Mekkî
Wahy
610-622
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I
İlk Vahy: 1-5
096.01- Oku, Yaratan Rabb'inin Ad’ıyla,
096.02- O, İnsan’ı bir Alaq’dan yarattı.
096.03- Oku, Rabb'in Ekrem'dir,
096.04- Qalem’le öğretendir.
096.05- İnsan’a
bilmediğini O öğretti.
II Tuğyan Eden
İnsan ve Muttaki: 6-19
096.06- Hayır, İnsan
kesinlikle Tuğyan eder.
096.07- Kendini
müstağni gördüğünde.
096.08- Oysa
Dönüş Rabb'inedir.
096.09 Gördün
mü engelleyen’i ?
096.10
Salat kıldığında bir Kul’u ,
096.11- Gördün
mü? Ya O (kul) Doğru-iz üzerinde ise,
096.12- Ve
Taqwa’yı emrediyorsa,
096.13- Gördün
mü? Ya (diğeri) yalanlıyor ve yüz
çeviriyorsa.
096.14- Allah'ın görmekte olduğunu bilmiyor mu?
096.15- Hayır, eğer bir Son vermezse, Onu Alnından
sürükleyeceğiz.
096.16- O Yalancı, Hatakar Alnından.
096.17- O zaman
çağırsın Nadiye’sini.
096.18- Biz de çağıracağız Koruyucular’ı.
096.19- Hayır, O'na itaat etme, secde et (Rabb'ine )
yaklaş.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Peygamber'in Yüksek Ahlakı: 1-16
068.01- Nun.
Qalem’e
ve Satır Satır yazdıklarına andolsun.
068.02- Sen, Rabb'inin Ni’met’iyle bir Mecnun
değilsin.
068.03- Gerçekten Senin için Kesintisi olmayan bir
Ecr vardır.
068.04- Sen, Büyük bir
Ahlaq üzerindesin,
068.05- Artık yakında göreceksin ve Onlar da görecekler.
068.06- Sizden hanginizmiş Meftun ?
068.07- Elbette senin Rabb'in, kimin kendi
Yol’undan saptığını daha iyi Bilen’dir ve kimin Hidayet’e erdiğini daha iyi Bilen’dir.
068.08- Şu halde Yalanlayanlar’a itaat etme.
068.09- Onlar, Senin kendilerine yaranıp Uzlaşmanı
arzu ettiler, o zaman Onlar da Sen’le uzlaşacaklardı.
068.10- Ayrıca Her durmaksızın Yemin eden ,
Aşağılık’a İiaat etme.
068.11- Alabildiğine Ayıplayıp-kötüleyen, Söz
getinrip-götüren
068.12- Hayr’ı engellen, , Saldırgan, aşırı
Günahkar
068.13- Zorba-saygısız, sonra da Kulağı Kesik,
068.14- Mal ve Çocuklar Sahibi oldu diye.
068.15- Kendisine Ayetler’imiz okunduğu zaman
"Ewwelkilerin Masalları" diyen biri.
068.16- Yakında
Onun Burnunu damgalayacağız.
II Bahçe Ashabı : 17-33
068.17- Gerçek şu ki,
Biz o Bahçe Sahipleri’ne Bela verdiğimiz gibi, bunlara da Bela verdik. Hani
Onlar Sabahleyin kesinlikle (ürünlerini)
devşireceklerine dair And içmişlerdi.
068.18- Hiçbir İstisna da yapmıyorlardı.
068.19- Fakat Onlar uyuyorlarken, Rabb'in
tarafından dolaşan bir Bela Onlar’ı kuşatıverdi.
068.20- Sonunda (ürün) Kök’ünden Kapkara kesildi.
068.21- Sabahleyin birbirlerine seslendiler:
068.22- "Eğer Ürün’ünüzü devşirecekseniz erkence çıkın."
068.23- Derken aralarında fısıldaşarak çıktılar.
068.24- "Bugün sakın oraya hiç bir Miskin
girip de karşımıza çıkmasın,"
068.25- Engellemeye Güçler’i yetebilirmiş gibi
erkenden gittiler.
068.26- Ama O’nu görünce: "Elbette biz
Şaşırmışız" dediler.
068.27- "Hayır Biz Mahrum bırakılmışız."
068.28- Mu’tedil olan biri dedi ki: "Ben Size
dememiş miydim? Tesbih edip yüceltmeli değil miydik?"
068.29- Dediler ki: "Rabb'imiz, Seni tesbih
ederiz, gerçekten Bizler Zalimler’mişiz."
068.30- Şimdi birbirlerine karşı kendilerini
kınamaya başladılar:
068.31- "Yazıklar Bize, gerçekten Bizler
Azgınlar’mışız."
068.32- "Belki
Rabb'imiz, onun yerine ondan daha Hayırlı’sını verir. Elbette Biz, yalnızca
Rabb'imize Rağbet ederiz."
068.33- İşte
Azab böyledir. Ahiret Azab’ı ise kesinlikle çok daha Büyük’tür,
Onlar bir bilseler."
III Neye
Dayanarak tartışıyorlar: 34-52
068.34- Elbette,
Muttaqi olanlar için Rabb'leri katında Ni’metler’le donatılmış Bahçeler vardır.
068.35- Öyleyse,
Müslimler’i Mücrimler gibi kılar mıyız?
068.36- Size ne oluyor? Nasıl
hükmediyorsunuz?
068.37- Yoksa Sizin Ders yaptığınız bir Kitab’ınız
mı var?
068.38- İçinde, "Siz neyi beğenirseniz
kesinlikle Sizin olacak diye."
068.39- Yoksa Sizin için üzerinizde Qıyamet'e
kadar sürecek bir Yemin mi var ki, "Siz neye hükmederseniz O Kesinlikle
Sizin olacak" diye
068.40- Onlara sor: "Hangisi bunu savunacak?
068.41- Yoksa Onların Ortaklar’ı mı var? Şu
halde eğer Doğrusözlüler iseniz, Ortaklar’ınızı da getirin.
068.42- Bacağın üstünden açılacağı ve Onların
Secde’ye çağrılacakları Gün, artık Güç yetinemezler.
068.43- Gözler’i Korku’dan ve Dehşet’ten düşüp
kendilerini de Zillet sarıp kuşatmış. Oysa Onlar Sağlam iken Secde’ye
çağırılırlardı.
068.44- Artık bu Söz’ü Yalanlayan’ı Bana bırak. Onları
bilmeyecekleri bir Yön’den derece derece
yaklaştıracağız.
068.45- Ben Onlara Süre tanıyorum, Benim Düzen’im Sağlam’dır.
068.46- Yoksa
Onlar’dan bir Ücret mi istiyorsun da (böylece) Onlar Borç nedeniyle bir Yük altında kaldılar?
068.47- Yoksa Gayp
yanlarında mıdır, kendileri (ondan) yazıp duruyorlar?
Yunus'un Sabırsızlığı
(Bak: 55/Yunus 98
61/Saffat 139-148,
77/Enbiya 87-88)
068.48- Şimdi
Sen Rabb'inin Hükmü’ne sabret ve Balık-Sahibi
gibi olma. Hani o içi Kahır dolu olarak
yalvarmıştı.
068.49- Eğer
Rabb'inden bir Nimet Ona ulaşmasaydı , Yerilmiş Çıplak bir halde
(kıyıya) atılmış olacaktı.
068.50- Fakat
Rabb'i O'nu seçti ve Salihler’den yaptı.
068.51- O
küfretmekte olanlar Zikr’i işittikleri zaman Seni neredeyse Gözler’i ile devireceklerdi. "O gerçekten bir
Mecnun" diyorlar.
068.52- Oysa O (okunan) ancak Alemler için bir Zikr'dir.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Gece Okuması: 1-19
073.01- Ey Örtüsüne bürünen!
073.02- Az bir kısmı hariç (bütün) Gece kalk.
073.03- Yarısı kadar ya da biraz Eksiği,
073.04- Veya ( yarının biraz) fazlası kadar.
Qur'an'ı da bir Tertil üzere izle.
073.05- Gerçek şu, Biz Sana Ağır bir Söz bırakacağız.
073.06- Doğrusu Gece Neşesi daha Quwwetli etki yapar, Okumak açısından
da daha Elverişili’dir.
073.07- Çünkü Gündüz Senin Uzun (boylu)
Uğraş var.
073.08- Rabb'inin İsmi’ni zikret, Herşey’den
kendini çek.
073.09- (Allah) Doğu’nun ve Batı’nın Rabb'idir.
O'ndan başka İlah yoktur. Yalnızca O'nu Wekil edin.
073.10- (İnanmayanların) söylediklerine karşı
sabret ve Onlar’dan Güzel bir Tarz’da
ayrıl.
073.11- Yalanlamakta olan Ni’met Sahipleri’ni Bana
bırak. Ve Onlara biraz Süre tanı.
073.12- (Onlar İçin) yanımızda Bukağılar ve yanmakta olan bir Ateş
var’dır.
073.13- Boğaz’ı tıkayan bir Yemek ve Acıklı bir
Azab.
073.14- Öyle bir Gün ki, Yer ve Dağlar titreşir,
Dağlar göçen bir Kum Yığını’na döner.
Fir'avn'ın
Helakı
(Bak: 10/Fecr 9
29/Şems
17-20
37/Kaf
12-15
40/Kamer
41-42
41/Sad
12-16
42/A'raf
136-137)
073.15- Fir'awn’a bir Elçi gönderdiğimiz gibi Sizin üzerinize
de Şahit olacak bir Elçi gönderdik..
073.16- Ama Fir'awn
Elçi'ye isyan etti. Biz de O'nu çok Wahim bir Tarz’da yakaladık.
073.17- Eğer İnkar ederseniz Çocuklar’ın (bile)
Saçlar’ını ağartacak bir Gün’de kendinizi nasıl koruyacağınızı düşünmez
misiniz?
073.18- Gök bile çatlamış, O'nun Waadi
gerçekleşmiştir.
073.19- Elbette bu bir Öğüt’tür. Artık dileyen
Rabb'ine (giden) bir Yol tutar.
II Gece Kur'an Okuma : 20
073.20- Gerçekten Rabb'in, Senin Gece’nin
Üçteikisi’nden biraz azında, Yarısı’nda veya üçtebiri’nde (okumaya ) kalktığını
biliyor; Seninle birlikte olanlar’dan bir Topluluğun da. Gece ve
Gündüz’ü Allah Taqdir eder. Sizin bunu sayamayacağınızı bildi. Böylece (kalkma
zorunluluğunu) bağışladı. Artık Qur'an'dan Kolay geleni okuyun. Allah
içinizde Hastalar olduğunu, bazılarınızın Allah'ın Fadl’ından aramak için
Yeryüzü’nde dolaşacaklarını, diğerlerinin Allah Yolu’nda
savaşacaklarını biliyor. Öyleyse O'ndan Kolayınıza geleni okuyun, Salat’ı kılın, Zekat’ı verin ve Allah'a Güzel
bir Borç verin. Hayr olarak kendiniz
için önceden Taqdim ettiğiniz Şeyler’i daha Hayırlı ve daha Büyük bir Ecr
olarak Allah katında bulacaksınız. Allah Gafur'dur, Rahim'dir.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I İnzar Görevini Alış : 1-30
074.01- Ey (örtüye) bürünen,
074.02- Kalk ve uyar
074.03- Rabb'ini tekbir et
074.04- Elbise’ni temizle
074.05- Ricz’den uzaklaş
074..06- Daha çok istemek için İyilik yapma.
074.07- Rabb'in için sabret.
074.08- Artık O ( evreni altüst edecek) Boru’ya
üfürüldüğü zaman
074.09- İşte O Gün Çetin bir Gün’dür.
074.10- Kafirler için ise Kolay değil’dir.
074.11- Kendisini Tek olarak yarattığımı Bana
bırak
074.12- Ki Ben O'na alabildiğine Mal verdim
074.13- Gözü önünde (büyüyen) Çocuklar,
074.14- (Herşeyi)
önüne sundum.
074.15- Sonra
daha da artırayım diye tamah eder.
074.16- Hayır,
O Bizim Ayetler’imize karşı tam bir İnatcı’dır.
074.17- O'nu Sarp bir Yokuş’a süreceğim
074.18- Çünkü o düşündü, ölçüp biçti.
074.19- Kahrolası, nasıl ölçüp biçti!
074.20- Kahrolası, nasıl da ölçüp biçti.
074..21- Sonra bir baktı.
074.22- Kaşlar’ını çattı ve Surat’ını astı.
074.23- Sonra da
(Gerçeğe) Sırtını döndü ve İstikbar etti.
074.24- "Bu (Kur'an) yalnızca etkileyen bir Büyü’dür ." dedi.
074.25- "Bu bir Beşer Sözü’nden başkası
değildir."
074.26- Ben O'nu Saqar'a atacağım
074.27- Saqar'ın ne olduğunu Sen idrak
edebiliyor musun?
074.28- Ne
(yanında ) alıkor , ne (serbest)
bırakır.
074.29- Beşer’e
delicesine susamıştır.
074.30- Üzerinde
Ondokuz vardır.
II 31-56
Ateşin Bekçileri
074.31- Biz Melekler’den başkasını Ateş’in Ashabı
yapmadık, Onların Sayısı Küfredenler için bir Sınav’dır. (Böylece)
kendilerine Kitap verilenler Kesin Bilgi’yle inansın, İnananlar’ın
da İmanlar’ı artsın. Kitap verilenler ve Mü'minler Kuşku’ya kapılmasın ve Qalpler’inde bir
Hastalık olanlar ile Kafirler de şöyle desin: "Allah bu Örnek’le neyi
anlatmak istedi." İşte Allah dilediğini böyle şaşırtır dilediğini de böyle
Hidayet’e iletir. Rabb'inin Orduları’nı kendisinden başkası bilmez. Bu
(anlatılanlar) ise Beşer için yalnızca bir Öğüt’tür.
Beşer İçin Bir Uyarı
074.32- Hayır,
Ay’a andolsun.
074.33- Dönüp
gittiği zaman Gece’ye,
074.34- Ağardığı
zaman Sabah’a ki,
074.35- Gerçekten
bu (anlatılanlar) Büyük (olay) lerden
biridir.
074.36- Beşer
için bir Uyarı’dır.
074.37- Sizler’den
Öne geçmek ve Geriye kalmak isteyenler
için.
074.38- Her
Nefs için kazandıklarına Karşılık olmak üzere bir Rehine’dir.
074.39- Ancak
"Ahdler’ini Koruyanlar Topluluğu" hariç.
074.40- Onlar
Cennetler’dedirler, birbirlerine sorarlar,
074.41- Mücrimler’i
074.42- "Sizi
şu Cehennem’e sürükleyen nedir?"
074.43- Onlar
"Biz Salat kılanlar’dan değildik" derler.
074.44- "Yoksul’a
da yedirmezdik.
074.45- Dalıp
gidenler’le bizde dalıp giderdik
074.46- Din
Günü'nü Yalan sayardık.
074.47 Sonunda
Yakin gelip Bize çattı."
Bir Öğüt: Şefaatin Yararı Yok
074.48- Artık
Şefatciler’in Şefaati Onlar’a bir yarar sağlamaz.
074.49- Buna
rağmen Bunlar’a ne oluyor ki Zikr'den yüz çeviriyor?.
074.50- Sanki
Onlar ürkmüş Yaban Eşekleri,
074.51- Arslan’dan
korkup kaçmışlar (gibi).
074.52- Hayır
, Onların her biri kendisine Açılmış (vahy)
Sahifeleri’n verilmesini ister.
074.53- Hayır,
Onlar Ahiret'ten korkmuyorlar.
074.54- Gerçekte
bu elbette bir Öğüt’tür.
074.55- Artık dileyen Öğüt alıp düşünür.
074.56- Allah (aksini) dilemedikce Onlar öğüt alıp
dileyemez ( hale gelirler). "Taqwa Yapılıcak Olan" O'dur,
"Mağfiret Edecek Olan" O'dur.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Allah'a
Hamd ve Hidayet Duası : 1-7
001.01- Alemlerin Rabbi ( olan) Allah'adır
Hamd ,
001.02- Rahman,
Rahim,
001.03- Din
Günü'nün Malik’i (olana).
001.04-
Biz yalnız sana abdolur ve
yalnız senden yardım dileriz.
001.05- Bizi
Doğru yol’a ilet,
001.06- Kendilerine
Ni’met verdiklerinin yoluna,
001.07- Gazab(ın)a
uğrayanların ve Sapmışlarınkine değil.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Ebu Leheb'in
Akıbeti:1-5
111.01- Ebu Leheb'in İki Eli kurusun, kurudu ya.
111.02- Mal’ı
da, kazandıkları da kendisine bir Yarar sağlamadı.
111.03- Alevli
bir Ateş'e girecek.
111.04- Karısı
da, Odun Taşıyıcısı olarak,
111.05- Boynunda
bükülmüş bir İp’le.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I 1-29
Kainat
Dengelerinin Bozulduğu Gün
Kadının Yerilmesinin Hesabı Sorulacak
081.01- Güneş
köreltildiğinde,
081.02- Yıldızlar
döküldüğünde
081.03- Dağlar
yürütüldüğünde,
081.04- Gebe
Develer terkedildiğinde
081.05- Wahşi
Hayvanlar toplandığında,
081.06- Denizler
tutuşturulduğunda
081.07- (O
zaman) Nefisler birleştiğinde,
081.08- Sorulduğunda
"Diri olarak Toprağı gömülen Kız",
081.09- Hangi
Suç’tan dolayı öldürülmüştü?
Hesap Günü
081.10- Sahifeler
açıldığı zaman,
081.11- Gök
sıyrıldığı zaman,
081.12- Cahim
kızıştığı zaman,
081.13- Cennet
(inananlara) yaklaştırıldığı zaman,
081.14- Her
Nefis, neyi ( bugüne )hazırladığını bilmiştir.
Güvenilir Elçi ve Peygamber
081.15- Hayır,
artık Yemin ederim sinip Dönenler’e,
081.16- Bir
akış içinde yerini Alanlar’a,
081.17- Kararmağa
İlk başladığı zaman, Gece’ye,
081.18- Nefes
almaya başladığı zaman, Sabah’a.
081.19- Hiç tartışmasız O, Kerim bir Elçi'nin Sözü’dür.
081.20- (Elçi)
Yetki Sahibi’dir, Mekin Arş’ın Sahibi katında.
081.21- O'na
İtaat edilir, O'na güvenilir.
081.22- Sizin
Arkadaşınız bir Mecnun değildir.
081.23- Andolsun O'nu Apaçık
bir Ufuk’ta gördü..
081.24- O,
Gayb hakkında (söylediklerinden dolayı)
suçlanamaz.
081.25- O Racim Şeytan'ın
Sözü değil’dir.
081.26- Şu
halde, nereye kaçıyorsunuz?
081.27- O
bir Zikir'dir, Alemler için .
081.28- Sizin
Doğru bir Yön bulmak isteyenleriniz için .
081.29- Alemlerin
Rabb'i Allah, dilemedikce ( ki o yol gösterir 9/Leyl 12), dileyemezsiniz.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I 1-19 Yücelerin Yücesi
087.01- Rabbi'nin
yüce (olan ) İsmini zikret.
087.02- Ki
O yarattı ve bir Biçim verdi.
087.03- Taqdir
etti, böylece Yol gösterdi.
087.04- Yemyeşil
Otlağı çıkardı.
087.05- Ardından Onu Kuru, Kara bir duruma soktu.
087.06- Sana (Kur'an'ı) okutacağız, Sen
de unutmayacaksın.
087.07- Ancak Allah'ın dilediği başka. O,
Açık olanı da bilir, gizli olan’ı da.
087.08- Seni Kolay olan Şey’de başarılı kılacağız.
087.09- O halde, Öğüt bir Yarar sağlayacaksa, Öğüt
ver.
087.10- Haşyet duyan Öğüt alacaktır.
087.11- Şakıy olan da Ondan/öğütten kaçınacaktır.
087.12- Ve Büyük Ateş'e yollanacaktır.
087.13- Onun içinde ne ölebilir, ne de (doğru dürüst) yaşar.
İbrahim Ve Musa'nın Sahifeleri:
Arınan Kurtulmuştur
(Bak: 25/Necm 36-38)
087.14- Doğrusu arınan Felah bulmuştur.
087.15- Rabbi'nin
İsmini anıp Salat eden.
087.16- Hayır
Siz, Dünya Hayatı’nı seviyorsunuz.
087.17- Ahiret
ise daha Hayırlı ve Sürekli’dir.
087.18- Elbette
bu, önceki Sahifeler’de de vardır:
087.19- İbrahim'in ve Musa'nın Sahifeleri’nde.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I "En Güzel"i Tasdik Eden ve
Tekzib Eden: 1-21
Farklı Eğilimlerde İnsanlar
092.01- Andolsun bürüdüğü zaman Gece’ye,
092.02- Ortaya çıktığı zaman Gündüz’e,
092.03- Erkeği ve Dişi’yi yaratana.’
092.04- Gerçekten Sizin Çabalar’ınız Darmadağınık’tır.
092.05- Fakat kim (malından) verir ve ittiqa
ederse,
092.06- Ve en Güzel olanı (Kur'an'ı) doğrularsa,
092.07- Biz de Onu , Kolay olan’da Başarılı
kılacağız.
092.08- Kim de (infakta) Cimrilik eder ve kendini
Müstağni görürse,
092.09- Ve En Güzel Olan'ı da yalanlarsa,
092.10- Biz de Ona en Zorlu olan’ı
kolaylaştıracağız.
092.11- Altüst olduğu zaman, Mal’ı ona hiç Yarar sağlamaz.
Hidayet İçin Allah'a Düşen
092.12- Elbette Bize düşen, Yol göstermektir.
092.13- Son da İlk de bizimdir.
092.14- Artık Sizi kabaran bir Ateş'le uyardım.
092.15- Ona
Şakıy olandan başkası yollanmaz.
092.16- Ki yalanlamış ve Yüz çevirmiştir.
092.17- İttiqa eden ise Ondan uzaklaştırılacaktır.
092.18- Ki
Mal’ını vererek arınan.
092.19- Onun yanında kimsenin karşılığı verilecek bir Ni’meti
yok’tur.
092.20- Ancak Yüce Rabb'inin Rızası için (verir.)
092.21- Muhakkak
kendisi de ileri de Razı olacaktır.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Sahte ilahlık
taslayanların Sonu : 1-30
089.01- Andolsun
Fecr’e,
089.02- On
Gece’ye
089.03- Çift’e
ve Tek’e
089.04- Akıp
gittiği zaman Gece’ye
089.05- Bunlarda
Aqıl sahibi için bir Yemin var.
Ad,
İrem ve Fir'avn'ın Helakı
089.06- Görmedin
mi Rabb'in Ad'e ne yaptı? (Bak: 25/
Necm 50 vd.)
089.07- Yüksek
Sutunlar Sahibi İrem'e.
0.89.08- Şehirler
içinde Onun bir benzeri yaratılmış değildi.
089.09- Ve
Wadiler’de Kayaları oyan Semud'a.
Semud
(Bak: 25/Necm 51
28/ Şems 11-15
29/ Buruc 17-20
40/Kamer 23-32
41/Sad 12-16
42/ A'raf 73-79
45/Furkan38-40)
089.10- Ve Kazıklar Sahibi Fir'awn'a. (Bak: 3/
Müzzemmil 15-16 vd.)
089.11- Ki Onlar, Şehirler’de azgınlaşmışlardı.
089.12- Böylece oralarda Fesad’ı artırmışlardı.
089.13- Bundan dolayı, Rabb'in, üzerlerine Azab yağdırdı.
089.14- Çünkü
Rabb'in, gerçekten Gözetleme yeri’ndedir.
İnsanın
Nankörlüğü
089.15- Fakat, İnsan, ne zaman Rabb'i kendisini bir deneme’den geçirse, Ona
bir Kerem’de bulunsa, Onu Ni’metler’e koysa: "Rabb'im Bana ikram
etti" der.
089.16- Ama ne Zaman Onu deneyerek, Rızq’ını
kıssa, hemen der : "Rabb'im Bana
ihanet etti."
Mal
Sevgisi
089.17- Hayır, Siz Yetim’e İkram’da
bulunmuyorsunuz.
089.18- Yoksul’u yedirmek için birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.
089.19- Miras’ı, sınır tanımaz bir tarzda
yiyorsunuz.
089.20- Mal’ı da Yığma Hırsıyla pekçok seviyorsunuz.
Kıyamet
ve Azap
089.21- Hayır, Yer Parça parça yarılıp
Darmadağın olduğu,
089.22- Rabb'in geldiği ve Melekler’in de Dizi
dizi durduğu zaman,
089.23- O
Gün, Cehennem de getirilir. İnsan o Gün (olanları) hatırlar, ancak bu
Hatırlama’nın Ona faydası yok?
089.24- Der
ki: "Keşke (bu) Hayatım için ( birşeyler) taqdim edebilseydim?"
089.25- Artık
o Gün O'nun vereceği Azab gibi kimse Azab yapamaz.
089.26- Onun
vuracağı Bağ’ı kimse vuramaz.
İlahi
Çağrı: Gir Cennetime
089.27- Ey
Tatmin olan Kişilik!
089.28- Artık
dön Rabb'ine, Hoşnut edici ve Hoşnut olunmuş olarak.
089.29- Artık
gir Kullar’ımın arasına,
089.30- Gir
Bahçe'me.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I 1-11
Allah
Rasulu'nu Terketmedi
093.01- Kuşluğa
andolsun
093.02- Karanlığı
iyice söktüğü zaman Gece’ye
093.03- Rabb'in
Seni terketmedi ve darılmadı da.
093.04- Elbette
Senin için "Son" ," İlk olan"dan daha Hayırlı’dır.
093.05- Elbette
Rabb'in Sana verecek, böylece Sen Hoşnut olacaksın.
Allah'ın
Rasulu'ne İkramları
093.06- Seni
bir Yetim’ken bulup da barındırmadı mı?
093.07- Seni
Yolbilmez’ken Doğru yol’a iletmedi mi?
093.08- Seni
Yoksul’ken bulup da Zengin etmedi mi?
Rasul'e
Düşen Görev
093.09- Öyleyse,
sakın Yetim’i üzme.
093.10- İsteyeni
de azarlama
093.11- Rabb'ının
Ni’met’ini durma anlat.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Sırtı Çatırdatan
Yük: 1-8
094.01- Biz
Senin Göğsünü genişletmedik mi?
094.02- Yükünü
atmadık mı?
094.03- -Ki Senin Belini bükmüştü-.
094.04- Zikrini
yüceltmedik mi?
Rasul'e
Düşen Görev
094.05- Demek ki,
Güçlük’le beraber Kolaylık vardır.
094.06- Gerçekten Güçlükle beraber Kolaylık
vardır.
094.07- O halde boşkaldın mı yine iş’e koyul.
094.08- Ve
yalnızca Rabb'ine rağbet et.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I 1-25
Rahman'ın
Yaratışı, Öğretişi ve Mizan
055.01- Rahman,
055.02- Qur'an'ı
öğretti.
055.03- İnsan’ı
yarattı.
055.04- Ona
Beyan’ı öğretti.
055.05- Güneş
ve Ay bir Hesap iledir.
055.06- Bitki
ve Ağaç secde etmektedir.
055.07- Sema’yı yükseltti ve Mizan’ı koydu.
055.08- Sakın
Mizan’da Haqqsızlık va Taşkınlık yapmayın.
055.09- Tartı’yı
Adalet’le tutun ve Tartı’yı noksan yapmayın.
055.10- Yer’e
gelince, Onu da Varlıklar için
alçalttı.
055.11- Orada Meyveler ve Tomurcuklu Hurmalıklar
var’dır.
055.12- Yapraklı Taneler ve Güzel Kokulu Bitkiler.
055.13- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini
yalanlıyorsunuz?
055.14- İnsan’ı, Pişmiş Kuru bir Çamur’dan
yarattı.
055.15- Cinn'i de Dumansız bir Ateş’ten yarattı.
055.16- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.17- O,
İki Doğu’nun da Rabb'idir , İki Batı’nın da Rabb'idir.
055.18- Öyleyse Rabb'inizin hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.19- Birbiriyle
kavuşmak üzere İki Deniz’i salıverdi.
055.20- İkisi
arasında bir Engel var, birbirlerinin
Sınırlar’ını geçmezler.
055.21- Öyleyse Rabb'inizin hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.22- İkisinden
de İnci ve Mercan çıkar,
055.23- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.24- Deniz’de
Koca Dağlar gibi yükselen Gemiler de
O'nundur.
055.25- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
II Sorumluluktan
Kaçış Yok, Cehennem: 26-45
055.26- Onun
üzerindeki Herşey Yokolucu’dur.
055.27- Celal
ve İkram Sahibi Rabb'inin Yüz’ü baqi kalacaktır.
055.28- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.29- Gökler’de
ve Yer’de olan ne varsa O'ndan ister. O, Hergün bir İş’tedir.
055.30- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.31- Ey
İki (sorumlu) Ağırlık, yakında
Sizin için de Vakit ayıracağız.
055.32- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.33- Ey
Cin ve İnsan Toplulukları, eğer Gökler’in ve Yer’in Bucakları’ndan
aşıp geçmeye Güç yetirebilirseniz, hemen aşıp geçin. Ancak bir Sulta olmaksızın
aşamazsınız.
055.34- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.35- İkisinin
de üzerine Ateş’ten Yalın bir Alev ve Kıpkızıl bir Duman salıverir de kurtulup
başaramazsınız.
055.36- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.37- Sonra
Gök yarılıp Yağ gibi erimiş, Kıpkırmızı bir Gül gibi olduğu zaman,
055.38- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.39- İşte
o Gün, ne İnsan’a, ne de Cinn’e Günah’ından sorulmaz.
055.40- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.41- Suçlular,
Simalar’ından tanınır, Alınlar’ından ve Ayaklar’ından yakalanır.
055.42- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.43- İşte
bu, Suçlular’ın yalanlamakta oldukları Cehennem'dir.
055.44- Onlar,
kendisiyle Kaynar hale getirilmiş Su arasında dönüp dururlar.
055.45- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
III İyiler
İçin Bahçeler: 46-78
055.46- Rabb’in
Makamı’ndan korkan kimse için İki
Bahçe vardır.
055.47- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.48- Çeşitli
İncelikler’e ve Güzellikler’e sahiptirler.
055.49- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.50- İkisinde
de akmakta olan İki Pınar vardır.
055.51- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.52- İkisinde
de Her Meyve’den İki Çift vardır.
055.53- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.54- Astarlar’ı,
Ağır işlenmiş Atlas’tan Yataklar üzerinde yaslanır/dayanırlar. İki Bahçe'nin de Meyve Devşirme vakti’dir.
055.55- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.56- Orada
Bakışlar’ını yalnızca Eşler’ine çevirmiş Kadınlar vardır. Kendilerinden önce Onlara ne İnsan, ne de bir Cin dokunmuştur.
055.57- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.58- Sanki
O (kadı)nlar Yakut ve Mercan..
055.59- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.60- İhsan’ın
Karşılığı İhsan’dan başka mıdır?
055.61- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.62- Bu
ikisinin ötesinde iki Bahçe daha var.
055.63- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.64- Alabildiğine
Yemyeşil.
055.65- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.66- İçlerinde
durmadan Fışkıran İki Kaynak var.
055.67- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.68- Meyveler,
Eşsiz Hurma ve Eşsiz Nar var.
055.69- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.70- Huyları
Güzel, Yüzleri Güzel Eşler.
055.71- Öyleyse Rabb'inizin hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.72- Otağlar
içinde korunmuş Huriler.
055.73- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.74- Bunlardan
önce kendilerine ne İnsan, ne de bir Cin dokunmuştur.
055.75- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
055.76- Yeşil
Yastıklar’a ve Çarpıcı Döşekler’e yaslanırlar.
055.77- Öyleyse Rabb'inizin Hangi İyiliğini yalanlıyorsunuz?
Celal
ve İkram sahibi Yüce Rabb
055.78- Celal
ve İkram Sahibi olan Rabb'inin Adı ne Yüce'dir.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I İnsanlardan
Kurtulanlar: 1-3
103.01- Andolsun
Asr’a / Zorlu yıllara,
103.02- İnsan
(lar) gerçekten Hüsran’dadır.
103.03- Ancak
İnananlar, Salih Çalışmalar’da bulunanlar, birbirlerine Haqq'ı ve Sabr’ı
tawsiyeleşenler dışında.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I 1-8
Deprem
Sonrası Yeryüzü Haberleri
099.01- Yer,
o Deprem’le sarsıldığı
099.02- (Barındırdığı
bütün) Ağırlıklar’ını çıkardığı,
099.03- Ve
İnsan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman:
099.04- O
Gün, (Yeryüzü kaydettiği ) Haberler’ini
anlatacak.
099.05- Çünkü
Rabb'in O’na wahyetmiştir.
099.06- O
Gün İnsanlar, Çalışmaları kendilerine gösterilmek üzere, Bölük bölük çıkarlar.
Yargı
Yasası
099.07- Artık
kim Zerre kadar Hayr’a çalışmışsa onu (un sonucunu) görür.
099.08- Kim
de zerre kadar Şerr’e çalışmışsa onu (un sonucunu) görür.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I 1-11
100.01- Soluk
soluğa Koşanlar’a,
100.02- Ateş
çakıp Saçanlar’a,
100.03- Sabahleyin
Basanlar’a,
100.04- Derken,
orada tozu dumana Katanlar’a,
100.05- Bununla
bir Topluluğun ortasına Dalanlar’a andolsun.
İnsanın
Nankörlüğü
100.06- Elbette
İnsan Rabb'ine karşı Nankör’dür.
100.07- Gerçekten
kendisi de buna Şahid’dir.
100.08- Elbette
O, Mal sevgisi’nden dolayı çok Katı’dır.
100.09- Yine bilmeyecek mi, Qabirler’de olanın deşilip
atıldığı,
100.10- Göğüsler’de
olan’ın devşirildiği zamanı?
100.11- Elbette;
O Gün Rabb'leri, kendilerinden Haberdar'dır.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Namaz ve Direniş:
1-3
108.01- Elbette
Biz Sana Kewser'i verdik.
108.02- Şu
halde Rabb’in için salat et ve (zorlukları) göğüsle.
108.03- Doğrusu
asıl Ebter/ soyu olmayan Sana Kin-duyan’dır.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Oyalayıcı
Hayat ve Cahim: 1-8
102.01- Çoğaltma (uğraşısı) Sizi oyaladı.
102.02- Ta Qabir’e (girene) dek.
102.03- Hayır, ilerde bileceksiniz.
102.04- Hayır, ilerde elbet bileceksiniz.
102.05- Hayır,
102.06- Andolsun
Cahim'i de görecektiniz.
102.07- Sonra Onu hiç tartışmasız Kesin
Göz’le göreceksiniz.
102.08- Sonra da o Gün, kesinlikle Nimet (ler) den
sorulacaksınız.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I 1-7
Dini yalanlayanın Niteliği
107.01- Din’i Yalanlayan’ı gördün mü?
107.02- İşte Yetim’i itip kakan,
107.03- Yoksul’u doyurmayı teşvik etmeyen O’dur.
Namazlarına
Veyledilenler
107.04- Yazıklar olsun (şu) Namazlılar’a,
107.05- Onlar, Salat’larında yanılgıda’lar.
107.06- Gösteriş yapmaktalar.
107.07- Ve (insanların)Temel-İhiyaclar’ı
( nın karşılanmasını) engellemekteler.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Kafirlere
Sesleniş: 1-6
109.01- De ki: Ey Kafirler!
109.02- Ben Sizin kulluk ettiğinize kulluk etmem.
109.03- Benim kulluk ettiğime de Siz kulluk
etmezsiniz.
109.04- Ben de Sizin kulluk ettiğinize kulluk
edecek değilim.
109.05- Siz de Benim kulluk ettiğime kulluk edecek
değilsiniz.
109.06- Sizin Din’iniz Size Benim Din’im Bana.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Fil Ordularının Helakı: 1-5
105.01- Rabb'inin Fil (orduları) Sahibleri'ne ne
yaptığını gördün mü?
105.02- Onların Tasarılar’ını boşa çıkarmadı mı?
105.03- Üzerlerine Ebabil Kuşları göndermişdi.
105.04- Onlara Siccil’den Taşlar atıyorlardı,
105.05- Böylece (orduyu) Yenik Ekin Yaprağı’na
çevirmişti.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Şer Güçlerden Allah'a İstiaze: 1-5
113.01- De ki: Felaq’ın Rabb'ine sığınırm,
113.02- Yarattığı Şeyler’in Şerri’nden
113.03- Karanlığı çöktüğü zaman Gece’nin
Şerri’nden
113.04- Düğümler’e üfürenler’in Şerri’nden
113.05- Haset
ettiği zaman, Hasetci’nin Şerri’nden
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Görünür Görünmez Şerre Çağıranlardan İstiaze:
1-6
114.01- De ki: İnsanlar’ın Rabb'ine sığırınım.
114.02 İnsanlar’ın Melik'ine
114.03 İnsanlar’ın İlah'ına
114.04 Vesvese veren (Vesvesecin )in Şerri’nden,
114.05 Sinsice Göğüsler’e ,,
114.06- Cinler’den
de, İnsanlar’dan da (olabilir).
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Tevhid, Allah'ın Eşsizliği: 1-4
112.01- De ki: O Allah Ehad'dır
112.02- Allah, Samed'dir.
112.03- Doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.
112.04- Ve Hiçbir Şey O'na Denk değildir.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Rasul'un İlk Vahy
Tecrübeleri: 1-25
Kur'an,
Vayh'dir
053.01- Battığı
zaman Necm’e andolsun,
053.02- Arkadaşınız
(Muhammed) sapmadı ve azmadı.
053.03- O,
Hewa’dan konuşmaz.
053.04- O
(nun Okudukları), yalnızca Wahyolunan bir Wahy’dir.
I.
Vahy Tecrübesi
053.05- O'na
Üstün bir Yetki Sahibi öğretmiştir.
053.06- Görünümü’yle
Çarpıcı bir Güzelliğe sahip’ti.
053.07- En
Yüksek Ufuk’taydı.
053.08- Sonra
yaklaştı, derken sarktı.
053.09- Belki
İki Yay kadar veya daha da Yakın.
053.10- Böylece
O'nun Kul’una wahyettiğini wahyetti.
053.11- O'nun
( Rasul Muhammed'in ) gördüğünü Gönül yalanlamadı.
053.12- Yine
de Siz görmüş olduğu üzerinde O'nunla tartışacak mısınız?
II.
Vahy Tecrübesi
053.13- Andolsun,
O'nu (Üstün Bir Yetki Sahibini) bir
Diğer İniş’te de görmüştü.
053.14- En-son
Sidre'nin yanında.
053.15- Ki
Me'va Bahçesi Onun yanındadır.
053.16- Sidre'yi
örten örtmekte iken.
053.17- Göz
şaşmadı ve Sınır’ını taşmadı.
053.18- Andolsun
O, Rabb'inin en Büyük Ayetleri’nden olan’ı gördü.
Mekke
Putlarının Yerilmesi
053.19- Gördünüz
mü haber verin, Lat ve Uzza'yı.
053.20- Ve
Üçüncü olan Menat'ı.
053.21- Erkek
Sizin, Dişi de O'nun mu?
053.22- Eğer
öyleyse bu, (Sizin Dişi’yi yeren mantığınıza göre) Çarpık bir Paylaşma
053.23- Bu
(putlar ve isimleri), Sizin ve Atalar’ınızın isimlendirdiğiniz İsimler’den
başkası değildir. Allah, Onlar’la ilgili bir Sulta indirmemiştir. Onlar
yalnızca Zann’a ve kendilerinin Hewa olarak Arzu ettiklerine uymaktadırlar.
Oysa Andolsun, Onlara Rabb'lerinden Yol Gösterici gelmiştir.
053.24- Yoksa
İnsan’a her Temenni ettiği Şey mi var?
053.25- İşte,
"Son" da, "İlk" de Allah'ındır.
II Şefaat
Konusundaki Zann, Kurtuluşun Amelle Olacağı: 26-32
053.26- Gökler’de
nice Melekler vardır ki, Onların Şefaatler’i hiçbir şekilde Yarar sağlamaz. Ancak
Allah dileyip Razı olduğuna İzin verirse o başka (Var mı böylesi, Üstteki
putlar vs.)
053.27- Gerçek
şu ki, Ahiret'e inanmayanlar, Melekler’i Dişi Adları’yla isimlendiriyorlar.
053.28- Oysa
Onların bununla ilgili Hiçbir Bilgileri yoktur. Onlar, yalnızca Zann’a uyuyorlar. Gerçekte Zann, Haqq’tan yana
hiçbir zaman yarar sağlamaz.
053.29- Şu halde Sen, Bizim Zikr'imize sırt
çeviren ve Dünya Hayatı’ndan başkasını istemeyenden yüz çevir.
053.30- İşte
Onların İilim’den yana ulaşabildikleri budur. Elbette Senin Rabb'in, kendi
Yol’undan sapan!ı en iyi Bilen’dir ve hidayet bulan’ı da en iyi Bilen’dir.
053.31- Gökler’de
ve Yer’de olanlar Allah'ındır. Öyle ki, Kötülük’te bulunanlar’ı, yapmakta
oldukları dolayısıyla cezalandırır, Güzel Davranış’ta bulunanlar’ı da daha
Güzeliyle ödüllendirirler.
053.32- Ki
Onlar, Ufak Günahlar dışında, Günah’ın Büyük olanları’ndan ve
Fahşa’dan kaçınırlar. Elbette Senin Rabb'in Mağfireti Geniş olan’dır. O, Sizi
daha iyi Bilen'dir, hem sizi Toprak’tan inşa ettiği ve Siz daha Anneler’inizin
Karınları’nda Cenin halinde bulunduğunuz zaman da. Öyleyse kendinizi temize çıkarmayın. O İttiqa eden’i daha iyi Bilen’dir.
III Batılın
yokoluşunda hakkın kudreti tecelli eder :33-62
053.33- Şimdi,
o yüz çevirmekte olan’ı gördün mü?
053.34- (Malından)
Azıcık verdi ve gerisini Kaya gibi Sımsıkı Elinde tuttu.
053.35- Gayb’ın
İlm’i O'nun yanındadır da O mu görüyor ( Putların şefaatcı olduğunu)?
Musa
ve İbrahim'in Sahifelerince Olanlar:
Günah
ferdidir ,kurtuluş şefaatle değil, çabayladır
(Bak: 8/A'la 15-19)
053.36- Yoksa
Musa'nın Sahifeleri’nde olan
kendisine Haber verilmedi mi?
053.37- Ve
Wefa eden İbrahim'de olan'da.
053.38- Doğrusu,
Hiçbir Günahkar bir başkasının Günah’ını yüklenmez.
053.39- Ve
doğrusu İnsan’a da kendi Çaba’sından başkası yoktur.
053.40- Elbette
kendi Çabası da görülecektir.
053.41- Sonra
da Eksiksiz Karşılık verilecektir.
053.42- Elbette
Son Varış Rabbi'ne olacaktır.
053.43- Doğrusu,
güldüren ve ağlatan O'dur.
053.44- Doğrusu,
Öldüren ve Dirilten de O'dur.
053.45- Doğrusu,
Erkek ve Dişi, İki Çifti yaratan da O'dur.
053.46- Bir
Damla Su, Meni döküldüğü zaman.
053.47- Gerçek
şu ki, diğer Diriltme'de O'na aittir.
053.48- Ve
Gerçekten Zengin Edip Doyuran O'dur
053.49- Doğrusu,
Şi'ra'nın Rabbi'de O'dur.
Helak
Edilen Halklar (Ad, Semud, Nuh Kavmi)
053.50- Doğrusu,
O ilk Ad'ı da O Yıkıma uğrattı.(Bak:
10/Fecr 6-8, 37 Kaf/ 12-15 vd.)
053.51- Semud'u da. Böylelikle bırakmadı. (Bak: 10/Fecr 10-14, 28/Şems 11-15 vd.)
Nuh Kavmi
Bak: 37/Kaf 12-15
40/
Kamer 9-17
41/Sad 12-16
42/A'raf
59-66
45/Furkan
37)
053.52- Daha önce Nuh Qawmi’ni de. Çünkü Onlar, daha Zalim ve daha Azgın’dırlar.
053.53- Altı üstüne gelen’in Kentler’ini de O
Yer’in Dib’ine geçirdi.
053.54- Böylece Ona sardırdığını sardırdı.
053.55- Öyleyse, Rabb'inin Hangi Nimetler’inden
Kuşku’ya düşmektesin?
Yaklaşan Kıyamet
053.56- Bu, önceki Uyarıcılar’dan bir Uyarıcı'dır.
053.57- O yaklaşmakta olan yaklaştı.
053.58- Onu Allah'ın dışında ortaya çıkarabilecek yok.
053.59- Şimdi Siz,
bu Söz’le mi şaşkınlığa düşüyorsunuz?
053.60- Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz.
053.61- Ve şuursuzca baş kaldırıyorsunuz.
053.62- Artık Allah'a secde edin ve O'na kulluk
edin.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Mekke'li Görme Özürlü Bir Mü'min'nın Haberi
:1-42
080.01- (Peygamber) Surat astı ve yüzçevirdi.
080.02- Kendisine bir Görme-özürlü (uygun olmayan
bir zamanda) geldi diye.
080.03- Nerden
biliyorsun; ya O, arınacaksa?
080.04- Ve
Öğüt/hatırlatma alacak, böylece Öğüt kendisine yarar sağlayacaksa.
080.05- Fakat kendini
Müstağni gören ( varlıklılar ) gelince
080.06- Sen, O (nun vicdanını) Uyandırmaya
çalışıyorsun.
080.07- Oysa O''nun arınmasından Sana ne!
080.08- Ama
koşarak Sana gelense,
080.09- Haşyet
duymaktadır.
080.10- Sen (se) O'na aldırmıyorsun.
Olayın
Düşündürdükleri
080.11- Hayır,
çünkü O bir Öğüt’tür.
080.12- Artık
dileyen Öğüt alsın.
080.13- O
(öğüt) Kerim Sahifeler’dedir.
080.14- Yüceltilmiş
, Temiz kılınmış/arı-duru.
080.15- Kayıtcılar’ın
Elleri’nde.
080.16- (Onlar)
oldukca Üstün Değerli, İyilik Sembolü’dürler.
İnsanın
Nankörlüğü
080.17- Kahrolası
İnsan ne kadar Nankör.
080.18- (Rabbi)
O’nu hangi Şey’den yarattı?
080.19- Bir
Damla Su’dan yarattı da Onu bir Biçime soktu.
080.20- Sonra
Ona Yol’u kolaylaştırdı.
080.21- Sonra
da (bir gün) Onu öldürdü, Qabr’e
gömdürdü.
080.22- Sonra dilediği zaman Onu (yine) diriltir.
080.23- Hayır,
emrettiğini O yerine getirmedi.
080.24- Bir
de İnsan, Yediğin(in kaynağına)e bir baksın.
080.25- Elbette
Biz Su’yu yağdırdıkca yağdırdık.
080.26- Yeryüzü’nü
de yardıkca yardık.
080.27- Böylece
orada bitirdik; Taneler,
080.28- Üzümler,
Yoncalar,
080.29- Zeytinler,
Hurmalar,
080.30- Boyları
İri ve birbiri içine girmiş Ağaçlı Bağlar,
080.31- Meyveler
ve Otlaklıklar,
080.32- Size
ve Hayvanlar’ınıza bir Meta olarak.
Büyük Gürültü ve
Hesap
080.33- Fakat
O Korkunç-gürleme geldiği zaman,
080.34- Kişi o Gün,
kaçar kendi Kardeş’inden.
080.35- Anne’sinden ve Baba’sından,
080.36- Eş’inden ve Çocuklar’ından.
080.37- O Gün, Onlar’dan herbirisinin kendisine
yetecek bir İş’i vardır.
080.38- O Gün kimi Yüzler Aydınlık’tır.
080.39- Güler, Sevinçli’dir.
080.40- O Gün kimi
Yüzler de Toz’a bürünmüştür.
080.41- Bir Karartı sarmıştır.
080.42- İşte bunlar, Kafir, Facir olanlar’dır.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Kur'an'ın "Alak Suresi " ile
Vahyedilmeye Başlaması : 1-5
097.01- Elbette Biz O'nu (Alaq Wahyini) bir
Qadirli Gece’de indirdik.
097.02- Qadir Gecesi’nin ne olduğunu İdrak
edebiliyor musun?
097.03- Qadir Gecesi bin Ay’dan (daha)
Hayırlı’dır.
097.04- Melekler ve Ruh, onda Rabb'lerinin
İzni’yle her bir İş için inerler.
097.05- Fecrin Doğuşuna kadar bir Selam’dır .
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Nefsini
Temizleyen ya da Kirleten: 1-15
091.01- Andolsun
Güneş’e ve onun Parıltı’sına
091.02- Ona
uyduğu zaman Ay’a,
091.03- Onu
parıldattığı zaman Gündüz’e,
091.04- Onu
bürüdüğü zaman Gece’ye
091.05- Göğe
ve Onu bina edene,
091.06- Yer’e
ve Onu döşeyene,
091.07- Nefs’e
ve Ona bir biçimlendirene,
091.08- Sonra
Ona Fucur’unu, Sakınma’sını İlham edene,
091.09- Felah
buldu Onu (nefsi) arındıran.
091.10- Harab
oldu Onu örtüp saran .
Semud'un Akıbeti
(Bak: 10/ Fecr 10-14 29/Buruc
17-20
25/ Necm 51 40/Kamer 23-32
41/Sad 12-16
42/A'raf 73-79
45/Furkan38-40)
091.11- Semud Azgınlığı dolayısıyla yalanladı.
091.12- Şakileri
/zorluları ayaklandığında,
091.13- Allah'ın
Elçisi Onlara dedi ki:
"Allah'ın Devesi’ne ve onun
Su içme sırasına dikkat edin."
091.14- Fakat
Onlar, O'nu yalanladılar, Deve’yi de Yere yıkıp öldürdüler.
Böylelikle
Rabb'leri de Günahlar’ı dolayısıyla onları yerle bir etti. Orasını da Dümdüz
etti.
091.15- (O),
bunun Aqıbet’inden korkmaz.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Canı Çıksın Uhdud
Halkının 1-22
085.01- Burçlar
Sahibi Göğe andolsun.
085.02- O
Waadedilen Gün'e.
085.03- Şahid
olan’a ve Şahid olunan’a.
085.04- Kahrolsun
Uhdud Ashabı!
085.05- Tutuşturduğu
o Ateş!
085.06- Hani
kendileri Çevresinde oturuyorlardı.
085.07- Ve
Mü'minler’e yapacakları Şey’i seyrediyorlardı.
085.08- Kendileri
Onlar’dan, yalnızca Aziz ve Hamid Allah'a İman ettiklerinden dolayı intikam
alıyorlardı.
085.09- Ki
O, Gökler’in ve Yer’in Mülkü O'nundur.
Allah Herşey’e Şahid olan’dır.
085.10- Gerçek
şu ki, Mü'min Erkekler’le Kadınlar’a Fitne uygulayanlar sonra da tewbe
etmeyenler, işte Onlar için Cehenmem Azabı ve Yakıcı bir Azab Onlar’a.
085.11- Elbette
İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar’a gelince, Onlar için de içlerinden
Irmaklar akan Bahçeler var’dır. İşte Büyük Fevz bu’dur.
085.12- Doğrusu
Rabb'inin Yakalayışı Şiddetli’dir.
085.13- Çünkü
O önce Vareden, (sonra) döndürecek olan’dır.
085.14- O
Gafur'dur, Seven'dir.
085.15- Arş’ın
Sahibi’dir, Mecid'dir.
085.16- Her
dilediğini gerçekleştirendir.
Rabb'ın Fir'avn ve Semud'u Yakalayışı
(Bak: 10/Fecr
10-14 40/Kamer
23-32
25/Necm 51 41/Sad
12-16
28/Şems 11-15 42/A'raf 73-79
45/Furkan38-40)
085.17- Orduların
Haberi Sana geldi mi?
085.18- Fir'awn ve Semud (ordularının)
085.19- Hayır, Küfredenler bir Yalanlama
içindedirler.
085.20- Allah
ise, Onları arkalarından sarıp kuşatmıştır.
085.21- Hayır,
O Mecid bir Qur'an'dır.
085.22- Korunmuş
Levha'dadır.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I İnsan:
en üstün ya da Aşağılar aşağısı :1-8
095.01- Andolsun Tin'e ve Zeytin'e,
095.02- Sina
Dağı'na.
095.03- Ve
şu Emin Belde'ye.
095.04- Doğrusu
Biz İnsan’ı en Güzel Biçim’de yarattık.
095.05- Sonra
da Aşağılar’ın Aşağısı’na çevirdik.
095.06- Ancak
inanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar başka.
Onlar için Kesintisiz bir Ecr
var’dır.
095.07- Öyleyse artık, Hangi Şey Sana Din’i
yalanlatacaktır.
095.08- Allah , Hükmedenler’in Hükmedeni değil
midir?
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Rabb'in
Kureyş'e lutfu: 1-4
106.01- Kureyş'i (güvenli kervan yolculuğunda) uzlaştırdığı
için
106.02- Yaz ve Kış Yolculuk (güney, kuzey komşularıyla
yaptığı) Uzlaşısı.
10603- Artık şu Beyt'in Rabb'ine kulluk etsinler.
106.04- Ki O (Rabb) kendilerini Açlık’tan doyuran
ve Korku’dan Emin kılan’dır.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Yokoluş:
1-11
101.01- Qaria.
101.02- Nedir
Qaria?
101.03- Qaria'nın
ne olduğunu idrak edebiliyor musun?
101.04- İnsanlar’ın,
Dağılmış Pervaneler gibi olacakları Gün.
101.05- Ve
Dağlar’ın Saçılmış renkli Yünler gibi olacaklar.
101.06- İşte,
kimin Tartılar’ı Ağır olursa,
101.07- Artık
O, Hoşnut bir Hayat’tadır.
101.08- Kimin
de Tartılar’ı Hafif olursa,
101.09- Artık Onun da Anası Haviye'dir
101.10- Haviye'nin
ne olduğunu İdrak edebiliyor musun??
101.11- O Kızgın bir Ateş'tir.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Kıyametin
Hakikati: 1-30
075.01- Qıyamet
Günü'ne ( o kadar kesin ki) Qasem etmiyorum.
075.02- Hayır,
Kendini kınayan’a Qasem etmiyorum.
075.03- İnsan, Kemikler’ini bizim kesinlikle bir araya
getiremeyeceğimizi mi sanıyor?
075.04- Evet,
onun Parmak Uçlarını bile düzenlemeye Güçyetiren'leriz.
075.05- Ancak
İnsan, önündeki (hayatı) ni de Fucur’la sürdürmek ister.
075.06- "Qıyamet
Günü ne zaman?" diye sorar.
075.07- Ama
Göz kamaşıp kaydığı,
075.08- Ay’ın
karardığı,
075.09- Güneş
ve Ay birleştirildiği zaman;
075.10- İnsan o Gün der: "Kaçış nereye?"
075.11- Hayır, (bugün) Sığınacak herhangi bir Yer
yok.
075.12- O Gün Müstaqar yalnız Rabbi'nin katıdır.
075.13- İnsan’a o Gün önceden Taqdim ettikleri ve
( yapmayıp) erteledikleri Şeyler’le Haber verilir.
075.14- Hayır, İnsan kendine karşı bir
Basiret’tir,
075.15- Kendi Mazeretler’ini ortaya
atsa bile.
Rasul'un
Kur'an'ı Ezberleme Çabası
075.16- Acele’yle
Dil’ini hareket-ettirme
075.17- Elbette
O' ( Okuduğu) nu Toplamak ve Okutmak
Bize ait’tir.
075.18- O
halde Biz Onu okuduğumuz zaman, Sen de Onun Okunuş’unu izle.
075.19- Sonra
elbette O'nu açıklamak Bize aittir.
Ahiret
075.20- Hayır,
siz Çabuk geçen’i seviyorsunuz.
075.21- Ve
Ahiret’i bırakıyorsunuz.
075.22- O
Gün Yüzler Işıl ışıl parlar.
075.23- Rabb'lerine
bakar.
075.24- O
Gün, öyle Yüzler vardır ki kararmıştır.
075.25- Kendisine,
Beli büken işler’in yapılacağını anlamaktadır.
075.26- Hayır,
Can Köprücük Kemiği’ne dayandığı zaman,
075.27- "Son
Müdahale’yi kim yapacak?" denir.
075.28- Artık gerçekten, kendisi de bir Ayrılık olduğunu
kavramıştır.
075.29- Ayaklar
da birbirine dolaştığında,
075.30- O
Gün Sevk, yalnızca Rabb'inedir.
II Ölüler Dirilecek:
31-40
075.31- Fakat
O ne doğrulamış ne de salat etmişti.
075.32- Ancak yalanlamış ve yüzçevirmişti.
075.33- Sonra
da Çalım yaparak yakınlarına gitmişti.
075.34- Sen
buna layıksın, dahasına da layık’sın.
075.35- Evet
buna layıksın, dahasına da layık’sın.
075.36- İnsan
kendi başına bırakılacağını mı sanıyor?
075.37- Kendisi
dökülen Meni’den bir Damla su değil miydi?
075.38- Sonra
bir Alaq oldu, derken yarattı ve bir Düzen’e soktu.
075.39- Böylece
Ondan Erkek ve Dişi olmak üzere iki Çift kıldı.
075.40- Ölüler’i
diriltmeye Güçyetiren değil midir?
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Kötü Ahlaklı,
Cimri Kişi: 1-9
104.01- Yazıklar
olsun (insanları) Çekiştiren’e ve (onlarla) Alay eden’e,
104.02- -Ki Mal yığıp biriktiren ve Onu saydıkca
sayan’dır-.
104.03- Gerçekten
Mal’ının kendisini Ebedî kılacağını sanır.
104.04- Hayır,
andolsun o Hutame'ye atılacaktır.
104.05- Hutame'nin
ne olduğunu idrak edebiliyor musun?
104.06- Allah'ın
tutuşturulmuş bir Ateş'idir.
104.07- Ki
o Yürekler’in üstüne tırmanmaktadır.
104.08- O,
Onların üzerine kitlenecektir.
104.09- (Kendileri
de) Dikilmiş Sutunlar’da (olacaklar).
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Olgunluk
Yolu: 1-22
076.01- Gerçek
şu ki, İnsan’ın üzerinden Anılır bir Şey olana dek , Uzun bir Süreç geçti.
076.02- Biz
İnsan’ı, karışık bir Damla Su’dan
yarattık. Onu denemekteyiz. Bundan dolayı Onu İşiten ve Gören yaptık.
076.03- Biz
Ona Yol’u gösterdik. Ya Şükretici ya da Nankör olur.
076.04- Doğrusu
Biz Kafirler’e Zincirler, Demir Halkalar ve Çılgın bir Yangın hazırladık.
076.05- Elbette
ki Ebrar/İyiler, Karışımı Kafur olan bir Kadeh’ten içerler.
076.06- Allah'ın
Kulları’nın kendisinden içtikleri bir Kaynak. Onu diledikleri Yer’e fışkırtır.
076.07- Adaklar’ını
yerine getirirler ve Şerr’i Yaygın bir Gün’den korkarlar.
076.08- Kendileri,
Ona karşı duydukları Sevgi’ye rağmen (malı), Yoksul’a, Yetim’e ve Esir’e
yedirirler.
076.09- "Biz
Size, ancak Allah'ın Yüzü için yedirmekteyiz. Siz’den ne bir Karşılık
istiyoruz, ne de bir Teşekkür." (derler)
076.10- "Çünkü
Biz, Asık Suratlı, Zorlu bir Gün için Rabb'imizden korkmaktayız."
Cennet
076.11- Artık
Allah'da, Onları böyle bir Gün’ün Şerr’inden korur ve Onlara bir Aydınlık ve bir Sevinç verir.
076.12- Ve
Onları sabretmeleri dolayısıyla Cennet/Bahçe’yle ve İpek’le ödüllendirir.
076.13- Orada,
Tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. Ne bir Güneş ve ne de Dondurucu bir Soğuk
görürler.
076.14- Gölgeler’i
Yakın ve devşirilmeleri kolay mı kolay
(rızıklar).
076.15- Çevreler’inde
Gümüş Billur Kaplar, Kupalar dolaştırılır.
076.16- Gümüş
Billur Kaplar, Onları belli bir Ölçü’yle tespit etmişlerdir.
076.17- Orada
Karışım’ı Zencefil olan bir Kadeh’den içirilir.
076.18- Selsebil
olarak adlandırılan bir Pınar.
076.19- Çevrelerinde
Ebedî Gençler dolaşır. Onları gördüğünde
Saçılmış bir İnci sanırsın.
076.20- Nereye
baksan, bir Ni’met ve Büyük bir Mülk görürsün.
076.21- Üzerinde
Hafif İpek ve Ağır işlenmiş Atlas olan Yeşil Giysiler. Gümüş’ten Bilezikler’le
bezenmişlerdir. Rabb’leri Onlara Tertemiz bir Meşrubat içirmiştir.
076.22- Bu,
Sizin için bir Ödül’dür. Çabalarınız
Teşekkür’e değer.
II Kur'anın Safhalar Halinde İnişi: 23-31
076.23- Gerçek şu ki, Qur'an'ı Sana safhalar
halinde bir Tenzil ile indiren Biziz.
076.24- Öyleyse Rabbi'nin Hükmü’ne sabret.
Onlar’dan Günahkar ve Nankör’e itaat etme.
076.25- Ve Sabah Akşam Rabb'inin Adı’nı zikret.
076.26- Gece’nin bir Bölüm’ünde O'na secde et ve
Geceleyin de Uzunca Onu tesbih et.
076.27- Gerçek şu ki bunlar Çabuk geçen’i
seviyorlar. Önlerinde bulunan Ağır bir Gün’ü bırakıyorlar.
076.28- Onları Biz yarattık ve Bağlarını Sımsıkı
bağladık. Dilediğimiz zaman da
benzerleriyle değiştiririz.
076.29- Elbedtte bu bir Öğüt’tür. Artık dileyen
Rabb'ine bir Yol bulabilir.
076.30- Allah dilemedikce Siz dilemeyezsiniz.
Gerçekten Allah Bilen'dir, Hakim'dir.
076.31- Dilediğini kendi Rahmet’ine sokar.
Zalimler içinse Acıklı bir Azab
hazırlamıştır.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Vahyi İnkarın Sonu: 1-40
077.01- Birbiri andınca Gönderilenler’e andolsun,
077.02- Derken kökünden koparıp Savuranlar’a.
077.03- Yaydıkca Yayanlar’a,
077.04- Böylece ayırdıkca Ayıranlar’a
077.05- Zikri ( insana) Bırakanlar’a,
077.06- Özür olarak veya İnzar için.
077.07- Elbette, Size
wadedilmekte olan gerçekleşecektir.
Ayırma Günü
077.08- Yıldızlar silindiği zaman,
077.09- Gök yarıldığı zaman,
077.10- Dağlar, Kök’ünden savrulduğu zaman,
077.11- Ve Elçiler'de Wakitler’ine (girdiği) zaman
077.12- (Bu azap) Hangi Gün için ertelenmişti?
077.13- Ayırma Günü için.
077.14- İdrak edebiliyor musun Ayırma Günü nedir?
077.15- O Gün, way haline Yalanlayanlar’ın.
077.16- Biz, Öncekileri Yıkıma uğratmadık mı?
077.17- Sonra arkadan gelenler’i Onların İz’inde
yürüteceğiz.
077.18- Biz Suçlular’a böyle yapmaktayız.
077.19- O gün, way haline Yalanlayanlar’ın.
077.20- Sizi Bayağı bir Su’dan yaratmadık mı?
077.21- Sonra Onu savunması Sağlam bir Qarar
yerine yerleştirdik.
077.22- Belli bir Süre’ye kadar.
077.23- İşte buna Güç yetirdik. Demek ki Biz ne
Güzel Güçyetiren'iz.
077.24- O gün, way haline Yalanlayanlar’ın.
077.25- Biz Yeryüzü’nü bir Toplanma Yeri kılmadık
mı?
077.26- Diriler’e ve Ölüler’e.
077.27- Ve Onda Sabit Yüksek Dağlar var etmedik mi?
Size
Tatlı bir Su da içirmedik mi?
077.28- O gün ,way haline Yalanlayanlar’ın.
077.29- Kendisini yalanlamakta olduğunuza gidin.
077.30- Üç Dal’a ayrılmış bir Gölge’ye gidin.
077.31- Ne Gölge altında bulundurur, ne de
Alev’den korur.
077.32- Gerçekten O, sanki her biri Saray olan bir
Kıvılcım saçar.
077.33- Her biri, sanki Sapsarı Erkek-deve Sürüleri
gibidir.
077.34- O gün, way haline Yalanlayanlar’ın.
077.35- Bu, Onların konuşamayacakları bir Gün’dür.
077.36- Ve Onlar’a, Özür dilemeleri için İzin de
verilmez.
077.37- O gün, way haline Yalanlayanlar’ın
077.38- Bu, Ayırma Günü'dür. Sizi ve Öncekiler’i
bir arada topladık.
077.39- Şayet kurabileceğiniz Hileli bir düzeniniz
varsa, durmaksızın Bana karşı kurun.
077.40- O gün, way haline Yalanlayanlar’ın.
