Mekkî Wahy

610-622

 

 

001.096/el-ALAQ

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I İlk Vahy: 1-5

 

096.01-      Oku, Yaratan Rabb'inin Ad’ıyla,

096.02-      O, İnsan’ı   bir Alaq’dan yarattı.

096.03-      Oku, Rabb'in Ekrem'dir,

096.04-      Qalem’le öğretendir.

096.05-      İnsan’a bilmediğini  O öğretti.

 

II  Tuğyan Eden İnsan ve Muttaki: 6-19

 

 

096.06-      Hayır,  İnsan   kesinlikle Tuğyan eder.

096.07-      Kendini müstağni gördüğünde.

096.08-      Oysa Dönüş Rabb'inedir.

 

096.09       Gördün mü engelleyen’i ?

096.10       Salat kıldığında bir Kul’u ,

096.11-      Gördün mü? Ya  O (kul)  Doğru-iz üzerinde ise,

096.12-      Ve Taqwa’yı emrediyorsa,

 

096.13-      Gördün mü? Ya (diğeri)  yalanlıyor  ve yüz çeviriyorsa.

096.14-      Allah'ın görmekte olduğunu bilmiyor mu?

 

096.15-      Hayır, eğer  bir Son vermezse,  Onu Alnından  sürükleyeceğiz.

096.16-      O Yalancı, Hatakar Alnından.

096.17-      O zaman  çağırsın Nadiye’sini.

096.18-      Biz de çağıracağız Koruyucular’ı.

096.19-      Hayır, O'na itaat etme, secde et  (Rabb'ine )  yaklaş.

 


 

002.068/el-QALEM

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I    Peygamber'in Yüksek Ahlakı: 1-16

 

068.01-      Nun.

               Qalem’e ve Satır Satır yazdıklarına andolsun.

068.02-      Sen, Rabb'inin Ni’met’iyle bir Mecnun değilsin.

068.03-      Gerçekten Senin için Kesintisi olmayan bir Ecr vardır.

068.04-      Sen, Büyük bir Ahlaq üzerindesin,

068.05-      Artık yakında göreceksin ve  Onlar da görecekler.

068.06-      Sizden hanginizmiş Meftun ?

068.07-      Elbette senin Rabb'in, kimin kendi Yol’undan saptığını daha iyi Bilen’dir ve kimin Hidayet’e   erdiğini daha iyi Bilen’dir.

068.08-      Şu halde Yalanlayanlar’a itaat etme.

068.09-      Onlar, Senin kendilerine yaranıp Uzlaşmanı arzu ettiler, o zaman Onlar da Sen’le uzlaşacaklardı.

068.10-      Ayrıca Her durmaksızın Yemin eden , Aşağılık’a İiaat etme.

068.11-      Alabildiğine Ayıplayıp-kötüleyen, Söz getinrip-götüren

068.12-      Hayr’ı engellen, , Saldırgan, aşırı Günahkar

068.13-      Zorba-saygısız, sonra da Kulağı Kesik,

068.14-      Mal ve Çocuklar Sahibi oldu diye.

068.15-      Kendisine Ayetler’imiz okunduğu zaman "Ewwelkilerin Masalları" diyen biri.

068.16-      Yakında  Onun Burnunu damgalayacağız.

 

II Bahçe Ashabı : 17-33

 

                 068.17-      Gerçek şu ki, Biz o Bahçe Sahipleri’ne Bela verdiğimiz gibi, bunlara da Bela verdik. Hani Onlar Sabahleyin  kesinlikle (ürünlerini) devşireceklerine dair And içmişlerdi.

068.18-      Hiçbir İstisna da yapmıyorlardı.

068.19-      Fakat Onlar uyuyorlarken, Rabb'in tarafından dolaşan bir Bela Onlar’ı kuşatıverdi.

068.20-      Sonunda (ürün) Kök’ünden Kapkara kesildi.

068.21-      Sabahleyin birbirlerine seslendiler:

068.22-      "Eğer Ürün’ünüzü  devşirecekseniz erkence çıkın."

068.23-      Derken aralarında fısıldaşarak çıktılar.

068.24-      "Bugün sakın oraya hiç bir Miskin girip de karşımıza çıkmasın,"

068.25-      Engellemeye Güçler’i yetebilirmiş gibi erkenden gittiler.

068.26-      Ama O’nu görünce: "Elbette biz Şaşırmışız" dediler.

068.27-      "Hayır Biz Mahrum bırakılmışız."

068.28-      Mu’tedil olan biri dedi ki: "Ben Size dememiş miydim? Tesbih edip yüceltmeli değil miydik?"

068.29-      Dediler ki: "Rabb'imiz, Seni tesbih ederiz, gerçekten Bizler Zalimler’mişiz."

068.30-      Şimdi birbirlerine karşı kendilerini kınamaya başladılar:

068.31-      "Yazıklar Bize, gerçekten Bizler Azgınlar’mışız."

068.32-      "Belki Rabb'imiz, onun yerine ondan daha Hayırlı’sını verir. Elbette Biz, yalnızca Rabb'imize Rağbet ederiz."

068.33-      İşte Azab böyledir. Ahiret Azab’ı ise kesinlikle çok daha Büyük’tür, Onlar bir bilseler."

 

III    Neye Dayanarak tartışıyorlar: 34-52

 

068.34-      Elbette, Muttaqi olanlar için Rabb'leri katında Ni’metler’le donatılmış Bahçeler vardır.

068.35-      Öyleyse, Müslimler’i Mücrimler gibi kılar mıyız?

068.36-      Size ne oluyor? Nasıl hükmediyorsunuz?

068.37-      Yoksa Sizin Ders yaptığınız bir Kitab’ınız mı var?

068.38-      İçinde, "Siz neyi beğenirseniz kesinlikle Sizin olacak diye."

068.39-      Yoksa Sizin için üzerinizde Qıyamet'e kadar sürecek bir Yemin mi var ki, "Siz neye hükmederseniz O Kesinlikle Sizin olacak" diye

068.40-      Onlara sor: "Hangisi bunu savunacak?

068.41-      Yoksa Onların Ortaklar’ı mı var? Şu halde eğer Doğrusözlüler iseniz, Ortaklar’ınızı da getirin.

068.42-      Bacağın üstünden açılacağı ve Onların Secde’ye çağrılacakları Gün, artık Güç yetinemezler.

068.43-      Gözler’i Korku’dan ve Dehşet’ten düşüp kendilerini de Zillet sarıp kuşatmış. Oysa Onlar Sağlam iken Secde’ye çağırılırlardı.

068.44-      Artık bu Söz’ü Yalanlayan’ı Bana bırak. Onları bilmeyecekleri bir Yön’den  derece derece yaklaştıracağız.

068.45-      Ben Onlara Süre tanıyorum,  Benim Düzen’im Sağlam’dır.

068.46-      Yoksa  Onlar’dan bir Ücret mi istiyorsun da (böylece) Onlar  Borç nedeniyle  bir Yük altında kaldılar?

068.47-      Yoksa Gayp  yanlarında mıdır, kendileri (ondan) yazıp duruyorlar?

 

               Yunus'un Sabırsızlığı

 

               (Bak:   55/Yunus 98

                          61/Saffat 139-148,

                          77/Enbiya 87-88)

 

068.48-      Şimdi Sen Rabb'inin Hükmü’ne sabret ve Balık-Sahibi gibi olma.  Hani o içi Kahır dolu olarak yalvarmıştı.

068.49-      Eğer Rabb'inden bir Nimet Ona ulaşmasaydı , Yerilmiş Çıplak bir halde (kıyıya) atılmış olacaktı.

068.50-      Fakat Rabb'i O'nu seçti  ve Salihler’den yaptı.

 

068.51-      O küfretmekte olanlar Zikr’i işittikleri zaman Seni neredeyse Gözler’i ile  devireceklerdi. "O gerçekten bir Mecnun"  diyorlar.

068.52-      Oysa O (okunan)  ancak Alemler için bir Zikr'dir.

 


 

 

003.073/el-MÜZZEMMİL

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Gece Okuması: 1-19

 

073.01-      Ey Örtüsüne bürünen!

073.02-      Az bir kısmı hariç (bütün) Gece kalk.

073.03-      Yarısı kadar ya da biraz Eksiği,

073.04-      Veya ( yarının biraz) fazlası kadar. Qur'an'ı da bir Tertil üzere izle.

073.05-      Gerçek şu, Biz Sana  Ağır bir Söz bırakacağız.

073.06-      Doğrusu Gece Neşesi   daha Quwwetli etki yapar, Okumak açısından da daha Elverişili’dir.

073.07-      Çünkü Gündüz Senin  Uzun (boylu)  Uğraş var.

073.08-      Rabb'inin İsmi’ni zikret, Herşey’den kendini çek.

073.09-      (Allah) Doğu’nun ve Batı’nın Rabb'idir. O'ndan başka İlah yoktur. Yalnızca O'nu Wekil edin.

073.10-      (İnanmayanların) söylediklerine karşı sabret ve Onlar’dan Güzel bir  Tarz’da ayrıl.

073.11-      Yalanlamakta olan Ni’met Sahipleri’ni Bana bırak. Ve Onlara biraz Süre tanı.

073.12-      (Onlar İçin)  yanımızda Bukağılar ve yanmakta olan bir Ateş var’dır.

073.13-      Boğaz’ı tıkayan bir Yemek ve Acıklı bir Azab.

073.14-      Öyle bir Gün ki, Yer ve Dağlar titreşir, Dağlar göçen bir Kum Yığını’na döner.

 

               Fir'avn'ın Helakı

 

               (Bak:   10/Fecr 9

                          29/Şems 17-20

                          37/Kaf 12-15

                          40/Kamer 41-42

                          41/Sad 12-16

                          42/A'raf 136-137)

 

073.15-      Fir'awn’a  bir Elçi gönderdiğimiz gibi Sizin üzerinize de Şahit olacak bir Elçi gönderdik..

073.16-      Ama Fir'awn Elçi'ye isyan etti. Biz de O'nu çok Wahim bir Tarz’da yakaladık.

 

073.17-      Eğer İnkar ederseniz Çocuklar’ın (bile) Saçlar’ını ağartacak bir Gün’de kendinizi nasıl koruyacağınızı düşünmez misiniz?

073.18-      Gök bile çatlamış, O'nun Waadi gerçekleşmiştir.

073.19-      Elbette bu bir Öğüt’tür. Artık dileyen Rabb'ine (giden) bir Yol tutar.

 

II Gece Kur'an Okuma : 20

 

073.20-      Gerçekten Rabb'in, Senin Gece’nin Üçteikisi’nden biraz azında, Yarısı’nda veya üçtebiri’nde (okumaya ) kalktığını biliyor; Seninle birlikte olanlar’dan bir Topluluğun da. Gece ve Gündüz’ü Allah Taqdir eder. Sizin bunu sayamayacağınızı bildi. Böylece (kalkma zorunluluğunu) bağışladı. Artık Qur'an'dan Kolay geleni okuyun. Allah içinizde Hastalar olduğunu, bazılarınızın Allah'ın Fadl’ından aramak için Yeryüzü’nde dolaşacaklarını, diğerlerinin Allah Yolu’nda savaşacaklarını biliyor. Öyleyse O'ndan Kolayınıza geleni okuyun,  Salat’ı kılın, Zekat’ı verin ve Allah'a Güzel bir Borç  verin. Hayr olarak kendiniz için önceden Taqdim ettiğiniz Şeyler’i daha Hayırlı ve daha Büyük bir Ecr olarak Allah katında bulacaksınız. Allah Gafur'dur, Rahim'dir.

 


 

004.074/el-MÜDDESSİR

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  İnzar Görevini Alış : 1-30   

 

074.01-      Ey (örtüye) bürünen,

074.02-      Kalk ve uyar

074.03-      Rabb'ini tekbir et

074.04-      Elbise’ni temizle

074.05-      Ricz’den uzaklaş

074..06-     Daha çok istemek için İyilik yapma.

074.07-      Rabb'in için sabret.

 

074.08-      Artık O ( evreni altüst edecek) Boru’ya üfürüldüğü zaman

074.09-      İşte O Gün Çetin bir Gün’dür.

074.10-      Kafirler için ise  Kolay değil’dir.

 

074.11-      Kendisini Tek olarak yarattığımı Bana bırak

074.12-      Ki Ben O'na alabildiğine Mal verdim

074.13-      Gözü önünde (büyüyen) Çocuklar,

074.14-      (Herşeyi)  önüne sundum.

074.15-      Sonra  daha da artırayım diye tamah eder.

074.16-      Hayır,  O Bizim Ayetler’imize karşı tam bir İnatcı’dır.

074.17-      O'nu Sarp bir Yokuş’a süreceğim

074.18-      Çünkü o düşündü, ölçüp biçti.

074.19-      Kahrolası, nasıl  ölçüp biçti!

074.20-      Kahrolası, nasıl da  ölçüp biçti.

074..21-     Sonra bir baktı.

074.22-      Kaşlar’ını çattı ve Surat’ını astı.

074.23-      Sonra da  (Gerçeğe) Sırtını döndü ve İstikbar etti.

074.24-      "Bu (Kur'an)  yalnızca etkileyen bir Büyü’dür ." dedi.

074.25-      "Bu bir Beşer Sözü’nden başkası değildir."

 

074.26-      Ben O'nu Saqar'a atacağım

074.27-      Saqar'ın ne olduğunu Sen idrak edebiliyor  musun?

074.28-      Ne (yanında ) alıkor , ne  (serbest) bırakır.

074.29-      Beşer’e delicesine susamıştır.

074.30-      Üzerinde Ondokuz vardır.                 

 

II             31-56

               Ateşin Bekçileri

 

074.31-      Biz  Melekler’den başkasını Ateş’in Ashabı yapmadık, Onların Sayısı Küfredenler için bir Sınav’dır. (Böylece) kendilerine Kitap verilenler Kesin Bilgi’yle inansın, İnananlar’ın da İmanlar’ı artsın. Kitap verilenler ve Mü'minler  Kuşku’ya kapılmasın ve Qalpler’inde bir Hastalık olanlar ile Kafirler de şöyle desin: "Allah bu Örnek’le neyi anlatmak istedi." İşte Allah dilediğini böyle şaşırtır dilediğini de böyle Hidayet’e iletir. Rabb'inin Orduları’nı kendisinden başkası bilmez. Bu (anlatılanlar) ise Beşer için yalnızca bir Öğüt’tür.

 

               Beşer İçin Bir Uyarı

 

074.32-      Hayır, Ay’a andolsun.

074.33-      Dönüp gittiği zaman Gece’ye,

074.34-      Ağardığı zaman Sabah’a ki,

074.35-      Gerçekten bu   (anlatılanlar) Büyük (olay) lerden biridir.

074.36-      Beşer için bir Uyarı’dır.

074.37-      Sizler’den Öne geçmek ve Geriye kalmak isteyenler  için.

074.38-      Her Nefs için kazandıklarına Karşılık olmak üzere bir Rehine’dir.

074.39-      Ancak "Ahdler’ini Koruyanlar Topluluğu" hariç.

074.40-      Onlar Cennetler’dedirler, birbirlerine sorarlar,

074.41-      Mücrimler’i

074.42-      "Sizi şu Cehennem’e sürükleyen nedir?"

074.43-      Onlar "Biz Salat kılanlar’dan değildik" derler.

074.44-      "Yoksul’a da yedirmezdik.

074.45-      Dalıp gidenler’le bizde dalıp giderdik

074.46-      Din Günü'nü Yalan sayardık.

074.47       Sonunda Yakin gelip Bize çattı."

 

               Bir Öğüt: Şefaatin Yararı Yok

 

074.48-      Artık Şefatciler’in Şefaati Onlar’a bir yarar sağlamaz.

074.49-      Buna rağmen Bunlar’a ne oluyor ki Zikr'den yüz çeviriyor?.

074.50-      Sanki Onlar ürkmüş Yaban Eşekleri,

074.51-      Arslan’dan korkup kaçmışlar (gibi).

074.52-      Hayır , Onların her biri kendisine Açılmış (vahy)  Sahifeleri’n verilmesini ister.

074.53-      Hayır, Onlar  Ahiret'ten korkmuyorlar.

074.54-      Gerçekte bu  elbette bir Öğüt’tür.

074.55-      Artık  dileyen Öğüt alıp düşünür.

074.56-      Allah  (aksini) dilemedikce Onlar öğüt alıp dileyemez ( hale gelirler). "Taqwa Yapılıcak Olan" O'dur, "Mağfiret Edecek Olan" O'dur.

 


 

005.001/el-FATİHA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Allah'a Hamd ve  Hidayet Duası : 1-7

 

001.01-      Alemlerin Rabbi ( olan) Allah'adır Hamd ,

001.02-      Rahman, Rahim,

001.03-      Din Günü'nün Malik’i (olana).

001.04-      Biz yalnız sana abdolur ve yalnız senden yardım dileriz.

001.05-      Bizi Doğru yol’a ilet,

001.06-      Kendilerine Ni’met  verdiklerinin yoluna,

001.07-      Gazab(ın)a uğrayanların ve  Sapmışlarınkine değil.

 


 

006.111/el-MESED

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Ebu Leheb'in Akıbeti:1-5

 

111.01-      Ebu Leheb'in İki Eli kurusun, kurudu ya.

111.02-      Mal’ı da, kazandıkları da kendisine bir Yarar sağlamadı.

111.03-      Alevli bir Ateş'e girecek.

111.04-      Karısı da, Odun Taşıyıcısı olarak,

111.05-      Boynunda bükülmüş bir İp’le.

 


 

007.081/et-TEKWİR

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-29    

   Kainat Dengelerinin Bozulduğu Gün

   Kadının  Yerilmesinin Hesabı Sorulacak

 

081.01-      Güneş köreltildiğinde,

081.02-      Yıldızlar döküldüğünde

081.03-      Dağlar yürütüldüğünde,

081.04-      Gebe Develer terkedildiğinde

081.05-      Wahşi Hayvanlar toplandığında,

 

081.06-      Denizler tutuşturulduğunda

081.07-      (O zaman) Nefisler birleştiğinde,

081.08-      Sorulduğunda "Diri olarak Toprağı gömülen Kız",

081.09-      Hangi Suç’tan dolayı öldürülmüştü?

 

               Hesap Günü

 

081.10-      Sahifeler açıldığı zaman,

081.11-      Gök sıyrıldığı  zaman,

081.12-      Cahim kızıştığı zaman,

081.13-      Cennet (inananlara) yaklaştırıldığı zaman,

081.14-      Her Nefis, neyi ( bugüne )hazırladığını bilmiştir.

 

   Güvenilir Elçi ve Peygamber

 

081.15-      Hayır, artık Yemin ederim sinip Dönenler’e,

081.16-      Bir akış içinde yerini Alanlar’a,

081.17-      Kararmağa İlk başladığı zaman, Gece’ye,

081.18-      Nefes almaya başladığı zaman, Sabah’a.

 

081.19-      Hiç tartışmasız O,  Kerim bir Elçi'nin Sözü’dür.

081.20-      (Elçi) Yetki Sahibi’dir, Mekin Arş’ın Sahibi katında.

 

081.21-      O'na İtaat edilir, O'na güvenilir.

 

081.22-      Sizin Arkadaşınız   bir Mecnun değildir.

081.23-      Andolsun  O'nu Apaçık  bir Ufuk’ta gördü..

081.24-      O, Gayb hakkında  (söylediklerinden dolayı) suçlanamaz.

081.25-      O  Racim Şeytan'ın Sözü değil’dir.

081.26-      Şu halde,  nereye kaçıyorsunuz?

081.27-      O bir Zikir'dir, Alemler için .

081.28-      Sizin Doğru bir Yön bulmak isteyenleriniz için .

081.29-      Alemlerin Rabb'i Allah, dilemedikce ( ki o yol gösterir 9/Leyl 12),  dileyemezsiniz.

 


 

008.087/el-A'LA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-19     Yücelerin Yücesi

 

087.01-      Rabbi'nin yüce (olan ) İsmini zikret.

087.02-      Ki O yarattı ve bir Biçim verdi.

087.03-      Taqdir etti, böylece Yol gösterdi.

087.04-      Yemyeşil Otlağı çıkardı.

087.05-      Ardından Onu Kuru, Kara bir duruma soktu.

 

087.06-      Sana (Kur'an'ı) okutacağız, Sen de unutmayacaksın.

087.07-      Ancak Allah'ın dilediği başka. O, Açık olanı da bilir, gizli olan’ı da.

087.08-      Seni Kolay olan Şey’de başarılı kılacağız.

087.09-      O halde, Öğüt bir Yarar sağlayacaksa, Öğüt ver.

087.10-      Haşyet duyan Öğüt alacaktır.

087.11-      Şakıy olan da Ondan/öğütten kaçınacaktır.

087.12-      Ve Büyük Ateş'e yollanacaktır.

087.13-      Onun içinde ne ölebilir, ne de  (doğru dürüst) yaşar.

              

               İbrahim Ve Musa'nın Sahifeleri:

               Arınan Kurtulmuştur

 

               (Bak:   25/Necm 36-38)

 

087.14-      Doğrusu arınan Felah bulmuştur.

087.15-      Rabbi'nin İsmini anıp Salat eden.

 

087.16-      Hayır Siz, Dünya Hayatı’nı seviyorsunuz.

087.17-      Ahiret ise daha Hayırlı ve Sürekli’dir.

087.18-      Elbette bu, önceki Sahifeler’de de vardır:

087.19-      İbrahim'in ve Musa'nın Sahifeleri’nde.

 


 

009.092/el-LEYL

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           "En Güzel"i Tasdik Eden ve Tekzib Eden: 1-21

 

               Farklı Eğilimlerde İnsanlar

 

092.01-      Andolsun bürüdüğü zaman Gece’ye,

092.02-      Ortaya çıktığı  zaman Gündüz’e,

092.03-      Erkeği ve Dişi’yi yaratana.’

092.04-      Gerçekten Sizin Çabalar’ınız Darmadağınık’tır.

 

092.05-      Fakat kim (malından) verir ve ittiqa ederse,

092.06-      Ve en Güzel olanı (Kur'an'ı) doğrularsa,

092.07-      Biz de Onu , Kolay olan’da Başarılı kılacağız.

 

092.08-      Kim de (infakta) Cimrilik eder ve kendini Müstağni görürse,

092.09-      Ve En Güzel Olan'ı da yalanlarsa,

092.10-      Biz de Ona en Zorlu olan’ı kolaylaştıracağız.

092.11-      Altüst olduğu  zaman, Mal’ı ona hiç Yarar sağlamaz.

 

               Hidayet İçin Allah'a Düşen

 

092.12-      Elbette Bize düşen, Yol göstermektir.

092.13-      Son da İlk de bizimdir.

092.14-      Artık Sizi kabaran bir Ateş'le uyardım.

092.15-      Ona  Şakıy olandan başkası yollanmaz.

092.16-      Ki yalanlamış ve Yüz çevirmiştir.

 

092.17-      İttiqa eden ise Ondan uzaklaştırılacaktır.

092.18-      Ki  Mal’ını vererek arınan.

092.19-      Onun yanında  kimsenin karşılığı verilecek bir Ni’meti yok’tur.

092.20-      Ancak Yüce Rabb'inin Rızası için (verir.)

092.21-      Muhakkak kendisi de ileri de Razı olacaktır.

 


 

010.089/el-FECR

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Sahte ilahlık taslayanların Sonu : 1-30

 

089.01-      Andolsun Fecr’e,

089.02-      On Gece’ye

089.03-      Çift’e ve Tek’e

089.04-      Akıp gittiği zaman Gece’ye

089.05-      Bunlarda Aqıl sahibi  için bir Yemin  var.

 

               Ad, İrem ve Fir'avn'ın Helakı

 

089.06-      Görmedin mi Rabb'in Ad'e ne yaptı? (Bak: 25/ Necm 50 vd.)

089.07-      Yüksek Sutunlar Sahibi İrem'e.

0.89.08-     Şehirler içinde Onun bir benzeri yaratılmış değildi.

089.09-      Ve Wadiler’de Kayaları oyan Semud'a.

 

 

               Semud

 

               (Bak:   25/Necm 51

                          28/ Şems 11-15

                          29/ Buruc 17-20

                          40/Kamer 23-32

                          41/Sad             12-16

                          42/ A'raf 73-79

               45/Furkan38-40)

 

089.10-      Ve Kazıklar Sahibi Fir'awn'a. (Bak:   3/ Müzzemmil 15-16 vd.)

089.11-      Ki Onlar, Şehirler’de azgınlaşmışlardı.

089.12-      Böylece oralarda Fesad’ı artırmışlardı.

089.13-      Bundan dolayı,  Rabb'in, üzerlerine Azab yağdırdı.

089.14-      Çünkü  Rabb'in, gerçekten Gözetleme yeri’ndedir.

 

               İnsanın Nankörlüğü

 

089.15-      Fakat, İnsan, ne zaman  Rabb'i kendisini bir deneme’den geçirse, Ona bir Kerem’de bulunsa, Onu Ni’metler’e koysa: "Rabb'im Bana ikram etti" der.

089.16-      Ama ne Zaman Onu deneyerek, Rızq’ını kıssa, hemen der :  "Rabb'im Bana ihanet etti."

 

               Mal Sevgisi

 

089.17-      Hayır, Siz Yetim’e İkram’da bulunmuyorsunuz.

089.18-      Yoksul’u yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.

089.19-      Miras’ı, sınır tanımaz bir tarzda yiyorsunuz.

089.20-      Mal’ı da Yığma Hırsıyla  pekçok seviyorsunuz.

 

               Kıyamet ve Azap

 

089.21-      Hayır, Yer Parça parça yarılıp Darmadağın olduğu,

089.22-      Rabb'in geldiği ve Melekler’in de Dizi dizi durduğu zaman,

089.23-      O Gün, Cehennem de getirilir. İnsan o Gün (olanları) hatırlar, ancak bu Hatırlama’nın Ona faydası yok?

089.24-      Der ki: "Keşke  (bu) Hayatım için  ( birşeyler) taqdim edebilseydim?"

089.25-      Artık o Gün  O'nun vereceği Azab gibi  kimse Azab yapamaz.

089.26-      Onun vuracağı Bağ’ı kimse vuramaz.

 

               İlahi Çağrı: Gir Cennetime

 

089.27-      Ey Tatmin olan Kişilik!

089.28-      Artık dön Rabb'ine, Hoşnut edici ve Hoşnut olunmuş olarak.

089.29-      Artık gir Kullar’ımın arasına,

089.30-      Gir Bahçe'me.

 


 

011.093/ed-DUHA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-11

 

               Allah Rasulu'nu Terketmedi

 

093.01-      Kuşluğa andolsun

093.02-      Karanlığı iyice söktüğü zaman Gece’ye

093.03-      Rabb'in Seni terketmedi ve darılmadı da.

093.04-      Elbette Senin için "Son" ," İlk olan"dan daha Hayırlı’dır.

093.05-      Elbette Rabb'in Sana verecek, böylece Sen Hoşnut olacaksın.

 

               Allah'ın Rasulu'ne İkramları

 

093.06-      Seni bir Yetim’ken  bulup da barındırmadı mı?

093.07-      Seni Yolbilmez’ken Doğru yol’a iletmedi mi?

093.08-      Seni Yoksul’ken bulup da Zengin etmedi mi?

 

               Rasul'e Düşen Görev

 

093.09-      Öyleyse, sakın Yetim’i üzme.

093.10-      İsteyeni de azarlama

093.11-      Rabb'ının Ni’met’ini durma anlat.

 


 

012.093/el-İNŞİRAH

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Sırtı Çatırdatan Yük: 1-8

 

094.01-      Biz Senin Göğsünü genişletmedik mi?

094.02-      Yükünü atmadık mı?

094.03-      -Ki  Senin Belini bükmüştü-.

094.04-      Zikrini yüceltmedik mi?

 

               Rasul'e Düşen Görev

 

094.05-      Demek ki,  Güçlük’le beraber Kolaylık vardır.

094.06-      Gerçekten Güçlükle beraber Kolaylık vardır.

094.07-      O halde boşkaldın mı yine iş’e koyul.

094.08-      Ve yalnızca Rabb'ine rağbet et.

 


 

013.055/er-RAHMAN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-25

               Rahman'ın Yaratışı, Öğretişi ve Mizan

 

055.01-      Rahman,

055.02-      Qur'an'ı öğretti.

055.03-      İnsan’ı yarattı.

055.04-      Ona Beyan’ı öğretti.

055.05-      Güneş ve Ay bir Hesap iledir.

055.06-      Bitki ve Ağaç secde etmektedir.

055.07-      Sema’yı  yükseltti ve Mizan’ı koydu.

055.08-      Sakın Mizan’da Haqqsızlık va Taşkınlık yapmayın.

055.09-      Tartı’yı Adalet’le tutun ve Tartı’yı noksan yapmayın.

 

055.10-      Yer’e gelince, Onu da Varlıklar için alçalttı.

055.11-      Orada Meyveler ve Tomurcuklu Hurmalıklar var’dır.

055.12-      Yapraklı Taneler ve Güzel Kokulu Bitkiler.

055.13-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.14-      İnsan’ı, Pişmiş Kuru bir Çamur’dan yarattı.  

055.15-      Cinn'i de Dumansız bir Ateş’ten yarattı.

055.16-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.17-      O, İki Doğu’nun da Rabb'idir , İki Batı’nın da Rabb'idir.

055.18-      Öyleyse Rabb'inizin hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.19-      Birbiriyle kavuşmak üzere İki Deniz’i salıverdi.

055.20-      İkisi arasında bir Engel var,  birbirlerinin Sınırlar’ını geçmezler.

055.21-      Öyleyse Rabb'inizin hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.22-      İkisinden de İnci ve Mercan çıkar,

055.23-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.24-      Deniz’de Koca Dağlar gibi yükselen Gemiler de  O'nundur.

055.25-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini  yalanlıyorsunuz?

 

II Sorumluluktan Kaçış Yok, Cehennem: 26-45

 

055.26-      Onun üzerindeki Herşey  Yokolucu’dur.

055.27-      Celal ve İkram Sahibi Rabb'inin Yüz’ü baqi kalacaktır.

055.28-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini  yalanlıyorsunuz?

 

055.29-      Gökler’de ve Yer’de olan ne varsa O'ndan ister. O, Hergün bir İş’tedir.

055.30-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini  yalanlıyorsunuz?

 

055.31-      Ey İki  (sorumlu) Ağırlık,  yakında  Sizin için de Vakit ayıracağız.

055.32-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini  yalanlıyorsunuz?

 

055.33-      Ey Cin ve İnsan Toplulukları, eğer Gökler’in ve Yer’in Bucakları’ndan aşıp geçmeye Güç yetirebilirseniz, hemen aşıp geçin. Ancak bir Sulta olmaksızın aşamazsınız.

055.34-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.35-      İkisinin de üzerine Ateş’ten Yalın bir Alev ve Kıpkızıl bir Duman salıverir de kurtulup başaramazsınız.

055.36-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.37-      Sonra Gök yarılıp Yağ gibi erimiş, Kıpkırmızı bir Gül gibi  olduğu zaman,

055.38-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.39-      İşte o Gün, ne İnsan’a, ne de Cinn’e Günah’ından sorulmaz.

055.40-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini  yalanlıyorsunuz?

 

055.41-      Suçlular, Simalar’ından tanınır, Alınlar’ından ve Ayaklar’ından yakalanır.

055.42-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

  

055.43-      İşte bu, Suçlular’ın yalanlamakta oldukları Cehennem'dir.

055.44-      Onlar, kendisiyle Kaynar hale getirilmiş Su arasında dönüp dururlar.

055.45-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini  yalanlıyorsunuz?

  

III            İyiler İçin Bahçeler: 46-78

 

055.46-      Rabb’in Makamı’ndan korkan kimse için  İki Bahçe  vardır.

055.47-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini  yalanlıyorsunuz?

  

055.48-      Çeşitli İncelikler’e ve Güzellikler’e sahiptirler.

055.49-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.50-      İkisinde de akmakta olan İki Pınar vardır.

055.51-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.52-      İkisinde de Her Meyve’den İki Çift vardır.

055.53-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.54-      Astarlar’ı, Ağır işlenmiş Atlas’tan Yataklar üzerinde yaslanır/dayanırlar.  İki Bahçe'nin de Meyve Devşirme vakti’dir.

055.55-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.56-      Orada Bakışlar’ını yalnızca Eşler’ine çevirmiş Kadınlar vardır. Kendilerinden önce Onlara ne  İnsan, ne de bir Cin dokunmuştur.

055.57-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.58-      Sanki O (kadı)nlar Yakut ve Mercan..

055.59-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.60-      İhsan’ın Karşılığı İhsan’dan başka mıdır?

055.61-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.62-      Bu ikisinin ötesinde iki  Bahçe daha var.

055.63-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.64-      Alabildiğine Yemyeşil.

055.65-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.66-      İçlerinde durmadan Fışkıran İki Kaynak var.

055.67-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.68-      Meyveler, Eşsiz Hurma ve Eşsiz Nar var.

055.69-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.70-      Huyları Güzel, Yüzleri Güzel Eşler.

055.71-      Öyleyse Rabb'inizin hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.72-      Otağlar içinde korunmuş Huriler.

055.73-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

055.74-      Bunlardan önce kendilerine ne İnsan, ne de bir Cin dokunmuştur.

055.75-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

  

055.76-      Yeşil Yastıklar’a ve Çarpıcı Döşekler’e yaslanırlar.

055.77-      Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?

 

               Celal ve İkram sahibi Yüce Rabb

 

055.78-      Celal ve İkram Sahibi olan Rabb'inin Adı ne Yüce'dir.

 


 

014.103/el-ASR

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  İnsanlardan Kurtulanlar: 1-3

 

103.01-      Andolsun Asr’a / Zorlu yıllara,

103.02-      İnsan (lar) gerçekten Hüsran’dadır.

103.03-      Ancak İnananlar, Salih Çalışmalar’da bulunanlar, birbirlerine Haqq'ı ve Sabr’ı tawsiyeleşenler dışında.

 


 

015.099/el-ZİLZAL

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-8

 

               Deprem Sonrası Yeryüzü Haberleri

 

099.01-      Yer, o Deprem’le sarsıldığı

099.02-      (Barındırdığı bütün) Ağırlıklar’ını çıkardığı,

099.03-      Ve İnsan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman:

099.04-      O Gün,  (Yeryüzü kaydettiği ) Haberler’ini anlatacak.

099.05-      Çünkü Rabb'in O’na wahyetmiştir.

099.06-      O Gün İnsanlar, Çalışmaları kendilerine gösterilmek üzere, Bölük bölük çıkarlar.

 

               Yargı Yasası

 

099.07-      Artık kim Zerre kadar Hayr’a çalışmışsa onu (un sonucunu) görür.

099.08-      Kim de zerre  kadar  Şerr’e çalışmışsa onu (un sonucunu) görür.

 


 

016.100/el-ADİYAT

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-11

 

100.01-      Soluk soluğa Koşanlar’a,

100.02-      Ateş çakıp Saçanlar’a,

100.03-      Sabahleyin Basanlar’a,

100.04-      Derken, orada tozu dumana  Katanlar’a,

100.05-      Bununla bir Topluluğun ortasına Dalanlar’a andolsun.

 

               İnsanın Nankörlüğü

 

100.06-      Elbette İnsan Rabb'ine karşı Nankör’dür.

100.07-      Gerçekten kendisi de buna Şahid’dir.

100.08-      Elbette O, Mal sevgisi’nden dolayı çok Katı’dır.

100.09-      Yine  bilmeyecek mi, Qabirler’de olanın deşilip atıldığı,

100.10-      Göğüsler’de olan’ın devşirildiği zamanı?

100.11-      Elbette; O Gün Rabb'leri, kendilerinden Haberdar'dır.

 


 

017.108/el-KEWSER

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Namaz ve Direniş: 1-3

 

108.01-      Elbette Biz Sana Kewser'i verdik.

108.02-      Şu halde Rabb’in için salat et ve (zorlukları) göğüsle.

108.03-      Doğrusu asıl Ebter/ soyu olmayan Sana Kin-duyan’dır.

 


 

018.102/et-TEKASÜR

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Oyalayıcı Hayat ve Cahim: 1-8

 

 

102.01-      Çoğaltma (uğraşısı) Sizi oyaladı.

102.02-      Ta Qabir’e (girene) dek.

102.03-      Hayır, ilerde bileceksiniz.

102.04-      Hayır, ilerde elbet bileceksiniz.

102.05-      Hayır, eğer Kesin Bilgi’yle bilseydiniz,

102.06-      Andolsun  Cahim'i de görecektiniz.

102.07-      Sonra Onu hiç tartışmasız Kesin Göz’le  göreceksiniz.      

102.08-      Sonra da o Gün, kesinlikle Nimet (ler) den sorulacaksınız.

 


 

019.107/el-MAUN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-7

 

               Dini yalanlayanın Niteliği

 

107.01-      Din’i Yalanlayan’ı gördün mü?

107.02-      İşte Yetim’i itip kakan,

107.03-      Yoksul’u doyurmayı teşvik etmeyen O’dur.

 

   Namazlarına Veyledilenler

 

107.04-      Yazıklar olsun (şu) Namazlılar’a,

107.05-      Onlar, Salat’larında yanılgıda’lar.

107.06-      Gösteriş yapmaktalar.

107.07-      Ve  (insanların)Temel-İhiyaclar’ı ( nın karşılanmasını) engellemekteler.

 


 

 

020.109/el-KAFİRUN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Kafirlere Sesleniş: 1-6

 

109.01-      De ki: Ey Kafirler!

109.02-      Ben Sizin kulluk ettiğinize kulluk etmem.

109.03-      Benim kulluk ettiğime de Siz kulluk etmezsiniz.

109.04-      Ben de Sizin kulluk ettiğinize kulluk edecek değilim.

109.05-      Siz de Benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz.

109.06-      Sizin Din’iniz Size Benim Din’im Bana.

 


 

021.106/el-FİL

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Fil Ordularının Helakı: 1-5

 

105.01-      Rabb'inin Fil (orduları) Sahibleri'ne ne yaptığını gördün mü?

105.02-      Onların Tasarılar’ını boşa çıkarmadı mı?

105.03-      Üzerlerine Ebabil Kuşları göndermişdi.

105.04-      Onlara Siccil’den Taşlar atıyorlardı,

105.05-      Böylece (orduyu) Yenik Ekin Yaprağı’na çevirmişti.

 


 

022.113/el-FELAQ

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Şer Güçlerden Allah'a İstiaze: 1-5

 

113.01-      De ki: Felaq’ın Rabb'ine sığınırm,

113.02-      Yarattığı Şeyler’in Şerri’nden

113.03-      Karanlığı çöktüğü zaman Gece’nin Şerri’nden

113.04-      Düğümler’e üfürenler’in Şerri’nden

113.05-      Haset  ettiği zaman, Hasetci’nin Şerri’nden


 

023.114/en-NAS

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Görünür Görünmez Şerre Çağıranlardan İstiaze: 1-6

 

114.01-      De ki: İnsanlar’ın Rabb'ine sığırınım.

114.02       İnsanlar’ın Melik'ine

114.03       İnsanlar’ın İlah'ına

114.04       Vesvese veren (Vesvesecin )in Şerri’nden,

114.05       Sinsice Göğüsler’e ,,

114.06-      Cinler’den de, İnsanlar’dan da (olabilir).


 

024.112/el-İHLAS

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Tevhid, Allah'ın Eşsizliği: 1-4

 

112.01-      De ki: O Allah Ehad'dır

112.02-      Allah, Samed'dir.

112.03-      Doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.

112.04-      Ve Hiçbir Şey O'na Denk değildir.

 


 

025.53/en-NECM

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Rasul'un İlk Vahy Tecrübeleri: 1-25

 

               Kur'an, Vayh'dir

 

053.01-      Battığı zaman Necm’e andolsun,

053.02-      Arkadaşınız (Muhammed) sapmadı ve azmadı.

053.03-      O, Hewa’dan konuşmaz.

053.04-      O (nun Okudukları), yalnızca Wahyolunan bir Wahy’dir.

 

               I. Vahy Tecrübesi

 

053.05-      O'na Üstün bir Yetki Sahibi öğretmiştir.

053.06-      Görünümü’yle Çarpıcı bir Güzelliğe sahip’ti.

053.07-      En Yüksek Ufuk’taydı.

053.08-      Sonra yaklaştı, derken sarktı.

053.09-      Belki İki Yay kadar veya daha da Yakın.

 

053.10-      Böylece O'nun Kul’una wahyettiğini wahyetti.

053.11-      O'nun ( Rasul Muhammed'in ) gördüğünü Gönül yalanlamadı.

053.12-      Yine de Siz görmüş olduğu üzerinde O'nunla tartışacak mısınız?

 

               II. Vahy Tecrübesi

 

053.13-      Andolsun, O'nu (Üstün Bir Yetki Sahibini) bir  Diğer İniş’te de görmüştü.

053.14-      En-son Sidre'nin yanında.

053.15-      Ki Me'va Bahçesi Onun  yanındadır.

053.16-      Sidre'yi örten örtmekte iken.

053.17-      Göz şaşmadı ve Sınır’ını taşmadı.

053.18-      Andolsun O, Rabb'inin en Büyük Ayetleri’nden olan’ı gördü.

 

               Mekke Putlarının Yerilmesi

 

053.19-      Gördünüz mü haber verin, Lat ve Uzza'yı.

053.20-      Ve Üçüncü olan Menat'ı.

053.21-      Erkek Sizin, Dişi de O'nun mu?

053.22-      Eğer öyleyse bu, (Sizin Dişi’yi yeren mantığınıza göre) Çarpık bir Paylaşma

053.23-      Bu (putlar ve isimleri), Sizin ve Atalar’ınızın isimlendirdiğiniz İsimler’den başkası değildir. Allah, Onlar’la ilgili bir Sulta indirmemiştir. Onlar yalnızca Zann’a ve kendilerinin Hewa olarak Arzu ettiklerine uymaktadırlar. Oysa Andolsun, Onlara Rabb'lerinden Yol Gösterici gelmiştir.

053.24-      Yoksa İnsan’a her Temenni ettiği Şey mi var?

053.25-      İşte, "Son" da, "İlk" de Allah'ındır.

 

II Şefaat Konusundaki Zann, Kurtuluşun Amelle Olacağı: 26-32

 

053.26-      Gökler’de nice Melekler vardır ki, Onların Şefaatler’i hiçbir şekilde Yarar sağlamaz. Ancak Allah dileyip Razı olduğuna İzin verirse o başka (Var mı böylesi, Üstteki putlar vs.)

053.27-      Gerçek şu ki, Ahiret'e inanmayanlar, Melekler’i Dişi Adları’yla isimlendiriyorlar.

053.28-      Oysa Onların bununla ilgili Hiçbir Bilgileri yoktur. Onlar, yalnızca Zann’a  uyuyorlar. Gerçekte Zann, Haqq’tan yana hiçbir zaman yarar sağlamaz.

053.29-      Şu halde Sen, Bizim Zikr'imize sırt çeviren ve Dünya Hayatı’ndan başkasını istemeyenden yüz çevir.

053.30-      İşte Onların İilim’den yana ulaşabildikleri budur. Elbette Senin Rabb'in, kendi Yol’undan sapan!ı en iyi Bilen’dir ve hidayet bulan’ı da en iyi Bilen’dir.

053.31-      Gökler’de ve Yer’de olanlar Allah'ındır. Öyle ki, Kötülük’te bulunanlar’ı, yapmakta oldukları dolayısıyla cezalandırır, Güzel Davranış’ta bulunanlar’ı da daha Güzeliyle ödüllendirirler.

053.32-      Ki Onlar, Ufak Günahlar dışında, Günah’ın Büyük olanları’ndan ve Fahşa’dan kaçınırlar. Elbette Senin Rabb'in Mağfireti Geniş olan’dır. O, Sizi daha iyi Bilen'dir, hem sizi Toprak’tan inşa ettiği ve Siz daha Anneler’inizin Karınları’nda Cenin halinde bulunduğunuz zaman da. Öyleyse kendinizi temize çıkarmayın. O İttiqa eden’i daha iyi Bilen’dir.

 

III            Batılın yokoluşunda hakkın kudreti tecelli eder :33-62

 

053.33-      Şimdi, o yüz çevirmekte olan’ı gördün mü?

053.34-      (Malından) Azıcık verdi ve gerisini Kaya gibi Sımsıkı Elinde tuttu.

053.35-      Gayb’ın İlm’i O'nun yanındadır da O mu görüyor ( Putların şefaatcı olduğunu)?

 

               Musa ve İbrahim'in Sahifelerince Olanlar:

               Günah ferdidir ,kurtuluş şefaatle değil, çabayladır

 

               (Bak:   8/A'la 15-19)

 

053.36-      Yoksa Musa'nın Sahifeleri’nde olan kendisine Haber verilmedi mi?

053.37-      Ve Wefa eden İbrahim'de olan'da.

053.38-      Doğrusu, Hiçbir Günahkar bir başkasının Günah’ını yüklenmez.

053.39-      Ve doğrusu İnsan’a da kendi Çaba’sından başkası yoktur.

053.40-      Elbette kendi Çabası da görülecektir.

053.41-      Sonra da Eksiksiz Karşılık verilecektir.

053.42-      Elbette Son Varış Rabbi'ne olacaktır.

053.43-      Doğrusu, güldüren ve ağlatan O'dur.

053.44-      Doğrusu, Öldüren ve Dirilten de O'dur.

053.45-      Doğrusu, Erkek ve Dişi, İki Çifti yaratan da O'dur.

053.46-      Bir Damla Su, Meni döküldüğü zaman.

053.47-      Gerçek şu ki, diğer Diriltme'de O'na aittir.

053.48-      Ve Gerçekten Zengin Edip Doyuran O'dur

053.49-      Doğrusu, Şi'ra'nın Rabbi'de O'dur.

 

               Helak Edilen Halklar (Ad, Semud, Nuh Kavmi)

 

053.50-      Doğrusu, O ilk Ad'ı da O Yıkıma uğrattı.(Bak: 10/Fecr 6-8, 37 Kaf/ 12-15 vd.)

053.51-      Semud'u da. Böylelikle bırakmadı.    (Bak: 10/Fecr 10-14, 28/Şems 11-15 vd.)

 

               Nuh Kavmi

               Bak:     37/Kaf 12-15

                          40/ Kamer 9-17

                           41/Sad 12-16

                          42/A'raf 59-66

                          45/Furkan 37)

 

053.52-      Daha önce Nuh Qawmi’ni de. Çünkü Onlar, daha Zalim ve daha Azgın’dırlar.

053.53-      Altı üstüne gelen’in Kentler’ini de O Yer’in Dib’ine geçirdi.

053.54-      Böylece Ona sardırdığını sardırdı.

053.55-      Öyleyse, Rabb'inin Hangi Nimetler’inden Kuşku’ya düşmektesin?

 

               Yaklaşan Kıyamet

 

053.56-      Bu, önceki Uyarıcılar’dan bir Uyarıcı'dır.

053.57-      O yaklaşmakta olan yaklaştı.

053.58-      Onu Allah'ın dışında ortaya çıkarabilecek yok.

053.59-      Şimdi Siz,  bu Söz’le mi şaşkınlığa düşüyorsunuz?

053.60-      Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz.

053.61-      Ve şuursuzca baş kaldırıyorsunuz.

 

053.62-      Artık Allah'a secde edin ve O'na kulluk edin.

 


 

026.080/ABESE

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Mekke'li Görme Özürlü Bir Mü'min'nın Haberi :1-42

 

080.01-      (Peygamber) Surat astı ve yüzçevirdi.

080.02-      Kendisine bir Görme-özürlü (uygun olmayan bir zamanda) geldi diye.

080.03-      Nerden biliyorsun; ya O, arınacaksa?

080.04-      Ve Öğüt/hatırlatma alacak, böylece Öğüt kendisine yarar sağlayacaksa.

080.05-      Fakat kendini Müstağni gören ( varlıklılar ) gelince

080.06-      Sen, O (nun vicdanını) Uyandırmaya çalışıyorsun.

080.07-      Oysa  O''nun arınmasından Sana ne!

080.08-      Ama koşarak Sana gelense,

080.09-      Haşyet duymaktadır.

080.10-      Sen  (se) O'na aldırmıyorsun.

 

 

   Olayın Düşündürdükleri

 

080.11-      Hayır, çünkü O bir Öğüt’tür.

080.12-      Artık dileyen Öğüt alsın.

080.13-      O (öğüt) Kerim Sahifeler’dedir.

080.14-      Yüceltilmiş , Temiz kılınmış/arı-duru.

080.15-      Kayıtcılar’ın Elleri’nde.

080.16-      (Onlar) oldukca Üstün Değerli, İyilik Sembolü’dürler.

 

   İnsanın Nankörlüğü

 

080.17-      Kahrolası İnsan ne kadar Nankör.

080.18-      (Rabbi) O’nu hangi Şey’den yarattı?

080.19-      Bir Damla Su’dan yarattı da Onu bir Biçime soktu.

080.20-      Sonra Ona Yol’u kolaylaştırdı.

080.21-      Sonra da (bir gün) Onu öldürdü,  Qabr’e gömdürdü.

080.22-      Sonra dilediği zaman Onu (yine) diriltir.

080.23-      Hayır, emrettiğini  O yerine getirmedi.

 

080.24-      Bir de İnsan, Yediğin(in kaynağına)e bir baksın.

080.25-      Elbette Biz Su’yu yağdırdıkca yağdırdık.

080.26-      Yeryüzü’nü de yardıkca yardık.

080.27-      Böylece orada bitirdik; Taneler,

080.28-      Üzümler, Yoncalar,

080.29-      Zeytinler, Hurmalar,

080.30-      Boyları İri ve birbiri içine girmiş Ağaçlı Bağlar,

080.31-      Meyveler ve Otlaklıklar,

080.32-      Size ve Hayvanlar’ınıza bir Meta olarak.

 

   Büyük Gürültü ve Hesap

 

080.33-      Fakat O Korkunç-gürleme geldiği zaman,

080.34-      Kişi o Gün, kaçar kendi  Kardeş’inden.

080.35-      Anne’sinden ve Baba’sından,

080.36-      Eş’inden ve Çocuklar’ından.

080.37-      O Gün, Onlar’dan herbirisinin kendisine yetecek bir İş’i vardır.

 

080.38-      O Gün kimi Yüzler Aydınlık’tır.

080.39-      Güler, Sevinçli’dir.

 

080.40-      O Gün kimi  Yüzler de Toz’a bürünmüştür.

080.41-      Bir Karartı sarmıştır.

080.42-      İşte bunlar,  Kafir, Facir olanlar’dır.

 


 

027.097/el-QADİR

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Kur'an'ın "Alak Suresi " ile Vahyedilmeye Başlaması : 1-5

 

 

097.01-      Elbette Biz O'nu (Alaq Wahyini) bir Qadirli Gece’de  indirdik.

097.02-      Qadir Gecesi’nin ne olduğunu İdrak edebiliyor musun?

097.03-      Qadir Gecesi bin Ay’dan (daha) Hayırlı’dır.

097.04-      Melekler ve Ruh, onda Rabb'lerinin İzni’yle her bir İş için inerler.

097.05-      Fecrin Doğuşuna kadar bir Selam’dır .


 

028.091/eş-ŞEMS

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Nefsini Temizleyen ya da Kirleten: 1-15

 

091.01-      Andolsun Güneş’e ve onun Parıltı’sına

091.02-      Ona uyduğu zaman  Ay’a,

091.03-      Onu parıldattığı zaman  Gündüz’e,

091.04-      Onu bürüdüğü zaman Gece’ye

091.05-      Göğe ve Onu bina edene,

091.06-      Yer’e ve Onu döşeyene,

091.07-      Nefs’e ve Ona bir biçimlendirene,

091.08-      Sonra Ona Fucur’unu, Sakınma’sını İlham edene,

 

091.09-      Felah buldu Onu (nefsi) arındıran.

091.10-      Harab oldu Onu örtüp saran .

 

   Semud'un Akıbeti

 

               (Bak:   10/ Fecr 10-14                       29/Buruc 17-20

                          25/ Necm 51                          40/Kamer 23-32

                          41/Sad 12-16

                          42/A'raf 73-79

                          45/Furkan38-40)

nu sarıp örten de harab olmuşturO

091.11-      Semud Azgınlığı dolayısıyla yalanladı.

091.12-      Şakileri /zorluları ayaklandığında,

091.13-      Allah'ın Elçisi Onlara dedi ki:

               "Allah'ın Devesi’ne ve onun Su içme sırasına dikkat edin."

091.14-      Fakat Onlar, O'nu yalanladılar, Deve’yi de Yere yıkıp öldürdüler.

               Böylelikle Rabb'leri de Günahlar’ı dolayısıyla onları yerle bir etti. Orasını da Dümdüz etti.

091.15-      (O), bunun Aqıbet’inden korkmaz.

 


 

029.085/el-BURUC

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Canı Çıksın Uhdud Halkının 1-22

 

085.01-      Burçlar Sahibi  Göğe andolsun.

085.02-      O Waadedilen Gün'e.

085.03-      Şahid olan’a ve Şahid olunan’a.

 

085.04-      Kahrolsun Uhdud Ashabı!

085.05-      Tutuşturduğu o Ateş!

085.06-      Hani kendileri Çevresinde oturuyorlardı.

085.07-      Ve Mü'minler’e yapacakları Şey’i seyrediyorlardı.

085.08-      Kendileri Onlar’dan, yalnızca Aziz ve Hamid Allah'a İman ettiklerinden dolayı intikam alıyorlardı.

085.09-      Ki O, Gökler’in ve Yer’in Mülkü O'nundur.  Allah Herşey’e Şahid olan’dır.

085.10-      Gerçek şu ki, Mü'min Erkekler’le Kadınlar’a Fitne uygulayanlar sonra da tewbe etmeyenler, işte Onlar için Cehenmem Azabı ve Yakıcı bir Azab Onlar’a.

085.11-      Elbette İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar’a gelince, Onlar için de içlerinden Irmaklar akan Bahçeler var’dır. İşte Büyük Fevz bu’dur.

085.12-      Doğrusu Rabb'inin Yakalayışı Şiddetli’dir.

085.13-      Çünkü O önce Vareden, (sonra) döndürecek olan’dır.

085.14-      O Gafur'dur, Seven'dir.

085.15-      Arş’ın Sahibi’dir, Mecid'dir.

085.16-      Her dilediğini gerçekleştirendir.

 

   Rabb'ın  Fir'avn ve Semud'u Yakalayışı

 

               (Bak:   10/Fecr 10-14                                    40/Kamer 23-32

                          25/Necm 51                                       41/Sad 12-16

                          28/Şems 11-15                                  42/A'raf 73-79

                          45/Furkan38-40)

 

085.17-      Orduların Haberi Sana geldi mi?

085.18-      Fir'awn ve Semud (ordularının)

085.19-      Hayır, Küfredenler bir Yalanlama içindedirler.

085.20-      Allah ise, Onları arkalarından sarıp kuşatmıştır.

 

085.21-      Hayır, O  Mecid bir Qur'an'dır.

085.22-      Korunmuş Levha'dadır.


 

030.095/ et-TİN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           İnsan: en üstün ya da Aşağılar aşağısı :1-8

 

095.01-      Andolsun Tin'e ve Zeytin'e,

095.02-      Sina Dağı'na.

095.03-      Ve şu Emin Belde'ye.

 

095.04-      Doğrusu Biz İnsan’ı en Güzel Biçim’de yarattık.

095.05-      Sonra da Aşağılar’ın Aşağısı’na çevirdik.

095.06-      Ancak inanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar başka.

               Onlar için Kesintisiz bir Ecr var’dır.

095.07-      Öyleyse artık, Hangi Şey Sana Din’i yalanlatacaktır.

095.08-      Allah , Hükmedenler’in Hükmedeni değil midir?

 


 

031.106/QUREYŞ

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Rabb'in Kureyş'e lutfu: 1-4

                                                 

106.01-      Kureyş'i  (güvenli kervan yolculuğunda) uzlaştırdığı için

106.02-      Yaz ve Kış Yolculuk (güney, kuzey komşularıyla yaptığı) Uzlaşısı.

10603-      Artık şu Beyt'in Rabb'ine kulluk etsinler.

106.04-      Ki O (Rabb) kendilerini Açlık’tan doyuran ve Korku’dan Emin kılan’dır.

 


 

032.101/el-QARİA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Yokoluş: 1-11

                                                 

101.01-      Qaria.

101.02-      Nedir Qaria?

101.03-      Qaria'nın ne olduğunu idrak edebiliyor musun?

 

101.04-      İnsanlar’ın, Dağılmış Pervaneler gibi olacakları Gün.

101.05-      Ve Dağlar’ın Saçılmış renkli Yünler gibi olacaklar.

 

101.06-      İşte, kimin Tartılar’ı Ağır olursa,

101.07-      Artık O, Hoşnut bir Hayat’tadır.

101.08-      Kimin de Tartılar’ı Hafif olursa,

101.09-      Artık Onun da Anası Haviye'dir

101.10-      Haviye'nin ne olduğunu İdrak edebiliyor musun??

101.11-      O  Kızgın bir Ateş'tir.

 


 

033.075/el-QIYAME

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Kıyametin Hakikati: 1-30

 

075.01-      Qıyamet Günü'ne ( o kadar kesin ki) Qasem etmiyorum.

075.02-      Hayır, Kendini kınayan’a Qasem etmiyorum.

 

075.03-      İnsan,  Kemikler’ini bizim kesinlikle bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor?

075.04-      Evet, onun Parmak Uçlarını bile düzenlemeye Güçyetiren'leriz.

075.05-      Ancak İnsan, önündeki (hayatı) ni de Fucur’la sürdürmek ister.

075.06-      "Qıyamet Günü ne zaman?" diye sorar.

 

075.07-      Ama Göz kamaşıp kaydığı,

075.08-      Ay’ın karardığı,

075.09-      Güneş ve Ay birleştirildiği zaman;

075.10-      İnsan o Gün der: "Kaçış nereye?"

075.11-      Hayır, (bugün) Sığınacak herhangi bir Yer yok.

075.12-      O Gün Müstaqar yalnız Rabbi'nin katıdır.

075.13-      İnsan’a o Gün önceden Taqdim ettikleri ve ( yapmayıp) erteledikleri Şeyler’le Haber verilir.

 

075.14-      Hayır, İnsan kendine karşı bir Basiret’tir,

075.15-      Kendi Mazeretler’ini ortaya atsa bile.

 

               Rasul'un Kur'an'ı Ezberleme Çabası

 

075.16-      Acele’yle Dil’ini  hareket-ettirme

075.17-      Elbette O' ( Okuduğu) nu Toplamak ve  Okutmak Bize ait’tir.

075.18-      O halde Biz Onu okuduğumuz zaman, Sen de Onun Okunuş’unu izle.

075.19-      Sonra elbette  O'nu açıklamak Bize aittir.

 

               Ahiret

 

075.20-      Hayır, siz Çabuk geçen’i  seviyorsunuz.

075.21-      Ve Ahiret’i bırakıyorsunuz.

075.22-      O Gün Yüzler Işıl ışıl parlar.

075.23-      Rabb'lerine bakar.

075.24-      O Gün, öyle Yüzler vardır ki kararmıştır.

075.25-      Kendisine, Beli büken işler’in yapılacağını anlamaktadır.

075.26-      Hayır, Can Köprücük Kemiği’ne dayandığı zaman,

075.27-      "Son Müdahale’yi kim yapacak?" denir.

075.28-      Artık  gerçekten, kendisi de bir Ayrılık olduğunu kavramıştır.

075.29-      Ayaklar da birbirine dolaştığında,

075.30-      O Gün Sevk, yalnızca Rabb'inedir.

 

II Ölüler Dirilecek: 31-40

 

075.31-      Fakat O ne doğrulamış ne de salat  etmişti.

075.32-      Ancak  yalanlamış ve yüzçevirmişti.

075.33-      Sonra da Çalım yaparak yakınlarına gitmişti.

075.34-      Sen buna layıksın, dahasına da layık’sın.

075.35-      Evet buna layıksın, dahasına da layık’sın.

 

075.36-      İnsan kendi başına bırakılacağını mı sanıyor?

075.37-      Kendisi dökülen Meni’den bir Damla su değil miydi?

075.38-      Sonra bir Alaq oldu, derken yarattı ve bir Düzen’e soktu.

075.39-      Böylece Ondan Erkek ve Dişi olmak üzere iki Çift kıldı.

075.40-      Ölüler’i diriltmeye Güçyetiren değil midir?

 


 

034.104/HÜMEZE

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Kötü Ahlaklı, Cimri Kişi: 1-9

                                                 

104.01-      Yazıklar olsun (insanları) Çekiştiren’e ve (onlarla) Alay eden’e,

104.02-      -Ki  Mal yığıp biriktiren ve Onu saydıkca sayan’dır-.

104.03-      Gerçekten Mal’ının kendisini Ebedî kılacağını sanır.

104.04-      Hayır, andolsun o Hutame'ye atılacaktır.

104.05-      Hutame'nin ne olduğunu idrak edebiliyor musun?

104.06-      Allah'ın tutuşturulmuş bir Ateş'idir.

104.07-      Ki o Yürekler’in üstüne tırmanmaktadır.

104.08-      O, Onların üzerine kitlenecektir.

104.09-      (Kendileri de) Dikilmiş Sutunlar’da (olacaklar).

 


 

035.076/el-İNSAN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Olgunluk Yolu: 1-22

 

076.01-      Gerçek şu ki, İnsan’ın üzerinden Anılır bir Şey olana dek , Uzun bir Süreç geçti.

076.02-      Biz İnsan’ı, karışık  bir Damla Su’dan yarattık. Onu denemekteyiz. Bundan dolayı Onu İşiten ve Gören yaptık.

076.03-      Biz Ona Yol’u gösterdik. Ya Şükretici ya da Nankör olur.

076.04-      Doğrusu Biz Kafirler’e Zincirler, Demir Halkalar ve Çılgın bir Yangın hazırladık.

076.05-      Elbette ki Ebrar/İyiler, Karışımı Kafur olan bir Kadeh’ten içerler.

076.06-      Allah'ın Kulları’nın kendisinden içtikleri bir Kaynak. Onu diledikleri Yer’e fışkırtır.

076.07-      Adaklar’ını yerine getirirler ve Şerr’i Yaygın bir Gün’den korkarlar.

076.08-      Kendileri, Ona karşı duydukları Sevgi’ye rağmen (malı), Yoksul’a, Yetim’e ve Esir’e yedirirler.

076.09-      "Biz Size, ancak Allah'ın Yüzü için yedirmekteyiz. Siz’den ne bir Karşılık istiyoruz, ne de bir Teşekkür." (derler)

076.10-      "Çünkü Biz, Asık Suratlı, Zorlu bir Gün için Rabb'imizden korkmaktayız."

 

               Cennet

 

076.11-      Artık Allah'da, Onları böyle bir Gün’ün Şerr’inden korur ve Onlara  bir Aydınlık ve bir Sevinç verir.

076.12-      Ve Onları sabretmeleri dolayısıyla Cennet/Bahçe’yle ve İpek’le ödüllendirir.

076.13-      Orada, Tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. Ne bir Güneş ve ne de Dondurucu bir Soğuk görürler.

076.14-      Gölgeler’i Yakın ve  devşirilmeleri kolay mı kolay (rızıklar).

076.15-      Çevreler’inde Gümüş Billur Kaplar, Kupalar dolaştırılır.

076.16-      Gümüş Billur Kaplar, Onları belli bir Ölçü’yle tespit etmişlerdir.

076.17-      Orada Karışım’ı Zencefil olan bir Kadeh’den içirilir.

076.18-      Selsebil olarak adlandırılan bir Pınar.

076.19-      Çevrelerinde Ebedî  Gençler dolaşır. Onları gördüğünde Saçılmış bir İnci sanırsın.

076.20-      Nereye baksan, bir Ni’met ve Büyük bir Mülk görürsün.

076.21-      Üzerinde Hafif İpek ve Ağır işlenmiş Atlas olan Yeşil Giysiler. Gümüş’ten Bilezikler’le bezenmişlerdir. Rabb’leri Onlara Tertemiz bir Meşrubat içirmiştir.

076.22-      Bu, Sizin için bir Ödül’dür. Çabalarınız Teşekkür’e değer.

 

II Kur'anın Safhalar Halinde İnişi: 23-31

 

076.23-      Gerçek şu ki, Qur'an'ı Sana safhalar halinde bir Tenzil ile indiren Biziz.

076.24-      Öyleyse Rabbi'nin Hükmü’ne sabret. Onlar’dan Günahkar ve Nankör’e itaat etme.

076.25-      Ve Sabah Akşam Rabb'inin Adı’nı zikret.

076.26-      Gece’nin bir Bölüm’ünde O'na secde et ve Geceleyin de Uzunca Onu tesbih et.

076.27-      Gerçek şu ki bunlar Çabuk geçen’i seviyorlar. Önlerinde bulunan Ağır bir Gün’ü bırakıyorlar.

076.28-      Onları Biz yarattık ve Bağlarını Sımsıkı bağladık. Dilediğimiz zaman da  benzerleriyle değiştiririz. 

076.29-      Elbedtte bu bir Öğüt’tür. Artık dileyen Rabb'ine bir Yol bulabilir.

076.30-      Allah dilemedikce Siz dilemeyezsiniz. Gerçekten Allah Bilen'dir, Hakim'dir.

076.31-      Dilediğini kendi Rahmet’ine sokar. Zalimler  içinse Acıklı bir Azab hazırlamıştır.

 


 

036.077/el-MÜRSELAT

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

  

I           Vahyi İnkarın Sonu: 1-40

 

077.01-      Birbiri andınca Gönderilenler’e andolsun,

077.02-      Derken kökünden koparıp Savuranlar’a.

077.03-      Yaydıkca Yayanlar’a,

077.04-      Böylece ayırdıkca Ayıranlar’a

077.05-      Zikri ( insana) Bırakanlar’a,

077.06-      Özür olarak veya İnzar için.

077.07-      Elbette, Size wadedilmekte olan gerçekleşecektir.

 

               Ayırma Günü

 

077.08-      Yıldızlar silindiği zaman,

077.09-      Gök yarıldığı zaman,

077.10-      Dağlar, Kök’ünden savrulduğu zaman,

077.11-      Ve Elçiler'de  Wakitler’ine (girdiği) zaman

077.12-      (Bu azap) Hangi Gün için ertelenmişti?

077.13-      Ayırma Günü için.

077.14-      İdrak edebiliyor musun Ayırma Günü nedir?

077.15-      O Gün, way haline Yalanlayanlar’ın.

 

077.16-      Biz, Öncekileri Yıkıma uğratmadık mı?

077.17-      Sonra arkadan gelenler’i Onların İz’inde yürüteceğiz.

077.18-      Biz Suçlular’a böyle yapmaktayız.

077.19-      O gün, way haline Yalanlayanlar’ın.

 

077.20-      Sizi Bayağı bir Su’dan yaratmadık mı?

077.21-      Sonra Onu savunması Sağlam bir Qarar yerine yerleştirdik.

077.22-      Belli bir Süre’ye kadar.

077.23-      İşte buna Güç yetirdik. Demek ki Biz ne Güzel Güçyetiren'iz.

077.24-      O gün, way haline Yalanlayanlar’ın.

 

077.25-      Biz Yeryüzü’nü bir Toplanma Yeri kılmadık mı?

077.26-      Diriler’e ve Ölüler’e.

077.27-      Ve Onda Sabit  Yüksek Dağlar var etmedik mi?

               Size Tatlı bir Su da içirmedik mi?

077.28-      O gün ,way haline Yalanlayanlar’ın.

 

077.29-      Kendisini yalanlamakta olduğunuza gidin.

077.30-      Üç Dal’a ayrılmış bir Gölge’ye gidin.

077.31-      Ne Gölge altında bulundurur, ne de Alev’den korur.

077.32-      Gerçekten O, sanki her biri Saray olan bir Kıvılcım saçar.

077.33-      Her biri, sanki Sapsarı Erkek-deve Sürüleri gibidir.

077.34-      O gün, way haline Yalanlayanlar’ın.

 

077.35-      Bu, Onların konuşamayacakları bir Gün’dür.

077.36-      Ve Onlar’a, Özür dilemeleri için İzin de verilmez.

077.37-      O gün, way haline Yalanlayanlar’ın

 

077.38-      Bu, Ayırma Günü'dür. Sizi ve Öncekiler’i bir arada topladık.

077.39-      Şayet kurabileceğiniz Hileli bir düzeniniz varsa, durmaksızın Bana karşı kurun.

077.40-      O gün, way haline Yalanlayanlar’ın.

 

II Muttakılerin ve Suçluların akıbeti : 41-50

 

077.41-      Elbette Muttaqiler, Gölgelikler’de ve Pınar başları’ndadırlar.

077.42-      Ve Canlarının çektiği Meyvalar.

077.43-      Yapmakta olduklarınıza Karşılık olmak üzere, Afiyet’le yiyin ve için.

077.44-      Elbette Biz, Güzel Davrananlar’ı böyle ödüllendirmekteyiz.

077.45-      O gün, way haline Yalanlayanlar’ın

 

077.46-      (Sizler de dünyada) Yiyin ve biraz da yararlanın. Çünkü Siz Suçlular’sınız.

077.47-      O gün, way haline Yalanlayanlar’ın.

 

077.48-      Onlara "Ruqu edin" denildiği zaman ruqu etmezler.

077.49-      O gün, way haline Yalanlayanlar’n.

077.50-      Artık Onlar, bundan sonra hangi Söz’e inanacaklar?

 


 

037.050/QAF

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Kıyamet: 1-15

              

               Uyarıcı Gelmesini Tuhaf Karşılayanlar

              

050.01-      Qaf.  Mecid Qur'an'a andolsun.

050.02-      Hayır,  Kafirler, Onlara kendilerinden bir Uyarıcı gelmesini tuhaf karşıladılar: "Bu  şaşılacak bir Şey" dediler.

050.03-      "Biz öldüğümüz ve Toprak olduğumuz zaman mı? Bu oldukca Uzak bir Dönüş."

 

050.04-      Doğrusu Biz, Yer’in Onlardan ne eksilttiğini bilmişizdir. Katımızda  (herşeyi) koruyan bir Kitab var."

050.05-      Hayır, Haqq kendilerine gelince yalanladılar. Şimdi Derin bir Sarsıntı içindeler.                 

 

               Dirilmenin Örneği?

 

050.06-      Üstlerindeki Göğe bakmıyorlar mı? Biz Onu nasıl bina ettik ve  nasıl süsledik? Hiç bir  Kusuru yok.

050.07-      Yer’i de döşedik/yaydık. Orda sarsılmaz Dağlar diktik ve Gözalıcı her (türlü) Çift’ten bitirdik.

050.08-      İçten yönelen  Kul için bir Basiret, bir Zikr (bu).

050.09-      Ve Gök’ten Mübarek bir Yağmur indirdik. Onunla Bahçeler ve Biçilecek Taneler bitirdik.

050.10-      Ve birbiri üstüne dizilmiş, Tomurcuk yüklü Büyük Hurma Ağaçları da.

050.11-      Kullar’a Rızıq olmak üzere. Ve Onunla Ölü bir Şehr’i dirilttik. İşte Diriltme de böyledir.

 

               Nuh Kavmi, Ress Halkı, Semud, Ad, Fir'avn, Lut Kavmi, Eyke Halkı, Tübbe Kavmi

 

(Bak: Nuh Kavmi: 25/Necm 53-55 vd.

Ress Halkı: 45/Furkan 38-40

 Semud: 10/Fecr 10-14 vd.)

 

050.12-      Onlar’dan önce Nuh Qawmi de, Ress Halkı ve Semud de yalanladı.

 

               (Bak: Ad: 10/Fecr 6-8 vd.

               Fir'avn: 3/Müzzemmil vd. 

               Nuh:25/Necm 52)

 

050.13-      Ad, Fir'awn ve Lut'un Kardeşleri,

 

               (Bak: Eyke: 41/Sad 12-16. Tübbe Kavmi: 37/Sad 12-15, Lut Kavmi: 25/Necm 53 vd.)

 

050.14-      Eyke Halkı ve Tübbe Qawmi de. Hepsi Elçiler’i yalanladı.  Böylece Benim Tehdid’im Haqq oldu.

050.15-      Biz İlk Yaratılış’ta Güçsüz mü düştük? Hayır, Onlar Karışık bir Kuşku içindeler.

 

II Kaçmakta Olunan şey'in Gelişi : 16-29

 

050.16-      Andolsun, İnsan’ı Biz yarattık ve kendi kendisine ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz O’na Şahdamar’ından daha Yakın’ız.

050.17-      Onun Sağ’ında ve Sol’unda oturan İki Yazıcı yazarlar,

050.18-      Bir Söz söylemeyiversin, kewsinlikle yanında  bir Gözetleyici Hazır’dır.

050.19-      O Ölüm Sarhoşluğu, bir Gerçek olarak gelip de, "İşte bu, Senin kaçmakta olduğun Şey" (dendiğinde)

050.20-      Sur'a üfürülmüştür. İşte bu Waad Günü.

050.21-      Her Kişi yanında bir Sürücü ve Şahid ile gelmiştir.

050.22-      "Andolsun, Sen bundan  Gaflet’teydin. İşte Biz de Senin üzerindeki Örtü’yü kaldırdık. Bugün Görüşün Keskin’dir."

050.23-      Onun Yakını olan dedi :" İşte bu yanımda Hazır olan Şey."

050.24-      Siz İkiniz, Her İnatcı Nankör’ü atın Cehennem’e.

050.25-      Hayr’a Engel olan, Saldırgan Şüpheci’yi.

050.26-      Ki  Allah ile beraber başka bir İlah edinmişti. Artık İkiniz, Onu en Şiddetli olan Azab’a atın.

050.27-      Onun Yakını dedi: "Rabbimiz, Ben Onu azdırdım. Ancak kendisi de Uzak bir Sapıklık’taydı."

050.28-      "Benim Huzur’unda çekişip durmayın. Ben Size daha önce Wadedici göndermiştim."

050.29-      "Huzur’umda Söz değişikliğe uğramaz ve Ben Kullar’a Zulmedici değilim."

 

III            Cennet ve Cehennem: 30-45

 

050.30-      O Gün Cehennem’e diyeceğiz: "Doldun mu?" O da: "Daha fazlası var mı?" diyecek.

050.31-      Cennet de Muttaqiler için  yaklaştırılmıştır, Uzakta değil.

050.32-      Bu Size Wadolunan’dır, her Evvab olan ve Koruyucu'ya

050.33-      Görmediği halde Rahman'a karşı Haşyet duyan ve İçten  Qalb’le gelen için.

050.34-      Ona "Selam'a girin. Bu Sonsuzluk Günü’dür" denir.

050.35-      Orada diledikleri Herşey Onlarındır. Katımızda daha fazlası da var.

 

050.36-      Biz bunlardan önce Nice Kuşaklar’ı Yıkıma uğrattık ki Onlar Zorbaca yakalamak bakımından kendilerinden daha Üstün’düler. Şehirleri Delik deşik etmişlerdi. Ama kaçacak bir Yer var mı?

050.37-      Elbette, bunda Qalbi olan ya da bir Şahid olarak Kulak veren kimse için elbette bir Zikr var’dır.

050.38-      Andolsun, Biz Gökler’i, Yer’i ve İkisi arasında bulunanları Altı Gün de yarattık, Bize hiç bir Yorgunluk da dokunmadı.

 

050.39-      Öyleyse Sen, Onların demelerine karşılık sabret ve  Rabb'ini Güneş’in Doğuşu’ndan önce ve Batışı’ndan önce Hamd ile tesbih et.

050.40-      Gece’nin bir Bölümü’nde ve Secdeler’in arkasında da O'na tesbih et.

050.41-      Çağırıcı’nın, Yakın bir Yer’den Çağrı’da bulunacağı Gün’e Kulak ver.

050.42-      O Gün  o Çığlığı bir Gerçek olarak işitirler. İşte bu Çıkış Günü’dür.

050.43-      Gerçek şu ki dirilten ve öldüren Biz’iz.

050.44-      O Gün Yer, Onlar’dan çatlayıp ayrılır da, hızla koşarlar. İşte bu, Bize göre oldukca Kolay bir Haşir’dir.

050.45-      Biz Onların neler söylemekte olduklarını daha iyi biliriz ve Sen Onların üzerinde bir Zorba da değilsin. Şu halde, benim Kesin Uyarılarım’dan korkanlar’a Qur'an ile Öğüt ver.

 


 

038.090/el-BELED

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  İnsanın Büyüklenmesi: 1-20

                                     

090.01-      Hayır, Yemin ederim bu Belde’ye ,

090.02-      -Ki Sen, bu Belde de oturmaktasın-.

090.03-      Vâlid’e  ve Veled’e de.

 

090.04-      Andolsun, Biz İnsan’ı bir Zorluk içinde (yaşar)  yarattık.

090.05-      O, kimsenin kendisine asla Güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?

090.06-      "Yığınla Mal tükettim" diyor.

090.07-      Kendisini kimsenin görmediğini mi sanıyor?

090.08-      Biz Ona vermedik mi İki Göz,

090.09-      Bir Dil ve iki Dudak,

090.10-      Biz Ona İki (ayrı) Hedef gösterdik.

090.11-      Ancak o Aqabe’yi aşmaya yanaşmadı.

090.12-      Aqabe'nin ne olduğunu idrak ediyor musun?

090.13-      Bir Boynu çözmektir ( köleyi azad etmek).

090.14-      Ya da Aç kalınan Gün’de  doyurmaktır,

090.15-      Yakın olan bir Yetim’i

090.16-      Veya sürünen bir Yoksul’u.

090.17-      Sonra İnananlar’dan, Sabrı birbirlerine tavsiye edenler’den, Merhameti birbirlerine Tavsiye edenler’den olmak.

090.18-      İşte bunlar, "Ahidlerini Koruyanlar Topluluğu"dur.

 

090.19-      Ayetlerimize Küfredenler ise, Onlar da "Uğursuzluk Topluluğu"dur.

090.20-      Kapıları kilitlenmiş bir Ateş vardır üzerlerinde.

 


 

039.086/et-TARIQ

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           İnsanın Yaratılışı: 1-17

                                                                 

086.01-      Andolsun Gece’ye ve Tarıq'a

086.02-      Tarıq'ın ne olduğunu biliyor musun?

086.03-      (Karanlığı) delen Yıldız’dır.

086.04-      Üzerinde Gözetleyici bulunmayan Hiçkimse yoktur.

 

086.05-      İnsan bir baksın, hangi Şey’den yaratıldı?

086.09-      Fışkırıp dökülen  bir Su’dan yaratıldı.

086.07-      (O su ) Bel ile Kaburga Kemiği arasında (bulunan üreme organlarında)n  çıkmaktadır.

086.08-      Elbette onu yeniden diriltmeye Güçyetiren'dir.

 

086.09-      Sırlar’ın ortaya çıkacağı Gün,

086.10-      Artık onun ne Gücü vardır, ne de bir Yardımcısı.

086.11-      Andolsun Dönüşlü olan/dönüp duran Göğe,

086.12-      Yarılmış Yer’e,

086.13-      Elbette O (uyarı) Ayırdeden bir Söz’dür.

086.14-      O bir Şaka değildir.

086.15-      Doğrusu onlar, bir hile kuruyorlar.

086.16-      Ben de bir Tuzak kuruyorum.

086.17-      Sen İnkarcılar’a bir süre ver, biraz Süre ver.

 


 

040.054/el-QAMER

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-22

              

                Ay Toprağının Yarılmasının Kıyametin Yaklaşma Haberi Olması

                         

054.01-      Yaklaştı Saat ve yarıldı Ay (toprağı).

054.02-      Onlar bir Ayet görseler, Sırt çevirirler ve "Süregelen bir Büyü’dür" derler.

054.03-      Yalanladılar ve kendi Hewalar’ına uydular. Oysa Her İş sonunda kendi Amac’ında qarar kılacaktır.

 

               Diriliş

 

054.04-      Andolsun, Onlara caydıracak Nice Haberler geldi.

054.05-      Doruğunda  Hikmet. Fakat Uyarılar bir Yarar sağlamıyor.

054.06-      Öyleyse Sen Onlar’dan yüzçevir. O Çağırıcı’nın ne tanınmış ne görülmüş Şey’e çağıracağı Gün,

054.07-      Gözler’i Dehşet’ten düşmüş olarak sanki etrafa yayılan Çekirgeler gibi Qabirler’inden kalkarlar.

054.08-      Boyunlar’ını çağırana doğru uzatmış olarak koşarlarken, Kafirler derler ki:  "Bu oldukca Zorlu bir Gün."

 

               Nuh Kavmi'nin Helakı

 

               (Bak:   25/Necm 53-55                                              41/Sad 12-16

                          37/Kaf 12-15                                                  42/A'raf 59-66

                          45/Furkan 37)

 

054.09-      Kendilerinden önce Nuh Qawmi de yalanlamıştı. Böylece Kul’umuzu yalanladılar ve "Mecnun" dediler. O Baskıyla engellenmişti.

054.10-      Sonunda Rabb'ine dua etti:" Gerçekten Ben, yenildim. Artık Sen İntikam’ımı al."

054.11-      Biz de Bardak’tan boşanırcasına akan bir Yağmur ile Sema’nın Kapıları’nı açtık.

054.12-      Yeryüzünü de çoşkun Kaynaklar halinde fışkırttık. Sular taqdir edilmiş bir İş için birleşti.

054.13-      Ve O'nu da Tahtalar ve Çiviler (bunlarla yapılmış gemiler) üzerinde taşıdık.

054.14-      Gözler’imizin önünde akmaktaydı. Nankörlük edilmiş olana bir Karşılık olmak üzere.

054.15-      Andolsun  bunu bir Ayet yaptık.

Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

054.16-      Şu halde benim Azabım ve Uyarım nasılmış?

 

054.17-      Andolsun Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.

                Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

 

               Ad'in Helakı

 

( Bak:  10/Fecr           6-8

                          25/Necm50

                          37/Kaf 12-15

                          41/Sad            12-16

                          42/A'raf           65-72

                          45/Furkan38-40)

 

054.18-      Ad'de yalanladı. Şu halde Benim Azabı’m ve Uyarı’m nasılmış?

054.19-      Biz O Uğursuz Gün’de üzerlerine Kulaklar’ı patlatan bir Kasırga gönderdik.

054.20-      İnsanlar’ı söküp atıyordu. Sanki Onlar, Kökünden sökülmüş Hurma Kütükleri’ymiş gibi.

054.21-      Şu halde benim Azabı’m ve Uyarı’m nasılmış?

054.22-      Andolsun Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.

               Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

 

II 23-40

 

               Semud Kavmi

 

               (Bak:   10/Fecr 10-14                                                41/Sad 12-16

                          25/Necm 51                                                    42/A'raf73-79)

                          28/ Şems 11-15

                          29/Buruc 13-20

                          45/Furkan38-40)

 

054.23-      Semud'da Uyarılar’ı yalanladı.

054.24-      Dediler ki: "Bizden biri olan bir Beşer’e mi uyacağız? O zaman  gerçekten  bir Şaşkınlık ve Çılgınlık içinde kalmış oluruz."

054.25-      "Zikr içimizden O'na mı bırakıldı? Hayır, o, çok Yalan söyleyen kendini beğenmiş bir Şımarık’tır."

054.26-      Onlar Yarın, kimin çok Yalan söyleyen kendini beğenmiş bir Şımarık olduğunu bilip öğreneceklerdir.

054.27-      Gerçek şu ki, bir Sınav olarak o Dişi Deve’yi kendilerine gönderenleriz. Şu  halde Sen Onları gözle ve sabret.

054.28-      Ve Onlara Su’yun kendi aralarında kesin olarak Pay edildiğini haber ver. Her Su alış sırasında  ( rızası olan) hazır bulunsun.

054.29-      Derken Arkadaşlar’ını çağırdılar. O da Bıçağını kapıp, Hayvan’ı Ayağı’ndan biçip yere devirdi."

054.30-      Şu halde Benim Azab’ım ve Uyarı’m nasılmış?

054.31-      Çünkü Biz Onların üzerine bir tek Çığlık gönderdik. Böylece Onlar, Ağıl’daki Çalı çırpı olan Kuru Ot gibi oldular.

 

054.32-      Andolsun Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.

               Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

 

               Lut Kavmi'nin Helakı

 

               (Bak:   25/Necm 52                41/Sad 12-16

                          37/Kaf 12-15               42/A'raf 80-84)

 

054.33-      Lut Qawmi de Uyarılar’ı yalanladı.

054.34-      Biz de Onların üzerine Taş yağdıran bir Kasırga gönderdik. Yalnız Lut Ailesi/taraftarları hariç. Onları Seher’de kurtardık.

054.35-      Tarafımızdan bir Ni’met olarak. İşte Biz, Şükredenler’i böyle ödüllendiririz.

054.36-      Oysa Andolsun, Zorlu yakalamamıza karşı Onlar’ı uyarmıştı. Fakat Onlar, bu Uyarılar’ı kuşkulanıp yalanlamakta direttiler.

054.37-      Andolsun Onlar, Onun Konuklar’ından da murad almak için Baskı yaptılar. Biz de Onların Gözler’ini Kör ettik. "İşte Azab’ımı ve Korkutma’mı tadın."

054.38-      Andolsun Onları bir Sabah erkenden, üzerlerine  bir Azab basıverdi.

054.39-      Şimdi Azab’ımı ve Uyarı’mı tadın.

 

054.40-      Andolsun Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.

               Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

 

III                       Fir'avn İle Peygamber'in düşmanları: 41-55

 

               (Bak:   3/Müzzemmil 15-16               41/Sad 12-16

                          10/Fecr 9                                42/A'raf 136-137)

                          29/Şems 17-20

                          37/ Kaf 12-15

 

054.41-      Andolsun Fir'awn Ailesi'ne de Uyarılar gelmişti.

054.42-      Onlar  Bizim Ayetler’imizin tümünü yalanladılar. Biz de Onları Güçlü, Quwwetli olan'ın Yakalama Tarzı’yla yakalayıverdik.

 

054.43-      Sizin Kafirleriniz Onlar’dan daha Hayırlı mıdır? Yoksa Sizin için Kitap'larda bir Beraat mı var?

054.44-      Yoksa Onlar: "Biz, birbiriyle yardımlaşıp Öcünü alan bir Toplumuz" mu diyorlar?

054.45-      Yakında o Qawim Bozgun’a uğratılacak ve Onlar arkalarını dönüp kaçacaklardır.

054.46-      Daha doğrusu Onlara Waadedilen Saat'tir. O, Saat Kurtuluş’u olmayan daha Korkunç bir Bela ve daha Acı’dır.

054.47-      Elbette Suçlular, bir Sapıklık ve Çılgınlık içinde’dirler.

054.48-      Ateş'in içinde yüzükoyun sürüklenecekleri Gün, Cehennemin Dokunuşu’nu tadın."

054.49-      Elbette, Biz Herşey’i bir Plan ile yarattık.

054.50-      Bizim Emrimiz, bir Göz Çarpması gibi yalnızca bir keredir.

054.51-      Andolsun Biz Sizin benzerlerinizi yıkıma uğrattık. Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?

054.52-      Onların işlemiş oldukları Herşey Kayıtlar (altında)dadır.

054.53-      Küçük Büyük Herşey satır satır’dır.

054.54-      Elbette Muttaqiler Bahçeler’de ve Nehirler’dedirler.

054.55-      Oldukca Qudretli, Mülk’ünün Sonu olmayan’ın yanında Doğruluk Makamı’ndadırlar.

 


 

041.038/SAD

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                 

I  1-44

 

               Müşrik Mantığı

 

038.01-      Sad.  Andolsun Zikr dolu Qur'an'a.

038.02-      Hayır, İnkarcılar bir Gurur ve bir Parçalanma içinde’dirler.

038.03-      Biz kendilerinden önce, nice Kuşaklar’ı yıkıma uğrattık da Onlar Feryad ettiler, ancak artık Kurtuluş Zamanı değildi.

038.04-      İçlerinden kendilerine bir Uyarıcı'nın gelmiş olmasına şaştılar. Kafirler dedi ki: "Bu, Yalancı bir Büyücü’dür."

038.05-      "İlahlar’ı bir Tek İlah mı yaptı? Doğrusu bu, Şaşırtıcı bir Şey."

038.06-      Onlar’dan Önde gelen bir Bölük: "Yürüyün, İlahlar’ınıza karşı da Qararlı olun. Çünkü asıl istenen bu’dur." diye çekip gitti.

038.07-      "Biz bunu diğer Din’de işitmedik, bu İçi Boş bir Uydurma’dan başkası değildir."

038.08-      "Zikir, içimizden O'na mı indirildi? " Hayır, Onlar Benim Zikr’imden bir Kuşku içindedirler. Hayır, Onlar henüz Benim Azab’ımı tatmamışlardır.

038.09-      Yoksa, ve Üstün olan, Karşılıksız Bağışlayan Rabb'imizin Hazineleri Onların yanında mıdır?

038.10-      Yoksa Gökler’in ve Yer’in ve bu ikisi arasında bulunanların Mülk’ü Onların mı? Öyleyse, Sebebler içinde yükselsinler.

038.11-      Onlar, burada Fırqalar’dan olma Bozgun’a uğratılmış bir Ordu.

 

               Yalanlayan Kavimler (Nuh Kavmi, Ad Ve Fir'avn, Semud, Lut Kavmi, Eyke)

 

               (Bak: Nuh Kavmi: 25/Necm 53-55 vd. Ad: 10/Fecr 6-8 vd. Fir'avn: 3/Müzemmil 15-16 vd.)

 

038.12-      Onlar’dan önce de Nuh'un Qawmi, Ad ve Kazıklar Sahibi Fir'awn da yalanlamıştı.

 

               (Bak: Semud: 10/Fecr 10-14 vd. Lut Kavmi: 25/Necm 52 vd. Eyke: 37/Kaf 12-15)

 

038.13-      Semud, Lut Qavmi ile Eyke Halkı da. İşte Onlar da Fırqalar’dı.

038.14-      Hepsi de Elçiler'i yalanladılar. Böylece Sonuçlandırmam Haqq oldu.

038.15-      Bunlar da, bir Anlık gecikmesi bile olmayan bir tek Çığlık’tan başkasını gözetlemiyorlar.

038.16-      Dediler ki: "Rabb'imiz, Hesab Günü'nden önce Pay’ımızı çabuklaştır."

 

II Davud'un Düşmanları: 15-26

 

038.17-      Onların söylemekte olduklarına karşı sabret ve Bizim Güç Sahibi Kul’umuz Davud'u hatırla. Çünkü O, Yönelen biri’ydi.

038.18-      Doğrusu Biz Dağlar’ı boyun eğdirdik, Akşam ve Sabah onlar kendisiyle birlikte Tesbih ederlerdi.

038.19-      Ve toplanıp gelen Kuşlar da. Hepsi de O’nun’la Yönelenler'di.

038.20-      O'nun Yönetim’ini güçlendirmiştik. Ona Hikmet ve Anlatım Güzelliği vermiştik.

 

038.21-      Sana o Davacılar’ın Haberi geldi mi? Hani Onlar Mihrab’a Yüksek Duvar’dan tırmanmışlardı.

038.22-      Davud' (un yanın)a girdiklerinde, O, Onlar’dan ürkmüştü. Onlar dediler ki: "Korkma, iki Davacı’yız, birimiz diğerimize Haqsızlıkta bulundu. Şimdi Sen aramızda Haqq ile hükmet, Qarar’ında zulmetme ve Bizi  tam Doğruyol’a ilet."

038.23-      "Bu Benim Kardeş’imdir, Doksandokuz Koyun’u vardır, benimse bir Tek Koyun’un var.  Buna rağmen -Onu da benim Pay’ıma kat-, dedi. Ve Bana Konuşma’da Üstün geldi."

038.24-      (Davud) dedi ki: "Andolsun Senin Koyun’unu, kendi Koyunlar’ına katmak istemekle Sana zulmetmiştir. Doğrusu Birleştirip Katanlar’dan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler. Ancak İnanıp Salih Çalışmalar’da bulunanlar başka. Onlar da ne kadar Az’dır."  Davud, gerçekten bizim Onu Deneme’den geçirdiğimizi sandı, böylece Rabb'inden Bağışlanma diledi ve Ruqu ederek yere kapandı ve yöneldi.

038.25-      Böylece O'nu bağışladık. Elbette  Bizim katımızda gerçekten bir Yakınlığı ve Varacağı Güzel bir Yer’i vardır.

038.26-      "Ey Davud, gerçek şu ki, Biz Seni Arz’da bir Halife kıldık. Öyleyse İnsanlar arasında Haqq ile hükmet, Heva’ya uyma. Sonra Seni Allah'ın Yolu’ndan saptırır. Elbette Allah'ın Yolu’ndan sapanlar, Hesap Günü'nü unutmalarından dolayı Onlar için Şiddetli bir Azab vardır." (dedik)

038.27-      Biz, Gökyüzü’nü, Yeryüzü’nü ve ikisi arasında bulunan Şeyler’i Batıl olarak yaratmadık. Bu, İnkarcılar’ın Zannı’dır. Ateş nedeniyle  Way o İnkarcılar’a.

038.28-      Yoksa Biz, İnanıp Salih Çalışmalar’da bulunanları Arz’da Fesat çıkaranlar’la bir mi tutacağız? Ya da Muttaqiler’i Facirler’le bir mi tutacağız?"

038.29-      (Bu) Ayetler’ini, iyiden iyiye düşünsünler ve Ulu’l-Elbab Öğüt alsınlar diye Sana indirdiğimiz Mübarek bir Kitap'tır.

 

 

 

III            Süleyman  Kudüsdeki Egemenliği: 27-40

 

 

038.30-      Biz Davud'a Süleyman'ı Armağan ettik. O, ne Güzel bir Kul’du. Çünkü O, Yönelen biri’ydi.

038.31-      Hani O'na Akşam’a yakın, bir Ayağını Tırnağı üstüne diken, öbür Ayağıyla  Toprağı kazıyan, Yağız Atlar sunulmuştu.

038.32-      O da demişti ki: "Gerçekten Ben, Mal Sevgisini Rabb'imi  zikretmekten dolayı Tercih edip sevdim. " Sonunda bu Atlar Toz Perdesi’nin arkasına saklandılar.

038.33-      "Onlar’ı Bana geri getirin." ( dedi).Sonra da Bacaklar’ını ve Boyunlar’ını okşamaya başladı.

038.34-      Andolsun, Biz Süleyman'ı Deneme’den geçirdik, Taht’ının üstüne bir Ceset bıraktık. Sonra (eski durumuna) döndü.

038.35-      "Rabb'im, Beni bağışla ve Ben’den sonra Hiçkimse’ye Nasip olmayan bir Yönetimi Bana Armağan et. Elbette Sen, Karşılıksız Armağan eden’sin. "(dedi).

038.36-      Böylece Biz, Rüzgarı O'nun Buyruğu altına verdik. O'nun Emr’iyle dilediği yöne Yumuşakca eserdi."

038.37-      (O'nun ilahi yönetimin düşmanı olan) Şeytanlar’ı da, her bir Bina Ustası ve Dalgıc'ı da.

038.38-      Ve Sağlam Kementler’le birbirine bağlanmış diğerlerini.

038.39-      "İşte bu, Bizim Vergimiz’dir. Artık Sen de Hesab’a vurmaksızın, ver ya da tut."

038.40-      Elbette, O'nun Bizim katımızda gerçekten bir Yakınlığı ve varılacak Güzel bir Yeri vardır.

              

IV           41-64

 

               Eyyub'un Sınavı

 

               (Bak: 78/Enbiya 83-84)

 

038.41-      Kulumuz Eyyub'u da hatırla. Hani O: "Herhalde Şeytan, Bana Kahredici bir Acı ve Azab dokundurdu." diye Rabb'ine seslenmişti.

038.42-      "Ayağını debret. İşte Yıkanacak ve İçeçek Soğuk-su." (dedik).

038.43-      Katımızdan O'na bir Rahmet ve Ulu’l-Elbab’a  bir Öğüt olmak üzere kendi Ailesini ve Onlar’la birlikte bir benzerini de bağışladık.

038.44-      "Ve El’inle bir Deste al, böylece O’nunla vur ve andını bozma." (dedik).  Gerçekten, Biz O'nu Sabredici bulduk. O ne Güzel Kul’du. Çünkü  Yönelen biri’ydi.

 

               Diğer Peygamberler (İbrahim, İshak, Yakub, İsmail, Elyesa, Zülkifl)

 

038.45-      Güç ve Basiret Sahibi olan Kullar’ımız İbrahim'i, İshaq'ı ve Ya’qub'u da hatırla.

038.46-      Gerçekten Biz Onları Asıl Yurd’u düşünen İhlas Sahipleri kıldık.

038.47-      Ve gerçekten Onlar, Bizim katımızda Seçkinler’den ve Hayırlı olanlar’dandır.

038.48-      İsmail'i, Elyesa'yı  ve Zülkifl'i de hatırla. Hepsi de Hayırlılar'dı.

 

               Cennet

 

038.49-      Bu bir Zikr'dir. Elbette Muttaqiler için varılacak Güzel bir Yer var’dır.

038.50-      Adn Bahçeleri, Kapılar Onlar’a açılmıştır.

038.51-      İçinde yaslanıp dayanmışlardır, orada birçok Meyve ve Meşrubat içmektedirler.

038.52-      Ve yanlarında da Bakışlar’ını yalnızca Eşler’ine çevirmiş Yaşıt Kadınlar vardır.

038.53-      İşte Hesap Günü Size Waadedilen budur.

038.54-      Elbette bu, Bizim Rızq’ımızdır, bitip tükenmesi de yok.

 

               Cehennem

 

038.55-      Böyledir, Azgınlar için de elbette varılacak Kötü bir Yer var.

038.56-      Cehennem, Onlar oraya girerler, ne Kötü bir Yatak’tır o.

038.57-      İşte bu, tatsınlar onu, Kaynar-su ve İrin.

038.58-      Ve Onun Şeklinden başka, çift çift vardır.

038.59-      "İşte bu da Sizinle birlikte Göğüs gerenler’dir. Onlara bir Merhaba yok. Çünkü Onlar Ateş'e gireceklerdir."

038.60-      Derler ki: "Hayır, Sizler, asıl Size bir Merhaba yok. Bunu Siz Bizim önümüze sürdünüz. Ne Kötü bir Durak."

038.61-      Derler ki:" Rabb'imiz, kim bunu Bizim Önümüze sürdüyse, Onun Ateş'teki Azab’ını kat kat arttır."

038.62-      Ve derler ki: "Bize ne oluyor ki,kendilerini Şerirler’den saydığımız Adamlar’ı göremiyoruz."

038.63-      Biz Onları bir Alay Konusu edinmiştik, yoksa Gözler mi Onlar’dan kaydı?"

038.64-      Bu, Cehennem Halkı’nın birbiriyle Çekişmesi/Tartışması Kesin olan bir Gerçek’tir.

 

V 65-87

 

038.65-      De ki:" Ben, yalnızca bir Uyarıcı'yım. Ve bir olan, Kahreden Allah'tan başka İlah'da yok’tur."

038.66-      "Gökler’in, Yer’in ve ikisi arasında bulunanların Rabb'idir, Aziz'dir, Gaffar'dır."

038.67-      De ki: "Bu, Büyük bir Haber’dir."

038.68-      Sizler ise Ondan yüz çeviriyorsunuz.

038.69-      Mele-i A'la tartışırken, Benim (bu konuda) Bilgim yoktur."

038.70-      Bana , "Yalnızca bir Uyarıcı olduğum" wahyolunuyor."

 

               Şeytan'ın Adem'e muhalefeti:

 

                             (Bak:   42/Araf 10-25,

                          48/Taha 115-126)

                          54/İsra 61-65,

                          74/Kehf 50,

                          Md.1/Bakara 30-38, )

 

038.71-      Hani Rabb'in Melekler’e: "Gerçekten Ben, Çamur’dan bir Beşer yaratacağım" demişti.

038.72-      "Onu bir biçimlediğimde Ona Ruh’umdan üflediğimde Siz Onun için hemen secde’ye kapanın. "

038.73-      Melekler’in hepsi Topluca secde etti.

038.74-      "Yalnız İblis hariç. O Büyüklük tasladı ve Kafirler’den oldu.’’

 

038.75-      Dedi ki: "Ey İblis, iki El’imle yarattığıma Seni Secde etmekten alıkoyan neydi? Büyüklendin mi, yoksa Yüksekte olanlar’dan mı oldun?"           

038.76-      Dedi ki: "Ben Ondan daha Hayırlı’yım, Sen Beni Ateş'ten yarattın, O’nu ise Çamur’dan yarattın."

038.77-      Dedi ki: "Öyleyse ordan çık, artık Sen Kovulmuş bulunmaktasın."

038.78-      "Ve elbette, Din Günü’nde Benim La’net’im Senin üzerindedir."

038.79-      Dedi ki: "Rabb'im, öyleyse Onların dirilip kaldırılacakları Gün’e kadar Bana Süre tanı."

038.80-      Dedi ki: "O halde Sen, Süre tanınanlar’dansın."

038.81-      "Bilinen Waktin Günü’ne kadar."

038.82-      Dedi ki: "Senin İzzet’in Adına andolsun, Ben Onların tümünü elbette kışkırtacağım."

038.83-      "Ancak Onlar’dan, Muhlis olan Kullar’ın hariç."

038.84-      "İşte bu Haqq’tır ve Ben Haqq’ı söylerim" (dedi Allah)

038.85-      "Andolsun, Sen’den ve içlerinde Sana Tabi olanlar’ın tümüyle Cehennem’i dolduracağım.

 

038.86-      De ki ( ey Peygamber): " Ben, buna karşı Siz’den bir Ücret istemiyorum ve bir Yükümlülük getirenler’den de değilim."

038.87-      "O, Alemler için yalnızca bir Zikir'dir."

038.88       "Gerçekten Onun Haberini bir Süre sonra öğreneceksiniz."


 

 

042.007/el-A’RAF

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Uyarılar ve O Gün'ün Tartısı :1-9

                                                 

007.01-      Elif Lam Mim Sad

007.02-      O’nunla uyarman için ve Mü'minler’e bir Öğüt olmak üzere indirilen bir Kitab bu.

007.03-      Rabb'inizden Size indirilene uyun. O'ndan başka Veliler’e uymayın. Ne az Öğüt alıyorsunuz?

007.04-      Biz nice Ülkeleri Yıkım’a uğrattık. Geceleri uyurlarken ya da Gündüzün dinlenirlerken Bizim Zorlu Azabımız Onlar’a geliverdi.

007.05-      Zorlu Azabımız Onlar’a geliverince yakarabildikleri: "Biz gerçekten Zulmedenler’dendik" demelerinden başka olmadı.

007.06-      Andolsun, kendilerine Gönderilenler'e elbette Hesap soracağız.

 

007.07-      Andolsun, Onlar’a bir İlim’le Haber vereceğiz. Ve Biz (onlardan) Gaibler de değildik.

007.08-      O Gün Tartı Haq’tır. Kimin Tartılar’ı ağır gelirse,  işte Kurtulanlar Onlar’dır.

007.09-      Kimin de Tartılar’ı Hafif gelirse, Bunlar da Ayetler’imize Zulmettiklerinden dolayı kendilerini Hüsran’a uğratanlar’dır.

 

II Şeytanın Muhalefeti :10-25

 

               ( Bak: 41/ Sad 71-85 48/Taha 115-126

                                                  54/İsra 61-65     

                                                  74/Kehf 50      

                                                  Md.1/Bakara 30-38, )

 

007.10-      Andolsun, Sizi Arz’a yerleştirdik ve orada  Geçimlikler yarattık. Ne kadar az şükrediyorsunuz?

007.11-      Andolsun, Biz Sizi yarattık, sonra Suret verdik. Sonra Melekler’e: "Adem'e secde edin." dedik. Onlar da İblis'in dışında secde ettiler. O Secde edenler’den olmadı.

007.12-      Dedi: "Sana emrettiğimde, Seni secde etmekten engelleyen neydi? " Dedi: "Ben O’ndan Hayırlı’yım.  Beni Ateş'ten yarattın, O’nu ise Çamur’dan yarattın."

007.13-      "Artık oradan in. Orada büyüklenmek olmaz. Hemen çık. Gerçekte Sen Küçük düşenler’densin."

007.14-      O da: "Dirilecekleri Gün’e kadar Beni gözle." dedi.

007.15-      (Allah) "Sen ertelenenler’densin." dedi.

007.16-      Dedi ki: "Madem öyle, Beni azdırdığından dolayı  Onlar için kesinlikte Senin Dosdoğru Sırat’ında oturacağım."

007.17-      "Sonra da elbette Onlar’a önler’inden, arkalar’ından, sağlar’ından ve sollar’ından kendilerine sokulacağım. Onlar’ın çoğunu Şükredici bulmayacaksın."

007.18-      (Allah) Dedi: "Kınanıp alçaltılmış olarak oradan çık. Andolsun, Onlar’dan kim Seni izlerse, Cehennem’i Sizler’le dolduracağım."

007.19-      "Ey Adem, Sen ve Eş’in Bahçe'ye yerleş. İkiniz de dilediğiniz Yer’den yiyin, ama şu Ağac’a yaklaşmayın. Yoksa Zalimler’den olursunuz."

007.20-      Şeytan, kendilerinden Ayıp Yerleri’ni açığa çıkarmak için Onlar’a vesvese verdi ve dedi ki: "Rabb'inizin Size bu Ağac’ı yasaklaması, yalnızca, Sizin İki Melek olmamanız veya Ebedi Yaşayanlar’dan kılınmamanız içindir."

007.21-      Ve: "Gerçekten Ben Size Öğüt verenlerdenim." diye yemin de etti.

007.22-      Böylece Onlar’ı aldatarak düşürdü. Ağac’ı tattıkları anda ise, Ayıp Yerleri kendilerine belirdi ve üzerlerine Bahçe Yaprakları’ndan örtüp yamamaya başladılar. Rabb'leri kendilerine seslendi:" Ben Sizi bu  Ağaç’tan menetmemiş miydim? Ve Şeytan’ın da sizin Gerçekten Apaçık bir Düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?"

007.23-      Dediler ki: "Rabb'imiz, biz kendimize zulmettik, eğer Bizi bağışlamazsan ve esirgemezsen, gerçekten Hüsran’a uğrayanlar’dan olacağız."

007.24-      (Allah) Dedi ki:" Kiminiz kiminize Düşman olarak inin. Arz’da belli bir vakte kadar Sizin için bir Yerleşim   ve Meta var’dır."

007.25-      Dedi ki: "Orada yaşayacak, orada ölecek ve oradan çıkarılacaksınız."

 

III            Ademin Çoçukları'nı Şeytanın İğfal İsteği : 26-31

 

007.26-      Ey Adem’in Çocukları, Biz Ayıp Yerler’inizi örtecek bir Elbise ve Sizi  süsleyecek bir Giyim sunduk. "Taqwa Giyimi"  daha Hayırlı’dır. Bunlar, Allah'ın Ayetleri’ndendir. Umulur ki öğüt alırlar.

007.27-      Ey Adem'in Çocukları, Şeytan, Anne ve Baba’nızın Ayıp Yerleri’ni kendilerine göstermek için, Onlar’ı Bahçe'den çıkardığı gibi sakın Sizi de çeldirmesin. O ve Taraftarlar’ı Sizleri görmektedir. Biz Şeytanları, inanmayanların Dostlar’ı yaptık.

007.28-      Onlar bir Fuhuş işlediklerinde: " Biz Atalar’ınızı böyle bulduk. Allah da  Bize bunu emretti." derler. De ki: " Allah, Fahşa’yı emretmez. Allah'a bilmediğiniz Şey’i  nasıl söylüyorsunuz?"

