Korkunç bir Ses’le yıkıma uğratıldı.

069.06-         Ad'a gelince, Onlar da Uğultu Yüklü, Azgın bir Kasırga ile yıkıldılar.

069.07-         Onu, Yedi Gece Sekiz Gün, aralıksız Onların üzerine Musallat etti. Öyle ki, o Qawmi, orada sanki içi kof Hurma Kütükleri’ymiş gibi Onların çarpılıp yere yıkıldığını görürsün.

069.08-         Şimdi Onlar’dan Artakalan görüyor musun?

 

069.09-         Fir'awn, O’ndan Öncekiler ve Yerle bir olan Kentler o Hata ile geldiler.

069.10-         Böylece Rabb'lerinin Elçisi'ne İsyan ettiler. Bu yüzden Onları, Şiddeti gittikce artan bir Yakalayış’la yakaladı.

 

069.11-         Gerçek şu ki, Su taştığı zaman, o Gemi’de Biz Sizi taşıdık.

069.12-         Öyle ki, Onu Size bir ibret kılalım. Gerçeği kavrayabilen Kullar Onu kavrasınlar.

 

069.13-         Artık Sur'a tek bir Üfürüş’le üfürüleceği,

069.14-         Arz ve Dağlar Yerler’inden oynatılıp kaldırılacağı, ardından da Tek bir Çarpma ile birbirlerine çarpılıp parçalanacağı zaman,

069.15-         İşte o Gün, Waqıa artık wuqu bulmuştur.

069.16-         Gök de yarılıp çatlamıştır. Artık o Gün sarkmıştır.

069.17-         Melek ise, Onun Çevresi üzerindedir. O Gün Rabb'inin Arşı’nı Onların da üstünde Sekiz’i  taşır.

069.18-         Siz o Gün arzolunursunuz. Sizden yana hiçbir Gizli, gizli kalmaz.

 

069.19-         Artık Kitab’ı Sağel’ine verilen der ki: "Alın Kitab’ımı okuyun."

069.20-         "Çünkü Ben, gerçekten Hesab’ıma kavuşacağımı sanmıştım."

069.21-         Artık O oldukca Hoşnut bir Yaşama içindedir.

069.22-         Yüksek bir Bahçe'de.

069.23-         Devşirecekleri de pek Yakın’dır.

069.24-         "Geride kalan Günler’de Peşinler’inize karşılık Afiyet’le yiyin ve için.

 

069.25-         Kitab’ı Solel’ine verilen ise, O da der ki: "Bana keşke Kitab’ım verilmeseydi.

069.26-         "Hesab’ımı da hiç bilmeseydim."

069.27-         "Keşke O kesip bitirseydi."

069.28-         "Mal’ım Bana hiçbir Yarar sağlamadı."

069.29-         "Gücüm de Ben’den gitti."

069.30-         (denir:)"Onu tutuklayın, hemen bağlayın."

069.31-         "Sonra Onu Cahim'e atın."

069.32-         "Daha sonra Onu, Uzunluğu Yetmiş Arşın olan bir Zincir’e vurarak gönderin."

069.33-         "Çünkü o, Büyük olan Allah'a iman etmiyordu."

069.34-         Yoksul’a Yemeği desteklemezdi."

069.35-         "Bu nedenle Bugün, kendisine hiçbir Sıcak Dost yok’tur."

069.36-         "İrinli’den  başka Yemek yoktur."

069.37-         "Bunu da Hata edenler’den başkası yemez."

 

II   İftiralara red :38-52

 

069.38-         Hayır, Gördüklerinize Yemin ederim.

069.39-         Görmediklerinize de.

069.40-         Elbette O, oldukca Şerefli bir Elçi'nin Kesin Sözü’dür.

069.41-         O, bir Şair’in Sözü değildir. Ne kadar az Öğüt alıyorsunuz.

069.42-         Bir Kahin’in Sözü de değildir.

069.43-         Alemler’in Rabb'inden bir İndirilme’dir.

069.44-         Eğer O, Bize Karşı bazı Sözler’i düzseydi,

069.45-         Elbette Onun Sağel’ini çekip alırdık.

069.46-         Sonra O'nun Şahdamarı’nı keserdik.

069.47-         O zaman, Siz’den hiçbiriniz araya girerek bunu kendisinden engelleyemezdi.

069.48-         Çünkü O Muttaqiler için Kesin bir Öğüt’tür.

 

069.49-         Elbette Biz, içinizde Yalanlayanlar’ın bulunduğunu elbette biliyoruz.

069.50-         Gerçekten O, Kafirler için bir Hasret’tir.

069.51-         Ve elbette O, Kesin bir Gerçek’tir.

069.52-         Öyleyse, Büyük Rabb'ini İsm’iyle tesbih et.

 

 

085.070/el-MEARİC

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                               

I    Allah'a Yükselmenin yolları: 1-35

 

070.01-         İsteyen biri Wuwu bulacak Azab’ı istedi.

070.02-         Kafirler için olan bunu geri çevirecek Kimse yoktur.

070.03-         Yüce Maqamlar Sahibi olan Allah'tandır.

070.04-         Melekler ve Ruh, O'na Süresi Ellibin Yıl olan bir Gün’de çıkarlar.

070.05-         Şu halde, Güzel bir Sabır’la sabret.

070.06-         Çünkü gerçekten Onlar, bunu oldukca Uzak görmektedirler.

070.07-         Biz ise, Onu pek Yakın görmekteyiz.

070.08-         Göğün Erimiş Maden gibi olacağı Gün,

070.09-         Dağlar da Rengarenk bir Yün gibi olacak.

070.10-         Hiçbir Yakındost bir Yakındostu sormaz.

070.11-         Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir Suçlu, o  Günün Azab’ına karşılık olmak üzere, Oğullar’ını  Fidye olarak vermek ister.

070.12-         Kendi Eş’ini ve Kardeş’ini,

070.13-         Ve Onu barındıran Aşiret’ini de.

070.14-         Arz’da olanlar’ın Tümü’nü verse sonra bir kurtulsa.

070.15-         Hayır, Doğrusu o Cayır cayır yanan’dır.

070.16-         Başderisi’ni yüzüp soyar.

070.17-         Yüzçevirip arka dönen’i çağırır.

070.18-         Toplayıp bir Yer’de yığmakta olanı.

 

070.19-         Gerçek şu ki, İnsan Haris olarak yaratıldı.

070.20-         Kendisine bir Şerr dokunduğu zaman Feryad eder.

070.21-         Ona bir Hayr dokunduğunda Engelleyici olur.

070.22-         Ancak Salat kılanlar haric.

070.23-         Ki Onlar Salatlar’ında Sürekli’dirler.

070.24-         Ve Onların Mallar’ında belirli bir Haqq vardır.

070.25-         Yoksul ve Yoksunlar için.