II Muttakılerin ve Suçluların akıbeti : 41-50
077.41- Elbette Muttaqiler, Gölgelikler’de ve
Pınar başları’ndadırlar.
077.42- Ve Canlarının çektiği Meyvalar.
077.43- Yapmakta olduklarınıza Karşılık olmak
üzere, Afiyet’le yiyin ve için.
077.44- Elbette Biz, Güzel Davrananlar’ı böyle
ödüllendirmekteyiz.
077.45- O gün, way haline Yalanlayanlar’ın
077.46- (Sizler de dünyada) Yiyin ve biraz da yararlanın.
Çünkü Siz Suçlular’sınız.
077.47- O gün, way haline Yalanlayanlar’ın.
077.48- Onlara "Ruqu edin" denildiği
zaman ruqu etmezler.
077.49- O gün, way haline Yalanlayanlar’n.
077.50- Artık Onlar, bundan sonra hangi Söz’e
inanacaklar?
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Kıyamet: 1-15
Uyarıcı Gelmesini Tuhaf
Karşılayanlar
050.01- Qaf.
Mecid Qur'an'a andolsun.
050.02- Hayır,
Kafirler, Onlara kendilerinden bir Uyarıcı gelmesini tuhaf karşıladılar:
"Bu şaşılacak bir Şey"
dediler.
050.03- "Biz öldüğümüz ve Toprak olduğumuz
zaman mı? Bu oldukca Uzak bir Dönüş."
050.04- Doğrusu Biz, Yer’in Onlardan ne
eksilttiğini bilmişizdir. Katımızda
(herşeyi) koruyan bir Kitab var."
050.05- Hayır, Haqq kendilerine gelince
yalanladılar. Şimdi Derin bir Sarsıntı içindeler.
Dirilmenin Örneği?
050.06- Üstlerindeki Göğe bakmıyorlar mı? Biz Onu
nasıl bina ettik ve nasıl süsledik? Hiç
bir Kusuru yok.
050.07- Yer’i de döşedik/yaydık. Orda sarsılmaz
Dağlar diktik ve Gözalıcı her (türlü) Çift’ten bitirdik.
050.08- İçten yönelen Kul için bir Basiret, bir Zikr (bu).
050.09- Ve Gök’ten Mübarek bir Yağmur indirdik.
Onunla Bahçeler ve Biçilecek Taneler bitirdik.
050.10- Ve birbiri üstüne dizilmiş, Tomurcuk yüklü
Büyük Hurma Ağaçları da.
050.11- Kullar’a Rızıq olmak üzere. Ve Onunla Ölü
bir Şehr’i dirilttik. İşte Diriltme de böyledir.
Nuh Kavmi, Ress Halkı, Semud, Ad,
Fir'avn, Lut Kavmi, Eyke Halkı, Tübbe Kavmi
(Bak: Nuh Kavmi: 25/Necm 53-55 vd.
Ress Halkı:
45/Furkan 38-40
Semud: 10/Fecr 10-14 vd.)
050.12- Onlar’dan önce Nuh Qawmi de, Ress Halkı
ve Semud de yalanladı.
(Bak: Ad: 10/Fecr 6-8 vd.
Fir'avn: 3/Müzzemmil vd.
Nuh:25/Necm 52)
050.13- Ad,
Fir'awn ve Lut'un Kardeşleri,
(Bak: Eyke: 41/Sad 12-16. Tübbe
Kavmi: 37/Sad 12-15, Lut Kavmi: 25/Necm 53 vd.)
050.14- Eyke
Halkı ve Tübbe Qawmi de. Hepsi
Elçiler’i yalanladı. Böylece Benim
Tehdid’im Haqq oldu.
050.15- Biz İlk Yaratılış’ta Güçsüz mü düştük? Hayır,
Onlar Karışık bir Kuşku içindeler.
II Kaçmakta
Olunan şey'in Gelişi : 16-29
050.16- Andolsun, İnsan’ı Biz yarattık ve kendi
kendisine ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz O’na Şahdamar’ından daha
Yakın’ız.
050.17- Onun Sağ’ında ve Sol’unda oturan İki
Yazıcı yazarlar,
050.18- Bir Söz söylemeyiversin, kewsinlikle
yanında bir Gözetleyici Hazır’dır.
050.19- O Ölüm Sarhoşluğu, bir Gerçek olarak gelip
de, "İşte bu, Senin kaçmakta olduğun Şey" (dendiğinde)
050.20- Sur'a üfürülmüştür. İşte bu Waad Günü.
050.21- Her
050.22- "Andolsun, Sen bundan Gaflet’teydin. İşte Biz de Senin üzerindeki
Örtü’yü kaldırdık. Bugün Görüşün Keskin’dir."
050.23- Onun Yakını olan dedi :" İşte bu
yanımda Hazır olan Şey."
050.24- Siz İkiniz, Her İnatcı Nankör’ü atın
Cehennem’e.
050.25- Hayr’a Engel olan, Saldırgan Şüpheci’yi.
050.26- Ki
Allah ile beraber başka bir İlah edinmişti. Artık İkiniz, Onu en
Şiddetli olan Azab’a atın.
050.27- Onun Yakını dedi: "Rabbimiz, Ben Onu
azdırdım. Ancak kendisi de Uzak bir Sapıklık’taydı."
050.28- "Benim Huzur’unda çekişip durmayın.
Ben Size daha önce Wadedici göndermiştim."
050.29- "Huzur’umda Söz değişikliğe uğramaz
ve Ben Kullar’a Zulmedici değilim."
III Cennet ve Cehennem: 30-45
050.30- O Gün Cehennem’e diyeceğiz: "Doldun
mu?" O da: "Daha fazlası var mı?" diyecek.
050.31- Cennet
de Muttaqiler için yaklaştırılmıştır,
Uzakta değil.
050.32- Bu
Size Wadolunan’dır, her Evvab olan ve Koruyucu'ya
050.33- Görmediği
halde Rahman'a karşı Haşyet duyan ve İçten
Qalb’le gelen için.
050.34- Ona
"Selam'a girin. Bu Sonsuzluk Günü’dür" denir.
050.35- Orada
diledikleri Herşey Onlarındır. Katımızda daha fazlası da var.
050.36- Biz
bunlardan önce Nice Kuşaklar’ı Yıkıma uğrattık ki Onlar Zorbaca yakalamak
bakımından kendilerinden daha Üstün’düler. Şehirleri Delik deşik etmişlerdi.
Ama kaçacak bir Yer var mı?
050.37- Elbette,
bunda Qalbi olan ya da bir Şahid olarak Kulak veren kimse için elbette bir Zikr
var’dır.
050.38- Andolsun,
Biz Gökler’i, Yer’i ve İkisi arasında bulunanları Altı Gün de yarattık, Bize
hiç bir Yorgunluk da dokunmadı.
050.39- Öyleyse
Sen, Onların demelerine karşılık sabret ve
Rabb'ini Güneş’in Doğuşu’ndan önce ve Batışı’ndan önce Hamd ile tesbih
et.
050.40- Gece’nin bir Bölümü’nde ve Secdeler’in
arkasında da O'na tesbih et.
050.41- Çağırıcı’nın,
Yakın bir Yer’den Çağrı’da bulunacağı Gün’e Kulak ver.
050.42- O
Gün o Çığlığı bir Gerçek olarak
işitirler. İşte bu Çıkış Günü’dür.
050.43- Gerçek
şu ki dirilten ve öldüren Biz’iz.
050.44- O
Gün Yer, Onlar’dan çatlayıp ayrılır da, hızla koşarlar. İşte bu, Bize göre
oldukca Kolay bir Haşir’dir.
050.45- Biz
Onların neler söylemekte olduklarını daha iyi biliriz ve Sen Onların üzerinde
bir Zorba da değilsin. Şu halde, benim Kesin Uyarılarım’dan korkanlar’a Qur'an
ile Öğüt ver.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I İnsanın Büyüklenmesi: 1-20
090.01- Hayır, Yemin ederim bu Belde’ye ,
090.02- -Ki
Sen, bu Belde de oturmaktasın-.
090.03- Vâlid’e ve Veled’e de.
090.04- Andolsun,
Biz İnsan’ı bir Zorluk içinde (yaşar)
yarattık.
090.05- O,
kimsenin kendisine asla Güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?
090.06- "Yığınla
Mal tükettim" diyor.
090.07- Kendisini
kimsenin görmediğini mi sanıyor?
090.08- Biz
Ona vermedik mi İki Göz,
090.09- Bir
Dil ve iki Dudak,
090.10- Biz
Ona İki (ayrı) Hedef gösterdik.
090.11- Ancak
o Aqabe’yi aşmaya yanaşmadı.
090.12- Aqabe'nin
ne olduğunu idrak ediyor musun?
090.13- Bir
Boynu çözmektir ( köleyi azad etmek).
090.14- Ya
da Aç kalınan Gün’de doyurmaktır,
090.15- Yakın
olan bir Yetim’i
090.16- Veya
sürünen bir Yoksul’u.
090.17- Sonra
İnananlar’dan, Sabrı birbirlerine tavsiye edenler’den, Merhameti birbirlerine
Tavsiye edenler’den olmak.
090.18- İşte bunlar, "Ahidlerini Koruyanlar Topluluğu"dur.
090.19- Ayetlerimize Küfredenler ise, Onlar da
"Uğursuzluk Topluluğu"dur.
090.20- Kapıları kilitlenmiş bir Ateş vardır
üzerlerinde.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I İnsanın Yaratılışı: 1-17
086.01- Andolsun Gece’ye ve Tarıq'a
086.02- Tarıq'ın ne olduğunu biliyor musun?
086.03- (Karanlığı) delen Yıldız’dır.
086.04- Üzerinde Gözetleyici bulunmayan Hiçkimse
yoktur.
086.05- İnsan bir baksın, hangi Şey’den yaratıldı?
086.09- Fışkırıp dökülen bir Su’dan yaratıldı.
086.07- (O su ) Bel ile Kaburga Kemiği arasında
(bulunan üreme organlarında)n
çıkmaktadır.
086.08- Elbette onu yeniden diriltmeye
Güçyetiren'dir.
086.09- Sırlar’ın ortaya çıkacağı Gün,
086.10- Artık onun ne Gücü vardır, ne de bir
Yardımcısı.
086.11- Andolsun Dönüşlü olan/dönüp duran Göğe,
086.12- Yarılmış Yer’e,
086.13- Elbette O (uyarı) Ayırdeden bir Söz’dür.
086.14- O bir Şaka değildir.
086.15- Doğrusu onlar, bir hile kuruyorlar.
086.16- Ben de bir Tuzak kuruyorum.
086.17- Sen İnkarcılar’a bir süre ver, biraz Süre
ver.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I 1-22
Ay Toprağının Yarılmasının Kıyametin Yaklaşma
Haberi Olması
054.01- Yaklaştı Saat ve yarıldı Ay (toprağı).
054.02- Onlar bir Ayet görseler, Sırt çevirirler
ve "Süregelen bir Büyü’dür" derler.
054.03- Yalanladılar ve kendi Hewalar’ına uydular.
Oysa Her İş sonunda kendi Amac’ında qarar kılacaktır.
Diriliş
054.04- Andolsun, Onlara caydıracak Nice Haberler
geldi.
054.05- Doruğunda
Hikmet. Fakat Uyarılar bir Yarar sağlamıyor.
054.06- Öyleyse Sen Onlar’dan yüzçevir. O
Çağırıcı’nın ne tanınmış ne görülmüş Şey’e çağıracağı Gün,
054.07- Gözler’i Dehşet’ten düşmüş olarak sanki
etrafa yayılan Çekirgeler gibi Qabirler’inden kalkarlar.
054.08- Boyunlar’ını çağırana doğru uzatmış olarak
koşarlarken, Kafirler derler ki: "Bu
oldukca Zorlu bir Gün."
Nuh Kavmi'nin Helakı
(Bak: 25/Necm 53-55 41/Sad
12-16
37/Kaf
12-15 42/A'raf
59-66
45/Furkan
37)
054.09- Kendilerinden önce Nuh Qawmi de yalanlamıştı. Böylece Kul’umuzu yalanladılar ve
"Mecnun" dediler. O Baskıyla engellenmişti.
054.10- Sonunda
Rabb'ine dua etti:" Gerçekten Ben, yenildim. Artık Sen İntikam’ımı
al."
054.11- Biz
de Bardak’tan boşanırcasına akan bir Yağmur ile Sema’nın Kapıları’nı açtık.
054.12- Yeryüzünü
de çoşkun Kaynaklar halinde fışkırttık. Sular taqdir edilmiş bir İş için
birleşti.
054.13- Ve
O'nu da Tahtalar ve Çiviler (bunlarla yapılmış gemiler) üzerinde taşıdık.
054.14- Gözler’imizin
önünde akmaktaydı. Nankörlük edilmiş olana bir Karşılık olmak üzere.
054.15- Andolsun bunu bir Ayet yaptık.
Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?
054.16- Şu
halde benim Azabım ve Uyarım nasılmış?
054.17- Andolsun
Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.
Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?
Ad'in
Helakı
( Bak: 10/Fecr 6-8
25/Necm50
37/Kaf 12-15
41/Sad 12-16
42/A'raf 65-72
45/Furkan38-40)
054.18- Ad'de yalanladı. Şu halde Benim Azabı’m
ve Uyarı’m nasılmış?
054.19- Biz
O Uğursuz Gün’de üzerlerine Kulaklar’ı patlatan bir Kasırga gönderdik.
054.20- İnsanlar’ı
söküp atıyordu. Sanki Onlar, Kökünden sökülmüş Hurma Kütükleri’ymiş gibi.
054.21- Şu
halde benim Azabı’m ve Uyarı’m nasılmış?
054.22- Andolsun
Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.
Fakat
Öğüt alıp düşünen var mı?
II 23-40
Semud Kavmi
(Bak: 10/Fecr 10-14 41/Sad
12-16
25/Necm 51 42/A'raf73-79)
28/ Şems 11-15
29/Buruc 13-20
45/Furkan38-40)
054.23- Semud'da Uyarılar’ı yalanladı.
054.24- Dediler
ki: "Bizden biri olan bir Beşer’e mi uyacağız? O zaman gerçekten
bir Şaşkınlık ve Çılgınlık içinde kalmış oluruz."
054.25- "Zikr
içimizden O'na mı bırakıldı? Hayır, o, çok Yalan söyleyen kendini beğenmiş bir
Şımarık’tır."
054.26- Onlar
Yarın, kimin çok Yalan söyleyen kendini beğenmiş bir Şımarık olduğunu bilip
öğreneceklerdir.
054.27- Gerçek
şu ki, bir Sınav olarak o Dişi Deve’yi kendilerine gönderenleriz. Şu halde Sen Onları gözle ve sabret.
054.28- Ve
Onlara Su’yun kendi aralarında kesin olarak Pay edildiğini haber ver. Her Su
alış sırasında ( rızası olan) hazır
bulunsun.
054.29- Derken
Arkadaşlar’ını çağırdılar. O da Bıçağını kapıp, Hayvan’ı Ayağı’ndan biçip yere
devirdi."
054.30- Şu
halde Benim Azab’ım ve Uyarı’m nasılmış?
054.31- Çünkü
Biz Onların üzerine bir tek Çığlık gönderdik. Böylece Onlar, Ağıl’daki Çalı
çırpı olan Kuru Ot gibi oldular.
054.32- Andolsun
Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.
Fakat
Öğüt alıp düşünen var mı?
Lut
Kavmi'nin Helakı
(Bak: 25/Necm 52 41/Sad
12-16
37/Kaf 12-15 42/A'raf 80-84)
054.33- Lut Qawmi de Uyarılar’ı yalanladı.
054.34- Biz
de Onların üzerine Taş yağdıran bir Kasırga gönderdik. Yalnız Lut Ailesi/taraftarları hariç. Onları
Seher’de kurtardık.
054.35- Tarafımızdan
bir Ni’met olarak. İşte Biz, Şükredenler’i böyle ödüllendiririz.
054.36- Oysa
Andolsun, Zorlu yakalamamıza karşı Onlar’ı uyarmıştı. Fakat Onlar, bu
Uyarılar’ı kuşkulanıp yalanlamakta direttiler.
054.37- Andolsun
Onlar, Onun Konuklar’ından da murad almak için Baskı yaptılar. Biz de Onların
Gözler’ini Kör ettik. "İşte Azab’ımı ve Korkutma’mı tadın."
054.38- Andolsun
Onları bir Sabah erkenden, üzerlerine
bir Azab basıverdi.
054.39- Şimdi
Azab’ımı ve Uyarı’mı tadın.
054.40- Andolsun
Biz Qur'an'ı Zikr için kolaylaştırdık.
Fakat
Öğüt alıp düşünen var mı?
III Fir'avn
İle Peygamber'in düşmanları: 41-55
(Bak: 3/Müzzemmil 15-16 41/Sad
12-16
10/Fecr 9 42/A'raf
136-137)
29/Şems 17-20
37/ Kaf 12-15
054.41- Andolsun Fir'awn Ailesi'ne de Uyarılar gelmişti.
054.42- Onlar
Bizim Ayetler’imizin tümünü yalanladılar. Biz de Onları Güçlü, Quwwetli
olan'ın Yakalama Tarzı’yla yakalayıverdik.
054.43- Sizin Kafirleriniz Onlar’dan daha Hayırlı
mıdır? Yoksa Sizin için Kitap'larda bir Beraat mı var?
054.44- Yoksa Onlar: "Biz, birbiriyle
yardımlaşıp Öcünü alan bir Toplumuz" mu diyorlar?
054.45- Yakında o Qawim Bozgun’a uğratılacak ve
Onlar arkalarını dönüp kaçacaklardır.
054.46- Daha doğrusu Onlara Waadedilen Saat'tir.
O, Saat Kurtuluş’u olmayan daha Korkunç bir Bela ve daha Acı’dır.
054.47- Elbette Suçlular, bir Sapıklık ve
Çılgınlık içinde’dirler.
054.48- Ateş'in içinde yüzükoyun sürüklenecekleri
Gün, Cehennemin Dokunuşu’nu tadın."
054.49- Elbette, Biz Herşey’i bir Plan ile
yarattık.
054.50- Bizim Emrimiz, bir Göz Çarpması gibi
yalnızca bir keredir.
054.51- Andolsun Biz Sizin benzerlerinizi yıkıma
uğrattık. Fakat Öğüt alıp düşünen var mı?
054.52- Onların işlemiş oldukları Herşey Kayıtlar
(altında)dadır.
054.53- Küçük Büyük Herşey satır satır’dır.
054.54- Elbette Muttaqiler Bahçeler’de ve
Nehirler’dedirler.
054.55- Oldukca Qudretli, Mülk’ünün Sonu
olmayan’ın yanında Doğruluk Makamı’ndadırlar.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I 1-44
Müşrik
Mantığı
038.01- Sad.
Andolsun Zikr dolu Qur'an'a.
038.02- Hayır, İnkarcılar bir Gurur ve bir
Parçalanma içinde’dirler.
038.03- Biz kendilerinden önce, nice Kuşaklar’ı
yıkıma uğrattık da Onlar Feryad ettiler, ancak artık Kurtuluş Zamanı değildi.
038.04- İçlerinden kendilerine bir Uyarıcı'nın
gelmiş olmasına şaştılar. Kafirler dedi ki: "Bu, Yalancı bir
Büyücü’dür."
038.05- "İlahlar’ı bir Tek İlah mı yaptı?
Doğrusu bu, Şaşırtıcı bir Şey."
038.06- Onlar’dan Önde gelen bir Bölük:
"Yürüyün, İlahlar’ınıza karşı da Qararlı olun. Çünkü asıl istenen
bu’dur." diye çekip gitti.
038.07- "Biz bunu diğer Din’de işitmedik, bu
İçi Boş bir Uydurma’dan başkası değildir."
038.08- "Zikir, içimizden O'na mı indirildi?
" Hayır, Onlar Benim Zikr’imden bir Kuşku içindedirler. Hayır, Onlar henüz
Benim Azab’ımı tatmamışlardır.
038.09- Yoksa, ve Üstün olan, Karşılıksız
Bağışlayan Rabb'imizin Hazineleri Onların yanında mıdır?
038.10- Yoksa Gökler’in ve Yer’in ve bu ikisi
arasında bulunanların Mülk’ü Onların mı? Öyleyse, Sebebler içinde yükselsinler.
038.11- Onlar, burada Fırqalar’dan olma Bozgun’a
uğratılmış bir Ordu.
Yalanlayan
Kavimler (Nuh Kavmi, Ad Ve Fir'avn, Semud, Lut Kavmi, Eyke)
(Bak: Nuh Kavmi: 25/Necm 53-55
vd. Ad: 10/Fecr 6-8 vd. Fir'avn: 3/Müzemmil 15-16 vd.)
038.12- Onlar’dan önce de Nuh'un Qawmi, Ad ve
Kazıklar Sahibi Fir'awn da
yalanlamıştı.
(Bak: Semud: 10/Fecr 10-14 vd. Lut
Kavmi: 25/Necm 52 vd. Eyke: 37/Kaf 12-15)
038.13- Semud,
Lut Qavmi ile Eyke Halkı da.
İşte Onlar da Fırqalar’dı.
038.14- Hepsi de Elçiler'i yalanladılar. Böylece
Sonuçlandırmam Haqq oldu.
038.15- Bunlar da, bir Anlık gecikmesi bile
olmayan bir tek Çığlık’tan başkasını gözetlemiyorlar.
038.16- Dediler ki: "Rabb'imiz, Hesab
Günü'nden önce Pay’ımızı çabuklaştır."
II Davud'un
Düşmanları: 15-26
038.17- Onların söylemekte olduklarına karşı
sabret ve Bizim Güç Sahibi Kul’umuz Davud'u
hatırla. Çünkü O, Yönelen biri’ydi.
038.18- Doğrusu Biz Dağlar’ı boyun eğdirdik, Akşam
ve
038.19- Ve toplanıp gelen Kuşlar da. Hepsi de
O’nun’la Yönelenler'di.
038.20- O'nun Yönetim’ini güçlendirmiştik. Ona
Hikmet ve Anlatım Güzelliği vermiştik.
038.21- Sana
o Davacılar’ın Haberi geldi mi? Hani Onlar Mihrab’a Yüksek Duvar’dan
tırmanmışlardı.
038.22- Davud' (un yanın)a girdiklerinde, O,
Onlar’dan ürkmüştü. Onlar dediler ki: "Korkma, iki Davacı’yız, birimiz
diğerimize Haqsızlıkta bulundu. Şimdi Sen aramızda Haqq ile hükmet, Qarar’ında
zulmetme ve Bizi tam Doğruyol’a
ilet."
038.23- "Bu
Benim Kardeş’imdir, Doksandokuz Koyun’u vardır, benimse bir Tek Koyun’un
var. Buna rağmen -Onu da benim Pay’ıma
kat-, dedi. Ve Bana Konuşma’da Üstün geldi."
038.24- (Davud)
dedi ki: "Andolsun Senin Koyun’unu, kendi Koyunlar’ına katmak istemekle
Sana zulmetmiştir. Doğrusu Birleştirip Katanlar’dan çoğu, birbirlerine karşı
tecavüz ederler. Ancak İnanıp Salih Çalışmalar’da bulunanlar başka. Onlar da ne
kadar Az’dır." Davud, gerçekten bizim Onu Deneme’den geçirdiğimizi sandı, böylece
Rabb'inden Bağışlanma diledi ve Ruqu ederek yere kapandı ve yöneldi.
038.25- Böylece
O'nu bağışladık. Elbette Bizim katımızda
gerçekten bir Yakınlığı ve Varacağı Güzel bir Yer’i vardır.
038.26- "Ey
Davud, gerçek şu ki, Biz Seni Arz’da
bir Halife kıldık. Öyleyse İnsanlar arasında Haqq ile hükmet, Heva’ya uyma.
Sonra Seni Allah'ın Yolu’ndan saptırır. Elbette Allah'ın Yolu’ndan sapanlar, Hesap
Günü'nü unutmalarından dolayı Onlar için Şiddetli bir Azab vardır."
(dedik)
038.27- Biz,
Gökyüzü’nü, Yeryüzü’nü ve ikisi arasında bulunan Şeyler’i Batıl olarak
yaratmadık. Bu, İnkarcılar’ın Zannı’dır. Ateş nedeniyle Way o İnkarcılar’a.
038.28- Yoksa
Biz, İnanıp Salih Çalışmalar’da bulunanları Arz’da Fesat çıkaranlar’la bir mi
tutacağız? Ya da Muttaqiler’i Facirler’le bir mi tutacağız?"
038.29- (Bu)
Ayetler’ini, iyiden iyiye düşünsünler ve Ulu’l-Elbab Öğüt alsınlar diye Sana
indirdiğimiz Mübarek bir Kitap'tır.
III Süleyman Kudüsdeki Egemenliği: 27-40
038.30- Biz
Davud'a Süleyman'ı Armağan ettik. O, ne Güzel bir Kul’du. Çünkü O, Yönelen
biri’ydi.
038.31- Hani
O'na Akşam’a yakın, bir Ayağını Tırnağı üstüne diken, öbür Ayağıyla Toprağı kazıyan, Yağız Atlar sunulmuştu.
038.32- O
da demişti ki: "Gerçekten Ben, Mal Sevgisini Rabb'imi zikretmekten dolayı Tercih edip sevdim.
" Sonunda bu Atlar Toz Perdesi’nin arkasına saklandılar.
038.33- "Onlar’ı
Bana geri getirin." ( dedi).Sonra da Bacaklar’ını ve Boyunlar’ını okşamaya
başladı.
038.34- Andolsun,
Biz Süleyman'ı Deneme’den geçirdik,
Taht’ının üstüne bir Ceset bıraktık. Sonra (eski durumuna) döndü.
038.35- "Rabb'im,
Beni bağışla ve Ben’den sonra Hiçkimse’ye Nasip olmayan bir Yönetimi Bana
Armağan et. Elbette Sen, Karşılıksız Armağan eden’sin. "(dedi).
038.36- Böylece
Biz, Rüzgarı O'nun Buyruğu altına verdik. O'nun Emr’iyle dilediği yöne
Yumuşakca eserdi."
038.37- (O'nun
ilahi yönetimin düşmanı olan) Şeytanlar’ı da, her bir Bina Ustası ve
Dalgıc'ı da.
038.38- Ve
Sağlam Kementler’le birbirine bağlanmış diğerlerini.
038.39- "İşte
bu, Bizim Vergimiz’dir. Artık Sen de Hesab’a vurmaksızın, ver ya da tut."
038.40- Elbette,
O'nun Bizim katımızda gerçekten bir Yakınlığı ve varılacak Güzel bir Yeri
vardır.
IV 41-64
Eyyub'un
Sınavı
(Bak: 78/Enbiya 83-84)
038.41- Kulumuz
Eyyub'u da hatırla. Hani O:
"Herhalde Şeytan, Bana
Kahredici bir Acı ve Azab dokundurdu." diye Rabb'ine seslenmişti.
038.42- "Ayağını
debret. İşte Yıkanacak ve İçeçek Soğuk-su." (dedik).
038.43- Katımızdan
O'na bir Rahmet ve Ulu’l-Elbab’a bir
Öğüt olmak üzere kendi Ailesini ve Onlar’la birlikte bir benzerini de
bağışladık.
038.44- "Ve
El’inle bir Deste al, böylece O’nunla vur ve andını bozma." (dedik). Gerçekten, Biz O'nu Sabredici bulduk. O ne
Güzel Kul’du. Çünkü Yönelen biri’ydi.
Diğer
Peygamberler (İbrahim, İshak, Yakub, İsmail, Elyesa, Zülkifl)
038.45- Güç
ve Basiret Sahibi olan Kullar’ımız İbrahim'i,
İshaq'ı ve Ya’qub'u da hatırla.
038.46- Gerçekten
Biz Onları Asıl Yurd’u düşünen İhlas Sahipleri kıldık.
038.47- Ve
gerçekten Onlar, Bizim katımızda Seçkinler’den ve Hayırlı olanlar’dandır.
038.48- İsmail'i, Elyesa'yı ve Zülkifl'i de hatırla. Hepsi de
Hayırlılar'dı.
Cennet
038.49- Bu
bir Zikr'dir. Elbette Muttaqiler için varılacak Güzel bir Yer var’dır.
038.50- Adn
Bahçeleri, Kapılar Onlar’a açılmıştır.
038.51- İçinde
yaslanıp dayanmışlardır, orada birçok Meyve ve Meşrubat içmektedirler.
038.52- Ve
yanlarında da Bakışlar’ını yalnızca Eşler’ine çevirmiş Yaşıt Kadınlar vardır.
038.53- İşte
Hesap Günü Size Waadedilen budur.
038.54- Elbette
bu, Bizim Rızq’ımızdır, bitip tükenmesi de yok.
Cehennem
038.55- Böyledir,
Azgınlar için de elbette varılacak Kötü bir Yer var.
038.56- Cehennem,
Onlar oraya girerler, ne Kötü bir Yatak’tır o.
038.57- İşte
bu, tatsınlar onu, Kaynar-su ve İrin.
038.58- Ve
Onun Şeklinden başka, çift çift vardır.
038.59- "İşte bu da Sizinle birlikte Göğüs
gerenler’dir. Onlara bir Merhaba yok. Çünkü Onlar Ateş'e gireceklerdir."
038.60- Derler ki: "Hayır, Sizler, asıl Size
bir Merhaba yok. Bunu Siz Bizim önümüze sürdünüz. Ne Kötü bir Durak."
038.61- Derler ki:" Rabb'imiz, kim bunu Bizim
Önümüze sürdüyse, Onun Ateş'teki Azab’ını kat kat arttır."
038.62- Ve derler ki: "Bize ne oluyor
ki,kendilerini Şerirler’den saydığımız Adamlar’ı göremiyoruz."
038.63- Biz Onları bir Alay Konusu edinmiştik,
yoksa Gözler mi Onlar’dan kaydı?"
038.64- Bu, Cehennem Halkı’nın birbiriyle
Çekişmesi/Tartışması Kesin olan bir Gerçek’tir.
V
65-87
038.65- De ki:" Ben, yalnızca bir
Uyarıcı'yım. Ve bir olan, Kahreden Allah'tan başka İlah'da yok’tur."
038.66- "Gökler’in, Yer’in ve ikisi arasında
bulunanların Rabb'idir, Aziz'dir, Gaffar'dır."
038.67- De ki: "Bu, Büyük bir
Haber’dir."
038.68- Sizler ise Ondan yüz çeviriyorsunuz.
038.69- Mele-i A'la tartışırken, Benim (bu konuda)
Bilgim yoktur."
038.70- Bana , "Yalnızca bir Uyarıcı
olduğum" wahyolunuyor."
Şeytan'ın Adem'e muhalefeti:
(Bak: 42/Araf 10-25,
48/Taha
115-126)
54/İsra
61-65,
74/Kehf
50,
Md.1/Bakara
30-38, )
038.71- Hani Rabb'in Melekler’e: "Gerçekten
Ben, Çamur’dan bir Beşer yaratacağım" demişti.
038.72- "Onu bir biçimlediğimde Ona Ruh’umdan
üflediğimde Siz Onun için hemen secde’ye kapanın. "
038.73- Melekler’in hepsi Topluca secde etti.
038.74- "Yalnız İblis hariç. O Büyüklük tasladı ve Kafirler’den oldu.’’
038.75- Dedi ki: "Ey İblis, iki El’imle yarattığıma Seni Secde etmekten alıkoyan neydi?
Büyüklendin mi, yoksa Yüksekte olanlar’dan mı oldun?"
038.76- Dedi ki: "Ben Ondan daha Hayırlı’yım,
Sen Beni Ateş'ten yarattın, O’nu ise Çamur’dan yarattın."
038.77- Dedi ki: "Öyleyse ordan çık, artık
Sen Kovulmuş bulunmaktasın."
038.78- "Ve elbette, Din Günü’nde Benim
La’net’im Senin üzerindedir."
038.79- Dedi ki: "Rabb'im, öyleyse Onların
dirilip kaldırılacakları Gün’e kadar Bana Süre tanı."
038.80- Dedi ki: "O halde Sen, Süre
tanınanlar’dansın."
038.81- "Bilinen Waktin Günü’ne kadar."
038.82- Dedi ki: "Senin İzzet’in Adına
andolsun, Ben Onların tümünü elbette kışkırtacağım."
038.83- "Ancak Onlar’dan, Muhlis olan
Kullar’ın hariç."
038.84- "İşte bu Haqq’tır ve Ben Haqq’ı
söylerim" (dedi Allah)
038.85- "Andolsun, Sen’den ve içlerinde Sana
Tabi olanlar’ın tümüyle Cehennem’i dolduracağım.
038.86- De ki ( ey Peygamber): " Ben, buna
karşı Siz’den bir Ücret istemiyorum ve bir Yükümlülük getirenler’den de
değilim."
038.87- "O, Alemler için yalnızca bir
Zikir'dir."
038.88 "Gerçekten Onun Haberini bir Süre
sonra öğreneceksiniz."
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Uyarılar ve O
Gün'ün Tartısı :1-9
007.01- Elif
Lam Mim Sad
007.02- O’nunla
uyarman için ve Mü'minler’e bir Öğüt olmak üzere indirilen bir Kitab bu.
007.03- Rabb'inizden
Size indirilene uyun. O'ndan başka Veliler’e uymayın. Ne az Öğüt alıyorsunuz?
007.04- Biz
nice Ülkeleri Yıkım’a uğrattık. Geceleri uyurlarken ya da Gündüzün
dinlenirlerken Bizim Zorlu Azabımız Onlar’a geliverdi.
007.05- Zorlu
Azabımız Onlar’a geliverince yakarabildikleri: "Biz gerçekten
Zulmedenler’dendik" demelerinden başka olmadı.
007.06- Andolsun,
kendilerine Gönderilenler'e elbette Hesap soracağız.
007.07- Andolsun,
Onlar’a bir İlim’le Haber vereceğiz. Ve Biz (onlardan) Gaibler de değildik.
007.08- O
Gün Tartı Haq’tır. Kimin Tartılar’ı ağır gelirse, işte Kurtulanlar Onlar’dır.
007.09- Kimin
de Tartılar’ı Hafif gelirse, Bunlar da Ayetler’imize Zulmettiklerinden dolayı
kendilerini Hüsran’a uğratanlar’dır.
II Şeytanın Muhalefeti :10-25
( Bak: 41/ Sad 71-85 48/Taha
115-126
54/İsra 61-65
74/Kehf
50
Md.1/Bakara
30-38, )
007.10- Andolsun, Sizi Arz’a yerleştirdik ve
orada Geçimlikler yarattık. Ne kadar az
şükrediyorsunuz?
007.11- Andolsun, Biz Sizi yarattık, sonra Suret
verdik. Sonra Melekler’e: "Adem'e
secde edin." dedik. Onlar da İblis'in
dışında secde ettiler. O Secde edenler’den olmadı.
007.12- Dedi: "Sana emrettiğimde, Seni secde
etmekten engelleyen neydi? " Dedi: "Ben O’ndan Hayırlı’yım. Beni Ateş'ten yarattın, O’nu ise Çamur’dan
yarattın."
007.13- "Artık oradan in. Orada büyüklenmek
olmaz. Hemen çık. Gerçekte Sen Küçük düşenler’densin."
007.14- O da: "Dirilecekleri Gün’e kadar Beni
gözle." dedi.
007.15- (Allah) "Sen
ertelenenler’densin." dedi.
007.16- Dedi ki: "Madem öyle, Beni
azdırdığından dolayı Onlar için
kesinlikte Senin Dosdoğru Sırat’ında oturacağım."
007.17- "Sonra da elbette Onlar’a
önler’inden, arkalar’ından, sağlar’ından ve sollar’ından kendilerine sokulacağım.
Onlar’ın çoğunu Şükredici bulmayacaksın."
007.18- (Allah) Dedi: "Kınanıp alçaltılmış
olarak oradan çık. Andolsun, Onlar’dan kim Seni izlerse, Cehennem’i Sizler’le
dolduracağım."
007.19- "Ey Adem, Sen ve Eş’in Bahçe'ye yerleş. İkiniz de dilediğiniz Yer’den
yiyin, ama şu Ağac’a yaklaşmayın. Yoksa Zalimler’den olursunuz."
007.20- Şeytan, kendilerinden Ayıp
Yerleri’ni açığa çıkarmak için Onlar’a vesvese verdi ve dedi ki:
"Rabb'inizin Size bu Ağac’ı yasaklaması, yalnızca, Sizin İki Melek
olmamanız veya Ebedi Yaşayanlar’dan kılınmamanız içindir."
007.21- Ve: "Gerçekten Ben Size Öğüt
verenlerdenim." diye yemin de etti.
007.22- Böylece Onlar’ı aldatarak düşürdü. Ağac’ı
tattıkları anda ise, Ayıp Yerleri kendilerine belirdi ve üzerlerine Bahçe
Yaprakları’ndan örtüp yamamaya başladılar. Rabb'leri kendilerine
seslendi:" Ben Sizi bu Ağaç’tan
menetmemiş miydim? Ve Şeytan’ın da
sizin Gerçekten Apaçık bir Düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?"
007.23- Dediler ki: "Rabb'imiz, biz kendimize
zulmettik, eğer Bizi bağışlamazsan ve esirgemezsen, gerçekten Hüsran’a
uğrayanlar’dan olacağız."
007.24- (Allah) Dedi ki:" Kiminiz kiminize
Düşman olarak inin. Arz’da belli bir vakte kadar Sizin için bir Yerleşim ve Meta var’dır."
007.25- Dedi ki: "Orada yaşayacak, orada ölecek
ve oradan çıkarılacaksınız."
III Ademin Çoçukları'nı Şeytanın İğfal
İsteği : 26-31
007.26- Ey Adem’in
Çocukları, Biz Ayıp Yerler’inizi
örtecek bir Elbise ve Sizi süsleyecek
bir Giyim sunduk. "Taqwa Giyimi"
daha Hayırlı’dır. Bunlar, Allah'ın Ayetleri’ndendir. Umulur ki öğüt
alırlar.
007.27- Ey Adem'in
Çocukları, Şeytan, Anne ve
Baba’nızın Ayıp Yerleri’ni kendilerine göstermek için, Onlar’ı Bahçe'den
çıkardığı gibi sakın Sizi de çeldirmesin. O ve Taraftarlar’ı Sizleri
görmektedir. Biz Şeytanları, inanmayanların Dostlar’ı yaptık.
007.28- Onlar bir Fuhuş işlediklerinde: " Biz
Atalar’ınızı böyle bulduk. Allah da Bize
bunu emretti." derler. De ki: " Allah, Fahşa’yı emretmez. Allah'a
bilmediğiniz Şey’i nasıl
söylüyorsunuz?"
007.29- De ki: "Rabb'im Adalet’le davranmayı
emretti. Her Mescid yanında Yüzler’inizi doğrultun ve Din’de O'nun içih
Muhlisler olarak O'na Dua edin. İlkin
Sizi yarattığı gibi döneceksiniz."
007.30- Bir kısmına hidayet verdi, bir kısmı da
Sapıklığı haketti. Çünkü bunlar, Allah'ı bırakıp Şeytanlar’ı Veli
edinmişlerdi. Ve gerçekten Onlar’ı Mühtedi saymaktadırlar.
007.31- Ey Ademoğulları,
her Mescid yanında Ziynetler’inizi takının. Yiyin için ve israf etmeyin. Çünkü
O, İsraf edenler’i sevmez.
IV 32-39
Allah'ın Haram Kıldıkları
007.32- De ki: "Allah'ın Kulları için sunduğu
Ziyneti ve Temiz Rızıqlar’ı haram eden kimmiş?"
007.33- De ki: "Rabb'im yalnızca Fahşa’yı,
Açıkta olsun Gizli olsun, Günah işlemeyi, Haqlı nedeni olmayan Bağy’i, kendisi
hakkında İspatlayıcı bir Delil indirmediği Şey’i Allah'a şirk koşmanızı ve
Allah'a karşı bilmediğiniz Şeyler’i söylemenizi haram kıldı."
007.34- Her Ümmet için bir Ecel vardır. Onların
Eceller’i gelince, ne bir Saat ertelenebilir ne de öne alınabilirler.
Ademoğlu'na Yaşarken ve Ölürken Elçiler Gelmesi
007.35- Ey Ademoğulları,
içinizden size Ayetlerim’i Haber veren Elçiler geldiğinde, kim ittiqa ederse ve
düzeltirse işte Onlar için Korku yoktur, Onlar Mahzun da olmayacaklardır.
007.36- Ayetler’imizi yalanlayanlar ve Onlar’a
karşı büyüklenenler, İşte Onlar Ateş'in Arkadaşları’dır. Onda Sonsuzca
kalacaklardır.
007.37- Öyleyse, Allah'a karşı Yalan yere iftira
düzenden ya da Ayetler’i yalanlayan’dan daha Zalim kim’dir? Kitap'tan
kendilerine bir Pay erişecek olanlar bunlar’dır. Nihayet Elçilerimiz,
Hayatlar’ına son vermek üzere kendilerine gittiklerinde Onlar’a derler: "
Allah'tan başka tapmakta olduklarınız nerede?" "Onlar Bizi bırakıp
kayboldular." derler. Bunlar, gerçekten Kafirler olduklarına kendi aleyhlerine
şehadet ettiler.
007.38- (Allah) Dedi: "Tanıdığınız ya da
tanımadığınız Siz’den önce Yaşamış
Ümmetler’le birlikte Ateş'e girin." Giren her bir Ümmet Kardeş’ini
lanetler. Hepsi peşpeşe orada toplanınca, En son gelenler, İlk gelenler’e:
"Rabb'imiz, işte bunlar Bizi saptırdı. Öyleyse
Ateş’le Azab’ı Onlar’a kat kat artır
." derler." ( Allah da ateş ) hepinize kat kattır." der.
007.39- Önde gelenler Son’da yer alanlar’a der:
"Sizin Bize göre bir Üstünlüğünüz yoktur, kazandıklarınıza karşılık olarak
Azab’ı tadın."
V Bahçe ve Ateş Halkları: 40-47
007.40- Şüphesiz Ayetler’imizi yalanlayanlar ve
Onlar’a karşı Büyüklenenler, Onlar için Göğün Kapıları açılmaz ve Deve de İğne
Deliği’nden geçinceye kadar Bahçe’ye
giremezler. Biz Suçlular’ı böyle cezalandırırız."
007.41- Onlar için Cehennem’den Yataklar ve
üstlerine de Örtüler vardır. Biz Zulmedenler’i böyle cezalandırırız.
007.42- İnananlar ve Salih Çalışmalar’da
bulunanlar -ki Biz hiç kimseye Güc’ünden fazlasını yüklemeyiz- Onlar da Bahçe'nin Arkadaşları’dır. Onda
Sonsuz olarak kalacaklardır.
007.43- Biz Onların Göğüsler’inde Kin’den ne varsa
çekip aldık. Altlarından da Irmaklar akar. Derler ki:" Bizi buna ulaştıran
Allah'a Hamd olsun. Eğer Allah Bize hidayet vermeseydi Biz Doğru’ya
erişmeyecektik. Andolsun, Rabb'imizin Elçiler'i Haqq ile geldiler."
Onlar’a: "İşte bu, yapmakta olduklarınıza Karşılık olarak Mirascı
olduğunuz Bahçe'dir" diye seslenilecek.
007.44- Bahçe Halkı, Ateş Halkı’na seslenirler:
"Bize Rabb'imizin Vadettiğini gerçekleşti, Size de Rabb'inizin Vadettiğini
gerçekleşti mi?" Onlar da: "Evet" derler. Sonra içlerinden biri
seslenir: "Allah'ın Laneti Zalimler’in üzerine olsun."
007.45- "Ki Onlar Allah'ın Yolu’ndan
alıkoyanlar, onda Çarpıklık arayanlar ve Onlar Ahiret'i tanımayanlardır."
007.46- İki Taraf arasında bir Engel ve A’raf
üstünde (Sur’un Burçları üzerinde) de
hepsini yüzlerinden tanıyan Adamlar vardır. Bahçe’ye gireceklere: "Selam
size" derler, ki bunlar, henüz
girmeyen ama girmeyi umanlardır.
007.47- Gözler’i Cehennem Halkı’ndan yana
çevrilince: "Rabb'imiz, Bizi Zalimler Topluluğu’yla birlikte kılma"
derler.
VI A'raftaki Tartışmalar: 48-53
007.48- A'raf üstündeki Adamlar, kendilerini
Yüzler’inden tanıdıkları Adamlar’a seslenip derler: "Ne toplamış olmanız,
ne de büyüklenmeniz Size Yarar sağlamadı."
007.49- Kendilerine Allah'ın bir Rahmet
eriştirmeyeceğine Yemin ettiğiniz kKmseler bunlar mıydı? Girin Bahçe'ye. Sizin
için hiçbir Korku yok’tur ve Siz Mahzun da olmayacaksınız."
007.50- Ateş Halkı, Bahçe Halkı’na seslenir:
" Bize biraz Su’dan ya da Allah'ın Size verdiği Rızıq’tan aktarın."
Derler ki: "Doğrusu Allah, bunları Küfredenler’e haram
kıldı."
007.51- Onlar, Dinler’ini bir Eğlence ve Oyun
edinmişler’di ve Dünya Hayatı Onlar’ı aldatmıştı. Onlar, bu Günler’iyle
karşılaşmayı unuttukları ve Bizim Ayetler’imizi tanımadıkları gibi Biz de Bugün
Onlar’ı unutacağız.
007.52- Andolsun, Biz Onlar’a bir Kitap getirdik,
inanacak bir Qawm’e bir Hidayet ve
Rahmet olmak üzere bir Bilgi’ye dayanarak O’nu Çeşitli Biçimler’de tafsilatlandırdık.
007.53- Onlar, O’nun Te'vil’ine bakmazlar mı? Te'vil’inin
geleceği Gün, daha önce O'nu unutanlar, derler ki: "Gerçekten Rabbimizin
Elçileri Bize Haqq'ı getirmişlerdi.
Artık Bize şefaat edecek yok mu? Veya Geri çevrilsek de işlediklerimizden
başkasını yapsak." Kendilerini Hüsran’a uğrattılar. Uydurdukları Şeyler de
onlar’dan uzaklaşmıştır.
VII Temiz Belde'nin Bitkisi: 54-58
007.54- Gerçekten Sizin Rabb'iniz, Altı Gün’de
Gökler’i ve Yer’i yaratan, sonra da Arş’a istiva eden Allah'tır. Gündüz’ü, hızla
kendisini kovalayan Gece’yle örten, Güneş’e, Ay’a ve Yıldızlar’a kendi
buyruğuyla Baş eğdiren’dir. Haberiniz olsun, Yaratmak da, Emr de O'nundur.
Alemlerin Rabb'i olan Allah ne Yüce’dir.
007.55- Rabbinize yalvararak ve içinizden Dua
edin. Şüphesiz O, Haddi aşanlar’ı sevmez.
007.56- Düzeninden sonra Arz’da Fesad çıkarmayın. O'na
korkarak ve umut ederek Dua edin. Doğrusu Allah'ın Rahmeti İyilik yapanlar’a
pek yakın’dır.
007.57- Rahmetinin önünde Rüzgarlar’ı bir Müjde
olarak gönderen O'dur. Bunlar Ağırca Bulutlar’ı kaldırıp yüklendiğinde, Onları
ölmüş bir Şehr’e sürükleyeceğiz ve bununla oraya Su indiririz de böylelikle
bütün Ürünler’den çıkarırız. İşte Biz, Ölüler’i de böyle diriltiriz. Umulur ki
ibret alırsınız.
007.58- Temiz Belde'nin Bitkisi, Rabb'inin İzni’yle
çıkar. Kötü olan’dan ise Kavruk’tan başkası çıkmaz. İşte Biz, Şükreden bir Qawm
için Ayetleri böyle Çeşitli Biçimler’de açıklıyoruz.
VIII Nuh :
59-64
(Bak: 25/Necm 53-55
37/Kaf 12-15
40/
Kamer 9-17
41/Sad
12-16
42/A'raf
59-64
45/Furkan
37)
007.59- Andolsun, Biz Nuh'u kendi Qawm’ine gönderdik. Dedi ki: "Ey Qavmim, Allah'a
kulluk edin, Sizin O'ndan başka İlahınız yok’tur. Doğrusu Ben, Sizin için Büyük
bir Gün’ün Azabı’ndan korkmaktayım."
007.60- Qawm’inin Önde Gelenleri: "Gerçekte
Biz Seni açıkca bir Sapkınlık içinde görmekteyiz" dediler.
007.61- O: "Ey Qawmim, Ben’de bir Sapkınlık
yoktur. Ama Ben Alemler’in Rabb'inden bir Elçi'yim." dedi.
007.62- "Size Rabb'inizin Risaleti’ni tebliğ ediyorum.
Size öğüt veriyor ve Sizin bilmediklerinizi Ben Allah'tan biliyorum."
007.63- "Sizi uyararak ittiqa etmeniz ve
belki Rahmet’e kavuşturulmanız için aranızdan bir Adam aracılığıyla
Rabb'inizden Size bir Hatırlatma’nın gelmesine mi şaştınız?"
007.64- O'nu yalanladılar. Biz de O'nu ve Gemi’de
O’nunla birlikte olanlar’ı kurtardık. Ayetler’imizi yalanlayanları da Su’da
boğduk. Çünkü Onlar Kör bir Qawim’di."
IX Hud:
65-72
(Bak: 10/Fecr 6-8
25/Necm 50
37/Kaf
12-15
40/Kamer
18-22
41/Sad
12-16
45/Furkan 38-40)
007.65- Ad'e
de Kardeşleri Hud'u (gönderdik).
"Ey Qawmim, Allah'a kulluk edin, Sizin O'ndan başka İlahınız yok’tur. Hala
ittiqa etmeyecek misiniz?" dedi.
007.66- Qawm’inin Önde Gelenleri’nden İnkarcılar
dediler ki: "Gerçekte Biz Seni Sefihlik içinde görmekteyiz. Ve doğrusu Biz
senin Yalancılar’dan olduğunu da sanmaktayız."
007.67- "Ey Qawmim" dedi, "Ben’de
Sefihlik yoktur, ama Ben gerçekten Alemler’in Rabb'inden bir Elçi'yim."
007.68- Size Rabb'imin Elçiliği’ni tebliğ
ediyorum. Ben Sizin için Güvenilir bir Öğütcü’yüm."
007.69- "Sizi uyarmak için aranızdan bir Adam
aracılığıyla Rabb'inizden Size bir Hatırlatma’nın gelmesine mi şaştınız? Nuh Qawmi’nden sonra sizi Halifeler
kıldığını ve Sizin Yaratılış’ta gelişiminizi artırdığını hatırlayın. Öyleyse
Allah'ın Nimetlerini hatırlayın da umulur ki Felah’a erersiniz."
007.70- Dediler ki: "Sen Bize yalnızca
Allah'a kulluk etmemiz ve Atalar’ımızın tapmakta olduklarını bırakmamız için mi
geldin? Eğer gerçekten Doğrusözlüler’den isen, Bize Vaadettiğıin Şey’i getir
bakalım."
007.71- Dedi: "Andolsun, Rabb'inizden
üzerinize İğrenç bir Azab ve Gazab Gerekli kılındı. Allah'ın Delil indirmediği
ve Sizin ile Babalar’ınızın isimlendirdiği bir takım İsimler Adına mı Benimle
Mücadele ediyorsunuz? Öyleyse bekleye
durun. Şüphesiz Ben de Sizler’le birlikte Bekleyenler’denim."
007.72- Böylece O’nu ve O’nunla birlikte olanları
katımızdan bir Rahmet ile kurtardık. Ayetler’imizi yalanlayarak inanmamış
olanlar’ın da Kök’ünü kuruttuk.
X 73-84
Salih
(Bak: 10/Fecr 10-14
25/Necm 51
28/ Şems 11-15
29/Buruc 17-20
40/Kamer 23-32
41/Sad 12-16
45/Furkan
38-40)
007.73- Semud'a
da Kardeşler’i Salih'i (gönderdik).
"Ey Qawmim, Allah'a kulluk edin, O'ndan başka İlahı’nız yok. Size Rabb'inizden
apaçık bir Belge geldi. Bu Dişi Deve Size
Allah'ın bir Belgesi’dir. Onu serbest bırakın, Allah'ın Toprakları’nda
otlasın, O’na bir Kötülük yapmayın, sonra acı bir Azab’la yakalanırsınız."
dedi.
007.74- Yeryüzüne Ad'dan sonra sizi Halef kılıp yerleştiğini hatırlayın.
Düzlükler’inde Köşkler kuruyor, Dağlar’ında Evler oyuyordunuz. Artık Allah'ın
Ni’metleri’ni hatırlayın da, Arz’ı Fesatcı olarak karıştırmayın."
007.75- Qawm’inin Önde gelenleri’nden Büyüklük
taslayanlar, içlerinden inanan ve Onlarca Zaafa Uğratılanlar’a dediler ki:" Salih'in gerçekten
Rabb'i tarafından gönderildiğini biliyor musunuz? Onlar: "Biz gerçekten
O’nunla Gönderilen’e inananlarız" dediler.
007.76- Büyüklenenler dedi: "Biz de gerçekten
Sizin inandığınızı tanımayanlarız."
007.77- Böylelikle Dişi Deve’yi öldürdüler ve
Rabb'lerinin Emrine karşı çıkıp dediler. "Ey Salih eğer gerçekten Gönderilenler'den isen waad ettiğin Şey’i
getir bakalım."
007.78- Bunun üzerine Onlar’ı dayanılmaz bir
Sarsıntı tuttu da kendi Yurtlar’ında Diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.
007.79- O da Onlar’dan yüz çevirdi ve dedi:
"Ey Qawmim andolsun Size Rabb'imin Elçiliğini tebliğ ettim ve Size Öğüt
verdim. Ama Siz Öğüt verenleri sevmiyorsunuz."
Lut Kavmi
(Bak: 25/Necm 52
37/Kaf
12-15
40/Kamer
33-40
41/Sad
12-16)
007.80- Hani Lut
da Qawmine seslenmişti: "Sizden önce Alemler’den kimsenin yapmadığı
Hayasızlığı mı yapıyorsunuz?"
007.81- Kadınlar’ı bırakıp Şehvetle Erkekler’e
yaklaşıyorsunuz. Doğrusu Ölçü’yü kaçıran bir Qawim’siniz."
007.82- Cevabları: "Yurdunuzdan çıkarın
bunları, Bunlar (Lut'un Taraftarları) Çok Temiz İnsanlar’mış! " demekten
başkası olmadı.
007.83- Bunun üzerine Karı’sı dışında O'nu ve
Ailesi kurtardık. (Hanımı) geride kalanlar’dandı.
007.84- Üzerlerine bir Sağanak yağdırdık.
Suçlular’ın Aqıbeti’ne bir bak!
XI Şuayb: 85-93
007.85- Medyen'e
de Kardeşleri Şuayb'ı
(gönderdik). Dedi ki: "Ey Qavmim,
Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka İlah’ınız yok. Rabb'inizden apacık bir
Belge geldi. Ölçü-Tartı’yı tam yapın. İnsanlar’ın Mallar’ını Düşük Değerli
göstermeyin ve Islah’ından sonra Arz’da fesat çıkarmayın. Eğer inanıyorsanız bu
Sizin için daha Hayırlı’dır."
007.86- İnananlar’ı tehdid ederek Allah'ın
Yolu’ndan alıkoymayın ve onda Çarpıklık arayarak Yol Başları’nı kesip
oturmayın, hatırlayın ki Azınlıkta iken Sizi O çoğalttı. Fesatcılar’ın Aqıbeti
ne oldu bir bak!
007.87- İçinizden bir Gurup kendisiyle
gönderildiğin Şey’e inanmışken diğer bir Gurup inanmadığına göre artık Allah aramızda Hüküm verenlerin en
Hayırlısı’dır.
007.88- Qavm’inin önde gelenlerinden Büyüklenenler
dediler ki: "Ey Şuayb, Seni ve
Seninle birlikte İnananlar’ı ya Ülkemizden sürüp çıkaracağız veya mutlaka Bizim
Dinimize geri döneceksiniz." Biz istemesek de mi?" dedi.
007.89- "Allah Bizi ondan kurtardıktan
sonra tekrar Sizin Din’inize dönmemiz
Allah'a iftira düzmektir. Rabb'imiz olan Allah'ın Dilemesi dışında geri dönmek
olacak İş değil. Rabb'imizin İlmi
Herşey’i kuşatır . Biz Allah'a tewekkül ettik." "Rabb'imiz
Bizim’le Qawmimiz arasında Haqq ile hükmet. Sen en Hayırlı Hükmü
verensin."
007.90- Qawminin Önde gelen Küfredenleri dedi ki:
"Andolsun Şuayb'a uyarsanız
kaybederseniz."
007.91- Bunun üzerine Onları Dayanılmaz bir
Sarsıntı tuttu, Yurtla’rında Dizüstü
çökertildiler
007.92- Şuayb'ı
yalanlamakta olanlar sanki onda Hiç Refah içinde yaşamamış gibi oldular. Şuayb'ı yalanlayanlar Asıl Büyük
Hüsran’a uğrayanlar oldular.
007.93- O da Onlar’dan yüzçevirdi ve dedi:
"Ey Qawmim, andolsun Size Rabb'imin Elçiliğini Tebliğ ettim ve Size öğüt
verdim. Şimdi Ben küfreden bir
Qawn’e karşı nasıl
üzülebilirim?"
XII Sünnetullah: Zorlukla Sınav: 94-99
007.94- Biz Hangi Ülke’ye bir Elçi gönderdiysek
onun Halkı yalvarsınlar diye mutlaka onları dayanılmaz bir Zorlukla
yakalayıvermişiz.
007.95- Sonra Kötülüğün yerini İyilik’le
değiştirdik. Öyle ki Onlar çoğaldılar ve "Atalarımıza da Şiddetli
Sıkıntılar, Refah ve Genişlikler dokunmuştu" dediler. Bunun üzenrine Biz
de Onlar’ı kendileri şuurunda değilken ansızın yakalayıverdik."
007.96- Eğer o Ülkeler Halkı inansalardı ,ittiqa
etselerdi, gerçekten üzerlerine hem Gök’ten hem de Yer’den Bereketler açardık.
Ancak Onlar yalanladılar. Biz de Onlar’ı kazandıkları nedeniyle yakalayıverdik.
007.97- O Ülkeler Halkı Geceler’i uyurken Onlar’a
Zorlu Azab’ımızın gelmeyeceğinden Güvende mi idiler?
007.98- Ya da o Ülkeler Halkı Kuşluk vakti
Eğlence’ye dalmışken Onlar’a Zorlu Azab’ımızın gelmeyeceğinden Güvende mi
idiler?
007.99- Onlar Allah'ın Tuzağı’ndan Güvende mi
idiler? Allah'ın bir Tuzak kurmasından Hüsran’a uğrayan bir Topluluk’tan
başkası Güvende olmaz.
XIII Musa'nın Kıssası :100-108
007.100- Oraya (eski) Sakinlerinden sonra Mirascı
olanlar. Eğer Biz dilemiş olsaydık
Onlar’ı Günahlar’ı nedeniyle bir Musibet’e uğratır, Qalpler’ini
damgalardık, artık işitemezlerdi.
007.101- İşte Sana bu Ülkeler’in Haberleri’nden
aktarıyoruz. Gerçekten Onlar’a Elçiler’i Apacık Belgeler’le gelmişlerdi ama
önceki Yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte Allah Küfredenler’in
Qalpler’ini böyle damgalar.
007.102- Onların çoğunu Ahidlerine Bağlı görmedik,
birçoğunu Fasıqlar olarak gördük.
Fir'avn'a Tebliğ, Beyazlaşan El, Canlanan Asa Mucizeleri
007.103- Sonra bunların ardından Musa'yı Ayetler’imizle Fir'awun'a
ve Önde gelen Çevresine gönderdik. Onlar O'na Haqsızlık ettiler. İşte
Fesatcılar’ın nasıl bir Aqıbet’i var, bir bak.
007.104- Musa dedi ki: "Ey Fir'awun. Gerçekten Ben Alemler’in Rabb'inden bir Elçi'yim."
007.105- Üzerimdeki Yükümlülük Allah için Gerçeği
söylemektir. Rabb'inizden Size Apacık bir Belge getirdim. Artık İsrailoğulları’nı Benimle gönder."
007.106- Dedi ki: "
007.107- (Musa) Asa’sını fırlatınca derhal Ejderha’ya
dönüştü.
007.108- El’ini sıyırdı, anında Bembeyaz göründü.
XIII Musa ve Büyücüler: 109-126
007.109- Fir'awn,
Qawm’inin Önde Gelenler’i dediler ki: "Bu gerçekten Bilgin bir
Büyücü’dür."
007.110- Bizi Topraklarımız’dan sürmek istiyor. Bu
durumda ne (yapalım) dersiniz?"
007.111- Dediler ki: "Onu ve Kardeş’ini şimdilik
bırak. Şehirler’e de Toplayıcılar gönder."
007.112- "Bütün Bilgin Büyücüler’i Sana
getirsinler."
007.113- Sihirbazlar Fir'awn'a gelip dediler: "Eğer Biz Galip gelirsek herhalde bir
Karşılığı vardır."
007.114- "Evet, Siz En-yakınlar’dan
olacaksınız." dedi.
007.115- Dediler ki: "Ey Musa, (Asanı) Sen mi atmak
istersin yoksa Biz mi atalım?"
007.116- "Siz atın." dedi. Atınca
İnsanlar’ın Gözlerini büyülediler. Onlar’ı Dehşet’e düşürdüler ,Büyük bir Sihir
yaptılar.
007.117- Biz de
Musa'ya "Asa’nı
fırlat" diye wahyettik. Bir de baktılar ki o Bütün Uydurdukları’nı
yutuyor.
007.118- Böylece Haqq yerini buldu. Onlar’ın
yaptıkları geçersiz kaldı.
007.119- Orada yenildiler ve küçük düşerek tersyüz
çevrildiler.
007.120- (Sonra) Sihirbazlar Secde’ye kapandılar.
007.121- "Alemler’in Rabb'ine inandık"
dediler,
007.122- "Musa'nın
ve Harun'un Rabb'ine."
007.123- Fir'awn
"Ben Size İzin vermeden O'na inandınız öyle mi? Elbette bu Halkı burdan
sürmek amacıyla O'nunla İşbirliği
yapıyordunuz. Öyleyse Siz
bilirsiniz " dedi.
007.124- "Eller’inizi ve Ayaklar’ınızı
Çaprazlama keseceğim ve hepinizi asacağım."
007.125- "Biz de Elbette Rabb'imize
döneceğiz" dediler.
007.126- "Oysa Sen Bize geldiğinde Rabb'imizin Ayetler’ine
inanmamızdan başka bir nedenle Biz’den intikam almıyordun. Rabb'imiz üzerimize
Sabır yağdır ve Bizi (sana) Teslim olanlar olarak öldür."
XIV Musa'nın Serbest Bırakılışı: 127-129
007.127- Fir'awn
Qawm’inin Önde Gelenleri dediler ki: "Musa
ve Qawm’ini bu Topraklar’da fesat çıkarmaları, Seni ve İlahlar’ını terketmeleri
için mi bırakıyorsun?" Dedi ki: "Oğullar’ını öldüreceğiz ve
Kadınlar’ını sağ bırakacağız. Elbette Bizim
Ezici bir Üstünlümüz var."
007.128- Musa
Qawm’ine "Allah'tan yardım dileyin ve sabretin, gerçek şu ki Arz
Allah'ındır. Kulla’rından dilediğini ona Mirascı kılar. Aqıbet
Muttaqiler’indir" dedi.
007.129- Dediler ki "Sen gelmeden önce de
geldikten sonra da Eziyet’e uğradık." Umulur ki Rabb'iniz Düşman’ınızı
Helak edecek ve Sizleri Arz’a Halef kılacak. Böylece nasıl davranacağınızı
gözleyecek" dedi.
XV Fir'avn ve Taraftarların Başlarına
Gelen Musibetler :130-141
007.130- Biz de Andolsun Fir'awn Taraftarları’nı belki Öğüt alırlar diye Yıllarca Kuraklığa
ve Kıtlığa uğrattık.
007.131- Bir İyilik geldiği zaman "Bu Bizim
için" dediler. Onlar’a bir Kötülük de isabet ettiğinde "Musa ve Beraberindekiler’in bir
Uğursuzluğu" olarak yorumladılar. Haberiniz olsun, Allah katında Asıl
Uğursuzlar kendileridir. Ama Onlar’ın
çoğu bilmezler.
007.132- Onlar "Bizi büyülemek için Ayet
olarak ne getirirsen getir, yine de Sana
inanmayacağız "dediler.
007.133- Bunun üzerine Biz de ayrı ayrı Ayetler
olarak üzerlerine Tufan, Çekirge, Buğday Güveyi,
Kurbağa ve Kan Musallat ettik. Yine büyüklendiler ve Suçlu bir Qawim oldular.
007.134- Başlarına İğrenç bir Azab çökünce dediler
ki: "Ey Musa, Rabb'ine Sana
verdiği Ahid adına Bizim için dua et. Eğer bu İğrenç Azab’ı üzerimizden
çekersen andolsun Sana inanacağız. Ve
İsrailoğulları’nı Seninle göndereceğiz."