007.29-      De ki: "Rabb'im Adalet’le davranmayı emretti. Her Mescid yanında Yüzler’inizi doğrultun ve Din’de O'nun içih Muhlisler olarak O'na Dua edin.      İlkin Sizi yarattığı gibi döneceksiniz."

007.30-      Bir kısmına hidayet verdi, bir kısmı da Sapıklığı haketti. Çünkü bunlar, Allah'ı bırakıp Şeytanlar’ı Veli edinmişlerdi. Ve gerçekten Onlar’ı Mühtedi saymaktadırlar.

007.31-      Ey Ademoğulları, her Mescid yanında Ziynetler’inizi takının. Yiyin için ve israf etmeyin. Çünkü O,  İsraf edenler’i sevmez.

 

IV           32-39

 

               Allah'ın Haram Kıldıkları

 

007.32-      De ki: "Allah'ın Kulları için sunduğu Ziyneti ve Temiz Rızıqlar’ı haram eden kimmiş?"

007.33-      De ki: "Rabb'im yalnızca Fahşa’yı, Açıkta olsun Gizli olsun, Günah işlemeyi, Haqlı nedeni olmayan Bağy’i, kendisi hakkında İspatlayıcı bir Delil indirmediği Şey’i Allah'a şirk koşmanızı ve Allah'a karşı bilmediğiniz Şeyler’i söylemenizi haram kıldı."

007.34-      Her Ümmet için bir Ecel vardır. Onların Eceller’i gelince, ne bir Saat ertelenebilir ne de öne alınabilirler.

 

               Ademoğlu'na  Yaşarken ve Ölürken Elçiler Gelmesi

 

007.35-      Ey Ademoğulları, içinizden size Ayetlerim’i Haber veren Elçiler geldiğinde, kim ittiqa ederse ve düzeltirse işte Onlar için Korku yoktur, Onlar Mahzun da olmayacaklardır.

007.36-      Ayetler’imizi yalanlayanlar ve Onlar’a karşı büyüklenenler, İşte Onlar Ateş'in Arkadaşları’dır. Onda Sonsuzca kalacaklardır.

007.37-      Öyleyse, Allah'a karşı Yalan yere iftira düzenden ya da Ayetler’i yalanlayan’dan daha Zalim kim’dir? Kitap'tan kendilerine bir Pay erişecek olanlar bunlar’dır. Nihayet Elçilerimiz, Hayatlar’ına son vermek üzere kendilerine gittiklerinde Onlar’a derler: " Allah'tan başka tapmakta olduklarınız nerede?" "Onlar Bizi bırakıp kayboldular." derler. Bunlar, gerçekten Kafirler olduklarına kendi aleyhlerine şehadet ettiler.

 

007.38-      (Allah) Dedi: "Tanıdığınız ya da tanımadığınız Siz’den önce  Yaşamış Ümmetler’le birlikte Ateş'e girin." Giren her bir Ümmet Kardeş’ini lanetler. Hepsi peşpeşe orada toplanınca, En son gelenler, İlk gelenler’e: "Rabb'imiz, işte bunlar Bizi saptırdı. Öyleyse Ateş’le Azab’ı Onlar’a  kat kat artır ." derler." ( Allah da ateş ) hepinize kat kattır." der.

007.39-      Önde gelenler Son’da yer alanlar’a der: "Sizin Bize göre bir Üstünlüğünüz yoktur, kazandıklarınıza karşılık olarak Azab’ı tadın."

 

V Bahçe ve Ateş Halkları: 40-47

 

007.40-      Şüphesiz Ayetler’imizi yalanlayanlar ve Onlar’a karşı Büyüklenenler, Onlar için Göğün Kapıları açılmaz ve Deve de İğne Deliği’nden geçinceye kadar  Bahçe’ye giremezler. Biz Suçlular’ı böyle cezalandırırız."

007.41-      Onlar için Cehennem’den Yataklar ve üstlerine de Örtüler vardır. Biz Zulmedenler’i böyle cezalandırırız.

007.42-      İnananlar ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar -ki Biz hiç kimseye Güc’ünden fazlasını yüklemeyiz-  Onlar da Bahçe'nin Arkadaşları’dır. Onda Sonsuz olarak kalacaklardır.

007.43-      Biz Onların Göğüsler’inde Kin’den ne varsa çekip aldık. Altlarından da Irmaklar akar. Derler ki:" Bizi buna ulaştıran Allah'a Hamd olsun. Eğer Allah Bize hidayet vermeseydi Biz Doğru’ya erişmeyecektik. Andolsun, Rabb'imizin Elçiler'i Haqq ile geldiler." Onlar’a: "İşte bu, yapmakta olduklarınıza Karşılık olarak Mirascı olduğunuz Bahçe'dir" diye seslenilecek.

007.44-      Bahçe Halkı, Ateş Halkı’na seslenirler: "Bize Rabb'imizin Vadettiğini gerçekleşti, Size de Rabb'inizin Vadettiğini gerçekleşti mi?" Onlar da: "Evet" derler. Sonra içlerinden biri seslenir: "Allah'ın Laneti Zalimler’in üzerine olsun."

007.45-      "Ki Onlar Allah'ın Yolu’ndan alıkoyanlar, onda Çarpıklık arayanlar ve Onlar Ahiret'i tanımayanlardır."

007.46-      İki Taraf arasında bir Engel ve A’raf üstünde (Sur’un Burçları üzerinde)  de hepsini yüzlerinden tanıyan Adamlar vardır. Bahçe’ye gireceklere: "Selam size" derler, ki bunlar,  henüz girmeyen ama girmeyi umanlardır.

007.47-      Gözler’i Cehennem Halkı’ndan yana çevrilince: "Rabb'imiz, Bizi Zalimler Topluluğu’yla birlikte kılma" derler.

 

VI           A'raftaki Tartışmalar: 48-53

 

007.48-      A'raf üstündeki Adamlar, kendilerini Yüzler’inden tanıdıkları Adamlar’a seslenip derler: "Ne toplamış olmanız, ne de büyüklenmeniz Size Yarar sağlamadı."

007.49-      Kendilerine Allah'ın bir Rahmet eriştirmeyeceğine Yemin ettiğiniz kKmseler bunlar mıydı? Girin Bahçe'ye. Sizin için hiçbir Korku yok’tur ve Siz Mahzun da olmayacaksınız."

007.50-      Ateş Halkı, Bahçe Halkı’na seslenir: " Bize biraz Su’dan ya da Allah'ın Size verdiği Rızıq’tan aktarın."

Derler ki: "Doğrusu Allah, bunları Küfredenler’e haram kıldı."

007.51-      Onlar, Dinler’ini bir Eğlence ve Oyun edinmişler’di ve Dünya Hayatı Onlar’ı aldatmıştı. Onlar, bu Günler’iyle karşılaşmayı unuttukları ve Bizim Ayetler’imizi tanımadıkları gibi Biz de Bugün Onlar’ı unutacağız.

007.52-      Andolsun, Biz Onlar’a bir Kitap getirdik, inanacak bir Qawm’e bir Hidayet  ve Rahmet olmak üzere bir Bilgi’ye dayanarak O’nu Çeşitli Biçimler’de tafsilatlandırdık.

007.53-      Onlar, O’nun Te'vil’ine bakmazlar mı? Te'vil’inin geleceği Gün, daha önce O'nu unutanlar, derler ki: "Gerçekten Rabbimizin Elçileri Bize Haqq'ı            getirmişlerdi. Artık Bize şefaat edecek yok mu? Veya Geri çevrilsek de işlediklerimizden başkasını yapsak." Kendilerini Hüsran’a uğrattılar. Uydurdukları Şeyler de onlar’dan uzaklaşmıştır.

 

VII          Temiz Belde'nin Bitkisi: 54-58

 

007.54-      Gerçekten Sizin Rabb'iniz, Altı Gün’de Gökler’i ve Yer’i yaratan, sonra da Arş’a istiva eden Allah'tır. Gündüz’ü, hızla kendisini kovalayan Gece’yle örten, Güneş’e, Ay’a ve Yıldızlar’a kendi buyruğuyla Baş eğdiren’dir. Haberiniz olsun, Yaratmak da, Emr de O'nundur. Alemlerin Rabb'i olan Allah ne Yüce’dir.

007.55-      Rabbinize yalvararak ve içinizden Dua edin. Şüphesiz O, Haddi aşanlar’ı sevmez.

007.56-      Düzeninden sonra Arz’da Fesad çıkarmayın. O'na korkarak ve umut ederek Dua edin. Doğrusu Allah'ın Rahmeti İyilik yapanlar’a pek yakın’dır.

007.57-      Rahmetinin önünde Rüzgarlar’ı bir Müjde olarak gönderen O'dur. Bunlar Ağırca Bulutlar’ı kaldırıp yüklendiğinde, Onları ölmüş bir Şehr’e sürükleyeceğiz ve bununla oraya Su indiririz de böylelikle bütün Ürünler’den çıkarırız. İşte Biz, Ölüler’i de böyle diriltiriz. Umulur ki ibret alırsınız.

007.58-      Temiz Belde'nin Bitkisi, Rabb'inin İzni’yle çıkar. Kötü olan’dan ise Kavruk’tan başkası çıkmaz. İşte Biz, Şükreden bir Qawm için Ayetleri böyle Çeşitli Biçimler’de açıklıyoruz.

 

VIII         Nuh : 59-64

 

               (Bak:   25/Necm 53-55

                          37/Kaf 12-15

                          40/ Kamer 9-17

                          41/Sad 12-16

                          42/A'raf 59-64

                          45/Furkan 37)

 

007.59-      Andolsun, Biz Nuh'u kendi Qawm’ine gönderdik. Dedi ki: "Ey Qavmim, Allah'a kulluk edin, Sizin O'ndan başka İlahınız yok’tur. Doğrusu Ben, Sizin için Büyük bir Gün’ün Azabı’ndan korkmaktayım."

007.60-      Qawm’inin Önde Gelenleri: "Gerçekte Biz Seni açıkca bir Sapkınlık içinde görmekteyiz" dediler.

007.61-      O: "Ey Qawmim, Ben’de bir Sapkınlık yoktur. Ama Ben Alemler’in Rabb'inden bir Elçi'yim." dedi.

007.62-      "Size Rabb'inizin Risaleti’ni tebliğ ediyorum. Size öğüt veriyor ve Sizin bilmediklerinizi Ben Allah'tan biliyorum."

007.63-      "Sizi uyararak ittiqa etmeniz ve belki Rahmet’e kavuşturulmanız için aranızdan bir Adam aracılığıyla Rabb'inizden Size bir Hatırlatma’nın gelmesine mi şaştınız?"

007.64-      O'nu yalanladılar. Biz de O'nu ve Gemi’de O’nunla birlikte olanlar’ı kurtardık. Ayetler’imizi yalanlayanları da Su’da boğduk. Çünkü Onlar Kör bir Qawim’di."

 

IX           Hud: 65-72

 

               (Bak:   10/Fecr 6-8

                          25/Necm 50

                          37/Kaf 12-15

                          40/Kamer 18-22

                          41/Sad 12-16

               45/Furkan 38-40)

 

007.65-      Ad'e de Kardeşleri Hud'u (gönderdik). "Ey Qawmim, Allah'a kulluk edin, Sizin O'ndan başka İlahınız yok’tur. Hala ittiqa etmeyecek misiniz?" dedi.

007.66-      Qawm’inin Önde Gelenleri’nden İnkarcılar dediler ki: "Gerçekte Biz Seni Sefihlik içinde görmekteyiz. Ve doğrusu Biz senin Yalancılar’dan olduğunu da sanmaktayız."

007.67-      "Ey Qawmim" dedi, "Ben’de Sefihlik yoktur, ama Ben gerçekten Alemler’in Rabb'inden bir Elçi'yim."

007.68-      Size Rabb'imin Elçiliği’ni tebliğ ediyorum. Ben Sizin için Güvenilir bir Öğütcü’yüm."

007.69-      "Sizi uyarmak için aranızdan bir Adam aracılığıyla Rabb'inizden Size bir Hatırlatma’nın gelmesine mi şaştınız? Nuh Qawmi’nden sonra sizi Halifeler kıldığını ve Sizin Yaratılış’ta gelişiminizi artırdığını hatırlayın. Öyleyse Allah'ın Nimetlerini hatırlayın da umulur ki Felah’a erersiniz."

007.70-      Dediler ki: "Sen Bize yalnızca Allah'a kulluk etmemiz ve Atalar’ımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi geldin? Eğer gerçekten Doğrusözlüler’den isen, Bize Vaadettiğıin Şey’i getir bakalım."

007.71-      Dedi: "Andolsun, Rabb'inizden üzerinize İğrenç bir Azab ve Gazab Gerekli kılındı. Allah'ın Delil indirmediği ve Sizin ile Babalar’ınızın isimlendirdiği bir takım İsimler Adına mı Benimle Mücadele ediyorsunuz?  Öyleyse bekleye durun. Şüphesiz Ben de Sizler’le birlikte Bekleyenler’denim."

007.72-      Böylece O’nu ve O’nunla birlikte olanları katımızdan bir Rahmet ile kurtardık. Ayetler’imizi yalanlayarak inanmamış olanlar’ın da Kök’ünü kuruttuk.

 

X            73-84

 

               Salih

               (Bak:   10/Fecr 10-14

                          25/Necm 51

                          28/ Şems 11-15

                          29/Buruc 17-20

                          40/Kamer 23-32

                          41/Sad 12-16

                          45/Furkan 38-40)

 

007.73-      Semud'a da Kardeşler’i Salih'i (gönderdik). "Ey Qawmim, Allah'a kulluk edin, O'ndan başka İlahı’nız yok. Size Rabb'inizden apaçık bir Belge geldi. Bu Dişi Deve Size  Allah'ın bir Belgesi’dir. Onu serbest bırakın, Allah'ın Toprakları’nda otlasın, O’na bir Kötülük yapmayın, sonra acı bir Azab’la yakalanırsınız." dedi.

007.74-      Yeryüzüne Ad'dan sonra sizi Halef kılıp yerleştiğini hatırlayın. Düzlükler’inde Köşkler kuruyor, Dağlar’ında Evler oyuyordunuz. Artık Allah'ın Ni’metleri’ni hatırlayın da, Arz’ı Fesatcı olarak karıştırmayın."

007.75-      Qawm’inin Önde gelenleri’nden Büyüklük taslayanlar, içlerinden inanan ve Onlarca Zaafa Uğratılanlar’a  dediler ki:" Salih'in gerçekten Rabb'i tarafından gönderildiğini biliyor musunuz? Onlar: "Biz gerçekten O’nunla Gönderilen’e inananlarız" dediler.

007.76-      Büyüklenenler dedi: "Biz de gerçekten Sizin inandığınızı tanımayanlarız."

007.77-      Böylelikle Dişi Deve’yi öldürdüler ve Rabb'lerinin Emrine karşı çıkıp dediler. "Ey Salih eğer gerçekten Gönderilenler'den isen waad ettiğin Şey’i getir bakalım."

007.78-      Bunun üzerine Onlar’ı dayanılmaz bir Sarsıntı tuttu da kendi Yurtlar’ında Diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.

007.79-      O da Onlar’dan yüz çevirdi ve dedi: "Ey Qawmim andolsun Size Rabb'imin Elçiliğini tebliğ ettim ve Size Öğüt verdim. Ama Siz Öğüt verenleri sevmiyorsunuz."

 

               Lut Kavmi

 

               (Bak:   25/Necm 52

                          37/Kaf 12-15

                          40/Kamer 33-40

                          41/Sad 12-16)

 

007.80-      Hani Lut da Qawmine seslenmişti: "Sizden önce Alemler’den kimsenin yapmadığı Hayasızlığı mı yapıyorsunuz?"

007.81-      Kadınlar’ı bırakıp Şehvetle Erkekler’e yaklaşıyorsunuz. Doğrusu Ölçü’yü kaçıran bir Qawim’siniz."

007.82-      Cevabları: "Yurdunuzdan çıkarın bunları, Bunlar (Lut'un Taraftarları) Çok Temiz İnsanlar’mış! " demekten başkası olmadı.

007.83-      Bunun üzerine Karı’sı dışında O'nu ve Ailesi kurtardık. (Hanımı) geride kalanlar’dandı.

007.84-      Üzerlerine bir Sağanak yağdırdık. Suçlular’ın Aqıbeti’ne bir bak!

 

XI           Şuayb: 85-93

 

007.85-      Medyen'e de Kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik).  Dedi ki: "Ey Qavmim, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka İlah’ınız yok. Rabb'inizden apacık bir Belge geldi. Ölçü-Tartı’yı tam yapın. İnsanlar’ın Mallar’ını Düşük Değerli göstermeyin ve Islah’ından sonra Arz’da fesat çıkarmayın. Eğer inanıyorsanız bu Sizin için daha Hayırlı’dır."

007.86-      İnananlar’ı tehdid ederek Allah'ın Yolu’ndan alıkoymayın ve onda Çarpıklık arayarak Yol Başları’nı kesip oturmayın, hatırlayın ki Azınlıkta iken Sizi O çoğalttı. Fesatcılar’ın Aqıbeti ne oldu bir bak!

007.87-      İçinizden bir Gurup kendisiyle gönderildiğin Şey’e inanmışken diğer bir Gurup inanmadığına göre  artık Allah aramızda Hüküm verenlerin en Hayırlısı’dır.

007.88-      Qavm’inin önde gelenlerinden Büyüklenenler dediler ki: "Ey Şuayb, Seni ve Seninle birlikte İnananlar’ı ya Ülkemizden sürüp çıkaracağız veya mutlaka Bizim Dinimize geri döneceksiniz." Biz istemesek de mi?" dedi.

007.89-      "Allah Bizi ondan kurtardıktan sonra  tekrar Sizin Din’inize dönmemiz Allah'a iftira düzmektir. Rabb'imiz olan Allah'ın Dilemesi dışında  geri dönmek  olacak İş değil. Rabb'imizin İlmi  Herşey’i kuşatır . Biz Allah'a tewekkül ettik." "Rabb'imiz Bizim’le Qawmimiz arasında Haqq ile hükmet. Sen en Hayırlı Hükmü verensin."

007.90-      Qawminin Önde gelen Küfredenleri dedi ki: "Andolsun Şuayb'a uyarsanız kaybederseniz."

007.91-      Bunun üzerine Onları Dayanılmaz bir Sarsıntı tuttu,  Yurtla’rında Dizüstü çökertildiler

007.92-      Şuayb'ı yalanlamakta olanlar sanki onda Hiç Refah içinde yaşamamış gibi oldular. Şuayb'ı yalanlayanlar Asıl Büyük Hüsran’a uğrayanlar oldular.

007.93-      O da Onlar’dan yüzçevirdi ve dedi: "Ey Qawmim, andolsun Size Rabb'imin Elçiliğini Tebliğ ettim ve Size öğüt verdim. Şimdi Ben küfreden bir  Qawn’e  karşı nasıl üzülebilirim?"

 

XII          Sünnetullah: Zorlukla Sınav: 94-99

 

007.94-      Biz Hangi Ülke’ye bir Elçi gönderdiysek onun Halkı yalvarsınlar diye mutlaka onları dayanılmaz bir Zorlukla yakalayıvermişiz.

007.95-      Sonra Kötülüğün yerini İyilik’le değiştirdik. Öyle ki Onlar çoğaldılar ve "Atalarımıza da Şiddetli Sıkıntılar, Refah ve Genişlikler dokunmuştu" dediler. Bunun üzenrine Biz de Onlar’ı kendileri şuurunda değilken ansızın yakalayıverdik."         

007.96-      Eğer o Ülkeler Halkı inansalardı ,ittiqa etselerdi,  gerçekten üzerlerine hem  Gök’ten hem de Yer’den Bereketler açardık. Ancak Onlar yalanladılar. Biz de Onlar’ı kazandıkları nedeniyle yakalayıverdik.         

007.97-      O Ülkeler Halkı Geceler’i uyurken Onlar’a Zorlu Azab’ımızın gelmeyeceğinden Güvende mi idiler?

007.98-      Ya da o Ülkeler Halkı Kuşluk vakti Eğlence’ye dalmışken Onlar’a Zorlu Azab’ımızın gelmeyeceğinden Güvende mi idiler?

007.99-      Onlar Allah'ın Tuzağı’ndan Güvende mi idiler? Allah'ın bir Tuzak kurmasından Hüsran’a uğrayan bir Topluluk’tan başkası Güvende olmaz.

 

XIII         Musa'nın Kıssası :100-108

 

007.100-    Oraya (eski) Sakinlerinden sonra Mirascı olanlar.  Eğer Biz dilemiş olsaydık Onlar’ı Günahlar’ı nedeniyle bir Musibet’e uğratır, Qalpler’ini damgalardık,  artık işitemezlerdi.

007.101-    İşte Sana bu Ülkeler’in Haberleri’nden aktarıyoruz. Gerçekten Onlar’a Elçiler’i Apacık Belgeler’le gelmişlerdi ama önceki Yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte Allah Küfredenler’in Qalpler’ini böyle damgalar.

007.102-    Onların çoğunu Ahidlerine Bağlı görmedik, birçoğunu Fasıqlar olarak gördük.

 

               Fir'avn'a Tebliğ,  Beyazlaşan El,  Canlanan Asa Mucizeleri

 

007.103-    Sonra bunların ardından Musa'yı Ayetler’imizle Fir'awun'a ve Önde gelen Çevresine gönderdik. Onlar O'na Haqsızlık ettiler. İşte Fesatcılar’ın nasıl bir Aqıbet’i var, bir bak.

007.104-    Musa dedi ki: "Ey Fir'awun. Gerçekten Ben Alemler’in Rabb'inden bir Elçi'yim."

007.105-    Üzerimdeki Yükümlülük Allah için Gerçeği söylemektir. Rabb'inizden Size Apacık bir Belge getirdim. Artık İsrailoğulları’nı Benimle gönder."

007.106-    Dedi ki: "Eğer gerçekten bir Ayet getirmişsen ve Doğrusözlüler’den isen , onu getir bakalım."

007.107-    (Musa) Asa’sını fırlatınca derhal Ejderha’ya dönüştü.

007.108-    El’ini sıyırdı, anında Bembeyaz göründü.

 

XIII         Musa ve Büyücüler: 109-126

 

007.109-    Fir'awn, Qawm’inin Önde Gelenler’i dediler ki: "Bu gerçekten Bilgin bir Büyücü’dür."

007.110-    Bizi Topraklarımız’dan sürmek istiyor. Bu durumda ne  (yapalım) dersiniz?"

007.111-    Dediler ki: "Onu ve Kardeş’ini şimdilik bırak. Şehirler’e de Toplayıcılar gönder."

007.112-    "Bütün Bilgin Büyücüler’i Sana getirsinler."

007.113-    Sihirbazlar Fir'awn'a gelip dediler: "Eğer Biz Galip gelirsek herhalde bir Karşılığı vardır."

007.114-    "Evet, Siz En-yakınlar’dan olacaksınız." dedi.

007.115-    Dediler ki: "Ey Musa, (Asanı)  Sen mi atmak istersin yoksa  Biz mi atalım?"

007.116-    "Siz atın." dedi. Atınca İnsanlar’ın Gözlerini büyülediler. Onlar’ı Dehşet’e düşürdüler ,Büyük bir Sihir yaptılar.

007.117-    Biz de  Musa'ya "Asa’nı fırlat" diye wahyettik. Bir de baktılar ki o Bütün Uydurdukları’nı yutuyor.

007.118-    Böylece Haqq yerini buldu. Onlar’ın yaptıkları geçersiz kaldı.

007.119-    Orada yenildiler ve küçük düşerek tersyüz çevrildiler.

007.120-    (Sonra) Sihirbazlar Secde’ye kapandılar.

007.121-    "Alemler’in Rabb'ine inandık" dediler,

007.122-    "Musa'nın ve Harun'un Rabb'ine."

007.123-    Fir'awn "Ben Size İzin vermeden O'na inandınız öyle mi? Elbette bu Halkı burdan sürmek amacıyla  O'nunla İşbirliği yapıyordunuz. Öyleyse Siz  bilirsiniz  " dedi.

007.124-    "Eller’inizi ve Ayaklar’ınızı Çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım."

007.125-    "Biz de Elbette Rabb'imize döneceğiz" dediler.

007.126-    "Oysa Sen Bize geldiğinde Rabb'imizin Ayetler’ine inanmamızdan başka bir nedenle Biz’den intikam almıyordun. Rabb'imiz üzerimize Sabır yağdır ve Bizi (sana) Teslim olanlar olarak öldür."

 

XIV         Musa'nın Serbest Bırakılışı: 127-129

 

007.127-    Fir'awn Qawm’inin Önde Gelenleri dediler ki: "Musa ve Qawm’ini bu Topraklar’da fesat çıkarmaları, Seni ve İlahlar’ını terketmeleri için mi bırakıyorsun?" Dedi ki: "Oğullar’ını öldüreceğiz ve Kadınlar’ını sağ bırakacağız. Elbette Bizim  Ezici bir Üstünlümüz var."

007.128-    Musa Qawm’ine "Allah'tan yardım dileyin ve sabretin, gerçek şu ki Arz Allah'ındır. Kulla’rından dilediğini ona Mirascı kılar. Aqıbet Muttaqiler’indir"       dedi.

007.129-    Dediler ki "Sen gelmeden önce de geldikten sonra da Eziyet’e uğradık." Umulur ki Rabb'iniz Düşman’ınızı Helak edecek ve Sizleri Arz’a Halef kılacak. Böylece nasıl davranacağınızı gözleyecek" dedi.

 

XV          Fir'avn ve Taraftarların Başlarına Gelen Musibetler :130-141

 

007.130-    Biz de Andolsun Fir'awn Taraftarları’nı belki Öğüt alırlar diye Yıllarca Kuraklığa ve Kıtlığa uğrattık.

007.131-    Bir İyilik geldiği zaman "Bu Bizim için" dediler. Onlar’a bir Kötülük de isabet ettiğinde "Musa ve Beraberindekiler’in bir Uğursuzluğu" olarak yorumladılar. Haberiniz olsun, Allah katında Asıl Uğursuzlar kendileridir.  Ama Onlar’ın çoğu  bilmezler.

007.132-    Onlar "Bizi büyülemek için Ayet olarak  ne getirirsen getir, yine de Sana inanmayacağız "dediler.

007.133-    Bunun üzerine Biz de ayrı ayrı Ayetler olarak üzerlerine Tufan, Çekirge, Buğday Güveyi, Kurbağa ve Kan Musallat ettik. Yine büyüklendiler ve  Suçlu bir Qawim oldular.

007.134-    Başlarına İğrenç bir Azab çökünce dediler ki: "Ey Musa, Rabb'ine Sana verdiği Ahid adına Bizim için dua et. Eğer bu İğrenç Azab’ı üzerimizden çekersen andolsun Sana inanacağız. Ve İsrailoğulları’nı Seninle göndereceğiz."

007.135-    Erişebilecekleri bir Süre’ye kadar o İğrenç Azab’ı  çektiğimizde Onlar yine Andlar’ını bozdular.

 

               Fir'avn'ın Helakı

 

               (Bak:   3/Müzzemmil 15-16

                          10/Fecr 9

                          29/Şems 17-20

                          37/Kaf 12-15

                          40/Kamer 41-42

                          41/Sad 12-16)

 

007.136-    Biz de intikam aldık ve Ayetler’imizi yalanlamaları ve  sanki Onlar’dan habersiz olanları Deniz’de boğduk.

007.137-    Kendisini Bereketler kıldığımız Arz’ınin Doğusu’na da Batısı’na da o Mustazaflar’ı Mirascılar kıldık. Rabb'inin İsrailoğulları’na olan o Güzel Vaadi sabretmeleri dolayısıyla tamamlandı. Fir'awun ve Qawmi’nin yaptıklarını ve yükselttiklerini de yerle bir ettik.

 

               İsrailoğllarının Çöldeki Suçları

 

007.138-    İsrailoğulları’nı Deniz’den geçirdik. Putlar’ı önünde bel büküp eğilmekte olan bir  Qawm’e uğradılar. Ve dediler ki: "Ey Musa, Bize Onlar’ın İlahlar’ı gibi bir İlah yap. O "Siz gerçekten Cahil bir Qawim’siniz." dedi.

007.139-    Onların içinde bulundukları  Mahvolucu’dur. Ve yapmakta oldukları da Batıl’dır.

007.140-    O Sizi Alemler’e üstün kılmışken ve Size Allah'tan başka İlah mı arayacağım!

007.141-    Hani Size Dayanılmaz İşkenceler yapan, Kadınlar’ınızı Sağ bırakıp Erkek Çocuklar’ınızı öldüren Fir'awn Ailesi’nden Sizi kurtardık. Bunda Rabb'inizden Sizin için Büyük bir İmtihan vardır.

 

XVII        Musa'nın Rabbini Görme İsteği ve Levhaları Alışı :142-147

 

007.142-    Musa ile Otuz Gece sözleştik ve ona bir On daha ekledik. Böylece Rabb'inin belirlediği Süre Kırk’a tamamlandı. Musa Kardeş’i Harun’a: "Qawm’imde benim Yerim’e geç, (onları) ıslah et ve Müfsitler’in Yolu’nu tutma." dedi.

007.143-    Musa belirlenen Süre içinde gelince ve Rabb'i de O'nunla konuşunca "Rabb'im Bana göster, Seni göreyim" dedi. "Beni asla göremezsin. Ama şu Dağ’a bak, eğer o yerinde kalabilirse Sen de Beni görebileceksin." (dedi). Rabb'i Dağ’a tecelli edince O’nu Paramparça etti. Musa bayılarak Yer’e düştü. Kendine geldiğinde "Sen ne Yüce’sin. Sana tewbe ettim ve Ben İnananlar’ın ilki’yim" dedi.

007.144-    "Ey Musa," dedi. "Sana verdiğim Elçiliğimle ve Seninle konuşmamla Seni İnsanlar üzerinde Seçkin kıldım. Sana verdiklerimi al ve Şükredenler'den ol."

007.145-    Biz O'na Levhalar’da Herşey’den bir Öğüt ve Herşey’in bir Açıklama’sını yazdık    ve "Şimdi bunlara sıkıca sarıl ve Qawm’ine de emret  Güzel Tarz’da O’na sarılsınlar. Size Fasıqlar’ın Yolu’nu yakında göstereceğim."

007.146-    Arz’da Haqsız yere Büyüklenenler’i Ayetlerim’!den engelleyeceğim. Onlar Her Ayet’i  görseler bile ona inanmazlar. Rüşd Yolu’nu da görseler O’nu Yol olarak benimsemezler , Azgınlık Yolu’nu gördüklerinde ise onu Yol olarak benimserler. Bu onların Ayetler’imizi Yalan saymaları ve Onlar’dan Gafil olmaları dolayısıyladır.

007.147-    Ayetler’imizi ve Ahiret'e Kavuşma’yı yalanlayanlar’ın Ameller’i boşa çıkmıştır. Onlar yaptıklarından başkası ile mi cezalandırılacaklardı.

 

XVIII       Buzağı Heykeli ve Bırakılan Levhalar :148-151

 

007.148-    Ardından Musa'nın Qawmi Zinet Takımları’ndan Böğüren bir Buzağı Heykel’!i edindiler. Onun kendileri ile konuşmadığını ve Onlar’ı bir Yol’a yöneltmediğini görmedin mi? Onu (ilah) edinenler Zalimler’den oldular.

007.149-    Ne zaman ki Elleri  Böğürlerinde Çaresiz kaldılar ve Saptıklarını anladılar "eğer Rabb'imiz Bize Merhamet etmez ve Bizi bağışlamazsa  Hüsran’a uğrayanlar’dan olacağız." dediler.

007.150-    Musa Qawm’ine  Kızgın olarak döndüğünde "Beni arkamdan ne Kötü temsil ettiniz, Rabb'inizin Emr’ni çabuklaştırdınız öyle mi?" dedi. Levhalar’ı bıraktı ve Kardeş’ini Baş’ından tutup kendisine doğru çekiyordu. "Anamoğlu, bu Topluluk Beni zayıflattı ve neredeyse Beni öldürmeye giriştiler. Bari Sen Düşmanlar’ı sevindirecek bir Şey yapma ve Beni bu Zalimler Topluluğu ile birlikte kılma." dedi.

007.151-    Dedi ki: "Rabb'im, Beni ve Kardeşim’i bağışla. Bizi Rahmetine kat, Sen Merhametedenler’in en Merhametli olanısın."

 

XIX         Musa'nın Yetmiş Adam Seçmesi ve Levhaları Ele Alması :152-157

 

007.152-    Şüphesiz Buzağı’yı  (İlah) edinlenler’e Rabb'lerinin bir Gazab ve Dünya Hayatı’nda bir Zillet yetişecektir. İşte Biz Yalan düzüp uyduranlar’ı böyle cezalandırız.

007.153-    Kötülük işleyip de bunun ardından Tewbe edenler ve İnananlar, elbette Senin Rabb'in bundan sonra Bağışlayan’dır, Rahim'dir.

007.154-    Musa'nın Öfkesi yatışınca Levhalar’ı aldı. Nüsha’sında Rabb'lerinden Korkanlar için bir Hidayet ve Rahmet vardır.

007.155-    Musa belirlediğimiz Süre için Qavm’inden Yetmiş Adam seçti. Bunları da dayanılmaz bir Sarsıntı tutunca dedi ki: "Rabb'im eğer dileseydi Bunları da Beni de daha önceden helak ederdin. İçimizdeki Sefihler’in yaptıklarından dolayı Bizi helak edecek misin? O da Senin denemenden başkası değil’dir. Onunla Sen dilediğini sapıtır dilediğini Hidayet’e eriştirirsin. Bizim Velimiz Sen’sin, öyleyse Bizi bağışla, Bizi esirge. Sen Bağışlayanlar’ın en Hayırlısı’sın."

007.156-    "Bize bu Dünya’da da  Ahiret'te de İyilik yaz. Biz Sana yöneldik." Dedi ki: "Azab’ımı dilediğime isabet ettiririm Rahmetimse herşey’i kapsamıştır. O’nu ittiqa edenler’e, Zekat’ı verenler’e ve Ayetler’imize inananlar’a yazacağım."

007.157-    Ki Onlar yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de Yazılı bulacakları Ümmi Nebi Elçi'ye uyanlar’dır. O onlar’a Ma'ruf’u emrediyor, Münker’i yasaklıyor, Temiz Şeyler’i helal, Murdar Şeyler’i haram kılıyor ve Onlar’ı Ağır Yükleri, üzerlerindeki Zincirler’i indiriyor. O’na İnananlar, Destekleyenler, Yardım edenler ve O’nunla birlikte indirilen Nur’u izleyenler, işte Kurtuluş’a erenler bunlardır.

 

XX          Musa'nın Taş'tan Su Çıkaran Asası :158-162

 

007.158-    De ki: "Ey insanlar, Ben Allah'ın Sizin Hepiniz’e gönderdiği bir Elçi'siyim. Ki Gökler’in ve Yer’in Mülk’ü yalnızca O'nundur. O'ndan başka İlah yoktur. Ve O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah'a ve O'nun Elçisi Ümmi  Nebi'ye İman edin. O da Allah'a ve O'nun Sözler’ine inanmaktadır. O' na inanın ki Hidayet’e ermiş olasınız."

007.159-    Musa'nın Qawm’inden Haqq’a ileten ve onunla birlikte Adalet yapan bir Topluluk vardır.

007.160-    Biz onları ayrı ayrı Oymak’tan olarak Oniki Ümmet olarak ayırdık. Qawmi kendisinden Su istediğinde Musa'ya "Asa’nla Taş’a vur" diye wahyettik. Onlar Oniki Pınar fışkırdı. Böylece Her bir İnsan Topluluğu Su içeceği Yer’i öğrenmiş oldu. Üzerlerine Bulut’la Gölge çektik ve Onlar’a Kudret Helvası ile Bıldırcın indirdik. "Size Rızıq olarak verdiklerimizin Temiz olanları’ndan yiyin." Onlar Bize zulmetmedi ancak kendi Nefisler’ine zulmediyorlardı.

007.161-    Onlara "Bu Şehir’de oturun, ondan istediğiniz yerden yiyin, "Diliğemiz Bağışlanma" deyin ve Kapı’sından Secde ederek girin, Hatalar’ınızı bağışlayalım, Muhsinler için artırırız." denildiğinde;

007.162-    Onlar’dan Zulmedenler Sözü kendilerine söylenenden başka bir Şey’le değiştirdiler. Biz de bunun üzerine Zulmetmeleri nedeniyle Gök’ten İğrenç bir Azab indirdik.

 

XXI         Sahil Kenti ve Cumartesi Yasağı :163-171

 

007.163-    Bir de Onlar’a Deniz Kıyısı’ndaki Şehr’i sor. Hani onlar Sebt Haddi’ni aşmışlardı. Sebt Günü İş yapma Yasağı’na uyduklarındaBalıklar onlar’a açıktan akın akın geliyor Sebt Günü İş yapma Yasağına uymadıklarında ise gelmiyordu. İşte Biz Fısqları dolayısıyla Onlar’ı böyle imtihan ediyorduk.

007.164-    Onlar’dan bir Topluluk "Allah'ın kendilerini Yıkıma uğratmak veya Şiddetli bir Azab’a uğratmak istediği bir Qawm’e ne diye bir Öğüt veriyorsunuz" dediğinde "Rabb'inize karşı bir Özür için ve bir İhtimal sakınırlar diye", dediler.

007.165-    Kendilerine Hatırlatılanı unuttuklarından da Biz de Kötülük’ten sakındıranlar’ı kurtardık. Zulmedenler’i yaptıkları Fısq dolayısıyla Zorlu bir Azab ile yakaladık.

007.166-    Onlar kendisinden Sakındırıldıkları Şey’i yapmakta ısrar edip başkaldırınca onlar’a "Aşağılık Maymunlar olunuz" dedik.

007.167-    İşte o zaman Rabb'in Onlar’ı en Kötü Azab’a yapacak kimseleri Qıyamet Günü'ne kadar üzerlerine mutlaka Göndereceğini bildirdi. Elbette Rabb'in sonuçlandırması pek Çabuk olan’dır. Ve gerçekten O Gafur'dur,  Rahim'dir.

007.168-    Onları Arz’da ayrı ayrı Topluluklar olarak dağıttık. Kimileri Salih davranıyor, kimileri de bunların dışında olan Aşağılık’tır. Umulur ki dönerler diye Onlar’ı İyilikler ve Kötülükler’le İmtihan ettik.

 

               İsrailoğullarına Mirascı Olanlar

 

007.169-    Onlar’ın ardından yerlerine Kitab'a Mirascı olan birtakım Kötü kimseler geçti. Şu değersiz olan’ın Geçici Yarar’ını alıyor ve "Yakında bağışlanacağız." diyorlardı. Bunun benzeri bir Yarar gelince O’nu da alıyorlar. Kendilerinden Allah'a karşı Haqq’ı söylemekten başka bir Şey’i söylemeyeceklerine ilişkin Kitab Sözü alınmamış mıydı? Oysa onda olan’ı okudular. İttiqa edenler için Ahiret Yurdu daha Hayırlı’dır. Hala aqletmeyecek misiniz?

007.170-    Kitab'a sımsıkı Sarılanlar ve Salat’ı kılanlar.  Biz Salih olanlar’ın Ecri’ni kaybetmeyiz.

007.171-    Bir zamanlar Dağ’ı sanki bir Gölgelik gibi üstlerine geçirmiştik. Neredeyse Tepelerine düşeceğini sanmışlardı. "Size verdiklerimize Sımsıkı sarılın ve onda olanı  düşünün, umulur ki ittaqa edersiniz." (dedik.)

 

XXII        172-181

 

               Ben Sizin Rabbiniz değil miyim?

 

007.172-    Hani Rabb'in Ademoğulları'nın Sırtları’ndan Zürriyetler’ini almış ve Onlar’ı kendi Nefisler’ine karşı Şahidler kılmıştı. "Ben Sizin 'Rabb'iniz değil miyim?" Onlar "Evet şahid olduk "demişlerdi. Qıyamet Günü "Biz bundan  Habersizdik." dememeniz için.

007.173-    Ya da "Bizden önce ancak Atalarımız şirk koşmuştu Biz ise Onlar’dan sonra gelme bir Kuşağız. İşleri Batıl olanların yaptıklarından dolayı bizi helak mı edeceksin?" dememeniz için.

007.174-    İşte Biz Ayetleri böyle açıklarız, dönsünler diye.

 

               Dilini Sarkıtıp Soluyan Köpek

 

007.175-    Onlara kendisine ayetlerimizi verdiğimiz Kişi’nin Haberini anlat. O bundan sıyrılmış, Şeytan' da onu peşine takmıştı, o da sonunda Azgınlar’dan oldu.

007.176-    Eğer Biz dileseydik, onu bununla yükseltirdik ama o yere çakılıp kaldı, Heva’sına uydu. Kendi başına bıraksan da salsan da ,Dil’ini sarkıtıp soluyan Köpeğin Durumu, Ayetler’imizi yalanlayan Topluluğun durumu gibidir. Artık Gerçek Haber’i onlara aktar. Düşünsünler diye.

007.177-    Ayetlerimizi yalanlayanlar ve yalnızca kendilerine zulmedenlerin Örneği ne kadar kötü’dür.

007.178-    Allah kime hidayet verirse o artık hidayeti bulmuştur. Kimi de saptırırsa artık onlar da Hüsran’a uğrayanlardır.

 

007.179-    Andolsun, Cehennem için Cinler’den ve İnsanlar’dan çok sayıda Kişi hazırladık. Qalpler’i vardır bununla fıqhetmezler. Gözler’i vardır bununla görmezler. Kulaklar’ı vardır bununla işitmezler. İşte bunlar sanki Davarlar gibidirler. Belki onlar daha da Şaşkın. İşte bunlar Gafiller’dir.

007.180-    İsimler’in En Güzeli Allah'ındır. Öyleyse onu bunlarla çağırın. O'nun  İsimler’inde ilhad edenleri bırakın. Yapmakta olduklarından dolayı yakında cezalandırılacaklardır.

007.181-    Yarattıklarımızdan Haqq’a yönelten bir Ümmet vardır. Ki onunla adalet yaparlar.

 

XXIIII      Ayetleri yalanlayanları  Helak :182-188

 

007.182-    Ayetlerimizi yalanlayanları ise Biz onları bilemeyecekleri bir yönden derece derece yaklaştıracağız

007.183-    Onlara bir Süre tanıyorum, elbette Benim Düzen’im Sapasağlam’dır.

007.184-    Arkadaşları’nda Cinnet yoktur. Düşünmüyorlar mı o Apaçık Uyarıcı’dan başkası değildir.

007.185-    Onlar Gökler’in ve Yer’in Melekutu’na Allah'ın yarattığı şeylerden bir kısmına bir ihtimal verip Eceller’inin yaklaştığına bakmıyorlar mı ? Bundan sonra artık onlar hangi Söz’e inanacaklar?

007.186-    Allah'ın saptırdığı Kimse’ye artık hidayet verecek yoktur. Ve onları Tuğyanlar’ı içinde Şaşkınca dolaşır bir durumda bırakır.

007.187-    Saat'in ne zaman demir atacağını sorarlar. De ki "O'nun İlm’i yalnızcaRabb'inin katındadır. Onun Süresini ondan başkası açıklayamaz O Gökler’de ve Yer’de ağırlaştı. O size Ansızın geliş’ten başkası değildir. Sanki Sen ondan tümüyle haberdarmışsın gibi sana sorarlar.  De ki : "Biz onun İlm’i yalnızca Allah'ın katındadır. Ancak İnsanlar’ın Çoğu bilmezler.

007.188-    De ki: "Allah'ın dilemesi dışında kendim için Yarar’dan ve Zarar’dan Hiçbir Şey’e Malik değilim ,eğer Gayb’ı bilebilseydim muhakkak Hayır’dan yaptıklarımı artırırdım ve Bana bir Kötülük dokunmazdı. Ben inanacak bir Topluluk için bir Uyarıcı ve bir Müjdeci'den başkası değilim"

 

XXIV   Çocuk Bekleyen Bir Aile'nin Şirki :189-206

 

007.189-    O sizi Tek bir Nefis’ten yarattı ve kendisiyle yatışması için ondan da Eş’ini varetti. Onu örtüp bürüyünce o da bir yük yüklendi de bununla bir süre gezindi. Sonunda ağırlaşınca ikisi Rabb'leri olan Allah' a dua ettiler. "Eğer bize Salih bir (çocuk) verirsen andolsun Şükredenler’den olacağız."

007.190-    Ama onlara Salih bir Evlat verince kendilerine verdiği Şey konusunda ona Ortaklar koşmaya başladılar. Allah onların şirk koştuklarından Yüce’dir.

007.191-    Kendileri yaratılırken hiç bir Şey yaratamayan Şeyler’i mi ortak koşuyorlar.

007.192-    Oysa bunlar ne onlara bir yardım edebilir, ne de kendilerine.

007.193-    Onları Hidayet’e çağırsanız size uymazlar. Onları çağırsanız da sussanız da size karşı Tutumları birdir.

007.194-    Allah'tan başka çağırdıklarınız sizin gibi Kullar’dır. Eğer Doğrusözlüler iseniz haydi onları çağırın da size icabet etsinler.

007.195-    Onların var mı yürüyecek Ayaklar’ı ya da tutacak Elle’ri ya da görecek Gözler’i veya işitecek Kulaklar’ı. De ki: "Şirk koymakta olduklarınızı çağırın.  Sonrada bir Tuzak kurun bana, bir göz bile açtırmayın."

007.196-    Elbette benim Welim Allah'tır. Ki o Kitab'ı indiren ve Salihle’rin Weliliğini yapandır.

007.197-    Ondan başka dua ettikleriniz, size Yardım’a güç yetiremezler, kendilerine de.

007.198-    Eğer onları doğru yola çağırırsanız işitmezler. Onları sana bakar sanırsın. Oysa onlar görmezler bile.

 

               Şeytan'ın Vesvesesi

 

007.199-    Sen af yolunu benimse , Maruf’u emret ve Cahiller’den yüz çevir.

007.200-    Eğer sana Şeytan’dan yana bir Kışkırtma gelirse hemen Allah'a sığın. Çünkü O İşiten'dir , Bilen'dir.

007.201-    İttika edenler’e Şeytan’dan bir Vesvese eriştiğinde, iyice düşünürler, sonra hemen bakarsın ki Basiretli olmuşlardır.

007.202-    Kardeşleri ise onları Sapıklığa sürüklerler, sonrada bu gidiş’i durduramazlar.

007.203-    Onlara bir Ayet getirmediğin zaman "Sen onu derlesene" derler. Deki: "Ben yalnızca bana Rabb'imden wahyolunana uyarım. Bu Rabb'inizden olan Basiretler’dir. İnanacak bir Topluluk için de bir Hidayet ve bir Rahmet’tir."

007.204-    Qur'an okunduğu zaman artık dinleyin onu ve susun. Umulurki merhamet olunasınız.

007.205-    Rabb'ini Sabah Akşam Yüksek olmayan bir Ses’le, kendi kendine, yalvararak, için için zikret, Gafiller’den olma.

007.206-    Elbette Rabb'inin katında olanlar, O'na ibadetten istikbar etmezler. O'nu tesbih ederler ve yalnızca O'na secde ederler.

 

043.072/el-CİN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                 

I  Kur'an Dinleyen Yabancı Topluluk: 1-19

 

072.01-      "Bana şunlar wahyolundu:" de. " Cinler’den bir Topluluk (beni)  dinleyip şöyle demişler : Doğrusu Hayret verici bir Okuyuş/Qur'an dinledik."

072.02-      O,  (dinleyeni) Gerçeğe iletiyor. Biz O'na inandık. Artık Rabb'imize Şirk koşmayacağız."

072.03-      "Rabb'imizin Şanı Yüce’dir. O, ne bir Eş ne de bir Çocuk edindi."

072.04-      "Doğrusu şu: Bizim Sefihler’imiz Allah'a İftira etmişler."

072.05-      "Biz, İnsanlar’ın ve Cinler’in Allah'a karşı Yalan söyleyemeceklerini sanırdık."

072.06-      Bazı kimseler, Cinler’den bazılarına sığınırlardı. Bu da Onların Azgınlıklar’ını artırmışdı."

072.07-      Ve  Onlar, Sizin  gibi Allah'ın Hiç kimseyi Ba's etmeyeceğini sanmışlardı."

072.08-      "Doğrusu Biz Göğü yokladığımızda , Onu oldukca-Güçlü Bekçiler ve Şihaplar’la Kaplı bulduk."

072.09-      "Oysa Biz, dinlemek için Onun bazı  yerlerinde otururduk. Şimdi kim dinlemek istese, (karşısında) Rasat eden bir Şihab bulur.

072.10-      "Doğrusu bilmiyoruz, Yerdekiler için bir Kötülük mü istendi, yoksa Rabb'leri bir Hayr mı diledi?"

072.11-      "Gerçekte, Biz’den Salihler de vardır , Gayrısı da. Değişik Yollar’dayız."

072.12-      "Biz  Allah'ı Arz’da asla Aciz bırakamayağımızı, kaçarak da Onu Aciz bırakamayacağıımızı anladık."

072.13-      "Elbette Biz, O Yolgösterici'yi işitince O'na inandık. Kim Rabb'ine inanırsa, o ne (Ecrinin) eksileceğinden korkar ve ne de Haqsızlığa uğrayacağından."

072.14-      "Ve elbette Biz’den Teslim olanlar da var, Fasıqlar da. Teslim olanlar, Onlar Rüşd’e  yönelenler’dir."

072.15-      "Zulmedenler ise, Onlar da Cehennem için Odun’durlar".

 

072.16-      Eğer Onlar Yol’da İstikamet etselerdi, elbette Biz Onlara bol Yağmur yağdırırdık.

072.17-      Ki, kendilerini bununla denemek için. Kim Rabb'inin Hatırlatış’ından yüz çevirirse Onu Çetin bir  Azab’a sürükler.

072.18-      Elbette Mescidler Allah'ındır. Öyleyse , Allah ile beraber başka Hiçbir Şey’e Dua etmeyin.

 

072.19-      Allah'ın Kulu, O'na Dua için kalktığında/ O'na çağırdığında, neredeyse üzerine çullanacaklardı.

 

II Görevin Yalnızca Tebliğ: 20-28

 

072.20-      De ki: "Ben  yalnızca Rabb'ime Dua ediyorum ve O'na kimseyi Ortak koşmuyorum.

072.21-      De ki: "Ben, Sizin için ne bir Zarar verebilir, ne de irşad edebilirim."

072.22-      De ki: "Beni Allah'tan Hiç kimse kurtaramaz. O'nun dışında da Asla bir Sığınak bulamam."

072..23-     (görevim) "Yalnızca Allah'tan olan’ı  ve O'nun Gönderdiklerini Tebliğ’dir. Kim Allah'a ve O'nun Elçisi'ne İsyan ederse, içinde Ebedi kalacağı onun için  Cehennem Ateşi var’dır.

072.24-      Sonunda Onlar, kendilerine Waadedileni gördükleri zaman, Yardımcı bakımından kim daha Zayıf ve sayıca kim daha Azmış artık bilecekler.

 

               Gaybı Ancak Allah bilir ve bildirebilir

072.25-      De ki: "Bilmiyorum, Size Waadedilen Yakın mı yoksa Rabb'im  Uzun bir Süre mi belirledi?"

072.26-28 O Gayb’i Bilen'dir. Razı olduğu  Elçi'den başka Kimseye (onu) İzhar etmez. Rabb'lerinden gelen Elçiliği Tebliğ ettiklerini bilmesi için bunun önüne ve arkasına Rasad ediciler dizer. Onların Nezdinde olanlar’ı  kuşatmış ve Herşey’i sayarak Tesbit etmiştir.

 

044.036/ YASİN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Kur'an Mucizedir : 1-12

               Kur'an, Rasul ve Kavmi

 

036.01-      Ya Sin

036.02-      Hakim Qur'an'a andolsun.

036.03-      Gerçekten Sen Gönderilenler' densin,

036.04-      Dosdoğru  Yol üzerindesin.

036.05-      Aziz Ve Rahim'in İndirmesi (yle),

036.06-      Babalar’ı uyarılmamış, böylece kendileri de Gafil olan bir Qavm’i uyarman için.

 

               Uzun Yıllar uyarılmasına Rağmen Vahyi Anlamaya Yanaşmayanlar

  

036.07-      Andolsun, Onlar’ın ( uzun yıllar uyarılmış olanların) çoğu üzerinde o Söz Haqq oldu. Artık Onlar inanmazlar.

036.08-      Gerçekten Biz Onlar’ın Boyunlar’ına Halkalar geçirdik ta Çeneler’ine kadar. Bu yüzden Yer’e bakmazlar.

036.09-      Biz Onlar’ın önlerine bir Sed, arkalarına da bir Sed çektik. Böylece Onlar’ı örtüverdik, artık görmezler.

036.10-      Kendilerini uyarsan da uyarmasan da Onlar için bir’dir, Onlar inanmazlar.

 

               Vahyi Anlama Potansiyeli Olanlar

 

036.11-      Sen ancak, Zikr'e uyan ve Gayb ile Rahman'a Haşyet duyan’ı uyarırsın. Onlar’ı, bir Bağışlanma’yla ve Kerim bir Ecir’le müjdele.

036.12-      Elbette Ölüler’i Biz diriltiriz, Onlar’ın önlerinden gönderdiklerini ve Eserler’ini de yazarız. Herşey’i Apaçık  bir Kitap’ta tespit ediyoruz.

 

“II           Hakkın Teyidi: 13-32

 

               İnkarcılara Tarihsel Bir Ders

 

036.13-      Sen Onlar’a, ‚O Medine Halkı’nı örnek ver,  oraya  Gönderilen'ler gelmişti.

036.14-      Onlar’a  İki Kişi göndermiştik. Onlar’ı yalanlamışlardı. Biz de Üçüncü Kişi’yle  güçlendirmişdik. Şöyle dediler: "Elbette Biz Size Gönderilenler'iz."

036.15-      (Kentliler) dediler ki: "Siz, Bizim gibi bir Beşer’siniz. Rahman da bir Şey indirmedi. Siz, yalnızca Yalancı’sınız."

036.16-      (Gönderilenler) : "Rabb'imiz, Size Gönderilenler olduğumuzu biliyor" dediler.

036.17-      Bize  (görev olarak) düşen Şey Apaçık bir Tebliğ’dir."

036.18-      Onlar dediler ki: "Herhalde, Siz’den dolayı Uğursuzluğa uğradık. Eğer son vermezseniz  Sizi taşlayacağız ve elbette Biz’den  Size Acıklı bir Azab dokunacaktır."

036.19-      (Gönderilenler) dediler ki: "Uğursuzluk Sizin’ledir. Size Öğüt verildi diye mi? Hayır Siz Ölçü’yü taşıran bir Qawim’siniz."

036.20-      ‚O Medine’nin Uzağından bir Adam koşarak geldi. "Ey Qawmim, Gönderilenler'e uyun" dedi.

036.21-      "Siz’den Ücret istemeyenlere uyun, Onlar Hidayet bulanlar’dır."

036.22-      "Bana ne oluyor ki Beni Yaratan’a kulluk etmeyecek mişim? Siz O'na döndürüleceksiniz."

036.23-      "Ben O'ndan başka İlahlar edinir miyim? Rahman Bana bir Zarar verecek olsa Onlar’ın Şefaati Bana  Yarar sağlamaz, Onlar Beni kurtaramazlar."

036.24-      "O zaman gerçekten  bir Sapıklık içinde kalırım."

036.25-      "Elbette  Sizin Rabb'inize inandım. Beni duyun."

036.26-      O’na " Cennet’e gir "denildiğinde "Keşke  Qavm’im (bu durumu) bilseydi."

036.27-      "Rabb'imin Beni bağışladığı ve  ağırladığını" dedi.

036.28       Kendisinden sonra ise Qawm’ine Gökt’en bir Ordu göndermedik, gönderecek de değildik.

036.29-      Bir Çığlık yetti. Anında sönüverdiler.

 

               Vahyi Yalanlayanları Helak Eden Azab Yasası

 

036.30-      Yazıklar olsun şu  Kullar’a: Onlar’a ne zaman bir Elçi gelse,  O’nu Alay’a aldılar.

036.31-      Kendilerinden önce nice Kuşaklar’ı yıkıma uğrattığımızı görmüyor mı? Onlar tekrar kendilerine dönemiyorlar.

036.32-      Onların hepsi toplanıp Huzurumuza getirildiler.

 

III            Deliller :33-50

 

               İnsana Çevresindeki Ayetlerin (Toprak, Gece, Gündüz, Ay, Güneş, Gemiler) Verdiği Dersler

 

036.33-      Ölü Toprak Onlar’a bir Ayet’tir. Onu diriltip,  çıkarttığımız Taneler’den yiyorlar.

036.34-      Orda Hurmalıklar’dan ve Üzüm Bağları’ndan Bahçeler hazırladık ve içlerinde Pınarlar fışkırttık.

036.35-      O’nun Ürünler’inden ve kendi Eller’inin yaptıklarından yemeleri için. Hala şükretmiyorlar mı?

036.36-      Yerin bitirdiklerinden, kendi Nefisler’inden ve daha bilmedikleri Şeyler’den bütün  Çiftler’i yaratan Yüce (olan Allah)'dır.

036.37-      Gece de kendileri için bir Ayet’tir. Gündüzü O’ndan sıyırıp yüzünce Karanlık’ta kalırlar.

036.38-      Güneş de kendi  Müsteqarr’ına doğru akıyor. Bu Aziz ve Bilen'nin Taqdir’idir.

036.39-      Ay’a gelince ,O’na bir takım Uğrak Yerleri taqdir ettik.  Eski bir Hurma Dalı (görünümü) alıyor.

036.40-      Ne güneş, Ay’a yetişir ne de  Gece Gündüz’ün önüne geçer. Hepsi (Ayrı bir) Yörünge’de yüzer. 

036.41-      Soylar’ını Dolu Gemiler’le taşımamız da Onlar için bir Ayet’tir.

036.42-      Binmekte oldukları bunun benzeri (diğer) Şeyler’i yaratmamız da.

036.43-      Eğer dilesek Onlar’ı batırırdık. Ne  imdadlarına yetişen olurdu ne de kurtulabilirlerdi.

036.44-      Ancak Biz’den bir Rahmet’le  belirli bir Zaman’a dek yararlandırmamız hariç.

 

               Vayh'den Yüzçevirenlerin Tutumları (İnfakı Saçma Bulmaları, Azabı İnkarları)

 

036.45-      Onlar’a "Geleceğinizden ve Geride bıraktığınızdan ittiqa edin, belki esirgenirsiniz" denildiğinde (fayda vermez),

036.46-      Onlar’a Rabb'lerinden  ne zaman  bir Ayet geldiyse kesinlikle yüzçevirdiler.

036.47-      "Size Allah'ın  verdiği  Rızıqlar’dan infaq edin," denilince de İnkarcılar İnananlar’a "Allah'ın eğer dilemiş olsa Allah'ın yedirebileceği kimseyi Biz mi yedirecek mişiz? Gerçekten Siz düpedüz bir Şaşkın’sınız."

036.48-      Ve derler ki: "Eğer doğru söylüyorsanız bu Waad ne zamanmış?"

036.49-      Yalnızca Tek bir Çığlığı gözetsinler. Onlar birbirleriyle çekişirlerken kendilerini yakalayacak.

036.50-      Artık ne tawsiyeleşebilirler ne de Aileler’ine dönebilirler.

 

IV           Mükafat ve Ceza: 51-67

 

               Sur'a Üfürüldükten Sonraki Günler

 

036.51-      Sur’a üfürülmüştür, Qabirler’inden kalkıp Rabb'lerine doğru giderler.

036.52-      Derler ki: "Eyvah Bize, uyuduğumuz Yer’den Bizi kim kaldırdı?  Rahman'ın waadettiği bu. Meğer Gönderilenler  doğru söylemiş."

036.53-      Yalnızca bir Tek Çığlık. Sonra  Hepsi toplanıp Huzurumuza getirilirler.

036.54-      Bugün  Hiçbir şekilde kimseye zulmedilmez .Gördüğünüz Karşılık yaptığınızdan başkası değildir.

036.55-      Bugün Cennet/Bahçe Halkı  Sevinçli’dir, Mutlu’dur.

036.56-      Kendileri ve Eşler’i Gölgelikler’de Tahtlar’a yaslanırlar.

036.57-      Taptaze Meyveler  ve arzuladıkları Herşey Onlar’ındır.

036.58-      Onlar’a Esirgeyen Rabb'dan  bir Selam/barış sözü.

036.59-      "Ey Suçlular Bugün Sizler bir yana çekilin."(denilir)

 

               Dünyadaki Uyarıların Hatırlatılması ve Şimdiki Halleri

 

036.60-      "Ey Ademin Çocukları, Size Büyük bir And vermişdim: Şeytan'a kulluk etmeyin. O Sizin Apaçık bir Düşman’ınızdır.

036.61-      Bana kulluk edin, Doğru Yol bu’dur."

036.62-      O Sizin bir çok Kuşağınızı saptırdı. Hala aqletmiyor musunuz?

036.63-      İşte bu, Size waadedilmiş Cehennem’dir.

036.64-      Bugün İnkar’ınızın Karşılığı olarak oraya girin."

036.65-      Bugün Onlar’ın Ağızlarını damgalıyoruz. Kazandıklarını  Eller’i Bize söylemekte Ayaklar’ı da Şahidlik etmektedir.

036.66-      Eğer dileseydik Gözler’inin üzerine bastırıp Kör ederdik. Böylece yola dökülüp koşuşurlardı. Nasıl göreceklerdi ki ?

036.67-      Eğer dileseydik oldukları yerde  başka bir Kalıb’a sokardık. Ne ileri gidebilir ne de geri dönebilirlerdi.

036.68-      Uzun Ömür verdiğimizi Yaratılış’ta  tersine çeviriyoruz.  Hala aqletmeyecekler  mi?

 

V İslam'ın Melekutu: 69-83

 

               Kur'an'ın Savunulması

 

036.69-      Biz O'na Şiir öğretmedik, O'na yaraşmaz da. O (Wahy) ancak  bir Öğüt, Apaçık bir Okuma'dır.

036.70-     Diriler’in uyarılması ve İnkarcılar’a (azaba ilişkin) Söz’ün Haqq olması için.

 

               Yeryüzünde İnsana Sunulan Nimetler

 

036.71-      Eller’imizle kendilerine nice Hayvanlar yarattığımızı görmüyorlar mı? Böylece Onlar’ın Sahibi oluyorlar.

036.72-      Onlar’ı kendilerine boyun eğdirdik. Bir kısmı binekleridir; bir kısmını da yiyorlar.

036.73-      Onlar da  daha nice Yararlıklar ve İçecekler vardır. Hala şükretmeyecekler mi?

 

               Şirke Sapma ve Rasul'ün Hüzünlenmesi

 

036.74-      Yardım görmek umuduyla  Allah'tan başka İlahlar edindiler.

036.75-      Onlar kendilerine  bile Yardım edemezler. Oysa kendileri Onlar için hazırlanmış Askerler’dir.

036.76-      Öyleyse söyledikleri Seni hüzünlendirmesin. Biz Onlar’ın gizlediklerini de  açığa vurduklarını da biliyoruz.

 

               Yaratılışın Hatırlatılması, Dirilişin Mümkünlüğü, O'na Dönüş

 

036.77-      İnsan kendisini bir Damla Su’dan yarattığımızı görmez mi?  Sonra Apaçık bir Düşman kesiliyor.

036.78-      Yaratılış’ını unutarak Bize bir Örnek veriyor: "Çürümüşken bu Kemikler’i kim diriltecekmiş?" diyor.

036.79-      De ki: "İlk defa yaratan diriltecek. O Herşey’i nasıl yaratacağını bilir."

036.80-      Yeşil Ağaç’tan bir Ateş  (yaratan) dır. Ondan yakıyorsunuz.

036.81-      Gökler’i ve Yer’i yaratan , bir benzerini yaratamaz mı? Tartışmasız o Yaratan'dır, Bilen'dir.

036.82-      Bir şeyi Murad ettiği zaman  O’na yalnızca "ol " diye emreder, hemen       oluverir.

036.83-      Herşey’in Melekutu El’inde bulunan ne Yüce’dir, Siz de O'na döndürülüyorsunuz.

 

045.025/el-FURQAN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

“I            Kur'an Tüm İnsanlara Seslenir1-9

 

025.01-      Alemler’e Uyarıcı olsun diye Kul’una Furqan'ı  indiren ne  kadar Yüce’dir.

025.02-      Gökler’in ve Yer’in Mülkü O'nundur, Çocuk edinmedi. Mülk’ünde Ortağı yok, Herşey’i yaratıp, bir düzenledi, belli bir Ölçü taqdir etti.

025.03-      Hiçbir Şey’i yaratamayan,  üstelik Yaratılmış olan, kendilerine bile Zarar ya da Yarar sağlayamayan, öldüremeyen, yaşatamayan ve yeniden diriltemeyenleri İlahlar edindiler.

025.04-      İnkarcılar : "Bu, olsa olsa  Onun uydurduğu bir Masal’dır. O'nu uydurdu ve  bir  Topluluk da  O'na Yardım etti." diyorlar. Elbette Haqsızlık ve iftira ediyorlar.

025.05-      "Geçmiştekiler’in Uydurması, O'na bir başkası yazdırmış, Sabah Akşam kendisine okunuyor." diyorlar.

025.066-    De ki: "O'nu, Gökler’in ve Yer’in Gizlilikleri’ni Bilen indirdi. O,  Gafur'dur, Rahim'dir."

025.07-      Dediler ki:" Bu ne  biçim Elçiler, yemek yiyorlar,  Çarşılar’da dolaşıyorlar? O'nunla  birlikte Uyarıcı bir Melek de indirilsin."

025.08-      "Veya O'na bir Hazine bırakılsın veya yediği bir Bahçe’si olsun." Zulmedenler dedi ki: "Siz ancak Büyülenmiş bir Adam’a uyuyorsunuz."

025.09-      Senin için verdikleri Örnekler’e bir bak!  Nasıl saptılar. Artık bir  Çıkış Yolu bulamazlar.

 

II İlahi İhtarların Doğruluğu: 10-20

 

025.10-      Dilerse,  bunların daha Hayırlısı olarak içlerinden Irmaklar akan Bahçeler veren ve Senin için Köşkler vareden ne Yüce’dir.

025.11-      Hayır, onlar Saat'i yalanladılar, Biz Saat'i Yalanlayanlar’a Çılgın bir Yangın hazırladık.

025.12-      Uzak’tan gördüklerinde, O’nun Gazablı Öfkesini ve Uğultusunu işitirler.

025.13-      Eller’i Boyunlar’ına bağlı halde, Sıkışık bir yerine atıldıklarında, orada yokolmak isterler.

025.14-      Bugün yokolmak için bağırmayın, defalarca yokolmayı isteyeceksiniz.

025.15-      De ki: "Bu  mu  Hayırlı, yoksa Taqwa Sahipleri’ne waadedilen  bir Mükafat, bir Son Durak olan Ebedî Bahçe mi?

025.16-      "Ebedi Sakinler, orada istedikleri Herşey  onlar’ındır. Bu, Rabb'inin kesinleşecek bir Waad’idir."

 

025.17-      Onlar’ı ve Allah'tan başka tapındıklarını bir araya getirdiği ve "Şu Kullar’ıma Yol’u kim saptırdı, Siz mi  yoksa kendileri mi ?" dediği Gün,

025.18-      Derler ki: "Sen Yüce'sin, Sen’den başka başka Weliler edinmek Bize yakışmaz, Onlar’ı ve Atalar’ını Sen Meta verip yararlandırdın, böylece Hatırlatma’nı unuttular ve Yıkım’a uğrayan bir Qawim oldular."

025.19-      "İşte Sizin söylediklerinizi yalanladılar, Artık  geri çevirmeye veya Yardım’a gücünüz yetmez. Siz’den Zulmedenler’e, Ona Büyük bir Azab taddıracağız."

025.20-      Sen’den önce gönderdiğimiz Elçiler de,  Yemek yer ve Çarşılar’da gezerlerdi. Sizin bir kısmınızı diğerinizle deniyoruz. "Sabredecek misiniz", diye. Rabb'in Görmekte'dir.

 

III            Furkan Günü: 21-34

 

025.21-      Bize kavuşacaklarını sanmayanlar, dediler ki: "Bize Melekler indirilmeli ya da Rabb'imizi görmeli değil miydik?" Andolsun, Onlar Nefisler’ini büyüttüler ve Büyük bir Azgınlık’la başkaldırdılar.

025.22-      Melekler’i görecekleri Gün, Suçlular’a bir Müjde yoktur. Ve o Gün derler ki: "Yasaktır Yasak."

025.23-      Yapmakta oldukları Her İş’in önüne geçtik. Böylece Onu savurulmuş Toz Zerreleri kılıverdik.

025.24-      O Gün, Bahçe Ashabı'nın kalacakları Yer daha Hayırlı, dinlenecekleri Yer çok daha  Güzel’dir.

025.25-      Göğün Bulutlar’la parçalanacağı ve Melekler’in indirileceği Gün,

025.26-      İşte o Gün, Mülk Rahman'ındır. Küfredenler için Zorlu bir Gün’dür.

025.27-      O Gün, zulmeden, Ellerini ısırarak şöyle der:" Keşke,  Elçiler'le aynı Yol  da olsaydım."   

025.28-      "Yazıklar Bana, ne olurdu da Filan’ı da Dost edinmeseydim."

025.29-      "O  Bana geldi ve  Beni Zikir'den saptırdı. Şeytan'da İnsan’ı yapayalnız bırakandır"

025.30-      Ve Elçi dedi ki: "Rabb'im gerçekten Benim Qawm’im, bu Qur'an'ı Terkedilmiş olarak  bıraktılar.

025.31-      Biz, her Nebi'ye Suçlular’dan bir Düşman  çıkardık. Yolgösterici ve Yardımcı olarak Rabb'in yeter.

025.32-      Küfredenler dediler ki: "Qur'an  bir defada  indirilmeli değil miydi?" Biz O’nunla Gönlünü sağlamlaştırmak için ve belli bir Düzenle Tertil ettik .

025.33-      Sana getirdikleri Her  Örnek için Sana Haqq’ı ve en Güzel Açıklama Tarzı’nı getirmişizdir.

025.34-      O yüzükoyun Cehenneme doğru sürülecek olanlar, oldukca Kötü bir Yer’de, oldukca Sapık bir Yolda’dırlar.

 

IV           Önceki Uyarılar: 35-44

 

(-Harun'un Musa'ya Yardımcı Olması

   (Bak:   47/Meryem 51-53)

-Musa'ya Kitap Verilmesi

-Musa ve Harun'un Ayetleri Yalanlayan Kavme Gönderilmesi)

 

025.35-      Andolsun, Biz Musa'ya Kitab'ı verdik, Kardeş’i Harun'u Yardımcı yaptık.

025.36-      "Ayetler’imizi yalanlayan Qawm’e gidin." dedik, sonra Onlar’ı Kökünden darmadağın ettik.

 

               Nuh Kavminin Helakı

               (Bak:   25/Necm 53-55

                          37/Kaf 12-15

                          40/ Kamer 9-17

                          41/Sad 12-16

                          42/A'raf 59-64

 

025.37-      Nuh'un Qavmi de, Elçiler’i yalanladıklarında onları Deniz’de boğduk ve İnsanlar için bir Ayet yaptık. Zulmedenler’e Acıklı bir Azab hazırlamışızdır.

 

               Ad,Semud ve Ress Halkı'nın Helakı

Bak:

Ress Halkı  37/Kaf 12-15

Ad

10/Fecr              6-8

25/Necm            50

37/Kaf                12-15

40/Kamer          18-22

41/Sad               12-16

42/A'raf              65-72

Semud

10/Fecr              10-14

25/Necm            51

28/Şems            11-15

29/Buruc            17-20

40/Kamer          23-32

41/Sad               12-16

42/A'raf              73-79

 

025.38-      Ad'ı, Semud'u, Ress Ashabı’nı ve bunlar arasında birçok Kuşaklar’ı da.

025.39-      Biz Her birine Örnekler verdik ve Herbirini darmadağın ettik.

025.40-      Andolsun, üzerlerine Felaket Yağmuru yağdırılmış bulunan o Ülke’ye uğramışlardır. O'nu görmüyorlar mı? Hayır, onlar dirilmeyi ummuyorlardı.

 

025.41-      Seni gördükleri zaman, yalnızca Alay konusu ediniyorlar: "Allah'ın, Elçi  olarak baas ettiği bu mu?"

025.42-      "Eğer biz onlara karşı kararlılık göstermeseydik, neredeyse bizi İlahlar’ımızdan saptıracaktı " Azab’ı görecekleri zaman, kim Yol bakımından daha Sapık öğreneceklerdir.

025.43-      Kendini ve Tutkular’ını İlah edineni gördün mü? Şimdi ona karşı Sen mi Wekil olacaksın?

025.44-      Yoksa Sen, onların çoğunu işitir ya da aqleder sayıyorsun? Onlar, Hayvanlar gibidirler, hayır yol bakımından daha da Şaşkın.

 

V          Sunulan Nimetler: 45-60

 

025.45-      Rabb'ini görmedin mi, Gölge’yi nasıl uzattı? Eğer dileseydi onu Durgun kılardı. Sonra Biz güneşi ona bir delil kıldık.

025.46-      Sonra da onu tutup kendimize ağır ağır çekdik.

025.47-      O, Gece’yi sizin için bir Elbise, Uyku’yu bir Dinlenme, Gündüz’ü de yayılıp Çalışma ( vakti) kılandır.

025.48-      Rahmet’inin önünde Rüzgarlar’ı Müjdeciler olarak gönderendir. Gök’ten Tertemiz bir Yağmur indiriyoruz.

025.49-      Onunla Ölü bir Şehr’i canlandırmak ve yarattığımız Hayvanlar’dan ve İnsanlar’dan bir çoğunu sulamak için.

025.50-      Andolsun bunu, aralarında Öğüt yaparlar diye Çeşitli Biçimler’de açıkladık. Ama İnsanlar’ın çoğu Nankörlük edip ayak dirediler.

025.51-      Eğer dileseydik, Her Kasaba’ya  bir Uyarıcı gönderirdik.

025.52-      Öyleyse Kafirler’e itaat etme ve onlara karşı  Büyük bir Cehd’le çalış.

025.53-      İki Deniz’i salıp katan O'dur. Bu, Tatlı, Susuzluğu giderici, şu da Tuzlu ve Acı’dır. İkisinin arasında bir Engel ve Aşılamayan bir Sınır koydu.

025.54-      İnsan’ı bir Su’dan yaratıp onu Neseb ve Sihriyet içinde yaratan O'dur. Rabb'in Güçyetiren'dir.

025.55-      Allah'ı bırakıp kendilerine yarar da, zarar da sağlayamayacak şeylere kulluk etmektedirler. Kafir kendi Rabb'ine karşı (şeytana) Arkaçıkan'dır.

025.56-      Biz Seni yalnızca bir Müjdeci ve Uyarıcı olarak gönderdik.

025.57-      De ki: "Ben buna karşılık, Rabb'ine doğru bir yol tutmayı dilemeniz dışında sizden bir Karşılık istemiyorum."

025.58-      Sen, asla Ölmeyen ve Daima Diri Olan'a tewekkül et ve O'nu Hamd ile tesbih et. Kullar’ının Günahlar’ından O'nun Haberdar olması yeter.

025.59-      O, Gökler’i ve Yer’i ve ikisinin arasındakilerini Altı Gün’de yaratan ve sonra da Arş’a istiwa edendir. Rahman'dır. Bunu Haberdar olana sor.

025.60-      Onlara: "Rahman'a secde edin" denildiği zaman, "Rahman da neymiş? Biz Senin bize emrettiğine mi secde edecek mişiz?" derler ve bu  onların Nefret’ini artırır.

 

VI           Rahman'ın Kulları: 61-77

 

025.61-      Gök’te Burçlar kılan,  içinde bir Aydınlık ve Nurlu bir Ay vareden ne Yüce’dir.

025.62-      O, Gece ile Gündüz’ü birbiri ardınca getirir, öğüt almak isteyenler ya da şükretmek isteyenler için.

025.63-      O Rahman'ın Kulları, Arz’da alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendilerine muhatap oldukları zaman da "selam" derler.

025.64-      Onlar, Rabb'lerine secde ederek ve kıyama durarak gecelerler.,

025.65-      Onlar: "Rabb'imiz Cehennem Azab’ını bizden geri çevir, gerçek şu ki, onun Azab’ı ödenmesi kaçınılmaz bir Borç " derler.

025.66-      "Elbette o ne Kötü bir Karargah ve ne Kötü bir Konaklama Yeri’dir."

025.67-      Onlar, harcadıkları zaman, ne israf ederler, ne de kısarlar,  orta bir yol tutarlar.

025.68-      Allah ile beraber bir İlah'a dua etmezler. Allah'ın haram kıldığı Can’ı Haqsız yere öldürmezler ve Zina etmezler. Bunları yapan Ağır Ceza ile karşılaşır.

025.69-      Kıyamet Günü, Azab ona katlanır ve  aşağılanmış olarak içinde Temelli kalır.

025.70-      Ancak tewbe eden, İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunan başka. Onların Günahlar’ını Allah İyilikler’e çevirir. Allah Gafur'dur, Rahim'dir.

025.71-      Kim tewbe eder ve Salih Çalışmalar’da bulunursa, gerçekten o Tewbe’si qabul edilmiş olarak Allah'a döner.

025.72-      Ki onlar, Yalan Şahidlikte bulunmayanlar, Boş ve Yararsız Söz’le karşılaştıkları zaman Onurlu olarak geçenlerdir.

025.73-      Onlar, kendilerine Rabb'lerinin Ayetler’i hatırlatıldığı zaman, onun üstünde Sağır ve KIör olarak kapanmazlar.

025.74-      "Rabb'imiz, bize Eşler’imizden ve Soy’umuzdan Göz aydınlığı olacak armağan ver ve bizi Taqwa Sahipleri’ne Önder kıl," diyenlerdir.

025.75-      Sabretmelerine karşılık Odalar'la ödüllendirilirler ve  Esenlik Dileği ve Selam’la karşılanırlar.

025.76-      Orada Ebedî olarak Kalıcı’dırlar, ne Güzel bir Karargah , ne Güzel bir Konaklama Yeri.

025.77-      De ki: "Duanız olmasa, Rabb'im size değer vermezdi? Siz gerçekten yalanladınız, artık(son) kaçınılmaz oldu.

 

046.035/el-FATIR

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  İlahi Vadin Yerine Gelmesi :1-7

 

035.01-      Hamd Gökler’i ve Yer’i yaratan, ikişer üçer ve dörder Kanatlı Melekler’i Elçiler kılan Allah'a. Yaratma’da dilediğini artırır. Allah Herşey’e Güçyetiren'dir.

035.02-      Allah, İnsanlar’a Rahmet’ini açacak olsa  O’nu kısacak yoktur. Her neyi de kısarsa da O’ndan sonra salıverecek olan yok’tur. O Aziz'dir, Hakim'dir.

035.03-      Ey İnsanlar, Allah'ın üzerinizdeki Ni’met’ini anın, Gök’ten ve Yer’den Sizi rızıqlandıran Allah'dan başka bir Yaratıcı  var mı? O'ndan başka İlah yok’tur, öyleyse nasıl oluyor da çevriliyorsunuz ?     

035.04-      Eğer Seni yalanlıyorlarsa Sen’den önceki Elçiler  de yalanlandı. İşler Allah'a döndürülür.

035.05-      Ey İnsanlar, Allah'ın Waadi Haqq’tır. Öyleyse Dünya Hayatı aldatmasın ve Aldatıcılar da sizi Allah ile aldatmasın.

035.06-      Şeytan Düşman’ınızdır, öyleyse Siz de O’nu Düşman edinin. O kendi Bölüğünü ancak Çılgın Yangın'ın  Ashabı’ndan olmaya çağırır.

035.07-      O Küfrdedenler için Şiddetli bir Azab var. İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar’a ise bir Bağışlanma ve bir Ecir vardır.

 

II          Hak Galip Gelecek: 8-14

 

035.08-      Kötü olarak yaptıkları Kendisine çekici  kılınıp da O’nu Güzel gören mi? Artık  Allah dilediğini saptırır. Dilediğini de Hidayet’e eriştirir. Öyleyse Onlar’a  karşı Nefs’in Hasretler’e kapılmasın. Gerçekten Allah yaptıklarını Bilen'dir.

035.09-      Allah Rüzgarlar’ı gönderir, Onlar’la Bulut’u kaldırır, böylece O’nu Ölü bir Şehir’e sürükleriz. O’nunla Yer’i Ölüm’ünden sonra diriltiriz. İşte Dirilme de böyle’dir.

035.10-      Kim İzzet’i istiyorsa artık Bütün İzzet Allah'ındır. Güzel Söz O'na yükselir. Salih Çalışma da O’na yükseltilir. Kötülükler’i tasarlayanlar’a ise Şiddetli bir Azab var’dır. Onlar’ın Tasarılar’ı boşa çıkar.

035.11-      Allah Sizi Toprak’tan yarattı. Sonra bir Damla’dan, sonra da Sizi çift çift kıldı. O'nun Bilgisi olmadan hiçbir Dişi Gebe kalmaz ve doğurmaz da. Ömür sürene Ömür verilmesi ve O’nun Ömründen kısaltılması da mutlaka bir Yazı’yladır. Gerçekten bu  Allah'a göre Kolay’dır.

035.12-      İki Deniz  bir değildir. Şu oldukca Tatlı, Susuzluğu keser ve İçimi kolay, şu da Tuzlu ve Acı’dır. Ancak her birinden Taze et yersiniz. Ve takınmakta olduğunuz Süs Eşyaları’nı çıkarırsınız. O'nun Fadl’ından aramanız ve  şükretmeniz için Gemiler’in onda Sular’ı yararak akıp gittiğini görürsün.

035.13-      Gece’yi Gündüz’e bağlayıp katar, Gündüz’ü de Gece’ye katar. Güneş’i ve Ay’ı Emre amade kılmıştır. Her biri Adı konulmuş bir Süre’ye dek akıp gitmektedir. İşte bu Allah Sizin Rabb'inizdir. Mülk O'nundur. Ondan başka taptıklarınız ise bir  Çekirdekzarı’na bir Malik olamazlar.

035.14-      Eğer Onlar’ı çağırırsanız sizin Çağrı’nızı işitseler bile  Cevap vermezler. Qıyamet Günü'nde ise Sizin şirk koşmanızı tanımayacaktır. Haberi olan gibi Sana Haber vermez hiçkimse.

 

III            Yeni Bir Nesil

 

035.15-      Ey İnsanlar, Siz Allah'a Muhtaçsınız (Fuqara),  Allah ise Ganiy'dir.

035.16-      Dileyecek olsa Sizi giderir ve Yepyeni bir Qawim getirir.

035.17-      Bu Allah'a göre Güç değildir.

035.18-      Hiçbir Yüklü bir başka Yüklü’nün Yük’ünü yüklenmez. Eğer Yük’ü Ağır olan O’nu taşımaya çağırsa, bu O’nun Yakın’ı da olsa kendisine O’ndan hiçbir Şey yükletilmez. Sen yalnız Gayb ile Haşyet duyanlar’ı ve Salat’ı kılanlar’ı uyarabilirsin. Kim arınırsa  artık kendisi için arınmıştır. Sonunda Dönüş Allah'adır.

035.19-      Kör olan’la Gören bir değildir.

035.20-      Karınlıklar’la Aydınlık,

035.21-      Gölge ile Sıcaklık da.

035.22-      Diri olanlar’la Ölüler de bir değildir. Gerçekte Allah dilediğine işittirir Sen ise Qabirler’de olanlar’a işittirecek değilsin.

035.23-      Sen yalnızca bir Uyarıcı'sın.

035.24-      Biz Seni Haqq ile bir Müjdeci ve bir Uyarıcı olarak gönderdik. Uyarıcı gelmemiş olan hiç bir Ümmet yok’tur.

035.25-      Eğer Seni yalanlıyorlarsa Sen’den öncekiler de yalanlandı. Elçiler’i ise kendilerine apaçık olan Ayetler, Sahifeler ve Aydınlatıcı Kitap'lar getirmişlerdi.

035.26-      Sonra Ben de Küfredenler’i yakaladım. Bana küfretmeleri nasıl oldu?

 

IV           Mü'minlerin Mükafatı: 27-37

 

035.27-      Allah'ın Gök’ten Su indirdiğini görmedin mi? Böylece Biz O’nunla Renkler’i Değişik olan Meyveler çıkardık. Dağlar’dan da Beyaz Kırmızı Renkler’i Değişik ve Siyah Yollar.

035.28-      İnsanlar’dan, Debelenen canlılar’dan ve Hayvanlar’dan da Renkleri böyle değişik olanlar var’dır. Kullar’ı içinde ise Allah'tan ancak Bilenler Haşyet duyar. Allah Aziz'dir, Gafur'dur.

035.29-      Gerçekten Allah'ın Kitabı’nı tilawet edenler, Salat’ı kılanlar ve kendilerine Rızıq olarak verdiklerimizden gizli ve açık infaq edenler kesin olarak Zarar’a uğramayacak bir Ticaret’i umabilirler.

035.30-      Çünkü, Onlar’ın Ecirler’ini Noksansız olarak öder ve kendi Fadl’ından Onlar’a artırır. Elbette O Gafur'dur,  Şükrü Kabuleden'dir.

035.31-      Kendilerinden öncekini Doğrulayıcı olarak Sana Kitap'tan wahyettiğimiz gerçeğin ta kendisidir. Elbette Allah, Haberdar'dır, Gören'dir.

035.32-      Sonra Kitab'a Kullar’ımızdan seçtiklerimizi Mirascı kıldık. Artık Onlar’dan kimi kendi Nefs’ine zulmeder, kimi de Orta bir yol’dadır. Kimi de Allah'ın İzni’yle Hayırlar’da yarışır. İşte bu Büyük Fadl’ın kendisidir.

 

035.33-      Adn Bahçeleri. Oraya girerler. Orada Altın’dan Bilezikler’le ve İnciler’le süslenirler. Ve orada Elbiseler’i İpek’tir.

035.34-      Derler ki: "Biz’den Hüzn’ü gideren Allah'a hamdolsun. Elbette Rabb'imiz, gerçekten Gafur'dur, Şekur'dur.

035.35-      Ki O, Bizi kendi Fadl’ından, kalınacak bir Yurd’a yerleştirdi. Burada Bize bir Yorgunluk , bir Bıkkınlık dokunmaz."

035.36-      Küfredenler’e gelince, Onlar için de Cehennem Ateşi vardır. Onlar için ne Qarar verilir ki, ölsünler, ne de kendilerinin Azab’ı hafifletilsin. İşte Biz, Her Nankörleri böyle cezalandırırız.

035.37-      İçinde Çığlık atarlar: "Rabb'imiz, Bizi çıkar, yaptıklarımızdan başka Salih bir Çalışma’da bulunalım." Size orada Öğüt alabilecek olanın Öğüt alabileceği kadar Ömür vermedik mi?" (denir)." Size Uyarıcı'da gelmişti. Öyleyse tadın, artık Zalimler için bir Yardımcı yok’tur."

 

V          Muhalifler Yokolacaklar: 38-45

 

035.38-      Elbette Allah, Gökler’in ve Yer’in Gayb’ını Bilen'dir. Gerçek şu ki O, Sineler’in özündekini  Bilen'dir.

035.39-      Arz’da Sizi Halifeler kılan O'dur. Öyleyse kim küfrederse, artık Küfr’ü kendi aleyhinedir. Rabb'leri katında Kafirler’e kendi Küfürler’i Gazab’tan başkasını arttırmaz

035.40-      De ki: "Siz, Allah'ın dışında çağırdığınız Ortaklar’ınızı gördünüz mü? Bana Haber verin, Yer’de neyi yaratmışlardır? Ya da Onlar’ın Gökler’de bir Ortaklığı mı var? Yoksa Biz Onlar’a bir Kitap vermişiz de Onlar bundan Apaçık bir Belge üzerinde midirler? Hayır, zulmetmekte olanlar, birbirlerine aldatmada başkasını waadetmiyorlar.

035.41-      Elbette Allah, Gökler’i ve Yer’i Zewal bulurlar diye tutmaktadır. Andolsun, eğer Onlar Zewal bulacak olsa, kendisinden sonra artık Onlar’ı kimse tutamaz. Elbette O, Halim'dir, Gafur'dur.

035.42-      Yeminler’inin olanca Güçleriyle bir Uyarıcı gelecek olsa, Ümmetler’in herhangi birinden kesinlikle daha Doğru yol’da olacaklarına dair, Allah'a ant içtiler. Ancak Onlar’a Uyarıcı geldiğinde, Nefretler’inden başkasını artırmadı.

035.43-      Yeryüzü’nde büyüklenerek ve Kötülüğü tasarlayarak. Oysa Hileli Düzen, kendi Sahib’inden başkasını kuşatmaz. Artık Onlar Öncekilerin Sünnet’inden başkasını mı gözlemektedirler? Sen, Allah'ın Sünneti’nde kesinlikle bir Değişiklik bulamazsın , Allah'ın Sünneti’nde kesinlikle bir Dönüşüm de bulamazsın.

035.44-      Arz’da gezip dolaşmıyorlar mı? Böylelikle kendilerinden Öncekiler’in nasıl bir Son’a uğradıklarını görsünler, üstelik Onlar, Quwwet bakımından Onlar’dan daha Şiddetli’ydiler. Gökler de de Yer’de de Allah'ı Aciz bırakacak hiçbir Şey yok’tur. Elbette O, Bilen'dir, Güçyetiren'dir.

035.45-      Eğer Allah, kazanmakta oldukları dolayısıyla İnsanlar’ı yakalayacak olsaydı, Yer sırtı’nda Hiçbir Canlı’yı bırakmazdı. Ancak Onlar’ı Belli bir Süre’ye kadar ertelemektedir. Eceller’i geldiği zaman, artık Allah  Kullar’ını Gören'dir.

 

047.019/MERYEM

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Zekeriyya ve Yahya :1-14

 

019.01-      Kef Ha Ya Ayın Sad

019.02-      (Bu anlatılanlar) Rabb'inin, Kulu Zekeriya'ya (olan) Rahmet’ini Anması.

019.03-      Hani O, Rabb'ine içinden yalvarmıştı:

019.04-      "Rabb'im, Kemikler’im gevşedi , Yaşımı başımı aldım, ama Sana ettiğim Dualar Karşılıksız da kalmadı."

019.05-      "Arkamdan gelecek Warisler’im Ad’ına korkuyorum, sonra (biliyorsun) Eş’im de  Kısır’dır. Katından Bana bir Yardımcı/Weli armağan etsen."

019.06-      "Bana  da,  Ya’qup Soyu’na da Mirascı olur. Rabb'im, O'nu Razı oldukların’dan kılsan."

 

019.07-      "Ey Zekeriya, Sana, Yahya Ad’ında  bir Oğul müjdeliyoruz. Daha önce Kimse bu Ad’ı taşımadı."

019.08-      (Zekeriya şöyle) Dedi: "Rabb'im, Eş’im kısırken, nasıl Oğlum olacak? Ben de çok Yaşlı’yım."

019.09-      (Melek):"Öyle ama" dedi. Rabb'in: "Bu Benim için Kolay’dır,  bir hiçken Seni yaratmıştım." dedi.

019.10-      "Rabb'im, Bana bir İşaret ver." dedi (Zekeriya). Dedi : "Senin Alamet’in, Sapasağlam iken, Üç (gün üç) Gece İnsanlar’la konuşamamandır."

019.11-      Mihrab’den Qawm’inin karşısına çıkıp Onlar’a İşaret etti: "Sabah Akşam tesbih edin." (diye).

019.12-      "Ey Yahya, Kitab'( Tevrat)a Sıkı sarıl." (dedik). Çocukken O'na  Hikmet verdik.

019.13-      Katımızdan bir Yumuşaklık/Rikkat ve Temizlik. O, Kulluk’ta Titiz’di.

019.14-      Ana-baba’sına Saygılı’ydı, Başkaldıran bir Zorba değildi.

019.15-      O'na Selam olsun, doğduğu Gün, öldüğü Gün ve Diri olarak Ba's edileceği Gün.

 

II          Meryem ve İsa :15-40

 

019.16-      Kitap'da Meryem'i de zikret. Hani O, Aile’sinden ayrılıp Doğu’da bir Yer’e çekilmişti.

019.17-      Sonra Onlar’dan perdelendi. Böylece O'na Ruh'umuzu gönderdik. Normal Beşer Kalıbında göründü.

019.18-      "Ben, Sen’den Rahman'a sığınırım. Eğer Taqwa Sahibi’ysen" dedi (Meryem).

019.19-      "Ben, Sana Tertemiz bir Oğlan armağan etmek için Rabb'imin bir Elçi'yim." dedi (Ruh).

019.20-      O: "Nasıl Oğlum olabilir? Bana hiçbir Beşer dokunmadı , Ben Utanmaz biri değilim" dedi.

019.21-      "Böyle." dedi, (Elçi). "Rabb'in, dedi ki: Bu Benim için Kolay’dır. O'nu İnsanlar’a bir Ayet kılacağız ve Biz’den bir Rahmet." İş kesinleşti.

019.22-      Gebe kaldı, sonra O'nunla Issız bir Yer’e çekildi.

019.23-      Doğum Sancısı O’nu bir Hurma Dalı’na sürükledi: "Keşke daha önce  ölseydim, Hafızalar’dan silinseydim." diyordu.

019.24-      Altından O'na seslenildi: "Hüzne kapılma, Rabb'in Aşağıda bir Çağlayan hazırladı."

019.25-      "Hurma Dalı’nı kendine  doğru salla, üzerine Taze Hurma dökülecek."

019.26-      "Artık, ye, iç, Gözün aydın olsun. Eğer bir Beşer görürsen, de ki: "Ben Rahman'a Oruç adadım, Bugün Hiçbir İnsan’la konuşmayacağım."

019.27-      O'nu taşıyarak Qawm’ine geldi. Dediler ki: "Ey Meryem,  gerçekten  Sen’den beklenmeyen bir Şey yaptın."

019.28-      "Ey Harun'un Kızkardeşi (O'nun soyundan olan), Senin Baban Kötü bir Kişi değildi ve Annen de Utanmaz değildi."

019.29-      O'nu işaret etti. Dediler ki: " Beşik’teki  Çocuk’la nasıl konuşabiliriz?"

019.30-      (Çocuk) Dedi: "Ben Allah'ın Kulu’yum. Bana Kitab'ı verdi ve Beni Nebi kıldı."

019.31-      "Nerede olursam Beni Kutlu kıldı ve Hayat’tayken Bana Namaz’ı ve Zekat’ı wasiyet etti."

019.32-      "Annem’e itaati de. Ve Beni Mutsuz bir Zorba kılmadı."

019.33-      "Selam üzerimedir, doğduğum Gün, öleceğim Gün, ve Ba's edileceğim  Gün de."

 

019.34-      İşte Meryemoğlu İsa,  Konusunda Kuşku’ya düştükleri "Gerçek Söz."

019.35-      Allah'ın Çocuk edinmesi olacak Şey değildir. O Yüce’dir. Bir İş’in olmasına karar verirse, O’na: "Ol" der, o da oluverir.

019.36-      "Gerçekten Allah Benim de Rabb'im, Sizin de Rabb'inizdir. Öyleyse O'na Kulluk edin. Dosdoğru Yol budur."

 

019.37-      Aralarındaki bir çok Mezhep Ayrılığa düştü. Artık Büyük  Gün’de göreceklerinden dolayı, Way Küfredenler’e.

019.38-      Bize gelecekleri Gün, neler işitecekler, neler göreceklerdir. Bugün o Zalimler açık bir Sapıklık’dadırlar.

019.39-      İş Hükm’e bağlanacağı, Kahır dolu Pişmanlık Günü’yle Onlar’ı uyar. Onlar bir Gaflet içindedirler, inanmıyorlar.

019.40-      Arzı ve üzerindekilere Waris olacak Biz’iz ve Onlar Bize döndürülecekler.

 

III            İbrahim Babası'yla : 41-50

 

019.41-      Kitap'ta İbrahim'i de hatırlat. Gerçekten O, Doğru’yu söyleyen bir Nebi'ydi.

019.42-      Hani Baba’sına demişti ki: "Babacığım, işitmeyen, görmeyen ve Seni herhangi bir Şey’den Özgür kılmayan Şeyler’e niye tapınırsın?"

019.43-      "Babacığım, Sana gelmeyen bir İlim Bana geldi . Bana tabi ol, Seni Düz yol’a çıkarayım."

019.44-      "Babacığım, Şeytan’a kulluk etme, kuşkusuz Şeytan, Rahman'a başkaldıran’dır.

019.45-      "Babacığım, gerçekten Sana Rahman tarafından bir Azab’ın dokunmasından korkuyorum, o zaman Şeytan’ın Welisi olursun."

019.46-      (Babası şöyle) Dedi: "İbrahim, Benim İlahlar’ımdan yüz mü çeviriyorsun? Buna son vermezsen, seni taşlarım, çek git, Uzun bir Süre de Ben’den Uzak dur."

019.47-      "Selam Sana, senin için Rabb'imden Bağışlanma dileyeceğim , çünkü, O, Bana pek Lutufkar’dır." (dedi İbrahim)

019.48-      "Siz’den ve Allah'tan başka taptıklarınızdan i'tizal ediyorum ve Rabb'ime dua ediyorum. Rabb'ime dua ederek Mutsuz olmayacağımı umarım."

019.49-      Onlar’dan ve Allah'tan başka taptıklarından i'tizal edince O'na İshaq'ı ve Ya’qub'u Armağan ettik ve herbirini Nebiler kıldık.

019.50-      Onlar’a Rahmet’imizden Armağan bağışladık ve Onlar için Yüce bir Sıdq Dili verdik.

 

IV           Diğer Peygamberler : 51-65

 

               Musa'nın Tur'da Vahy Alışı


0
19.51-     Kitap'ta Musa'yı da zikret. Çünkü O, İhlas’a erdirilmiş, Elçi bir Nebi'ydi.

019.52-      O'na, Tur'un Sağı’ndan seslendik ve O'nu Gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık.

 

               Harun'un Yardımcı Yapılması

               (Bak:   Furkan 35)

 

019.53-      O'na Rahmet’imizden Kardeşi Harun'u da bir Nebi olarak armağan ettik.

 

               İsmail'in Tebliği

 

019.54-      Kitap'ta İsmail'i de zikret. Çünkü o, Waad’inde Doğru’ydu ve Elçi bir Nebi'ydi.

019.55-      Halkına, Salat’ı ve Zekat’ı emrediyordu ve O, Rabb'i katında kendisinden Razı olunan’dı.

 

               İdris Yüce Makamda

 

019.56-      Kitap'ta İdris'i de zikret. Çünkü O, Doğru olan bir Nebi'ydi.

019.57-      Biz O'nu yüce olan bir Maqam’a ref'ettik.

 

               Adem, Nuh, İbrahim, İsrail Soyu

 

019.58-      İşte bunlar, kendilerine Allah'ın Ni’met verdiği Nebiler'dendir, Adem'in Soyu’ndan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımız’dan, İbrahim ve İsrail'in Soyu’ndan, Doğru Yol’a eriştirdiklerimizden ve Seçtiklerimiz’dendir. Onlara Rahman'ın Ayetler’i okunduğunda ağlayarak secde’ye kapanırlar.

 

               Adn Bahçeleri

 

019.59-      Sonra Onlar’ın arkasından öyle Kuşaklar türedi ki, Salat’ı kaybettiler ve Şehvetler’ine daldılar.  Bunlar Azgınlıklar’ının Ceza’sıyla karşılaşacaklar.

019.60-      Ancak Tewbe eden, İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar dışında. Bunlar Cennet'e girecekler ve Hiçbir şekilde zulmedilmeyeceklerdir.

019.61-      Adn Bahçeler'i ki, Rahman kendi Kullar’ına Gayb’dan waadetmişti. Elbette O'nun Wadi yerine gelecektir.

019.62-      O’nda Boş’a harcanmış bir Söz işitmezler, yalnızca Selam. Sabah Akşam Onlar’ın Rızıqlar’ı ordadır.

019.63-      O Bahçe ki , Biz Kullar’ımızdan Taqwa Sahipleri’ni O’na Waris kılacağız.

019.64-      Biz, ancak Rabb'inin Emri’yle ineriz. Önünüzde, ardımızda ve bunlar arasında olan Herşey O'nundur. Rabb'in kesinlikle Unutkan değildir.

019.65-      Gökler’in, Yer’in ve her ikisi arasındakilerin Rabb'idir. Şu halde O'na ibadet et ve O'na İbadet’te Kararlı ol. Hiç O'nun Adaş’ını biliyor musun?

 

V          İnkarcı İçin Cehennem : 66-83

 

019.66-      İnsan diyor ki:"Ben öldükten sonra mı, gerçekten Diri olarak çıkarılacağım?

019.67-      Daha önce, o, Hiçbir Şey değilken,  Bizim O’nu yarattığımızı İnsan hiç düşünmüyor mu?

019.68-      Andolsun Rabb'ine, Biz Onlar’ı da, Şeytanlar’ı da elbette haşredeceğiz, sonra Onlar’ı Cehennem'in Çevresi’nde Diz üstü çökmüş hale getireceğiz.

019.69-      Sonra, her  Gurup’tan Rahman'a karşı Azgınlık etmede en Şiddetli olanlar’ı ayıracağız.   

019.70-      Biz O’na girmeye kimlerin daha Uygun olduğunu  biliyoruz.

019.71-      Siz (kafirler) den O’na girmeyecek Kimse yoktur. Bu, Rabb'inin aldığı bir Karar’dır.

019.72-      Sonra Taqwa Sahipleri’ni kurtarırız ve Zulm’e Sapanlar’ı Diz üstü çökmüş halde bırakırız.

019.73-      Onlar’a Apaçık Ayetler’imiz okunduğunda, İnkarcılar İnananlar’a derlerdi ki: "İki Bölük’ten hangisi,  daha iyi Mevki de ,  daha Güzel bir Topluluk’tur?"

019.74-      Onlar’dan önce nice Kuşaklar’ı yıkıma uğrattık, Onlar Mal  ve, Gösterişce daha İleri’ydiler.

019.75-      De ki:"Kim Sapıklık içindeyse, Rahman O’na süre tanır. Kendilerine waadedilen’i ,Azab’ı veya Saat’i gördükleri zaman artık kimin Yer’i daha Kötü, kimin Güc’ü daha Zayıf’mış öğreneceklerdir.

019.76-      Allah, Hidayet’i bulanlara Hidayet’i arttırır. Sürekli olan Salih Davranışlar, Rabb'inin katında Sevapca daha Hayırlı, varılacak Sonuç bakımından da daha Hayırlı’dır.

019.77-      Ayetler’imize küfredip, "Bana elbette Mal ve Çocuklar verilecektir" diyeni gördün mü?

019.78-      O, Gayb’a Tanık  mı oldu, yoksa Rahman'ın katında bir Ahid mi aldı?

019.79-      Asla, demekte olduğunu yazacağız ve O’nun için Azab’ta da  Uzun Süre tanıyacağız.

019.80-      O’nun söylediklerine de Mirascı olacağız,  Bize Tek başına gelecektir.

019.81-      Kendilerine İzzet sağlasınlar diye, Allah'tan başka İlahlar edindiler.

019.82-      Hayır, Onlar’ın Tapınışlar’ını İnkar edecekler ve Onlar’a karşı Çelişki’ye düşeceklerdir.

019.83-      Görmedin mi, Biz gerçekten Küfredenler’in üzerine (Şeytanları) gönderdik, Onlar’ı Tahrik ediyorlardı.

 

VI           Allah'a Oğul isnad etmek :84-99

 

019.84-      Onlar’a karşı Acele davranma, Onlar için Süreler saymaktayız.

019.85-      Taqwa Sahipleri’ni Rahman'ın Huzuru’nda toplayacağımız Gün,

019.86-      Suçlular'ı da susamışlar olarak Cehennem'e sürükleyeceğiz.

019.87-      Şefaat’e Malik olmayacaklardır, meğer ki Rahman'ın Katında Ahid’i olsun.

019.88-      "Rahman Çocuk edinmiştir" dediler.

019.89-      Andolsun, Çirkin bir Şey  getirdiniz.

019.90-      Bundan dolayı, Gökler Paramparça olacak, Yer çatlayacak ve Dağlar yıkılıp göçecekti.

019.91-      Rahman Adına Çocuk öne sürdüklerinden.

019.92-      Rahman'a Çocuk edinmek yaraşmaz.

019.93-      Gökler’de ve Yer’de olanlar’ın tümü, Rahman'a yalnızca Kul olarak geleceklerdir.

019.94-      Andolsun, Onlar’ın Tümü’nü kuşatmış ve Onlar’ın Sayıları’nı belirlemiştir.

019.95-      Qıyamet Günü Onlar’ın hepsi Tek başlarına geleceklerdir.

019.96-      İnananlar ve Salih Çalışmalar’da bulunanlara ise, Rahman  bir Sevgi sunacaktır.

019.97-      Biz bu ( gerçeği )Senin Dil’inde kolaylaştırdık, Taqwa Sahipleri’ne Müjde vermen ve direnen bir Qawmi İnzar etmen için.

019.98-      Biz, Onlar’dan önce nice Kuşaklar’ı yıkıma uğrattık. Onlar’dan  birini algılıyor ya da Fısıltılar’ını duyuyor musun?

                                     

048.020/TAHA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                         

I  Musa: 1-24

 

020.01-      Ta Ha

020.02-      Biz Sana bu Qur'an'ı güçlük çekmen için indirmedik.

020.03-      Haşyet duyanlar’a ancak bir Öğüt.

020.04-      Yer’i ve Yüksek Gökler’i Yaratan tarafından bir İndirme’dir.

020.05-      Rahman Arş’a istiva etti.

020.06-      Gökler’de, Yer’de, bu ikisinin arasında ve Nemli-Toprağın altında olanlar’ın tümü O'nundur.

020.07-      Söz’ü açığa vursan da (birdir). Çünkü  O, elbette Gizli’yi de Gizli’nin Gizlisi’ni de bilmektedir.

020.08-      Allah, O'ndan başka İlah yok. En Güzel İsimler O'nundur.

 

               Musa Mukaddes Tuva'da

 

020.09-   Sana Musa'nın Haber’i geldi mi?

020.10-      Hani bir Ateş görmüştü de Aile’sine şöyle demişti: "Durun, kesinlikle Ben bir Ateş gördüm, umulur ki Size O’ndan bir Kor getiririm ya da Ateş’in yanında bir Yolgösteri’ci bulurum.'

020.11-      Nitekim O’na gidince, kendisine seslenildi: "Ey Musa!"

020.12-      "Gerçekten Ben, Ben Senin Rabb'inim. Ayakkabılar’ını çıkar. Çünkü Sen, Kutsal Wadi olan Tuva' dasın."

020.13-      "Ben Seni seçtim, Artık wahyolunan’ı dinle."

020.14-      "Gerçekten Ben, Ben Allah'ım. Ben'den başka İlah yoktur, şu halde Bana abdol ve Beni zikretmek için Salat kıl."

020.15-      "Elbette, Saat yaklaşarak gelmektedir. Herkesin harcadığı Çaba’nın Karşılığını alması için, O’nu neredeyse açıklıyorum."