070.26-         Onlar Din Günü'nü de tasdiq ederler.

070.27-         Onlar Rabb'lerinin Azabı’na karşı bir Korku duyarlar.

070.28-         Elbette Rabb'lerinin Azabı’ndan Emin olunamaz.

070.29-         Ve Onlar Irzlar’ını  korurlar.

070.30-         Ancak kendi Eşler’i ya da Sağeller’inin Malik olduğu başka. Çünkü Onlar kınanmazlar.

070.31-         Fakat bunun ötesini arayanlar, artık Onlar Sınır’ı çiğneyenler’dir.

070.32-         Onlar, kendilerine verilen Emanet’e ve verdikleri Ahd’e riayet edenler’dir.

070.33-         Şahidlikler’inde de Doğru davrananlar’dır.     

070.34-         Salatlar’ını koruyanlar’dır.

070.35-         İşte Onlar, Bahçeler içinde ağırlananlar’dır.

 

II           Yeni Bir ümmet doğuyor : 36-44

 

070.36-         Şimdi Küfretmekte olanlar’a ne oluyor da, Boyunlar’ını Sana uzatıp koşuyorlar.

070.37-         Sağ yandan ve Sol yandan Bölükler halinde.

070.38-         Onlar’dan her biri, Ni’metler’le donatılmış Bahçe'ye gireceğini mi umuyor?

070.39-         Hayır, doğrusu Biz Onları bildikleri Şey’den yarattık.

070.40-         Artık, Doğular’ın ve Batılar’ın Rabb'ine Yemin ederim, Biz gerçekten Güçyetirenler’iz.

070.41-         Onların yerine kendilerinden daha Hayırlılar’ını getirmeye. Üstelik Bizim önümüze geçilemez.

070.42-         Şu halde Sen, kendilerine Waadedilen Günler’ine kavuşuncaya kadar Onları bırak. Oynayıp  oyalansınlar.

070.43-         Qabirler’den koşarcasına çıkacakları Gün, sanki Onlar Dikili birşeye yönelmişler gibidirler.

070.44-         Gözler’i Dehşet’ten düşmüş, Yüzler’ini de Zillet kaplamıştır. İşte bu, kendilerine Waadedilen Gün'dür.

 

 

086.078/en-NEBE

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                            

I Büyük Haber: 1-30

 

078.01-         Birbirlerine (bu kadar sık) hangi Şeyi/neyi soruyorlar?

078.02-         O Büyük (müthiş yeniden dirilme) Haberi mi?

078.03-         Ki kendileri onda Anlaşmazlık içindedirler.

078.04-         Hayır, yakında bileceklerdir.

078.05-         Yine Hayır, yakında bileceklerdir.

078.06-         Biz, Arz’ı bir Döşek kılmadık mı?

078.07-         Dağlar’ı da birer Kazık?

078.08-         Sizi Çift Çift yarattık,

078.09-         Uyku’nuzu bir Dinlerme yaptık.

078.10-         Gece’yi bir Örtü yaptık.

078.11-         Gündüz’ü bir Geçimlik yaptık.

078.12-         Sizin üstünüze de Sapasağlam Yedi Gök Bina etttik.

078.13-         Parıldayan bir Kandil kıldık.

078.14-         Sıkıp-suyu-çıkaranlar’dan da Sağnak bir Su indirdik.

078.15-         Bununla Tanaler ve Bitkiler bitirelim diye.

078.16-         Ve birbirine Sarmaş dolaş Bahçeler’i de.

 

078.17-         Elbette O (Doğru ile yanlış arasında) Fasl Günü, belirlenmiş bir Wakit’tir.

078.18-         Sur'a üfürüleceği Gün ,artık Siz Dalga dalga geleceksiniz.

078.19-         O sırada Gök Açılmış ve Kapı kapı olmuştur.

078.20-         Dağlar yürütülmüş,artık bir Serab olmuştur.

078.21-         Gerçekten Cehennem, bir Gözetleme Yeri’dir.

078.22-         Taşkınlık edenler için Son Varış yeri’dir.

078.23-         Bütün zamanlar boyunca  içinde kalacaklardır.

078.24-         Orada ne Serinlik tadacaklar, ne de bir İçecek.

078.25-         Kaynarsu'dan ve İrin’den başka.

078.26-         (Günahlarına) Uygun bir Ceza olarak.

 

078.27-         Doğru olanlar Hesab’a çekileceklerini ummuyorlardı.

078.28-         Bizim Ayetler’imizi de yalanlayabildikce yalanlıyorlardı.       

078.29-         Oysa Biz, herşey’i yazmışızdır.

078.30-         Şimdi tadın. Size artık Azab’tan başkasını artırmayacağız.

 

II           Mü'minlerin mükafatı: 31-40

 

078.31-         Gerçek şu ki Muttaqiler için bir Kurtuluş var’dır.

078.32-         Nice  Bağlar ve Üzüm Bağları..

078.33-         Kewaib Yaşıt Kızlar.

078.34-         Dopdolu (mutluluk) Kadehler(i).

078.35-         İçinde ne Boş Söz işitirler ne Yalan.

078.36-         Rabb'inden bir Karşılık olmak üzere Yeterli bir Bağış.

078.37-         Gökler’in, Yer’in ve bu ikisi arasında bulunanların Rabb'i Rahman'a. Ona Hitap etmeye güçleri yetmez.

078.38-         Ruh ve Melekler’in Saflar halinde duracakları Gün, Rahman'ın kendilerine İzin verdikleri dışında konuşmazlar. (Konuşanlar da) Doğru’yu söyleceklerdir.

078.39-         İşte bu, Haqq olan Gün'dür. O halde dileyen Rabb'ine bir Dönüşyolu edinsin.

078.40-         Gerçekten Biz Sizi Yakın bir Azab ile uyardık. Kişinin kendi Ellerinin önceden Taqdim ettiklerine bakacağı Gün, Kafir de: "Keşke Ben bir Toprak olsaydım." diyecek.

 

 

087.079/en-NAZİAT

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                    

I Büyük Sarsıntı: 1-26

 

079.01-         Derinden sökerek Çıkaranlar’a andolsun

079.02-         Yumuşakca çekip alanlar’a,

079.03-         Yüzdükce yüzenler,

079.04-         Öncü olarak yarışıp geçenler’e,

079.05-         Derken işi bir düzen içinde evrip çevirenler’e,

079.06-         O sarsıntının sarsacağı Gün,

079.07-         Ardından onu diğer bir Sarsıntı izleyecek.

079.08-         O Gün Yürekler hoplayacak.

079.09-         Gözler de Zillet içinde düşecek.

 

079.10-         Kendileri derler ki: "Biz Çukur’da iken, gerçekten Biz mi yeniden döndürüleceğiz?"

079.11-         "Biz çürüyüp Dağılmış Kemikler olduğumuzda mı?"  