007.135- Erişebilecekleri bir Süre’ye kadar o İğrenç
Azab’ı çektiğimizde Onlar yine
Andlar’ını bozdular.
Fir'avn'ın Helakı
(Bak: 3/Müzzemmil 15-16
10/Fecr
9
29/Şems
17-20
37/Kaf
12-15
40/Kamer
41-42
41/Sad
12-16)
007.136- Biz de intikam aldık ve Ayetler’imizi
yalanlamaları ve sanki Onlar’dan
habersiz olanları Deniz’de boğduk.
007.137- Kendisini Bereketler kıldığımız Arz’ınin
Doğusu’na da Batısı’na da o Mustazaflar’ı Mirascılar kıldık. Rabb'inin İsrailoğulları’na olan o Güzel Vaadi
sabretmeleri dolayısıyla tamamlandı. Fir'awun
ve Qawmi’nin yaptıklarını ve yükselttiklerini de yerle bir ettik.
İsrailoğllarının Çöldeki Suçları
007.138- İsrailoğulları’nı
Deniz’den geçirdik. Putlar’ı önünde bel büküp eğilmekte olan bir Qawm’e uğradılar. Ve dediler ki: "Ey Musa, Bize Onlar’ın İlahlar’ı gibi bir
İlah yap. O "Siz gerçekten Cahil bir Qawim’siniz." dedi.
007.139- Onların içinde bulundukları Mahvolucu’dur. Ve yapmakta oldukları da
Batıl’dır.
007.140- O Sizi Alemler’e üstün kılmışken ve Size
Allah'tan başka İlah mı arayacağım!
007.141- Hani Size Dayanılmaz İşkenceler yapan,
Kadınlar’ınızı Sağ bırakıp Erkek Çocuklar’ınızı öldüren Fir'awn
Ailesi’nden Sizi kurtardık. Bunda Rabb'inizden Sizin için Büyük bir İmtihan
vardır.
XVII Musa'nın Rabbini Görme İsteği ve
Levhaları Alışı :142-147
007.142- Musa
ile Otuz Gece sözleştik ve ona bir On daha ekledik. Böylece Rabb'inin
belirlediği Süre Kırk’a tamamlandı. Musa Kardeş’i Harun’a: "Qawm’imde benim Yerim’e geç, (onları) ıslah et ve
Müfsitler’in Yolu’nu tutma." dedi.
007.143- Musa
belirlenen Süre içinde gelince ve Rabb'i de O'nunla konuşunca "Rabb'im
Bana göster, Seni göreyim" dedi. "Beni asla göremezsin. Ama şu Dağ’a
bak, eğer o yerinde kalabilirse Sen de Beni görebileceksin." (dedi).
Rabb'i Dağ’a tecelli edince O’nu Paramparça etti. Musa bayılarak Yer’e düştü. Kendine geldiğinde "Sen ne
Yüce’sin. Sana tewbe ettim ve Ben İnananlar’ın ilki’yim" dedi.
007.144- "Ey Musa," dedi. "Sana verdiğim Elçiliğimle ve Seninle
konuşmamla Seni İnsanlar üzerinde Seçkin kıldım. Sana verdiklerimi al ve
Şükredenler'den ol."
007.145- Biz O'na Levhalar’da Herşey’den bir Öğüt ve
Herşey’in bir Açıklama’sını yazdık ve
"Şimdi bunlara sıkıca sarıl ve Qawm’ine de emret Güzel Tarz’da O’na sarılsınlar. Size
Fasıqlar’ın Yolu’nu yakında göstereceğim."
007.146- Arz’da Haqsız yere Büyüklenenler’i
Ayetlerim’!den engelleyeceğim. Onlar Her Ayet’i görseler bile ona inanmazlar. Rüşd Yolu’nu da
görseler O’nu Yol olarak benimsemezler , Azgınlık Yolu’nu gördüklerinde ise onu
Yol olarak benimserler. Bu onların Ayetler’imizi Yalan saymaları ve Onlar’dan
Gafil olmaları dolayısıyladır.
007.147- Ayetler’imizi ve Ahiret'e Kavuşma’yı
yalanlayanlar’ın Ameller’i boşa çıkmıştır. Onlar yaptıklarından başkası ile mi
cezalandırılacaklardı.
XVIII Buzağı Heykeli ve Bırakılan Levhalar
:148-151
007.148- Ardından Musa'nın Qawmi Zinet Takımları’ndan Böğüren bir Buzağı Heykel’!i
edindiler. Onun kendileri ile konuşmadığını ve Onlar’ı bir Yol’a yöneltmediğini
görmedin mi? Onu (ilah) edinenler Zalimler’den oldular.
007.149- Ne zaman ki Elleri Böğürlerinde Çaresiz kaldılar ve Saptıklarını
anladılar "eğer Rabb'imiz Bize Merhamet etmez ve Bizi bağışlamazsa Hüsran’a uğrayanlar’dan olacağız."
dediler.
007.150- Musa
Qawm’ine Kızgın olarak döndüğünde
"Beni arkamdan ne Kötü temsil ettiniz, Rabb'inizin Emr’ni çabuklaştırdınız
öyle mi?" dedi. Levhalar’ı bıraktı ve Kardeş’ini Baş’ından tutup kendisine
doğru çekiyordu. "Anamoğlu, bu
Topluluk Beni zayıflattı ve neredeyse Beni öldürmeye giriştiler. Bari Sen
Düşmanlar’ı sevindirecek bir Şey yapma ve Beni bu Zalimler Topluluğu ile
birlikte kılma." dedi.
007.151- Dedi ki: "Rabb'im, Beni ve Kardeşim’i
bağışla. Bizi Rahmetine kat, Sen Merhametedenler’in en Merhametli
olanısın."
XIX Musa'nın Yetmiş Adam Seçmesi ve
Levhaları Ele Alması :152-157
007.152- Şüphesiz Buzağı’yı (İlah) edinlenler’e Rabb'lerinin bir Gazab ve
Dünya Hayatı’nda bir Zillet yetişecektir. İşte Biz Yalan düzüp uyduranlar’ı
böyle cezalandırız.
007.153- Kötülük işleyip de bunun ardından Tewbe
edenler ve İnananlar, elbette Senin Rabb'in bundan sonra Bağışlayan’dır,
Rahim'dir.
007.154- Musa'nın
Öfkesi yatışınca Levhalar’ı aldı. Nüsha’sında Rabb'lerinden Korkanlar için bir
Hidayet ve Rahmet vardır.
007.155- Musa
belirlediğimiz Süre için Qavm’inden Yetmiş Adam seçti. Bunları da dayanılmaz
bir Sarsıntı tutunca dedi ki: "Rabb'im eğer dileseydi Bunları da Beni de
daha önceden helak ederdin. İçimizdeki Sefihler’in yaptıklarından dolayı Bizi
helak edecek misin? O da Senin denemenden başkası değil’dir. Onunla Sen
dilediğini sapıtır dilediğini Hidayet’e eriştirirsin. Bizim Velimiz Sen’sin,
öyleyse Bizi bağışla, Bizi esirge. Sen Bağışlayanlar’ın en Hayırlısı’sın."
007.156- "Bize bu Dünya’da da Ahiret'te de İyilik yaz. Biz Sana
yöneldik." Dedi ki: "Azab’ımı dilediğime isabet ettiririm Rahmetimse
herşey’i kapsamıştır. O’nu ittiqa edenler’e, Zekat’ı verenler’e ve
Ayetler’imize inananlar’a yazacağım."
007.157- Ki Onlar yanlarındaki Tevrat'ta ve İncil'de
Yazılı bulacakları Ümmi Nebi Elçi'ye uyanlar’dır. O onlar’a Ma'ruf’u emrediyor,
Münker’i yasaklıyor, Temiz Şeyler’i helal, Murdar Şeyler’i haram kılıyor ve
Onlar’ı Ağır Yükleri, üzerlerindeki Zincirler’i indiriyor. O’na İnananlar,
Destekleyenler, Yardım edenler ve O’nunla birlikte indirilen Nur’u izleyenler,
işte Kurtuluş’a erenler bunlardır.
XX Musa'nın Taş'tan Su Çıkaran Asası
:158-162
007.158- De ki: "Ey insanlar, Ben Allah'ın Sizin
Hepiniz’e gönderdiği bir Elçi'siyim. Ki Gökler’in ve Yer’in Mülk’ü yalnızca
O'nundur. O'ndan başka İlah yoktur. Ve O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah'a
ve O'nun Elçisi Ümmi Nebi'ye İman edin.
O da Allah'a ve O'nun Sözler’ine inanmaktadır. O' na inanın ki Hidayet’e ermiş
olasınız."
007.159- Musa'nın
Qawm’inden Haqq’a ileten ve onunla birlikte Adalet yapan bir Topluluk vardır.
007.160- Biz onları ayrı ayrı Oymak’tan olarak Oniki
Ümmet olarak ayırdık. Qawmi kendisinden Su istediğinde Musa'ya "Asa’nla Taş’a vur" diye wahyettik. Onlar Oniki
Pınar fışkırdı. Böylece Her bir İnsan Topluluğu Su içeceği Yer’i öğrenmiş oldu.
Üzerlerine Bulut’la Gölge çektik ve Onlar’a Kudret Helvası ile Bıldırcın
indirdik. "Size Rızıq olarak verdiklerimizin Temiz olanları’ndan
yiyin." Onlar Bize zulmetmedi ancak kendi Nefisler’ine zulmediyorlardı.
007.161- Onlara "Bu Şehir’de oturun, ondan
istediğiniz yerden yiyin, "Diliğemiz Bağışlanma" deyin ve Kapı’sından
Secde ederek girin, Hatalar’ınızı bağışlayalım, Muhsinler için artırırız."
denildiğinde;
007.162- Onlar’dan Zulmedenler Sözü kendilerine
söylenenden başka bir Şey’le değiştirdiler. Biz de bunun üzerine Zulmetmeleri
nedeniyle Gök’ten İğrenç bir Azab indirdik.
XXI Sahil
Kenti ve Cumartesi Yasağı :163-171
007.163- Bir
de Onlar’a Deniz Kıyısı’ndaki Şehr’i sor. Hani onlar Sebt Haddi’ni aşmışlardı.
Sebt Günü İş yapma Yasağı’na uyduklarındaBalıklar onlar’a açıktan akın akın
geliyor Sebt Günü İş yapma Yasağına uymadıklarında ise gelmiyordu. İşte Biz
Fısqları dolayısıyla Onlar’ı böyle imtihan ediyorduk.
007.164- Onlar’dan
bir Topluluk "Allah'ın kendilerini Yıkıma uğratmak veya Şiddetli bir
Azab’a uğratmak istediği bir Qawm’e ne diye bir Öğüt veriyorsunuz"
dediğinde "Rabb'inize karşı bir Özür için ve bir İhtimal sakınırlar
diye", dediler.
007.165- Kendilerine
Hatırlatılanı unuttuklarından da Biz de Kötülük’ten sakındıranlar’ı kurtardık.
Zulmedenler’i yaptıkları Fısq dolayısıyla Zorlu bir Azab ile yakaladık.
007.166- Onlar
kendisinden Sakındırıldıkları Şey’i yapmakta ısrar edip başkaldırınca onlar’a
"Aşağılık Maymunlar olunuz" dedik.
007.167- İşte
o zaman Rabb'in Onlar’ı en Kötü Azab’a yapacak kimseleri Qıyamet Günü'ne kadar
üzerlerine mutlaka Göndereceğini bildirdi. Elbette Rabb'in sonuçlandırması pek
Çabuk olan’dır. Ve gerçekten O Gafur'dur,
Rahim'dir.
007.168- Onları
Arz’da ayrı ayrı Topluluklar olarak dağıttık. Kimileri Salih davranıyor,
kimileri de bunların dışında olan Aşağılık’tır. Umulur ki dönerler diye Onlar’ı
İyilikler ve Kötülükler’le İmtihan ettik.
İsrailoğullarına
Mirascı Olanlar
007.169- Onlar’ın
ardından yerlerine Kitab'a Mirascı olan birtakım Kötü kimseler geçti. Şu
değersiz olan’ın Geçici Yarar’ını alıyor ve "Yakında bağışlanacağız."
diyorlardı. Bunun benzeri bir Yarar gelince O’nu da alıyorlar. Kendilerinden
Allah'a karşı Haqq’ı söylemekten başka bir Şey’i söylemeyeceklerine ilişkin
Kitab Sözü alınmamış mıydı? Oysa onda olan’ı okudular. İttiqa edenler için
Ahiret Yurdu daha Hayırlı’dır. Hala aqletmeyecek misiniz?
007.170- Kitab'a
sımsıkı Sarılanlar ve Salat’ı kılanlar.
Biz Salih olanlar’ın Ecri’ni kaybetmeyiz.
007.171- Bir
zamanlar Dağ’ı sanki bir Gölgelik gibi üstlerine geçirmiştik. Neredeyse
Tepelerine düşeceğini sanmışlardı. "Size verdiklerimize Sımsıkı sarılın ve
onda olanı düşünün, umulur ki ittaqa
edersiniz." (dedik.)
XXII 172-181
Ben
Sizin Rabbiniz değil miyim?
007.172- Hani
Rabb'in Ademoğulları'nın
Sırtları’ndan Zürriyetler’ini almış ve Onlar’ı kendi Nefisler’ine karşı
Şahidler kılmıştı. "Ben Sizin 'Rabb'iniz değil miyim?" Onlar
"Evet şahid olduk "demişlerdi. Qıyamet Günü "Biz bundan Habersizdik." dememeniz için.
007.173- Ya
da "Bizden önce ancak Atalarımız şirk koşmuştu Biz ise Onlar’dan sonra
gelme bir Kuşağız. İşleri Batıl
olanların yaptıklarından dolayı bizi helak mı edeceksin?" dememeniz için.
007.174- İşte Biz Ayetleri böyle açıklarız, dönsünler
diye.
Dilini Sarkıtıp Soluyan Köpek
007.175- Onlara kendisine ayetlerimizi verdiğimiz
Kişi’nin Haberini anlat. O bundan sıyrılmış, Şeytan' da onu peşine
takmıştı, o da sonunda Azgınlar’dan oldu.
007.176- Eğer Biz dileseydik, onu bununla
yükseltirdik ama o yere çakılıp kaldı, Heva’sına uydu. Kendi başına bıraksan da
salsan da ,Dil’ini sarkıtıp soluyan Köpeğin Durumu, Ayetler’imizi yalanlayan
Topluluğun durumu gibidir. Artık Gerçek Haber’i onlara aktar. Düşünsünler diye.
007.177- Ayetlerimizi yalanlayanlar ve yalnızca
kendilerine zulmedenlerin Örneği ne kadar kötü’dür.
007.178- Allah kime hidayet verirse o artık hidayeti
bulmuştur. Kimi de saptırırsa artık onlar da Hüsran’a uğrayanlardır.
007.179- Andolsun, Cehennem için Cinler’den ve
İnsanlar’dan çok sayıda Kişi hazırladık. Qalpler’i vardır bununla fıqhetmezler.
Gözler’i vardır bununla görmezler. Kulaklar’ı vardır bununla işitmezler. İşte
bunlar sanki Davarlar gibidirler. Belki onlar daha da Şaşkın. İşte bunlar
Gafiller’dir.
007.180- İsimler’in En Güzeli Allah'ındır. Öyleyse
onu bunlarla çağırın. O'nun İsimler’inde
ilhad edenleri bırakın. Yapmakta olduklarından dolayı yakında
cezalandırılacaklardır.
007.181- Yarattıklarımızdan Haqq’a yönelten bir Ümmet
vardır. Ki onunla adalet yaparlar.
XXIIII Ayetleri yalanlayanları Helak :182-188
007.182- Ayetlerimizi yalanlayanları ise Biz onları
bilemeyecekleri bir yönden derece derece yaklaştıracağız
007.183- Onlara bir Süre tanıyorum, elbette Benim
Düzen’im Sapasağlam’dır.
007.184- Arkadaşları’nda Cinnet yoktur. Düşünmüyorlar
mı o Apaçık Uyarıcı’dan başkası değildir.
007.185- Onlar Gökler’in ve Yer’in Melekutu’na
Allah'ın yarattığı şeylerden bir kısmına bir ihtimal verip Eceller’inin
yaklaştığına bakmıyorlar mı ? Bundan sonra artık onlar hangi Söz’e inanacaklar?
007.186- Allah'ın saptırdığı Kimse’ye artık hidayet
verecek yoktur. Ve onları Tuğyanlar’ı içinde Şaşkınca dolaşır bir durumda
bırakır.
007.187- Saat'in ne zaman demir atacağını sorarlar.
De ki "O'nun İlm’i yalnızcaRabb'inin katındadır. Onun Süresini ondan
başkası açıklayamaz O Gökler’de ve Yer’de ağırlaştı. O size Ansızın geliş’ten
başkası değildir. Sanki Sen ondan tümüyle haberdarmışsın gibi sana
sorarlar. De ki : "Biz onun İlm’i
yalnızca Allah'ın katındadır. Ancak İnsanlar’ın Çoğu bilmezler.
007.188- De ki: "Allah'ın dilemesi dışında
kendim için Yarar’dan ve Zarar’dan Hiçbir Şey’e Malik değilim ,eğer Gayb’ı
bilebilseydim muhakkak Hayır’dan yaptıklarımı artırırdım ve Bana bir Kötülük
dokunmazdı. Ben inanacak bir Topluluk için bir Uyarıcı ve bir Müjdeci'den
başkası değilim"
XXIV Çocuk Bekleyen Bir Aile'nin Şirki :189-206
007.189- O sizi Tek bir Nefis’ten yarattı ve
kendisiyle yatışması için ondan da Eş’ini varetti. Onu örtüp bürüyünce o da bir
yük yüklendi de bununla bir süre gezindi. Sonunda ağırlaşınca ikisi Rabb'leri
olan Allah' a dua ettiler. "Eğer bize Salih bir (çocuk) verirsen andolsun
Şükredenler’den olacağız."
007.190- Ama onlara Salih bir Evlat verince
kendilerine verdiği Şey konusunda ona Ortaklar koşmaya başladılar. Allah
onların şirk koştuklarından Yüce’dir.
007.191- Kendileri yaratılırken hiç bir Şey
yaratamayan Şeyler’i mi ortak koşuyorlar.
007.192- Oysa
bunlar ne onlara bir yardım edebilir, ne de kendilerine.
007.193- Onları
Hidayet’e çağırsanız size uymazlar. Onları çağırsanız da sussanız da size karşı
Tutumları birdir.
007.194- Allah'tan
başka çağırdıklarınız sizin gibi Kullar’dır. Eğer Doğrusözlüler iseniz haydi
onları çağırın da size icabet etsinler.
007.195- Onların
var mı yürüyecek Ayaklar’ı ya da tutacak Elle’ri ya da görecek Gözler’i veya
işitecek Kulaklar’ı. De ki: "Şirk koymakta olduklarınızı çağırın. Sonrada bir Tuzak kurun bana, bir göz bile
açtırmayın."
007.196- Elbette
benim Welim Allah'tır. Ki o Kitab'ı indiren ve Salihle’rin Weliliğini yapandır.
007.197- Ondan
başka dua ettikleriniz, size Yardım’a güç yetiremezler, kendilerine de.
007.198- Eğer
onları doğru yola çağırırsanız işitmezler. Onları sana bakar sanırsın. Oysa onlar görmezler bile.
Şeytan'ın Vesvesesi
007.199- Sen af yolunu benimse , Maruf’u emret ve
Cahiller’den yüz çevir.
007.200- Eğer sana Şeytan’dan yana bir
Kışkırtma gelirse hemen Allah'a sığın. Çünkü O İşiten'dir , Bilen'dir.
007.201- İttika edenler’e Şeytan’dan bir
Vesvese eriştiğinde, iyice düşünürler, sonra hemen bakarsın ki Basiretli
olmuşlardır.
007.202- Kardeşleri ise onları Sapıklığa sürüklerler,
sonrada bu gidiş’i durduramazlar.
007.203- Onlara bir Ayet getirmediğin zaman "Sen
onu derlesene" derler. Deki: "Ben yalnızca bana Rabb'imden wahyolunana
uyarım. Bu Rabb'inizden olan Basiretler’dir. İnanacak bir Topluluk için de bir
Hidayet ve bir Rahmet’tir."
007.204- Qur'an okunduğu zaman artık dinleyin onu ve
susun. Umulurki merhamet olunasınız.
007.205- Rabb'ini Sabah Akşam Yüksek olmayan bir Ses’le,
kendi kendine, yalvararak, için için zikret, Gafiller’den olma.
007.206- Elbette Rabb'inin katında olanlar, O'na
ibadetten istikbar etmezler. O'nu tesbih ederler ve yalnızca O'na secde
ederler.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Kur'an Dinleyen Yabancı Topluluk: 1-19
072.01- "Bana şunlar wahyolundu:" de.
" Cinler’den bir Topluluk (beni)
dinleyip şöyle demişler : Doğrusu Hayret verici bir Okuyuş/Qur'an
dinledik."
072.02- O, (dinleyeni) Gerçeğe iletiyor. Biz O'na inandık. Artık Rabb'imize Şirk koşmayacağız."
072.03- "Rabb'imizin Şanı Yüce’dir. O, ne bir
Eş ne de bir Çocuk edindi."
072.04- "Doğrusu şu: Bizim Sefihler’imiz
Allah'a İftira etmişler."
072.05- "Biz, İnsanlar’ın ve Cinler’in
Allah'a karşı Yalan söyleyemeceklerini sanırdık."
072.06- Bazı kimseler, Cinler’den bazılarına
sığınırlardı. Bu da Onların Azgınlıklar’ını artırmışdı."
072.07- Ve
Onlar, Sizin gibi Allah'ın Hiç
kimseyi Ba's etmeyeceğini sanmışlardı."
072.08- "Doğrusu Biz Göğü yokladığımızda , Onu
oldukca-Güçlü Bekçiler ve Şihaplar’la Kaplı bulduk."
072.09- "Oysa Biz, dinlemek için Onun
bazı yerlerinde otururduk. Şimdi kim
dinlemek istese, (karşısında) Rasat eden bir Şihab bulur.
072.10- "Doğrusu bilmiyoruz, Yerdekiler için
bir Kötülük mü istendi, yoksa Rabb'leri bir Hayr mı diledi?"
072.11- "Gerçekte, Biz’den Salihler de vardır
, Gayrısı da. Değişik Yollar’dayız."
072.12- "Biz
Allah'ı Arz’da asla Aciz bırakamayağımızı, kaçarak da Onu Aciz
bırakamayacağıımızı anladık."
072.13- "Elbette Biz, O Yolgösterici'yi
işitince O'na inandık. Kim Rabb'ine inanırsa, o ne (Ecrinin) eksileceğinden
korkar ve ne de Haqsızlığa uğrayacağından."
072.14- "Ve elbette Biz’den Teslim olanlar da
var, Fasıqlar da. Teslim olanlar, Onlar Rüşd’e yönelenler’dir."
072.15- "Zulmedenler ise, Onlar da Cehennem
için Odun’durlar".
072.16- Eğer Onlar Yol’da İstikamet etselerdi,
elbette Biz Onlara bol Yağmur yağdırırdık.
072.17- Ki, kendilerini bununla denemek için. Kim
Rabb'inin Hatırlatış’ından yüz çevirirse Onu Çetin bir Azab’a sürükler.
072.18- Elbette Mescidler Allah'ındır. Öyleyse ,
Allah ile beraber başka Hiçbir Şey’e Dua etmeyin.
072.19- Allah'ın Kulu, O'na Dua için kalktığında/
O'na çağırdığında, neredeyse üzerine çullanacaklardı.
II Görevin Yalnızca Tebliğ: 20-28
072.20- De ki: "Ben yalnızca Rabb'ime Dua ediyorum ve O'na
kimseyi Ortak koşmuyorum.
072.21- De ki: "Ben, Sizin için ne bir Zarar
verebilir, ne de irşad edebilirim."
072.22- De ki: "Beni Allah'tan Hiç kimse
kurtaramaz. O'nun dışında da Asla bir Sığınak bulamam."
072..23- (görevim) "Yalnızca Allah'tan
olan’ı ve O'nun Gönderdiklerini
Tebliğ’dir. Kim Allah'a ve O'nun Elçisi'ne İsyan ederse, içinde Ebedi kalacağı
onun için Cehennem Ateşi var’dır.
072.24- Sonunda Onlar, kendilerine Waadedileni
gördükleri zaman, Yardımcı bakımından kim daha Zayıf ve sayıca kim daha Azmış
artık bilecekler.
Gaybı Ancak Allah bilir ve
bildirebilir
072.25- De ki: "Bilmiyorum, Size Waadedilen
Yakın mı yoksa Rabb'im Uzun bir Süre mi
belirledi?"
072.26-28 O Gayb’i
Bilen'dir. Razı olduğu Elçi'den başka
Kimseye (onu) İzhar etmez. Rabb'lerinden gelen Elçiliği Tebliğ ettiklerini
bilmesi için bunun önüne ve arkasına Rasad ediciler dizer. Onların Nezdinde
olanlar’ı kuşatmış ve Herşey’i sayarak
Tesbit etmiştir.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Kur'an Mucizedir : 1-12
Kur'an, Rasul ve Kavmi
036.01- Ya Sin
036.02- Hakim Qur'an'a andolsun.
036.03- Gerçekten Sen Gönderilenler' densin,
036.04- Dosdoğru
Yol üzerindesin.
036.05- Aziz Ve Rahim'in İndirmesi (yle),
036.06- Babalar’ı uyarılmamış, böylece kendileri
de Gafil olan bir Qavm’i uyarman için.
Uzun Yıllar uyarılmasına Rağmen
Vahyi Anlamaya Yanaşmayanlar
036.07- Andolsun, Onlar’ın ( uzun yıllar uyarılmış
olanların) çoğu üzerinde o Söz Haqq oldu. Artık Onlar inanmazlar.
036.08- Gerçekten Biz Onlar’ın Boyunlar’ına
Halkalar geçirdik ta Çeneler’ine kadar. Bu yüzden Yer’e bakmazlar.
036.09- Biz Onlar’ın önlerine bir Sed, arkalarına
da bir Sed çektik. Böylece Onlar’ı örtüverdik, artık görmezler.
036.10- Kendilerini uyarsan da uyarmasan da Onlar
için bir’dir, Onlar inanmazlar.
Vahyi Anlama Potansiyeli Olanlar
036.11- Sen ancak, Zikr'e uyan ve Gayb ile
Rahman'a Haşyet duyan’ı uyarırsın. Onlar’ı, bir Bağışlanma’yla ve Kerim bir
Ecir’le müjdele.
036.12- Elbette Ölüler’i Biz diriltiriz, Onlar’ın
önlerinden gönderdiklerini ve Eserler’ini de yazarız. Herşey’i Apaçık bir Kitap’ta tespit ediyoruz.
“II Hakkın Teyidi: 13-32
İnkarcılara Tarihsel Bir Ders
036.13- Sen Onlar’a, ‚O Medine Halkı’nı örnek ver, oraya
Gönderilen'ler gelmişti.
036.14- Onlar’a
İki Kişi göndermiştik. Onlar’ı yalanlamışlardı. Biz de Üçüncü
Kişi’yle güçlendirmişdik. Şöyle dediler:
"Elbette Biz Size Gönderilenler'iz."
036.15- (Kentliler) dediler ki: "Siz, Bizim
gibi bir Beşer’siniz. Rahman da bir Şey indirmedi. Siz, yalnızca
Yalancı’sınız."
036.16- (Gönderilenler) : "Rabb'imiz, Size
Gönderilenler olduğumuzu biliyor" dediler.
036.17- Bize
(görev olarak) düşen Şey Apaçık bir Tebliğ’dir."
036.18- Onlar dediler ki: "Herhalde, Siz’den dolayı
Uğursuzluğa uğradık. Eğer son vermezseniz
Sizi taşlayacağız ve elbette Biz’den
Size Acıklı bir Azab dokunacaktır."
036.19- (Gönderilenler) dediler ki:
"Uğursuzluk Sizin’ledir. Size Öğüt verildi diye mi? Hayır Siz Ölçü’yü
taşıran bir Qawim’siniz."
036.20- ‚O Medine’nin Uzağından bir Adam koşarak
geldi. "Ey Qawmim, Gönderilenler'e uyun" dedi.
036.21- "Siz’den Ücret istemeyenlere uyun,
Onlar Hidayet bulanlar’dır."
036.22- "Bana ne oluyor ki Beni Yaratan’a
kulluk etmeyecek mişim? Siz O'na döndürüleceksiniz."
036.23- "Ben O'ndan başka İlahlar edinir
miyim? Rahman Bana bir Zarar verecek olsa Onlar’ın Şefaati Bana Yarar sağlamaz, Onlar Beni
kurtaramazlar."
036.24- "O zaman gerçekten bir Sapıklık içinde kalırım."
036.25- "Elbette Sizin Rabb'inize inandım. Beni duyun."
036.26- O’na " Cennet’e gir
"denildiğinde "Keşke Qavm’im
(bu durumu) bilseydi."
036.27- "Rabb'imin Beni bağışladığı ve ağırladığını" dedi.
036.28 Kendisinden sonra ise Qawm’ine Gökt’en
bir Ordu göndermedik, gönderecek de değildik.
036.29- Bir Çığlık yetti. Anında sönüverdiler.
Vahyi Yalanlayanları Helak Eden
Azab Yasası
036.30- Yazıklar olsun şu Kullar’a: Onlar’a ne zaman bir Elçi
gelse, O’nu Alay’a aldılar.
036.31- Kendilerinden önce nice Kuşaklar’ı yıkıma uğrattığımızı
görmüyor mı? Onlar tekrar kendilerine dönemiyorlar.
036.32- Onların hepsi toplanıp Huzurumuza
getirildiler.
III Deliller :33-50
İnsana Çevresindeki Ayetlerin
(Toprak, Gece, Gündüz, Ay, Güneş, Gemiler) Verdiği Dersler
036.33- Ölü Toprak Onlar’a bir Ayet’tir. Onu
diriltip, çıkarttığımız Taneler’den
yiyorlar.
036.34- Orda Hurmalıklar’dan ve Üzüm Bağları’ndan
Bahçeler hazırladık ve içlerinde Pınarlar fışkırttık.
036.35- O’nun Ürünler’inden ve kendi Eller’inin
yaptıklarından yemeleri için. Hala şükretmiyorlar mı?
036.36- Yerin bitirdiklerinden, kendi
Nefisler’inden ve daha bilmedikleri Şeyler’den bütün Çiftler’i yaratan Yüce (olan Allah)'dır.
036.37- Gece de kendileri için bir Ayet’tir.
Gündüzü O’ndan sıyırıp yüzünce Karanlık’ta kalırlar.
036.38- Güneş de kendi Müsteqarr’ına doğru akıyor. Bu Aziz ve
Bilen'nin Taqdir’idir.
036.39- Ay’a gelince ,O’na bir takım Uğrak Yerleri
taqdir ettik. Eski bir Hurma Dalı
(görünümü) alıyor.
036.40- Ne güneş, Ay’a yetişir ne de Gece Gündüz’ün önüne geçer. Hepsi (Ayrı bir)
Yörünge’de yüzer.
036.41- Soylar’ını Dolu Gemiler’le taşımamız da
Onlar için bir Ayet’tir.
036.42- Binmekte oldukları bunun benzeri (diğer)
Şeyler’i yaratmamız da.
036.43- Eğer dilesek Onlar’ı batırırdık. Ne imdadlarına yetişen olurdu ne de
kurtulabilirlerdi.
036.44- Ancak Biz’den bir Rahmet’le belirli bir Zaman’a dek yararlandırmamız
hariç.
Vayh'den Yüzçevirenlerin
Tutumları (İnfakı Saçma Bulmaları, Azabı İnkarları)
036.45- Onlar’a "Geleceğinizden ve Geride
bıraktığınızdan ittiqa edin, belki esirgenirsiniz" denildiğinde (fayda
vermez),
036.46- Onlar’a Rabb'lerinden ne zaman
bir Ayet geldiyse kesinlikle yüzçevirdiler.
036.47- "Size Allah'ın verdiği
Rızıqlar’dan infaq edin," denilince de İnkarcılar İnananlar’a
"Allah'ın eğer dilemiş olsa Allah'ın yedirebileceği kimseyi Biz mi
yedirecek mişiz? Gerçekten Siz düpedüz bir Şaşkın’sınız."
036.48- Ve derler ki: "Eğer doğru
söylüyorsanız bu Waad ne zamanmış?"
036.49- Yalnızca Tek bir Çığlığı gözetsinler.
Onlar birbirleriyle çekişirlerken kendilerini yakalayacak.
036.50- Artık
ne tawsiyeleşebilirler ne de Aileler’ine dönebilirler.
IV Mükafat
ve Ceza: 51-67
Sur'a
Üfürüldükten Sonraki Günler
036.51- Sur’a
üfürülmüştür, Qabirler’inden kalkıp Rabb'lerine doğru giderler.
036.52- Derler
ki: "Eyvah Bize, uyuduğumuz Yer’den Bizi kim kaldırdı? Rahman'ın waadettiği bu. Meğer Gönderilenler
doğru söylemiş."
036.53- Yalnızca bir Tek Çığlık. Sonra Hepsi toplanıp Huzurumuza getirilirler.
036.54- Bugün
Hiçbir şekilde kimseye zulmedilmez .Gördüğünüz Karşılık yaptığınızdan
başkası değildir.
036.55- Bugün Cennet/Bahçe Halkı Sevinçli’dir, Mutlu’dur.
036.56- Kendileri ve Eşler’i Gölgelikler’de
Tahtlar’a yaslanırlar.
036.57- Taptaze Meyveler ve arzuladıkları Herşey Onlar’ındır.
036.58- Onlar’a Esirgeyen Rabb'dan bir Selam/barış sözü.
036.59- "Ey Suçlular Bugün Sizler bir yana
çekilin."(denilir)
Dünyadaki Uyarıların
Hatırlatılması ve Şimdiki Halleri
036.60- "Ey Ademin Çocukları, Size Büyük bir And vermişdim: Şeytan'a
kulluk etmeyin. O Sizin Apaçık bir Düşman’ınızdır.
036.61- Bana kulluk edin, Doğru Yol bu’dur."
036.62- O Sizin bir çok Kuşağınızı saptırdı. Hala
aqletmiyor musunuz?
036.63- İşte bu, Size waadedilmiş Cehennem’dir.
036.64- Bugün İnkar’ınızın Karşılığı olarak oraya
girin."
036.65- Bugün Onlar’ın Ağızlarını damgalıyoruz.
Kazandıklarını Eller’i Bize söylemekte
Ayaklar’ı da Şahidlik etmektedir.
036.66- Eğer dileseydik Gözler’inin üzerine
bastırıp Kör ederdik. Böylece yola dökülüp koşuşurlardı. Nasıl göreceklerdi ki
?
036.67- Eğer dileseydik oldukları yerde başka bir Kalıb’a sokardık. Ne ileri
gidebilir ne de geri dönebilirlerdi.
036.68- Uzun Ömür verdiğimizi Yaratılış’ta tersine çeviriyoruz. Hala aqletmeyecekler mi?
V İslam'ın Melekutu: 69-83
Kur'an'ın Savunulması
036.69- Biz O'na Şiir öğretmedik, O'na yaraşmaz
da. O (Wahy) ancak bir Öğüt, Apaçık bir
Okuma'dır.
036.70- Diriler’in
uyarılması ve İnkarcılar’a (azaba ilişkin) Söz’ün Haqq olması için.
Yeryüzünde İnsana Sunulan
Nimetler
036.71- Eller’imizle kendilerine nice Hayvanlar
yarattığımızı görmüyorlar mı? Böylece Onlar’ın Sahibi oluyorlar.
036.72- Onlar’ı kendilerine boyun eğdirdik. Bir
kısmı binekleridir; bir kısmını da yiyorlar.
036.73- Onlar da
daha nice Yararlıklar ve İçecekler vardır. Hala şükretmeyecekler mi?
Şirke Sapma ve Rasul'ün
Hüzünlenmesi
036.74- Yardım görmek umuduyla Allah'tan başka İlahlar edindiler.
036.75- Onlar kendilerine bile Yardım edemezler. Oysa kendileri Onlar
için hazırlanmış Askerler’dir.
036.76- Öyleyse söyledikleri Seni hüzünlendirmesin.
Biz Onlar’ın gizlediklerini de açığa
vurduklarını da biliyoruz.
Yaratılışın Hatırlatılması,
Dirilişin Mümkünlüğü, O'na Dönüş
036.77- İnsan kendisini bir Damla Su’dan
yarattığımızı görmez mi? Sonra Apaçık
bir Düşman kesiliyor.
036.78- Yaratılış’ını unutarak Bize bir Örnek
veriyor: "Çürümüşken bu Kemikler’i kim diriltecekmiş?" diyor.
036.79- De ki: "İlk defa yaratan diriltecek.
O Herşey’i nasıl yaratacağını bilir."
036.80- Yeşil Ağaç’tan bir Ateş (yaratan) dır. Ondan yakıyorsunuz.
036.81- Gökler’i ve Yer’i yaratan , bir benzerini
yaratamaz mı? Tartışmasız o Yaratan'dır, Bilen'dir.
036.82- Bir şeyi Murad ettiği zaman O’na yalnızca "ol " diye emreder,
hemen oluverir.
036.83- Herşey’in Melekutu El’inde bulunan ne Yüce’dir,
Siz de O'na döndürülüyorsunuz.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
“I Kur'an Tüm İnsanlara Seslenir1-9
025.01- Alemler’e Uyarıcı olsun diye Kul’una
Furqan'ı indiren ne kadar Yüce’dir.
025.02- Gökler’in ve Yer’in Mülkü O'nundur, Çocuk
edinmedi. Mülk’ünde Ortağı yok, Herşey’i yaratıp, bir düzenledi, belli bir Ölçü
taqdir etti.
025.03- Hiçbir Şey’i yaratamayan, üstelik Yaratılmış olan, kendilerine bile
Zarar ya da Yarar sağlayamayan, öldüremeyen, yaşatamayan ve yeniden diriltemeyenleri
İlahlar edindiler.
025.04- İnkarcılar : "Bu, olsa olsa Onun uydurduğu bir Masal’dır. O'nu uydurdu
ve bir
Topluluk da O'na Yardım
etti." diyorlar. Elbette Haqsızlık ve iftira ediyorlar.
025.05- "Geçmiştekiler’in Uydurması, O'na bir
başkası yazdırmış, Sabah Akşam kendisine okunuyor." diyorlar.
025.066- De ki: "O'nu, Gökler’in ve Yer’in
Gizlilikleri’ni Bilen indirdi. O,
Gafur'dur, Rahim'dir."
025.07- Dediler ki:" Bu ne biçim Elçiler, yemek yiyorlar, Çarşılar’da dolaşıyorlar? O'nunla birlikte Uyarıcı bir Melek de
indirilsin."
025.08- "Veya O'na bir Hazine bırakılsın veya
yediği bir Bahçe’si olsun." Zulmedenler dedi ki: "Siz ancak
Büyülenmiş bir Adam’a uyuyorsunuz."
025.09- Senin için verdikleri Örnekler’e bir
bak! Nasıl saptılar. Artık bir Çıkış Yolu bulamazlar.
II İlahi İhtarların Doğruluğu: 10-20
025.10- Dilerse,
bunların daha Hayırlısı olarak içlerinden Irmaklar akan Bahçeler veren
ve Senin için Köşkler vareden ne Yüce’dir.
025.11- Hayır, onlar Saat'i yalanladılar, Biz Saat'i
Yalanlayanlar’a Çılgın bir Yangın hazırladık.
025.12- Uzak’tan gördüklerinde, O’nun Gazablı
Öfkesini ve Uğultusunu işitirler.
025.13- Eller’i Boyunlar’ına bağlı halde, Sıkışık
bir yerine atıldıklarında, orada yokolmak isterler.
025.14- Bugün yokolmak için bağırmayın, defalarca
yokolmayı isteyeceksiniz.
025.15- De ki: "Bu mu
Hayırlı, yoksa Taqwa Sahipleri’ne waadedilen bir Mükafat, bir Son Durak olan Ebedî Bahçe
mi?
025.16- "Ebedi Sakinler, orada istedikleri
Herşey onlar’ındır. Bu, Rabb'inin kesinleşecek
bir Waad’idir."
025.17- Onlar’ı ve Allah'tan başka tapındıklarını
bir araya getirdiği ve "Şu Kullar’ıma Yol’u kim saptırdı, Siz mi yoksa kendileri mi ?" dediği Gün,
025.18- Derler ki: "Sen Yüce'sin, Sen’den
başka başka Weliler edinmek Bize yakışmaz, Onlar’ı ve Atalar’ını Sen Meta verip
yararlandırdın, böylece Hatırlatma’nı unuttular ve Yıkım’a uğrayan bir Qawim
oldular."
025.19- "İşte Sizin söylediklerinizi
yalanladılar, Artık geri çevirmeye veya
Yardım’a gücünüz yetmez. Siz’den Zulmedenler’e, Ona Büyük bir Azab
taddıracağız."
025.20- Sen’den önce gönderdiğimiz Elçiler
de, Yemek yer ve Çarşılar’da gezerlerdi.
Sizin bir kısmınızı diğerinizle deniyoruz. "Sabredecek misiniz",
diye. Rabb'in Görmekte'dir.
III Furkan Günü: 21-34
025.21- Bize kavuşacaklarını sanmayanlar, dediler
ki: "Bize Melekler indirilmeli ya da Rabb'imizi görmeli değil
miydik?" Andolsun, Onlar Nefisler’ini büyüttüler ve Büyük bir Azgınlık’la
başkaldırdılar.
025.22- Melekler’i görecekleri Gün, Suçlular’a bir
Müjde yoktur. Ve o Gün derler ki: "Yasaktır Yasak."
025.23- Yapmakta oldukları Her İş’in önüne geçtik.
Böylece Onu savurulmuş Toz Zerreleri kılıverdik.
025.24- O Gün, Bahçe Ashabı'nın kalacakları Yer
daha Hayırlı, dinlenecekleri Yer çok daha
Güzel’dir.
025.25- Göğün Bulutlar’la parçalanacağı ve
Melekler’in indirileceği Gün,
025.26- İşte o Gün, Mülk Rahman'ındır. Küfredenler
için Zorlu bir Gün’dür.
025.27- O Gün, zulmeden, Ellerini ısırarak şöyle
der:" Keşke, Elçiler'le aynı
Yol da olsaydım."
025.28- "Yazıklar Bana, ne olurdu da Filan’ı
da Dost edinmeseydim."
025.29- "O
Bana geldi ve Beni Zikir'den
saptırdı. Şeytan'da İnsan’ı
yapayalnız bırakandır"
025.30- Ve Elçi dedi ki: "Rabb'im gerçekten
Benim Qawm’im, bu Qur'an'ı Terkedilmiş olarak
bıraktılar.
025.31- Biz, her Nebi'ye Suçlular’dan bir
Düşman çıkardık. Yolgösterici ve
Yardımcı olarak Rabb'in yeter.
025.32- Küfredenler dediler ki: "Qur'an bir defada
indirilmeli değil miydi?" Biz O’nunla Gönlünü sağlamlaştırmak için
ve belli bir Düzenle Tertil ettik .
025.33- Sana getirdikleri Her Örnek için Sana Haqq’ı ve en Güzel Açıklama
Tarzı’nı getirmişizdir.
025.34- O yüzükoyun Cehenneme doğru sürülecek
olanlar, oldukca Kötü bir Yer’de, oldukca Sapık bir Yolda’dırlar.
IV Önceki Uyarılar: 35-44
(-Harun'un
Musa'ya Yardımcı Olması
(Bak: 47/Meryem 51-53)
-Musa'ya
Kitap Verilmesi
-Musa
ve Harun'un Ayetleri Yalanlayan Kavme Gönderilmesi)
025.35- Andolsun, Biz Musa'ya Kitab'ı verdik, Kardeş’i Harun'u Yardımcı yaptık.
025.36- "Ayetler’imizi yalanlayan Qawm’e
gidin." dedik, sonra Onlar’ı Kökünden darmadağın ettik.
Nuh Kavminin Helakı
(Bak: 25/Necm 53-55
37/Kaf 12-15
40/
Kamer 9-17
41/Sad
12-16
42/A'raf
59-64
025.37- Nuh'un
Qavmi de, Elçiler’i yalanladıklarında onları Deniz’de boğduk ve İnsanlar için bir
Ayet yaptık. Zulmedenler’e Acıklı bir Azab hazırlamışızdır.
Ad,Semud ve Ress Halkı'nın Helakı
Bak:
Ress Halkı 37/Kaf 12-15
Ad
10/Fecr 6-8
25/Necm 50
37/Kaf 12-15
40/Kamer 18-22
41/Sad 12-16
42/A'raf 65-72
Semud
10/Fecr 10-14
25/Necm 51
28/Şems 11-15
29/Buruc 17-20
40/Kamer 23-32
41/Sad 12-16
42/A'raf 73-79
025.38- Ad'ı,
Semud'u, Ress Ashabı’nı ve bunlar arasında birçok Kuşaklar’ı da.
025.39- Biz Her birine Örnekler verdik ve
Herbirini darmadağın ettik.
025.40- Andolsun, üzerlerine Felaket Yağmuru
yağdırılmış bulunan o Ülke’ye uğramışlardır. O'nu görmüyorlar mı? Hayır, onlar
dirilmeyi ummuyorlardı.
025.41- Seni gördükleri zaman, yalnızca Alay
konusu ediniyorlar: "Allah'ın, Elçi
olarak baas ettiği bu mu?"
025.42- "Eğer biz onlara karşı kararlılık
göstermeseydik, neredeyse bizi İlahlar’ımızdan saptıracaktı " Azab’ı
görecekleri zaman, kim Yol bakımından daha Sapık öğreneceklerdir.
025.43- Kendini ve Tutkular’ını İlah edineni
gördün mü? Şimdi ona karşı Sen mi Wekil olacaksın?
025.44- Yoksa Sen, onların çoğunu işitir ya da
aqleder sayıyorsun? Onlar, Hayvanlar gibidirler, hayır yol bakımından daha da
Şaşkın.
V Sunulan Nimetler: 45-60
025.45- Rabb'ini görmedin mi, Gölge’yi nasıl
uzattı? Eğer dileseydi onu Durgun kılardı. Sonra Biz güneşi ona bir delil
kıldık.
025.46- Sonra da onu tutup kendimize ağır ağır
çekdik.
025.47- O, Gece’yi sizin için bir Elbise, Uyku’yu
bir Dinlenme, Gündüz’ü de yayılıp Çalışma ( vakti) kılandır.
025.48- Rahmet’inin önünde Rüzgarlar’ı Müjdeciler
olarak gönderendir. Gök’ten Tertemiz bir Yağmur indiriyoruz.
025.49- Onunla Ölü bir Şehr’i canlandırmak ve
yarattığımız Hayvanlar’dan ve İnsanlar’dan bir çoğunu sulamak için.
025.50- Andolsun bunu, aralarında Öğüt yaparlar
diye Çeşitli Biçimler’de açıkladık. Ama İnsanlar’ın çoğu Nankörlük edip ayak
dirediler.
025.51- Eğer dileseydik, Her Kasaba’ya bir Uyarıcı gönderirdik.
025.52- Öyleyse Kafirler’e itaat etme ve onlara
karşı Büyük bir Cehd’le çalış.
025.53- İki Deniz’i salıp katan O'dur. Bu, Tatlı,
Susuzluğu giderici, şu da Tuzlu ve Acı’dır. İkisinin arasında bir Engel ve
Aşılamayan bir Sınır koydu.
025.54- İnsan’ı bir Su’dan yaratıp onu Neseb ve
Sihriyet içinde yaratan O'dur. Rabb'in Güçyetiren'dir.
025.55- Allah'ı bırakıp kendilerine yarar da,
zarar da sağlayamayacak şeylere kulluk etmektedirler. Kafir kendi Rabb'ine
karşı (şeytana) Arkaçıkan'dır.
025.56- Biz Seni yalnızca bir Müjdeci ve Uyarıcı
olarak gönderdik.
025.57- De ki: "Ben buna karşılık, Rabb'ine
doğru bir yol tutmayı dilemeniz dışında sizden bir Karşılık istemiyorum."
025.58- Sen, asla Ölmeyen ve Daima Diri Olan'a
tewekkül et ve O'nu Hamd ile tesbih et. Kullar’ının Günahlar’ından O'nun
Haberdar olması yeter.
025.59- O, Gökler’i ve Yer’i ve ikisinin
arasındakilerini Altı Gün’de yaratan ve sonra da Arş’a istiwa edendir.
Rahman'dır. Bunu Haberdar olana sor.
025.60- Onlara: "Rahman'a secde edin"
denildiği zaman, "Rahman da neymiş? Biz Senin bize emrettiğine mi secde
edecek mişiz?" derler ve bu onların
Nefret’ini artırır.
VI Rahman'ın Kulları: 61-77
025.61- Gök’te Burçlar kılan, içinde bir Aydınlık ve Nurlu bir Ay vareden
ne Yüce’dir.
025.62- O, Gece ile Gündüz’ü birbiri ardınca
getirir, öğüt almak isteyenler ya da şükretmek isteyenler için.
025.63- O Rahman'ın Kulları, Arz’da alçak gönüllü
olarak yürürler ve cahiller kendilerine muhatap oldukları zaman da
"selam" derler.
025.64- Onlar, Rabb'lerine secde ederek ve kıyama
durarak gecelerler.,
025.65- Onlar: "Rabb'imiz Cehennem Azab’ını
bizden geri çevir, gerçek şu ki, onun Azab’ı ödenmesi kaçınılmaz bir Borç
" derler.
025.66- "Elbette o ne Kötü bir Karargah ve ne
Kötü bir Konaklama Yeri’dir."
025.67- Onlar, harcadıkları zaman, ne israf
ederler, ne de kısarlar, orta bir yol
tutarlar.
025.68- Allah ile beraber bir İlah'a dua etmezler.
Allah'ın haram kıldığı Can’ı Haqsız yere öldürmezler ve Zina etmezler. Bunları
yapan Ağır Ceza ile karşılaşır.
025.69- Kıyamet Günü, Azab ona katlanır ve aşağılanmış olarak içinde Temelli kalır.
025.70- Ancak tewbe eden, İnanan ve Salih
Çalışmalar’da bulunan başka. Onların Günahlar’ını Allah İyilikler’e çevirir.
Allah Gafur'dur, Rahim'dir.
025.71- Kim tewbe eder ve Salih Çalışmalar’da
bulunursa, gerçekten o Tewbe’si qabul edilmiş olarak Allah'a döner.
025.72- Ki onlar, Yalan Şahidlikte bulunmayanlar,
Boş ve Yararsız Söz’le karşılaştıkları zaman Onurlu olarak geçenlerdir.
025.73- Onlar, kendilerine Rabb'lerinin Ayetler’i
hatırlatıldığı zaman, onun üstünde Sağır ve KIör olarak kapanmazlar.
025.74- "Rabb'imiz, bize Eşler’imizden ve
Soy’umuzdan Göz aydınlığı olacak armağan ver ve bizi Taqwa Sahipleri’ne Önder
kıl," diyenlerdir.
025.75- Sabretmelerine karşılık Odalar'la
ödüllendirilirler ve Esenlik Dileği ve
Selam’la karşılanırlar.
025.76- Orada Ebedî olarak Kalıcı’dırlar, ne Güzel
bir Karargah , ne Güzel bir Konaklama Yeri.
025.77- De ki: "Duanız olmasa, Rabb'im size
değer vermezdi? Siz gerçekten yalanladınız, artık(son) kaçınılmaz oldu.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I İlahi Vadin
Yerine Gelmesi :1-7
035.01- Hamd
Gökler’i ve Yer’i yaratan, ikişer üçer ve dörder Kanatlı Melekler’i Elçiler
kılan Allah'a. Yaratma’da dilediğini artırır. Allah Herşey’e Güçyetiren'dir.
035.02- Allah,
İnsanlar’a Rahmet’ini açacak olsa O’nu
kısacak yoktur. Her neyi de kısarsa da O’ndan sonra salıverecek olan yok’tur. O
Aziz'dir, Hakim'dir.
035.03- Ey
İnsanlar, Allah'ın üzerinizdeki Ni’met’ini anın, Gök’ten ve Yer’den Sizi
rızıqlandıran Allah'dan başka bir Yaratıcı
var mı? O'ndan başka İlah yok’tur, öyleyse nasıl oluyor da
çevriliyorsunuz ?
035.04- Eğer
Seni yalanlıyorlarsa Sen’den önceki Elçiler
de yalanlandı. İşler Allah'a döndürülür.
035.05- Ey
İnsanlar, Allah'ın Waadi Haqq’tır. Öyleyse Dünya Hayatı aldatmasın ve
Aldatıcılar da sizi Allah ile aldatmasın.
035.06- Şeytan
Düşman’ınızdır, öyleyse Siz de O’nu Düşman edinin. O kendi Bölüğünü ancak
Çılgın Yangın'ın Ashabı’ndan olmaya
çağırır.
035.07- O
Küfrdedenler için Şiddetli bir Azab var. İnanan ve Salih Çalışmalar’da
bulunanlar’a ise bir Bağışlanma ve bir Ecir vardır.
II Hak
Galip Gelecek: 8-14
035.08- Kötü
olarak yaptıkları Kendisine çekici
kılınıp da O’nu Güzel gören mi? Artık
Allah dilediğini saptırır. Dilediğini de Hidayet’e eriştirir. Öyleyse
Onlar’a karşı Nefs’in Hasretler’e
kapılmasın. Gerçekten Allah yaptıklarını Bilen'dir.
035.09- Allah
Rüzgarlar’ı gönderir, Onlar’la Bulut’u kaldırır, böylece O’nu Ölü bir Şehir’e
sürükleriz. O’nunla Yer’i Ölüm’ünden sonra diriltiriz. İşte Dirilme de
böyle’dir.
035.10- Kim
İzzet’i istiyorsa artık Bütün İzzet Allah'ındır. Güzel Söz O'na yükselir. Salih
Çalışma da O’na yükseltilir. Kötülükler’i tasarlayanlar’a ise Şiddetli bir Azab
var’dır. Onlar’ın Tasarılar’ı boşa çıkar.
035.11- Allah
Sizi Toprak’tan yarattı. Sonra bir Damla’dan, sonra da Sizi çift
çift kıldı. O'nun Bilgisi olmadan hiçbir Dişi Gebe kalmaz ve
doğurmaz da. Ömür sürene Ömür verilmesi ve O’nun Ömründen kısaltılması da
mutlaka bir Yazı’yladır. Gerçekten bu
Allah'a göre Kolay’dır.
035.12- İki
Deniz bir değildir. Şu oldukca Tatlı,
Susuzluğu keser ve İçimi kolay, şu da Tuzlu ve Acı’dır. Ancak her birinden Taze
et yersiniz. Ve takınmakta olduğunuz Süs Eşyaları’nı çıkarırsınız. O'nun
Fadl’ından aramanız ve şükretmeniz için
Gemiler’in onda Sular’ı yararak akıp gittiğini görürsün.
035.13- Gece’yi
Gündüz’e bağlayıp katar, Gündüz’ü de Gece’ye katar. Güneş’i ve Ay’ı Emre amade
kılmıştır. Her biri Adı konulmuş bir Süre’ye dek akıp gitmektedir. İşte bu
Allah Sizin Rabb'inizdir. Mülk O'nundur. Ondan başka taptıklarınız ise bir Çekirdekzarı’na bir Malik olamazlar.
035.14- Eğer
Onlar’ı çağırırsanız sizin Çağrı’nızı işitseler bile Cevap vermezler. Qıyamet Günü'nde ise Sizin
şirk koşmanızı tanımayacaktır. Haberi olan gibi Sana Haber vermez hiçkimse.
III Yeni Bir Nesil
035.15- Ey İnsanlar, Siz Allah'a Muhtaçsınız
(Fuqara), Allah ise Ganiy'dir.
035.16- Dileyecek olsa Sizi giderir ve Yepyeni bir
Qawim getirir.
035.17- Bu Allah'a göre Güç değildir.
035.18- Hiçbir Yüklü bir başka Yüklü’nün Yük’ünü
yüklenmez. Eğer Yük’ü Ağır olan O’nu taşımaya çağırsa, bu O’nun Yakın’ı da olsa
kendisine O’ndan hiçbir Şey yükletilmez. Sen yalnız Gayb ile Haşyet duyanlar’ı
ve Salat’ı kılanlar’ı uyarabilirsin. Kim arınırsa artık kendisi için arınmıştır. Sonunda Dönüş
Allah'adır.
035.19- Kör olan’la Gören bir değildir.
035.20- Karınlıklar’la Aydınlık,
035.21- Gölge ile Sıcaklık da.
035.22- Diri olanlar’la Ölüler de bir değildir.
Gerçekte Allah dilediğine işittirir Sen ise Qabirler’de olanlar’a işittirecek
değilsin.
035.23- Sen yalnızca bir Uyarıcı'sın.
035.24- Biz Seni Haqq ile bir Müjdeci ve bir
Uyarıcı olarak gönderdik. Uyarıcı gelmemiş olan hiç bir Ümmet yok’tur.
035.25- Eğer Seni yalanlıyorlarsa Sen’den
öncekiler de yalanlandı. Elçiler’i ise kendilerine apaçık olan Ayetler,
Sahifeler ve Aydınlatıcı Kitap'lar getirmişlerdi.
035.26- Sonra Ben de Küfredenler’i yakaladım. Bana
küfretmeleri nasıl oldu?
IV Mü'minlerin Mükafatı: 27-37
035.27- Allah'ın Gök’ten Su indirdiğini görmedin
mi? Böylece Biz O’nunla Renkler’i Değişik olan Meyveler çıkardık. Dağlar’dan da
Beyaz Kırmızı Renkler’i Değişik ve Siyah Yollar.
035.28- İnsanlar’dan, Debelenen canlılar’dan ve
Hayvanlar’dan da Renkleri böyle değişik olanlar var’dır. Kullar’ı içinde ise
Allah'tan ancak Bilenler Haşyet duyar. Allah Aziz'dir, Gafur'dur.
035.29- Gerçekten Allah'ın Kitabı’nı tilawet
edenler, Salat’ı kılanlar ve kendilerine Rızıq olarak verdiklerimizden gizli ve
açık infaq edenler kesin olarak Zarar’a uğramayacak bir Ticaret’i umabilirler.
035.30- Çünkü, Onlar’ın Ecirler’ini Noksansız
olarak öder ve kendi Fadl’ından Onlar’a artırır. Elbette O Gafur'dur, Şükrü Kabuleden'dir.
035.31- Kendilerinden öncekini Doğrulayıcı olarak
Sana Kitap'tan wahyettiğimiz gerçeğin ta kendisidir. Elbette Allah,
Haberdar'dır, Gören'dir.
035.32- Sonra Kitab'a Kullar’ımızdan
seçtiklerimizi Mirascı kıldık. Artık Onlar’dan kimi kendi Nefs’ine zulmeder,
kimi de Orta bir yol’dadır. Kimi de Allah'ın İzni’yle Hayırlar’da yarışır. İşte
bu Büyük Fadl’ın kendisidir.
035.33- Adn Bahçeleri. Oraya girerler. Orada Altın’dan
Bilezikler’le ve İnciler’le süslenirler. Ve orada Elbiseler’i İpek’tir.
035.34- Derler ki: "Biz’den Hüzn’ü gideren
Allah'a hamdolsun. Elbette Rabb'imiz, gerçekten Gafur'dur, Şekur'dur.
035.35- Ki O, Bizi kendi Fadl’ından, kalınacak bir
Yurd’a yerleştirdi. Burada Bize bir Yorgunluk , bir Bıkkınlık dokunmaz."
035.36- Küfredenler’e gelince, Onlar için de
Cehennem Ateşi vardır. Onlar için ne Qarar verilir ki, ölsünler, ne de
kendilerinin Azab’ı hafifletilsin. İşte Biz, Her Nankörleri böyle cezalandırırız.
035.37- İçinde Çığlık atarlar: "Rabb'imiz,
Bizi çıkar, yaptıklarımızdan başka Salih bir Çalışma’da bulunalım." Size
orada Öğüt alabilecek olanın Öğüt alabileceği kadar Ömür vermedik mi?"
(denir)." Size Uyarıcı'da gelmişti. Öyleyse tadın, artık Zalimler için bir
Yardımcı yok’tur."
V Muhalifler Yokolacaklar: 38-45
035.38- Elbette Allah, Gökler’in ve Yer’in
Gayb’ını Bilen'dir. Gerçek şu ki O, Sineler’in özündekini Bilen'dir.
035.39- Arz’da Sizi Halifeler kılan O'dur. Öyleyse
kim küfrederse, artık Küfr’ü kendi aleyhinedir. Rabb'leri katında Kafirler’e
kendi Küfürler’i Gazab’tan başkasını arttırmaz
035.40- De ki: "Siz, Allah'ın dışında
çağırdığınız Ortaklar’ınızı gördünüz mü? Bana Haber verin, Yer’de neyi
yaratmışlardır? Ya da Onlar’ın Gökler’de bir Ortaklığı mı var? Yoksa Biz
Onlar’a bir Kitap vermişiz de Onlar bundan Apaçık bir Belge üzerinde midirler?
Hayır, zulmetmekte olanlar, birbirlerine aldatmada başkasını waadetmiyorlar.
035.41- Elbette Allah, Gökler’i ve Yer’i Zewal
bulurlar diye tutmaktadır. Andolsun, eğer Onlar Zewal bulacak olsa, kendisinden
sonra artık Onlar’ı kimse tutamaz. Elbette O, Halim'dir, Gafur'dur.
035.42- Yeminler’inin olanca Güçleriyle bir
Uyarıcı gelecek olsa, Ümmetler’in herhangi birinden kesinlikle daha Doğru
yol’da olacaklarına dair, Allah'a ant içtiler. Ancak Onlar’a Uyarıcı
geldiğinde, Nefretler’inden başkasını artırmadı.
035.43- Yeryüzü’nde büyüklenerek ve Kötülüğü
tasarlayarak. Oysa Hileli Düzen, kendi Sahib’inden başkasını kuşatmaz. Artık
Onlar Öncekilerin Sünnet’inden başkasını mı gözlemektedirler? Sen, Allah'ın
Sünneti’nde kesinlikle bir Değişiklik bulamazsın , Allah'ın Sünneti’nde
kesinlikle bir Dönüşüm de bulamazsın.
035.44- Arz’da gezip dolaşmıyorlar mı? Böylelikle
kendilerinden Öncekiler’in nasıl bir Son’a uğradıklarını görsünler, üstelik
Onlar, Quwwet bakımından Onlar’dan daha Şiddetli’ydiler. Gökler de de Yer’de de
Allah'ı Aciz bırakacak hiçbir Şey yok’tur. Elbette O, Bilen'dir,
Güçyetiren'dir.
035.45- Eğer Allah, kazanmakta oldukları
dolayısıyla İnsanlar’ı yakalayacak olsaydı, Yer sırtı’nda Hiçbir Canlı’yı
bırakmazdı. Ancak Onlar’ı Belli bir Süre’ye kadar ertelemektedir. Eceller’i
geldiği zaman, artık Allah Kullar’ını
Gören'dir.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Zekeriyya ve Yahya :1-14
019.01- Kef Ha Ya Ayın Sad
019.02- (Bu anlatılanlar) Rabb'inin, Kulu Zekeriya'ya (olan) Rahmet’ini Anması.
019.03- Hani
O, Rabb'ine içinden yalvarmıştı:
019.04- "Rabb'im,
Kemikler’im gevşedi , Yaşımı başımı aldım, ama Sana ettiğim Dualar Karşılıksız
da kalmadı."
019.05- "Arkamdan
gelecek Warisler’im Ad’ına korkuyorum, sonra (biliyorsun) Eş’im de Kısır’dır. Katından Bana bir Yardımcı/Weli
armağan etsen."
019.06- "Bana da, Ya’qup Soyu’na da Mirascı olur.
Rabb'im, O'nu Razı oldukların’dan kılsan."
019.07- "Ey
Zekeriya, Sana, Yahya Ad’ında bir Oğul
müjdeliyoruz. Daha önce Kimse bu Ad’ı taşımadı."
019.08- (Zekeriya
şöyle) Dedi: "Rabb'im, Eş’im kısırken, nasıl Oğlum olacak? Ben de çok
Yaşlı’yım."
019.09- (Melek):"Öyle
ama" dedi. Rabb'in: "Bu Benim için Kolay’dır, bir hiçken Seni yaratmıştım." dedi.
019.10- "Rabb'im,
Bana bir İşaret ver." dedi (Zekeriya). Dedi : "Senin Alamet’in,
Sapasağlam iken, Üç (gün üç) Gece İnsanlar’la konuşamamandır."
019.11- Mihrab’den
Qawm’inin karşısına çıkıp Onlar’a İşaret etti: "Sabah Akşam tesbih
edin." (diye).
019.12- "Ey
Yahya, Kitab'( Tevrat)a Sıkı
sarıl." (dedik). Çocukken
O'na Hikmet verdik.
019.13- Katımızdan bir Yumuşaklık/Rikkat ve
Temizlik. O, Kulluk’ta Titiz’di.
019.14- Ana-baba’sına Saygılı’ydı, Başkaldıran bir
Zorba değildi.
019.15- O'na Selam olsun, doğduğu Gün, öldüğü Gün
ve Diri olarak Ba's edileceği Gün.