020.16-      "Öyleyse, O’na inanmayıp kendi Hewasına uyan, sakın Seni O’ndan alıkoymasın, sonra Yıkıma uğrarsın."

020.17-      "Sağel’indeki nedir ey Musa?"

020.18-      Dedi ki: "O, Benim Asa’mdır, O’na dayanmakta, onunla Dawarlarım için Ağaçlar’dan Yaprak düşürmekteyim, onda Benim için daha başka Yararlar da var."

020.19-      Dedi ki: "Onu at, ey Musa!"

020.20-      Böylece, O da onu attı, O hemen Debelenen bir Yılan (oldu).

020.21-      Dedi ki: "O’nu al ve korkma ,Biz O’nu İlk Durumu’na çevriceğiz."

020.22-      "El’ini de Koltuğuna sok,  bir Başka Ayet olarak O, Hastalık olmadan ve Bembeyaz bir durumda çıkıversin."

020.23-      "Öyle ki Sana Büyük Ayetler’imizden göstermiş olalım."

020.24-      "Fir'awn'a git, çünkü O taşkınlaşmaktadır."

  

II          Musa ve Fir'avn :25-54

 

020.25-      Dedi ki: "Rabb'im, Benim Göğsümü aç."

020.26-      "Bana İş’imi kolaylaştır."

020.27-      "Dil’imden Düğüm’ü çöz."

020.28-      "Ki söyleyeceklerimi kavrasınlar."

020.29-      "Aile’mden Bana bir Yardımcı kıl."

020.30-      "Kardeşim Harun'u"

020.31-      "O'nunla arkamı kuvvetlendir."

020.32-      "O’nu İş’imde ortak kıl."

020.33-      "Böylece Seni çok tesbih edelim."

020.34-      "Ve Seni çok zikredelim."

020.35-      "Elbette Sen, Bizi görmektesin."

020.36-      Dedi ki: "Ey Musa istediğin Sana verildi."

 

020.37-      "Andolsun, Biz sana bir defa daha lutfetmiştik."

020.38-      "Hani, Anne’ne wahyolunan Şey’i wahyetmiştik."

020.39-      "Onu Sandığın içine koy, O’nu Su’ya bırak, böylece Su O’nu Sahil’e bıraksın, O’nu Benim de Düşman’ım, O’nun da Düşman’ı olan biri alacaktır. Gözümün önünde yetiştirilmen için, kendimden Sana bir Sevgi yönelttim."

020.40-      "Hani Kızkardeş’in gezinip: "Onu üstlenecek birini Size Haber vereyim mi?" demekteydi. Böylece Seni Anne’ne geri çevirmiş olduk ki, Gözün aydın olsun ve Hüzn’e kapılmasın. Sen bir İnsan öldürmüştün de, Biz Seni Tasa’dan kurtarmış ve Seni Deneme’den geçirmiştik. Medyen Halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir Qader üzerine geldin ey Musa!"

020.41-      "Seni kendim için seçtim"

 

020.42-      "Sen ve Kardeşin Ayetler’imle gidin ve Beni zikretmekte Gevşek davranmayın."

020.43-      "İkiniz Fir'awn'a gidin, çünkü o taşkınlaşmaktadır."

020.44-      "Ona Yumuşak Söz söyleyin, umulur ki tezekkür eder ve haşyet duyar."

020.45-      "Dediler ki: "Rabb'imiz, Biz gerçekten, O’nun Biz’e karşı, taşkınlık etmesinden ya da Azgın davranmasından korkmaktayız."

020.46-      Dedi ki: "Korkmayın, çünkü Ben Sizin’le birlikteyim, işitmekteyim ve görmekteyim."

020.47-      "Haydi O’na gidin ve deyin ki: "Biz Senin Rabb'inin Elçileri’yiz. İsrailoğulları’nı Bizimle birlikte gönder ve Onlar’a Azab verme. Sana Rabb'inden bir Ayet’le geldik. Selam, Hidayet’e tabi olanlar’ın üzerine olsun."

020.48-      "Gerçekten Bize wahyolundu ki: -Doğrusu Azab, Yalanlayan ve yüz çevirenler’in üstünedir.-"

020.49-      Dedi ki " Sizin Rabb'iniz kim ey Musa?"

020.50-      Dedi ki: "Bizim Rabb'imiz, her şeye Yaratılışını veren, sonra Doğruyol’unu gösterendir."

020.51-      Dedi ki: "İlk Çağlar’daki Kuşaklar’ın Durumu nedir öyleyse?"

020.52-      Dedi ki: "Bunun bilgisi Rabb'imin katında bir Kitap'tadır. Benim Rabb'im şaşırmaz ve unutmaz."

 

020.53-      "Ki, Arz’ı Sizin için bir Beşik kıldı, O’nda Sizin için Yollar döşedi ve Gök’ten Su indirdi. Böylelikle bununla Her Tür Bitki’den Çiftler çıkardık.

020.54-      "Yiyin ve Hayvanlar’ınızı otlatın. Şüphesiz bunda Sağduyu Sahipleri için elbette Ayetler var’dır.

020.55-      Sizi O’ndan yarattık, Sizi Ona geri vereceğiz ve Sizi bir kere daha O’ndan çıkacağız.

020.56-      Andolsun, Biz O’na Ayetler’imizin Tümü’nü gösterdik. Fakat o yalanladı ve ayak diretti.

 

III            Musa ve Büyücüler :55-76

 

020.57-      Dedi ki: "Ey Musa, Sen Bizi Sihr’inle Yurd’umuzdan çıkarmaya mı geldin?"

020.58-      "Madem öyle, Biz de Sana buna benzer bir Sihir’le geleceğiz, şimdi Sen, bir Buluşma Yer ve Zamanı belirle, Bizim de, Senin de Ona karşı olamayacağımız Açık Geniş bir Yer olsun." dedi.

020.59-      Dedi ki: "Buluşma Zamanımız Bayram Günü ve İnsanlar’ın Toplanacağı Kuşluk vakti."

020.60-      Böylece Fir'awn arkasını dönüp gitti. Hileli Düzen’ini bir araya getirdi. Sonra geldi.

020.61-      Musa Onlar’a dedi ki: "Size Yazıklar olsun, Allah'a karşı Yalan uydurmayın. Sonra bir Azab ile Kök’ünüzü kurutur. Yalan düzen gerçekten yokolup gitmiştir."

020.62-      Bunun üzerine kendi aralarında Durumlar’ını tartışmaya başladılar ve Gizli Konuşmalar’a geçtiler.

020.63-      Dediler ki: "Bunlar, her halde iki Sihirbaz’dır, Sizi Sihirler’iyle Yurd’unuzdan çıkarmak ve Örnek olarak tutturduğunuz Yol’unuzu yok etmek istemektedirler."

020.64-      "Bundan dolayı Tuzaklar’ınızı bir araya getirin. Sonra Bölükler halinde gelin, Bugün Üstünlük sağlayan, gerçekten Kurtuluş’u bulmuştur."

020.65-      "Ey Musa" dediler. "Ya Sen at veya Önce atanlar Bizler olalım."

020.66-      Dedi ki: "Hayır Sizler atın." Sonra hemen ne görsün, Sihirler’inden dolayı, Onlar’ın İpler’i ve Asalar’ı kendisine gerçekten debeleniyormuş haliyle göründü.

020.67-      Musa, bu yüzden kendi içinde bir tür Korku duymaya başladı.

020.68-      "Korkma" dedik. "Elobette Sen Üstün olacaksın."

020.69-      "Sağel’indekini atıver, Onlar’ın yaptıklarını yutacaktır, çünkü Onlar’ın yaptıkları yalnızca bir Büyücü Hilesi’dir. Büyücü ise nereye varsa kurtulamaz."

020.70-      Bunun üzerine Büyücüler, Secde’ye kapandılar: "Harun'un ve Musa'nın Rabbi'ne İman ettik" dediler.

020.71-      Dedi ki: "Ben Size İzin vermeden önce O'a inandınız, öyle mi? Kuşkuşuz O Size Büyü’yü öğreten Büyüğünüzdür. O halde Ben de Sizin Eller’inizi ve Ayaklar’ınızı Çapraz olarak keseceğim ve Sizi Hurma Dalları’nda sallandıracağım. Siz de elbette, hangimizin Azab’ı daha Şiddetliymiş ve daha Sürekliymiş öğrenmiş olacaksınız."

020.72-      Dediler ki: "Bize gelen Apaçık Deliller’e ve Bizi Yaratan’a Seni Asla tercih etmeyeceğiz. Neyle Hükm’ünü yürütebileceksen, durmaksızın Hükm’ünü yürüt, Sen, yalnızca bu Dünya Hayatı’nda Hükm’ünü yürütebilirsin."

020.73-      "Gerçekten Biz Rabb'imize iman ettik, Günahlar’ımızı ve Sihir dolayısıyla Bizi kendisine karşı zorladığından bağışlasın. Allah, daha Hayırlı’dır ve daha Sürekli’dir."

020.74-      "Gerçek şu ki kim Rabb'ine Suçlu olarak gelirse, elbette Onun için Cehennem vardır. Onun içinde ise, ne ölebilir, ne de dirilebilir."

020.75-      "Kim de O'na inanıp Salih Çalışmalar’da bulunarak O'na gelirse, işte Onlar, Onlar için de Yüksek Dereceler vardır."

020.76-      "İçlerinde Ebedi kalacakları, içlerinden Irmaklar akan Adn Bahçeleri de. Ve işte bu Arınmış olan’ın Karşılığıdır."

 

IV           Musa ile kavmi :77-89

 

020.77-      Andolsun, Biz Musa'ya wahyetmiştik: Kullar’ımı Geceleyin Yürüyüş’e geçir, Onlar’a Deniz’de Kuru bir Yol aç, yetişilmekten korkmadan ve Endişe’ye kapılmadan."

020.78-      Fir'awn ise Ordular’ıyla peşlerine döküldü. Sular’dan Onlar’ı kaplayan kapladı.

020.79-      Fir'awn, kendi Qawm’ini saptırdı ve Onlar’ı Doğruya yöneltmedi.

020.80-      Ey İsrailoğulları, andolsun,Sizi Düşmanlar’ınızdan kurtardık, Tur'un Sağ yanında Sizin’le waidleştik ve üzerinize Qudret Helvası’yla Bıldırcın indirdik.

020.81-      Size Rızıq olarak verdiklerimizden Temiz olanları’ndan yiyin, bu  konuda Azgınlık yapmayın, yoksa Gazab’ım üzerinize kaçınılmaz olarak iner. Benim Gazab’ım kimin üzerine inerse, elbette o, Tepetaklak düşmüştür.

020.82-      Gerçekten Ben, Tewbe eden, İnanan, Salih Çalışmalar’da bulunup da sonra Doğruyol’a erişen kimseyi elbette bağışlayacağım.

020.83-      "Seni Qawm’inden çarçabuk ayrılmaya iten nedir ey Musa?"

020.84-      Dedi ki: "Onlar arkamda, İzim üzerindedirler, Hoşnut kalman için, Sana gelmekte Acele ettim Rabb'im."

020.85-      Dedi ki: "Biz Sen’den sonra Qawm’ini Deneme’den geçirdik. Samirî Onlar’ı saptırdı."

020.86-      Bunun üzerine Musa, Qawm’ine oldukca Kızgın, Üzgün olarak döndü.  Dedi ki: "Ey Qawmim, Rabb'iniz Size Güzel bir Waid’te bulunmadı mı? Size Söz pek Uzun mu geldi? Yoksa Rabb'inizden üzerinize kaçınılmaz bir Gazab’ın inmesini mi istediniz de Bana verdiğiniz Söz’den caydınız?"

020.87-      Dediler ki: "Biz Sana verdiğimiz Söz’den kendiliğimizden dönmedik ,ancak o Qawm’in Süs Eşyaları’ndan bir takım Yükler yüklenmiştik Biz Onlar’ı attık, böylece Samirî de attı."

020.88-      Böylece Onlar’a böğürmesi olan bir Buzağı Heykeli döküp çıkardı. "İşte, Sizin de İlah’ınız, Musa'nın da İlah’ı budur, fakat O unuttu." dediler.

020.89-      Onun kendilerine bir Söz’le cevap vermediğini ve Onlar’a bir Zarar veya Yarar sağlamaya Güc’ü olmadığını görmüyorlar mı?

 

V          Musa ve Buzağı :90-104

 

020.90-      Andolsun, Harun, bundan önce Onlar’a: "Ey Qawm’im, gerçekten Siz bununla Fitne’ye düşürüldünüz. Sizin asıl Rabb'iniz Rahman'dır. Şu halde Bana uyun ve Emr’ime tabi olun." demişti.

020.91-      Demişlerdi ki: "Musa Bize geri gelinceye kadar Ona karşı bel büküp önünde eğilmekten kesinlikle ayrılmayacağız."

020.92-      "Ey Harun" demişti. Onlar’ın saptıklarını gördüğün zaman Seni alıkoyan neydi?"

020.93-      "Niye Bana uymadın, Emr’ime Baş mı kaldırdın?"

020.94-      Dedi ki:"Ey Anne’min Oğlu, Sakal’ımı bırak ve Baş’ımı tutma. Ben Senin İsrailoğulları arasında Ayrılık çıkardın, Söz’ümü önemsemedin  demenden endişe ettim."

020.95-      Dedi ki: "Ya Senin Amac’ın nedir ey Samirî?"

020.96-      Dedi ki: "Ben Onlar’ın görmediklerini gördüm, böylece Elçi’nin İzi’nden bir Avuç alıp Onu atıverdim, böylelikle Bana bunu Nefsim  hoş gösterdi."

020.97-      Dedi ki: "Haydi çekip git, artık Senin Cezan-Bana dokunulmasın- deyip gezmendir." Ve elbette Senin için kendisinden asla kaçınımayacağın bir Buluşma Zamanı var’dır. Üstüne kapanıp Bel bükerek önünde eğildiğin İlah’ına bak, Biz Onu elbette yakalayacağıız, sonra Darmadağın edip Deniz’de savuracağız.

020.98-      "Sizin İlah’ınız yalnızca Allah'tır ki, O'nun dışında İlah yoktur. O, İlim bakımından Herşey’i Kuşatan'dır.

 

020.99-      Sana Geçmişler’in Haberleri’nden bir Bölüm’ünü böylece aktarıyoruz. Gerçekten Sana katımızdan bir Zikr verdik.

020.100-    Kim bundan yüz çevirirse, elbette Qıyamet Günü o bir Günah-yükü yüklenecektir.

020.101     -Onda Ebedi olarak Kalıcı’dır. Bu, Qıyamet Günü onlar için ne Kötü bir Yük’tür.

020.102-    Sur'a üfürüleceği Gün, Biz Suçlular’ı O gün Gözler’i kaskatı kesilmiş olarak toplayacağız.

020.103-    "Yalnızca On (gün) kaldınız" diye kendi aralarında fısıldaşacaklar.

020.104-    Onlar’ın Söz’ünü ettiklerini Biz daha iyi biliriz. Tutulan Yol bakamından Onlar’ın daha üst olanları ise: "Siz yalnızca bir Gün kaldınız" derler.

 

VI           Peygamberin Muhalifleri :105-115

 

020.105-    Sana Dağlar’ı soruyorlar. De ki: "Benim Rabb'im, Onlar’ı Darmadağın edip savuravak"

020.106-    "Yerlerini Bomboş, Çıplak bırakacaktır."

020.107-    "Orada ne bir Eğrilik göreceksin, ne de bir Tümsek."

020.108-    O Gün, kendisinden sapma imkanı olmayan Çağrıcı’ya uyacaklar. Rahman'a karşı Sesler kısılmıştır. Artık bir Hırıltı’dan başka bir Ses işitemezsin.

020.109-    O Gün Rahman'ın kendisine İzin verdiği ve Sözünden Hoşnut olduğu kimseden başkasının Şefaat’i bir Yarar sağlamaz.

020.110-    O, önlerindekini de, arkalarındakini de bilir. Onlar ise, Bilgi bakımından O'nu kavrayamazlar.

020.111-    Yüzler, Diri ve Kaim olan’ın önünde Eğik durmuştur ve Zulüm yüklenen ise yok olup gitmiştir.

020.112-    Kim de bir İnançlı olarak, Salih Çalışmalar’da bulunursa, artık O, ne Zulum’den korksun ,ne de Hakkının Eksik tutulmasından.

020.113-    Böylece Biz O'nu, Arapça bir Qur'an olarak indirdik ve O'nda Korkulacak Şeyler’i Türlü Şekiller’de açıkladık umulur ki ittiqa ederler ya da Onlar için Öğüt olarak düşünme/Zikr oluşturur.

020.114-    Haqq olan Biricik Melik Allah Yüce'dir. O’nun Wahy’i Sana gelip tamamlanmadan önce Okuma’da Acele etme ve de ki: "Rabb'im, İlm’imi arttır."

 

VII          Şeytanın İğfali: 116-128

 

               (Bakara 30-38,  Araf 20-25, İsra 60-65, Kehf 50)

 

020.115-    Andolsun, Biz bundan önce Adem'e Ahid vermiştik. Fakat O unutuverdi. Biz Onda bir Kararlılık bulmadık.

020.116-    Hani Biz Melekler’e: "Adem'e secde edin" demiştik, İblis'in dışında secde etmişlerdi, O, Ayak diremişti."

020.117-    Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten Sana da, Eş’ine de Düşman’dır. Sakın Sizi Bahçe'den çıkarmasın, sonra Mutsuz olursunuz.

020.118-    Elbette ki, Senin acıkmaman ve Çıplak kalmaman ordadır."

020.119-    Ve gerçekten Sen burada susamayacaksın ve Güneş altında yanmayacaksın da."

020.120-    Sonunda Şeytan Ona vesvese verdi, dedi ki: "Sana Sonsuzluk Ağacı’nı ve Yok olmayacak bir Mülk’ü Haber vereyim mi?"

020.121-    Böylece İkisi Ondan yediler, hemen ardından Ayıp yerleri/Sev'atları Onlar için ortaya çıktı , üzerlerine Bahçe Yaprakları’ndan örtmeye başladılar. Adem, Rabb'ine karşı gelmiş oldu da şaşırıp kaldı.

020.122-    Sonra Rabb'i O’nu seçti, Tewbe’sini kabul etti ve Doğru Yol’a iletti.

020.123-    Dedi ki: "Bir kısmınız bir kısmınıza Düşman olarak , hepiniz ordan inin. Artık Size Ben’den bir Yol Gösterici gelecektir, kim benim Hidayet’ime uyarsa artık O sapmaz ve mutsuz olmaz.

020.124-    "Kim de benim Zikr’imden yüzçevirirse, artık Onun için Sıkıntılı bir Geçim var’dır  ve Biz Onu Qıyamet Günü Kör olarak haşredeceğiz."

020.125-    "O da şöyle demiş olur: Ben görmekte olan biriyken, Beni niye Kör olarak haşrettin Rab'bim?"

020.126-    Der ki: "İşte böyle, Sana Ayetler’imiz gelmişti, Fakat Sen Onlar’ı unuttun, o Gün de Sen işte böyle unutulmaktasın."

 

VIII         Ceza muhakkaktır :129-135

 

020.127-    İşte Biz Ölçüsüzce davrananlar’ı ve Rabb'inin Ayetleri’ne inanmayanları böyle cezalandırırız, Ahiret Azabı ise gerçekten daha Şiddetli ve daha Sürekli’dir.

020.128-    Kendilerinden önceki Kuşaklar’dan Nicelerini Yıkıma uğratmamız, Onlar’ı Doğru’ya yöneltmedi mi? Onlar’ın kaldıkları Yerler’de gezinip durmaktadırlar. Şüphesiz bunda Sağduyu Sahipleri için Ayetler var’dır.

020.129-    Eğer Rabb'inden geçmiş bir Söz ve Adı konulmuş bir Süre (ecel) olmasaydı, kuşkusuz (azab) kaçınılmaz olurdu.

020.130-    Şu halde Onlar’ın söylediklerine karşı Sabırlı ol. Güneş’in Doğuşu’ndan önce ve Batışı’ndan önce Rabb'ini Hamd ile tesbih et. Gece’nin bir Bölümü’nde de ve Gündüzün Uçları’nda da tesbihte bulun ki Hoşnut olabilesin.

020.131-    Onlar’dan Bazı Bölükler’e, kendilerini Onunla denemek için yararlandığımız Dünya Hayatı’nın Süsü’ne gözünü dikme. Senin Rabb'inin Rızq’ı daha Hayırlı ve daha Sürekli’dir.

020.132-    Ehl’ine Salat’ı emret ve onda Kararlı davran. Biz Sen’den Rızıq istemiyoruz, Biz Sana Rızıq vermekteyiz: Sonuç Taqwa’nındır.

020.133-    Dediler ki: "Bize kendi Rabb'inden bir Ayet getirmesi gerekmez miydi?" Onlar’a önceki Kitaplar’da Açık Belgeler gelmedi mi?

020.134-    Eğer Biz Onlar’ı bundan önceki Azab ile Yıkıma uğratmış olsaydık, kesinlikle diyeceklerdi ki: Rabb'imiz, Bize bir Elçi gönderseydin de, Küçülmeden ve Aşağılanmadan önce Senin Ayetler’ine tabi olsaydık."

020.135-    De ki: "Herkes gözetlemekterir, Siz de gözleyip durun. Sonun da,  Dümdüz Yol’un Sahipleri kimlermiş ve Doğru yol’a ulaşan kimlermiş, pek yakında öğreneceksiniz."

 

049.056/el-WAQIA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Üç sınıf insan: 1-39

 

056.01-      Waqıa wuqu bulduğu zaman

056.02-      Onun Wuquu’nu yalanlayabilecek yoktur.

056.03-      O Aşağılatıcı, Yüceltici’dir.

056.04-      Yer, Şiddetli bir Sarsıntı’yla sarsıldığı,

056.05-      Ve Dağlar darmadağın olup ufalandığı,

056.06-      Derken toz duman halinde savrulduğu,

056.07-      Ve Sizler de Üç Sınıf olduğunuz zaman;

 

056.08-      İşte o Meymene Ashabı, ne Ashabı Meymene!

056.09-      Meş'eme Ashabı, ne Meş'eme Ashabı!

056.10-      Yarışıp öne geçenler de Öne geçmiş Öncüler’dir.

056.11-      İşte Onlar Muqarreb’dir.

056.12-      Ni’metler’le donatılmış Bahçeler'de

056.13-      Birçoğu Geçmişler’dendir.

056.14-      Birazı da Sonrakiler’den.

056.15-      İşlenmiş Tahtlar üzerindedirler.

056.16-      Üstlerinde Karşılıklı olarak yaslanmışlardır.

056.17-      Çevrelerinde Ölümsüzlüğe ulaşmış Gençler dolaşır.

056.18-      Kaynağından Testiler, İbrikler ve Kadehler,

056.19-      Ki bundan ne Başlar’ı ağrır ne de kendilerinden geçip Aqıllar’ı çelinir.

056.20-      Arzulayıp seçecekleri Meyveler,

056.21-      Canlar’ının çektiği Kuşeti,

056.22-      Ve İri Gözlü Huriler,

056.23-      Sanki Saklı İnciler gibi.

056.24-      Yapmakta olduklarına Karşılık olmak üzere.

056.25-      Orada  ne Boş Söz işitirler, ne de Günah’a sokma.

056.26-      Yalnızca bir Söz: Selam, Selam.

056.27-      Yemin Ashabı, ne Ashab-ı Yemin!

056.28-      Yüklü Dallar’ı bükülmüş Kiraz,

056.29-      Üstüste dizili Meyveleri sarkmış Muz Ağaçları,

056.30-      Yayılıp uzanmış Gölgeler,

056.31-      Durmaksızın akan Su,

056.32-      Ve bir çok Meyveler arasında,

056.33-      Eksilmeyen, yasaklanmayan,

056.34-      Yüksekler’e kurulmuş Döşekler.

056.35-      Gerçek şu ki: Biz Onları yeni bir inşa ile inşa ettik

056.36-      Onları hep Bakireler kıldık.

056.37-      Eşler’ine Sevgi ile Tutkun, hep Yaşıt,

056.38-      Yemin Ashabı olanlar için.

056.39-      Birçoğu Geçmişler’den.

056.40-      Bir çoğu da Sonrakiler’den.

 

II Günahkarlar: 40-74

 

056.41-      Şimal Ashabı, ne Şimal Ashabı!

056.42-      Hücreler’e işleyen Kavurucu bir Sıcaklık ve Kaynar Su,

056.43-      Ve Kapkara Duman’dan olan bir Gölge içindedirler.

056.44-      Ki o, ne Serin’dir, ne de Kerim.

056.45-      Çünkü Onlar, bundan önce Varlıkla şımartılmış olanlar’dı.

056.46-      Onlar, Büyük Günah üzerinde Israrlı davrananlar’dı.

056.47-      Ve derlerdi ki: "Biz öldüğümüz, Toprak ve Kemik olduğumuz da mı, gerçekten Biz mi diriltilecek mişiz?"

056.48-      "Önceden geçmiş Atalar’ımız da mı?"

056.49-      De ki: "Elbette, Öncekiler de ve Sonrakiler de."

056.50-      "Bilinen bir Gün’ün belli vaktinde elbette toplanacaklardır."

056.51-      Sonra gerçekten Siz, ey Sapık olan Yalanlayıcılar,

056.52-      Elbette  Zakkumolan bir Ağaç’tan yiyeceksiniz.

056.53-      Böylece Karınlar’ı O’ndan dolduracaksınız.

056.54-      Onun üzerine de alabildiğine Kaynar Su’dan içeceksiniz.

056.55-      Üstelik içtikce susayan Hasta Develer’in İçişi gibi içeceksiniz.

056.56-      İşte bu, Onların Din Günü'nde Şölenleri’dir.

  

056.57-      Sizleri Biz yarattık, yine de Tasdiq etmeyecek misiniz?

056.58-      Şimdi dökmekte olduğunuz Meni’yi gördünüz mü?

056.59-      Onu Sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan Bizler miyiz?

056.60-      Sizin aranızda Ölüm’ü Taqdir edenler Biziz  ve Biz önüne geçilecek olanlar değiliz.

056.61-      Benzerlerinizi getirip değiştirme ve Sizi şimdi bilemeyeceğiniz bir şekilde inşa etme konusunda,

056.62-      Andolsun İlk İnşa’yı bildiniz, ama Öğüt almanız gerekmez mi?

056.63-      Şimdi ekmekte olduğunuz’u gördünüz mü?

056.64-      Onu Sizler mi bitiriyorsunuz yoksa bitirmekte olanlar Biz miyiz?

056.65-      Eğer dilemiş olsaydık, gerçekten Onu birer Ot Kırıntısı kılardık, böylelikle şaşırdınız.

056.66-      "Doğrusu Biz, Ağır bir Sonuç altına girip zorlandık,"

056.67-      "Hayır, Biz büsbütün Yoksun bırakıldık."

056.68-      Şimdi Siz, içmekte olduğunuz Su’yu gördünüz mü?

056.69-      Onu Sizler mi Bulut’tan indiriyorsunuz, yoksa indirmekte olanlar Biz miyiz?

056.70-      Eğer dilemiş olsaydık Onu Tuzlu kılardık, ama şükretmeniz gerekmez mi?

056.71-      Şimdi yakmakta olduğunuz Ateş'i gördünüz mü?

056.72-      Onun Ağac’ını Sizler mi inşa ediyorsunuz yoksa onu İnşa eden Bizler miyiz?

056.73-      Biz Onu hem bir Öğüt ve Hatırlatma, hem de İhtiyacı olanlar’a bir Meta kıldık.

 

III            Hüküm yaklaşıyor :75-96

 

056.74-      Şu halde Rabb'ini Büyük İsm’iyle tesbih et.

056.75-      Hayır, Yıldızlar’ın yerlerine/konumlarına Yemin ederim,

056.76-      Elbette O, eğer bilirseniz gerçekten Büyük bir Yemin’dir.

056.77-      Tartışmasız bu bir Kerim Qur'an'dır.

056.78-      Korunmuş bir Kitap'dadır.

056.79-      O'na, Temizlenmiş olan’dan/arınmışdan başkası dokunamaz/kavramayaz.

056.80-      Alemler’in Rabb'inden İndirilme’dir.

056.81-      Şimdi Siz bu Söz’ü mü horgörüyorsunuz?

056.82-      Ve Rızq’ınızı elbette yalanlamaktan İbaret mi kılıyorsunuz?

 

056.83-      Hele Can Boğaz’a gelip dayandığında,

056.84-      Ki o sırada Siz bakıp duruyorsunuz.

056.85-      Biz Ona Siz’den daha yakınız, ancak Siz görmezsiniz.

056.86-      İşte o vakit, eğer Siz ceza görmeyecek iseniz.

056.87-      Eğer Doğrusözlüler iseniz, Onu  geri çevirsenize!

 

056.88-      Eğer O, Yakın kılananlar’dan ise,

056.89-      Bu durumda Rahatlık, Güzel Rızıq ve Ni’metler’le donatılmış Bahçe.

056.90-      Ve eğer Yemin Ashabı’ndan ise,

056.91-      Artık Yemin Ashabı’ndan Selam Sana!

 

056.92-      Ve eğer O Yalanlayan Sapıklar’dan ise,

056.93-      Artık alabildiğine Kaynar Su’dan bir Şölen vardır.

056.94-      Ve Çılgınca yanan Ateş'e bir Atılma da.

056.95-      Elbette bu Kesin Bilgi ifade eden bir Gerçek’tir.

056.96-      Öyleyse Rabb'ini Yüce İsm’iyle tesbih et.

 

050.057/el-HADİD

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-10     Hakikat Yolunda fedakarlık :1-10

 

057.01-      Gökler’de ve Yer’de olanlar’ın tümü Allah'ı tesbih etmiştir. O, Aziz'dir, Hakim'dir.

057.02-      Gökler’in ve Yer’in Mülk’ü O'nundur. Diriltir ve Öldürür. O Herşey’e Güçyetiren'dir.

057.03-      Ewwel'dir, Ahir'dir,  Zahir'dir, Batın'dır. O, Herşey’i Bilen'dir.

057.04-      Gökler’i ve Yer’i Altı Gün’de yaratan, sonra da Arş’a istiwa eden O'dur. Yere giren’i, ondan çıkan’ı, Gök’ten inen’i ve ona çıkan’ı bilir. Siz, her nerede iseniz, O Sizin’le beraberdir. Allah yaptıklarınızı Gören'dir.

057.05-      Gökler’in ve Yer’in Mülkü O'nundur. İşler Allah'a döndürülür.

057.06-      Gece’yi ve Gündüz’ü bağlayıp katar, Gündüz’ü de Gece’ye bağlayıp katar. O, Göğüsler’in Öz’ünde olan’ı Bilen'dir.

057.07-      Allah'a ve Elçisi'ne inanın. Sizi kendileri üzerinde Halifeler kılıp size Harcama yetkisi verdiği Şeyler’den infaq edin. Artık Siz’den kim iman edip infaq ederse, Onlar için Büyük bir Ecir vardır.

057.08-      Size ne oluyor ki, Elçi Sizi Rabb'ine inanmaya çağırıp dururken Allah'a inan mıyorsunuz? Oysa O, Siz’den Kesin bir Söz almıştı, eğer inanıyorsanız.

057.09-      Sizi Karanlık’tan Nur’a çıkarmazı için Kul’una Apaçık Ayetler indiren O''dur. Allah, Size karşı elbette Şefkatli-olan'dır,  Rahim'dir.

057.10-      Size ne oluyor ki, Allah Yolu’nda infaq etmiyorsunuz? Oysa Gökler’in ve Yer’in Mirası Allah'ındır. İçinizden, Fetih’ten önce İnfaq eden ve Savaşanlar bir olmaz. İşte Onlar, derece olarak sonradan infaq eden ve Savaşanlar’dan daha Büyük’tür. Allah, herbirine en Güzel olan’ı waadetmiştir. Allah, yaptıklarınızdan Haberdar'dır.

 

II 11-19   İman ve Fedakarlık :11-19

 

057.11-      Allah'a Güzel bir Borç verecek olan kim’dir? Artık Allah, bunu kendisi için kat kat artırır. Onun için Kerim bir Ecir var’dır.

057.12-      O Gün, Mü'minler ve Mü'mineler’i, Nur’ları Önlerinde ve Sağlarında koşarken görürsün. "Bugün Sizin Müjdeniz içinde Ebedi Kalıcılar olarak içinden Irmaklar akan Bahçeler'dir." İşte Büyük Fewz bu’dur.

057.13-      O Gün, Münafıqlar ve Münafıqalar, İman etmekte olanlar’a derler ki: "Bize bir Göz atın, Sizin Nur’unuzdan birazcık yararlanalım." Onlar’a: " Arkanıza dönün de bir Nur arayıp bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında Kapı’sı olan bir Sur çekilmiştir. Onun İç yanında Rahmet, dış yanı’nda da o yönden Azab var’dır.

057.14-      Onlara seslenirler: "Biz Sizler’le birlikte değil miydik?" Derler ki: " Evet, ancak Siz kendinizi Fitne’ye düşürdünüz. Gözetip beklediniz. Kuşkular’a kapıldınız. Sizi Kuruntular yanıltıp aldattı. Sonunda Allah'ın Emr’i geldi. Ve O Aldatıcı da Sizi Allah'ın Emr’i ile aldattı.

057.15-      Artık Bugün Siz’den herhangi bir Fidye alınmaz ve küfretmekte olanlar’dan da. Barınma Yeriniz Ateş'tir. Sizin Weli’niz O’dur. O ne Kötü bir Gidiş yeri’dir.

057.16-      İnananlar’ın, Allah'ın ve Haqq’tan inmiş olan’ın Zikr’i için Qalpler’inin Haşyetle yumuşaması zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan önce kendilerine Kitap verilmiş, sonra üzerlerinden Uzun bir Süre geçmiş, böylece Qalpleri de katılaşmışlar gibi olmasın. Onlar’dan çoğu Fasıqlar’dı.

057.17-      Bilin ki gerçekten Allah, Ölüm’ünden sonra Arz’a hayat vermektedir. Elbette Biz, umulur ki aqledersiniz diye Size Ayetler’i açıkladık.

057.18-      Gerçek şu ki, Sadaqa veren-erkekler ve Kadınlar ve Allah'a Güzel bir Borç verenler Onlar için kat kat arttılırır ve Kerim Ecir de onlarındır.

057.19-      Allah'a O'nun Elçisi'ne inanlar, işte Onlar Rabb'leri katında Sıddıqlar ve Şehidler’dir. Onların Ecirler’i ve Nurlar’ı vardır . Küfredip de Ayetler’imizi yalanlayanlar ise,  işte Onlar da Cehennem Ashabı’dır.

 

III            20-25   Dünyanın Faniliği :20-25

 

057.20-      Bilin ki, Dünya Hayatı ancak bir Oyun oyalanma, bir Süs ve kendi aranızda bir Övünme, Mal ve Çocuklar’da bir Çoğalma Tutkusu’dur. Bir Yağmur örneği gibi, onun bitirdiği Ekin Ekicileri’nin hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki Sapsarı kesilmiş, sonra  O bir Çerçöp olmuştur. Ahiret'te ise Şiddetli bir Azab,  Allah'tan bir Mağfiret ve bir Rıza da var’dır. Dünya Hayatı aldanış olan bir Meta’dan başka değildir.

057.21-      Rabb'inizden olan bir Mağfiret’e ve Bahçe'ye çabalayıp  yarışın. Ki Genişliği Gök ile Yer’in genişliği gibi olup Allah'a ve O'nun Elçi’sine inananlar için hazırlamıştır. İşte bu Allah'ın bir Fadl’ıdır ki, Onu dilediğine verir. Allah Büyük Fadl Sahibi’dir.

057.22-      Arz’da olan ve Sizin kendilerinizde meydana gelen Herhangi bir Musibet yoktur ki, Biz Onu yaratmadan önce bir Kitap’ta olmasın. Elbette bu, Allah'a göre pek Kolay’dır.

057.23-      Öyle ki, El’inizden çıkana karşı Üzüntü duymayasınız ve Size  verdikleri dolayısıyla sevinip şımarmayasınız. Allah Muhtal Fehur’i (her büyüklük    taslayıp böbürleneni) sevmez.

057.24-      Ki Onlar, Cimrilik ederler ve İnsanlar’a da Cimriliği emrederler. Her kim yüz çevirirse, artık Allah, Ganî'dir, Hamîd'dir.

057.25-      Andolsun Biz Elçiler'imizi Apaçık olan Belgeler’le gönderdik. Ve İnsanlar Adalet’i Ayakta tutsunlar diye Onlar’la birlikte Kitab'ı ve Mizan'ı  indirdik. Ve kendisinde Çetin bir Sertlik olan ve İnsanlar için yararlar bulunan Demir’i de indirdik. Öyle ki Allah, kendisine ve Elçiler’ine Gayb ile kimlerin Yardım edeceğini bilsin.  Elbette Allah Büyük Kuwwet Sahibi’dir, Aziz'dir.

 

IV           Müslümanlıkta ruhbanlık yoktur :26-29

 

057.26-      Andolsun Biz Nuh'u ve İbrahim'i gönderdik. Nübüwwet’i ve Kitab'ı onların Soylar’ında kıldık. Öyle iken içlerinde Hidayet’i kabul edenler vardır, Onlar’dan birçoğu da Fasıq olanlar’dır.

057.27-      Sonra Onların İzleri üzerinde Elçiler'imizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem oğlu İsa'yı da arkalarından gönderdik, Ona İncil'i verdik ve Onu izleyenlerin Qalpler’inde bir Şefkat ve Merhamet kıldık. Türettikleri Rehbaniyyet (ruhbanlık)ı ise, Biz Onlara bunu yazmadık. Ancak Allah'ın Rıza’sını aramak için, ama buna da gerektiği gibi uymadılar. Bununla birlikte Onlar’dan İnananlar’a Ecirler’ini verdik. Onlar’dan bir çoğu da Fasıqlar’dır.

057.28-      Ey inananlar, Allah'tan ittiqa edin ve O'nun Elçi’sine inanın. Size kendi Rahmet’inden İki kat versin. Sizin için kendisiyle yürüyeceğiniz bir Nur kılsın ve Size Mağfiret versin. Allah Gafur'dur, Rahim'dir.

057.29-      Öyle ki, Kitap Ehli, Allah'ın Fadl’ından Hiçbir Şey’e Güç yetirip sahip olamadıklarını ve Fadl’ın kesinlikle Allah'ın Eli’nde olduğunu, Onu dilediğine verdiğini bilsinler. Allah Büyük Fadl Sahibi’dir.

 

051.026/eş-ŞUARA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Peygambere teselli :1-9

 

026.01-      Ta Sin Mim.

026.02-      Bunlar Apaçık Kitab'ın Ayetleri’dir.

026.03-      Onlar Mümin olmayacaklar diye neredeyse kendini qahredecektin.

026.04-      Dilersek, Onlar’ın üzerine Gök’ten bir Ayet indiririz de, Ona Boyunlar’ı eğilmiş olur.

026.05-      Onlar’a Rahman'dan bir Uyarı gelmeyiversin. Hiç tartışmasız Ondan yüz çevirirler.

026.06-      Gerçekten yalanladılar. Fakat Alay Konusu edindikleri Şey’in Haber’i kendilerine pek yakında gelecektir.

026.07-      Yeryüzü’ne bir bakmadılar mı ki Onda Her Güzel Çift’ten Nice Ürünler bitirdik.

026.08-    Elbette bunda bir Ayet var’dır. Ancak Onlar’ın çoğu İnanmış değildirler.

026.09-    Elbette Senin Rabb'in, Gerçekten Aziz'dir, Rahim'dir.

 

II          Musa'nın Fir'avn'a gidişi :10-33

 

026. 10-     Hani Rabb'in Musa' ya seslenmişti: "Zulmetmekte olan Qawm’e git."

026.11-      Firawn'un Qawmi’ne. Hala sakınmıyorlar mı?

026.12-      Dedi ki: "Rabb'im kuşkusuz Ben Onlar’ın Beni yalanlamalarından korkmaktayım."

026.13-      "Göğsüm sıkışmakta, Dil’im dönmemektedir. Bundan dolayı, Harun'u da gönder."

026.14-      Üstelik, Onlar’ın Bana karşı sunacakları Suç’um var. Bu nedenle Beni öldürmelerinden de korkmaktayım."

026.15-      "Hayır" dedi. "İkiniz de Ayetler’imle gidin. Elbette Biz Sizinle Birlikte’yiz ve işitmekteyiz."

026.16-      "Hemen Fir'awn'a giderek deyin ki: -Gerçekten Biz Alemler’in Rabb'inin Elçi'siyiz.-"

026.17-      "İsrailoğulları’nı Bizimle göndermen için."

026.18-      (Firawn) Dedi ki: "Biz Seni, içimizde daha Çoçukken yetiştirip büyütmedik mi? Sen Ömrünün nice Yıllarını aramızda geçirmedin mi?"

026.19-      "Ve Sen yapacağın İş’i de işledin. Sen Nankörler’densin/kafirlerdensin."

026.20-      Dedi ki: "Ben Onu yaptığım zaman Şaşkınlar’dandım."

026.21-      "Siz’den korkunca da hemen aranızdan kaçtım. Sonra Rabb'im Bana Hükm verdi ve Beni  Gönderilenler'den yaptı."

026.22-      "Bana karşı  Lutuf dediğin Ni’met de İsrailoğulları’nı Köle kılmandan dolayıdır."

026.23-      Fir'awn dedi ki: "Alemler’in Rabb'i ne’dir?"

026.24-      Dedi ki: "Gökler’in, Yer’in ve bu ikisi arasında olan Herşey’in Rabb'idir. Eğer Kesin Bilgi ile inanıyorsanız."

026.25-      Çevresindekiler’e dedi ki: "İşitiyor musunuz?"

026.26-      Dedi ki: "O Sizin de Rabb'iniz, Geçmişlerdeki Atalar’ınızın da Rabb'idir."

026.27-      Dedi ki: "Elbette Size gönderilmiş bulunan Elçi'niz bir Deli’dir."

026.28-      "Eğer aqlediyorsanız o Doğu’nun da Batı’nın da, bunlar arasında olan Herşey’in de Rabb'idir." dedi.

026.29-      Dedi ki: "Andolsun Benim dışımda bir İlah edinecek olursan Seni kesinlikle Hapse atacağım.

026.30-      Dedi ki: "Sana Apaçık bir Şey getirsem de mi?"

026.31-      Dedi ki: "Eğer Doğrusözlüler’den isen O’nu getir."

026.32-      Bunun üzerine Asa’sını bıraktı. Birden o Açıkca bir Ejderha oluverdi.

026.33-      El’ini de çekip çıkardı.  Birden o Bakanlar için parlayıp ayrdınlanıvermiş oldu.

 

III            Musa ve Büyücüler: 34-52

 

026.34-      Çevresindeki Önde Gelenler’e:  "Bu," dedi, "Doğrusu Bilgin bir Büyücü’dür."

026.35-      Büyü’sü ile Sizi Yurd’unuzdan çıkarmak istiyor, ne buyurursunuz?"

026.36-      Dediler ki: "Bunu ve Kardeş’ini oyala. Şehirler’e de Toplayıcılar gönder."

026.37-      "Tüm Uzman Bilgin Büyücüler’i Size göndersinler. "

026.38-      Böylece Büyücüler Bilinen bir Gün’ün Belli bir Vakti’nde bir araya getirildi.

026.39-      Ve İnsanlar’a da: "Siz de toplanıyor musunuz?" denildi.

026.40-      "Umarız ki eğer galip gelirse Biz de Büyücüler’e uyarız."

026.41-      Büyücüler geldiklerinde Fir'awn'a "Şayet Biz Galip gelirsek Bize bir Ücret var gerçekten değil mi ?" dediler.

026.42-      "Evet" dedi. "Üstelik kesinlikle Siz en Yakınlarım kılınanlar’dan da olacaksınız."

026.43-      Musa Onlar’a dedi ki: "Atacağınızı atın."

026.44-      Onlar da İpler’ini ve Asalar’ını atıverdiler ve "Fir'awn'ın İzzeti Adı’na Kesinlikle Üstünler Bizler’iz," dediler.

026.45-      Böylelikle Musa da Asa’sını bırakıverdi. Birden O uydurmakta olduklarını yutuverdi.

026.46-      Anında Büyücüler secde ettiler.

026.47-      "Alemler’in Rabb'ine iman ettik." dediler.

026.48-      "Musa'nın ve Harun'un Rabbi’ne."

026.49-      Dedi ki: "O’na Ben Size İzin vermeden önce mi inandınız? Tartışmasız O Size Büyü öğreten Büyüğünüz’dür. Öyleyse yakında bileceksiniz. Elbette Eller’inizi ve Ayaklar’ınızı Çaprazlama kestireceğim ve Sizin hepinizi asıp sallandıracağım."

026.50-      "Hiç zararı yok." dediler. "Çünkü Biz gerçekten Rabb'imize Dönücüler’iz."

026.51-      "Doğrusu Biz İnananlar’ın İlki olduğumuzdan dolayı Rabb'imizin Bizim Hatalar’ımızı bağışlayacağını ummaktayız.

 

IV           Fir'avnın Boğulması :53-69

 

026.52-      Musa'ya da "Kullar’ımı Gece Yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz." diye wahyettik.

026.53-      Bunun üzerine Fir'awn'da Şehirler’e Toplayıcılar gönderdi.

026.54-      "Gerçek şu ki Bunlar Azınlık olan bir Topluluk’tur."

026.55-      "Ve Elbette Bize karşı da Büyük bir Öfke beslemektedirler."

026.56-      "Biz ise Uyanık bir Toplum’uz."

026.57-      Böylelikle Biz Onlar’ı Bahçeler’den ve Pınarlar’dan sürüp çıkardık

026.58-      Hazineler’den ve Soylu Makamlar’dan da.

026.59-      İşte böyle. Bunlar’a İsrailoğulları’nı Mirascı kıldık.

026.60-      Böylece Güneş’in Doğuş Vakti Onlar’ı izlemeye koyuldular.

026.61-      İki Topluluk birbirlerini gördükleri zaman Musa'nın Adamları "Gerçekten yakalandık" dediler.

026.62-      "Hayır, elbette Rabb'im Benimle beraber’dir, Bana Yol gösterecektir." dedi.

026.63-      Bunun üzerine Musa'ya: "Asa’nla Deniz’e vur "diye wahyettik, Deniz hemencecik yarıldı da Her Parçası Dağ gibi oldu.

026.67-      Elbette bunda bir Ayet vardır. Ama Onlar’ın çoğu inanmış değillerdir.

026.68-      Ve Elbette Senin Rabb'in Aziz'dir, Rahim'dir.

 

V          İbrahim: 70-104

 

026.69-      Onlara İbrahim'in Haberi’ni de anlatıp oku:

026.70-      Hani, Baba’sına ve Qawm’ine: "Siz neye kulluk ediyorsunuz?" demişti.

026.71-      Demişlerdi ki: "Putlar’a tapıyoruz, bunun için Sürekli Onlar’ın önünde bel büküp bağlıyoruz."

026.72-      Dedi ki: "Çağırdığınız zaman Onlar Sizi işitiyorlar mı?"

026.73-      "Ya da Size bir Yararlar’ı dokunuyor mu veya Zararlar’ı?"

026.74-      "Hayır" dediler. "Biz Atalar’ımızı böyle yaparken bulduk."

026.75-      Dedi ki: "Şimdi, neye tapmakta olduklarınızı gördünüz mü?"

026.76-      "Hem Siz, hem de Eski Atalarınız?"

026.77-      "İşte bunlar, gerçekten Benim Düşman’ımdır, yalnızca Alemler’in Rabb'i hariç"

026.78-      "Ki Beni yaratan ve Bana Hidayet veren O'dur."

026.79-      "Bana yediren ve içiren O'dur."

026.80-      "Hastalandığım zaman Bana Şifa verecek olan O'dur."

026.81-      "Beni öldürecek, sonra diriltecek olan da O'dur."

026.82-      "Din Günü Hatalar’ımı bağışlayacağını ummakta olduğum da O'dur."

026.83-      "Rabb'im, Bana Hüküm bağışla ve Beni Salih olanlar’a kat."

026.84-      "Sonra gelecekler arasında Bana bir Doğruluk Dili ver."

026.85-      "Beni Ni’metler’le donatılmış Bahçe'nin Mirascıları’ndan  kıl."

026.86-      "Baba’mı da bağışla, çünkü o şaşırıp sapanlar’dandır."

026.87-      "Ve Beni diriltilecekleri Gün küçük düşürme."

026.88-      "Mal’ın da, Çocuklar’ın da bir Yarar sağlayamadığı Gün’de."

026.89-      "Ancak Allah'a Selim bir Qalp ile gelenler başka."

026.90-      "Bahçe Taqwa Sahipleri’ne yaklaştırılmıştır."

026.91-      "Cehennem de Azgınlar için sergilenmiştir,

026.92-      Ve Onlar’a: "Tapmakta olduklarınız nerede?" denilmiştir.

026.93-      "Allah'ın dışında olanlar, Size Yardımlar’ı dokunuyor mu, veya kendilerine Yardımlar’ı oluyor mu?"

026.94-      Artık Onlar ve Azgınlar Onun içine dökülüvermişlerdir.

026.95-      Ve İblis'in bütün Orduları da.

026.96-      Orada birbirleriyle çekişip tartışarak derler ki:

026.97-      "Andolsun Allah'a, Biz gerçekten Apaçık bir Sapıklık içindeymişiz."

026.98-      "Çünkü Sizi Alemler’in Rabb'iyle Eşit tutuyorduk.

026.99-      "Bizi Suçlular’dan başka saptıran da olmadı."

026.100-    "Artık Bizim için ne bir Şefaatci var,"

026.101-    "Ne de Can’dan-yakın bir Dost."

026.102-    "Bizim bir kere daha (dönüşümüz) olsaydı da İnananlar’dan olsaydık."

026.103-    Elbette bunda bir Ayet var, ama Onlar’ın çoğu inanmış değillerdir.

026.104-    Ve Elbette, Senin Rabbin Aziz'dir, Rahim'dir.

 

VI           Nuh: 105-122

 

026.105-    Nuh Qawmi de Gönderilenler'i yalanladı.

026.106-    Hani Onlar’a Kardeşler’i Nuh: "Sakınmaz mısınız?" demişti.

026.107-    "Gerçek şu ki, Ben Size gönderilmiş,  Güvenilir bir Elçi'yim."

026.108-    "Artık Allah'tan İttiqa edin ve Bana İtaat edin."

026.109-    "Buna karşılık Ben Siz’den bir Ücret istemiyorum. Benim Ücret’im yalnızca Alemler’in Rabb'ine aittir."

026.110-    "Artık Allah'tan ittiqa edin ve Bana itaat edin."

026.111-    Dediler ki: "Sana, sıradan Aşağılık/Bayağı İnsanlar uymuşken Biz Sana inanır mıyız?"

026.112-    Dedi ki: "Onlar’ın yapmakta oldukları hakkında Benim Bilgim yoktur."

026.113-    "Onlar’ın Hesabı yalnızca Rabb'ime ait’tir, eğer şuurundaysanız."

026.114-    "Ve Ben Mümin olanlar’ı kovacak değilim."

026.115-    "Ben, yalnızca, Apaçık bir Uyarıcı'yım."

026.116-    Dediler ki: "Eğer bir son vermeyecek olursan, gerçekten Taş’a tutulanlar’dan olacaksın."

026.117-    Dedi ki: "Rabb'im, Elbette Qawm’im Beni yalanladı."

026.118-    "Bundan böyle, Benim’le Onlar’ın arasını Açık bir Hüküm’le ayır ve Beni ve Benimle birlikte olan Mü'minler’i kurtar."

026.119-    Bunun üzerine, O’nu ve Onunla birlikte olanlar’ı Yüklü Gemi içinde kurtardık.

026.120-    Sonra bunun ardından Geride kalanlar’ı da Su’da boğduk.

026.121-    Elbette bunda bir Ayet var’dır, ama Onlar’ın çoğu inanmış değillerdir.

026.122-    Ve Elbette Senin Rabb'in Aziz'dir, Rahim'dir.

 

VII          Hud :123-140

 

026.123-    Ad'de Gönderilenler'i yalanladı.

026.124-    Hani Onlar’a Kardeşler’i Hud:  "Sakınmaz mısınız?" demişti.

026.125-    "Gerçek şu ki, Ben Size gönderilmiş bir Elçi'yim."

026.126-    "Artık Allah'tan ittiqa edin ve Bana itaat edin."

026.127-    "Buna karşılık Ben Siz’den bir Ücret istemiyorum, benim Ücret’im yalnızca Alemler’in Rabb'ine ait’tir."

026.128-    "Siz, her Yüksekce Yer’e bir Anıt İnşa edip, olayanıp eğleniyor musunuz?"

026.129-    "Ölümsüz kılınmak umuduyla Sanat Yapıları mı ediniyorsunuz?"

026.130-    "Tutup yakaladığınız zaman da  Zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz?"

026.131-    "Artık Allah'tan ittiqa edin ve Bana itaat edin."

026.132-    "Bilmekte olduğunuz Şeyler’le Size yardım edenden sakının."

026.133-    "Size Hayvanlar, Çocuklar’la Yardım etti.

026.134-    "Bahçeler ve Pınarlar da."

026.135-    "Doğrusu, Ben Sizin için Büyük bir Gün’ün Azabı’ndan korkmaktayım."

026.136-    Dediler ki: "Bizim için  farketmez, Öğüt versen de, Öğüt verenlerden olmasan da."

026.137-    "Bu, Geçmiştekiler’in Geleneksel Tutumu’ndan başkası değildir."

026.138-    "Ve Biz Azab görecek de değiliz."

026.139-    Böylelikle O’nu yalanladılar, biz de onları Yıkım’a uğrattık. Elbette bunda bir Ayet var’dır, ama Onlar’ın çoğu inanmış değillerdir."

026.140-    Ve Elbette, Senin Rabb'in Aziz'dir, Rahim'dir.

 

VIII         Salih: 141-159

 

026.141-    Semud'da Gönderilenler'i yalanladı.

026.142-    Hani Onlar’a Kardeşler’i Salih: "Sakınmaz mısınız?" demişti.

026.143-    "Gerçek şu ki, Ben size gönderilmiş Güvenilir bir Elçi'yim."

026.144-    "Artık Allah'tan ittiqa edin ve Bana itaat edin."

026.145-    "Buna Karşılık Ben Siz’den bir Ücret istemiyorum."

026.146-    "Siz burada Güvenlik içinde mi bırakılacaksınız?"

026.147-    "Bahçeler’in ve Pınarlar’ın içinde."

026.148-    "Ekinlikler ve Yumuşak Tomurcuklu Canalıcı Hurmalıklar arasında?"

026.149-    "Dağlar’dan da Ustalıklı Zevkli Evler yontuyorsunuz."

026.150-    "Artık Allah'tan ittiqa edin ve Bana itaat edin."

026.151-    "Ve Ölçüsüzce davrananlar’ın Emri’ne de itaat etmeyin."

026.152-    Dediler ki: "Sen ancak Büyülenmişler’densin."

026.153-    "Ki Onlar Arz’da fesat cıkarmakta ve ıslah etmemektedirler."

026.154-    "Sen yalnızca Bizim benzerimiz olan bir Beşer’den başkası da değilsin, eğer Doğru sözlüler’den isen bu durumda bir Ayet getir."

 

026.155-    Dedi ki: "İşte, bu bir Dişi Deve’dir, Su içme Haqqı Onundur, belli bir Gün’ün Su içme Haqqı da Sizindir."

026.156-    "O’na bir Kötülük’le dokunmayın, sonra Büyük  bir Gün’ün Azabı Sizi yakalar."

026.157-    "Sonunda O’nu kestiler, ancak Pişman oldular."

026.158-    Böylece Azab da Onlar’ı yakaladı. Elbette bunda bir Ayet var’dır. Ama Onlar’ın çoğu inanmış değillerdir.

026.159-    Ve Elbette, Senin Rabb'in Aziz'dir, Rahim'dir.

 

IX           Lut :160-175

 

026.160-    Lut Qawmi de, Gönderilenler'i yalanladı.

026.161-    Hani Onlar’a Kardeşler’i Lut: "Sakınmaz mısınız?" demişti.

026.162-    "Gerçek şu ki, Ben Siz’e gönderilmiş Güvenilir bir Elçi'yim."

026.163-    "Artık Allah'tan ittiqa edin ve Bana itaat edin."

026.164-    "Buna Karşılık Ben Siz’den bir Ücret istemiyorum, benim Ücret’im yalnızca Alemler’in Rabb'ine aittir."

026.165-    "Siz İnsanlar’dan Erkekler’e mi gidiyorsunuz?"

026.166-    "Rabb'inizin Sizler için yaratmış olduğu Eşler’inizi bırakıyorsunuz. Hayır, Siz Sınırı çiğneyen bir Qawimsiniz.

026.167-    Dediler ki: "Ey Lut, eğer bir Son vermeyecek olursan gerçekten sürülüp çıkarılanlar’dan olacaksın."

026.168-    Dedi ki: "Gerçekten Ben, Sizin bu yapmakta olduğunuza Öfke ile karşı olanlar’danım."

026.169-    "Rabbim, Beni ve Aile’mi bunların yapmakta olduklarından kurtar."

026.170-    Bunun üzerine O’nu ve bütün Ailesi’ni kurtardık.

026.171-    Yalnızca geri kalanlar içinde bir Kocakarı  hariç.

026.172-    Sonra Geride kalanlar’ı yerle bir ettik.

026.173-    Ve üzerlerine bir Yağmur yağdırdık, Uyarılanlar'ın  Yağmur’u ne kadar da Kötü.

026.174-    Elbette, bunda bir Ayet var’dır, ama Onlar’ın çoğu inanmış değiller’dir.

026.175-    Ve Elbette Senin Rabb'in Aziz'dir, Rahim'dir.

 

 

X            Şuayb: 176-191

 

026.176-    Eyke Halkı da Gönderilenler'i yalanladı.

026.177-    Hani Onlar’a Şuayb: " Sakınmaz mısınız?" demişti.

026.178-    "Gerçek şu ki, Ben Size gönderilmiş Güvenilir bir Elçi'yim."

026.179-    "Artık Allah'tan ittiqa edin ve Bana itaat edin."

026.180-    "Buna Karşılık Ben Siz’den bir Ücret istemiyorum, Benim Ücret’im yalnızca Alemler’in Rabb'ine aittir."

026.181-    "Ölçü’yü tam tutun ve Eksiltenler’den olmayın."

026.182-    "Dosdoğru olan Terazi ile tartın."

026.183-    "İnsanlar’ın Eşya’sını değerden düşürüp eksiltmeyin ve Arz’da Fesatcılar olarak karışıklık çıkarmayın."

026.184-    "Sizi ve önceki Yaratılmışlar’ı Yaratan’dan sakının."

026.185-    Dediler ki: "Sen ancak Büyülenmişler’densin."

026.186-    "Sen, yalnızca benzerimiz olan bir Beşer’den başkası değilsin ve Biz Senin gerçekte Yalancılar’dan olduğunu sanmaktayız."

026.187-    "Eğer Doğru sözlüler’den isen, bu durumda Gök’ten üstünüze bir Parça düşüver."

026.188-    Dedi ki "Rabb'im, yapmakta olduklarınızı daha iyi bilmektedir."

026.189-    Sonunda O’nu yalanladılar, böylece Onlar’ı o Gölgelik Günü’nün Azabı yakaladı. Gerçekten o Büylük bir Gün’ün Azabı’ydı."

026.190-    Şüphesiz, bunda bir Ayet var’dır, ama Onlar’ın çoğu inanmış değildirler."

026.191-    Ve Elbette, senin Rabb'in Aziz'dir, Rahim'dir."

 

XI           192-227 Vahy şair işi değil

 

026.192-    Gerçekten O, Alemler’in Rabb'inin İndirmesi’dir.

026.193-    O'nu Ruh'u'l-Emin indirdi.

026.194-    Uyarıcılar'dan olman için, Senin Qalb’inin üzerine..

026.195-    Açıkca Arapca olan bir Dil’le.

026.196-    Ve Elbette O Geçmişlerin Zuburu'nda da vardır.

026.197-    İsrailoğulları Bilginleri’nin O’nu  bilmesi onlar için İspatlayıcı bir Ayet değil miydi?

026.198-    Onu Arapça bilmeyen biri’ne de indirmiş olsaydık,

026.199-    Böylece Onlar’a karşı O’nu okusaydı, yine de O’na inanacak değillerdi.

026.200-    Biz Onu, Suçlular’ın Qalbi’ne işte böyle gecirip yürüttük.

026.201-    Onlar, o Pek Acıklı Azab’ı görünceye kadar O’na inanmazlar.

026.202-    Artık O, kendileri şuurunda olmadan Onlar’a Apansız gelecektir.

026.203-    Derler ki:" Bize bir Süre tanınır mı?"

026.204-    Onlar, yine de Azab’ımızı çabuklaştırmak mı istiyorlar?

026.205-    Gördün mü, Biz Onlar’ı yıllarca yararlandırsak,

026.206-    Sonra kendilerine Waadolunan geliverse,

026.207-    Onlar’ın Meta ile yararlandıkları Şey kendilerini Bağımsız kılamaz.

026.208-    Kendisi için bir Uyarıcı olmaksızın, Biz Hiç bir Ülke’yi yıkıma uğratmış değiliz.

026.209-    Hatırlatma (olsun). Biz Zulmedenler değiliz.

026.210-    O'nu Şeytanlar indirmiş değildir.

026.211-    Bu, Onlar’a yaraşmaz ve Güç de yetiremezler.

026.212-    Çünkü Onlar, işitmekten kesinlikle Uzak tutulmuşlardır.

026.213-    Allah ile beraber başka bir İlah’a yalvarma, sonra Azab’a uğratılanlar’dan olursun.

026.214-    En yakın Hısımlar’ını uyar.

026.215-    Ve İnançlılar’dan, Sana tabi olanlar’a Kanatlar’ını ger.

026.216-    Eğer Sana İsyan edecek olurlarsa, artık de ki: "Gerçekten Ben, Sizin yapmakta olduklarınızdan Uzağım."

026.217-    Sen, O Aziz, Rahim'e tewekkül et."

026.218-    O, Qıyam ettiğin zaman Seni görmektedir,

026.219-    Secde edenler arasında dönüp dolaşmanı da.

026.220-    Elbette, O, İşiten'dir, Bilen'dir.

026.221-    Şeytanlar’ın kimlere inmekte olduklarını Size Haber vereyim mi?

026.222-    Onlar, gerçeği ters yüz eden Günah’a Düşkün olan her Sahtekar’a inerler.

026.223-    Bunlar kulak verirler ve çoğu Yalan söylemektedirler.

026.224-    Şairler ise, gerçekten Onlar’a da Azgın Sapıklar uyar.

026.225-    Görmedin mi, Onlar her bir Wadi’de wehmedip durmaktadırlar.

026.226-    Ve gerçekten Onlar yapmayacakları Şeyler’i söylemektedirler.

026.227-    Ancak İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar ve Allah'ı çokca zikredenler ile Zulm’e uğratıldıktan sonra Zafer kazananlar başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir Inqılabla/dönüşle devrileceklerini pek Yakında bileceklerdir.

 

052.027/en-NEML

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

   I           Musa:1-14

 

027.01-      T. S.  Bunlar Qur'an'ın ve Apaçık olan Kitab'ın Ayetleri’dir.

027.02-      Mü'minler için bir Hidayet ve bir Müjde’dir.

027.03-      Ki onlar Salat’ı kılarlar, Zekat’ı verirler ve Onlar, Ahiret'e Kesin Bilgi’yle İman edenler’dir.

027.04-      Ahiret'e inanmayanlar’a gelince, Biz Onlar’a kendi yapmakta olduklarını süsleyivermişiz, böylece Onlar, Körlük-şaşkınlık içinde dolaşmaktadırlar.

027.05-      İşte Onlar, en kötü Azab onlar’ındır ve Onlar Ahiret'te de en Büyük Kayb’a uğrayanlar’dır.

027.06-      Elbette, bu Qur'an, sana Hakim olan, Alim katından ilqa edilmektedir.

 

027.07-      Hani Musa Aile’sine: "Elbette Ben bir Ateş gördüm." demişti. "Size O’ndan ya bir Haber getireceğim veya ısınmanız için bir Korateş getireceğim."

027.08-      Oraya gittiğinde, kendisine seslenildi: "Ateş’te olanlar da, Çevresinde bulunanlar da Kutlu kılınmıştır. Alemler’in Rabbi olan Allah Yüce’dir."

027.09-      "Ey Musa, gerçekten Ben, Aziz ve Hakim olan Allah'ım."

027.10-      "Asa’nı bırak." O’nun Çevik bir Yılan gibi debelenmekte olduğunu görünce, geriye doğru kaçtı ve arkasına bakmadı." Ey Musa, kokma, Elbette Ben. Benim yanımda Gönderilenler korkmaz."

027.11-      "Ancak Zulmeden başka. Sonra Kötülüğün ardından İyiliğe çevirirse, artık elbette Ben Gafur'um, Rahim'im."

027.12-      "Ve El’ini koynuna sok, Kusursuz olarak çıkıversin. (Bu) Fir'awn ve Qawm’ine olan Dokuz Ayet içindedir. Gerçekten Onlar Fasıq olan bir Qawim’dir."

027.13-      Ayetlemiz Onlar’a, Gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: "Bu, Apaçık bir Büyü’dür."

027.14-      Wicdanlar’ı qabul ettiği halde, Zulum ve Büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, Bozguncular’ın nasıl bir Son’a uğratıldıklarına bir bak.

 

II Süleyman :15-31

 

027.15-      Andolsun, Biz Davud'a ve Süleyman'a bir İlim verdik: "Bizi inanmış Kullar’ından bir çoğuna göre Üstün kılan Allah'a Hamdolsun." dediler.         

027.16-      Süleyman, Davud'a Mirascı oldu ve dedi ki: "Ey İnsanlar, Bize Kuşlar’ın Nutq’u öğretildi ve Bize Herşey’den verildi. Elbette bu, Apaçık olan bir Üstünlük’tür."

027.17-      Süleyman'a Cinler’den, İnsanlar’dan ve Kuşlar’dan Orduları toplandı ve bunlar Bölükler halinde dağıtıldı.

027.18-      Nihayet Neml Wadisi'ne geldiklerinde, bir Dişi-Neml dedi ki:" Ey Neml Topluluğu, Meskenler’inize girin, kırıp geçirmesin Sizi Süleyman ve Orduları."

027.19-      O'nun bu Sözü üzerine  Tebessüm-etti ve dedi ki: "Rabb'im, Bana, Anne ve Babam’a verdiğin Ni’met’e şükretmemi ve Hoşnut olacağın Salih bir Çalışma’da bulunmamı Bana ilham et ve Beni Rahmet’inle Salih Kullar’ının arasına kat."

027.20-      Tayr'ı denetledikten sonra dedi ki: "Hüdhüd'ü göremiyorum, yoksa Gaybolanlar'dan mı oldu?"

027.21-      "O’nu gerçekten Şiddetli bir Azab’la azablandıracağım, ya da O’nu boğazlayacağım veya O, Bana Apaçık olan bir İspatlayıcı Delil getirmelidir."

027.22-      Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi ki: "Senin İhata edemediğin Şey’i Ben İhata ettim /kuşatıp öğrendim. Ve Sana Sebe'den Kesin bir Haber’le geldim."

027.23-      "Gerçekten Ben, Onlar’a hükmetmekte olan bir Kadın buldum ki, O’na Herşey’den verilmiş. Ve Büyük bir Arşı/Tahtı var.

027.24-      "O'nu ve Qawm’ini, Allah'ı bırakıp da Güneş’e  Secde eder buldum, Onlar’a Şeytan yapmakta olduklarını süslemiştir. Böylece Onlar’ı Yol’dan alıkoymuştur. Bundan dolayı Onlar Hidayet bulmuyorlar."

027.25-      "Ki Onlar, Gökler’de ve Yer’de Saklı olanı ortaya çıkaran ve Sizin gizlediklerinizi de açığa vurduklarınızı da bilmekte olan Allah'a Secde etmesinler diye."

027.26-      " O Allah, "O'ndan başka bir İlah yoktur, Büyük Arş'ın/Taht'ın da Rabb'idir."

027.27-      "Durup bekleyeceğiz, Doğru’yu mu söyledin, yoksa Yalancılar’dan mı oldun?" dedi.

027.28-      "Bu  Mektub’umla git, O’nu kendisine bırak, sonra Onlar’dan uzaklaş, böylelikle bir bakıver, neye başvuracaklar?"

027.29-      (Kadın) dedi ki: "Ey Önde gelenler, gerçekten Bana oldukca Önemli bir Mektub bırakıldı."

027.30-      "Gerçek şu ki bu Süleyman'dandır ve Kuşkusuz Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla (başlamakta) dır."

027.31-      "Bana karşı Büyüklük taslamayın ve ve Bana Teslim olmuş olarak gelin."

 

III            Süleyman ve Sebe Melikesi: 32-44

 

027.32-      Dedi ki:" Ey Önde gelenler, bu İş’imde Bana görüş belirtin, Siz Şahidlik etmedikce Ben hiçbir İş’te Kesin değilim."

027.33-      Dediler ki: "Biz Quwwet Sahibi’yiz ve Zorlu Savaşcılar’ız, İş Konusu’nda Qarar senindir, artık Sen bak, neyi emredeceksin."

027.34-      Dedi ki: "Gerçekten Melikler bir Ülke’ye girdikleri zaman, orasını Fesad’a verirler ve Ehli’nden İzzetliler’i habileni Zelil ederler. İşte Onlar, böyle yaparlar."

027.35-      "Ben Onlar’a bir Hediye göndereyim de bir bakayım nasıl döner Gönderilenler."

027.36-      Süleyman'a geldiği zaman: "Sizler Bana Mal ile Yardım’da mı bulunmak istiyorsunuz? Allah'ın Bana vermekte olduğu, Size verdiğinden daha Hayırlı’dır, hayır Siz Hediyeler’inizle  ferahlarsınız."

027.37-      "Sen Onlar’a dön, Biz Onlar’a öyle Ordular’la geliriz ki, Onlar için karşı koymak mümkün değil ve Biz Onlar’ı ordan aşağılanmış ve Küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız."

027.38-      "Ey Önde gelenler, Onlar Bana Teslim olmuşlar olarak gelmeden önce, Siz’den kim onun Taht’ını Bana getirebilir?" dedi.

027.39-      Cinn'lerden bir İfrit dedi: "Sen daha Maqam’ından kalkmadan önce, Ben O’nu Sana getirebilirim, Ben gerçekten buna karşı Kesin olarak Güvenilir bir Güc’e sahibim."

027.40-      O kendisine  Kitab'dan  İlm verilen  dedi ki:" Ben,  (Ey ifrit)   Gözünü açıp kapamadan Onu Sana getiririm." Derken O’nu kendi yanında durur halde görünce dedi ki: "Bu Rabb’imin Fadlı’ndandır, O'na şükredecek miyim yoksa Nankörlük mü edeceğim diye Beni denemekte olduğu için. Kim şükrederse, artık O kendisi için şükretmiştir, kim de Nönkürlük ederse gerçekten Benim Rabb'im Ganiy'dir, Kerim'dir

027.41-      Dedi ki: "Onun Taht’ını değişikliğe uğratın, bir bakalım Doğru olan’ı bulabilecek mi, yoksa bulmayanlardan mı olacak?"

027.42-      Böylece (Kraliçe) geldiği zaman O'na: "Senin Taht’ın böyle mi?" denildi. Dedi ki:" Tıpkı kendisi. Bize O’ndan önce İlim verilmişti ve Biz Teslim olmuştuk."

027.43-      Allah'tan başka abdolduğu Şeyler O’nu alıkoymuştu. Gerçekte O Küfreden bir Qawim’dendi."

027.44-      O'na: "Köşk’e gir" denildi. O'nu görünce Derin bir Su sandı ve Ayaklar’ını açtı. Dedi ki: "Gerçekte bu, Saydam Cam’dan olma Düzeltilmiş bir Zemin." Dedi ki:"Rabb'im, gerçekten Ben kendime zulmettim, Ben Süleyman'la birlikte Alemler’in Rabb'i Allah'a teslim oldum."

 

IV           Salih, Lut :45-58

 

027.45-      Andolsun Biz Semud'a Kardeşler’i Salih'i gönderdik: "Yalnızca Allah'a kulluk edin" diye. Bir de ne görsün, Onlar birbirlerine Düşman kesilmiş iki Gurup’tur.

027.46-      Dedi ki: "Ey Qawm’im, neden İyilik’ten önce Kötülük konusunda acele davranıyorsunuz? Allah'tan Bağışlanma dilemeniz gerekmez mi? Umulur ki esirgenirsiniz."

027.47-      Dediler ki: "Senin ve Seninle birlikte olanlar yüzünden Uğursuzluğa uğratıldık." Dedi ki: "Sizin Uğursuzluğunuz Allah katındadır. Hayır, Siz denenmekte olan bir Qawim’siniz."

027.48-      Şehirde Dokuzlu bir Çete vardı, Arz’da Fesat yapıyorlar ve Dirlik düzenlik bırakmıyorlardı.

927.49-      Kendi aralarında Allah Adı’na and içerek, dediler ki: "Gece Kesinlikle O’na ve Aile’sine bir Baskın düzenleyelim, sonra Weli’sine: Aile’sinin yok oluşuna Biz Şahid olmadık ve gerçekten Bizler Doğru söyleyenleriz, diyelim."

027.50-      Onlar Hileli bir Düzen kurdu, Biz de Onlar’ın farkında olmadığı bir Düzen kurduk.

027.51-      Artık Sen, Onlar’ın kurdukları Düzen’in uğradığı Aqıbet’e bak, Biz Onlar’ı ve Qawimler’ini topluca yerle bir ettik.

027.52-      İşte Zulmetmeleri dolasıyla Enkaz’a dönüşmüş Ipıssız Evleri.  Şüphesiz bilmekte olan bir Qawim için bunda bir Ayet var’dır.

027.53-      İman edenler’i ve İttiqa edenler’i kurtardık.

 

027.54-      Lut da. Hani Qawm’ine demişti ki: "Siz, açıkca gördüğünüz halde, yine de o Çirkince Utanmazlığı yapacak mısınız?"

027.55-      "Siz gerçekten, Kadınlar’ı bırakıp Şehvet’le Erkekler’e mi yaklaşıyorsunuz? Hayır, Siz bilmeyen bir Qawim’siniz."

027.56-      Onun Qawm’inin Cevab’ı: "Lut Aile’sini kendi Şehr’inizden sürün. Temiz kalmak isteyen İnsanlar’mış." demekten başka olmadı.

027.57-      Biz de, O’nu ve Aile’sini kurtardık, yalnızca Karısı hadic, O’nu geride taqdir ettik.

027.58-      Ve Onlar üzerine bir Yağmur yağdırdık. Uyarılanlar’ın Yağmur’u ne kadar Kötü.

     

 

V            Mü'minler Yükselecek :59-66

 

 

027.59-      Dedi ki: "Hamd Allah'ın'dır ve Selam O'nun seçtiği Kullar’ının üzerinedir. Allah mı daha Hayırlı yoksa Onlar’ın Ortak koşmakta oldukları mı?"

027.60-      Yoksa, Gökler’i ve Yer’i yaratan ve Size Gök’ten Su indiren mi? Ki O’nunla Gönül Alıcı Bahçeler bitirdik, Sizin içinse O’nun bir Ağac’ını bitirmek mümkün değildir. Allah ile beraber bir başka İlah mı? Hayır, Onlar Sapıklık’ta devam eden bir Qawim’dir.

027.61-      Ya da Arz’ı bir Qarar Yeri kılan, O’nun arasında Irmaklar vareden ve ona sarsılmaz Dağlar yaratan ve İki Deniz arasına bir ara Engel/haciz koyan mı? Allah ile beraber başka bir İlah mı? Hayır, Onlar’ın çoğu bilmiyorlar.

027.62-      Ya da Sıkıntı ve İhtiyaç içinde olan’a, kendisine dua ettiği zaman icabet eden, Kötülüğü açıp gideren ve Sizi Yeryüzü’nün Halifeleri kılan mı? Allah ile beraber başka bir İlah mı? Ne kadar da az Öğüt alıp düşünmüyorsunuz?

027.63-      Ya da Kara’nın ve Deniz’in Karanlıkları içinde Size Yol gösteren ve Rahmet’inin önünde Rüzgarlar’ı Müjdeci olarak Gönderen mi? Allah ile beraber başka bir İlah mı? Allah, Onlar’ın Şirk koştukları’ndan Yüce’dir.

027.64-      Ya da Halq’ı Sürekli yaratmakta olan, sonra O’nu iade edecek olan ve Sizi Gök’ten ve Yer’den rızıqlandıran mı? Allah ile beraber başka bir İlah mı? De ki: "Eğer Doğru söyleyenler iseniz, Burhan’ınızı getirin."

027.65-      De ki: "Gökler’de ve Yer’de Gayb’ı Allah'tan başka kimse bilmez. Onlar ne zaman dirileceklerinin şuuruna varmıyorlar."

027.66-      Yoo, Onlar’ın Ahiret Konusundaki Bilgileri Ardarda toplanıp pekiştirildi. Hayır, Onlar bundan bir Kuşku içindedirler, yoo Onlar bundan yana Kör’dürler.

 

VI           Hakk'ın İnkarı : 67-82

 

027.67-      Küfredenler dedi ki: "Biz ve Atalar’ımız Toprak olduktan sonra mı, gerçekten Biz mi  dirilip çıkarılacak mışız?"

027.68-      "Andolsun bu, Bize ve daha önce Atalar’ımıza waadolunmuştur. Bu olsa olsa Geçmişler’in Masalları’ndan başkası değildir."

027.69-      De ki: "Arz’da gezip dolaşın da, Mücrimler’in nasıl bir Aqıbet’e uğradıklarını görün."

027.70-      Sen, Onlar’a karşı Hüzne kapılma ve Onlar’ın kurmakta oldukları Tuzaklar’dan dolayı da Sıkıntı içinde olma.

027.71-      Derler ki: "Eğer Doğru’yu söyleyenler iseniz, bu Waadolunan ne Zaman?"

027.72-      De ki: "Belki de acele etmekte olduğunuzun bir kısmı Size yetişmiştir bile."

027.73-      Elbette Senin Rabb'in İnsanlar’a karşı Büyük Fadl Sahibi’dir, ancak İnsanlar’ın çoğu şükretmiyorlar.

027.74-      Elbette, Senin Rabb'in, Onlar’ın Sineler’inin gizlediklerini da, açığa vurduklarınıda kesin olarak bilmektedir.

027.75-      Gök’te ve Yer’de Gizli olan Hiçbir Şey yoktur ki, Apaçık olan bir Kitap'ta olmasın.

027.76-      Gerçek şu ki, bu Qur'an, İsrailoğulları’na  konusunda Ayrılığa düştükleri Şeyler’in bir çoğunu anlatmaktadır.

027.77-      Ve gerçekten O, Mü'minler için bir Hidayet ve bir Rahmet’tir.

027.78-      Elbette Senin Rabb'in, Onlar’ın arasında kendi Hükm’ünü verecektir.O Aziz'dir, Bilen'dir.

027.79-      Sen, artık Allah'a tewekkül et, çünkü Sen Apaçık olan Haqq üzerindesin.

027.80-      Çünkü gerçekten Sen, Ölüler’e dinletemezsin ve arkasını dönüp kaçmakta olan Sağırlar’a da Çağrı’yı işittiremezsin.

027.81-      Ve Sen, Körler’i düştükleri Sapıklık’tan çekip Hidayet’e erdirici de değilsin. Sen ancak Ayetler’imize İman edenler’e dinletebilirsin. İşte Teslim olanlar bunlar’dır.

027.82-      O Qavl Onlar’a wuqubulunca , Onlar’a Yer’den bir Dabbe  çıkarırız o da İnsanlar’ın Bizim Ayetler’imize Kesin bir Bilgi’yle inanmadıklarını Onlar’a söyler.

 

VII          Muhalefet Eriyecek : 83-93

 

027.83-      Ve her Ümmet’ten Ayetler’imizi yalanlayanlar’dan bir Bölük toplayacağımız Gün, artık Onlar tutuklanıp dağıtılırlar.

027.84-      Nihayet geldikleri zaman (Allah) der ki: "Siz Benim Ayetler’imi Bilgi bakımından kavramadığınız halde yalanladınız mı? Yoksa ne yapıyordunuz?"

027.85-      Zulmetmelerine karşılık,  Qavl aleyhlerine wuqubuldu, artık Onlar konuşmuyorlar da.

027.86-      Görmediler mi, Biz Gece’yi Onlar’a Suqun bulmaları için, Gündüz’ü de Aydınlık olarak yarattık. Elbette İman etmekte olan bir Qavim için bunda Ayetler var’dır.

                            

 

 

027.87-      Sur'a üfleneceği Gün, Allah'ın dilediği Kimseler dışında, Gökler’de ve Yer’de olan herkes artık Korku’ya kapılmıştır ve Onlar’ın her biri boyun bükmüş olarak O'na gelmişlerdir.

027.88-      Dağlar’ı görürsün de, Onlar’ı Camid sanırsın, oysa Onlar Bulutlar’ın sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Herşey’i Sapasağlam-yapan Allah'ın Sanatı. Elbette O işlemekte olduklarınızdan Haberdar'dır.

027.89-      Kim bir İyilik’le gelirse, artık kendisine daha Hayırlısı vardır ve Onlar o Gün’ün Korkusuna karşı Güvenlik içindedirler.

027.90-      Kim de Kötülük’le gelirse, artık Onlar da Ateş’e yüzükoyun atılır:" Yaptıklarınızdan başkasıyla mı cezalandrırılıyorsunuz?"

027.91-      ( De ki:) "Ben, ancak bu Şehrin Rabb'ine ibadet etmekle emrolundum ki, O, burasını Kutlu kıldı. Herşey O'nundur. Ve Müslümanlar’dan olmakla emrolundum."

027.92-      Ve Qur'an'ı okumakla da. Artık kim Hidayet’e gelirse, kendisi için Hidayet’e gelmiştir, kim de sapacak olursa, Sen de de ki: "Ben yalnızca Uyarıcı'yım."

027.93-      Ve de ki: "Allah'a Hamdolsun, O Size Ayetler’ini gösterecektir, Siz de Onlar’ı tanıyacaksınız." Senin Rabb'in yapmakta olduklarınızdan Gafil değil’dir.

 

053.028./el-QASAS

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

   I           Musa'nın Çocukluğu: 1-13

 

028.01-      Ta Sin Mim

028.02-      Bunlar Apaçık olan Kitab'ın Ayetleri’dir.

028.03-      Mü'min olan bir Qawim için Haqq olmak üzere, Musa ve Fir'awun'un Haberi’nden Sana okuyacağız.

028.04-      Gerçek şu ki, Firawun Arz’da büyüklenmiş ve oranın Halk’ını birtakım Fırqalar’a ayırıp bölmüştü, Onlar’dan bir Bölüm’ünü Güç’ten düşürüyor, Erkek Çocuklar’ını boğazlayıp Kadınlar’ını Diri bırakıyordu. Çünkü O Fesatcılar’dandı.

028.05-      Biz ise, Arz’da Güç’ten düşürülenler’e lutuf’ta bulunmak, Onlar’ı Önderler yapmak ve Mirascılar kılmak istiyorduk.

028.06-      Ve Onlar’ı Arz’da İktidar Sahipleri olarak Yerleşik kılalım, Fir'awn'a, Haman'a ve Askerler’ine, Onlar’dan sakınmakta oldukları şeyi gösterelim.

 

028.07-      Musa'nın Annesi’ne: "O’nu emzir, şayet O’nun için korkacak olursan, bu durumda O’nu Su’ya bırak, korkma ve hüzünlenme, çünkü O’nu Biz Sana tekrar geri  vereceğiz ve O’nu Gönderilenler'den kılacağız" diye wahyettik.

028.08-      Nihayet Fir'awn'un Ailesi, O’nu kendileri için bir Düşman ve Üzüntü konusu olsun diye Sahipsiz görüp aldılar. Gerçekte Fir'awn da Haman da ve Askerler’i de bir Yanılgı içindeydi.

028.09-      Fir'awn'un Karısı dedi ki: "Benim için de, Senin için de bir Gözbebeği, O’nu öldürmeyin, umulur ki Bize Yarar’ı dokunur veya O’nu Evlat ediniriz." Oysa Onlar şuurunda değillerdi.

028.10-      Musa'nın Annesi ise, Yüreği Boşluk içinde sabahladı. Eğer Mü'minler’den olması için Qalbi üzerinde pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse O’nu açığa vuracaktı.

028.11-      Ve O’nun Kızkardeşi’ne: "O’nu izle," dedi. Böylece O da, kendileri farkında değilken O’nu Uzaktan gözetledi.

028.12-      Biz, daha önce O’na Sütanaları’nı Haram etmiştik. "Ben, Sizin Adınıza O’nun bakımını yükümlenecek ve O’na öğüt verecek bir Aile’yi Size bildireyim mi?" dedi.

028.13-      Böylelikle, Gözünün aydın olması, Hüzne kapılmaması ve gerçekten Allah'ın Waadi’nin Haqq olduğunu bilmesi için, O’nu Anne’sine geri vermiş olduk. Ancak Onlar’ın çoğu bilmezler.

 

II            Musa'nın Mısır'lıyı öldürmesi :14-21

 

028.14-      O, Ergenlik’te olgunlaşınca Biz O'na Hükm ve İlm  verdik. Biz iyilik’te Bulunanlar’ı işte böyle ödüllendiriz.

028.15-      Halkı’nın Haberi olmadığı bir zamanda Şehr’e girdi, sonra Kavga etmekte olan İki Adam buldu. Bu kendi Taraftarlar’ından, şu da Düşmanlar’ından. Derken Taraftarlar’dan olan, Düşmanlar’ından olan’a karşı  O’ndan yardım istedi. Bunun üzerine O’na bir Yumruk attı ve İşini bitirdi. "Bu Şeytan İşi’ndendir, O, gerçekten Açıkca Saptırıcı bir Düşman’dır" dedi.

028.16-      Dedi ki: "Rabb'im, gerçek şu ki, Ben kendi Nefs’ime zulmettim, artık Beni bağışla." Böylece O’nu bağışladı. Elbette O, Gafur'dur, Rahim'dir.

028.17-      Dedi ki: "Rabb'im, Bana verdiğin Ni’metler Adına, artık Suçlular’a Desdekci olmayacağım."

028.18-      Böylece Şehir’de Korku içinde gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki, Dün kendisinden Yardım isteyen kişi kendisine Yardım için bağırıyor. Musa O’na dedi ki: "Sen gerçekten Açıkca bir Azgın’sın."

028.19-      Sonunda ikisinin de Düşmanı olan’ı yakalamak isterken (adam ona) dedi ki: "Ey Musa, Dün birini öldürdüğün gibi, Bugün de Beni mi öldürmek istiyorsun? Sen, Arz’da yalnızca bir Zorba olmak istiyorsun, Islah edenler’den olmak istemiyorsun"

028.20-      Şehr’in Öbür Yakası’ndan bir Adam koşarak gelip dedi ki: "Ey Musa, Önde gelenler, Seni öldürmek Konusunda aralarında görüşmektedirler, artık Sen çık git, gerçekten Ben Sana Öğüt verenler’denim."

028.21-      Böylece oradan Korku içinde gözetleyerek çıkıp gitti: "Rabb'im, Zalimler Topluluğu’ndan Beni kurtar" dedi.

 

III            22-28   Musa Medyen'de

 

028.22-      Medyen'e doğru yöneldiğinde de: "Umarım Rabb'im, Beni Doğru yol’a iletir" dedi.

028.23-      Medyen Suyu'na vardığı zaman, O’ndan Su almakta olan bir İnsan Topluluğu buldu. Onlar’ın gerisinde de sakınan İki Kadın buldu. Dedi ki: "Bu durumunuz ne?" Çobanlar Sürüler’i sulamadıkca, Biz Sürüler’imizi sulayamayız, Babamız da Yaşlanmış bir İhtiyar" dediler.

028.24-      Hemen Onlar’ın Sürüleri’ni suladı, sonra yine Gölge’ye çekilerek dedi ki: "Rabb'im, doğrusu Bana indirdiğin Her Hayr’a Muhtac’ım."

028.25-      Çok geçmeden, O ikisinden biri yürüyerek O’na geldi. "Babam, Bizim için Sürüler’ini sulamana Karşılık olarak Sana Ödül vermek üzere Seni çağırmaktadır." dedi.  Bunun üzerine O’na gelip de olup bitenleri anlatınca O: "Korkma" dedi. "Zalimler Topluluğu’ndan kurtulmuş oldun."

028.26-      Onlar’dan biri dedi ki: "Ey Babacığım, O’nu Ücret’le tut, çünkü Ücret’le tuttuklarının en Hayırlı’sı gerçekten O Quwwetli'dir, Emin/güvenilir'dir."

028.27-      Dedi ki: "Doğrusu Ben, Sekiz Yıl Bana Hizmet etmene karşılık, şu iki Kız’ımdan birini Sana nikahlamak istiyorum. Eğer On’a tamamlarsan, artık O da Sen’den. Ben Sana Zorluk çıkarmak istemem, Beni de inşallah Salih olanlar’dan bulacaksın."

028.28-      Dedi ki: "Bu, Benimle Senin aranda olandır. Bu durumda İki Süre’den hangisini yerine getirirsem, artık Bana karşı bir Haqsızlık Söz Konusu olmaz. Allah'ta söylediklerinize Wekil'dir."

 

IV           29-42   Musa'nın Firawn’a Gidişi

 

028.29-      Böylelikle Musa, Süre’yi tamamlayıp Ailesi’yle birlikte Yol’a koyulunca, Tur tarafında bir Ateş gördü. Aile’sine: "Siz durun, gerçekten Ben bir Ateş gördüm, umarım ki Ben O’ndan Size ya bir Haber, ya da ısınmanız için bir Kor-parçası getirim." dedi.

028.30-      Derken oraya geldiğinde, O Kutlu Arazi’deki Wadi’nin Sağ yanında olan bir Ağaç’tan "Ey Musa, Alemler’in Rabb'i olan Allah Benim" diye seslenildi.

028.31-      "Asa’nı Bırak". O’nun şimdi bir Yılan gibi debelenmekte olduğunu görünce, arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya başladı. "Ey Musa, dön ve Korku’ya kapılma. Gerçekten Sen Güvende olanlar’dansın."

028.32-      "El’ini koynuna sok, Kusursuz olarak Bembeyaz çıksın." Ve çek. İşte bunlar Rabb'inden Fir'awn ve Önde gelen Adamlar’ına ikisinin Kanıtı’dır. Gerçekten Onlar Fasıq olan bir Topluluk’tur.

028.33-      Dedi ki: "Rabb'im, gerçekten Ben Onlar’dan bir Kişi öldürdüm,  Beni öldürmelerinden korkuyorum."

028.34-      "Ve Kardeşim Harun, Dil bakımından O Ben’den daha Düzgün konuşmaktadır, O’nu da Benimle birlikte bir Yardımcı olarak gönder,  Beni doğrulasın. Çünkü Onlar’ın Beni yalanlamalarından korkuyorum."

028.35-      Dedi ki: "Pazunu Kardeş’inle pekiştirip güçlendireceğiz. Sizin İkinize de öyle bir Güç ve Yetki vereceğiz ki, Ayetler’imiz sayesinde Size erişemeyeceklerdir.  Siz de, Size uyanlar’da Galip olanlar’sınız."

 

028.36-      Musa, Onlar’a Apaçık olan Ayetler’imizle geldiği zaman: "Bu, düzüp uydurulmuş bir Büyü’den başkası değil’dir. Biz Geçmiş Atalar’ımızdan da bunu işitmedik" dediler.

028.37-      Musa dedi ki: "Rabb'im, kimin kendisinden bir Hidayet’le geldiğini ve bu Yurd’un Sonucu’nun kime ait olacağını daha iyi bilmektedir.Gerçek şu ki, Zulmedenler Felah bulmazlar."

028.38-      Firawn dedi ki: "Ey Önde gelenler, Sizin için Ben’den başka bir İlah olduğunu bilmiyorum. Ey Haman, Çamur’un üstünde bir Ateş yak da, Bana yüksekce bir Kule İnşa et, belki Musa'nın İlahı’na çıkarım çünkü gerçekten  Ben O’nu Yalancılar’dan sanıyorum."

028.39-      O ve Askerler’i Arz’da Haqsız yere Büyüklendiler  ve gerçekten Bize döndürülmeyeceklerini sandılar.

028.40-      Bunun üzerine, O’nu ve Askerler’ini tutup Su’ya attık. Böylece Zulmedenler’in nasıl bir Son’a uğradıklarına bir bak.

028.41-      Biz, Onlar’ı Ateş’e çağıran Önderler kıldık, Qıyamet Günü yardım görmezler.

028.42-      Bu, Dünya Hayatı’nda Biz Onlar’ın arkasına La’net düşürdük, Qıyamet Günü'nde ise Onlar Çirkinleştirilmiş olanlar’dır.

 

V            Musa'ya Benzeyen Peygamberler :43-50

 

028.43-      Andolsun, İlk Kuşaklar’ı Yıkıma uğrattıktan sonra, Musa'ya, İnsanlar için Basiretler, Hidayet ve Rahmet olmak üzere Kitap verdik. Umulur ki, Öğüt alıp düşünürler.

 

028.44-      Musa'ya O İş’i gerçekleştirdiğimiz zaman, Sen Batı yanında değildin ve Sen Şahid olanlardan da değildin.

028.45-      Ancak Biz birçok Kuşaklar inşa ettik de Onlar’ın üzerinde Ömür uzayıp geçti. Ve Sen Medyen Halkı içinde yaşayıp da Ayetler’imizi Onlar’dan okuyarak öğrenmiş değilsin. Ancak  Onlar’ı gönderen Biz’iz.

028.46-      (Musa'ya) seslendiğimiz zaman da, Sen Tur'un yanı’nda değildin. Ancak Rabb'inden bir Rahmet olmak üzere Sen’den önce kendilerine bir Uyarıcı gelmemiş olan bir Qawm’i uyarman için. Umulur ki, Öğüt alıp düşünürler diye.

028.47-      Kendi Eller’inin Öne sürdükleri dolayısıyla, Onlar’a bir Musibet isabet ettiğinde: "Rabb'imiz, Bize de bir Elçi gönderseydin de böylece Biz de Senin Ayetler’ine uysaydık ve Mü'minler’den olsaydık." diyecek olmasalardı.

028.48-      Fakat Onlar’a kendi katımızdan Haqq geldiği zaman: "Musa'ya Verilenler’in bir benzeri de buna verilmeli değil miydi?" dediler. Onlar, daha önce Musa'ya Verilenleri İnkar etmemişler miydi? "İki Büyü birbirine arka çıktı." dediler. Ve : "Gerçekten Biz hepsini İnkar edenleriz." dediler.

028.49-      De ki: "Eğer Doğru’ysanız, bu durumda Allah katından bu İkisinden daha Doğru olan bir Kitap getirin de, Ben de O’na uymuş olayım."

028.50-      Buna rağmen Sana icabet etmeyecek olurlarsa, artık bil ki, Onlar gerçekten kendi Hewalar’ına uymaktadırlar. Oysa Allah'tan bir Hidayet olmaksızın, kendi Hewa’sına uyandan daha Sapık kim’dir? Elbette Allah, Zulmeden bir Qawm’e Hidayet etmez.

 

VI           51-60   İlahi Vahyin Doğruluğu

 

028.51-      Andolsun, Biz Öğüt alıp düşünsünler diye, Söz’ü birbiri ardınca dizip indirdik.

028.52-      Bundan önce, kendilerine Kitap verdiklerimiz buna inanmaktadırlar.

028.53-      Onlar’a okunduğu zaman: "Biz O’na inandık, gerçekten O, Rabb'imizden olan bir Haqq’tır. Elbette Biz bundan önce de Müslümanlar’dık" derler.

028.54-      İşte Onlar, sabretmeleri dolayısıyla Ecirler’i iki defa verilir ve Onlar Kötülüğü İyilik’le uzaklaştırıp kendilerine Rızıq olarak verdiklerimizden infaq ederler.

028.55-      Boş ve Yararsız olan Söz’ü işittikleri zaman O’ndan yüz çevirirler ve : "Bizim yaptıklarımız Bizim, Sizin yaptıklarınız Sizindir, Size Selam olsun, Biz Cahiller’i benimsemeyiz" derler.

028.56-      Gerçek şu ki, Sen, sevdiğini Hidayet’e eriştiremezsin, ancak Allah dilediğini Hidayet’e eriştirir. O, Hidayet’e erecek olanları daha iyi Bilen’dir.

028.57-      Dediler ki: "Eğer Seninle birlikte Hidayet’e uyacak olursak, yerimizden çekilip koparılırız." Oysa Biz Onlar’ı, kendi katımızdan bir Rızıq olarak Herşey’in Ürünü’nün aktarılıp toplandığı, Güvenli bir Harem'e Yerleşik kılmadık mı? Fakat Onlar’ın çoğu bilmiyorlar.

028.58-      Biz, Yaşama Biçimleri’yle Refah içinde şımarıp azmış nice Şehr’i yıkıma uğrattık. İşte Meskenler’i çok az dışında (onlarda) kendilerinden sonra oturabilmiş değildir. Waris olanlar Biz’iz.

028.59-      Senin Rabb'in Ana Yerleşim Merkezleri’ne Onlar’a Ayetler’imizi okuyan bir Elçi göndermedikce Şehirler’i yıkıma uğratıcı değildir. Ve Biz, Halkı Zulmeden Şehirler’den başkasını da Yıkıma uğratıcı değiliz.

028.60-      Size verilen Herşey, yalnızca Dünya Hayatı’nın Metaı ve Süsü’dür.  Allah katında olan ise, daha  Hayırlı ve daha Sürekli’dir. Yine de aqıllanmayacak  mısınız?

 

VII          Muhalifler Eğilecek :61-75

 

028.61-      Şimdi, kendine Güzel bir Waid’te bulunduğumuz, dolayısıyla O’na kavuşan Kişi, Dünya Hayatı’nın Metaı ile metalandırdığımız sonra Qıyamet Günü hazır bulundurulanlar’dan olan Kişi gibi midir?

028.62-      Onlar’a (Allah'ın) sesleneceği Gün: "Benim Ortaklarım olarak öne sürdükleriniz nerede?"   der.

028.63-      Üzerlerine Söz Haqq olanlar derler ki: "Rabb'imiz, İşte Bizim azdırıp saptırdıklarımız bunlar, kendimiz azıp saptığımız gibi, Onlar’ı da azdınıp saptırdık. Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış bulunmaktayız. Onlar Bize tapıyor da değillerdi.

028.64-      Denir ki: "Ortaklarınızı çağırın." Böylelikle Onlar’ı çağırırlar, ama kendilerine cevap vermezler ve Azab’ı görürler. Hidayet bulmuş olsalardı ne olurdu.

028.65-      O Gün Onlar’a seslenerek: " Gönderilenler'e ne Cevap verdiniz?" der.

028.66-      Artık o Gün, Haberler Onlar için körelmiştir, Onlar birbirlerine de soramazlar.

028.67-      Ancak kim tewbe edip inanır ve Salih Çalışmalar’da bulunursa artık Kurtuluş’a erenler’den olmasını umabilir.

028.68-      Rabb'in, dilediğini yaratır ve seçer. Seçim Onlar’a ait değildir. Allah, Onlar’ın ortak koşmakta olduklarından Münezzeh’tir, Yüce'dir.

028.69-      Rabb'in Onlar’ın Göğüsler’inin saklamakta olduklarını da, açığa vurmakta olduklarını da bilir.

028.70-      O, Allah'tır. Kendisinden başka İlah yoktur. İlk’de, Son’da da Hamd O'nundur. Hüküm de O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz.

028.71-      De ki: "Gördünüz mü söyleyin/söyleyin bakalım, Allah Qıyamet Günü’ne kadar Gece’yi Sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa, Allah'ın dışında size Aydınlık verecek İlah kimdir? Yine de hala dinlemeyecek misiniz?"

028.72-      De ki: "Gördünüz mü söyleyin, Allah, Qıyamet Günü’ne kadar Gündüz’ü Sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa, Allah'ın dışında Size içinde dinleneceğiniz Gece’yi getirecek İlah kimdir? Yine de görmeyecek misiniz?"

028.73-      Kendi Rahmetinden olmak üzere O, Sizin için içinde dinlenmeniz ve O'nun Fadl’ından aramanız için Gece’yi ve Gündüz’ü var etti. Umulur ki şükredersiniz.

028.74-      Onlar’a sesleneceği Gün: "Benim Ortaklar’ım olarak öne sürdükleriniz nerede" der.

028.75-      Her Ümmet’ten bir Şahid ayırıp çıkardık da: "Burhan’ınızı getirin." dedik. Artık öğrenmiş oldular ki, Haqq, gerçekten Allah'ındır ve Düzüp uydurdukları kendilerinden uzaklaşıp kaybolmuştur.

 

VIII         Karun: 76-82

 

028.76-      Gerçek şu ki, Qarun, Musa'nın Qawm’indendi, ancak Onlar’a karşı azgınlaştı. Biz, O’na öyle Hazineler vermiştik ki, onun Anahtarlar’ı birlikte  (taşımaya) davranan Güçlü bir Topluluğa Ağır geliyordu. Hani Qawm’i O’na demişti ki: "Şımararak sevinme, çünkü Allah, Şımaranlar’ı sevmez."

028.77-      "Allah'ın Sana verdiğiyle Ahiret Yurdu’nu ara, Dünya’dan da kendi Payını unutma. Allah'ın Sana ihsan ettiği gibi, Sen de İhsan’da bulun ve Arz’da Fesad arama. Çünkü Allah Fesatcılar’ı sevmez."

028.78-      Dedi ki: "Bu, Ben’de olan bir İlm dolayısıyla Bana verilmiştir." Bilmez mi , ki gerçekten Allah, kendisinden Önceki Kuşaklar’dan Quwwet bakımından kendisinden daha Güçlü ve İnsan sayısı bakımından daha çok olan kimseleri Yıkıma uğratmıştır. Mücrimler’den kendi Günahlar’ı sorulmaz."

028.79-      Böylelikle kendi İhtişam’ı içinde Qawm’inin karşısına çıktı. Dünya Hayatı’nı istemekte olanlar: "Ah keşke, Qarun'a verilenin bir benzeri Bizim de olsaydı. Gerçekten o, büyük Pay Sahibi’dir" dediler.

028.80-      Kendilerine İlim verilenler ise: "Yazıklar olsun size, Allah'ın Sevabı, İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunan kimse için daha Hayırlı’dır, buna da Sabredenler’den başkası kavuşturulmaz" derler.

028.81-      Sonunda O’nu da, Konağını da Yer’in Dibi’ne geçirdik. Böylece Allah'a karşı O’na Yardım edecek bir Topluluğu olmadı. Ve O, kendi kendisine Yardım edebilecekler’den de değildi.

028.82-      Dün, O’nun yerinde olmayı dileyenler, sabahladıklarında: "Vay, demek ki Allah, Kullar’ından dilediğinin Rızq’ını genişletip yaymakta ve kısıp daraltmaktadır. Eğer Allah, Bize lutfetmiş olmasaydı, Bizi de elbette batırırdı. Way, demek gerçekten Küfredenler felah bulamazlar" demeğe başladılar.

 

IX           Peygamberin Hicreti ve Geri Dönüşü: 83-88

 

028.83-      İşte Ahiret Yurdu, Biz O’nu, Arz’da büyüklenmeyi ve fesat çıkarmayı istemeyenlere kılarız. Aqıbet de Taqwa Sahipleri’nindir.

028.84-      Kim bir İyilik’le gelirse, artık O’nun için O’ndan daha Hayırlısı var’dır. Kim de bir Kötülük’le gelirse, artık Kötülükler’i yapanlar, yalnızca yapmakta olduklarıyla Karşılık görürler.

028.85-      Elbette Sana Qur'an'ı Farz kılan, Seni dönülecek Yer’e elbette döndürecektir. De ki: "Rabb'im, Hidayet’le geleni de, açıkca bir Sapıklık içinde olan’ı da daha iyi bilmektedir."

028.86-      Kitab'ın Sana bırakılacağını ummazdın. Ancak Senin Rabb'inden bir Rahmet. Öyleyse sakın Kafirler’e arka çıkma.

028.87-      Sana indirildikten sonra, sakın Seni Allah'ın Ayetleri’nden alıkoymasınlar. Sen Rabb'ine çağır ve sakın Müşrikler’den olma."

028.88-      Ve Allah ile beraber başka bir İlah’a tapma. O'ndan başka İlah yoktur. O'nun Yüz’ünden başka Herşey Helak olucu’dur. Hüküm O'nundur ve siz O'na döndürüleceksiniz.  

 

054.017/ el-İSRA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

 

   I           İki Kıble Peygamberi :1

 

017.01-      Bir kısım Ayetler’imizi kendisine göstermek için, Kul’unu bir Gece Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aqsa'ya götüren. Gerçekten O İşiten'dir, Gören'dir.

 

II             Musevilerin Tarihi :2-10

 

017.02-      Musa'ya Biz Kitap verdik ve "Ben’den başka Wekil edinmeyin" diye O'nu İsrailoğulları için Klavuz kıldık."

017.03-      Nuh ile birlikte taşıdıklarımızdan bir Kuşak. Elbette o, Şükreden bir Kul’du.

017.04-      Kitap'da İsrailoğulları’na şu Hükm’ü verdik: "Elbette Siz Arz’da iki defa  fesat çıkaracaksınız ve oldukca Kibirli bir Yükselişle  elbette kibirlenip yükseleceksiniz.

017.05-      Nitekim o iki’den ilk Waid geldiği zaman, oldukca Zorlu olan Kullar’ımızı üzerinize gönderdik de Evler’in aralarına kadar girip Casusluk-ettiler. Bu yerine getirilmiş bir Waid’di.

017.06-      Sonra Onlar’a karşı Size Tekrar Güç verdik, Size Mallar ve Çocuklar’la Yardım ettik ve Topluluk olarak da Sizi sayıca çok kıldık.

017.07-      Eğer İyilik ederseniz kendi Nefs’inize İyilik etmiş olursunuz ve eğer Kötülük ederseniz o da aleyhinizedir. Sonuncu Waad geldiği zaman Yüzler’inizi Kötü duruma soksunlar, Birincisinde ona girdikleri gibi Mescid'e girsinler ve El’e geçirdiklerini darmadağın edip mahvetsinler.

017.08-      Umulur ki, Rabb'iniz Size Merhamet eder, fakat Siz dönerseniz Biz de döneriz. Biz Cehennem’i Kafirler için bir Kuşatma yeri kıldık.     

 

017.09-      Elbette bu Qur'an, en Doğru Yol’a iletir ve Salih Çalışmalar’da bulunan Mü'minler’e, Onlar için gerçekten Büyük bir Ecir olduğunu müjdele.

017.10-      Ve elbette, Ahiret'e inanmayanlara, Onlar için de Acıklı bir Azab hazırlamışızdır.

 

III            Amellerin Sonuçları: 11-21

 

017.11-      İnsan Hayr’a dua ettiği gibi, Şerr’e de dua etmektedir. İnsan, Pek Aceleci’dir.       

017.12-      Biz Gece’yi ve Gündüz’ü iki Ayet kıldık, Gece Ayet’ini sildik de Rabb'inizden bir Fadl aramanız, Yıllar’ın Sayısı’nı ve Hesabı öğrenmeniz için Gündüzün Ayet’ini Aydınlatıcı kıldık. Biz, Herşey’i yeterince açıkladık.