079.12-         Dediler ki: "Şu durumda, Zararına bir Dönüş’tür bu."

079.13-         Oysa bu, yalnızca tek bir Haykırış’tır.

079.14-         Bir de bakarsın ki Onlar Yer’in üstündedirler.

 

079.15-         Musa'nın Haberi Sana geldi mi?

079.16-         Hani Rabb'i O'na Mukaddes Wadi Tuwa'da seslenmişti:

079.17-         "Fir'awn'a git, çünkü O azdı."

079.18-         O’na deki: "Temizlenme isteğin var mı?"

079.19-         "Seni Rabb'ine yönelteyim, böylece Haşyet duyarsın."

079.20-         Ona Büyük Ayet'i gösterdi.

079.21-         Fakat O, yalanladı ve İsyan etti.

079.22-         Sonra da çabalayarak Sırtını döndü.

079.23-         Sonunda topladı, seslendi:

079.24-         Dedi ki: "Sizin en Yüce Rabb'iniz Ben’im."

079.25-         Böylelikle Allah O’nu, Ahiret ve Dünya Azabı’yla yakaladı.

079.26-         Gerçekten bundan Haşyet duyan kimse için elbette bir İbret vardır.

 

II   Büyük Felaket:27-45

 

079.27-         Yaratmak bakımından Siz mi daha Güç’sünüz yoksa Gök mü? Onu  Bina etti.

079.28-         Onun Boyunu yükseltti, Ona belli bir Düzen verdi.

079.29-         Gece’sini kararttı, Kuşluğunu ağarttı.

079.30-         Bundan sonra Arz’ı  yuvarlattı (serip döşedi./düzenleyip yaydı)

079.31-         Ondan da Su’yunu ve Otlağını çıkardı.

079.32-         Dağlar’ını dikti.(sağlam şekilde yetleştirdi)

079.33-         Size ve Hayvanlar’ınıza bir Meta olmak üzere.

 

079.34-         Ancak O Büyük Felaket geldiği zaman,

079.35-         O Gün, İnsan neye çabaladığını anlar.

079.36-         Görebilenler için Cehennem de sergilenmiştir.

079.37-         Artık kim Taşkınlık ederse,

079.38-         Ve Dünya Hayatı’nı seçerse,

079.39-         Şüphesiz Cahim bir Barınma yeri (ona.)

079.40-         Kim de Rabb'inin Makamından korkar ve kendini de Heva’dan sakındırırsa,

079.41-         Artık şüphesiz Cennet/Bahçe (ona) bir Barınma Yeri.

079.42-         "O ne zaman Demir atacak?" diye, Sana (son)Saat'i soruyorlar.

079.43-         Onunla ilgili Sen’de ne Bilgi var ki..

079.44-         En sonunda o Rabb'ine ait’tir.

079.45-         Sen, yalnızca Ondan Haşyet duyanlar için bir Uyarıcı'sın.

079.46-         Kendileri Onu gördükleri Gün, sanki Onlar bir Akşam veya Kuşluk vaktinden başkasını yaşamadılar gibi.

 

 

088.082el- İNFİTAR

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I    Gök çatladığında: 1-19

                                        

082.01-         Gök çatlayıp yarıldığıı zaman,

082.02-         Yıldızlar dağılıp yayıldığı zaman,

082.03-         Denizler fıştırılıp taşırıldığı zaman,

082.04-         Ve Qabirler’in içi dışa atıldığı zaman

082.05-         Her Nefs, önceden Taqdim ettiklerini ve ertelediklerini bilmiştir.

 

082.06-         Ey  İnsan, Kerem Sahibi olan Rabb'ine karşı Seni aldatan ne?

082.07-         Ki O Seni yarattı, Sana biçim verdi ve Seni bir İtidal üzere kıldı.

082.08-         Dilediği surette Seni Tertip etti.

082.09-         Asla, Hayır, Siz Dini yalanlıyorsunuz.

082.10-         Oysa, gerçekten Sizin üzerinizde koruyucular var.

082.11-         Kerim Katipler,

082.12-         Her yapmakta olduklarınızı biliyorlar.

 

082.13-         Şüphesiz Ebrar olanlar elbertte Nimetler içindedirler.

082.14-         Şüphesiz Facir olanlar’da elbette Cahim içindedirler.

082.15-         Onlar, Din Günü oraya yollanırlar.

082.16-         Ve kendileri Ondan ayrılıp kaybolacak değillerdir.

082.17-         Din Günü'nün ne olduğunu İdrak ediyor musun?

082.18-         Ve yine Din Günü'nün ne olduğunu İdrak ediyor musun?

082.19-         Hiçbir kişinin başka bir Kişi’ye Güç yetiremeyeceği Gün'dür.  Ve o Gün Emr yalnızca Allah'ındır.

 

 

089.084/el- İNŞİKAK

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I    Gök yarıldığında: 1-3

                                        

084.01-         Gök yarıldığı,

084.02-         Ve Yaradılış gereğince Rabb'ine Boyun eğdiğinde,

084.03-         Yer, düzlendiği,

084.04-         İçinde olanlar’ı dışa atıp boşaltıldığı,

084.05-         Ve kendi Yaratılış gereğince Rabb'ine Boyun eğdiği zaman,

084.06-         Ey İnsan, gerçekten Sen durmaksızın Rabb'ine doğru  çabalayıp durmaktasın, sonun da  O'na varacaksın.

084.07-         Artık kimin Kitab’ı Sağından  verilirse,

084.08-         O, Kolay bir Hesap ile Sorgu’ya çekilecek.

084.09-         Ve kendi yakınlarına da  Sevinçle dönecekler.

 

084.10-         Kimin de Kitabı kendi ardından verilirse,

084.11-         O da, Helak’ı çağıracak.

084.12-         Çılgın Alev'e/tam yakıcı Ateş girecek/atılacak.

084.13-         Çünkü O, kendi Yakınları arasında sevinçliydi.

084.14-         Doğrusu O,  bir daha dönmeyeğini sanmıştı.

084.15-         Hayır, gerçekten O'nun Rabb'i, kendisini çok İyi gören’dir.

 

084.16-         Yoo, Şafağa yemin ederim.

084.17-         Gece’!ye ve taşıdığı şeyler’e,

084.18-         Dolunay haline girdiği zaman Ay’a,

084.19-         Siz, gerçekten Tabaka’dan Tabaka’ya bineceksiniz.

084.20-         O halde Onlara ne oluyor ki (ahirete) inan mıyorlar?

084.21-         Kendilerine Qur'an okunduğu zaman Secde etmiyorlar?

084.22-         Tersine, Küfretmekte olanlar, yalanlıyorlar.

084.23-         Oysa Allah, Onların içlerinde saklı tuttuklarını daha iyi Bilen'dir.