II Meryem ve İsa :15-40
019.16- Kitap'da Meryem'i de zikret. Hani O, Aile’sinden ayrılıp Doğu’da bir Yer’e
çekilmişti.
019.17- Sonra Onlar’dan perdelendi. Böylece O'na
Ruh'umuzu gönderdik. Normal Beşer Kalıbında göründü.
019.18- "Ben, Sen’den Rahman'a sığınırım.
Eğer Taqwa Sahibi’ysen" dedi (Meryem).
019.19- "Ben, Sana Tertemiz bir Oğlan armağan
etmek için Rabb'imin bir Elçi'yim." dedi (Ruh).
019.20- O: "Nasıl Oğlum olabilir? Bana hiçbir
Beşer dokunmadı , Ben Utanmaz biri değilim" dedi.
019.21- "Böyle." dedi, (Elçi).
"Rabb'in, dedi ki: Bu Benim için Kolay’dır. O'nu İnsanlar’a bir Ayet
kılacağız ve Biz’den bir Rahmet." İş kesinleşti.
019.22- Gebe kaldı, sonra O'nunla Issız bir Yer’e
çekildi.
019.23- Doğum Sancısı O’nu bir Hurma Dalı’na
sürükledi: "Keşke daha önce
ölseydim, Hafızalar’dan silinseydim." diyordu.
019.24- Altından O'na seslenildi: "Hüzne
kapılma, Rabb'in Aşağıda bir Çağlayan hazırladı."
019.25- "Hurma Dalı’nı kendine doğru salla, üzerine Taze Hurma
dökülecek."
019.26- "Artık, ye, iç, Gözün aydın olsun.
Eğer bir Beşer görürsen, de ki: "Ben Rahman'a Oruç adadım, Bugün Hiçbir
İnsan’la konuşmayacağım."
019.27- O'nu taşıyarak Qawm’ine geldi. Dediler ki:
"Ey Meryem, gerçekten
Sen’den beklenmeyen bir Şey yaptın."
019.28- "Ey Harun'un Kızkardeşi (O'nun soyundan olan), Senin Baban Kötü bir
Kişi değildi ve Annen de Utanmaz değildi."
019.29- O'nu işaret etti. Dediler ki: "
Beşik’teki Çocuk’la nasıl
konuşabiliriz?"
019.30- (Çocuk) Dedi: "Ben Allah'ın Kulu’yum.
Bana Kitab'ı verdi ve Beni Nebi kıldı."
019.31- "Nerede olursam Beni Kutlu kıldı ve
Hayat’tayken Bana Namaz’ı ve Zekat’ı wasiyet etti."
019.32- "Annem’e itaati de. Ve Beni Mutsuz
bir Zorba kılmadı."
019.33- "Selam üzerimedir, doğduğum Gün,
öleceğim Gün, ve Ba's edileceğim Gün
de."
019.34- İşte Meryemoğlu
İsa, Konusunda Kuşku’ya düştükleri
"Gerçek Söz."
019.35- Allah'ın Çocuk edinmesi olacak Şey
değildir. O Yüce’dir. Bir İş’in olmasına karar verirse, O’na: "Ol"
der, o da oluverir.
019.36- "Gerçekten Allah Benim de Rabb'im,
Sizin de Rabb'inizdir. Öyleyse O'na Kulluk edin. Dosdoğru Yol budur."
019.37- Aralarındaki bir çok Mezhep Ayrılığa düştü.
Artık Büyük Gün’de göreceklerinden
dolayı, Way Küfredenler’e.
019.38- Bize gelecekleri Gün, neler işitecekler,
neler göreceklerdir. Bugün o Zalimler açık bir Sapıklık’dadırlar.
019.39- İş Hükm’e bağlanacağı, Kahır dolu
Pişmanlık Günü’yle Onlar’ı uyar. Onlar bir Gaflet içindedirler, inanmıyorlar.
019.40- Arzı ve üzerindekilere Waris olacak Biz’iz
ve Onlar Bize döndürülecekler.
III İbrahim Babası'yla : 41-50
019.41- Kitap'ta İbrahim'i de hatırlat. Gerçekten O, Doğru’yu söyleyen bir Nebi'ydi.
019.42- Hani Baba’sına demişti ki:
"Babacığım, işitmeyen, görmeyen ve Seni herhangi bir Şey’den Özgür
kılmayan Şeyler’e niye tapınırsın?"
019.43- "Babacığım, Sana gelmeyen bir İlim
Bana geldi . Bana tabi ol, Seni Düz yol’a çıkarayım."
019.44- "Babacığım, Şeytan’a kulluk
etme, kuşkusuz Şeytan, Rahman'a
başkaldıran’dır.
019.45- "Babacığım, gerçekten Sana Rahman
tarafından bir Azab’ın dokunmasından korkuyorum, o zaman Şeytan’ın
Welisi olursun."
019.46- (Babası şöyle) Dedi: "İbrahim, Benim İlahlar’ımdan yüz mü çeviriyorsun?
Buna son vermezsen, seni taşlarım, çek git, Uzun bir Süre de Ben’den Uzak
dur."
019.47- "Selam Sana, senin için Rabb'imden
Bağışlanma dileyeceğim , çünkü, O, Bana pek Lutufkar’dır." (dedi İbrahim)
019.48- "Siz’den ve Allah'tan başka taptıklarınızdan
i'tizal ediyorum ve Rabb'ime dua ediyorum. Rabb'ime dua ederek Mutsuz
olmayacağımı umarım."
019.49- Onlar’dan ve Allah'tan başka
taptıklarından i'tizal edince O'na İshaq'ı
ve Ya’qub'u Armağan ettik ve
herbirini Nebiler kıldık.
019.50- Onlar’a Rahmet’imizden Armağan bağışladık
ve Onlar için Yüce bir Sıdq Dili verdik.
IV Diğer Peygamberler : 51-65
Musa'nın Tur'da Vahy Alışı
019.51- Kitap'ta Musa'yı da zikret. Çünkü O, İhlas’a erdirilmiş, Elçi bir Nebi'ydi.
019.52- O'na, Tur'un Sağı’ndan seslendik ve O'nu
Gizlice söyleşmek için yakınlaştırdık.
Harun'un Yardımcı Yapılması
(Bak: Furkan 35)
019.53- O'na Rahmet’imizden Kardeşi Harun'u da bir Nebi olarak armağan
ettik.
İsmail'in Tebliği
019.54- Kitap'ta İsmail'i de zikret. Çünkü o, Waad’inde Doğru’ydu ve Elçi bir
Nebi'ydi.
019.55- Halkına, Salat’ı ve Zekat’ı emrediyordu ve
O, Rabb'i katında kendisinden Razı olunan’dı.
İdris Yüce Makamda
019.56- Kitap'ta İdris'i de zikret. Çünkü O, Doğru olan bir Nebi'ydi.
019.57- Biz O'nu yüce olan bir Maqam’a ref'ettik.
Adem, Nuh, İbrahim, İsrail Soyu
019.58- İşte bunlar, kendilerine Allah'ın Ni’met
verdiği Nebiler'dendir, Adem'in
Soyu’ndan, Nuh ile birlikte
taşıdıklarımız’dan, İbrahim ve İsrail'in Soyu’ndan, Doğru Yol’a eriştirdiklerimizden
ve Seçtiklerimiz’dendir. Onlara Rahman'ın Ayetler’i okunduğunda ağlayarak
secde’ye kapanırlar.
Adn Bahçeleri
019.59- Sonra Onlar’ın arkasından öyle Kuşaklar
türedi ki, Salat’ı kaybettiler ve Şehvetler’ine daldılar. Bunlar Azgınlıklar’ının Ceza’sıyla
karşılaşacaklar.
019.60- Ancak Tewbe eden, İnanan ve Salih
Çalışmalar’da bulunanlar dışında. Bunlar Cennet'e girecekler ve Hiçbir şekilde
zulmedilmeyeceklerdir.
019.61- Adn Bahçeler'i ki, Rahman kendi Kullar’ına
Gayb’dan waadetmişti. Elbette O'nun Wadi yerine gelecektir.
019.62- O’nda Boş’a harcanmış bir Söz işitmezler,
yalnızca Selam. Sabah Akşam Onlar’ın Rızıqlar’ı ordadır.
019.63- O Bahçe ki , Biz Kullar’ımızdan Taqwa
Sahipleri’ni O’na Waris kılacağız.
019.64- Biz, ancak Rabb'inin Emri’yle ineriz.
Önünüzde, ardımızda ve bunlar arasında olan Herşey O'nundur. Rabb'in kesinlikle
Unutkan değildir.
019.65- Gökler’in, Yer’in ve her ikisi
arasındakilerin Rabb'idir. Şu halde O'na ibadet et ve O'na İbadet’te Kararlı
ol. Hiç O'nun Adaş’ını biliyor musun?
V İnkarcı İçin Cehennem : 66-83
019.66- İnsan diyor ki:"Ben öldükten sonra
mı, gerçekten Diri olarak çıkarılacağım?
019.67- Daha önce, o, Hiçbir Şey değilken, Bizim O’nu yarattığımızı İnsan hiç düşünmüyor
mu?
019.68- Andolsun Rabb'ine, Biz Onlar’ı da, Şeytanlar’ı
da elbette haşredeceğiz, sonra Onlar’ı Cehennem'in Çevresi’nde Diz üstü çökmüş
hale getireceğiz.
019.69- Sonra, her
Gurup’tan Rahman'a karşı Azgınlık etmede en Şiddetli olanlar’ı
ayıracağız.
019.70- Biz O’na girmeye kimlerin daha Uygun
olduğunu biliyoruz.
019.71- Siz (kafirler) den O’na girmeyecek Kimse
yoktur. Bu, Rabb'inin aldığı bir Karar’dır.
019.72- Sonra Taqwa Sahipleri’ni kurtarırız ve
Zulm’e Sapanlar’ı Diz üstü çökmüş halde bırakırız.
019.73- Onlar’a Apaçık Ayetler’imiz okunduğunda,
İnkarcılar İnananlar’a derlerdi ki: "İki Bölük’ten hangisi, daha iyi Mevki de , daha Güzel bir Topluluk’tur?"
019.74- Onlar’dan önce nice Kuşaklar’ı yıkıma
uğrattık, Onlar Mal ve, Gösterişce daha
İleri’ydiler.
019.75- De ki:"Kim Sapıklık içindeyse, Rahman
O’na süre tanır. Kendilerine waadedilen’i ,Azab’ı veya Saat’i gördükleri zaman
artık kimin Yer’i daha Kötü, kimin Güc’ü daha Zayıf’mış öğreneceklerdir.
019.76- Allah, Hidayet’i bulanlara Hidayet’i
arttırır. Sürekli olan Salih Davranışlar, Rabb'inin katında Sevapca daha
Hayırlı, varılacak Sonuç bakımından da daha Hayırlı’dır.
019.77- Ayetler’imize küfredip, "Bana elbette
Mal ve Çocuklar verilecektir" diyeni gördün mü?
019.78- O, Gayb’a Tanık mı oldu, yoksa Rahman'ın katında bir Ahid mi
aldı?
019.79- Asla, demekte olduğunu yazacağız ve O’nun
için Azab’ta da Uzun Süre tanıyacağız.
019.80- O’nun söylediklerine de Mirascı
olacağız, Bize Tek başına gelecektir.
019.81- Kendilerine İzzet sağlasınlar diye,
Allah'tan başka İlahlar edindiler.
019.82- Hayır, Onlar’ın Tapınışlar’ını İnkar
edecekler ve Onlar’a karşı Çelişki’ye düşeceklerdir.
019.83- Görmedin mi, Biz gerçekten Küfredenler’in
üzerine (Şeytanları) gönderdik, Onlar’ı Tahrik ediyorlardı.
VI Allah'a
Oğul isnad etmek :84-99
019.84- Onlar’a
karşı Acele davranma, Onlar için Süreler saymaktayız.
019.85- Taqwa
Sahipleri’ni Rahman'ın Huzuru’nda toplayacağımız Gün,
019.86- Suçlular'ı
da susamışlar olarak Cehennem'e sürükleyeceğiz.
019.87- Şefaat’e
Malik olmayacaklardır, meğer ki Rahman'ın Katında Ahid’i olsun.
019.88- "Rahman
Çocuk edinmiştir" dediler.
019.89- Andolsun, Çirkin bir Şey getirdiniz.
019.90- Bundan
dolayı, Gökler Paramparça olacak, Yer çatlayacak ve Dağlar yıkılıp göçecekti.
019.91- Rahman Adına Çocuk öne sürdüklerinden.
019.92- Rahman'a Çocuk edinmek yaraşmaz.
019.93- Gökler’de ve Yer’de olanlar’ın tümü,
Rahman'a yalnızca Kul olarak geleceklerdir.
019.94- Andolsun, Onlar’ın Tümü’nü kuşatmış ve
Onlar’ın Sayıları’nı belirlemiştir.
019.95- Qıyamet Günü Onlar’ın hepsi Tek başlarına
geleceklerdir.
019.96- İnananlar ve Salih Çalışmalar’da
bulunanlara ise, Rahman bir Sevgi
sunacaktır.
019.97- Biz bu ( gerçeği )Senin Dil’inde
kolaylaştırdık, Taqwa Sahipleri’ne Müjde vermen ve direnen bir Qawmi
İnzar etmen için.
019.98- Biz, Onlar’dan önce nice Kuşaklar’ı yıkıma
uğrattık. Onlar’dan birini algılıyor ya
da Fısıltılar’ını duyuyor musun?
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Musa: 1-24
020.01- Ta Ha
020.02- Biz Sana bu Qur'an'ı güçlük çekmen için
indirmedik.
020.03- Haşyet duyanlar’a ancak bir Öğüt.
020.04- Yer’i ve Yüksek Gökler’i Yaratan
tarafından bir İndirme’dir.
020.05- Rahman Arş’a istiva etti.
020.06- Gökler’de, Yer’de, bu ikisinin arasında ve
Nemli-Toprağın altında olanlar’ın
tümü O'nundur.
020.07- Söz’ü açığa vursan da (birdir). Çünkü O, elbette Gizli’yi de Gizli’nin Gizlisi’ni
de bilmektedir.
020.08- Allah, O'ndan başka İlah yok. En Güzel
İsimler O'nundur.
Musa Mukaddes Tuva'da
020.09- Sana Musa'nın
Haber’i geldi mi?
020.10- Hani bir Ateş görmüştü de Aile’sine şöyle
demişti: "Durun, kesinlikle Ben bir Ateş gördüm, umulur ki Size O’ndan bir
Kor getiririm ya da Ateş’in yanında bir Yolgösteri’ci bulurum.'
020.11- Nitekim O’na gidince, kendisine seslenildi:
"Ey Musa!"
020.12- "Gerçekten Ben, Ben Senin Rabb'inim.
Ayakkabılar’ını çıkar. Çünkü Sen, Kutsal Wadi olan Tuva' dasın."
020.13- "Ben Seni seçtim, Artık wahyolunan’ı
dinle."
020.14- "Gerçekten Ben, Ben Allah'ım. Ben'den
başka İlah yoktur, şu halde Bana abdol ve Beni zikretmek için Salat kıl."
020.15- "Elbette, Saat yaklaşarak
gelmektedir. Herkesin harcadığı Çaba’nın Karşılığını alması için, O’nu
neredeyse açıklıyorum."
020.16- "Öyleyse, O’na inanmayıp kendi
Hewasına uyan, sakın Seni O’ndan alıkoymasın, sonra Yıkıma uğrarsın."
020.17- "Sağel’indeki nedir ey Musa?"
020.18- Dedi ki: "O, Benim Asa’mdır, O’na
dayanmakta, onunla Dawarlarım için Ağaçlar’dan Yaprak düşürmekteyim, onda Benim
için daha başka Yararlar da var."
020.19- Dedi ki: "Onu at, ey Musa!"
020.20- Böylece, O da onu attı, O hemen Debelenen
bir Yılan (oldu).
020.21- Dedi ki: "O’nu al ve korkma ,Biz O’nu
İlk Durumu’na çevriceğiz."
020.22- "El’ini de Koltuğuna sok, bir Başka Ayet olarak O, Hastalık olmadan ve
Bembeyaz bir durumda çıkıversin."
020.23- "Öyle ki Sana Büyük Ayetler’imizden
göstermiş olalım."
020.24- "Fir'awn'a
git, çünkü O taşkınlaşmaktadır."
II Musa ve Fir'avn :25-54
020.25- Dedi ki: "Rabb'im, Benim Göğsümü
aç."
020.26- "Bana İş’imi kolaylaştır."
020.27- "Dil’imden Düğüm’ü çöz."
020.28- "Ki söyleyeceklerimi
kavrasınlar."
020.29- "Aile’mden Bana bir Yardımcı
kıl."
020.30- "Kardeşim Harun'u"
020.31- "O'nunla arkamı kuvvetlendir."
020.32- "O’nu İş’imde ortak kıl."
020.33- "Böylece Seni çok tesbih
edelim."
020.34- "Ve Seni çok zikredelim."
020.35- "Elbette Sen, Bizi görmektesin."
020.36- Dedi
ki: "Ey Musa istediğin Sana
verildi."
020.37- "Andolsun,
Biz sana bir defa daha lutfetmiştik."
020.38- "Hani,
Anne’ne wahyolunan Şey’i wahyetmiştik."
020.39- "Onu
Sandığın içine koy, O’nu Su’ya bırak, böylece Su O’nu Sahil’e bıraksın, O’nu
Benim de Düşman’ım, O’nun da Düşman’ı olan biri alacaktır. Gözümün önünde
yetiştirilmen için, kendimden Sana bir Sevgi yönelttim."
020.40- "Hani
Kızkardeş’in gezinip: "Onu üstlenecek birini Size Haber vereyim mi?"
demekteydi. Böylece Seni Anne’ne geri çevirmiş olduk ki, Gözün aydın olsun ve
Hüzn’e kapılmasın. Sen bir İnsan öldürmüştün de, Biz Seni Tasa’dan kurtarmış ve
Seni Deneme’den geçirmiştik. Medyen
Halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir Qader üzerine geldin ey Musa!"
020.41- "Seni
kendim için seçtim"
020.42- "Sen
ve Kardeşin Ayetler’imle gidin ve Beni zikretmekte Gevşek davranmayın."
020.43- "İkiniz
Fir'awn'a gidin, çünkü o
taşkınlaşmaktadır."
020.44- "Ona
Yumuşak Söz söyleyin, umulur ki tezekkür eder ve haşyet duyar."
020.45- "Dediler
ki: "Rabb'imiz, Biz gerçekten, O’nun Biz’e karşı, taşkınlık etmesinden ya
da Azgın davranmasından korkmaktayız."
020.46- Dedi
ki: "Korkmayın, çünkü Ben Sizin’le birlikteyim, işitmekteyim ve görmekteyim."
020.47- "Haydi
O’na gidin ve deyin ki: "Biz Senin Rabb'inin Elçileri’yiz. İsrailoğulları’nı Bizimle birlikte gönder ve
Onlar’a Azab verme. Sana Rabb'inden bir Ayet’le geldik. Selam, Hidayet’e tabi
olanlar’ın üzerine olsun."
020.48- "Gerçekten
Bize wahyolundu ki: -Doğrusu Azab, Yalanlayan ve yüz çevirenler’in
üstünedir.-"
020.49- Dedi
ki " Sizin Rabb'iniz kim ey Musa?"
020.50- Dedi
ki: "Bizim Rabb'imiz, her şeye Yaratılışını veren, sonra Doğruyol’unu
gösterendir."
020.51- Dedi
ki: "İlk Çağlar’daki Kuşaklar’ın Durumu nedir öyleyse?"
020.52- Dedi
ki: "Bunun bilgisi Rabb'imin katında bir Kitap'tadır. Benim Rabb'im
şaşırmaz ve unutmaz."
020.53- "Ki,
Arz’ı Sizin için bir Beşik kıldı, O’nda Sizin için Yollar döşedi ve Gök’ten Su
indirdi. Böylelikle bununla Her Tür Bitki’den Çiftler çıkardık.
020.54- "Yiyin
ve Hayvanlar’ınızı otlatın. Şüphesiz bunda Sağduyu Sahipleri için elbette
Ayetler var’dır.
020.55- Sizi
O’ndan yarattık, Sizi Ona geri vereceğiz ve Sizi bir kere daha O’ndan
çıkacağız.
020.56- Andolsun,
Biz O’na Ayetler’imizin Tümü’nü gösterdik. Fakat o yalanladı ve ayak diretti.
III Musa ve Büyücüler :55-76
020.57- Dedi ki: "Ey Musa, Sen Bizi Sihr’inle Yurd’umuzdan çıkarmaya mı geldin?"
020.58- "Madem öyle, Biz de Sana buna benzer
bir Sihir’le geleceğiz, şimdi Sen, bir Buluşma Yer ve Zamanı belirle, Bizim de,
Senin de Ona karşı olamayacağımız Açık Geniş bir Yer olsun." dedi.
020.59- Dedi ki: "Buluşma Zamanımız Bayram
Günü ve İnsanlar’ın Toplanacağı Kuşluk vakti."
020.60- Böylece Fir'awn arkasını dönüp gitti. Hileli Düzen’ini bir araya getirdi.
Sonra geldi.
020.61- Musa
Onlar’a dedi ki: "Size Yazıklar olsun, Allah'a karşı Yalan uydurmayın.
Sonra bir Azab ile Kök’ünüzü kurutur. Yalan düzen gerçekten yokolup
gitmiştir."
020.62- Bunun üzerine kendi aralarında
Durumlar’ını tartışmaya başladılar ve Gizli Konuşmalar’a geçtiler.
020.63- Dediler ki: "Bunlar, her halde iki
Sihirbaz’dır, Sizi Sihirler’iyle Yurd’unuzdan çıkarmak ve Örnek olarak
tutturduğunuz Yol’unuzu yok etmek istemektedirler."
020.64- "Bundan dolayı Tuzaklar’ınızı bir
araya getirin. Sonra Bölükler halinde gelin, Bugün Üstünlük sağlayan, gerçekten
Kurtuluş’u bulmuştur."
020.65- "Ey Musa" dediler. "Ya Sen at veya Önce atanlar Bizler
olalım."
020.66- Dedi ki: "Hayır Sizler atın."
Sonra hemen ne görsün, Sihirler’inden dolayı, Onlar’ın İpler’i ve Asalar’ı
kendisine gerçekten debeleniyormuş haliyle göründü.
020.67- Musa,
bu yüzden kendi içinde bir tür Korku duymaya başladı.
020.68- "Korkma" dedik. "Elobette
Sen Üstün olacaksın."
020.69- "Sağel’indekini atıver, Onlar’ın
yaptıklarını yutacaktır, çünkü Onlar’ın yaptıkları yalnızca bir Büyücü
Hilesi’dir. Büyücü ise nereye varsa kurtulamaz."
020.70- Bunun üzerine Büyücüler, Secde’ye
kapandılar: "Harun'un ve Musa'nın Rabbi'ne İman ettik"
dediler.
020.71- Dedi ki: "Ben Size İzin vermeden önce
O'a inandınız, öyle mi? Kuşkuşuz O Size Büyü’yü öğreten Büyüğünüzdür. O halde
Ben de Sizin Eller’inizi ve Ayaklar’ınızı Çapraz olarak keseceğim ve Sizi Hurma
Dalları’nda sallandıracağım. Siz de elbette, hangimizin Azab’ı daha
Şiddetliymiş ve daha Sürekliymiş öğrenmiş olacaksınız."
020.72- Dediler ki: "Bize gelen Apaçık
Deliller’e ve Bizi Yaratan’a Seni Asla tercih etmeyeceğiz. Neyle Hükm’ünü
yürütebileceksen, durmaksızın Hükm’ünü yürüt, Sen, yalnızca bu Dünya Hayatı’nda
Hükm’ünü yürütebilirsin."
020.73- "Gerçekten Biz Rabb'imize iman ettik,
Günahlar’ımızı ve Sihir dolayısıyla Bizi kendisine karşı zorladığından
bağışlasın. Allah, daha Hayırlı’dır ve daha Sürekli’dir."
020.74- "Gerçek şu ki kim Rabb'ine Suçlu
olarak gelirse, elbette Onun için Cehennem vardır. Onun içinde ise, ne
ölebilir, ne de dirilebilir."
020.75- "Kim de O'na inanıp Salih
Çalışmalar’da bulunarak O'na gelirse, işte Onlar, Onlar için de Yüksek Dereceler
vardır."
020.76- "İçlerinde Ebedi kalacakları,
içlerinden Irmaklar akan Adn Bahçeleri de. Ve işte bu Arınmış olan’ın
Karşılığıdır."
IV Musa ile kavmi :77-89
020.77- Andolsun, Biz Musa'ya wahyetmiştik: Kullar’ımı Geceleyin Yürüyüş’e geçir, Onlar’a
Deniz’de Kuru bir Yol aç, yetişilmekten korkmadan ve Endişe’ye
kapılmadan."
020.78- Fir'awn
ise Ordular’ıyla peşlerine döküldü. Sular’dan Onlar’ı kaplayan kapladı.
020.79- Fir'awn,
kendi Qawm’ini saptırdı ve Onlar’ı Doğruya yöneltmedi.
020.80- Ey İsrailoğulları,
andolsun,Sizi Düşmanlar’ınızdan kurtardık, Tur'un Sağ yanında Sizin’le
waidleştik ve üzerinize Qudret Helvası’yla Bıldırcın indirdik.
020.81- Size Rızıq olarak verdiklerimizden Temiz
olanları’ndan yiyin, bu konuda Azgınlık
yapmayın, yoksa Gazab’ım üzerinize kaçınılmaz olarak iner. Benim Gazab’ım kimin
üzerine inerse, elbette o, Tepetaklak düşmüştür.
020.82- Gerçekten Ben, Tewbe eden, İnanan, Salih
Çalışmalar’da bulunup da sonra Doğruyol’a erişen kimseyi elbette
bağışlayacağım.
020.83- "Seni Qawm’inden çarçabuk ayrılmaya
iten nedir ey Musa?"
020.84- Dedi ki: "Onlar arkamda, İzim
üzerindedirler, Hoşnut kalman için, Sana gelmekte Acele ettim Rabb'im."
020.85- Dedi ki: "Biz Sen’den sonra Qawm’ini
Deneme’den geçirdik. Samirî Onlar’ı saptırdı."
020.86- Bunun üzerine Musa, Qawm’ine oldukca Kızgın, Üzgün olarak döndü. Dedi ki: "Ey Qawmim, Rabb'iniz Size
Güzel bir Waid’te bulunmadı mı? Size Söz pek Uzun mu geldi? Yoksa Rabb'inizden
üzerinize kaçınılmaz bir Gazab’ın inmesini mi istediniz de Bana verdiğiniz Söz’den
caydınız?"
020.87- Dediler ki: "Biz Sana verdiğimiz
Söz’den kendiliğimizden dönmedik ,ancak o Qawm’in Süs Eşyaları’ndan bir takım
Yükler yüklenmiştik Biz Onlar’ı attık, böylece Samirî de attı."
020.88- Böylece Onlar’a böğürmesi olan bir Buzağı
Heykeli döküp çıkardı. "İşte, Sizin de İlah’ınız, Musa'nın da İlah’ı budur, fakat O unuttu." dediler.
020.89- Onun kendilerine bir Söz’le cevap
vermediğini ve Onlar’a bir Zarar veya Yarar sağlamaya Güc’ü olmadığını
görmüyorlar mı?
V Musa ve Buzağı :90-104
020.90- Andolsun, Harun, bundan önce Onlar’a: "Ey Qawm’im, gerçekten Siz bununla
Fitne’ye düşürüldünüz. Sizin asıl Rabb'iniz Rahman'dır. Şu halde Bana uyun ve
Emr’ime tabi olun." demişti.
020.91- Demişlerdi ki: "Musa Bize geri gelinceye kadar Ona karşı bel büküp önünde
eğilmekten kesinlikle ayrılmayacağız."
020.92- "Ey Harun" demişti. Onlar’ın saptıklarını gördüğün zaman Seni
alıkoyan neydi?"
020.93- "Niye Bana uymadın, Emr’ime Baş mı
kaldırdın?"
020.94- Dedi ki:"Ey Anne’min Oğlu, Sakal’ımı
bırak ve Baş’ımı tutma. Ben Senin İsrailoğulları
arasında Ayrılık çıkardın, Söz’ümü önemsemedin
demenden endişe ettim."
020.95- Dedi ki: "Ya Senin Amac’ın nedir ey Samirî?"
020.96- Dedi ki: "Ben Onlar’ın görmediklerini
gördüm, böylece Elçi’nin İzi’nden bir Avuç alıp Onu atıverdim, böylelikle Bana
bunu Nefsim hoş gösterdi."
020.97- Dedi ki: "Haydi çekip git, artık
Senin Cezan-Bana dokunulmasın- deyip gezmendir." Ve elbette Senin için
kendisinden asla kaçınımayacağın bir Buluşma Zamanı var’dır. Üstüne kapanıp Bel
bükerek önünde eğildiğin İlah’ına bak, Biz Onu elbette yakalayacağıız, sonra
Darmadağın edip Deniz’de savuracağız.
020.98- "Sizin İlah’ınız yalnızca Allah'tır
ki, O'nun dışında İlah yoktur. O, İlim bakımından Herşey’i Kuşatan'dır.
020.99- Sana Geçmişler’in Haberleri’nden bir
Bölüm’ünü böylece aktarıyoruz. Gerçekten Sana katımızdan bir Zikr verdik.
020.100- Kim bundan yüz çevirirse, elbette Qıyamet
Günü o bir Günah-yükü yüklenecektir.
020.101 -Onda Ebedi olarak Kalıcı’dır. Bu, Qıyamet
Günü onlar için ne Kötü bir Yük’tür.
020.102- Sur'a üfürüleceği Gün, Biz Suçlular’ı O gün
Gözler’i kaskatı kesilmiş olarak toplayacağız.
020.103- "Yalnızca On (gün) kaldınız" diye
kendi aralarında fısıldaşacaklar.
020.104- Onlar’ın Söz’ünü ettiklerini Biz daha iyi
biliriz. Tutulan Yol bakamından Onlar’ın daha üst olanları ise: "Siz
yalnızca bir Gün kaldınız" derler.
VI Peygamberin Muhalifleri :105-115
020.105- Sana Dağlar’ı soruyorlar. De ki: "Benim
Rabb'im, Onlar’ı Darmadağın edip savuravak"
020.106- "Yerlerini Bomboş, Çıplak bırakacaktır."
020.107- "Orada ne bir Eğrilik göreceksin, ne de
bir Tümsek."
020.108- O Gün, kendisinden sapma imkanı olmayan
Çağrıcı’ya uyacaklar. Rahman'a karşı Sesler kısılmıştır. Artık bir Hırıltı’dan
başka bir Ses işitemezsin.
020.109- O Gün Rahman'ın kendisine İzin verdiği ve
Sözünden Hoşnut olduğu kimseden başkasının Şefaat’i bir Yarar sağlamaz.
020.110- O, önlerindekini de, arkalarındakini de
bilir. Onlar ise, Bilgi bakımından O'nu kavrayamazlar.
020.111- Yüzler, Diri ve Kaim olan’ın önünde Eğik
durmuştur ve Zulüm yüklenen ise yok olup gitmiştir.
020.112- Kim de bir İnançlı olarak, Salih
Çalışmalar’da bulunursa, artık O, ne Zulum’den korksun ,ne de Hakkının Eksik
tutulmasından.
020.113- Böylece Biz O'nu, Arapça bir Qur'an olarak indirdik
ve O'nda Korkulacak Şeyler’i Türlü Şekiller’de açıkladık umulur ki ittiqa
ederler ya da Onlar için Öğüt olarak düşünme/Zikr oluşturur.
020.114- Haqq olan Biricik Melik Allah Yüce'dir.
O’nun Wahy’i Sana gelip tamamlanmadan önce Okuma’da Acele etme ve de ki:
"Rabb'im, İlm’imi arttır."
VII Şeytanın İğfali: 116-128
(Bakara
30-38, Araf 20-25, İsra 60-65, Kehf 50)
020.115- Andolsun, Biz bundan önce Adem'e Ahid vermiştik. Fakat O
unutuverdi. Biz Onda bir Kararlılık bulmadık.
020.116- Hani Biz Melekler’e: "Adem'e secde edin" demiştik, İblis'in dışında secde etmişlerdi, O,
Ayak diremişti."
020.117- Bunun üzerine dedik ki: "Ey Adem, bu gerçekten Sana da, Eş’ine de
Düşman’dır. Sakın Sizi Bahçe'den çıkarmasın, sonra Mutsuz olursunuz.
020.118- Elbette ki, Senin acıkmaman ve Çıplak
kalmaman ordadır."
020.119- Ve gerçekten Sen burada susamayacaksın ve
Güneş altında yanmayacaksın da."
020.120- Sonunda Şeytan
Ona vesvese verdi, dedi ki: "Sana Sonsuzluk Ağacı’nı ve Yok olmayacak bir
Mülk’ü Haber vereyim mi?"
020.121- Böylece İkisi Ondan yediler, hemen ardından
Ayıp yerleri/Sev'atları Onlar için ortaya çıktı , üzerlerine Bahçe
Yaprakları’ndan örtmeye başladılar. Adem,
Rabb'ine karşı gelmiş oldu da şaşırıp kaldı.
020.122- Sonra Rabb'i O’nu seçti, Tewbe’sini kabul etti
ve Doğru Yol’a iletti.
020.123- Dedi ki: "Bir kısmınız bir kısmınıza
Düşman olarak , hepiniz ordan inin. Artık Size Ben’den bir Yol Gösterici
gelecektir, kim benim Hidayet’ime uyarsa artık O sapmaz ve mutsuz olmaz.
020.124- "Kim de benim Zikr’imden yüzçevirirse,
artık Onun için Sıkıntılı bir Geçim var’dır ve
Biz Onu Qıyamet Günü Kör olarak haşredeceğiz."
020.125- "O da şöyle demiş olur: Ben görmekte
olan biriyken, Beni niye Kör olarak haşrettin Rab'bim?"
020.126- Der ki: "İşte böyle, Sana Ayetler’imiz
gelmişti, Fakat Sen Onlar’ı unuttun, o Gün de Sen işte böyle
unutulmaktasın."
VIII Ceza muhakkaktır :129-135
020.127- İşte Biz Ölçüsüzce davrananlar’ı ve
Rabb'inin Ayetleri’ne inanmayanları böyle cezalandırırız, Ahiret Azabı ise gerçekten
daha Şiddetli ve daha Sürekli’dir.
020.128- Kendilerinden önceki Kuşaklar’dan Nicelerini
Yıkıma uğratmamız, Onlar’ı Doğru’ya yöneltmedi mi? Onlar’ın kaldıkları
Yerler’de gezinip durmaktadırlar. Şüphesiz bunda Sağduyu Sahipleri için Ayetler
var’dır.
020.129- Eğer Rabb'inden geçmiş bir Söz ve Adı
konulmuş bir Süre (ecel) olmasaydı, kuşkusuz (azab) kaçınılmaz olurdu.
020.130- Şu halde Onlar’ın söylediklerine karşı
Sabırlı ol. Güneş’in Doğuşu’ndan önce ve Batışı’ndan önce Rabb'ini Hamd ile
tesbih et. Gece’nin bir Bölümü’nde de ve Gündüzün Uçları’nda da tesbihte bulun
ki Hoşnut olabilesin.
020.131- Onlar’dan Bazı Bölükler’e, kendilerini
Onunla denemek için yararlandığımız Dünya Hayatı’nın Süsü’ne gözünü dikme.
Senin Rabb'inin Rızq’ı daha Hayırlı ve daha Sürekli’dir.
020.132- Ehl’ine Salat’ı emret ve onda Kararlı
davran. Biz Sen’den Rızıq istemiyoruz, Biz Sana Rızıq vermekteyiz: Sonuç
Taqwa’nındır.
020.133- Dediler ki: "Bize kendi Rabb'inden bir
Ayet getirmesi gerekmez miydi?" Onlar’a önceki Kitaplar’da Açık Belgeler
gelmedi mi?
020.134- Eğer Biz Onlar’ı bundan önceki Azab ile
Yıkıma uğratmış olsaydık, kesinlikle diyeceklerdi ki: Rabb'imiz, Bize bir Elçi
gönderseydin de, Küçülmeden ve Aşağılanmadan önce Senin Ayetler’ine tabi
olsaydık."
020.135- De ki: "Herkes gözetlemekterir, Siz de
gözleyip durun. Sonun da, Dümdüz Yol’un
Sahipleri kimlermiş ve Doğru yol’a ulaşan kimlermiş, pek yakında
öğreneceksiniz."
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Üç sınıf insan: 1-39
056.01- Waqıa wuqu bulduğu zaman
056.02- Onun Wuquu’nu yalanlayabilecek yoktur.
056.03- O Aşağılatıcı, Yüceltici’dir.
056.04- Yer, Şiddetli bir Sarsıntı’yla sarsıldığı,
056.05- Ve Dağlar darmadağın olup ufalandığı,
056.06- Derken toz duman halinde savrulduğu,
056.07- Ve Sizler de Üç Sınıf olduğunuz zaman;
056.08- İşte o Meymene Ashabı, ne Ashabı Meymene!
056.09- Meş'eme Ashabı, ne Meş'eme Ashabı!
056.10- Yarışıp öne geçenler de Öne geçmiş
Öncüler’dir.
056.11- İşte Onlar Muqarreb’dir.
056.12- Ni’metler’le donatılmış Bahçeler'de
056.13- Birçoğu Geçmişler’dendir.
056.14- Birazı da Sonrakiler’den.
056.15- İşlenmiş Tahtlar üzerindedirler.
056.16- Üstlerinde Karşılıklı olarak
yaslanmışlardır.
056.17- Çevrelerinde Ölümsüzlüğe ulaşmış Gençler
dolaşır.
056.18- Kaynağından Testiler, İbrikler ve Kadehler,
056.19- Ki bundan ne Başlar’ı ağrır ne de
kendilerinden geçip Aqıllar’ı çelinir.
056.20- Arzulayıp seçecekleri Meyveler,
056.21- Canlar’ının çektiği Kuşeti,
056.22- Ve İri Gözlü Huriler,
056.23- Sanki Saklı İnciler gibi.
056.24- Yapmakta olduklarına Karşılık olmak üzere.
056.25- Orada
ne Boş Söz işitirler, ne de Günah’a sokma.
056.26- Yalnızca bir Söz: Selam, Selam.
056.27- Yemin Ashabı, ne Ashab-ı Yemin!
056.28- Yüklü Dallar’ı bükülmüş Kiraz,
056.29- Üstüste dizili Meyveleri sarkmış Muz
Ağaçları,
056.30- Yayılıp uzanmış Gölgeler,
056.31- Durmaksızın akan Su,
056.32- Ve bir çok Meyveler arasında,
056.33- Eksilmeyen, yasaklanmayan,
056.34- Yüksekler’e kurulmuş Döşekler.
056.35- Gerçek şu ki: Biz Onları yeni bir inşa ile
inşa ettik
056.36- Onları hep Bakireler kıldık.
056.37- Eşler’ine Sevgi ile Tutkun, hep Yaşıt,
056.38- Yemin Ashabı olanlar için.
056.39- Birçoğu Geçmişler’den.
056.40- Bir çoğu da Sonrakiler’den.
II Günahkarlar: 40-74
056.41- Şimal Ashabı, ne Şimal Ashabı!
056.42- Hücreler’e işleyen Kavurucu bir Sıcaklık
ve Kaynar Su,
056.43- Ve Kapkara Duman’dan olan bir Gölge
içindedirler.
056.44- Ki o, ne Serin’dir, ne de Kerim.
056.45- Çünkü Onlar, bundan önce Varlıkla şımartılmış
olanlar’dı.
056.46- Onlar, Büyük Günah üzerinde Israrlı
davrananlar’dı.
056.47- Ve derlerdi ki: "Biz öldüğümüz,
Toprak ve Kemik olduğumuz da mı, gerçekten Biz mi diriltilecek mişiz?"
056.48- "Önceden geçmiş Atalar’ımız da
mı?"
056.49- De
ki: "Elbette, Öncekiler de ve Sonrakiler de."
056.50- "Bilinen
bir Gün’ün belli vaktinde elbette toplanacaklardır."
056.51- Sonra
gerçekten Siz, ey Sapık olan Yalanlayıcılar,
056.52- Elbette Zakkumolan bir Ağaç’tan yiyeceksiniz.
056.53- Böylece
Karınlar’ı O’ndan dolduracaksınız.
056.54- Onun
üzerine de alabildiğine Kaynar Su’dan içeceksiniz.
056.55- Üstelik
içtikce susayan Hasta Develer’in İçişi gibi içeceksiniz.
056.56- İşte
bu, Onların Din Günü'nde Şölenleri’dir.
056.57- Sizleri
Biz yarattık, yine de Tasdiq etmeyecek misiniz?
056.58- Şimdi
dökmekte olduğunuz Meni’yi gördünüz mü?
056.59- Onu
Sizler mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan Bizler miyiz?
056.60- Sizin
aranızda Ölüm’ü Taqdir edenler Biziz ve
Biz önüne geçilecek olanlar değiliz.
056.61- Benzerlerinizi
getirip değiştirme ve Sizi şimdi bilemeyeceğiniz bir şekilde inşa etme
konusunda,
056.62- Andolsun
İlk İnşa’yı bildiniz, ama Öğüt almanız gerekmez mi?
056.63- Şimdi
ekmekte olduğunuz’u gördünüz mü?
056.64- Onu
Sizler mi bitiriyorsunuz yoksa bitirmekte olanlar Biz miyiz?
056.65- Eğer
dilemiş olsaydık, gerçekten Onu birer Ot Kırıntısı kılardık, böylelikle
şaşırdınız.
056.66- "Doğrusu
Biz, Ağır bir Sonuç altına girip zorlandık,"
056.67- "Hayır,
Biz büsbütün Yoksun bırakıldık."
056.68- Şimdi
Siz, içmekte olduğunuz Su’yu gördünüz mü?
056.69- Onu
Sizler mi Bulut’tan indiriyorsunuz, yoksa indirmekte olanlar Biz miyiz?
056.70- Eğer
dilemiş olsaydık Onu Tuzlu kılardık, ama şükretmeniz gerekmez mi?
056.71- Şimdi
yakmakta olduğunuz Ateş'i gördünüz mü?
056.72- Onun
Ağac’ını Sizler mi inşa ediyorsunuz yoksa onu İnşa eden Bizler miyiz?
056.73- Biz
Onu hem bir Öğüt ve Hatırlatma, hem de İhtiyacı olanlar’a bir Meta kıldık.
III Hüküm yaklaşıyor :75-96
056.74- Şu halde Rabb'ini Büyük İsm’iyle tesbih et.
056.75- Hayır, Yıldızlar’ın yerlerine/konumlarına
Yemin ederim,
056.76- Elbette O, eğer bilirseniz gerçekten Büyük
bir Yemin’dir.
056.77- Tartışmasız bu bir Kerim Qur'an'dır.
056.78- Korunmuş bir Kitap'dadır.
056.79- O'na, Temizlenmiş olan’dan/arınmışdan
başkası dokunamaz/kavramayaz.
056.80- Alemler’in Rabb'inden İndirilme’dir.
056.81- Şimdi Siz bu Söz’ü mü horgörüyorsunuz?
056.82- Ve Rızq’ınızı elbette yalanlamaktan İbaret
mi kılıyorsunuz?
056.83- Hele Can Boğaz’a gelip dayandığında,
056.84- Ki o sırada Siz bakıp duruyorsunuz.
056.85- Biz Ona Siz’den daha yakınız, ancak Siz
görmezsiniz.
056.86- İşte o vakit, eğer Siz ceza görmeyecek
iseniz.
056.87- Eğer Doğrusözlüler iseniz, Onu geri çevirsenize!
056.88- Eğer O, Yakın kılananlar’dan ise,
056.89- Bu durumda Rahatlık, Güzel Rızıq ve
Ni’metler’le donatılmış Bahçe.
056.90- Ve eğer Yemin Ashabı’ndan ise,
056.91- Artık Yemin Ashabı’ndan Selam Sana!
056.92- Ve eğer O Yalanlayan Sapıklar’dan ise,
056.93- Artık alabildiğine Kaynar Su’dan bir Şölen
vardır.
056.94- Ve Çılgınca yanan Ateş'e bir Atılma da.
056.95- Elbette
bu Kesin Bilgi ifade eden bir Gerçek’tir.
056.96- Öyleyse
Rabb'ini Yüce İsm’iyle tesbih et.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I 1-10 Hakikat Yolunda fedakarlık :1-10
057.01- Gökler’de
ve Yer’de olanlar’ın tümü Allah'ı tesbih etmiştir. O, Aziz'dir, Hakim'dir.
057.02- Gökler’in
ve Yer’in Mülk’ü O'nundur. Diriltir ve
Öldürür. O Herşey’e Güçyetiren'dir.
057.03- Ewwel'dir, Ahir'dir, Zahir'dir, Batın'dır. O, Herşey’i Bilen'dir.
057.04- Gökler’i ve Yer’i Altı Gün’de yaratan,
sonra da Arş’a istiwa eden O'dur. Yere giren’i, ondan çıkan’ı, Gök’ten inen’i
ve ona çıkan’ı bilir. Siz, her nerede iseniz, O Sizin’le beraberdir. Allah
yaptıklarınızı Gören'dir.
057.05- Gökler’in ve Yer’in Mülkü O'nundur. İşler
Allah'a döndürülür.
057.06- Gece’yi ve Gündüz’ü bağlayıp katar,
Gündüz’ü de Gece’ye bağlayıp katar. O, Göğüsler’in Öz’ünde olan’ı Bilen'dir.
057.07- Allah'a ve Elçisi'ne inanın. Sizi kendileri
üzerinde Halifeler kılıp size Harcama yetkisi verdiği Şeyler’den infaq edin.
Artık Siz’den kim iman edip infaq ederse, Onlar için Büyük bir Ecir vardır.
057.08- Size ne oluyor ki, Elçi Sizi Rabb'ine
inanmaya çağırıp dururken Allah'a inan mıyorsunuz? Oysa O, Siz’den Kesin bir
Söz almıştı, eğer inanıyorsanız.
057.09- Sizi Karanlık’tan Nur’a çıkarmazı için
Kul’una Apaçık Ayetler indiren O''dur. Allah, Size karşı elbette
Şefkatli-olan'dır, Rahim'dir.
057.10- Size ne oluyor ki, Allah Yolu’nda infaq etmiyorsunuz?
Oysa Gökler’in ve Yer’in Mirası Allah'ındır. İçinizden, Fetih’ten önce İnfaq
eden ve Savaşanlar bir olmaz. İşte Onlar, derece olarak sonradan infaq eden ve
Savaşanlar’dan daha Büyük’tür. Allah, herbirine en Güzel olan’ı
waadetmiştir. Allah, yaptıklarınızdan Haberdar'dır.
II 11-19 İman ve Fedakarlık
:11-19
057.11- Allah'a Güzel bir Borç verecek olan
kim’dir? Artık Allah, bunu kendisi için kat kat artırır. Onun için Kerim bir
Ecir var’dır.
057.12- O Gün, Mü'minler ve Mü'mineler’i, Nur’ları
Önlerinde ve Sağlarında koşarken görürsün. "Bugün Sizin Müjdeniz içinde
Ebedi Kalıcılar olarak içinden Irmaklar akan Bahçeler'dir." İşte Büyük
Fewz bu’dur.
057.13- O Gün, Münafıqlar ve Münafıqalar, İman
etmekte olanlar’a derler ki: "Bize bir Göz atın, Sizin Nur’unuzdan
birazcık yararlanalım." Onlar’a: " Arkanıza dönün de bir Nur arayıp
bulmaya çalışın" denilir. Derken aralarında Kapı’sı olan bir Sur
çekilmiştir. Onun İç yanında Rahmet, dış yanı’nda da o yönden Azab var’dır.
057.14- Onlara seslenirler: "Biz Sizler’le
birlikte değil miydik?" Derler ki: " Evet, ancak Siz kendinizi
Fitne’ye düşürdünüz. Gözetip beklediniz. Kuşkular’a kapıldınız. Sizi Kuruntular
yanıltıp aldattı. Sonunda Allah'ın Emr’i geldi. Ve O Aldatıcı da Sizi Allah'ın
Emr’i ile aldattı.
057.15- Artık Bugün Siz’den herhangi bir Fidye
alınmaz ve küfretmekte olanlar’dan da. Barınma Yeriniz Ateş'tir. Sizin Weli’niz
O’dur. O ne Kötü bir Gidiş yeri’dir.
057.16- İnananlar’ın, Allah'ın ve Haqq’tan inmiş olan’ın
Zikr’i için Qalpler’inin Haşyetle yumuşaması zamanı gelmedi mi? Onlar, bundan
önce kendilerine Kitap verilmiş, sonra üzerlerinden Uzun bir Süre geçmiş,
böylece Qalpleri de katılaşmışlar gibi olmasın. Onlar’dan çoğu Fasıqlar’dı.
057.17- Bilin ki gerçekten Allah, Ölüm’ünden sonra
Arz’a hayat vermektedir. Elbette Biz, umulur ki aqledersiniz diye Size
Ayetler’i açıkladık.
057.18- Gerçek şu ki, Sadaqa veren-erkekler ve
Kadınlar ve Allah'a Güzel bir Borç verenler Onlar için kat kat arttılırır ve
Kerim Ecir de onlarındır.
057.19- Allah'a O'nun Elçisi'ne inanlar, işte
Onlar Rabb'leri katında Sıddıqlar ve Şehidler’dir. Onların Ecirler’i ve
Nurlar’ı vardır . Küfredip de Ayetler’imizi yalanlayanlar ise, işte Onlar da Cehennem Ashabı’dır.
III 20-25 Dünyanın Faniliği
:20-25
057.20- Bilin ki, Dünya Hayatı ancak bir Oyun
oyalanma, bir Süs ve kendi aranızda bir Övünme, Mal ve Çocuklar’da bir Çoğalma
Tutkusu’dur. Bir Yağmur örneği gibi, onun bitirdiği Ekin Ekicileri’nin hoşuna
gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki Sapsarı kesilmiş, sonra O bir Çerçöp olmuştur. Ahiret'te ise Şiddetli
bir Azab, Allah'tan bir Mağfiret ve bir
Rıza da var’dır. Dünya Hayatı aldanış olan bir Meta’dan başka değildir.
057.21- Rabb'inizden olan bir Mağfiret’e ve
Bahçe'ye çabalayıp yarışın. Ki Genişliği
Gök ile Yer’in genişliği gibi olup Allah'a ve O'nun Elçi’sine inananlar için
hazırlamıştır. İşte bu Allah'ın bir Fadl’ıdır ki, Onu dilediğine verir. Allah
Büyük Fadl Sahibi’dir.
057.22- Arz’da olan ve Sizin kendilerinizde
meydana gelen Herhangi bir Musibet yoktur ki, Biz Onu yaratmadan önce bir
Kitap’ta olmasın. Elbette bu, Allah'a göre pek Kolay’dır.
057.23- Öyle ki, El’inizden çıkana karşı Üzüntü
duymayasınız ve Size verdikleri
dolayısıyla sevinip şımarmayasınız. Allah Muhtal Fehur’i (her büyüklük taslayıp böbürleneni) sevmez.
057.24- Ki Onlar, Cimrilik ederler ve İnsanlar’a
da Cimriliği emrederler. Her kim yüz çevirirse, artık Allah, Ganî'dir,
Hamîd'dir.
057.25- Andolsun Biz Elçiler'imizi Apaçık olan
Belgeler’le gönderdik. Ve İnsanlar Adalet’i Ayakta tutsunlar diye Onlar’la
birlikte Kitab'ı ve Mizan'ı indirdik. Ve
kendisinde Çetin bir Sertlik olan ve İnsanlar için yararlar bulunan Demir’i de
indirdik. Öyle ki Allah, kendisine ve Elçiler’ine Gayb ile kimlerin Yardım
edeceğini bilsin. Elbette Allah Büyük
Kuwwet Sahibi’dir, Aziz'dir.
IV Müslümanlıkta ruhbanlık yoktur :26-29
057.26- Andolsun Biz Nuh'u ve İbrahim'i
gönderdik. Nübüwwet’i ve Kitab'ı onların Soylar’ında kıldık. Öyle iken
içlerinde Hidayet’i kabul edenler vardır, Onlar’dan birçoğu da Fasıq
olanlar’dır.
057.27- Sonra Onların İzleri üzerinde
Elçiler'imizi birbiri ardınca gönderdik. Meryem
oğlu İsa'yı da arkalarından
gönderdik, Ona İncil'i verdik ve Onu izleyenlerin Qalpler’inde bir Şefkat ve
Merhamet kıldık. Türettikleri Rehbaniyyet (ruhbanlık)ı ise, Biz Onlara bunu
yazmadık. Ancak Allah'ın Rıza’sını aramak için, ama buna da gerektiği gibi
uymadılar. Bununla birlikte Onlar’dan İnananlar’a Ecirler’ini verdik. Onlar’dan
bir çoğu da Fasıqlar’dır.
057.28- Ey inananlar, Allah'tan ittiqa edin ve
O'nun Elçi’sine inanın. Size kendi Rahmet’inden İki kat versin. Sizin için
kendisiyle yürüyeceğiniz bir Nur kılsın ve Size Mağfiret versin. Allah
Gafur'dur, Rahim'dir.
057.29- Öyle ki, Kitap Ehli, Allah'ın Fadl’ından
Hiçbir Şey’e Güç yetirip sahip olamadıklarını ve Fadl’ın kesinlikle Allah'ın
Eli’nde olduğunu, Onu dilediğine verdiğini bilsinler. Allah Büyük Fadl
Sahibi’dir.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Peygambere teselli :1-9
026.01- Ta Sin Mim.
026.02- Bunlar Apaçık Kitab'ın Ayetleri’dir.
026.03- Onlar Mümin olmayacaklar diye neredeyse
kendini qahredecektin.
026.04- Dilersek, Onlar’ın üzerine Gök’ten bir Ayet
indiririz de, Ona Boyunlar’ı eğilmiş olur.
026.05- Onlar’a Rahman'dan bir Uyarı gelmeyiversin.
Hiç tartışmasız Ondan yüz çevirirler.
026.06- Gerçekten yalanladılar. Fakat Alay Konusu
edindikleri Şey’in Haber’i kendilerine pek yakında gelecektir.
026.07- Yeryüzü’ne
bir bakmadılar mı ki Onda Her Güzel Çift’ten Nice Ürünler bitirdik.
026.08- Elbette bunda bir Ayet var’dır. Ancak
Onlar’ın çoğu İnanmış değildirler.
026.09- Elbette Senin Rabb'in, Gerçekten Aziz'dir,
Rahim'dir.
II Musa'nın Fir'avn'a gidişi :10-33
026. 10- Hani Rabb'in Musa' ya seslenmişti:
"Zulmetmekte olan Qawm’e git."
026.11- Firawn'un Qawmi’ne. Hala
sakınmıyorlar mı?
026.12- Dedi ki: "Rabb'im kuşkusuz Ben
Onlar’ın Beni yalanlamalarından korkmaktayım."
026.13- "Göğsüm sıkışmakta, Dil’im
dönmemektedir. Bundan dolayı, Harun'u
da gönder."
026.14- Üstelik, Onlar’ın Bana karşı sunacakları
Suç’um var. Bu nedenle Beni öldürmelerinden de korkmaktayım."
026.15- "Hayır" dedi. "İkiniz de
Ayetler’imle gidin. Elbette Biz Sizinle Birlikte’yiz ve işitmekteyiz."
026.16- "Hemen Fir'awn'a giderek deyin ki: -Gerçekten Biz Alemler’in Rabb'inin
Elçi'siyiz.-"
026.17- "İsrailoğulları’nı Bizimle göndermen için."
026.18- (Firawn) Dedi ki: "Biz Seni, içimizde
daha Çoçukken yetiştirip büyütmedik mi? Sen Ömrünün nice Yıllarını aramızda
geçirmedin mi?"
026.19- "Ve Sen yapacağın İş’i de işledin.
Sen Nankörler’densin/kafirlerdensin."
026.20- Dedi ki: "Ben Onu yaptığım zaman
Şaşkınlar’dandım."
026.21- "Siz’den korkunca da hemen aranızdan
kaçtım. Sonra Rabb'im Bana Hükm verdi ve Beni
Gönderilenler'den yaptı."
026.22- "Bana karşı Lutuf dediğin Ni’met de İsrailoğulları’nı Köle kılmandan dolayıdır."
026.23- Fir'awn
dedi ki: "Alemler’in Rabb'i ne’dir?"
026.24- Dedi ki: "Gökler’in, Yer’in ve bu
ikisi arasında olan Herşey’in Rabb'idir. Eğer Kesin Bilgi ile
inanıyorsanız."
026.25- Çevresindekiler’e dedi ki: "İşitiyor
musunuz?"
026.26- Dedi ki: "O Sizin de Rabb'iniz,
Geçmişlerdeki Atalar’ınızın da Rabb'idir."
026.27- Dedi ki: "Elbette Size gönderilmiş
bulunan Elçi'niz bir Deli’dir."
026.28- "Eğer aqlediyorsanız o Doğu’nun da
Batı’nın da, bunlar arasında olan Herşey’in de Rabb'idir." dedi.
026.29- Dedi ki: "Andolsun Benim dışımda bir
İlah edinecek olursan Seni kesinlikle Hapse atacağım.
026.30- Dedi
ki: "Sana Apaçık bir Şey getirsem de mi?"
026.31- Dedi
ki: "Eğer Doğrusözlüler’den isen O’nu getir."
026.32- Bunun
üzerine Asa’sını bıraktı. Birden o Açıkca bir Ejderha oluverdi.
026.33- El’ini
de çekip çıkardı. Birden o Bakanlar için
parlayıp ayrdınlanıvermiş oldu.
III Musa ve Büyücüler: 34-52
026.34- Çevresindeki Önde Gelenler’e: "Bu," dedi, "Doğrusu Bilgin
bir Büyücü’dür."
026.35- Büyü’sü ile Sizi Yurd’unuzdan çıkarmak
istiyor, ne buyurursunuz?"
026.36- Dediler ki: "Bunu ve Kardeş’ini oyala.
Şehirler’e de Toplayıcılar gönder."
026.37- "Tüm Uzman Bilgin Büyücüler’i Size
göndersinler. "
026.38- Böylece Büyücüler Bilinen bir Gün’ün Belli
bir Vakti’nde bir araya getirildi.
026.39- Ve İnsanlar’a da: "Siz de toplanıyor
musunuz?" denildi.
026.40- "Umarız ki eğer galip gelirse Biz de Büyücüler’e
uyarız."
026.41- Büyücüler geldiklerinde Fir'awn'a
"Şayet Biz Galip gelirsek Bize bir Ücret var gerçekten değil mi ?"
dediler.
026.42- "Evet" dedi. "Üstelik
kesinlikle Siz en Yakınlarım kılınanlar’dan da olacaksınız."
026.43- Musa
Onlar’a dedi ki: "Atacağınızı atın."
026.44- Onlar da İpler’ini ve Asalar’ını
atıverdiler ve "Fir'awn'ın
İzzeti Adı’na Kesinlikle Üstünler Bizler’iz," dediler.
026.45- Böylelikle Musa da Asa’sını bırakıverdi. Birden O uydurmakta olduklarını
yutuverdi.
026.46- Anında Büyücüler secde ettiler.
026.47- "Alemler’in Rabb'ine iman
ettik." dediler.
026.48- "Musa'nın
ve Harun'un Rabbi’ne."
026.49- Dedi ki: "O’na Ben Size İzin vermeden
önce mi inandınız? Tartışmasız O Size Büyü öğreten Büyüğünüz’dür. Öyleyse
yakında bileceksiniz. Elbette Eller’inizi ve Ayaklar’ınızı Çaprazlama
kestireceğim ve Sizin hepinizi asıp sallandıracağım."
026.50- "Hiç zararı yok." dediler.
"Çünkü Biz gerçekten Rabb'imize Dönücüler’iz."
026.51- "Doğrusu Biz İnananlar’ın İlki
olduğumuzdan dolayı Rabb'imizin Bizim Hatalar’ımızı bağışlayacağını ummaktayız.
IV Fir'avnın Boğulması :53-69
026.52- Musa'ya
da "Kullar’ımı Gece Yürüyüşe geçir, çünkü izleneceksiniz." diye
wahyettik.
026.53- Bunun üzerine Fir'awn'da Şehirler’e Toplayıcılar gönderdi.
026.54- "Gerçek şu ki Bunlar Azınlık olan bir
Topluluk’tur."
026.55- "Ve Elbette Bize karşı da Büyük bir
Öfke beslemektedirler."
026.56- "Biz ise Uyanık bir Toplum’uz."
026.57- Böylelikle Biz Onlar’ı Bahçeler’den ve
Pınarlar’dan sürüp çıkardık
026.58- Hazineler’den ve Soylu Makamlar’dan da.
026.59- İşte böyle. Bunlar’a İsrailoğulları’nı Mirascı kıldık.
026.60- Böylece Güneş’in Doğuş Vakti Onlar’ı
izlemeye koyuldular.
026.61- İki Topluluk birbirlerini gördükleri zaman
Musa'nın Adamları "Gerçekten
yakalandık" dediler.
026.62- "Hayır, elbette Rabb'im Benimle
beraber’dir, Bana Yol gösterecektir." dedi.
026.63- Bunun üzerine Musa'ya: "Asa’nla Deniz’e vur "diye wahyettik, Deniz
hemencecik yarıldı da Her Parçası Dağ gibi oldu.
026.67- Elbette bunda bir Ayet vardır. Ama
Onlar’ın çoğu inanmış değillerdir.
026.68- Ve Elbette Senin Rabb'in Aziz'dir,
Rahim'dir.
V İbrahim: 70-104
026.69- Onlara İbrahim'in Haberi’ni de anlatıp oku:
026.70- Hani, Baba’sına ve Qawm’ine: "Siz
neye kulluk ediyorsunuz?" demişti.
026.71- Demişlerdi ki: "Putlar’a tapıyoruz,
bunun için Sürekli Onlar’ın önünde bel büküp bağlıyoruz."
026.72- Dedi ki: "Çağırdığınız zaman Onlar
Sizi işitiyorlar mı?"
026.73- "Ya da Size bir Yararlar’ı dokunuyor
mu veya Zararlar’ı?"
026.74- "Hayır" dediler. "Biz
Atalar’ımızı böyle yaparken bulduk."
026.75- Dedi ki: "Şimdi, neye tapmakta
olduklarınızı gördünüz mü?"
026.76- "Hem Siz, hem de Eski
Atalarınız?"
026.77- "İşte bunlar, gerçekten Benim
Düşman’ımdır, yalnızca Alemler’in Rabb'i hariç"
026.78- "Ki Beni yaratan ve Bana Hidayet
veren O'dur."
026.79- "Bana yediren ve içiren O'dur."
026.80- "Hastalandığım zaman Bana Şifa
verecek olan O'dur."
026.81- "Beni öldürecek, sonra diriltecek
olan da O'dur."
026.82- "Din Günü Hatalar’ımı bağışlayacağını
ummakta olduğum da O'dur."
026.83- "Rabb'im, Bana Hüküm bağışla ve Beni
Salih olanlar’a kat."
026.84- "Sonra gelecekler arasında Bana bir
Doğruluk Dili ver."
026.85- "Beni Ni’metler’le donatılmış
Bahçe'nin Mirascıları’ndan kıl."
026.86- "Baba’mı da bağışla, çünkü o şaşırıp
sapanlar’dandır."
026.87- "Ve Beni diriltilecekleri Gün küçük
düşürme."
026.88- "Mal’ın da, Çocuklar’ın da bir Yarar
sağlayamadığı Gün’de."
026.89- "Ancak Allah'a Selim bir Qalp ile
gelenler başka."
026.90- "Bahçe Taqwa Sahipleri’ne
yaklaştırılmıştır."
026.91- "Cehennem de Azgınlar için
sergilenmiştir,
026.92- Ve Onlar’a: "Tapmakta olduklarınız
nerede?" denilmiştir.
026.93- "Allah'ın dışında olanlar, Size
Yardımlar’ı dokunuyor mu, veya kendilerine Yardımlar’ı oluyor mu?"
026.94- Artık Onlar ve Azgınlar Onun içine
dökülüvermişlerdir.
026.95- Ve İblis'in bütün Orduları da.
026.96- Orada birbirleriyle çekişip tartışarak
derler ki:
026.97- "Andolsun Allah'a, Biz gerçekten
Apaçık bir Sapıklık içindeymişiz."
026.98- "Çünkü Sizi Alemler’in Rabb'iyle Eşit
tutuyorduk.
026.99- "Bizi Suçlular’dan başka saptıran da
olmadı."
026.100- "Artık Bizim için ne bir Şefaatci
var,"
026.101- "Ne
de Can’dan-yakın bir Dost."
026.102- "Bizim
bir kere daha (dönüşümüz) olsaydı da İnananlar’dan olsaydık."
026.103- Elbette
bunda bir Ayet var, ama Onlar’ın çoğu inanmış değillerdir.
026.104- Ve
Elbette, Senin Rabbin Aziz'dir, Rahim'dir.
VI Nuh:
105-122
026.105- Nuh Qawmi de Gönderilenler'i yalanladı.