017.13-      Biz Her İnsan’ın işlediklerini (/ (talih) Kuşunu) , kendi Boynuna doladık. Qıyamet Günü'nde O’nun için açılmış olarak önüne konacak bir Kitap çıkarırız.

017.14-      "Kendi Kitab’ını oku, Bugün Nefs’in Sen’den Hesap Sorucu olarak Sana yeter."

017.15-      Kim Hidayet’e ererse, kendi Nefs’i için Hidayet’e erer, kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçbir Günahkar, bir başkasının Günah Yükü’nü yüklenmez. Biz,  bir Elçi  gönderinceye kadar Azab edici değiliz.

017.16-      Biz, bir Ülke’yi Helak etmek istediğimiz zaman, Onun Varlık-güç Sahibi Önde gelenler’ine emrederiz, böylelikle Onlar onda Fesat çıkarırlar. Artık Onun üzerine Söz Haqq olur da, Onu Kök’ünden Darmadağın ederiz.

017.17-      Biz, Nuh'tan sonra nice Kuşaklar’ı Yıkıma uğrattık. Kullar’ının Günahları’nı Haber alıcı, Görücü olarak Rabb'in yeter.

017.18-      Kim Acele olan’ı isterse, onda Ona isteklerimizden dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra da Ona Cehennem’i Yurd kılarız. Ona Kınanmış ve Kovulmuş olarak girer.

017.19-      Kim de Ahiret'i ister ve bir Mü'min olarak ciddi bir Çaba göstererek Ona çalışırsa, işte böylelerinin Çabası Şükr’e şayandır.

017.20-      Hepsine, Onlar’a da bunlara da Rabb'inin İhsan’ından artırarak veririz. Rabb'inin İhsan’ı kesilmiş değildir.

017.21-      Onlar’dan bir kısmını bir kısmına üstün tuttuğumuzu gör. Elbette Ahiret, Dereceler bakımından daha Büyük’tür, Üstünlük bakımından da daha Büyük’tür.

 

IV           İyilik Yaptıran Ahlaki Esaslar: 23-30

 

017.22-      Allah ile beraber başka İlahlar edinme, yoksa Kınanmış ve kendi başına bırakılmış olursun.

017.23-      Senin Rabb'in, O'ndan başkasına kulluk etmemenizi ve Anne-baba’ya İyilikle davranmayı emretti. Şayet Onlar’dan biri veya ikisi Senin yanında Yaşlılığa ulaşırsa Onlar’a : "Öf" bile deme ve Onlar’ı azarlama, Onlar’a Güzel Söz söyle.

017.24-      Onlar’a Düşkünlük’ten dolayı Alçakgönüllülük Kanad’ını ger ve de ki: "Rabb'im, Onlar Beni Küçükken nasıl terbiye ettilerse Sen de Onlar’ı esirge."

017.25-      Rabb'imiz, Sizin içinizdekini daha İyi bilir. Eğer Siz Salih olursanız, elbette O da, yönelip dönenler’i bağışlar.

017.26-      Aqraba’ya Haqqını ver, Yoksul’a ve Yol’da kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma.

017.27-      Çünkü saçıp savuranlar, Şeytan’ın Kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabb'ine karşı Nankör’dür.

017.28-      Eğer Rabb'inin ummakta olduğun bir Rahmet’i beklerken Onlar’a Sırt çevirecek olursan, bu durumda Onlar’a Yumuşak Söz söyle.

017.29-      El’ini Boyunda bağlanmış olarak kılma, büsbütün de Açık tutma. Sonra kınanır, Hasret içinde kalırsın.

017.30-      Elbette Senin Rabb'in, Rızq’ı dilediğine genişletir, yayar ve daraltır. Gerçekten O, Kullar’ından Haberdar'dır, Gören'dir.

 

V Fenalıktan sakındıran ahlaki esaslar :31-40

 

017.31-      Yoksulluk endişesiyle Çocuklar’ınızı öldürmeyin, Onlar’a da, Size de Biz Rızıq veririz. Elbette, Onlar’ı öldürmek Büyük bir Hata’dır.

017.32-      Zina’ya yaklaşmayın, elbette o Fahşa’dır ve Kötü bir Yol’dur.          

017.33-      Haqlı bir neden olmaksızın Allah'ın haram kıldığı bir Kimse’yi öldürmeyin. Kim Mazlum olarak öldürülürse Onun Weli’sine Yetki vermişizdir, O da Öldürme de Ölçü’yü taşırmasın. Çünkü, O gerçekten Yardım görmüştür.

017.34-      Erginlik Çağı’na erişinceye kadar, O da en Güzel bir Tarz olması dışında Yetim’in Mal’ına yaklaşmayın. Ahd’e Wefa edin. Çünkü Ahid bir Sorumluluk’tur.

017.35-      Ölçtüğünüz zaman Ölçü’yü tam tutun ve Dosdoğru bir Tartı’yla tartın, bu, daha Hayırlı’dır ve Sonuç bakımından daha Güzel’dir.

017.36-      Hakkında Bilgin olmayan Şey’in ardına düşme. Çünkü Kulak, Göz ve Qalb bunların hepsi O’ndan Sorumlu’dur.

017.37-      Yeryüzü’nde böbürlenerek yürüme, çünkü Sen ne Yer’i yarabilirsin, ne Dağlar’a boyca ulaşabilirsin.

017.38-      Bütün bunlar, Kötülüğü olan, Rabb'inin katında da Hoş olmayanlar’dır.

017.39-      Bunlar, Rabb'inin Sana Hikmet olarak wahyettiği Şeyler’dir. Rabb'in ile  beraber başka İlahlar kılma, yoksa Yerilmiş, Kovulmuş olarak Cehennem’e bırakılırsın.

 

VI           Kafirlerin Katı Yürekliliği :41-52

 

017.40-      Rabb'iniz Size Erkekler’i seçti de Melekler’den Dişiler’i mi edindi? Gerçekten Siz Büyük bir Söz söylemektesiniz.

017.41-      Andolsun, Biz bu Qur'an'da Çeşitli Açıklamalar yaptık. Öğüt alıp düşünsünler diye. Oysa bu, Onlar’ın daha da uzaklaşmalarından başkasını artırmıyor.

017.42-      De ki: "Eğer söyledikleri gibi, O'nunla beraber İlahlar olsaydı, Onlar Arş’ın Sahibi’ne elbette bir Yol ararlardı.

017.43-      O, Onlar’ın dediklerinden Münezzeh, Yüce ve Büyük bir Yükseklikle yüksek’tir.

017.44-      Yedi Gök, Yer ve bunların içindekiler O'nu tesbih etmektedirler. O'nu Övgü ile Tesbih etmeyen hiçbir Şey yoktur, ancak Siz Onlar’ın Tesbihler’ini kavrayamıyorsunuz. Elbette O, Halim'dir, Bağışlayan'dır.

017.45-      Qur'an okunduğu zaman Seninle Ahiret'e inanmayanlar’ın arasında Görünmez bir Perde kıldık.

017.46-      Ve Onlar’ın Qalbler’i üzerine Onu kavrayıp anlamalarına Engel Kabuklar, Kulaklar’ına da bir Ağırlık koyduk. Sen  Qur'an'da  Rabb'ni bir tek olarak andığın zaman, Nefretle kaçarak gerisin geriye giderler.

017.47-      Biz Onlar’ın Seni dinlediklerinde ne için dinlediklerini, Gizli Konuşmalar’ında da o Zalimler’in: "Siz büyülenmiş bir Adam’dan başkasına uymuyorsunuz" dediklerini çok iyi biliriz.

017.48-      Sana nasıl Örnekler vererek saptıklarına bir bak, artık Onlar’ın bir Yola güçleri yetmemektedir.

017.49-      Dediler ki: "Biz Kemikler haline geldikten, Toprak olup ufalandıktan sonra mı gerçekten Biz mi Yeni bir Yaratılış’la diriltileceğiz."

017.50-      De ki: "İster Taş olun, ister Demir,"

017.51-      "Ya da Göğüsler’inizde büyümekte olan bir Yaratık." "Bizi kim geri çevirebilir" diyecekler. De ki: "Sizi İlk defa yaratan." Bu durumda Sana Başlar’ını alaylıca sallayacaklar ve diyecekler ki: "Ne zamanmış o?" De ki: "Umulur ki pek yakında."

017.52-      Sizi çağıracağı Gün, O'na Övgü’yle İcabet edecek pek az bir Süre kaldığınızı sanacaksınız."

 

VII          Münkirlerin Cezaları: 53-60

 

017.53-      Kullar’ıma, Söz’ün en Güzel olan’ını söylemelerini, söyle. Çünkü Şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Elbette Şeytan İnsan’ın açık bir Düşman’ıdır.

017.54-      Sizi en iyi Rabb'imiz bilir, dilerse Size Merhamet eder, dilerse Sizi azablandırır. Biz Seni Onlar’ın üzerine bir Wekil olarak göndermedik.

017.55-      Rabb'in, Gökler’de ve Yer’de olan Herkes’i en İyi bilir. Andolsun, Biz  Nebiler’den bir kısmını bir kısmına tafdil ettik ve Davud'a da Zebur verdik.

017.56-      De ki: "O'nun dışında öne sürdüklerinizi çağırın, Onlar Siz’den ne zararı uzaklaştırabilirler, ne de dönüştürebilirler.

017.57-      Onlar’ın taptıkları da hangisi daha Yakın’dır diye Rabb'lerine bir Wesile arıyorlar, O'nun Rahmet’ini umuyorlar ve Azab’ından korkuyorlar. Elbette Senin Rabb'inin Azabı Korkunç’tur.

 

017.58-      Hiçbir Ülke olmasın ki, Qıyamet Günü'nden önce Biz O’nu bir Yıkım’a uğratmayalım veya Onu Şiddetli bir Azab’la azablandırmayalım, bu o Kitap’da Yazılı’dır.

017.59-      Bizi Ayet göndermekten, Öncekiler’in onu yalanlamasından başka bir Şey alıkoymadı. Semud'a Dişi Deve’yi görünür olarak gönderdik, Fakat Onlar bununla zulmetmiş oldular. Oysa Biz Ayetler’i ancak korkutmak için göndeririz.

017.60-      Hani Biz Sana: "Elbette Rabb'in İnsanlar’ı çepeçevre kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz o Rüya’yı  İnsanlar’ı denemek için yaptık. Qur'an'da Lanetlenmiş Ağaç’ı da. Biz Onlar’ı korkutmaktayız. Fakat Onlar da Büyük bir Azgınlık’tan başka bir Şey artırmıyor.

 

VIII         61-70   Şeytanın Muhalefeti :61-70

 

               (Bak:   Bakara 30-38,

                          Araf 10-25,

                          Kehf 50,

                          Taha 115 )

 

017.61-      Hani Melekler’e: "Adem'e secde edin" demiştik. İblis'in dışında secde etmişlerdi. Demişti ki: "Bir Çamur olarak yarattığın Kimse’ye Ben secde eder miyim?"

017.62-      Demişti ki: "Şu Bana karşı yücelttiğine bir bak, andolsun, eğer Bana Qıyamet Günü'ne kadar Süre tanırsan, O’nun Soy’unu pek azı dışında kuşkusuz kendime bağlı-kılacağım.

017.63-      Demişti ki: "Git, Onlar’dan kim Sana uyarsa, elbette Sizin Ceza’nız Cehennem’dir, Eksiksiz bir Ceza."

017.64-      "Onlar’dan Güç yetirdiklerini Ses’inle Sarsıntı’ya uğrat, Atlılar’ın ve Yayalar’ınla Onlar’ın üstüne Yaygara kopar, Mallar’da ve Oğullar’da Onlar’a Ortak ol ve Onlar’a Waidler’de bulun." Şeytan, Onlar’a aldatmadan başka bir Şey wadetmez.

017.65-      "Benim Kullarım, Senin Onlar üzerinde Hiçbir Zorlayıcı Güc’ün yok’tur." Wekil olarak Rabb'in yeter.     

 

017.66-      Sizin Rabb'iniz, Fadl’ından aramanız için Deniz’de Gemileri Sizin için yürütür. Gerçekten O, Size karşı Merhametli olan’dır.

017.67-      Size Deniz’de bir Sıkıntı dokunduğu zaman, O'nun dışında taptıklarınız kaybolur gider, fakat Kara’ya çıkarıp Sizi kurtarınca Sırt çevirirsiniz. İnsan pek Nankör’dür.

017.68-      Kara tarafında Sizi Yer’in Dibi’ne geçirmeyeceğinden veya üzerinize Taş Yığınları Yüklü bir Kasırga göndermeyeceğinden Emin misiniz? Sonra kendinize bir Wekil de bulamazsınız.

017.69-      Veya Sizi bir kere daha ona gönderip üzerinize kırıp geçiren bir Fırtına salarak Nankörlük etmeniz nedeniyle Sizi batırmasına karşı Emin misiniz? Sonra Onun Öcünü Bize karşı alacak bulamazsınız.

 

017.70-      Andolsun, Biz Ademoğulları’nı yücelttik, Onlar’ı Kara’da ve Deniz’de taşıdık, Temiz Güzel Şeyler’den rızıqlandırdık, çoğundan bir üstünlükle Üstün kıldık.

 

IX           Peygamber'in Muhalifleri :71-77

 

017.71-      Her İnsan Bölüğü’nü Önderler’iyle çağıracağımız Gün, artık kimin Kitab’ı Sağel’inde verilirse, Onlar Kitaplar’ını okuyacaklar ve Onlar, bir bir İplik kadar bile Haqsızlığa uğratılmayacaklar.

017.72-      Kim bunda Kör ise O, Ahiret'te de Kör’dür ve Yol bakımından daha Şaşkın bir Sapık’tır.

 

017.73-      Onlar nerdeyse Sana wahyettiğimizden başkasını Bize karşı düzüp uydurman için Seni Fitne’ye düşüreceklerdi, o zaman da Seni Dost edineceklerdi.

017.74-      Eğer Biz Seni sağlamlaştırmasaydık, andolsun, Sen Onlar’a Az bir Şey Eğilim gösterecektin.

017.75-      Bu durumda, Biz Sana Hayat’ın da kat kat, Ölüm’ün de kat kat taddırırdık. Sonra Bize karşı bir Yardımcı bulamazdın.

017.76-      Neredeyse Seni bu Yer’den çıkarmak için Tedirgin edeceklerdi, bu durumda kendileride Sen’den sonra az bir Süre’den başka kalamazlar.

017.77-      (Bu) Sen’den önce gönderdiğimizin bir Sünnet’idir. Sünnet’imizde bir Değişiklik bulamazsın.

 

X            Fecr Okuması ve Hakkın galebesi :78-84

 

017.78-      Güneş’in kaymasından Gece’nin kararmasına kadar Salat’ı iqame et, Fecir  Qur'an'ını da. Çünkü Fecr Qur'an'ı, işte O Şahid olunan’dır.

017.79-      Gece’nin bir kısmında kalk, Sana ait Nafile olarak onunla  Salat kıl. Umulur ki Rabb'in Seni övülmüş bir Maqam’a ulaştırır.

017.80-      Ve de ki: "Rabb'im, Beni Doğru bir Girdiriş’le girdir ve Doğru bir Çıkarılış’la çıkar ve katından Bana Yardımcı bir Quwwet ver."

017.81-      De ki: "Haqq geldi, Batıl yokoldu. Elbette Batıl Yokolucu’dur."

017.82-      Qur'an'dan Mü'minler için Şifa ve Rahmet olan Şeyler’i indirmekteyiz. Oysa O, Zalimler’e Kayıplar’dan başkasını arttırmaz.

017.83-      İnsan’a bir Ni’met verdiğimizde sırt çevirir ve yan çizer, Ona bir Şer dokunduğu zaman da umutsuzluğa yapılır.

017.84-      De ki: "Herkes kendi Yaratılış’ına göre davranır. Şu halde kimin daha Doğru Yol’da olduğunu Rabb'in daha iyi bilir."

 

XI           Kur'an'ın Eşsizliği :85-93

 

017.85-      Sana Ruh'tan sorarlar, de ki: "Ruh, Rabb'imin Emri’ndendir, Size İlim’den yalnızca az bir Şey verilmiştir."

017.86-      Andolsun, eğer dilersek, Sana wahyettiklerimizi gireriveririz, sonra bunun için Bize karşı bir Wekil bulamazsın.

017.87-      Rabb'in Rahmet’inden başka. Elbette  O'nun Lutfu Senin üzerinde çok Büyük’tür.

017.88-      De ki: "Eğer bütün İns ve Cin, bu Qur'an'ın bir benzerini getirmek üzere toplansa, Onlar’ın bir kısmı bir kısmına destekci olsa bile O’nun bir benzerini getiremezler."

017.89-      Andolsun, Biz bu Qur'an'ı Her Örnek’ten İnsanlar için Çeşitli Açıklamalar’da bulunduk. İnsanlar’ın çoğu ise ancak İnkar’da ayak direttiler.

017.90-      Dediler ki: "Bize Yer’den Pınarlar fışkırtmadıkca Sana kesinlikle inanmayacağız."

017.91-      "Ya da Sana ait Hurmalıklar’dan ve Üzümler’den bir Bahçe olup aralarından Şarıl Şarıl akan Irmaklar fışkırtmalısın."

017.92-      "Veya öne sürdüğün gibi Göğü üstünüze parça parça düşürmeli ya da Allah'ı ve Melekler’i karşımıza getirmelisin."

017.93-      "Yahut Altın’dan bir Ev’in olmalı veya Göğe yükselmesin. Üzerimize bizim okuyabileceğimiz bir  Kitap indirinceye kadar senin Yükselişine de inanmayacağız. " De ki: "Rabb'imi yüceltirim, Ben, Elçi olan bir Beşer’den başkası değilim."

 

XII          Peygamber'e karşı koyma :94-100

 

017.94-      Kendilerine Hidayet geldiği zaman, İnsanlar’ı inanmaktan alıkoyan Şey, Onlar’ın: "Allah Elçi olarak bir Beşer mi gönderdi? " demelerinden başkası değildi.        

017.95-      De ki: "Eğer Arz’da tatmin bulmuş yürüyen Melekler olsaydı, Biz de Onlar’a Gök’ten bir Elçi olarak elbette Melek gönderirdik.

017.96-      De ki: "Benimle aranızda Şahid olarak Allah yeter, kuşkusuz O, Kullar’ından gerçeğiyle Haberdar'dır, Gören'dir."

 

017.97-      Allah, kimi Hidayet’e ulaştırırsa, İşte o, Hidayet bulmuştur, kimi de saptırırsa Onlar için O'nun dışında asla Weliler bulamazsın. Qıyamet Günü, Biz Onlar’ı yüzükoyun Körler, Dilsizler ve Sağırlar olarak haşrederiz. Onlar’ın Barınma Yerleri Cehennem’dir. Ateş’i sukun buldukca, Çılgın Alev’ini Onlar’a arttırırız.

017.98-      Bu, elbette, Onlar’ın Ayetler’imizi İnkar etmeleri ve: "Biz Kemikler haline geldikten, Toprak olup ufalandıktan sonra mı, gerçekten Biz mi Yeni bir Yaratılış’la diriltileceğiz?" demelerine Karşılık Cezalar’ıdır.

017.99-      Görmüyorlar mı, Gökler’i ve Yer’i yaratan Allah, Onlar’ın benzerini Yaratma’ya Gücü yeter ve Onlar için de kendisinde şüphe olmayan bir Süre kılmıştır. Zulmedenler ise ancak İnkar’da ayak direttiler.

17.100-     De ki: "Eğer siz Rabb'iminiz Rahmet Hazineleri’ne Malik olsaydınız, bu durumda Harcama Endişesi’yle gerçekten sıkı tutardınız. İnsan pek Cimri’dir.

 

XIII         Musa'ya Verilen 9 Ayet ve Fir'avn'ın Boğuluşu :101-111

 

017.101-    Andolsun, Biz Musa'ya apaçık Dokuz Ayet vermiştik. İşte İsrailoğulları’na sor, Onlar’a geldiği zaman Fir'awn Ona: " Gerçekten Ben Seni Büyülenmiş sanıyorum" demişti.

017.102-    O da: "Andolsun, bunları görülecek Belgeler olarak Gökler’in ve Yer’in Rabb'inden başkasının indirmediğini Sen de bilmişsin. Gerçekten Ben de Seni yıkılmış-Harap olmuş sanıyorum."

017.103-    Böylelikle Onlar’ı O Yer’den sürüp Sarsıntı’ya uğratmayı istedi, Biz de O’nu ve beraberindekileri hep birlikte boğuverdik.

017.104-    Ve O’nun ardından İsrailoğulları’na söyledik: "O Toprak’ta oturun, Ahiret Waadi geldiğinde Hepinizi toplayacağız."

 

               Kur'an'ın Okunuşu, Salatın Yapılışı

 

017.105-    Biz O'nu Haqq olarak indirdik. ve o Haqq olarak indi, Seni de yalnızca bir Müjdeci ve Uyarıcı olarak gönderdik.

017.106-    Onu bir Qur'an olarak, İnsanlar’a dura dura okuman (uzun seneler) için ayırdık ve  indirdik O’nu Tenzil’le (safha safha ya da bir indirişle).

017.107-    De ki: "O'na inanın veya inanmayanı Ondan önce kendilerine İlim verilenler’e okunduğu zaman, Çenelerinin üstüne kapanarak Secde ederler."

017.108-    Ve derler ki: "Rabb'imiz Yüce'dir, Rabb'imizin Waadi gerçekten gerçekleştirilmiş bulunuyor."

017.109-    Çeneler’i üstüne kapanıp ağlıyorlar ve Onlar’ın Huşular’ını arttırıyor.

017.110-    De ki: "Allah" diye çağırın, "Rahman" diye çağırın, ne ile çağırırsınız, sonunda en Güzel İsimler O'nundur. Salat’ında (Namaz/ Dua) Sesini çok yükseltme, onda çok da kısma, bu ikisi arasında bir Yol benimse.

017.111-    Ve de ki: "Hamd, Çocuk edinmeyen, Mülk’te Ortağı olmayan ve Düşkünlük’ten dolayı Yardımcısı da bulunmayan Allah'adır. Ve O'nu  tekbir edebildikce tekbir et.

 

055.010/YUNUS

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Vahyin doğruluğu :1-10

 

010.01-      Elif Lam Ra. Bunlar Hakim Kitab'ın Ayetleri’dir.

010.02-      İçlerinden olan bir Adam’a: "İnsanlar’ı uyar ve İnananlar’a, elbette kendileri için Rabb'leri katında Sıdk Maqamı olduğunu müjdele" diye wahyetmemiz, İnsanlar’a Şaşırtıcı mı geldi? Küfredenler: "Gerçek şu ki bu, Açıkca bir Büyü’dür" dediler.

010.03-      Elbette Sizin Rabb'iniz, Altı Gün’de Gökler’i ve Yer’i yaratan, sonra da Arş’a istiva eden İşler’i çeviren Allah'tır. Onun İzn’’i olmaksızın, hiç kimse Şefaatci olamaz. İşte Rabb'iniz olan Allah bu’dur, öyleyse O'na kulluk edin. Hala tezekkür etmeyecek misiniz?

010.04-      Sizin Tümünüzün Dönüş’ü O'nadır. Allah'ın Waadi bir Gerçek’tir. İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlara, Adalet’le Karşılık vermek için Yaratma’yı başlatan sonra O’nu iade edecek olan O'dur. Küfredenler ise, küfretmeleri dolayısıyla, Onlar için Kaynar Su’dan bir İçki ve Acıklı bir Azab vardır.

010.05-      Güneş’i bir Aydınlık, Ay’ı da bir Nur kılan ve Yıllar’ın Sayısı’nı ve Hesabı bilmeniz için O’na Duraklar tesbit eden O'dur. Allah, bunları ancak Haqq ile yaratmıştır. O, bir Topluluk için Ayetler’ini böyle birer birer açıklamaktadır.

010.06-      Gerçekten Gece ile Gündüz’ün ardarda gelişinde ve Allah'ın Gökler’de ve Yer’de yarattığı Şeyler’de İttiqa eden bir Topluluk için elbette Ayetler var’dır.

010.07-   Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, Dünya Hayatı’na Razı olanlar ve bununla Tatmin olanlar ve bizim Ayetler’imizden Habersiz olanlar,          

010.08-      İşte bunların, kazanmakta olduklarından dolayı Barınma Yerleri Ateş'tir.

010.09-      İnananlar ve Salih Çalışmalar’da bulunanları da, Rabb'leri Onlar’ı İmanlar’ı dolayısıyla içinden Irmaklar akan Nimetler’le donatılmış Bahçeler'e yöneltir.

010.10-      Oradaki Dualar’ı: "Allah'ım, Sen ne Yüce’sin"dir ve ordaki Dirlik Temennileri: "Selam"dır,  Dualar’ının Sonu da: "Gerçek, Hamd Alemler’in Rabb'i olan Allah'ındır."

 

II          Qur'an'ın doğruluğu :11-20

 

010.11-      Eğer Allah, Onlar’ın Hayr’a ulaşmak için Çarçabuk Davrandıkları gibi ,İnsanlar’a Şerr’i de çabuklaştırsaydı, elbette Eceller’inde Hüküm verilirdi. İşte Bize Kavuşma’yı ummayanlar’ı Biz böylece Tuğyanlar’ı içinda Şaşkınca dolaşır bir durumda bırakırız.

010.12-      İnsan’a bir Zarar dokunduğunda Yan yatarken, otururken ya da Ayaktayken Bize dua eder, Zarar’ı üstünden kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine    dokunan Zarar’a Bizi hiç çağırmamış gibi döner.  İşte Ölçü’yü Taşıranlar’a  yapmakta oldukları böyle süslenmiştir.

010.13-      Andolsun, Siz’den önceki Kuşaklar’ı, Elçiler’i kendilerine Apaçık Belgeler getirdiği halde , Zulme saptıkları ve İman etmeyecek oldukları için Yıkım’a uğrattık.İşte Biz Suçlu bir Topluluğu böyle cezalandırırız.

010.14-      Sonra, nasıl davranacaksınız diye Sizleri gözlemek için, Onlar’ın ardından Sizi Arz’da Halifeler kıldık.

010.15-      Onlar’a Ayetlerimiz Apaçık Belgeler olarak okunduğunda, Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki  "Bundan başka bir Qur'an getir veya O’nu değiştir." De ki: "Benim O’nu kendimin bir Öngörmesi olarak değiştirmem , benim için olamaz. Ben yalnızca Bana wahyolunana uyarım. Eğer Rabb'ime isyan edersem,  kuşkusuz Ben, Büyük Gün’ün Azab’ından korkarım."

010.16-      De ki: "Eğer Allah dileseydi, onu Size okumazdım ve onu Size bildirmezdi. Ben O’ndan önce Sizin içinizde bir Ömür sürdüm. Siz yine de aqletmeyecek misiniz?"

010.17-      Allah'a karşı Yalan yere İftira düzen’den ve O'nun Ayetler’ini yalanlayandan daha Zalim kim’dir? Şüphesiz O, Suçlular’ı Felah’a erdirmez.

010.18-      Allah'ı bırakıp kendilerine Zarar vermeyecek, Yararlar’ı da dokunmayacak Şeyler’e Kulluk ederler ve :"Bunlar Allah katında bizim Şefaatciler’imizdir" derler. De ki: "Siz, Allah'a, Gökler’de ve Yer’de bilmediği bir Şey mi Haber veriyorsunuz? O, Sizin Şirk katmakta olduklarınızdan Uzak’tır."

010.19-      İnsanlar, Tek bir Ümmet’ten başka değillerdi, sonra anlaşmazlığa düştüler. Eğer Rabb'inden geçmiş bir Söz olmasaydı, anlaşmazlığa düştükleri Şey konusunda elbette  aralarında Hüküm verilmiş olurdu.

010.20-      Bir de derler ki: "Rabb'inden üzerine bir Ayet indirilse ya!" De ki: "Gayb, yalnızca Allah'ındır, bekleyedurun, Ben de Sizler’le birlikte Bekleyenler’denim."

 

III            Allahın rahmeti: 21-30

 

010.21-      İnsanlar’a, Şiddetli bir Sıkıntı dokunduktan sonra, bir Rahmet dokundurduğumuz zaman, Ayetler’imiz konusunda Hileli bir Düzen kurmak onlar için ( bir alışkanlık) dır. De ki: "Düzen  kurmada Allah daha Hızlı’dır. Elbette, Bizim Elçilerimiz, Sizin geliştirmekte olduğunuz Düzenler’i yazmaktadırlar."

010.22-      Kara’da ve Deniz’de Sizi gezdiren O'dur. Öyleki Siz Gemi’de bulunduğunuz zaman, Onlar da Güzel bir Rüzgar’la O’nu yüzdürürlerken ve bununla sevinmektelerken, O’na Çılgınca bir Rüzgar gelip çatar ve her yan’dan Dalgalar Onlar’ı kuşatıverir, Onlar artık bunlarla gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, Din’de Muhlisler olarak Allah'a dua etmeye başlarlar: "Andolsun eğer bundan Bizi kurtaracak olursan, elbette Sana Şükredenler’den olacağız."

010.23-      Ama Onlar’ı kurtarınca onlar hemen Haqsız yere, Arz’da Taşkınlığa koyulurlar. Ey İnsanlar, Sizin Taşkınlığınız ancak kendiniz aleyhinedir. Bu, Dünya Hayatı’nın Geçici Metaı’dır. Sonra Sizin dönüşünüz Bize'dir,  Biz de yapmakta olduklarınızı Size haber vereceğiz.

010.24-      Dünya Hayatı’nın Örneği, ancak Gök’ten indirdiğimiz, onunla İnsanlar’ın ve Hayvanlar’ın yediği Arz’ın Bitkisi karışmış olan bir Su gibidir. Öyleki Arz, Güzelliğini takınıp süslendiği ve Ahalisi de gerçekten ona Güç yetirdiklerini sanmışlarken Gece veya Gündüz O’na Emrimiz gelmiştir de, Dün sanki hiç Zenginliği yokmuş gibi, O’nu Kök’ünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir Qawm için Ayetler’imizi böyle birer birer açıklarız.

010.25-      Allah Selam Yurdu’na çağırır ve kimi dilerse Mustaqim Sırat’a iletir.

010.26-      Güzellik yapanlar’a daha Güzel’i ve Fazlası var’dır. Onlar’ın Yüzler’ini ne bir Karartı sarar, ne de bir Zillet, işte Onlar Cennet’in Halkı’dırlar, onda Ebedi olarak kalacaklardır.

010.27-      Kötülükler kazanmış olanlar ise, her bir Kötülüğün karşılığı, kendi Misliyledir. Bunları bir Zillet sarıp kaplar. Onları Allah'tan hiçbir Koruyucu da      yok. Onlar’ın Yüzler’i, sanki bir Karanlık Gece’nin parçalarına bürünmüş gibidir. İşte bunlar Ateş Halkı’dırlar, onda Ebedi olarak kalacaklardır.

010.28-      O Gün, Onlar’ın Tümü’nü bir arada toplayacağız, sonra Şirk katanlar’a "Yerinizden ayrılmayınız, Siz de, Şirk koştuklarınız da" diyeceğiz. Artık Onlar’ın arasını açmışızdır. Şirk koştukları derler: "Siz Bize ibadet ediyor değildiniz."

010.29-      "Bizim ile Sizin aranızda Şahid olarak Allah yeter. Gerçekten Biz, Sizin İbadetiniz’den Habersizlerdik."

010.30-      İşte orada, her Kişi önceden yaptıklarıyla İmtihan’a çekilmiş olacak ve Onlar asıl Mevla’ları olan Allah'a döndürüleceklerdir. Yalan yere uydurdukları da, kendilerinden kaybolup uzaklaşacaklar.

 

IV           İlahi İhsanlar :31-40

 

010.31-      De ki: "Gökler’den ve Yer’den Sizler’e Rızıq veren kim’dir?

   Kulaklar’a ve Gözler’e Malik olan kim’dir?

   Diri’yi Ölü’den çıkaran ve Ölü’yü Diri’den çıkaran kimdir?

   Ve İşler’i çeviren kimdir?                               

   Onlar: "Allah" diyeceklerdir. Öyleyse de ki: "Peki Siz yine de ittiqa etmeyecek misiniz?"

010.32-      İşte bu, Sizin Gerçek Rabb'iniz olan Allah'tır. Öyleyse Haq’tan sonra Sapıklık’tan başka ne var? Peki, nasıl hala çevriliyorsunuz?

010.33-      Böylece Rabb'inin Söz’ü   o Fısqedenler üzerinde gerçekleşmiştir ki: "Onlar Gerçekten inanmazlar .     

010.34-      De ki: "Sizin Şirk koştuklarınızdan Yaratma’yı başlatacak, sonra O’nu iade edecek olan var mı?"

   De ki "Allah Yaratma’yı başlatır, sonra O’nu iade eder. Öyleyse nasıl olur da çevriliyorsunuz?"

010.35-      De ki: "Sizin Şirk koştuklarınızdan Haqq’a ulaştırabilecek var mıdır?"

  De ki: "Haqq’a  ulaştıracak Allah'tır. Öyleyse, Haqq’a ulaştıran mı uyulmaya daha Haq Sahibi’dir, yoksa Doğru Yol’a ulaştırılmadıkca kendisi Hidayet’e ulaşmayan mı? Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?"

010.36-      Onlar’ın Çoğunluğu Zan’dan başkasına uymaz. Gerçekten Zan ise, Haq’tan hiç bir şeyi sağlayamaz,  Elbette Allah, Onlar’ın işlemekte olduklarını Bilen'dir.

 

010.37-      Bu Qur'an, Allah'tan başkası tarafından Yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak o, önündekileri doğrulayan ve Kitab'ı Ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda Şüphe yok’tur, Alemler’in Rabb'indendir.

010.38-      Yoksa: "Bunu kendisi Yalan olarak uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Bunun benzeri olan bir Sure getirin ve eğer gerçekten Doğru Sözlüler iseniz. Allah'tan başka bütün Güç yetirdiklerinizi de çağırın."

010.39-      Hayır, Onlar İlm’ini kuşatamadıkları ve henüz kendilerine de Te'vil’i gelmemiş bir Şey’i yalanladılar. Onlar’dan öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zulmedenler’in nasıl bir Aqıbet’e uğratıklarına bir bak!

010.40-      Onlar’dan O’na inanlar vardır ve Onlar’dan O’na inanmayanlar da vardır. Rabb'in Fesad çıkaranları daha İyi bilir.

 

V          Suçluların Cezası: 41-53

 

010.41-      Eğer Sen’i yalanlarlarsa, Onlar’a de ki: "Benim yaptıklarım benim, Sizin de yaptıklarınız Sizindir. Siz benim yaptıklarımdan Uzak’sınız ve Ben de Sizin yaptıklarınızdan Uzağım."

010.42-      Onlar’dan Seni dinleyecekler vardır. Ama Hiç duymayanlar’a üstelik hiç aqılları ermiyorsa Sen mi duyuracaksın?

010.43-      Ve Onlar’dan Sana bakacak olanlar vardır. Ama Kör olanlar’ı üstelik hiç görmüyorlarsa Sen mi Doğru Yol’a ulaştıracaksın?

 

010.44-      Gerçek şu ki Allah, İnsanlar’a hiçbir Şey’le zulmetmez. Ancak İnsanlar, kendi kendilerine zulmediyorlar.

010.45-      Gündüz’ün bir Saat’inden başka hiç Ömür sürmemişler gibi Onlar’ı bir arada toplayacağı Gün, Onlar birbirlerini tanımış olacaklar Allah'a kavuşmayı /karşılaşaçaklarını yalanlayanlar gerçekten Hüsran’a uğramışlardır. Onlar Hidayet’e ermişler de değillerdi.

010.46-      Onlar’a wadettiğimizin bir kısmını Sana gösteririz veya Senin Hayat’ına son veririz. Onlar’ın Dönüşler’i Bize’dir, sonra Allah işlemekte olduklarına Şahid'dir.

010.47-      Her Ümmet’in bir Elçisi var’dır. Onlar’a Elçiler’i geldiği zaman, aralarında Adalet’le hükmedilir ve Onlar’a zulmedilmez.   

010.48-      Derler ki: "Eğer Doğrusözlüler iseniz bu Waad ne zamanmış?"

010.49-      De ki: "Allah'ın Dilemesi dışında, kendim için Zarar’dan ve Yarar’dan (bir şeye) Malik değilim. Her Ümmet’in bir Ecel’i var’dır. Onlar’ın Eceller’i gelince, artık ne bir Saat ertelenebilir, ne öne alınabilirler."

010.50-      De ki: "Düşündünüz mü hiç, eğer O'nun Azab’ı Size Gece veya Gündüz gelirse Suçlu olanlar, bunu ne diye erkene almak istiyorlar?"

010.51-      Gerçekleştikten sonra mı O'na inanacaksınız? Hemen şimdi mi? Oysa Siz, onun erkence gelmesini istiyordunuz.

010.52-      Sonra o Zulmedenler’e: "Sürekli Azab’ı tadın" denilecek. Kazanmakta olduklarınız dışında bir başka Şey’le mi cezalandırılacaksınız?"

010.53-      "Bu bir gerçek mi?" diye Sen’den haber soracaklar.

            De ki: "Hem de , Rabb'ime andolsun ki, Elbette Gerçek’tir ve Sizler aciz bırakacak olanlar da değilsiniz."

 

VI           Rahmet :54-60

 

010.54-      Zulmeden her Kişi, Arz’dakilerin Tümü’ne Sahip olsa bunu elbette Fidye olarak verirdi. Onlar Azab’ı görünce pişmanlıklarını gizlerler, oysa Onlar Haqsızlığa uğratılmadan aralarında Adalet’le hükmedilmiştir.

010.55-      Haberin olsun; Göktekiler’in ve Yerdekiler’in Tümü gerçekten Allah'ındır. Haberin olsun, elbette Allah'ın Waadi Haq’tır, ancak Onlar’ın çoğu bilmezler.

010.56-      O, diriltir ve öldürür. Ve, O'na döndürüleceksiniz.

010.57-      Ey İnsanlar, Rabb'inizden Size bir Öğüt, Göğüsler’de olana bir Şifa ve Mü'minler için bir Hidayet ve Rahmet geldi.

010.58-      De ki: "Allah'ın Fadlı’yla ve Rahmeti’yle, yalnız bunlarla sevinsinler. Bu, Onlar’ın toplayıp yığmakta olduklarından Hayırlı’dır."

010.59-      De ki: "Allah'ın Sizin için indirdiği Sizin bir kısmını Haram ve Helal kıldığınız Rızıq’tan, Haber var mı? Söyler misiniz?"  De ki: "Allah mı Size İzin verdi, yoksa Allah'a karşı Yalan yere iftira mı uyduruyorsunuz?"

010.60-      Allah'a karşı Yalan yere İftira uyduranların Qıyamet Günü Zanlar’ı nedir? Elbette Allah, İnsanlar’a karşı Büyük Fadl Sahibi’dir, ancak Onlar’ın çoğu şükretmezler.

 

VII          Mü'minlerin Himayesi: 61-70

 

010.61-      Senin içinde olduğun Herhangi bir durum, O’nun hakkında Qur'an'dan okuduğun herhangi bir Şey ve Sizin işlediğiniz Herhangi bir Şey yoktur ki, O’na daldığınızda, Biz Sizin üzerinizde Şahidler durmuş olmayalım. Yer’de de Gök’de de ağırlığınca hiç bir Şey Rabb'inden uzakta kalmaz. Bunun daha Küçüğü de, daha Büyüğü de yoktur ki, Apaçık bir Kitap'da olmasın.

010.62-      Haberiniz olsun, Allah'ın Welileri, Onlar için Korku yok’tur, Onlar Mahzun olacak değillerdir.

010.63-      Onlar, İnananlar ve İttiqa edenler’dir.

10.64-       Müjde, Dünya Hayatı’nda ve Ahiret'te Onlarındır. Allah'ın Sözleri için Değişiklik yoktur. İşte büyük Feyz bu’dur.

010.65-      Onlar’ın söylemeleri Seni üzmesin. Şüphesiz İzzet'in Tümü Allah'ındır. O İşiten'dir, Bilen'dir.

010.66-      Haberiniz olsun, elbette Gökler’de kim var, Yer’de kim var tümü Allah'ındır. Allah'tan başkasına dua edenler bile, Şirk koştukları Varlıklar’a ve Güçler’e uymazlar. Onlar yalnızca bir Zann’a uyarlar ve Onlar ancak Zann’da bulunarak Yalan söylemektedirler.

010.67-      O, dinlenmeniz için Gece’yi, Gündüz’ü de Aydınlatıcı (Mubsir) olarak Sizin için yaratmıştır. Elbette işitebilen bir Topluluk için bunda gerçekten Ayetler var’dır.

010.68-      "Allah, Çocuk edindi" dediler. O, Yüce'dir. O, hiç bir Şey’e İhtiyac’ı olmayandır. Gökler’de ve Yer’de ne varsa O'nundur. Kendinizde buna İlişkin İspatlayıcı bir Delil de yok’tur. Allah'a karşı bilmeyeceğiniz Şey’i mi söylüyorsunuz?"

010.69-      De ki: "Allah'a karşı Yalan yere İftira uyduranlar, Kurtuluş’a ermezler."

010.70-      Dünya’da Geçici bir Meta. Sonra Dönüşler’i Bize'dir, sonra da küfretmeleri nedeniyle Onlar’a Şiddetli Azab’ı taddıracağız."

 

VIII         Nuh ve Musa: 71-82

 

010.71-      Onlar’a Nuh'un Haberi’ni oku. Hani Qawm’ine demişti ki :"Ey Qavmim, benim Maqam’ım ve Allah'ın Ayetleri’yle hatırlatmalarım eğer Size ağır geliyorsa Ben, elbette Allah'a Tewekkül etmişim. Artık Siz Ortaklarınız’la toplanıp yapacağınız İş’i Karar’a bağlayın da İş’iniz Size Örtülü kalmasın. Sonra hakkımdaki Hükmünüz’ü Bana süre tanımaksızın verin.

010.72-      Eğer yüzçevirecek olursanız, Ben Siz’den bir Karşılık istemedim. Benim Ecr’im, yalnızca Allah'a aiddir.  Ve Ben Müslümanlar’dan olmakla emrolundum."

010.73-      Fakat O’nu yalanladılar, Biz de O’nu ve Gemi’de olanlar’ı onunla birlikte olanları kurtardık ve Onlar’ı Halifeler kıldık. Ayetler’imizi Yalanlayanlar’ı da Su’da boğduk. İnzar edilenler’in nasıl bir Aqıbet’e uğratıldıklarına bak!

010.74-      Sonra O’nun ardından kendi Qawimler’ine Elçiler gönderdik. Onlar’a Apaçık Belgeler getirmişlerdi. Ama daha önce O’nu yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte Biz, Haddi Aşanlar’ın Qalbler’ini böyle damgalarız.

 

010.75-      Sonra bunların ardından Fir'awn'a ve o'nun Önde gelen çevresi’ne Musa'yı ve Harun'u Ayetler’imizle gönderdik. Fakat Onlar büyüklendiler. Onlar Suçlu bir Qawm’di.

010.76-      Onlar’a katımızdan Haqq geldiği zaman, dediler ki: "Bu elbette Apaçık bir Büyü’dür."

010.77-      Musa: "Size Haqq geldiğinde böyle mi söylersiniz? Bu bir Büyü müdür? Oysa Büyücüler Kurtuluş’a ermezler." dedi.

010.78-      Onlar:" Siz İkiniz, Bizi Atalar’ımızı üzerinde bulduğumuzdan çevirmek ve Arz’da Büyüklük Sizin olsun diye mi Bize geldiniz? Biz, Sizin ikinize inanacak değiliz" dediler.

010.79-      Fir'awn: "Bana bütün Bilgin Büyücüler’i getirin" dedi.

010.80-      Büyücüler geldiğinde Musa Onlar’a: "Atacak olacağınız Şeyler’i atın" dedi.           

010.81-      Onlar atılınca, Musa dedi ki: "Sizler’in getirdiğiniz Büyü’dür. Doğrusu Allah O’nu geçersiz kılacaktır. Elbette Allah, Fesat çıkaranlar’ın İş’ini düzeltmez."

010.82-      Allah, Suçlular istemese de, Haqq’ı kendi Kelimeler’iyle gerçekleştirecektir.

 

IX           Musa ve Fir'awn: 83-92

 

010.83-      Sonunda Musa'ya kendi Qawm’inin bir Zürriyet’inden başka Fir'awn ve Önde gelen çevresi’nin kendilerini Belalar’a çarptırmaları Korku’suyla inanan olmadı. Çünkü Fir'awn gerçekten Arz’da büyüklenen bir Zorba ve gerçekten Ölçü’yü taşıranlar’dandı.

010.84-      Musa dedi ki: "Ey Qawm’im, eğer Siz Allah'a İman etmizşeniz ve Müslüman olmuşsanız artık yalnızca O'na Tewekkül edin."

010.85-      Onlar dediler ki: "Biz Allah'a Tewekkül ettik. Rabb'imiz, Bizi zulmeden bir Qawm için bir Fitne kılma."

010.86-      "Ve bizi, Kafirler Topluluğu’ndan Rahmet’inle kurtar."

010.87-      Musa ve Kardeş’ine wahyettik: "Mısır'da Qawm’iniz için Evler hazırlayın, Evler’inizi Qıble edinin ve Salat’ı kılın. Mü'minler’i de müjdele."

010.88-      Musa dedi ki: "Rabb'imiz, elbette Sen, Fir'awn'a ve Önde gelen çevresi’ne Dünya Hayatı’nda bir Çekicilik ve Mallar verdin. Rabb'imiz, Senin Yol’undan saptırmaları için (mi?). Rabb'imiz, Mallar’ını Yer’in Dibine geçir ve Onlar’ın Qalbler’inin üzerini Şiddetle bağla, Onlar Acıklı Azab’ı görecekleri zamana kadar inanmayacaklar."

010.89-      Dedi ki: "İkinizin Duası kabul olundu. Öyleyse Dosdoğru Yol’da devam edin ve Bilmeyenler’in Yolu’na uymayın.

010.90-      Biz, İsrailoğulları’nı Deniz’den geçirdik. Fir'awn ve Askerler’i Azgınlık’la ve Düşmanlık’la Peşlerine düştü. Sular O’nu boğacak düzeye erişince: "İsrailoğulları’nın kendisine inandığından başka İlah olmadığına inandım ve Ben de Müslümanlar’danım" dedi.

010.91-      Şimdi, öyle mi? Oysa Sen önceleri İsyan etmiştin ve Fesat çıkaranlar’dandın.

010.92-      Bugün ise, Sen’den sonrakiler’e bir Ayet olman için Seni yalnızca Beden’inle kurtaracağız. Gerçekten İnsanlar’dan çoğu, Bizim Ayetler’imizden Habersiz’dirler.

 

X            Yunus'un Qavmi: 93-103

 

010.93-      Andolsun Biz İsrailoğulları’nı, Hoşlar’ına gidecek Güzel bir Yer’de yerleştirdik ve Temiz Şeyler’den kendilerine Rızıq verdik. Kendilerine İlim gelinceye kadar aAnlaşmazlığa düşmediler. Elbette Rabb'in, aralarında Anlaşmazlığa düştükleri Şey’de Qıyamet Günü hüküm verecektir.

 

010.94-      Sana indirdiğimizden eğer kuşkudaysan, Sen’den önce Kitab'ı okuyanlar’a sor. Andolsun, Rabb'inden Sana Gerçek gelmiştir, şu halde Kuşku’ya Kapılanlar’dan olma.

010.95-      Ve Allah'ın Ayetler’ini Yalanlayanlar’dan olma, yoksa Hüsran’a uğrayanlar’dan olursun.

010.96-      Gerçek şu ki, Rabb'inin Kelime’si üzerinde Haqq olanlar, Onlar inanmazlar

010.97-      Onlar’a her Ayet getirilse bile. Acıklı Azab’ı görünceye kadar.

 

               Yunus'un Kavmi

 

               (Bak:   2/Kalem 48-50

                          60/Saffat 139-148 )

 

010.98-      Ama inanıp İman’ı kendisine yarar sağlamış Yunus Qawmi’nin dışında  bir Ülke yok!  Onlar iman ettikleri zaman Dünya Hayatı’nda Onlar’dan Aşağılatıcı Azab’ı kaldırdık ve Onlar’ı belli bir zamana kadar da yararlandırdık.

 

010.99-      Eğer Rabb’in dileseydi, Arz’dakiler’in Tümü, Topluca inanırlardı. Öyleyse, Onlar Mü'min oluncaya kadar İnsanlar’ı Sen mi zorlayacaksın?

010.100-    Allah'ın İzni olmaksazın, Hiçkimse için inanma yok. O, Aqledemiyenler’in üzerine İğrenç bir Pislik kılar.

010.101-    De ki: Gökler’de ve Yer’de ne var? Bir bakıverin. "İnanmayan bir Topluluğa Apaçık Ayetler ve Uyarılarlar bir Şey sağlamaz.

010.102-    Kendilerinden önce gelip Geçmişler’in bir benzerinden başkasını mı bekliyorlar? De ki: "Bekleyedurun. Elbette Ben de Sizler’le birlikte bekleyenler’denim."

010.103-    Sonra Biz, Elçiler’imizi ve İnananlar’ı böyle kurtarırız, Mü'minler’i kurtarmamız da Bizim üzerimize bir Haq’tır.

 

XI           İlahi Hüküm: 104-109

 

010.104-    De ki: "Ey İnsanlar, eğer Benim Din’imden yana bir Kuşkudaysanız, Ben Sizin Allah'tan başka abdolduklarınıza abdolmuyorum, ancak Ben,  Sizin Hayat’ınıza son verecek olan Allah'a abdolurum. Ben Mü'minler’den olmakla emrolundum."

010.105-    Ve: "Bir Hanif olarak Yüz’ünü Din’e doğru yönelt ve sakın Müşrikler’den olma."

010.106-    "Sana Yarar’ı da, Zarar’ı da olmayan Allah'tan başkasına Dua etme. Eğer Sen yapacak olursan, bu durumda Zulmedenler’den olursun."

010.107-    Allah Sana bir Zarar dokunduracak olursa, O'ndan başka bunu Sen’den kaldıracak yoktur. Ve eğer Sana bir Hayır isterse, O'un Fadl’ını geri çevirecek de yoktur. O, Gafur'dur, Rahim'dir.

010.108-    De ki: "Ey İnsanlar, elbette Size Rabb'inizden Haqq gelmiştir. Kim Hidayet’e ulaşırsa, O, ancak kendisi için Hidayet’e ulaşmıştır. Kim de saparsa, o da, kendi aleyhine sapmıştır. Ben Sizin üzerinizde bir Wekil değilim."

010.109-    Sana wahyolunana uy ve Allah hükmedinceye kadar sabret. O, Hakimler’in en Hayrlısı’dır.

 

056.011/HUD

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           İhtarlar :1-8

 

011.01-      Elif Lam Ra. Ayetler’i muhkemleştirilmiş/sağlamlaştırılmış, sonra Hakim ve Haberdar tarafından  (detaylandırılıp) açıklanmış bir Kitap.

011.02-      Öyle ki, Allah'tan başkasına abdolmayın. Gerçekten Ben, Size onun tarafından Uyarıcı ve Müjdeleyen’im.

011.03-      Ve Rabb'inizden Bağışlanma dileyin. Sonra O'na Tewbe edin. O da Sizi, Adı konulmuş bir Wakt’e kadar Güzel bir Meta ile metalandırsın ve her İhsan Sahibi’ne İhsan’ını versin. Eğer yüz çevirirseniz gerçekten Ben, Sizin için Büyük bir Gün’ün Azabı’ndan korkarım.

011.04-      Sizin Dönüşünüz Allah'adır. O, Herşey’e Güçyetiren'dir.

011.05-      Haberiniz olsun, gerçekten Onlar, O’ndan gizlenmek için Göğüsleri’ni bükerler. Haberiniz olsun, Onlar, Örtüler’ine büründükleri zaman, O, gizli tuttuklarını da açığa vurduklarını da bilmektedir. Çünkü o, Göğüsler’de saklı duranları Bilen'dir.

011.06-      Arz’da debelenen Hiçbir Canlı olmasın ki, Rızq’ı Allah'a aid olmasın. Onun Qarar Yerini de  Geçici bulunduğu Yer’i de bilir. Tümü Apaçık bir Kitab'dadır. 

011.07-      O'nun Arş'ı Su üzerinde iken  Çalışma bakımından hanginizin daha İyi olduğunu denemek için Gökler’i ve Yer’i Altı Gün’de yaratan O'dur. Andolsun onlar’a: "Gerçekten Siz, Ölüm’den sonra yine diriltileceksiniz" dersen, Küfredenler kesinlikle: "Bu, Açıkca bir Büyü’den başkası değildir" derler.

011.08-      Andolsun, Onlar’dan Azab’ı Sayılı bir Süre’ye  kadar ertelesek, elbette: "Onu alıkoyan nedir?" derler. Haberiniz olsun, Onlar’a bunun geleceği Gün, Onlar’dan geri çevrilecek değildir ve Alay’a almakta oldukları Şey de kendilerini Çepeçevre kuşatacaktır.

 

II          Kur'anın Doğruluğu :9-24

 

011.09-      Andolsun, Biz İnsan’a tarafımızdan bir Rahmet tattırıp sonra bunu kendisinden alsak, kuşkusuz o Umudunu kesmiş bir Nankör’dür artık.

011.10-      Ve Andolsun, kendisine dokunan bir Sıkıntı’dan sonra, ona bir Nimet taddırsak, elbette: "Kötülükler Ben’den gidiverdi" der. Çünkü o, Şımarık’tır, Böbürlenen’dir.

011.11-      Sabredenler ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar başka. İşte, Bağışlanma ve Büyük Ecir bunlarındır.

011.12-      Şimdi Onlar’ın: "O'na bir Hazine indirilmeli veya O’nunla birlikte bir Melek gelmeli değil miydi?" demeleri dolayısıyla Göğsün daralıp Sana Wahyolunanlar’dan bir kısmını mı terkedeceksin? Sen yalnızca bir Uyaran'dır. Allah Herşey’e Wekil'dir.          

011.13-      Yoksa: "O’nu kendisi  uydurdu" mu diyorlar? De ki: Haydi Siz, Yalan üzere uydurulmuş olarak onun benzeri On Sure getirin ve eğer Doğrusözlü iseniz, Allah'tan başka Güç etirdiklerinizi de çağırın.

011.14-      Eğer buna rağmen Size Cevap vermezlerse, artık biliniz ki, O, gerçekten Allah'ın İlmi’yle indirilmiştir ve O'ndan başka İlah yoktur. Öyleyse artık, Siz Teslim oldunuz mu?

011.15-      Kim Dünya Hayatı’nı ve O’nun Çekiciliğini isterse, Onlar’a yapıp ettiklerini onda Tastamam öderiz ve Onlar bunda Hiçbir Eksikliğe uğratılmazlar.

011.16-      İşte bunların, Ahiret'te kendileri için Ateş'ten başkası yoktur. Onlar’ın onda bütün işledikleri boşa çıkmıştır ve yapmakta oldukları Şeyler de Geçersiz olmuştur.

011.17-      Rabb'inizden Apaçık bir Belge üzerinde bulunan, O’nu yine O’ndan bir Şahid izleyen ve O’ndan önce de bir Önder ve Rahmet olarak Musa'nın Kitab'ı bulunan Kimse gibi midir? İşte Onlar, buna inanırlar. Bölükler’den biri O’nu inkar ederse, Ateş O’na waadedilen Yer’dir. Öyleyse, bundan Kuşku da olma. Çünkü o, Rabb'inden olan bir Haqq’tır. Ancak İnsanlar’ın Çoğunluğu inanmazlar.

011.18-      Allah'a karşı Yalan yere İftira uydurandan daha Zalim kim’dir? İşte bunlar, Rabb'lerine sunulacaklar ve Şahidler: "Rabb'lerine karşı Yalan söyleyenler bunlardır" diyecekler. Haberiniz olsun, Allah'ın Laneti Zalimler’in üzerinedir.

011.19-      Bunlar, Allah'ın Yolu’ndan engelleyenler ve O’nda Çarpıklık arayanlardır. Onlar, Ahiret'i de tanımayanlardır.

011.20-      Bunlar O'nu Arz’da Aciz bırakacak değildir ve bunların Allah'tan başka Weliler’i de yoktur. Azab Onlar için kat kat artırılır. Bunlar İşitme’ye Güç yetirmezlerdi ve görmezlerdi de.

011.21-      İşte Bunlar kendilerini Hüsran’a uğratanlardır ve Yalan olarak uydurmakta oldukları Onlar’dan uzaklaşmıştır.

011.22-      Elbette bunlar, Ahiret'te en çok Hüsran’a uğrayanlar’dır.

011.23-      İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar ve Rabb'lerine Qalbler’i Tatmin bulmuş olarak bağlananlar. İşte bunlar da Bahçe Halkı’dırlar. Onda Temelli kalacaklardır.

011.24-      Bu iki Gurub’un Örneği; Kör ve Sağır ile gören ve işiten gibidir. Misal olarak bunlar Eşit olur mu? Yine de tezekkür etmeyecek misiniz?

 

III            Nuh :25-35

 

011.25-      Andolsun Biz Nuh'u Qawm’ine gönderdik. "Ben Sizin için Apaçık bir Uyarıcı'yım."

011.26-      "Allah'tan başkasına Kulluk etmeyin. Ben Sizin için Acıklı bir Gün’ün Azabından korkmaktayım."

011.27-      Qawm’inden, Küfredenler’in Önde gelenleri’nden olan çevresi: "Biz Seni yalnızca Bizim gibi bir Beşer’den başkası görmüyoruz, Sana Sığ Görüşlü olan Aşağılıklarımız’dan başkasının uyduğunu görmüyoruz ve Sizin Bize bir Üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, Biz Sizi Yalancılar sanıyoruz." dedi.

011.28-      Dedi ki: "Ey Qavm’im, görüşünüz nedir? Eğer Ben Rabb'imden Apaçık bir Belge üzerinde isem ve Rabb'im Bana kendi katından bir Rahmet vermiş de, Sizin Gözleriniz’den saklı tutulmuşsa? Siz bunu istemiyorken Biz Sizi buna zorlayacak mıyız?"

011.29-      Ey Qavm’im, Ben Siz’den buna karşılık bir Mal istemiyorum. Benim Ecrim, yalnızca Allah'a aiddir. Ben İman edenler’i kovacak değilim. Onlar gerçekten Rabb'lerine kavuşacaklardır. Ancak Ben Sizi, Cahillik etmekte olan bir Qawim görüyorum."

011.30-      "Ey Qavm’im, Ben Onlar’ı kovarsam, Allah'tan Bana kim Yardım edecek? Hiç düşünmez misiniz?"

011.31-      Ben Size Allah'ın Hazineler’i yanımdadır demiyorum, Gayb’ı da bilmiyorum.  Melek olduğumu da söylemiyorum ve Gözler’inizin Aşağılık gördüklerine, Allah kesin olarak Onlar’a bir Hayır vermez de demiyorum. Nefisler’inizde olanı Allah daha iyi bilir. Bu durumda gerçekten o zaman Zalimler’denimdir."

011.32-      Dediler ki: "Ey Nuh, Bizim’le tartıştın, bu Tartışma da ileri de gittin. Eğer Doğru söylüyorsan Bize wadettiğini  getir."

011.33-      Dedi ki: "Eğer dilerse,  O’nu Size Allah getirir ve siz Aciz bırakacak değilsiniz."

011.34-      "Eğer Allah Sizi azdırmayı dilemişse, Ben Size Öğüt vermek istesem de Size Yarar’ı olmaz. O sizin Rabb'inizdir ve O'na döndürüleceksiniz."

011.35-      Onlar: "Bunu  kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer Ben O’nu uydurduysam, Günah’ım Bana aittir. Ama Ben, Sizlerin Suç olarak işlemekte olduklarınızdan Uzağım."

 

IV           Nuh'un Düşmanları :36-49

 

011.36-      Nuh'a wahyedildi: "Gerçekten İman edenler’in dışında, Kesinlikle kimse inanmayacak. Şu halde Onlar’ın işlemekte olduklarından dolayı üzülme."

011.37-      "Bizim gözetimimiz altında ve Wahyimizle Gemi’yi imal et. Zulme sapanlar konusunda da Bana Hitap’da bulunma. Çünkü Onlar boğulacaklardır."

011.38-      Gemi’yi yapmaktaydı. Qawm’inin Önde gelen çevresi kendisine her uğradığında onunla Alay ediyordu. O: "Eğer Bizim’le Alay ederseniz, Alay ettiğiniz gibi Biz de Sizler’le Alay edeceğiz" dedi.

011.39-      "Artık Siz, ilerde bileceksiniz. Aşağılatıcı Azab kime gelecek ve Sürekli Azab kimin üstüne çökecek."

011.40-      Sonunda emrimiz geldiğinde ve Tandır da Feveran ettiği zaman, dedik ki: "Her birinden İkişer Çift ile aleyhlerinde Söz geçmiş olanlar dışında, Aile’ni ve İnananlar’ı O’na yükle." Zaten O’nunla birlikte çok azından başkası inanmamıştı.

011.41-      Dedi ki: "O'na binin. O'nun Yüzmesi de, Demir atması da Allah'ın Adı’yladır. Şüphesiz Benim Rabb'im Gafur'dur, Rahim'dir."

011.42-      (Gemi) Onlar’la Dağlar gibi Dalga içinde yüzmekteyken Nuh, bir kenara çekilmiş olan Oğlu’na seslendi : "Ey Oğlum bizimle birlikte bin ve Kafirler’le birlikte olma."

011.43-      Dedi ki: "Ben bir Dağ’a sığınacağım, o Beni Su’dan korur." Dedi ki: "Bugün Allah'ın Emri’nden, Esirgeyen olan’dan başka bir Koruyucu yok’tur." Ve ikisinin arasına Dalga girdi, böylece O da Boğulanlar’dan oldu.

011.44-      Denildi ki: "Ey Yer, Su’yunu yut ve ey Gök, Sen de tut." Su çekildi, İş bitiriliverdi, Cudi üzerinde durdu ve Zalimler Topluluğu’na da: "Uzak olsunlar" denildi.

011.45-      Nuh, Rabb'ine seslendi. Dedi ki: "Rabb'im, elbette Benim Oğlum Aile’mdendir ve Senin Waadin de doğrusu Haq’tır. Sen Hakimler’in Hakimi’sin."

011.46-      Dedi ki: Ey Nuh, Kesinlikle O Senin Aile’nden değildir. Çünkü O ,Salih olmayan bir İş yapmıştır. Öyleyse üzerinde Bilgin olmayan Şey’i Ben’den isteme. Gerçekten Ben, Cahiller’den olmayasın diye Sana öğüt veriyorum."

011.47-      Dedi ki: Rabb’im, Bilgim olmayan Şey’i Sen’den istemekten Sana sığınırım. Ve eğer Beni bağışlamaz ve Beni esirgemezsen, Hüsran’a uğrayanlar’dan olurum."

011.48-      "Ey Nuh" denildi. "Sana ve Seninle birlikte olan Ümmetler üzerine Biz’den Selam ve Bereketler’le in. Ümmetler’i de yararlandırılacağız, Sonra Onlar’a Biz’den acıklı bir Azab dokunacaktır."

011.49-      Bunlar, Sana wahyettiğimiz Gayb Haberleri’ndendir. Bunları Sen ve Qawm’in bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret. Şüphesiz Aqıbet Muttaqiler’indir.

 

V          Hud ile kavmi Ad :50-60

 

011.50-      Ad'a da Kardeşler’i Hud'u (gönderdik). Dedi ki: "Ey Qavmim, Allah'a kulluk edin, Sizin O'ndan başka İlahınız yok’tur. Siz Yalan olarak (ilahlar) düzenler’den başkası değilsiniz."

011.51-      "Ey Qawm’im, Ben bunun karşılığında Siz’den hiç bir Ücret istemiyorum. Benim Ücret’im, Beni Yaratan’dan başkasına ait değildir. Aqletmeyecek misiniz?"

011.52-      "Ey Qawm’im, Rabb'inizden Bağışlanma dileyin, sonra O'na tewbe edin. Üstünüze Gök’ten Sağanak yağdırsın ve Gücünüze Güç katsın. Suçlular olarak Yüz çevirmeyin,"

011.53-      "Ey Hud" dediler. Sen Bize Apaçık bir Belge ile gelmiş değilsin ve Biz de Senin Sözünle İlahlar’ımızı terketmeyiz. Sana inanacak da değiliz."

011.54-      "Biz: " Bazı İlahlar’ımız Seni çok Kötü çarpmıştır (deriz) başka bir şey demeyiz." De ki: "Allah'ı şahid tutarım, Siz de Şahidler olun ki, gerçekten Ben, bizin Şirk katmakta olduklarınızdan Uzağım."

011.55-      "O'nun dışındaki (ilahlardan). Artık Siz Bana, Toplu olarak dilediğiniz Tuzağı kurun, sonra Bana süre de tanımayın!"

011.56-      "Ben gerçekten, Benim de Rabb'im, Sizin de Rabb'iniz olan Allah'a tewekkül ettim. O'nun Alnından yakalayıp denetlemediği Debelenmekte olan bir Şey yok’tur. Elbette Benim Rabb'im, Dosdoğru bir Yol üzerindedir."

011.57-      "Buna rağmen Yüz çevirirseniz, artık Size kendisiyle gönderildiğim Şey’i tebliğ ettim. Rabb'im de Siz’den başka bir Qawm’i getirir. Siz O’na hiçbir Zarar veremezsiniz. Doğrusu Benim Rabb'im, Herşey’i Koruyan'dır."

011.58-      Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir Rahmet ile Hud'u ve O’nunla birlikte İnananlar’ı kurtardı. Onlar’ı Ağır bir Azab’tan kurtardık.

011.59-      İşte Ad. Rabb'lerinin Ayetleri’ni tanımayıp reddettiler. O'nun Elçiler’ine isyan ettiler ve her İnatcı Zorba’nın ardınca yürüdüler.

011.60-      Ve bu Dünya’da da, Qıyamet Günü'nde de Lanet’e uğratıldılar. Haberiniz olsun, gerçekten Ad, Rabb'lerine küfrettiler, Haberiniz olsun Hud Qavmi Ad (rahmetten) uzaklaştırıldı.

 

VI           Semud Kavmi ve Salih :61-68

011.61-      Semud'a da Kardeşler’i Salih'i. Dedi ki: "Ey Qavm’im, Allah'a Kulluk edin, Sizin O'dan başka İlahınız yok’tur. O Siz’i Yer’den (arz ) yarattı ve O’nda Sizi Ömür geçirenler kıldı. Öyleyse O'ndan Bağışlanma dileyin. Sonra O'na tewbe edin. Elbette benim Rabb'im, Yakın olan’dır, (duaları) Qabul eden’dir."

011.62-      Dediler ki: "Ey Salih, bundan önce Sen içimizde kendisinden umulan biri’ydin. Atalar’ımızın kulluk ettiklerine  kulluk etmekten Sen Bizi engelleyecek misin? Doğrusu Biz, Senin Bizi favet ettiğin Şey’den Kuşku verici bir Tereddüt içindeyiz."

011.63-      Dedi ki: "Ey Qavm’im, Görüş’ünüz nedir? Eğer Ben Rabb'imden Apaçık bir Belge üzerindeysem ve Bana tarafından bir Rahmet vermişse, bu durumda da O'na isyan edecek olursam Allah'a karşı Bana kim Yardım edecektir? Şu halde Gayb’ımı artırmaktan başka Bana (yarar) sağlayamayacaksınız."

011.64-      "Ey Qavm’im, Size işte bir Ayet olarak Allah'ın Devesi. O’nu serbest bırakın. Allah'ın Arz’ında yesin. O’na Kötülükle dokunmayın. Yoksa Sizi Yakın bir Azab sarıverir."

011.65-      Fakat O’nu öldürdüler. Dedi ki: Yurd’unuzda Üç Gün daha yararlanın. Bu yalanlanmayacak bir Vaad’dir."

011.66-      Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir Rahmet’le Salih'i ve O’nunla birlikte İman edenler’i o Gün’ün Aşağılatıcı Azab’ından kurtardık. Doğrusu Senin Rabb'in Aziz'dir.

011.67-      O Zulmedenler’i dayanılmaz bir Ses sarıverdi ve kendi Yurtlar’ında Dizüste çökmüş olarak sabahladılar.

011.68-      Sanki orda hiç Refah içinde yaşamamışlar gibi. Haberiniz olsun, Semud gerçekten Rabb'lerine küfretmişlerdi. Haberiniz olsun Semud uzaklaştırıldı.

 

VII          İbrahim'e  ve Lut'a Melekler'in Gelmesi: 69-83

 

011.69-      Andolsun Elçilerimiz İbrahim'e Müjde ile geldikleri zaman: "Selam" dediler. O da: "Selam" dedi ve hemen gecikmeden Kızartılmış bir Buzağı getirdi.

011.70-      Ellerinin O’na uzanmadığını görünce hoşlanmadı ve içine bir tür Korku düştü. Dediler ki: "Korkma.  Biz Lut Qawmi’ne gönderildik."

011.71-      Karısı da Ayaktaydı, bunun üzerine güldü. Biz de O’na İshaq'ı,  İshaq'ın arkasından da Ya’qub'u müjdeledik.

011.72-      "Vay bana" dedi. "Ben kocamış bir Kadın iken ve şu Kocam da İhtiyar iken doğuracak mıyım? Gerçekten bu, Şaşırtıcı bir şey!"

011.73-      Dediler ki: "Allah'ın Emri’ne mi şaşıyorsun? Allah'ın Rahmeti ve Bereketleri Sizin üzerinizdedir, Ey Ev Halkı şüphesiz o Hamid'dir, Mecid'dir."

011.74-      İbrahim'den Korku gittiği ve O’na Müjde geldiği zaman, Lut Qawmi konusunda bizimle çekişip Tartışmalar’a giriyordu.

011.75-      Doğrusu İbrahim, Yumuşak Huylu, oldukca Duyarlı ve Gönül’den yönelen biriydi.

011.76-      "Ey İbrahim, bundan vazgeç. Çünkü gerçek şu ki, Rabb'inin Emri gelmiştir ve gerçekten Onlar’a geri çevrilmeyecek bir Azab gelmiştir."

 

               Lut'a Meleklerin Gelmesi

 

011.77-      Elçilerimiz  Lut'a geldiği zaman, Onlar’dan dolayı kaygılandı,  Göğsünü bir Sıkıntı bastı ve: " Bu, oldukca Zorlu bir Gün" dedi.

011.78-      Qawmi O’na doğru koşarak geldi, Onlar daha önceden Kötülükler işlemekteydiler. "Ey Qavm’im" dedi. "İşte Benim Kızlar’ım, bunlar Sizler için daha Temiz’dir. Artık Allah'tan korkun ve Beni Misafirim önünde Küçük düşürmeyin. İçinizde hiç Dengeli olan bir Adam yok mu?"

011.79-      Dediler ki: "Andolsun, Senin Kızlar’ın da Bizim Haq’tan bir Şeyimiz olmadığını Sen de bilmişsindir. Bizim ne istemekte olduğumuzu gerçekte Sen biliyorsun."

011.80-      Dedi ki: Size yetecek Güc’üm olsaydı veya Sağlam bir yer’e sığınabilseydim."

011.81-      Dediler: "Ey Lut, Biz Rabb'inin Elçileri’yiz. Onlar Sana Kesin olarak ulaşamazlar. Gece’nin bir Parçasında Aile’nle birlikte yürü. Sakın hiçbiriniz dönüp Arkasına bakmasın. Fakat Senin Karı’n başka. Çünkü Onlar’a isabet edecek olan, O’na da isabet edecektir. Onlar’a Wadolunun Sabah vakti’dir. Sabah da Yakın değil mi?"

011.82-      Böylece Emrimiz geldiği zaman, Üstünü Altına çevirdik ve üzerlerine Balçık’tan Pişirilmiş, İstif edilmiş Taşlar yağdırdık.

011.83-      Rabb'inin katında belli bir Biçim’e sokulmuş, damgalanmış olarak. Bunlar Zalimler’den uzak değildir.

 

VIII         Medyen ve Şuayb: 84-95




011.84-      Medyen'e de Kardeşler’i Şuayb'ı. Dedi ki: "Ey Qavm’im, Allah'a Kulluk edin. Sizin O’ndan başka İlahınız yoktur. Ölçü’yü ve Tartı’yı eksik yapmayın. Gerçekten Ben, Sizi Bolluk içinde görüyorum. Doğrusu Ben, Sizi Çevepevre kuşatacak olan bir Gün’ün Azabı’ndan korkuyorum."

011.85-      "Ey Qawm’im, Ölçü’yü ve Tartı’yı Adalet’i gözeterek tam tutun ve İnsanlar’ın Eşyası’nı Değer’den düşürüp eksitmeyin ve Arz’da Fesatcılar olarak Karışıklık çıkarmayın."

011.86-      Eğer Mü'min’seniz, Allah'ın bıraktığı Sizin için daha Hayırlı’dır. Ben, Sizin üzerinizde bir Gözetleyici değilim."

011.87-      Dediler ki:" Ey Şuayb Atalar’ımızın kulluk ettiklerini bırakmamızı ya da Mallar’ımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi Senin Salat’ın mı emrediyor? Çünkü Sen gerçekte Yumuşak Huylu,  Reşid biri’sin."

011.88-      Dedi ki: "Ey Qawm’im Görüş’ünüz nedir? Ya Ben Rabbi’mden Apaçık bir Belge üzerinde isem ve O'da Beni kendisinden Güzel bir Rızıq ile rızıqlandırmışsa? Ben Size yasakladığım Şey’le Size aykırı düşmek istemem. Benim istediğim, Güc’üm oranında yalnızca Islah etmektir. Benim Başarım ancak Allah iledir. O'na tewekkül ettim ve O'na içten yönelirim.

011.89-      "Ey Qawm’im, Bana karşı gelişiniz, sakın Nuh Qawmi’nin ya da Hud Qawmi’nin veya Salih Qawmi’nin başlarına gelenlerin bir benzerini size isabet ettirmesin. Üstelik Lut Qawmi de Size pek uzak değil."

011.90-      "Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tewbe edin. Gerçekten Benim Rabb'im, Esirgeyen’dir, Seven'dir."

011.91-      "Ey Şuayb" dediler. "Senin söylediklerinin çoğunu Biz kavrayamıyoruz. Doğrusu Biz Seni içimizde Zayıf da görüyoruz. Eğer Yakın çevren olmasaydı, gerçekten Biz Seni Taş’a tutar öldürürdük . Sen Bize karşı Aziz değilsin."

011.92-      Dedi ki: "Ey Qawm’im, Sizce Benim Yakın Çevrem, Allah'tan daha mı Üstün’dür ki, O'nu arkanızda unutuvermiş bir Şey edindiniz? Elbette benim Rabb'im, yapmakta olduklarınızı Kuşatan'dır.

011.93-      "Ey Qawm’im, bütün yapabileceklerini yapın, kuşku yok, Ben de yapacağım. Kime Aşağılatıcı Azab gelecek ve Yalancı kim’dir,  Yakında bileceksiniz.  Siz gözetleyip durun, Ben Sizinle birlikte gözetleyeceğim."

011.94-      Emr’imiz geldiği zaman, tarafımızdan bir Rahmet’le Şuayb'ı ve O’nunla birlikte İnananlar’ı kurtardık, O Zulmedenler’i dayanılmaz bir Şey sarıverdi de kendi Yurtlarında Dizüste çökmüş olarak sabahladılar.

011.95-      Sanki orda hiçbir Refah içinde yaşamamışlar gibi, Haberiniz olsun Semud'a nasıl bir Uzaklık verildiyse Medyen'de uzaklaştırıldı.

 

IX           Suçluların Cezası :96-109

 

011.96-      Andolsun Musa'yı Ayetler’imizle ve Apaçık olan İspatlayıcı bir Delil’le gönderdik.

011.97-      Fir'awn'a ve O’nun Önde gelen çevresi’ne. Onlar Fir'awn'ın Emri’ne uymuşlardı. Oysa Fir'awn'ın Emri İrşad edici değildi.

011.98-      O, Qıyamet Günü Qawm’inin Önderliği’ne geçer, böylece Onlar’ı Ateş’e götürmüş olur. Sonunda vardıkları Yer,  ne Kötü bir Yer’dir.

011.99-      Onlar burda da,  Qıyamet Günü'nde de Lanet’e uğratıldılar. Verilen Bağış ne kötü bir Bağış’tır.

 

011.100-    Bunlar Sana Doğruhaber olarak aktardığımız Kuşaklar’ın Haberleri’dir. Onlar’ın kimi ayakta kalmış kimi de Biçilmiş Ekin gibidir.

011.101-    Biz Onlar’a zulmetmedik, ancak Onlar kendi Nefisler’ine zulmettiler. Böylece Rabb'inin Emri geldiği zaman, Allah'ı bırakıp da Dua ettikleri İlahları, Onlar’a hiç bir Şey sağlayamadı. Qayıplarını artırmaktan başka bir işe yaramadı.

011.102-    Onlar zulmetmektelerken Ülkeler’i yakaladığı zaman Rabb'inin Yakalayıvermesi işte böyledir. Gerçekten O'nun Yakalayıvermesi pek Acıklı pek Şiddetli’dir.

011.103-    Ahiret Azabı’ndan korkan için bunda Kesin Ayetler vardır. O, bütün İnsanlar’ın kendisinde Toplanacağı bir Gün’dür ve o gözlemlenebilen bir Gün’dür.

011.104-    Biz onu Sayılı bir Süre’nin (ecel) dışında ertelemeyiz.

011.105-    (Saatin) geleceği Gün’de, O'nun İzni olmaksızın, Hiçkimse Söz söyleyemez. Artık Onlar’dan kimi Şakiy,  kimi Said’dir.

011.106-    Mutsuz olanlar Ateş'tedirler, Onlar için onda Solumalar vardır.

011.107-    Onlar, Rabb'lerinin dilemesi dışında Gökler ve Yer sürüp gittikce orda Temelli kalacaklardır. Çünkü Rabb'in,  gerçekten dilediğini yapandır.

011.108-    Said olanlar’da, artık Onlar Cennet’tedirler. Rabb'inin dilemesi dışında Gökler ve Yer sürüp gittikce, orda Temelli kalacaklardır. Bu kesintisi olmayan bir Ata'dır.

011.109-    Artık Onlar’ın Kulluk ettikleri Şeyler konusunda sakın Kuşku’da olma. Daha önceleri, Atalar’ı nasıl kulluk ediyorsalar, bunlar da ancak böyle kulluk ediyorlar. Kuşkuşuz Biz, Onlar’ın Paylarını eksiltmeksizin Onlar’a ödeyecek olanlarız.

 

X            Mükafat ve Ceza: 110-122

 

011.110-    Andolsun, Musa'ya Kitab'ı verdik. O'nda Anlaşmazlığa düşüldü. Eğer Rabb'inden bir Söz geçmiş olmasaydı, elbette aralarında hükmedilmiş olacaktı. Gerçekten bunlar Bu'ndan  yana Kuşku verici bir tereddüt içindedirler.

011.111-    Elbette Senin Rabb'in, Onlar’dan Tümü’ne yapıp ettiklerini ödeyecektir. Çünkü O, yaptıklarından Haberdar'dır.

011.112-    Seninle birlikte Tewbe edenler’le birlikte emrolunduğun gibi Dosdoğru davran. Ve azıtmayın. Çünkü O, yapmakta olduklarınızı Gören'dir.

011.113-    Zulmedenler’e meyletmeyin, yoksa size Ateş dokunur. Sizin Allah'tan başka Velileriniz  yoktur, sonra Yardım da göremezsiniz.

011.114-    Gündüzün iki Tarafında ve Gece’nin Yakın Saatlerinde Salat’ı kıl. Şüphesiz İyilikler Kötülükler’i giderir.  Bu öğüt alanlar’a bir öğüt (zikr)dir.

011.115-    Ve sabret. Gerçekten Allah, İyilik yapanlar’ın Ecrini zayi etmez.

011.116-    Sizden önceki Kuşaklar’dan  Arz’da Fesad’ı önleyecek Fazilet Sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Onlar’dan kurtardığımız pek az. Zulmedenler ise, içinde bulundukları Refah’ın Peşi’ne düştüler. Onlar Mücrimler’di.

011.117-    Halkı, Islah eden kimseler iken, senin Rabb'in o ülkeleri helak edecek değildi.

011.118-    Eğer Rabb'in dileseydi, İnsanlar’ı elbette tek bir Ümmet kılardı. Oysa Onlar Anlaşmazlığı sürdürmektedirler.

011.119-    Rabb'inin Rahmet ettikleri dışında. Onlar’ı bunun için yarattı. Böylece Rabb'inin Sözü tamamalanıp gerçekleşmiştir:  "Andolsun  Cehennem’i Cinler’den ve İnsanlar’dan, Onlar’ın Tümü’nden dolduracağım."

011.120-    Sana Elçiler’in Haberleri’nden Qalbini kendisiyle sağlamlaştıracak Doğru Haberler aktarıyoruz. Bunda da Sana Haq ve Mü'minler’e bir Öğüt ve Uyarı gelmiştir.

011.121-    İman etmeyenler’e de ki: "Yapabileceğinizi yapın,  kuşkusuz Biz de yapacağız."

011.122-    Ve gözleyip durun,  gerçekten Biz de gözleyip durmaktayız."

011.123-    Gökler’in ve Yer’in Gayb’ı Allah'ındır. Bütün İşler O'na döndürülür. Öyleyse O'na Kulluk edin ve O'na tewekkül edin. Senin Rabb'in yapmakta olduklarınızdan Habersiz değildir.

 

 

057.012 /YUSUF

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Suçluların Cezası :1-6

 

012.01-      Elif Lam Ra. Bunlar Apaçık  Kitab'ın Ayetleri’dir.

012.02-      Gerçekten Biz aqledersiniz diye, O'nu Arapça bir Qur'an olarak indirdik.

012.03-      Biz bu Qur'an'ı Sana wahyetmemizle, En Güzel Qıssaları Gerçek bir Haber olarak Sana aktarmaktayız. Oysa Sen, daha önce, bundan Haberi olmayanlar’dandın.

012.04-      Hani Yusuf Baba’sına: "Babacığım, Gerçekten Ben  Onbir Kevkeb’i (bak:37.6), Güneş’i ve Ay’ı gördüm. Onlar’ı Bana Secde etmektelerken gördüm" demişti.

012.05-      (Babası) Demişti ki: "Oğlum, Rü’ya’nı Kardeşler’ine anlatma, yoksa Onlar Sana bir Tuzak düzenleyeceklerdir. Çünkü Şeytan, İnsan’a Apaçık bir Düşman’dır."

012.06-      "Böylelikle Rabb'in Seni Seçkin kılacak, Sözler’in Te'wili’nden Sana öğretecek ve daha önce Atalar’ın İbrahim ve İshaq'a ona tamamladığı gibi Senin ve Ya’qub Ailesi'nin üzerindeki Ni’met’ini tamamlayacaktır. Elbette Rabb'in Bilen'dir, Hakim'dir.

 

II          Yusuf'a Kasd : 7-20

 

012.07-      Andolsun, Yusuf ve Kardeşler’inde soranlar için Ayetler var’dır.

012.08-      Onlar şöyle demişti: "Yusuf ve Kardeşi Baba’mıza Biz’den daha Sevgili’dir, oysa Biz, birbirini pekiştiren bir Topluluğuz. Gerçekte Babamız açık bir bir Şaşkınlık içindedir."

012.09-      "Yusuf'u öldürün veya O'nu bir Yer’e atın ki Baba’nızın Yüzü yalnızca Size kalsın. Ondan sonra da Salih bir Topluluk olursunuz."

012.10-      Onlar’dan bir Sözcü dedi ki: "Eğer yapacaksanız, öldürmeyin Yusuf'u, O’nu Kuyu’nun Derinlikleri’ne bırakıverin de bir Yolcu Kafilesi O’nu alsın."

012.11-      "Ey Babamız" dediler. "Sana ne oluyor, Yusuf'a karşı Bize güvenmiyor musun? Oysa Gerçekte Biz Onun İyiliğini isteyenleriz."

012.12-      "Sen O’nu Yarın Bizimle gönder, dilediğince yesin, oynasın. Elbette Biz O’nu koruruz."

012.13-      Dedi ki: "Sizin O’nunla gitmeniz gerçekten Beni üzer ve Siz O’ndan habersiz iken onu Kurt’un yemesinden korkuyorum."

012.14-      Dediler ki: "Andolsun, Biz birbirini kollayan bir Topluluk iken, Kurt O’nu yerse, bu durumda elbette Qayb’a uğrayan oluruz."

012.15-      Nitekim O’nu götürdükleri ve O’nu Kuyu’nun Derinlikleri’ne atmaya Topluca davrandıkları zaman, Biz de O’na wahyettik: "Andolsun Sen Onlar’a kendileri, farkında değilken bu yaptıklarını Haber vereceksin."

012.16-      Akşamüstü ağlar durumda  Baba’larına geldiler.

012.17-      Dediler ki: "Ey Baba’mız, gerçek şu ki, Biz gittik, yarışıyorduk. Yusuf'u da Yiyecekler’imizin yanında bırakmıştık. Fakat O’nu Kurt yedi. Ama Biz Doğru’yu söyleyenler olsak bile Sen Bize inanacak değilsin."

012.18-      Ve üzerine Yalan’dan Kan olan Gömleğini getirdiler. "Hayır" dedi. "Nefsiniz, Sizi yanıltıp bir İş’e sürüklemiş. Bundan sonra (bana düşen) Güzel bir Sabır’dır. Sizin bu düzdüklerine karşı Yardım istenecek olan Allah'tır."

012.19-      Bir Yolcu Kafilesi geldi, Sucular’ını gönderdiler. O da Kova’sını sarkıttı. "Hey, müjde... Bu bir Çocuk." dedi. Ve O'nu Ticaretlik bir Mal olarak sakladılar. Oysa Allah, yapmakta olduklarını Bilen'di.

012.20-      O’nu Ucuz bir Fiyat’a, sayısı Belli Dirhem’e sattılar. Onlar O’nu pek önemsemediler.

 

III            Yusuf'un metaneti: 21-29

 

012.21-      O’nu satın alan bir Mısırlı Karı’sına, "O’nun yerini Üstün tut. Umulur ki Bize Yararı dokunur. Ya da O’nu Evlat ediniriz." dedi. Böylelikle Biz Yusuf'u Yeryüzü’nde yerleşik kıldık. O’na Olaylar’ın Te’wili’nden öğrettik. Allah Emr’inde Galip olan’dır, ancak İnsanlar’ın Çoğu bunu bilmezler.

012.22-      Erginlik Çağı’na erişince kendisine Hüküm  ve İlim  verdik. İşte Biz İyilik yapanlar’ı böyle ödüllendiririz.

012.23-      O’nun Ev’inde kalmakta olduğu Kadın O’ndan Murad almak istedi ve Kapıları sımsıkı kapatarak: "İsteklerim Senin içindir/tümüyle Sana aidim, gelsene." dedi. Dedi ki: "Allah'a sığınırım. Çünkü O Benim Rabb'imdir. Yerimi Güzel tutmuştur. Elbette Zalimler Kurtuluş’a ermez."

012.24-      Andolsun Kadın O’nu arzulamıştı. Eğer Rabb'inin Kesin Kanıtı’nı görmeseydi O da O’nu arzulamıştı. Böylelikle Biz O’ndan Kötülüğü ve Fuhş’u geri çevirmek için (oldu). Çünkü O Muhsin Kullar’ımızdandı.

012.25-      Kapı’ya doğru İkisi de koşmuşlardı. Kadın O’nun Gömleğini Arka’dan çekip yırttı. Kapı’nın yanında Kadın’ın Efendi’siyle karşılaştılar. Kadın dedi ki: "Aile’ne Kötülük isteyenin Zindan’a atılmaktan veya Acıklı bir Azab’tan başka Ceza’sı ne olabilir?"

012.26-      Dedi ki: "nun kendisi benden murad almak istedionun kendisiOoorgenrggğnnrtağnreO’nun kendisi Ben’den Murad almak istedi." Kadın’ın Yakınları’ndan bir Şahid Şahitlik etti. "Eğer Onun Gömleği  Ön         taraf’tan yırtılmışsa bu durumda Kadın Doğru’yu söylemiştir, kendisi ise Yalan söylemiştir."

012.27-      "Yok eğer O’nun Gömleği Arka’dan çekilip yırtılmışsa bu durumda Kadın Yalan söylemiştir ve kendisi Doğru’yu söyleyenlerdendir."

012.28-      O’nun Gömleğinin Arka’dan çekip yırtıldığını gördüğü zaman : "Doğrusu bu Sizin Düzeninizdendir. Gerçekten Sizin Düzeniniz büyük’tür."(dedi.)

012.29-      "Yusuf Sen bundan yüz çevir. Sen de Günah’ından dolayı bağışlanma dile. Doğrusu Sen Günahkarlar’dan oldun."

 

IV           Yusuf'un hapsi: 30-35

 

012.30-      Şehir’de Kadınlar: "Aziz'in Karısı kendi Uşağının Nefsi’nden murad almak istiyormuş. Öyleki Sevgi O’nun Bağrına sinmiş. Biz doğrusu O’nu Açıkça bir Sapıklık içinde görmekteyiz." dediler.

012.31-      Onlar’ın Düzenler’ini işitince (onu) onlar’a yolladı, oturup dayanacakları Yerler hazırladı ve herbirinin El’ine Bıçak verdi. "Çık onlara " dedi. Böylece Onlar O’nu görunce büyük bir Varlık sandılar ve Eller’ini keserek "Allahı Tenzih ederiz bu bir Beşer değil’dir. Bu gerçekten Üstün bir Melek’ten başkası değil’dir. " dediler.

012.32-      Kadın dedi ki : "Beni hakkında kınadığınız işte budur. Andolsun O’nun Nefsinden Ben Murad istedim, O ise korundu. Ve andolsun eğer O kendisine emrettiğimi yapmayacak olursa elbette Zindan’a atılacak ve elbette Küçük Düşürülenler’den olacak."

012.33-      Dedi ki: "Rabb'im, Zindan, bunların Beni kendisine çağırdıkları Şey’den Bana daha Sevimli’dir. Onların kurdukları Düzen’i Ben’den uzaklaştırmazsan, Onlar’a eğilim gösterir, Cahiller’den olurum."

012.34-      Böylece Rabbi, O’nun Dua’sını Kabul etti ve Onlar’ın Düzenler’ini kendisinden uzaklaştırdı. Çünkü O, İşiten'dir, Bilen'dir.

012.35-      Sonra Onlar’a Deliller’ini göstermelerinin ardından, O’nu belli bir vakte kadar kaçınılmaz olarak Zindan’a atmak Görüşü belirdi.

 

V          Yusuf'un zindan arkadaşları :36-42

 

012.36-      O’nunla birlikte İki Genç de Zindan’a girmişti. Onlar’dan Bir’i: "Ben kendimi şarap sıkıyorken gördüm." dedi. Öbürü de: "Ben de kendimi Başımın üstü’nde Ekmek taşıyorken gördüm, Kuş da O’ndan yemekteydi" dedi. "Bunun Te'wil’inden Bize haber ver. Doğrusu Biz Seni İyilik Yapanlar’dan görmekteyiz."

012.37-      Dedi ki: "Size rızıqlanacağınız bir Yemek gelecek olsa, Ben elbette Size daha gelmeden önce onun ne olduğunu haber veririm. Bu, Rabb'imin Bana öğrettiklerindendir. Doğrusu Ben, Allah'a iman etmeyen, Ahiret’i de tanımayanların ta kendileri olan bir Qawm’in Milleti’ni terkettim."

012.38-      "Atalarım İbrahim'in, İshaq'ın ve Ya’qub'un Milleti’ne uydum. Allah'a şirk koşmamız Bizim için olacak şey değil. Bu, Bize ve İnsanlar’a Allah'ın Fadlı’dır. Ancak İnsanlar’dan çoğu  şükretmezler."

012.39-      "Ey Zindan Arkadaşları’m, birbirinden ayrı Rabbler mi daha Hayırlı’dır, yoksa Kahhar olan bir Tek Allah mı?"

012.40-      "Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, Allah'ın kendileri hakkında hiçbir Delil indirmediği , Sizin ve Atalar’ınızın adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm yalnızca Allah'ındır. O kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan Din işte budur. Ancak İnsanlar’ın çoğu bilmezler.

012.41-      "Ey Zindan Arkadaşları’m, ikinizden Bir’i Rabbinize Şarab içirecek. Diğeri ise asılacak, Kuş O’nun Başından yiyecek. İşte hakkında Fetwa istemekte olduğunuz İş olup bitmiştir."

012.42-      İkisinden kurtulacağını sandığı Kişi’ye dedi ki: "Rabb’inin katında Beni an." Fakat Şeytan Rabb’ine hatırlatmayı O’na unutturdu. Böylece daha Nice Yıllar Zindan’da kaldılar.

 

VI           Firavun'un rüyaları: 43-49

 

012.43-      Melik "Ben Yedi Besili İnek görüyorum. Bunları Yedi Zayıf İnek yiyor. Bir de Yedi Yeşil Başak  ve diğerleri ise Kupkuru. Ey Önde gelenler. Eğer Rüya yorumluyorsanız Benim bu Rüya’mı çözün." dedi.

012.44-      Dediler ki: "Karmakarışık Düşler’dir. Biz böyle Düşler’in Te'wili’ni bilenler değiliz."

012.45-      O İki kişi’den kurtulmuş olanı Nice zaman sonra hatırladı ve "Ben bunun Te'wil’ini Size bildiririm; hemen Beni gönderin " dedi.

012.46-      "Yusuf, ey Doğru, Yedi Besili İneği Yedi Zayıfın yediği ve Yedi Yeşil Başak’la diğerleri Kuru olan Rüya konusunda bize fetwa ver. Umarım ki İnsanlar’a da dönerim, belki  Onlar öğrenmiş olurlar."

012.47-      Dedi ki: "Siz Yedi Yıl önceleri gibi Ekin ekin. Yediğiniz az bir Kısmı dışında biçtiklerinizi Başağında bırakın."

012.48-      "Sonra bunun arkasından Zorlu Yedi Yıl gelecektir. Saklaladığınız az bir miktar dışında daha önce  biriktirdiğinizi yiyip bitirecektir."

012.49-      "Sonra bunun arkasından bir Yıl gelecektir ki İnsanlar, Onlar bol bol Yağmur’a kavuşturulacak ve onda sıkıp sağacaklar."

 

VII          Yusuf'un Yükselişi: 50-57

 

012.50-      Melik dedi ki: "O'nu Bana getirin." O’na Elçi geldiğinde "Rabb’ine dön ve O’na soruver. Eller’ini kesen o Kadınlar’ın Durumu neydi? Doğrusu benim Rabb'im onların Düzenler’ini gerçekten Bilen'dir."

012.51-      "Yusuf'un Nefs’inden Murad almak istediğinizde Sizin Durum’unuz neydi?" dedi. Onlar "Allah için Haşa dediler. Biz O’ndan Hiçbir Kötülük görmedik." Aziz'in  Karısı dedi ki: "İşte şu anda Gerçek ortaya çıktı. O'nun Nefs’inden Ben murad almak istemiştim. O ise Doğru’yu söyleyenler’dendir."

012.52-      Bu, Yokluğunda Gerçekten kendisinin ihanet etmediği ve gerçekten Allah'ın İhanet edenler’in Düzenler’ini boşa çıkardığını bilip öğrenmesi içindi.

012.53-      "Ben  Kendimi temize çıkaram. Çünkü gerçekten Nefs  Rabb'imin kendisi esirgediği dışında Kötülüğü emredendir. Elbette benim Rabb'im Gafur'dur, Rahim'dir."

012.54-      Melik dedi ki: "O'nu Bana getirin. O’nu kendime Bağlı kılayım." O’nunla konuştuğunda da dedi: "Sen Bugün Bizim yanımızda Önemli bir yere sahibsin, Güvenilir’sin."

012.55-      Dedi ki: "Beni Yer’in Hazineleri üzerine kıl. Çünkü Ben iyi Koruyucu’yum, Bilen’im."

012.56-      İşte böylece Arz’da Yusuf'a Güç ve İmkan verdik. Öyle ki onda dilediği Yer’e konakladı.  Biz kime dilersek Rahmet’imizi nasip ederiz ve İyilik yapanlar’ın Ecrini kaybetmeyiz.

012.57-      Ahiret’in Karşılığı ise İman edenler ve Taqwa’da bulunanlar için daha Hayırlı’dır.

 

VIII         Yusuf'un kardeşlerine yardımı: 58-68

 

012.58-      Yusuf'un Kardeşler’i gelip yanına girdiler. Onlar O’nu tanımadıkları halde kendisi Onlar’ı hemen tanıdı.

012.59-      Onlar’ın Erzaq Yükleri’ni hazırlayınca dedi ki: "Bana Baba’nızdan olan Kardeş’inizi getirin. Görmüyor musunuz Ben Ölçü’yü tam tutarım ve Ben Konuksevenler’in en Hayırlısı’yım."

012.60-      "Eğer O’nu Bana getirmeyecek olursanız artık Benim katımda Size bir Ölçek yoktur. Ve Bana da yaklaşmayın."

012.61-      Dediler ki: "O’nu Baba’sından istemeye çalışacağız ve her halde Biz bunu yapabileceğiz."

012.62-      Yardımcılar’ına da dedi ki: "Sermayeler’ini Yüklerinin içine koyun. İhtimal ki Aile’lerine döndüklerinde O’nun farkına varırlar da belki dönerler."

012.63-      Böylelikle Baba’larına döndükleri zaman dediler ki."Ey Babamız, Ölçek Biz’den engellendi. Bu durumda Kardeşimiz’i Bizimle gönder de Erzaq’ı alalım. O’nu Biz elbette koruyacağız."

012.64-      Dedi ki: "Daha önce Kardeş’i konusunda Size güvendiğimden başka O’nun hakkında Size güvenir miyim? Allah en Hayırlı Koruyucu’dur. O Esirgeyenler’in Esirgeyici'sidir.'

012.65-      Erzaq Yükleri’ni açıp da Sermayeler’inin kendilerine geri verilmiş olduğunu bulduklarında dediler ki: "Ey Baba’mız, daha neyi arıyoruz işte Sermaye’miz Bize geri verilmiş, Aile’mize Erzaq getiririz. Kardeşimiz’i koruruz ve bir Deve Yükü’nüde ilave ederiz.  Bu Az bir Ölçek’tir."

012.66-      "Bana Etrafınızın Çepeçevre kuşatılması dışında O’nu ne olursa olsun kesinlikle  Bana getireceğinize dair Allah Adı’na kesin bir Söz verinceye kadar O’nu Sizinle asla gönderemem, " dedi. Böyleliktle O’na Onlar Kesin bir Söz verince dedi ki: "Allah söylediklerinize karşı Wekil’imdir."

012.67-      Ve dedi ki: "Ey Çocuklar’ım Tek bir Kapı’dan girmeyin, ayrı ayrı Kapılar’dan girin. Ben Size Allah'tan Hiçbir şey’i sağlayamam. Hüküm yalnızca   Allah'ındır. Ben O’na tewekkül ettim. Tevekkkül edenler de yalnızca O'na tewekkül etmelidiler."

012.68-      Baba’larının kendilerine emrettiği Yer’den girdiklerinde Ya’qub'un Nefs’indeki Dileği açığa çıkarması dışında Onlar’a Allah'tan gelecek olan Hiçbir Şey’i sağlamadı. Gerçekte O kendisine öğrettiğimiz için bir İlim Sahibi idi. Ancak İnsanlar’ın çoğu bilmezler.

 

IX           Yusuf'un öz kardeşi: 69-79

 

012.69-      Yusuf'un yanına girdikleri zaman O Kardeş’ini Bağrına bastı. "Ben" dedi, "Senin gerçekten Kardeş’inim, artık Onlar’ın yaptıklarına üzülme."

012.70-      Onlar’ın Erzaq Yükleri’ni kendilerine hazırlayınca da Sukabı’nı Kardeş’inin Yük’ü içinde bıraktı. Sonra bir Münadi seslendi. "Ey Kafile! Siz gerçekten Hırsız’sınız."

012.71-      Onlar’a doğru yönelerek "Neyi kaybettiniz?" dediler.

012.72-      Dediler ki: "Melik'ın Sutası’nı kaybettik. Kim onu getirirse bir Deve Yükü vardır. Ben de buna Kefil’im."

012.73-      "Allah Adı’na Hayret" dediler. "Siz de bilmişsiniz ki Biz buraya fesat çıkarmak için gelmedik ve Biz Hırsız değiliz."

012.74-      "Öyleyse"  dediler, "Eğer Yalan söylüyorsanız Ceza’sı nedir?"

012.75-      "Bunun Ceza’sı  Yük’ünde bulunanın Ceza’sı Kendisidir. İşte Biz Zalimler’i böyle cezalandırız. " dediler.

012.76-      Ve böylece Kardeş’inin Kabı’ndan önce Onlar’ın Kaplar’ına başladı. Sonunda da O’nu Kardeş’inin Kabı’ndan çıkardı. İşte Biz Yusuf için böyle bir Düzen düzenledik. Melik'in Dini’nde  Kardeş’ini alıkoyamazdı. Ancak Allah'ın dilemesi başka. Biz dilediğimizi Dereceler’le yükseltiriz. Ve Her Bilgi Sahibi’nin üstünde daha iyi bir Bilen vardır.

012.77-      Dediler ki: "Şayet çalmış bulunuyorsa bundan önce O’nun Kardeş’i de çaldı." Yusuf bunu kendi içinde saklı tuttu.  Bunu Onlar’a açıklamadı. "Siz daha Kötü bir konumdasınız" dedi. Sizin düzmekte olduklarınızı Allah daha iyi bilir.

012.78-      Dediler ki: "Ey Vezir, gerçek şu ki: Bunun Yaşlı bir Baba’sı var. O'nun yerine Biz’den birini alıkoy. Doğrusu Biz Seni İyilik yapanlar’dan görmekteyiz."

012.79-      Dedi ki: "Eşya’mızı kendisinde bulduğumuzun dışında birisini alıkoymamızdan Allah'a sığınırız. Yoksa bu durumda elbette Biz Zalim oluruz."

 

X            Yusuf'un kendini tanıtması :80-93

 

012.80-      O’ndan Umutlar’ını kestikleri zaman kendi aralarında konuşmak üzere bir yana çekildiler. Onlar’ın Büyükleri dedi ki: "Baba’nızın Size Karşı Allah Adı’na Kesin bir Söz aldığını ve daha önce Yusuf konusunda yaptığımız Aşırılığı bilmiyor musunuz? Artık Ben ya Baba’m Bana izin verinceye veya Allah Bana ilişkin Hüküm verinceye kadar Yer’den Kesin olarak ayrılamam. O Hükmedenler’in en Hayırlı’sıdır."

012.81-      "Dönün Baba’nıza ve deyin ki: "Ey Baba’mız, Senin Oğlun gerçekten Hırsızlık etti. Biz bildiğimizden başkasına Şahidlik etmeyiz. Biz Gayb’ın Kollayıcıları değiliz."

012.82-      "İçinde olduğumuz Şehr’e sor. Hem  kendisiyle geldiğimiz Kervan’a da. Biz gerçekten Doğru’yu söyleyenleriz."

012.83-      "Hayır" dedi. "Nefsiniz Sizi yanıltıp bir İş’e sürüklediniz. Bundan sonra Bana düşen Güzel bir Sabır’dır. Umulur ki Allah Onlar’ın Tümü’nü Bana getirir. Çünkü O Bilen'dir, Hakim'dir."

012.84-      Ve Onlar’dan yüz çevirdi. Ve "Ey Yusuf'a karşı Kahrım" dedi ve Gözler’i Üzüntüsü’nden karardı. Yutkundukca yutkunuyordu.

012.85-      "Allah Adına Hayret" dediler, "Hala Yusuf'u anıp durmaktasın. Sonunda hastalanacaksın ya da Helak’a uğrayanlar’dan olacaksın."

012.86-      Dedi ki: "Ben dayanılmaz Kahrımı ve Üzüntü’mü yalnızca Allah'a şikayet ediyorum. Ben Allah'tan Sizin bilmediğinizi biliyorum."

012.87-      "Oğullar’ım gidin de Yusuf ile Kardeş’inden bir Haber getirin. Allah'ın Rahmeti’nden Umut kesmeyin. Çünkü Kafirler Toplulu’ğundan başkası Allah'ın Rahmet’inden Umut kesmez."

012.88-      Böylece O’nun Huzuruna girdikleri zaman dediler ki: "Ey Vezir, Bize ve    Aile’mize Şiddetli bir Darlık dokundu. Önemi olmayan bir Sermaye ile geldik. Bize artık Ölçeği tam olarak ver ve İlave bir Bağış’ta bulun. Şüphesiz Allah Tasadduq’ta bulunanlar’a Karşılığını verir."

012.89-      "Sizler Cahiller iken Yusuf'a ve Kardeş’ine ne yaptığını biliyor musunuz?"

012.90-      "Sen gerçekten Yusuf'sun öyle mi?",dediler. "Ben Yusuf'um" dedi."Bu da Kardeş’imdir, Doğrusu Allah lutufta bulundu. Gerçek şu ki kim ittiqa eder sabrederse elbette Allah İyilik’te bulunanlar’ın Karşılığını boşa çıkarmaz."

012.91-      Dediler ki: "Allah Adı’na Hayret." Allah Seni gerçekten Bize karşı tercih edip seçmiştir. Ve Biz gerçekten Hata’ya Düşenler’den idik."

012.92-      Dedi ki: "Bugün Size karşı Kınama yoktur, sizi Allah bağışlasın, O Merhametliler’in Merhametlisi’dir."

012.93-      "Bu Gömleğimle  gidin de Baba’mın Yüzü’ne sürün. Gözü görür hale gelir. Bütün Ailenizi de Bana getirin."

 

XI           İsrail Mısır'da: 94-102

 

012.94-      Kafile ayrılmaya başladığı zaman Babaları dedi ki: "Eğer Beni bunamış sanıyorsanız inanın Yusuf'un Kokusu’nu buluyorum.

012.95-      "Allah Adı’na Hayret" dediler. "Sen hala geçmişteki Yanlışlığındasın."

012.96-      Müjdeci gelip de O’nun Yüz’üne sürüp de Göz’ü görür olarak dönüverdi. Dedi ki: "Ben Sizin bilmediğini Allah'tan biliyorum demedim mi?"

012.97-      "Ey Baba’mız, Bizim için Günahlar’ımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten Hata’ya düşenlerdendik" dediler.

012.98-      İlerde Sizin için Rabb'imden Bağışlanma dilerim. Çünkü o Gafur'dur, Rahim'dir," dedi.

012.99-      Böylece Onlar Yusuf'un yanına girdikleri zaman Annesini Babasını Bağrına bastı ve "Allah'ın dilemesi ile Mısır'a Güvenlik içinde giriniz."

012.100-    Baba’sını ve Annesini Taht’a çıkarıp oturttu. O’nun için Secde’ye kapandılar. Dedi ki: "Ey Baba’m bu daha önceki Rüya’mın Te'wili’dir. Doğrusu Rabb'im O’nu Gerçek kıldı. Bana İyilik etti. Çünkü Beni Zindan’dan çıkardı.Şeytan Benim’le Kardeş’imin arasını açtıktan sonra Çöl’den Sizi getirdi. Elbette Benim    Rabb'im dilediğini ince düzenleyip Tedbir edendir. Bilen'dir, Hakim'dir.