084.24-         Bu durumda Sen, Onlara acıklı bir Azab ile Müjde ver.

084.25-         Ancak İnanan ve Salih Çalışmalar da bulunanlar başka, Onlar için kesintisiz bir Ecr var’dır.

 

 

 090.030/er-RUM

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I    İki İhbar: 1-10

 

030.01-         Eilf Lam Mim

030.02-         Romalılar  yenildi.

030.03-         Yakın bir Yer’de. Ama Onlar, Yenilgiler’inden sonra yeneceklerdir.

030.04-         Birkaç Yıl içinde. Bundan önce de, bundan sonra da Emir Allah'ındır. Ve o Gün Mü'minler sevineceklerdir.

030.05-         Allah'ın Yardımı’yla. O, dilediğine Yardım eder. O, Aziz'dir, Rahim'dir.

030.06-         Allah'ın Waadi. Allah Waad’inden geri dönmez. Ancak İnsanlar’ın çoğu bilmezler.

 

030.07-         Onlar, Dünya Hayatı’ndan dışta olan’ı bilirler. Ahiret'ten ise Gafil olanlar’dır.

030.08-         Kendi Nefisler’i Konusunda düşünmüyorlar mı? Allah, Gökler’i, Yer’i ve bu ikisi arasında olanları ancak Haqq ile ve belirlenmiş bir Süre/Ecel olarak yaratmıştır. Gerçekten, İnsanlar’dan çoğu Rabb'lerine Kavuşma’yı inkar etmektedirler.

030.09-         Yeryüzü’nde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekiler’in nasıl bir Son’a uğradıklarını görsünler. Onlar, Güç bakımından kendilerinden daha Üstün idiler, Toprağı Alt üst etmişler ve O’nu, kendilerinin imar ettiğinden daha Çok imar etmişlerdi. Elçiler’i de Onlar’a zulmetmiyordu, ancak Onlar kendilerine zulmediyorlardı.

030.10-         Sonra Kötülük yapanlar’ın uğradıkları Son, Allah'ın Ayetleri’ni Yalan saymaları ve Onlar’ı Alay konusu edinmeleri dolayısıyla çok Kötü oldu.

 

II   İki fıkra: 11-19

 

030.11-         Allah, Yaratma’yı başlatır/başlar, sonra O’nu iade eder/tekrar eder, sonra da Siz O'na döndürülürsünüz.

030.12-         Saat'in kopacağı Gün Suçlular Umutsuzca yıkılırlar.

030.13-         Ortaklar’ından kendilerine Şefaatcı olan yok’tur, Onlar, Ortaklar’ını da inkar etmektedirler.

030.14-         Saat’in kopacağı Gün ayrılırlar.

 

030.15-         Böylece İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar, artık Onlar bir Ravde'de ağırlanırlar.

030.16-         Ancak küfredip Ayetler’imizi ve Ahiret'e Kavuşma’yı yalanlayanlar ise, artık Onlar da Azab için Hazır bulundurulurlar.

030.17-         Öyleyse Akşam’a girdiğiniz vakit de, Sabah’a erdiğiniz vakit de Allah'ı tesbih edin.

030.18-         Hamd O'nadır. Gökler’de de, Yer’de de, Gün’ün Sonu’nda da ve Öğle’ye erdiğinizde de.

030.19-         O Ölü’den Diri’yi çıkarır ve Diri’den de Ölü’yü çıkarır, Ölüm’ünden sonra da Yer’i diriltir. İşte Siz de böyle çıkarılacaksınız.

 

III İlahi Kudretin İşaretleri: 20-27

 

030.20-         Sizi Toprak’tan yaratmış bulunması, O'nun Ayetler’indendir. Sonra Siz yayılmakta olan bir Beşer oldunuz.

030.21-         O’nda Sukun bulmanız için Size kendi Nefisler’inizden Eşler yaratması ve aranızda Sevgi kılması da O'nun Ayetler’indendir. Elbette bunda, düşünebilecek bir Qawm için gerçekten Ayetler var’dır.

030.22-         Gökler’in ve Yer’in yaratılması ile Diller’inizin ve Renkler’inizin ayrı olması da, O'nun Ayetler’indendir. Elbette bunda, Alimler için gerçekten Ayetler var’dır.

030.23-         Geceleyin de, Gündüzün uyumanız ile O'nun Fadl’ından aramanız, O'nun Ayetler’indendir. Elbette işitebilmekte olan bir Qawim için gerçekten Ayetler var’dır.

030.24-         Size bir Korku ve Umut olarak Şimşeği göstermesi ile Gök’ten Su indirmek suretiyle Ölüm’ünden sonra Yer’i O’nunla diriltmesi de, O'nun Ayetler’indendir. Elbette bunda aqleden bir Qawim için gerçekten Ayetler var’dır.

030.25-         Göğün ve Yer’in O'nun Emr’iyle durması da, O'nun Ayetler’indendir. sonra Sizi Yer’den bir Çağırma ile çağırdığı zaman hemencecik Siz çıkarılmışsınızdır.

030.26-         Gökler’de ve Yer’de bulunanlar O'nundur. Hepsi O'na Gönülden Boyun eğmiştir.

030.27-         Yaratma’yı başlatan, sonra O’nu iade edecek olan O'dur. Bu, O'na göre pek Kolay’dır. Gökler’de ve Yer’de en Yüce Misal O'nundur. O, Aziz'dir, Hakim'dir.

 

IV  İnsanın Fıtri dini: 28-40

 

030.28-         İşte Biz aqleden bir Qawim için Ayetler’i böyle açıklıyoruz.

030.29-         Hayır, zulmetmekte olanlar, Hiçbir Bilgi’ye dayanmaksızın kendi Hewalar’ına uymuşlardır. Allah'ın saptırdığını kim Hidayet’e erdirebilir? Onlar’ın hiçbir Yardımcılar’ı yok’tur.

030.30-         Öyleyse Sen Yüz’ünü Allahı birleyen/Hanif olarak Din’e, Allah'ın o Fıtrat’ına çevir, ki İnsanlar’ı bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın Yaratışı için  hiçbir Değiştirme yoktur. İşte Dimdik Ayakta duran Din budur. Ancak İnsanlar’ın çoğu bilmezler.

030.31-         Gönülden katıksız Bağlılar olarak, O'na yönelin ve O'ndan sakının, dosdoğru Salat’ı İqame edin ve Müşrikler’den olmayın.

030.32-         Kendi Dinler’ini Fırqalar’a ayıran ve kendilerini de Parça parça olmuşlardır, ki her Bölük kendi El’indekiyle övünüp Sevinç duymaktadır

030.33-         İnsanlar’a bir Zarar dokunduğu zaman, gönülden katıksız Bağlılar olarak, Rabb'lerine dua ederler, sonra kendinden Onlar’a bir Rahmet taddırınca hemencecik Onlar’dan bir Bölük Rabb'lerine şirk koşarlar.