026.106- Hani
Onlar’a Kardeşler’i Nuh:
"Sakınmaz mısınız?" demişti.
026.107- "Gerçek
şu ki, Ben Size gönderilmiş, Güvenilir
bir Elçi'yim."
026.108- "Artık
Allah'tan İttiqa edin ve Bana İtaat edin."
026.109- "Buna karşılık Ben Siz’den bir Ücret
istemiyorum. Benim Ücret’im yalnızca Alemler’in Rabb'ine aittir."
026.110- "Artık Allah'tan ittiqa edin ve Bana
itaat edin."
026.111- Dediler ki: "Sana, sıradan
Aşağılık/Bayağı İnsanlar uymuşken Biz Sana inanır mıyız?"
026.112- Dedi ki: "Onlar’ın yapmakta oldukları
hakkında Benim Bilgim yoktur."
026.113- "Onlar’ın Hesabı yalnızca Rabb'ime
ait’tir, eğer şuurundaysanız."
026.114- "Ve Ben Mümin olanlar’ı kovacak
değilim."
026.115- "Ben, yalnızca, Apaçık bir
Uyarıcı'yım."
026.116- Dediler ki: "Eğer bir son vermeyecek
olursan, gerçekten Taş’a tutulanlar’dan olacaksın."
026.117- Dedi ki: "Rabb'im, Elbette Qawm’im Beni
yalanladı."
026.118- "Bundan böyle, Benim’le Onlar’ın
arasını Açık bir Hüküm’le ayır ve Beni ve Benimle birlikte olan Mü'minler’i
kurtar."
026.119- Bunun üzerine, O’nu ve Onunla birlikte
olanlar’ı Yüklü Gemi içinde kurtardık.
026.120- Sonra bunun ardından Geride kalanlar’ı da
Su’da boğduk.
026.121- Elbette bunda bir Ayet var’dır, ama Onlar’ın
çoğu inanmış değillerdir.
026.122- Ve Elbette Senin Rabb'in Aziz'dir,
Rahim'dir.
VII Hud :123-140
026.123- Ad'de
Gönderilenler'i yalanladı.
026.124- Hani Onlar’a Kardeşler’i Hud:
"Sakınmaz mısınız?" demişti.
026.125- "Gerçek şu ki, Ben Size gönderilmiş bir
Elçi'yim."
026.126- "Artık Allah'tan ittiqa edin ve Bana
itaat edin."
026.127- "Buna karşılık Ben Siz’den bir Ücret
istemiyorum, benim Ücret’im yalnızca Alemler’in Rabb'ine ait’tir."
026.128- "Siz, her Yüksekce Yer’e bir Anıt İnşa
edip, olayanıp eğleniyor musunuz?"
026.129- "Ölümsüz kılınmak umuduyla Sanat
Yapıları mı ediniyorsunuz?"
026.130- "Tutup yakaladığınız zaman da Zorbalar gibi mi yakalıyorsunuz?"
026.131- "Artık Allah'tan ittiqa edin ve Bana
itaat edin."
026.132- "Bilmekte olduğunuz Şeyler’le Size
yardım edenden sakının."
026.133- "Size Hayvanlar, Çocuklar’la Yardım
etti.
026.134- "Bahçeler ve Pınarlar da."
026.135- "Doğrusu, Ben Sizin için Büyük bir
Gün’ün Azabı’ndan korkmaktayım."
026.136- Dediler ki: "Bizim için farketmez, Öğüt versen de, Öğüt verenlerden
olmasan da."
026.137- "Bu, Geçmiştekiler’in Geleneksel
Tutumu’ndan başkası değildir."
026.138- "Ve Biz Azab görecek de değiliz."
026.139- Böylelikle O’nu yalanladılar, biz de onları
Yıkım’a uğrattık. Elbette bunda bir Ayet var’dır, ama Onlar’ın çoğu inanmış
değillerdir."
026.140- Ve Elbette, Senin Rabb'in Aziz'dir,
Rahim'dir.
VIII Salih: 141-159
026.141- Semud'da
Gönderilenler'i yalanladı.
026.142- Hani Onlar’a Kardeşler’i Salih: "Sakınmaz mısınız?"
demişti.
026.143- "Gerçek şu ki, Ben size gönderilmiş
Güvenilir bir Elçi'yim."
026.144- "Artık Allah'tan ittiqa edin ve Bana
itaat edin."
026.145- "Buna Karşılık Ben Siz’den bir Ücret
istemiyorum."
026.146- "Siz burada Güvenlik içinde mi
bırakılacaksınız?"
026.147- "Bahçeler’in ve Pınarlar’ın
içinde."
026.148- "Ekinlikler ve Yumuşak Tomurcuklu
Canalıcı Hurmalıklar arasında?"
026.149- "Dağlar’dan da Ustalıklı Zevkli Evler
yontuyorsunuz."
026.150- "Artık Allah'tan ittiqa edin ve Bana
itaat edin."
026.151- "Ve Ölçüsüzce davrananlar’ın Emri’ne de
itaat etmeyin."
026.152- Dediler ki: "Sen ancak
Büyülenmişler’densin."
026.153- "Ki Onlar Arz’da fesat cıkarmakta ve
ıslah etmemektedirler."
026.154- "Sen yalnızca Bizim benzerimiz olan bir
Beşer’den başkası da değilsin, eğer Doğru sözlüler’den isen bu durumda bir Ayet
getir."
026.155- Dedi ki: "İşte, bu bir Dişi Deve’dir,
Su içme Haqqı Onundur, belli bir Gün’ün Su içme Haqqı da Sizindir."
026.156- "O’na bir Kötülük’le dokunmayın, sonra
Büyük bir Gün’ün Azabı Sizi
yakalar."
026.157- "Sonunda O’nu kestiler, ancak Pişman
oldular."
026.158- Böylece Azab da Onlar’ı yakaladı. Elbette bunda
bir Ayet var’dır. Ama Onlar’ın çoğu inanmış değillerdir.
026.159- Ve Elbette, Senin Rabb'in Aziz'dir,
Rahim'dir.
IX Lut
:160-175
026.160- Lut Qawmi de, Gönderilenler'i
yalanladı.
026.161- Hani
Onlar’a Kardeşler’i Lut:
"Sakınmaz mısınız?" demişti.
026.162- "Gerçek
şu ki, Ben Siz’e gönderilmiş Güvenilir bir Elçi'yim."
026.163- "Artık
Allah'tan ittiqa edin ve Bana itaat edin."
026.164- "Buna
Karşılık Ben Siz’den bir Ücret istemiyorum, benim Ücret’im yalnızca Alemler’in
Rabb'ine aittir."
026.165- "Siz
İnsanlar’dan Erkekler’e mi gidiyorsunuz?"
026.166- "Rabb'inizin
Sizler için yaratmış olduğu Eşler’inizi bırakıyorsunuz. Hayır, Siz Sınırı
çiğneyen bir Qawimsiniz.
026.167- Dediler
ki: "Ey Lut, eğer bir Son
vermeyecek olursan gerçekten sürülüp çıkarılanlar’dan olacaksın."
026.168- Dedi
ki: "Gerçekten Ben, Sizin bu yapmakta olduğunuza Öfke ile karşı
olanlar’danım."
026.169- "Rabbim,
Beni ve Aile’mi bunların yapmakta olduklarından kurtar."
026.170- Bunun
üzerine O’nu ve bütün Ailesi’ni kurtardık.
026.171- Yalnızca
geri kalanlar içinde bir Kocakarı hariç.
026.172- Sonra Geride kalanlar’ı yerle bir ettik.
026.173- Ve üzerlerine bir Yağmur yağdırdık,
Uyarılanlar'ın Yağmur’u ne kadar da
Kötü.
026.174- Elbette, bunda bir Ayet var’dır, ama
Onlar’ın çoğu inanmış değiller’dir.
026.175- Ve Elbette Senin Rabb'in Aziz'dir,
Rahim'dir.
X Şuayb: 176-191
026.176- Eyke
Halkı da Gönderilenler'i yalanladı.
026.177- Hani Onlar’a Şuayb: " Sakınmaz mısınız?" demişti.
026.178- "Gerçek şu ki, Ben Size gönderilmiş Güvenilir
bir Elçi'yim."
026.179- "Artık Allah'tan ittiqa edin ve Bana
itaat edin."
026.180- "Buna Karşılık Ben Siz’den bir Ücret
istemiyorum, Benim Ücret’im yalnızca Alemler’in Rabb'ine aittir."
026.181- "Ölçü’yü tam tutun ve Eksiltenler’den
olmayın."
026.182- "Dosdoğru
olan Terazi ile tartın."
026.183- "İnsanlar’ın Eşya’sını değerden düşürüp
eksiltmeyin ve Arz’da Fesatcılar olarak karışıklık çıkarmayın."
026.184- "Sizi
ve önceki Yaratılmışlar’ı Yaratan’dan sakının."
026.185- Dediler
ki: "Sen ancak Büyülenmişler’densin."
026.186- "Sen,
yalnızca benzerimiz olan bir Beşer’den başkası değilsin ve Biz Senin gerçekte
Yalancılar’dan olduğunu sanmaktayız."
026.187- "Eğer
Doğru sözlüler’den isen, bu durumda Gök’ten üstünüze bir Parça düşüver."
026.188- Dedi ki "Rabb'im, yapmakta
olduklarınızı daha iyi bilmektedir."
026.189- Sonunda O’nu yalanladılar, böylece Onlar’ı o
Gölgelik Günü’nün Azabı yakaladı. Gerçekten o Büylük bir Gün’ün
Azabı’ydı."
026.190- Şüphesiz, bunda bir Ayet var’dır, ama
Onlar’ın çoğu inanmış değildirler."
026.191- Ve Elbette, senin Rabb'in Aziz'dir,
Rahim'dir."
XI 192-227 Vahy şair işi değil
026.192- Gerçekten O, Alemler’in Rabb'inin
İndirmesi’dir.
026.193- O'nu Ruh'u'l-Emin indirdi.
026.194- Uyarıcılar'dan olman için, Senin Qalb’inin
üzerine..
026.195- Açıkca
Arapca olan bir Dil’le.
026.196- Ve
Elbette O Geçmişlerin Zuburu'nda da vardır.
026.197- İsrailoğulları Bilginleri’nin O’nu bilmesi onlar için İspatlayıcı bir Ayet değil
miydi?
026.198- Onu
Arapça bilmeyen biri’ne de indirmiş olsaydık,
026.199- Böylece
Onlar’a karşı O’nu okusaydı, yine de O’na inanacak değillerdi.
026.200- Biz
Onu, Suçlular’ın Qalbi’ne işte böyle gecirip yürüttük.
026.201- Onlar,
o Pek Acıklı Azab’ı görünceye kadar O’na inanmazlar.
026.202- Artık
O, kendileri şuurunda olmadan Onlar’a Apansız gelecektir.
026.203- Derler ki:" Bize bir Süre tanınır
mı?"
026.204- Onlar, yine de Azab’ımızı çabuklaştırmak mı
istiyorlar?
026.205- Gördün mü, Biz Onlar’ı yıllarca
yararlandırsak,
026.206- Sonra kendilerine Waadolunan geliverse,
026.207- Onlar’ın Meta ile yararlandıkları Şey
kendilerini Bağımsız kılamaz.
026.208- Kendisi için bir Uyarıcı olmaksızın, Biz Hiç
bir Ülke’yi yıkıma uğratmış değiliz.
026.209- Hatırlatma (olsun). Biz Zulmedenler değiliz.
026.210- O'nu Şeytanlar indirmiş değildir.
026.211- Bu, Onlar’a yaraşmaz ve Güç de yetiremezler.
026.212- Çünkü Onlar, işitmekten kesinlikle Uzak
tutulmuşlardır.
026.213- Allah ile beraber başka bir İlah’a yalvarma,
sonra Azab’a uğratılanlar’dan olursun.
026.214- En yakın Hısımlar’ını uyar.
026.215- Ve İnançlılar’dan, Sana tabi olanlar’a
Kanatlar’ını ger.
026.216- Eğer Sana İsyan edecek olurlarsa, artık de
ki: "Gerçekten Ben, Sizin yapmakta olduklarınızdan Uzağım."
026.217- Sen, O Aziz, Rahim'e tewekkül et."
026.218- O, Qıyam ettiğin zaman Seni görmektedir,
026.219- Secde edenler arasında dönüp dolaşmanı da.
026.220- Elbette, O, İşiten'dir, Bilen'dir.
026.221- Şeytanlar’ın kimlere inmekte
olduklarını Size Haber vereyim mi?
026.222- Onlar, gerçeği ters yüz eden Günah’a Düşkün
olan her Sahtekar’a inerler.
026.223- Bunlar kulak verirler ve çoğu Yalan
söylemektedirler.
026.224- Şairler ise, gerçekten Onlar’a da Azgın
Sapıklar uyar.
026.225- Görmedin mi, Onlar her bir Wadi’de wehmedip
durmaktadırlar.
026.226- Ve gerçekten Onlar yapmayacakları Şeyler’i
söylemektedirler.
026.227- Ancak İnanan ve Salih Çalışmalar’da
bulunanlar ve Allah'ı çokca zikredenler ile Zulm’e uğratıldıktan sonra Zafer
kazananlar başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir Inqılabla/dönüşle devrileceklerini
pek Yakında bileceklerdir.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Musa:1-14
027.01- T. S.
Bunlar Qur'an'ın ve Apaçık olan Kitab'ın Ayetleri’dir.
027.02- Mü'minler için bir Hidayet ve bir
Müjde’dir.
027.03- Ki onlar Salat’ı kılarlar, Zekat’ı
verirler ve Onlar, Ahiret'e Kesin Bilgi’yle İman edenler’dir.
027.04- Ahiret'e inanmayanlar’a gelince, Biz
Onlar’a kendi yapmakta olduklarını süsleyivermişiz, böylece Onlar,
Körlük-şaşkınlık içinde dolaşmaktadırlar.
027.05- İşte Onlar, en kötü Azab onlar’ındır ve
Onlar Ahiret'te de en Büyük Kayb’a uğrayanlar’dır.
027.06- Elbette, bu Qur'an, sana Hakim olan, Alim
katından ilqa edilmektedir.
027.07- Hani Musa
Aile’sine: "Elbette Ben bir Ateş gördüm." demişti. "Size O’ndan
ya bir Haber getireceğim veya ısınmanız için bir Korateş getireceğim."
027.08- Oraya gittiğinde, kendisine seslenildi:
"Ateş’te olanlar da, Çevresinde bulunanlar da Kutlu kılınmıştır.
Alemler’in Rabbi olan Allah Yüce’dir."
027.09- "Ey Musa, gerçekten Ben, Aziz ve Hakim olan Allah'ım."
027.10- "Asa’nı bırak." O’nun Çevik bir
Yılan gibi debelenmekte olduğunu görünce, geriye doğru kaçtı ve arkasına
bakmadı." Ey Musa, kokma,
Elbette Ben. Benim yanımda Gönderilenler korkmaz."
027.11- "Ancak Zulmeden başka. Sonra Kötülüğün
ardından İyiliğe çevirirse, artık elbette Ben Gafur'um, Rahim'im."
027.12- "Ve El’ini koynuna sok, Kusursuz
olarak çıkıversin. (Bu) Fir'awn ve
Qawm’ine olan Dokuz Ayet içindedir. Gerçekten Onlar Fasıq olan bir
Qawim’dir."
027.13- Ayetlemiz Onlar’a, Gözler önünde
sergilenmiş olarak gelince dediler ki: "Bu, Apaçık bir Büyü’dür."
027.14- Wicdanlar’ı qabul ettiği halde, Zulum ve
Büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler. Artık sen, Bozguncular’ın nasıl
bir Son’a uğratıldıklarına bir bak.
II Süleyman :15-31
027.15- Andolsun, Biz Davud'a ve Süleyman'a
bir İlim verdik: "Bizi inanmış Kullar’ından bir çoğuna göre Üstün kılan
Allah'a Hamdolsun." dediler.
027.16- Süleyman,
Davud'a Mirascı oldu ve dedi ki:
"Ey İnsanlar, Bize Kuşlar’ın Nutq’u öğretildi ve Bize Herşey’den verildi.
Elbette bu, Apaçık olan bir Üstünlük’tür."
027.17- Süleyman'a
Cinler’den, İnsanlar’dan ve Kuşlar’dan Orduları toplandı ve bunlar Bölükler
halinde dağıtıldı.
027.18- Nihayet Neml Wadisi'ne geldiklerinde, bir
Dişi-Neml dedi ki:" Ey Neml Topluluğu, Meskenler’inize girin, kırıp
geçirmesin Sizi Süleyman ve
Orduları."
027.19- O'nun bu Sözü üzerine Tebessüm-etti ve dedi ki: "Rabb'im,
Bana, Anne ve Babam’a verdiğin Ni’met’e şükretmemi ve Hoşnut olacağın Salih bir
Çalışma’da bulunmamı Bana ilham et ve Beni Rahmet’inle Salih Kullar’ının
arasına kat."
027.20- Tayr'ı denetledikten sonra dedi ki:
"Hüdhüd'ü göremiyorum, yoksa Gaybolanlar'dan mı oldu?"
027.21- "O’nu gerçekten Şiddetli bir Azab’la
azablandıracağım, ya da O’nu boğazlayacağım veya O, Bana Apaçık olan bir
İspatlayıcı Delil getirmelidir."
027.22- Derken uzun zaman geçmeden geldi ve dedi
ki: "Senin İhata edemediğin Şey’i Ben İhata ettim /kuşatıp öğrendim. Ve
Sana Sebe'den Kesin bir Haber’le
geldim."
027.23- "Gerçekten Ben, Onlar’a hükmetmekte
olan bir Kadın buldum ki, O’na Herşey’den verilmiş. Ve Büyük bir Arşı/Tahtı
var.
027.24- "O'nu ve Qawm’ini, Allah'ı bırakıp da
Güneş’e Secde eder buldum, Onlar’a Şeytan
yapmakta olduklarını süslemiştir. Böylece Onlar’ı Yol’dan alıkoymuştur. Bundan
dolayı Onlar Hidayet bulmuyorlar."
027.25- "Ki Onlar, Gökler’de ve Yer’de Saklı
olanı ortaya çıkaran ve Sizin gizlediklerinizi de açığa vurduklarınızı da
bilmekte olan Allah'a Secde etmesinler diye."
027.26- " O Allah, "O'ndan başka bir
İlah yoktur, Büyük Arş'ın/Taht'ın da Rabb'idir."
027.27- "Durup bekleyeceğiz, Doğru’yu mu
söyledin, yoksa Yalancılar’dan mı oldun?" dedi.
027.28- "Bu
Mektub’umla git, O’nu kendisine bırak, sonra Onlar’dan uzaklaş,
böylelikle bir bakıver, neye başvuracaklar?"
027.29- (Kadın) dedi ki: "Ey Önde gelenler,
gerçekten Bana oldukca Önemli bir Mektub bırakıldı."
027.30- "Gerçek şu ki bu Süleyman'dandır ve Kuşkusuz Rahman ve Rahim Allah'ın adıyla
(başlamakta) dır."
027.31- "Bana karşı Büyüklük taslamayın ve ve
Bana Teslim olmuş olarak gelin."
III Süleyman ve Sebe Melikesi: 32-44
027.32- Dedi ki:" Ey Önde gelenler, bu
İş’imde Bana görüş belirtin, Siz Şahidlik etmedikce Ben hiçbir İş’te Kesin
değilim."
027.33- Dediler ki: "Biz Quwwet Sahibi’yiz ve
Zorlu Savaşcılar’ız, İş Konusu’nda Qarar senindir, artık Sen bak, neyi
emredeceksin."
027.34- Dedi ki: "Gerçekten Melikler bir
Ülke’ye girdikleri zaman, orasını Fesad’a verirler ve Ehli’nden İzzetliler’i
habileni Zelil ederler. İşte Onlar, böyle yaparlar."
027.35- "Ben Onlar’a bir Hediye göndereyim de
bir bakayım nasıl döner Gönderilenler."
027.36- Süleyman'a
geldiği zaman: "Sizler Bana Mal ile Yardım’da mı bulunmak istiyorsunuz?
Allah'ın Bana vermekte olduğu, Size verdiğinden daha Hayırlı’dır, hayır Siz Hediyeler’inizle ferahlarsınız."
027.37- "Sen Onlar’a dön, Biz Onlar’a öyle
Ordular’la geliriz ki, Onlar için karşı koymak mümkün değil ve Biz Onlar’ı
ordan aşağılanmış ve Küçük düşürülmüşler olarak sürüp çıkarırız."
027.38- "Ey Önde gelenler, Onlar Bana Teslim
olmuşlar olarak gelmeden önce, Siz’den kim onun Taht’ını Bana
getirebilir?" dedi.
027.39- Cinn'lerden bir İfrit dedi: "Sen daha
Maqam’ından kalkmadan önce, Ben O’nu Sana getirebilirim, Ben gerçekten buna
karşı Kesin olarak Güvenilir bir Güc’e sahibim."
027.40- O kendisine Kitab'dan
İlm verilen dedi ki:"
Ben, (Ey ifrit) Gözünü açıp kapamadan Onu Sana
getiririm." Derken O’nu kendi yanında durur halde görünce dedi ki:
"Bu Rabb’imin Fadlı’ndandır, O'na şükredecek miyim yoksa Nankörlük mü
edeceğim diye Beni denemekte olduğu için. Kim şükrederse, artık O kendisi için
şükretmiştir, kim de Nönkürlük ederse gerçekten Benim Rabb'im Ganiy'dir,
Kerim'dir
027.41- Dedi ki: "Onun Taht’ını değişikliğe
uğratın, bir bakalım Doğru olan’ı bulabilecek mi, yoksa bulmayanlardan mı
olacak?"
027.42- Böylece (Kraliçe) geldiği zaman O'na:
"Senin Taht’ın böyle mi?" denildi. Dedi ki:" Tıpkı kendisi. Bize
O’ndan önce İlim verilmişti ve Biz Teslim olmuştuk."
027.43- Allah'tan başka abdolduğu Şeyler O’nu
alıkoymuştu. Gerçekte O Küfreden bir Qawim’dendi."
027.44- O'na: "Köşk’e gir" denildi. O'nu
görünce Derin bir Su sandı ve Ayaklar’ını açtı. Dedi ki: "Gerçekte bu,
Saydam Cam’dan olma Düzeltilmiş bir Zemin." Dedi ki:"Rabb'im,
gerçekten Ben kendime zulmettim, Ben Süleyman'la
birlikte Alemler’in Rabb'i Allah'a teslim oldum."
IV Salih, Lut :45-58
027.45- Andolsun Biz Semud'a Kardeşler’i Salih'i
gönderdik: "Yalnızca Allah'a kulluk edin" diye. Bir de ne görsün,
Onlar birbirlerine Düşman kesilmiş iki Gurup’tur.
027.46- Dedi ki: "Ey Qawm’im, neden
İyilik’ten önce Kötülük konusunda acele davranıyorsunuz? Allah'tan Bağışlanma
dilemeniz gerekmez mi? Umulur ki esirgenirsiniz."
027.47- Dediler ki: "Senin ve Seninle
birlikte olanlar yüzünden Uğursuzluğa uğratıldık." Dedi ki: "Sizin
Uğursuzluğunuz Allah katındadır. Hayır, Siz denenmekte olan bir
Qawim’siniz."
027.48- Şehirde Dokuzlu bir Çete vardı, Arz’da
Fesat yapıyorlar ve Dirlik düzenlik bırakmıyorlardı.
927.49- Kendi aralarında Allah Adı’na and içerek,
dediler ki: "Gece Kesinlikle O’na ve Aile’sine bir Baskın düzenleyelim,
sonra Weli’sine: Aile’sinin yok oluşuna Biz Şahid olmadık ve gerçekten Bizler
Doğru söyleyenleriz, diyelim."
027.50- Onlar Hileli bir Düzen kurdu, Biz de
Onlar’ın farkında olmadığı bir Düzen kurduk.
027.51- Artık Sen, Onlar’ın kurdukları Düzen’in
uğradığı Aqıbet’e bak, Biz Onlar’ı ve Qawimler’ini topluca yerle bir ettik.
027.52- İşte Zulmetmeleri dolasıyla Enkaz’a
dönüşmüş Ipıssız Evleri. Şüphesiz
bilmekte olan bir Qawim için bunda bir Ayet var’dır.
027.53- İman edenler’i ve İttiqa edenler’i
kurtardık.
027.54- Lut
da. Hani Qawm’ine demişti ki: "Siz, açıkca gördüğünüz halde, yine de o
Çirkince Utanmazlığı yapacak mısınız?"
027.55- "Siz gerçekten, Kadınlar’ı bırakıp
Şehvet’le Erkekler’e mi yaklaşıyorsunuz? Hayır, Siz bilmeyen bir
Qawim’siniz."
027.56- Onun Qawm’inin Cevab’ı: "Lut Aile’sini kendi Şehr’inizden
sürün. Temiz kalmak isteyen İnsanlar’mış." demekten başka olmadı.
027.57- Biz de, O’nu ve Aile’sini kurtardık,
yalnızca Karısı hadic, O’nu geride taqdir ettik.
027.58- Ve Onlar üzerine bir Yağmur yağdırdık.
Uyarılanlar’ın Yağmur’u ne kadar Kötü.
V Mü'minler Yükselecek :59-66
027.59- Dedi ki: "Hamd Allah'ın'dır ve Selam
O'nun seçtiği Kullar’ının üzerinedir. Allah mı daha Hayırlı yoksa Onlar’ın
Ortak koşmakta oldukları mı?"
027.60- Yoksa, Gökler’i ve Yer’i yaratan ve Size
Gök’ten Su indiren mi? Ki O’nunla Gönül Alıcı Bahçeler bitirdik, Sizin içinse
O’nun bir Ağac’ını bitirmek mümkün değildir. Allah ile beraber bir başka İlah
mı? Hayır, Onlar Sapıklık’ta devam eden bir Qawim’dir.
027.61- Ya da Arz’ı bir Qarar Yeri kılan, O’nun
arasında Irmaklar vareden ve ona sarsılmaz Dağlar yaratan ve İki Deniz arasına
bir ara Engel/haciz koyan mı? Allah ile
beraber başka bir İlah mı? Hayır, Onlar’ın çoğu bilmiyorlar.
027.62- Ya da Sıkıntı ve İhtiyaç içinde olan’a,
kendisine dua ettiği zaman icabet eden, Kötülüğü açıp gideren ve Sizi
Yeryüzü’nün Halifeleri kılan mı? Allah ile beraber başka bir İlah mı? Ne kadar
da az Öğüt alıp düşünmüyorsunuz?
027.63- Ya da Kara’nın ve Deniz’in Karanlıkları
içinde Size Yol gösteren ve Rahmet’inin önünde Rüzgarlar’ı Müjdeci olarak
Gönderen mi? Allah ile beraber başka bir İlah mı? Allah, Onlar’ın Şirk
koştukları’ndan Yüce’dir.
027.64- Ya da Halq’ı Sürekli yaratmakta olan,
sonra O’nu iade edecek olan ve Sizi Gök’ten ve Yer’den rızıqlandıran mı? Allah
ile beraber başka bir İlah mı? De ki: "Eğer Doğru söyleyenler iseniz,
Burhan’ınızı getirin."
027.65- De ki: "Gökler’de ve Yer’de Gayb’ı
Allah'tan başka kimse bilmez. Onlar ne zaman dirileceklerinin şuuruna
varmıyorlar."
027.66- Yoo, Onlar’ın Ahiret Konusundaki Bilgileri
Ardarda toplanıp pekiştirildi. Hayır, Onlar bundan bir Kuşku içindedirler, yoo
Onlar bundan yana Kör’dürler.
VI Hakk'ın İnkarı : 67-82
027.67- Küfredenler dedi ki: "Biz ve Atalar’ımız
Toprak olduktan sonra mı, gerçekten Biz mi
dirilip çıkarılacak mışız?"
027.68- "Andolsun bu, Bize ve daha önce
Atalar’ımıza waadolunmuştur. Bu olsa olsa Geçmişler’in Masalları’ndan başkası
değildir."
027.69- De ki: "Arz’da gezip dolaşın da, Mücrimler’in
nasıl bir Aqıbet’e uğradıklarını görün."
027.70- Sen, Onlar’a karşı Hüzne kapılma ve
Onlar’ın kurmakta oldukları Tuzaklar’dan dolayı da Sıkıntı içinde olma.
027.71- Derler ki: "Eğer Doğru’yu söyleyenler
iseniz, bu Waadolunan ne Zaman?"
027.72- De ki: "Belki de acele etmekte
olduğunuzun bir kısmı Size yetişmiştir bile."
027.73- Elbette Senin Rabb'in İnsanlar’a karşı
Büyük Fadl Sahibi’dir, ancak İnsanlar’ın çoğu şükretmiyorlar.
027.74- Elbette, Senin Rabb'in, Onlar’ın
Sineler’inin gizlediklerini da, açığa vurduklarınıda kesin olarak bilmektedir.
027.75- Gök’te ve Yer’de Gizli olan Hiçbir Şey
yoktur ki, Apaçık olan bir Kitap'ta olmasın.
027.76- Gerçek şu ki, bu Qur'an, İsrailoğulları’na konusunda Ayrılığa düştükleri Şeyler’in bir
çoğunu anlatmaktadır.
027.77- Ve gerçekten O, Mü'minler için bir Hidayet
ve bir Rahmet’tir.
027.78- Elbette Senin Rabb'in, Onlar’ın arasında
kendi Hükm’ünü verecektir.O Aziz'dir, Bilen'dir.
027.79- Sen, artık Allah'a tewekkül et, çünkü Sen
Apaçık olan Haqq üzerindesin.
027.80- Çünkü gerçekten Sen, Ölüler’e
dinletemezsin ve arkasını dönüp kaçmakta olan Sağırlar’a da Çağrı’yı
işittiremezsin.
027.81- Ve Sen, Körler’i düştükleri Sapıklık’tan
çekip Hidayet’e erdirici de değilsin. Sen ancak Ayetler’imize İman edenler’e
dinletebilirsin. İşte Teslim olanlar bunlar’dır.
027.82- O Qavl Onlar’a wuqubulunca , Onlar’a
Yer’den bir Dabbe çıkarırız o da
İnsanlar’ın Bizim Ayetler’imize Kesin bir Bilgi’yle inanmadıklarını Onlar’a
söyler.
VII Muhalefet Eriyecek : 83-93
027.83- Ve her Ümmet’ten Ayetler’imizi
yalanlayanlar’dan bir Bölük toplayacağımız Gün, artık Onlar tutuklanıp
dağıtılırlar.
027.84- Nihayet geldikleri zaman (Allah) der ki:
"Siz Benim Ayetler’imi Bilgi bakımından kavramadığınız halde yalanladınız mı?
Yoksa ne yapıyordunuz?"
027.85- Zulmetmelerine karşılık, Qavl aleyhlerine wuqubuldu, artık Onlar
konuşmuyorlar da.
027.86- Görmediler mi, Biz Gece’yi Onlar’a Suqun
bulmaları için, Gündüz’ü de Aydınlık olarak yarattık. Elbette İman etmekte olan
bir Qavim için bunda Ayetler var’dır.
027.87- Sur'a üfleneceği Gün, Allah'ın dilediği
Kimseler dışında, Gökler’de ve Yer’de olan herkes artık Korku’ya kapılmıştır ve
Onlar’ın her biri boyun bükmüş olarak O'na gelmişlerdir.
027.88- Dağlar’ı görürsün de, Onlar’ı Camid sanırsın, oysa Onlar Bulutlar’ın
sürüklenmesi gibi sürüklenirler. Herşey’i Sapasağlam-yapan Allah'ın Sanatı.
Elbette O işlemekte olduklarınızdan Haberdar'dır.
027.89- Kim bir İyilik’le gelirse, artık kendisine
daha Hayırlısı vardır ve Onlar o Gün’ün Korkusuna karşı Güvenlik içindedirler.
027.90- Kim de Kötülük’le gelirse, artık Onlar da
Ateş’e yüzükoyun atılır:" Yaptıklarınızdan başkasıyla mı
cezalandrırılıyorsunuz?"
027.91- ( De ki:) "Ben, ancak bu Şehrin
Rabb'ine ibadet etmekle emrolundum ki, O, burasını Kutlu kıldı. Herşey
O'nundur. Ve Müslümanlar’dan olmakla emrolundum."
027.92- Ve Qur'an'ı okumakla da. Artık kim
Hidayet’e gelirse, kendisi için Hidayet’e gelmiştir, kim de sapacak olursa, Sen
de de ki: "Ben yalnızca Uyarıcı'yım."
027.93- Ve de ki: "Allah'a Hamdolsun, O Size
Ayetler’ini gösterecektir, Siz de Onlar’ı tanıyacaksınız." Senin Rabb'in
yapmakta olduklarınızdan Gafil değil’dir.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Musa'nın Çocukluğu: 1-13
028.01- Ta
Sin Mim
028.02- Bunlar
Apaçık olan Kitab'ın Ayetleri’dir.
028.03- Mü'min
olan bir Qawim için Haqq olmak üzere, Musa
ve Fir'awun'un Haberi’nden Sana
okuyacağız.
028.04- Gerçek
şu ki, Firawun Arz’da büyüklenmiş ve
oranın Halk’ını birtakım Fırqalar’a ayırıp bölmüştü, Onlar’dan bir Bölüm’ünü
Güç’ten düşürüyor, Erkek Çocuklar’ını boğazlayıp Kadınlar’ını Diri bırakıyordu.
Çünkü O Fesatcılar’dandı.
028.05- Biz
ise, Arz’da Güç’ten düşürülenler’e lutuf’ta bulunmak, Onlar’ı Önderler yapmak
ve Mirascılar kılmak istiyorduk.
028.06- Ve
Onlar’ı Arz’da İktidar Sahipleri olarak Yerleşik kılalım, Fir'awn'a, Haman'a ve
Askerler’ine, Onlar’dan sakınmakta oldukları şeyi gösterelim.
028.07- Musa'nın Annesi’ne: "O’nu emzir,
şayet O’nun için korkacak olursan, bu durumda O’nu Su’ya bırak, korkma ve
hüzünlenme, çünkü O’nu Biz Sana tekrar geri
vereceğiz ve O’nu Gönderilenler'den kılacağız" diye wahyettik.
028.08- Nihayet
Fir'awn'un Ailesi, O’nu kendileri için
bir Düşman ve Üzüntü konusu olsun diye Sahipsiz görüp aldılar. Gerçekte Fir'awn da Haman da ve Askerler’i de bir Yanılgı içindeydi.
028.09- Fir'awn'un Karısı dedi ki: "Benim
için de, Senin için de bir Gözbebeği, O’nu öldürmeyin, umulur ki Bize Yarar’ı
dokunur veya O’nu Evlat ediniriz." Oysa Onlar şuurunda değillerdi.
028.10- Musa'nın Annesi ise, Yüreği Boşluk
içinde sabahladı. Eğer Mü'minler’den olması için Qalbi üzerinde pekiştirmemiş
olsaydık, neredeyse O’nu açığa vuracaktı.
028.11- Ve
O’nun Kızkardeşi’ne: "O’nu izle," dedi. Böylece O da, kendileri
farkında değilken O’nu Uzaktan gözetledi.
028.12- Biz,
daha önce O’na Sütanaları’nı Haram etmiştik. "Ben, Sizin Adınıza O’nun
bakımını yükümlenecek ve O’na öğüt verecek bir Aile’yi Size bildireyim
mi?" dedi.
028.13- Böylelikle,
Gözünün aydın olması, Hüzne kapılmaması ve gerçekten Allah'ın Waadi’nin Haqq
olduğunu bilmesi için, O’nu Anne’sine geri vermiş olduk. Ancak Onlar’ın çoğu
bilmezler.
II Musa'nın Mısır'lıyı öldürmesi :14-21
028.14- O,
Ergenlik’te olgunlaşınca Biz O'na Hükm ve İlm
verdik. Biz iyilik’te Bulunanlar’ı işte böyle ödüllendiriz.
028.15- Halkı’nın
Haberi olmadığı bir zamanda Şehr’e girdi, sonra Kavga etmekte olan İki Adam
buldu. Bu kendi Taraftarlar’ından, şu da Düşmanlar’ından. Derken Taraftarlar’dan
olan, Düşmanlar’ından olan’a karşı
O’ndan yardım istedi. Bunun üzerine O’na bir Yumruk attı ve İşini
bitirdi. "Bu Şeytan
İşi’ndendir, O, gerçekten Açıkca Saptırıcı bir Düşman’dır" dedi.
028.16- Dedi
ki: "Rabb'im, gerçek şu ki, Ben kendi Nefs’ime zulmettim, artık Beni
bağışla." Böylece O’nu bağışladı. Elbette O, Gafur'dur, Rahim'dir.
028.17- Dedi
ki: "Rabb'im, Bana verdiğin Ni’metler Adına, artık Suçlular’a Desdekci
olmayacağım."
028.18- Böylece
Şehir’de Korku içinde gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki, Dün
kendisinden Yardım isteyen kişi kendisine Yardım için bağırıyor. Musa O’na dedi ki: "Sen gerçekten
Açıkca bir Azgın’sın."
028.19- Sonunda
ikisinin de Düşmanı olan’ı yakalamak isterken (adam ona) dedi ki: "Ey Musa, Dün birini öldürdüğün gibi, Bugün
de Beni mi öldürmek istiyorsun? Sen, Arz’da yalnızca bir Zorba olmak
istiyorsun, Islah edenler’den olmak istemiyorsun"
028.20- Şehr’in
Öbür Yakası’ndan bir Adam koşarak gelip dedi ki: "Ey Musa, Önde gelenler, Seni öldürmek Konusunda aralarında
görüşmektedirler, artık Sen çık git, gerçekten Ben Sana Öğüt
verenler’denim."
028.21- Böylece
oradan Korku içinde gözetleyerek çıkıp gitti: "Rabb'im, Zalimler
Topluluğu’ndan Beni kurtar" dedi.
III 22-28 Musa Medyen'de
028.22- Medyen'e doğru yöneldiğinde de:
"Umarım Rabb'im, Beni Doğru yol’a iletir" dedi.
028.23- Medyen Suyu'na vardığı zaman, O’ndan Su
almakta olan bir İnsan Topluluğu buldu. Onlar’ın gerisinde de sakınan İki Kadın
buldu. Dedi ki: "Bu durumunuz ne?" Çobanlar Sürüler’i sulamadıkca,
Biz Sürüler’imizi sulayamayız, Babamız da Yaşlanmış bir İhtiyar" dediler.
028.24- Hemen
Onlar’ın Sürüleri’ni suladı, sonra yine Gölge’ye çekilerek dedi ki:
"Rabb'im, doğrusu Bana indirdiğin Her Hayr’a Muhtac’ım."
028.25- Çok
geçmeden, O ikisinden biri yürüyerek O’na geldi. "Babam, Bizim için
Sürüler’ini sulamana Karşılık olarak Sana Ödül vermek üzere Seni
çağırmaktadır." dedi. Bunun üzerine
O’na gelip de olup bitenleri anlatınca O: "Korkma" dedi.
"Zalimler Topluluğu’ndan kurtulmuş oldun."
028.26- Onlar’dan
biri dedi ki: "Ey Babacığım, O’nu Ücret’le tut, çünkü Ücret’le
tuttuklarının en Hayırlı’sı gerçekten O Quwwetli'dir, Emin/güvenilir'dir."
028.27- Dedi
ki: "Doğrusu Ben, Sekiz Yıl Bana Hizmet etmene karşılık, şu iki Kız’ımdan
birini Sana nikahlamak istiyorum. Eğer On’a tamamlarsan, artık O da Sen’den.
Ben Sana Zorluk çıkarmak istemem, Beni de inşallah Salih olanlar’dan
bulacaksın."
028.28- Dedi
ki: "Bu, Benimle Senin aranda olandır. Bu durumda İki Süre’den hangisini
yerine getirirsem, artık Bana karşı bir Haqsızlık Söz Konusu olmaz. Allah'ta
söylediklerinize Wekil'dir."
IV 29-42 Musa'nın
Firawn’a Gidişi
028.29- Böylelikle Musa, Süre’yi tamamlayıp Ailesi’yle birlikte Yol’a koyulunca, Tur
tarafında bir Ateş gördü. Aile’sine: "Siz durun, gerçekten Ben bir Ateş
gördüm, umarım ki Ben O’ndan Size ya bir Haber, ya da ısınmanız için bir
Kor-parçası getirim." dedi.
028.30- Derken oraya geldiğinde, O Kutlu
Arazi’deki Wadi’nin Sağ yanında olan bir Ağaç’tan "Ey Musa, Alemler’in Rabb'i olan Allah Benim" diye seslenildi.
028.31- "Asa’nı Bırak". O’nun şimdi bir
Yılan gibi debelenmekte olduğunu görünce, arkasına dönüp bakmaksızın kaçmaya
başladı. "Ey Musa, dön ve
Korku’ya kapılma. Gerçekten Sen Güvende olanlar’dansın."
028.32- "El’ini koynuna sok, Kusursuz olarak
Bembeyaz çıksın." Ve çek. İşte bunlar Rabb'inden Fir'awn ve Önde gelen Adamlar’ına ikisinin Kanıtı’dır. Gerçekten
Onlar Fasıq olan bir Topluluk’tur.
028.33- Dedi ki: "Rabb'im, gerçekten Ben
Onlar’dan bir Kişi öldürdüm, Beni
öldürmelerinden korkuyorum."
028.34- "Ve Kardeşim Harun, Dil bakımından O Ben’den daha Düzgün konuşmaktadır, O’nu da
Benimle birlikte bir Yardımcı olarak gönder,
Beni doğrulasın. Çünkü Onlar’ın Beni yalanlamalarından korkuyorum."
028.35- Dedi ki: "Pazunu Kardeş’inle
pekiştirip güçlendireceğiz. Sizin İkinize de öyle bir Güç ve Yetki vereceğiz
ki, Ayetler’imiz sayesinde Size erişemeyeceklerdir. Siz de, Size uyanlar’da Galip
olanlar’sınız."
028.36- Musa,
Onlar’a Apaçık olan Ayetler’imizle geldiği zaman: "Bu, düzüp uydurulmuş
bir Büyü’den başkası değil’dir. Biz Geçmiş Atalar’ımızdan da bunu
işitmedik" dediler.
028.37- Musa
dedi ki: "Rabb'im, kimin kendisinden bir Hidayet’le geldiğini ve bu
Yurd’un Sonucu’nun kime ait olacağını daha iyi bilmektedir.Gerçek şu ki, Zulmedenler
Felah bulmazlar."
028.38- Firawn
dedi ki: "Ey Önde gelenler, Sizin için Ben’den başka bir İlah olduğunu
bilmiyorum. Ey Haman, Çamur’un
üstünde bir Ateş yak da, Bana yüksekce bir Kule İnşa et, belki Musa'nın İlahı’na çıkarım çünkü
gerçekten Ben O’nu Yalancılar’dan
sanıyorum."
028.39- O ve Askerler’i Arz’da Haqsız yere
Büyüklendiler ve gerçekten Bize
döndürülmeyeceklerini sandılar.
028.40- Bunun üzerine, O’nu ve Askerler’ini tutup Su’ya
attık. Böylece Zulmedenler’in nasıl bir Son’a uğradıklarına bir bak.
028.41- Biz, Onlar’ı Ateş’e çağıran Önderler
kıldık, Qıyamet Günü yardım görmezler.
028.42- Bu, Dünya Hayatı’nda Biz Onlar’ın arkasına
La’net düşürdük, Qıyamet Günü'nde ise Onlar Çirkinleştirilmiş olanlar’dır.
V Musa'ya
Benzeyen Peygamberler :43-50
028.43- Andolsun, İlk Kuşaklar’ı Yıkıma
uğrattıktan sonra, Musa'ya, İnsanlar
için Basiretler, Hidayet ve Rahmet olmak üzere Kitap verdik. Umulur ki, Öğüt
alıp düşünürler.
028.44- Musa'ya
O İş’i gerçekleştirdiğimiz zaman, Sen Batı yanında değildin ve Sen Şahid
olanlardan da değildin.
028.45- Ancak Biz birçok Kuşaklar inşa ettik de
Onlar’ın üzerinde Ömür uzayıp geçti. Ve Sen Medyen Halkı içinde yaşayıp da Ayetler’imizi Onlar’dan okuyarak öğrenmiş
değilsin. Ancak Onlar’ı gönderen Biz’iz.
028.46- (Musa'ya) seslendiğimiz zaman da, Sen
Tur'un yanı’nda değildin. Ancak Rabb'inden bir Rahmet olmak üzere Sen’den önce
kendilerine bir Uyarıcı gelmemiş olan bir Qawm’i uyarman için. Umulur ki, Öğüt
alıp düşünürler diye.
028.47- Kendi Eller’inin Öne sürdükleri
dolayısıyla, Onlar’a bir Musibet isabet ettiğinde: "Rabb'imiz, Bize de bir
Elçi gönderseydin de böylece Biz de Senin Ayetler’ine uysaydık ve Mü'minler’den
olsaydık." diyecek olmasalardı.
028.48- Fakat Onlar’a kendi katımızdan Haqq
geldiği zaman: "Musa'ya
Verilenler’in bir benzeri de buna verilmeli değil miydi?" dediler. Onlar,
daha önce Musa'ya Verilenleri İnkar
etmemişler miydi? "İki Büyü birbirine arka çıktı." dediler. Ve :
"Gerçekten Biz hepsini İnkar edenleriz." dediler.
028.49- De ki: "Eğer Doğru’ysanız, bu durumda
Allah katından bu İkisinden daha Doğru olan bir Kitap getirin de, Ben de O’na
uymuş olayım."
028.50- Buna rağmen Sana icabet etmeyecek
olurlarsa, artık bil ki, Onlar gerçekten kendi Hewalar’ına uymaktadırlar. Oysa
Allah'tan bir Hidayet olmaksızın, kendi Hewa’sına uyandan daha Sapık kim’dir?
Elbette Allah, Zulmeden bir Qawm’e Hidayet etmez.
VI 51-60 İlahi
Vahyin Doğruluğu
028.51- Andolsun, Biz Öğüt alıp düşünsünler diye,
Söz’ü birbiri ardınca dizip indirdik.
028.52- Bundan önce, kendilerine Kitap
verdiklerimiz buna inanmaktadırlar.
028.53- Onlar’a okunduğu zaman: "Biz O’na
inandık, gerçekten O, Rabb'imizden olan bir Haqq’tır. Elbette Biz bundan önce
de Müslümanlar’dık" derler.
028.54- İşte Onlar, sabretmeleri dolayısıyla
Ecirler’i iki defa verilir ve Onlar Kötülüğü İyilik’le uzaklaştırıp kendilerine
Rızıq olarak verdiklerimizden infaq ederler.
028.55- Boş ve Yararsız olan Söz’ü işittikleri
zaman O’ndan yüz çevirirler ve : "Bizim yaptıklarımız Bizim, Sizin
yaptıklarınız Sizindir, Size Selam olsun, Biz Cahiller’i benimsemeyiz"
derler.
028.56- Gerçek şu ki, Sen, sevdiğini Hidayet’e
eriştiremezsin, ancak Allah dilediğini Hidayet’e eriştirir. O, Hidayet’e erecek
olanları daha iyi Bilen’dir.
028.57- Dediler ki: "Eğer Seninle birlikte
Hidayet’e uyacak olursak, yerimizden çekilip koparılırız." Oysa Biz
Onlar’ı, kendi katımızdan bir Rızıq olarak Herşey’in Ürünü’nün aktarılıp toplandığı,
Güvenli bir Harem'e Yerleşik kılmadık mı? Fakat Onlar’ın çoğu bilmiyorlar.
028.58- Biz, Yaşama Biçimleri’yle Refah içinde
şımarıp azmış nice Şehr’i yıkıma uğrattık. İşte Meskenler’i çok az dışında
(onlarda) kendilerinden sonra oturabilmiş değildir. Waris olanlar Biz’iz.
028.59- Senin Rabb'in Ana Yerleşim Merkezleri’ne
Onlar’a Ayetler’imizi okuyan bir Elçi göndermedikce Şehirler’i yıkıma uğratıcı
değildir. Ve Biz, Halkı Zulmeden Şehirler’den başkasını da Yıkıma uğratıcı
değiliz.
028.60- Size verilen Herşey, yalnızca Dünya
Hayatı’nın Metaı ve Süsü’dür. Allah
katında olan ise, daha Hayırlı ve daha
Sürekli’dir. Yine de aqıllanmayacak
mısınız?
VII Muhalifler Eğilecek :61-75
028.61- Şimdi, kendine Güzel bir Waid’te
bulunduğumuz, dolayısıyla O’na kavuşan Kişi, Dünya Hayatı’nın Metaı ile
metalandırdığımız sonra Qıyamet Günü hazır bulundurulanlar’dan olan Kişi gibi
midir?
028.62- Onlar’a (Allah'ın) sesleneceği Gün:
"Benim Ortaklarım olarak öne sürdükleriniz nerede?" der.
028.63- Üzerlerine Söz Haqq olanlar derler ki:
"Rabb'imiz, İşte Bizim azdırıp saptırdıklarımız bunlar, kendimiz azıp
saptığımız gibi, Onlar’ı da azdınıp saptırdık. Sana (gelip onlardan) uzaklaşmış
bulunmaktayız. Onlar Bize tapıyor da değillerdi.
028.64- Denir ki: "Ortaklarınızı çağırın."
Böylelikle Onlar’ı çağırırlar, ama kendilerine cevap vermezler ve Azab’ı
görürler. Hidayet bulmuş olsalardı ne olurdu.
028.65- O Gün Onlar’a seslenerek: "
Gönderilenler'e ne Cevap verdiniz?" der.
028.66- Artık o Gün, Haberler Onlar için
körelmiştir, Onlar birbirlerine de soramazlar.
028.67- Ancak kim tewbe edip inanır ve Salih
Çalışmalar’da bulunursa artık Kurtuluş’a erenler’den olmasını umabilir.
028.68- Rabb'in, dilediğini yaratır ve seçer.
Seçim Onlar’a ait değildir. Allah, Onlar’ın ortak koşmakta olduklarından
Münezzeh’tir, Yüce'dir.
028.69- Rabb'in Onlar’ın Göğüsler’inin saklamakta
olduklarını da, açığa vurmakta olduklarını da bilir.
028.70- O, Allah'tır. Kendisinden başka İlah
yoktur. İlk’de, Son’da da Hamd O'nundur. Hüküm de O'nundur ve O'na döndürüleceksiniz.
028.71- De ki: "Gördünüz mü söyleyin/söyleyin
bakalım, Allah Qıyamet Günü’ne kadar Gece’yi Sizin üzerinizde kesintisizce
sürdürecek olsa, Allah'ın dışında size Aydınlık verecek İlah kimdir? Yine de
hala dinlemeyecek misiniz?"
028.72- De ki: "Gördünüz mü söyleyin, Allah,
Qıyamet Günü’ne kadar Gündüz’ü Sizin üzerinizde kesintisizce sürdürecek olsa,
Allah'ın dışında Size içinde dinleneceğiniz Gece’yi getirecek İlah kimdir? Yine
de görmeyecek misiniz?"
028.73- Kendi Rahmetinden olmak üzere O, Sizin
için içinde dinlenmeniz ve O'nun Fadl’ından aramanız için Gece’yi ve Gündüz’ü
var etti. Umulur ki şükredersiniz.
028.74- Onlar’a sesleneceği Gün: "Benim
Ortaklar’ım olarak öne sürdükleriniz nerede" der.
028.75- Her Ümmet’ten bir Şahid ayırıp çıkardık da:
"Burhan’ınızı getirin." dedik. Artık öğrenmiş oldular ki, Haqq,
gerçekten Allah'ındır ve Düzüp uydurdukları kendilerinden uzaklaşıp
kaybolmuştur.
VIII Karun: 76-82
028.76- Gerçek şu ki, Qarun, Musa'nın Qawm’indendi,
ancak Onlar’a karşı azgınlaştı. Biz, O’na öyle Hazineler vermiştik ki, onun
Anahtarlar’ı birlikte (taşımaya)
davranan Güçlü bir Topluluğa Ağır geliyordu. Hani Qawm’i O’na demişti ki:
"Şımararak sevinme, çünkü Allah, Şımaranlar’ı sevmez."
028.77- "Allah'ın Sana verdiğiyle Ahiret
Yurdu’nu ara, Dünya’dan da kendi Payını unutma. Allah'ın Sana ihsan ettiği
gibi, Sen de İhsan’da bulun ve Arz’da Fesad arama. Çünkü Allah Fesatcılar’ı
sevmez."
028.78- Dedi ki: "Bu, Ben’de olan bir İlm
dolayısıyla Bana verilmiştir." Bilmez mi , ki gerçekten Allah, kendisinden
Önceki Kuşaklar’dan Quwwet bakımından kendisinden daha Güçlü ve İnsan sayısı
bakımından daha çok olan kimseleri Yıkıma uğratmıştır. Mücrimler’den kendi
Günahlar’ı sorulmaz."
028.79- Böylelikle kendi İhtişam’ı içinde
Qawm’inin karşısına çıktı. Dünya Hayatı’nı istemekte olanlar: "Ah keşke, Qarun'a
verilenin bir benzeri Bizim de olsaydı. Gerçekten o, büyük Pay Sahibi’dir"
dediler.
028.80- Kendilerine İlim verilenler ise:
"Yazıklar olsun size, Allah'ın Sevabı, İnanan ve Salih Çalışmalar’da
bulunan kimse için daha Hayırlı’dır, buna da Sabredenler’den başkası
kavuşturulmaz" derler.
028.81- Sonunda O’nu da, Konağını da Yer’in
Dibi’ne geçirdik. Böylece Allah'a karşı O’na Yardım edecek bir Topluluğu
olmadı. Ve O, kendi kendisine Yardım edebilecekler’den de değildi.
028.82- Dün, O’nun yerinde olmayı dileyenler,
sabahladıklarında: "Vay, demek ki Allah, Kullar’ından dilediğinin Rızq’ını
genişletip yaymakta ve kısıp daraltmaktadır. Eğer Allah, Bize lutfetmiş olmasaydı,
Bizi de elbette batırırdı. Way, demek gerçekten Küfredenler felah
bulamazlar" demeğe başladılar.
IX Peygamberin Hicreti ve Geri Dönüşü:
83-88
028.83- İşte Ahiret Yurdu, Biz O’nu, Arz’da
büyüklenmeyi ve fesat çıkarmayı istemeyenlere kılarız. Aqıbet de Taqwa
Sahipleri’nindir.
028.84- Kim bir İyilik’le gelirse, artık O’nun
için O’ndan daha Hayırlısı var’dır. Kim de bir Kötülük’le gelirse, artık
Kötülükler’i yapanlar, yalnızca yapmakta olduklarıyla Karşılık görürler.
028.85- Elbette Sana Qur'an'ı Farz kılan, Seni
dönülecek Yer’e elbette döndürecektir. De ki: "Rabb'im,
Hidayet’le geleni de, açıkca bir Sapıklık içinde olan’ı da daha iyi
bilmektedir."
028.86- Kitab'ın Sana bırakılacağını ummazdın.
Ancak Senin Rabb'inden bir Rahmet. Öyleyse sakın Kafirler’e arka çıkma.
028.87- Sana indirildikten sonra, sakın Seni
Allah'ın Ayetleri’nden alıkoymasınlar. Sen Rabb'ine çağır ve sakın
Müşrikler’den olma."
028.88- Ve Allah ile beraber başka bir İlah’a
tapma. O'ndan başka İlah yoktur. O'nun Yüz’ünden başka Herşey Helak olucu’dur.
Hüküm O'nundur ve siz O'na döndürüleceksiniz.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I İki
Kıble Peygamberi :1
017.01- Bir kısım Ayetler’imizi kendisine göstermek
için, Kul’unu bir Gece Mescid-i Haram'dan, çevresini bereketlendirdiğimiz
Mescid-i Aqsa'ya götüren. Gerçekten O İşiten'dir, Gören'dir.
II Musevilerin Tarihi :2-10
017.02- Musa'ya
Biz Kitap verdik ve "Ben’den başka Wekil edinmeyin" diye O'nu İsrailoğulları için Klavuz kıldık."
017.03- Nuh
ile birlikte taşıdıklarımızdan bir Kuşak. Elbette o, Şükreden bir Kul’du.
017.04- Kitap'da İsrailoğulları’na şu Hükm’ü verdik: "Elbette Siz Arz’da iki
defa fesat çıkaracaksınız ve oldukca
Kibirli bir Yükselişle elbette
kibirlenip yükseleceksiniz.
017.05- Nitekim o iki’den ilk Waid geldiği zaman,
oldukca Zorlu olan Kullar’ımızı üzerinize gönderdik de Evler’in aralarına kadar
girip Casusluk-ettiler. Bu yerine getirilmiş bir Waid’di.
017.06- Sonra Onlar’a karşı Size Tekrar Güç
verdik, Size Mallar ve Çocuklar’la Yardım ettik ve Topluluk olarak da Sizi
sayıca çok kıldık.
017.07- Eğer İyilik ederseniz kendi Nefs’inize
İyilik etmiş olursunuz ve eğer Kötülük ederseniz o da aleyhinizedir. Sonuncu
Waad geldiği zaman Yüzler’inizi Kötü duruma soksunlar, Birincisinde ona
girdikleri gibi Mescid'e girsinler ve El’e geçirdiklerini darmadağın edip
mahvetsinler.
017.08- Umulur ki, Rabb'iniz Size Merhamet eder,
fakat Siz dönerseniz Biz de döneriz. Biz Cehennem’i Kafirler için bir Kuşatma
yeri kıldık.
017.09- Elbette bu Qur'an, en Doğru Yol’a iletir
ve Salih Çalışmalar’da bulunan Mü'minler’e, Onlar için gerçekten Büyük bir Ecir
olduğunu müjdele.
017.10- Ve elbette, Ahiret'e inanmayanlara, Onlar
için de Acıklı bir Azab hazırlamışızdır.
III Amellerin Sonuçları: 11-21
017.11- İnsan Hayr’a dua ettiği gibi, Şerr’e de
dua etmektedir. İnsan, Pek Aceleci’dir.
017.12- Biz Gece’yi ve Gündüz’ü iki Ayet kıldık,
Gece Ayet’ini sildik de Rabb'inizden bir Fadl aramanız, Yıllar’ın Sayısı’nı ve Hesabı
öğrenmeniz için Gündüzün Ayet’ini Aydınlatıcı kıldık. Biz, Herşey’i yeterince
açıkladık.
017.13- Biz Her İnsan’ın işlediklerini (/ (talih)
Kuşunu) , kendi Boynuna doladık. Qıyamet Günü'nde O’nun için açılmış
olarak önüne konacak bir Kitap çıkarırız.
017.14- "Kendi Kitab’ını oku, Bugün Nefs’in
Sen’den Hesap Sorucu olarak Sana yeter."
017.15- Kim Hidayet’e ererse, kendi Nefs’i için
Hidayet’e erer, kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçbir Günahkar, bir
başkasının Günah Yükü’nü yüklenmez. Biz,
bir Elçi gönderinceye kadar Azab
edici değiliz.
017.16- Biz, bir Ülke’yi Helak etmek istediğimiz
zaman, Onun Varlık-güç Sahibi Önde gelenler’ine emrederiz, böylelikle Onlar
onda Fesat çıkarırlar. Artık Onun üzerine Söz Haqq olur da, Onu Kök’ünden
Darmadağın ederiz.
017.17- Biz, Nuh'tan sonra nice Kuşaklar’ı
Yıkıma uğrattık. Kullar’ının Günahları’nı Haber alıcı, Görücü olarak Rabb'in
yeter.
017.18- Kim Acele olan’ı isterse, onda Ona
isteklerimizden dilediğimizi çabuklaştırırız, sonra da Ona Cehennem’i Yurd
kılarız. Ona Kınanmış ve Kovulmuş olarak girer.
017.19- Kim de Ahiret'i ister ve bir Mü'min olarak
ciddi bir Çaba göstererek Ona çalışırsa, işte böylelerinin Çabası Şükr’e
şayandır.
017.20- Hepsine, Onlar’a da bunlara da Rabb'inin
İhsan’ından artırarak veririz. Rabb'inin İhsan’ı kesilmiş değildir.
017.21- Onlar’dan bir kısmını bir kısmına üstün
tuttuğumuzu gör. Elbette Ahiret, Dereceler bakımından daha Büyük’tür, Üstünlük
bakımından da daha Büyük’tür.
IV İyilik Yaptıran Ahlaki Esaslar: 23-30
017.22- Allah ile beraber başka İlahlar edinme,
yoksa Kınanmış ve kendi başına bırakılmış olursun.
017.23- Senin Rabb'in, O'ndan başkasına kulluk
etmemenizi ve Anne-baba’ya İyilikle davranmayı emretti. Şayet Onlar’dan biri
veya ikisi Senin yanında Yaşlılığa ulaşırsa Onlar’a : "Öf" bile deme
ve Onlar’ı azarlama, Onlar’a Güzel Söz söyle.
017.24- Onlar’a Düşkünlük’ten dolayı
Alçakgönüllülük Kanad’ını ger ve de ki: "Rabb'im, Onlar Beni Küçükken
nasıl terbiye ettilerse Sen de Onlar’ı esirge."
017.25- Rabb'imiz, Sizin içinizdekini daha İyi
bilir. Eğer Siz Salih olursanız, elbette O da, yönelip dönenler’i bağışlar.
017.26- Aqraba’ya Haqqını ver, Yoksul’a ve Yol’da
kalmışa da. İsraf ederek saçıp savurma.
017.27- Çünkü saçıp savuranlar, Şeytan’ın
Kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabb'ine karşı Nankör’dür.
017.28- Eğer Rabb'inin ummakta olduğun bir
Rahmet’i beklerken Onlar’a Sırt çevirecek olursan, bu durumda Onlar’a Yumuşak
Söz söyle.
017.29- El’ini Boyunda bağlanmış olarak kılma,
büsbütün de Açık tutma. Sonra kınanır, Hasret içinde kalırsın.
017.30- Elbette Senin Rabb'in, Rızq’ı dilediğine
genişletir, yayar ve daraltır. Gerçekten O, Kullar’ından Haberdar'dır,
Gören'dir.
V Fenalıktan sakındıran ahlaki esaslar :31-40
017.31- Yoksulluk endişesiyle Çocuklar’ınızı öldürmeyin,
Onlar’a da, Size de Biz Rızıq veririz. Elbette, Onlar’ı öldürmek Büyük bir
Hata’dır.
017.32- Zina’ya yaklaşmayın, elbette o Fahşa’dır
ve Kötü bir Yol’dur.
017.33- Haqlı bir neden olmaksızın Allah'ın haram
kıldığı bir Kimse’yi öldürmeyin. Kim Mazlum olarak öldürülürse Onun Weli’sine
Yetki vermişizdir, O da Öldürme de Ölçü’yü taşırmasın. Çünkü, O gerçekten
Yardım görmüştür.
017.34- Erginlik Çağı’na erişinceye kadar, O da en
Güzel bir Tarz olması dışında Yetim’in Mal’ına yaklaşmayın. Ahd’e Wefa edin.
Çünkü Ahid bir Sorumluluk’tur.
017.35- Ölçtüğünüz zaman Ölçü’yü tam tutun ve
Dosdoğru bir Tartı’yla tartın, bu, daha Hayırlı’dır ve Sonuç bakımından daha
Güzel’dir.
017.36- Hakkında Bilgin olmayan Şey’in ardına
düşme. Çünkü Kulak, Göz ve Qalb bunların hepsi O’ndan Sorumlu’dur.
017.37- Yeryüzü’nde böbürlenerek yürüme, çünkü Sen
ne Yer’i yarabilirsin, ne Dağlar’a boyca ulaşabilirsin.
017.38- Bütün bunlar, Kötülüğü olan, Rabb'inin
katında da Hoş olmayanlar’dır.
017.39- Bunlar, Rabb'inin Sana Hikmet olarak wahyettiği
Şeyler’dir. Rabb'in ile beraber başka
İlahlar kılma, yoksa Yerilmiş, Kovulmuş olarak Cehennem’e bırakılırsın.
VI Kafirlerin Katı Yürekliliği :41-52
017.40- Rabb'iniz Size Erkekler’i seçti de
Melekler’den Dişiler’i mi edindi? Gerçekten Siz Büyük bir Söz
söylemektesiniz.
017.41- Andolsun, Biz bu Qur'an'da Çeşitli
Açıklamalar yaptık. Öğüt alıp düşünsünler diye. Oysa bu, Onlar’ın daha da
uzaklaşmalarından başkasını artırmıyor.
017.42- De ki: "Eğer söyledikleri gibi,
O'nunla beraber İlahlar olsaydı, Onlar Arş’ın Sahibi’ne elbette bir Yol
ararlardı.
017.43- O, Onlar’ın dediklerinden Münezzeh, Yüce
ve Büyük bir Yükseklikle yüksek’tir.
017.44- Yedi Gök, Yer ve bunların içindekiler O'nu
tesbih etmektedirler. O'nu Övgü ile Tesbih etmeyen hiçbir Şey yoktur, ancak Siz
Onlar’ın Tesbihler’ini kavrayamıyorsunuz. Elbette O, Halim'dir, Bağışlayan'dır.
017.45- Qur'an okunduğu zaman Seninle Ahiret'e
inanmayanlar’ın arasında Görünmez bir Perde kıldık.