012.101-    Rabb'im Sen Bana Mülk’ten verdin. Olaylar’ın Te'wli’nden de öğrettin. Gökler’in ve Yer’in Yaratıcısı Dünya’da da Ahiret’te de Benim Weli’m Sen’sin. Müslüman olarak Benim Hayat’ıma son ver ve Beni Salih olanlar’ın arasına kat."

 

XIII         Bir ders: 103- 111

 

012.102-    Bu Sana wahyettiğimiz Gayb Haberleri’ndendir. Yoksa Onlar o Hileli Düzeni kurarlarken yapacakları iş’e Topluca karar verdikleri zaman Sen yanlarında değildin.

012.103-    Sen Şiddetle arzu etsen bile İnsanlar’ın Çoğu inanacak değildir.

012.104-    Oysa ki Sen buna karşı Onlar’dan bir Ücret’te istemiyorsun. O Alemler için yalnızca bir Öğüt ve Hatırlatma’dır.

012.105-    Gökler’de ve Yer’de nice Ayetler vardır ki üzerlerinden geçerler de Onlar ona Sırtlarını çevirip giderler.

012.106-    Onlar’ın Çoğu Allah'a inanmazlar da. Ancak şirk katmaktalar Onlar.

012.107-    Şimdi bunlar kendilerine Allah'ın Azabı’ndan bir Bürüme’nin gelmesinden veya Onlar’ın hiç Haberleri yokken Qıyamet’in Onlar’a ansızın gelmesinden kendilerini Güven’de mi buldular?

012.108-    Dedi ki: "Bu Benim Yol’umdur. Bir Basiret üzere Allah'a Davet ederim. Ben ve Bana uyanlar da Allah'ı tenzih ederim. Ben Müşrikler’den değilim."

012.109-    Biz Sen’den önce Şehirler Halkı’na kendilerine wahyettiğimiz Kimseler dışında gördermedik. Hiç Arz’da dolaşmıyorlar mı ki kendilerinden öncekiler’in nasıl bir sona uğradıklarını görmüş olsunlar. İttiqa edenler için Ahiret Yurdu daha Hayırlı’dır. Siz yine de aqletmeyecek misiniz?

012.110-    Öyle ki Elçiler umutlarını kesip de artık Onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada Onlar’a Yardım’ımız gelmiştir. Biz kimi dilersek O kurtulmuştur. Mücrimler Topluluğu’ndan Zorlu Azab’ımız Kesin olarak geri çevrilmeyecektir.

012.111-    Andolsun Onlar’ın Qıssalar’ında Ulu’l-Elbab için İbretler vardır. Uydurulan bir Söz/ Hadis değildir. Ancak kendinden öncekilerin Doğrulayıcısı, Herşey’in  Açıklaması ve İnananlar  için bir Hidayet ve Rahmet’tir.

 

058.013./er-RA'D

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Tabiattaki Deliller :1-9

 

013.01-      Elif Lam Mim Ra  Bunlar Kitab'ın Ayetleri’dir. Ve Sana Rabb'inden indirilen Haq’tır. Ancak İnsanlar’ın çoğu inanmazlar     

013.02-      Allah O dur ki, Gökler’i Dayanak olmaksızın yükseltti; onları görmektesiniz. Sonra Arş’a istiva etti  ve Güneş ile Ay’a boyun eğdirdi, Her biri Ad’ı konulmuş bir Süre’ye kadar akıp gitmektedir. Her İş’i evirip düzenler, Ayetler’i birer birer açıklar. Umulur ki Rabb'inize kavuşacağınıza Kesin Bilgi’yle inanırsınız.

013.03-      Ve O Yer’i yayıp-uzatan, onda sarsılmaz Dağlar ve Irmaklar kılan’dır. Orada Ürünler’in Herbiri’nden İkişer Çift  yaratmıştır, Gece’yi Gündüz’e bürümektedir. Elbette bunlarda düşünen bir Topluluk için gerçekten İbretler vardır.

013.044-    Yeryüzü’nde birbirine Yakın Komşu Kıtalar vardır. Üzüm Bağları, Ekinler, Çatallı ve Çatalsız Hurmalıklar da var’dır ki bunlar aynı Su ile sulanmaktadırlar. Onları Yiyimler’inde bazısını bazısına üstün kıldık.  Elbette bunlarda aqleden bir Toluluk için gerçekten Ayetler var’dır.

013.05-      Eğer şaşırıyorsan asıl Şaşkınlık Konusu Onlar’ın şöyle demeleridir: "Biz Toprak iken mi gerçekten Biz yeniden mi yaratılacağız. " İşte Onlar Rabb'lerine karşı küfredenler  Boyunlar’ına Halkalar geçirilenlerdir. İşte Onlar içinde Ebedi kalacakları Ateş'in Arkadaşları olanlar’dır.

013.06-      Onlar İyilik’ten önce Kötülüğü çabuklaştırmak istiyorlar. Oysaki Onlar’dan önce nice Örnekler gelip geçti. Ve Elbette Senin Rabb'in Zulümlerine Karşılık İnsanlar için Bağışlama Sahibi’dir. Ve Elbette Senin Rabb'in Sonuçlandırması Şiddetli olan’dır.

 

013.07-      Küfredenler derler ki : "Ona Rabb'inden bir Ayet indirilseydi ya" Sen yalnızca bir Uyarıcı'sın ve Her Topluluk için bir Hidayetci'sin.

013.08-      Allah Her Dişi’nin neyi yüklendiğini ve Rahimler’in neyi eksiltip neyi eklediğini bilir. O'nun katında Herşey bir Miktar iledir.

 

II          Azap talebi :10-19

 

013.09-      O Gayb’ı da, Müşahede edilen’i de Bilen’dir. Büyük'tür, Yüce'dir.

013.10-      Siz’den Söz’ü saklayan da, O’nu Açığa vuran da, Geceleyin gizlenen de ve Gündüzün ortalıkda gezinen’i de bir’dir.

013.11-      O’nun önünden ve arkasından izleyenler’i vardır. O’nu Allah’ın Emri ile gözetip korumaktadırlar.

Gerçekten Allah kendi Nefisler’inde olanlar’ı değiştirip bozuncaya kadar bir Toplulukta olan’ı başkalaştırmaz. Allah bir Topluluğa Kötülük diledi mi artık O’nu geri çevirmeye hiç bir İmkan yoktur. Onlar için O’ndan başka bir Weli yoktur.

013.12-      O Size Şimşeği Korku ve Umut olarak gösteren Ağırlaşmış Bulutlar’ı ortaya çıkarandır.

013.13-      Gökgürültüsü O’nu Hamd ile Melekler de O’na olan korkularından Tesbih ederler. O Yıldırımlar’ı gönderip bununla dilediğini çarpar. Onlar ise Allah  konusunda çekişip tartışarlar. O Qudret’i Pek Çetin olan’dır.

013.14-      Haqq olan Çağrı yalnızca O’na olandır. Onlar’ın Allah'tan başka çağırdıkları ise Onlar’a hiçbir şeyle cevap vermezler Yalnızca Ağzına ulaşsın diye iki Avuc’unu Su’ya uzatan’ın durumu gibi. Küfredenler’in  Duası Şaşkınlık içinde olmaktan başkası değildir.

013.15-      Gökler’de ve Yer’de ne varsa isteyerek istemeyerek de olsa Allah'a secde ederler. Sabah Akşam onların Gölgeleri de.

 

013.16-      De ki: Gökler’in ve Yer’in Rabb'i kimdir? De ki: "Allah'tır. De ki: "Öyleyse O'nu bırakıp kendilerine bile ne Yarar ve ne de Zarar sağlamaya güç yetiremeyen bir takım Weliler mi edindiniz?" De ki: "Hiç Görmeyen’le Gören bir olur mu? Veya Karanlık’la Işık bir olabilir mi? Yoksa Allah'a onun Yaratması gibi yaratan Ortaklar buldular da, bu Yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti?  De ki: "Allah Herşey’in Yaratıcısı’dır ve O Tek'tir, Kahredici-olan'dır.

013.17-      Gök’ten bir Su indirdi de kendi miktarlarınca Sel oldu. Sel de yukarı vuran bir Köpük yüklendi . Bir Süs veya bir Meta sağlamak için Ateş’te üzerine yakıp erittikleri Şeyler’den de bunun gibi bir Köpük var’dır. İşte Allah Haqq ile Batıl’a böyle Örnekler veriyor. Köpüğe gelince o  Dere boyunca gider.  İnsanlar’a yarar sağlayacak Şey ise Yer’de kalır. İşte Allah böyle Örnekler vermektedir.

013.18-      Rabb'lerine İcabet edenler’e daha Güzel’i vardır. O'na ibadet etmeyenler ise Yerdekiler’in Tümü ve bununla birlikte bir katını daha Kurtuluş Fidye’si olarak verirlerdi. Sorgulama’nın en Kötüsü onlar İçin’dir. Onlar’ın Barınma Yerleri Cehennem'dir. Ne Kötü bir Yatak’tır o.

 

013.19-      Peki, Sana Rabb'inden indirilen’in Haqq olduğunu Bilen kişi, o Görmeyen gibi midir? Ancak Ulu’l-Elbab öğüt alıp düşünürler.

 

III            Cezalandırma Kanunu :20-27

 

013.20-      Onlar Allah'ın Ahd’ini yerine getirirler ve  ve verdikleri Söz’ü bozmazlar.

013.21-      Ve Onlar Allah'ın ulaştırılmasını emrettiği Şey’i ulaştırırlar, Rabb'lerinden içleri Saygı ile titrer ve Sorgulama’nın Kötü olanından korkarlar.

013.22-      Ve Onlar Rabb'lerinin Yüzü’nü isteyerek Sabredenler, Salat’ı kılarlar, kendilerine Rızıq olarak verdiklerimizden Gizli ve Kötülüğü İyilik’!e savarlar. İşte Onlar, bu Yurd’un Sonucu Onlar içindir.

013.23-      Onlar, Adn Bahçeleri’ne girerler. Babalar’ından, Eşler’inden ve Soylar’ından Salih Davranışlar’da bulunanlar da. Melekler Onlar’a " Her bir Kapı’dan girin." (derler)

013.24-      "Sabrettiğinize karşılık Selam size. Yurd’un Sonu ne güzel."

 

013.25-      Allah'a verdikleri Söz’ü, sonu Kesin olarak onayladıktan sonra bozanlar, Allah'ın Ulaştırılmasını emrettiği Şey’i kesip koparanlar ve Arz’da fesat çıkaranlar, işte Onlar, Lanet içindedir ve Yurd’un Kötü olanı da Onlar içindir.

013.26-      Allah dilediğinize Rızq’ı genişletir ve daraltır da. Onlar ise Dünya Hayatı’na sevindiler. Oysaki Dünya Hayatı, Ahiret’te bir Meta’dan başkası değildir.

013.27-      Küfredenler: "O'na Rabb'inden bir Ayet indirilseydi ya" derler. De ki: "Elbette Allah, dilediğini saptırır, kendisine katıksızca Yönelen’i de Dosdoğru Yol’a yöneltir."

 

IV           Kur'an'ın Mucizeleri :28-32

 

013.28-      Bunlar, İnananlar ve Qalpler’i Allah'ın Zikri’yle tatmin olanlardır. Haberiniz olsun, Qalbler yalnızca Allah'ın Zikri’yle  tatmin bulur.

013.29-      İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar, ne Mutlu onlara. Varılacak Yer’in Güzel olanı (onlara).

 

013.30-      Böylece Biz Seni, kendisinden önce Nice Ümmetler gelip geçmiş olan bir Ümmet’le gönderdik, Sana wahyettiklerimizi Onlar’a okursun diye. Oysa Onlar Rahman'ı tanımazlık etmektedirler. De ki : "Bu, benim Rabb'imdir, O'ndan başka İlah yoktur, Ben O'na tewekkül ettim ve Son Dönüş O'nadır."

013.31-      Eğer bir Qur'an, O’nunla Dağlar  yürütülseydi, Yer Parçalar’a ayrılsaydı veya O’nunla Ölüler konuşturulsaydı.  Hayır, Emr’in Tümü Allah'ındır. İman edenler hala anlamadılar mı ki, eğer Allah dilemiş olsaydı, İnsanlar’ın Tümü’nü hidayet’e erdirirdi. Küfredenler, Allah'ın Wadi gelinceye kadar, yaptıkları dolasıyısıyla ya başlarına Çetin bir Bela çatacak veya Yurtlar’ının Yakınına inecek. Elbette Allah, verdiği Söz’den dönmez.

013.32-      Andolsun, Sen’den önceki Elçiler’le de Alay edildi, bunun üzerine Ben de o Küfredenler’e bir süre tanıdım, sonra Onlar’ı yakalayıverdim. İşte nasıldı o Sonuçlandırma?

 

V          Muhalefetin Yok olması :33-38

 

013.33-      Her Nefs’in bütün kazandıkları üzerinde Gözetici olan’a mı? Onlar Allah'a Ortaklar koştular. De ki: "Bunları adlandırın. Yoksa biz Arz’da bilmeyeceği bir Şey’i O'na Haber mi veriyorsunuz? Ya da, Söz’den Dış yüzü Çekici olanı mı? Hayır, Küfredenler’e kendi Hileli Düzenler’i Süslü-çekici gösterilmiştir ve Onlar Yol’dan alıkonmuşlardır. Allah kimi saptırırsa, artık onun için Hiçbir Yol Gösterici yok’tur.

013.34-      Dünya Hayatı’nda Onlar için bir Azab vardır, Ahiret'in Azab’ı ise daha Zorlu’dur. Onlar’ı Allah'tan (kurtaracak) Hiçbir Kurtarıcı da yok’tur.

013.35-      Taqwa Sahipleri’ne wadedilen Bahçe, O’nun  altından Irmaklar akar, Yemişler’i ve Gölgelikler’i Sürekli’dir.  Bu Sakınmaları Sonucu’dur, Küfredenler’in Sonu ise Ateş'tir.

013.36-      Kendilerine  Kitap verdiklerimiz Sana indirilen dolayısıyla sevinirler,  fakat Bölükler’den, onun bazısını İnkar edenler vardır.  De ki: "Ben, yalnızca Allah'a kulluk etmek ve O'na Ortak koşmamakla emrolundum. Ben yalnızca O'na dua ederim, ve Son Dönüş’üm O'nadır."

013.37-      İşte böylece Biz O'nu A’rabî bir Hüküm olarak indirdik. Andolsun, Sana gelen bu İlim’den sonra, onların Hewalar’ına uyacak olursan, Senin için Allah'tan ne bir Yardımcı ne de bir Koruyucu var’dır.

013.38-      Andolsun Sen’den önce de Biz Elçiler gönderdik, Onlar’a Eşler ve Çocuklar verdik. Allah'ın İzni olmaksızın bir Elçi'ye bir Ayet’i getirmek olacak İş değildi. Her Ecel için bir Kitap var’dır.

 

VI           Hakikatin İlerlemesi: 39-44

 

013.39-      Allah dilediğini ortadan kaldırır ve bırakır, Kitab’ın Anası O'nun katındadır.

013.40-      Onlar’a Waadettiklerimizden bir kısmını Sana göstersek de, Senin Hayat’ına Son versek de, Sana düşen yalnızca Tebliğ’dir ve Sorgulama da Bize aittir.

013.41-      Onlar görmüyorlar mı ki, gerçekten Biz Arz’a geliyor ve O’nu çevresinden eksiltiyoruz. Allah hüküm verir. O'nun Hükm’ünün peşine düşecek de yok’tur. Ve O, Hesab’ı pek çabuk-gören’dir.

013.42-      Onlar’dan öncekiler de mekrettiler, fakat Düzen Kuruculuğu’n Tümü Allah'a aittir. Her bir Nefs’in ne kazandığını O bilir. Bu Yurd’un Sonu kimindir, Küfredenler pek yakında bileceklerdir.

013.43-      O Küfredenler şöyle derler: "Sen Gönderilmiş değilsin." De ki:" Benimle Sizin aranızda Şahid olarak Allah yeter ve yanlarında Kitab’ın İlm’i bulunanlar da."

 

 

059.015/el-HİCR

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Kur'an'ın Korunması :1-15

 

015.01-      Elif Lam Ra  Bunlar, Kitab'ın ve Apaçık olan Qur'an'ın Ayetleri’dir.

015.02-      O Küfredenler Müslüman olmayı nice kereler  dileyecekler.

015.03-      Onlar’ı bırak, yesinler, yararlansınlar ve Onlar’ı Emel oyaladursun. İlerde bilecekler.

015.04-      Biz, kendisi için bilinen bir Kitap  olmaksızın Hiçbir Ümmet’i Yıkım’a uğratmadık.

015.05-      Hiçbir Ümmet, kendi Ecel’ini ne öne alabilir, ne de Onlar ertelenebilirler.

015.06-      Onlar: "Ey kendisine Kitap indirilen. Gerçekten Sen Mecnun'sun." dediler.

015.07-      "Eğer Doğrusöyleyenler’den isen, Bizler’e Melekler’i getirmeli değil miydin?"

015.08-      Haq olmaksızın Biz Melekler’i indirmeyiz. O zaman da Onlar’a göz açtırılmaz.

015.09-      Elbette, Zikr'i Biz indirdik. O'nun Koruyucuları da gerçekten Biz’iz.

015.10-      Andolsun, Sen’den önce geçmiş Topluluklar içinde de gönderdik.

015.11-      Onlar’a Herhangi bir  Elçi gelmeyedursun, kesinlikle Onunla alay ederlerdi.

015.12-      Böylece Biz Onu Suçlular’ın Qalpler’ine sokarız.

015.13-      Onlar Sana inanmazlar, oysa ki Evvelkiler’in Sünnet’i geçmiştir.

015.14-      Onlar’ın üzerlerine Gök’ten bir Kapı açsak da ordan yukarı yükselseler de,

015.15-      Kesinlikle: "Gözlerimiz döndürüldü, belki Biz büyülenmiş bir Topluluğuz" diyeceklerdir.

 

II          Allah'ın Herşeye hakimiyeti :16-25

 

015.16-      Andolsun , Biz Gök’te Burçlar kıldık  ve O’nu gözleyenler için süsledik.

015.17-      Ve O’nu her Kovulan Şeytan’dan koruduk.

015.18-      Ancak Kulak Hırsızlığı yapan olunca O’nu da Parlak bir Ateş izlemektedir.

015.19-      Yer’e gelince, O’nu döşeyip yaydık. O’nda Sarsılmaz Dağlar bıraktık ve onda Herşey’den Ölçülü belirlenmiş Ürünler bitirdik.

015.20-      Ve orda Sizler için ve kendisine Rızıq vericiler olmadığımız kimseler için Geçimlikler kıldık.

015.21-      Hiçbir Şey yoktur ki Hazineleri Bizim katımızda olmasın. Ancak Biz O’nu belirlenmiş bir Miktar olarak indiriz.

015.22-      Ve Aşıyılayıcalar olarak Rüzgarlar’ı gönderdik. Böylelikle Gök’ten Su indirdik de Sizler’i suladık. Oysa Siz O’nun Hazine Koruyucuları değilsiniz.

015.23-      Elbette gerçekten Biz yaşatır ve öldürürüz ve Waris olanlar Biz’iz.

015.24-      Andolsun Siz’den Öne geçenler’i bilmişizdir ve andolsun Geride kalanlar’ı da bilmişizdir.

015.25-      Ve Elbette senin Rabb'ın O, onları haşredecektir. Gerçekten O Hakim'dir, Bilen'dir.

 

III            Şeytan'ın Azgınlığı :26-44

 

015.26-      Andolsun İnsan’ı Kuru bir Çamur’dan, şekillenmiş bir Balçık’tan yarattık.

015.27-      Ve Cann'ı da daha önce Zehirli Ateş’ten yaratmıştık.

015.28-      Hani Rabb'in Melekler’e demişti: "Ben Kuru bir Çamur’dan, Şekillenmiş bir Balçık’tan bir Beşer yaratacağım.

015.29-      O’na bir Biçim verdiğimde ve O’na Ruh’umdan üfürdüğümde hemen O’na secde edin."

015.30-      Böylece Melekler’in Tümü Topluca secde etti.

015.31-      Ancak İblis Secde edenler birlikte olmayıp kaçınıp dayattı.

015.32-      Dedi ki: "Ey İblis, Sana ne oluyor, Secde edenler’le birlikte olmadın?"

015.33-      Dedi ki: "Ben Kuru bir Çamur’dan Şekillenmiş bir Balçık’tan yarattığın Beşer’e secde etmek için var değilim."

015.34-      Dedi ki: "Öyleyse ondan çık. Çünkü Sen Kovulmuş bulunuyorsun."

015.35-      Ve Elbette Din Günü'ne kadar Lanet Senin üzerinde.

015.36-      Dedi ki: "Rabb'im, öyleyse Onlar’ın dirileceği Gün’e kadar Bana Süre tanı."

015.37-      Dedi ki: "Öyleyse Sen Süre tanınanlardan’sın."

015.38-      Bilinen Gün’ün Waktine kadar.

015.39-      Dedi ki: "Rabb'im Beni kışkırttığın Şey’e karşılık andolsun Ben Yeryüzü’nde Onlar’a süsleyip Çekici göstereceğim ve Onlar’ın Tümü’nü kesinlikle kışkırtup saptıracağım."

015.40-      Ancak Onlar’dan Muhlis olan Kullar’ın Müstesna.

015.41-      Dedi ki: "İşte bu Bana göre Dosdoğru olan Yol’dur.

015.42-      Elbette Kıştırtılmışlar Sana uyanlar dışında Senin Benim Kullarım üzerinde Zorlayıcı bir Güc’ün yoktur.

 

015.43-      Ve elbette Onlar’ın Tümü’nün Buluşma Yeri Cehennem’dir.

015.44-      O’nun Yedi Kapı’sı vardır. Onlar’dan Her bir Kapı için bir Bölük ayrılmıştır.

 

IV           İbrahim :45-60

 

015.45-      Gerçekten Taqwa Sahibi Olanlar Bahçeler'de ve Pınarbaşları’ndadır.

015.46-      Oraya Esenlikle ve Güvenlik’le girin.

015.47-      Onların Göğüsleri’nden Kin’i sıyırıp çektik. Kardeşler olarak Tahtlar üzerinde Karşıkarşıya’dırlar.

015.48-      Orda Onlar’a Hiçbir Yorgunluk dokunmaz ve Onlar ordan çıkarılacak değildirler.

015.49-      Haber ver Kullar’ıma, elbette Ben Gafur'um, Rahim'im.

015.50-      Elbette Azab’ım Acıklı bir Azab’tır.

 

015.51-      Onlar’a İbrahim'in Konukları’ndan Haber ver.

015.52-      Yanına girdiklerinde "Selam" demişlerdi. O da "Biz Siz’den korkmaktayız" demişlerdi.

015.53-      Dediler ki:" Korkma Biz Sana Bilgin bir Çocuk müjdelemekteyiz.

015.54-      Dedi ki: "Bana İhtiyarlık gelip çökmüşken mi müjdeliyorsunuz. Beni ne ile müjdelemektesiniz?

015.55-      Dediler ki:"Sana Gerçekle müjdeledik. Öyleyse Umut kesenler’den olma.

015.56-      Dedi ki: "Sapıklar dışında Rabb'inin Rahmeti’nden kim umut keser.

015.57-      Dedi ki: "Ey Elçiler İşiniz ne?"

015.58-      Dediler ki: "Gerçekte Biz Suçlu olan bir  Qawn’e gönderildik.

015.59-      Ancak Lut Ailesi hariç’dir. Biz Onlar’ın tümünü  kesinlikle kurtaracağız.

015.60-      Ama Karısını dışında tutttuk. O Geride kalanlar’dandır.

 

V          Lut ve Şuayb :61-79

 

015.61-      Böylelikle Elçiler Lut Ailesi’ne geldiklerinde,

015.62-      Dedi ki: "Sizler gerçekten tanınmamış bir Topluluk’sunuz."

015.63-      "Hayır " dediler: "Biz Sana Onlar Konusunda Kuşku’ya kapıldıkları Şey’le geldik."

015.64-      Sana Gerçeği getirdik. Biz Elbette Doğrucular’ız.

015.65-      Hemen Aile’ni Gece’nin bir Bölümü’nde Yol’a çıkar. Sen de Onlar’ın ardından git ve Siz’den hiçkimse arkasına bakmasın. Emrolunduğunuz Yer’e gidin.

015.66-      Ve Onlar’a şu Emr’i verdik. Sabah’a çıkarlarken Onlar’ın arkası kesinlikle kesilecektir.

015.67-      Şehir Halkı birbirlerine  Müjdeler vererek geldi.

015.68-      "Bunlar Benim Konuğu’mdur, Beni utandırıp dillere düşürmeyin" dedi.

015.69-      Allah'tan korkup sakının ve Beni Küçük düşürmeyin.

015.70-      Dediler ki: " Biz Seni Herkes’e karışmaktan alıkoymamış mıydık."

015.71-      Dedi ki: "Eğer (nikah ) yapmak istiyorsanız işte bunlar Benim Kızlarım."

015.72-      Ömrüne andolsun ki Onlar Sarhoşlukları içinde Kör sersem’diler.

015.73-      Derken Tanyeri’nin ağarma vaktine girdiklerinde Onlar’ı Çığlık yakalayıverdi.

015.74-      Anında üstünü altına cevirdik ve üzerlerine Balçık’tan Pişirilmiş Taş yağdırdık.

015.75-      Elbette bunda Derin bir kavrayışa sahip olanlar için Ayetler var’dır.

015.76-      O (kent) gerçekten bir Yol üzerinde durmaktadır.

015.77-      Elbette bunda İnananlar için gerçekten Ayetler var’dır.

 

015.78-      Eyke Halkı da gerçekten Zalim kimseler’di.

015.79-      Bundan dolayı Onlar’dan intikam aldık, her ikisi de açıkca (gözler) önündedir.

 

VI           Hicr Halkı: 80-99

 

015.80-      Andolsun Hicr Halkı da Gönderilenler'i yalanlamışlardı.

015.81-      Onlar’a Ayetler’imizi vermiştik de O’ndan yüz çevirmişlerdi.

015.82-      Dağlar’dan Güvenli Evler yontuyorlardı.

015.83-      Derken Onlar’ı Sabah Waqti’ne girdiklerinde o Dayanılmaz Çığlık yakalayıverdi.

015.84-      Buna rağmen kazandıkları şeyler Onlar’a yetmedi.

 

015.85-      Biz Gökler’i Yer’i ve her ikisinin arasındakileri Haqq’ın dışında yaratmadık. Elbette o Saat te yaklaşarak gelmektedir. Öyleyse Güzel Davranışlar’la davran.

015.86-      Çünkü Rabb'in Yaratan’dır, Bilen'dir.

015.87-      Andolsun, Sana Çiftler’den Yedi’yi ve Büyük Qur'an'ı verdik.

015.88-      Sakın Onlar’dan bazılarını  yararlandırdığımız şeyler’e Gözünü dikme, Onlar’a karşı Hüzne kapılma, Müminler içinde Kanatlar’ını ger.

015.89-      Ve de ki: "Şüphesiz Ben Apaçık bir Uyarıcı'yım."

015.90-      Muktesimlere/Taqsim edenler’e indirdiğimiz gibi.

015.91-      Ki onlar Qur'an'ı parça parça  ettiler.

015.92-      Rabb'ine andolsun Onlar’ın tümüne/hepsine soracağız.

015.93-      Yaptıları Şeyler’i (hesabını).

015.94-      Öyleyse Sen emrolunduğun Şey’i açıkca söyle ve Müşrikler’e aldırma.

015.95-      Elbette o Alaycılar’a Biz Sana yeteriz.

015.96-      Ki Onlar Allah ile beraber başka İlahlar kılıyorlar. Onlar yakında bileceklerdir.

015.97-      Andolsun Onlar’ın söylemekte olduklarına karşı Senin Göğsünün daraldığını biliyoruz.

015.98-      Sen Rabb'ine Hamd ile Tesbih et ve Secdedenler’den ol.

015.99-      Ve Yakin Sana gelene dek  Rabb'ine ibadet et.

 

060.006/ EN'AM

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Tevhidin Zaferi :1-10

 

006.01-      Hamd Gökler’i ve Yer’i yaratan Karanlıklar’ı ve Aydınlığı kılan Allah'adır. Sonra küfreredenler Rabb'lerine Denk tutuyorlar.

006.02-      Sizi Çamur’dan yaratan sonra bir Ecel belirleyen O'dur. Adı konulmuş Ecel O'nun Katındadır.  Sonra siz Kuşku’ya kapılmaktasınız.

006.03-      Gökler’de ve Yer’de Allah O'dur. Gizliniz’i ve Açığınızı bilir kazanmakta olduklarınızı da bilir.

006.04-      Onlar’a Rabb'lerinin Ayetler’inden bir Ayet gelmeyiversin kesinlikle ondan yüz çevirirler.

006.05-      Kendilerine Haqq gelince onu yalanladılar, fakat Alay’a almakta olduklarının Haberler’i Onlar’a gelecektir.

006.06-      Kendilerinden önce Nice Kuşaklar’ı yıkıma uğrattığımızı görmüyorlar mı? Biz, Sizi yerleşik kılmadığımız bir Biçimde Onlar’ı Arz’da yerleşik kıldık. Gök’ten üzerlerine Sağanak yağdırdık, Irmaklar’ı da altlarından akıttık. Ama Günahlar’ı nedeniyle Biz Onlar’ı yıkıma uğrattık ve arkalarından Başka Kuşaklar oluşturduk.        

006.07-      Biz Kitab'ı üzerine Yazılı bir Kağıt’ta göndersek ve Onlar ona Eller’iyle dokunsalar bile, küfredenler tartışmasız: " Bu Apaçık bir Büyü’den başkası değildir." derler.

006.08-      Ve derler ki: "Ona bir Melek indirilmeli değil miydi?" Eğer bir Melek indirseydi , elbette İş bitirilmiş olurdu da sonra kendilerine göz açtırılmazdı.

006.09-      Onu eğer bir Melek kılsaydık elbette  Adam kılardık ve kesinlikle katmakta oldukları yine katardık.

006.10-      Andolsun, Sen’den önceki Elçiler de Alay’a alındı da kendisini Alay’a aldıkları Şey, Onlar’dan Maskaralık yapanları Çepeçevre kuşattı.

 

II          İlahi Rahmetin Büyüklüğü: 11-20

 

006.11-      De ki: "Arz’da gezip dolaşın, sonra Yalanlayanlar’ın sonu nasıl oldu, bir görün."

006.12-      De ki: "Gökler’de ve Yer’de olanlar kimindir?"

   De ki:"Allah'ın'dır." O, Rahmet’i kendi üzerine yazdı. Sizi kendisinde Kuşku olmayan Qıyamet Günü'nde Tartışmasız toplayacaktır. Nefisler’ini Hüsrana uğratanlar, işte Onlar inanmayanlardır.

006.13-      Geceleyin de, Gündüzün de  barınan Herşey O'nundur. O, İşiten'dir, Bilen'dir.

006.14-      De ki:" O, Gökler’i ve Yer’i yaratırken ve O, hep besleyip ve hiç beslemezken, Ben Allah'tan başkasını mı Weli edineceğim?"

   De ki: "Bana gerçekten Teslim olanların ilki olmam emredildi ve sakın Müşrikler’den olma" (denildi.)

006.15-      De ki: " Şüphesiz Ben, Rabb'ime İsyan edersem, o Büyük Gün'ün Azabı’ndan korkarım."

006.16-      O Gün, kim ondan alıkonursa, elbette O, onu esirgemiştir. İşte apaçık Fevz budur.

006.17-      Eğer Allah Sana bir zarar dokunduracak olursa, O'ndan başka bunu giderecek yoktur. Sana bir İyilik de dokunduracak olursa O Herşey’e Güçyetiren'dir.

006.18-      O, Kullar’ı üzerinde Kahredici olandır. O, Hakim'dir, Haberdar'dır.

006.19-      De ki:" Şahidlik bakımından hangi Şey daha Büyük’tür?" De ki: "Allah Benimle Sizin aranızda kendisiyle uyarmam için Bana şu Qur'an qahyedildi. Gerçekten Allah'la beraber başka İlahlar’ın da bulunduğuna Siz mi şahidlik ediyorsunuz? "De ki:" Ben Şehadet etmem."

   De ki: "O, ancak bir tek olan İlah'tır ve gerçekten Ben, Sizin şirk koştuklarınızdan uzağım."

006.20-      Bizim kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu, Çocuklar’ını tanır gibi tanırlar, kendilerini Hüsran’a uğratanlar işte Onlar inanmayanlardır.

 

III            Müşriklerin Şehadeti: 21-30

 

006.21-      Allah'a karşı Yalan düzenlerden veya O'nun Ayetler’ini yalanlayanlar’dan daha Zalim kimdir? Şüphesiz o Zulmedenler Kurtuluş’a ulaşamazlar.

006.22-      Onların tümünü toplayacağımız Gün, sonra Şirk koşanlar’a diyeceğiz ki: "Nerede o ortak koştuklarınız?"

006.23-      Sonra Onlar’ın: "Rabb'imiz olan Allah'a ahdolsun ki, Biz Müşrikler’den değildik" demelerinden başka bir Fitneler’i olmadı.

006.24-      Bak, kendilerine karşı nasıl Yalan söylediler ve düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup uzaklaştı.

006.25-      Onlarden Seni dinleyenler vardır, oysa Biz onu fıqhetmelerine engel Qalpler’i üzerine kat kat Örtüler ve Kulaklar’ında bir Ağırlık kıldık. Onlar, hangi Apaçık Belge’yi görseler yine ona inanmazlar. Öyle ki, o küfredenler Sana geldiklerinde, Seninle tartışmaya girerek: "Bu, Öncekilerin Masalları’ndan başka bir Şey değildir." derler.

006.26-      Onlar, hem ondan alıkoyarlar, hem kendileri kaçarlar. Onlar yalnızca kendi Nefisler’inden başkasını yıkıma uğratmazlar ama şuurunda değildirler.

006.27-      Ateş'in üstünde durdurulduklarında Onlar’ı bir görsen, derler ki: "Keşke geri çevrilseydik de Rabb'imizin Ayetler’ini yalanlamasaydık ve Mü'minler’den olsaydık."

006.28-      Hayır, önceden saklı tuttukları/gizledikleri kendilerine açıklandı. Geri çevrilselerd ibile,    kendisinden sakındırıldıkları Şeyler’e kesinlikle yine döneceklerdi. Çünkü Onlar gerçekten Yalancılar’dır.

006.29-      Onlar dediler ki: "Bu Dünya Hayatı’mızdan başkası yoktur. Ve Bizler diriltilecekler değiliz,"

006.30-      Rabb'lerinin Karşısında durdurulduklarında Onlar’ı bir görsen: "Bu, Gerçek değil mi?" dedi. Onlar: "Evet, Rabb'imiz hakkı için" dediler. "Öyleyse küfrettikleriniz nedeniyle Azab’ı tadın."

 

IV           Hakikati Reddedenler: 31-41

 

006.31-      Allah'a Kavuşmayı yalanlayanlar, doğrusu Hüsran’a uğramışlardır. Öyle ki, Saat apansızın onlara gelince, Günahlar’ını Sırtlar’ına yüklenerek: "Onda Sorumsuzca yaptıklarınızdan dolayı Yazıklar bize.." derler.  Dikkat edin, işleyip yüklendikleri ne Kötü’dür.

006.32-      Dünya Hayatı yalnızca bir Oyun ve Oyalanma’dan başka değildir. İttiqa edenler için Ahiret Yurdu gerçekten daha Hayırlı’dır. Yine de aqletmeyecek misiniz?

006.33-      Kesin olarak biliyoruz ki, Onlar’ın söyledikleri Seni gerçekten üzüyor. Doğrusu Onlar, Seni yalanlamıyorlar, ancak Zalimler, Allah'ın Ayetler’ini İnkar ediyorlar.

006.34-      Andolsun Sen’den önce de Elçiler yalanlandı. Onlar’a Yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve Eziyet’e uğratıldıkları Şey’e sabrettiler. Allah'ın Sözleri’ni değiştirebilecek yoktur. Andolsun, Gönderilenler’in Haberleri’nden            bir Bölümü Sana da geldi.

006.35-      Eğer Onlar’ın yüz çevirmeleri Sana ağır geldiyse, Onlar’a bir Ayet getirmek için yerde bir Tünel açmaya veya Göğe bir Merdiven dayamaya Güc’ün yetiyorsa yap.. Eğer Allah dileseydi, Onların tümünü Hidayet üzere toplardı. Öyleyse sakın Cahiller’den olma.

006.36-      Ancak dinleyenler icabet eder.  Ölüler’i, Onlar’ı da Allah diriltir. Sonra O'na döndürülürler.

006.37-      "Ona Rabb'inden bir Ayet indirilmeli değil miydi? dediler. De ki: "Şüphesiz Allah, Ayet indirmeye Güçyetiren'dir. Ama Onların çoğu bilmezler."

006.38-      Yerde debelenen hiçbir Canlı ve iki Kanad’ıyla uçan bir Kuş yoktur ki, Sizin gibi Ümmetler olmasın. Biz Kitap'ta hiçbir şeyi Noksan bırakmadık, sonra onlar Rabb'lerine toplanacaklardır.

006.39-      Bizim Ayetler’imizi yalanlayan Karanlıklar içinde Sağır’dırlar, Dilsiz’dirler. Allah kimi dilerse O’nu saptırır, kimi dilerse de O’nu Dosdoğru Yol üzerinde kılar.

006.40-      De ki: " Düşündünüz mü hiç, eğer Size Allah'ın Azabı gelirse ye da Saat gelip çatarsa, Allah'tan Başkasını mı çağıracaksınız? Eğer doğru sözlüler iseniz.

006.41-      Hayır, yalnızca O'nu çağırırsanız, dilerse kendisini çağırdığınız şeyi açar ve Şirk koşmakta olduklarınızı unutursunuz.

 

V          İnkarın Sonuçları: 42-50

 

006.42-      Andolsun, Sen’den önceki Ümmetler’e gönderdik de Onlar’ı dayanılmaz Zorluk ve Sıkıntılar’la çeviriverdik. Umulur ki yalvarırlar diye.

006.43-      Onlar’a, Zorlu Azabımız geldiği zaman yalvarmaları gerekmez miydi? Ama Onların Qalpleri katılaştı ve Şeytan Onlar’a yapmakta olduklarını Çekici/Süslü gösterdi.

006.44-      Derken kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, Onlar’ın üzerlerine Herşey’in Kapıları’nı apansız yakalayıverdik. Artık onlar umutları suya düşenler oldular.

006.45-      Böylece zulmeden Topluluğun Kökü kurutuldu. Hamd, Alemler’in Rabb'i olan Allah'adır.

006.46-      De ki: "Düşündünüz mü hiç, eğer Allah sizin İşitmenizi ve Görmenizi alıverirse ve Qalpler’inizin üzerine de bir Damga vurursa, Onlar’ı Size Allah'tan başka getirebilecek İlah kim’dir?" Bak, Biz nasıl Ayetleri Çeşitli Biçimler’de açıklıyoruz da sonra Onlar sırt çevirip engelleniyorlar.

006.47-      De ki: "Düşündünüz mü hiç, Size Allah'ın Azab’ı apansız ya da açıktan geliverse, zulmeden Qawim’den başkası mı yıkıma uğratılacak?"

006.48-      Biz Elçiler’i Müjdeciler ve Uyarıcılar olmaktan başkası için göndermiyoruz. O halde kim inanırsa ve düzeltirse, artık onlar için Korku yoktur, onlar Mahzun da olacak değillerdir.

006.49-      Ayetler’imizi yalanlayanlara, fısketmelerinden dolayı onlara Azab dokunacaktır.

006.50-      De ki: " Size Allah'ın Hazineleri yanımdadır, demiyorum, Gayb’ı da bilmiyorum ve Ben Size bir Meleğim de demiyorum. Ben, Bana Wahyedilenden başkasına uymam." De ki: " Kör’le Gören bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz?"

006.51-      Rabb'lerine Toplanacaklarından korkanları O'nunla uyar, Onlar için ondan başka ne Welileri vardır ne de Şefaatcileri. Umulur ki sakınırlar.

 

VI           Müminlerin mükafatı: 51-55

 

006.51-      Sabah Akşam O'nun Yüzünü dileyerek Rabb'lerine Dua edenleri kovma. Onların Hesabından Senin üzerinde birşey, senin Hesabı’ndan da birşey yoktur ki Onlar’ı kovasın. Yoksa Zalimler’den olursun.

006.53-      Böylece "Allah içimizden bunlara mı lutfetti?" demeleri için onlardan bazısını bazısıyla denedik. Allah, Şükredenler’i daha iyi bilen değil mi?

006.54-      Bizim Ayetleri’mize inananlar, Sana geldiklerinde, Onlar’a de ki: "Selam Size. Rabb'iniz Rahmet’i kendi üzerine yazdı ki, içinizden kim bir Cehalet Sonucu bir Kötülük işler sonra Tewbe eder ve ıslah ederse kuşku yok, O, Gafur'dur, Rahim'dir.

006.55-      Suçlular’ın Yolu apaçık ortaya çıksın diye, Ayetler’imizi işte böyle birer birer açıklamaktayız.

 

VII          Allah'ın hükmü: 56-60

 

006.56-      De ki: "Ben, sizin Allah'tan başka Kulluk ettiklerinize Kulluk’tan nehyedildim."

   De ki: "Ben Sizin Hevalar’ınıza uymam, yoksa bu durumda Ben sapmış ve Doğru Yol’u bulmamışlardan olurum."

006.57-      De ki: "Ben, gerçekten Rabb'imden kesin bir Belge üzerindeyim, Siz ise onu yalanladınız. Sizin kendisine acele ettiğiniz de yanımda değildir. Hüküm yalnızca Allah'ındır. O Doğru Haberi verir ve O Ayırdedenler’in en Hayırlısı’dır."

006.58-      De ki: "Kendisine Acele etmekte olduğunuz Şey Benim yanımda olsaydı, Benimle aranızda İş elbette bitirilmiş olurdu. Allah Zulmedenler’i en iyi Bilen'dir.

006.59-      Gaybın Anahtarları O'nun katındadır. O'ndan başka hiç kimse O’nu bilmez. Kara’da ve Deniz’de olanların Tümünü O bilir. O, bilmeksizin bir Yaprak dahi düşmez,  Yer’in Karanlıkları’ndaki bir Tane, Yaş ve Kuru dışta olmamak üzere hepsi Apaçık bir Kitap’tadır.

006.60-      Sizi Geceleyin öldüren  ve Gündüzün Güç yetirip etkilemekte olduklarınızı bilen,  sonra Adı konulmuş Ecel  doluncaya kadar onda Sizi dirilten O'dur. Sonra en son dönüşünüz O'nadır. Sonra yaptıklarınızı size O Haber verecektir.

 

VIII         Allah'ın hükmü: 61-70

 

006.61-      O, Kulları üzerinde Kahredici olan’dır. Size Koruyucular gönderiyor. Sonunda Siz’ den birinize Ölüm gelip çattığı zaman, Elçilerimiz  onun Hayat’ına son verirler. Onlar kusur etmezler.

006.62-      Sonra da gerçek Mevlaları olan Allah'a döndürülürler. Haberiniz olsun, Hüküm yalnızca O'nundur. Ve O Hesap görenlerin en Süratlı olanı’dır.

006.63-      De ki: "Sizi Kara’nın ve Deniz’in Karanlıkları’ndan kim kurtarıyor ki, Siz gizliden gizliye O’na yalvararak dua etmektesiniz: Andolsun, Bizi bundan kurtarırsan, gerçekten Şükredenler’den oluruz."

006.64-      De ki: "O'ndan ve her türlü Sıkıntı’dan Sizi Allah kurtarmaktadır. Sonra Siz yine şirk koşmaktasınız."

006.65-      De ki: "O, Size Üstünüzden ya da Ayaklar’ınızın Altı’ndan Azab göndermeye veya Sizi parça parça birbirinize kırdırıp kiminizin Şiddetini kiminize taddırmaya Güçyetiren'dir. Bak, iyice kavramalanrı için Ayetleri nasıl Çeşitli Biçimler’de açıklamaktayız."

006.66-      Senin Qawmin, O Haqq iken O’nu yalanladı. De ki: "Ben, üzerinizde bir Wekil değilim."

006.67-      Her bir Haber için Kararlaştırılmış bir Zaman vardır. Siz de bileceksiniz.

006.68-      Ayetlerimiz konusunda Alaylı Tartışmalar’a dalanlar Onlar bir başka Söze geçinceye kadar Onlar’dan yüzçevir. Şeytan Sana unutturursa, o zaman hatırlayınca artık zulmeden Topluluk’la beraber oturma.

006.69-      Muttaqiler üzerinde Onların Hesabı’ndan herhangi bir Şey yoktur. Ancak bu bir Hatırlatma’dır. Umulur ki sakınırlar.

006.70-      Dinler’ini bir Oyun ve Eğlence edinenleri ve Dünya Hayatı kendilerini Mağrur kılanlar’ı bırak. O'nunla hatırlat ki, bir Nefis, kendi kazandıklarıyla Helak’e düşmesin, (böylesinin) Allah'tan başka ne bir Velisi, ne de bir Şefaatcisi vardır. Her türlü Fidye’yi verse de qabul olunmaz. İşte Onlar, kazandıkları nedeniyle Helak’a uğrayanlardır, küfretmelerinden dolayı Onlar için çılgınca Kaynar Sular ve Acıklı bir Azab vardır.

 

IX           İbrahim: 71-82

 

006.71-      De ki: "Bize Yararı ve Zararı olmayan Allah'tan başka Şeyler’e mi Dua edelim? Allah Bizi Hidayet’e erdirdikten sonra, Şeytanlar’ın ayartarak Yer’de şaşkınca bıraktıkları, Arkadaşlar’ının da: "Doğru Yol’a, Bize gel" diye kendisini çağırdığı kimse gibi Topuklarımız üzerinde gerisin geri mi döndürelim?" De ki: "Şüphesiz Allah'ın Yolu, asıl Yol’dur. Ve Biz Alemler’in Rabb'ine teslim olmakla emrolunduk."

006.72-      Bir de: "Salat’ı kılın ve O'ndan sakının. Huzuruna toplanacağız O'dur.

006.73-      O, Gökler’i ve Yer’i Haqq olarak yaratandır. O'nun "ol" diyeceği Gün oluverir, O'nun sözü Haqq’tır. Sur’a üfürüldüğü Gün Mülk O'nundur. O Gayb’ı da Müşahede edilen’i de Bilen'dir. O Hakim'dir ve Haberdar'dır.

 

006.74-      Hani İbrahim Babası/atası Azer'e demişti: "Sen Putları İlahlar mı ediniyorsun? Doğrusu Ben Seni ve Qawmini apaçık bir Sapıklık içinde görüyorum."

006.75-      Böylece İbrahim'e Kesin Bilgi’yle inananlar’dan olması için Gökler’in ve Yer’in Melekutu’nu gösteriyorduk.

006.76-Gece üstünü örtüp bürüyünce bir Yıldız görmüş ve demişti ki: "Bu (mu) benim Rabb'im?" Fakat kayboluverince Ben Kaybolup-gidenleri /sönüp batanları sevmem, "demişti .

006.77-      Ardından Ay’ı doğar görünce "Bu  (mu) benim Rabb'im?" demiş fakat O da kayboluverince: "Andolsun" demişti "Eğer Rabb'im Beni Doğru Yol’a eriştirmezse gerçekten Sapmışlar Topluluğu’ndan olurum."

006.78-      Sonra Güneş’i doğar görünce: " Bu benim Rabb'im (ha), bu en Büyük." demişti. Ama o da kayboluverince Qawmine demişti ki: "Ey Qawmim, tartışmasız Ben Sizin Şirk koştuklarınızdan uzağım."

006.79-      Gerçek şu ki: Ben bir Hanif olarak Yüzümü Gökler’i ve Yer’i Yaratan’a çevirdim. Ve Ben Müşrikler’den değilim.

006.80-      Qawmi O’nunla çekişip tartışmaya girdi. De ki: "O Beni Doğru Yol’a erdirmişken Siz Benimle Allah konusunda çekişiyor musunuz? Sizin O'na Şirk koştuklarınızdan Ben korkmuyorum, ancak Allah'ın Benim hakkımda bir Şey dilemesi başka. Rabb'im İlim bakımından Herşeyi kuşatmıştır. Yine de Öğüt almayacak mısınız?

006.81-      Hem Size onun kendileri hakkında hiçbir İspatlayıcı Delil indirmediği şeyleri Allah'a Ortak koşmaktan Siz korkmuyorken Ben nasıl sizin Şirk koştuklarınızdan korkarım. Şu halde Güvenlik içinde olmak bakımından iki taraftan hangisi daha Haqq sahibi’dir?

006.82-      İnananlar ve İnançlarına Zulum katmayanlar işte Güvenlik Onlar içindir ve Onlar Hidayet’e ermişlerdir.

006.83-      Bu İbrahim'e Qawmine karşı verdiğimiz İspatlı Delil’imizdir. Biz dilediğimizi Derecelerle yükseltiriz. Şüphesiz senin Rabb'in Hakim'dir, Bilen'dir.

 

X            Diğer Peygamberler :83-90

 

006.84-      Ve O’na İshaq'ı ve Ya’qub'u Armağan ettik. Hepsini Hidayet’e eriştirdik. Bundan önce de Nuh'u, ve onun Soyundan Davud'u , Suleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u Hidayet’e ulaştırdı. Biz İyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.

006.85-      Zekeriya'yı,Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da. Bunların hepsi Salihler'dendir.

006.86-      İsmail'i, Elyesa'yı, Yunus'u ve Lut’u da. Onların hepsini Alemler’e üstün kıldık.

006.87-      Babalarından, Soyları’ndan ve Kardeşlerinden kimini de Onları da seçtik ve Dosdoğru Yol’a ilettik.

006.88-      Bu Allah'ın Hidayeti’dir. Kullarından dilediğini bununla Hidayet’e eriştirir. Onlar da Şirk koşsalardı elbette bütün yaptıkları bunlar adına boşa çıkmış olurdu.

006.89-      Bunlar kendilerine Kitap, Hikmet ve Nübüvvet verdiklerimizdir. Eğer Onlar bunları tanımayıp küfrediyorlarsa andolsun Biz buna karşı küfretmeyen bir Topluluğu Vekil kılmışızdır.

006.90-      İşte Allah'ın Hidayet verdikleri bunlardır. Öyleyse Sen de Onların bu Hidayetler’ine uy.  De ki: "Ben bunun için Siz’den bir Ücret istemiyorum. O Alemler’e bir Öğüt’ten başkası değildir."

 

XI           Kur'anın vahyi: 91-94

 

006.91-      Onlar "Allah Beşer’e Hiçbir Şey indirmemiştir." demekle Allah'ı Qadrinin Hakkını vererek taqdir edemediler.

   De ki: "Musa'nın İnsanlar’a bir Nur ve Hidayet olarak getirdiği ve Sizin de Kağıtlar üzerinde Yazılı kılıp açıkladığınız ve çoğunu gözardı ettiğiniz Kitab'ı kim indirdi? Sizin ve Atalarınızın bilmediği Şeyler Size öğretilmiştir. De ki: "Allah" sonra da Onlar’ı bırak. İçine daldıkları Saçma uğraşları’nda uğraşıp dursunlar.

006.92-      İşte bu önündekileri Doğrulayıcı ve Şehirler Anası ile çevresindekiler’i uyarman için indirdiğimiz kutlu Kitap'tır. Ahiret'e inananlar buna inanırlar. Onlar Salatlarını Koruyanlar’dır.

006.93-      Allah'a karşı Yalan yere İftira düzenden veya kendisine hiçbir Şey Wahyolunmamışken "Bana da wahyolundu." diyen ve Allah'ın indindiğinin bir benzerini de Ben indireceğim." diyenden daha Zalim kimdir? Sen bu Zalimler’i Ölümün Şiddetli Sarsıntıları sırasında Meleklerin Ellerini uzatarak onlara "Canlarınızı çıkarın. Bugün Allah’a karşı Haqsız olanı söylediğiniz ve Onun Ayetlerinden büyüklenerek dolayısı ile Alçaltıcı bir Azab ile karşılık göreceksiniz" (dediklerini de) bir görsen.

006.94-      Andolsun Sizi ilk defa yaratığımız gibi tek başına bir şekilde Bize geldiniz ve Size lutfettiklerimizi arkanızda bıraktınız. İçinizden gerçekten Ortaklar olduklarını sandığınız Şefaatcilerinizi şimdi yanınızda görmüyoruz. Andolsun aranızdaki Bağlar parçalanıp koparılmıştır. Ve hakkında Zanlar besledikleriniz Sizler’den uzaklaştırılmıştır.

 

XII          Hakkın zaferi: 95-100

 

006.95-      Tane’yi ve Çekirdeyi yaran şüphesiz Allah'tır. O Diri’yi Ölü’den çıkarır, Ölü’yü de Diri’den çıkarır. İşte Allah budur. Öyleyse nasıl oluyor da çevriliyorsunuz?

006.96-      O Sabah’ı da yarıp çıkarandır. Gece’yi bir Sukun, Güneş ve Ay’ı bir Hesab kıldı. Bu Aziz ve Bilen olan Allah'ın Taqdiri’dir.

006.97-      O Kara’nın ve Deniz’in Karanlıkları’nda Yolunuzu bulmanız için Size Yıldızlar’ı vareden’dir. Bilebilen bir Topluluk/bilen bir toplum için biz Ayetleri birer birer açıkladık.

006.98-      O Sizi tek bir Nefis’ten yaratandır. (kiminiz için) bir Qarar yeri (kiminiz için) bir Emanet yeri. Kavrayabilen bir Topluluk için Ayetler’i birer birer açıkladık.

006.99-      O Gök’ten Su indirendir. Bununla Herşey’in Bitkisini bitirdik. Ondan bir Yeşillik çıkardık. Ondan da birbiri üzerine bindirilmiş Taneler türetiyoruz. Ve Hurma Ağacı’nın Tomurcuğu’ndan da Yer’e sarkmış Salkımlar. Birbirine benzeyen ve benzemeyen Üzümler’den, Zeytinler’den ve Nar’dan Bahçeler, Meyvesine, Ürün verdiğinde ve Olgunluğa eriştiğinde bir bakın. Şüphesiz inananacak bir Topluluk için bunda gerçekten Ayetler vardır.

 

XIII         Yavaş yavaş gelişme: 101-110

 

006.100-    Cinler’i Allah'a Ortak koştular, oysa Onlar’ı da O yaratmıştır.  Bir de hiçbir Bilgi’ye dayanmaksızın O’na Oğullar ve Kızlar yakıştırdılar.  O ise nitelendirdiklerinden Yüce’dir.

006.101-    Gökler’i ve Yer’i bir Örnek edinmeksizin yaratan’dır. O'nun nasıl bir Çocuğu olabilir. O’nun bir Eş’i yoktur. O herşeyi yaratmıştır, herşeyi Bilen'dir.

006.102-    İşte Rabb'iniz olan Allah budur. O'ndan başka İlah yoktur, herşeyin Yaratıcısı’dır. Öyleyse O'na Kulluk edin.  O herşeyin üstünde bir Vekil’dir.

006.103-    Gözler O’nu İdrak edemez, O ise bütün Gözleri idrak eder. O Latif'tir, Haberdar'dır.

006.104-    Gerçek şu ki Size Rabb'inizden Basiretler gelmiştir. Kim Basiret’le görürse kendi lehine kim de Kör olursa kendi aleyhinedir. Ben Sizin üzerinizde bir gözetleyici değilim.

006.105-    İşte Biz Ayetleri çeşitli biçimler’de böyle açıklamaktayız. Öyleki Onlar Sana "Sen Ders görmüşsün" desinler ve Biz de bilebilen bir Topluluğa O’nu açıkca göstermiş olalım.

006.106-    Sana Rabb'inden vahyedilene uy. O'ndan başka İlah yoktur ve Müşrikler’den de yüz çevir.

006.107-    Eğer Allah dileseydi Onlar Şirk koşmazdı. Biz Seni Onlar üzerine bir Gözetleyici kılmadık ve Sen onlar üzerinde bir Vekil de değilsin.

006.108-    Allah'tan başka yakardıklarına sövmeyin sonra Onlar da Haddi aşarak  bilmeksizin Allah'a söverler. İşte böyle biz her Ümmet’e yaptıklarını Süslü gösterdik. Sonra Onların son Varışları Rabb'lerinedir. O yapmakta olduklarını Onlar’a Haber verecektir.

006.109-    Olanca Yeminleri ile eğer kendilerine bir Ayet gelse kesin olarak O’na inanacaklarına dair Allah'a Yemin ettiler. De ki: "Ayetler ancak Allah katındadır. Onlar’a gelse de Kuşkusuz inanmayacaklarının Şuurunda değil misiniz?

006.110-    Biz Onların Qalplerini ve Gözlerini ilkin inanmadıkları gibi gerisine çevririz ve Onlar’ı Tuğyanları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda terkederiz.

 

XIV         Müşriklerin muhalefeti: 111-121

 

006.111-    Gerçek şu ki, Biz onlara Melekler indirseydik Onlar’la Ölüler konuşsaydı ve Herşeyi karşılarına toplasaydık  Allah'ın Dilediği dışında yine Onlar inanmayacaklardı. Ancak Onların çoğu Cahillik ediyorlar.

006.112-    Böylece her Nebi'ye İnsan ve Cin Şeytanları’ndan bir Düşman kıldık. Onlar’dan bazısı bazısını aldatmak için Yaldızlı Sözler fısıldarlar. Rabb'in dileseydi bunu yapamazlardı. Öyleyse onları Yalan olarak Düzdükleri ile başbaşa bırak.

006.113-    Bir de Ahiret’e inanmayanların Qalpler’i O’na meyletsin de ondan hoşlansınlar ve yüklenmekte olduklarını yüklene dursunlar.

006.114-    Allah'tan başka bir Hakem mi arayayım? Oysa o size Kitab'ı açıklanmış/ detaylanmış/ Mufassal olarak indirmiştir. Kendilerine Kitap verdiklerimiz bunun gerçekten Rabb'inden Haqq olarak indirildiğini biliyorlar. O halde sakın Süpheciler’den olma.

006.115-    Rabb'imin Sözü Doğruluk bakımından da, Adalet bakımından da Tastamam’dır. O'nun Sözler’ini değiştirebilecek yoktur. O İşiten'dir, Bilen'dir.

006.116-    Arz’da olanların çoğunluğuna uyacak olursan, Seni Allah'ın Yolu’ndan saptırırlar. Onlar ancak Zann’a uyarlar

006.117-    Şüphesiz Rabb'in, kendi Yol’undan sapanları daha iyi bilir. O Dosdoğru Yol’da olanları da daha iyi bilir.

 

006.118-    Eğer O'nun Ayetlerine inanıyorsanız, artık üzerinde yalnızca Allah'ın İsmi anılanlar’dan yiyin.

006.119-    Ne oluyor ki Size, kaçınılmaz bir İhtiyaç’la karşı karşıya kalmanız dışında, O, Size Haram kıldıklarını ayrı ayrı açıklamışken, üzerinde Allah'ın İsmi anılan Şeyler’i yemiyorsunuz? Gerçekten çoğu, bir İlim olmaksızın kendi Hevalar’ıyla saptırıyorlar. Şüphesiz, senin Rabb'in Haddi Aşanlar’ı en iyi Bilen'dir.

006.120-    Günah'ın Açıkta olanını da, Gizlisini de terkedin. Çünkü Günah’ı kazananlar, yüklenegeldikleri nedeniyle Karşılık göreceklerdir.

006.121-    Üzerinde Allah'ın İsmi’nin anılmadığı şeyi yemeyin. Çünkü bu bir Fısq’tır. Gerçekten Şeytanlar, Sizinle Mücadele etmeleri için kendi Dostlar’ına Gizli Çağrılar’da bulunurlar. Onlara itaat ederseniz elbette siz de Müşrikler’siniz.

006.122-    Ölü iken kendisini dirilttiğimiz ve ona İnsanlar içinde yürümesi için bir Nur verdiğimiz kimsenin Durumu, Karanlıklar’da kalıp oradan bir çıkış bulamıyanın Durumu gibi midir? İşte, Kafirler’e yapmakta oldukları böyle çekici/ süslü gösterilmiştir.

 

XV          Başlıca muhalifler:122-129

 

006.123-    Böylece Biz, her Ülke’nin Önde-gelenler’ini orada Hileli Düzenler kursunlar diye, oranın Suçlular’ı kıldık. Oysa Onlar Hileli Düzen’i ancak kendilerine kurarlar da bunun şuuruna varmazlar.

006.124-    Onlara ne zaman bir Ayet gelse, derler ki: "Allah'ın Elçileri’ne verilenin bir benzeri Bize de verilene kadar biz kesin olarak inanmayacağız." Allah, Elçiliği’ni nereye vereceğini daha iyi bilir. Bu Mücrimler’e, kurdukları Düzenler’i nedeniyle Şiddetli bir Azab ve Allah katında bir Küçüklük isabet edecektir.

006.125-    Allah, kimi Hidayet’e eriştirmek isterse, onun Göğsünü İslam'a açar, kimi de Saptırmak isterse, onun Göğsünü sanki Göğe yükseliyormuşcasına Dar ve Sıkıntılı kılar. Allah, inanmayanların üstüne işte böyle Pislik çökertir.

006.126-    Bu, Rabb'inin Dosdoğru olan Yol’’dur. Öğüt alıp düşünmesini bilen bir Topluluk için Ayetleri böyle birer birer açıkladık.

 

006.127-    Onlar için Rabb'leri katında Barış Yurdu vardır ve O, yaptıkları dolayısıyla Onların Veli'sidir.

006.128-    Onların tümünü toplayacağımız gün: "Ey Cin Topluluğu, İnsanlar’dan çoğunu ayartıp edindiniz" İnsanlar’dan onların Dostlar’ı olanlar derler ki:" Rabb'imiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve bizim için tesbit ettiğin Süre’ye ulaştık." der (Allah:) "Allah’ın dilediği hariç, Ateş Sizin içinde ebedi kalacağınız Konaklama Yeriniz’dir." Şüphesiz Rabb'in, Hakim'dir, Bilen'dir.

006.129-    Böylece biz, kazandıkları dolayısıyla Zalimler’in bir kısmının başına geçiririz."

 

XVI         Ceza:130-140

 

006.130-    Ey Cin ve İnsan Topluluğu, içinizden Size Ayetlerimi aktarıp okuyan ve Size bu karşı karşıya geldiğiniz Gününüzle Sizi uyaran Elçiler gelmedi mi? Onlar: "Nefislerimize karşı Şehadet ederiz" derler. Dünya Hayatı Onları aldattı ve gerçekten Kafir olduklarına dair kendilerine karşı Şehadet ettiler.

006.131-    Bu, Halk’ı habersizken, Rabb'inin Ülkeleri Zulum ile Helak edici olmadığındandır.

006.132-    Yaptıkları dolayısıyla herbiri için Dereceler vardır. Rabb'in, Onların yaptıklarından Habersiz değildir.

006.133-    Rabb'in, Hiçbirşey’e İhtiyac’ı olmayan Rahmet Sahibi’dir. Dilerse Sizi giderir ve dilerse, Sizi bir başka Qawm’in Soyu’ndan ortaya çıkardığı gibi Yerinize bir başkasını getirir.

006.134-    Elbette, Size vadedilen  kesinliklegelecektir. Ve Siz aciz bırakacak değilsiniz.

006.135-    De ki: "Ey Qavmim, bütün yapabileceğinizi yapın.  Elbette Ben de yapıyorum. Bu Yurd’un Son’u, kimindir, bilip öğreneceksiniz. Gerçek şu ki Zalimler Kurtuluş’a ermiyeceklerdir."

006.136-    O'nun üretip türettiği Ekin ve Hayvanlar’dan Allah için de bir Pay ayırdılar, sonra kendi Zanlar’ınca: "Bu Allah'ındır, bu da Ortaklarımızındır."dediler. Kendi Ortakları için olan, Allah tarafına geçmez, ama Allah'a aid olan kendi Ortaklar’ının tarafına geçer. Ne kötü hükmediyorlar?

006.137-    Yine bunun gibi Onların Ortakları, Müşrikler’den çoğuna Çocuklar’ını Öldürmeyi süslü gösterdiler. Hem Onları Helak’e düşürmek, hem de kendi aleyhlerinde Dinler’ini karmakarışık kılmak için. Allah dileseydi bunu yapmazlardı. Sen Onlar’ı ve düzmekte oldukları İftiralar’ı bırak.

006.138-    Ve kendi Zanlar’ınca dediler ki: "Bu Hayvanlar ve Ekinler dokunulmazdır. Onları Bizim dilediklerimiz dışında başkası yiyemez. Hayvanlar’ın da Sırtlar’ı haram kılınmıştır." Öyle Hayvanlar da vardır ki, O'na İftira ederek Allah'ın İsmini anmazlar. Yalan yere iftira düzmekte olduklarından dolayı O, onlara Cezalar’ını verecektir.

006.139-    Bir de dediler ki: "Bu Hayvanlar’ın Karınları’nda olan, yalnızca Bizim Erkeklerimize aittir, Eşler’imize ise Haram’dır. Eğer o, Ölü doğarsa Onlar da bunda Ortak’dırlar." Allah, bu Düzmelerinin Ceza’sını verecektir. Elbette Allah Hakim'dir, Bilen'dir.

006.140-    Çocukla’rını hiçbir Bilgi’ye dayanmaksızın aqılsızca öldürenler ile Allah'a karşı Yalan yere iftira düzüp Allah'ın kendilerine Rızıq olarak verdiklerini Haram kılanlar elbette Hüsran’a uğramışlardır. Onlar, gerçekten şapmışlar ve Doğru Yol’u bulamamışlardır.

 

XVII        Müşriklerin adetleri: 141- 144

 

006.141-    Asmalı ve Asmasız Bahçeler’i, Hurmalar’ı ve Tadları Farklı Ekinleri, Zeytinleri ve Narları birbirne benzer ve benzemez yaratan O'dur. Ürün verdiğinde Ürün’ünden yiyin ve Hasad Günü de Hakk’ını verin. Çünkü O, İsraf edenler’i sevmez.

006.142-    Hayvanlar’dan Yük taşıyan ve Döşek yapılanlar’ı da. Allah'ın Size Rızıq olarak verdiklerinden yiyin ve Şeytanın Adımları’na uymayın. Çünkü o, Sizin için Apaçık bir Düşman’dır.

006.143-    Sekiz Çift, Koyun’dan da iki Keçi’den de iki.  De ki : "İki Erkeği mi Haram kıldı? Yoksa iki Dişi’yi mi, ya da o iki Dişi’nin Rahimleri’nin, kendisini kapsadığını mı? Eğer Doğru Sözlüler iseniz bana bir ilim’le haber verir."

006.144-    Deve’den de iki, Sığır’dan da iki. De ki: "İki Erkeği mi Haram kıldı? Yoksa ki Dişi’yi mi ya da o iki Dişi’nin Rahimlerinin kapsadığını mı? Yoksa Allah, bunları Sizlere Tavsiye ettiği zaman Siz Şahidler miydiniz?" Hiçbir Bilgi’ye dayanmaksızın İnsanları saptırmak için Allah'a karşı Yalan yere iftira düzenden daha Zalim kimdir? Şüphesiz Allah, Zalimler Topluluğu’nu Hidayet’e erdirmez.

 

XVIII       Haram yiyecekler:145-150

 

006.145-    De ki: "Bana vahyolunanlar içinde, yiyen bir kimsenin Yiyeceği için, Leş’i, dökülen Kan’ı, Domuz Eti ki bu gerçekten Murdar’dır ya da Allah'tan başkası Adına kesilmiş bir Fısq dışında Haram kılınmış bir Şey bulmuyorum. Kim kaçınılmaz bir İhtiyaç’la karşı karşıya kalırsa saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla. Şüphesiz Senin Rabb'in Gafur'dur, Rahim'dir.

006.146-    Yahudiler’e Her Tırnaklı'yı haram kıldık. Sığırlar’dan ve Koyunlar’dan, Sırtlar’ına veya Bağırsaklar’ına yapışan veya Kemiğe karışanlar dışında İç Yağları’nı da onlara Haram kıldık. Azgınlık ve Hakka Tecavüzde bulunmaları nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz elbette Sadık olanlar’ız.

006.147-    Şayet Seni yalanlayacak olurlarsa, de ki: "Rabbiniz Geniş Rahmet Sahibi’dir. O'nun şiddetli çarpması, Suçlular’dan geri çevrilemez."

006.148-    Şirk-koşanlar diyecekler ki: "Allah dileseydi ne Biz Şirk koşardık, ne de Atalarımız ve hiçbir Şeyi Haram kılmazdık." Onlar’dan öncekiler de, Bizim Zorlu Azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanladılar. De ki: "Sizin yanınızda, Bize çıkarabileceğiniz bir İlim mi var? Siz ancak Zann’a uymaktasınız ve ancak Zann’la Yalan söylersiniz."

006.149-    De ki: "En Üstün/apaçık delil Allah'ındır. Eğer O dileseydi elbette tümünüzü Hidayet’e iletirdi."

006.150-    De ki: "Gerçekten Allah'ın bunu Haram kıldığına Şehadet edecek Şahidlerinizi getirin."Şayet Onlar, Şehadet edecek olurlarsa Sen Onlar’la birlikte Şehadet etme. Ayetlerimizi yalanlayanların ve Ahiret’e inanmayanların Hevalarına uyma. Onlar Rabb'lerine Denk tutmaktadırlar.

 

XIX         Hayata rehberlik eden kurallar 151-154

 

006.151-    De ki: "Gelin Size Rabb'inizin neleri Haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir Şey’i ortak koşmayın,  Anne Baba’ya İyilik edin, Yoksulluk’tan Dolayı Çocuklar’ınızı öldürmeyin. Sizin de, Onların da Rızıqlar’ını Biz vermekteyiz. Fuhuş’un Açığını da Gizli olanı’na da yaklaşmayın. Hakka dayalı olma dışında, Allah'ın Haram kıldığı kimseyi öldürmeyin. İşte bunlarla Size Tavsiye etti, umulur ki aqledsersiniz..

006.152-    "Yetim’in Malı’na O Ergirlik Çağı’na erişinceye kadar o en Güzel dışında yaklaşmayın. Ölçü’yü ve Tartı’yı Doğru olarak yapın. Hiçbir Nefs’e Gücünün kaldırabileceği dışında birşey yüklemeyin. Söylediğiniz zaman yakınınız dahi olsa  Adil olun. Allah'ın Ahdi’ne de Vefa gösterin. İşte bunlarla Size tavsiye etti. Umulur ki Öğüt alırsınız."

006.153-    Bu, Benim Dosdoğru olan Yol’umdur. Şu halde O’na uyun. Sizi O'nun Yolundan ayıracak Yollara uymayın. Bununla Size Tavsiye etti, umulur ki İttiqa edersiniz.

 

006.154-    Sonra Biz Musa'ya İyilik yapanlar’ın üzerinde (nimetini)  tamamlamak Herşey’i ayrı ayrı açıklamak ve bir Hidayet ve Rahmet olarak Kitab'ı verdik. Umulur ki Rabb'lerine kavuşacaklarına inanırlar.

 

XX          Hedef:155-165

 

006.155-    Bu indirdiğimiz Mübarek bir Kitap’tır. Şu halde O’na uyun ve İttiqa edin. Umulur ki esirgenirsiniz.

006.156-    "Bizden önce Kitap yalnızca iki Topluluğa indirildi Biz ise Onların Ders gördüklerinden Habersisiz dememeniz,

006.157-    Ya da Kitap Bize de indirilse idi elbette onlar’dan daha çok Doğru Yol’da olurduk" dememeniz (için). İşte Size Rabb'inizden apaçık bir Belge bir Hidayet ve Rahmet gelmiştir. Allah'ın Ayetlerini yalanlayanlardan ve ondan alıkoyup çevirenden daha Zalim kimdir? Ayetlerimizden alıkoyup-çevirenlere bu Engelleme ve Çevirmelelerinden dolayı çok Çetin bir Azab’la  karşılık vereceğiz.

006.158-    Onlar kendilerine Melekler’in gelmesini mi ya da Rabb'inizin gelmesini mi veya Rabb'inizin bazı Ayetlerinin gelmesini mi gözlüyorlar? Rabb'inin Ayetleri’nden bazılarının geleceği Gün daha önce İman etmemişse veya İmanıyla bir Hayır kazanmamışsa hiç kimse’ye İmanı Yarar sağlamaz. De ki "Bekleyin, Biz de şüphesiz beklemekteyiz."

006.159-    Gerçek şu ki Dinler’ini Parça Parça edip kendileri de grublaşanlar, Sen hiç bir Şey’de Onlar’dan değilsin . Onların işi ancak Allah'adır. Sonra  yaptıklarını kendilerine Haber verecektir.

006.160-    Kim bir İyilik’le gelirse kendisine bunun On katı vardır. Kim de bir Kötülük’le gelirse onun Mislinden başkasıyla cezalandırılmazlar ve onlar Haqsızlığa uğratılmazlar.

006.161-    De ki :"Rabb'im gerçekten Beni Doğru bir Yol’a iletti. Dimdik duran bir Din’e, İbrahim'in Hanif Dini’ne. O Müşrikler’den değildi ." müşriklerden değildido

006.162-    De ki: "Elbette benim Salat’ım, Nusuq’um, Dirim’im ve Ölüm’üm Alemler’in Rabb'i olan Allah'ındır."

006.163-    "Onun hiç bir Ortağı yoktur. Ben böyle emrolundum. Ve ben Müslüman olanların ilki’yim."

006.164-    De ki: "O herşeyin Rabb'i iken Ben Allah'an başka Rabb mi arayım? Hiç bir Nefis kendi aleyhine başkasını kazanmaz. Günahkar olan bir başkasının Günahını taşımaz. Sonunda dönüşünüz Rabb'inizedir. O Size hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz Şeyleri Haber verecektir.

006.165-    O Sizi Yeryüzü’nün Halifeleri kıldı ve Size verdikleriyle Sizi denemek için kiminizi kiminize göre Derecelerle yükseltti. Şüphesiz senin Rabb'n Sonuçlandırması pek Çabuk olandır ve şüphesiz O Gafur'dur, Rahim'dir.

 

061.037/es-SAFFAT

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                   

I           Tevhidin Galip Gelmesi :1-21

 

037.01-      Saflar halinde dizilenler’e andolsun.

037.02-      Haykırıp sürükleyenler’e,

037.03-      Zikir okumakta olanlar’a.

037.04-      Hiç tartışmasız Sizin İlah’ınız gerçekten Bir’dir.

037.05-      Gökler’in, Yer’in ve ikisi arasında bulunanların Rabb'idir, Doğular’ında Rabb'idir.

037.06-      Elbette Biz Dünya Göğü’nü  Çekici bir Süs’le, Yıldızlar’la süsleyip donattık.

037.07-      Ve İtaat’ten çıkmış Her Azgın Şeytan’dan koruduk.

037.08-      Ki Onlar Mele i A'laya kulak verip dinleyemezler ve Onlar Her yandan kovulurlar.

037.09-      Uzaklaştırılırlar. Onlar için Kesintisiz bir Azab var’dır.

037.10-      Ancak çalıp kapan olursa, artık O’nu da delip geçen Yakıcı bir Alev izler.

037.11-      Şimdi Onlar’a sor: "Yaradılış bakımından Onlar mı daha  Zorlu, yoksa Bizim yarattıklarımız mı? Doğrusu Biz Onlar’ı Cıvık yapışkan bir Çamur’dan yarattık.

037.12-      Hayır Sen şaşırdın kaldın, Onlar ise alay ediyorlar.

037.13-      Kendilerine Öğüt verildiğinde Öğüt almıyorlar.

037.14-      Bir Ayet gördüklerinde de Alay konusu edinip eğleniyorlar.

037.15-      "Bu acıkça bir Büyü’den başkası değildir." dediler.

037.16-      "Biz öldüğümüz, Toprak ve Kemik olduğumuz da mı gerçekten Biz mi diriltilecek mişiz?"

037.17-      "Veya önceki Atalar’ımız da mı?"

037.18-      De ki: "Evet , üstelik Sizler Boyun bükmüş kimseler olarak."

 

II          Hüküm :22-74

 

037.19-      İşte O yalnızca bir Çığlık’tan ibaret’tir artık kendileri bakıp durmaktadırlar.

037.20-      Derler ki: "Eywah Bize, Bu, Din Günü'dür."

037.21-      Bu Sizin yalanlamakta olduğunuz Ayırma Günü'dür.

037.22-      Zulmedenler’i, Eşler’ini ve tapmakta olduklarını biraraya getirip toplayın.

037.23-      Allah'tan başka (taptıklarını) artık Onlar’ı Cehennem’in Yolu’na yöneltip götürün.

037.24-      Ve Onlar’ı durdurup tutuklayın, çünkü Onlar Sorgu’ya çekileceklerdir.

037.25-      Ne oluyor Size birbirinizle yardımlaşmıyorsunuz?

037.26-      Hayır , bugün Onlar teslim olmuşlardır.

037.27-      Kimi kimine yönelmiş olarak birbirlerine soruyorlar:

037.28-      "Gerçekten Sizler Bize Sağ’dan yana gelip yanaşıyordunuz"  derler.

037.29-      "Hayır" derler, "Zaten Sizler  Mü’min olanlar değildiniz."

037.30-      "Bizim, Sizin üzerinizde Zorlayıcı hiç bir Gücümüz yoktu,  hayır Siz Azgın bir Qawim’diniz."

037.31-      Böylece Rabb'imizin Sözü Haqq oldu. Hiç Tartışmasız Tadıcılar’ız.

037.32-      Evet Biz Sizi azdırdık. Çünkü Biz de Azgın kimseler’dik.

037.33-      Artık o Gün Onlar Azab’a Ortak’tırlar.

037.34-      Doğrusu Biz Suçlular’a böyle yaparız.

037.35-      Çünkü Onlar’a " Allah'tan başka İlah yoktur" denildiği zaman Büyüklük taslarlardı (istikbar).

037.36-      Ve derlerdi ki "Biz Deli bir Şair için İlahlar’ımızı terk mi edeceğiz?"

037.37-      Hayır O Haqq’ı getirmiş ve Gönderilenler'i de doğrulamıştı.

037.38-      Hiç Tartışmasız Siz Acıklı Azab’ı tadıcılarsınız.

037.39-      Yapmakta olduklarınızdan başkasıyla cezalandırılmayacaksınız.

 

037.40-      Ancak Muhlis olan Kullar başka.

037.41-      İşte Onlar; Onlar için bilinen bir Rızıq var’dır.

037.42-      Çeşitli Meyveler. Onlar İkram görenler’dir.

037.43-      Ni’metler’le donatılmış /Naim Bahçeler'de.

037.44-      Birbirlerine karşı Tahtlar üzerinde

037.45-      Kaynak’tan (doldurulmuş) Kadehler’le çevrelerinde dolaşırlar.

037.46-      Bembeyaz İçenler’e Lezzet.

037.47-      Onda ne bir Gaile vardır, ne de kendilerinden geçip, Aqıllar’ı çelinir.

037.48-      Ve yanlarında Bakışlar’ını yalnızca Eşler’ine çevirmiş İri Gözlü Kadınlar var’dır.

037.49-      Sanki Onlar Saklı bir Yumurta gibi.  (çarpıcı ve pürüzsüz)

037.50-      Böyleyken kimi kimine yönelmiş olarak birbirlerine soruyorlar:

037.51-      Onlar’dan bir Sözcü der ki: "Benim bir Yakınım vardı."

037.52-      Der di ki: "Sen de gerçekten (dirilişi) Doğrulayanlar’dan mısın?"

037.53-      "Bizler öldüğümüz, Toprak ve Kemikler olduğumuz da mı gerçekten Biz mi sorguya çekilecekmişiz?"

037.54-      (Konuşan yanındakilere) Der ki: "Sizler biliyor musunuz?"

037.55-      Derken bakıverdi O’nu Çılgınca yanan Ateş’in  tam ortası’nda gördü.

037.56-      Dedi ki: " Andolsun Allah'a. Neredeyse Beni de düşürecektin."

037.57-      Eğer Rabb'imin Ni’met’i olmasaydı elbette Ben de Hazır bulunanlar’dan olacaktım.

037.58-      Nasıl Biz ölecek olanlar değil miymişiz?

037.59-      Yalnızca Birinci Ölümümüz’den başka. Ve Biz Azab’a da uğratılacak olanlar da değil miymişiz?

037.60-      Elbette bu Asıl Büyük Kurtuluş ve Mutluluğun ta kendisidir.

037.61-      Böylece Çalışanlar da bunun bir benzeri için çalışmalıdır.

 

037.62-      Nasıl böyle bir Konaklama mı Hayırlı yoksa Zakkum Ağacı mı?

037.63-      Doğrusu Biz O’nu Kafirler için bir Fitne  kıldık.

037.64-      Elbette o Çılgınca yanan bir Ateş’in Dibi’nde bitip çıkar.

037.65-      Onun Tomurcukları Şeytanlar’ın Başları gibidir.

037.66-      Artık Hiç tartışmasız Onlar O’ndan yiyecekler, böylelikle Karınlar’ını O’ndan dolduracaklar.

037.67-      Sonra kendileri için O’nun üzerinde Kaynar Su karıştırılmış bir İçkiler’i de vardır.

037.68-      Sonra Onlar’ın dönecekleri Yer elbette Çılgınca Yanan Ateş’tir.

037.69-      Çünkü Onlar Atalar’ını da Sapık Kimseler olarak bulmuşlardı.

037.70-      Kendileri de Onların İzleri üzerinde koşturup duruyorlardı.

037.71-      Andolsun Onlar’dan önce Evwwelkiler’in Çoğu da sapmıştı.

037.72-      Andolsun Biz içlerinde Uyarıcılar  göndermiştik.

037.73-      Uyarılanlar’ın nasıl bir Son’a uğradıklarına  bir bak.

037.74-      Ancak Muhlis olan Kullar başka.

 

III            Nuh ve İbrahim: 75-113

 

037.75-      Andolsun Nuh Bize seslenmişti de  ne Güzel icabet etmiştik.

037.76-      O’nu ve Aile’sini o Büyük Üzüntü’den kurtarmıştık.

037.77-      Ve Onun Soy’unu, Onlar’ı da Baqi kıldık.

037.78-      Sonra gelenler arasında da O’na (Hayırlı ve şerefli bir isim) bıraktık.

037.79-      Alemler içinde Selam olsun Nuh’a.

037.80-      Gerçekten Biz İhsan’da bulunanlar’ı böyle ödüllendiririz.

037.81-      Elbette O Bizim Mü'min  Kullar’ımızdandı.

037.82-      Sonra diğerlerini Su’da boğduk.

 

037.83-      Doğrusu İbrahim de Onun bir Kol’undandır.

037.84-      Hani O Rabb'ine Arınmış bir Qalb’le gelmişti.

037.85-      Hani Baba’sına ve Qawm’ine demişti ki: "Sizler neye tapıyorsunuz?"

037.86-      Birtakım uydurma yalanlar için mi Allahtan başka İlahlar istiyorsunuz?

037.87-      Alemlerin Rabb'ı Konusundaki  Zann’ınız nedir?

037.88-      Sonra Yıldızlar’a bir göz attı.

037.89-      "Doğrusu Ben Hasta’yım." dedi.

037.90-      Böylelikle arkalarını çevirip Ondan kaçmaya başladılar.

037.91-      Bunun üzerine Onların İlahlar’ına sokulup. "Yemek yemiyor musunuz?" dedi.

037.92-      Size ne oluyor ki konuşmuyorsunuz.

037.93-      Derken Onların üstüne yürüyüp Sağel’iyle bir Darbe indirdi.

037.94-      Çok geçmeden birbirine geçmiş durumda kendisine yönelip geldiler.

037.95-      Dedi ki . "Yontmakta olduğunuz Şeyler’e mi tapıyorsunuz?"

037.96-      Oysa Sizi de yapmakta olduklarınızı da Allah yaratmıştır.

037.97-      Dediler ki: " O’nun için bir  Bina inşa edin de O’nu Çılgınca yanan Ateş’in içine atın."

037.98-      Böylelikle Ona bir Tuzak hazırlamak istediler. Oysa Biz Onlar’ı Alçaltılmışlar kıldık

037.99-      Dedi ki: " Elbette Ben Rabb'ime gidici’yim. O beni Hidayet’e eriştirecektir."

037.100-    Rabb'im Bana Salihler’den ( bir çocuk) Armağan et.

037.101-    Biz de Onu Halim bir Çocuk’la müjdeledik.

037.102-    Böylece O’nun yanında koşabilecek  Çağ’a erişince "Oğlum" dedi ."Gerçekten Ben Seni Rü’ya’mda boğazlıyorken gördüm. Bir bak Sen ne düşünüyorsun?" Dedi ki: "Babacığım emrolunduğun Şey’i yap. İnşallah Beni Sabredenler’den bulacaksın."

037.103-    Sonunda ikisi de Teslim oldular, Onu Alnı üzerine yatırdı.

037.104-    Biz Ona "Ey İbrahim" diye seslendik.

037.105-    Gerçekten Sen Rü’ya’yı doğruladın. Elbette Biz İhsan’da bulunanlar’ı  böyle ödüllendiririz.

037.106-    Doğrusu bu Apaçık bir İmtihan idi.

037.107-    Ve O’na Büyük bir  Zibh’i Fidye olarak verdik.

037.108-    Sonra gelenler arasında O’na (hayırlı ve şerefli bir isim ) bıraktık.

037.109-    İbrahim'e selam olsun.

037.110-    Biz İhsan’da bulunanlar’ı böyle ödüllendiririz.

037.111-    Elbette O Bizim Mü'min Kullarımız’dandı.

037.112-    Biz Ona Salihler’den bir Nebi olarak İshaq'ı müjdeledik.

037.113-    O'na da İshaq'a da Bereketler verdik. İkisinin Soy’undan İhsan’da bulunan da var, açıkça kendi Nefs’ine zulmetmekte olan’da.

 

IV           Musa, İlyas, Lut: 114-138

 

037.114-    Andolsun, Biz Musa'ya ve Harun'a lutfettik.

037.115-    Onları ve Qawimler’ini o Büyük Üzüntü’den kurtardık.

037.116-    Onlara Yardım ettik, böylece Üstün gelenler Onlar oldular.

037.117-    Ve ikisine Anlatım’ı Açık Kitab verdik.

037.118-    Onları Dosdoğru  olan  Yol’a yönelttik.

037.119-    Sonra gelenler arasında da ikisine (şan) bıraktık.

037.120-    Musa'ya ve Harun'a Selam olsun.

037.121-    Elbette Biz İhsan’da bulunanlar’ı böyle ödüllendiriz.

037.122-    Elbette ikisi Bizim Mü’min  Kullar’ımızdandırlar.

 

037.123-    Gerçekten İlyas'da Gönderilenler'dendi.

037.124-    Hani kendi Qawm’ine demişti ki: "Siz ittiqa etmez misiniz?"

037.125-    Siz Ba'l'e tapıp da Yaratıcılar’ın en Güzel’ini mi bırakıyor sunuz?

037.126-    Allah ki, Sizin de Rabb'iniz, önceki Atalar’ınızın da Rabbi'dir.

037.127-    Fakat O’nu yalanladılar. Bundan dolayı gerçekten Onlar Hazır bulundurulacak olanlar’dır.

037.128-    Ancak Muhlis Kullar başka.

037.129-    Sonra gelenler arasında Ona ( şan) bıraktık.

037.130-    İlyas'a da Selam olsun.

037.131-    Elbette Biz İhsan’da Bulunanlar’ı böyle ödüllendiririz.

037.132-    Elbette O Bizim Mü’min Kullar’ımızdandı.

 

037.133-    Gerçekte Lut da Gönderilenler'dendi.

037.134-    Hani Biz Onu ve Aile’sini topluca kurtarmıştık.

037.135-    Geride bırakılanlar arasında bir Yaşlı Kadın  dışında.

037.136-    Sonra geride kalanları Yerle bir ettik.

037.137-    Siz Onların üstünden elbette geçip gidiyorsunuz, Sabah vakti.

037.138-    Ve Geceleyin. Yine de  aqıllanmayacak mısınız?

 

V          Yunus ve Peygamber'in zaferi: 139-182

 

               (Bak:   2/Kalem 48-50

                          55/Yunus 98)

 

037.139-    Elbette Yunus da Gönrderilenler'dendi.

037.140-    Hani O Dolu bir Gemi’ye kaçmıştı.

037.141-    Böylece Kura’ya katılmıştı da böylece Kaybedenler’den olmuştu.

037.142-    Derken Onu Balık yutmuştu. Oysa kendisi kınanmıştı.

037.143-    Eğer Tesbih edenler’den olmayaydı.

037.144-    Onun Karnı’nda dirilip kaldırılacakları Gün’e kadar kalakalmıştı.

037.145-    Sonunda O Hasta bir durumda iken Onu Çıplak bir Yer’e attık.

037.146-    Ve üzerine Sık Geniş Yapraklı türden bir Ağaç bitirdik.

037.147-    Onu Yüzbin olan veya daha da artan(Nufuz)a gönderdik.

037.148-    Sonunda O’na iman ettiler. Biz de Onları bir Süre’ye kadar yararlandırdık.

 

037.149-    Şimdi Sen Onlara sor. "Kızlar Senin Rabb'inin, Erkekler Onların mı?

037.150-    Yoksa Onlar Şahidlik etmekteyken Biz Melekler’i Dişiler olarak mı yarattık?

037.151-    Dikkat edin, gerçekten Onlar Düzdükler’i Yalanlar’dan dolayı derler ki:

037.152-    "Allah doğurdu." Onlar elbette Yalan söyleyenlerdir.

037.153-    Kızlar’ı Erkekler’e tercih mi etmiş?

037.154-    Size ne oluyor, nasıl hükmediyor sunuz? 

037.155-    Hiç mi Öğüt alıp düşünmüyorsunuz?

037.156-    Yoksa Sizin apaçık olan İspatlı bir Delil’iniz mi var?

037.157-    Eğer Doğru söyleyenler iseniz öyleyse getirin Kitab’ınızı.

037.158-    Onlar kendisi ile Cinler arasında  bir Soybağı kurdular. Oysa andolsun Cinler de Onların gerçekten Hazır bulundurulacaklarını bilmişlerdir.

037.159-    Onların nitelendirmekte oldukları’ndan Allah Yüce’dir.

037.160-    Ancak Muhlis Kullar başka.

037.161-    Artık Siz de tapmakta olduklarınız da .

037.162-    Ona karşı kimseyi Fitne’ye sürükleyecek olanlar değilsiniz.

037.163-    Ancak kendisi Çılgınca Yanan Ateş’e girecek olan başka.

037.164-    (Melekler der ki:) "Bizden her birimiz için belli bir Maqam var’dır.

037.165-    Biziz o Saflar  halinde dizilmiş olanlar gerçekten Biziz.

037.166-    Biziz o Tesbih edenler de gerçekten biziz.

037.167-    Onlar, her ne kadar şöyle diyor idiyseler de.

037.168-    "Eğer yanımızda öncekilerden bir Zikir bulunmuş olsaydı

037.169-    Gerçekten Bizler de Allah'ın Muhlis olan Kulları’ndan olurduk.

037.170-    Fakat Onu tanımayıp küfrettiler, yakında bileceklerdir.

037.171-    Andolsun Gönderilen Kullar’ımıza Söz’ümüz geçmiştir.

037.172-    Tartışmasız Onlar elbette Nusret bulacaklardır.

037.173-    Ve elbette bizim Ordular’ımız üstün gelecek olan da onlardır.

037.174-    Öyleyse Sen bir Süre’ye kadar Onlar’dan yüz çevir.

037.175-    Ve Onları seyret. Onlar da yakında seyredeceklerdir.

037.176-    Şimdi Onlar Bizim Azab’ımızı mı Acele istiyorlar?

037.177-    Fakat Onların Saha’sına indiği zaman Uyarılanlar’ın Sabahı ne kadar da Kötü olur?

037.178-    Sen bir Süre’ye kadar Onlar’dan yüzçevir.

037.179-    Ve seyret. Onlar da yakında seyredeceklerdir.

037.180-    İzzet Sahibi olan Senin Rabb'in Onların nitelendirmekte olduklarından Yüce’dir.

037.181-    Gönderilenler'e Selam olsun.

037.182-    Ve Alemler’in Rabb'i  Allah'a  da Hamd olsun.

 

 062.031/ LUQMAN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                

I  1-11               

               1a        1-5 Felah Bulan Mü'minler

               1b        6-9 İnsanlardan Bazıları ve iman eden istisna

               1c        10-11 Allah'ın Yaratışı


a          (Bak: Bakara 1-5)

 

031.01-      E.L. M.

031.02-      Bunlar Hakim Kitab'ın Ayetleri’dir.

031.03-      Muhsinler’e bir Hidayet ve bir Rahmet’tir.

031.04-      Ki Onlar Salat’ı  kılarlar, Zekat’ı verirler ve Ahiret'e  Kesinlikle  inanırlar.

031.05-      İşte Onlar, Rabb'lerinden bir Hidayet üzerindedirler ve Onlar Felah bulanlar’dır.

b

031.06-      Bazı İnsanlar, Hiç bir Bilgi’ye dayanmaksızın, Allah'ın Yolu’ndan saptırmak için Boş ve Amaçsız  Söz’ü Satın alırlar ve O’nu bir Eğlence Konusu edinirler.İşte Onlar; Onlar için Aşağılatıcı bir Azab var’dır.

031.07-      O’na Ayetler’imiz okunduğunda, sanki Onlar’ı  işitmiyormuş ve Kulaklarında bir Ağırlık varmış gibi, Büyüklük taslayarak (müstekbirce) Sırtını çevirir.  Artık Sen O’na Büyük bir Azap ile Müjde ver.

 

031.08-      Gerçekten İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlarsa; Onlar için Ni’metler’le donatılmış Bahçeler var’dır.

031.09-      Orada Ebedî olarak Kalıcı’dırlar. Allah'ın Waadi Haqq’tır. O Aziz'dir, Hakim'dir.

c

031.10-      O Gökler’i dayanak olmaksızın yaratmıştır, bunu görmektesiniz. Arz’da da Sizi Sarsıntı’ya uğratır diye sarsılmaz Dağlar bıraktı ve orada Her Canlı’dan türetip yayıverdi. Biz Gök’ten Su indirdik, böylelikle orada her Güzel olan Çift’ten bir Bitki bitirdik.

031.11-      Bu Allah'ın Yaratması’dır. Şu halde O’nun dışında olanların Yaratıklarını Bana gösterin. Hayır zulmetmekte olanlar Açıkça Sapıklık içindedirler.

 

II          Lokman'ın Nasihatları 12-19

 

031.12-      Andolsun, Biz Luqman'a "Allah'a şükret" diye Hikmet verdik. Kim şükrederse, artık O, kendi Nefsi Lehine şükreder. Kim de Küfr’e saparsa, artık  (O) Gani'dir, Hamid'dir.

031.13-      Hani Luqman Oğluna  öğüt vererek demişti ki: "Ey Oğlum  Allah'a şirk koşma.  Şirk , gerçekten Büyük bir Zulüm’dür.

031.14-      Biz İnsan’a Valideyn’ini tawsiye ettik. Anne’si O’nu Zorluk üzerine zorlukla taşımıştır. O’nun (sütten) ayrılması da, İki Yıl içindedir. Hem Baba, hem de Anne ve Baba’na şükret, Dönüş yalnız Bana’dır."

031.15-      Bununla birlikte  Onlar’ın İkisi hakkında bir Bilgin olmayan Şey’i Bana Şirk koşman için, Sana karşı Çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda Onlar’a itaat etme ve Dünya da Onlar’a Ma’ruf üzere geçin ve Bana Gönülden yönelen’in Yolu’na uy. Sonra Dönüş’ünüz yalnızca Bana’dır. Böylece Ben de Size yapmakta olduklarınızı Haber vereceğim.

031.16-      Ey Oğlum, gerçekten bir Hardal Tanesi Ağırlığı’nda olsa da, ister bir Kaya Parçası’ndan ya da Gökler’de veya Yer’de bulunsa bile, Allah O’nu getirir. Elbette Allah, Latif olan’dır, Haberdar'dır.

031.17-      Ey Oğlum, Salat’ı kıl, Ma’ruf olan’ı emret, Münker olan’dan sakındır ve Sana İsabet edene karşı sabret. Çünkü bunlar, azmedilmesi gereken İşler’dendir.

031.18-      "İnsanlar’a Yanağını çevirerek ve böbürlenmiş olarak Arz’da yürüme. Çünkü Allah, her Büyüklük taslayan Böbürlenen’i sevmez."

031.19-      Yürüyüş’ünde Orta bir Yol tut, Ses’inden de kıs. Çünkü, Sesler’in en Çirkin olanı gerçekten Eşekler’in Sesi’dir."

 

III            Allah'ın Kudreti 20-30

 

031.20-      Görmüyor musunuz ki, kuşkusuz Allah, Gökler’de ve Yer’de olanları Emr’inize Amade kılmış, Açık ve Gizli olsun Sizin üzerinizdeki Ni’metler’ini genişletip tamamlamıştır. İnsanlar’dan öyleleri vardır ki, Hiçbir İlm’e dayanmaksızın bir Yol gösterici ve Aydınlatıcı bir Kitap da olmadan Allah konusunda Mücadele edip durmaktadır.

031.21-      Onlar’a, "Allah'ın indirdiğine uyun" denildiğinde, derler ki: "Hayır, Biz Atalar’ımızı üzerinde bulduğumuz Şey’e uyarız."  Eğer Şeytan Onlar’ı Çılgınca yanan Ateş’in Azabı’na çağırmışsa da mı?

031.22-      Kim İhsan’da bulunan biri olarak Yüz’ünü Allah'a teslim ederse, artık gerçekten O kopmayan bir Kulp’a yapışmıştır. Bütün İşler’in Sonu Allah'a varır.

031.23-      Kim de küfrederse, artık O’nun Küfr’ü Seni Hüzn’e kaptırmasın. Onlar’ın Dönüş’ü Bizedir, artık Biz de Onlar’a yapmakta olduklarını Haber vereceğiz. Elbette Allah, Sineler’in Özü’nde saklı olanı Bilen'dir.

031.24-      Biz Onlar’ı az olarak metalandırıp yararlandırız. Sonra da Onlar’ı Ağır bir Azab’a katlandırırız.

 

031.25-      Andolsun Onlar’a: "Gökler’i ve Yer’i kim yarattı?" diye soracak olsan,  tartışmasız "Allah" diyecekler.  De ki:  "Hamd Allah'ındır." Hayır, Onlar’ın çoğu bilmezler.

031.26-      Gökler’de ve Yer’de olanlar Allah'ındır.  Elbette Allah Gani'dir, Hamid'dir.

031.27-      Eğer Arz’daki Ağaçlar’ın Tümü Kalem ve Deniz de O’nun ardından Yedi Deniz daha eklenerek de olsa yine de Allah'ın Kelimeleri tükenmez. Elbette Allah Aziz'dir, Hakim'dir.

031.28-      Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de yalnızca Tek bir Kişi gibidir. Elbette Allah İşiten'dir, Gören'dir.

031.29-      Görmüyor musun ki, gerçekten Allah, Gece’yi Gündüz’e bağlayıp katar. Güneş ile Ay’ı da Emr’e amade kılmıştır. Her biri, Adı konulmuş bir Süre’ye     kadar akıp gitmektedir. Allah yapmakta olduklarınzdan Haberdar'dır.

031.30-      İşte böyle. Elbette Allah, O Haqq'tır ve elbette O'nun dışında tapmakta oldukları ise Batıl'dır. Kuşkusuz Allah Yüce'dir, Büyük'ür.

 

IV           Muhalefetin Sonu 31-34

 

031.31-      Görmüyor musun ki, Size Ayetler’inden göstermesi için, Gemiler Allah'ın Ni’meti’yle Deniz’de akıp gitmektedir. Elbette bunda sabreden, şükreden için gerçekten Ayetler var’dır.

031.32-      Onlar’ı Kara Gölgeler gibi Dalgalar sarıverdiği zaman, Din’i yalnızca O'na Halis kılanlar olarak Allah'a yalvarıp yakarırlar. Böylece Onlar’ı Kara’ya çıkarıp kurtarınca, artık Onlar’dan bir kısmı Orta yolu tutuyor. Bizim Ayetler’imizi Gaddar Nankör olan’dan başkası inkar etmez.

031.33-      Ey İnsanlar, Rabb'inizden sakının ve öyle bir Gün’ün Azab’ından çekinin ki, bir Baba Çocuğu için bir Şey’i verebilicek değildir. Elbette Allah'ın Waad’i Haqq’tır. Artık Dünya Hayatı Sizi aldatmaya sürüklemesin  ve Aldatıcılar da Sizi Allah ile aldatmasın.

 

031.34-      Kuşkusuz Saat'in İlmi O'nun katındadır. Yağmuru/Gays’ı yağdırır. Bilir Rahimler’de ne varsa. Hiçbir Kimse Yarın ne kesbedeceğini idrak edemez ve idrak edemez hiçbir Nefis hangi Yer’de öleceğini de. Kuşkusuz Allah Bilen'dir, Haberdar'dır.

 

 063.034/ SEBE

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                  

I           Allah'ın Hükmü 1-9

 

034.01-      Hamd Gökler’de ve Yer’de olanlar’ı tümü kendisine ait olan Allah'ındır. Ahiret'te Hamd O'nundur. Hakim'dir, Haberdar'dır.

034.02-      Yer’in içine gireni O’ndan çıkanı, Gök’ten ineni ve oraya çıkanı bilir. O Gafur'dur, Rahim'dir.

034.03-      Küfredenler dediler ki: " Saat Bize gelmez ."De ki: "Gayb’ı bilen Rabb'ime andolsun O elbette Size gelecektir. Gökler’de ve Yer’de Zerre Ağırlığı’nda hiç birşey O’ndan uzakta kalmaz. Bundan daha Küçük olan’ı da istisnasız Kesinlikle Açık bir Kitap’tadır."

 

034.04-      İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar’ı ödüllendirecek. İşte Onlar Mağfiret ve Üstün Rızıq Onlar’ındır.

034.05-      Aciz bırakmak için Ayetler’imiz Konusunda Çaba harcamış olanlar. İşte Onlar, Onlara içinde İğrenç Acıklı bir Azab var’dır.

 

034.06-      Kendilerine İlim verilenler ise Rabb'inden Sana indirilenin Haqq’ın ta kendisi olduğunu ve Üstün Güçlü Övülme’ye layık olan’ın Yolu’na yöneltip ilettiğini görmektedirler.

034.07-      Küfredenler dediler ki: "Siz Darmadağın olup dağıldığınızda gerçekten Sizin Yeni bir Yaratılış’ta bulunacağınızı Size Haber verilen bir Adam’ı gösterelim mi size ?

034.08-      O  Allah'a karşı Yalan mı düzüp uyduruyorlar, yoksa kendisinde bir Delilik mi var? Hayır Ahiret'e inanmayanlar Azab’ta ve Uzak bir Sapıklık içinde’dirler.

034.09-      Onlar Gök’ten ve Yer’den önlerinde ve arkalarında olan’ı görmüyorlar mı? Eğer Biz dilersek Onlar’ı Yer’in Dibi’ne geçirir ya da Gök’ten üzerlerine Parçalar düşürürüz. Elbette bunda Gönül’den yönelen bir Kul için bir Ayet var’dır.

 

II          Nimet ve Felaket 10-21

 

034.10-      Andolsun Biz Davud'a tarafımızdan  bir Fadl verdik. "Ey Dağlar O’nunla birlikte Yankı’yla Ses verin " ve Kuşlar’a da. Ve O'na Demir’i yumuşattık.

034.11-      "Geniş Zırhlar yap düzenli bir biçim’e sok, Siz de Salihce davranın. Gerçekten Ben Sizin yapmakta olduklarınızı Gören’im."

034.12-      Süleyman içinde Sabah gidişi bir Ay, Akşam dönüşü bir Ay olan Rüzgar’a; erimiş Bakır Madeni’ni O’na Sel gibi akıttık. O’nun El’i altında Rabb'inin İzni’yle İş görmekte olan bir kısım Cinler de vardı. Onlar’dan kim Bizim Emr’imizden çıkıp sapacak olsa, O’na Çılgın Ateş’in Azabı’ndan taddırırdık.

034.13-      O'na dilediği şekilde Kaleler, Heykeller (ya da süsler), Havuz Büyüklüğü’nde Çanaklar ve Yerinden sökülmeyen Kazanlar yaparlardı. "Ey Davud Ailesi, şükrederek çalışın." Kullar’ımdan şükretmekte olanlar az’dır.

034.14-      Böylece O’nun Ölüm’üne karar verdiğimiz zaman Ölüm’ünü Onlar’a Asa’sını yemekte olan bir Ağaçkurdu'ndan/Dabbetu'l-Ard başkası haber veren olmadı. Artık O Yer’e yıkılıp düşünce açıkça ortaya çıktı ki şayet Cinler Gayb’ı bilmiş olsalardı böylesine Aşağılatıcı bir Azab içinde yaşamazlardı.

034.15-      Andolun Sebe'nin oturduğu Yerler’de de bir Ayet vardır. Sağ’dan ve Sol’dan iki Bahçeli’ydi. "Rabb’inizin Rızq’ından yeyin ve O 'na şükredin. Güzel bir Şehir ve Bağışlamakta olan bir Rabb.

034.16-      Ancak Onlar yüz çevirdiler. Böylece Biz de Onlar’a Arim Seli’ni gönderdik. Ve Onlar’ın İki Bahçe’sini Buruk Yemişli , Ilgın ve içinde az bir Şeyde Sedir-ağacı olan İki Bahçe’ye dönüştürdük.

034.17-      Böylece nankörlük etmeleri dolayısıyle Onlar’ı cezalandırdık. Biz Nankörlük eden’den başkasını cezalandırır mıyız?

034.18-      Kendileriyle içlerinde Bereketler kıldığımız Memleketler arasında görünebilen Şehirler varettik. Ve orada Yürüme taqdir ettik "Oralarda Geceleri ve Gündüzleri Güvenlik içinde gezip dolaşın."

034.19-      Onlar ise "Rabb'imiz Seferlerimiz arasını aç" dediler ve kendi Nefisler’ine zulmetmiş oldular. Böylece Biz de Onlar’ı Efsaneler kıldık ve Onlar’ı Darmadağın edip dağıttık.  Elbette bunda çok Sabreden ve çok Şükreden herkes için gerçekten Ayetler var’dır.

034.20-      Andolsun İblis kendileri hakkında Zann’ını doğrulamış oldu, böylelikle İnanan  bir Bölük dışında Onlar O’na uymuş oldular.

034.21-      Oysa onun kendilerine karşı hiç bir Zorlayıcı Gücü yoktu; ancak Biz Ahiret'e İnanan’ı O’ndan Kuşku içinde olan’dan ayırd etmek için. Senin Rabb'in Herşey’in üzerinde Gözetici, Koruyucu olan’dır.

 

III            Müslümanların bir zaferi 22-30     

 

034.22-      De ki "Allah'ın dışında öne sürdüklerinizi çağırın. Onlar’ın Gökler’de ve Yer’de bir Zerre Ağırlığı’nca  bile Güçler’i yetmez; Onlar’ın bu ikisinde de hiç bir Ortaklığı olmadığı gibi O'nun bunlardan hiçbir Destekçi olanı da yoktur.