030.34-         Kendilerine verdiklerimize Nankörlük etsinler diye. Öyleyse metalanın artık Yakında bileceksiniz.

030.35-         Yoksa Biz, Onlar’a İspatlı bir Delil indirdik de, o mu O'na ortak koşmalarını söylüyor?

030.36-         Biz İnsanlar’a bir Rahmet taddırdığımız zaman, O’nunla sevinirler, kendi Eller’inin taqdim ettiği dolayısıyla Onlar’a bir Kötülük isabet ettiğinde de, hemen Umutsuzluğa kapılıverirler.

030.37-         Onlar, görmüyorlar mı ki, Allah, dilediğine Rızq’ı yayıp genişletir ve kısar da. Elbette bunda, inanmakta olan bir Qavim için gerçekten Ayetler var’dır.

 

030.38-         Öyleyse Yakınlar’a Haqq’ını ver, Yoksul’a da, Yolcu’ya da. Allah'ın Yüzü’nü istemekte olanlar için bu daha Hayırlı’dır ve Felah’a erenler de Onlar’dır.

030.39-         İnsanlar’ın Malları’nda artsın diye vermekte olduğunuz Riba Allah katında artmaz. Ama Allah'ın Yüzü’nü isteyerek vermekte olduğunuz Zekat ise kat kat arttıranlar Onlar’dır.

 

V   Inkılap: 41-53

 

030.40-         Allah, Sizi yarattı, sonra Size Rızıq verdi, sonra da Sizi öldürmekte, daha sonra da Sizi diriltlmektedir. Ortaklar’ınızdan bunlardan herhangi birini yapacak var mı? O, Şirk koşmakta olduklarından Münezzeh ve Yüce'dir.

030.41-         İnsanlar’ın kendi Eller’inin kazandığı dolayısıyla, Kara’da ve Deniz’de Fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye Onlar’a yapmakta olduklarının bir kısmını kendilerine taddırmaktadır.

030.42-         De ki: "Yeryüzü’nde gezip dolaşın, böylece daha Öncekiler’in nasıl bir Son’a uğradıklarını görün. Onlar’ın çoğu Müşrik olanlar’dı."

030.43-         Öyleyse Sen, Allah'tan geri çevrilmesi mümkün olmayan Gün gelmeden önce, Yüzünü Dimdik ayakta duran Din’e çevir. O Gün Onlar Parça parça bölüneceklerdir.

030.44-         Kim küfrederse, artık O’nun Küfr’ü kendi aleyhinedir, kim de Salih bir Eylem’de bulunursa, artık Onlar da kendi Lehler’ine olarak döşeyip hazırlamaktadırlar.

030.45-         Kendi Fadl’ından olarak İnanan ve Salih Ameller’de bulunanları ödüllendirmesi içindir. Elbette O, Kafirler’i sevmez.

030.46-         Size kendi Rahmet’inden taddırması, Emriyle Gemiler’i yürütmesi ve O'nun Fadl’ından aramanız ile umulur ki şükretmeniz için, Rüzgarlar’ı Müjdeciler olarak göndermesi O'nun Ayetler’indendir.

030.47-         Andolsun, Biz Sen’den önce kendi Qawimler’ine Elçiler gönderdik de Onlar’a Apaçık Belgeler getirdiler, böylece Biz de Mücrimler’den intikam aldık. İnananlar’a Yardım etmek ise, Bizim üzerimize bir Haqq’tır.

030.48-         Allah, Rüzgarlar’ı gönderir, böylece bir  Bulut kaldırır da O’nu nasıl dilerse Gök’te yayıp dağıtır ve O’nu parça parça kılar, nihayet O’nun arasından Yağmur’un akıp çıktığını görürsün. Sonunda kendi Kullar’ından dilediğine verince, hemen sevince kapılıverirler.

030.49-         Oysa Onlar, bundan önce üzerlerine inmesinden Ewwel Umutlar’ını kesmemişlerdi.

030.50-         Şimdi Allah'ın Rahmeti’nin Eserleri’ne bak, Ölüm’ünden sonra Yeryüzü’nü nasıl diriltmektedir? Elbette O, Ölüler’i de gerçekten diriltecektir. O, Herşey’e Güçyetiren'dir.

030.51-         Andolsun, Biz bir Rüzgar göndersek de O’nu sararmış görseler, kesinlikle O’nun ardından Nankörlük ederler.

030.52-         Şimdi Sen, Ölüler’e duyuramazsın ve arkalarını dönüp giden Sağırlar’a da Çağrı’yı duyuramazsın.

030.53-         Ve Sen kendi Sapıklıklar’ı içinde Kör olanlar’ı da Doğru’ya iletici değilsin. Sen yalnızca Bizim Ayetler’imize inanmakta olanlara duyurabilirsin ki Onlar Müslümanlar’dır.

 

VI  Muhalefetin Mağlubiyeti :54-60

 

030.54-         Allah, Sizi bir Zaaf’tan yarattı, sonra Zaaf’ın ardından bir Quwwet kıldı, sonra da bu Quwwet’in ardından da bir Zaaf ve Yaşlılık verdi. Dilediğini yaratmaktadır. O, Bilen'dir, Güçyetiren'dir.

030.55-         Saat'in İqame  Günü, Suçlular, Tek bir Saat’in dışında yaşamadıklarına and içerler. İşte Onlar böyle çevriliyorlardı.

030.56-         Kendilerine İlim ve İman verilenler ise, dediler ki: "Andolsun, Siz Allah'ın Kitabı’nda Diriliş Günü'ne kadar yaşadınız, işte bu da Diriliş Günü'dir. Ancak Siz bilmiyorsunuz."

030.57-         Artık o Gün, Zulmetmekte olanlar’ın ne Mazeretler’i bir Yarar sağlayacak ve ne de Hoşnutluk Dilekleri Kabul edilecektir.

 

030.58-         Andolsun, Biz bu Qur'an'da İnsanlar için her Örneği gösterdik. Tartışmasız Sen Onlar’a bir Ayet’le geldiğin zaman, o Küfredenler, mutlaka: "Siz ancak  Mubtil olanlar’dan başkası değilsiniz" derler.

030.59-         İşte Allah, Bilmeyenler’in Qalbleri’ni böyle damgalamaktadır.

030.60-         Öyleyse Sen sabret, elbette Allah'ın Waad’i Haqq’tır, Kesin Bilgi’yle inanmayanlar’dan da sakın Seni Telaşa kaptırıp Hafifliğe sürüklemesinler.

 

 

091.029/el-ANKEBUT

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                   

I    Mü'minlerin uğradıkları sıkıntılar: 1-13

 

029.01-         Eilf Lam Mim  

029.02-         İnsanlar "İnandık" diyerek, Sınanma’dan bırakılıvereceklerini mi sandılar?