017.46- Ve Onlar’ın Qalbler’i üzerine Onu kavrayıp
anlamalarına Engel Kabuklar, Kulaklar’ına da bir Ağırlık koyduk. Sen Qur'an'da
Rabb'ni bir tek olarak andığın zaman, Nefretle kaçarak gerisin geriye
giderler.
017.47- Biz Onlar’ın Seni dinlediklerinde ne için
dinlediklerini, Gizli Konuşmalar’ında da o Zalimler’in: "Siz büyülenmiş
bir Adam’dan başkasına uymuyorsunuz" dediklerini çok iyi biliriz.
017.48- Sana nasıl Örnekler vererek saptıklarına
bir bak, artık Onlar’ın bir Yola güçleri yetmemektedir.
017.49- Dediler ki: "Biz Kemikler haline
geldikten, Toprak olup ufalandıktan sonra mı gerçekten Biz mi Yeni bir
Yaratılış’la diriltileceğiz."
017.50- De ki: "İster Taş olun, ister
Demir,"
017.51- "Ya da Göğüsler’inizde büyümekte olan
bir Yaratık." "Bizi kim geri çevirebilir" diyecekler. De ki:
"Sizi İlk defa yaratan." Bu durumda Sana Başlar’ını alaylıca
sallayacaklar ve diyecekler ki: "Ne zamanmış o?" De ki: "Umulur
ki pek yakında."
017.52- Sizi çağıracağı Gün, O'na Övgü’yle İcabet
edecek pek az bir Süre kaldığınızı sanacaksınız."
VII Münkirlerin Cezaları: 53-60
017.53- Kullar’ıma, Söz’ün en Güzel olan’ını
söylemelerini, söyle. Çünkü Şeytan aralarını açıp bozmaktadır. Elbette Şeytan
İnsan’ın açık bir Düşman’ıdır.
017.54- Sizi en iyi Rabb'imiz bilir, dilerse Size
Merhamet eder, dilerse Sizi azablandırır. Biz Seni Onlar’ın üzerine bir Wekil
olarak göndermedik.
017.55- Rabb'in, Gökler’de ve Yer’de olan Herkes’i
en İyi bilir. Andolsun, Biz Nebiler’den
bir kısmını bir kısmına tafdil ettik ve Davud'a da Zebur verdik.
017.56- De ki: "O'nun dışında öne
sürdüklerinizi çağırın, Onlar Siz’den ne zararı uzaklaştırabilirler, ne de
dönüştürebilirler.
017.57- Onlar’ın taptıkları da hangisi daha
Yakın’dır diye Rabb'lerine bir Wesile arıyorlar, O'nun Rahmet’ini umuyorlar ve
Azab’ından korkuyorlar. Elbette Senin Rabb'inin Azabı Korkunç’tur.
017.58- Hiçbir Ülke olmasın ki, Qıyamet Günü'nden
önce Biz O’nu bir Yıkım’a uğratmayalım veya Onu Şiddetli bir Azab’la
azablandırmayalım, bu o Kitap’da Yazılı’dır.
017.59- Bizi Ayet göndermekten, Öncekiler’in onu
yalanlamasından başka bir Şey alıkoymadı. Semud'a Dişi Deve’yi görünür
olarak gönderdik, Fakat Onlar bununla zulmetmiş oldular. Oysa Biz Ayetler’i
ancak korkutmak için göndeririz.
017.60- Hani Biz Sana: "Elbette Rabb'in
İnsanlar’ı çepeçevre kuşatmıştır" demiştik. Sana gösterdiğimiz o
Rüya’yı İnsanlar’ı denemek için yaptık.
Qur'an'da Lanetlenmiş Ağaç’ı da. Biz Onlar’ı korkutmaktayız. Fakat Onlar da
Büyük bir Azgınlık’tan başka bir Şey artırmıyor.
VIII 61-70 Şeytanın
Muhalefeti :61-70
(Bak: Bakara 30-38,
Araf
10-25,
Kehf
50,
Taha
115 )
017.61- Hani Melekler’e: "Adem'e secde edin" demiştik. İblis'in
dışında secde etmişlerdi. Demişti ki: "Bir Çamur olarak yarattığın
Kimse’ye Ben secde eder miyim?"
017.62- Demişti ki: "Şu Bana karşı
yücelttiğine bir bak, andolsun, eğer Bana Qıyamet Günü'ne kadar Süre tanırsan,
O’nun Soy’unu pek azı dışında kuşkusuz kendime bağlı-kılacağım.
017.63- Demişti ki: "Git, Onlar’dan kim Sana
uyarsa, elbette Sizin Ceza’nız Cehennem’dir, Eksiksiz bir Ceza."
017.64- "Onlar’dan Güç yetirdiklerini
Ses’inle Sarsıntı’ya uğrat, Atlılar’ın ve Yayalar’ınla Onlar’ın üstüne Yaygara
kopar, Mallar’da ve Oğullar’da Onlar’a Ortak ol ve Onlar’a Waidler’de
bulun." Şeytan, Onlar’a aldatmadan başka bir Şey wadetmez.
017.65- "Benim Kullarım, Senin Onlar üzerinde
Hiçbir Zorlayıcı Güc’ün yok’tur." Wekil olarak Rabb'in yeter.
017.66- Sizin Rabb'iniz, Fadl’ından aramanız için
Deniz’de Gemileri Sizin için yürütür. Gerçekten O, Size karşı Merhametli
olan’dır.
017.67- Size Deniz’de bir Sıkıntı dokunduğu zaman,
O'nun dışında taptıklarınız kaybolur gider, fakat Kara’ya çıkarıp Sizi
kurtarınca Sırt çevirirsiniz. İnsan pek Nankör’dür.
017.68- Kara tarafında Sizi Yer’in Dibi’ne
geçirmeyeceğinden veya üzerinize Taş Yığınları Yüklü bir Kasırga
göndermeyeceğinden Emin misiniz? Sonra kendinize bir Wekil de bulamazsınız.
017.69- Veya Sizi bir kere daha ona gönderip
üzerinize kırıp geçiren bir Fırtına salarak Nankörlük etmeniz nedeniyle Sizi
batırmasına karşı Emin misiniz? Sonra Onun Öcünü Bize karşı alacak
bulamazsınız.
017.70- Andolsun, Biz Ademoğulları’nı yücelttik, Onlar’ı Kara’da ve Deniz’de taşıdık,
Temiz Güzel Şeyler’den rızıqlandırdık, çoğundan bir üstünlükle Üstün kıldık.
IX Peygamber'in Muhalifleri :71-77
017.71- Her İnsan Bölüğü’nü Önderler’iyle
çağıracağımız Gün, artık kimin Kitab’ı Sağel’inde verilirse, Onlar Kitaplar’ını
okuyacaklar ve Onlar, bir bir İplik kadar bile Haqsızlığa uğratılmayacaklar.
017.72- Kim bunda Kör ise O, Ahiret'te de Kör’dür
ve Yol bakımından daha Şaşkın bir Sapık’tır.
017.73- Onlar nerdeyse Sana wahyettiğimizden
başkasını Bize karşı düzüp uydurman için Seni Fitne’ye düşüreceklerdi, o zaman
da Seni Dost edineceklerdi.
017.74- Eğer Biz Seni sağlamlaştırmasaydık,
andolsun, Sen Onlar’a Az bir Şey Eğilim gösterecektin.
017.75- Bu durumda, Biz Sana Hayat’ın da kat kat,
Ölüm’ün de kat kat taddırırdık. Sonra Bize karşı bir Yardımcı bulamazdın.
017.76- Neredeyse Seni bu Yer’den çıkarmak için
Tedirgin edeceklerdi, bu durumda kendileride Sen’den sonra az bir Süre’den
başka kalamazlar.
017.77- (Bu) Sen’den önce gönderdiğimizin bir
Sünnet’idir. Sünnet’imizde bir Değişiklik bulamazsın.
X Fecr Okuması ve Hakkın galebesi
:78-84
017.78- Güneş’in kaymasından Gece’nin kararmasına
kadar Salat’ı iqame et, Fecir Qur'an'ını
da. Çünkü Fecr Qur'an'ı, işte O Şahid olunan’dır.
017.79- Gece’nin bir kısmında kalk, Sana ait
Nafile olarak onunla Salat kıl. Umulur
ki Rabb'in Seni övülmüş bir Maqam’a ulaştırır.
017.80- Ve de ki: "Rabb'im, Beni Doğru bir
Girdiriş’le girdir ve Doğru bir Çıkarılış’la çıkar ve katından Bana Yardımcı
bir Quwwet ver."
017.81- De ki: "Haqq geldi, Batıl yokoldu.
Elbette Batıl Yokolucu’dur."
017.82- Qur'an'dan Mü'minler için Şifa ve Rahmet
olan Şeyler’i indirmekteyiz. Oysa O, Zalimler’e Kayıplar’dan başkasını
arttırmaz.
017.83- İnsan’a bir Ni’met verdiğimizde sırt
çevirir ve yan çizer, Ona bir Şer dokunduğu zaman da umutsuzluğa yapılır.
017.84- De ki: "Herkes kendi Yaratılış’ına
göre davranır. Şu halde kimin daha Doğru Yol’da olduğunu Rabb'in daha iyi
bilir."
XI Kur'an'ın Eşsizliği :85-93
017.85- Sana Ruh'tan sorarlar, de ki: "Ruh,
Rabb'imin Emri’ndendir, Size İlim’den yalnızca az bir Şey verilmiştir."
017.86- Andolsun, eğer dilersek, Sana
wahyettiklerimizi gireriveririz, sonra bunun için Bize karşı bir Wekil
bulamazsın.
017.87- Rabb'in Rahmet’inden başka. Elbette O'nun Lutfu Senin üzerinde çok Büyük’tür.
017.88- De ki: "Eğer bütün İns ve Cin, bu
Qur'an'ın bir benzerini getirmek üzere toplansa, Onlar’ın bir kısmı bir kısmına
destekci olsa bile O’nun bir benzerini getiremezler."
017.89- Andolsun, Biz bu Qur'an'ı Her Örnek’ten
İnsanlar için Çeşitli Açıklamalar’da bulunduk. İnsanlar’ın çoğu ise ancak
İnkar’da ayak direttiler.
017.90- Dediler ki: "Bize Yer’den Pınarlar
fışkırtmadıkca Sana kesinlikle inanmayacağız."
017.91- "Ya da Sana ait Hurmalıklar’dan ve
Üzümler’den bir Bahçe olup aralarından Şarıl Şarıl akan Irmaklar
fışkırtmalısın."
017.92- "Veya öne sürdüğün gibi Göğü üstünüze
parça parça düşürmeli ya da Allah'ı ve Melekler’i karşımıza getirmelisin."
017.93- "Yahut Altın’dan bir Ev’in olmalı
veya Göğe yükselmesin. Üzerimize bizim okuyabileceğimiz bir Kitap indirinceye kadar senin Yükselişine de
inanmayacağız. " De ki: "Rabb'imi yüceltirim, Ben, Elçi olan bir
Beşer’den başkası değilim."
XII Peygamber'e karşı koyma :94-100
017.94- Kendilerine Hidayet geldiği zaman,
İnsanlar’ı inanmaktan alıkoyan Şey, Onlar’ın: "Allah Elçi olarak bir Beşer
mi gönderdi? " demelerinden başkası değildi.
017.95- De ki: "Eğer Arz’da tatmin bulmuş
yürüyen Melekler olsaydı, Biz de Onlar’a Gök’ten bir Elçi olarak elbette Melek
gönderirdik.
017.96- De ki: "Benimle aranızda Şahid olarak
Allah yeter, kuşkusuz O, Kullar’ından gerçeğiyle Haberdar'dır, Gören'dir."
017.97- Allah, kimi Hidayet’e ulaştırırsa, İşte o,
Hidayet bulmuştur, kimi de saptırırsa Onlar için O'nun dışında asla Weliler
bulamazsın. Qıyamet Günü, Biz Onlar’ı yüzükoyun Körler, Dilsizler ve Sağırlar
olarak haşrederiz. Onlar’ın Barınma Yerleri Cehennem’dir. Ateş’i sukun
buldukca, Çılgın Alev’ini Onlar’a arttırırız.
017.98- Bu, elbette, Onlar’ın Ayetler’imizi İnkar
etmeleri ve: "Biz Kemikler haline geldikten, Toprak olup ufalandıktan
sonra mı, gerçekten Biz mi Yeni bir Yaratılış’la diriltileceğiz?"
demelerine Karşılık Cezalar’ıdır.
017.99- Görmüyorlar mı, Gökler’i ve Yer’i yaratan
Allah, Onlar’ın benzerini Yaratma’ya Gücü yeter ve Onlar için de kendisinde
şüphe olmayan bir Süre kılmıştır. Zulmedenler ise ancak İnkar’da ayak
direttiler.
17.100- De ki: "Eğer siz Rabb'iminiz Rahmet
Hazineleri’ne Malik olsaydınız, bu durumda Harcama Endişesi’yle gerçekten sıkı
tutardınız. İnsan pek Cimri’dir.
XIII Musa'ya Verilen 9 Ayet ve Fir'avn'ın
Boğuluşu :101-111
017.101- Andolsun, Biz Musa'ya apaçık Dokuz Ayet vermiştik. İşte İsrailoğulları’na sor, Onlar’a geldiği zaman Fir'awn Ona: " Gerçekten Ben Seni Büyülenmiş sanıyorum"
demişti.
017.102- O da: "Andolsun, bunları görülecek
Belgeler olarak Gökler’in ve Yer’in Rabb'inden başkasının indirmediğini Sen de
bilmişsin. Gerçekten Ben de Seni yıkılmış-Harap olmuş sanıyorum."
017.103- Böylelikle Onlar’ı O Yer’den sürüp
Sarsıntı’ya uğratmayı istedi, Biz de O’nu ve beraberindekileri hep birlikte
boğuverdik.
017.104- Ve O’nun ardından İsrailoğulları’na söyledik: "O Toprak’ta
oturun, Ahiret Waadi geldiğinde Hepinizi toplayacağız."
Kur'an'ın Okunuşu, Salatın
Yapılışı
017.105- Biz O'nu Haqq olarak indirdik. ve o Haqq
olarak indi, Seni de yalnızca bir Müjdeci ve Uyarıcı olarak gönderdik.
017.106- Onu bir Qur'an olarak, İnsanlar’a dura dura
okuman (uzun seneler) için ayırdık ve
indirdik O’nu Tenzil’le (safha safha ya da bir indirişle).
017.107- De ki: "O'na inanın veya inanmayanı
Ondan önce kendilerine İlim verilenler’e okunduğu zaman, Çenelerinin üstüne
kapanarak Secde ederler."
017.108- Ve derler ki: "Rabb'imiz Yüce'dir,
Rabb'imizin Waadi gerçekten gerçekleştirilmiş bulunuyor."
017.109- Çeneler’i üstüne kapanıp ağlıyorlar ve
Onlar’ın Huşular’ını arttırıyor.
017.110- De ki: "Allah" diye çağırın,
"Rahman" diye çağırın, ne ile çağırırsınız, sonunda en Güzel İsimler
O'nundur. Salat’ında (Namaz/ Dua) Sesini çok yükseltme, onda çok da kısma, bu
ikisi arasında bir Yol benimse.
017.111- Ve de ki: "Hamd, Çocuk edinmeyen,
Mülk’te Ortağı olmayan ve Düşkünlük’ten dolayı Yardımcısı da bulunmayan
Allah'adır. Ve O'nu tekbir edebildikce
tekbir et.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Vahyin doğruluğu :1-10
010.01- Elif Lam Ra. Bunlar Hakim Kitab'ın
Ayetleri’dir.
010.02- İçlerinden olan bir Adam’a:
"İnsanlar’ı uyar ve İnananlar’a, elbette kendileri için Rabb'leri katında Sıdk
Maqamı olduğunu müjdele" diye wahyetmemiz, İnsanlar’a Şaşırtıcı mı geldi?
Küfredenler: "Gerçek şu ki bu, Açıkca bir Büyü’dür" dediler.
010.03- Elbette Sizin Rabb'iniz, Altı Gün’de
Gökler’i ve Yer’i yaratan, sonra da Arş’a istiva eden İşler’i çeviren Allah'tır.
Onun İzn’’i olmaksızın, hiç kimse Şefaatci olamaz. İşte Rabb'iniz olan Allah
bu’dur, öyleyse O'na kulluk edin. Hala tezekkür etmeyecek misiniz?
010.04- Sizin Tümünüzün Dönüş’ü O'nadır. Allah'ın Waadi
bir Gerçek’tir. İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlara, Adalet’le Karşılık
vermek için Yaratma’yı başlatan sonra O’nu iade edecek olan O'dur. Küfredenler
ise, küfretmeleri dolayısıyla, Onlar için Kaynar Su’dan bir İçki ve Acıklı bir
Azab vardır.
010.05- Güneş’i bir Aydınlık, Ay’ı da bir Nur
kılan ve Yıllar’ın Sayısı’nı ve Hesabı bilmeniz için O’na Duraklar tesbit eden
O'dur. Allah, bunları ancak Haqq ile yaratmıştır. O, bir Topluluk için
Ayetler’ini böyle birer birer açıklamaktadır.
010.06- Gerçekten Gece ile Gündüz’ün ardarda
gelişinde ve Allah'ın Gökler’de ve Yer’de yarattığı Şeyler’de İttiqa eden bir
Topluluk için elbette Ayetler var’dır.
010.07- Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, Dünya
Hayatı’na Razı olanlar ve bununla Tatmin olanlar ve bizim Ayetler’imizden
Habersiz olanlar,
010.08- İşte bunların, kazanmakta olduklarından
dolayı Barınma Yerleri Ateş'tir.
010.09- İnananlar ve Salih Çalışmalar’da
bulunanları da, Rabb'leri Onlar’ı İmanlar’ı dolayısıyla içinden Irmaklar akan
Nimetler’le donatılmış Bahçeler'e yöneltir.
010.10- Oradaki Dualar’ı: "Allah'ım, Sen ne
Yüce’sin"dir ve ordaki Dirlik Temennileri: "Selam"dır, Dualar’ının Sonu da: "Gerçek, Hamd
Alemler’in Rabb'i olan Allah'ındır."
II Qur'an'ın doğruluğu :11-20
010.11- Eğer Allah, Onlar’ın Hayr’a ulaşmak için
Çarçabuk Davrandıkları gibi ,İnsanlar’a Şerr’i de çabuklaştırsaydı, elbette
Eceller’inde Hüküm verilirdi. İşte Bize Kavuşma’yı ummayanlar’ı Biz böylece
Tuğyanlar’ı içinda Şaşkınca dolaşır bir durumda bırakırız.
010.12- İnsan’a bir Zarar dokunduğunda Yan
yatarken, otururken ya da Ayaktayken Bize dua eder, Zarar’ı üstünden
kaldırdığımız zaman ise, sanki kendisine dokunan
Zarar’a Bizi hiç çağırmamış gibi döner.
İşte Ölçü’yü Taşıranlar’a
yapmakta oldukları böyle süslenmiştir.
010.13- Andolsun, Siz’den önceki Kuşaklar’ı,
Elçiler’i kendilerine Apaçık Belgeler getirdiği halde , Zulme saptıkları ve
İman etmeyecek oldukları için Yıkım’a uğrattık.İşte Biz Suçlu bir Topluluğu
böyle cezalandırırız.
010.14- Sonra, nasıl davranacaksınız diye Sizleri
gözlemek için, Onlar’ın ardından Sizi Arz’da Halifeler kıldık.
010.15- Onlar’a Ayetlerimiz Apaçık Belgeler olarak
okunduğunda, Bizimle karşılaşmayı ummayanlar, derler ki "Bundan başka bir Qur'an getir veya O’nu
değiştir." De ki: "Benim O’nu kendimin bir Öngörmesi olarak
değiştirmem , benim için olamaz. Ben yalnızca Bana wahyolunana uyarım. Eğer
Rabb'ime isyan edersem, kuşkusuz Ben,
Büyük Gün’ün Azab’ından korkarım."
010.16- De ki: "Eğer Allah dileseydi, onu
Size okumazdım ve onu Size bildirmezdi. Ben O’ndan önce Sizin içinizde bir Ömür
sürdüm. Siz yine de aqletmeyecek misiniz?"
010.17- Allah'a karşı Yalan yere İftira düzen’den
ve O'nun Ayetler’ini yalanlayandan daha Zalim kim’dir? Şüphesiz O, Suçlular’ı
Felah’a erdirmez.
010.18- Allah'ı bırakıp kendilerine Zarar
vermeyecek, Yararlar’ı da dokunmayacak Şeyler’e Kulluk ederler ve :"Bunlar
Allah katında bizim Şefaatciler’imizdir" derler. De ki: "Siz,
Allah'a, Gökler’de ve Yer’de bilmediği bir Şey mi Haber veriyorsunuz? O, Sizin
Şirk katmakta olduklarınızdan Uzak’tır."
010.19- İnsanlar, Tek bir Ümmet’ten başka
değillerdi, sonra anlaşmazlığa düştüler. Eğer Rabb'inden geçmiş bir Söz
olmasaydı, anlaşmazlığa düştükleri Şey konusunda elbette aralarında Hüküm verilmiş olurdu.
010.20- Bir de derler ki: "Rabb'inden üzerine
bir Ayet indirilse ya!" De ki: "Gayb, yalnızca Allah'ındır,
bekleyedurun, Ben de Sizler’le birlikte Bekleyenler’denim."
III Allahın rahmeti: 21-30
010.21- İnsanlar’a, Şiddetli bir Sıkıntı
dokunduktan sonra, bir Rahmet dokundurduğumuz zaman, Ayetler’imiz konusunda
Hileli bir Düzen kurmak onlar için ( bir alışkanlık) dır. De ki:
"Düzen kurmada Allah daha
Hızlı’dır. Elbette, Bizim Elçilerimiz, Sizin geliştirmekte olduğunuz Düzenler’i
yazmaktadırlar."
010.22- Kara’da ve Deniz’de Sizi gezdiren O'dur.
Öyleki Siz Gemi’de bulunduğunuz zaman, Onlar da Güzel bir Rüzgar’la O’nu
yüzdürürlerken ve bununla sevinmektelerken, O’na Çılgınca bir Rüzgar gelip
çatar ve her yan’dan Dalgalar Onlar’ı kuşatıverir, Onlar artık bunlarla
gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, Din’de Muhlisler olarak Allah'a dua
etmeye başlarlar: "Andolsun eğer bundan Bizi kurtaracak olursan, elbette
Sana Şükredenler’den olacağız."
010.23- Ama Onlar’ı kurtarınca onlar hemen Haqsız
yere, Arz’da Taşkınlığa koyulurlar. Ey İnsanlar, Sizin Taşkınlığınız ancak
kendiniz aleyhinedir. Bu, Dünya Hayatı’nın Geçici Metaı’dır. Sonra Sizin
dönüşünüz Bize'dir, Biz de yapmakta
olduklarınızı Size haber vereceğiz.
010.24- Dünya Hayatı’nın Örneği, ancak Gök’ten
indirdiğimiz, onunla İnsanlar’ın ve Hayvanlar’ın yediği Arz’ın Bitkisi karışmış
olan bir Su gibidir. Öyleki Arz, Güzelliğini takınıp süslendiği ve Ahalisi de
gerçekten ona Güç yetirdiklerini sanmışlarken Gece veya Gündüz O’na Emrimiz
gelmiştir de, Dün sanki hiç Zenginliği yokmuş gibi, O’nu Kök’ünden biçilip
atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir Qawm için Ayetler’imizi böyle birer
birer açıklarız.
010.25- Allah Selam Yurdu’na çağırır ve kimi
dilerse Mustaqim Sırat’a iletir.
010.26- Güzellik yapanlar’a daha Güzel’i ve
Fazlası var’dır. Onlar’ın Yüzler’ini ne bir Karartı sarar, ne de bir Zillet,
işte Onlar Cennet’in Halkı’dırlar, onda Ebedi olarak kalacaklardır.
010.27- Kötülükler kazanmış olanlar ise, her bir
Kötülüğün karşılığı, kendi Misliyledir. Bunları bir Zillet sarıp kaplar. Onları
Allah'tan hiçbir Koruyucu da yok.
Onlar’ın Yüzler’i, sanki bir Karanlık Gece’nin parçalarına bürünmüş gibidir.
İşte bunlar Ateş Halkı’dırlar, onda Ebedi olarak kalacaklardır.
010.28- O Gün, Onlar’ın Tümü’nü bir arada
toplayacağız, sonra Şirk katanlar’a "Yerinizden ayrılmayınız, Siz de, Şirk
koştuklarınız da" diyeceğiz. Artık Onlar’ın arasını açmışızdır. Şirk
koştukları derler: "Siz Bize ibadet ediyor değildiniz."
010.29- "Bizim ile Sizin aranızda Şahid
olarak Allah yeter. Gerçekten Biz, Sizin İbadetiniz’den Habersizlerdik."
010.30- İşte orada, her Kişi önceden yaptıklarıyla
İmtihan’a çekilmiş olacak ve Onlar asıl Mevla’ları olan Allah'a
döndürüleceklerdir. Yalan yere uydurdukları da, kendilerinden kaybolup
uzaklaşacaklar.
IV İlahi İhsanlar :31-40
010.31- De ki: "Gökler’den ve Yer’den
Sizler’e Rızıq veren kim’dir?
Kulaklar’a ve
Gözler’e Malik olan kim’dir?
Diri’yi Ölü’den
çıkaran ve Ölü’yü Diri’den çıkaran kimdir?
Ve İşler’i çeviren
kimdir?
Onlar:
"Allah" diyeceklerdir. Öyleyse de ki: "Peki Siz yine de ittiqa
etmeyecek misiniz?"
010.32- İşte bu, Sizin Gerçek Rabb'iniz olan
Allah'tır. Öyleyse Haq’tan sonra Sapıklık’tan başka ne var? Peki, nasıl hala
çevriliyorsunuz?
010.33- Böylece Rabb'inin Söz’ü o Fısqedenler üzerinde gerçekleşmiştir ki:
"Onlar Gerçekten inanmazlar .
010.34- De ki: "Sizin Şirk koştuklarınızdan
Yaratma’yı başlatacak, sonra O’nu iade edecek olan var mı?"
De ki "Allah
Yaratma’yı başlatır, sonra O’nu iade eder. Öyleyse nasıl olur da
çevriliyorsunuz?"
010.35- De ki: "Sizin Şirk koştuklarınızdan
Haqq’a ulaştırabilecek var mıdır?"
De ki:
"Haqq’a ulaştıracak Allah'tır.
Öyleyse, Haqq’a ulaştıran mı uyulmaya daha Haq Sahibi’dir, yoksa Doğru Yol’a
ulaştırılmadıkca kendisi Hidayet’e ulaşmayan mı? Ne oluyor size? Nasıl hükmediyorsunuz?"
010.36- Onlar’ın Çoğunluğu Zan’dan başkasına
uymaz. Gerçekten Zan ise, Haq’tan hiç bir şeyi sağlayamaz, Elbette Allah, Onlar’ın işlemekte olduklarını
Bilen'dir.
010.37- Bu Qur'an, Allah'tan başkası tarafından
Yalan olarak uydurulmuş değildir. Ancak o, önündekileri doğrulayan ve Kitab'ı
Ayrıntılı olarak açıklayandır. Bunda Şüphe yok’tur, Alemler’in Rabb'indendir.
010.38- Yoksa: "Bunu kendisi Yalan olarak
uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Bunun benzeri olan bir Sure getirin ve
eğer gerçekten Doğru Sözlüler iseniz. Allah'tan başka bütün Güç
yetirdiklerinizi de çağırın."
010.39- Hayır, Onlar İlm’ini kuşatamadıkları ve
henüz kendilerine de Te'vil’i gelmemiş bir Şey’i yalanladılar. Onlar’dan
öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Zulmedenler’in nasıl bir Aqıbet’e
uğratıklarına bir bak!
010.40- Onlar’dan O’na inanlar vardır ve Onlar’dan
O’na inanmayanlar da vardır. Rabb'in Fesad çıkaranları daha İyi bilir.
V Suçluların Cezası: 41-53
010.41- Eğer Sen’i yalanlarlarsa, Onlar’a de ki:
"Benim yaptıklarım benim, Sizin de yaptıklarınız Sizindir. Siz benim
yaptıklarımdan Uzak’sınız ve Ben de Sizin yaptıklarınızdan Uzağım."
010.42- Onlar’dan Seni dinleyecekler vardır. Ama
Hiç duymayanlar’a üstelik hiç aqılları ermiyorsa Sen mi duyuracaksın?
010.43- Ve Onlar’dan Sana bakacak olanlar vardır.
Ama Kör olanlar’ı üstelik hiç görmüyorlarsa Sen mi Doğru Yol’a ulaştıracaksın?
010.44- Gerçek şu ki Allah, İnsanlar’a hiçbir
Şey’le zulmetmez. Ancak İnsanlar, kendi kendilerine zulmediyorlar.
010.45- Gündüz’ün bir Saat’inden başka hiç Ömür
sürmemişler gibi Onlar’ı bir arada toplayacağı Gün, Onlar birbirlerini tanımış
olacaklar Allah'a kavuşmayı /karşılaşaçaklarını yalanlayanlar gerçekten
Hüsran’a uğramışlardır. Onlar Hidayet’e ermişler de değillerdi.
010.46- Onlar’a wadettiğimizin bir kısmını Sana
gösteririz veya Senin Hayat’ına son veririz. Onlar’ın Dönüşler’i Bize’dir,
sonra Allah işlemekte olduklarına Şahid'dir.
010.47- Her Ümmet’in bir Elçisi var’dır. Onlar’a
Elçiler’i geldiği zaman, aralarında Adalet’le hükmedilir ve Onlar’a
zulmedilmez.
010.48- Derler ki: "Eğer Doğrusözlüler iseniz
bu Waad ne zamanmış?"
010.49- De ki: "Allah'ın Dilemesi dışında,
kendim için Zarar’dan ve Yarar’dan (bir şeye) Malik değilim. Her Ümmet’in bir Ecel’i
var’dır. Onlar’ın Eceller’i gelince, artık ne bir Saat ertelenebilir, ne öne
alınabilirler."
010.50- De ki: "Düşündünüz mü hiç, eğer O'nun
Azab’ı Size Gece veya Gündüz gelirse Suçlu olanlar, bunu ne diye erkene almak
istiyorlar?"
010.51- Gerçekleştikten sonra mı O'na
inanacaksınız? Hemen şimdi mi? Oysa Siz, onun erkence gelmesini istiyordunuz.
010.52- Sonra o Zulmedenler’e: "Sürekli
Azab’ı tadın" denilecek. Kazanmakta olduklarınız dışında bir başka Şey’le
mi cezalandırılacaksınız?"
010.53- "Bu bir gerçek mi?" diye Sen’den
haber soracaklar.
De ki:
"Hem de , Rabb'ime andolsun ki, Elbette Gerçek’tir ve Sizler aciz
bırakacak olanlar da değilsiniz."
VI Rahmet :54-60
010.54- Zulmeden her Kişi, Arz’dakilerin Tümü’ne
Sahip olsa bunu elbette Fidye olarak verirdi. Onlar Azab’ı görünce
pişmanlıklarını gizlerler, oysa Onlar Haqsızlığa uğratılmadan aralarında
Adalet’le hükmedilmiştir.
010.55- Haberin olsun; Göktekiler’in ve
Yerdekiler’in Tümü gerçekten Allah'ındır. Haberin olsun, elbette Allah'ın Waadi
Haq’tır, ancak Onlar’ın çoğu bilmezler.
010.56- O, diriltir ve öldürür. Ve, O'na
döndürüleceksiniz.
010.57- Ey İnsanlar, Rabb'inizden Size bir Öğüt,
Göğüsler’de olana bir Şifa ve Mü'minler için bir Hidayet ve Rahmet geldi.
010.58- De ki: "Allah'ın Fadlı’yla ve
Rahmeti’yle, yalnız bunlarla sevinsinler. Bu, Onlar’ın toplayıp yığmakta
olduklarından Hayırlı’dır."
010.59- De ki: "Allah'ın Sizin için indirdiği
Sizin bir kısmını Haram ve Helal kıldığınız Rızıq’tan, Haber var mı? Söyler
misiniz?" De ki: "Allah mı
Size İzin verdi, yoksa Allah'a karşı Yalan yere iftira mı uyduruyorsunuz?"
010.60- Allah'a karşı Yalan yere İftira
uyduranların Qıyamet Günü Zanlar’ı nedir? Elbette Allah, İnsanlar’a karşı Büyük
Fadl Sahibi’dir, ancak Onlar’ın çoğu şükretmezler.
VII Mü'minlerin Himayesi: 61-70
010.61- Senin içinde olduğun Herhangi bir durum,
O’nun hakkında Qur'an'dan okuduğun herhangi bir Şey ve Sizin işlediğiniz
Herhangi bir Şey yoktur ki, O’na daldığınızda, Biz Sizin üzerinizde Şahidler
durmuş olmayalım. Yer’de de Gök’de de ağırlığınca hiç bir Şey Rabb'inden uzakta
kalmaz. Bunun daha Küçüğü de, daha Büyüğü de yoktur ki, Apaçık bir Kitap'da
olmasın.
010.62- Haberiniz olsun, Allah'ın Welileri, Onlar
için Korku yok’tur, Onlar Mahzun olacak değillerdir.
010.63- Onlar, İnananlar ve İttiqa edenler’dir.
10.64- Müjde, Dünya Hayatı’nda ve Ahiret'te
Onlarındır. Allah'ın Sözleri için Değişiklik yoktur. İşte büyük Feyz bu’dur.
010.65- Onlar’ın söylemeleri Seni üzmesin.
Şüphesiz İzzet'in Tümü Allah'ındır. O İşiten'dir, Bilen'dir.
010.66- Haberiniz olsun, elbette Gökler’de kim
var, Yer’de kim var tümü Allah'ındır. Allah'tan başkasına dua edenler bile,
Şirk koştukları Varlıklar’a ve Güçler’e uymazlar. Onlar yalnızca bir Zann’a
uyarlar ve Onlar ancak Zann’da bulunarak Yalan söylemektedirler.
010.67- O, dinlenmeniz için Gece’yi, Gündüz’ü de
Aydınlatıcı (Mubsir) olarak Sizin için yaratmıştır. Elbette işitebilen bir
Topluluk için bunda gerçekten Ayetler var’dır.
010.68- "Allah, Çocuk edindi" dediler. O,
Yüce'dir. O, hiç bir Şey’e İhtiyac’ı olmayandır. Gökler’de ve Yer’de ne varsa
O'nundur. Kendinizde buna İlişkin İspatlayıcı bir Delil de yok’tur. Allah'a
karşı bilmeyeceğiniz Şey’i mi söylüyorsunuz?"
010.69- De ki: "Allah'a karşı Yalan yere
İftira uyduranlar, Kurtuluş’a ermezler."
010.70- Dünya’da Geçici bir Meta. Sonra Dönüşler’i
Bize'dir, sonra da küfretmeleri nedeniyle Onlar’a Şiddetli Azab’ı
taddıracağız."
VIII Nuh ve Musa: 71-82
010.71- Onlar’a Nuh'un Haberi’ni oku. Hani Qawm’ine demişti ki :"Ey Qavmim,
benim Maqam’ım ve Allah'ın Ayetleri’yle hatırlatmalarım eğer Size ağır
geliyorsa Ben, elbette Allah'a Tewekkül etmişim. Artık Siz Ortaklarınız’la
toplanıp yapacağınız İş’i Karar’a bağlayın da İş’iniz Size Örtülü kalmasın.
Sonra hakkımdaki Hükmünüz’ü Bana süre tanımaksızın verin.
010.72- Eğer yüzçevirecek olursanız, Ben Siz’den
bir Karşılık istemedim. Benim Ecr’im, yalnızca Allah'a aiddir. Ve Ben Müslümanlar’dan olmakla
emrolundum."
010.73- Fakat O’nu yalanladılar, Biz de O’nu ve
Gemi’de olanlar’ı onunla birlikte olanları kurtardık ve Onlar’ı Halifeler
kıldık. Ayetler’imizi Yalanlayanlar’ı da Su’da boğduk. İnzar edilenler’in nasıl
bir Aqıbet’e uğratıldıklarına bak!
010.74- Sonra O’nun ardından kendi Qawimler’ine
Elçiler gönderdik. Onlar’a Apaçık Belgeler getirmişlerdi. Ama daha önce O’nu
yalanlamaları nedeniyle inanmadılar. İşte Biz, Haddi Aşanlar’ın Qalbler’ini
böyle damgalarız.
010.75- Sonra bunların ardından Fir'awn'a ve o'nun Önde gelen
çevresi’ne Musa'yı ve Harun'u Ayetler’imizle gönderdik. Fakat
Onlar büyüklendiler. Onlar Suçlu bir Qawm’di.
010.76- Onlar’a katımızdan Haqq geldiği zaman,
dediler ki: "Bu elbette Apaçık bir Büyü’dür."
010.77- Musa:
"Size Haqq geldiğinde böyle mi söylersiniz? Bu bir Büyü müdür? Oysa
Büyücüler Kurtuluş’a ermezler." dedi.
010.78- Onlar:" Siz İkiniz, Bizi Atalar’ımızı
üzerinde bulduğumuzdan çevirmek ve Arz’da Büyüklük Sizin olsun diye mi Bize
geldiniz? Biz, Sizin ikinize inanacak değiliz" dediler.
010.79- Fir'awn:
"Bana bütün Bilgin Büyücüler’i getirin" dedi.
010.80- Büyücüler geldiğinde Musa Onlar’a: "Atacak olacağınız Şeyler’i atın" dedi.
010.81- Onlar atılınca, Musa dedi ki: "Sizler’in getirdiğiniz Büyü’dür. Doğrusu Allah
O’nu geçersiz kılacaktır. Elbette Allah, Fesat çıkaranlar’ın İş’ini
düzeltmez."
010.82- Allah, Suçlular istemese de, Haqq’ı kendi
Kelimeler’iyle gerçekleştirecektir.
IX Musa ve Fir'awn: 83-92
010.83- Sonunda Musa'ya kendi Qawm’inin bir Zürriyet’inden başka Fir'awn ve Önde gelen çevresi’nin
kendilerini Belalar’a çarptırmaları Korku’suyla inanan olmadı. Çünkü Fir'awn gerçekten Arz’da büyüklenen bir
Zorba ve gerçekten Ölçü’yü taşıranlar’dandı.
010.84- Musa
dedi ki: "Ey Qawm’im, eğer Siz Allah'a İman etmizşeniz ve Müslüman
olmuşsanız artık yalnızca O'na Tewekkül edin."
010.85- Onlar dediler ki: "Biz Allah'a
Tewekkül ettik. Rabb'imiz, Bizi zulmeden bir Qawm için bir Fitne kılma."
010.86- "Ve bizi, Kafirler Topluluğu’ndan
Rahmet’inle kurtar."
010.87- Musa
ve Kardeş’ine wahyettik: "Mısır'da Qawm’iniz için Evler hazırlayın, Evler’inizi
Qıble edinin ve Salat’ı kılın. Mü'minler’i de müjdele."
010.88- Musa
dedi ki: "Rabb'imiz, elbette Sen, Fir'awn'a
ve Önde gelen çevresi’ne Dünya Hayatı’nda bir Çekicilik ve Mallar verdin.
Rabb'imiz, Senin Yol’undan saptırmaları için (mi?). Rabb'imiz, Mallar’ını
Yer’in Dibine geçir ve Onlar’ın Qalbler’inin üzerini Şiddetle bağla, Onlar
Acıklı Azab’ı görecekleri zamana kadar inanmayacaklar."
010.89- Dedi ki: "İkinizin Duası kabul
olundu. Öyleyse Dosdoğru Yol’da devam edin ve Bilmeyenler’in Yolu’na uymayın.
010.90- Biz, İsrailoğulları’nı
Deniz’den geçirdik. Fir'awn ve
Askerler’i Azgınlık’la ve Düşmanlık’la Peşlerine düştü. Sular O’nu boğacak
düzeye erişince: "İsrailoğulları’nın
kendisine inandığından başka İlah olmadığına inandım ve Ben de Müslümanlar’danım"
dedi.
010.91- Şimdi, öyle mi? Oysa Sen önceleri İsyan
etmiştin ve Fesat çıkaranlar’dandın.
010.92- Bugün ise, Sen’den sonrakiler’e bir Ayet
olman için Seni yalnızca Beden’inle kurtaracağız. Gerçekten İnsanlar’dan çoğu,
Bizim Ayetler’imizden Habersiz’dirler.
X Yunus'un Qavmi: 93-103
010.93- Andolsun Biz İsrailoğulları’nı, Hoşlar’ına gidecek Güzel bir Yer’de yerleştirdik
ve Temiz Şeyler’den kendilerine Rızıq verdik. Kendilerine İlim gelinceye kadar
aAnlaşmazlığa düşmediler. Elbette Rabb'in, aralarında Anlaşmazlığa düştükleri
Şey’de Qıyamet Günü hüküm verecektir.
010.94- Sana indirdiğimizden eğer kuşkudaysan,
Sen’den önce Kitab'ı okuyanlar’a sor. Andolsun, Rabb'inden Sana Gerçek
gelmiştir, şu halde Kuşku’ya Kapılanlar’dan olma.
010.95- Ve Allah'ın Ayetler’ini Yalanlayanlar’dan
olma, yoksa Hüsran’a uğrayanlar’dan olursun.
010.96- Gerçek şu ki, Rabb'inin Kelime’si üzerinde
Haqq olanlar, Onlar inanmazlar
010.97- Onlar’a her Ayet getirilse bile. Acıklı
Azab’ı görünceye kadar.
Yunus'un Kavmi
(Bak: 2/Kalem 48-50
60/Saffat
139-148 )
010.98- Ama inanıp İman’ı kendisine yarar sağlamış
Yunus Qawmi’nin dışında bir Ülke yok! Onlar iman ettikleri zaman Dünya Hayatı’nda
Onlar’dan Aşağılatıcı Azab’ı kaldırdık ve Onlar’ı belli bir zamana kadar da
yararlandırdık.
010.99- Eğer Rabb’in dileseydi, Arz’dakiler’in
Tümü, Topluca inanırlardı. Öyleyse, Onlar Mü'min oluncaya kadar İnsanlar’ı Sen
mi zorlayacaksın?
010.100- Allah'ın İzni olmaksazın, Hiçkimse için
inanma yok. O, Aqledemiyenler’in üzerine İğrenç bir Pislik kılar.
010.101- De
ki: Gökler’de ve Yer’de ne var? Bir
bakıverin. "İnanmayan bir Topluluğa Apaçık Ayetler ve Uyarılarlar bir Şey
sağlamaz.
010.102- Kendilerinden önce gelip Geçmişler’in bir
benzerinden başkasını mı bekliyorlar? De ki: "Bekleyedurun. Elbette Ben de
Sizler’le birlikte bekleyenler’denim."
010.103- Sonra Biz, Elçiler’imizi ve İnananlar’ı
böyle kurtarırız, Mü'minler’i kurtarmamız da Bizim üzerimize bir Haq’tır.
XI İlahi Hüküm: 104-109
010.104- De ki: "Ey İnsanlar, eğer Benim
Din’imden yana bir Kuşkudaysanız, Ben Sizin Allah'tan başka abdolduklarınıza
abdolmuyorum, ancak Ben, Sizin
Hayat’ınıza son verecek olan Allah'a abdolurum. Ben Mü'minler’den olmakla
emrolundum."
010.105- Ve: "Bir Hanif olarak Yüz’ünü Din’e
doğru yönelt ve sakın Müşrikler’den olma."
010.106- "Sana Yarar’ı da, Zarar’ı da olmayan
Allah'tan başkasına Dua etme. Eğer Sen yapacak olursan, bu durumda
Zulmedenler’den olursun."
010.107- Allah Sana bir Zarar dokunduracak olursa,
O'ndan başka bunu Sen’den kaldıracak yoktur. Ve eğer Sana bir Hayır isterse,
O'un Fadl’ını geri çevirecek de yoktur. O, Gafur'dur, Rahim'dir.
010.108- De ki: "Ey İnsanlar, elbette Size
Rabb'inizden Haqq gelmiştir. Kim Hidayet’e ulaşırsa, O, ancak kendisi için
Hidayet’e ulaşmıştır. Kim de saparsa, o da, kendi aleyhine sapmıştır. Ben Sizin
üzerinizde bir Wekil değilim."
010.109- Sana wahyolunana uy ve Allah hükmedinceye
kadar sabret. O, Hakimler’in en Hayrlısı’dır.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I İhtarlar :1-8
011.01- Elif Lam Ra. Ayetler’i
muhkemleştirilmiş/sağlamlaştırılmış, sonra Hakim ve Haberdar tarafından (detaylandırılıp) açıklanmış bir Kitap.
011.02- Öyle ki, Allah'tan başkasına abdolmayın.
Gerçekten Ben, Size onun tarafından Uyarıcı ve Müjdeleyen’im.
011.03- Ve Rabb'inizden Bağışlanma dileyin. Sonra
O'na Tewbe edin. O da Sizi, Adı konulmuş bir Wakt’e kadar Güzel bir Meta ile
metalandırsın ve her İhsan Sahibi’ne İhsan’ını versin. Eğer yüz çevirirseniz
gerçekten Ben, Sizin için Büyük bir Gün’ün Azabı’ndan korkarım.
011.04- Sizin Dönüşünüz Allah'adır. O, Herşey’e
Güçyetiren'dir.
011.05- Haberiniz olsun, gerçekten Onlar, O’ndan
gizlenmek için Göğüsleri’ni bükerler. Haberiniz olsun, Onlar, Örtüler’ine
büründükleri zaman, O, gizli tuttuklarını da açığa vurduklarını da bilmektedir.
Çünkü o, Göğüsler’de saklı duranları Bilen'dir.
011.06- Arz’da debelenen Hiçbir Canlı olmasın ki,
Rızq’ı Allah'a aid olmasın. Onun Qarar Yerini de Geçici bulunduğu Yer’i de bilir. Tümü Apaçık
bir Kitab'dadır.
011.07- O'nun Arş'ı Su üzerinde iken Çalışma bakımından hanginizin daha İyi
olduğunu denemek için Gökler’i ve Yer’i Altı Gün’de yaratan O'dur. Andolsun
onlar’a: "Gerçekten Siz, Ölüm’den sonra yine diriltileceksiniz"
dersen, Küfredenler kesinlikle: "Bu, Açıkca bir Büyü’den başkası değildir"
derler.
011.08- Andolsun, Onlar’dan Azab’ı Sayılı bir
Süre’ye kadar ertelesek, elbette:
"Onu alıkoyan nedir?" derler. Haberiniz olsun, Onlar’a bunun geleceği
Gün, Onlar’dan geri çevrilecek değildir ve Alay’a almakta oldukları Şey de
kendilerini Çepeçevre kuşatacaktır.
II Kur'anın Doğruluğu :9-24
011.09- Andolsun, Biz İnsan’a tarafımızdan bir
Rahmet tattırıp sonra bunu kendisinden alsak, kuşkusuz o Umudunu kesmiş bir
Nankör’dür artık.
011.10- Ve Andolsun, kendisine dokunan bir
Sıkıntı’dan sonra, ona bir Nimet taddırsak, elbette: "Kötülükler Ben’den
gidiverdi" der. Çünkü o, Şımarık’tır, Böbürlenen’dir.
011.11- Sabredenler ve Salih Çalışmalar’da
bulunanlar başka. İşte, Bağışlanma ve Büyük Ecir bunlarındır.
011.12- Şimdi Onlar’ın: "O'na bir Hazine indirilmeli
veya O’nunla birlikte bir Melek gelmeli değil miydi?" demeleri dolayısıyla
Göğsün daralıp Sana Wahyolunanlar’dan bir kısmını mı terkedeceksin? Sen
yalnızca bir Uyaran'dır. Allah Herşey’e Wekil'dir.
011.13- Yoksa: "O’nu kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki: Haydi Siz,
Yalan üzere uydurulmuş olarak onun benzeri On Sure getirin ve eğer Doğrusözlü
iseniz, Allah'tan başka Güç etirdiklerinizi de çağırın.
011.14- Eğer buna rağmen Size Cevap vermezlerse,
artık biliniz ki, O, gerçekten Allah'ın İlmi’yle indirilmiştir ve O'ndan başka
İlah yoktur. Öyleyse artık, Siz Teslim oldunuz mu?
011.15- Kim Dünya Hayatı’nı ve O’nun Çekiciliğini
isterse, Onlar’a yapıp ettiklerini onda Tastamam öderiz ve Onlar bunda Hiçbir
Eksikliğe uğratılmazlar.
011.16- İşte bunların, Ahiret'te kendileri için
Ateş'ten başkası yoktur. Onlar’ın onda bütün işledikleri boşa çıkmıştır ve
yapmakta oldukları Şeyler de Geçersiz olmuştur.
011.17- Rabb'inizden Apaçık bir Belge üzerinde
bulunan, O’nu yine O’ndan bir Şahid izleyen ve O’ndan önce de bir Önder ve
Rahmet olarak Musa'nın Kitab'ı
bulunan Kimse gibi midir? İşte Onlar, buna inanırlar. Bölükler’den biri O’nu
inkar ederse, Ateş O’na waadedilen Yer’dir. Öyleyse, bundan Kuşku da olma.
Çünkü o, Rabb'inden olan bir Haqq’tır. Ancak İnsanlar’ın Çoğunluğu inanmazlar.
011.18- Allah'a karşı Yalan yere İftira uydurandan
daha Zalim kim’dir? İşte bunlar, Rabb'lerine sunulacaklar ve Şahidler:
"Rabb'lerine karşı Yalan söyleyenler bunlardır" diyecekler. Haberiniz
olsun, Allah'ın Laneti Zalimler’in üzerinedir.
011.19- Bunlar, Allah'ın Yolu’ndan engelleyenler
ve O’nda Çarpıklık arayanlardır. Onlar, Ahiret'i de tanımayanlardır.
011.20- Bunlar O'nu Arz’da Aciz bırakacak değildir
ve bunların Allah'tan başka Weliler’i de yoktur. Azab Onlar için kat kat
artırılır. Bunlar İşitme’ye Güç yetirmezlerdi ve görmezlerdi de.
011.21- İşte Bunlar kendilerini Hüsran’a
uğratanlardır ve Yalan olarak uydurmakta oldukları Onlar’dan uzaklaşmıştır.
011.22- Elbette bunlar, Ahiret'te en çok Hüsran’a
uğrayanlar’dır.
011.23- İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar
ve Rabb'lerine Qalbler’i Tatmin bulmuş olarak bağlananlar. İşte bunlar da Bahçe
Halkı’dırlar. Onda Temelli kalacaklardır.
011.24- Bu iki Gurub’un Örneği; Kör ve Sağır ile
gören ve işiten gibidir. Misal olarak bunlar Eşit olur mu? Yine de tezekkür
etmeyecek misiniz?
III Nuh :25-35
011.25- Andolsun Biz Nuh'u Qawm’ine gönderdik. "Ben Sizin için Apaçık bir
Uyarıcı'yım."
011.26- "Allah'tan başkasına Kulluk etmeyin.
Ben Sizin için Acıklı bir Gün’ün Azabından korkmaktayım."
011.27- Qawm’inden, Küfredenler’in Önde
gelenleri’nden olan çevresi: "Biz Seni yalnızca Bizim gibi bir Beşer’den
başkası görmüyoruz, Sana Sığ Görüşlü olan Aşağılıklarımız’dan başkasının
uyduğunu görmüyoruz ve Sizin Bize bir Üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Aksine, Biz
Sizi Yalancılar sanıyoruz." dedi.
011.28- Dedi ki: "Ey Qavm’im, görüşünüz
nedir? Eğer Ben Rabb'imden Apaçık bir Belge üzerinde isem ve Rabb'im Bana kendi
katından bir Rahmet vermiş de, Sizin Gözleriniz’den saklı tutulmuşsa? Siz bunu
istemiyorken Biz Sizi buna zorlayacak mıyız?"
011.29- Ey Qavm’im, Ben Siz’den buna karşılık bir
Mal istemiyorum. Benim Ecrim, yalnızca Allah'a aiddir. Ben İman edenler’i
kovacak değilim. Onlar gerçekten Rabb'lerine kavuşacaklardır. Ancak Ben Sizi,
Cahillik etmekte olan bir Qawim görüyorum."
011.30- "Ey Qavm’im, Ben Onlar’ı kovarsam,
Allah'tan Bana kim Yardım edecek? Hiç düşünmez misiniz?"
011.31- Ben Size Allah'ın Hazineler’i yanımdadır
demiyorum, Gayb’ı da bilmiyorum. Melek
olduğumu da söylemiyorum ve Gözler’inizin Aşağılık gördüklerine, Allah kesin
olarak Onlar’a bir Hayır vermez de demiyorum. Nefisler’inizde olanı Allah daha
iyi bilir. Bu durumda gerçekten o zaman Zalimler’denimdir."
011.32- Dediler ki: "Ey Nuh, Bizim’le tartıştın, bu Tartışma da ileri de gittin. Eğer Doğru
söylüyorsan Bize wadettiğini
getir."
011.33- Dedi ki: "Eğer dilerse, O’nu Size Allah getirir ve siz Aciz bırakacak
değilsiniz."
011.34- "Eğer Allah Sizi azdırmayı dilemişse,
Ben Size Öğüt vermek istesem de Size Yarar’ı olmaz. O sizin Rabb'inizdir ve O'na
döndürüleceksiniz."
011.35- Onlar: "Bunu kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki:
"Eğer Ben O’nu uydurduysam, Günah’ım Bana aittir. Ama Ben, Sizlerin Suç
olarak işlemekte olduklarınızdan Uzağım."
IV Nuh'un Düşmanları :36-49
011.36- Nuh'a
wahyedildi: "Gerçekten İman edenler’in dışında, Kesinlikle kimse
inanmayacak. Şu halde Onlar’ın işlemekte olduklarından dolayı üzülme."
011.37- "Bizim gözetimimiz altında ve
Wahyimizle Gemi’yi imal et. Zulme sapanlar konusunda da Bana Hitap’da bulunma.
Çünkü Onlar boğulacaklardır."
011.38- Gemi’yi yapmaktaydı. Qawm’inin Önde gelen
çevresi kendisine her uğradığında onunla Alay ediyordu. O: "Eğer Bizim’le
Alay ederseniz, Alay ettiğiniz gibi Biz de Sizler’le Alay edeceğiz" dedi.
011.39- "Artık Siz, ilerde bileceksiniz.
Aşağılatıcı Azab kime gelecek ve Sürekli Azab kimin üstüne çökecek."
011.40- Sonunda emrimiz geldiğinde ve Tandır da
Feveran ettiği zaman, dedik ki: "Her birinden İkişer Çift ile aleyhlerinde
Söz geçmiş olanlar dışında, Aile’ni ve İnananlar’ı O’na yükle." Zaten
O’nunla birlikte çok azından başkası inanmamıştı.
011.41- Dedi ki: "O'na binin. O'nun Yüzmesi
de, Demir atması da Allah'ın Adı’yladır. Şüphesiz Benim Rabb'im Gafur'dur,
Rahim'dir."
011.42- (Gemi) Onlar’la Dağlar gibi Dalga içinde
yüzmekteyken Nuh, bir kenara
çekilmiş olan Oğlu’na seslendi : "Ey Oğlum bizimle birlikte bin ve
Kafirler’le birlikte olma."
011.43- Dedi ki: "Ben bir Dağ’a sığınacağım,
o Beni Su’dan korur." Dedi ki: "Bugün Allah'ın Emri’nden, Esirgeyen
olan’dan başka bir Koruyucu yok’tur." Ve ikisinin arasına Dalga girdi,
böylece O da Boğulanlar’dan oldu.
011.44- Denildi ki: "Ey Yer, Su’yunu yut ve
ey Gök, Sen de tut." Su çekildi, İş bitiriliverdi, Cudi üzerinde durdu ve
Zalimler Topluluğu’na da: "Uzak olsunlar" denildi.
011.45- Nuh,
Rabb'ine seslendi. Dedi ki: "Rabb'im, elbette Benim Oğlum Aile’mdendir ve
Senin Waadin de doğrusu Haq’tır. Sen Hakimler’in Hakimi’sin."
011.46- Dedi ki: Ey Nuh, Kesinlikle O Senin Aile’nden değildir. Çünkü O ,Salih olmayan
bir İş yapmıştır. Öyleyse üzerinde Bilgin olmayan Şey’i Ben’den isteme.
Gerçekten Ben, Cahiller’den olmayasın diye Sana öğüt veriyorum."
011.47- Dedi ki: Rabb’im, Bilgim olmayan Şey’i
Sen’den istemekten Sana sığınırım. Ve eğer Beni bağışlamaz ve Beni esirgemezsen,
Hüsran’a uğrayanlar’dan olurum."
011.48- "Ey Nuh" denildi. "Sana ve Seninle birlikte olan Ümmetler
üzerine Biz’den Selam ve Bereketler’le in. Ümmetler’i de yararlandırılacağız,
Sonra Onlar’a Biz’den acıklı bir Azab dokunacaktır."
011.49- Bunlar, Sana wahyettiğimiz Gayb
Haberleri’ndendir. Bunları Sen ve Qawm’in bundan önce bilmiyordun. Şu halde
sabret. Şüphesiz Aqıbet Muttaqiler’indir.
V Hud ile kavmi Ad :50-60
011.50- Ad'a
da Kardeşler’i Hud'u (gönderdik).
Dedi ki: "Ey Qavmim, Allah'a kulluk edin, Sizin O'ndan başka İlahınız
yok’tur. Siz Yalan olarak (ilahlar) düzenler’den başkası değilsiniz."
011.51- "Ey Qawm’im, Ben bunun karşılığında
Siz’den hiç bir Ücret istemiyorum. Benim Ücret’im, Beni Yaratan’dan başkasına
ait değildir. Aqletmeyecek misiniz?"
011.52- "Ey Qawm’im, Rabb'inizden Bağışlanma
dileyin, sonra O'na tewbe edin. Üstünüze Gök’ten Sağanak yağdırsın ve Gücünüze
Güç katsın. Suçlular olarak Yüz çevirmeyin,"
011.53- "Ey Hud" dediler. Sen Bize Apaçık bir Belge ile gelmiş değilsin ve
Biz de Senin Sözünle İlahlar’ımızı terketmeyiz. Sana inanacak da değiliz."
011.54- "Biz: " Bazı İlahlar’ımız Seni
çok Kötü çarpmıştır (deriz) başka bir şey demeyiz." De ki: "Allah'ı
şahid tutarım, Siz de Şahidler olun ki, gerçekten Ben, bizin Şirk katmakta olduklarınızdan
Uzağım."
011.55- "O'nun dışındaki (ilahlardan). Artık
Siz Bana, Toplu olarak dilediğiniz Tuzağı kurun, sonra Bana süre de
tanımayın!"
011.56- "Ben gerçekten, Benim de Rabb'im,
Sizin de Rabb'iniz olan Allah'a tewekkül ettim. O'nun Alnından yakalayıp
denetlemediği Debelenmekte olan bir Şey yok’tur. Elbette Benim
Rabb'im, Dosdoğru bir Yol üzerindedir."
011.57- "Buna rağmen Yüz çevirirseniz, artık
Size kendisiyle gönderildiğim Şey’i tebliğ ettim. Rabb'im de Siz’den başka bir
Qawm’i getirir. Siz O’na hiçbir Zarar veremezsiniz. Doğrusu Benim Rabb'im,
Herşey’i Koruyan'dır."
011.58- Emrimiz geldiği zaman, tarafımızdan bir
Rahmet ile Hud'u ve O’nunla birlikte İnananlar’ı kurtardı. Onlar’ı Ağır
bir Azab’tan kurtardık.
011.59- İşte Ad. Rabb'lerinin Ayetleri’ni
tanımayıp reddettiler. O'nun Elçiler’ine isyan ettiler ve her İnatcı Zorba’nın
ardınca yürüdüler.
011.60- Ve bu Dünya’da da, Qıyamet Günü'nde de
Lanet’e uğratıldılar. Haberiniz olsun, gerçekten Ad, Rabb'lerine küfrettiler, Haberiniz olsun Hud Qavmi Ad (rahmetten)
uzaklaştırıldı.
VI Semud
Kavmi ve Salih :61-68
011.61- Semud'a da Kardeşler’i Salih'i. Dedi ki: "Ey Qavm’im,
Allah'a Kulluk edin, Sizin O'dan başka İlahınız yok’tur. O Siz’i Yer’den (arz )
yarattı ve O’nda Sizi Ömür geçirenler kıldı. Öyleyse O'ndan Bağışlanma dileyin.
Sonra O'na tewbe edin. Elbette benim Rabb'im, Yakın olan’dır, (duaları) Qabul
eden’dir."
011.62- Dediler
ki: "Ey Salih, bundan önce Sen
içimizde kendisinden umulan biri’ydin. Atalar’ımızın kulluk ettiklerine kulluk etmekten Sen Bizi engelleyecek misin?
Doğrusu Biz, Senin Bizi favet ettiğin Şey’den Kuşku verici bir Tereddüt
içindeyiz."
011.63- Dedi
ki: "Ey Qavm’im, Görüş’ünüz nedir? Eğer Ben Rabb'imden Apaçık bir Belge
üzerindeysem ve Bana tarafından bir Rahmet vermişse, bu durumda da O'na isyan
edecek olursam Allah'a karşı Bana kim Yardım edecektir? Şu halde Gayb’ımı
artırmaktan başka Bana (yarar) sağlayamayacaksınız."
011.64- "Ey
Qavm’im, Size işte bir Ayet olarak Allah'ın Devesi. O’nu serbest bırakın.
Allah'ın Arz’ında yesin. O’na Kötülükle dokunmayın. Yoksa Sizi Yakın bir Azab
sarıverir."
011.65- Fakat
O’nu öldürdüler. Dedi ki: Yurd’unuzda Üç Gün daha yararlanın. Bu
yalanlanmayacak bir Vaad’dir."
011.66- Emrimiz
geldiği zaman, tarafımızdan bir Rahmet’le Salih'i
ve O’nunla birlikte İman edenler’i o Gün’ün Aşağılatıcı Azab’ından kurtardık.
Doğrusu Senin Rabb'in Aziz'dir.
011.67- O
Zulmedenler’i dayanılmaz bir Ses sarıverdi ve kendi Yurtlar’ında Dizüste çökmüş
olarak sabahladılar.
011.68- Sanki
orda hiç Refah içinde yaşamamışlar gibi. Haberiniz
olsun, Semud gerçekten Rabb'lerine
küfretmişlerdi. Haberiniz olsun Semud uzaklaştırıldı.
VII İbrahim'e ve Lut'a Melekler'in Gelmesi: 69-83
011.69- Andolsun Elçilerimiz İbrahim'e Müjde ile geldikleri zaman: "Selam" dediler. O
da: "Selam" dedi ve hemen gecikmeden Kızartılmış bir Buzağı getirdi.
011.70- Ellerinin O’na uzanmadığını görünce
hoşlanmadı ve içine bir tür Korku düştü. Dediler ki: "Korkma. Biz Lut Qawmi’ne gönderildik."
011.71- Karısı da Ayaktaydı, bunun üzerine güldü.
Biz de O’na İshaq'ı, İshaq'ın
arkasından da Ya’qub'u müjdeledik.
011.72- "Vay bana" dedi. "Ben
kocamış bir Kadın iken ve şu Kocam da İhtiyar iken doğuracak mıyım? Gerçekten
bu, Şaşırtıcı bir şey!"
011.73- Dediler ki: "Allah'ın Emri’ne mi
şaşıyorsun? Allah'ın Rahmeti ve Bereketleri Sizin üzerinizdedir, Ey Ev Halkı
şüphesiz o Hamid'dir, Mecid'dir."
011.74- İbrahim'den
Korku gittiği ve O’na Müjde geldiği zaman, Lut
Qawmi konusunda bizimle çekişip Tartışmalar’a giriyordu.
011.75- Doğrusu İbrahim, Yumuşak Huylu,
oldukca Duyarlı ve Gönül’den yönelen biriydi.
011.76- "Ey İbrahim, bundan vazgeç. Çünkü gerçek şu ki, Rabb'inin Emri
gelmiştir ve gerçekten Onlar’a geri çevrilmeyecek bir Azab gelmiştir."
Lut'a Meleklerin Gelmesi
011.77- Elçilerimiz Lut'a
geldiği zaman, Onlar’dan dolayı kaygılandı,
Göğsünü bir Sıkıntı bastı ve: " Bu, oldukca Zorlu bir Gün"
dedi.
011.78- Qawmi O’na doğru koşarak geldi, Onlar daha
önceden Kötülükler işlemekteydiler. "Ey Qavm’im" dedi. "İşte
Benim Kızlar’ım, bunlar Sizler için daha Temiz’dir. Artık Allah'tan
korkun ve Beni Misafirim önünde Küçük düşürmeyin. İçinizde hiç Dengeli olan bir
Adam yok mu?"
011.79- Dediler ki: "Andolsun, Senin
Kızlar’ın da Bizim Haq’tan bir Şeyimiz olmadığını Sen de bilmişsindir. Bizim ne
istemekte olduğumuzu gerçekte Sen biliyorsun."
011.80- Dedi ki: Size yetecek Güc’üm olsaydı veya
Sağlam bir yer’e sığınabilseydim."