034.23-      O'nun katında kendisine İzin verdiği kimsenin dışında Şefaat’i Yarar sağlamaz. En sonunda Qalpler’inden Korku giderilince " Rabb'iniz ne buyurdu?" derler. "Haqq olanı" derler. O çok Yüce olan’dır ,çok Büyük olan’dır.

034.24-      De ki : Sizi Gökler’den ve Yer’den rızıqlandıran kim? De ki: "Allah, gerçekten ya Biz ya da Siz herhalde bir Hidayet üzerindeyiz veya Apaçık bir Sapıklık’ta."

034.25-      De ki: "Siz bizim işlemiş bulunduğumuz Suç’tan sorulacak değilsiniz ve Biz’de Sizin yapmakta olduklarınızdan sorulacak değiliz.

034.26-      De ki:"Rabb'imiz Bizi birarada toplayacak, sonra da Haqq ile aramızı ayıracaktır. O Açan'dır (hakkla batıl’ın arasını), Bilen'dir.

034.27-      De ki: "Ona eklemekte olduğunuz Ortaklar’ı Bana gösterin". Asla hayır. O  Aziz ve Hakim olan Allah'tır.

034.28-      Biz Seni ancak Bütün İnsanlar’a Müjdeci  ve bir Uyarıcı  olarak gönderdik. Ancak İnsanlar’ın çoğu bilmiyorlar.

034.29-      Onlar "Eğer Doğru söyleyenler iseniz bu Waad  ne zamanmış?" derler.

034.30-      De ki:"Sizin için Belirlenmiş bir Gün var’dır ki, Siz O’ndan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de öne alınabilirsiniz."

 

IV           Batılın Rehberliği 31-36

 

034.31-      Küfretmekte olanlar dediler ki: "Biz kesin olarak ne bu Qur'an'a inanırız ne de O'ndan öncekine. "Sen O zulmetmekte olanlar’ı Rabb'leri Huzurunda Tutuklanmış olarak bir görsen, Söz’ü birbirine karşı evirip çevirir. Mustaz'aflar Müstekbirler’e derler ki "Eğer Sizler olmasaydınız gerçekten Bizler Mü'minler’den olurduk."

034.32-      İstikbar edenler Mustaz'aflar’a dediler ki: "Size Hidayet gelmiş bulunduktan sonra Sizi Biz mi O’ndan alıkoyduk? Hayır Siz  Mücrimler’diniz."

034.33-      Zaafa uğratılanlar da İstikbar edenler’e: "Hayır, Siz Gece ve Gündüz Hileli Düzenler (kurup) Bizim Allah'ı İnkar etmemizi ve O'na Eşler koşmamızı Bize emrediyordunuz." dediler. Azab’ı gördüklerinde de Pişmanlıklar’ını saklarlar; Biz de Küfredenler’in Boyunları’na Halkalar geçirdik. Onlar yapmakta olduklarından başkasıyla mı cezalandırılacaklardı?

034.34-      Biz hangi Ülke’ye bir Uyarıcı gönderdikse, kesinlikle oranın Refah içinde şımaran önde Gelenleri (mütrefin): "Gerçekten Biz, Sizin kendisiyle gönderildiğiniz Şey’i tanımıyoruz." demişlerdir.

034.35-      Ve: "Biz Mallar ve Evlatlar bakımından daha çoğunluktkayız ve Biz Azab’a uğratılacak değiliz." de demişlerdi.

034.36-      De ki:" Elbette Benim Rabb'im, Rızq’ı dilediğine genişletir ve kısar da. Ancak İnsanlar’ın Çoğu bilmiyorlar."

 

V          Sahte ilahların biçareliği 37-45

 

034.37-      Bizim katımızda Sizi yaklaştıracak olan ne Mallar’ınız, ne de Ewlatlar’ınızdır; ancak İnanıp Salih Çalışmalar’da bulunanlar başka. İşte Onlar; Onlar için yapmakta olduklarına Karşılık olmak üzere kat kat Mükafat var’dır ve Onlar Yüksek Köşkler’inde Güven içindedirler.

034.38-      Aciz bırakmak için Ayetler’imiz konusunda Çaba harcamakta olanlar, işte Onlar da Azab’ın içinde hazır bulundurulmuşlardır.

034.39-      De ki :"Elbette benim Rabb'im Kullarından Rızq’ı dilediğine genişletir ve O’na kısar da. Her neyi infaq ederseniz, O O’nun yerine bir başkasını verir. O Rızıq verenler’in en Hayırlı’sıdır.

034.40-      O Gün Onlar’ın hepsini birarada toplayacak  sonra Melekler’e diyecek ki: "Size tapmakta olanlar Bunlar mıydı?"

034.41-      Dediler ki: "Sen Yüce’sin Bizim Welimiz Sen’sin, Onlar değil. Hayır Onlar Cinler’e tapmaktaydı ve çoğu Onlar’a inanmışlardı.

034.42-      Artık Bugün bir kısmınızın bir kısmınıza Yarar ve Zarar sağlamaya Gücü yetmez. Biz de Zulmedenler’e deriz ki: "Yalanlamakta olduğunuz Ateş Azabı’nı tadın."

034.43-      Onlar’a Apaçık olan Ayetler’imiz okunduğunda "Bu Sizin Babalar’ınızın tapmakta olduklarından  alıkoymak isteyen bir Adam’dan başkası değil’dir." dediler.

034.44-      Oysa Biz Onlar’a Ders alacakları Kitaplar vermemiştik ve kendilerine Sen’den önce bir Uyarıcı  da göndermemiştik.

034.45-      Kendilerinden Öncekiler de yalanladı. Oysa bunlar öbürlerine verdiklerimizden onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna rağmen Elçiler’imi yalanladılar. Ancak Benim de İnkarım nasıl oldu?

 

VI           Hakikat yükselecek 46-54

 

034.46-      De ki: "Size bir Tek Öğüt veriyorum. Allah için ikişer ikişer ve teker teker Qıyam etmeniz sonra düşünmeniz; Sizin Sahib’inizde hiçbir Delilik/cinnet yoktur. O Size Şiddetli bir Azab’ın öncesinde yalnızca Uyarıcı'dır.

034.47-      De ki: "Ben Siz’den bir Ücret istemişsem artık o Sizin olsun. Benim Ecr’im yalnızca Allah'a aittir. O Herşey’in üzerinde Şahid olan’dır.

034.48-      De ki: "Elbette Benim Rabb'im Haqq’ı (batılın beyni üstüne ) fırlatıp çarpar. O Gaybler’i Bilen'dir."

034.49-      De ki: "Haqq geldi,  Batıl ise ne (ortaya) birşey çıkarabilir, ne de geri getirebilir."

034.50-      De ki: "Eğer Ben sapacak olsam, artık kendi Nefsim aleyhine sapmış olurum, eğer Hidayet’i bulacak olsam, bu da Rabb'imin Bana wahyetmekte olduğu sayesindedir. Elbette O, İşiten'dir, Yakın Olan'dır.

034.51-      Sen Onlar’ı Korku’ya kapıldıklarında bir görsen. Artık hiç bir Kaçış yok’tur ve yakın bir yerden yakalanıvermişlerdir.

034.52-      "Biz O'na inandık."  derler. Ancak Onlar’a Uzak bir Yer’den El uzatmak nerede?

034.53-      Oysa daha önce O’nu inkar etmişlerdi ,Onlar Uzak bir yerden Gayb’a atıp tutuyorlardı.

034.54-      Kendileriyle istek duydukları Şeyler arasında Perde çekilmiştir daha önce Benzerlerine yapıldığı gibi. Çünkü Onlar Kuşku verici bir Tereddüd içinde idiler.

 

064.039/ez-ZÜMER

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Allah'a itaat: 1-9

 

039.01-      Kitab'ın indirilmesi Aziz ve Hakim Allah'tandır.

039.02-      Elbette Biz Sana bu Kitab'ı Haqq olarak indirdik. Öyleyse Sen de Din’i yalnızca Ona Halis  kılarak Allah'a ibadet et.

039.03-      Haber’in olsun, Halis olan Din yalnızca Allah'ındır. Ondan başka Weliler edinenler: "Biz bunlara Bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz. Elbette Allah, Kendi aralarında  üzerinde İhtilaf ettikleri Şeyler’in Hükm’ünü verecektir. Gerçekten Allah Yalancı Kafir olan kimse’yi Hidayet’e eriştirmez.

039.04-      Eğer Allah Çocuk edinmek isteseydi yarattıklarından dilediğini elbette seçerdi. O Yüce’dir, O bir olan, Kahredici olan Allah'tır.OOO   

039.05-      Gökler’i ve Yer’i Haqq olarak yarattı. Gece’yi Gündüz’ün üstüne sarıp örtüyor/       doluyor/ yuvarlıyor. Gündüz’ü de Gece’nin üstüne, sarıp örtüyor. Güneş’e ve Ay’a da Boyun eğdirdi. Her biri Ad’ı konulmuş bir Ecel’e kadar akıp gitmektedir. Haber’in olsun Aziz ve Hakim olan O' dur.

039.06-      Sizi Tek bir Nefis’ten yarattı, sonra da Ondan kendi Eş’ini varetti. Ve Sizin için Davarlar’dan Sekiz Çift indirdi. Sizi Anneler’inizin Karınları’nda Üç Karanlık içinde bir Yaratılış’tan sonra Yaratmak’la yaratmaktadır. İşte Rabb’iniz olan Allah bu’dur. Mülk’te O'nundur. Ondan başka İlah yok’tur. Buna rağmen nasıl döndürülüyorsunuz.

039.07-      Eğer küfredecek olursanız artık kesinlikle Allah Size karşı Hiç bir İhtiyacı olmayandır. Ve O Kullar’ı için Küfr’e Rıza göstermez. Ve eğer şükrederseniz Sizin için Ondan Razı olur. Hiç bir Günahkar bir başkasının Günah Yükü’nü yüklenmez. Sonra Rabb’inize döndürülcekesiniz. Böylece tapmakta olduklarınızı Size Haber verecektir. Hiç şüphe yok O Sineler’in Özü’nde Saklı olan’ı Bilen’dir.

039.08-      İnsan’a bir Zarar dokunduğu zaman Gönül’den katkısızca yönelmiş olarak Rabb'ine dua eder. Sonra O’na kendinden bir Ni’met verdiği zaman daha önce O’na dua ettiğini unutur ve Onun Yol’undan saptırmak amacıyla Allah’a Eşler koşmaya başlar. De ki: "Küfr’ünle biraz metalanıp yararlan. Çünkü Sen Ateş Halkı'ndansın.

039.09-      Yoksa O Gece Saati’nde kalkıpta  secde ederek ve Qıyam’a durarak Gönül’den İtaat eden Ahiret'ten sakınan ve Rabb'inin Rahmeti’ni umut eden midir? De ki: "Hiç Bilenler’le Bilmeyenler bir olur mu? Hiç kuşkusuz Temiz akıl Sahipleri Öğüt alıp düşünmektedir."

 

II Mü'minlerle Kafirler 10-21

 

039.10-      De ki: "Ey İnanan Kullarım; Rabb'inizden ittiqa edin. Bu Dünya’da İyilik etmekte olanlar için bir İyilik vardır. Allah'ın Arzı geniştir. Ancak Sabredenler’e Ecirler’i hesapsızca ödenir.

039.11-      De ki: "Ben Din’i yalnızca O'na Halis kılarak Allah’a ibadet etmekle emrolundum."

039.12-      "Ve Ben Müslümanlar’ın ilki olmakla da emrolundum."

039.13-      De ki: "Ben Rabb'ime isyan ettiğim zaman Büyük bir Gün’ün Azabı’ndan korkmaktayım."

039.14-      De ki: "Ben  Din’imi yalnızca Ona Halis kılarak Allah'a ibadet ederim."

039.15-      "Siz de O'nun dışında dilediklerinize ibadet edin. De ki: "Gerçekten Hüsran’a uğrayanlar Qıyamet Günü hem kendilerini hem de Yakınlar’ını Hüsran’a uğratanlar’dır. Haberiniz olsun bu Apaçık olan Hüsran’ın kendisidir.

039.16-      Onların üstlerinde Ateş’ten Katlamalı Tabakalar, altlarında da Katlamalı Tabakalar var’dır. İşte Allah, kendi Kullar’ını bununla tehdid edip korkutuyor. Ey Kullar’ım öyleyse Ben’den ittiqa edin.

039.17-      Tağut'a Kulluk etmekten kaçınan ve Allah'a içten Yönelenler ise, Onlar için bir Müjde vardır. Öyleyse Kullar’ıma Müjde ver.

039.18-      Ki Onlar, Sözü dinlerler ve en Güzel’ine uyarlar. İşte Onlar Allah'ın kendilerini Hidayet’e ilettikleridir ve Onlar Temiz-akıl Sahipleri’dir.

039.19-      Azab Sözü kendisi üzerine Haqq olmuş kimse mi? Ateş’te olan’ı artık Sen mi kurtaracaksın?

039.20       Ancak Rabb'lerinden ittiqa edenler ise, Onlar için Yüksek Köşkler vardır, Onların üstünde de Yüksek Köşkler Bina edilmiştir. Onların altında Irmaklar akmaktadır. Allah'ın Waadi. Allah Waadi’nden dönmez.

039.21-      Görmüyor musun, gerçekten Allah Gök’ten Su indirdi ve Onu Yer’in içindeki Kaynaklar’a yürütüp geçirdi. Sonra Onunla Çeşitli Renkler’de Ekinler çıkarmaktadır. Sonra kurumaya başlar, böylece Onu Kurumuş Kırıntılar kılıyor. Elbette bunda, Temiz akıl Sahipleri için gerçekten Öğüt alacak  bir Ders var’dır.

 

III            Kur'an Mükemmel bir rehberdir 22-31

 

039.22-      Allah, kimin Göğsünü İslam'a  açmışsa, artık O, Rabb'inden olan bir Nur üzerindedir, değil mi? Fakat Allah'ın Zikri’nden Qalpler’i katılaşmış olanlar’ın way haline. İşte Onlar, Apaçık bir Sapıklık içindedirler.

039.23-      Allah, Müteşabih, İkişerli (Müsna) bir Kitap olarak Söz’ün en Güzel’ini indirdi. Rabb'lerine karşı İçleri titreyerek Korku duyanlar’ın Ondan Deriler’i ürperir. Sonra da Onların Deriler’i ve Qalpler’i Allah'ın Zikri’ne yumuşar yatışır. İşte bu, Allah'ın Yol Göstermesi’dir, Onunla dilediğini Hidayet’e eriştirir. Allah kimi saptırırsa, artık onun için de bir Yol gösteren yok’tur.

039.24-      Qıyamet Günü o Kötü Azab’a karşı Yüz’ünü kim koruyabilecek? Ve Zalimler’e "kazanmakta olduklarınızı tadın " denmiştir.

039.25-      Onlar’dan Öncekiler de yalanladı, böylece Azab Onlar’a hiç şuurunda olmadıkları bir yerden gelip çattı.

039.26-      Artık Allah, Onlar’a Dünya Hayatı’nda Aşağılanma’yı taddırdı. Eğer bilmiş olsalardı, Ahiret'in Azabı gerçekten daha Büyük’tür.

039.27-      Andolsun, Biz bu Qur'an'da belki Öğüt alıp düşünürler diye, İnsanlar için her bir Örnek’ten verdik.

039.28-      Çarpıklığı  olmayan Arapça bir Qur'an'dır. Umulur ki ittiqa ederler.

039.29-      Allah bir Örnek verdi: Kendisi üzewrinde Uyumsuz ve Geçimsiz bulunan Sahipleri de çok ortaklı olan bir Adam ile yalnızca bir Kişi’ye teslim olmuş bir Adam/ köle. Bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd Allah'ındır. Hayır Onların çoğu bilmiyorlar.

039.30-      Gerçek şu ki, Sen de öleceksin, Onlar da öleceklerdir.

039.31-      Sonra elbette Sizler, Qıyamet Günü Rabb'inizin Huzurunda davalaşacaksınız.

039.32-      Allah'a karşı Yalan söyleyenlerden ve kendisine geldiğinde Doğru’yu yalanlayanlardan daha Zalim kimdir? Kafirler için Cehennem’de bir Konaklama yeri mi yok?

 

IV           Muhalefet rüsvay olacak 32-41

 

039.33-      Doğru’yu getiren ve Doğrulayanlar’a gelince, işte Onlar Muttaqi olanlar’dır.

039.34-      Rabb'leri katında dileyecekleri Herşey Onlar’ındır. İşte bu, İhsan’da bulunanlar’ın Ödülü’dür.

039.35-      Çünkü Allah, Onlar’ın yaptıklarının en Kötü’sünü temizleyip-giderecek ve yapmakta olduklarının en Güzel’iyle Ecirler’ini verecektir.

039.36-      Allah Kul’una Kafi değil mi? Seni O'ndan başkalarıyla korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için bir Yol Gösterici yok’tur.

039.37-      Allah, kimi de Hidayet’e eriştirirse, Onun için bir Saptırıcı da yok’tur. Allah İntikam Sahibi, Aziz'dir.

039.38-      Andolsun, Onlar’a: "Gökler’i ve Yer’i kim yarattı?" diye soracak olsan, elbette "Allah" diyecekler.  De ki:  "Gördünüz mü haber verin, Allah'tan başka tapmakta olduklarınız, eğer Allah Bana bir Zarar dileyecek olsa, O'nun Zararını Onlar kaldırabilirler mi? Ya da Bana bir Rahmet vermeyi  istese, O'nun Rahmet’ini Onlar önleyebilirler mi?" De ki: "Allah, Bana yeter. tewekkül edecek olanlar, O'na Tewekkül etsinler."

039.39-      De ki:"Ey Qawmim, üzerinde bulunduğunuz duruma göre yapıp edin. Hiç  Kuşkuzuz Ben de yapıp eden’im. Artık yakında öğreneceksiniz."

039.40-      Kendisini Aşağılık kılan kime geliyor ve Kesintisiz Azab kimin üzerine çöküp kaçınılmaz oluyor?

039.41-      Elbette Sana Biz Kitab'ı İnsanlar için Haqq olmak üzere indirdik. Artık kim Hidayet’e erişirse, bu kendi Nefs’i lehinedir, kim de saparsa, O da kendi aleyhine sapmış olur. Sen Onlar’ın üzerinde bir Wekil değilsin.

 

V          Azap gelecek 42-52

 

039.42-      Allah, Ölümler’i vaktinde Canlar’ını alır, ölmeyeni de Uyku’sunda. Böylece, kendisi üzerinde Ölüm Qararı verilmiş olanı tutar, öbürüsünü de Adı konulmuş bir Ecel’e kadar salıverir. Elbette bunda düşünen bir Qawim için gerçekten Ayetler vardır.

039.43-      Yoksa Allah'tan başka Şefaat ediciler mi edindiler? De ki: "Ya Onlar, Hiç bir Şey’e Malik değillerse ve aqletmiyorlarsa da mı?"

039.44-      De ki: "Şefaat’in Tümü Allah'ındır. Gökler’in ve Yer’in Mülkü O'nundur. Sonra da O'na döndürüleceksiniz."

039.45-      Sadece Allah anıldığı zaman,  Ahiret'e inanmayanların Qalb’i Öfke’yle kabarır. Oysa O'ndan başkaları anıldığında ise, hemen Sevince kapılır."

039.46-      De ki "Ey Gökler’i ve Yer’i yaratan, Gayb’ı da Müşahade edilen’i de bilen Allah'ım. Anlaşmazlığa  düştükleri Şeyler’de, Kullar’ının arasında Sen hükmedeceksin."

039.47-      Eğer Arz’da olanlar’ın tümü ve bununla birlikte bir katı daha Zalimler’in olmuş olsaydı, Qıyamet Günü o Kötü Azab’dan gerçekten bunları Fidye olarak verirlerdi. Oysa, Onların hiç Hesaba katmadıkları Şeyler, Allah'tan kendileri için Açığa çıkmıştır.

039.48-      Kazanmakta oldukları Kötülükler,  kendileri için Açığa çıkmıştır ve Alay konusu edindikleri Şey’de kendilerini çepeçevre kuşatmıştır.

039.49-      İnsan’a bir Zarar dokunduğu zaman, Bize dua eder, sonra tarafımızdan Ona bir Rahmet İhsan ettiğimizde, der ki: "Bu, Bana ancak bir Bilgi dolayısıyla verildi. "Hayır, bu Fitne’dir. Ancak Onlar’ın çoğu bilmiyorlar.

039.50-      Bunu kendilerinden Öncekiler de söylemişti, ama kazandıkları Şeyler Onlar’a hiçbir yarar sağlamadı.

039.51-      Böylece, kazandıkları Kötülükler Onlar’a İsabet etti. Bunlardan Zulmetmiş olanlar’a da, kazanmakta oldukları Kötülükler isabet edecekdir. Ve Onlar Aciz bırakacaklar da değildirler.

039.52-      Onlar bilmiyorlar mı ki, gerçekten Allah, dilediğine Rızq’ı genişletip yayar ve kısar da. Elbette bunda, inanmakta olan bir Qawim için gerçekten Ayetler var’dır.

 

VI           İlahi Rahmet 53-63

 

039.53-      De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmak üzere Ölçü’yü taşıran Kullar’ım. Allah'ın Rahmeti’nden Umut kesmeyin. Elbette Allah, bütün Günahlar’ı bağışlar. Çünkü O, Gafur'dur, Rahim'dir."

039.54-      Azap size gelip çatmadan önce, Rabb'inize yönelip dönün ve O'na teslim olun. Sonra size Yardım da edilmez.

039.55-      Rabb'inizden, Size indirilen’in en Güzeli’ne uyun, Siz hiç şuurunda değilken Azab Size gelip çatmadan önce.

039.56-      Kişi’nin şöyle diyeceği (gün): "Allah yanında yaptığım Kusurlar’ımdan dolayı Yazıklar olsun, doğrusu Ben, Alay edenler’dendim."

039.57-      Veya: "Gerçekten Allah Bana Hidayet verseydi, elbette Muttaqiler’den olurdum" diyeceği Gün.

039.58-      Ya da Azab’ı gördüğü zaman: "Benim için bir kere daha olsaydı da İhsan edenler’den olsaydım."

039.59-      "Hayır, benim Ayetler’im Sana gelmişti, fakat Sen Onlar’ı yalanladın, Büyüklüğe kapıldın ve Kafirler’den oldun."

039.60-      Qıyamet Günü, Allah'a karşı Yalan söyleyenlerin Yüzler’inin Kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenler için Cehennem’de bir Konaklama Yeri mi yok?"

039.61-      Allah, Taqwa Sahipleri’ni Zafer’e ulaşmaları dolayısıyla kurtarır. Onlar’a Kötülük dokunmaz ve Onlar Hüzn’e kapılmayacaktır."

039.62-      Allah, Herşey’in Yaratıcısı’dır.O, Herşey üzerinde Wekil’dir.

039.63-      Gökler’in ve Yer’in Anahtarları O'nundur. Allah'ın Ayetleri’ne küfredenler ise işte Onlar Hüsran’a uğrayanlar’dır.

 

VII          Son Hüküm 64-70

 

039.64-      De ki:" Ey Cahiller, Bana Allah'ın dışında bir başkasına mı Kulluk etmemi emrediyorsunuz?"

039.65-      Andolsun, Sana ve Sen’den öncekiler’e wahyolundu ki: "Eğer Şirk koşacak olursan, elbette Senin Ameller’in boşa çıkacak ve elbette Sen, Hüsran’a uğrayanlar’dan olacaksın.

039.66-      "Hayır, artık Allah'a kulluk et ve Şükredenler’den ol."

039.67-      Onlar, Allah'ın Qadr’ini Haqq’ıyla taqdir edemediler. Oysa Qıyamet Günü yer, bütünüyle O'nun Avucu’ndadır. Gökler de Sağel’iyle  dürülüp bükülmüştür. O, Onlar’ın Şirk koşmakta olduklarından Münezzeh’tir.

039.68-      Sur'a üfürüldü, böylece Allah'ın diledikleri dışında, Gökler’de ve Yer’de olanlar çarpılıp yıkılıverdi. Sonra bir daha Ona üfürüldü, artık Onlar ayağa kalkmış durumda gözetliyorlar.

039.69-      Yer, Rabb'inin Nur’uyla parıldadı. Kitap kondu. Peygamberler ve Şahidler getirildi ve aralarında  Haqq ve Hüküm verildi, Onlar Haqsızlığa uğratılmazlar

039.70-      Her bir Nefs’e yaptığının Tam Karşılığı verildi. O, Onların işlemekte oldukları’nı daha İyi bilen’dir.

 

VIII         Her Zümrenin Akıbeti 71-75

 

039.71-      Küfredenler, Cehennem’e Bölüm Bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, onun Kapılar’ı açıldı ve onlara Bekçileri dedi ki: "Size Rabb'inizin Ayetler’ini okuyan ve Bugün’le karşılaşacağınızı  sizi uyaran Peygamberler gelmedi mi size? Onlar: "Evet" dediler. Ancak Azab Kelimesi Kafirler’in üzerine Haqq oldu.

039.72-      Dediler ki: "İçinde Ebedî Kalıcılar olarak Cehennem’in Kapıları’ndan girin. Büyüklüğe kapılanların Konaklama Yeri ne Kötü’dür."

039.73-      Rabb'lerinden ittiqa edenler de, Cennet’e Bölük  Bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldiklerinde onun Kapılar’ı açıldı ve onlara Bekçiler’i dedi ki: "Selam üzerinizde olsun, Hoş ve Temiz geldiniz. Ebedî kalıcılarak olarak ona girin."

039.74-      Dediler ki: "Bize olan Waad’inizde sadık kalan ve bizi bu yere Mirascı kılan Allah'a hamdolsun ki, Cennet’ten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz. Çalışmalar’da bulunanların Ecr’i ne Güzel’dir.

039.75-      Melekler’i de  Arş’ın Etrafını çevirmişler olarak Rabb'leri Hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Aralarında Haqq ile hüküm verilmiştir ve: "Alemlerin Rabb'ine hamdolsun" denilmiştir.

 

065.040/el-MÜ'MİN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                  

I           Müminlerin Himayesi 1-9

 

040.01-      H.M.

040.02-      Bu Kitab'ın indirilmesi Aziz, Alim  Allah'tandır.

040.03-      Günah’ı bağışlayan, Tewbe’yi kabul eden, Sonuçlandırması pek Şiddetli olan ve Lutuf sahibi. O'ndan başka İlah yok’tur. Dönüş O'nadır.

040.04-      Allah'ın Ayetleri Konusunda İnkar edenler’den başkası mücadele etmez. Öyleyse Onlar’ın Şehirler’de dolaşması Seni aldatmasın.

040.05-      Kendilerinden önce Nuh Qawmi de yalanladı ve kendilerinden sonra Fırqalar da. Her Ümmet kendi Elçiler'ini yalanmaya yeltendi. Haqq’ı Onunla yürürlükten kaldırmak için Batıl’a dayanarak Mücadele’ye giriştiler. Ben de Onları yakalayıverdim. Artık Benim cezalandırmam nasılmış?

040.06-      Senin Rabb'inin Kafirler üzerinde ki ‘gerçekten Onlar Ateş Halkı’dır." Sözü böylece Haqq oldu.

 

040.07-      Arş’ı yüklenmekte olanlar ve Çevre’sinde bulunanlar Rabb'lerine Hamd ile tesbihetmekte O’na inanmakta ve İnananlar’a Mağfiret dilemektedirer. "Rabb'imiz Rahmet ve İlim bakımından Herşey’i kuşatıp sardın. Tewbe edenler’e ve Senin Yol’una tabi olanlar’a mağfiret et ve Onlar’ı  Cehennem Azabı’ndan koru."

040.08-      "Rabb'imiz Onlar’ı Adn Bahçeleri’ne koy ki (Sen) onlar’a waadettin. Babalar’ından, Eşler’inden ve Soylar’ından Salih olanlar’ı da. Elbette Sen Aziz'sin Hakim'sin."

040.09-      "Ve Onlar’ı Kötülükler’den koru. O Gün Sen kimi Kötülükler’den korumuşsan gerçekten Ona rahmet de etmişsindir. İşte Büyük Kurtuluş bu’dur."

 

II          Muhalefet Bozguna uğrayacak 10-20

 

040.10-      Elbette Küfredenler’e de seslenilir. Allah'ın gazablanması kesinlikle Sizin kendi Nefisler’inize gazablanmanızdan daha Büyük’tür. Çünkü Siz İman’a çağrıldığınız zaman küfrediyordunuz.

040.11-      Dediler ki: "Rabb'imiz Bizi iki kere öldürdün ve iki kere de dirilttin. Biz de Günahlar’ımızı itiraf ettik. Şimdi Çıkış için Yol var mı?"

040.12-      Sizin (durumunuz) böyledir. Çünkü bir olan Allah'a çağrıldığı zaman inkar ettiniz. O’na Şirk koşulduğunda da inanıp onaylandınız. Artık Hüküm Yüce Büyük Allah'ındır.

040.13-      O Size Ayetlerini göstermekte ve Sizin için Gök’ten Rızıq indirmektedir. İçten yönelip dönen’den başkası Öğüt alıp düşünmez.

040.14-      Öyleyse Din’i yalnızca Ona Halis kılanlar olarak Allah'a dua edin. Kafirler hoş görmese de.

040.15-      Dereceler’i yükselten Arşın Sahibi, Toplanma ve Buluşma Günü ile uyarmak için kendi Emr’inden olan Ruh'u  Kullar’ından dilediğine indirir.

040.16-      O Gün Onlar orta yere çıkarlar. Onlar’dan hiçbir şey Allah’a karşı Gizli kalmaz. Bugün Mülk kimindir? Bir , Qahhar Allah'ındır.

040.17-      Bugün Her bir Nefis kendi kazandığı ile Karşılık görür, bugün Zulum yok’tur. Elbette Allah Hesabı seri Gören'dir.

040.18-      Onlar’ı yaklaşmakta olan Gün’e karşı uyar. O zaman Onlar Kahırlar’ıını yuktunup dururlarken Eller Gırtlaklar’a dayanmıştır. Zalimler için ne Yakın bir Koruyucu Dost ne de Sözü yerine getirebilir bir Şefaatcı yok’tur

040.19-      Gözler’in Hainliklerini ve Göğüsler’in saklamakta olduklarını bilir.

040.20-      Allah Haqq ile hükmeder. Oysa O’nu bırakıp tapmakta oldukları ise Hiçbir Şey’e hükmedemezler. Elbette Allah İşiten'dir, Gören'dir.

 

III            Musa ve Fir'avn 21-27

 

040.21-      Onlar Yeryüzü’nde gezip dolaşmıyorlar mı ki böylece kendilerinden öncekiler’in nasıl bir sona uğradıklarını bir görsünler. Onlar Quvvet ve Yeryüzü’ndeki Eserleri bakımından kendilerinden daha Üstün idiler. Fakat Allah Onlar’ı Günahlar’ı dolayısıyla yakalayıverdi. Onlar’ı Allah'tan bir koruyacak olan da bulunmadı.

040.22-      Çünkü gerçekten Onlar Elçiler’i kendilerine Apaçık Belgeler getirdi. Fakat Onlar küfretmişlerdi. Bu yüzden Allah Onlar’ı yakalayıverdi. Şüphesiz O Quvvetli olan'dır. Cezalandırması da Şiddetli’dir.

 

040.23-      Andolsun Biz Musa'yı Ayetler’imizle Apaçık Ispatlı bir Gelil’le gönderdik.

040.24.      Fir'awn'a, Haman'a ve Qarun'a. Ama Onlar Yalan söylemekte olan bir Büyücü’dür." dediler.

040.25-      Böylece O katımızdan kendilerine bir Haqq ile geldiği zaman dediler ki: "Onunla birlikte İman etmekte olanlar’ın Erkek Çocukları’nı öldürün, Kadınlar’ını ise Sağ bırakın." Ancak Kafirler’in Hileleri boşa çıkmaktadır.

040.26-      Fir'awn dedi ki: "Bırakın Beni, Musa'yı öldüreyim de O Rabb'ine yalvarıp yakarsın, çünkü Ben Sizin Din’inizi değiştirmesinden ya da Arz’da Fesat çıkaracağından korkuyorum."

040.27-      Musa dedi ki: "Gerçekten ben Hesap Günü'ne inanmayan her Mütekebbir’den Benim de Rabb'im Sizin de Rabb'inize sığırınım."

 

IV           Fir'avn Kavminden Bir Mü'min 28-37

 

040.28-      Fir'awn Ailesi’nden inancı gizlemekte olan Mü'min dedi ki: "Siz Benim Rabb'im Allah'tır diyen bir Adam’ı öldürüyor musunuz? Oysa O size Rabb'inizden  Apaçık Belgeler’le gelmiştir.  Buna rağmen O eğer bir Yalancı ise Yalanı kendi aleyhinedir.  Ve eğer doğru söyleyen ise Size waadettiklerinin bir Bölümü Size isabet eder. Şüphesiz Allah Ölçü’yü taşıran çok Yalancı’yı Hidayet’e erdirmez."

040.29-      "Ey Qawm’im, Bugün Mülk Sizindir. Yeryüzü’nde de Hüküm Sahibi kimselersiniz. Fakat Bize Allah'dan dayanılmaz bir Zorluk gelecek olursa Bize kim yardımcı olacak? "Fir'awn dedi ki: "Ben Size yalnızca gördüğümü gösteriyorum ve Ben Sizi Doğru olan Yol’dan da başkasına yöneltmiyorum."

040.30-      İnanan dedi ki: " Ey Qawmim, Ben Sizin için o Fırqalar’ın Günü’ne benzer bir Gün’den(gelir) diye korkuyorum.

040.31-      Nuh Qawmi , Ad, Semud ve Onlar’dan sonra gelenler’in durumuna benzer. Allah Kullar için Zulum istemez.

040.32-      "Ve ey Qawmim, doğrusu Ben Sizin için o Feryat Günü’nden korkuyorum."

040.33-      Arkanızı dönüp kaçacağınız Gün Sizi Allah'tan koruyacak yok’tur. Allah kimi saptırırsa artık Onu Doğru’ya yöneltecek bulunmaz.

040.34-      Size daha önce Yusuf Apaçık Belgeler’le gelmişti. Size getirdiği Mesaj konusunda Kuşku’ya düştünüz. Sonunda O ölünce "Allah O’ndan sonra bir Elçi göndermeyecek" dediniz. İşte Allah, Ölçüyü aşan Şüpheciler’i böylece saptırır."

040.35-      Ki Onlar Allah'ın Ayetleri konusunda kendilerine gelmiş İspatlı bir Delil bulunmaksızın Mücadele edip dururlar. Allah katında da, İnananlar katında da Büyük bir Öfke’dir. İşte Allah her Mütekebbir Zorba’nın Qalbi’ni böyle damgalar."

 

040.36-      "Ey Haman! Bana Yüksek bir Kule Bina et. Böylece o Yollar’a ulaşabilirim."

040.37-      "Gökler’in Yolları’na. Böyelikle Musa'nın İlahı’na çıkabilirim. Çünkü Ben O’nun  Yalancı olduğunu sanıyorum." İşte Fir'awn'a Kötü Amel böyle çekici kılındı. Ve Yol’dan alıkonuldu.  Fir'awn'ın Hileli Düzeni Yıkım ve Kayıp’tan başka olmadı.

 

V          Fir'avn kavminden Bir Mü'min 38-50

 

040.38-      İnanan dedi ki: "Ey Qawmim Siz Bana tabi olun. Ben Sizi Doğru Yol’a ileteyim."

040.39-      "Ey Qawmim, gerçekten bu Dünya Hayatı yalnızca bir Meta’dır. Şüphesiz Ahiret ise Karar kılınan Yurt O’dur."

040.40-      "Kim bir Kötülük işlerse kendi Mislinden başkası ile ceza görmez. Kim de Erkek olsun Dişi olsun kendisi bir Mümin olarak Salih bir Eylem’de bulunursa işte Onlar içinde Hesapsız olarak rızıqlandırılmak üzere Bahçe'ye girerler."

040.41-      "Ey Qawmim, ne oluyor ki Bana Ben Sizi Kurtuluş’a çağırmaktayken Siz Beni Ateş'e çağırmaktasınız."

040.42-      "Siz Beni Allah'a küfretmeye ve hakkında Bilgim olmayan Şeyler’i O’na Şirk koşmaya çağırmaktasınız. Ben ise Sizi Aziz ve Gafur olan Allah'a çağırmaktayım."

040.43-      İmkanı yok. Gerçekten Sizin Beni kendisine çağırmakta olduğunuz Şey’in Dünya’da da Ahiret'te de Çağrı’da bulunma ( yetkisi) yok’tur.  Şüphesiz Bizim dönüşümüz Allah'adır. Ölçüyü taşıranlar, Onlar Ateş Halkı olanlar’dır.

040.44-      İşte Size söylemekte olduklarımı yakında hatırlayacaksınız. Ben de İşimi Allah'a bırakıyorum. Şüphesiz Allah Kulları  pek iyi Gören'dir.

040.45-      Sonunda Allah Onlar’ın kurdukları Hileli Düzenler’inin Kötülükler’inden O’nu korudu ve Fir'awn'un Çevresini de Azab’ın en Kötüsü kuşattı.

040.46-      Ateş Sabah Akşam  Ona sunulur. "Saat'in ikame Günü ise  Fir'awn çevresi’ni Azab’ın en Şiddetli olanı’na sokun."

 

040.47-      Ateş'in içinde karşılıklı Deliller’le tartışırlarken, Müstaz’aflar Müstekbirler’e derler ki: "Gerçekten Biz Size uymuş olan kimseler’dik. Şimdi Siz Ateş’in bir Parçasını olsun Biz’den uzaklaştırabilir misiniz?"      

040.48-      Müstekbirler derler ki: " Biz hepimiz  içindeyiz. Gerçek şu ki Allah Kullar arasında hükmetti."

040.49-      Ateş'in içinde olanlar Cehennem Bekcileri’ne dediler ki: "Rabb'ine Dua edin Azab’tan bir Gün’ü Bize hafifletsin."

040.50-      "Size kendi Elçileriniz Apaçık Belgeler’le gelmedi mi? "dediler. Onlar "evet" dediler. "Şu halde Siz dua edin" dediler. Oysa kafirler’in Duası çıkmazda olmaktır.

 

VI           Peygamberlere ve Mü'minlere yardım 51-60

 

040.51-      Şüphesiz Biz Elçiler'imize ve İnananlar’a  Dünya Hayatı’nda da Şahidler’in duracakları Gün de  elbette Yardım edeceğiz.

040.52-      Zalimler’e kendi Mazeretleri hiçbir Yarar sağlamayacağı Gün Lanet te onlarındır. Yurdun en Kötüsü de onlar’ındır.

040.53-      Andolsun Biz Musa'ya Hidayet’i verdik ve İsrailoğulları'na da Kitab'ı Miras bıraktık.

040.54-      Temiz akıl Sahipleri için bir Hidayet Rehberi ve bir Zikr'dir.

 

040.55-      Şu halde Sen sabret. Gerçekten Allah'ın Waadi Haqq’tır. Günah’ın için Mağfiret dile. Akşam ve Sabah Rabb'ini Hamd ile Tesbih et.

040.56-      Şüphesiz kendilerine gelmiş bulunan İspatlı hiçbir Delil olmaksızın Allah'ın Ayetleri konusunda Mücadele edenler’e gelince Onların Göğüsler’inde     kendisine ulaşamayacakları bir Büyüklük’ten başkası yok. Artık Sen Allah'a sığın. Şüphesiz O İşiten'dir, Gören'dir.

040.57-      Elbette Gökler’in ve Yer’in Yaratılması İnsanlar’ın Yaratılması’ndan daha Büyük’tür. Ancak İnsanlar’ın Çoğu bilmezler.

040.58-      Kör olan’la Gören bir olmaz. İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar’la Kötülük yapan da. Ne kadar az Öğüt alıp düşünüyorsunuz?

040.59-      Şüphesiz Saat yaklaşarak gelmektedir. Bunda hiç Kuşku yok. Ancak        İnsanlar’ın Çoğu inanmıyorlar.

040.60-      Rabb'iniz dedi ki: "Bana dua edin, Size İcabet edeyim. Doğrusu Bana İbadet etmekten Büyüklenenler Cehennem’e boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir."

 

VII          Allah'ın İnsanlara Nimetleri 61-68

 

040.61-      Allah kendisinde Sukun bulmanız için Gece’yi Aydınlık olarak da Gündüz’ü varetti. Şüphesiz Allah İnsanlar’a karşı bir Fadl sahibi’dir. Ancak İnsanlar’ın Çoğu şükretmiyorlar.

040.62-      İşte bu Sizin Rabb'iniz olan Allah. Herşey’in Yaratıcısı. Ondan başka İlah yok’tur. Öyleyse nasıl oluyor da çevriliyorsunuz?

040.63-      İşte Allah'ın Ayetleri’ni İnkar etmekte olanlar da böyle çevriliyorlar.

040.64-      Allah Yeryüzü’nü Sizin için bir karar, Gökyüzü’nü de bir Bina kıldı. Sizi suretlendirdi. Suretinizi de en Güzel kıldı ve Size güzel Temiz Şeyler’den Rızıq verdi. İşte Sizin Rabb'iniz Bu. Alemlerin Rabbi Allah ne Yüce’dir.

040.65-      O Hayy'dır. O'ndan başka ilah yoktur. Öyleyse Din’i yalnızca kendisine Halis kılanlar olarak Ona dua edin. Alemler’in Rabb’ine Hamd edin.

040.66-      De ki: "Bana Apaçık Belgeler gelince Sizin Allah'tan başka taptıklarınız Kulluk etmekten kesin olarak menedildim ve Alemler’in Rabb'ine Teslim olmakla emrolundum."

040.67-      O'dur ki Sizi Toprak’tan, sonra Nutfe’den,  sonra Alaq’tan yarattı, sonra Sizi bir Bebek olarak çıkarmakta sonra Sizi Güçlük Çağı’na erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için Size (bir ömür verildi). Sizden kiminin daha önce Hayatınıa son verilmektedir. Adı konulmuş bir Ecel’e erişmeniz  ve belki aqletmeniz için.

040.68-      Dirilten ve öldüren O'dur. Bir İş’in olmasına hükmetti mi ona yalnızca "ol" der o da hemen oluverir.

 

VIII         Muhalefetin Sonu 69-78

 

040.69-      Allah'ın Ayetleri hakkında Mücadele etmekte olanlar’ı görmüyor musun? Onlar nasıl da döndürülüyorlar?

040.70-      Ki Onlar Kitab'ı ve Elçiler’imizle gönderdiğimiz Şeyler’i yalanladılar. Artık yakında bilecekler.

 

040.71-      Boyunlar’ında Demir Halkalar ve Zincirler bulunduğu zaman sürüklenecekler.

040.72-      Kaynar Su’yun içinde sonra Ateş'le tutuşturulacaklar.

040.73-      Sonra Onlar’a denilecek: "Sizin Şirk koştuklarınız nerede?"

040.74-      Allah'ın dışındakiler dediler ki: "Bizi bırakıp kayboldular. Hayır Biz önceleri Hiçbirşey’e tapar değilmişiz." İşte Allah Kafirleri böyle şaşırtıp saptırır.

040.75-      İşte bu Sizin Yeryüzü’nde Haksız yere şımarıp azmanız ve Azgınca ölçü’yü taşırmanız dolayısıyladır.

040.76-      İçinde ebedi kalıcılar olarak Cehennem’in Kapıları’ndan girin. Artık Mütekebbirler’in Konaklama Yeri ne Kötü.

 

040.77-      Şunlara Sen sabret. Şüphesiz Allah'ın Waadi Haqq’tır. Sonunda ya Onlar’a wadettiğimizin bir kısımını Sana göstereceğiz ya da Senin Hayat’ına son vereceğiz. Nihayet Onlar Bize döndürülecekler.

040.78-      Andolsun Biz Sen’den önce Elçiler gönderdik. Onlar’dan kimini Sana aktarıp anlattık, ve Onlar’dan kimini de anlatmadık. Herhangi bir Elçi'ye Allah'ın bir İzni olmaksızın bir Ayet  getirmesi imkansız. Allah'ın Emri geldiği zaman Haqq ile Hüküm verilir ve işte burada İptal etmekte olanlar Hüsran’a uğramışlardır.

 

IX           Muhalefetin Sonucu 79-85

 

040.79-      Allah O’dur ki, kimisine binmeniz, kiminden de yemeniz için Size Davarlar’ı varetti.

040.80-      Onlar’da Sizin için Yararlar vardır. Onlar’ın üstünde Göğüslerinizde olan bir Hacet’e ulaşırsınız.  Onlar’ın üstünde ve Gemiler’in üstünde de taşınırsınız.

040.81-      Size kendi Ayetlerini göstermektedir. Artık Allah'ın Ayetleri’nden hangisini inkar ediyorsunuz?

040.82-      Yeryüzü’nde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden Öncekiler’in nasıl bir sona uğradıklarını bir görsünler. Onlar, kendilerinden daha çoktu ve Yeryüzü’nde Quvvet ve Eser bakımından da kendilerinden daha Üstün’düler. Fakat kazanmakta oldukları Şeyler Onlar’a hiçbir Şey sağlayamadı.

040.83-      Elçiler’i kendilerine Apaçık Belgeler getirdiği zaman, Onlar, yanlarında olan İlim’den dolayı sevinip böbürlendiler de, kendisini alay konusu edindikleri Şey, kendilerini sarıp kuşatıverdi.

040.84-      Onlar Bizim dayanılmaz Azab’ımızı gördükleri zaman, dediler ki: "Bir olan Allah'a inandık ve O'na Şirk koşmakta olduklarımız Şeyler’i de inkar ettik."

040.85-      Ama Bizim dayanılmaz Azab’ımızı gördükleri zaman, İnançlar’ı kendilerine hiçbir Yarar sağlamadı. Allah'ın Kulları arasında devam edip gitmekte olan Sünneti. İşte Kafirler bu hususta Hüsran’a uğramışlar’dır.

 

066.041/el-FUSSİLET

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                

I           Hakka davet 1-8

 

041.01-      H. M

041.02-      Rahman ve Rahim'den bir İndirilme’dir.

041.03-      Bilen bir Qavim için Ayetleri  Fasıllar halinde açıklmanmış Arapça Qur’an olan bir Kitap'tır.

041.04-      Bir Müjdeci ve bir Uyarıcı olarak. Ama Onlar’ın Çoğu yüz çevirdiler. Artık Onlar dinlemezler.

041.05-      Ve dediler ki: "Bizi kendisine çağırmakta olduğun Şey’e karşı Qalbler’imiz Örtülü’dür. Kulaklar’ımıza bir Ağırlık, Bizim’le Sen’in aranda da bir Perde var’dır. Artık Sen çalış, Biz de gerçekten çalışıyoruz."

041.06-      De ki: "Ben, ancak Sizin benzeriniz olan bir Beşer’im. Bana yalnızca, Sizin İlah’ınızın bir tek İlah olduğu wahyolunuyor. Öyleyse O'na yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin. Way haline o Müşrikler’in."

041.07-      "Ki Onlar Zekat’ı vermeyenler ve Ahiret'i inkar edenler’dir."

041.08-      "Gerçek şu ki İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar ise Onlar için Kesintisiz  bir Ecir var’dır."

 

II          İhtarlar 9-18

 

041.09-      De ki: " Gerçekten Siz mi Yer’i iki Gün’de Yaratan’a karşı küfrediyor, ve Ona bir takım Eşler kılıyorsunuz. O Alemler’in Rabb'idir."

041.10-      Orda Onun üstünde sarsılmaz Dağlar varetti. Orda Bereketler varetti. Ve onda isteyip arayanlar için Eşit olmak üzere ordaki Rızıqlar’ı Dört Gün’de taqdir etti.

041.11-      Sonra Duman halinde olan Göğe yöneldi böylece Yer’e ve Ona dedi ki isteyerek veya istemeyerek gelin. "Dediler: " İsteyerek geldik."

041.12-      Böylelikle Onları iki Gün’de Yedi Gök olarak tamamladı ve Her bir Gök’te kendi Emr’ini wahyetti. Biz Dünya Göğü’nü de süslemek ve korumak  içinKandiller’le donattık. İşte bu Aziz'in, Bilen'in  Taqdiri’dir.

 

041.13-      Bu durumda eğer Onlar yüz çevirirlerse artık de ki: " Ben Sizi Ad ve Semud Yıldırımı’na benzer bir Yıldırım’la uyardım."

041.14-      Onlara "Yalnızca Allah'a kulluk edin." diye önlerinden ve arkalarından Elçiler gelince dediler ki: "Eğer Rabb'imiz dileseydi Melekler indirirdi, bu nedenle Biz Sizin kendisiyle gönderildiğiniz Şey’e karşı küfredenleriz."

041.15-      Ad'e gelince Onlar Yeryüzü’nde Haqqsız yere büyüklendiler ve dediler ki: " Quwwetce Biz’den daha Üstün kimmiş." Onlar gerçekten kendilerini yaratan Allah'ı görmediler mi? O Quwwetce kendilerinden daha Büyük .Oysa Onlar Bizim Ayetler!imizi inkar ediyorlardı.

041.16-      Böylece Biz de Onlar’a Dünya Hayatı’nda Aşağılanma Azabı’nı taddırmak için o Uğursuz Günler’de Kulaklar’ı patlatan bir Kasırga gönderdik. Ahiret Azabı ise daha bir Aşağılanma’dır ve Onlar’a Yardım edilmeyecektir.

041.17-      Semud'a da gelince Biz Onlara Doğruyolu gösterdik. Fakat Onlar Körlüğü Hidayet’e tercih ettiler. Böylece kazanmakta oldukları Şeyler yüzünden Alçaltıcı Azab’ın Yıldırımı yakalayıverdi.

041.18-      İnananlar’ı ve Sakınanlar’ı ise kurtardık.

 

III            İnsanın Kendi aleyhinde şehadeti 19-25

 

041.19-      Allah'ın Düşmanları’nın bir araya getirilip toplanacakları Gün işte Onlar Ateş’e Bölükler halinde dağıtılırlar.

041.20-      Sonunda oraya geldikleri zaman. Onlar’ın İşitmeleri Görmeleri ve Derileri kendi aleyhlerine Şahitlik edecektir.

041.21-      Kendi Deriler’ine dediler ki: "Niye aleyhimize Şahitlik ediyorsunuz? Dediler ki: "Herşeye Nutq’u verip konuşturan Allah Bizi konuşturdu. Sizi İlk defa  yarattı. Ve Ona döndürülmektesiniz."

041.22-      "Siz İşitmeniz, Görmeniz ve Derileriniz aleyhinizde Şahitlik eder diye sakınmıyordunuz. Aksine yaptıklarınızın Çoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz."

041.23-      İşte bu Sizin Zannınız, Rabb'iniz konusunda beslediğiniz Zannınız Sizi yıkıma uğrattı. Böylece Hüsran’a uğrayanlar olarak sabahladınız.

041.24-      Şimdi eğer sabredebilirlerse artık Onlar için Konaklama Yeri Ateş’tir ve eğer Onlar hoşnut olmaya dönmek isterlerse artık Onlar hoşnut olacaklardan değillerdir.

 

041.25-      Biz Onlar’a birtakım Yakın kimseleri Kabuk gibi üzerlerine kapattık. Onlar da önlerinde ve arkalarında olanlar’ı kendilerine Süslü gösterdiler. Cinler’den ve İnsanlar’dan kendilerinden önce geçmiş olan Ümmetler’de Söz onların üzerine Haqq oldu. Çünkü Onlar Hüsran’a uğrayanlar’dı. .

 

IV           Mü'minler destekleniyor 26-32

 

041.26-      Küfredenler dediler ki "Bu Qur'an'ı dinlemeyin ve o sırada Yaygaralar koparın belki Üstün gelirsiniz."

041.27-      Artık gerçekten O küfredenler’e Şiddetli bir Azab tattıracağız ve Onları yaptıklarının en Kötüsüyle cezalandıracağız.

041.28-      Bu , Allah Düşmanları’nın Cezası olan Ateş'tir. Bizim Ayetler’imize küfretmeleri dolayısıyle Onlara orada Ebedilik Yurdu vardır.

041.29-      Küfredenler dediler ki "Rabb'imiz Cinler’den ve İnsanlar’dan Bizi saptıranlar’ı Bize göster. Onları Ayaklar’ımız altına alalım. En Aşağıda bulunanlar’dan olsunlar."

041.30-      Elbette "Bizim Rabb'imiz Allah'tır deyip sonra İstiqamet edenler , Onların üzerine Melekler iner. "Korkmayın ve hüznünlenmeyin . Size Waad olunan Cennet’le sevinin."

041.31-      "Biz Dünya Hayatı’nda da Ahiret'te de Sizin Weliler’iniz. Orda Nefisler’inizin arzuladığı Herşey Sizindir ve istemekte olduğunuz Herşey de Sizindir."

041.32-      Gafur Rahim'den bir Ağırlanma olarak.

 

V          İlahi vahyin tesiri 33-44

 

041.33-      Allah'a çağıran, Salih Eylemler’de bulunan ve "Ben gerçekten teslim oldum." diyenden daha Güzelsözlü kim’dir?"

041.34-      İyilik’le Kötülük Eşit olmaz. Sen en Güzel olan bir Tarz’da  uzaklaştır. O zaman Seninle onun arasında Düşmanlık bulunan kimse sanki Sıcak bir Dostun olmuştur.

041.35-      Bunu da Sabredenler’den başkası kavuşturalamaz ve buna Büyük bir Pay Sahibi olanlar’dan başkası kavuşturalamaz.

041.36-      Şayet Sana Şeytan’dan yana bir Kışkırtma gelecek olursa hemen Allah'a sığın. Çünkü o İşiten'dir, Bilen'dir.

041.37-      Gece, Gündüz, Güneş ve Ay O’nun Ayetler’indendir. Siz Güneş’e de, Ay’a da secde etmeyin. Allah'a secde edin, ki bunları kendisi yaratmıştır. Eğer Ona ibadet edecekseniz.

041.38-      Şayet Onlar büyüklenecek olurlarsa Rabb'inin katında bulananlar Onu Gece ve Gündüz tesbih ederler ve Ondan Bıkkınlık duymazlar.

041.39-      O'nun Ayetler’inden biri de Senin gerçekten Yeryüzü’nü Huşu içinde görmendir. Ama Biz Onun üzerine Su’yu indirdiğimiz zaman debrenir ve kabarır. Elbette Onu dirilten  Ölüler’i de elbette Diriltici’dir . Çünkü O Herşey’e Güçyetiren'dir.

041.40-      Bizim Ayetler’imiz konusunda Çarpıtma yapanlar, Bize gizli kalmazlar. Öyleyse Ateş'in içine bırakılan mı daha Hayırlı’dır, yoksa Qıyamet Günü Güven’le gelen mi? Siz dilediğinizi yapın. Çünkü O yapmakta olduklarınızı gerçekten Gören'dir.

041.41-      Elbette kendilerine Zikr gelince Ona küfrederler oysa Onlar (Ateşin içine ) bırakılırlar.

041.42-      Batıl O’na önünden de ardından da gelemezler. Hakim ve Hamid'den İndirilme’dir.          

041.43-      Sana söylenen Şeyler Sen’den önceki Elçiler’e söylenenden başka değil’dir. Elbette Senin Rabb'in hem Mağfiret Sahibi’dir, hem de Acıklı bir Cezalandırma Sahibi’dir.

041.44-      Eğer Biz O’nu A'cemi (yabancı dilde) bir Qur'an  kılsaydık, "Ayetleri açıklanmalı değil miydi?" diyeceklerdi. İster A'cemî, ister A’rabî olsun. De ki: "O, inananlar için bir Hidayet ve Şifa’dır. İnanmayanlar’a gelince, Onların Kulaklar’ında bir Ağırlık vardır ve Onlara Kapalı’dır. Sanki Onlara Uzak bir yer’den sesleniliyor."

 

VI           Hakikatin yavaş yavaş ilerlemesi 45-54

 

041.45-      Andolsun Biz Musa'ya Kitab'ı verdik. Onda Anlaşmazlığa düşüldü, eğer Senin Rabb'inden bir Söz geçmiş olsaydı elbette aralarında hükmedilmişti.. Gerçekten Onlar bundan yana Kuşku verici bir Tereddüt içindedirler.

041.46-      Kim Salih bir Çalışma’da bulunursa kendi Nefsi lehinedir, kim de Kötülük ederse o da kendi aleyhinedir. Senin Rabb'in Kullar’a Zulmedici değil’dir.

041.47-      Saat'in İlmi O’na döndürülür. O’nun İlmi olmaksızın hiçbir Meyve Tomurcuğu’ndan çıkmaz, hiçbir Dişi Gebe kalmaz ve doğurmaz da, Onlara "Benim Ortaklarım nerede?" diye sesleneceği Gün dediler ki. "Sana arzettik ki Siz’den hiçbir Şahid olan yok."

041.48-      Önceden kendilerine taptıkları Onlar’dan kaybolup gitti ve Onlar kaçacak hiçbir Yerleri olmadığını anlamışlardır.

041.49-      İnsan, Hayır istemekten Bıkkınlık duymaz. Fakat O’na bir Şer dokundu mu, artık O, Ye'se düşen bir Umutsuz’dur.

041.50-      Oysa Ona dokunan bir Zarar’dan sonra tarafımızdan bir Rahmet taddırsak elbette "bu Benim’dir ve Ben Saat’in kopacağını da sanmıyorum eğer Rabb'ime döndürülsem bile elbette Onun katında Benim için daha Güzel olana var’dır, " der. Ama andolsun Biz o Kafirler’e yaptıklarını haber vereceğiz ve andolsun Onlara en Kaba bir Azab’tan taddıracağız.

041.51-      İnsan’a Ni’met verdiğimiz zaman yüz çevirir ve yan çizer ve Ona bir Şey dokunduğu zaman ise artık O Geniş bir Dua Sahibi’dir.

041.52-      De ki: "Gördünüz mü Haber verin, o (Kuran) Allah katından ise  Sonra da Siz Ona küfretmişseniz, Uzak bir Ayrılık içinde olandan daha Sapık kim’dir?"

041.53-      Biz Onlara Ufuklar’da ve kendilerinde Ayetler’imizi göstereceğiz ki, Onun Gerçek olduğu Onlara İyice belli olsun. Rabbi'nin Herşey’e Şahid olması yetmez mi?

041.54-      Dikkatli olun. Gerçekten Onlar Rabb'lerine kavuşmaktan yana Derin bir Kuşku içindedirler. Dikkatli olan gerçekten o  Herşey’i sarıp Kuşatan'dır.

 

 

067.042/eş-ŞURA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                 

I           Allah'ın ihtarlarındaki rahmet 1-9

 

042.01-      H.M.

042.02-      A.S.K.

042.03-      O, Aziz ve Hakim olan Allah, Sana ve Sen’den Öncekiler’e böyle wahyetmektedir.

042.04-      Gökler’de ve Yerler’de olanlar O'nundur. O Aziz'dir, Hakim'dir.

042.05-      Gökler’de neredeyse üstlerinden çatlayıp parçalanacaklar. Melekler de Rabb'lerini Hamd ile Tesbih ederler ve Yer’de olanlar’a Mağfiret dilerler. Haberin olsun gerçekten Allah Gafur'dur, Rahim'dir.

042.06-      Allah'ın dışında bir takım Weliler edinenler ise Allah Onların üzerinde Gözetleyici’dir. Sen Onlar’ın üzerinde bir Wekil değilsin.

042.07-      İşte Biz Sana, böyle Arapca bir Qur'an wahyettik. Şehirler’in Anası’nı  ve çevresinde olanlar’ı uyarman için ve kendisinde Şüphe olmayan Toplanma Günü'yle de uyarman için. Bir bölümü Cennet’te, bir bölümü de Çılgınca yanan Ateş’in içerisindedir.

042.08-      Eğer Allah dileseydi herhalde Onları tek bir Ümmet kılmış olurdu. Ancak O dilediğini kendi Rahmet’ine sokar. Zalimler’e gelince ne bir Weli var’dır ne de bir Yardımcı.

042.09-      Yoksa O’nun dışında bir takım Weliler mi edindiler? İşte Allah, Weli olan o’dur. Ölü olanlar’ı dirilten de O'dur. O Herşey’e Güçyetiren'dir.

 

II Hüküm 10-19

 

042.10-      Hakkında ihtilafa düştüğünüz herhangi bir Şey artık Onun Hükmü Allah'ındır. İşte Benim Rabb'im olan Allah. Ben O’na Tewekkül ettim. Ve yalnızca O’na dönüp yönelirim.

042.11-      O Gökler’in ve Yer’in Yaratıcısı’dır. Size kendi Nefislerinizden Eşler, Davarlar’dan da Eşler üretip türetti. Sizleri bu tarzda türetip yayıyor. Onun benzeri gibi olan hiçbir Şey yok’tur. O İşiten'dir, Gören'dir.

042.12-      Gökler’in ve Yer’in Anahtarları O’nundur. O, dilediğine Rızq’ını bol bol verir ve dilediğine de bir Ölçüyle. Çünkü O Herşey’i Bilen’dir.

  

042.13-      O: "Dini Dosdoğru ayakta tutun ve onda Ayrılığa düşmeyin" diye Din’den Nuh'a Wasiyet ettiğini ve Sana wahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da Wasiyet ettiğimizi Sizin için de Teşri kıldı. Senin kendisine çağırmakta olduğun Şey, Müşrikler üzerine Ağır geldi. Allah, dilediğini buna, seçer ve İçten kendisine yöneleni Hidayet’e eriştirir.

042.14-      Onlar kendilerine İlim geldikten sonra yalnızca aralarında ki Tevavüz ve Haksızlık dolayısıyla Ayrılığa düştüler. Eğer Senin Rabb'inden Adı konulmuş bir Ecel’e kadar geçmiş bir Söz olmasaydı muhakkak aralarında Hüküm verilmişti. Şüphesiz Onların ardından Kitab'a Mirascı olanlarsa herhalde Ona karşı kuşku verici bir Tereddüt içindedirler.

042.15-      Şu halde Sen bundan dolayı Davet et ve emrolunduğun gibi İstikamet tuttur. Onların Hewalar’ına uyma. Ve de ki: "Allah'ın indirdiği her Kitab'a inandım. Aralarınızda Adalet yapmakta emrolundum. Allah Bizim de Rabb'imiz Sizin de Rabb'inizdir. Bizim amellerimiz bizim sizin amelleriniz sizindir. Bizimle sizin aranızda bir tartışma konusu yoktur. Allah bizi bir arada  toplayacak ve Dönüş O'nadır."

042.16-      O’na İcabet olunduktan sonra Allah hakkında Deliller öne sürüp tartışanların Delilleri Rabb'leri katında geçersizdir. Onlar’ın üzerinde bir Gazab var’dır. Ve Şiddetli Azab Onun içindir.

042.17-      Ki Allah Haqq olmak üzere Kitab'ı  ve Mizan'ı indirdi. Ne bilirsin belki Saat pek yakın’dır.

042.18-      Onda acele davrananlar Ona inanmayanlar’dır. İnananlar ise Ona karşı bir Korku içindedirler. Onun gerçekten bir Haqq olduğunu bilirler. Haberiniz olsun, Saat konusunda tartışmakta olanlar gerçekte Uzak bir Sapıklık içindedirler.

042.19-      Allah Kullar’ına karşı Lutuf Sahibi olan’dır. Dilediğini rızıqlandırır, O Quvvetli'dir, Aziz'dir.

 

III            Allah'ın Adaleti 20-29

 

042.20-      Kim Ahiret Ekini’ni isterse Biz Ona kendi Ekin’inde artırmalar yaparız. Kim de Dünya Ekini’ni isterse Ona Ondan veririz. Ancak Onun Ahiret'te bir Nasibi yok’tur.

042.21-      Yoksa Onların bir takım Ortakları mı var ki Allah'ın İzin vermediği Şeyleri Din’den kendilerine Teşri ettiler. Eğer O Fasl Kelimesi olmasaydı elbette aralarında Hüküm verilirdi.  Gerçekten Zalimler için Acıklı bir Azab var’dır.

042.22-      Zalimler’e kazanmakta oldukları dolayısıyla Korku’yla titrerlerken görürsün. O da Üstlerine çöküvermiştir. İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar ise Bahçe Ravdaları’nda. Rabb'lerin katında her diledikleri onlar’ındır. İşte Büyük Fadl bu’dur.

042.23-      İşte Allah, inanan ve Salih Çalışmalar’da bulunan Kullar’ına böyle Müjde vermektedir. De ki: "Ben, buna karşı Yakınlık’ta Sevgi dışında Siz’den hiçbir Ücret istemiyorum." Kim bir İyilik kazanırsa, Biz ondaki İyiliği arttırırız. Gerçekten Allah, Gafur'dur, Şükr’ün Karşılığı’nı verendir.

042.24-      Yoksa Onlar Allah’a karşı yalan düzüp uydurdu mu diyorlar? Oysa eğer Allah dilerse Senin de Qalb’inin üzerine Damga vurur. Allah Batıl’ı yokerdip ortadan kaldırır ve kendi          Kelimeler’i ile Haqq’ı Haqq olarak pekiştirir. Çünkü O Sineler’in Özü’nde olan’ı Bilen'dir.

042.25-      Kullar’ından Tewbe’yi Kabul eden Kötülükler’i affeden ve işlemekte olduklarını Bilen'dir.

042.26-      O İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar’a İcabet eder ve Onlar’a kendi Fadl’ından artırır. Kafirler’e gelince Onlar için Şiddetli bir Azab var’dır.

042.27-      Eğer Allah Kullar’ı için Rızq’ı genişce tutup yazsa idi gerçekte Yeryüzü’nde azarlardı. Ancak O dilediği miktar ile indirir. Çünkü o Kullar’ından Haberdar'dır, Gören'dir.

042.28-      O’dur ki Onlar Umutlarını kestikten sonra Yağmur’u indirir ve Rahmet’ini serip yayar. O Weli'dir, Hamid'dir.

042.29-      Gökler’in ve Yer’in yaratılması ile onlar’da her Canlı’dan türetip yayması Onun Ayetler’indendir. ve O dilediği zaman Onların hepsini toplamaya Güçyetiren'dir.

 

IV           Mü'minler sabırlı olmalı 30-43

 

042.30-      Size İsabet eden bir Musibet Eller’inizin kazanmakta olduğu dolayısıylardır. Çoğunu da affeder.

042.31-      Siz Yeryüzü’nde Aciz bırakacak değilsiniz. Ve Sizin Allah'ın dışında ne bir Weliniz var’dır ne de bir Yardımcı’nız.

042.32-      Deniz’de Yüksek Dağlar gibi seyretmekte olan Gemiler O’nun Ayetler’indendir.

042.33-      Eğer dileyecek olsa Rüzgar’ı durdurur böylece Onlar da Onun üstünde kalakalırlar.  Şüphesiz bunda çok Sabreden çok Şükreden için gerçekten Ayetler var’dır.

042.34-      Ya da kazanmakta oldukları dolayısıyla Onlar’ı yokeder. Bir çoğunu da affeder.

042.35-      Ayetler’imiz hakkında Mücadele edenler, kendileri için hiçbir kaçacak Yer olmadığını bilip öğrensinler.

042.36-      Size verilen herhangi bir Şey, Dünya Hayatı’nın Metaı’dır. Allah katında olan ise, daha Hayırlı ve daha Sürekli’dir. İnanıp Rabb'lerine Tewekkül edenler için.

042.37-      Büyük Günahlar’dan ve Fahşa’dan kaçınanlar ve gazablandıkları zaman Bağışlayanlar,

042.38-      Rabb'lerine İcabet edenler dosdoğru Salat’ı kılanlar, İşler’i kendi aralarında danışarak olanlar ve kendilerinden Rızıq olarak İnfaq edenler,

042.39-      Ve haklarına Tecavüz edildiğinde Birlik olup karşı koyanlar’dır.

042.40-      Kötülüğün Karşılığı Onun Misli olan Kötülük’tür. Ama kim affeder ve Islah ederse artık onun Ecr’i Allah'a aittir. Gerçekten O Zalimler’i sevmez.

042.41-      Kim de Zulme uğradıktan sonra Nusret bulacak olursa artık Onlar için aleyhlerinde bir Yol yok’tur.

042.42-      Yol ancak İnsanlar’a zulmeden ve Yeryüzü’nde Haqqsız yere Tecavüz ve Haqqsızlıkta bulunanlar’ın aleyhinedir. İşte bunlar için Acıklı bir Azab var’dır.

042.43-      Kim de sabreder ve bağışlarsa şüphesiz bu Azm’e değen işler’dendir.

 

V          İlahi Vahy doğru yola iletir 44- 50

 

042.44-      Allah kimi saptırırsa artık bundan sonra Onun  hiçbir Welisi yoktur. Azab’ı gördükleri zaman o Zalimler’i bir görsen. "Geri dönmeye bir Yol var mı?" derler.

042.45-      Onlar’ı görürsün, Zillet’ten Başlar’ı önlerine düşmüş bir halde O’na sunulurlarken Göz ucu’yla sezdirmeden bakarlar. İnananlar da "Gerçekten Hüsran’a uğrayanlar Qıyamet Günü hem kendi Nefislerini hem de Yakın Akrabalar’ını da Hüsran’a uğratmışlardır." dediler. Haberiniz olsun gerçekten Zalimler Kalıcı bir Azab içindedirler."

042.46-      Onlar’ın Allah'ın dışında kendilerine Yardım edecek Weliler’i yok’tur. Allah kimi saptırırsa artık Onun için hiçbir Yol yoktur.

042.47-      Allah'tan geri çevrilmesi olmayan bir Gün gelmeden önce Rabb'inize İcabet edin. O Gün Sizin için ne sığınılacak bir Yer, var ne de Sizin için bir İnkar.

042.48-      Şayet Onlar sırt çevirecek olurlarsa artık Biz Seni Onların üzerine bir Gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen yalnızca Tebliğ’dir. Gerçek şu ki Biz İnsan’a tarafımızdan bir Rahmet taddırdığımız zaman Ona Sevinç duyar. Eğer Onlara kendi Ameller’inin Taqdim ettikleri dolayısıyla bir Kötülük isabet ederse bu durumda da İnsan bir Nankör kesilir.

042.49-      Gökler’in ve Yer’in Mülkü Allah'ındır. Dilediğini yaratır, dilediğine Dişiler Armağan eder dilediğine Erkek Armağan eder.

042.50-      Veya Onlar’ı Dişiler ve Erkekler olarak çift verir. Dilediğini de Kısır bırakır. Gerçekten O Bilen'dir, Güçyetiren'dir.  

042.51-      Bir Beşer için Allah'ın kendisiyle Konuşması olmaz. Ancak  bir Wahy ile ya da Perde arkası’ndan veya bir Elçi gönderip kendi İzniyle dilediğe wahyetmesi bunun dışında. Gerçekten O Yüce'dir, Hakim'dir.

042.52-      Böylece Sana da Biz kendi emrimizden bir Ruh wahyettik. Sen Kitap nedir, İman nedir bilmiyordun. Ancak Biz O’nu bir Nur kıldık, O’nunla Kullarımızdan dilediklerimizi Hidayet’e erdiririz. Şüphesiz Sen Dosdoğru olan bir Yol’a yöneltip iletiyorsun.

042.53-      Gökler’de ve Yer’de bulunanların tümü kendisine aid olan Allah'ın Yolu’na. Haberiniz olsun İşler Allah'a döner.

                                                             

068.043/ez-ZUHRUF

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Allah'ın Birliği 1-16

 

043.01-      H.M.

043.02-      Apaçık olan Kitab'a andolsun.

043.03-      Gerçekten Biz O’nu, belki aqledersiniz diye Arapça bir Qur'an kıldık.

043.04-      Elbette O, Bizim  katımızda olan Ana Kitap'tır. Yüce'dir, Hakim'dir.

 

043.05-      Siz Ölçü’yü taşıran bir Qawim’siniz diye, şimdi o Zikr’i Siz’den bir yana mı bırakılım.

043.06-      Oysa Biz, öncekiler içinde Nice Nebiler gönderdik.

043.07-      Onlar’a bir Nebi gelmeye görsün kesinlikle O’nunla Alay ederlerdi.

043.08-      Biz de, Quwwetce Onlar’dan daha Üstün olanları Yıkıma uğrattık.  Öncekiler’in Örneği geçti.

043.09-      Andolsun Onlar’a: " Gökler’i ve Yer’i kim yarattı?" diye soracak olsan, tartışmasız: "Onlar’ı Aziz ve Bilen yarattı" diyeceklerdir.

043.10-      Ki O, Yer’i Sizin için bir Beşik kıldı ve Doğruyol’u bulursunuz diye onda Size Yollar varetti.

043.11-      Ki O belli bir miktar ile Gök’ten Su indirdi de  O’nunla Ölü bir Memleket’i  dirilttik, yaydık Siz de böyle (kabirlerinizden ) çıkarılacaksınız.

043.12-      Ki O bütün Çiftleri yarattı ve Sizin için Gemiler’den ve Hayvanlar’dan bineceğiniz Şeyler’i de varetti.

043.13-      Onların Sırtlar’ına binip doğrulmanız sonra Onlara binip doğrulduğunuz zaman da Rabb’inizin Ni’met’ini zikretmeniz ve " Bunlara Bizim için boyunmeğdiren ne Yüce’dir, yoksa Biz bunu (kendi hizmetimize ) yanaştıramazdık" demeniz için.

043.14-      Ve Biz elbette Rabb'imize çevrilip döneceğiz.

043.15-      Kendi Kullar’ından Ona bir Parça  kılıp yakıştırdılar.  Doğrusu İnsan açıkca Nankör’dür.

043.16-      Yoksa O Yarattıklarından Kızlar’ı edindi ve Erkekler’i Size mi ayırıp bırakttı?

 

II          Şirki Kötüleme 17-25

 

043.17-      Oysa Onlar’dan biri o Rahman için verdiği Örnek ile müjdelendiğı zaman Yüz’ü Simsiyah kesilmiş olarak Kahrından yutkundukca yutkunuyor.

043.18-      Onlar Süs içinde büyütülüp de Mücedele’de Açık olmayanı mı?

043.19-      Onlar ki kendileri Rahman'ın Kullar’ı Melekler’i Dişiler kıldılar, kendileri Onların Yaratılışı’na Şahid mi oldular? Onların Şahidlikler’i yazılacak ve Sorumlu tutulacaklar.

043.20-      Dediler ki : "Eğer Rahman dilemiş olsaydı Biz Onlar’a ibadet etmezdik." Onlar’ın bundan yana hiçbir Bilgileri yok’tur. Onlar yalnızca Zann ve Tahminle Yalan söylemektedirler.

043.21-      Yoksa Biz bundan önce kendilerine bir Kitap verdik de şimdi O’na mı tutunuyorlar?

043.22-      Hayır, dediler : "Gerçek şu ki Biz Atalar’ımızı bir Ümmet üzerinde bulduk ve doğrusu Biz Onların İzleri üstünde Doğru olan’a yönelmişler’iz.

043.23-      İşte böyle. Sen’den önce de bir Memleket’e bir Elçi göndermiş olmayalım kesinlikle Onun Refah içinde şımarıp Önde gelenler’i demişlerdir: "Gerçek şu ki Biz Atalar’ımızı bir Ümmet üzerinde bulduk ve doğrusu Biz Onların İzler’ine uymuşlarız."

043.24-      Demiştir: (her bir elçi) "Ben Size Atalar’ınızı üstünde bulduğunuz Şey’den daha Doğru olan’ını getirmiş olsam da mı?"Onlar da demişlerdir ki: "Doğrusu Biz kendisi ile gönderildiğiniz Şey’e Kafir olanlar’ız."

043.25-      Böylece Biz de Onlar’dan intikam aldık. Öyleyse Sen bir bakıver. Yalancılar’ın Sonu nasıl oldu?

 

III            Allah'ın Peygamber Seçmesi 26-35

 

043.26-      Hani İbrahim Babasına ve kendi Qawm’ine demişti ki: Tartışmasız Ben Sizin taptıklarınızdan uzağım."

043.27-      Beni yaratan başka. İşte O Beni Hidayet’e iletecektir.

043.28-      Ve bunu dönerler diye Onun ardında Kalıcı bir Kelime olarak kılıp bıraktı.

043.29-      Hayır, Biz Onlar’ı ve Atalar’ını kendilerine Haqq ve açıklayan bir Elçi gelinceye kadar metalandırıp yaşattık.

043.30-      Ancak kendilerine Haqq gelince dediler ki: "Bu bir Büyü’dür, doğrusu Biz Ona Kafir olanlar’ız."

043.31-      Ve dediler ki: "Bu Qur'an iki Şehir’den birinin Büyük bir Adam’ına indirilmeli değil miydi?"

043.32-      Senin Rabb'inin Rahmet’ini Onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya Hayatı’nda Onlar’ın Maişetleri aralarında  Biz paylaştırdık ve Onlar’dan bir Bölüm’ü bir Bölüm’üne teshir etmesi için bir Bölüm’ünü bir Bölüm’ü üzerinde Dereceler’de yükselttik. Senin Rabb'inin Rahmet’i, Onlar’ın toplayıp yığmakta olduklarından daha Hayırlı’dır.

043.33-      Eğer İnsanlar Tek bir Ümmet olacak olmasaydı, Rahman'a Küfredenler’in Evleri’ne Gümüş’ten Tavanlar ve üzerinde çıkıp yükselecekleri Merdivenler yapardık.

043.34-      Evler’ine Kapılar ve üzerine yaslanıp dayanacakları Koltuklar.

043.35-      Ve Çekici Süsler. Bütün bunlar yalnızca Dünya Hayatı’nın Metaı’dır. Ahiret ise Senin Rabb'inin katında Müttaqiler içindir.

 

IV           Muhalefetin Sonu 36-45

 

043.36-      Kim Rahman'ın Zikri’ni görmezlikten gelirse Biz bir Şeytan’a O’nun üzerine Kabukla bağlattırırız. Artık Onun  Yakın   bir Dostu’dur.

043.37-      Gerçekten bunlar Onlar’ı Yol’dan alıkoyarlar. Onlar ise kendilerinin gerçekte Hidayet’te olduklarını sanırlar.

043.38-      Sonunda Bize geldiği zaman dedi ki: "Keşke Benim’le Sen’in aranda İki Doğu Uzaklığı olsaydı. Meğer ne Kötü Yakın Dost."

043.39-      Bugün Size Kesin olarak bir Yarar sağlamaz. Çünkü Siz zulmettiniz. Elbette Siz Azab’ta da Ortak’sınız.

043.40-      Öyleyse Sağır olanlar’a Sen mi dinleteceksin ve Kör olan ve Açıkca bir Sapıklık içinde bulunan’ı Hidayet’e erdireceksin?

043.41-      Şu halde Biz Seni alıp götürürsek elbette Onlar’dan intikam alacağız.

043.42-      Ya da kendilerine waadettiğimiz Şey’i Onlar’a gösteririz ki, Biz gerçekten Onlar’ın üstünde Güçyetirenler'iz.

043.43-      Şu halde Sen, Sana wahyedilen’e tutun, çünkü Sen dosdoğru bir Yol üzerinde’sin.

043.44-      Ve elbette O Senin ve Qawm’in için gerçekten bir Zikir'dir. Siz sorulacaksınız.

043.45-      Sen’den önce gönderdiğimiz Elçiler'imizin (tarihlerini) araştır. Rahman'dan başka İlahlar’a kulluk edilmesine İzin vermiş miyiz?

 

V          Fir'avnın Musa'ya Muhalefeti 46-56

 

043.46-      Andolsun Biz Musa'Fir'awn'a ve O’nun Önde gelen çevresine Ayetler’imizle gönderdik. O da dedi ki: "Gerçekten Ben Alemler’in Rabb'inin Elçi'siyim.

043.47-      Fakat Onlar Ayetler’imizle geldiği zaman bir de ne görsün. Onlar bunlar’a gülüyorlar.

043.48-      Biz Onlara biri ötekinden daha Büyük olmayan hiçbir Ayet göndermedik . Belki dönerler diye Biz Onları Azab’la yakalayıverdik.

043.49-      Ve Onlar dediler ki: "Ey Büyücü Sen de olan Ahd’i adına Bizim için Rabb'ine dua et, gerçekten Biz Hidayet’e gelmiş olacağız."

043.50-      Fakat Onlar’dan Azab’ı çekip giderince bir de görürsün ki Onlar Andlar’ını bozuyorlar.

043.51-      Fir'awn kendi Qawm’i içinde bağırdı, dedi ki: "Ey Qawmim, Mısır'ın Mülkü ve şu altından akmakta olan Irmaklar Benim değil mi?

043.52-      "Yoksa Ben, şundan daha Hayırlı değil miyim ki, Basit bir Zavallı ve neredeyse açıklamaktan Yoksun olan biri."

043.53-      Bu durdumda üzerine Altın’dan Bilezikler atılmalı ya da yakınında yer almış halde O’nunla birlikte Melekler gelmeli değil miydi?

043.54-      Böylelikle  kendi Qawm’ini küçümsedi. Onlar da O’na itaat ettiler. Gerçekten Onlar Fasıq bir Qawim’di.

043.55-      Sonunda Bizi öfkelendirince Biz de Onlar’dan intikam aldık. Böylece Onlar’ı Toplu olarak Su’da boğduk.

043.56-      Bu suretle Onlar’ı sonradan gelecekler için bir Selef ve bir Örnek kıldık.

 

VI           İsa'nın Peygamberliği 57-67

 

043.57-      Meryemoğlu bir Örnek olarak verilince hemenceçik Senin Qawm’in O’ndan kahkahalarla gülüyorlar.

043.58-      Dediler ki:" Bizim İlahlar’ımız mı daha Hayırlı, yoksa O mu?" O’nu yalnızca bir Tartışma konusu olsun diye verdiler. Hayır, Onlar Tartışmacı bir Qawim’dir.

043.59-      O yalnızca bir Kul’dur. Kendisine Ni’met verdik. Ve O’nu İsrailoğulları’na bir Örnek kıldık.

043.60-      Eğer Biz dilemiş olsaydık elbette Siz’den Melekler’i kılardık. Onlar da Yeryüzü’nde Halef olurlardı.

043.61-      "O , Saat’in Bilgisi’dir. O'ndan kuşkulanmayın. Bana uyun. Doğruyol bu’dur."

043.62-      Şeytan sakın Sizi alıkoymasın. Gerçekten O Sizin için Açık bir Düşman’dır.

043.63-      İsa, Açık Belgeler’le gelince, dedi ki: "Ben Size bir Hikmet'le geldim ve üzerinde İhtilaf’a düştüklerinizin bir kısmını Size açıklamak için de. Öyleyse Allah'tan İttiqa edin ve Bana itaat edin."

043.64-      "Elbette Allah O Benim de Rabb'im Sizin de Rabb'inizdir. Şu halde O’na kulluk edin. Dosdoğru olan Yol bu’dur."

043.65-      Sonra içlerinden bir takım Fırkalar İhtilaf’a düştü. Artık Acıklı bir Gün’ün Azabı’ndan way o Zulmedenler’e.

043.66-      Onlar hiç Şuurunda değilken kendilerine Apansız gelecek olan Saat'ten başkasını mı gözlüyorlar?

043.67-      Muttaqiler hariç olmak üzere o Gün Dostlar’ın kimi kimin Düşman’ıdır.

 

VIII         İki Fırka 68-89

 

043.68-      Ey Kullar’ım, Bugün Sizin için bir Korku yok’tur ve Siz Hüzn’e kapılacak da değilsiniz.

043.69-      Ki Onlar Benim Ayetler’ime inananlar ve Müslüman Olanlar’dır.

 

043.70-      Siz ve Eşler’iniz Bahçe’ye girin. Sevinç içinde ağırlanacaksınız.

043.71-      Onlar’ın etrafında Altın Tepsiler ve Testiler’le dolaşılır. Orda Nefisler’in Arzu ettiği ve Gözler’in Lezzet aldığı Herşey var. Ve Siz onda Ebedî kalacaklarsınız.

043.72-      İşte yapmakta olduklarınız dolayısı ile Sizin Mirascı kılındığınız Bahçe bu’dur.

043.73-      Orda Sizin için bir çok Meyveler var’dır. Onlar’dan yiyeceksiniz.

 

043.74-      Elbette Suçlular Cehennem Azabı içinde Ebedî kalacak olanlar’dır.

043.75-      Onlar’dan hafifletilmeyecek ve orda Onlar Umutlar’ını kaybetmiş kimseler’dir.

043.76-      Biz Onlar’a zulmetmedik ancak Onlar’ın kendileri Zalimler’dir.

043.77-      "Ey Malik, Rabb'im Bizim İş’imizi bitirsin." diye bağırdılar. O " Gerçek şu ki Siz kalacak olanlar’sınız "dedi.

043.78-      Andolsun Biz Size Haqq’ı getirdik fakat Sizin bir Çoğunuz Haqq’ı Çirkin görüp tiksinenler’diniz.

043.79-      Yoksa Onlar İşi sıkı mı tuttular? İşte kuşkusuz Biz de İşi sıkı tutanlar’ız.

043.80-      Yoksa Onlar gerçekten Bizim Sırladıklarını ve aralarındaki fısıldaşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar. Hayır. Onlar’ın yanlarındaki Elçiler’imiz de yazıyorlar.

043.81-      De ki: "Eğer Rahman'ın Çocuğu olsaydı Ona tapanlar’ın İlk’i Ben olurdum."

043.82-      Gökler’in ve Yer’in Rabb'i, Arşın Rabb'i, Onlar’ın nitelendirmekte oluklarından Yüce’dir.

043.83-      Artık Sen Onlar’ı bırak Onlara wadedilen kendi Günler’ine kadar dalsınlar oynaya dursunlar.

043.84-      Gökler’de İlah olan ve Yer’de İlah olan O’dur.O Hakim'dir, Bilen'dir.

043.85-      Gökler’in, Yer’in ve ikisi arasında bulunanlar’ın Mülk’ü kendisinin olan ne Yüce'dir. Saat'ın İlmi O’nun katındadır ve Siz O’na döndürüleceksiniz.

043.86-      O'nun dışında tapmakta oldukları, Şefaat’te bulunmaya Malik değildirler. Ancak kendileri bilerek Haqq’a şahidlik eden başka.

043.87-      Andolsun Onlar’a "kendilerini kim yarattı?" diye soracak olsan" tartışmasız Allah" diyecekler. Öyleyse nasıl olup da çevriliyorlar?

043.88-      Onun ya Rabb demesi Haqq’ı için. Elbette Onlar inanmaz bir Qawim’dirler.

043.89-      Şimdi Sen aldırış etmeksizin Onlar’dan yüz çevir ve "Selam" de.  Artık Onlar bileceklerdir.

 

 069.044/ed-DUHAN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                  

I           Müşriklerin Uğradıkları azap 1-29

 

044.01-      Ha Mim

044.02-      Apaçık olan Kitab'a andolsun.

044.03-      Gerçekten Biz O’nu Mübarek bir Gece’de indirdik. Gerçekten Biz Uyaranlar’ız.

044.04-      Ki O’nda Her Hikmetli İş ayrılır.

044.05-      Katımızdan bir Emir ile, doğrusu Biz Gönderenler’iz.

044.06-      Rabb'inden bir Rahmet olarak. Elbette O İşiten'dir, Bilen'dir.

044.07-      Eğer Kesin bir Bilgi’yle inanıyorsanız Gökler’in ve Yer’in ve bu ikisinin arasında bulunanlar’ın Rabb'idir.

044.08-      Ondan başka İlah yoktur. Diriltir ve öldürür. Sizin de Rabb'inizdir, Geçmiş Atalar’ınızın da Rabb'idir.

044.09-      Hayır Onlar Şüphe içindedirler, oyalanıyorlar.

 

044.10-      Öyleyse Sen Göğün açıkca bir Duman getireceği Gün’ü gözle.

044.11-      İnsanlar’ı sarıp kuşatıverir. İşte bu Acıklı bir Azab’tır.

044.12-      "Rabb'imiz Azab’ı üstümüzden gider, çünkü Biz inanacağız"

044.13-      Onlar için Öğüt alıp düşünmek nerede. Onlar’a açıklayan bir Elçi gelmişti.

044.14-      Sonra O’ndan yüzçevirdiler ve dediler ki: "Öğretilmiş bir Mecnun’dur."

044.15-      Biz Siz’den bu Azab’ı biraz açıp gidereceğiz, dönecek olanlarsınız Siz.

044.16-      Büyük bir Şiddetle yakalayacağımız Gün, elbette Biz intikam alacağız.

 

044.17-      Andolsun Biz kendilerinden önce Fir'awn'ın Qawmi’ni de Deneme’den geçirdik ve Onlara Kerim bir Elçi gelmişti.

044.18-      "Allah'ın Kulları’nı Bana teslim edin, gerçekten Ben Sizin için Güvenilir bir Elçi'yim."

044.19-      Allah'a karşı büyüklenmeyin. Elbette Ben Sizin için Açık bir İspatlı Delil getirmekdeyim.

044.20-      Ve doğrusu Ben Sizin Beni taşlamanızdan Benim de Rabb'im Sizin de Rabb'iniz olan’a sığındım.

044.21-      Eğer Siz Bana inan mıyorsanız bu durumda Ben’den korkup ayrılın.

044.22-      Sonunda Rabb'ine "Gerçekten bunlar Suçlu bir Qawim’dirler" diye dua etti.

044.23-      Öyleyse Kullar’mızı Geceleyin yürüt, kesinlikle takib edileceksiniz.

044.24-      Deniz’de Durgun ve Açık bırak. Çünkü Onlar Su’da boğulacak bir Ordu’dur.

044.25       Onlar nice Bahçeler ve Pınarlar terketmişlerdi.

044.26-      Ekinler ve Güzel Konaklar.

044.27-      Ve kendilerinde Sevinç ve Mutluluk içinde yaşadıkları Ni’metler.

044.28-      İşte böyle. Biz bunları başka bir Qawm’e Miras olarak verdik.

044.29-      Onlar için ne Gök ne Yer ağlamadı ve Onlar Ertelenenler’den olmadı.

 

II          Kötüler Ceza Görecek 30-42

 

044.30-      Andolsun Biz İsrailoğulları’nı o Alçaltıcı Azab’tan kurtardık.

044.31-      Fir'awn'dan. Çünkü o Ölçü’yü taşıran bir Mütekebbir’di.

044.32-      Andolsun Biz Onlar’ı bir İlim üzere Alemler’e karşı Üstün kıldık.

044.33-      Ve Onlara her birinde açık bir İmtihan bulunan Ayetler verdik,

 

044.34-      Herhalde bunlar da diyorlar ki,

044.35-      Bizim yalnızca İlk Ölümümüz’dür. Biz yeniden diriltilip kaldırılacak değiliz.

044.36-      Eğer Doğru Sözlü iseniz şu halde Atalar’ımızı getirin bakalım.

044.37-      Onlar mı Hayırlı yoksa Tubba Qavmi ve Onlar’dan öncekiler mi? Biz Onlar’ı yıkıma uğrattık. Çünkü onlar, Mücrimler’di.

044.38-      Biz bir Oyun ve Oyalanma konusu olsun diye Gökler’i Yer’i ve ikisi arasında olanları yaratmadık.

044.39-      Biz Onları yalnızca Haqq ile yarattık ancak Onların çoğu bilmezler.

 

044.40-      Elbette O Ayırma Günü onlar’ın hepsinin Wakitleridir.

044.41-      O Gün bir Dost, bir Dost’an Herhangi bir  Şey’le Yarar sağlayamaz ve Onlara Yardım da edilmez.

044.42-      Ancak Allah'ın Rahmet ettieği başka. Elbette O Aziz'dir, Rahim'dir.

 

III            İyilerin Göreceği Mükafat  43-59

 

044.43-      Doğrusu o Zakkum Ağacı

044.44-      Oldukca Günahkar olan’ın Yemeği’dir bu.

044.45-      Pota gibi Karınlar’da kaynar durur.

044.46-      Kaynar Su’yun kaynaması gibi.

044.47-      Onu tutun da Cahim'in Orta yeri’ne sürükleyin.

044.48-      Sonra Kaynar Su’yun Azabı’ndan Baş’ının üstüne dökün.

044.49-      Tad. Çünkü Sen oldukca  Aziz'din, Kerim'din.

044.50-      Gerçekten bu Sizin Kuşku’yu kapılmakta olduğunuz Şey’dir.

 

044.51-      Muttaqiler’e gelince, elbette Onlar Güvenli bir Maqam’dadırlar.

044.52-      Bahçeler’de ve Pınarlar’da.

044.53-      Hafif İpekt’en ve Ağır işlenmiş Atlas’tan giyinirler. Karşılıklı olarak otururlar.

044.54-      İşte böyle. Ve Biz Onları Simsiyah İri gözlü Huriler’le evlendirmişizdir.

044.55-      Orda Güvenlik içinde Her Türlü Meyve’yi istemektedirler.

044.56-      Orda İlk Ölüm’ün dışında başka Ölüm tadmazlar. Ve Onları Cehennem Azabı’ndan korumuştur.

044.57-      Senin Rabb'inden bir Fadl  olarak. İşte Büyük Mutluluk bu’dur.

044.58-      Belki Onlar öğüt alıp düşünürler diye Biz O'nu Senin Dil’inde kolaylaştırdık.          

044.59-      Öyleyse Sen gözle. Gerçekten Onlar da gözlemektedirler.

 

070.045/ CASİYE

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

          

I           Vahyi İnkar edenler 1-10

 

045.01-      Ha Mim

045.02-      Kitab'ın İndirilmesi Aziz, Hakim Allah'tandır.

045.03-      Elbette Mü’minler için Gökler’de ve Yerler’de gerçekten Ayetler var’dır.

045.04-      Sizin Yaratılışınız’da ve türetip yaydığı Canlılar’da da Kesin Bilgi’yle inanan bir Toplum için Ayetler var’dır.

045.05-      Gece ile Gündüz’ün ardarda gelişinde, Allah'ın Gök’ten Rızıq indirip Onunla Ölüm’ünden sonra Arz’ı diriltmesinde ve Rüzgarlar’ı yönetmesinde aqleden bir Qawim için Ayetler var’dır,

045.06-      İşte bunlar, Allah'ın Ayetleri’dir, sana bunları Haqq olarak okumaktayız. Öyleyse Onlar, Allah'tan ve O'nun Ayetler’inden sonra Hangi Söz’e inanacaklar? 

045.07-      Gerçeği Sürekli ters yüz eden, Günah’a düşkün olan herkes’in way haline.          

045.08-      Kendine Allah'ın Ayetler’i okunurken işitir, sonra Müstekbirce sanki Onlar’ı işitmemiş gibi  ısrar eder. Artık Sen onu Acıklı bir Azab’la müjdele.

045.09-      Ayetler’imizden bir Şey öğrendiği zaman, Onu Alay konusu edinir. İşte Onlar için Aşağılatıcı bir Azab var’dır.

045.10-      Arkalarından Cehennem. Kazanmakta oldukları Şeyler, Onlar’a hiç bir Yarar sağlamaz. Allah'tan başka edinmekte oldukları Weliler de. Onlar için Büyük bir Azab var’dır.

 

II          Kur'an'ın doğruluğu 11-20

 

045.11-      İşte bu bir Hidayet’tir. Rabb'lerinin Ayetleri’ni İnkar edenler ise, Onlar için İğrenç olarından Acıklı bir Azab var’dır.

045.12-      Allah, kendi Emr’iyle onda Gemiler akıp gitsin ve O'nun Fadl’ından ararsınız diye, Sizin için Deniz’e boyuneğdirdi. Umulur ki şükredersiniz.

045.13-      Kendinden Gökler’de ve Yer’de olanlar’ın tümüne Sizin için Boyun eğdirdi. elbette bunda, düşünebilen bir Qawim için gerçekten Ayetler var’dır.

045.14-      İnananlar’a de ki: "Onları kazanmakta olduklarıyla cezalandırması için, Allah'ın Günleri’ni  ummakta olmayanlar’ı bağışlasınlar."

045.15-      Kim Salih bir Eylem’de bulunursa, kendi Nefs’i lehinedir, kim de Kötülük yaparsa, artık O da kendi aleyhinedir.  Sonra Siz Rabb'inize döndürüleceksiniz.

 

045.16-      Andolsun, Biz İsrailoğulları’na Kitap, Hüküm ve Nübüwwet verdik. Onları Temiz ve Güzel Şeyler’den rızıqlandırdık ve Onları Alemler’e karşı Üstün kıldık.

045.17-      Ve Onlara bu Emir’den Açık Belgeler verdik. Fakat Onlar, kendilerine İlim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki Bağy ve Azgınlık’tan dolayı İhtilaf’a düştüler. Elbette Senin Rabb'in, üzerinde İhtilaf’a düştükleri Şey’de Qıyamet Günü aralarında hükmedecektir..

045.18-      Sonra Seni de bu Emir’den bir Şeriat üzerinde kıldık. Öyleyse Sen Ona uy ve Bilmeyenler’in Hewaları’na uyma.

045.19-      Çünkü Onlar, Allah'tan Hiçbir Şey’e karşı Kesin olarak Seni Bağımsız kılamazlar. Elbette  Zalimler, birbirlerinin Weli’sidirler. Allah ise Muttaqiler’in Weli’sidir.

045.20-      Bu, İnsanlar için Basiretler’dir. Kesin Bilgi’yle inanan bir Qawim için de bir Hidayet ve bir Rahmet’tir.

 

III            Kıyamet 21-25

 

 

045.21-      Yoksa Kötülükler’e batıp-yara alanlar, kendilerini İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar gibi kılacağımızı mı sandılar? Hayatlar’ı ve Ölümleri de bir mi? Ne Kötü hükmediyorlar.

045.22-      Allah, Gökler’i ve Yer’i Haqq olarak yarattı, öyle ki her Nefis kazanmakta olduklarıyla karşılık görsün. Onlar’a zulmedilmez.

045.23-      Şimdi Sen, kendi Hewa’sını İlah edinen ve Allah'ın bir İlim üzere kendisini saptırdığı, Kulağı ve Qalbi üzerine Damga vurduğu ve Göz’ü üstüne de bir Perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah'tan sonra Ona kim Hidayet verecektir? Siz yine de Öğüt alıp düşünmüyor musunuz?

045.24-      Dediler ki: "Bu Dünya Hayatı’mızdan başkası değildir, ölürüz ve diriliriz, Bizi Dehr /kesintisiz zaman’dan başkası yıkıma uğratmaz." Oysa Onların bununla ilgili hiçbir Bilgileri yoktur. Onlar, yalnızca zannediyorlar.

045.25-      Onlara Açık Belgeler olarak Ayetler’imiz okunduğu zaman, Onların Delilleri: "Eğer Doğru sözlüler iseniz, Atalar’ınızı getirin" demekten başkası değildir.

 

IV           Hüküm 26-36

 

045.26-      De ki: "Allah Sizi diriltiyor, sonra Sizi öldürüyor, sonra da kendisinde Hiçbir Kuşku olmayan Qıyamet Günü O Sizi bir araya getirip topluyor. Ancak İnsanlar’ın çoğu bilmezler.

045.27-      Gökler’in ve Yer’in Mülkü Allah'ındır. Saat'in İqame Günü, o Gün, Batıl’da olanlar Hüsran’a uğrayanlar’dır.

045.28-      O Gün Sen, Her Ümmet’i Diz üstü çökmüş olarak  görürsün. her Ümmet, kendi Kitab'ına  çağrılır. "Bugün yapmakta olduklarınızla Karşılık göreceksiniz."

045.29-      "Bu Bizim Kitab'ımızdır, Sizin aleyhinizde Haqq ile konuşuyor. Gerçekten Biz, Sizin yapmakta olduklarınızı yazıyorduk."

045.30-      Artık İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar’a gelince, Rabb'leri Onları kendi Rahmet’ine sokar. İşte Apaçık olan Fewz budur.

045.31-      İnkar edenler’e gelince: "Size karşı Ayetler’im okunduğunda Büyüklük taslayanlar ve Suçlu bir Qawim olanlar Sizler değil miydiniz?"

045.32-      "Gerçekten Allah'ın Waadi Haqq’tır, Saat'te de hiç Kuşku yoktur" denildiği zaman, Siz Saat de neymiş, Biz bilmiyoruz, Biz yalnızca bir Zann’da bulunup zannediyoruz, Biz Kesin bir Bilgi’yle inanmakta Olanlar değiliz" demiştiniz.

045.33-      Onlar’ın yapmakta oldukları Şeyler’in Kötülüğü kendileri için açığa çıktı ve kendisini Alay konusu edindikleri de Onları sarıp kuşattı.

045.34-      Denildi ki: "Bugününüzle karşılaşmayı unuttuğunuz gibi, Biz de Sizi Bugün unutuyoruz. Barınma Yeriniz Ateş'tir. Ve Sizin için Hiçbir Yardımcı yok’tur.

045.35-      Bunun nedeni de şud: Çünkü Siz Allah'ın Ayetler’ini Alay konusu edindiniz, Dünya Hayatı da Sizi aldattı. Böylece ne ordan çıkarılırlar, ne de Hoşnutluk dilekleri qabul edilir.

045.36-      Şu halde Hamd, Gökler’in Rabb'i, Yer’in Rabb'i ve Alemler’in Rabb'i olan Allah'ındır.

045.37-      Gökler’de ve Yer’de Büyüklük O'nundur. O, Aziz'dir, Hakim'dir.

 

071.046/el-AHKAF

 Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Vahyin Doğruluğu 1-10

 

046.01-      Ha Mim

046.02-      Kitab'ın indirilmesi, Aziz Hakim Allah'tandır.

046.03-      Biz Gökler’i, Yer’i ve ikisi arasında bulunanları ancak Haqq ile Ad’ı Konulmuş bir Ecel olarak yarattık. Küfredenler ise, uyarıldıkları Şey’den yüz çevirmekte olanlardır.

046.04-      De ki: "Gördünüz mü, haber verin. Allah'tan başka tapmakta olduklarınız, Yer’den neyi yaratmıştır Bana gösterin? Yoksa Onlar’ın Gökler’de bir Ortaklığı mı var? Eğer Doğru Sözlüler iseniz, bundan önce bir Kitap ya da bir İlim Kalıntısı varsa, Bana getirin."

046.05-      Allah'ı bırakıp Qıyamet Günü'ne kadar kendisine İcabet etmeyecek olan Şeyler’e tapmakta olandan daha Sapık kim’dir? Oysa Onlar, bunların tapmalarından Habersiz’dirler.

046.06-      İnsanlar haşrolunduğu zaman, Onlar’a Düşman kesilirler ve Onların ibadet etmelerini de tanımazlar.

046.07-      Onlara Açık Belgeler olarak Ayetler’imiz okunduğu zaman, O küfredenler kendilerine gelmiş olan Haqq için dediler ki: "Bu, Apaçık bir Büyü’dür."

046.08-      Yoksa:" Kendisi O’nu uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer Onu Ben uydurdumsa, bu durumda Siz, Allah'tan Bana olan hiçbir Şeye Malik olamazsınız. Sizin kendisi üzerinde, ne taşkınlıklar yaptığınızı O daha iyi bilir. Benimle Sizin aranızda Şahid olarak O yeter. O, Gafur'dur, Rahim'dir.

046.09-      De ki: "Ben Elçiler’den bir Türedi değilim, Bana ve Size ne yapılacağını bilemiyorum.  Ben yalnızca Bana wahyedilmekte olan’a uymaktayım ve Ben Apaçık bur Uyarıcı'dan başkası değilim."

046.10-      De ki: "Gördünüz mü Haber verin, eğer Allah katından ise, Siz de Ona küfretmişseniz ve İsrailoğulları'ndan bir Şahid de bunun bir benzerini Şahidlik edip inanmışsa ve Siz de Büyüklük taslamışsanız? Elbette Allah, Zalim bir Qawm’i Hidayet’e erdirmez."           

 

II          Hakikatin Şahidi 11-20

 

046.11-      Küfredenler, İnananlar için dediler ki: "Eğer O Hayırlı bir Şey olsaydı, Ona Biz’den önce koşup yetişemezlerdi." Oysa Onlar, O’nunla Hidayet’e ermediklerinden: "Bu, oldukca Eski bir Uydurma’dır" diyeceklerdir.

046.12-      Bundan önce de, bir Önder ve bir Rahmet olarak Musa'nın Kitab'ı var. Bu, da, Zulmedenler’i uyarmak ve İhsan’da bulunanlar’a bir Müjde olmak üzere, Doğrulayıcı ve Arapça bir Dil ile olan bir Kitap'tır.

 

046.13-      Elbette: "Bizim Rabb'imiz Allah'tır" deyip sonra Dosdoğru bir istiqamet tutturanlar, artık Onlar için Korku yok’tur ve Onlar Mahzun da olmayacaklardır.

046.14-      İşte Onlar, Bahçe Halkı’dır, yapmakta olduklarına Karşılık olmak üzere, içinde Ebedi Kalıcı’dırlar.

046.15-      Biz İnsan’a, Walideyn’ine İyilik etmesini öğütledik. Ana’sı Onu Zahmetle taşır , Zahmetle doğurur. Ana Karnı’nda taşınması ile Süt’ten kesilmesi Otuz Ay’dır. Sonunda Olgunluk Çağı’na erip Kırk Yaşı’na basınca "Ya Rabbi" der, "Bana, Anama ve Babama verdiğin Ni’met’e şükretmeğe ve Razı olacağın Yararlı İşler yapmağa Beni yönelt. Benim Soyu’mu ıslah et. Ben Sana Tewbe ettim ve Ben Teslim olanlar’danım."

046.16-      İşte Bunlar, yapmakta olduklarının en Güzel’ini qabul ederiz ve Kötülükler’inden geçeriz. Bahçe Halkı içindedirler. Onlar’a Waadolunan Dosdoğru bir Waid’dir.

046.17-      O kimse ki, Anne ve Babasına " Öf Size; Ben’den önce nice Kuşaklar gelip geçmişken, Beni çıkarılacağımla mı Tehdit ediyorsunuz?" dedi. O ikisi ise Allah'a yakararak: "Yazıklar Sana, inan, elbette Allah'ın Waadi Haqq’tır" O:" Bu, Geçmişler’in Uydurmaları’ndan başkası değildir" der.

046.18-      İşte Bunlar, Cinler’den ve İnsanlar’dan kendilerinden önce gelip geçmiş Ümmetler içinde Sözü üzerlerine Haqq olmuş kimseler’dir. Gerçekten Onlar, Kayba uğrayanlar’dır.

046.19-      Her biri için yapmakta olduklarından dolayı Dereceler var’dır. Öyle ki Amelleri/çalışmaları kendilerine eksiksizce ödensin ve Onlar Zulm’e de uğratılmazlar.

046.20-      Küfredenler Ateş'e sunulacakları Gün: "Siz Dünya Hayatı’nınızda Bütün Güzellikleriniz ve Zevkler’inizi tükettiniz, Onlar’la yaşayıp Zewk sürdünüz. İşte Yeryüzü’nde Haqqsız yere büyüklenmeniz ve Fasıqlık’ta bulunmanızdan dolayı, Bugün Alçaltıcı bir Azab ile cezalandırılacaksınız."

 

III            Ad'ın Akıbeti 21-26

 

046.21-      Ad'ın Kardeşleri’ni hatırla, Onun önünden ve ardından nice Uyarıcılar geldi. Hani o, Ahqaf'ta ki  Qawm’ini :" Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, gerçekten Ben, Sizin için Büyük bir Gün’ün Azabı’ndan korkmaktayım" diye uyarmıştı.