029.03-         Andolsun, Onlar’dan öncekileri Sınama’dan geçirdik. Allah, gerçekten Doğrular’ı da bilmekte ve gerçekten Yalancılar’ı da bilmektedir.

029.04-         Yoksa Kötülükler’i yapanlar, Bizi geçeceklerini mi sandılar? Ne Kötü hükmediyorlar?

029.05-         Kim Allah'a kavuşmayı umuyorsa elbette Allah'ın Süresi yaklaşarak gelmektedir. O, İşiten'dir, Bilen'dir.

029.06-         Kim Cihad ederse, yalnızca kendi Nefsi için Cihad etmiş olur. Elbette Allah, Alemler’den Müstağni’dir.

029.07-         İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar ise, Biz elbette Onlar’ın Kötülükleri’ni örteceğiz ve elbette Onlar’a yapmakta oldukları’nın en Güzel’iyle Karşılık vereceğiz.

 

029.08-         Biz, İnsan’a, Anne ve Babasına Güzelliği tawsiye ettik.  Eğer Onlar, hakkında Bilgin olmayan şeyle Bana Ortak koşman için Sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda, Onlar’a itaat etme. Dönüşünüz Bana'dır. Artık yapmakta olduklarınızı Size Ben Haber vereceğim.

029.09-         İnanan ve  Salih Eylemler’de bulunanlar ise, Biz elbette Onlar’ı Salihler’in arasına katacağız.

029.10-         İnsanlar’dan öylesi vardır ki, "Allah'a inandık" der, fakat Allah uğruna Eziyet gördüğü zaman, İnsanlar’ın Fitnesi’ni Allah'ın Azabıymış gibi sayar, ama Rabb’inden bir Yardım ve Zafer gelirse andolsun "Biz gerçekten Sizler’le birlikteydik" demektedirler. Oysa Allah, Alemler’in Sineler’inde olan’ı daha iyi Bilen değil midir?

029.11-         Allah elbette İnananlar’ı da bilmekte ve elbette Münafıqlar’ı da bilmektedir.

029.12-         Küfredenler ,İnananlar’a dedi ki: "Siz Bizim Yolumuzu izleyin, sizin Hatalar’ınızı biz yüklenelim." Oysa kendileri, onların Hatalar’ından Hiçbir Şey’i yüklenecek değiller. Gerçekten onlar, elbette Yalancı’dırlar.

029.13-         Elbette onlar, hem kendi Yükler’ini, hem de kendi Yükler’iyle birlikte başka yükleri de yüklenecekler ve Kıyamet Günü, düzüp uydurmakta olduklarına karşı sorguya çekileceklerdir.     

 

II   14-22   Nuh ve İbrahim

 

029.14-         Andolsun, Biz Nuh'u kendi Qawm’ine gönderdik O da içlerinde Elli Yılı eksik olmak üzere Bin Sene yaşadı. Sonunda Onlar zulmetmekte dewam ederlerken Tufan kendilerini yakalayıverdi.

029.15-         Böylece Biz O’nu da, Gemi Halkı’nı da kurtardık ve bunu Alemler’e bir Ayet kılmış olduk.

 

029.16-         İbrahim de, hangi Qawm’ine demişti ki:" Allah'a kulluk edin ve O'ndan sakının, eğer bilirseniz bu Sizin için daha Hayırlı’dır."

029.17-         "Siz yalnızca Allah'tan başka birtakım Putlar’a tapmakta ve bir takım Yalanlar uydurmaktasınız. Gerçek şu ki, Sizin Allah'tan başka tapmakta olduklarınız, Size Rızıq vermeye Güç yetiremezler. Öyleyse Rızq’ı Allah'ın katında arayın. O'na kulluk edin ve O'na şükredin. Siz O'na döndürüleceksiniz.

029.18-         "Eğer yalanlarsanız, Siz’den önceki Ümmetler de yalanlamışlardır. Elçi'ye düşen ise Apaçık bir Tebliğ’dir.

 

029.19-         Onlar görmediler mi ki, Allah Yaratma’ya nasıl başlıyor, sonra O’nu iade ediyor? Elbette bu Allah'a göre Kolay’dır.

029.20-         De ki: "Yeryüzü’nde gezip dolaşın da, böylelikle Yaratma’ya nasıl başladığına bir bakın. Sonra Allah Ahiret Yaratması’nı da inşa edecektir. Elbette Allah, Herşey’e Güçyetiren'dir.

029.21-         Dilediğini azablandırır, dilediğine merhamet eder. O'na çevrilip götürüleceksiniz.

029.22-         Siz Yer’de de, Gök’te (onu) Aciz bırakamazsınız. Sizin Allah'ın dışında Weli’niz yok’tur, Yardım edeniniz de yoktur.

 

III İbrahim ve Lut :23-30

 

029.23-         Allah'ın Ayetler’ini ve O'na Kavuşma’yı yok sayıp Küfredenler, işte Onlar, Benim Rahmet’imden Umut kesmişlerdir ve işte Onlar, Acıklı Azab da Onlar’ındır.

029.24-         Bunun üzerine kendi Qavmi’nin Cewab’ı yalnızca: "O’nu öldürün ya da yakın" demek oldu. Böylece Allah da O’nu Ateş'ten kurtardı. Elbette bunda, inanan bir Qawim için Ayetler var’dır.

029.25-         Dedi ki: "Siz gerçekten, Allah'ı bırakıp Dünya Hayatı’nda aranızda bir Sevgi bağı olarak Putlar’ı edindiniz. Sonra Qıyamet Günü, bir kısmınız bir kısmınızı İnkar edip tanımayacak ve bir kısmınız bir kısmınıza La’net edeceksiniz. Sizin Barınma Yeriniz Ateş'tir ve Hiç bir Yardımcı’nız da yoktur."

029.26-         Bunun üzerine Lut O’na inandı ve dedi ki:"Gerçekten Ben, Rabb'ime Hicret edeceğim. Çünkü elbete O, Aziz'dir, Hakim'dir.

029.27-         Biz O’na İshaq'ı ve Ya’qub'u Armağan ettik ve onun Soy’unda Nübuvvet’i ve Kitab'ı (muhkem) kıldık, Ecr’ini de Dünya’da verdik. Elbette O, Ahiret'te Salih olanlar’dandır.

 

029.28-         Lut da, hani Qawm’ine demişti ki:" Biz gerçekten, Siz’den önce Alemler’den hiç kimsenin yapmadığı Fuhş’u mu yapıyorsunuz?

029.29-         Allah'ın dışında edindikleri Weliler’in Örneği, bir Ev edinen Dişi Örümceğin Örneğine benzer. Gerçek şu ki Evler’in en güvensiz olanı Dişi Örümceğin Evi’dir, keşke bilselerdi.