011.81- Dediler: "Ey Lut, Biz Rabb'inin Elçileri’yiz. Onlar Sana Kesin olarak ulaşamazlar.
Gece’nin bir Parçasında Aile’nle birlikte yürü. Sakın hiçbiriniz dönüp Arkasına
bakmasın. Fakat Senin Karı’n başka. Çünkü Onlar’a isabet edecek olan, O’na da
isabet edecektir. Onlar’a Wadolunun Sabah vakti’dir. Sabah da Yakın değil
mi?"
011.82- Böylece Emrimiz geldiği zaman, Üstünü
Altına çevirdik ve üzerlerine Balçık’tan Pişirilmiş, İstif edilmiş Taşlar
yağdırdık.
011.83- Rabb'inin katında belli bir Biçim’e
sokulmuş, damgalanmış olarak. Bunlar
Zalimler’den uzak değildir.
VIII Medyen ve Şuayb: 84-95
011.84- Medyen'e
de Kardeşler’i Şuayb'ı. Dedi ki:
"Ey Qavm’im, Allah'a Kulluk edin. Sizin O’ndan başka İlahınız yoktur.
Ölçü’yü ve Tartı’yı eksik yapmayın. Gerçekten Ben, Sizi Bolluk içinde
görüyorum. Doğrusu Ben, Sizi Çevepevre kuşatacak olan bir Gün’ün Azabı’ndan
korkuyorum."
011.85- "Ey Qawm’im, Ölçü’yü ve Tartı’yı
Adalet’i gözeterek tam tutun ve İnsanlar’ın Eşyası’nı Değer’den düşürüp
eksitmeyin ve Arz’da Fesatcılar olarak Karışıklık çıkarmayın."
011.86- Eğer Mü'min’seniz, Allah'ın bıraktığı
Sizin için daha Hayırlı’dır. Ben, Sizin üzerinizde bir Gözetleyici
değilim."
011.87- Dediler ki:" Ey Şuayb Atalar’ımızın kulluk ettiklerini bırakmamızı ya da
Mallar’ımız konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi Senin Salat’ın
mı emrediyor? Çünkü Sen gerçekte Yumuşak Huylu,
Reşid biri’sin."
011.88- Dedi ki: "Ey Qawm’im Görüş’ünüz
nedir? Ya Ben Rabbi’mden Apaçık bir Belge üzerinde isem ve O'da Beni
kendisinden Güzel bir Rızıq ile rızıqlandırmışsa? Ben Size yasakladığım Şey’le
Size aykırı düşmek istemem. Benim istediğim, Güc’üm oranında yalnızca Islah
etmektir. Benim Başarım ancak Allah iledir. O'na tewekkül ettim ve O'na içten
yönelirim.
011.89- "Ey Qawm’im, Bana karşı gelişiniz,
sakın Nuh Qawmi’nin ya da Hud Qawmi’nin veya Salih Qawmi’nin başlarına gelenlerin bir benzerini size isabet
ettirmesin. Üstelik Lut Qawmi de
Size pek uzak değil."
011.90- "Rabbinizden bağışlanma dileyin,
sonra O'na tewbe edin. Gerçekten Benim Rabb'im, Esirgeyen’dir, Seven'dir."
011.91- "Ey Şuayb" dediler. "Senin söylediklerinin çoğunu Biz
kavrayamıyoruz. Doğrusu Biz Seni içimizde Zayıf da görüyoruz. Eğer Yakın çevren
olmasaydı, gerçekten Biz Seni Taş’a tutar öldürürdük . Sen Bize karşı Aziz
değilsin."
011.92- Dedi ki: "Ey Qawm’im, Sizce Benim
Yakın Çevrem, Allah'tan daha mı Üstün’dür ki, O'nu arkanızda unutuvermiş bir
Şey edindiniz? Elbette benim Rabb'im, yapmakta olduklarınızı Kuşatan'dır.
011.93- "Ey Qawm’im, bütün yapabileceklerini
yapın, kuşku yok, Ben de yapacağım. Kime Aşağılatıcı Azab gelecek ve Yalancı
kim’dir, Yakında bileceksiniz. Siz gözetleyip durun, Ben Sizinle birlikte
gözetleyeceğim."
011.94- Emr’imiz geldiği zaman, tarafımızdan bir
Rahmet’le Şuayb'ı ve O’nunla
birlikte İnananlar’ı kurtardık, O Zulmedenler’i dayanılmaz bir Şey sarıverdi de
kendi Yurtlarında Dizüste çökmüş olarak sabahladılar.
011.95- Sanki orda hiçbir Refah içinde
yaşamamışlar gibi, Haberiniz olsun Semud'a nasıl bir Uzaklık verildiyse Medyen'de uzaklaştırıldı.
IX Suçluların Cezası :96-109
011.96- Andolsun Musa'yı Ayetler’imizle ve Apaçık olan İspatlayıcı bir Delil’le
gönderdik.
011.97- Fir'awn'a
ve O’nun Önde gelen çevresi’ne. Onlar Fir'awn'ın
Emri’ne uymuşlardı. Oysa Fir'awn'ın
Emri İrşad edici değildi.
011.98- O, Qıyamet Günü Qawm’inin Önderliği’ne
geçer, böylece Onlar’ı Ateş’e götürmüş olur. Sonunda vardıkları Yer, ne Kötü bir Yer’dir.
011.99- Onlar burda da, Qıyamet Günü'nde de Lanet’e uğratıldılar.
Verilen Bağış ne kötü bir Bağış’tır.
011.100- Bunlar Sana Doğruhaber olarak aktardığımız Kuşaklar’ın
Haberleri’dir. Onlar’ın kimi ayakta kalmış kimi de Biçilmiş Ekin gibidir.
011.101- Biz Onlar’a zulmetmedik, ancak Onlar kendi
Nefisler’ine zulmettiler. Böylece Rabb'inin Emri geldiği zaman, Allah'ı bırakıp
da Dua ettikleri İlahları, Onlar’a hiç bir Şey sağlayamadı. Qayıplarını
artırmaktan başka bir işe yaramadı.
011.102- Onlar zulmetmektelerken Ülkeler’i yakaladığı
zaman Rabb'inin Yakalayıvermesi işte böyledir. Gerçekten O'nun Yakalayıvermesi
pek Acıklı pek Şiddetli’dir.
011.103- Ahiret Azabı’ndan korkan için bunda Kesin
Ayetler vardır. O, bütün İnsanlar’ın kendisinde Toplanacağı bir Gün’dür ve o
gözlemlenebilen bir Gün’dür.
011.104- Biz onu Sayılı bir Süre’nin (ecel) dışında
ertelemeyiz.
011.105- (Saatin) geleceği Gün’de, O'nun İzni
olmaksızın, Hiçkimse Söz söyleyemez. Artık Onlar’dan kimi Şakiy, kimi Said’dir.
011.106- Mutsuz olanlar Ateş'tedirler, Onlar için
onda Solumalar vardır.
011.107- Onlar, Rabb'lerinin dilemesi dışında Gökler
ve Yer sürüp gittikce orda Temelli kalacaklardır. Çünkü Rabb'in, gerçekten dilediğini yapandır.
011.108- Said olanlar’da, artık Onlar
Cennet’tedirler. Rabb'inin dilemesi dışında Gökler ve Yer sürüp gittikce, orda
Temelli kalacaklardır. Bu kesintisi olmayan bir Ata'dır.
011.109- Artık Onlar’ın Kulluk ettikleri Şeyler
konusunda sakın Kuşku’da olma. Daha önceleri, Atalar’ı nasıl kulluk
ediyorsalar, bunlar da ancak böyle kulluk ediyorlar. Kuşkuşuz Biz, Onlar’ın
Paylarını eksiltmeksizin Onlar’a ödeyecek olanlarız.
X Mükafat ve Ceza: 110-122
011.110- Andolsun, Musa'ya Kitab'ı verdik. O'nda Anlaşmazlığa düşüldü. Eğer Rabb'inden
bir Söz geçmiş olmasaydı, elbette aralarında hükmedilmiş olacaktı. Gerçekten
bunlar Bu'ndan yana Kuşku verici bir
tereddüt içindedirler.
011.111- Elbette Senin Rabb'in, Onlar’dan Tümü’ne
yapıp ettiklerini ödeyecektir. Çünkü O, yaptıklarından Haberdar'dır.
011.112- Seninle birlikte Tewbe edenler’le birlikte
emrolunduğun gibi Dosdoğru davran. Ve azıtmayın. Çünkü O, yapmakta
olduklarınızı Gören'dir.
011.113- Zulmedenler’e meyletmeyin, yoksa size Ateş
dokunur. Sizin Allah'tan başka Velileriniz
yoktur, sonra Yardım da göremezsiniz.
011.114- Gündüzün iki Tarafında ve Gece’nin Yakın
Saatlerinde Salat’ı kıl. Şüphesiz İyilikler Kötülükler’i giderir. Bu öğüt alanlar’a bir öğüt (zikr)dir.
011.115- Ve sabret. Gerçekten Allah, İyilik
yapanlar’ın Ecrini zayi etmez.
011.116- Sizden önceki Kuşaklar’dan Arz’da Fesad’ı önleyecek Fazilet Sahibi
kişiler bulunmalı değil miydi? Onlar’dan kurtardığımız pek az. Zulmedenler ise,
içinde bulundukları Refah’ın Peşi’ne düştüler. Onlar Mücrimler’di.
011.117- Halkı, Islah eden kimseler iken, senin
Rabb'in o ülkeleri helak edecek değildi.
011.118- Eğer Rabb'in dileseydi, İnsanlar’ı elbette
tek bir Ümmet kılardı. Oysa Onlar Anlaşmazlığı sürdürmektedirler.
011.119- Rabb'inin Rahmet ettikleri dışında. Onlar’ı
bunun için yarattı. Böylece Rabb'inin Sözü tamamalanıp gerçekleşmiştir: "Andolsun Cehennem’i Cinler’den ve İnsanlar’dan,
Onlar’ın Tümü’nden dolduracağım."
011.120- Sana Elçiler’in Haberleri’nden Qalbini
kendisiyle sağlamlaştıracak Doğru Haberler aktarıyoruz. Bunda da Sana Haq ve
Mü'minler’e bir Öğüt ve Uyarı gelmiştir.
011.121- İman etmeyenler’e de ki:
"Yapabileceğinizi yapın, kuşkusuz
Biz de yapacağız."
011.122- Ve gözleyip durun, gerçekten Biz de gözleyip durmaktayız."
011.123- Gökler’in ve Yer’in Gayb’ı Allah'ındır.
Bütün İşler O'na döndürülür. Öyleyse O'na Kulluk edin ve O'na tewekkül edin.
Senin Rabb'in yapmakta olduklarınızdan Habersiz değildir.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Suçluların Cezası :1-6
012.01- Elif Lam Ra. Bunlar Apaçık Kitab'ın Ayetleri’dir.
012.02- Gerçekten Biz aqledersiniz diye, O'nu
Arapça bir Qur'an olarak indirdik.
012.03- Biz bu Qur'an'ı Sana wahyetmemizle, En Güzel
Qıssaları Gerçek bir Haber olarak Sana aktarmaktayız. Oysa Sen, daha önce,
bundan Haberi olmayanlar’dandın.
012.04- Hani Yusuf
Baba’sına: "Babacığım, Gerçekten Ben
Onbir Kevkeb’i (bak:37.6), Güneş’i ve Ay’ı gördüm. Onlar’ı Bana Secde
etmektelerken gördüm" demişti.
012.05- (Babası) Demişti ki: "Oğlum, Rü’ya’nı
Kardeşler’ine anlatma, yoksa Onlar Sana bir Tuzak düzenleyeceklerdir. Çünkü Şeytan, İnsan’a Apaçık bir
Düşman’dır."
012.06- "Böylelikle Rabb'in Seni Seçkin
kılacak, Sözler’in Te'wili’nden Sana öğretecek ve daha önce Atalar’ın İbrahim
ve İshaq'a ona tamamladığı gibi Senin ve Ya’qub Ailesi'nin üzerindeki Ni’met’ini tamamlayacaktır. Elbette
Rabb'in Bilen'dir, Hakim'dir.
II Yusuf'a Kasd : 7-20
012.07- Andolsun, Yusuf ve Kardeşler’inde soranlar için Ayetler var’dır.
012.08- Onlar şöyle demişti: "Yusuf ve Kardeşi Baba’mıza Biz’den daha
Sevgili’dir, oysa Biz, birbirini pekiştiren bir Topluluğuz. Gerçekte Babamız
açık bir bir Şaşkınlık içindedir."
012.09- "Yusuf'u
öldürün veya O'nu bir Yer’e atın ki Baba’nızın Yüzü yalnızca Size kalsın. Ondan
sonra da Salih bir Topluluk olursunuz."
012.10- Onlar’dan bir Sözcü dedi ki: "Eğer
yapacaksanız, öldürmeyin Yusuf'u,
O’nu Kuyu’nun Derinlikleri’ne bırakıverin de bir Yolcu Kafilesi O’nu
alsın."
012.11- "Ey Babamız" dediler. "Sana
ne oluyor, Yusuf'a karşı Bize
güvenmiyor musun? Oysa Gerçekte Biz Onun İyiliğini isteyenleriz."
012.12- "Sen O’nu Yarın Bizimle gönder,
dilediğince yesin, oynasın. Elbette Biz O’nu koruruz."
012.13- Dedi ki: "Sizin O’nunla gitmeniz
gerçekten Beni üzer ve Siz O’ndan habersiz iken onu Kurt’un yemesinden
korkuyorum."
012.14- Dediler ki: "Andolsun, Biz birbirini
kollayan bir Topluluk iken, Kurt O’nu yerse, bu durumda elbette Qayb’a uğrayan
oluruz."
012.15- Nitekim O’nu götürdükleri ve O’nu Kuyu’nun
Derinlikleri’ne atmaya Topluca davrandıkları zaman, Biz de O’na wahyettik:
"Andolsun Sen Onlar’a kendileri, farkında değilken bu yaptıklarını Haber
vereceksin."
012.16- Akşamüstü ağlar durumda Baba’larına geldiler.
012.17- Dediler ki: "Ey Baba’mız, gerçek şu
ki, Biz gittik, yarışıyorduk. Yusuf'u
da Yiyecekler’imizin yanında bırakmıştık. Fakat O’nu Kurt yedi. Ama Biz
Doğru’yu söyleyenler olsak bile Sen Bize inanacak değilsin."
012.18- Ve üzerine Yalan’dan Kan olan Gömleğini
getirdiler. "Hayır" dedi. "Nefsiniz, Sizi yanıltıp bir İş’e
sürüklemiş. Bundan sonra (bana düşen) Güzel bir Sabır’dır. Sizin bu
düzdüklerine karşı Yardım istenecek olan Allah'tır."
012.19- Bir Yolcu Kafilesi geldi, Sucular’ını
gönderdiler. O da Kova’sını sarkıttı. "Hey, müjde... Bu bir Çocuk."
dedi. Ve O'nu Ticaretlik bir Mal olarak sakladılar. Oysa Allah, yapmakta
olduklarını Bilen'di.
012.20- O’nu Ucuz bir Fiyat’a, sayısı Belli
Dirhem’e sattılar. Onlar O’nu pek önemsemediler.
III Yusuf'un metaneti: 21-29
012.21- O’nu satın alan bir Mısırlı Karı’sına,
"O’nun yerini Üstün tut. Umulur ki Bize Yararı dokunur. Ya da O’nu Evlat
ediniriz." dedi. Böylelikle Biz Yusuf'u
Yeryüzü’nde yerleşik kıldık. O’na Olaylar’ın Te’wili’nden öğrettik. Allah
Emr’inde Galip olan’dır, ancak İnsanlar’ın Çoğu bunu bilmezler.
012.22- Erginlik Çağı’na erişince kendisine
Hüküm ve İlim verdik. İşte Biz İyilik yapanlar’ı böyle
ödüllendiririz.
012.23- O’nun Ev’inde kalmakta olduğu Kadın O’ndan
Murad almak istedi ve Kapıları sımsıkı kapatarak: "İsteklerim Senin
içindir/tümüyle Sana aidim, gelsene." dedi. Dedi ki: "Allah'a
sığınırım. Çünkü O Benim Rabb'imdir. Yerimi Güzel tutmuştur. Elbette Zalimler
Kurtuluş’a ermez."
012.24- Andolsun Kadın O’nu arzulamıştı. Eğer
Rabb'inin Kesin Kanıtı’nı görmeseydi O da O’nu arzulamıştı. Böylelikle Biz
O’ndan Kötülüğü ve Fuhş’u geri çevirmek için (oldu). Çünkü O Muhsin
Kullar’ımızdandı.
012.25- Kapı’ya doğru İkisi de koşmuşlardı. Kadın
O’nun Gömleğini Arka’dan çekip yırttı. Kapı’nın yanında Kadın’ın Efendi’siyle
karşılaştılar. Kadın dedi ki: "Aile’ne Kötülük isteyenin Zindan’a
atılmaktan veya Acıklı bir Azab’tan başka Ceza’sı ne olabilir?"
012.26- Dedi ki: " O’nun kendisi Ben’den Murad almak
istedi." Kadın’ın Yakınları’ndan bir Şahid Şahitlik etti. "Eğer Onun
Gömleği Ön taraf’tan yırtılmışsa bu durumda Kadın Doğru’yu söylemiştir,
kendisi ise Yalan söylemiştir."
012.27- "Yok eğer O’nun Gömleği Arka’dan
çekilip yırtılmışsa bu durumda Kadın Yalan söylemiştir ve kendisi Doğru’yu
söyleyenlerdendir."
012.28- O’nun Gömleğinin Arka’dan çekip
yırtıldığını gördüğü zaman : "Doğrusu bu Sizin Düzeninizdendir. Gerçekten
Sizin Düzeniniz büyük’tür."(dedi.)
012.29- "Yusuf
Sen bundan yüz çevir. Sen de Günah’ından dolayı bağışlanma dile. Doğrusu Sen
Günahkarlar’dan oldun."
IV Yusuf'un hapsi: 30-35
012.30- Şehir’de Kadınlar: "Aziz'in
Karısı kendi Uşağının Nefsi’nden murad almak istiyormuş. Öyleki Sevgi O’nun Bağrına
sinmiş. Biz doğrusu O’nu Açıkça bir Sapıklık içinde görmekteyiz." dediler.
012.31- Onlar’ın Düzenler’ini işitince (onu)
onlar’a yolladı, oturup dayanacakları Yerler hazırladı ve herbirinin El’ine
Bıçak verdi. "Çık onlara " dedi. Böylece Onlar O’nu görunce büyük bir
Varlık sandılar ve Eller’ini keserek "Allahı Tenzih ederiz bu bir Beşer
değil’dir. Bu gerçekten Üstün bir Melek’ten başkası değil’dir. " dediler.
012.32- Kadın dedi ki : "Beni hakkında
kınadığınız işte budur. Andolsun O’nun Nefsinden Ben Murad istedim, O ise
korundu. Ve andolsun eğer O kendisine emrettiğimi yapmayacak olursa elbette
Zindan’a atılacak ve elbette Küçük Düşürülenler’den olacak."
012.33- Dedi ki: "Rabb'im, Zindan, bunların
Beni kendisine çağırdıkları Şey’den Bana daha Sevimli’dir. Onların kurdukları
Düzen’i Ben’den uzaklaştırmazsan, Onlar’a eğilim gösterir, Cahiller’den
olurum."
012.34- Böylece Rabbi, O’nun Dua’sını Kabul etti
ve Onlar’ın Düzenler’ini kendisinden uzaklaştırdı. Çünkü O, İşiten'dir,
Bilen'dir.
012.35- Sonra Onlar’a Deliller’ini göstermelerinin
ardından, O’nu belli bir vakte kadar kaçınılmaz olarak Zindan’a atmak Görüşü
belirdi.
V Yusuf'un zindan arkadaşları :36-42
012.36- O’nunla birlikte İki Genç de Zindan’a
girmişti. Onlar’dan Bir’i: "Ben kendimi şarap sıkıyorken gördüm."
dedi. Öbürü de: "Ben de kendimi Başımın üstü’nde Ekmek taşıyorken gördüm,
Kuş da O’ndan yemekteydi" dedi. "Bunun Te'wil’inden Bize haber ver.
Doğrusu Biz Seni İyilik Yapanlar’dan görmekteyiz."
012.37- Dedi ki: "Size rızıqlanacağınız bir
Yemek gelecek olsa, Ben elbette Size daha gelmeden önce onun ne olduğunu haber
veririm. Bu, Rabb'imin Bana öğrettiklerindendir. Doğrusu Ben,
Allah'a iman etmeyen, Ahiret’i de tanımayanların ta kendileri olan bir Qawm’in
Milleti’ni terkettim."
012.38- "Atalarım İbrahim'in, İshaq'ın ve
Ya’qub'un Milleti’ne uydum. Allah'a
şirk koşmamız Bizim için olacak şey değil. Bu, Bize ve İnsanlar’a Allah'ın
Fadlı’dır. Ancak İnsanlar’dan çoğu
şükretmezler."
012.39- "Ey Zindan Arkadaşları’m, birbirinden
ayrı Rabbler mi daha Hayırlı’dır, yoksa Kahhar olan bir Tek Allah mı?"
012.40- "Sizin Allah'tan başka taptıklarınız,
Allah'ın kendileri hakkında hiçbir Delil indirmediği , Sizin ve Atalar’ınızın
adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm yalnızca Allah'ındır. O
kendisinden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan Din işte
budur. Ancak İnsanlar’ın çoğu bilmezler.
012.41- "Ey Zindan Arkadaşları’m, ikinizden
Bir’i Rabbinize Şarab içirecek. Diğeri ise asılacak, Kuş O’nun Başından
yiyecek. İşte hakkında Fetwa istemekte olduğunuz İş olup bitmiştir."
012.42- İkisinden kurtulacağını sandığı Kişi’ye
dedi ki: "Rabb’inin katında Beni an." Fakat Şeytan Rabb’ine hatırlatmayı O’na unutturdu. Böylece daha Nice
Yıllar Zindan’da kaldılar.
VI Firavun'un rüyaları: 43-49
012.43- Melik "Ben Yedi Besili İnek
görüyorum. Bunları Yedi Zayıf İnek yiyor. Bir de Yedi Yeşil Başak ve diğerleri ise Kupkuru. Ey Önde gelenler.
Eğer Rüya yorumluyorsanız Benim bu Rüya’mı çözün." dedi.
012.44- Dediler ki: "Karmakarışık Düşler’dir.
Biz böyle Düşler’in Te'wili’ni bilenler değiliz."
012.45- O İki kişi’den kurtulmuş olanı Nice zaman
sonra hatırladı ve "Ben bunun Te'wil’ini Size bildiririm; hemen Beni
gönderin " dedi.
012.46- "Yusuf,
ey Doğru, Yedi Besili İneği Yedi Zayıfın yediği ve Yedi Yeşil Başak’la
diğerleri Kuru olan Rüya konusunda bize fetwa ver. Umarım ki İnsanlar’a da
dönerim, belki Onlar öğrenmiş
olurlar."
012.47- Dedi ki: "Siz Yedi Yıl önceleri gibi
Ekin ekin. Yediğiniz az bir Kısmı dışında biçtiklerinizi Başağında
bırakın."
012.48- "Sonra bunun arkasından Zorlu Yedi
Yıl gelecektir. Saklaladığınız az bir miktar dışında daha önce biriktirdiğinizi yiyip bitirecektir."
012.49- "Sonra bunun arkasından bir Yıl
gelecektir ki İnsanlar, Onlar bol bol Yağmur’a kavuşturulacak ve onda sıkıp
sağacaklar."
VII Yusuf'un Yükselişi: 50-57
012.50- Melik dedi ki: "O'nu Bana
getirin." O’na Elçi geldiğinde "Rabb’ine dön ve O’na soruver.
Eller’ini kesen o Kadınlar’ın Durumu neydi? Doğrusu benim Rabb'im onların
Düzenler’ini gerçekten Bilen'dir."
012.51- "Yusuf'un
Nefs’inden Murad almak istediğinizde Sizin Durum’unuz neydi?" dedi. Onlar
"Allah için Haşa dediler. Biz O’ndan Hiçbir Kötülük görmedik." Aziz'in Karısı dedi ki: "İşte şu anda Gerçek ortaya
çıktı. O'nun Nefs’inden Ben murad almak istemiştim. O ise Doğru’yu
söyleyenler’dendir."
012.52- Bu, Yokluğunda Gerçekten kendisinin ihanet
etmediği ve gerçekten Allah'ın İhanet edenler’in Düzenler’ini boşa çıkardığını
bilip öğrenmesi içindi.
012.53- "Ben
Kendimi temize çıkaram. Çünkü gerçekten Nefs Rabb'imin kendisi esirgediği dışında Kötülüğü
emredendir. Elbette benim Rabb'im Gafur'dur, Rahim'dir."
012.54- Melik dedi ki: "O'nu Bana
getirin. O’nu kendime Bağlı kılayım." O’nunla konuştuğunda da dedi:
"Sen Bugün Bizim yanımızda Önemli bir yere sahibsin, Güvenilir’sin."
012.55- Dedi ki: "Beni Yer’in Hazineleri
üzerine kıl. Çünkü Ben iyi Koruyucu’yum, Bilen’im."
012.56- İşte böylece Arz’da Yusuf'a Güç ve İmkan verdik. Öyle ki onda dilediği Yer’e konakladı. Biz kime dilersek Rahmet’imizi nasip ederiz
ve İyilik yapanlar’ın Ecrini kaybetmeyiz.
012.57- Ahiret’in Karşılığı ise İman edenler ve
Taqwa’da bulunanlar için daha Hayırlı’dır.
VIII Yusuf'un kardeşlerine yardımı: 58-68
012.58- Yusuf'un
Kardeşler’i gelip yanına girdiler. Onlar O’nu tanımadıkları halde kendisi
Onlar’ı hemen tanıdı.
012.59- Onlar’ın Erzaq Yükleri’ni hazırlayınca
dedi ki: "Bana Baba’nızdan olan Kardeş’inizi getirin. Görmüyor musunuz Ben
Ölçü’yü tam tutarım ve Ben Konuksevenler’in en Hayırlısı’yım."
012.60- "Eğer O’nu Bana getirmeyecek
olursanız artık Benim katımda Size bir Ölçek yoktur. Ve Bana da
yaklaşmayın."
012.61- Dediler ki: "O’nu Baba’sından
istemeye çalışacağız ve her halde Biz bunu yapabileceğiz."
012.62- Yardımcılar’ına da dedi ki:
"Sermayeler’ini Yüklerinin içine koyun. İhtimal ki Aile’lerine
döndüklerinde O’nun farkına varırlar da belki dönerler."
012.63- Böylelikle Baba’larına döndükleri zaman
dediler ki."Ey Babamız, Ölçek Biz’den engellendi. Bu durumda Kardeşimiz’i
Bizimle gönder de Erzaq’ı alalım. O’nu Biz elbette koruyacağız."
012.64- Dedi ki: "Daha önce Kardeş’i
konusunda Size güvendiğimden başka O’nun hakkında Size güvenir miyim? Allah en
Hayırlı Koruyucu’dur. O Esirgeyenler’in Esirgeyici'sidir.'
012.65- Erzaq Yükleri’ni açıp da Sermayeler’inin
kendilerine geri verilmiş olduğunu bulduklarında dediler ki: "Ey Baba’mız,
daha neyi arıyoruz işte Sermaye’miz Bize geri verilmiş, Aile’mize Erzaq
getiririz. Kardeşimiz’i koruruz ve bir Deve Yükü’nüde ilave ederiz. Bu Az bir Ölçek’tir."
012.66- "Bana Etrafınızın Çepeçevre
kuşatılması dışında O’nu ne olursa olsun kesinlikle Bana getireceğinize dair Allah Adı’na kesin
bir Söz verinceye kadar O’nu Sizinle asla gönderemem, " dedi. Böyleliktle
O’na Onlar Kesin bir Söz verince dedi ki: "Allah söylediklerinize karşı
Wekil’imdir."
012.67- Ve dedi ki: "Ey Çocuklar’ım Tek bir
Kapı’dan girmeyin, ayrı ayrı Kapılar’dan girin. Ben Size Allah'tan Hiçbir şey’i
sağlayamam. Hüküm yalnızca Allah'ındır.
Ben O’na tewekkül ettim. Tevekkkül edenler de yalnızca O'na tewekkül
etmelidiler."
012.68- Baba’larının kendilerine emrettiği Yer’den
girdiklerinde Ya’qub'un Nefs’indeki Dileği açığa çıkarması dışında
Onlar’a Allah'tan gelecek olan Hiçbir Şey’i sağlamadı. Gerçekte O kendisine
öğrettiğimiz için bir İlim Sahibi idi. Ancak İnsanlar’ın çoğu bilmezler.
IX Yusuf'un öz kardeşi: 69-79
012.69- Yusuf'un
yanına girdikleri zaman O Kardeş’ini Bağrına bastı. "Ben"
dedi, "Senin gerçekten Kardeş’inim, artık Onlar’ın yaptıklarına
üzülme."
012.70- Onlar’ın Erzaq Yükleri’ni kendilerine
hazırlayınca da Sukabı’nı Kardeş’inin
Yük’ü içinde bıraktı. Sonra bir Münadi seslendi. "Ey Kafile! Siz gerçekten
Hırsız’sınız."
012.71- Onlar’a doğru yönelerek "Neyi
kaybettiniz?" dediler.
012.72- Dediler ki: "Melik'ın
Sutası’nı kaybettik. Kim onu getirirse bir Deve Yükü vardır. Ben de buna
Kefil’im."
012.73- "Allah Adı’na Hayret" dediler.
"Siz de bilmişsiniz ki Biz buraya fesat çıkarmak için gelmedik ve Biz
Hırsız değiliz."
012.74- "Öyleyse" dediler, "Eğer Yalan söylüyorsanız
Ceza’sı nedir?"
012.75- "Bunun Ceza’sı Yük’ünde bulunanın Ceza’sı Kendisidir. İşte
Biz Zalimler’i böyle cezalandırız. " dediler.
012.76- Ve böylece Kardeş’inin Kabı’ndan önce Onlar’ın Kaplar’ına başladı. Sonunda da
O’nu Kardeş’inin Kabı’ndan çıkardı.
İşte Biz Yusuf için böyle bir Düzen
düzenledik. Melik'in Dini’nde Kardeş’ini alıkoyamazdı. Ancak Allah'ın
dilemesi başka. Biz dilediğimizi Dereceler’le yükseltiriz. Ve Her Bilgi
Sahibi’nin üstünde daha iyi bir Bilen vardır.
012.77- Dediler ki: "Şayet çalmış bulunuyorsa
bundan önce O’nun Kardeş’i de
çaldı." Yusuf bunu kendi içinde
saklı tuttu. Bunu Onlar’a açıklamadı.
"Siz daha Kötü bir konumdasınız" dedi. Sizin düzmekte olduklarınızı
Allah daha iyi bilir.
012.78- Dediler ki: "Ey Vezir, gerçek
şu ki: Bunun Yaşlı bir Baba’sı var. O'nun yerine Biz’den birini alıkoy. Doğrusu
Biz Seni İyilik yapanlar’dan görmekteyiz."
012.79- Dedi ki: "Eşya’mızı kendisinde
bulduğumuzun dışında birisini alıkoymamızdan Allah'a sığınırız. Yoksa bu
durumda elbette Biz Zalim oluruz."
X Yusuf'un kendini tanıtması :80-93
012.80- O’ndan Umutlar’ını kestikleri zaman kendi
aralarında konuşmak üzere bir yana çekildiler. Onlar’ın Büyükleri dedi ki:
"Baba’nızın Size Karşı Allah Adı’na Kesin bir Söz aldığını ve daha önce Yusuf
konusunda yaptığımız Aşırılığı bilmiyor musunuz? Artık Ben ya Baba’m Bana izin
verinceye veya Allah Bana ilişkin Hüküm verinceye kadar Yer’den Kesin olarak
ayrılamam. O Hükmedenler’in en Hayırlı’sıdır."
012.81- "Dönün Baba’nıza ve deyin ki:
"Ey Baba’mız, Senin Oğlun gerçekten Hırsızlık etti. Biz bildiğimizden
başkasına Şahidlik etmeyiz. Biz Gayb’ın Kollayıcıları değiliz."
012.82- "İçinde olduğumuz Şehr’e sor.
Hem kendisiyle geldiğimiz Kervan’a da.
Biz gerçekten Doğru’yu söyleyenleriz."
012.83- "Hayır" dedi. "Nefsiniz
Sizi yanıltıp bir İş’e sürüklediniz. Bundan sonra Bana düşen Güzel bir
Sabır’dır. Umulur ki Allah Onlar’ın Tümü’nü Bana getirir. Çünkü O Bilen'dir,
Hakim'dir."
012.84- Ve Onlar’dan yüz çevirdi. Ve "Ey Yusuf'a
karşı Kahrım" dedi ve Gözler’i Üzüntüsü’nden karardı. Yutkundukca
yutkunuyordu.
012.85- "Allah Adına Hayret" dediler,
"Hala Yusuf'u anıp durmaktasın. Sonunda hastalanacaksın ya da
Helak’a uğrayanlar’dan olacaksın."
012.86- Dedi ki: "Ben dayanılmaz Kahrımı ve Üzüntü’mü
yalnızca Allah'a şikayet ediyorum. Ben Allah'tan Sizin bilmediğinizi
biliyorum."
012.87- "Oğullar’ım gidin de Yusuf ile Kardeş’inden bir Haber getirin. Allah'ın Rahmeti’nden Umut
kesmeyin. Çünkü Kafirler Toplulu’ğundan başkası Allah'ın Rahmet’inden Umut
kesmez."
012.88- Böylece O’nun Huzuruna girdikleri zaman
dediler ki: "Ey Vezir, Bize ve Aile’mize
Şiddetli bir Darlık dokundu. Önemi olmayan bir Sermaye ile geldik. Bize artık
Ölçeği tam olarak ver ve İlave bir Bağış’ta bulun. Şüphesiz Allah Tasadduq’ta
bulunanlar’a Karşılığını verir."
012.89- "Sizler Cahiller iken Yusuf'a ve Kardeş’ine ne yaptığını biliyor musunuz?"
012.90- "Sen gerçekten Yusuf'sun öyle mi?",dediler. "Ben Yusuf'um" dedi."Bu da Kardeş’imdir, Doğrusu Allah lutufta bulundu. Gerçek şu ki kim
ittiqa eder sabrederse elbette Allah İyilik’te bulunanlar’ın Karşılığını boşa
çıkarmaz."
012.91- Dediler ki: "Allah Adı’na
Hayret." Allah Seni gerçekten Bize karşı tercih edip seçmiştir. Ve Biz
gerçekten Hata’ya Düşenler’den idik."
012.92- Dedi ki: "Bugün Size karşı Kınama
yoktur, sizi Allah bağışlasın, O Merhametliler’in Merhametlisi’dir."
012.93- "Bu Gömleğimle gidin de Baba’mın Yüzü’ne sürün. Gözü görür
hale gelir. Bütün Ailenizi de Bana getirin."
XI İsrail Mısır'da: 94-102
012.94- Kafile ayrılmaya başladığı zaman Babaları
dedi ki: "Eğer Beni bunamış sanıyorsanız inanın Yusuf'un Kokusu’nu
buluyorum.
012.95- "Allah Adı’na Hayret" dediler.
"Sen hala geçmişteki Yanlışlığındasın."
012.96- Müjdeci gelip de O’nun Yüz’üne sürüp de
Göz’ü görür olarak dönüverdi. Dedi ki: "Ben Sizin bilmediğini Allah'tan
biliyorum demedim mi?"
012.97- "Ey Baba’mız, Bizim için
Günahlar’ımızın bağışlanmasını dile. Biz gerçekten Hata’ya düşenlerdendik"
dediler.
012.98- İlerde Sizin için Rabb'imden Bağışlanma
dilerim. Çünkü o Gafur'dur, Rahim'dir," dedi.
012.99- Böylece Onlar Yusuf'un yanına girdikleri zaman Annesini Babasını Bağrına bastı ve
"Allah'ın dilemesi ile Mısır'a Güvenlik içinde giriniz."
012.100- Baba’sını ve Annesini Taht’a çıkarıp
oturttu. O’nun için Secde’ye kapandılar. Dedi ki: "Ey Baba’m bu daha
önceki Rüya’mın Te'wili’dir. Doğrusu Rabb'im O’nu Gerçek kıldı. Bana İyilik
etti. Çünkü Beni Zindan’dan çıkardı.Şeytan Benim’le Kardeş’imin arasını açtıktan sonra Çöl’den Sizi getirdi. Elbette
Benim Rabb'im dilediğini ince
düzenleyip Tedbir edendir. Bilen'dir, Hakim'dir.
012.101- Rabb'im Sen Bana Mülk’ten verdin. Olaylar’ın
Te'wli’nden de öğrettin. Gökler’in ve Yer’in Yaratıcısı Dünya’da da Ahiret’te de
Benim Weli’m Sen’sin. Müslüman olarak Benim Hayat’ıma son ver ve Beni Salih
olanlar’ın arasına kat."
XIII Bir ders: 103- 111
012.102- Bu Sana wahyettiğimiz Gayb
Haberleri’ndendir. Yoksa Onlar o Hileli Düzeni kurarlarken yapacakları iş’e
Topluca karar verdikleri zaman Sen yanlarında değildin.
012.103- Sen Şiddetle arzu etsen bile İnsanlar’ın
Çoğu inanacak değildir.
012.104- Oysa ki Sen buna karşı Onlar’dan bir
Ücret’te istemiyorsun. O Alemler için yalnızca bir Öğüt ve Hatırlatma’dır.
012.105- Gökler’de ve Yer’de nice Ayetler vardır ki
üzerlerinden geçerler de Onlar ona Sırtlarını çevirip giderler.
012.106- Onlar’ın Çoğu Allah'a inanmazlar da. Ancak
şirk katmaktalar Onlar.
012.107- Şimdi bunlar kendilerine Allah'ın Azabı’ndan
bir Bürüme’nin gelmesinden veya Onlar’ın hiç Haberleri yokken Qıyamet’in
Onlar’a ansızın gelmesinden kendilerini Güven’de mi buldular?
012.108- Dedi ki: "Bu Benim Yol’umdur. Bir
Basiret üzere Allah'a Davet ederim. Ben ve Bana uyanlar da Allah'ı tenzih ederim.
Ben Müşrikler’den değilim."
012.109- Biz Sen’den önce Şehirler Halkı’na
kendilerine wahyettiğimiz Kimseler dışında gördermedik. Hiç Arz’da
dolaşmıyorlar mı ki kendilerinden öncekiler’in nasıl bir sona uğradıklarını
görmüş olsunlar. İttiqa edenler için Ahiret Yurdu daha Hayırlı’dır. Siz yine de
aqletmeyecek misiniz?
012.110- Öyle ki Elçiler umutlarını kesip de artık
Onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada Onlar’a Yardım’ımız
gelmiştir. Biz kimi dilersek O kurtulmuştur. Mücrimler Topluluğu’ndan Zorlu
Azab’ımız Kesin olarak geri çevrilmeyecektir.
012.111- Andolsun Onlar’ın Qıssalar’ında Ulu’l-Elbab
için İbretler vardır. Uydurulan bir Söz/ Hadis değildir. Ancak kendinden
öncekilerin Doğrulayıcısı, Herşey’in
Açıklaması ve İnananlar için bir
Hidayet ve Rahmet’tir.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Tabiattaki Deliller :1-9
013.01- Elif Lam Mim Ra Bunlar Kitab'ın Ayetleri’dir. Ve Sana Rabb'inden
indirilen Haq’tır. Ancak İnsanlar’ın çoğu inanmazlar
013.02-
Allah O dur ki, Gökler’i
Dayanak olmaksızın yükseltti; onları görmektesiniz. Sonra Arş’a istiva
etti ve Güneş ile Ay’a boyun eğdirdi,
Her biri Ad’ı konulmuş bir Süre’ye kadar akıp gitmektedir. Her İş’i evirip düzenler, Ayetler’i birer birer açıklar.
Umulur ki Rabb'inize kavuşacağınıza Kesin Bilgi’yle inanırsınız.
013.03- Ve O Yer’i yayıp-uzatan, onda sarsılmaz
Dağlar ve Irmaklar kılan’dır. Orada Ürünler’in Herbiri’nden İkişer Çift yaratmıştır, Gece’yi Gündüz’e bürümektedir.
Elbette bunlarda düşünen bir Topluluk için gerçekten İbretler vardır.
013.044- Yeryüzü’nde birbirine Yakın Komşu Kıtalar
vardır. Üzüm Bağları, Ekinler, Çatallı ve Çatalsız Hurmalıklar da var’dır ki
bunlar aynı Su ile sulanmaktadırlar. Onları Yiyimler’inde bazısını bazısına
üstün kıldık. Elbette bunlarda aqleden
bir Toluluk için gerçekten Ayetler var’dır.
013.05- Eğer şaşırıyorsan asıl Şaşkınlık Konusu
Onlar’ın şöyle demeleridir: "Biz Toprak iken mi gerçekten Biz yeniden mi
yaratılacağız. " İşte Onlar Rabb'lerine karşı küfredenler Boyunlar’ına Halkalar geçirilenlerdir. İşte
Onlar içinde Ebedi kalacakları Ateş'in Arkadaşları olanlar’dır.
013.06- Onlar İyilik’ten önce Kötülüğü
çabuklaştırmak istiyorlar. Oysaki Onlar’dan önce nice Örnekler gelip geçti. Ve
Elbette Senin Rabb'in Zulümlerine Karşılık İnsanlar için Bağışlama Sahibi’dir.
Ve Elbette Senin Rabb'in Sonuçlandırması Şiddetli olan’dır.
013.07- Küfredenler derler ki : "Ona
Rabb'inden bir Ayet indirilseydi ya" Sen yalnızca bir Uyarıcı'sın ve Her
Topluluk için bir Hidayetci'sin.
013.08- Allah Her Dişi’nin neyi yüklendiğini ve
Rahimler’in neyi eksiltip neyi eklediğini bilir. O'nun katında Herşey bir
Miktar iledir.
II Azap talebi :10-19
013.09- O Gayb’ı da, Müşahede edilen’i de
Bilen’dir. Büyük'tür, Yüce'dir.
013.10- Siz’den Söz’ü saklayan da, O’nu Açığa
vuran da, Geceleyin gizlenen de ve Gündüzün ortalıkda gezinen’i de bir’dir.
013.11- O’nun önünden ve arkasından izleyenler’i
vardır. O’nu Allah’ın Emri ile gözetip korumaktadırlar.
Gerçekten Allah kendi Nefisler’inde olanlar’ı değiştirip
bozuncaya kadar bir Toplulukta olan’ı başkalaştırmaz. Allah bir Topluluğa
Kötülük diledi mi artık O’nu geri çevirmeye hiç bir İmkan yoktur. Onlar için
O’ndan başka bir Weli yoktur.
013.12- O Size Şimşeği Korku ve Umut olarak
gösteren Ağırlaşmış Bulutlar’ı ortaya çıkarandır.
013.13- Gökgürültüsü O’nu Hamd ile Melekler de
O’na olan korkularından Tesbih ederler. O Yıldırımlar’ı gönderip bununla
dilediğini çarpar. Onlar ise Allah
konusunda çekişip tartışarlar. O Qudret’i Pek Çetin olan’dır.
013.14- Haqq olan Çağrı yalnızca O’na olandır.
Onlar’ın Allah'tan başka çağırdıkları ise Onlar’a hiçbir şeyle cevap vermezler
Yalnızca Ağzına ulaşsın diye iki Avuc’unu Su’ya uzatan’ın durumu gibi.
Küfredenler’in Duası Şaşkınlık içinde
olmaktan başkası değildir.
013.15- Gökler’de ve Yer’de ne varsa isteyerek
istemeyerek de olsa Allah'a secde ederler. Sabah Akşam onların Gölgeleri de.
013.16- De ki: Gökler’in ve Yer’in Rabb'i kimdir?
De ki: "Allah'tır. De ki: "Öyleyse O'nu bırakıp kendilerine bile ne
Yarar ve ne de Zarar sağlamaya güç yetiremeyen bir takım Weliler mi
edindiniz?" De ki: "Hiç Görmeyen’le Gören bir olur mu? Veya
Karanlık’la Işık bir olabilir mi? Yoksa Allah'a onun Yaratması gibi yaratan
Ortaklar buldular da, bu Yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: "Allah Herşey’in Yaratıcısı’dır
ve O Tek'tir, Kahredici-olan'dır.
013.17- Gök’ten bir Su indirdi de kendi
miktarlarınca Sel oldu. Sel de yukarı vuran bir Köpük yüklendi . Bir Süs veya
bir Meta sağlamak için Ateş’te üzerine yakıp erittikleri Şeyler’den de bunun
gibi bir Köpük var’dır. İşte Allah Haqq ile Batıl’a böyle Örnekler veriyor.
Köpüğe gelince o Dere boyunca gider. İnsanlar’a yarar sağlayacak Şey ise Yer’de
kalır. İşte Allah böyle Örnekler vermektedir.
013.18- Rabb'lerine İcabet edenler’e daha Güzel’i
vardır. O'na ibadet etmeyenler ise Yerdekiler’in Tümü ve bununla birlikte bir
katını daha Kurtuluş Fidye’si olarak verirlerdi. Sorgulama’nın en Kötüsü onlar
İçin’dir. Onlar’ın Barınma Yerleri Cehennem'dir. Ne Kötü bir Yatak’tır o.
013.19- Peki, Sana Rabb'inden indirilen’in Haqq
olduğunu Bilen kişi, o Görmeyen gibi midir? Ancak Ulu’l-Elbab öğüt alıp
düşünürler.
III Cezalandırma Kanunu :20-27
013.20- Onlar Allah'ın Ahd’ini yerine getirirler
ve ve verdikleri Söz’ü bozmazlar.
013.21- Ve Onlar Allah'ın ulaştırılmasını
emrettiği Şey’i ulaştırırlar, Rabb'lerinden içleri Saygı ile titrer ve
Sorgulama’nın Kötü olanından korkarlar.
013.22- Ve Onlar Rabb'lerinin Yüzü’nü isteyerek
Sabredenler, Salat’ı kılarlar, kendilerine Rızıq olarak verdiklerimizden Gizli
ve Kötülüğü İyilik’!e savarlar. İşte Onlar, bu Yurd’un Sonucu Onlar içindir.
013.23- Onlar, Adn Bahçeleri’ne girerler.
Babalar’ından, Eşler’inden ve Soylar’ından Salih Davranışlar’da bulunanlar da.
Melekler Onlar’a " Her bir Kapı’dan girin." (derler)
013.24- "Sabrettiğinize karşılık Selam size.
Yurd’un Sonu ne güzel."
013.25- Allah'a verdikleri Söz’ü, sonu Kesin
olarak onayladıktan sonra bozanlar, Allah'ın Ulaştırılmasını emrettiği Şey’i kesip
koparanlar ve Arz’da fesat çıkaranlar, işte Onlar, Lanet içindedir ve Yurd’un
Kötü olanı da Onlar içindir.
013.26- Allah dilediğinize Rızq’ı genişletir ve
daraltır da. Onlar ise Dünya Hayatı’na sevindiler. Oysaki Dünya Hayatı,
Ahiret’te bir Meta’dan başkası değildir.
013.27- Küfredenler: "O'na Rabb'inden bir
Ayet indirilseydi ya" derler. De ki: "Elbette Allah, dilediğini
saptırır, kendisine katıksızca Yönelen’i de Dosdoğru Yol’a yöneltir."
IV Kur'an'ın Mucizeleri :28-32
013.28- Bunlar, İnananlar ve Qalpler’i Allah'ın
Zikri’yle tatmin olanlardır. Haberiniz olsun, Qalbler yalnızca Allah'ın
Zikri’yle tatmin bulur.
013.29- İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar,
ne Mutlu onlara. Varılacak Yer’in Güzel olanı (onlara).
013.30- Böylece Biz Seni, kendisinden önce Nice
Ümmetler gelip geçmiş olan bir Ümmet’le gönderdik, Sana wahyettiklerimizi
Onlar’a okursun diye. Oysa Onlar Rahman'ı tanımazlık etmektedirler. De ki :
"Bu, benim Rabb'imdir, O'ndan başka İlah yoktur, Ben O'na tewekkül ettim
ve Son Dönüş O'nadır."
013.31- Eğer bir Qur'an, O’nunla Dağlar yürütülseydi, Yer Parçalar’a ayrılsaydı veya
O’nunla Ölüler konuşturulsaydı. Hayır,
Emr’in Tümü Allah'ındır. İman edenler hala anlamadılar mı ki, eğer Allah
dilemiş olsaydı, İnsanlar’ın Tümü’nü hidayet’e erdirirdi. Küfredenler, Allah'ın
Wadi gelinceye kadar, yaptıkları dolasıyısıyla ya başlarına Çetin bir Bela
çatacak veya Yurtlar’ının Yakınına inecek. Elbette Allah, verdiği Söz’den
dönmez.
013.32- Andolsun, Sen’den önceki Elçiler’le de
Alay edildi, bunun üzerine Ben de o Küfredenler’e bir süre tanıdım, sonra
Onlar’ı yakalayıverdim. İşte nasıldı o Sonuçlandırma?
V Muhalefetin Yok olması :33-38
013.33- Her Nefs’in bütün kazandıkları üzerinde
Gözetici olan’a mı? Onlar Allah'a Ortaklar koştular. De ki: "Bunları adlandırın.
Yoksa biz Arz’da bilmeyeceği bir Şey’i O'na Haber mi veriyorsunuz? Ya da,
Söz’den Dış yüzü Çekici olanı mı? Hayır, Küfredenler’e kendi Hileli Düzenler’i
Süslü-çekici gösterilmiştir ve Onlar Yol’dan alıkonmuşlardır. Allah kimi
saptırırsa, artık onun için Hiçbir Yol Gösterici yok’tur.
013.34- Dünya Hayatı’nda Onlar için bir Azab
vardır, Ahiret'in Azab’ı ise daha Zorlu’dur. Onlar’ı Allah'tan (kurtaracak)
Hiçbir Kurtarıcı da yok’tur.
013.35- Taqwa Sahipleri’ne wadedilen Bahçe,
O’nun altından Irmaklar akar, Yemişler’i
ve Gölgelikler’i Sürekli’dir. Bu
Sakınmaları Sonucu’dur, Küfredenler’in Sonu ise Ateş'tir.
013.36- Kendilerine Kitap verdiklerimiz Sana indirilen
dolayısıyla sevinirler, fakat
Bölükler’den, onun bazısını İnkar edenler vardır. De ki: "Ben, yalnızca Allah'a kulluk
etmek ve O'na Ortak koşmamakla emrolundum. Ben yalnızca O'na dua ederim, ve Son
Dönüş’üm O'nadır."
013.37- İşte böylece Biz O'nu A’rabî bir Hüküm
olarak indirdik. Andolsun, Sana gelen bu İlim’den sonra, onların Hewalar’ına uyacak
olursan, Senin için Allah'tan ne bir Yardımcı ne de bir Koruyucu var’dır.
013.38- Andolsun Sen’den önce de Biz Elçiler
gönderdik, Onlar’a Eşler ve Çocuklar verdik. Allah'ın İzni olmaksızın bir
Elçi'ye bir Ayet’i getirmek olacak İş değildi. Her Ecel için bir Kitap var’dır.
VI Hakikatin İlerlemesi: 39-44
013.39- Allah dilediğini ortadan kaldırır ve
bırakır, Kitab’ın Anası O'nun katındadır.
013.40- Onlar’a Waadettiklerimizden bir kısmını Sana
göstersek de, Senin Hayat’ına Son versek de, Sana düşen yalnızca Tebliğ’dir ve
Sorgulama da Bize aittir.
013.41- Onlar görmüyorlar mı ki, gerçekten Biz
Arz’a geliyor ve O’nu çevresinden eksiltiyoruz. Allah hüküm verir. O'nun
Hükm’ünün peşine düşecek de yok’tur. Ve O, Hesab’ı pek çabuk-gören’dir.
013.42- Onlar’dan öncekiler de mekrettiler, fakat
Düzen Kuruculuğu’n Tümü Allah'a aittir. Her bir Nefs’in ne kazandığını O bilir.
Bu Yurd’un Sonu kimindir, Küfredenler pek yakında bileceklerdir.
013.43- O Küfredenler şöyle derler: "Sen
Gönderilmiş değilsin." De ki:" Benimle Sizin aranızda Şahid olarak
Allah yeter ve yanlarında Kitab’ın İlm’i bulunanlar da."
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Kur'an'ın Korunması :1-15
015.01- Elif Lam Ra Bunlar, Kitab'ın ve Apaçık olan Qur'an'ın
Ayetleri’dir.
015.02- O Küfredenler Müslüman olmayı nice
kereler dileyecekler.
015.03- Onlar’ı bırak, yesinler, yararlansınlar ve
Onlar’ı Emel oyaladursun. İlerde bilecekler.
015.04- Biz, kendisi için bilinen bir Kitap olmaksızın Hiçbir Ümmet’i Yıkım’a uğratmadık.
015.05- Hiçbir Ümmet, kendi Ecel’ini ne öne
alabilir, ne de Onlar ertelenebilirler.
015.06- Onlar: "Ey kendisine Kitap indirilen.
Gerçekten Sen Mecnun'sun." dediler.
015.07- "Eğer Doğrusöyleyenler’den isen,
Bizler’e Melekler’i getirmeli değil miydin?"
015.08- Haq olmaksızın Biz Melekler’i indirmeyiz.
O zaman da Onlar’a göz açtırılmaz.
015.09- Elbette, Zikr'i Biz indirdik. O'nun
Koruyucuları da gerçekten Biz’iz.
015.10- Andolsun, Sen’den önce geçmiş Topluluklar
içinde de gönderdik.
015.11- Onlar’a Herhangi bir Elçi gelmeyedursun, kesinlikle Onunla alay
ederlerdi.
015.12- Böylece Biz Onu Suçlular’ın Qalpler’ine
sokarız.
015.13- Onlar Sana inanmazlar, oysa ki
Evvelkiler’in Sünnet’i geçmiştir.
015.14- Onlar’ın üzerlerine Gök’ten bir Kapı açsak
da ordan yukarı yükselseler de,
015.15- Kesinlikle: "Gözlerimiz döndürüldü,
belki Biz büyülenmiş bir Topluluğuz" diyeceklerdir.
II Allah'ın Herşeye hakimiyeti :16-25
015.16- Andolsun , Biz Gök’te Burçlar kıldık ve O’nu gözleyenler için süsledik.
015.17- Ve O’nu her Kovulan Şeytan’dan
koruduk.
015.18- Ancak Kulak Hırsızlığı yapan olunca O’nu
da Parlak bir Ateş izlemektedir.
015.19- Yer’e gelince, O’nu döşeyip yaydık. O’nda
Sarsılmaz Dağlar bıraktık ve onda Herşey’den Ölçülü belirlenmiş Ürünler
bitirdik.
015.20- Ve orda Sizler için ve kendisine Rızıq
vericiler olmadığımız kimseler için Geçimlikler kıldık.
015.21- Hiçbir Şey yoktur ki Hazineleri Bizim
katımızda olmasın. Ancak Biz O’nu belirlenmiş bir Miktar olarak indiriz.
015.22- Ve Aşıyılayıcalar olarak Rüzgarlar’ı
gönderdik. Böylelikle Gök’ten Su indirdik de Sizler’i suladık. Oysa Siz O’nun
Hazine Koruyucuları değilsiniz.
015.23- Elbette gerçekten Biz yaşatır ve öldürürüz
ve Waris olanlar Biz’iz.
015.24- Andolsun Siz’den Öne geçenler’i
bilmişizdir ve andolsun Geride kalanlar’ı da bilmişizdir.
015.25- Ve Elbette senin Rabb'ın O, onları
haşredecektir. Gerçekten O Hakim'dir, Bilen'dir.
III Şeytan'ın Azgınlığı :26-44
015.26- Andolsun İnsan’ı Kuru bir Çamur’dan,
şekillenmiş bir Balçık’tan yarattık.
015.27- Ve Cann'ı da daha önce Zehirli Ateş’ten
yaratmıştık.
015.28- Hani Rabb'in Melekler’e demişti: "Ben
Kuru bir Çamur’dan, Şekillenmiş bir Balçık’tan bir Beşer yaratacağım.
015.29- O’na bir Biçim verdiğimde ve O’na
Ruh’umdan üfürdüğümde hemen O’na secde edin."
015.30- Böylece Melekler’in Tümü Topluca secde
etti.
015.31- Ancak İblis
Secde edenler birlikte olmayıp kaçınıp dayattı.
015.32- Dedi ki: "Ey İblis, Sana ne oluyor, Secde edenler’le birlikte olmadın?"
015.33- Dedi ki: "Ben Kuru bir Çamur’dan
Şekillenmiş bir Balçık’tan yarattığın Beşer’e secde etmek için var
değilim."
015.34- Dedi ki: "Öyleyse ondan çık. Çünkü
Sen Kovulmuş bulunuyorsun."
015.35- Ve Elbette Din Günü'ne kadar Lanet Senin
üzerinde.
015.36- Dedi ki: "Rabb'im, öyleyse Onlar’ın
dirileceği Gün’e kadar Bana Süre tanı."
015.37- Dedi ki: "Öyleyse Sen Süre
tanınanlardan’sın."
015.38- Bilinen Gün’ün Waktine kadar.
015.39- Dedi ki: "Rabb'im Beni kışkırttığın Şey’e
karşılık andolsun Ben Yeryüzü’nde Onlar’a süsleyip Çekici göstereceğim ve
Onlar’ın Tümü’nü kesinlikle kışkırtup saptıracağım."
015.40- Ancak Onlar’dan Muhlis olan Kullar’ın
Müstesna.
015.41- Dedi ki: "İşte bu Bana göre Dosdoğru
olan Yol’dur.
015.42- Elbette Kıştırtılmışlar Sana uyanlar
dışında Senin Benim Kullarım üzerinde Zorlayıcı bir Güc’ün yoktur.
015.43- Ve elbette Onlar’ın Tümü’nün Buluşma Yeri
Cehennem’dir.
015.44- O’nun Yedi Kapı’sı vardır. Onlar’dan Her
bir Kapı için bir Bölük ayrılmıştır.
IV İbrahim :45-60
015.45- Gerçekten Taqwa Sahibi Olanlar Bahçeler'de
ve Pınarbaşları’ndadır.
015.46- Oraya Esenlikle ve Güvenlik’le girin.
015.47- Onların Göğüsleri’nden Kin’i sıyırıp
çektik. Kardeşler olarak Tahtlar üzerinde Karşıkarşıya’dırlar.
015.48- Orda Onlar’a Hiçbir Yorgunluk dokunmaz ve
Onlar ordan çıkarılacak değildirler.
015.49- Haber ver Kullar’ıma, elbette Ben
Gafur'um, Rahim'im.
015.50- Elbette Azab’ım Acıklı bir Azab’tır.
015.51- Onlar’a İbrahim'in Konukları’ndan Haber ver.
015.52- Yanına girdiklerinde "Selam"
demişlerdi. O da "Biz Siz’den korkmaktayız" demişlerdi.
015.53- Dediler ki:" Korkma Biz Sana Bilgin
bir Çocuk müjdelemekteyiz.
015.54- Dedi ki: "Bana İhtiyarlık gelip
çökmüşken mi müjdeliyorsunuz. Beni ne ile müjdelemektesiniz?
015.55- Dediler ki:"Sana Gerçekle müjdeledik.
Öyleyse Umut kesenler’den olma.
015.56- Dedi ki: "Sapıklar dışında Rabb'inin
Rahmeti’nden kim umut keser.
015.57- Dedi ki: "Ey Elçiler İşiniz ne?"
015.58- Dediler ki: "Gerçekte Biz Suçlu olan
bir Qawn’e gönderildik.
015.59- Ancak Lut
Ailesi hariç’dir. Biz Onlar’ın tümünü
kesinlikle kurtaracağız.
015.60- Ama Karısını dışında tutttuk. O Geride
kalanlar’dandır.
V Lut ve Şuayb :61-79
015.61- Böylelikle Elçiler Lut Ailesi’ne geldiklerinde,
015.62- Dedi ki: "Sizler gerçekten tanınmamış
bir Topluluk’sunuz."
015.63- "Hayır " dediler: "Biz Sana
Onlar Konusunda Kuşku’ya kapıldıkları Şey’le geldik."
015.64- Sana Gerçeği getirdik. Biz Elbette
Doğrucular’ız.
015.65- Hemen Aile’ni Gece’nin bir Bölümü’nde
Yol’a çıkar. Sen de Onlar’ın ardından git ve Siz’den hiçkimse arkasına
bakmasın. Emrolunduğunuz Yer’e gidin.
015.66- Ve Onlar’a şu Emr’i verdik. Sabah’a
çıkarlarken Onlar’ın arkası kesinlikle kesilecektir.
015.67- Şehir Halkı birbirlerine Müjdeler vererek geldi.
015.68- "Bunlar Benim Konuğu’mdur, Beni
utandırıp dillere düşürmeyin" dedi.
015.69- Allah'tan korkup sakının ve Beni Küçük
düşürmeyin.
015.70- Dediler ki: " Biz Seni Herkes’e
karışmaktan alıkoymamış mıydık."
015.71- Dedi ki: "Eğer (nikah ) yapmak
istiyorsanız işte bunlar Benim Kızlarım."
015.72- Ömrüne andolsun ki Onlar Sarhoşlukları
içinde Kör sersem’diler.
015.73- Derken Tanyeri’nin ağarma vaktine
girdiklerinde Onlar’ı Çığlık yakalayıverdi.
015.74- Anında üstünü altına cevirdik ve
üzerlerine Balçık’tan Pişirilmiş Taş yağdırdık.
015.75- Elbette bunda Derin bir kavrayışa sahip
olanlar için Ayetler var’dır.
015.76- O (kent) gerçekten bir Yol üzerinde
durmaktadır.
015.77- Elbette bunda İnananlar için gerçekten
Ayetler var’dır.
015.78- Eyke
Halkı da gerçekten Zalim kimseler’di.
015.79- Bundan dolayı Onlar’dan intikam aldık, her
ikisi de açıkca (gözler) önündedir.
VI Hicr Halkı: 80-99
015.80- Andolsun Hicr Halkı da Gönderilenler'i yalanlamışlardı.
015.81- Onlar’a Ayetler’imizi vermiştik de O’ndan
yüz çevirmişlerdi.
015.82- Dağlar’dan Güvenli Evler yontuyorlardı.
015.83- Derken Onlar’ı Sabah Waqti’ne
girdiklerinde o Dayanılmaz Çığlık yakalayıverdi.
015.84- Buna rağmen kazandıkları şeyler Onlar’a
yetmedi.
015.85- Biz Gökler’i Yer’i ve her ikisinin
arasındakileri Haqq’ın dışında yaratmadık. Elbette o Saat te yaklaşarak
gelmektedir. Öyleyse Güzel Davranışlar’la davran.
015.86- Çünkü Rabb'in Yaratan’dır, Bilen'dir.
015.87- Andolsun, Sana Çiftler’den Yedi’yi ve
Büyük Qur'an'ı verdik.
015.88- Sakın Onlar’dan bazılarını yararlandırdığımız şeyler’e Gözünü dikme,
Onlar’a karşı Hüzne kapılma, Müminler içinde Kanatlar’ını ger.
015.89- Ve de ki: "Şüphesiz Ben Apaçık bir
Uyarıcı'yım."
015.90- Muktesimlere/Taqsim edenler’e indirdiğimiz
gibi.
015.91- Ki onlar Qur'an'ı parça parça ettiler.
015.92- Rabb'ine andolsun Onlar’ın tümüne/hepsine
soracağız.
015.93- Yaptıları Şeyler’i (hesabını).
015.94- Öyleyse Sen emrolunduğun Şey’i açıkca
söyle ve Müşrikler’e aldırma.
015.95- Elbette o Alaycılar’a Biz Sana yeteriz.
015.96- Ki Onlar Allah ile beraber başka İlahlar
kılıyorlar. Onlar yakında bileceklerdir.
015.97- Andolsun Onlar’ın söylemekte olduklarına
karşı Senin Göğsünün daraldığını biliyoruz.
015.98- Sen Rabb'ine Hamd ile Tesbih et ve
Secdedenler’den ol.
015.99- Ve Yakin Sana gelene dek Rabb'ine ibadet et.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Tevhidin Zaferi :1-10
006.01- Hamd Gökler’i ve Yer’i yaratan
Karanlıklar’ı ve Aydınlığı kılan Allah'adır. Sonra küfreredenler Rabb'lerine
Denk tutuyorlar.
006.02- Sizi Çamur’dan yaratan sonra bir Ecel
belirleyen O'dur. Adı konulmuş Ecel O'nun Katındadır. Sonra siz Kuşku’ya kapılmaktasınız.
006.03- Gökler’de ve Yer’de Allah O'dur.
Gizliniz’i ve Açığınızı bilir kazanmakta olduklarınızı da bilir.
006.04- Onlar’a Rabb'lerinin Ayetler’inden bir
Ayet gelmeyiversin kesinlikle ondan yüz çevirirler.
006.05- Kendilerine Haqq gelince onu yalanladılar,
fakat Alay’a almakta olduklarının Haberler’i Onlar’a gelecektir.