046.22-      Dediler ki: "Sen, Bizi İlahlar’ımızdan çevirmek için mi Bize geldin? Şu halde eğer Doğru söylüyorsan, waadetmekte olduğun Şey’i Bize getir."

046.23-      Dedi ki: "İlim ancak Allah katındadır. Ben Size gönderildiğim Şey’i tebliğ ediyorum. Ancak Ben Sizi Cahillik etmekte olan bir Qawim olarak görüyorum."

046.24-      Derken, O’nu Wadiler’ine doğru yönelerek gelen bir Bulut şeklinde gördükleri zaman, "Bu Bize Yağmur yağdıracak olan bir Bulut’tur" dediler. Hayır,  O,kendisi için Acele ettiğiniz Şey’dir. Bir Rüzgar, onda Acıklı bir Azab var’dır.

046.25-      Senin Rabb'inin Emr’iyle Herşey’i yerle bir eder. Böylece Meskenler’inden başka, Hiçbir Şey göremez duruma düştüler. İşte Biz, Suçlu bir Qawm’i böyle cezalandırırız.

046.26-      Andolsun, Biz Onları, Sizleri kendisinde Yerleşik kılmadığımız Yerler’de yerleşik kıldık ve Onlara İşitme, Görme ve Gönüller verdik. Ancak ne İşitme, ne Görme ve ne de Gönüller’i kendilerine herhangi bir Şey sağlamadı. Çünkü Onlar, Allah'ın Ayetleri’ni inkar ediyorlardı. Alay konusu edindikleri Şey Onları sarıp kuşattı.

 

IV           Bir İhtar 27-35

 

046.27-      Andolsun, Biz Çevrenizde bulunan Şehirler’den Yıkıma uğrattık ve belki dönerler diye Ayetleri çeşitli Şekiller’de açıkladık.      

046.28-      Bu durumda, Allah'ı bırakıp Yakınlık için edindikleri İlahlar, Onlara Yardım etseydi ya. Hayır, Onlar, kendilerinden kaybolup gittiler. Bu,Onların Yalanları ve uydurmakta olduklarıdır.

 

046.29-      Hani Cinler’den Birkaçını Qur'an dinlemek üzere Sana yöneltmiştik. böylece Onun Huzur’una geldikleri zaman, dediler ki: " Kulak verin" sonra bitirilince de kendi Qawimler’ine Uyarıcılar olarak döndüler.

046.30-      Dediler ki: "Ey Qawmimiz, gerçekten Biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri de doğrulayan bir Kitap dinledik. Haqq’a ve Dosdoğru olan Yol’a yöneltiyor."

046.31-      "Ey Qawm’imiz, Allah'a Davet edene İcabet edin ve Ona inanın, Günahlar’ınızdan bir kısmını bağışlasın ve Sizi Acıklı bir Azab’dan korusun."

046.32-      "Kim Allah'a davet eden’e icabet etmezse, artık o, Arz’da Aciz bırakacak değildir. Allah'tan başka Weliler’i de yok’tur. İşte Onlar, Apaçık bir Sapıklık içindedirler.

046.33-      Onlar görmüyorlar mı ki, Gökler’i ve Yer’i yaratan ve Onları yaratmaktan yorulmayan, Ölüler’i de diriltmeye Güçyetiren'dir. Hayır, gerçekten O, Herşey’e Güçyetiren'dir.

046.34-      Küfredenler Ateş'e sunulacakları Gün, "Bu Gerçek değil miymiş?" derler. Onlar: "Rabb'imize andolsun, Evet "dediler. "Öyleyse küfretmekte olduklarınızdan dolayı Azab’ı tadın."

046.35-      Artık Sen sabret, Elçiler’den Azim Sahipleri’nin  sabrettikleri gibi. Onlar için de acele etme. Onlar, waadolundukları Şey’i gördükleri Gün, sanki kendileri Gündüzün yalnızca bir Saat’i kadar yaşamışlar. Bir Tebliğ’dir. Artık Fasıq olan bir Qawim’den başkası yıkıma uğratılır mı?

 

072.051/ez-ZARİYAT

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                             

I           Batıl Mahkumdur 1-23

 

051.01-      Andolsun Tozu dumana katıp savuranlar’a,

051.02-      Derken Ağır Yük taşıyanlar’a,

051.03-      Sonra Kolaylıkla akıp gidenler’e

051.04-      Sonra İş Bölümü yapanlar’a.

051.05-      Size waadedilmekte olan hiç Tartışmasız Doğru’dur.

051.06-      Elbette Din'de  kesinlikle wuku bulacaktır.

 

051.07-      Andolsun Yörüngeli-yollar’la donatılmış Göğe,

051.08-      Siz gerçekten birbirini tutmaz bir Söz içindesiniz.

051.09-      Ondan çevrilen çevrilir.

051.10-      Kahrolsun, O Tahminle yalan söylüyor.

051.11-      Ki Onlar, Bilgisizliğin kuşatması içinde Habersiz’dirler.

051.12-      Soranlar: "Din Günü ne zaman?"

051.13-      O Gün Onlar, Ateş'in üstünde tutulup eritilecekler.

051.14-      "Tadın Fitne’nizi. Bu, Sizin pek Acele isdediğiniz Şey’dir."

 

051.15-      Şüphesiz Muttaqiler, Bahçeler’de ve Pınarlar’dadırlar.

051.16-      Rabb'lerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü Onlar, bundan önce İhsan’da bulunanlar’dı.

051.17-      Gece boyunca da pek az uyurlardı.

051.18-      Onlar, Seherler’de de İstiğfar ederlerdi.

051.19-      Onlar’ın Malları’nda isteyen Yoksul için de bir Haqq vardı.

 

051.20-      Arz’da Kesin bir Bilgi’yle inanacaklar için Ayetler var’dır.

051.21-      Ve kendilerinde de. Yine de görmüyor musunuz?

051.22-      Gök’te Rızqınız vardır ve Size Waadolunmakta olan da.

051.23-      İşte, Göğün ve Yer’in Rabb'ine andolsun ki, hiç tartışmasız Sizin konuştuklarınız kadar, Kuşkusu olmayan Kesin bir Gerçek’tir.

 

II          Önce Gelen milletlerin sonu 24-46

 

051.24-      Sana İbrahim'in ağırlanan Konuklar’ının Haber’i geldi mi?

051.25-      Hani Onun yanına girdiklerinde: "Selam" demişlerdi. O da: "Selam" demişti. "Yabancı bir Topluluk."

051.26-      Hemen sezdirmeden Aile’sine gidip, çok geçmeden Semiz bir Buzağı ile geldi.

051.27-      Derken Onlara yaklaşıp "Yemez misiniz?" dedi.

051.28-      Bunun üzerine Onlar’dan içine bir tür Korku düştü. "Korkma" dediler ve Ona Bilgin bir  Oğlan Müjdesi  verdiler.

051.29-      Böylece Karısı çığlıklar kopararak geldi ve Yüz’üne vurarak: "Kısır, Yaşlı bir Kadın mı?" dedi.

051.30-      Dediler ki: "Öyle. Senin Rabb'in buyurdu. Çünkü O, Hakim'dir, Bilen'dir.

051.31-      Dedi ki: "Şu halde Sizin asıl isteğiniz nedir, Ey Gönderilenler?"

051.32-      Dediler ki: "Gerçek şu ki Biz, Suçlu bir Qavwm’e gönderildik."

051.33-      "Üzerlerine Çamur’dan Taşlar  yağdırmak için."

051.34-      "Ki Rabb'inin katında Ölçü’yü taşıranlar için işaretlenmiştir.

051.35-      "Bu arada, Mü'minler’den orda kim varsa çıkardık.

051.36-      Ne var ki, orda  Teslim olanlar’dan bir Tek Ev bulduk.

051.37-      Ve orada , Acıklı Azab’tan bir Azab’tan korkanlar için bir Ayet bıraktık.

 

051.38-      Musa'da da. Hani Biz O’nu İspatlı bir Delil’le Fir'awn'a göndermiştik.

051.39-      Fakat O, bütün Rükn’üyle ( kişisel ve askeri gücüyle) yüzçevirdi ve : "Ya bir Büyücü veya bir Deli’dir" dedi.

051.40-      Bunun üzerine, Biz Onu ve Ordular’ını yakalayıp Onlar’ı Deniz’e attık, kınanacak İşler yapmaktaydılar.

 

051.41-      Ad'de de. Hani Onların üzerine de Kökler’ini Kesintiye uğratan bir Rüzgar gönderdik.

051.42-      Üzerlerinden geçtiği Herşey’i bırakmıyor, elbette Onu çürütüp Kül gibi dağıtıyordu.

 

051.43-      Semud'de de. Hani Onlara: "Belli bir Süre’ye kadar metalanın" denmişti.

051.44-      Ancak Rabb'inin Emr’ine baş kaldırdılar, böylece bakıp dururken, Onlar’ı Yıldırım çarpmıştı.

051.45-      Artık ne Ayağa kalkmaya Güç yetirebilirler, ne de Yardım bulabilirler.

 

051.46-      Bundan önce Nuh Qawmi’ni de. Çünkü Onlar, Fasıq bir Qawim’di.

 

III            Mekkeliler'in akıbeti 47-60

 

051.47-      Yer’i de Biz döşeyip yaydık, ne güzel Döşeyiciler’iz.

051.48-      Biz Göğü Büyük bir Qudret’le bina ettik ve şüphesiz Biz Onu Genişletici’yiz.

051.49-      Ve Biz, Herşey’den İki Çift  yarattık. Umulur ki Öğüt alıp düşünürsünüz.

051.50-      Öyleyse, Allah'a doğru kaçın. Gerçekten Ben Sizi O'ndan yana açıkca uyarmakta olan’ım.

051.51-      Allah ile beraber başka bir İlah kılmayın. Gerçekten Ben Sizi, O'ndan yana açıkça Uyaran'ım.

051.52-      İşte böyle, Onlar’dan Öncekiler de herhangi bir Elçi gelmeyiversin, kesinlikle Onlar da: "Büyücü  veya Mecnun"  demişlerdir.

051.53-      Onlar bunu birbirlerine Wasiyyet mi ettiler? Hayır, Onlar Taşkın bir Qawim’dirler.

051.54-      Öyleyse Sen, Onlar’dan yüz çevir. Artık Sen kınanacak değilsin.

051.55-      Sen Öğüt verip hatırlat, çünkü gerçekten Öğüt, Mü'minler’e yarar sağlar.

051.56-      Ben, Cinler’i de, İnsanlar’ı da, yalnızca Bana abdolsunlar diye yarattım.

051.57-      Ben, Onlar’dan bir Rızıq istemiyorum ve Ben, Onlar’ın Beni doyurmalarını da istemiyorum.

051.58-      Elbette, Rızıq veren, O,  Metin Quwwet Sahibi Allah'tır.

051.59-      Artık gerçekten, zulmedenler için, Arkadaşlarının Günahları’na benzer bir Günah vardır. Şu halde Acele etmesinler.

051.60-      Kendilerine Waadedilen o Günler’inden dolayı way o Küfredenler’e.

              

073.088/el-GAŞİYE

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-26     Herşeyi Sarıp Saklayan

               Kıyamette zillet hayatı

               Ey İnsan Görmüyor musun

               Sen Öğüt ver

                         

088.01-      Gaşiye Olayı  Sana geldi mi?

088.02-      O Gün, öyle Yüzler varki, Zillet içinde aşağılanmıştır.

088.03-      Çalışmış, Boşuna yorulmuştur.

088.04-      Kızgın bir Ateş'e yollanırlar.

088.05-      Kaynar bir Kaynak’tan/Pınar’dan  içirilirler.

088.06-      Onlar için Darı dikeni’nden başka bir Şey yok’tur.

088.07-      Ne doyurur, ne Açlık’tan korur.

 

088.08-      O Gün, öyle Yüzler de var’dır ki, Ni’met’tedirler.

088.09-      Çaba’sından dolayı Hoşnut’tur.

088.10-      Yüksek bir Bahçe'dedir.

088.11-      Onda Saçma bir Söz işitmez.

088.12-      Onda durmaksızın akan bir Kaynak var.

088.13-      Orda Yüksekler de kurulmuş Tahtlar da var’dır.

088.14-      Konulmuş Kaplar,

088.15-      Dizi dizi Yastıklar.

088.16-      Ve serilmiş Yaygılar.

 

088.17-      Bir bakmıyorlar mı Deve’ye, nasıl yaratıldı?

088.18-      Göğe, nasıl yükseltildi?

088.19-      Dağlar’a, nasıl kuruldu?

088.20-      Yere, nasıl döşendi.

 

088.21-      Artık Sen Öğüt ver, Sen yalnızca bir Öğütcü’sün.

088.22-      Onlara Zor kullanacak değilsin.

088.23-      Ancak kim yüzçevirir ve küfrederse,

088.24-      İşte Allah Onu en Büyük Azab’la azablandırır.

088.25-      Elbette Onların dönüşleri Bize'dir.

088.26-      Sonra Onları Hesab’a çekmek de elbette Bize aid’dir.

              

074.018/el-KEHF

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                    

I           Hristiyanlara İhtarlar 1-12

 

018.01-      Hamd, Kitab’ı Kul’u üzerine indiren ve Onda hiçbir Çarpıklık  kılmayan ,dosdoğru olarak  indiren Allah'a aiddir.

018.02-      Dosdoğrudur ki kendi katından Şiddetli bir Azap’la uyarmak ve Salih Eylemler’de bulunan Mü'minler’e Müjde vermek için. Şüphesiz Onlar’a Güzel bir Ecir var’dır.

018.03-      Onlar Orda Ebedi olarak Kalıcı’dırlar.

018.04-      "Allah Çocuk edindi" diyenleri uyarmaktadır.

018.05-      Bu konuda ne kendilerinin, ne de Atalar’ının hiçbir Bilgisi yoktur. Ağızlar’ından çıkan Söz ne Büyük. Onlar Yalan’dan başkasını söylemiyorlar.

018.06-      Şimdi Onlar bu Söz’e inanmayacak olurlarsa Sen, Onlar’ın peşi sıra Esef ederek kendini kahredeceksin.

 

018.07-      Şüphesiz Biz, Yeryüzü üzerindeki Şeyler’i Ona bir Süs kıldık, Onlar’ın hangisinin daha Güzel Davranış’ta bulunduğunu deneyelim diye.

018.08-      Biz gerçekten (yer) üzerinde olanları Kupkuru-çorak bir Toprak yapabiliriz.

 

018.09-      Sen, yoksa Kehf  ve Rakim Ehli’ni Bizim şaşılacak Ayetlerimizden mi sandın?

018.10-      O Gençler, Mağara’ya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: "Rabb'imiz, katından Bize bir Rahmet ver ve işimizden Bize Doğru’yu kolaylaştır."         

018.11-      Böylelikle Mağara’da Yıllar Yılı Onlar’ın Kulaklarına vurduk.

018.12-      Sonra İki Gurup’tan hangisinin kaldıkları Süre’yi daha iyi Hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık.

 

II          Kehf Ehli 13-17

 

018.13-      Biz Sana Onlar’ın Haberler’ini bir Gerçek olarak  aktarmaktayız. Gerçekten Onlar. Rabb’lerine iman etmiş Gençler’di ve Biz de Onlar’ın Hidayetlerini artırmıştık.

018.14-      Onlar’ın Qalpleri üzerinde rabtetmiştik. Qıyam ettiklerinde demişlerdi ki: " Bizim Rabb'imiz, Gökler’in ve Yer’in Rabb'idir. İlah olarak Biz O'ndan başkasına kesinlikle tapmayız .(Böyle) söylersek andolsun Gerçeğin dışına çıkarız.

018.15-      "Şunlar, Bizim Qawmimizdir.O'ndan başkasını İlahlar edindiler, Onlar’a karşı Apaçık Olay İspatlayıcı bir Delil  getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah'a karşı Yalan düzüp uyduran’dan daha Zalim kim’dir?"

018.16-      "Madem mi Siz Onlar’dan ve Allah'tan başka taptıklarınızdan koyup ayrıldınız, o halde Mağara’ya sığının da Rabb'leriniz Size Rahmet’inden yaygınlaştırsın ve İşinizden Size Yarar kolaylaştırsın."

018.17-      (onlara baktığında) Görürsün ki, Güneş doğduğunda Onlar’ın Mağaralar’ına Sağ yan’dan yönelir, battığında, Onlar’ı Sol yan’dan keser-geçerdi ve Onlar da Onun Geniş boşluğu’ndalardı. Bu, Allah'ın Ayetleri’ndendir. Allah, kime Hidayet verirse, işte Hidayet bulan O’dur, kimi de saptırırsa O’nun için asla Doğru-yol’u gösterici bir Weli bulamazsın.

 

III            Kehf Ehli 18-23

 

018.18-      Sen Onlar’ı Uyanık sanırsın, oysa Onlar uyumuşlardır. Biz Onlar’ı Sağ yan’a ve Sol yan’a çeviriyorduk. Onlar’ın Köpekleri de İki Kolunu uzatmış yatmaktaydı. Onlar’ı görmüş olsaydın, Geri dönüp Onlar’dan kaçardın, Onlar’dan içini Korku kaplardı.

018.19-      Böylece aralarında bir Sorgulama yapsınlar, diye Onlar’ı dirilttik. İçlerinden bir Sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki:"Bir Gün veya Gün’ün bir kısmı kadar kaldık." Dediler ki:" Ne kadar kaldığınızı Rabb'iniz daha iyi bilir, şimdi biriniz, hangi Yiyecek Temizse baksın, Size O’ndan bir Rızıq getirsin, ancak oldukca Nazik davransın ve sakın Sizi kimse’ye sezdirmesin."

018.20-      "Çünkü Onlar üzerinize çıkıp gelirlerse, Sizi Taşa tutarlar veya Dinler’ine geri çevirirler, bu durumda ebedi olarak Kurtuluş bulamazsınız."

018.21-      Böylece, Allah'ın Waadi’nin Haqq olduğunu ve gerçekten KQyamet'in, kendisinde Şüphe bulunmadığını bilmeleri için Onlar’ı buldurmuş olduk. Kendi aralarında Durumlarını tartışıyorlardı. Dedi ki: "Onları’n üstünde bir Bina İnşa edin, Rabb'leri Onlar’ı daha İyi bilir." Onlar’ın İşine Galip gelenler ise: "Üstlerine mutlaka bir Mescid yapmalıyız" dediler.

018.22-      Diyecekler ki: "Üçtüler, Onlar’ın Dördüncüsü de Köpekler’idir." Ve: "Beştiler,  onların Altıncısı Köpekler’idir" diyecekler. Gayba Taş atmak. "Yedi’dir, Onlar’ın Sekizincisi de Köpekler’idir" diyecekler.  De ki: "Rabb'im, Onlar’ın Sayısını daha İyi bilir, Onlar’ı pek az dışında da kimse bilmez."  Öyleyse Onlar konusunda açıkta olan bir Tartışma’dan başka Tartışma ve Onlar hakkında bunlardan hiç kimse’ye bir Şey sorma.

018.23-      Hiçbir şey hakkında Ben bunu Yarın mutlaka yapacağım deme.

 

IV           Kur'an'ın Rehberliği 24-31

 

018.24-      Ancak Allah dilerse. Unuttuğun zaman Rabb'ini Zikret ve de ki: "Umulur ki Rabb'im Beni bundan daha yakın bir Başarı’ya yöneltip iletir."

018.25-      Onlar Mağaralar’ında Üçyüz (yıl) kaldılar ve Dokuz daha kattılar.

018.26-      De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Gökler’in ve Yer’in Gayb’ı O’nundur. O ne Güzel Görmekte ve ne güzel İşitmekte’dir. Onun dışında Onlar’ın bir Welisi yok’tur. Kendi Hükmünde Hiçkimseyi Ortak kılmaz."

 

018.27-      Sana Rabb'inin Kitab'ından wahyedileni oku. O'nun Sözlerini Değiştirici yok’tur ve O'nun dışında kesin olarak Sığınacak bulamazsın.

018.28-      Sen de Sabah Akşam O’nun Rıza’sını isteyerek Rabb'ine Dua edenler’le birlikte sabret. Dünya Hayatı’nın Aldatıcı Sözü’nü isteyerek Gözler’ini Onlar’dan kaydırma. Qalbini Bizi anmaktan Gaflet’e düşürdüğümüz kendi Hevalarına uyan ve işinde Aşırılığa gidene uyma.

018.29-      Ve de ki: "Hak Rabb'inizdendir. Artık dileyen inansın, dileyen küfretsin. Şüphesiz Biz Zalimler’e bir Ateş  hazırlamışız, Onun Duvarları kendilerini Çepeçevre kuşatmıştır. Eğer Onlar Yardım isterlerse Katı bir Sıvı gibi Yüzleri kavurup yakan bir Su ile Yardım edilirler! Ne kötü bir İçki’dir ve ne Kötü bir Destek’dir.

 

018.30-      Şüphesiz inanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar ise Biz gerçekten en Güzel Davranış’ta bulunanın Ecrini Kayb’a uğratmayız.

018.31-      Onlar, altından Irmaklar akan  Adn Bahçeleri Onlar’ındır. Orada Altın Bilezikler’le süslenirler. Hafif İpek’ten ve Ağır işlenmiş Atlas’tan Yeşil Elbiseler giyerler. Ve Tahtlar üzerinde kurulup dayanırlar. Ne güzel Sevab ve ne güzel Destek.

 

V          İslam ile Hristiyanlığın temsili 32-45

 

018.32-      Onlar’a iki Adam’ın Örneğini ver. Onlar’dan birine İki Üzüm Bağı verdik ve İkisini Hurmalıklar’la donattık. İkisinin arasında da Ekinler bitirmiştik.

018.33-      İki Bağ’da Yemişliklerini vermiş, Ondan hiçbir Şey noksan bırakmamış ve aralarında da bir Irmak fışkırtmıştık.

018.34-      Birinin başka Ürünleri de var’dı. Böylelikle O’nunla konuşurken Arkadaşına dedi ki: "Ben mal bakımından Sen’den daha Zengin’im. İnsan sayısı bakımından da daha güçlü’yüm."

018.35-      Kendi Nefsinin Zalimi olarak Bağ’ına girdi. "Bunun Sonsuza kadar yokolacağını sanmıyorum." dedi.

018.36-      "Saat’in kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen Rabb'ime döndürülecek olursam şüphesiz bundan daha Hayırlı bir Sonuç bulacağım."

018.37-      Kendisiyle konuşmakta olan Arkadaşı Ona dedi ki: "Seni Toprak’tan, sonra bir Nutfe’den yaratan sonra da Seni Düzgün bir Adam kılana mı  küfrettin?

018.38-      Fakat o Allah benim Rabb'imdir. Ve Ben hiçkimseyi Ortak koşmam.

018.39-      Bağ’ına girdiğin zaman "Maşaallah, Allah’tan başka Kuvvet yoktur" demen gerekmez mi idi? Eğer Beni Mal ve Çocuk bakımından Sen’den daha az görüyorsan .

018.40-      Belki Rabb'im Senin Bağ’ından daha Hayırlısı’nı Bana verir. Üstüne de Gök’ten yakıp yıkan bir Afet gönderir de Kaygan bir Toprak kesiliverir.

018.41-      Veya Onun Su’yu Dibe göçüverir de böylelikle Onu arayıp bulmaya kesinlikle Güç yetiremezsin.

018.42-      Onun Ürünleri kuşatılıverdi. Artık o uğrunda harcadıklarına Karşılık Avuçlarını evirip çevririyordu. O çardakları yıkılmış durumda idi. Kendisi de şöyle diyordu:"Keşme Rabb'ime hiçbir kimseyi Ortak koşmasaydım."

018.43-      Allah'ın dışında Ona yardım edecek bir Topluluk yoktu. Kendi kendine de  Yardım edemedi.

018.44-      İşte burda Velayet  Haqq olan Allah'a aiddir. O Sevab bakımından Hayırlı, Sonuç bakımından Hayırlı’dır.

 

018.45-      Onlar’a Dünya Hayatı’nın Örneğini ver. Gök’ten indirdğimiz Su’ya benzer. O’nunla Yer’in Bitkileri birbirine karıştı. Böylece Rüzgarlar’ın savurduğu Çalıçırpı oluverdi. Allah Herşey’in üzerinde Güçyetiren'dir.

 

VI           Suçluların Muhakemesi 46-50

 

018.46-      Mal ve Çocuklar Dünya Hayatı’nın çekici süsüdür. Sürekli olan davranışlar ise Rabb'inin katında Sevap bakımından daha Hayırlı’dır. Umut etmek bakımından da daha Haylırlı’dır.

018.47-      Dağları yürüteceğimiz Gün  Yer’i Çıplak görürsün. Onlar’ı bir arada toplamışız da içlerinden hiçbirisini dışarda bırakmamışsızdır.

018.48-      Onlar Senin Rabb'ine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun Sizi ilk defa yarattığımız gibi Bize gelmiş oldunuz. Hayır Siz Bizim Size bir Kavuşma Zamanı tesbit etmediğimizi sanmıştınız değil mi?

018.49-      Kitap konulmuştur. Artık Suçlular’ın onda olanlardan dolayı Dehşetle Korku’ya kapıldıklarını görürsün. Derler ki ‚Eyvahlar bize. Bu Kitab’a ne oluyor ki Küçük Büyük Herşey’i sayıp döküyor.’ Yapıp ettiklerini hazır bulmuşlardır. Rabb'in Hiçkimse’ye zulmetmez.

 

               ( Bak: Bakara 30-38 

                          Araf 10-25 

                          İsra  61-65 

                          Taha 115-126

                          Sad 71-88)

 

018.50-      Hani Melekler’e Adem'e Secde edin demiştik.  İblis'in dışında Secde etmişlerdi. O Cinler’dendi. Böylelikle Rabb'inin Emri’nden dışarı çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp O’nu ve O’nun soyunu Weliler mi edineceksiniz? Oysa Onlar Sizin Düşmanlarınızdır. Zalimler için ne kadar Kötü bir değiştirme’dir.

 

VII                      Suçluların Çaresizliği 51-54

 

018.51-      Gökler’in ve Yer’in Yaratılışı’nda da kendi Nefisler’inin Yaratılışı’nda da Ben Onlar’ı Şahid tutmadım Ben Saptırıcıları Yardımcı Güç de edinmedim.           

018.52-      Benim Ortaklarım sandığınız Şeyler’i çağırın diyeceği Gün işte Onlar’ı çağırmışlardır. Ama Onlar kendilerine Cevap vermemişlerdir. Biz Onlar’ın aralarında bir Uçurum koyduk.

018.53-      Suçlular  Ateş’i görmüşlerdir. Artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır. Ancak Ondan bir Kaçış Yolu bulamamışlardır

018.54-      Andolsun bu Qur'an'da İnsanlar için Biz her örnek’ten çeşitli açıklamalar’da bulunduk. İnsan herşey’den çok Tartışmacı’dır.

 

VIII         Peygamberin İhtarı 55-60

 

018.55-      Kendilerine Hidayet geldiği zaman İnsanlar’ı inanmaktan ve Rabb'lerinden Bağışlanma dilemelerinden alıkoyan Şey, ancak Evvelkiler’in Sünneti’nin kendilerine de gelmesi ya da Azab’ın Onlar’ı karşılarcasına gelmesidir.

018.56-      Biz Gönderilenler’i Müjdeciler ve Uyarıcılar olmak dışında göndermemekteyiz. Küfredenler ise Haqq’ı Batıl ile geçersiz kılmak için Mücadele etmektedirler. Onlar benim Ayetler’imi ve uyarıldıkları  Şey’i Alay konusu edindiler.

018.57-      Kendisine Rabb'inin Ayetleri Öğüt’le hatırlatıldığı zaman Onlar’a Sırt çeviren ve Eller’inin önden gönderdiklerini unutan’dan daha Zalim kim’dir? Biz gerçekten Onlar’ın Qalbler’i üzerine onu kavramıp anlamalarına Engel olacak bir Perde, Kulaklar’ına da bir Ağırlık koyduk. Sen Onlar’ı Hidayet’e çağırsan bile Onlar sonsuza kadar asla Hidayet bulamazlar.

018.58-      Senin Rabb'in Rahmet Sahibi; Bağışlayıcı’dır. Eğer kazanmakta olduklarından dolayı Onlar’ı yakalayıverse idi şüphesiz Onlar’ı Azab’a çabuklaştırırdı. Hayır Onlar için bir Buluşma Zamanı yaratmıştır. Onun dışında asla bir Sığınak bulamayacaklardır.

018.59-      İşte Ülkeler. Zulmettikleri zaman Onlar’ı Yıkım’a uğrattık ve Yıkımlar’ı içinde bir Buluşma Zamanı Tesbit ettik.

 

IX           Musa'nın Seyahatları 61-71

 

018.60-      Hani Musa Genç Yardımcı’sına  demişti. İki Deniz’in birleştiği Yer’e ulaşıncaya kadar gideceğim ya da Uzun Zamanlar geçireceğim.

018.61-      Böylece İkisi ikinin birleştiği Yer’e ulaşınca Balıklar’ını unutuverdiler. Deniz de bir Akıntı’ya doğru kendi Yol’unu tuttu.

018.62-      Geçtiklerinde Genç Yardımcı’sına dedi ki: "Yemeğimizi getir Bize. Andolsun bu yaptığımız Yolculuktan gerçekten yorulduk."

018.63-      Dedi ki: "Gördün mü, Kaya’ya sığındımızda Ben artık Balığı unutmuş oldum. Onu hatırlamamı Şeytan’dan başkası Bana unutturmadı. O da şaşılacak tarzda Deniz’de kendi Yol’unu tuttu."

018.64-      Dedi ki: "Bizim de aradığımız buydu." Böylelikle İkisi İzleri üzerinde Geriye doğru gittiler.

018.65-      Derken katımızdan kendisine bir Rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir İlim öğrettiğimiz Kullar’ımızdan bir Kul’u buldular.

018.66-      Musa O’na dedi ki: "Rüşd olarak Sana Öğretilen’den Bana Öğretmen için Sana tabi olabilir miyim?"

018.67-      Dedi ki: "Gerçekten Sen Benimle birlikte olma Sabrını göstermeye kesinlikle Güç yetiremezsin."

018.68-      "Özünü kavramaya Güc’ün olmayan Şey’e nasıl sabredebilirsin."

018.69-      "İnşallah Beni Sabreder bulacaksın. Hiçbir işte Sana karşı gelmeyeceğim." dedi.

018.70-      De ki: "Eğer Bana uyacak olursan, hiçbir şey hakkında Bana soru sorma. Ben Sana Öğüt’le anlatıp Söz edinceye kadar.

018.71-      Böylece İkisi Yol’a koyuldu. Nitekim bir Gemi’ye binince O bunu deliverdi. Dedi ki: "İçindekileri öldürrmek için mi bunu deldin? Andolsun Sen Şaşırtıcı bir İş yaptın,"

 

X            Musa’nın Yolculuğu 72-83

 

018.72-      Dedi ki: "Gerçekten Benim’le birlikte olma Sabrını göstermeye kesinlikle Güç yetiremeyeceğini Ben Sana söylemedim mi?"

018.73-      Beni unuttuğumdan dolayı sorgulama. Bu İşimden dolayı Bana zorluk çıkarma, " dedi.

018.74-      Böylece İkisi Yol’a koyuldular, Nitekim bir Çocuk’la karşılaştılar. O hemen tutup O’nu öldürdü. Dedi ki: "Bir Can’a karşılık olmaksızın tertekiz bir Can’ı mı öldürdün? Andolsun Sen Kötü bir İş yaptın,

018.75-      Dedi ki: "Gerçekten Benimle birlikte olma Sabrını göstermeye kesinlikle Güç yetiremeyeceğini Ben Sana söylemedim mi?"

018.76-      "Bundan sonra Sana bir Şey soracak olursam Bana Arkadaşlık etme. Ben’den yana bir Özr’e ulaşmış olursun," dedi.

018.77-      Böylece İkisi Yol’a koyuldu. Nihayet bir Kasaba’ya gelip O’nunla Yemek istediler. Fakat Onlar’ı konuklamaktan kaçındı. Onda yıkılmaya yüztutmuş    bir Duvar buldular. Hemen O’nu İnşa etti. Dedi ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna Karşılık bir Ücret alabilirdin."

018.78-      Dedi ki: "İşte bu Benimle Senin aranda ayrılmamızın ( zamanı).. Sana üzerinde Sabır göstermeye Güç yetiremeyeceğin bir Te'vil’i bildireceğim."

018.79-      Gemi Deniz’de çalışan Yoksullar’ındı. Onu Kusurlu yapmak istedim. İlerilerinde her Gemi’yi Zorbalıkla ele geçiren bir Melik vardı.

018.80-      Çocuğa gelince O’nun Anne-babası Mü'min kimselerdi. Bundan dolayı O’nun kendilerine Azgınlık ve Küfür zorunu kullanmasından Endişe edip korktuk.

018.8l-       Böylece onlara Rabb'lerinin O’ndan Temiz olmak bakımından daha Hayırlı’sı , Merhamet bakımından da daha Yakın olanı’nı vermesini diledi.

018.82-      Duvar ise , Şehir’de İki Öksüz Çocuğundu, altında Onlar’a ait bir Define vardı. Babalar’ı Salih biriydi. Rabb'in diledi ki, Onlar Erginlik Çağı’na erişsinler ve kendi Defineler’ini çıkarsınlar. Rabb'inden bir Rahmet’tir. Bunları Ben, kendi İşim olarak yapmadım. İşte Senin Onlar’a karşı Sabır göstermeye Güç yetiremediğin Şeyler’in Te'wili.

 

XI           Zülkarneyn ve Ye'cuc 84-102

 

018.83-      Sana Zülkarneyn  hakkında sorarlar. De ki "Size O’ndan da Öğüt ve Hatırlatma olarak vereceğim."

018.84-      Gerçekten Biz O’na Yeryüzü’nde sapasağlam bir İktidar verdik ve O’na herşeyden bir Yol verdik.

018.85-      Böylelikle bir Yol tutmuş oldu.

018.86-      Sonunda Güneş’in battığı Yer’e kadar ulaştı ve onu Kara Çamurlu bir Göze’de batmakta buldu yanında bir Qawim gördü. Dedi ki: "Ey Zülkarneyn Azab’a uğratırsın veya içlerinde Güzelliği edinirsin."

018.87-      Deki: "Kim zulmederse Biz O’nu azablandıracağız sonrada Rabb'ine döndürülür, O da O’nu görülmemiş bir Azab’la azaplandırıverir."

018.88-      Kimde inanır ve Salih Eylemler’de bulunursa O’nun için Güzel bir Karşılık vardır. O’na buyruğunuzdan da  Kolay olanını söyleyeceğiz.

018.89-      Sonra bir Yol tutmuş oldu.

018.90-      Sonunda Güneş’in Doğduğu yere kadar ulaştı ve O’nu kendileri için O’na karşı bir Siper kılmadığımız bir Qawim üzerine doğmakta iken buldu.

018.91-      İşte böyle; O’nun yanıda Özü kapsayan bir Bilgi olduğunu Biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.

018.92-      Sonra bir Yol daha tutmuş oldu.

018.93-      İki Sedd’in arasına kadar ulaştı. Onlar’ın önünde hemen hemen hiç bir Söz anlamayan bir Qawim buldu.

018.94-      Dediler ki: "Ey Zülkarneyn, gerçekten Ye'cüc ve Me'cüc Yeryüzü’!nde Fesat çıkarmaktadırlar. Bizim’le Onlar arasında bir Sed İnşa etmen için Sana Vergi verelim mi?"

018.95-      Dedi ki: "Rabb'imin Beni kendisinde Sağlam bir İktidar’a yerleşik kıldığı daha Hayırlı’dır. Madem öyle Siz Bana Güç’le Yardım edin de Sizin’le Onlar arasında Sapasağlam bir Engel yapayım."

018.96-      "Bana Demir kütleleri getirin, İki Dağ’ın arası eşit düzey’e gelince körükleyin." dedi. Onu Ateş haline getirinceye kadar. Sonra dedi ki: "Bana getirin, üzerine Eritilmiş Bakır dökeyim."

018.97-      Böylelikle ne O’nu aşabildiler ne de O’nu delmeye Güç yetirebildiler.

018.98-      Dedi ki: "Bu benim Rabb'imden bir Rahmet’tir. Rabb'imin Waadi geldiği zaman O bunu Dümdüz eder. Rabb'imin Qaadi Haqq’tır.

 

018.99-      Biz o Gün bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur da  üfürülmüştür. Artık Onlar’ın Tümü’nü bir arada toparlamışız.

018.100-    Ve o Gün Cehenmem’i Küfredenler’e tam bir Sunuşla sunmuşuz.

018.101-    Ki Onlar Beni zikretme de Gözleri bir Perde içindeydi . Dinleme’ye katlanamazlardı.

018.102-    Kütfredenler Beni bıkarıp Kullarımı Weliler edindiklerini mi sandılar. Gerçekten Biz Cehennem’i Kafirler için bir Durak olarak hazırlamışız.

 

XII          Hristiyan Milletler 103-111

 

018.103-    De ki: "Davranış bakımından en çok Hüsran’a uğrayacak olanlar’ı Size Haber vereyim mi?

018.104-    Onlar ki Dünya Hayatı’nda bütün çabaları boşa gitmişken kendilerin gerçekte Güzel İş    yaptıklarını sanıyorlar.

018.105-   İşte Onlar Rabb'lerinin Ayeteri’ni ve O’na kavuşmayı inkar edenlerdir. Artık Onlar’ın yapıp ettikleri boşa çıkmıştır. Qıyamet Günü'nde Onlar için  bir Tartı tutmayacağız.

018.106-    İşte küfretmeleri Ayetler’ini ve Elçiler’ini Alay konusu edinmelerinden dolayı ve Onlar’ın Cezası Cehennem’dir.

018.107-    İnanan ve  Salih Eylemler’de bulunanlar, Firdevs Bahçeleri Onlar için bir Konaklama yeri’dir.

018.108-    Onda Ebedi olarak Kalıcı’dırlar O’ndan ayrılmak iştemezler.

018.109-    De ki: "Rabb'imin Sözleri için Deniz Mürekkep olsa Yardım için bir benzerini dahi getirsek Rabb'imin Sözleri tükenmeden önce elbette Deniz tükeniverirdi."

018.110-    De ki: "Şüphesiz Ben, ancak Sizin benzeriniz olan bir Beşer’im, yalnızca Bana Sizin İlahınızın Tek bir İlah olduğu wahyolunuyor. Kim Rabb'ine Kavuşmayı umuyorsa artık Salih bir Çalışma’da bulunsun ve Rabb'ine İbadet’te hiç kimseyi Ortak tutmasın."

 

075.016/en-NAHL

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                    

I           Tabiatın İlahi Vahyi tastiki 1-9

 

 

016.01-      Allah'ın Emri geldi. Artık bunda acele etmeyin. O Şirk koştukları Şeyler’den , Münezzeh ve Yüce’dir.

016.02-      Kullar’ından dilediklerine kendi Emr’inden Melekler’i Ruh ile indirir. "Benden başka İlah yoktur. Şu halde Ben’den korkup sakının" diye uyarır.

016.03-      Gökler’i ve Yer’i Haq ile yarattı. O Şirk koştukları Şeyler’den Yüce’dir.

016.04-      İnsan’ı bir Damla Su’dan  yarattı. Buna rağmen o Apaçık bir Düşman’dır.

016.05-      Ve Hayvanlar’ı da yarattı. Sizin için Onlar’da Isınma ve Yararlar var’dır. Ve Onlar’dan yemektesiniz.

016.06-      Akşamlar’ı getirir Sabahlar’ı götürürken bunlarda Sizin için bir Güzellik var’dır.

016.07-      Kendisine ulaşmadan Canlar’ınızın Yarısı’nın Telef olacağı Şehirler’e Onlar  Ağırlıklar’ınızı da taşımaktadırlar.  Elbette Sizin Rabb'iniz Şefkatli ve Merhametli’dir.

016.08-      Onlar’a binmeniz ve Süs için Atlar’ı, Katırlar’ı ve Merkepler’i. Ve daha Sizler’in bilmediğiniz neleri yaratmaktadır.

016.09-      Yolu doğrultmak Allah'a aidtir. Ondan kimi de eğridir. Eğer O dileseydi, Sizin tümünüzü elbette hidayet’e erdirirdi.

 

II          Tabiat ve Tevhid Akıdesi 10-21

 

016.10-      Sizin için Gök’ten Su indiren O’dur. İçecek ondan, Ağaç ondandır. Hayvanlar’ınızı onda otlatmaktasınız.

016.11-      Onunla Sizin için Ekin, Zeytin, Hurmalıklar, Üzümler ve Meyveler’in Her Türlüsü’nden bitirir. Elbette bunda düşünebilen bir Topluluk için Ayetler  var’dır.

016.12-      Gece’yi Gündüz’ü Güneş’i ve Ay’ı Sizin Emr’inize verdi. Yıldızlar da onun Emr’iyle Emr’e hazır kılınmıştır.  Elbette bunda aqleden bir Toplum için Ayetler var’dır.

016.13-      Yer’de Sizin için üretip türettiği Çeşitli Renkler’dekileri de.  Elbette bunda Öğüt alan bir Qawiğm için Ayet var’dır.

016.14-      Deniz’i de Sizin Emr’inizi veren O’dur. Ondan Taze Et yemektesiniz ve Giyim’inize ondan Süs Eşyaları çıkarmaktasınız. Gemiler’in onda yara yara akıp gittiğini görüyorsun. Onun Fadl’ından aramanız ve umulur ki şükretmeniz içindir.

016.15-      Sizi Sarsıntı’ya uğratır diye Yer’de Sarsılmaz Dağlar bıraktı, Irmaklar ve Yollar da. Umulur ki Doğruyol’u bulursunuz.

016.16-      Ve İşaretler de. Onlar Yıldızlar’a Doğru Yol’u bulabilirler.

016.17-      Yaratan hiç yaratmayan gibi midir? Artık  Öğüt alıp düşünmez misiniz?

016.18-      Eğer Allah’ın Ni’met’ini saymaya kalkışacak olursanız O’nu bir Genelleme ile bile sayamazsınız. Gerçekten Allah Gafur'dur, Rahim'dir.

 

016.19-      Allah saklı tuttuklarını ve açığa vurduklarınızı bilir.

016.20-      Allah'tan başka çağırdıkları Hiçbirşey’i yaratamazlar. Üstelik Onlar yaratılıp durmaktadırlar.

016.21-      Ölü’dürler, Diri değil’dirler. Ne zaman dirileceklerin şuuruna da varamazlar.

 

III            Tevhidi ve vahyi inkar edenler 22-25

 

016.22-      Sizin İlahınız Tek bir İlah’tır. Ahiret'e inanmayanların Qalpler’i ise İnkarcı’dır ve Onlar Müstekbir olanlar’dır.  

016.23-      Elbette Allah Onlar’ın saklı tuttuklarını ve açığa vurduklarını bilir. Gerçekten O Müstekbirler’i sevmez.

016.24-      Onlar’a "Rabb'iniz ne indirdi?" denildiğin de "Eskilerin Masalları"nı dediler.

016.25-      Qıyamet Günü'nde kendi Günahlar’ının Tümünü ve hiçbir İlm’e dayanmaksızın saptırdıklarının Günahlar’ının bir kısmını yüklenmeleri için. Bak ne Kötü Yük yükleniyorlar.

 

IV           Kötülerin Akıbeti 26-34

 

016.26-      Onlar’dan öncekiler Hileli Düzenler  kurmuşlardı da Allah Onlar’ın kurdukları yapıların Temeller’ine geldi. Böylece üstlerinde ki Tavan Tepeler’ine çöktü. Azab Onlar’a şuurunda olmadıkları yerden gelmişti.

016.27-      Sonra Qıyamet Günü Onlar’ı Aşağılık kılacak ve diyecek ki, "Haklarında Düşman kesildiğiniz Ortaklar’ım hani nerede?" Kendilerine İlim verilenler dediler ki: "Bugün gerçekten Aşağılanma ve Kötülük Kafirler’in üzerinedir."

016.28-      Ki Melekler kendi Nefisler’inin Zalimleri olarak Onlar’ın Canları aldıklarında "Biz Hiçbir Kötülük yapmazdık " (diyerek) Teslim olmakla karşılaşırlar. Öyşe değil, elbette Allah Sizin neler yaptığınız Bilen’dir.

016.29-      Öyleyse içinde Ebedi Kalıcılar olarak Cehennem’in  Kapıları’ndan girin. Büyüklük taslayanlar’ın Konaklama Yeri ne Kötü.         

 

016.30-      Sakınanlar’a "Rabb'iniz ne indirdi?" dediğinde "Hayır" dediler. Bu Dünya’da Güzel Davranışlar’da bulunanlara Güzellik var’dır. Ahiret Yurdu ise daha Hayılı’dır. Taqwa Sahipleri’nin Yurdu ne Güzel’dir.

016.31-      Adn Bahçeleri, Ona girerler. O’nun altından Irmaklar akar.  İçinde Onlar’ın Her diledikleri Şey var’dır. İşte Allah Taqwa Sahipleri’ni böyle ödüllendirir.

016.32-      Ki Melekler Güzellikle Canlar’ını aldıklarında "Selam Size’ derler. Yaptıklarınıza Karşılık olarak Bahçe’ye girin."

 

016.33-      Kendilerine Melekler’in gelmesinden veya Rabb'inin Emri’nin gelmesinden başka bir Şey mi gözlüyorlar? Onlar’dan Öncekiler de öyle yapmıştı. Allah Onlar’a zulmetmedi. Fakat Onlar kendi Nefisler’ine zulmediyorlardı.

016.34-      Böylece işledikleri Kötülükler’i kendilerine isabet etti ve Alay’a aldıkları Şey kendilerini sarıp kuşatıverdi.

 

V            Peygamberin Vazifesi 35-40

 

016.35-      Şirk koşmakta olanlar dediler ki: "Eğer Allah dilesiydi O’nun dışında Hiçbir Şey’e kulluk etmezdik. Biz de Atalar’ımız da ve O’nsuz Hiçbir Şey’i haram da kılmazdık." Onlar’dan Öncekiler de böyle yapmıştı. Şu halde Elçiler’e düşen Apaçık bir Tebliğ’den başkası mı?

016.36-      Andolsun biz Her Ümmet’e Allah'a kulluk edin Tağut’tan kaçının  diye bir Elçi gönderdik. Böylelik’le Onlar’dan kimine Allah hidayet verdi , Onlar’dan kiminin üzerine de Sapıklık Haqq oldu. Artık Arz’da dolaşın da Yalanlayanlar’ın uğradıkları Sonucu görün.

016.37-      Sen Onlar’ın Hidayet bulmaları ne kadar Tutku ile istesen de Allah elbette saptırdığına Hidayet vermez. Onlar için Yardım edecek yok’tur.

016.38-      Olanca Yeminleri ile "Öleni Allah diriltmez" diye Yemin ettiler. Hayır, bu onun üzerine Haqq olan bir Waid’dir. Ancak İnsanlar’ın Çoğu bilmezler.

016.39-      Hakkında ihtilaf’a düştükleri Şey’i Onlar’a açıklaması ve Küfredenler’in kendilerinin Yalancı olduklarını bilmesi için.

016.40-      Onu istediğimizde herhangi bir Şey için Söz’ümüz O’na yalnızca "ol" demekten ibarettir, O da hemen oluverir.

 

VI           Peygamberlerin Tebliğleri 41-50

 

016.41-      Zulmedildikten sonra Allah Yolu’nda Hicret edenler’i Dünya’da  elbette Güzel bir Biçimde yerleştireceğiz,  Ahiret Karşılığı ise daha Büyük’tür, bilmiş olsalardı.

016.42-      Onlar Sabredenler ve Rabb'lerine Tewekkül edenler’dir.

016.43-      Biz Sen’den Evvel kendilerine wahyettiğimiz Adamlar’dan başka göndermedik. Eğer bilmiyorsanız Zikr Ehli'ne  sorun.

016.44-      Apaçık Delliller ve Kitaplar’la Sana da Zik'i indirdik ki İnsanlar’a kendilerine indirileni açıklayasın. Onlar da İyice düşünsünler diye.

016.45-      Artık Kötülüğü örgütleyip düzenleyenler Allah'ın kendileri Yer’in Dibi’ne geçirmeyeceğinden veya şuuruna varamayacakları yerlerden Azab’ın gelmeyeceğinden Emin midirler?

016.46-      Ya da Onlar dönüp dolaşmaktalarken Onlar’ı yakalayıvermesinden. Ki Onlar Aciz bırakacak değildirler.

016.47-      Veya Onlar’ı bir Korku üzerinde yakalayıvermesinden. Öyleyse Rabb'in gerçekten Şefkatli ve Merhamet Sahibi’dir.

 

016.48-      Allah'ın Herhangi bir Şey’den Yarattığına bakmıyorlar mı O'nun Gölgeleri küçülerek (sürünenek) Sağ’dan ve Sol’dan Allah'a secde ederek döner.

016.49-      Gökler’de ne varsa ve Yerler’de ki Canlılar  ve Melekler Allah'a secde ederler ve Onlar Büyüklük taslamazlar.

 

VII          İnsanın tabiatı şirke isyan eder 51-60

 

016.50-      Rabb'lerinin Üstlerinden Onlar’a ne yapacağından korkarlar ve emrolunduğu Şey’i yaparlar.

016.51-      Allah dedi ki: "İki İlah edinmeyin. O ancak Tek bir İlah’tır. Öyleyse Ben’den, yalnızca Ben’den korkun."

016.52-      Gökler’de ve Yer’de ne varsa O’nundur. İtaat, Kulluk da Sürekli olarak O’nundur. Böyleyken Allah'tan başkasından mı korkup sakınıyorsunuz?

016.53-      Ni’met olarak Size ulaşan ne varsa Allah'tandır. Sonra Size bir Zarar dokunduğunda ancak O’na yalvarmaktasınız.

016.54-      Sonra Siz’den Zararı kaldırdığında Siz’den bir Gurup Rabb’lerine Şirk koşarlar.

016.55-      Kendilerine verdiklerimizi karşı Nankörlük etmek için. Öyleyse yararlanın. İlerde bileceksiniz.

016.56-      Kendilerine Rızıq olarak verdiklerimizden Hiçbir Şey bilmeyenler’e Paylar ayırıyorlar. Andolsun Allah'a karşı düzmekte olduklarınıza karşı kesinlikle  Sorgu’ya çekileceksiniz.

016.57-      Ve Allah'a Kızlar İsnat ediyorlar. O Yüce’dir. Hoşlandıkları da kendilerinindir.

016.58-      Onlar’dan birine Dişi (/kız)  müjdelendiği zaman İçi Öfke’yle taşarak Yüz’ü Simsiyah kesilir.

016.59-      Kendisine verilen Müjde’nin Kötülüğünden dolayı Topluluk’tan gizlenir. O’nu aşağılanarak tutacak mı yoksa Toprağa mı gömecek, bak, verdileri Hüküm ne Kötü.

016.60-      Ahiret'e inanmayanlar’ın Kötü Örneği var’dır. En Yüce Örnekler ise Allah'a aittir. O Aziz'dir, Hakim'dir.

 

VIII         İlahi Vahye ihtiyaç 61-65

 

016.61-      Eğer Allah İnsanlar’ı Zulumleri nedeniyle Sorgu’ya çekecek olsaydı O’nun üstünde Hiçbir Dabbe bırakmazdı. Ancak Onlar’ı alıkonulmuş bir Süre’ye kadar ertelemektedir. Onlar’ın Ecelleri gelince ne bir Saat ertelenebilirler ne de Öne alınabilirler.

016.62-      Onlar Allah'a Hoşlar’ına gitmeyecek Şeyler’i Uygun görürler. Diller’i de Yalan olarak en Güzel olan’ın kendilerinin olduğunu düzmektedir. Elbette Ateş Onlar içindir ve elbette Onlar Öncüler’dir.

016.63-      Andolsun Allah'a, Sen’den önceki Ümmetler’e de gönderdik. Fakat Onlar’a Şeytan yaptıklarını Süslü gösterdi. Bugün de Onlar’ın Welisi odur. Ve Onlar için Acıklı bir Azab var’dır.

016.64-      Biz Kitab'ı ancak kendisinde İhtilaf’a düştükleri Şey’i Onlar’a açıklaman ve inanan bir Qawm’e Rahmet ve Hidayet olması dışında indirmedik.

 

016.65-      Allah Gök’ten Su indirdi böylelikle Ölüm’ünden sonra Yer’i O’nunla diriltti.  İşitebilen bir Topluluk için bunda gerçekten bir Ayet var’dır.

 

IX           Vahyin doğruluğunu gösteren misaller 66-70

 

016.66-      Sizin için Hayvanlar’da da elbette İbretler var’dır. Size Onlar’ın Karınlar’ındaki Fışkı ile Kan arasından içenlerin Boğaz’ından kolaylıkla kayan Dupduru bir Süt içirmekteyiz.

016.67-      Hurmalıklar’ın ve Üzümlükler’in Meyveleri’nden. O’ndan hem İçki hem de Güzel bir Rızıq ediniyorsunuz. Elbette aqleden bir Qawm için bunda gerçekten bir Ayet var’dır.

 

016.68-      Rabb'in Balarısı’na wahyetti:  "Dağlar’dan, Ağaçlar’dan ve Onlar’ın yaptıkları Asmalar’dan kendine Evler edin."

016.69-      "Sonra Meyveler’in Tümü’nden ye, böylece Rabb'inin Sana kolaylaştırdığı Yollar’da yürü. Onlar’ın Karınlar’ından türlü Renkler’de Şerbetler çıkar, onda İnsanlar için bir Şifa var’dır." Elbette düşünen bir Qawim için gerçekten bunda bir Ayet var’dır.

016.70-      Allah Sizi yarattı. Sonra Sizi öldürüyor, Siz’den kimi de bildikden sonra birşey bilmesin diye. Ömrünün en Aşağı Ucu’na geri çevrilier. Elbette Allah Bilen'dir, Güçyetiren'dir.

 

X            Peygamberi seçmek 71-76

 

016.71-      Allah Rızıq’ta kiminizi kiminize Üstün kıldı. Üstün kılınanlar  Rızıqlar’ını Eller’inin altında bulunanlar’a onda Eşit olacak  şekilde çevirip vermezler ( Ellerinin altında bulunanlar’a vermezlerki, Onlar da Rızıq’ta Onlar’a Eşit olsunlar/kendilerine eşit olmaları için Ellerinin altında bulunanlara vermezler." Şimdi Allah'ın Ni’met’ini İnkar mı ediyorlar?

016.72-      Allah Size kendi Nefisler’inizden Eşler yaratı. Ve Size Eşler’inizden de Çocuklar ve Ahfat yarattı. Ve Sizi Güzel Şeyler’den rızıqlandırır. Şimdi Onlar Batıl’a mı inanıyorlar ve Allah'ın Ni’met’ini inkar  mı ediyorlar?

016.73-      Allah'ın dışında kendileri  için Gökler’den ve Yer’den hiçbir Rızq’a ve Hiçbir Şey’e Malik olmayan ve buna Güçler’i yetmeyen Şeyler’e mi tapıyorlar?

016.74-      Artık Allah'a benzerler aramaya kalmışmayın. Çünkü Allah bilir, Siz bilmezsiniz?

 

016.75-      Allah Hiçbir Şey’e Gücü yetmeyen ve başkasının Mülkü’nde olan ile tarafımızdan kendisine Güzel bir Rızıq verdiğimiz böylelikle O’ndan Gizli ve Açık infaq eden kimse’yi Örnek olarak gösterdi. Bunlar hiç Eşit olur mu? Hamd Allah'ındır. Fakat Onlar’ın çoğu bilmezler.

016.76-      Allah Şu Örneği de verdi: İki Kişi, bunlardan birisi Dilsiz, Hiçbir Şey’e gücü yetmez ve herşeyiyle Efendisi’nin üstünde. O, Onu hangi Yön’e gönderse bir Hayır getirmez. Şimdi bu, Adalet’le emreden ve Dosdoğru yol üzerinde bulunanla Eşit olabilir mi?

 

II          Azabın geciktirilmesi 77-83

 

016.77-      Gökler’in ve Yer’in Gaybı Allah'a aittir. Saat'in Emr’i de yalnızca bir Göz Çırpması gibidir veya  daha Yakın’dır. Elbette Allah Herşey’e Güçyetiren'dir.

016.78-      Allah, Sizi Anneler’inizin Karnı’ndan Hiçbir Şey bilmeksizin çıkardı ve umulur ki şükredersiniz diye İşitme, Görme ve Fuad/Gönüller verdi.

016.79-      Göğün Boşluğu’nda Boyun eğdirilmiş Kuşlar’ı görmüyorlar mı? Onları Allah'tan başkası tutmuyor. Elbette İnanan bir Qawim için bir Ayet var’dır.

016.80-      Allah Size Evler’inizden Güvenlik ve Huzur bulacağınız Yerler kıldı ve Size Hayvan Derileri’nden hem Göç Günü’nde hem de Yerleşme Günü’nde kolaylıkla taşıyabileceğiniz Evler Yünler’inden Yapağılar’ından ve Kıllarından bir zamana kadar Giyimlikler ve Döşemelikler ve bir Meta kıldı.

016.81-      Allah Sizin için yarattığı Şeyler’den Gölgeler kıldı. Dağlar’da da Sizin için Barınaklar, Siperler kıldı. Sizi Sıcak’tan koruyacak Elbiseler, Sizi Savaşınızda koruyacak Giyimlikler de varetti. İşte O üzerinizdeki Ni’met’ini böyle tamamlamaktadır , umulurki teslim olursunuz.

016.82-      Fakat Onlar yüz çevirirlerse Sana düşen yalnızca Apaçık bir Tebliğ’dir.

016.83-      Onlar Allah'ın Ni’met’ini bilmektedirler sonra da inkar etmektedirler Onlar’ın Çoğu Küfredenler’dir.   

 

XII          Peygamberlerin şehadeti 84- 89

  

016.84-      Her Ümmet’ten bir Şahid göndereceğimiz Gün sonra ne Küfredenler’e izin verilecek ne de Hoşnutluk Dilekleri kabul edilecek.

016.85-      O Zulmedenler Azab gördüklerinde ne Onlar’a hafifletilecek ne de Onlar’a süre tanınacaktır.

016.86-      O Şirk koşanlar Şirk koştuklarını gördükleri zaman "Rabb'imiz Seni bırakıp Bizim tapmakta olduğumuz Ortaklarınız bunlardır, diyecekler. Siz gerçekten Yalan söyleyenlersiniz" diye Söz’ü fırlatacaklar.

016.87-      O Gün Allah'a Teslim olmuşlardır ve uydurdukları da onlar’dan çekilip uzaklaşmıştır.

016.88-      Küfredip de Allah Yolu’ndan alıkoyanlar, Biz, işledikleri Fesad’a karşılık, Onlar’a Azab üstüne Azab ekledik.

016.89-      Her Ümmet içinde kendi Nefisler’inden Onların üzerinde bir Şahid getirdiğimiz Gün Seni de Onlar üzerinde bir Şahid olarak getirecğiz. Biz Kitab'ı Sana Herşey’in Açıklayıcısı/Beyanı Müslümanlar’a da bir Hidayet, bir Rahlmet ve bir Müjde olarak indirdik.

 

XIII         İyilik ve Fenalık 90-100

 

016.90-      Elbette Allah Adalet’i, İhsan’ı, Yakınlar’a vermeyi emreder. Fahşa’dan Münker’den ve Zorbalıklar’dan sakındırır. Size Öğüt vermektedir. Umulur ki Öğüt alıp düşünürsünüz.

016.91-      Ahitleştiğiniz zaman Allah'ın Ahdi’ni yerine getirip pekiştirdikten sonra Yeminler’i bozmayın. Çünkü Allah'ı üzerinize Kefil kılmışsınızdır. Elbette Allah yaptıklarınızı bilir.

016.92-      Bir Ümmet diğer bir Ümmet’ten daha Gelişkin’dir diye Yeminler’inizi kendi aranızda bir Bozuculuk Unsuru yaparak ipine Quwwet’le eğirdikten sonra bozan gibi olmayın. Elbette Allah Sizi bununla İmtihan eder. Qıyamet Günü hakkında İhtilaf’a düştüğünüz Şey’i Size elbette açıklayacaktır.

016.93-      Eğer Allah dileseydi Sizi tam bir Ümmet kılardı. Ancak dilediğini saptırır, dilediğini Hidayet’e erdirir. Yaptıklarınızdan elbette sorulacaksınız.

016.94-      Yeminler’inizi kendi aranızda bir Bozgunculuk Unsur’u edinmeyin. Sonra Sapasağlam basan Ayak kayar ve Allah Yolu’ndan alıkoyduğunuz için Kötülüğü tadarsınız. Büyük Azab da Sizin içindir.

016.95-      Allah'ın Ahdi’ni Ucuz bir Değer’e Karşılık satmayın. Eğer bilirseniz Allah katında olan Sizin için daha Hayırlı’dır.

016.96-      Sizin yanınızda olan tükenir, Allah'ın katında olan ise Kalıcı’dır. Sabredenler’in Karşılığı’nı yaptıklarının en Güzeli’yle Biz kesinlikle vereceğiz.

016.97-      Erkek olsun Kadın olsun bir Mü’min olarak kim Salih bir Eylem’de bulunursa elbette Biz O’nu Güzel bir Hayat’la yaşatırız ve Onların Karşılığını yaptıklarının en Güzel’iyle elbette veririz.

 

016.98-      Öyleyse Qur'an okuduğu zaman Racim Şeytan’dan Allah'a sığın.

016.99-      Gerçek şu ki İnananlar ve Rabb'lerine Tewekkül edenler üzerinde O’nun hiçbir Zorlayıcı Güc’ü yoktur.

016.100-    Onun Zorlayıcı Gücü ancak O’nu Weli edinenler O’na Ortak koşanlar üzerindedir.

 

XIV         Kur'an Haktır 101-110

 

016.101-    Biz bir Ayet’i bir Ayet’in Yeri ile değiştirdiğimiz zaman Allah neyi indirdiğini daha iyi bilmektedir Sen yalnızca İftira edici’sin" dediler. Hayır Onlar’ın Çoğu bilmezler.

016.102-    İnananlar’ı sağlamlaştırmak Müslümanlar’a bir Müjde ve Hidayet olmak üzere O’nu Haqq olarak Rabb'inden Ruhu’l-Quds indirmiştir.

016.103-    Andolsun ki Biz Onlar’ın "Bunu ancak bir Beşer öğretmektedir." dediklerini biliyoruz. Kendisine saparak Eğilim gösterdiklerinin Dil’i A’cem’dir, bu ise Açıkca Arapça olan bir Dil’dir.

016.104-    Allah’ın Ayetleri’ne inanmayanları Allah Hidayet’e ulaştırmaz ve Onlar için Acıklı bir Azab var’dır.

016.105-    Yalan’ı yalnızca Allah'ın Ayetler’ine inanmayanlar uydurur. İşte Yalancılar’ın asıl kendileri de onlar’dır.

016.106-    Kim İmanından sonra Allah'a küfredip de Qalb’i İman’la tatmin bulmuş olduğu halde Baskı altında zorlanan Haric Küfr’e Göğüs açarsa işte Onlar’ın üzerinde Allah'tan bir Gazap var’dır ve Büyük Azab Onlar’ındır.

016.107-    Bu Onlar’ın Dünya Hayatı’nı Ahiret’e göre daha Sevimli bulmalarından ve elbette Allah'ın da küfreden bir Qawm’i Hidayet’e ulaştırmaması nedeniyledir.

016.108-    Onlar Allah'ın Qalpler’ini Kulaklar’ı ve Gözler’ini Mühürlediği kimselerdir. Gafiller’de Onlar’ın ta kendileridir.

016.109-    Elbette Onlar Ahiret'te Ziyan’a uğrayanlar’dır.

016.110-    Sonra gerçekten senin Rabb'in İşkence’ye uğratıldıktan sonra Hicret edenler’in ardından Cihad edip sabredenler’in (destekcisidir). Elbette Senin Rabb'in gerçekten Gafur'dur, Rahim'dir.

 

XV          Mekkelilerin Akıbeti 111-119

 

016.111-    O Gün Herkes kendi Nefs’i Adına Mücaedele eder ve Herkes’e yaptığının karşılığı Eksiksiz ödenir. Onlar Zulm’e uğratılmazlar.

 

016.112-    Allah bir Şehr’i Örnek verdi. Güvenlik ve Huzur içindeydi, Rızq’ı da Heryer’den bol bol gelmekteydi. Fakat Allah'ın Ni’metler’ine Nankörlük etti. Böylece Allah yaptıklarına karşılık olarak Ona Açlık ve Korku Elbisesi’ni taddırdı.

016.113-    Andolsun Onlar’a kendi içlerinden bir Elçi gelmişti. Fakat Onu yalanladılar. Böylece Onlar Zulumler’ine devam ederlerken Azab Onlar’ı yakalayıverdi.

016.114-    Öyleyse Allah'ın Sizi rızıqlandırdığı Şeyler’den Helal Temiz olan’ı yiyin. Eğer Ona Kulluk etmekte iseniz. Allah'ın Ni’met’ine şükredin.

 

016.115-    O Size ancak Ölü’yü, Kan’ı, Domuz Eti’ni ve Allah'tan başkası Ad’ına kesilmiş olanı Haram kıldı. Fakat kim Mecbur kalırsa, saldırmamak ve sınırı taşmamak üzere (izinlidir). Gerçekten Allah Gafur'dur, Rahim'dir.

016.116-    Diller’inizin Yalan yere nitelendirmesiyle şuna Helal buna Haram demeyin. Allah'a karşı Yalan uydurmuş olursunuz. Allah'a karşı Yalan uyduranlar Kurtuluş’a eremezler.

016.117-    Pek az bir Meta.  Onlar’a ise Acıklı bir Azab var’dır.

016.118-    Yahudi Olanlar’a da, bundan önce Sana aktardıklarımızı Haram kıldık. Biz Onlar’a zulmetmedik, ancak Onlar kendi Nefisler’ine zulmediyorlardı.

016.119-    Sonra gerçekten senin Rabb'in Cehalet sonucu Kötülük işleyen, sonra bunun ardından Tewbe eden ve Islah olanlar. eLBETTE Senin Rabb'in bundan sonra Gafur'dur, Rahim'dir.

 

XVI         İbrahim 120-128

 

016.120-    Gerçek şu ki, İbrahim bir Ümmet’ti. Allah'a Gönül’den yönelip İtaat eden bir Hanif’ti ve O Müşrikler’den değildi.

016.121-    O’nun Ni’metler’ine Şükredici’ydi. O’nu seçti ve Doğru Yol’a iletti.

016.122-    Ve Biz O’na Dünya’da bir Güzellik verdik, elbette O , Ahiret'te de Salih olanlar’dandır.

016.123-    Sonra Sana wahyettik: "Hanif olan İbrahim'in Milleti’ne uy. O Müşrikler'den değildi.

016.124-    Sebt, ancak O’nda ihtilaf’a düşenlere (farz) kılındı. Elbette Senin Rabb'in, Onlar’ın İhtilaf ettikleri Şeyler konusunda Qıyamet Günü aralarında hükmedecektir.

 

016.125-    Rabb'inin Yolu’na Hikmet’le ve Güzel Öğüt’le çağır  ve Onlar’la en Güzel bir biçim’de mücadele et. Elbette senin Rabb'in Yol’undan sapanı Bilen'dir ve Hidayet’e ereni de Bilen’dir.

016.126-    Eğer Ceza verecekseniz Size Ceza verilenin Misliyle Ceza verin ve eğer sabrederseniz, andolsun bu, Sabredenler için daha Hayırlı’dır.

016.127-    Sabret, Senin Sabr’ın ancak Allah iledir. Onlar için Hüzn’e kapılma ve kurmakta oldukları Hileli düzenler’den dolayı da Sıkıntı’ya düşme.

016.128-    Elbette Allah Sakınanlar’la ve İyilik edenler’le beraber’dir.

 

 076.071/NUH

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                             

I           Nuh'un İrşadı 1-20

 

071.01-      Elbette Biz Nuh'u "Qawm’ini, Onlara Acıklı bir Azab gelmeden önce uyar" diye kendi Qawm’ine gönderdik.

071.02-      O da dedi ki: "Ey Qawm’im, gerçek şu ki, Ben Size Apaçık bir Uyarıcı'yım.

071.03-      "Allah'a kulluk edin. O'ndan ittiqa edin ve O'na itaat edin."

071.04-      "Sizin Günahlar’ınızı bağışlar ve Sizi Adı konulmuş bir Ecel’e kadar erteler. Elbette Allah'ın Eceli geldiği zaman, O ertelenmez. Bir bilmiş olsaydınız."

071.05-      Dedi ki: "Rabb'im, gerçekten Ben Qawm’imi Gece ve Gündüz çağırdım."

071.06       "Fakat Benim çağırmam, bir Kaçıştan başkasını artırmadı."

071.07-      "Doğrusu Ben, Senin Onları bağışlaman için her Davet’imde, Onlar Parmaklar’ını Kulaklar’ına tıkadılar. Örtüler’ini Başlar’ına çektiler ve İstikbar ettikce İstikbar ettiler."

071.08       "Sonra Ben Onları Açıktan açığa da davet ettim."

071.09-      "Daha sonra Onlara açıkca duyurdum ve kendilerine Gizli gizli Yollar’la yanaşmak istedim."

071.10-      "Bundan böyle" dedim. "Rabb'inizden Mağfiret isteyin. Çünkü gerçekten O  Çokgafur'dur.

071.11-      "Üzerinize Gök’ten Sağanak sağdırsın."

071.12-      "Size Mallar ve Çocuklar’la Yardım’da bulunsun. Size Bahçeler ve Irmaklar da versin."

071.13-      "Size ne oluyor ki, Allah'tan bir Vekar’ı ummuyorsunuz?"

071.14-      "Oysa O, sizi gerçekten Tavır tavır yaratmıştır."

071.15-      "Görmüyor musunuz, Allah Yedi Göğü birbirleriyle bir Uyum içinde yaratmıştır."

071.16-      "Ve Ay’ı da bunlar içinde bir Nur olarak kılmış, Güneş’i de bir Kandil yapmıştır."

071.17-      Allah, Sizi Yer’den bir Bitki gibi bitirti."

071.18-      "Sonra Sizi yine onda geri çevirecek ve Sizi bir Çıkarış’la çıkaracaktır."

071.19-      "Allah, Yer’i Sizin için bir Yaygı kıldı."

071.20-      "Öyle ki, Onun içinde Geniş Yollar’ında dolaşasınız, diye."

 

II Nuh'un Duası: 21-28

 

071.21-      Nuh: "Rabb'im, gerçekten Onlar Bana İsyan, Mal ve Çocuklar’ı kendisine Kayıp’tan başka bir Şey’i artırmayan kimseler’e uydular."

071.22-      "Ve Büyük Hileli Düzenler kurdular."

071.23-      "Ve dediler ki: Kendi İlahlar’ınızı bırakmayın;  Wedd'i, Suwa'yı, Yeğus'u, Ye'uk'u, Nesr'i."

071.24-      "Böylece Onlar, çoğu Kimseyi saptırdılar. Sen de o Zalimler’e Sapıklık’tan başkasını artırma."

071.25-      Bunlar, Hatalar’ı dolayısıyla Su’da boğuldular. Sonra Ateş’e sokuldular. O zaman da Allah'ın dışında hiçbir Yardımcı bulamadılar.

071.26-      Nuh: "Rabb'im,Arz’da Kafirler’den Yurt edinen kimseyi bırakma!" dedi.

071.27-      "Çünkü Sen Onları bırakacak olursan, Senin Kullar’ını saptırırlar ve Onlar Facir Kafir’den başkasını doğurmazlar."

071.28-      "Rabb'im, Beni, Annemi Babamı, Mü'min olarak Evime gireni, İman eden Erkekleri ve Kadınları bağışla. Zalimler’e de Yıkım’dan başkasını artırma!"

 

077.014 İBRAHİM

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                    

I           Karanlıktan Aydınlığa 1-6

 

014.01-      Elif Lam Ra. Bu bir Kitap'tır ki Rabb'inin İzni’yle İnsanlar’ı Karanlıklar’dan Nur’a, o Aziz ve Hamid olan’ın Yolu’na çıkarman için  O’nu Sana indirdik.

014.02-      O Allah ki Gökler’de ve Yer’de ne varsa O'nundur. Şiddetli Azab dolayısıyla way Küfredenler’e

014.03-      Onlar Dünya Hayatı’nı Ahiret'e karşı severler, Allah Yolu’ndan engellerler ve onda Çarpıklık ararlar. İşte Onlar, Uzak bir Sapıklık içindedirler.

014.04-      Biz Hiç bir Elçi'yi kendi Qavm’inin Dil’inden başkasıyla göndermedik ki, Onlar’a Apaçık anlatsın. Böylece Allah dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini Hidayet’e yöneltip iletir. O Aziz'dir, Hakim'dir.

 

014.05-      Andolsun ki Musa'yı Qawm’ini Karanlıklar’dan Nur’a çıkarır ve Onlar’a Allah'ın Günleri’ni hatırlat diye Ayetler’imizi  göndermiştik. Elbette bunda Sabreden ve Şükreden Herkes için Ayetler var’dır.

014.06-      Hani Musa Qavm’ine şöyle demişti: "Allah'ın üzerinizdeki Ni’met’ini hatırlayın, hani O Sizi Fir'awn Âl’inden kurtarmıştı. Onlar Sizi en Dayanılmaz İşkenceler’e uğratıyor Kadınlar’ınızı Sağ bırakıp Erkek Çocuklar’ınızı boğazlıyorlardı. Bunda Sizin için Rabb'inizden Büyük bir Sınav vardır.

 

II          Hakikatin Önce Reddi 7-12

 

014.07-      Rabb'iniz şöyle buyurmuştu. "Andolsun eğer şükrederseniz gerçekten Size artırırım ve andolsun eğer küfrederseniz elbette Benim Azab’ım Pek Şiddetli’dir".

014.08-      Musa  demişti ki :"Eğer Siz ve Arzdakiler’in Tümü küfredecek olsanız bile elbette Allah Hiçbir Şey’e Muhtaç değildir. Öğülmüş’tür."

014.09-      Sizden öncekilerin Nuh Qawm’inin Ad ile Semud ile Onlar’dan sonra gelenler’in Haber’i Size gelmedi mi? Ki Onlar’ı Allah'tan başkası bilmez. Elçiler’i Onlar’a Apaçık Belgeler’le gelmişlerdi  de:  Eller’ini Ağızlar’ına ittiler ve dediler ki: " Tartışmasız Biz Sizin kendisiyle gönderildiğiniz Şeyler’i inkar ettik ve Bizi kendisine çağırmakta olduğunuz Şey’den de gerçekten Kuşku verici bir Tereddüt içindeyiz."

014.10-      Elçiler’i dedi ki: "Allah konusunda ki Şüphe etme. O Gökler’i ve Yer’i Yaratan’dır. O Sizi Günahlar’ını bağışlamak için Dawet etmekte ve Sizi Ad’ı korulmuş bir Süre’ye kadar ertelemektedir. Dediler ki:  "Siz Bizim benzerimiz olan birer Beşer’den başkası değilsiniz. Siz Bizi Babalar’ımızın tapmakta olduklarından çevirip engellemek istemektesiniz. Öyleyse Bize apaçık olan İspatlayıcı bir Delil getirin.

014.11-      Elçiler’i Onlar’a dedi ki: "Doğrusu Biz Sizin gibi yalnızca bir Beşer’iz. Ancak Allah Kullar’ından dilediğine lutfeder. Allah'ın İzni olmaksızın Size bir Delil getirmemiz Bizim için olacak Şey değil. Mü'minler ancak Allah'a     Tewekkül etmelidirler."

014.12-      "Bize ne oluyor ki, Allah'a  tewekkül etmeyelim? Bize Doğru Yolları O göstermiştir. Ve elbette Bize yapmakta olduğumuz İşkenceler’e karşı sabredeceğiz. Tewekkül edenler Allah'a tewekkül etmelidirler."

 

III            Muhalefetin Yok olması 13-21

 

014.13-      Küfredenler Elçiler'ine dediler ki: "Hiç tartışmasız Sizi kendi Toprağımızdan süreceğiz ya da Din’imize döneceksiniz." Böylelikle Rabb'leri kendilerine wahyetti ki: "Elbette Biz Zulmedenler’i helak edeceğiz."

014.14-      Ve Onlar’dan sonra Sizi o Arz’a elbette yerleştireceğiz işte bu Maqam’ımdan korkana ve Wa’d’imden korkana ait.

                            

014.15-      Fetih istediler. Her Zorba İnatcı Bozgun’a uğrayıp yok olup gitti.

014.16-      Önünde Cehennem var’dır ve İrinli Su’dan içirilecektir.

014.17-      Yutkunma’ya çabalayacak ve Boğaz’ından geçirmeyi başaramayacaktır ve Ona her yandan Ölüm gelecek oysa ölmeyecek de. Ardından daha Katı bir Azab olacak.

014.18-      Rabb’lerine Küfredenler’in Durumu şudur. Onlar’ın yaptıkları Fırtınalı bir Gün’de Rüzgar’ın Şiddetle savurduğu bir Kül gibidir. Kazandıklarından hiçbir Şey’e güçyetiremezler. İşte Uzak bir Sapıklık budur.

014.19-      Allah'ın Gökter’i ve Yer’i Haqq ile yarattığını görmüyor musunuz? Dilerse Sizi giderir yokeder ve Yeni bir Yaratılış getirir.

014.20-      Bu Allah'a göre Güç değil’dir.

014.21-      Onların Tümü toplanıp Allah'ın Huzuru’na çıktılar da Müstaz’aflar Müstekbirler’e dediler ki:  "Elbette Biz Size tabi idik, şimdi Siz Biz’den Allah'ın Azabı’ndan herhangi bir Şey’i önleyebiliyor musunuz?" Dediler ki: "Eğer Allah Bize Doğru Yolu gösterseydi Biz de Sizler’e Doğru Yol’u gösterdik. Şimdi Bizler yakınsak da sabretsekte Bize göre bir’dir. Bizim için kaçacak hiçbir Yer yok’tur."

 

IV           Hakkın desteklenmesi 22-27

 

014.22-      İş Hükm’e bağlanıp bitince Şeytan der ki: "Doğrusu Allah Size gerçek olan Wadi wadetti. Ben de Size wadettim ama Size Yalan söyledim. Benim Size Zorlayıcı bir Güc’üm yoktu.Yalnızca Sizi çağırdım Siz de Bana icabet ettiniz. Öyleyse Beni kınamayın Siz kendinizi kınayın. Ben Sizi kurtaracak değilim, Siz de Beni kurtaracak değilsiniz. Doğrusu daha önce Beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki Zalimler’e Acıklı bir Azab var’dır.

014.23-      İnanan  ve Salih Davranışlar’da bulunanlar Rabb'lerinin İzni’yle altından Irmaklar akan içinde Ebedî kalacakları Bahçeler'e konulmuşlardır. Orda birbirlerine olan Dirlik Temennileri "Selam"dır.

014.24-      Görmedin mi ki Allah nasıl bir Örnek vermiştir. Güzel bir Söz Güzel bir Ağaç gibi’dir ki onun Kökü Sabit Dal’ı ise Gök’tedir

014.25-      Rabb'inin İzni’yle Her Zaman Yemiş’ini verir. Allah İnsanlar için örnekler verir, umulur ki Onlar Öğüt alıp düşünürler.

014.26-      Kötü bir Söz’ün Örneği ise Kötü bir Ağaç gibidir. Onun Kök’ü Yer’in üstünden sökülmüş kararı kalmamıştır.

014.27-      Allah İnananlar’ı Dünya Hayatı’nda da Ahiret'te de Sapasağlam Söz’de sabit kılar. Zalimler’i de şaptırır. Allah diledğini yapar.

 

V          İnsanın zulmü 28-34

 

014.28-      Allah'ın Ni’met’ini Küfr’e değiştirenleri ve Qavimler’ini Yıkım ve Azab Yurdu’na konduranları görmedin mi?

014.29-      Cehennem’dir. Ona yaslanırlar ne Kötü bir Karar Yeri’dir o.

014.30-      O'nun Yol’undan saptırmak için Allah'a Eşler koştular. De ki: "Yararlanın. Çünkü elbette Sizin varışınız Ateş'edir.

014.31-      İnanan Kullar’ıma söyle. Onda Alışveriş’in ve Dostluğun olmadığı o Gün gelmezden önce  Salat’ı kılsınlar ve kendilerine Rızıq olarak verdiklerimizden Gizli ve Açık infaq etsinler.

014.32-      Allah Gökler’i ve Yer’i yaratan ve Gök’ten Su indiriqp O’nunla Size Rızıq olarak Türlü Ürünler çıkarandır. Ve O’nun Emr’iyle Gemiler’i Deniz’de yüzmeleri için Size Emr’e amade kılandır.  Irmaklar’ı da Size Emre Amade kılan’dır.

014.33-      Güneş’i ve Ay’ı da Hareketler’inde Sürekli Emr’inize Amade kılan, Gece’yi ve Gündüz’ü de Emr’e Amade kılandır.

014.34-      Ve Size her istediğiniz Şey’i verdi. Eğer Allah'ın Ni’met’ini saymaya kalkışırsanız O’nu saymaya güçyetiremezsiniz. Gerçek şu ki İnsan pek Zalim , pek Nankör’dür.

 

VI           İbrahim'in duası 35-41

 

014.35-      Hani İbrahim şöyle demişti: "Bu Şehr’i Güvenli kıl, Beni ve Çocuklar’ımı Putlar’a kulluketmekten uzak tut."

014.36-      Rabb'im gerçekten Onlar İnsanlar’dan birçoğunu şaşırtıp saptırdı. Bundan böyle kim Bana uyarsa artık O Ben’dendir. Kim de Bana İsyan edense kuşkusuz Sen Gafur, Rahim'sin.

014.37-      Rabb'imiz, gerçekten Ben Çocuklar’ımından bir kısmını Beyt-I Haram yanında Ekinsiz bir Wadi’ye yerleştirdim. Rabb'imiz Salat’ı kılsınlar diye. Böylelikle senin İnsanlar’ın bir Kısmının Qalpler’ini onlar’a ilgi duyar kıl ve Onlar’ı bir takım Ürünler’den rızıqlandır, umulur ki  şükrederler.

014.38-      Rabb'imiz elbette Sen Bizim saklı tuuttuklarımızı da açığa vurduklarımızı da bilmektesin. Yer’de ve Gök’te Hiçbir Şey Allah'a Gizli kalmaz.

014.39-      Hamd Allah'a aittir ki o, Bana İhtiyarlığa rağmen İsmail'i ve İshaq'ı Armağan etti, elbette Benim Rabb'im gerçekten Dua’yı İşiten'dir.

014.40-      Rabb'im Beni Salat’ı Sürekli olan kıl, Soy’umdan olanları da. Rabb'imiz Duamı qabul buyur.

014.41-      Rabb'imiz Hesab’ın yapılacağı Gün Beni Valideyn’imi ve Müminler’i bağışla.

 

VII          Muhalefetin akıbeti 42-52

 

014.42-      Allah'ı sakın Zulmedenler’in yaptıklarından Habersiz sanma. Onlar’ı yalnızca Gözler’in Dehşetle belireceyi bir Gün’ü ertelemekter.

014.43-      Başlar’ını dikerek koşarlar. Gözler’i kendilerine dönüp çevrilmezler. Qalpler’i de Bomboş’tur.

014.44-      Azab’ın kendilerine geleceği Gün İnsanlar’ı uyar ki Zulmedenler şöyle diyecekler: "Bizi Yakın bir Süre’ye kadar ertele ki Senin Çağrı’na cevap verelim ve Elçiler'e uyalım. Oysa daha önce kendiniz için Hiçbir Son bulma yok’tur diye and içenler Sizler değil mi idiniz?

014.45-      Siz kendi Nefisler’ine Zulmedenler’in yerleştikleri Yerlerde yerleştiniz. Onlar’a ne yaptığımız Size açıklanmıştı. Ve Size Örnekler vermiştik.

014.46-      Gerçek şu ki Onlar Hileli Düzenler kurdular ve oysa Onlar’ın Düzenleri Dağlar’ı Yerlerinden oynatacak ta olsa Allah katında Onlar’a hazırlanmış Düzen var’dır.

014.47-      Allah'ı sakın Elçiler’ine verdiği Söz’den dönen  sanma. Gerçekten Allah Aziz'dir, İntikam-sahibi’dir.

014.48-      Yer’in başka bir Yer’e, Gökler’in de dönüştürüldüğü Gün, Onlar tek olan Qahhar olan Allah'ın Huzuruna çıkacaklardır.

014.49-      O Gün Suçlular’ın Bukağılar’a vurulduklarını görürsün.

014.50-      Yiyimleri Katran’dandır. Yüzler’ini de Ateş bürüyecekdir.

014.51-      Allah'ın Her Nefsi kendi kazandığı ile cezalandırması için’dir. Elbette Allah Hesabı Çabuk olan’dır.

014.52-      İşte bu uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten onun bir Tek İlah olduğunu bilsinler diye ve Siz Aqıl Sahipleri iyice Öğüt alsınlar diye bir Belağ’dır.

 

078.021el- ENBİYA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                  

I           Hüküm Yaklaşıyor 1-10

 

021.01-       İnsanlar’ın Sorgulaması yakınlaştı kendileri ise bir Gaflet içinde yüz çevirmektedirler.

021.02-      Rabb'lerinden kendilerine Yeni bir Hatırlatma gelmeyiversin Onlar bunu mutlaka Oyun Konusu yaparak dinlemektedirler.

021.03-      Onlar’ın Qalpler’i Tutku’yla oyalanmadadır. Zulme sapanlar Gizlice fısıldaştılar." Bu Sizin benzeriniz olan bir Beşer değil mi öyleyse göz göre göre Siz Büyü’yemi geleceksiniz."

021.04-      Dedi ki: " Benim Rabb'im Gök’te ve Yer’de söylenen Söz’ü bilir o İşiten'dir, Bilen'dir..

021.05-      "Hayır" dediler, "Karmakarışık Düşler’dir. Hayır Onu kendisi düzüp uydurmuştur. Hayır O bir Şair’dir öyle degilse Öncekiler’e gönderildiği gibi Bize de bir Ayet getirsin."

021.06-      Kendilerinden evvel Yıkıma üğrattığımız Hiçbir Ülke inanmamıştır şimdi bunlar mı inanacak?"       

021.07-      Biz Sen’den önce de kendilerine wahyettiğimiz Adamlar dışında göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, şu halde Zikr Ehli’ne sorun.

021.08-      Biz Onlar’ı Yemek yemez Cesetler kılmadık ve Onlar Ölümsüz değillerdi.

021.09-      Sonra Onlar’a verdiğimiz Söz’e Sadık kaldık böylece Onlar’ı ve dilediklerinizi kurtardık ta Ölçüsüz kalanları Yıkıma uğrattık.

021.10-      Andolsun Size Zikr'inizin içinde bulunduğu bir Kitap indirdik yine de aqıllanmayacak mısınız.

 

II          Hak Daima kazanır 11-29

 

021.11-      Biz zulmetmekte iken Ülkeler’den nicesini kırıp geçirdik ve bunun ardından bir başka Qawm’i meydana getirdik.

021.12-      Bizim Zorlu Azab’ımızı hissettikleri zaman oradan Büyük bir hızla uzaklaşıp kaçıyorlardı.

021.13-      Uzaklaşıp kaçmayın, içinde şımarıp azdığınız Refah’a ve Yurdlar’ınıza dönün çünkü Sorgu’ya çekileceksiniz.

021.14-      "Yazıklar Bize" dediler, "gerçekten Biz  Zalim’mişiz."

021.15-      Onlar’ın bu Yakınmalar’ı Biz Onlar’ı Biçilmiş Ekin Sönmüş Ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.

021.16-      Biz bir Oyun ve Oyalanma konusu olsun diye Göğü Yer’i ve İkisi arasında bulunanları yaratmadık.

021.17-      Eğer Biz bir Oyun ve Oyalanma isteseydik bunu kendi Katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık böyle yapardık.

021.18-      Hayır, Biz Haqq’ı Batıl’ın üstüne fırlatırız o da onun Beyn’ini Darmadağın eder bir de bakarsınki o yok olup gitmiştir. Nitelendiregeldiklerinizden dolayı Eyvahlar size

021.19-      Gökler’de ve Yer’de kim varsa O’nundur. Onun yanında olanlar Ona İbadet etmekte Büyüklüğe kapılmazlar ve Onlar Yorgunluk da duymazlar.

021.20-      Gece ve Gündüz hiç durmaksızın tesbih ederler.

021.21-      Yoksa Onlar Yer’den bir Takım İlahlar edindiler de Onlar mı diriltecekler.

021.22-      Eğer her ikisinde Allah'ın dışında İlahlar olsaydı  hiç tartışmasız İkisi de bozulup gitmişti. Arş’ın Rabb'i olan Allah Onlar’ın nitelendire geldikleri Şeyler’den Yüce’dir.

021.23-      O yaptıklarından sorulmaz oysa Onlar Sorgu’ya çekilirler

021.24-      Yoksa ondan başka İlahlar mı edindiler. De ki: "Burhan’ınızı getirin, işte Benimle birlikte olanlar’ın Zikr’i ve Ben’den öncekilerinde Zikr’i. " Hayır Onlar’ın çoğu Haqq’ı bilmiyorlar, ondan yüz çevirmektedirler.

021.25-      Sen’den önce Hiçbir Elçi göndermedik ki, Ona şunu wahyetmiş olmayalım: "Ben’den başka İlah yoktur, öyleyse Bana ibadet edin."

 

021.26-      "Rahman Çocuk edindi."dediler, O Yüce’dir. Hayır Onlar İkram’a layık görülmüş Kullar’dır.

021.27-      Onlar Söz’le onun önüne geçmezler ve Onlar Onun Emr’iyle yapıp etmektedirler.

021.28-      O önlerindekini de arkalarındakini de bilmektedir. Onlar Şefaat’te etmezler, Hoşnut olunandan başka ve Onlar Onun Haşmet’inden içleri titremekte olanlar’dır.

021.29-      Onlar’dan her kimki gerçekten Ben Onun dışında bir İlah’ın diyecek olsa bu durumda Biz Onu Cehennem’le cezalandırırız. Zalimler’i Biz böyle cezalandırmaktayız.

 

III            Vahyin doğruluğu 30-41

 

021.30-      O Küfredenler görmüyorlar mı ki  Gökler’le Yer birbiriyle Bitişik iken Biz Onlar’ı ayırdık ve her Canlı Şey’i Su’dan yarattık yine de Onlar inanmayacaklar mı?

021.31-      Yeryüzü’nde Onlar’ı Sarsıntı’ya uğratır diye Sabit Dağlar yarattık ve Doğru gidebilsinler diye Geniş Yollar açtık.

021.32-      Gökyüzü’nde konulmuş bir Tavan kıldık Onlar ise bunun Ayetler’inden yüz çevirmektedirler.

021.33-      Gece’yi Gündüz’ü Güneş’i ve Ay’ı yaratan odur. Herbiri bir Yörünge’de yüzüp gitmektedirler.

021.34-      Sen’den önce hiç bir Beşer’e Ölümsüzlüğü vermedik şimdi Sen ölürsen Onlar Ölümsüz mü kalacaklar.

021.35-      Her Nefis Ölüm’ü Tadıcı’dır, Biz Sizi Şerr’le de, Hayır’la da deneyerek imtihan etmekteyiz ve Siz Bize döndürüleceksiniz.

021.36-      Küfredenler Seni gördüklerinde Seni yalnızca Alay konusu edinmektedirler. "Sizin İlahlar’ınızın Söz’ünü eden bu mu?" oysa Rahman'ın Sözü’nü İnkar edenler kendileridir.

021.37-      İnsan Acele’den yaratıldı. Size Ayetler’imi yakında göstereceğim. Şimdi hemen acele etmeyin.

021.38-      "Eğer doğruyu söylüyor iseniz bu Waat ne Zaman’dır." derler

021.39-      O Küfredenler Yüzler’inden ve Sırtlar’ından Ateş’i püskürtemeyecekleri ve hiç yardım alamayacakları Zamanı bir bilselerdi.

021.40-      Hayır Onlar’a apansız gelecekte böylece Onlar’ı Şaşkın’a çevirecek. Artık ne onu geri çevirmeye Güçleri yetecek ve ne de Onlar’a Süre tanınacak.

021.41-      Andolsun Sen’den önceki Elçiler’le de Alay edildi. Fakat içlerinden Küçük düşürenleri O Alay’a aldıkları sarıp kuşatıverdi.

 

IV           Allah'ın Rahmeti 42-50

 

021.42-      De ki: "Gece ve gündüz Sizi Rahman'dan kim koruyabilir?" Hayır Onlar Rabb'lerini Zikir’den yüz çevirenlerdir.

021.43-      Yoksa Onlar’ın Bize karşı kendilerini engellemeyle koruyabilecek İlahlar’ı mı var? Onlar’ın kendi Nefisler’ine bile Yardım’a Güçleri yetmez ve Onlar Biz’den Yakınlık duyamazlar.

021.44-      Evet Biz Onlar’ı ve Atalar’ını yararlandırdık, öyleki Ömür Onlar’a Uzun geldi fakat şimdi Bizim gerçekten Yer’e gelip onu Çevresinden eksiltmekte olduğumuzu görmüyorlar mı? Şu halde Üstün gelenler Onlar mı?

021.45-      De ki: "Ben Sizi yalnızca Wahy ile uyardım. Ancak Sağırlar uyarıldıklarında Çağrı’yı işitmezler."

021.46-      Andolsun Onlar’a Rabb'inin Azabı’ndan bir Ufak Esinti dokunacak olsa  tartışmasız  "Eyvahlar Bize , gerçekten Bizler zulmetmişiz", diyecekler.

021.47-      Biz ise Qıyamet Günü'ne ait Duyarlı Teraziler koyarız da artık, hiçbir Nefis hiçbir Şey’le Haqsızlığa uğramazlar. Bir Hardal Tanesi bile olsa O’na getiririz. Hesap görücüler olarak Bizler yeteriz.

 

021.48-      Andolsun Biz Musa'ya ve Harun'a Taqwa Sahipleri için bir Aydınlık ve bir Zikr olarak Furqan'ı indirdik.

021.49-      Onlar Rabb'lerine karşı Gayb ile bir Haşyet içindedirler ve Onlar  Saat'den içleri titremekte olanlardır.

021.50-      Bu Bizim Ona indirdiğimiz Mübarek bir Zikir'dir. Şu halde Onu İnkar edecek olanlar Siz misiniz?

 

V          İbrahim ve Düşmanları 51-75

 

021.51-      Andolsun bundan önce de İbrahim'e Rüşd’ünü vermiştik ve Biz O’nu bilenlerdik.

021.52-      Hani Baba’sına ve Qavm’ine demişti ki: "Sizin karşılarında Bel büküp eğilmekte olduğunuz bu Temsili Heykeller nedir?"

021.53-      "Biz Atalar’ımızı bunlara tapıyor olarak bulduk." dediler.

021.54-      De ki: " Andolsun Siz ve Atalarınız Apaçık bir Sapıklık içindeziniz."

021.55-      "Sen Bize Gerçeği mi getirdin yoksa Oyun oynayanlar’dan mısın? "

021.56-      "Hayır" dedi. "Sizin Rabb'iniz Gökler’in ve Yer’in Rabb'idir Onlar’ı kendisi yaratmıştır ve Ben de buna Şehadet edenler’denim."

021.57-      Andolsun Allah'a, Sizler arkanızı dönüp gittikten sonra ,Ben Sizin Putlar’ınıza elbette bir Tuzak kuracağım,

021.58-      Böylece O yalnız Büyükleri hariç olmak üzere Onlar’ı Paramparça kıldı. Belki O’na başvururlar diye.

021.59-      "Bizim İlahlar’ımıza bunları kimler yaptı? Elbette O Zalimler’den biridir." dediler.

021.60-      "Kendisine İbrahim denilen bir Genc’in bunların Söz’ünü ettiğini işittik" dediler.

021.61-      Dediler ki: "Öyleyse O’nu İnsanlar’ın Gözü önüne getirin ki ona/ceza’ya Şahid olsunlar."

021.62-      Dediler ki: " Ey İbrahim, bunu İlahlar’ımıza Sen mi yaptın?"

021.63-      Hayır, dedi. "Bu yapmıştır, bu Onlar’ın Büyükleridir; eğer konuşabiliyorsa Siz Onlar’a soruverin."

021.64-      Bunun üzerine kendi Vicdanlarına başvurdular da. Gerçek şu ki Siz Zalim olanlar Sizler’siniz" dediler.

021.65-      Sonra yine Tepeler’i üzerine ters döndüler. Andolsun Bunların konuşamayacaklarını Sen de bilmektesin.

021.66-      Dedi ki: " O halde Allah'ı bırakıp da Sizler’e Yarar’ı olmayan ve Zarar’ı dokunmayan Şeyler’e mi tapmaktasınız?"

021.67-      "Yuh size ve Allah'tan başka taptıklarınıza. Siz yine de  aqıllanmayacak mısınız?"

021.68-      Dediler ki: " Eğer yapacaksanız Onu yapın ve İlahlar’ınıza Yardım’da bulunun.

021.69-      Bizde dedik ki: "Ey Ateş, İbrahim’e karşı Serin ve Esenlikli ol."

021.70-      Ona bir Düzen kurmak istediler, fakat Biz Onlar’ı daha çok Hüsran’a uğrayanlar kıldık.

 

021.71-      O’nu ve Lut u  kurtarıp içinde Alemler için Bereketler kıldığımız Yer’e çıkardık.

021.72-      O’na İshaq'ı armağan ettik, üstüne de Ya’qub'u.  Herbirini Salihler kıldık.

021.73-      Ve Onlar’ı, kendi Emr’imizle Hidayet’e yönelten Önderler kıldık ve Onlar’a Hayr’ı kapsayan Fiilleri, Salat kılmayı ve Zekat vermeyi wahyettik. Onlar Bize İbadet edenler’di.

 

021.74-      Lut'a da bir Hüküm ve İlim verdik ve O’nu Çirkin İşler yapmakta olan Şehir’den kurtardık. Elbette Onlar bozulmaya uğrayan Kötü bir Qawim’di.

021.75-      O’nu Rahmet’imize soktuk, çünkü O Salihler’dendi.

 

VI           Peygamberlerin Kurtuluşu 76-93

 

021.76-      Nuh da daha önce Çağrı’da bulunduğu zaman Biz Onun Çağrı’sına cevap verdik, Onu ve Aile’sini Büyük bir Üzüntü’den kurtardık.

021.77-      Ve Ayetler’imizi yalanlayan Qawim’den O’na Yardım edip Öcünü aldık. Şüphesiz Onlar Kötü bir Qawim’di, Biz de Onlar’ın tümü’nü Su’ya batırıp boğduk.

 

021.78-      Davud ve Süleyman da. Hani Qawm’in Hayvanları’nın içine girip yayıldığı Ekin Tarlaları Konusunda Hüküm yürütüyorlyardı. Biz Onlar’ın Hükm’üne Şahidler idik.

021.79-      Biz bunu Süleyman'a kavrattık ,herbirine de Hüküm ve İlim verdik. Davud ile birlikte etsinler  diye,  Dağlar’a ve Kuşlar’a Boyun eğdirdik. (Bunu ) Yapanlar Biz idik.

021.80-      Ve Sizin için Ona Zorlu Savaş’ınızda Sizi korusun diye Giyim Sanatı’nı öğrettik. Buna rağmen Siz şükredenler misiniz?

021.81-      Süleyman için de Fırtına biçiminde esen Rüzgar’a ki kendi Emr’iyle  içinde Bereketler kıldığımız Yer’e akıp giderdi. Biz Herşey’i bilenleriz.

021.82-      Onun için Deniz’de Dalgıçlık yapan ve bunlardan başka İşler de gören Şeytanlar’dan kimseleri de. Biz Onlar’ın Koruyucuları idik.

 

021.83-      Eyüp'de. Hani O Rabb'ine Çağrı’da bulunmuştu. Elbette bu Dert Beni sarıverdi. Sen Merhametliler’in en  Merhametli olanı’sın.

021.84-      Böylece Onun Çağrı’sına cevap verdik. Kendisinden O Derd’i giderdik, Ona katımızdan bir Rahmet ve İbadet edenler için bir Zikir olmak üzere Aile’sini ve Onlar’la birlikte bir katını daha verdik.

 

021.85-      İsmail, İdris ve Zülkifl, hepsi Sabredenler’dendi.

021.86-      Onları Rahmetimize soktuk, elbette Onlar Salih olanlar’dandı.

 

               Yunus

 

               (Bak:   2/Kalem:48-50

                          55 Yunus/98

                          60/Saffat 139-148 )

 

021.87-      Balık Sahibi, Hani o Kızmış vaziyette gitmişti ki, kendisini Sıkıntı’ya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. Karanlıklar içinde: "Sen’den başka İlah yok’tur, Sen Yüce’sin, gerçekten de Ben Zulmedenler’den oldum." diye Çağrı’da bulunmuştu.

021.88-      Bunun üzerine Çağrı’sına cevap verdik ve O’nu Üzüntü’den kurtardık. İşte Biz İman edenler’i böyle kurtarırız.

 

021.89-      Zekeriya da. Hani Rabb'ine Çağrı’da bulunmuştu: "Rabb'im Beni yalnız başıma bırakma, Sen Mirasçılar’ın en Hayırlısı’sın."

21.90-       O’nun Çağrı’sına da Cevap verdik. Kendisine Yahya'yı Armağan ettik, Eş’ini de doğurmaya elverişli kıldık. Gerçekten Onlar Hayırlar’da yarışırlardı, umarak ve korkarak Bize  Dua ederlerdi. Bize Derin Saygı gösterirlerdi.

 

021.91-      Irzını koruyan Meryem; Biz O’na kendi Ruh’umuzdan üfledik, O’nu ve Çocuğunu İnsanlığa bir Ayet kıldık.

 

021.92-      Gerçek şu ki Sizin bu Ümmet’iniz Tek bir Ümmet’tir. Ben de Sizin Rabb’inizim; öyleyse Bana İbadet ediniz.

021.93-      Onlar, İşlerini kendi aralarında parça parça dağıttılar. Hepsi Bize döneceklerdir.

 

VII          Salihler Arza varis olacaklar 94-112

 

021.94-      Artık kim, bir Mü'min olarak Salih olan Çalışmalar’da bulunursa Onun Çabası için Küfran yok’tur. Elbette Biz, O’nun Yazıcılar’ıyız.

021.95-      Yıkıma uğrattığımız bir Ülke’ye ( dönüş) İmkansız’dır. Elbette Onlar bir daha geri dönmeyeceklerdir.

021.96-      Ye'cuc ve Me'cuc açıldığında, Onlar Her bir Tepe’den akın ederler.

021.97-      Gerçek olan Waad yaklaşmıştır. İşte o zaman, Küfredenler’in Gözleri Yuvalar’ından fırlayacak: "Eyvahlar Bize, Biz bundan tam bir Gaflet içindeydik, hayır, Bizler zulmetmiştik." (diyecekler).

021.98-      Gerçekten Siz de, Allah'ın dışında taptıklarınız da Cehennem’in Odunu’sunuz, Siz O’na varacaksınız.

021.99-      Eğer Onlar İlahlar olsalardı, O’na girmeyeceklerdi. Oysa Onlar’ın Tümü içinde Temelli Kalıcı’dırlar.

021.100-    Orda kendileri için, Kemikler’i çatırdadan İnlemeler var’dır. Onlar orda işitmezler de.

021.101-    Ama Biz’den kendilerine Güzellik geçmiş bulunanlar, işte Onlar, Ondan uzaklaştırılmış olanlar’dır.

021.102-    Onun Uğultu’sunu bile duymazlar.Onlar Nefisler’inin arzuladığı içinde Ebedi Kalıcı’dırlar.

021.103-    Onlar’ı, o en Büyük Korku Hüzn’e kaptırmaz ve: "İşte bu Sizin Gün’ünüzdür, Size waadedilmişti." diye Melekler Onlar’ı karşılayacaklardır.

021.104-    Bizim, Göğü Kitab’ın Sahifeler’ini katlar gibi/dürer gibi katlayacağımız Gün, İlk Yaratma’ya başladığımız gibi, yine Onu İade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir Waid’dir. Tartışmasız, Biz Yapıcılar’ız. Yerine Getirici’yiz."

021.105-    Andolsun, Biz Zikir'den sonra Zebur'da da: "Elbette Arz'a Salih Kullarım Waris  olacaktır" diye yazdık.

021.106-    Gerçek şu ki kulluk eden bir Topluluk için bunda Açık bir Mesaj/Belağ var’dır.

021.107-    Biz Seni Alemler için yalnızca bir Rahmet olarak gönderdik.

021.108-    De ki:" Gerçekten Bana Sizin İlah’ınız yalnızca Tek bir İlah’tır" diye wahyolunuyor, artık Siz teslim olmayacak mısınız."

021.109-    Eğer yüzçevirirlerse de ki: Ben Size açıkladım Eşitlik üzere (eşit olduk). Artık bilemem Size Wadedilen’in Yakın mı Uzak mı?

021.110-    Elbette O, Söz’ün Açıklananını da bilmekte saklamakta olduklarını/ gizlediklerini da.

021.111-    Bilmem, belki de O Sizi denemek ve bir Süre’ye kadar yararlanmadır.

021.112-    Dedi ki: "Rabb'im, Haqq ile hükmet. Bizim Rabb'imiz, Sizin Her Türlü nitelendirmelerinize karşı Yardımına sığınılan Rahman'dır.

 

079.022/el-HACC

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                  

I           Hüküm 1-10

 

022.01-      Ey İnsanlar, Rabb'inizden ittiqa edin, çünkü Saat'in Sarsıntısı Büyük bir Şey’dir.

022.02-      O’nu gördüğünüz Gün, Her Emzikli kendi emzirdiğini unutup geçecek ve Her Gebe-Dişi kendi Yük’ünü düşürecektir. İnsanlar’ı da Sarhoş olmuş görürsün, oysa Onlar Sarhoş değillerdir. Ancak Allah'ın Azab’ı pek Şiddetli’dir.

022.03-      İnsanlar’ın kimi, Allah hakkında Bilgisi olmaksızın tartışır durur ve her Azgın-kaypak-Şeytan’ın Peşine düşer.

022.04-      O’na yazılmıştır: "Kim O’nu Weli edinirse, elbette O, Onu şaşırtıp-saptırır ve Onu Çılgın Ateş'in Azabı’na yöneltir.          

022.05-      Ey İnsanlar, eğer Diriliş’ten yana bir Kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, Biz Sizi Toprak’tan yarattık, sonra Nutfe’den, sonra Alaq’tan, sonra Yaratılış’ı belli belirsiz bir Çiğdem-Et Parçası’ndan. Size Açıkca göstermek için.  Sonra Sizi Bebek olarak çıkarıyoruz. Sonra da  Erginlik Çağı’na erişmeniz için. Sizden kiminizin Hayat’ına son verilmekte, kiminizin de, bildikten sonra hiçbir Şey bilmeme durumuna gelmesi için Ömrün en Aşağı Ucu’na geri çevirmektedir. Yeryüzü’nü Kupkuru Ölü gibi görürsün, fakat Biz O’nun üzerine Su’yu indirdiğimiz zaman titreşir, kabarır ve her Güzel Çift’ten bitirir.

022.06-      İşte böyle, elbette Allah Haqq’ın kendisidir ve elbette Ölüler’i diriltir ve gerçekten Herşey’in üstünde Güçyetiren'dir.