029.30-         Dedi ki: "Rabb'im, fesat çıkarmak ta olan Qawm’e karşı Bana yardım et."

 

IV  31-44   Lut vd. Peygamberler

 

029.31-         Bizim Elçilerimiz  İbrahim'e bir Müjde ile geldikleri zaman, dediler ki: "Gerçek şu ki, Biz bu Ülke’nin Halk’ını yıkıma uğratacağız. Çünkü O’nun Halkı Zalim oldular."

029.32-         Dedi ki: "O’nun içinde Lut da vardır." Dediler ki: "O’nun için içinde kimin olduğunu Biz daha iyi bilmekteyiz. Kendi Karı’sı dışında, O’nu da Aile’sini de elbette kurtaracağız. O arkada kalacak olanlar’dandır."

029.33-         Elçilerimiz Lut'a geldikleri zaman, O, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve bunlar dolayısıyla İçi daraldı. Dediler ki: "Korku’ya düşme ve Hüzn’e kapılma. Karı’n dışında, Seni de Aile’ni de elbette kurtaracağız. O ise, arkada kalacak olanlar’dandır."

029.34-         "Elbette Biz, Fasıqlık yapmalarından dolayı, bu Ülke Halk’ının üstüne Gök’ten İğrenç bir Azab indireceğiz."

029.35-         Andolsun, Biz aqledebilecek bir Qawim için oradan Apaçık bir Ayet bırakmışızdır.

     

029.36-         Medyen'e de Kardeşler’i Şuayb’ı. Böylece dedi ki: "Ey Qawm’im, Allah'a kulluk edin ve Ahiret Günü'nü umud edin ve Arz’da Bozguncular olarak Karışıklık çıkarmayın."

029.37-         Ancak O’nu yalanladılar, bunun üzerine Onlar’ı amansız bir Titreme yakalayıverdi.  Böylece kendi Yurdlar’ına Diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.

 

029.38-         Ad'ı ve Semud'u da. Gerçekten kendi oturdukları Yerler’den Size belli olmaktadır. Kendi yapmakta olduklarını Şeytan Onlar’a süsledi. Böylece Onlar’ı Yol’dan alıkoydu. Oysa Onlar görebilen kimselerdi.

 

029.39-         Qarun'u, Fir'awn'ı ve Haman'ı da. Andolsun, Musa Onlar’a Apaçık Deliller’le gelmişti, ancak Onlar Yeryüzü’nde büyüklendiler. Oysa Onlar geçecek değillerdi.

029.40-         İşte Biz, Onlar’ın herbirini kendi Günah’ıyla yakaladık. böylece Onlar’dan kiminin üstüne Taş Fırtına’sı gönderdik, kimini Şiddetli bir Çığlık sarıverdi. Kimini Yer’in Dibi’ne geçirdik, kimini de Su’da boğduk. Allah Onlar’a Zulmedici değildi, ancak Onlar kendi Nefisler’ine zulmediyorlardı.

029.41-         Allah'ın dışında başka Weliler edinenlerin Örneği, kendine Ev edinen Örümcek Örneği’ne benzer. Gerçekten Evler’in en Dayanıksız olan’ı Örümcek Evi’dir, bir bilselerdi.

029.42-         Allah, kendi dışında Hangi Şey’e tapmakta olduklarını elbette bilmektedir. O, Aziz'dir, Hakim'dir.

029.43-         İşte bu Örnekler, Biz bunları İnsanlar’a vermekteyiz. Ancak Bilenler'den başkası bunları aqletmez.

029.44-         Allah, Gökler’i ve Yer’i Haqq olarak yarattı. Elbette bunda inanmakta olanlar için bir Ayet var’dır.

 

V   Kur'an insanları temizler ve yükseltir: 45-51

 

029.45-         Sana Kitap'tan wahyedileni oku ve Salat’ı kıl. Gerçekten Salat Fahşa’dan ve Münker’den vazgeçirir. Allah'ı zikretmek ise en Büyük’tür. Allah yapmakta olduklarınızı bilmektedir.

029.46-         İçlerinde zulmetmekte olanlar hariç olmak üzere, Kitap Ehli’yle en Güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin. Ve deyin ki: "Bize indiriline de, Size indirilene de inandık, Bizim İlah’ımız da Sizin İlah’ınız da Bir’dir ve Biz O'na teslim olduk."

029.47-         İşte Biz Sana böyle bir Kitap indirdik. Bundan dolayı kendilerine Kitap verdiklerimiz O’na inanmaktadırlar.  Bunlar da O’na inanacaklar vardır. Küfredenler’den başkası Bizim Ayetler’imizi inkar etmez.

029.48-         Bundan önce Sen hiç bir Kitab okuyan değildin ve O’nu Sağel’inle de yazmıyordun. Böyle olsaydı, Batıl’da olanlar  Kuşku’ya kapılırlardı.

029.49-         Hayır, O, kendilerine İlim verilenler’in Göğüsleri’nde Apaçık olan Ayetler’dir. Zulmedenler’den başkası Bizim Ayetler’imizi inkar etmez.

029.50-         Dediler ki: "Ona Rabb'inden Ayetler indirilmeli değil miydi?" De ki: "Ayetler yalnızca Allah'ın katı’ndadır. Ben ise, ancak Apaçık bir Uyarıcı'yım."

029.51-         Kendilerine okunmakta olan Kitab'ı Sana indirmemiz Onlar’a yetmiyor mu? Elbette, bunda inanacak bir Qawim için gerçekten bir Rahmet ve bir Zikr var’dır.

 

VI  Müşriklere İhtar, mü'minlere teselli: 52-63

 

029.52-         De ki: "Benimle Sizin aranızda Şahid olarak Allah yeter. O, Gökler’de ve Yer’de olan’ı bilir. Batıl’a inanan ve Allah'ı inkar edip küfredenler ise, Onlar Hüsran’a uğrayanlar’dır.

029.53-         Azab Konusunda Sen’den Acele istiyorlar. Eğer Ad’ı Konulmuş bir Ecel olmasaydı, herhalde Onlar’a Azab gelmiş olurdu. Fakat kendileri şuurunda olmadan O, Onlar’a Kuşkusuz Apansızın gelecektir.

029.54-         Azab Konusunda senden acele istiyorlar. Oysa Cehennem, o küfredenler’i gerçekten Kuşatıp duran’dır.

029.55-         Azab’ın Onlar’ı kendi Üstler’inden ve Ayaklar’ının altı’ndan kaplayacağı Gün "Yapmakta olduklarınızı tadın" der.

029.56-         Ey inanan Kullar’ım, elbette Benim Arz’ım Geniş’tir, artık yalnızca Bana ibadet edin.

029.57-         Her Nefis Ölüm’ü Tadıcı’dır. Sonra Bize döndürülüceksiniz.