022.07-      Gerçek şu ki, Saat yaklaşarak gelmektedir, Onda Kuşku yoktur. Gerçekten Allah, Qabirler’de olanlar’ı diriltecektir.

022.08-      İnsanlar’dan kimi, hiçbir Bilgisi, Yol gösterici’si ve Aydınlatıcı Kitab'ı olmaksızın Allah hakkında tartışır-durur.

022.09-      Allah'ın Yolu'ndan saptırmak amacıyla burunla salınıp kasılarak.  Dünya’da O’nun için Aşağılanma vardır,  Qıyamet Günü'de Yakıcı Azab'ı Ona tatdıracağız.      

022.10-      Bu, Senin Eller’inin önden taqdim ettikleridir.  Elbette Allah, Kullar için Zulmedici değildir.

 

II          İlahi yardım 11-22

 

022.11-      Halktan öylesi vardır ki Allah'a şartlı ibadet eder, eğer başına İyi bir Şey gelirse tatmin olur, ancak başına bir Felaket gelirse Yüzüstü döner. Dünya’yı da Ahiret'i de kaybeder. İşte Apaçık Kayıp budur."

022.12-      Allah'ın dışında kendisine ne yarar ne de zarar veremiyen Şeyler’e yalvarır. İşte en Uzak Sapma budur."

022.13-      Zarar’ı Yarar’ından daha Yakın olan’a yalvarır. Yalvardığı Şey ne Kötü Yardımcı ne Kötü bir Arkadaş’tır.

022.14-      Allah, İnanan ve İyi İşler yapanları altlarından Irmaklar akan Bahçeler'e sokacaktır. Elbette Allah istediğini yapar.

022.15-      Kim Allah'ın Dünya ve Ahiret Hayatı’nda kendisine  Yardım etmeyeceğini zannediyorsa, bir Yolla Göğe yönelsin ve (putlardan ilgisini) kessin. Sonra bu Uygulamasının, öfkelendiği Şeyler’i giderip gidermeyeceğine bir baksın.

022.16-      İşte Biz O’nu Apaçık Ayetler olarak indirdik. Elbette Allah dilediğini Hidayet’e yöneltir.

022.17-      Elbette Allah Qıyamet Günü aralarını ayıracaktır.

022.18-      Görmedin mi ki, gerçekten, Gökler’de ve Yer’de olanlar, Güneş, Ay, Yıldızlar ve İnsanlar’dan Çoğu Allah'a secde etmektedir. Bir çoğu üzerinde de Azab Haqq olmuştur. Allah kimi Aşağılık kılarsa, artık onun için bir Yüceltici yok’tur. Elbette Allah dilediğini yapar.

022.19-      İşte bunlar çekişen iki Bölük’tür. Rabb'leri konusunda çekiştiler. İşte o Küfredenler, Onlar için Ateş' ten Elbiseler biçilmiştir, Başları üstünden de Kaynar Su dökülür.

022.20-      Bununla Karınlar’ı içinde olanlar ve Deriler’i eritilmiş olur.

022.21-      Onlar için Demir’den Kamçılar var.

022.22-      Ne zaman, ordan, Sarsıcı-üzüntü’den çıkmak isterlerse, oraya geri çevirilirler ve: "Yakıcı Azab'ı tadın" denir.

 

III            Mü'minler Kazanacak 23-25

 

022.23-      Elbette Allah, İnananlar’ı ve Salih Eylemler’de bulunanları altından Irmaklar akan Bahçeler'e sokar. Orada Altın’dan Bilezikler’le ve İnciler’le süslenirler, ordaki Elbiseler’i de İpek’tir.

022.24-      Onlar, Söz’ün en Güzel olanı’na iletilmişlerdir ve Onlar Övülen Dosdoğru yol’a  iletilmişlerdir.

022.25-      Gerçek şu ki, Küfredenler, Allah'ın Yolu’ndan ve Mescid-i Haram'dan ki onda Yerli olsun dışarı’dan gelmiş olsun Eşit olarak Onu İnsanlar için kıldık, alıkoyanlar, her kim Onda Zulüm ile İnkarcılığa kalkışmayı isterse, Ona Acıklı bir Azab tatdırırız.

 

IV           Mukaddes Ev 26-33

 

022.26-      Hani Biz İbrahim'e Ev'in yerini belirtip hazırladığımız zaman: " Bana hiçbir şeyi Ortak koşma, Tawaf edenler, Qıyam edenler, Ruqua ve Sucud’a varanlar için Ev'imi tertemiz tut." (demiştik).

022.27-      "İnsanlar içinde Hacc’ı duyur, gerek Yaya, gerekse Uzak Yollar’dan gelen Yorgun düşmüş Develer üstünde Sana gelsinler."

022.28-      Kendileri için bir Takım Yararlar’a Şahid olsunlar ve kendilerine Rızıq olarak verdiği Hayvanlar üzerinde belli Günler’de Allah'ın Adı’nı ansınlar. Artık bunlardan yiyin ve Zorluk çeken Yoksul’u da doyurun.  

022.29-      Sonra Tefesler’ini gidersinler, Adaklar’ını yerine getirsinler, Beyt'i Atiq'i  tawaf etsinler.

022.30-      İşte böyle, kim Allah'ın Haram kıldıklarını yüceltirse, Rabb'inin katında kendisi için Hayırlı’dır. Size okunanlar dışındaki Hayvanlar helal kılındı. Öyleyse İğrenç bir Pislik olan Putlar’dan kaçının, Yalan Söz söylemekten de kaçının.

022.31-      Allah'ı birleyen (hanifler) olarak. O'na Ortak koşmaksızın. Kim Allah'a Ortak koşarsa, sanki O Gök’ten düşmüş de Onu bir Kuş kapıvermiş veya Rüzgar Onu Issız bir Yer’e sürükleyip atmış gibidir.

022.32-      İşte böyle, kim Allah'ın Şiarları’nı yüceltirse, elbette bu, Qalbler’in Taqwası’ndandır.

022.33-      Onlar’da Sizin için Adı konulmuş bir Süre’ye kadar Yararlar var’dır. Sonra Onlar’ın Yerleri Beyti Atiq'tir.

 

V          Kurban 34-38

 

022.34-      Biz, her Ümmet için bir Mensek kıldık. O'nun kendilerine Rızıq olarak verdiği Hayvanlar üzerinde Allah'ın Ad’ını ansınlar diye.  İşte Sizin İlah’ınız bir Tek İlah’tır. Artık yalnızca O'na teslim olun. Sen Alçak Gönüllü olanlar’a müjdele

022.35-      Onlar ki, Allah anıldığı zaman Qalpler’i ürperir, Onlar, kendilerine isabet eden Musibetler’e Sabredenler, Salat’ı iqame edenler ve Rızıq olarak verdiklerimizden İnfaq edenler’dir.

 

022.36-      İri Cüsseli Develer’i de Size Allah'ın İşaretleri’nden kıldık, Sizler için Onlar’da bir Hayır vardır. Öyleyse Onlar bir Dizi halinde boğazlanırken Allah'ın Adı’nı anın, yanları üzerine yattıklarında da Onlar’dan yiyin, Kanaatkar’a ve İsteyen’e yedirin. İşte böyle, Onlar’ı Sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz.

o22.37-      Onlar’ın Etler’i ve Kanlar’ı kesin olarak Allah'a ulaşmaz, ancak O'na Siz’den Taqwa ulaşır. İşte böyle, Onlar’a Sizin için Boyun eğdirilmiştir. O'nun Size Hidayet vermesine karşılık Allah'ı tekbir etmeniz için. Güzellikte bulunanlar’a müjdele.

022.38-      Elbette Allah İnananlar’dan uzaklaştırmaktadır. Gerçekten Allah Hain ve Nankör olan kimse’yi sevmez.

 

VI           Mücadele 39-48

 

022.39-      Kendilerine zulmedilmesi dolayısıyla Onlar’a karşı Savaş açılan’a İzin verildi. Elbette Allah, Onlar’a Yardım etmeye Güçyetiren'dir.

022.40-      Onlar, yalnızca:" Rabb'imiz Allah'tır" demelerinden dolayı, Haqsız yere Yurtlar’ından Sürgün edilip çıkarıldılar. Eğer Allah'ın İnsanlar’ın bir kısmıyla bir kısmını defetmesi olmasaydı, Manastır’lar, Kiliseler, Havralar ve içinde Allah'ın İsmi’nin çokca anıldığı Mescidler, elbette yıkılır giderdi. Allah kendine Yardım edenler’e Kesin olarak Yardım eder. Elbette Allah Güçlü-Olan'dır, Aziz'dir.

022.41-      Onlar ki, Yeryüzü’nde kendilerini yerleşip kılıp İktidar Sahibi kılarsak Salat’ı iqame ederler, Zekat’ı verirler, Ma'ruf’u emrederler, Münker’den sakındırırlar, Bütün İşler’in Sonu Allah'a aittir.

 

022.42-      Eğer Seni yalanlıyorlarsa, onlar’dan önce Nuh, Ad, Semud Qawmi de yalanlamıştı.

022.43-      İbrahim'in Qavmi ve Lut'un Qavmi'de.

022.44-      Medyen Halkı da. Musa'da yalanlanmıştı. Böylelikle Ben, O Küfredenler’e bir Süre tanıdım, sonra Onlar’ı yakalayıverdim. Nasılmış Benim Inqılab’ım?

022.45-      Zulmediyorken Yıkıma uğrattığımız Nice Ülkeler vardır ki, şimdi Onlar’ın Altları üstlerine gelmiş Ipıssız durmakta, kullanılmaz durumda Kuyular’ı, Yüksek Sarayları.

022.46-      Yeryüzü’nde gezip dolaşmıyorlar mı, böylece Onlar’ın kendileriyle aqledebilecek Qalpler’i ve kendisiyle işitebilecek Kulaklar’ı olsun? Çünkü gerçek şu ki, Gözler Kör olmaz, ancak Sineler’deki Qalbler körelir.

 

022.47-      Onlar Sen’den, Azab'ın Çarçabuk getirilmesini istiyorlar. Allah Waadi’ne kesin olarak muhalefet etmez. Gerçekten, Senin Rabb'inin katında bir Gün, sizin saymakta olduklarınızdan Bin Yıl gibidir.

022.48-      Nice Ülkeler vardır ki, zulmediyorlarken Ben Ona bir Süre tanıdım, sonra yakalayıverdim, Dönüş yalnızca Bana'dır.

 

VII          Peygambere Muhalefet 49-57

 

022.49-      De ki: "Ey İnsanlar, gerçekten Ben Sizin için yalnızca bir Uyarıcı'yım."

022.50-      Buna göre, İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar, Onlar için bir Bağışlanma ve Kerim bir Rızıq var’dır.

022.51-      Ayetler’imiz konusunda Acze düşürücü Çabalar harcayanlar, Onlar da Alevli Ateş'in Halkı’dırlar.

 

022.52-      Biz Sen’den önce hiçbir Elçi ve Nebi göndermiş olmayalım ki, O bir Dilek’te bulunduğu zaman, Şeytan O’nun Dileğine katıp karıştırmasın. Ama Allah, Şeytan’ın katıp-bıraktıklarını giderir, sonra kendi Ayetler’ini sağlamlaştırıp pekiştirir. Allah, gerçekten Bilen'dir, Hakim'dir.

022.53-      Şeytan'ın katıp-bırakmalarını, Qalpler’inde Hastalık olanlar’a ve Qalpleri Duyarlılıktan Yoksun bulunanlar’a bir Deneme kılması içindir.  Elbette Zulmedenler oldukca Uzak bir Ayrılık içindedirler.

022.54-      Kendilerine İlim verilenler’in tartışmasız Rabb'lerinden olan bir Gerçek olduğunu bilmeleri için. Böylelikle O'na inansınlar ve Qalpler’i O’na Tatmin bulmuş olarak bağlansın. Şüphesiz Allah İnananlar’ı Doğruyol’a yöneltip-iletir.

022.55-      Küfredenler ise, Saat Onlar’a Apansız gelinceye kadar ya da Kesinti’ye uğramış bir Gün'ün Azabı Onlar’a yetişinceye kadar O’ndan yana Şüphe içinde Sürgit kalacaklardır.

022.56-      Mülk, o Gün yalnızca Allah'ındır. O aralarında hükmedecektir. Artık İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar, Nimetler’le donatılmış Bahçeler'dedirler.

022.57-      Küfredip Ayetler’imizi yalanlayanlar, artık Onlar için de Aşağılatıcı bir Azab var’dır.

 

VIII         Mü'minlerin Galibiyeti 58-64

 

022.58-      Allah Yolu’nda Hicret edip öldürülen veya Ölenler’e elbette Allah, Onlar’ı Güzel bir Rızıq’la rızıqlandıracaktır. Elbette Allah, Rızıq verenler’in en Hayırlı’sıdır.

022.59-      Onlar’ı, kendisinden gerçekten Hoşnut kalacakları bir yer’e sokacaktır. Elbette Allah Bilen'dir, Halim'dir.

022.60-      İşte böyle, her kim kendisine yapılan Haqsızlığın benzeriyle Karşılık verir, sonra aleyhine Azgınlık ve Saldırı’da bulunulursa, Allah elbette Ona Yardım eder. Elbette Allah Affeden'dir, Bağışlayan'dır.

022.61-      İşte böyle, çünkü Allah, Gece’yi Gündüz’e bağlayıp katar ve Gündüz’ü de Gece’ye bağlayıp katar. Elbette Allah, İşiten'dir, Gören'dir.

022.62-      İşte böyle, çünkü Allah, Haqq'tır. O'nun dışında Onlar’ın kendilerine tapmakta oldukları ise Batıl’ın ta kendisidir. Elbette Allah, Yüce'dir, Büyük'tir.

022.63-      Görmedin mi Allah, Gök’ten Su indirdi, böylece Yeryüzü Yemyeşil donatıldı. Elbette Allah, Lutfeden'dir, Herşey’den Haberdar'dır.

022.64-      Gökler’de ve Yer’de her ne varsa O'nundur. Elbette Allah hiçbir şeye İhtiyac’ı olmayan'dır, Hamid  dir.

 

IX           Allah'ın İnsanlara rahmeti 65-72

 

022.65-      Görmedin mi, Allah, Yerdekiler’i ve Deniz’de O'nun Emr’iyle akıp gitmekte olan Gemiler’i, Sizin Yararınıza verdi. Ve İzni olmaksızın, Göğü Yer’in üstüne düşmekten alıkoymaktadır. Elbette Allah, İnsanlar’a karşı Şefkatli’dir, Merhametli'dir.

022.66-      Sizi Diri tutan, sonra öldürecek, sonra da diriltecek olan O'dur. Gerçekten İnsan pek Nankör’dür.

022.67-      Biz Her Ümmet’e bir Mensek kıldık. Onlar bu Tarz üzere İbadet etmektedirler. Öyleyse işinde Seninle çekişmesinler. Sen Rabb'ine çağır.  Elbette Sen Dosdoğru bir Hidayet üzerindesin.

022.68-      Eğer Seninle Mücadele’ye girişirlerse de ki: "Allah, yapmakta olduklarınızı daha iyi bilir."

022.69-      "Allah, Qıyamet Günü, kendisinde İhtilaf’a düşmekte olduğunuz Şey konusunda aranızda hükmedecektir."

022.70-      Allah'ın, Gök’te ve Yer’de olanların hepsini bilmekte olduğunu bilmiyor musun? Gerçekten bunlar bir Kitap'tır. Elbette bunlar Allah için pek Kolay’dır.

022.71-      Onlar, Allah'ı bırakıp da kendisine İspatlayıcı bir Delil indirmediği ve haklarında kendilerinin Bilgileri olmayan Şeyler’e tapmaktadırlar. Zulmedenler için Hiçbir Yardımcı yoktur.

022.72-      Onlar’a karşı Apaçık olan Ayetler’imiz okunduğu zaman, Sen o Küfredenler’in Yüzlerindeki Red ve İnkar’ı tanıyabilirsin. Neredeyse, kendilerine karşı Ayetler’imizi okuyan’ın üzerine çullanıverecekler.  De ki:" Size bundan daha Kötü olanı Haber vereyim mi? Ateş, O’nu Küfredenler’e waadetmiştir. Ne Kötü bir Durak’tır."

 

X            Müşrikler Mahvolacak 73-78

 

022.73-      Ey İnsanlar, bir Örnek verildi, şimdi O’nu dinleyin. Sizin, Allah'ın dışında tapmakta olduklarınız hepsi bunun için bir araya gelseler dahi gerçekten bir Sinek bile yaratamazlar. Eğer Sinek Onlar’dan bir Şey kapacak olsa, bunu da Ondan geri alamazlar. İsteyen de Güç’süz, istenen de.

022.74-      Onlar, Allah'ın Qadr’ini Haqqı’yla taqdir edemediler. Elbette Allah Güçsahibi'dir, Aziz'dir.

022.75-      Allah, Melekler’den Elçiler seçer  ve İnsanlar’dan da. Elbette Allah İşiten'dir, Gören'dir.

022.76-      O, önlerindekini de, arkalarındakini de bilmektedir. Bütün İşler de Allah'a döndürülür.

022.77-      Ey İnananlar, Ruqu edin, Secde edin. Rabb'inize ibadet edin ve Hayır işleyin, umulur ki Kurtuluş bulursunuz.

022.78-      Allah Adına gerektiği gibi Cihad edin. O, Sizleri seçmiş ve Din konusunda Size bir Güçlük yüklememiştir, Atanız İbrahim'in Milleti. O bundan daha önce de, bunda da Sizi "Müslümanlar" olarak isimlendirdi,  Elçi Sizin üzerinize şahid olsun, Siz de İnsanlar üzerine Şahidler olasınız diye. Artık Salat’ı kılın, Zekat’ı verin ve Allah'a sarılın, Sizin Mevla'nız O'dur. İşte, ne Güzel Mevla ve ne Güzel Yardımcı.

 

080.023/el-MÜ'MİNUN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                        

I           Mü'minlerin Kurtuluşu:1-22

 

023.01-      Gerçekten Mü'minler felah buldu.

023.02-      Onlar Salat’larında Huşulu’durlar.

023.03-      Onlar Boşşeyler’den yüz çevirenlerdir.

023.04-      Onlar ki Zekat için Fail’dirler.

023.05-      Onlar ki Irz/Ferclerini korurlar

023.06-      Ancak Eşler’i veya Eymanlar’ının Malik oldukları dışında. Bu konuda onlar kınanmazlar.

023.07-      Fakat kim bunun ötesini ararsa artık Onlar Sınır’ı çiğneyenlerdir.

023.08-      Onlar ki Emanetler’e ve Ahidler’ine Riayet ederler,

023.09-      Onlar ki Salat’larını da Koruyanlar’dır.

023.10-      İşte Onlar’dır Varis olacaklar.

023.11-      Ki Onlar Varis olacaklar Firdevs'e . İçinde Ebedî olarak Kalıcı’dırlar.

 

023.12-      Andolsun, Biz İnsan’ı, Süzme bir Çamur’dan yarattık.

023.13-      Sonra O’nu bir Nutfe olarak, Savunması Sağlam bir Qarar Yeri’ne yerleştirdik.

023.14-      Sonra o Nutfe’yi bir Alaq olarak yarattık, ardından o Alaq’ı bir Çigdem Et/Mudga Parçası olarak yarattık, daha sonra o Mudga’yı Kemik olarak yarattık. Böylece Kemikler’e de Et/Kas giydirdik, sonra bir başka Yaratış’la O’nu İnşa ettik. Yaratıcılar’ın en Güzeli olan Allah, ne Yüce'dir.

023.15-      Sonra bunun ardından Siz gerçekten ölecek olanlarsınız.

023.16-      Sonra Siz gerçekten Qıyamet Günü diriltileceksiniz.

023.17-      Andolsun, Biz Sizin üstünüzde Yedi Yol yarattık, Biz Yaratma’dan Gafiller değiliz.

023.18-      Biz Gök’ten belli bir Miktar’da Su indirdik ve O’nu Yeryüzü’nde Yerleşik kıldık. Elbette Biz O’nu gidermeye de Güçyetirenleriz.

023.19-      Böylelikle, bununla Size Hurmalıklar’dan, Üzümler’den Bahçeler-bağlar kıldık. İçlerinde çok sayıda Yemişler var’dır. Sizler Onlar’dan yemektesiniz.

023.20-      Ve Turu Sina'da çıkan bir Ağaç. O Yağlı ve Yiyenler’e bir Katık olarak bitmektedir.

023.21-      Gerçekten Hayvanlar’da da Sizin için bir Ders vardır. Karınlar’ının içinde olanlar’dan Size içirmekteyiz ve Onlar’da Sizin için daha bir çok Yararlar var. Sizler Onlar’dan yemektesiniz.

023.22-      Onlar’ın üzerinde ve Gemiler’de taşınmaktasınız.

 

II          Nuh'un Başarısı :23-32

 

023.23-      Andolsun, Biz Nuh'u kendi Qawm’ine gönderdik. Böylece Qawm’ine dedi ki: "Ey Qawm’im, Allah'a kulluk edin. O’nun dışında Sizin başka İlah’ınız yok’tur, yine de sakınmayacak mısınız?"

023.24-      Bunun üzerine, Qawm’inden küfretmiş önde gelenler dediler ki:" Bu, Sizin benzeriniz olan bir Beşer’den başkası değildir. Size karşı Üstünlük elde etmek istiyor. Eğer Allah dilemiş olsaydı, elbette Melekler indirirdi. Hem biz geçmişte Atalar’ımızdan da bunu işitmiş değiliz.

023.25-      "O, kendisinde Delilik bulunan bir Adam’dan başkası değildir, Onu belli bir Süre gözetleyin.

023.26-      Dedi: "Rabbim, Beni Yalanlamalarına karşılık, Bana yardım et."     

023.27-      Böylelikle Biz O’na: "Gözetimimiz altında ve Wahy’imizle Gemi yap. Nitekim bizim Emr’imiz gelip de Tandır kızışınca, O’nun içine ikişer Çift ile, içlerinden aleyhlerine Söz geçmiş olan dışında Aile’ni al, Zulmedenler konusunda Bana muhatap olma, çünkü Onlar boğulacaklardır" diye wahyettik.

023.28-      "Böylece Sen, beraberinde Olanlar’la Gemi’ye bindiğinde o zaman de ki: "Bizi o Zulmeden Qawim’den kurtaran Allah'a Hamd olsun."

023.29-     

023.30-      Ve de ki: "Rabb'im, Beni Kutlu bir Konak’ta indir, Sen Konuklayanlar’ın en Hayırlısı’sın."

023.31-      Sonra Onlar’ın ardından bir başka Kuşağı inşa ettik.

023.32-      Onlar’a da kendi içlerinden "Allah'a kulluk edin, O'nun dışında sizin başka İlah’ınız yok’tur, yine de sakınmayacak mısınız?" diye diye içlerinden bir Elçi gönderdik.

 

III            Nuh'tan Sonraki Peygamberler :33-51

 

023.33-      Kendi Qawm’inden, küfredip de Ahiret’e kavuşmayı yalanlayan ve kendilerine, Dünya Hayatı’nda Refah verdiğimiz Önde Gelenler dedi ki: "Bu, Sizin benzeriniz olan bir Beşer’den başkası değildir, kendisi de Sizin yediklerinizden yemekte ve içtiklerinizden içmektedir.

023.34-      "Eğer Sizin benzeriniz olan bir Beşer’e boyun eğecek olursanız, andolsun, Siz gerçekten Hüsran’a uğrayanlar olursunuz."

023.35-      "O, Siz öldüğünüz, Toprak ve Kemik haline geldiğiniz zaman, Sizin kesinlikle çıkarılacağınızı mı waadediyor?"

023.36-      "Heyhat, Size waadedilen Şey’e Heyhat.."

023.37-      "O, Bizim yalnızca Dünya Hayatı’mızdan ibaret’tir. Ölürüz ve yaşarız, Biz dirilecekler değiliz."

023.38-      "O ise, yalnızca bir Adam’dır. Allah'a karşı yalan uydurmaktadır, Bizler de O’na inanacak  değiliz."

023.39-      Dedi ki: "Rabb'im, Beni yalanlamalarına karşı Bana yardım et."

023.40-      Dedi ki:"Az bir Süre, Onlar gerçekten Pişman olacaklar."

023.41-      Derken, Haqq olmak üzere, o Korkunç Çığlık Onlar’ı yakalayıverdi. böylece Onlar’ı bir Sürpüntü kılıverdik. Zulmeden Qawim için Yıkım olsun."

023.42-      Sonra da Onlar’ın ardından başka Kuşaklar inşa ettik.

023.43-      Ümmetler’den hiçbiri, kendisine Tesbit edilmiş Ecel’i ne öne alabilir, ne de erteleyebilir.

023.44-      Sonra birbiri peşisıra Elçiler’imizi gönderdik. Her Ümmet’e kendi Elçiler’i geldiğinde, O’nu yalanladılar. Böylece Biz de Onlar’ı bir kısmını bir kısmının izinde yürüttük ve Onlar’ı bir Olay kıldık. İnanmayan bir Qawim için Yıkım olsun.

 

023.45-      Sonra Musa ve Kardeşi Harun'u Ayetler’imizle ve Apaçık olan İspatlı bir Delil’le gönderdik.

023.46-      Fir'awn'a ve  Önde gelen çevresi’ne. Fakat Onlar büyüklendiler. Onlar Büyüklenen-zorba bir Topluluk’tu.

023.47-      Bunun üzerine dediler ki: Bizim benzerimiz olan İki Beşer’e mi inanacak mışız? Kaldı ki, Onlar’ın Qawimleri bize Kulluk’ta bulunmaktadırlar."    

023.48-      Böylece Onlar’ı yalanladılar ve Yıkıma uğrayanlar’dan oldular.

023.49-      Andolsun, Biz  Musa'ya Kitab'ı verdik, belki Onlar Hidayet’e ererler diye.

023.50-      Biz, Meryemoğlu’nu ve Annesi'ni bir Ayet kıldık ve ikisini Barınma’ya Elverişli ve Akarsu’yu olan bir Tepe’de yerleştirdik.

023.51-      Ey Elçiler, Güzel ve Temiz olan Şeyler’den yiyin ve Salih Eylemler’de bulunun, çünkü gerçekten Ben yapmakta olduklarınızı biliyorum.

 

IV           Büyüklük servetle değil ahlakla :52-78

 

023.52-      Ve işte  Sizin bu Ümmet’iniz bir Tek Ümmet’tir. Ben de Sizin Rabb'inizim. Öyleyse Ben’den sakının.

023.53-      Fakat İşler’ini aralarında parçalayarak Kitaplar’a/Zubur’a ayırdılar. Her Hizb kendi yanındaki ile ferahlar.

023.54-      Bir Süreye kadar Onlar’ı Gafletleri ile başbaşa bırak.

023.55-      Onlar sanıyorlar mı ki kendilerine verdiğimiz Mal ve Çocuklar ile

023.56-      Biz Onlar’ın Hayr’ına koşuyoruz, hayır Onlar Şuurunda/bilincinde değildirler.

023.57-      Gerçekten, Rabb'lerine olan Haşyetler’inden dolayı Saygı’yla korkanlar.

023.58-      Rabb'lerinin Ayetleri’ne iman edenler,

023.59-      Rabb'lerine Ortak koşmayanlar,

023.60-      Ve Onlar gerçekten Rabb'lerine dönecekler diye, vermekte olduklarını Qalpler’i ürpererek verenler

023.61-      İşte Onlar Hayırlar’da yarışmaktadırlar ve Onlar bundan dolayı öne geçmektedirler.

023.62-      Hiçkimse’ye Güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz, Elimizde Haqq’ı söylemekte olan bir Kitab var’dır ve Oonlar hiçbir Haksızlığa uğratılmazlar.

023.63-      Hayır, Onlar’ın Qalpler’i bundan dolayı Bilgisizce bir Şaşkınlık içindedir. Üstelik Onlar’ın, bunun dışında da yapmakta oldukları var’dır. Onlar bunun için çalışmaktadırlar.

023.64-      Nihayet, Onlar’ın Refah’tan Şımaran Önde gelenleri’ni Azab ile yakalayıverdiğimiz zaman, Onlar hemen Feryad’ı basacaklar.

023.65-      Bugün Feryad’ı basmayın. Çünkü Siz Biz’den Yardım göremezsiniz.

023.66-      Gerçekten Benim Ayetler’im Size okunmaktaydı, fakat Siz Topuklarınız üzerinde geri dönüyordunuz.

023.67-      Buna karşı Büyüklük taslayarak, Geceleyin de Hezeyanlar sergiliyordunuz.

023.68-      Onlar, yine de o Sözü gereği gibi düşünmediler mi, yoksa Onlar’a geçmişteki Atalar’ına gelmeyen bir Şey mi geldi?

023.69-      Ya da kendi Elçiler’ini tanımadılar mı ki, şimdi Onu inkar etmektedirler?

023.70-      Yahut: "Onda bir Delilik var" mı demektedirler? Hayır, O, Onlar’a Haqq ile gelmiş bulunmaktadır ve Onlar’ın çoğu Haqq’ı Çirkin karşılıyorlar.

023.71-      Eğer Haqq, Onlar’ın Hewalar’ına uyucak olsaydı hiç tartışmasız, Gökler, Yer ve bunların içinde olan herkes Bozulma’ya uğrardı. Hayır, Biz Onlar’a kendi Zikirler’ini getirmiş bulunmaktayız. Fakat Onlar kendi Zikirler’inden Yüz çevirmektedirler.

023.72-      Yoksa Sen Onlar’dan Harac mı istiyorsun? İşte Rabb'inin Harac’ı daha Hayırlı’dır. O, Rızıq verenler’in en Hayırlısı’dır.

023.73-      Gerçekten Sen Onlar’ı Dosdoğru olan bir Yol’a çağırmaktasın.

023.74-      Ancak Ahiret'e inanmayanlar, elbette Yol’dan sapmakta olanlar’dır.

023.75-      Eğer Onlar’a Merhamet eder ve Onlar’a dokunan Zarar’ı gideriverirsek, Tuğyanlar’ı içinde şaşkınca dolaşmalarını sürdürecekler.

023.76-      Andolsun, Biz Onlar’ı Azab’la yakalayıverdik, fakat yine de Rabb'lerine Boyun eğmediler ve yakarıp yalvarmadılar.

023.77-      Sonunda, üzerlerine Azab’ı Şiddetli olan bir Kapı açtığımızda, Onlar bunun içinde şaşkına dönüp Umutlarını kaybettiler.

023.78-      O, Sizin için Kulaklar’ı, Gözler’i ve Gönüller’i inşa eden’dir, ne kadar az şükrediyorsunuz.

 

V          Müşriklik kendi kendini mahveder :79-93

 

023.79-      O, Sizi Yeryüzü’nde üretip-türetendir ve hepiniz yalnızca O'na toplanacaksınız.

023.80-      O, yaşatan ve öldürendir. Gece ile Gündüz’ün Aykırılığı da O'nundur. Yine de aqletmeyecek misiniz?

023.81-      Hayır, Onlar, Geçmiştekiler’in söylediklerinin benzerini söylediler.

023.82-      Dediler ki: Öldüğümüz, bir Toprak ve bir Kemik olduğumuz zaman, gerçekten Biz mi diriltilecek mişiz?"

023.83-      Andolsun, bu, Bize de Biz’den önceki Atalar’ımıza da waadolunmuştu. bu, Geçmişlerin Uydurma-Masalları’ndan başka bir Şey değildir.

023.84-      De ki: "Eğer biliyorsanız Yeryüzü ve onun içinde olanlar kimin’dir?"

023.85-      "Allah'ındır" diyecekler. De ki:" Yine de Öğüt alıp düşünmeyecek misiniz?"

023.86-      De ki:"Yedi Göğ’ün Rabb'i ve Büyük Arş'ın Rabb'i kim’dir?"

023.87-      "Allah'ındır" diyecekler. de ki: "Yine de sakınmayacak mısınız?

023.88-      De ki: "Eğer biliyorsanız. Herşeyin Melekut’u kimin El’indedir? Ki O, koruyup kolluyorken kendisi korunmuyor?

023.89-      "Allah'ındır" diyecekler. De ki:"Öyleyse nasıl oluyor da Siz böyle büyüleniyorsunuz?"

023.90-      Hayır, Biz Onlar’a Haqq’ı getirdik, ancak Onlar gerçekten Yalancı’dırlar.

023.91-      Allah, Hiçbir Çocuk edinmemiştir ve O'nunla birlikte Hiçbir İlah yok’tur, eğer olsaydı, her bir İlah elbette kendi Yarattığını götürüverirdi ve bir kısmına karşı Üstünlük sağlardı. Allah, Onlar’ın nitelendiregeldiklerinden Yüce'dir.

023.92-      Gayb’ı da, Müşahade edilen’i de Bilen'dir, Onlar’ın Ortak koştuklarından Yüce'dir.

023.93-      De ki: "Rabb'im, eğer Onlar’a waadolunan’ı elbette Bana göstereceksen,

 

VI           Kötülerin Pişmanlığı :94-119

 

023.94-      Rabb'im, bu durumda Beni Zulmeden Qawm’in içinde kılma."

023.95-      Gerçek şu ki Biz,Onlar’a waadettiklerimizi elbette Sana göstermeye de Güçyetiren'leriz.

023.96-      Kötülüğü en Güzel olan’la uzaklaştır. Biz Onlar’ın nitelendiregeldiklerinizi en iyi Bilen’iz.

023.97-      Ve de ki: "Rabb'im, Şeytan’ın Kışkırtmaları’ndan Sana sığınırım."

023.98-      "Ve Onlar’ın Benim yanımda bulunmalarından da Sana sığınırım Rabb'im."

023.99-      Sonunda, Onlar’dan birine Ölüm geldiği zaman, der ki: "Rabb'im,Beni geri çevir."

023.100-    "Umulur ki, geride bıraktığımda Salih Eylemler’de bulunurum." Asla, gerçekten bu, yalnızca bir Söz’dür. Bunu da kendisi söylemektedir. Onlar’ın önlerinde, diriltilip kaldırılacakları Gün’e kadar bir Engel var’dır.

023.101-    Böylece Sur'a üfürüldüğü zaman artık o Gün aralarında Soylar yoktur ve soruşturmazlar da.

023.102-    Artık kimin Tartı’sı Ağır olursa, işte Onlar Kurtuluş’a erenler’in ta kendileridir.

023.103-    Kimin de Tartı’sı Hafif gelirse, işte Onlar da kendi Nefisler’ini Hüsran’a uğratanlar, Cehennem’de de Ebedi olarak kalacak olanlar’dır.

023.104-    Ateş, Onlar’ın Yüzlerini yalayarak yakar da Onun içinde Onlar Dişler’iyle kalıverirler.

023.105-    Ayetler’im Size okunuyorken, yalanlayanlar Sizler değil miydiniz?

023.106-    Dediler ki: "Rabb'imiz, Mutsuzluğumuz Bize karşı Üstün geldi. Biz de Sapan bir Topluluk imişiz."

023.107-    "Rabb'imiz, Bizi içinden çıkar, eğer yine dönersek, artık gerçekten Zalimler oluruz.

023.108-    De ki: "O'nun içine siniverin ve Benimle söyleşmeyin."

023.109-    "Çünkü gerçekten Benim Kullar’ımdan bir Bölük:-Rabb'imiz, inandık, Sen artık bizi bağışla ve Bize merhamet et, Sen Merhamet edenler’in en Hayırlısı’sın, derlerdi de."

023.110-    Siz Onlar’ı Alay konusu edinmiştiniz, öyle ki, Size Benim Zikr’imi unutturdular ve Siz Onlar’a gülüp duruyordunuz.

023.111-    "Bugün Ben, gerçekten Onlar’ın sabretmelerinin Karşılığını verdim. Elbette Onlar Kurtuluş’a erenlerdir."

023.112-    Dedi ki: "Yıl Sayısı olarak Yeryüzü’nde ne kadar kaldınız?"

023.113-    Dediler ki:" Bir Gün ya da bir Gün’ün birazı kadar kaldık, Sayanlar’a sor."

023.114-    Dedi ki:"Yalnızca Azıcık kaldınız, gerçekten Siz bir bilseydiniz."

023.115-    "Bizim, Sizi boş bir amaç uğruna yarattığımızı ve Sizin gerçekten Bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi sanmıştınız?"

023.116-    Haqq Melik Allah pek Yüce'dir. O’ndan başka İlah yoktur. Kerim Arş'ın Rabb'idir.

023.117-    Kim Allah ile beraber Ona ilişkin geçerli bir Kesin Burhan/kanıt olmaksızın başka bir İlah’a taparsa, artık onun Hesabı Rabb'inin katındadır. Elbette Küfredenler Kurtuluş’a eremezler.

023.118-    Ve de ki :"Rabb'im, Bağışlama ve merhamet et, Sen Merhamet edenler’in en Hayırlısı’sın."

 

081.032/es-SECDE

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                    

I           İhtar :1-11

 

032.01-      Elif Lam Mim.

032.02-      Kendisinde Şüphe olmayan bu Kitab'ın İndiriliş’i Alemler’in Rabb'i tarafındandır.

032.03-      Yoksa Onlar: "Bunu uydurdu"mu diyorlar?. Hayır, O, Rabb'inden bir Haqq’tır, Sen’den önce kendilerine bir Uyarıcı gelmemiş olan bir Qawm’i uyarman için. Umulur ki Hidayet bulurlar.

032.04-      Allah, Gökler’i, Yer’i ve ikisi arasında olanları Altı Gün’de yarattı, sonra da Arş’a istiva etti. Sizin O'nun dışında bir Yardımcınız ve Şefaatciniz yok’tur. Yine de öğüt alıp düşünmeyecek misiniz?

032.05-      Gök’ten Yer’e Her İş’i O evirip düzene koyar. Sonra, Sizin saymakta olduğunuz Bin Yıl Süreli bir Gün’de yine O'na yükselir.

032.06-     İşte Gayb’ı da, Müşahade edilen’i de bilen, Aziz, Rahim O'dur.

 

032.07-      Ki O, yarattığı Herşey’i en Güzel yapan  ve İnsan’ı Yaratma’ya da bir Çamur’dan başlayandır.

032.08-      Sonra onun Soyu’nu bir Öz’den, Basbayağı bir Su’dan yapmıştır.

032.09-      Sonra da O’nu düzeltip bir Biçim’e soktu ve O’na Ruh’undan üfledi. Sizin için de Kulak, Gözler ve Gönüller varetti. Ne kadar az şükrediyorsunuz?

032.10-      Dediler ki: "Biz Yer’de yok olup gittikten sonra ,gerçekten Biz mi Yeni bir Yaratılış’ta bulunacak mışız?" Hayır, Onlar Rabb'lerine Kavuşma’yı İnkar edenler’dir.

032.11-      De ki: "Size Wekil kılınan Ölüm Meleği, Sizin Hayat’ınıza Son verecek, sonra da Rabb'inize döndürülmüş olacaksınız."

 

II          12-22   Mü'minler ve Kafirler

 

032.12-      Suçlular’ı, Rabbler’i Huzurunda Başlar’ı öne eğilmiş olarak: "Rabb'imiz, gördük ve işittik, şimdi Bizi geri çevir, Salih bir Amel’de bulunalım, artık Biz gerçekten Kesin bir Bilgi’yle inananlarız" (derken) bir görsen.

032.13-      Eğer Biz dilemiş olsaydık ,Her bir Nefs’e kendi Hidayet’ini verirdik. Fakat Ben’den: "Andolsun, Cehennem’i Cinler’den ve İnsanlar’dan tamamıyla dolduracağım" Sözü Haqq olmuştur/ gerçekleşecektir..

032.14-      Öyleyse Bugünüzle Karşılaşma’yı unutmanıza Karşılık olarak Azab’ı tadın. Biz de Sizi gerçekten unuttuk, yapmakta olduklarınıza Karşılık Ebedi Azab’ı tadın.

032.15-      Bizim Ayetler’imize ancak Onlar’la kendilerine hatırlatıldığı zaman, hemen secde’ye kapananlar, Rabb'lerini Hamd ile tesbih edenler ve Büyüklük taslamayanlar inanırlar.

032.16-      Onlar’ın yanları Yataklar’ından uzaklaşır. Rabb'lerine Korku ve Umut’la dua ederler ve kendilerine Rızıq olarak verdiklerimizden infaq ederler.

032.17-      Artık hiçbir Nefis ,yapmakta olduklarına Karşılık olmak üzere, kendileri için Gözler Aydınlığı olarak nelerin saklandığını bilmez.

032.18-      Öyleyse, İnanan kimse, Fasıq olan gibi olur mu? Bunlar Eşit olmazlar.

 

032.19-      İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar ise, artık Onlar için yapmakta olduklarına Karşılık olmak üzere, bir Ağırlanma Konağı olarak Barınma Bahçeleri vardı.

032.20-      Fasıq olanlar içinse, artık Onlar’ın da Barınma Yeri Ateş’tir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya geri çevrilirler ve Onlar’a: "Kendisini yalanlamakta olduğunuz Ateş Azabı’nı tadın" denir.

032.21-      Andolsun, Biz Onlar’a belki dönerler diye o Büyük Azab’dan önce, Yakın Azab’dan da taddıracağız.

032.22-      Kendisine Rabb'inin Ayetleri hatırlatıldıktan sonra, Onlar’dan Yüz çevirenden daha Zalim kim’dir? Gerçekten Biz Suçlular’dan İntikam alıcılarız.

 

III            Hüküm: 23-30

 

032.23-      Andolsun, Biz Musa'ya Kitab'ı vermiştik, böylece Sen O’na kavuşmakta Kuşku içinde olma. Biz O’nu İsrailoğulları’na bir Yol gösterici kılmıştık.

032.24-      Ve Onlar’ın içinden sabrettikleri zaman Emr’imizle Doğruyol’a iletip yöneten Önderler kıldık., Onlar Bizim Ayetler’imize Kesin Bilgi’yle inanıyorlardı.

032.25-      Elbette, Senin Rabb'in İhtilaf’a düştükleri Şeyler Konusunda Qıyamet Günü aralarında Hükmünü verip ayıracaktır.

032.26-      Yurtlar’ında gezip dolaşmakta oldukları nice Kuşaklar’ı kendilerinden Ewwel, Yıkıma uğratmış olmamız, hala Onlar’ı Doğru yol’a iletip yöneltmedi mi? Elbette bunda Ayetler var’dır, yine de işitmiyorlar mı?

032.27-      Görmüyorlar mı, Biz, Su’yu Çorak Toprağa sürüyoruz da O’nunla Ekin bitiriyoruz, O’ndan Hayvanlar’ı da, kendileri de yemektedir? Yine de görmüyorlar mı?

032.28-      Derler ki: "Eğer Doğru söyleyenler iseniz, şu Fetih ne zamanmış?"

032.29-      De ki: "Fetih Günü, küfredenler’e inanmaları ( o gün) bir Yarar sağlamaz ve Onlar’a bir Süre de tanınmaz.

032.30-      Öyleyse, Sen Onlar’dan Yüz çevir ve bekleyedur, gerçekten Onlar da beklemektedirler.

 

082.052/et-TUR

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                 

I           Mü'minler muvaffak olacaklar :1-28

 

052.01-      Andolsun Tur'a,

052.02-      Ve satırlanmış Kitab'a,

052.03-      Yayımlanmış İnce Deri’de.

052.04-      Ve Ma'mur Ev'e,

052.05-      Yükseltilmiş Tavan’a,

052.06-      Kabarıp tutuşan Deniz’e,

052.07-      Elbette Senin Rabb'inin Azabı Kesinlikle wuku bulacaktır.

052.08-      O'nu uzaklaştırıp engelleyecek yok’tur.

052.09-      O Gün Gök sarsılıp çalkalanır.

052.10-      Ve Dağlar bir Yürüyüş’le yürür.

052.11-      İşte o Gün, way haline Yalanlayanlar’ın.

052.12-      Ki Onlar, daldıkları Saçma bir uğraşı içinde oyalananlar’dır.

052.13-      Cehennem Ateş'ine Küçültücü bir Sürüklenme ile sürüklenecekleri Gün,

052.14-      "İşte Sizin yalanlamakta olduğunuz Ateş bu’dur."

052.15-      "Bu da bir Büyü mü, yoksa Siz mi görmüyorsunuz?"

052.16-      "Gidin Ona, artık ister sabredin, ister sabretmeyin, Sizin için bir’dir.  Siz ancak yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz."

 

052.17-      Elbette Muttaqiler Bahçeler'de ve Ni’met’tedirler.

052.18-      Rabb'lerinin kendilerine verdikleriyle Sevinçli-Mutlu’durlar. Rabb'leri, kendilerini Cahim'in Azabı’ndan korumuştur.

052.19-      "Yaptıklarınızdan dolayı Afiyet’le yiyin ve için."

052.20-      Özenle dizilmiş Tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. Ve Biz Onları İri Göz’lü Huriler’le eşleştirmişizdir.

052.21-      İnananlar ve Soylar’ı da kendilerini İman’da izleyenler; Biz Onların Soylar’ınıda kendilerine katmışızdır. Onların Çalışmalar’ından Hiçbirşey i eksiltmedik. Herkes kendi kazanmakta olduğunu Karşılık bir Rehin’dir.

052.22-      Onlara, istek duyup arzuladıkları Meyveler’den ve Et’ten bol bol verdik.

052.23-      Orada bir Kadeh kapışıp çekişirler ki, onda ne Boş bir Söz, ne de bir Günah’a sokma yok.

052.24-      Kendileri için Civanlar, etrafında dolaşırlar, sanki Sedefte Saklı İnci gibi Tertemiz, Pırıl pırıl.

052.25-      Kimi kimine dönüp sorarlar.

052.26-      Dediler ki: "Biz doğrusu daha önce Aile’miz içinde endişelenirdik."

052.27-      "Şimdi Allah lutfetti ve İlikler’e işleyen Kavurucu Azab’tan bizi korudu.

052.28-      "Elbette, Biz bundan önce O'na aua ederdik. Gerçekten O,  İyiliği Bol ve Rahim olan’dır."

 

II          Muhalifler hüsrana uğrayacaklar :29-49

 

052.29-      O halde Sen, öğüt ver. Çünkü Sen, Rabb'nin Ni’met’iyle ne bir Kahin’sin ne de bir Mecnun.

052.30-      Yoksa Onlar: "Bir Şair’dir, Biz Ona zamanın Felaketler’ini gözlüyoruz" mu diyorlar?

052.31-      De ki: "Siz gözetleyip durun. Çünkü Ben de Sizinle birlikte gözetleyenler’denim."

052.32-      Yoksa bunu Onlara Saçma aqılları mı emrediyor? Yoksa kendileri Taşkın bir Qawim mi?

052.33-      Yoksa:" Onu, kendisi söyledi" mi diyorlar?

052.34-      O halde, eğer Doğrusözlüler iseler, O'nun benzeri bir Söz getirsinler.      

052.35-      Yoksa Onlar, hiçbir şey olmaksızın mı yaratıldılar? Yoksa Yaratıcılar kendileri mi?

052.36-      Yoksa Gökler’i ve Yeri Onlar mı yarattılar? Hayır, Onlar, Kesin bir Bilgi’yle inanmıyorlar.

052.37-      Yoksa Senin Rabb'inin Hazineleri Onların yanında mıdır? Yoksa Üstün Güç Sahipleri kendileri mi dirler?

052.38-      Yoksa Onların bir Merdivenler’i mi var, Onunla dinliyorlar? Öyleyse, dinleyeni İspatlı bir Delil getirsin.

052.39-      Yoksa Kızlar O'nun da, Oğlanlar Sizin mi?

052.40-      Yoksa Sen Onlar’dan bir Ücret mi istiyorsun ki, Haqqsız bir Borç’tan dolayı Onlar, Ağır bir Yük altındadırlar?

052.41-      Yoksa Gayb Onların katında mıdır, böylece Onlar yazıyorlar.

052.42-      Yoksa Hileli bir Düzen mi kurmak istiyorlar? Fakat o küfredenler, kendileri Hileli Düzen’e düşücek olanlar’dır.

052.43-      Yoksa Onlar’ın, Allah'ın dışında başka İlahlar’ı mı var? Allah, Onların Şirk koşmakta olduklarından Yüce’dir.

052.44-      Eğer Gök’ten bir Parça’nın düşmekte olduğunu görseler bile: "Üstüste  bir Bulut" derler.

052.45-      Öyleyse Sen Onları kendisinde çarpılacakları kendi Günler’ine kavuşuncaya kadar bırak.

052.46-      O Gün, ne Düzenler’i kendilerine Herhangi bir Şey’le yarar sağlayacak, ne de kendileri Yardım görecekler.

052.47-      Elbette, zulmetmekte olanlar’a, bundan önce de Azab vardır, ancak  Onların çoğu bilmezler.

052.48-      Artık Sen, Rabb'inin Hükm’üne sabret. Çünkü gerçekten Sen, bizim Gözlerimiz’in önündesin. Ve Her Kalkış’ında da Rabbi'ni Hamd ile tesbih et.

052.49-      Gece’nin bir Bölümü’nde ve Yıldızlar’ın Batışı’nın ardında da O'nu tesbih et.

 

 

083.067/el-MÜLK

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                             

I           İlahi Melekut: 1-14

                                     

067.01-      Mülk El’inde olan ne Yüce'dir. O, Herşey’e Güçyetiren'dir.

067.02-      O,  Çalışma (davranış,eylem) bakımından hanginizin daha İyi olacağını denemek için Ölüm’ü ve Hayat’ı yarattı. O Aziz'dir, Gafur'dur.

067.03-      O, biri diğeriyle tam bir Uyum içinde Yedi Gök yaratmış olan’dır. Rahman'ın Yaratması’nda hiçbir Çelişki ve Uygunsuzluk ( tefavüt) göremezsin. İşte Göz’ü çevirip gezdir, Herhangi bir Çatlaklık/bozukluk görüyor musun.

067.04-      Sonra Göz’ünü iki kere daha çevirip bak, o Göz Umud’unu kesmiş bir halde Bitkin olarak Sana dönecektir.

067.05-      Andolsun, Biz en Yakın olan Göğü Kandiller’le süsleyip donattık ve bunları, Şeytanlar için Rucum (taşlama birimleri) kıldık. Onlar için Saıyr (çılgınca yanan) Azabı hazırladık.

067.06-      Rabb'lerine küfretmekte olanlar için Cehennem Azabı vardır. Ne Kötü Dönüş Yeri’dir O.

067.07-      İçine atılıp bıratıldıkları zaman, o kaynayıp, Feveran ederken Onun Korkunç Homurtusu’nu işitirler.

067.08-      Öfkesinden-şiddetinden neredeyse patlayıp çatlayacak. Her bir Gurup içine atıldığında Bekçiler’i Onlara sorar: "Size Uyarıcı gelmedi mi?"

067.09-      Onlar: "Evet, Bize gerçekten bir Uyarıcı geldi. Fakat Biz yalanladık ve Allah hiçbir Şey indirmedi, Siz Yalnızca Büyük bir Şaşkınlık içindesiniz, dedik."

067.10-      Ve derler ki: "Eğer dinlemiş olsaydık ya da aqıl etmiş olsaydık, şu Çılgınca Yanan Ateş’in Halkı arasında olmayacaktık.

067.11-      Böylece kendi Günahlar’ını itiraf ettiler. Çılgınca Yanan'nın Halkı’na uzaklık olsun.

067.12-      Gerçek şu ki, Rabb’lerinden Gayb ile İçleri titreyenler’e gelince, Onlar için bir Mağfiret ve Kerim bir Ecir var’dır.

067.13-      Söz’ünüzü ister gizleyin, ister Onu açığa vurun. Elbette O, Sineler’in Özünde saklı duran’ı Bilen'dir.

067.14-      O, yarattığını bilmez mi? O, Latif'tir, Haberdar'dır.

 

II          İnanmayanların Akıbeti : 15-30

 

067.15-      Sizin için, Arz’a boyun eğdiren O'dur. O halde onun Omuzlarında yürüyün ve O'nun Rızq’ından yiyin. Sonunda Gidiş onadır.

067.16-      Gök’te olanlar’ın sizi yere geçirmeyeceğinden emin misiniz? Bir bakmışsınız ki, o sallanıp çalkalanmaktadır.

067.17-      Yoksa, Gök’te olanların üzerinize Taş yağdıran bir Rüzgar (hasıb) göndermeyeceğinden emin misiniz? Siz o taktirde benim Uyarmam nasılmış bileceksiniz.

067.18-      Andolsun, kendilerinden Öncekiler de yalanladı. Fakat Beni İnkar nasılmış?

067.19-      Onlar, üstlerinde Dizi Dizi Kanat açıp kapayarak uçan Kuşlar’ı görmüyorlar mı? Onlar’ı Rahman'dan başkası tutmuyor. Şüphesiz O, Herşey’i hakkıyla Gören'dir.

067.20-      Rahman'a karşı Size Yardım edecek olan kimmiş? Şu Sizin Ordu’nuz mu? Kafirler yalnızca bir Gurur içinde’dirler.

067.21-      Eğer O, Rızq’ını tutup kesecek olsa, Sizin Rızq’ınızı verecek olan kimmiş? Hayır, Onlar, bir Azgınlık ve Nefret içinde İnat’la direnmektedirler.

067.22-      O halde yüzükoyun sürünen’in mi daha çok Hidayet’e erer, yoksa Dosdoğru Yol üzerinde yürümekte olan mı?

067.23-      De ki: "Sizi İnşa edip yaratan, Size Kulak, Gözler ve Gönüller veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz?

067.24-      De ki: "Size Arz’da üretip türeten O'dur. Siz O'na toplanıp götürüleceksiniz."

067.25-      Derler ki:"Eğer Siz Doğrusözlüler iseniz, şu Waad ettiğin ne zamanmış?"

067.26-      De ki: "Bilgi ancak Allah'ın katındadır. Ben ancak Apaçık olan bir Uyarıcı'yım."

067.27-      Sonunda Onu pek yakında gördüklerinde, o, Küfretmekte olanlar’ın Yüzler’i kötüleşip karardı. Ve: "İşte bu, Sizin öne sürüp durduğunuz Şey’dir." denildi.

067.28-      De ki:"Haber verir misiniz, eğer Allah, Beni ve Benimle birlikte olanları yıkıma uğratır ya da Bizi esirgerse, bu durumda Kafirler’i Acıklı bir Azab’tan kurtaracak olan kim’dir?"

067.29-      De ki:"O Rahman'dır, Biz O'na inandık ve O'na tewekkül ettik. Artık Siz kimin Açıkca bir Sapıklık içinde olduğunuzu pek yakında bileceksiniz."

067.30-      De ki:" Haber verin, eğer Suyunuz Yerin Dibi’ne göçüverecek olursa, bu durumda kim Size bir Akarsu Kaynağı getirebilir:"

 

084.069/el-HAQQA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I           Büyük Hakikat: 1-37

 

069.01-      Gerçekleşecek Olan.

069.02-      Nedir Gerçekleşecek Olan?

069.03-      Gerçekleşecek Olan'ın ne olduğunu idrak ettin mi?

 

069.04-      Semud ve Ad Qaria'yı yalanladılar.

069.05-      Böylece Semud, Korkunç bir Ses’le yıkıma uğratıldı.

069.06-      Ad'a gelince, Onlar da Uğultu Yüklü, Azgın bir Kasırga ile yıkıldılar.

069.07-      Onu, Yedi Gece Sekiz Gün, aralıksız Onların üzerine Musallat etti. Öyle ki, o Qawmi, orada sanki içi kof Hurma Kütükleri’ymiş gibi Onların çarpılıp yere yıkıldığını görürsün.

069.08-      Şimdi Onlar’dan Artakalan görüyor musun?

 

069.09-      Fir'awn, O’ndan Öncekiler ve Yerle bir olan Kentler o Hata ile geldiler.

069.10-      Böylece Rabb'lerinin Elçisi'ne İsyan ettiler. Bu yüzden Onları, Şiddeti gittikce artan bir Yakalayış’la yakaladı.

 

069.11-      Gerçek şu ki, Su taştığı zaman, o Gemi’de Biz Sizi taşıdık.

069.12-      Öyle ki, Onu Size bir ibret kılalım. Gerçeği kavrayabilen Kullar Onu kavrasınlar.

 

069.13-      Artık Sur'a tek bir Üfürüş’le üfürüleceği,

069.14-      Arz ve Dağlar Yerler’inden oynatılıp kaldırılacağı, ardından da Tek bir Çarpma ile birbirlerine çarpılıp parçalanacağı zaman,

069.15-      İşte o Gün, Waqıa artık wuqu bulmuştur.

069.16-      Gök de yarılıp çatlamıştır. Artık o Gün sarkmıştır.

069.17-      Melek ise, Onun Çevresi üzerindedir. O Gün Rabb'inin Arşı’nı Onların da üstünde Sekiz’i  taşır.

069.18-      Siz o Gün arzolunursunuz. Sizden yana hiçbir Gizli, gizli kalmaz.

 

069.19-      Artık Kitab’ı Sağel’ine verilen der ki: "Alın Kitab’ımı okuyun."

069.20-      "Çünkü Ben, gerçekten Hesab’ıma kavuşacağımı sanmıştım."

069.21-      Artık O oldukca Hoşnut bir Yaşama içindedir.

069.22-      Yüksek bir Bahçe'de.

069.23-      Devşirecekleri de pek Yakın’dır.

069.24-      "Geride kalan Günler’de Peşinler’inize karşılık Afiyet’le yiyin ve için.

 

069.25-      Kitab’ı Solel’ine verilen ise, O da der ki: "Bana keşke Kitab’ım verilmeseydi.

069.26-      "Hesab’ımı da hiç bilmeseydim."

069.27-      "Keşke O kesip bitirseydi."

069.28-      "Mal’ım Bana hiçbir Yarar sağlamadı."

069.29-      "Gücüm de Ben’den gitti."

069.30-      (denir:)"Onu tutuklayın, hemen bağlayın."

069.31-      "Sonra Onu Cahim'e atın."

069.32-      "Daha sonra Onu, Uzunluğu Yetmiş Arşın olan bir Zincir’e vurarak gönderin."

069.33-      "Çünkü o, Büyük olan Allah'a iman etmiyordu."

069.34-      Yoksul’a Yemeği desteklemezdi."

069.35-      "Bu nedenle Bugün, kendisine hiçbir Sıcak Dost yok’tur."

069.36-      "İrinli’den  başka Yemek yoktur."

069.37-      "Bunu da Hata edenler’den başkası yemez."

 

II İftiralara red :38-52

 

069.38-      Hayır, Gördüklerinize Yemin ederim.

069.39-      Görmediklerinize de.

069.40-      Elbette O, oldukca Şerefli bir Elçi'nin Kesin Sözü’dür.

069.41-      O, bir Şair’in Sözü değildir. Ne kadar az Öğüt alıyorsunuz.

069.42-      Bir Kahin’in Sözü de değildir.

069.43-      Alemler’in Rabb'inden bir İndirilme’dir.

069.44-      Eğer O, Bize Karşı bazı Sözler’i düzseydi,

069.45-      Elbette Onun Sağel’ini çekip alırdık.

069.46-      Sonra O'nun Şahdamarı’nı keserdik.

069.47-      O zaman, Siz’den hiçbiriniz araya girerek bunu kendisinden engelleyemezdi.

069.48-      Çünkü O Muttaqiler için Kesin bir Öğüt’tür.

 

069.49-      Elbette Biz, içinizde Yalanlayanlar’ın bulunduğunu elbette biliyoruz.

069.50-      Gerçekten O, Kafirler için bir Hasret’tir.

069.51-      Ve elbette O, Kesin bir Gerçek’tir.

069.52-      Öyleyse, Büyük Rabb'ini İsm’iyle tesbih et.

 

085.070/el-MEARİC

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                             

I  Allah'a Yükselmenin yolları: 1-35

 

070.01-      İsteyen biri Wuwu bulacak Azab’ı istedi.

070.02-      Kafirler için olan bunu geri çevirecek Kimse yoktur.

070.03-      Yüce Maqamlar Sahibi olan Allah'tandır.

070.04-      Melekler ve Ruh, O'na Süresi Ellibin Yıl olan bir Gün’de çıkarlar.

070.05-      Şu halde, Güzel bir Sabır’la sabret.

070.06-      Çünkü gerçekten Onlar, bunu oldukca Uzak görmektedirler.

070.07-      Biz ise, Onu pek Yakın görmekteyiz.

070.08-      Göğün Erimiş Maden gibi olacağı Gün,

070.09-      Dağlar da Rengarenk bir Yün gibi olacak.

070.10-      Hiçbir Yakındost bir Yakındostu sormaz.

070.11-      Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir Suçlu, o  Günün Azab’ına karşılık olmak üzere, Oğullar’ını  Fidye olarak vermek ister.

070.12-      Kendi Eş’ini ve Kardeş’ini,

070.13-      Ve Onu barındıran Aşiret’ini de.

070.14-      Arz’da olanlar’ın Tümü’nü verse sonra bir kurtulsa.

070.15-      Hayır, Doğrusu o Cayır cayır yanan’dır.

070.16-      Başderisi’ni yüzüp soyar.

070.17-      Yüzçevirip arka dönen’i çağırır.

070.18-      Toplayıp bir Yer’de yığmakta olanı.

 

070.19-      Gerçek şu ki, İnsan Haris olarak yaratıldı.

070.20-      Kendisine bir Şerr dokunduğu zaman Feryad eder.

070.21-      Ona bir Hayr dokunduğunda Engelleyici olur.

070.22-      Ancak Salat kılanlar haric.

070.23-      Ki Onlar Salatlar’ında Sürekli’dirler.

070.24-      Ve Onların Mallar’ında belirli bir Haqq vardır.

070.25-      Yoksul ve Yoksunlar için.

070.26-      Onlar Din Günü'nü de tasdiq ederler.

070.27-      Onlar Rabb'lerinin Azabı’na karşı bir Korku duyarlar.

070.28-      Elbette Rabb'lerinin Azabı’ndan Emin olunamaz.

070.29-      Ve Onlar Irzlar’ını  korurlar.

070.30-      Ancak kendi Eşler’i ya da Sağeller’inin Malik olduğu başka. Çünkü Onlar kınanmazlar.

070.31-      Fakat bunun ötesini arayanlar, artık Onlar Sınır’ı çiğneyenler’dir.

070.32-      Onlar, kendilerine verilen Emanet’e ve verdikleri Ahd’e riayet edenler’dir.

070.33-      Şahidlikler’inde de Doğru davrananlar’dır.    

070.34-      Salatlar’ını koruyanlar’dır.

070.35-      İşte Onlar, Bahçeler içinde ağırlananlar’dır.

 

II          Yeni Bir ümmet doğuyor : 36-44

 

070.36-      Şimdi Küfretmekte olanlar’a ne oluyor da, Boyunlar’ını Sana uzatıp koşuyorlar.

070.37-      Sağ yandan ve Sol yandan Bölükler halinde.

070.38-      Onlar’dan her biri, Ni’metler’le donatılmış Bahçe'ye gireceğini mi umuyor?

070.39-      Hayır, doğrusu Biz Onları bildikleri Şey’den yarattık.

070.40-      Artık, Doğular’ın ve Batılar’ın Rabb'ine Yemin ederim, Biz gerçekten Güçyetirenler’iz.

070.41-      Onların yerine kendilerinden daha Hayırlılar’ını getirmeye. Üstelik Bizim önümüze geçilemez.

070.42-      Şu halde Sen, kendilerine Waadedilen Günler’ine kavuşuncaya kadar Onları bırak. Oynayıp  oyalansınlar.

070.43-      Qabirler’den koşarcasına çıkacakları Gün, sanki Onlar Dikili birşeye yönelmişler gibidirler.

070.44-      Gözler’i Dehşet’ten düşmüş, Yüzler’ini de Zillet kaplamıştır. İşte bu, kendilerine Waadedilen Gün'dür.

 

086.078/en-NEBE

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                         

I           Büyük Haber: 1-30

 

078.01-      Birbirlerine (bu kadar sık) hangi Şeyi/neyi soruyorlar?

078.02-      O Büyük (müthiş yeniden dirilme) Haberi mi?

078.03-      Ki kendileri onda Anlaşmazlık içindedirler.

078.04-      Hayır, yakında bileceklerdir.

078.05-      Yine Hayır, yakında bileceklerdir.

078.06-      Biz, Arz’ı bir Döşek kılmadık mı?

078.07-      Dağlar’ı da birer Kazık?

078.08-      Sizi Çift Çift yarattık,

078.09-      Uyku’nuzu bir Dinlerme yaptık.

078.10-      Gece’yi bir Örtü yaptık.

078.11-      Gündüz’ü bir Geçimlik yaptık.

078.12-      Sizin üstünüze de Sapasağlam Yedi Gök Bina etttik.         

078.13-      Parıldayan bir Kandil kıldık.

078.14-      Sıkıp-suyu-çıkaranlar’dan da Sağnak bir Su indirdik.

078.15-      Bununla Tanaler ve Bitkiler bitirelim diye.

078.16-      Ve birbirine Sarmaş dolaş Bahçeler’i de.

 

078.17-      Elbette O (Doğru ile yanlış arasında) Fasl Günü, belirlenmiş bir Wakit’tir.

078.18-      Sur'a üfürüleceği Gün ,artık Siz Dalga dalga geleceksiniz.

078.19-      O sırada Gök Açılmış ve Kapı kapı olmuştur.

078.20-      Dağlar yürütülmüş,artık bir Serab olmuştur.

078.21-      Gerçekten Cehennem, bir Gözetleme Yeri’dir.

078.22-      Taşkınlık edenler için Son Varış yeri’dir.

078.23-      Bütün zamanlar boyunca  içinde kalacaklardır.

078.24-      Orada ne Serinlik tadacaklar, ne de bir İçecek.

078.25-      Kaynarsu'dan ve İrin’den başka.

078.26-      (Günahlarına) Uygun bir Ceza olarak.

 

078.27-      Doğru olanlar Hesab’a çekileceklerini ummuyorlardı.

078.28-      Bizim Ayetler’imizi de yalanlayabildikce yalanlıyorlardı.       

078.29-      Oysa Biz, herşey’i yazmışızdır.

078.30-      Şimdi tadın. Size artık Azab’tan başkasını artırmayacağız.

 

II          Mü'minlerin mükafatı: 31-40

 

078.31-      Gerçek şu ki Muttaqiler için bir Kurtuluş var’dır.

078.32-      Nice  Bağlar ve Üzüm Bağları..

078.33-      Kewaib Yaşıt Kızlar.

078.34-      Dopdolu (mutluluk) Kadehler(i).

078.35-      İçinde ne Boş Söz işitirler ne Yalan.

078.36-      Rabb'inden bir Karşılık olmak üzere Yeterli bir Bağış.

078.37-      Gökler’in, Yer’in ve bu ikisi arasında bulunanların Rabb'i Rahman'a. Ona Hitap etmeye güçleri yetmez.

078.38-      Ruh ve Melekler’in Saflar halinde duracakları Gün, Rahman'ın kendilerine İzin verdikleri dışında konuşmazlar. (Konuşanlar da) Doğru’yu söyleceklerdir.

078.39-      İşte bu, Haqq olan Gün'dür. O halde dileyen Rabb'ine bir Dönüşyolu edinsin.

078.40-      Gerçekten Biz Sizi Yakın bir Azab ile uyardık. Kişinin kendi Ellerinin önceden Taqdim ettiklerine bakacağı Gün, Kafir de: "Keşke Ben bir Toprak olsaydım." diyecek.

 

087.079/en-NAZİAT

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                 

I           Büyük Sarsıntı: 1-26

 

079.01-      Derinden sökerek Çıkaranlar’a andolsun

079.02-      Yumuşakca çekip alanlar’a,

079.03-      Yüzdükce yüzenler,

079.04-      Öncü olarak yarışıp geçenler’e,

079.05-      Derken işi bir düzen içinde evrip çevirenler’e,

079.06-      O sarsıntının sarsacağı Gün,

079.07-      Ardından onu diğer bir Sarsıntı izleyecek.

079.08-      O Gün Yürekler hoplayacak.

079.09-      Gözler de Zillet içinde düşecek.

 

079.10-      Kendileri derler ki: "Biz Çukur’da iken, gerçekten Biz mi yeniden döndürüleceğiz?"

079.11-      "Biz çürüyüp Dağılmış Kemikler olduğumuzda mı?"           

079.12-      Dediler ki: "Şu durumda, Zararına bir Dönüş’tür bu."

079.13-      Oysa bu, yalnızca tek bir Haykırış’tır.

079.14-      Bir de bakarsın ki Onlar Yer’in üstündedirler.

 

079.15-      Musa'nın Haberi Sana geldi mi?

079.16-      Hani Rabb'i O'na Mukaddes Wadi Tuwa'da seslenmişti:

079.17-      "Fir'awn'a git, çünkü O azdı."

079.18-      O’na deki: "Temizlenme isteğin var mı?"

079.19-      "Seni Rabb'ine yönelteyim, böylece Haşyet duyarsın."

079.20-      Ona Büyük Ayet'i gösterdi.

079.21-      Fakat O, yalanladı ve İsyan etti.

079.22-      Sonra da çabalayarak Sırtını döndü.

079.23-      Sonunda topladı, seslendi:

079.24-      Dedi ki: "Sizin en Yüce Rabb'iniz Ben’im."

079.25-      Böylelikle Allah O’nu, Ahiret ve Dünya Azabı’yla yakaladı.

079.26-      Gerçekten bundan Haşyet duyan kimse için elbette bir İbret vardır.

 

II Büyük Felaket:27-45

 

079.27-      Yaratmak bakımından Siz mi daha Güç’sünüz yoksa Gök mü? Onu  Bina etti.

079.28-      Onun Boyunu yükseltti, Ona belli bir Düzen verdi.

079.29-      Gece’sini kararttı, Kuşluğunu ağarttı.

079.30-      Bundan sonra Arz’ı  yuvarlattı (serip döşedi./düzenleyip yaydı)

079.31-      Ondan da Su’yunu ve Otlağını çıkardı.

079.32-      Dağlar’ını dikti.(sağlam şekilde yetleştirdi)

079.33-      Size ve Hayvanlar’ınıza bir Meta olmak üzere.

 

079.34-      Ancak O Büyük Felaket geldiği zaman,

079.35-      O Gün, İnsan neye çabaladığını anlar.

079.36-      Görebilenler için Cehennem de sergilenmiştir.

079.37-      Artık kim Taşkınlık ederse,

079.38-      Ve Dünya Hayatı’nı seçerse,

079.39-      Şüphesiz Cahim bir Barınma yeri (ona.)

079.40-      Kim de Rabb'inin Makamından korkar ve kendini de Heva’dan sakındırırsa,

079.41-      Artık şüphesiz Cennet/Bahçe (ona) bir Barınma Yeri.

079.42-      "O ne zaman Demir atacak?" diye, Sana (son)Saat'i soruyorlar.

079.43-      Onunla ilgili Sen’de ne Bilgi var ki..

079.44-      En sonunda o Rabb'ine ait’tir.

079.45-      Sen, yalnızca Ondan Haşyet duyanlar için bir Uyarıcı'sın.

079.46-      Kendileri Onu gördükleri Gün, sanki Onlar bir Akşam veya Kuşluk vaktinden başkasını yaşamadılar gibi.

 

088.082el- İNFİTAR

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Gök çatladığında: 1-19

                                     

082.01-      Gök çatlayıp yarıldığıı zaman,

082.02-      Yıldızlar dağılıp yayıldığı zaman,

082.03-      Denizler fıştırılıp taşırıldığı zaman,

082.04-      Ve Qabirler’in içi dışa atıldığı zaman

082.05-      Her Nefs, önceden Taqdim ettiklerini ve ertelediklerini bilmiştir.

 

082.06-      Ey  İnsan, Kerem Sahibi olan Rabb'ine karşı Seni aldatan ne?

082.07-      Ki O Seni yarattı, Sana biçim verdi ve Seni bir İtidal üzere kıldı.

082.08-      Dilediği surette Seni Tertip etti.

082.09-      Asla, Hayır, Siz Dini yalanlıyorsunuz.

082.10-      Oysa, gerçekten Sizin üzerinizde koruyucular var.

082.11-      Kerim Katipler,

082.12-      Her yapmakta olduklarınızı biliyorlar.

 

082.13-      Şüphesiz Ebrar olanlar elbertte Nimetler içindedirler.

082.14-      Şüphesiz Facir olanlar’da elbette Cahim içindedirler.

082.15-      Onlar, Din Günü oraya yollanırlar.

082.16-      Ve kendileri Ondan ayrılıp kaybolacak değillerdir.

082.17-      Din Günü'nün ne olduğunu İdrak ediyor musun?

082.18-      Ve yine Din Günü'nün ne olduğunu İdrak ediyor musun?

082.19-      Hiçbir kişinin başka bir Kişi’ye Güç yetiremeyeceği Gün'dür.  Ve o Gün Emr yalnızca Allah'ındır.

 

089.084/el- İNŞİQAQ

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  Gök yarıldığında: 1-3

                                     

084.01-      Gök yarıldığı,

084.02-      Ve Yaradılış gereğince Rabb'ine Boyun eğdiğinde,

084.03-      Yer, düzlendiği,

084.04-      İçinde olanlar’ı dışa atıp boşaltıldığı,

084.05-      Ve kendi Yaratılış gereğince Rabb'ine Boyun eğdiği zaman,

084.06-      Ey İnsan, gerçekten Sen durmaksızın Rabb'ine doğru  çabalayıp durmaktasın, sonun da  O'na varacaksın.

084.07-      Artık kimin Kitab’ı Sağından  verilirse,

084.08-      O, Kolay bir Hesap ile Sorgu’ya çekilecek.

084.09-      Ve kendi yakınlarına da  Sevinçle dönecekler.

 

084.10-      Kimin de Kitabı kendi ardından verilirse,

084.11-      O da, Helak’ı çağıracak.

084.12-      Çılgın Alev'e/tam yakıcı Ateş girecek/atılacak.

084.13-      Çünkü O, kendi Yakınları arasında sevinçliydi.

084.14-      Doğrusu O,  bir daha dönmeyeğini sanmıştı.

084.15-      Hayır, gerçekten O'nun Rabb'i, kendisini çok İyi gören’dir.

 

084.16-      Yoo, Şafağa yemin ederim.

084.17-      Gece’!ye ve taşıdığı şeyler’e,

084.18-      Dolunay haline girdiği zaman Ay’a,

084.19-      Siz, gerçekten Tabaka’dan Tabaka’ya bineceksiniz.

084.20-      O halde Onlara ne oluyor ki (ahirete) inan mıyorlar?

084.21-      Kendilerine Qur'an okunduğu zaman Secde etmiyorlar?

084.22-      Tersine, Küfretmekte olanlar, yalanlıyorlar.

084.23-      Oysa Allah, Onların içlerinde saklı tuttuklarını daha iyi Bilen'dir.

084.24-      Bu durumda Sen, Onlara acıklı bir Azab ile Müjde ver.

084.25-      Ancak İnanan ve Salih Çalışmalar da bulunanlar başka, Onlar için kesintisiz bir Ecr var’dır.

 

 

 090.030/er-RUM

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  İki İhbar: 1-10

 

030.01-      Eilf Lam Mim

030.02-      Romalılar  yenildi.

030.03-      Yakın bir Yer’de. Ama Onlar, Yenilgiler’inden sonra yeneceklerdir.

030.04-      Birkaç Yıl içinde. Bundan önce de, bundan sonra da Emir Allah'ındır. Ve o Gün Mü'minler sevineceklerdir.

030.05-      Allah'ın Yardımı’yla. O, dilediğine Yardım eder. O, Aziz'dir, Rahim'dir.

030.06-      Allah'ın Waadi. Allah Waad’inden geri dönmez. Ancak İnsanlar’ın çoğu bilmezler.

 

030.07-      Onlar, Dünya Hayatı’ndan dışta olan’ı bilirler. Ahiret'ten ise Gafil olanlar’dır.

030.08-      Kendi Nefisler’i Konusunda düşünmüyorlar mı? Allah, Gökler’i, Yer’i ve bu ikisi arasında olanları ancak Haqq ile ve belirlenmiş bir Süre/Ecel olarak yaratmıştır. Gerçekten, İnsanlar’dan çoğu Rabb'lerine Kavuşma’yı inkar etmektedirler.

030.09-      Yeryüzü’nde gezip dolaşmıyorlar mı? Böylece kendilerinden öncekiler’in nasıl bir Son’a uğradıklarını görsünler. Onlar, Güç bakımından kendilerinden daha Üstün idiler, Toprağı Alt üst etmişler ve O’nu, kendilerinin imar ettiğinden daha Çok imar etmişlerdi. Elçiler’i de Onlar’a zulmetmiyordu, ancak Onlar kendilerine zulmediyorlardı.

030.10-      Sonra Kötülük yapanlar’ın uğradıkları Son, Allah'ın Ayetleri’ni Yalan saymaları ve Onlar’ı Alay konusu edinmeleri dolayısıyla çok Kötü oldu.

 

II İki fıkra: 11-19

 

030.11-      Allah, Yaratma’yı başlatır/başlar, sonra O’nu iade eder/tekrar eder, sonra da Siz O'na döndürülürsünüz.

030.12-      Saat'in kopacağı Gün Suçlular Umutsuzca yıkılırlar.

030.13-      Ortaklar’ından kendilerine Şefaatcı olan yok’tur, Onlar, Ortaklar’ını da inkar etmektedirler.

030.14-      Saat’in kopacağı Gün ayrılırlar.

 

030.15-      Böylece İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar, artık Onlar bir Ravde'de ağırlanırlar.

030.16-      Ancak küfredip Ayetler’imizi ve Ahiret'e Kavuşma’yı yalanlayanlar ise, artık Onlar da Azab için Hazır bulundurulurlar.

030.17-      Öyleyse Akşam’a girdiğiniz vakit de, Sabah’a erdiğiniz vakit de Allah'ı tesbih edin.

030.18-      Hamd O'nadır. Gökler’de de, Yer’de de, Gün’ün Sonu’nda da ve Öğle’ye erdiğinizde de.

030.19-      O Ölü’den Diri’yi çıkarır ve Diri’den de Ölü’yü çıkarır, Ölüm’ünden sonra da Yer’i diriltir. İşte Siz de böyle çıkarılacaksınız.

 

III            İlahi Kudretin İşaretleri: 20-27

 

030.20-      Sizi Toprak’tan yaratmış bulunması, O'nun Ayetler’indendir. Sonra Siz yayılmakta olan bir Beşer oldunuz.

030.21-      O’nda Sukun bulmanız için Size kendi Nefisler’inizden Eşler yaratması ve aranızda Sevgi kılması da O'nun Ayetler’indendir. Elbette bunda, düşünebilecek bir Qawm için gerçekten Ayetler var’dır.

030.22-      Gökler’in ve Yer’in yaratılması ile Diller’inizin ve Renkler’inizin ayrı olması da, O'nun Ayetler’indendir. Elbette bunda, Alimler için gerçekten Ayetler var’dır.

030.23-      Geceleyin de, Gündüzün uyumanız ile O'nun Fadl’ından aramanız, O'nun Ayetler’indendir. Elbette işitebilmekte olan bir Qawim için gerçekten Ayetler var’dır.

030.24-      Size bir Korku ve Umut olarak Şimşeği göstermesi ile Gök’ten Su indirmek suretiyle Ölüm’ünden sonra Yer’i O’nunla diriltmesi de, O'nun Ayetler’indendir. Elbette bunda aqleden bir Qawim için gerçekten Ayetler var’dır.

030.25-      Göğün ve Yer’in O'nun Emr’iyle durması da, O'nun Ayetler’indendir. sonra Sizi Yer’den bir Çağırma ile çağırdığı zaman hemencecik Siz çıkarılmışsınızdır.

030.26-      Gökler’de ve Yer’de bulunanlar O'nundur. Hepsi O'na Gönülden Boyun eğmiştir.

030.27-      Yaratma’yı başlatan, sonra O’nu iade edecek olan O'dur. Bu, O'na göre pek Kolay’dır. Gökler’de ve Yer’de en Yüce Misal O'nundur. O, Aziz'dir, Hakim'dir.

 

IV           İnsanın Fıtri dini: 28-40

 

030.28-      İşte Biz aqleden bir Qawim için Ayetler’i böyle açıklıyoruz.

030.29-      Hayır, zulmetmekte olanlar, Hiçbir Bilgi’ye dayanmaksızın kendi Hewalar’ına uymuşlardır. Allah'ın saptırdığını kim Hidayet’e erdirebilir? Onlar’ın hiçbir Yardımcılar’ı yok’tur.

030.30-      Öyleyse Sen Yüz’ünü Allahı birleyen/Hanif olarak Din’e, Allah'ın o Fıtrat’ına çevir, ki İnsanlar’ı bunun üzerine yaratmıştır. Allah'ın Yaratışı için  hiçbir Değiştirme yoktur. İşte Dimdik Ayakta duran Din budur. Ancak İnsanlar’ın çoğu bilmezler.

030.31-      Gönülden katıksız Bağlılar olarak, O'na yönelin ve O'ndan sakının, dosdoğru Salat’ı İqame edin ve Müşrikler’den olmayın.

030.32-      Kendi Dinler’ini Fırqalar’a ayıran ve kendilerini de Parça parça olmuşlardır, ki her Bölük kendi El’indekiyle övünüp Sevinç duymaktadır

030.33-      İnsanlar’a bir Zarar dokunduğu zaman, gönülden katıksız Bağlılar olarak, Rabb'lerine dua ederler, sonra kendinden Onlar’a bir Rahmet taddırınca hemencecik Onlar’dan bir Bölük Rabb'lerine şirk koşarlar.

030.34-      Kendilerine verdiklerimize Nankörlük etsinler diye. Öyleyse metalanın artık Yakında bileceksiniz.

030.35-      Yoksa Biz, Onlar’a İspatlı bir Delil indirdik de, o mu O'na ortak koşmalarını söylüyor?

030.36-      Biz İnsanlar’a bir Rahmet taddırdığımız zaman, O’nunla sevinirler, kendi Eller’inin taqdim ettiği dolayısıyla Onlar’a bir Kötülük isabet ettiğinde de, hemen Umutsuzluğa kapılıverirler.

030.37-      Onlar, görmüyorlar mı ki, Allah, dilediğine Rızq’ı yayıp genişletir ve kısar da. Elbette bunda, inanmakta olan bir Qavim için gerçekten Ayetler var’dır.

 

030.38-      Öyleyse Yakınlar’a Haqq’ını ver, Yoksul’a da, Yolcu’ya da. Allah'ın Yüzü’nü istemekte olanlar için bu daha Hayırlı’dır ve Felah’a erenler de Onlar’dır.

030.39-      İnsanlar’ın Malları’nda artsın diye vermekte olduğunuz Riba Allah katında artmaz. Ama Allah'ın Yüzü’nü isteyerek vermekte olduğunuz Zekat ise kat kat arttıranlar Onlar’dır.

 

V Inkılap: 41-53

 

030.40-      Allah, Sizi yarattı, sonra Size Rızıq verdi, sonra da Sizi öldürmekte, daha sonra da Sizi diriltlmektedir. Ortaklar’ınızdan bunlardan herhangi birini yapacak var mı? O, Şirk koşmakta olduklarından Münezzeh ve Yüce'dir.

030.41-      İnsanlar’ın kendi Eller’inin kazandığı dolayısıyla, Kara’da ve Deniz’de Fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye Onlar’a yapmakta olduklarının bir kısmını kendilerine taddırmaktadır.

030.42-      De ki: "Yeryüzü’nde gezip dolaşın, böylece daha Öncekiler’in nasıl bir Son’a uğradıklarını görün. Onlar’ın çoğu Müşrik olanlar’dı."

030.43-      Öyleyse Sen, Allah'tan geri çevrilmesi mümkün olmayan Gün gelmeden önce, Yüzünü Dimdik ayakta duran Din’e çevir. O Gün Onlar Parça parça bölüneceklerdir.

030.44-      Kim küfrederse, artık O’nun Küfr’ü kendi aleyhinedir, kim de Salih bir Eylem’de bulunursa, artık Onlar da kendi Lehler’ine olarak döşeyip hazırlamaktadırlar.

030.45-      Kendi Fadl’ından olarak İnanan ve Salih Ameller’de bulunanları ödüllendirmesi içindir. Elbette O, Kafirler’i sevmez.

030.46-      Size kendi Rahmet’inden taddırması, Emriyle Gemiler’i yürütmesi ve O'nun Fadl’ından aramanız ile umulur ki şükretmeniz için, Rüzgarlar’ı Müjdeciler olarak göndermesi O'nun Ayetler’indendir.

030.47-      Andolsun, Biz Sen’den önce kendi Qawimler’ine Elçiler gönderdik de Onlar’a Apaçık Belgeler getirdiler, böylece Biz de Mücrimler’den intikam aldık. İnananlar’a Yardım etmek ise, Bizim üzerimize bir Haqq’tır.

030.48-      Allah, Rüzgarlar’ı gönderir, böylece bir  Bulut kaldırır da O’nu nasıl dilerse Gök’te yayıp dağıtır ve O’nu parça parça kılar, nihayet O’nun arasından Yağmur’un akıp çıktığını görürsün. Sonunda kendi Kullar’ından dilediğine verince, hemen sevince kapılıverirler.

030.49-      Oysa Onlar, bundan önce üzerlerine inmesinden Ewwel Umutlar’ını kesmemişlerdi.

030.50-      Şimdi Allah'ın Rahmeti’nin Eserleri’ne bak, Ölüm’ünden sonra Yeryüzü’nü nasıl diriltmektedir? Elbette O, Ölüler’i de gerçekten diriltecektir. O, Herşey’e Güçyetiren'dir.

030.51-      Andolsun, Biz bir Rüzgar göndersek de O’nu sararmış görseler, kesinlikle O’nun ardından Nankörlük ederler.

030.52-      Şimdi Sen, Ölüler’e duyuramazsın ve arkalarını dönüp giden Sağırlar’a da Çağrı’yı duyuramazsın.

030.53-      Ve Sen kendi Sapıklıklar’ı içinde Kör olanlar’ı da Doğru’ya iletici değilsin. Sen yalnızca Bizim Ayetler’imize inanmakta olanlara duyurabilirsin ki Onlar Müslümanlar’dır.

 

VI           Muhalefetin Mağlubiyeti :54-60

 

030.54-      Allah, Sizi bir Zaaf’tan yarattı, sonra Zaaf’ın ardından bir Quwwet kıldı, sonra da bu Quwwet’in ardından da bir Zaaf ve Yaşlılık verdi. Dilediğini yaratmaktadır. O, Bilen'dir, Güçyetiren'dir.

030.55-      Saat'in İqame  Günü, Suçlular, Tek bir Saat’in dışında yaşamadıklarına and içerler. İşte Onlar böyle çevriliyorlardı.

030.56-      Kendilerine İlim ve İman verilenler ise, dediler ki: "Andolsun, Siz Allah'ın Kitabı’nda Diriliş Günü'ne kadar yaşadınız, işte bu da Diriliş Günü'dir. Ancak Siz bilmiyorsunuz."

030.57-      Artık o Gün, Zulmetmekte olanlar’ın ne Mazeretler’i bir Yarar sağlayacak ve ne de Hoşnutluk Dilekleri Kabul edilecektir.

 

030.58-      Andolsun, Biz bu Qur'an'da İnsanlar için her Örneği gösterdik. Tartışmasız Sen Onlar’a bir Ayet’le geldiğin zaman, o Küfredenler, mutlaka: "Siz ancak  Mubtil olanlar’dan başkası değilsiniz" derler.

030.59-      İşte Allah, Bilmeyenler’in Qalbleri’ni böyle damgalamaktadır.

030.60-      Öyleyse Sen sabret, elbette Allah'ın Waad’i Haqq’tır, Kesin Bilgi’yle inanmayanlar’dan da sakın Seni Telaşa kaptırıp Hafifliğe sürüklemesinler.

 

091.029/el-ANKEBUT

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                    

I  Mü'minlerin uğradıkları sıkıntılar: 1-13

 

029.01-      Eilf Lam Mim  

029.02-      İnsanlar "İnandık" diyerek, Sınanma’dan bırakılıvereceklerini mi sandılar?

029.03-      Andolsun, Onlar’dan öncekileri Sınama’dan geçirdik. Allah, gerçekten Doğrular’ı da bilmekte ve gerçekten Yalancılar’ı da bilmektedir.

029.04-      Yoksa Kötülükler’i yapanlar, Bizi geçeceklerini mi sandılar? Ne Kötü hükmediyorlar?

029.05-      Kim Allah'a kavuşmayı umuyorsa elbette Allah'ın Süresi yaklaşarak gelmektedir. O, İşiten'dir, Bilen'dir.

029.06-      Kim Cihad ederse, yalnızca kendi Nefsi için Cihad etmiş olur. Elbette Allah, Alemler’den Müstağni’dir.

029.07-      İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar ise, Biz elbette Onlar’ın Kötülükleri’ni örteceğiz ve elbette Onlar’a yapmakta oldukları’nın en Güzel’iyle Karşılık vereceğiz.

 

029.08-      Biz, İnsan’a, Anne ve Babasına Güzelliği tawsiye ettik.  Eğer Onlar, hakkında Bilgin olmayan şeyle Bana Ortak koşman için Sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda, Onlar’a itaat etme. Dönüşünüz Bana'dır. Artık yapmakta olduklarınızı Size Ben Haber vereceğim.

029.09-      İnanan ve  Salih Eylemler’de bulunanlar ise, Biz elbette Onlar’ı Salihler’in arasına katacağız.

029.10-      İnsanlar’dan öylesi vardır ki, "Allah'a inandık" der, fakat Allah uğruna Eziyet gördüğü zaman, İnsanlar’ın Fitnesi’ni Allah'ın Azabıymış gibi sayar, ama Rabb’inden bir Yardım ve Zafer gelirse andolsun "Biz gerçekten Sizler’le birlikteydik" demektedirler. Oysa Allah, Alemler’in Sineler’inde olan’ı daha iyi Bilen değil midir?

029.11-      Allah elbette İnananlar’ı da bilmekte ve elbette Münafıqlar’ı da bilmektedir.

029.12-      Küfredenler ,İnananlar’a dedi ki: "Siz Bizim Yolumuzu izleyin, sizin Hatalar’ınızı biz yüklenelim." Oysa kendileri, onların Hatalar’ından Hiçbir Şey’i yüklenecek değiller. Gerçekten onlar, elbette Yalancı’dırlar.

029.13-      Elbette onlar, hem kendi Yükler’ini, hem de kendi Yükler’iyle birlikte başka yükleri de yüklenecekler ve Kıyamet Günü, düzüp uydurmakta olduklarına karşı sorguya çekileceklerdir.     

 

II 14-22   Nuh ve İbrahim

 

029.14-      Andolsun, Biz Nuh'u kendi Qawm’ine gönderdik O da içlerinde Elli Yılı eksik olmak üzere Bin Sene yaşadı. Sonunda Onlar zulmetmekte dewam ederlerken Tufan kendilerini yakalayıverdi.

029.15-      Böylece Biz O’nu da, Gemi Halkı’nı da kurtardık ve bunu Alemler’e bir Ayet kılmış olduk.

 

029.16-      İbrahim de, hangi Qawm’ine demişti ki:" Allah'a kulluk edin ve O'ndan sakının, eğer bilirseniz bu Sizin için daha Hayırlı’dır."

029.17-      "Siz yalnızca Allah'tan başka birtakım Putlar’a tapmakta ve bir takım Yalanlar uydurmaktasınız. Gerçek şu ki, Sizin Allah'tan başka tapmakta olduklarınız, Size Rızıq vermeye Güç yetiremezler. Öyleyse Rızq’ı Allah'ın katında arayın. O'na kulluk edin ve O'na şükredin. Siz O'na döndürüleceksiniz.

029.18-      "Eğer yalanlarsanız, Siz’den önceki Ümmetler de yalanlamışlardır. Elçi'ye düşen ise Apaçık bir Tebliğ’dir.

 

029.19-      Onlar görmediler mi ki, Allah Yaratma’ya nasıl başlıyor, sonra O’nu iade ediyor? Elbette bu Allah'a göre Kolay’dır.

029.20-      De ki: "Yeryüzü’nde gezip dolaşın da, böylelikle Yaratma’ya nasıl başladığına bir bakın. Sonra Allah Ahiret Yaratması’nı da inşa edecektir. Elbette Allah, Herşey’e Güçyetiren'dir.

029.21-      Dilediğini azablandırır, dilediğine merhamet eder. O'na çevrilip götürüleceksiniz.

029.22-      Siz Yer’de de, Gök’te (onu) Aciz bırakamazsınız. Sizin Allah'ın dışında Weli’niz yok’tur, Yardım edeniniz de yoktur.

 

III            İbrahim ve Lut :23-30

 

029.23-      Allah'ın Ayetler’ini ve O'na Kavuşma’yı yok sayıp Küfredenler, işte Onlar, Benim Rahmet’imden Umut kesmişlerdir ve işte Onlar, Acıklı Azab da Onlar’ındır.

029.24-      Bunun üzerine kendi Qavmi’nin Cewab’ı yalnızca: "O’nu öldürün ya da yakın" demek oldu. Böylece Allah da O’nu Ateş'ten kurtardı. Elbette bunda, inanan bir Qawim için Ayetler var’dır.

029.25-      Dedi ki: "Siz gerçekten, Allah'ı bırakıp Dünya Hayatı’nda aranızda bir Sevgi bağı olarak Putlar’ı edindiniz. Sonra Qıyamet Günü, bir kısmınız bir kısmınızı İnkar edip tanımayacak ve bir kısmınız bir kısmınıza La’net edeceksiniz. Sizin Barınma Yeriniz Ateş'tir ve Hiç bir Yardımcı’nız da yoktur."

029.26-      Bunun üzerine Lut O’na inandı ve dedi ki:"Gerçekten Ben, Rabb'ime Hicret edeceğim. Çünkü elbete O, Aziz'dir, Hakim'dir.

029.27-      Biz O’na İshaq'ı ve Ya’qub'u Armağan ettik ve onun Soy’unda Nübuvvet’i ve Kitab'ı (muhkem) kıldık, Ecr’ini de Dünya’da verdik. Elbette O, Ahiret'te Salih olanlar’dandır.

 

029.28-      Lut da, hani Qawm’ine demişti ki:" Biz gerçekten, Siz’den önce Alemler’den hiç kimsenin yapmadığı Fuhş’u mu yapıyorsunuz?

029.29-      Allah'ın dışında edindikleri Weliler’in Örneği, bir Ev edinen Dişi Örümceğin Örneğine benzer. Gerçek şu ki Evler’in en güvensiz olanı Dişi Örümceğin Evi’dir, keşke bilselerdi.

029.30-      Dedi ki: "Rabb'im, fesat çıkarmak ta olan Qawm’e karşı Bana yardım et."

 

IV           31-44   Lut vd. Peygamberler

 

029.31-      Bizim Elçilerimiz  İbrahim'e bir Müjde ile geldikleri zaman, dediler ki: "Gerçek şu ki, Biz bu Ülke’nin Halk’ını yıkıma uğratacağız. Çünkü O’nun Halkı Zalim oldular."

029.32-      Dedi ki: "O’nun içinde Lut da vardır." Dediler ki: "O’nun için içinde kimin olduğunu Biz daha iyi bilmekteyiz. Kendi Karı’sı dışında, O’nu da Aile’sini de elbette kurtaracağız. O arkada kalacak olanlar’dandır."

029.33-      Elçilerimiz Lut'a geldikleri zaman, O, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve bunlar dolayısıyla İçi daraldı. Dediler ki: "Korku’ya düşme ve Hüzn’e kapılma. Karı’n dışında, Seni de Aile’ni de elbette kurtaracağız. O ise, arkada kalacak olanlar’dandır."

029.34-      "Elbette Biz, Fasıqlık yapmalarından dolayı, bu Ülke Halk’ının üstüne Gök’ten İğrenç bir Azab indireceğiz."

029.35-      Andolsun, Biz aqledebilecek bir Qawim için oradan Apaçık bir Ayet bırakmışızdır.

  

029.36-      Medyen'e de Kardeşler’i Şuayb’ı. Böylece dedi ki: "Ey Qawm’im, Allah'a kulluk edin ve Ahiret Günü'nü umud edin ve Arz’da Bozguncular olarak Karışıklık çıkarmayın."

029.37-      Ancak O’nu yalanladılar, bunun üzerine Onlar’ı amansız bir Titreme yakalayıverdi.  Böylece kendi Yurdlar’ına Diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.

 

029.38-      Ad'ı ve Semud'u da. Gerçekten kendi oturdukları Yerler’den Size belli olmaktadır. Kendi yapmakta olduklarını Şeytan Onlar’a süsledi. Böylece Onlar’ı Yol’dan alıkoydu. Oysa Onlar görebilen kimselerdi.

 

029.39-      Qarun'u, Fir'awn'ı ve Haman'ı da. Andolsun, Musa Onlar’a Apaçık Deliller’le gelmişti, ancak Onlar Yeryüzü’nde büyüklendiler. Oysa Onlar geçecek değillerdi.

029.40-      İşte Biz, Onlar’ın herbirini kendi Günah’ıyla yakaladık. böylece Onlar’dan kiminin üstüne Taş Fırtına’sı gönderdik, kimini Şiddetli bir Çığlık sarıverdi. Kimini Yer’in Dibi’ne geçirdik, kimini de Su’da boğduk. Allah Onlar’a Zulmedici değildi, ancak Onlar kendi Nefisler’ine zulmediyorlardı.

029.41-      Allah'ın dışında başka Weliler edinenlerin Örneği, kendine Ev edinen Örümcek Örneği’ne benzer. Gerçekten Evler’in en Dayanıksız olan’ı Örümcek Evi’dir, bir bilselerdi.

029.42-      Allah, kendi dışında Hangi Şey’e tapmakta olduklarını elbette bilmektedir. O, Aziz'dir, Hakim'dir.

029.43-      İşte bu Örnekler, Biz bunları İnsanlar’a vermekteyiz. Ancak Bilenler'den başkası bunları aqletmez.

029.44-      Allah, Gökler’i ve Yer’i Haqq olarak yarattı. Elbette bunda inanmakta olanlar için bir Ayet var’dır.

 

V Kur'an insanları temizler ve yükseltir: 45-51

 

029.45-      Sana Kitap'tan wahyedileni oku ve Salat’ı kıl. Gerçekten Salat Fahşa’dan ve Münker’den vazgeçirir. Allah'ı zikretmek ise en Büyük’tür. Allah yapmakta olduklarınızı bilmektedir.

029.46-      İçlerinde zulmetmekte olanlar hariç olmak üzere, Kitap Ehli’yle en Güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin. Ve deyin ki: "Bize indiriline de, Size indirilene de inandık, Bizim İlah’ımız da Sizin İlah’ınız da Bir’dir ve Biz O'na teslim olduk."

029.47-      İşte Biz Sana böyle bir Kitap indirdik. Bundan dolayı kendilerine Kitap verdiklerimiz O’na inanmaktadırlar.  Bunlar da O’na inanacaklar vardır. Küfredenler’den başkası Bizim Ayetler’imizi inkar etmez.

029.48-      Bundan önce Sen hiç bir Kitab okuyan değildin ve O’nu Sağel’inle de yazmıyordun. Böyle olsaydı, Batıl’da olanlar  Kuşku’ya kapılırlardı.

029.49-      Hayır, O, kendilerine İlim verilenler’in Göğüsleri’nde Apaçık olan Ayetler’dir. Zulmedenler’den başkası Bizim Ayetler’imizi inkar etmez.

029.50-      Dediler ki: "Ona Rabb'inden Ayetler indirilmeli değil miydi?" De ki: "Ayetler yalnızca Allah'ın katı’ndadır. Ben ise, ancak Apaçık bir Uyarıcı'yım."

029.51-      Kendilerine okunmakta olan Kitab'ı Sana indirmemiz Onlar’a yetmiyor mu? Elbette, bunda inanacak bir Qawim için gerçekten bir Rahmet ve bir Zikr var’dır.

 

VI           Müşriklere İhtar, mü'minlere teselli: 52-63

 

029.52-      De ki: "Benimle Sizin aranızda Şahid olarak Allah yeter. O, Gökler’de ve Yer’de olan’ı bilir. Batıl’a inanan ve Allah'ı inkar edip küfredenler ise, Onlar Hüsran’a uğrayanlar’dır.

029.53-      Azab Konusunda Sen’den Acele istiyorlar. Eğer Ad’ı Konulmuş bir Ecel olmasaydı, herhalde Onlar’a Azab gelmiş olurdu. Fakat kendileri şuurunda olmadan O, Onlar’a Kuşkusuz Apansızın gelecektir.

029.54-      Azab Konusunda senden acele istiyorlar. Oysa Cehennem, o küfredenler’i gerçekten Kuşatıp duran’dır.

029.55-      Azab’ın Onlar’ı kendi Üstler’inden ve Ayaklar’ının altı’ndan kaplayacağı Gün "Yapmakta olduklarınızı tadın" der.

029.56-      Ey inanan Kullar’ım, elbette Benim Arz’ım Geniş’tir, artık yalnızca Bana ibadet edin.

029.57-      Her Nefis Ölüm’ü Tadıcı’dır. Sonra Bize döndürülüceksiniz.

029.58-      İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar, Onlar’ı içinde Ebedî Kalıcılar olarak, altından Irmaklar akan Bahçe’nin Yüksek Köşkleri’nde elbette yerleştireceğiz. (Salih) Eylemler’de bulunanların Ecr’i ne Güzel’dir.

029.59-      Ki Onlar, sabrederler ve Rabb'lerine tewekkül ederler.

029.60-      Kendi Rızq’ını taşıyamayan nice Canlı vardır ki, O’nu da, Sizi de Allah rızıqlandırır. O, İşiten'dir, Bilen'dir.

 

029.61-      Andolsun, Onlar’a: "Gökler’i ve Yer’i kim yarattı, Güneş’i ve Ay’ı kim Emr’e Amade kıldı?" diye soracak olursan, elbette: " Allah" diyecekler. Şu halde nasıl oluyor da çevriliyorlar?

029.62-      Allah, Kullar’ından dilediğine Rızq’ı yayıp genişletir, O’nu kısar da. Elbette Allah, Herşey’i Bilen'dir.

029.63-      Andolsun Onlar’a: "Gök’ten Su indirip de Ölüm’ünden sonra Arz’ı dirilten kim’dir?" diye soracak olursan, elbette: "Allah" diyecekler.  De ki:"Hamd        Allah'ındır." Hayır, Onlar’ın çoğu aqletmiyorlar.

 

VII          Mü'minlerin Zaferi : 64-69

 

029.64-      Bu Dünya Hayatı, yalnızca bir Oyun ve Tutkulu bir Oyalanma’dır." Gerçekten Ahiret Yurdu ise, asıl Hayat odur, bir bilselerdi.

029.65-      Onlar Gemi’ye bindikleri zaman, Din’i yalnızca O'na Halis kılan Gönül’den Bağlılar olarak, Allah'a yalvarıp yakarırlar. Ama Onlar’ı Kara’ya çıkarıp kurtarınca da, hemen Şirk koşarlar.

029.66-      Kendilerine verdiğimize Nankörlük etsinler ve yararlanıp metalansınlar diye. Ancak Onlar yakında bileceklerdir.

029.67-      Görmediler mi, çevrelerinde İnsanlar kapılıp Yağma edilirken biz Harem’i Emin/ güvenilir kıldık? Yine de Onlar, Batıl’a inanıp Allah'ın Ni’metler’ine Nankörlük mü ediyorlar?

029.68-      Allah'a karşı Yalan düzüp uyduran’dan veya kendisine Haqq geldiği zaman O’nu Yalan sayan’dan daha Zalim kim’dir? Küfredenler’e Cehennem içinde bir Konaklama Yeri mi yok?

029.69-      Bizim uğrumuzda Cihad edenler’e, Biz elbette Onlar’a Yollar’ımızı gösteririz. Gerçek şu ki Allah, İhsan edenler’le beraber’dir.

 

 

092.083/el-MUTAFFİFİN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I  1-36    

               Vay hile yapanlara

               Kötülerin Kitabı "Siccin"

               İyilerin Kitabı "İlliyyin"

               Suçlular

                                                 

083.01-      Vay haline Eksik ölçüp tartanlar’ın.

083.02-      Ki Onlar, İnsanlar’dan aldıklarında noksansız alırlar.

083.03-      Onlar tartıklarında ise eksiltirler.

083.04-      Yoksa Onlar, diriltileceklerini sanmıyorlar mı?

083.05-      Büyük bir Gün'de.

083.06-      İnsanlar’ın, Alemler’in Rabb'i için kalkacağı Gün'de.

083.07-      Hayır, Facir olanlar’ın Kitabı şüphesiz Siccin'dedir.

083.08-      Siccin'in ne olduğunu İdrak ettin mi?

083.09-      Merkum (yazılı) bir Kitap’tır.

083.10-      O Gün, vay haline Yalanlayanlar’ın.

083.11-      Ki Onlar, Din Günü'nü yalanlamaktadırlar.

083.12-      Oysa O'nu Sınır tanımaz Saldırgan, oldukca Günahkar olandan başkası yalanlamaz.

083.13-      Ona Ayetlerimiz okunduğu zaman, "Geçmişlerin Masalları " dedi.

083.14-      Asla; hayır. Onların kazanmakta oldukları, Qalpler’i üstünde Pas tutmuştur.

083.15-      Hayır, gerçekten Onlar Rabb'lerinden perdelenmişlerdir.

083.16-      Sonra Onlar, kuşkusuz/kesinlikle  Cahim'e yollanacaklardır.

083.17-      Sonra Onlara, "İşte Sizin yalanlamakta olduğunuz budur." denir.

 

083.18-      Hayır, Ebrar'ın Kitabı İlliyin'dedir.

083.19-      İlliyin'in ne olduğunu İdrak ettin mi?

083.20-      Merkum bir Kitap’tır.

083.21-      Ona Muqarreb olanlar Şahid’dirler.

083.22-      Gerçek şu ki, Ebrar, elbette Nimetler içindedirler.

083.23-      Tahtlar üzerinde seyretmektedirler.

083.24-      Nimetin Parıltısı’nı Sen Onların yüzlerinde tanırsın.

083.25-      Onlar’a Mühürlü, Katıksız bir Şarap’tan içirilir.

083.26-      Ki onun sonu Misk’tir. Öyleyse, Değerli Şeyler’e ulaşmak için (can atanlar) bu (cennet içkisi)ni hedeflesinler.

083.27-      Onun Karışımı Tesnim'dendir.

083.28-      Bir (nimetin) Kaynak ki, Muqarrebler O’ndan içer.

 

083.29-      Doğrusu, Suç işleyenler kimi İnananlar’a gülüp geçerlerdi.

083.30-      Ve ne zaman yanlarından geçseler birbirlerine (istihza ile) göz kırparlar;

083.31-      Kendi Yakınlar’ına döndükleri zaman da Neşe’yle dönerlerdi.

083.32-      Onlar’ı (inanaları) gördükleri zaman ise: " Bunlar kuşkusuz Sapıklar’dır" derlerdi.

083.33-      Oysa kendileri Onlar’ın üzerine Gözcü olarak gönderilmişlerdi.

083.34-      Artık Bugün de, inananlar, Kafir olanlar’a gülmektedirler.

083.35-      Tahtlar üzerinde seyrederek.

083.36-      Nasıl, Kafir olanlar işlemekte olduklarının Feci karşılığını gördüler mi?

 

 

 

 

 

 

 

Medenî   Sureler  

 

Qur'anu'l Hakîm (Qur'ane'n A'rabiyyen)