029.58-         İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar, Onlar’ı içinde Ebedî Kalıcılar olarak, altından Irmaklar akan Bahçe’nin Yüksek Köşkleri’nde elbette yerleştireceğiz. (Salih) Eylemler’de bulunanların Ecr’i ne Güzel’dir.

029.59-         Ki Onlar, sabrederler ve Rabb'lerine tewekkül ederler.

029.60-         Kendi Rızq’ını taşıyamayan nice Canlı vardır ki, O’nu da, Sizi de Allah rızıqlandırır. O, İşiten'dir, Bilen'dir.

 

029.61-         Andolsun, Onlar’a: "Gökler’i ve Yer’i kim yarattı, Güneş’i ve Ay’ı kim Emr’e Amade kıldı?" diye soracak olursan, elbette: " Allah" diyecekler. Şu halde nasıl oluyor da çevriliyorlar?

029.62-         Allah, Kullar’ından dilediğine Rızq’ı yayıp genişletir, O’nu kısar da. Elbette Allah, Herşey’i Bilen'dir.

029.63-         Andolsun Onlar’a: "Gök’ten Su indirip de Ölüm’ünden sonra Arz’ı dirilten kim’dir?" diye soracak olursan, elbette: "Allah" diyecekler.  De ki:"Hamd       Allah'ındır." Hayır, Onlar’ın çoğu aqletmiyorlar.

 

VII            Mü'minlerin Zaferi : 64-69

 

029.64-         Bu Dünya Hayatı, yalnızca bir Oyun ve Tutkulu bir Oyalanma’dır." Gerçekten Ahiret Yurdu ise, asıl Hayat odur, bir bilselerdi.

029.65-         Onlar Gemi’ye bindikleri zaman, Din’i yalnızca O'na Halis kılan Gönül’den Bağlılar olarak, Allah'a yalvarıp yakarırlar. Ama Onlar’ı Kara’ya çıkarıp kurtarınca da, hemen Şirk koşarlar.

029.66-         Kendilerine verdiğimize Nankörlük etsinler ve yararlanıp metalansınlar diye. Ancak Onlar yakında bileceklerdir.

029.67-         Görmediler mi, çevrelerinde İnsanlar kapılıp Yağma edilirken biz Harem’i Emin/ güvenilir kıldık? Yine de Onlar, Batıl’a inanıp Allah'ın Ni’metler’ine Nankörlük mü ediyorlar?

029.68-         Allah'a karşı Yalan düzüp uyduran’dan veya kendisine Haqq geldiği zaman O’nu Yalan sayan’dan daha Zalim kim’dir? Küfredenler’e Cehennem içinde bir Konaklama Yeri mi yok?

029.69-         Bizim uğrumuzda Cihad edenler’e, Biz elbette Onlar’a Yollar’ımızı gösteririz. Gerçek şu ki Allah, İhsan edenler’le beraber’dir.

 

 

092.083/el-MUTAFFİFİN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I    1-36    

                 Vay hile yapanlara

                 Kötülerin Kitabı "Siccin"

                 İyilerin Kitabı "İlliyyin"

                 Suçlular

                                                    

083.01-         Vay haline Eksik ölçüp tartanlar’ın.

083.02-         Ki Onlar, İnsanlar’dan aldıklarında noksansız alırlar.

083.03-         Onlar tartıklarında ise eksiltirler.

083.04-         Yoksa Onlar, diriltileceklerini sanmıyorlar mı?

083.05-         Büyük bir Gün'de.

083.06-         İnsanlar’ın, Alemler’in Rabb'i için kalkacağı Gün'de.

083.07-         Hayır, Facir olanlar’ın Kitabı şüphesiz Siccin'dedir.

083.08-         Siccin'in ne olduğunu İdrak ettin mi?

083.09-         Merkum (yazılı) bir Kitap’tır.

083.10-         O Gün, vay haline Yalanlayanlar’ın.

083.11-         Ki Onlar, Din Günü'nü yalanlamaktadırlar.

083.12-         Oysa O'nu Sınır tanımaz Saldırgan, oldukca Günahkar olandan başkası yalanlamaz.

083.13-         Ona Ayetlerimiz okunduğu zaman, "Geçmişlerin Masalları " dedi.

083.14-         Asla; hayır. Onların kazanmakta oldukları, Qalpler’i üstünde Pas tutmuştur.

083.15-         Hayır, gerçekten Onlar Rabb'lerinden perdelenmişlerdir.

083.16-         Sonra Onlar, kuşkusuz/kesinlikle  Cahim'e yollanacaklardır.

083.17-         Sonra Onlara, "İşte Sizin yalanlamakta olduğunuz budur." denir.

 

083.18-         Hayır, Ebrar'ın Kitabı İlliyin'dedir.

083.19-         İlliyin'in ne olduğunu İdrak ettin mi?

083.20-         Merkum bir Kitap’tır.

083.21-         Ona Muqarreb olanlar Şahid’dirler.

083.22-         Gerçek şu ki, Ebrar, elbette Nimetler içindedirler.

083.23-         Tahtlar üzerinde seyretmektedirler.

083.24-         Nimetin Parıltısı’nı Sen Onların yüzlerinde tanırsın.

083.25-         Onlar’a Mühürlü, Katıksız bir Şarap’tan içirilir.

083.26-         Ki onun sonu Misk’tir. Öyleyse, Değerli Şeyler’e ulaşmak için (can atanlar) bu (cennet içkisi)ni hedeflesinler.

083.27-         Onun Karışımı Tesnim'dendir.

083.28-         Bir (nimetin) Kaynak ki, Muqarrebler O’ndan içer.

 

083.29-         Doğrusu, Suç işleyenler kimi İnananlar’a gülüp geçerlerdi.

083.30-         Ve ne zaman yanlarından geçseler birbirlerine (istihza ile) göz kırparlar;

083.31-         Kendi Yakınlar’ına döndükleri zaman da Neşe’yle dönerlerdi.

083.32-         Onlar’ı (inanaları) gördükleri zaman ise: " Bunlar kuşkusuz Sapıklar’dır" derlerdi.

083.33-         Oysa kendileri Onlar’ın üzerine Gözcü olarak gönderilmişlerdi.

083.34-         Artık Bugün de, inananlar, Kafir olanlar’a gülmektedirler.

083.35-         Tahtlar üzerinde seyrederek.

083.36-         Nasıl, Kafir olanlar işlemekte olduklarının Feci karşılığını gördüler mi?

 

 

Tertil I      Tertil II          Tertil III         Tertil IV         Tertil V          

Tertil VI   Tertil VII        Tertil VIII      Tertil IX         Tertil X

Tertil XI   Tertil XII        Tertil XIII

 

Medenî   Sureler  

 

Qur'anu'l Hakîm (Qur'ane'n A'rabiyyen)