006.06- Kendilerinden önce Nice Kuşaklar’ı yıkıma
uğrattığımızı görmüyorlar mı? Biz, Sizi yerleşik kılmadığımız bir Biçimde
Onlar’ı Arz’da yerleşik kıldık. Gök’ten üzerlerine Sağanak yağdırdık,
Irmaklar’ı da altlarından akıttık. Ama Günahlar’ı nedeniyle Biz Onlar’ı yıkıma
uğrattık ve arkalarından Başka Kuşaklar oluşturduk.
006.07- Biz Kitab'ı üzerine Yazılı bir Kağıt’ta
göndersek ve Onlar ona Eller’iyle dokunsalar bile, küfredenler tartışmasız:
" Bu Apaçık bir Büyü’den başkası değildir." derler.
006.08- Ve derler ki: "Ona bir Melek
indirilmeli değil miydi?" Eğer bir Melek indirseydi , elbette İş
bitirilmiş olurdu da sonra kendilerine göz açtırılmazdı.
006.09- Onu eğer bir Melek kılsaydık elbette Adam kılardık ve kesinlikle katmakta
oldukları yine katardık.
006.10- Andolsun, Sen’den önceki Elçiler de Alay’a
alındı da kendisini Alay’a aldıkları Şey, Onlar’dan Maskaralık yapanları
Çepeçevre kuşattı.
II İlahi Rahmetin Büyüklüğü: 11-20
006.11- De ki: "Arz’da gezip dolaşın, sonra
Yalanlayanlar’ın sonu nasıl oldu, bir görün."
006.12- De ki: "Gökler’de ve Yer’de olanlar
kimindir?"
De
ki:"Allah'ın'dır." O, Rahmet’i kendi üzerine yazdı. Sizi kendisinde
Kuşku olmayan Qıyamet Günü'nde Tartışmasız toplayacaktır. Nefisler’ini Hüsrana
uğratanlar, işte Onlar inanmayanlardır.
006.13- Geceleyin de, Gündüzün de barınan Herşey O'nundur. O, İşiten'dir,
Bilen'dir.
006.14- De ki:" O, Gökler’i ve Yer’i
yaratırken ve O, hep besleyip ve hiç beslemezken, Ben Allah'tan başkasını mı
Weli edineceğim?"
De ki: "Bana
gerçekten Teslim olanların ilki olmam emredildi ve sakın Müşrikler’den
olma" (denildi.)
006.15- De ki: " Şüphesiz Ben, Rabb'ime İsyan
edersem, o Büyük Gün'ün Azabı’ndan korkarım."
006.16- O Gün, kim ondan alıkonursa, elbette O,
onu esirgemiştir. İşte apaçık Fevz budur.
006.17- Eğer Allah Sana bir zarar dokunduracak
olursa, O'ndan başka bunu giderecek yoktur. Sana bir İyilik de dokunduracak
olursa O Herşey’e Güçyetiren'dir.
006.18- O, Kullar’ı üzerinde Kahredici olandır. O,
Hakim'dir, Haberdar'dır.
006.19- De ki:" Şahidlik bakımından hangi Şey
daha Büyük’tür?" De ki: "Allah Benimle Sizin aranızda kendisiyle
uyarmam için Bana şu Qur'an qahyedildi. Gerçekten Allah'la beraber başka
İlahlar’ın da bulunduğuna Siz mi şahidlik ediyorsunuz? "De ki:" Ben
Şehadet etmem."
De ki: "O,
ancak bir tek olan İlah'tır ve gerçekten Ben, Sizin şirk koştuklarınızdan
uzağım."
006.20- Bizim kendilerine Kitap verdiklerimiz,
onu, Çocuklar’ını tanır gibi tanırlar, kendilerini Hüsran’a uğratanlar işte
Onlar inanmayanlardır.
III Müşriklerin Şehadeti: 21-30
006.21- Allah'a karşı Yalan düzenlerden veya O'nun
Ayetler’ini yalanlayanlar’dan daha Zalim kimdir? Şüphesiz o Zulmedenler
Kurtuluş’a ulaşamazlar.
006.22- Onların tümünü toplayacağımız Gün, sonra
Şirk koşanlar’a diyeceğiz ki: "Nerede o ortak koştuklarınız?"
006.23- Sonra Onlar’ın: "Rabb'imiz olan
Allah'a ahdolsun ki, Biz Müşrikler’den değildik" demelerinden başka bir
Fitneler’i olmadı.
006.24- Bak, kendilerine karşı nasıl Yalan
söylediler ve düzmekte oldukları da kendilerinden kaybolup uzaklaştı.
006.25- Onlarden Seni dinleyenler vardır, oysa Biz
onu fıqhetmelerine engel Qalpler’i üzerine kat kat Örtüler ve Kulaklar’ında bir
Ağırlık kıldık. Onlar, hangi Apaçık Belge’yi görseler yine ona inanmazlar. Öyle
ki, o küfredenler Sana geldiklerinde, Seninle tartışmaya girerek: "Bu,
Öncekilerin Masalları’ndan başka bir Şey değildir." derler.
006.26- Onlar, hem ondan alıkoyarlar, hem
kendileri kaçarlar. Onlar yalnızca kendi Nefisler’inden başkasını yıkıma
uğratmazlar ama şuurunda değildirler.
006.27- Ateş'in üstünde durdurulduklarında Onlar’ı
bir görsen, derler ki: "Keşke geri çevrilseydik de Rabb'imizin Ayetler’ini
yalanlamasaydık ve Mü'minler’den olsaydık."
006.28- Hayır, önceden saklı
tuttukları/gizledikleri kendilerine açıklandı. Geri çevrilselerd ibile, kendisinden sakındırıldıkları Şeyler’e
kesinlikle yine döneceklerdi. Çünkü Onlar gerçekten Yalancılar’dır.
006.29- Onlar dediler ki: "Bu Dünya
Hayatı’mızdan başkası yoktur. Ve Bizler diriltilecekler değiliz,"
006.30- Rabb'lerinin Karşısında durdurulduklarında
Onlar’ı bir görsen: "Bu, Gerçek değil mi?" dedi. Onlar: "Evet,
Rabb'imiz hakkı için" dediler. "Öyleyse küfrettikleriniz nedeniyle
Azab’ı tadın."
IV Hakikati Reddedenler: 31-41
006.31- Allah'a Kavuşmayı yalanlayanlar, doğrusu
Hüsran’a uğramışlardır. Öyle ki, Saat apansızın onlara gelince, Günahlar’ını
Sırtlar’ına yüklenerek: "Onda Sorumsuzca yaptıklarınızdan dolayı Yazıklar
bize.." derler. Dikkat edin,
işleyip yüklendikleri ne Kötü’dür.
006.32- Dünya Hayatı yalnızca bir Oyun ve
Oyalanma’dan başka değildir. İttiqa edenler için Ahiret Yurdu gerçekten daha
Hayırlı’dır. Yine de aqletmeyecek misiniz?
006.33- Kesin olarak biliyoruz ki, Onlar’ın
söyledikleri Seni gerçekten üzüyor. Doğrusu Onlar, Seni yalanlamıyorlar, ancak
Zalimler, Allah'ın Ayetler’ini İnkar ediyorlar.
006.34- Andolsun Sen’den önce de Elçiler
yalanlandı. Onlar’a Yardımımız gelinceye kadar yalanlandıkları ve Eziyet’e
uğratıldıkları Şey’e sabrettiler. Allah'ın Sözleri’ni değiştirebilecek yoktur.
Andolsun, Gönderilenler’in Haberleri’nden bir
Bölümü Sana da geldi.
006.35- Eğer Onlar’ın yüz çevirmeleri Sana ağır
geldiyse, Onlar’a bir Ayet getirmek için yerde bir Tünel açmaya veya Göğe bir
Merdiven dayamaya Güc’ün yetiyorsa yap.. Eğer Allah
dileseydi, Onların tümünü Hidayet üzere toplardı. Öyleyse sakın Cahiller’den
olma.
006.36- Ancak dinleyenler icabet eder. Ölüler’i, Onlar’ı da Allah diriltir. Sonra
O'na döndürülürler.
006.37- "Ona Rabb'inden bir Ayet indirilmeli
değil miydi? dediler. De ki: "Şüphesiz Allah, Ayet indirmeye
Güçyetiren'dir. Ama Onların çoğu bilmezler."
006.38- Yerde debelenen hiçbir Canlı ve iki
Kanad’ıyla uçan bir Kuş yoktur ki, Sizin gibi Ümmetler olmasın. Biz Kitap'ta
hiçbir şeyi Noksan bırakmadık, sonra onlar Rabb'lerine toplanacaklardır.
006.39- Bizim Ayetler’imizi yalanlayan Karanlıklar
içinde Sağır’dırlar, Dilsiz’dirler. Allah kimi dilerse O’nu saptırır, kimi
dilerse de O’nu Dosdoğru Yol üzerinde kılar.
006.40- De ki: " Düşündünüz mü hiç, eğer Size
Allah'ın Azabı gelirse ye da Saat gelip çatarsa, Allah'tan Başkasını mı
çağıracaksınız? Eğer doğru sözlüler iseniz.
006.41- Hayır, yalnızca O'nu çağırırsanız, dilerse
kendisini çağırdığınız şeyi açar ve Şirk koşmakta olduklarınızı unutursunuz.
V İnkarın Sonuçları: 42-50
006.42- Andolsun, Sen’den önceki Ümmetler’e
gönderdik de Onlar’ı dayanılmaz Zorluk ve Sıkıntılar’la çeviriverdik. Umulur ki
yalvarırlar diye.
006.43- Onlar’a, Zorlu Azabımız geldiği zaman
yalvarmaları gerekmez miydi? Ama Onların Qalpleri katılaştı ve Şeytan Onlar’a yapmakta olduklarını
Çekici/Süslü gösterdi.
006.44- Derken kendilerine hatırlatılanı
unuttuklarında, Onlar’ın üzerlerine Herşey’in Kapıları’nı apansız
yakalayıverdik. Artık onlar umutları suya düşenler oldular.
006.45- Böylece zulmeden Topluluğun Kökü
kurutuldu. Hamd, Alemler’in Rabb'i olan Allah'adır.
006.46- De ki: "Düşündünüz mü hiç, eğer Allah
sizin İşitmenizi ve Görmenizi alıverirse ve Qalpler’inizin üzerine de bir Damga
vurursa, Onlar’ı Size Allah'tan başka getirebilecek İlah kim’dir?" Bak,
Biz nasıl Ayetleri Çeşitli Biçimler’de açıklıyoruz da sonra Onlar sırt çevirip
engelleniyorlar.
006.47- De ki: "Düşündünüz mü hiç, Size
Allah'ın Azab’ı apansız ya da açıktan geliverse, zulmeden Qawim’den başkası mı
yıkıma uğratılacak?"
006.48- Biz Elçiler’i Müjdeciler ve Uyarıcılar
olmaktan başkası için göndermiyoruz. O halde kim inanırsa ve düzeltirse, artık
onlar için Korku yoktur, onlar Mahzun da olacak değillerdir.
006.49- Ayetler’imizi yalanlayanlara,
fısketmelerinden dolayı onlara Azab dokunacaktır.
006.50- De ki: " Size Allah'ın Hazineleri
yanımdadır, demiyorum, Gayb’ı da bilmiyorum ve Ben Size bir Meleğim de
demiyorum. Ben, Bana Wahyedilenden başkasına uymam." De ki: " Kör’le
Gören bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz?"
006.51- Rabb'lerine Toplanacaklarından korkanları
O'nunla uyar, Onlar için ondan başka ne Welileri vardır ne de Şefaatcileri.
Umulur ki sakınırlar.
VI Müminlerin mükafatı: 51-55
006.51- Sabah Akşam O'nun Yüzünü dileyerek
Rabb'lerine Dua edenleri kovma. Onların Hesabından Senin üzerinde birşey, senin
Hesabı’ndan da birşey yoktur ki Onlar’ı kovasın. Yoksa Zalimler’den olursun.
006.53- Böylece "Allah içimizden bunlara mı
lutfetti?" demeleri için onlardan bazısını bazısıyla denedik. Allah,
Şükredenler’i daha iyi bilen değil mi?
006.54- Bizim Ayetleri’mize inananlar, Sana
geldiklerinde, Onlar’a de ki: "Selam Size. Rabb'iniz Rahmet’i kendi
üzerine yazdı ki, içinizden kim bir Cehalet Sonucu bir Kötülük işler sonra
Tewbe eder ve ıslah ederse kuşku yok, O, Gafur'dur, Rahim'dir.
006.55- Suçlular’ın Yolu apaçık ortaya çıksın
diye, Ayetler’imizi işte böyle birer birer açıklamaktayız.
VII Allah'ın hükmü: 56-60
006.56- De ki:
"Ben, sizin Allah'tan başka Kulluk ettiklerinize Kulluk’tan
nehyedildim."
De ki: "Ben
Sizin Hevalar’ınıza uymam, yoksa bu durumda Ben sapmış ve Doğru Yol’u
bulmamışlardan olurum."
006.57- De ki: "Ben, gerçekten Rabb'imden
kesin bir Belge üzerindeyim, Siz ise onu yalanladınız. Sizin kendisine acele
ettiğiniz de yanımda değildir. Hüküm yalnızca Allah'ındır. O Doğru Haberi verir
ve O Ayırdedenler’in en Hayırlısı’dır."
006.58- De ki: "Kendisine Acele etmekte
olduğunuz Şey Benim yanımda olsaydı, Benimle aranızda İş elbette bitirilmiş
olurdu. Allah Zulmedenler’i en iyi Bilen'dir.
006.59- Gaybın Anahtarları O'nun katındadır.
O'ndan başka hiç kimse O’nu bilmez. Kara’da ve Deniz’de olanların Tümünü O
bilir. O, bilmeksizin bir Yaprak dahi düşmez,
Yer’in Karanlıkları’ndaki bir Tane, Yaş ve Kuru dışta olmamak üzere
hepsi Apaçık bir Kitap’tadır.
006.60- Sizi Geceleyin öldüren ve Gündüzün Güç yetirip etkilemekte
olduklarınızı bilen, sonra Adı konulmuş
Ecel doluncaya kadar onda Sizi dirilten
O'dur. Sonra en son dönüşünüz O'nadır. Sonra yaptıklarınızı size O Haber
verecektir.
VIII Allah'ın hükmü: 61-70
006.61- O, Kulları üzerinde Kahredici olan’dır.
Size Koruyucular gönderiyor. Sonunda Siz’ den birinize Ölüm gelip çattığı
zaman, Elçilerimiz onun Hayat’ına son
verirler. Onlar kusur etmezler.
006.62- Sonra da gerçek Mevlaları olan Allah'a
döndürülürler. Haberiniz olsun, Hüküm yalnızca O'nundur. Ve O Hesap görenlerin
en Süratlı olanı’dır.
006.63- De ki: "Sizi Kara’nın ve Deniz’in
Karanlıkları’ndan kim kurtarıyor ki, Siz gizliden gizliye O’na yalvararak dua
etmektesiniz: Andolsun, Bizi bundan kurtarırsan, gerçekten Şükredenler’den
oluruz."
006.64- De ki: "O'ndan ve her türlü
Sıkıntı’dan Sizi Allah kurtarmaktadır. Sonra Siz yine şirk koşmaktasınız."
006.65- De ki: "O, Size Üstünüzden ya da
Ayaklar’ınızın Altı’ndan Azab göndermeye veya Sizi parça parça birbirinize
kırdırıp kiminizin Şiddetini kiminize taddırmaya Güçyetiren'dir. Bak, iyice
kavramalanrı için Ayetleri nasıl Çeşitli Biçimler’de açıklamaktayız."
006.66- Senin Qawmin, O Haqq iken O’nu yalanladı.
De ki: "Ben, üzerinizde bir Wekil değilim."
006.67- Her bir Haber için Kararlaştırılmış bir
Zaman vardır. Siz de bileceksiniz.
006.68- Ayetlerimiz konusunda Alaylı Tartışmalar’a
dalanlar Onlar bir başka Söze geçinceye kadar Onlar’dan yüzçevir. Şeytan Sana unutturursa, o zaman
hatırlayınca artık zulmeden Topluluk’la beraber oturma.
006.69- Muttaqiler üzerinde Onların Hesabı’ndan
herhangi bir Şey yoktur. Ancak bu bir Hatırlatma’dır. Umulur ki sakınırlar.
006.70- Dinler’ini bir Oyun ve Eğlence edinenleri
ve Dünya Hayatı kendilerini Mağrur kılanlar’ı bırak. O'nunla hatırlat ki, bir
Nefis, kendi kazandıklarıyla Helak’e düşmesin, (böylesinin) Allah'tan başka ne
bir Velisi, ne de bir Şefaatcisi vardır. Her türlü Fidye’yi verse de
qabul olunmaz. İşte Onlar, kazandıkları nedeniyle Helak’a uğrayanlardır,
küfretmelerinden dolayı Onlar için çılgınca Kaynar Sular ve Acıklı bir Azab
vardır.
IX İbrahim: 71-82
006.71- De ki: "Bize Yararı ve Zararı olmayan
Allah'tan başka Şeyler’e mi Dua edelim? Allah Bizi Hidayet’e erdirdikten sonra,
Şeytanlar’ın ayartarak Yer’de
şaşkınca bıraktıkları, Arkadaşlar’ının da: "Doğru Yol’a, Bize gel"
diye kendisini çağırdığı kimse gibi Topuklarımız üzerinde gerisin geri mi
döndürelim?" De ki: "Şüphesiz Allah'ın Yolu, asıl Yol’dur. Ve Biz
Alemler’in Rabb'ine teslim olmakla emrolunduk."
006.72- Bir de: "Salat’ı kılın ve O'ndan
sakının. Huzuruna toplanacağız O'dur.
006.73- O, Gökler’i ve Yer’i Haqq olarak
yaratandır. O'nun "ol" diyeceği Gün oluverir, O'nun sözü Haqq’tır.
Sur’a üfürüldüğü Gün Mülk O'nundur. O Gayb’ı da Müşahede edilen’i de Bilen'dir.
O Hakim'dir ve Haberdar'dır.
006.74- Hani İbrahim
Babası/atası Azer'e demişti: "Sen
Putları İlahlar mı ediniyorsun? Doğrusu Ben Seni ve Qawmini apaçık bir Sapıklık
içinde görüyorum."
006.75- Böylece İbrahim'e Kesin Bilgi’yle inananlar’dan olması için Gökler’in ve
Yer’in Melekutu’nu gösteriyorduk.
006.76-Gece üstünü örtüp bürüyünce bir Yıldız görmüş ve
demişti ki: "Bu (mu) benim Rabb'im?" Fakat kayboluverince Ben
Kaybolup-gidenleri /sönüp batanları sevmem, "demişti .
006.77- Ardından Ay’ı doğar görünce "Bu (mu) benim Rabb'im?" demiş fakat O da
kayboluverince: "Andolsun" demişti "Eğer Rabb'im Beni Doğru
Yol’a eriştirmezse gerçekten Sapmışlar Topluluğu’ndan olurum."
006.78- Sonra Güneş’i doğar görünce: " Bu
benim Rabb'im (ha), bu en Büyük." demişti. Ama o da kayboluverince Qawmine
demişti ki: "Ey Qawmim, tartışmasız Ben Sizin Şirk koştuklarınızdan
uzağım."
006.79- Gerçek şu ki: Ben bir Hanif olarak Yüzümü
Gökler’i ve Yer’i Yaratan’a çevirdim. Ve Ben Müşrikler’den değilim.
006.80- Qawmi O’nunla çekişip tartışmaya girdi. De
ki: "O Beni Doğru Yol’a erdirmişken Siz Benimle Allah konusunda çekişiyor
musunuz? Sizin O'na Şirk koştuklarınızdan Ben korkmuyorum, ancak Allah'ın Benim
hakkımda bir Şey dilemesi başka. Rabb'im İlim bakımından Herşeyi kuşatmıştır.
Yine de Öğüt almayacak mısınız?
006.81- Hem Size onun kendileri hakkında hiçbir
İspatlayıcı Delil indirmediği şeyleri Allah'a Ortak koşmaktan Siz korkmuyorken
Ben nasıl sizin Şirk koştuklarınızdan korkarım. Şu halde Güvenlik içinde olmak
bakımından iki taraftan hangisi daha Haqq sahibi’dir?
006.82- İnananlar ve İnançlarına Zulum katmayanlar
işte Güvenlik Onlar içindir ve Onlar Hidayet’e ermişlerdir.
006.83- Bu İbrahim'e Qawmine karşı
verdiğimiz İspatlı Delil’imizdir. Biz dilediğimizi Derecelerle yükseltiriz.
Şüphesiz senin Rabb'in Hakim'dir, Bilen'dir.
X Diğer Peygamberler :83-90
006.84- Ve O’na İshaq'ı ve Ya’qub'u Armağan ettik. Hepsini
Hidayet’e eriştirdik. Bundan önce de Nuh'u,
ve onun Soyundan Davud'u , Suleyman'ı, Eyyub'u, Yusuf'u, Musa'yı ve Harun'u Hidayet’e ulaştırdı. Biz İyilik yapanları işte böyle ödüllendiririz.
006.85- Zekeriya'yı,Yahya'yı, İsa'yı ve İlyas'ı da.
Bunların hepsi Salihler'dendir.
006.86- İsmail'i,
Elyesa'yı, Yunus'u ve Lut’u da.
Onların hepsini Alemler’e üstün kıldık.
006.87- Babalarından, Soyları’ndan ve
Kardeşlerinden kimini de Onları da seçtik ve Dosdoğru Yol’a ilettik.
006.88- Bu Allah'ın Hidayeti’dir. Kullarından
dilediğini bununla Hidayet’e eriştirir. Onlar da Şirk koşsalardı elbette bütün
yaptıkları bunlar adına boşa çıkmış olurdu.
006.89- Bunlar kendilerine Kitap, Hikmet ve Nübüvvet
verdiklerimizdir. Eğer Onlar bunları tanımayıp küfrediyorlarsa andolsun Biz
buna karşı küfretmeyen bir Topluluğu Vekil kılmışızdır.
006.90- İşte Allah'ın Hidayet verdikleri
bunlardır. Öyleyse Sen de Onların bu Hidayetler’ine uy. De
ki: "Ben bunun için Siz’den bir Ücret istemiyorum. O Alemler’e bir
Öğüt’ten başkası değildir."
XI Kur'anın vahyi: 91-94
006.91- Onlar "Allah Beşer’e Hiçbir Şey
indirmemiştir." demekle Allah'ı Qadrinin Hakkını vererek taqdir
edemediler.
De ki: "Musa'nın İnsanlar’a bir Nur ve Hidayet
olarak getirdiği ve Sizin de Kağıtlar üzerinde Yazılı kılıp açıkladığınız ve
çoğunu gözardı ettiğiniz Kitab'ı kim indirdi? Sizin ve Atalarınızın bilmediği
Şeyler Size öğretilmiştir. De ki: "Allah" sonra da Onlar’ı bırak.
İçine daldıkları Saçma uğraşları’nda uğraşıp dursunlar.
006.92- İşte bu önündekileri Doğrulayıcı ve
Şehirler Anası ile çevresindekiler’i uyarman için indirdiğimiz kutlu Kitap'tır.
Ahiret'e inananlar buna inanırlar. Onlar Salatlarını Koruyanlar’dır.
006.93- Allah'a karşı Yalan yere İftira düzenden
veya kendisine hiçbir Şey Wahyolunmamışken "Bana da wahyolundu."
diyen ve Allah'ın indindiğinin bir benzerini de Ben indireceğim." diyenden
daha Zalim kimdir? Sen bu Zalimler’i Ölümün Şiddetli Sarsıntıları sırasında
Meleklerin Ellerini uzatarak onlara "Canlarınızı çıkarın. Bugün Allah’a
karşı Haqsız olanı söylediğiniz ve Onun Ayetlerinden büyüklenerek dolayısı ile
Alçaltıcı bir Azab ile karşılık göreceksiniz" (dediklerini de) bir görsen.
006.94- Andolsun Sizi ilk defa yaratığımız gibi
tek başına bir şekilde Bize geldiniz ve Size lutfettiklerimizi arkanızda
bıraktınız. İçinizden gerçekten Ortaklar olduklarını sandığınız
Şefaatcilerinizi şimdi yanınızda görmüyoruz. Andolsun aranızdaki Bağlar parçalanıp
koparılmıştır. Ve hakkında Zanlar besledikleriniz Sizler’den
uzaklaştırılmıştır.
XII Hakkın zaferi: 95-100
006.95- Tane’yi ve Çekirdeyi yaran şüphesiz
Allah'tır. O Diri’yi Ölü’den çıkarır, Ölü’yü de Diri’den çıkarır. İşte Allah
budur. Öyleyse nasıl oluyor da çevriliyorsunuz?
006.96- O Sabah’ı da yarıp çıkarandır. Gece’yi bir
Sukun, Güneş ve Ay’ı bir Hesab kıldı. Bu Aziz ve Bilen olan Allah'ın
Taqdiri’dir.
006.97- O Kara’nın ve Deniz’in Karanlıkları’nda
Yolunuzu bulmanız için Size Yıldızlar’ı vareden’dir. Bilebilen bir
Topluluk/bilen bir toplum için biz Ayetleri birer birer açıkladık.
006.98- O
Sizi tek bir Nefis’ten yaratandır. (kiminiz için) bir Qarar yeri
(kiminiz için) bir Emanet yeri. Kavrayabilen bir Topluluk için Ayetler’i birer
birer açıkladık.
006.99- O
Gök’ten Su indirendir. Bununla Herşey’in Bitkisini bitirdik. Ondan bir Yeşillik
çıkardık. Ondan da birbiri üzerine bindirilmiş Taneler türetiyoruz. Ve Hurma
Ağacı’nın Tomurcuğu’ndan da Yer’e sarkmış Salkımlar. Birbirine benzeyen ve
benzemeyen Üzümler’den, Zeytinler’den ve Nar’dan Bahçeler, Meyvesine, Ürün
verdiğinde ve Olgunluğa eriştiğinde bir bakın. Şüphesiz
inananacak bir Topluluk için bunda gerçekten Ayetler vardır.
XIII Yavaş yavaş gelişme: 101-110
006.100- Cinler’i Allah'a Ortak koştular, oysa
Onlar’ı da O yaratmıştır. Bir de hiçbir
Bilgi’ye dayanmaksızın O’na Oğullar ve Kızlar yakıştırdılar. O ise nitelendirdiklerinden Yüce’dir.
006.101- Gökler’i ve Yer’i bir Örnek edinmeksizin
yaratan’dır. O'nun nasıl bir Çocuğu olabilir. O’nun bir Eş’i yoktur. O herşeyi
yaratmıştır, herşeyi Bilen'dir.
006.102- İşte Rabb'iniz olan Allah budur. O'ndan
başka İlah yoktur, herşeyin Yaratıcısı’dır. Öyleyse O'na Kulluk edin. O herşeyin üstünde bir Vekil’dir.
006.103- Gözler O’nu İdrak edemez, O ise bütün Gözleri
idrak eder. O Latif'tir, Haberdar'dır.
006.104- Gerçek şu ki Size Rabb'inizden Basiretler
gelmiştir. Kim Basiret’le görürse kendi lehine kim de Kör olursa kendi
aleyhinedir. Ben Sizin üzerinizde bir gözetleyici değilim.
006.105- İşte Biz Ayetleri çeşitli biçimler’de böyle
açıklamaktayız. Öyleki Onlar Sana "Sen Ders görmüşsün" desinler ve
Biz de bilebilen bir Topluluğa O’nu açıkca göstermiş olalım.
006.106- Sana Rabb'inden vahyedilene uy. O'ndan başka
İlah yoktur ve Müşrikler’den de yüz çevir.
006.107- Eğer Allah dileseydi Onlar Şirk koşmazdı.
Biz Seni Onlar üzerine bir Gözetleyici kılmadık ve Sen onlar üzerinde bir Vekil
de değilsin.
006.108- Allah'tan başka yakardıklarına sövmeyin
sonra Onlar da Haddi aşarak bilmeksizin
Allah'a söverler. İşte böyle biz her Ümmet’e yaptıklarını Süslü gösterdik.
Sonra Onların son Varışları Rabb'lerinedir. O yapmakta olduklarını Onlar’a
Haber verecektir.
006.109- Olanca Yeminleri ile eğer kendilerine bir
Ayet gelse kesin olarak O’na inanacaklarına dair Allah'a Yemin ettiler. De ki:
"Ayetler ancak Allah katındadır. Onlar’a gelse de Kuşkusuz
inanmayacaklarının Şuurunda değil misiniz?
006.110- Biz Onların Qalplerini ve Gözlerini ilkin
inanmadıkları gibi gerisine çevririz ve Onlar’ı Tuğyanları içinde şaşkınca
dolaşır bir durumda terkederiz.
XIV Müşriklerin muhalefeti: 111-121
006.111- Gerçek şu ki, Biz onlara Melekler
indirseydik Onlar’la Ölüler konuşsaydı ve Herşeyi karşılarına toplasaydık Allah'ın Dilediği dışında yine Onlar inanmayacaklardı.
Ancak Onların çoğu Cahillik ediyorlar.
006.112- Böylece her Nebi'ye İnsan ve Cin Şeytanları’ndan
bir Düşman kıldık. Onlar’dan bazısı bazısını aldatmak için Yaldızlı Sözler
fısıldarlar. Rabb'in dileseydi bunu yapamazlardı. Öyleyse onları Yalan olarak
Düzdükleri ile başbaşa bırak.
006.113- Bir de Ahiret’e inanmayanların Qalpler’i
O’na meyletsin de ondan hoşlansınlar ve yüklenmekte olduklarını yüklene
dursunlar.
006.114- Allah'tan başka bir Hakem mi arayayım? Oysa
o size Kitab'ı açıklanmış/ detaylanmış/ Mufassal olarak indirmiştir.
Kendilerine Kitap verdiklerimiz bunun gerçekten Rabb'inden Haqq olarak
indirildiğini biliyorlar. O halde sakın Süpheciler’den olma.
006.115- Rabb'imin Sözü Doğruluk bakımından da,
Adalet bakımından da Tastamam’dır. O'nun Sözler’ini değiştirebilecek yoktur. O
İşiten'dir, Bilen'dir.
006.116- Arz’da olanların çoğunluğuna uyacak olursan,
Seni Allah'ın Yolu’ndan saptırırlar. Onlar ancak Zann’a uyarlar
006.117- Şüphesiz Rabb'in, kendi Yol’undan sapanları
daha iyi bilir. O Dosdoğru Yol’da olanları da daha iyi bilir.
006.118- Eğer O'nun Ayetlerine inanıyorsanız, artık
üzerinde yalnızca Allah'ın İsmi anılanlar’dan yiyin.
006.119- Ne oluyor ki Size, kaçınılmaz bir İhtiyaç’la
karşı karşıya kalmanız dışında, O, Size Haram kıldıklarını ayrı ayrı
açıklamışken, üzerinde Allah'ın İsmi anılan Şeyler’i yemiyorsunuz? Gerçekten
çoğu, bir İlim olmaksızın kendi Hevalar’ıyla saptırıyorlar. Şüphesiz, senin
Rabb'in Haddi Aşanlar’ı en iyi Bilen'dir.
006.120- Günah'ın Açıkta olanını da, Gizlisini de
terkedin. Çünkü Günah’ı kazananlar, yüklenegeldikleri nedeniyle Karşılık
göreceklerdir.
006.121- Üzerinde Allah'ın İsmi’nin anılmadığı şeyi
yemeyin. Çünkü bu bir Fısq’tır. Gerçekten Şeytanlar, Sizinle Mücadele etmeleri
için kendi Dostlar’ına Gizli Çağrılar’da bulunurlar. Onlara itaat ederseniz
elbette siz de Müşrikler’siniz.
006.122- Ölü iken kendisini dirilttiğimiz ve ona
İnsanlar içinde yürümesi için bir Nur verdiğimiz kimsenin Durumu,
Karanlıklar’da kalıp oradan bir çıkış bulamıyanın Durumu gibi midir? İşte,
Kafirler’e yapmakta oldukları böyle çekici/ süslü gösterilmiştir.
XV Başlıca muhalifler:122-129
006.123- Böylece Biz, her Ülke’nin Önde-gelenler’ini
orada Hileli Düzenler kursunlar diye, oranın Suçlular’ı kıldık. Oysa Onlar
Hileli Düzen’i ancak kendilerine kurarlar da bunun şuuruna varmazlar.
006.124- Onlara ne zaman bir Ayet gelse, derler ki:
"Allah'ın Elçileri’ne verilenin bir benzeri Bize de verilene kadar biz
kesin olarak inanmayacağız." Allah, Elçiliği’ni nereye vereceğini daha iyi
bilir. Bu Mücrimler’e, kurdukları Düzenler’i nedeniyle Şiddetli bir Azab ve
Allah katında bir Küçüklük isabet edecektir.
006.125- Allah, kimi Hidayet’e eriştirmek isterse,
onun Göğsünü İslam'a açar, kimi de Saptırmak isterse, onun Göğsünü sanki Göğe
yükseliyormuşcasına Dar ve Sıkıntılı kılar. Allah, inanmayanların üstüne işte
böyle Pislik çökertir.
006.126- Bu, Rabb'inin Dosdoğru olan Yol’’dur. Öğüt
alıp düşünmesini bilen bir Topluluk için Ayetleri böyle birer birer açıkladık.
006.127- Onlar için Rabb'leri katında Barış Yurdu
vardır ve O, yaptıkları dolayısıyla Onların Veli'sidir.
006.128- Onların tümünü toplayacağımız gün: "Ey
Cin Topluluğu, İnsanlar’dan çoğunu ayartıp edindiniz" İnsanlar’dan onların
Dostlar’ı olanlar derler ki:" Rabb'imiz, kimimiz kimimizden yararlandı ve
bizim için tesbit ettiğin Süre’ye ulaştık." der (Allah:) "Allah’ın
dilediği hariç, Ateş Sizin içinde ebedi kalacağınız Konaklama
Yeriniz’dir." Şüphesiz Rabb'in, Hakim'dir, Bilen'dir.
006.129- Böylece biz, kazandıkları dolayısıyla
Zalimler’in bir kısmının başına geçiririz."
XVI Ceza:130-140
006.130- Ey Cin ve İnsan Topluluğu, içinizden Size
Ayetlerimi aktarıp okuyan ve Size bu karşı karşıya geldiğiniz Gününüzle Sizi
uyaran Elçiler gelmedi mi? Onlar: "Nefislerimize karşı Şehadet
ederiz" derler. Dünya Hayatı Onları aldattı ve gerçekten Kafir olduklarına
dair kendilerine karşı Şehadet ettiler.
006.131- Bu, Halk’ı habersizken, Rabb'inin Ülkeleri
Zulum ile Helak edici olmadığındandır.
006.132- Yaptıkları dolayısıyla herbiri için
Dereceler vardır. Rabb'in, Onların yaptıklarından Habersiz değildir.
006.133- Rabb'in, Hiçbirşey’e İhtiyac’ı olmayan
Rahmet Sahibi’dir. Dilerse Sizi giderir ve dilerse, Sizi bir başka Qawm’in
Soyu’ndan ortaya çıkardığı gibi Yerinize bir başkasını getirir.
006.134- Elbette, Size vadedilen kesinliklegelecektir. Ve Siz aciz bırakacak
değilsiniz.
006.135- De ki: "Ey Qavmim, bütün
yapabileceğinizi yapın. Elbette Ben de
yapıyorum. Bu Yurd’un Son’u, kimindir, bilip öğreneceksiniz. Gerçek şu ki
Zalimler Kurtuluş’a ermiyeceklerdir."
006.136- O'nun üretip türettiği Ekin ve Hayvanlar’dan
Allah için de bir Pay ayırdılar, sonra kendi Zanlar’ınca: "Bu Allah'ındır,
bu da Ortaklarımızındır."dediler. Kendi Ortakları için olan, Allah
tarafına geçmez, ama Allah'a aid olan kendi Ortaklar’ının tarafına geçer. Ne
kötü hükmediyorlar?
006.137- Yine bunun gibi Onların Ortakları,
Müşrikler’den çoğuna Çocuklar’ını Öldürmeyi süslü gösterdiler. Hem Onları
Helak’e düşürmek, hem de kendi aleyhlerinde Dinler’ini karmakarışık kılmak
için. Allah dileseydi bunu yapmazlardı. Sen Onlar’ı ve düzmekte oldukları
İftiralar’ı bırak.
006.138- Ve kendi Zanlar’ınca dediler ki: "Bu
Hayvanlar ve Ekinler dokunulmazdır. Onları Bizim dilediklerimiz dışında başkası
yiyemez. Hayvanlar’ın da Sırtlar’ı haram kılınmıştır." Öyle Hayvanlar da
vardır ki, O'na İftira ederek Allah'ın İsmini anmazlar. Yalan yere iftira
düzmekte olduklarından dolayı O, onlara Cezalar’ını verecektir.
006.139- Bir de dediler ki: "Bu Hayvanlar’ın
Karınları’nda olan, yalnızca Bizim Erkeklerimize aittir, Eşler’imize ise
Haram’dır. Eğer o, Ölü doğarsa Onlar da bunda Ortak’dırlar." Allah, bu
Düzmelerinin Ceza’sını verecektir. Elbette Allah Hakim'dir, Bilen'dir.
006.140- Çocukla’rını hiçbir Bilgi’ye dayanmaksızın
aqılsızca öldürenler ile Allah'a karşı Yalan yere iftira düzüp Allah'ın
kendilerine Rızıq olarak verdiklerini Haram kılanlar elbette Hüsran’a
uğramışlardır. Onlar, gerçekten şapmışlar ve Doğru Yol’u bulamamışlardır.
XVII Müşriklerin adetleri: 141- 144
006.141- Asmalı ve Asmasız Bahçeler’i, Hurmalar’ı ve
Tadları Farklı Ekinleri, Zeytinleri ve Narları birbirne benzer ve benzemez
yaratan O'dur. Ürün verdiğinde Ürün’ünden yiyin ve Hasad Günü de Hakk’ını
verin. Çünkü O, İsraf edenler’i sevmez.
006.142- Hayvanlar’dan Yük taşıyan ve Döşek
yapılanlar’ı da. Allah'ın Size Rızıq olarak verdiklerinden yiyin ve Şeytanın
Adımları’na uymayın. Çünkü o, Sizin için Apaçık bir Düşman’dır.
006.143- Sekiz Çift, Koyun’dan da iki
Keçi’den de iki. De ki : "İki
Erkeği mi Haram kıldı? Yoksa iki Dişi’yi mi, ya da o iki Dişi’nin
Rahimleri’nin, kendisini kapsadığını mı? Eğer Doğru Sözlüler iseniz bana bir
ilim’le haber verir."
006.144- Deve’den de iki, Sığır’dan da iki. De ki:
"İki Erkeği mi Haram kıldı? Yoksa ki Dişi’yi mi ya da o iki Dişi’nin
Rahimlerinin kapsadığını mı? Yoksa Allah, bunları Sizlere Tavsiye ettiği zaman
Siz Şahidler miydiniz?" Hiçbir Bilgi’ye dayanmaksızın İnsanları saptırmak
için Allah'a karşı Yalan yere iftira düzenden daha Zalim kimdir? Şüphesiz
Allah, Zalimler Topluluğu’nu Hidayet’e erdirmez.
XVIII Haram yiyecekler:145-150
006.145- De ki: "Bana vahyolunanlar içinde,
yiyen bir kimsenin Yiyeceği için, Leş’i, dökülen Kan’ı, Domuz Eti ki bu
gerçekten Murdar’dır ya da Allah'tan başkası Adına kesilmiş bir Fısq dışında
Haram kılınmış bir Şey bulmuyorum. Kim kaçınılmaz bir İhtiyaç’la karşı karşıya
kalırsa saldırmamak ve haddi aşmamak şartıyla. Şüphesiz Senin Rabb'in
Gafur'dur, Rahim'dir.
006.146- Yahudiler’e Her Tırnaklı'yı haram kıldık.
Sığırlar’dan ve Koyunlar’dan, Sırtlar’ına veya Bağırsaklar’ına yapışan veya
Kemiğe karışanlar dışında İç Yağları’nı da onlara Haram kıldık. Azgınlık ve
Hakka Tecavüzde bulunmaları nedeniyle onları böyle cezalandırdık. Biz elbette
Sadık olanlar’ız.
006.147- Şayet Seni yalanlayacak olurlarsa, de ki:
"Rabbiniz Geniş Rahmet Sahibi’dir. O'nun şiddetli çarpması, Suçlular’dan
geri çevrilemez."
006.148- Şirk-koşanlar diyecekler ki: "Allah
dileseydi ne Biz Şirk koşardık, ne de Atalarımız ve hiçbir Şeyi Haram
kılmazdık." Onlar’dan öncekiler de, Bizim Zorlu Azabımızı tadıncaya kadar
böyle yalanladılar. De ki: "Sizin yanınızda, Bize çıkarabileceğiniz bir
İlim mi var? Siz ancak Zann’a uymaktasınız ve ancak Zann’la Yalan
söylersiniz."
006.149- De ki: "En Üstün/apaçık delil Allah'ındır.
Eğer O dileseydi elbette tümünüzü Hidayet’e iletirdi."
006.150- De ki: "Gerçekten Allah'ın bunu Haram
kıldığına Şehadet edecek Şahidlerinizi getirin."Şayet Onlar, Şehadet
edecek olurlarsa Sen Onlar’la birlikte Şehadet etme. Ayetlerimizi yalanlayanların
ve Ahiret’e inanmayanların Hevalarına uyma. Onlar Rabb'lerine Denk
tutmaktadırlar.
XIX Hayata rehberlik eden kurallar 151-154
006.151- De ki: "Gelin Size Rabb'inizin neleri
Haram kıldığını okuyayım: O'na hiçbir Şey’i ortak koşmayın, Anne Baba’ya İyilik edin, Yoksulluk’tan
Dolayı Çocuklar’ınızı öldürmeyin. Sizin de, Onların da Rızıqlar’ını Biz
vermekteyiz. Fuhuş’un Açığını da Gizli olanı’na da yaklaşmayın. Hakka dayalı
olma dışında, Allah'ın Haram kıldığı kimseyi öldürmeyin. İşte bunlarla Size Tavsiye
etti, umulur ki aqledsersiniz..
006.152- "Yetim’in Malı’na O Ergirlik Çağı’na
erişinceye kadar o en Güzel dışında yaklaşmayın. Ölçü’yü ve Tartı’yı Doğru
olarak yapın. Hiçbir Nefs’e Gücünün kaldırabileceği dışında birşey yüklemeyin.
Söylediğiniz zaman yakınınız dahi olsa
Adil olun. Allah'ın Ahdi’ne de Vefa gösterin. İşte bunlarla Size tavsiye
etti. Umulur ki Öğüt alırsınız."
006.153- Bu, Benim Dosdoğru olan Yol’umdur. Şu halde
O’na uyun. Sizi O'nun Yolundan ayıracak Yollara uymayın. Bununla Size Tavsiye
etti, umulur ki İttiqa edersiniz.
006.154- Sonra Biz Musa'ya İyilik yapanlar’ın üzerinde (nimetini) tamamlamak Herşey’i ayrı ayrı açıklamak ve
bir Hidayet ve Rahmet olarak Kitab'ı verdik. Umulur ki Rabb'lerine
kavuşacaklarına inanırlar.
XX Hedef:155-165
006.155- Bu indirdiğimiz Mübarek bir Kitap’tır. Şu
halde O’na uyun ve İttiqa edin. Umulur ki esirgenirsiniz.
006.156- "Bizden önce Kitap yalnızca iki
Topluluğa indirildi Biz ise Onların Ders gördüklerinden Habersisiz dememeniz,
006.157- Ya da Kitap Bize de indirilse idi elbette
onlar’dan daha çok Doğru Yol’da olurduk" dememeniz (için). İşte Size
Rabb'inizden apaçık bir Belge bir Hidayet ve Rahmet gelmiştir. Allah'ın
Ayetlerini yalanlayanlardan ve ondan alıkoyup çevirenden daha Zalim kimdir?
Ayetlerimizden alıkoyup-çevirenlere bu Engelleme ve Çevirmelelerinden dolayı
çok Çetin bir Azab’la karşılık
vereceğiz.
006.158- Onlar kendilerine Melekler’in gelmesini mi
ya da Rabb'inizin gelmesini mi veya Rabb'inizin bazı Ayetlerinin gelmesini mi
gözlüyorlar? Rabb'inin Ayetleri’nden bazılarının geleceği Gün daha önce İman
etmemişse veya İmanıyla bir Hayır kazanmamışsa hiç kimse’ye İmanı Yarar
sağlamaz. De ki "Bekleyin, Biz de şüphesiz beklemekteyiz."
006.159- Gerçek şu ki Dinler’ini Parça Parça edip
kendileri de grublaşanlar, Sen hiç bir Şey’de Onlar’dan değilsin . Onların işi
ancak Allah'adır. Sonra yaptıklarını
kendilerine Haber verecektir.
006.160- Kim bir İyilik’le gelirse kendisine bunun On
katı vardır. Kim de bir Kötülük’le gelirse onun Mislinden başkasıyla
cezalandırılmazlar ve onlar Haqsızlığa uğratılmazlar.
006.161- De ki :"Rabb'im gerçekten Beni Doğru
bir Yol’a iletti. Dimdik duran bir Din’e, İbrahim'in Hanif Dini’ne. O
Müşrikler’den değildi ."
006.162- De ki: "Elbette benim Salat’ım,
Nusuq’um, Dirim’im ve Ölüm’üm Alemler’in Rabb'i olan Allah'ındır."
006.163- "Onun hiç bir Ortağı yoktur. Ben böyle
emrolundum. Ve ben Müslüman olanların ilki’yim."
006.164- De ki: "O herşeyin Rabb'i iken Ben
Allah'an başka Rabb mi arayım? Hiç bir Nefis kendi aleyhine başkasını kazanmaz.
Günahkar olan bir başkasının Günahını taşımaz. Sonunda dönüşünüz Rabb'inizedir.
O Size hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz Şeyleri Haber verecektir.
006.165- O Sizi Yeryüzü’nün Halifeleri kıldı ve Size
verdikleriyle Sizi denemek için kiminizi kiminize göre Derecelerle yükseltti.
Şüphesiz senin Rabb'n Sonuçlandırması pek Çabuk olandır ve şüphesiz O
Gafur'dur, Rahim'dir.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Tevhidin Galip Gelmesi :1-21
037.01- Saflar halinde dizilenler’e andolsun.
037.02- Haykırıp sürükleyenler’e,
037.03- Zikir okumakta olanlar’a.
037.04- Hiç tartışmasız Sizin İlah’ınız gerçekten
Bir’dir.
037.05- Gökler’in, Yer’in ve ikisi arasında
bulunanların Rabb'idir, Doğular’ında Rabb'idir.
037.06- Elbette Biz Dünya Göğü’nü Çekici bir Süs’le, Yıldızlar’la süsleyip
donattık.
037.07- Ve İtaat’ten çıkmış Her Azgın Şeytan’dan
koruduk.
037.08- Ki Onlar Mele i A'laya kulak verip
dinleyemezler ve Onlar Her yandan kovulurlar.
037.09- Uzaklaştırılırlar. Onlar için Kesintisiz
bir Azab var’dır.
037.10- Ancak çalıp kapan olursa, artık O’nu da
delip geçen Yakıcı bir Alev izler.
037.11- Şimdi Onlar’a sor: "Yaradılış
bakımından Onlar mı daha Zorlu, yoksa
Bizim yarattıklarımız mı? Doğrusu Biz Onlar’ı Cıvık yapışkan bir Çamur’dan
yarattık.
037.12- Hayır Sen şaşırdın kaldın, Onlar ise alay
ediyorlar.
037.13- Kendilerine Öğüt verildiğinde Öğüt
almıyorlar.
037.14- Bir Ayet gördüklerinde de Alay konusu
edinip eğleniyorlar.
037.15- "Bu acıkça bir Büyü’den başkası
değildir." dediler.
037.16- "Biz öldüğümüz, Toprak ve Kemik
olduğumuz da mı gerçekten Biz mi diriltilecek mişiz?"
037.17- "Veya önceki Atalar’ımız da mı?"
037.18- De ki: "Evet , üstelik Sizler Boyun
bükmüş kimseler olarak."
II Hüküm :22-74
037.19- İşte O yalnızca bir Çığlık’tan ibaret’tir
artık kendileri bakıp durmaktadırlar.
037.20- Derler ki: "Eywah Bize, Bu, Din
Günü'dür."
037.21- Bu Sizin yalanlamakta olduğunuz Ayırma
Günü'dür.
037.22- Zulmedenler’i, Eşler’ini ve tapmakta
olduklarını biraraya getirip toplayın.
037.23- Allah'tan başka (taptıklarını) artık
Onlar’ı Cehennem’in Yolu’na yöneltip götürün.
037.24- Ve Onlar’ı durdurup tutuklayın, çünkü
Onlar Sorgu’ya çekileceklerdir.
037.25- Ne oluyor Size birbirinizle
yardımlaşmıyorsunuz?
037.26- Hayır , bugün Onlar teslim olmuşlardır.
037.27- Kimi kimine yönelmiş olarak birbirlerine
soruyorlar:
037.28- "Gerçekten Sizler Bize Sağ’dan yana gelip
yanaşıyordunuz" derler.
037.29- "Hayır" derler, "Zaten
Sizler Mü’min olanlar değildiniz."
037.30- "Bizim, Sizin üzerinizde Zorlayıcı
hiç bir Gücümüz yoktu, hayır Siz Azgın
bir Qawim’diniz."
037.31- Böylece Rabb'imizin Sözü Haqq oldu. Hiç
Tartışmasız Tadıcılar’ız.
037.32- Evet Biz Sizi azdırdık. Çünkü Biz de Azgın
kimseler’dik.
037.33- Artık o Gün Onlar Azab’a Ortak’tırlar.
037.34- Doğrusu Biz Suçlular’a böyle yaparız.
037.35- Çünkü Onlar’a " Allah'tan başka İlah
yoktur" denildiği zaman Büyüklük taslarlardı (istikbar).
037.36- Ve derlerdi ki "Biz Deli bir Şair
için İlahlar’ımızı terk mi edeceğiz?"
037.37- Hayır O Haqq’ı getirmiş ve Gönderilenler'i
de doğrulamıştı.
037.38- Hiç Tartışmasız Siz Acıklı Azab’ı
tadıcılarsınız.
037.39- Yapmakta olduklarınızdan başkasıyla
cezalandırılmayacaksınız.
037.40- Ancak Muhlis olan Kullar başka.
037.41- İşte Onlar; Onlar için bilinen bir Rızıq
var’dır.
037.42- Çeşitli Meyveler. Onlar İkram
görenler’dir.
037.43- Ni’metler’le donatılmış /Naim Bahçeler'de.
037.44- Birbirlerine karşı Tahtlar üzerinde
037.45- Kaynak’tan (doldurulmuş) Kadehler’le
çevrelerinde dolaşırlar.
037.46- Bembeyaz İçenler’e Lezzet.
037.47- Onda ne bir Gaile vardır, ne de
kendilerinden geçip, Aqıllar’ı çelinir.
037.48- Ve yanlarında Bakışlar’ını yalnızca
Eşler’ine çevirmiş İri Gözlü Kadınlar var’dır.
037.49- Sanki Onlar Saklı bir Yumurta gibi. (çarpıcı ve pürüzsüz)
037.50- Böyleyken kimi kimine yönelmiş olarak
birbirlerine soruyorlar:
037.51- Onlar’dan bir Sözcü der ki: "Benim
bir Yakınım vardı."
037.52- Der di ki: "Sen de gerçekten
(dirilişi) Doğrulayanlar’dan mısın?"
037.53- "Bizler öldüğümüz, Toprak ve Kemikler
olduğumuz da mı gerçekten Biz mi sorguya çekilecekmişiz?"
037.54- (Konuşan yanındakilere) Der ki:
"Sizler biliyor musunuz?"
037.55- Derken bakıverdi O’nu Çılgınca yanan
Ateş’in tam ortası’nda gördü.
037.56- Dedi ki: " Andolsun Allah'a.
Neredeyse Beni de düşürecektin."
037.57- Eğer Rabb'imin Ni’met’i olmasaydı elbette
Ben de Hazır bulunanlar’dan olacaktım.
037.58- Nasıl Biz ölecek olanlar değil miymişiz?
037.59- Yalnızca Birinci Ölümümüz’den başka. Ve
Biz Azab’a da uğratılacak olanlar da değil miymişiz?
037.60- Elbette bu Asıl Büyük Kurtuluş ve
Mutluluğun ta kendisidir.
037.61- Böylece Çalışanlar da bunun bir benzeri
için çalışmalıdır.
037.62- Nasıl böyle bir Konaklama mı Hayırlı yoksa
Zakkum Ağacı mı?
037.63- Doğrusu Biz O’nu Kafirler için bir
Fitne kıldık.
037.64- Elbette o Çılgınca yanan bir Ateş’in
Dibi’nde bitip çıkar.
037.65- Onun Tomurcukları Şeytanlar’ın Başları gibidir.
037.66- Artık Hiç tartışmasız Onlar O’ndan
yiyecekler, böylelikle Karınlar’ını O’ndan dolduracaklar.
037.67- Sonra kendileri için O’nun üzerinde Kaynar
Su karıştırılmış bir İçkiler’i de vardır.
037.68- Sonra Onlar’ın dönecekleri Yer elbette
Çılgınca Yanan Ateş’tir.
037.69- Çünkü Onlar Atalar’ını da Sapık Kimseler
olarak bulmuşlardı.
037.70- Kendileri de Onların İzleri üzerinde
koşturup duruyorlardı.
037.71- Andolsun Onlar’dan önce Evwwelkiler’in
Çoğu da sapmıştı.
037.72- Andolsun Biz içlerinde Uyarıcılar göndermiştik.
037.73- Uyarılanlar’ın nasıl bir Son’a
uğradıklarına bir bak.
037.74- Ancak Muhlis olan Kullar başka.
III Nuh ve İbrahim: 75-113
037.75- Andolsun Nuh Bize seslenmişti de ne
Güzel icabet etmiştik.
037.76- O’nu ve Aile’sini o Büyük Üzüntü’den kurtarmıştık.
037.77- Ve Onun Soy’unu, Onlar’ı da Baqi kıldık.
037.78- Sonra gelenler arasında da O’na (Hayırlı
ve şerefli bir isim) bıraktık.
037.79- Alemler içinde Selam olsun Nuh’a.
037.80- Gerçekten Biz İhsan’da bulunanlar’ı böyle
ödüllendiririz.
037.81- Elbette O Bizim Mü'min Kullar’ımızdandı.
037.82- Sonra diğerlerini Su’da boğduk.
037.83- Doğrusu İbrahim de Onun bir Kol’undandır.
037.84- Hani O Rabb'ine Arınmış bir Qalb’le
gelmişti.
037.85- Hani Baba’sına ve Qawm’ine demişti ki:
"Sizler neye tapıyorsunuz?"
037.86- Birtakım uydurma yalanlar için mi Allahtan
başka İlahlar istiyorsunuz?
037.87- Alemlerin Rabb'ı Konusundaki Zann’ınız nedir?
037.88- Sonra Yıldızlar’a bir göz attı.
037.89- "Doğrusu Ben Hasta’yım." dedi.
037.90- Böylelikle arkalarını çevirip Ondan
kaçmaya başladılar.
037.91- Bunun üzerine Onların İlahlar’ına sokulup.
"Yemek yemiyor musunuz?" dedi.
037.92- Size ne oluyor ki konuşmuyorsunuz.
037.93- Derken Onların üstüne yürüyüp Sağel’iyle
bir Darbe indirdi.
037.94- Çok geçmeden birbirine geçmiş durumda
kendisine yönelip geldiler.
037.95- Dedi ki . "Yontmakta olduğunuz
Şeyler’e mi tapıyorsunuz?"
037.96- Oysa Sizi de yapmakta olduklarınızı da
Allah yaratmıştır.
037.97- Dediler ki: " O’nun için bir Bina inşa edin de O’nu Çılgınca yanan Ateş’in
içine atın."
037.98- Böylelikle Ona bir Tuzak hazırlamak
istediler. Oysa Biz Onlar’ı Alçaltılmışlar kıldık
037.99- Dedi ki: " Elbette Ben Rabb'ime
gidici’yim. O beni Hidayet’e eriştirecektir."
037.100- Rabb'im Bana Salihler’den ( bir çocuk)
Armağan et.
037.101- Biz de Onu Halim bir Çocuk’la müjdeledik.
037.102- Böylece O’nun yanında koşabilecek Çağ’a erişince "Oğlum" dedi
."Gerçekten Ben Seni Rü’ya’mda boğazlıyorken gördüm. Bir bak Sen ne
düşünüyorsun?" Dedi ki: "Babacığım emrolunduğun Şey’i yap. İnşallah
Beni Sabredenler’den bulacaksın."
037.103- Sonunda ikisi de Teslim oldular, Onu Alnı üzerine yatırdı.
037.104- Biz Ona "Ey İbrahim" diye seslendik.
037.105- Gerçekten Sen Rü’ya’yı doğruladın. Elbette
Biz İhsan’da bulunanlar’ı böyle
ödüllendiririz.
037.106- Doğrusu bu Apaçık bir İmtihan idi.
037.107- Ve O’na Büyük bir Zibh’i Fidye olarak verdik.
037.108- Sonra gelenler arasında O’na (hayırlı ve
şerefli bir isim ) bıraktık.
037.109- İbrahim'e
selam olsun.
037.110- Biz İhsan’da bulunanlar’ı böyle
ödüllendiririz.
037.111- Elbette O Bizim Mü'min Kullarımız’dandı.
037.112- Biz Ona Salihler’den bir Nebi olarak İshaq'ı müjdeledik.
037.113- O'na da
İshaq'a da Bereketler verdik. İkisinin Soy’undan İhsan’da bulunan da var,
açıkça kendi Nefs’ine zulmetmekte olan’da.
IV Musa, İlyas, Lut: 114-138
037.114- Andolsun, Biz Musa'ya ve Harun'a
lutfettik.
037.115- Onları ve Qawimler’ini o Büyük Üzüntü’den
kurtardık.
037.116- Onlara Yardım ettik, böylece Üstün gelenler
Onlar oldular.
037.117- Ve ikisine Anlatım’ı Açık Kitab verdik.
037.118- Onları Dosdoğru olan
Yol’a yönelttik.
037.119- Sonra gelenler arasında da ikisine (şan)
bıraktık.
037.120- Musa'ya
ve Harun'a Selam olsun.
037.121- Elbette Biz İhsan’da bulunanlar’ı böyle
ödüllendiriz.
037.122- Elbette ikisi Bizim Mü’min Kullar’ımızdandırlar.
037.123- Gerçekten İlyas'da Gönderilenler'dendi.
037.124- Hani kendi Qawm’ine demişti ki: "Siz
ittiqa etmez misiniz?"
037.125- Siz Ba'l'e
tapıp da Yaratıcılar’ın en Güzel’ini mi bırakıyor sunuz?
037.126- Allah ki, Sizin de Rabb'iniz, önceki
Atalar’ınızın da Rabbi'dir.
037.127- Fakat O’nu yalanladılar. Bundan dolayı
gerçekten Onlar Hazır bulundurulacak olanlar’dır.
037.128- Ancak Muhlis Kullar başka.
037.129- Sonra gelenler arasında Ona ( şan) bıraktık.
037.130- İlyas'a
da Selam olsun.
037.131- Elbette Biz İhsan’da Bulunanlar’ı böyle
ödüllendiririz.
037.132- Elbette O Bizim Mü’min Kullar’ımızdandı.
037.133- Gerçekte Lut da Gönderilenler'dendi.
037.134- Hani Biz Onu ve Aile’sini topluca
kurtarmıştık.
037.135- Geride bırakılanlar arasında bir Yaşlı
Kadın dışında.
037.136- Sonra geride kalanları Yerle bir ettik.
037.137- Siz Onların üstünden elbette geçip
gidiyorsunuz, Sabah vakti.
037.138- Ve Geceleyin. Yine de aqıllanmayacak mısınız?
V Yunus ve Peygamber'in zaferi: 139-182
(Bak: 2/Kalem 48-50
55/Yunus
98)
037.139- Elbette Yunus
da Gönrderilenler'dendi.
037.140- Hani O Dolu bir Gemi’ye kaçmıştı.
037.141- Böylece Kura’ya katılmıştı da böylece
Kaybedenler’den olmuştu.
037.142- Derken Onu Balık yutmuştu. Oysa kendisi
kınanmıştı.
037.143- Eğer Tesbih edenler’den olmayaydı.
037.144- Onun Karnı’nda dirilip kaldırılacakları
Gün’e kadar kalakalmıştı.
037.145- Sonunda O Hasta bir durumda iken Onu Çıplak
bir Yer’e attık.
037.146- Ve üzerine Sık Geniş Yapraklı türden bir
Ağaç bitirdik.
037.147- Onu Yüzbin olan veya daha da artan(Nufuz)a
gönderdik.
037.148- Sonunda O’na iman ettiler. Biz de Onları bir
Süre’ye kadar yararlandırdık.
037.149- Şimdi Sen Onlara sor. "Kızlar Senin
Rabb'inin, Erkekler Onların mı?
037.150- Yoksa Onlar Şahidlik etmekteyken Biz
Melekler’i Dişiler olarak mı yarattık?
037.151- Dikkat edin, gerçekten Onlar Düzdükler’i
Yalanlar’dan dolayı derler ki:
037.152- "Allah doğurdu." Onlar elbette
Yalan söyleyenlerdir.
037.153- Kızlar’ı Erkekler’e tercih mi etmiş?
037.154- Size ne oluyor, nasıl hükmediyor sunuz?
037.155- Hiç mi Öğüt alıp düşünmüyorsunuz?
037.156- Yoksa Sizin apaçık olan İspatlı bir
Delil’iniz mi var?
037.157- Eğer Doğru söyleyenler iseniz öyleyse getirin
Kitab’ınızı.
037.158- Onlar kendisi ile Cinler arasında bir Soybağı kurdular. Oysa andolsun Cinler de
Onların gerçekten Hazır bulundurulacaklarını bilmişlerdir.
037.159- Onların nitelendirmekte oldukları’ndan Allah
Yüce’dir.
037.160- Ancak Muhlis Kullar başka.
037.161- Artık Siz de tapmakta olduklarınız da .
037.162- Ona karşı kimseyi Fitne’ye sürükleyecek
olanlar değilsiniz.
037.163- Ancak kendisi Çılgınca Yanan Ateş’e girecek
olan başka.
037.164- (Melekler der ki:) "Bizden her birimiz
için belli bir Maqam var’dır.
037.165- Biziz o Saflar halinde dizilmiş olanlar gerçekten Biziz.
037.166- Biziz o Tesbih edenler de gerçekten biziz.
037.167- Onlar, her ne kadar şöyle diyor idiyseler
de.
037.168- "Eğer yanımızda öncekilerden bir Zikir
bulunmuş olsaydı
037.169- Gerçekten Bizler de Allah'ın Muhlis olan
Kulları’ndan olurduk.
037.170- Fakat Onu tanımayıp küfrettiler, yakında
bileceklerdir.
037.171- Andolsun Gönderilen Kullar’ımıza Söz’ümüz
geçmiştir.
037.172- Tartışmasız Onlar elbette Nusret
bulacaklardır.
037.173- Ve elbette bizim Ordular’ımız üstün gelecek
olan da onlardır.
037.174- Öyleyse Sen bir Süre’ye kadar Onlar’dan yüz
çevir.
037.175- Ve Onları seyret. Onlar da yakında
seyredeceklerdir.
037.176- Şimdi Onlar Bizim Azab’ımızı mı Acele
istiyorlar?
037.177- Fakat Onların Saha’sına indiği zaman
Uyarılanlar’ın Sabahı ne kadar da Kötü olur?
037.178- Sen bir Süre’ye kadar Onlar’dan yüzçevir.
037.179- Ve seyret. Onlar da yakında
seyredeceklerdir.
037.180- İzzet Sahibi olan Senin Rabb'in Onların
nitelendirmekte olduklarından Yüce’dir.
037.181- Gönderilenler'e Selam olsun.
037.182- Ve Alemler’in Rabb'i Allah'a
da Hamd olsun.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I 1-11
1a 1-5 Felah Bulan Mü'minler
1b 6-9 İnsanlardan Bazıları ve iman eden istisna
1c 10-11 Allah'ın Yaratışı
a (Bak: Bakara 1-5)
031.01- E.L. M.
031.02- Bunlar Hakim Kitab'ın Ayetleri’dir.
031.03- Muhsinler’e bir Hidayet ve bir Rahmet’tir.
031.04- Ki Onlar Salat’ı kılarlar, Zekat’ı verirler ve Ahiret'e Kesinlikle
inanırlar.
031.05- İşte Onlar, Rabb'lerinden bir Hidayet
üzerindedirler ve Onlar Felah bulanlar’dır.
b
031.06- Bazı İnsanlar, Hiç bir Bilgi’ye dayanmaksızın,
Allah'ın Yolu’ndan saptırmak için Boş ve Amaçsız Söz’ü Satın alırlar ve O’nu bir Eğlence
Konusu edinirler.İşte Onlar; Onlar için Aşağılatıcı bir Azab var’dır.
031.07- O’na Ayetler’imiz okunduğunda, sanki
Onlar’ı işitmiyormuş ve Kulaklarında bir
Ağırlık varmış gibi, Büyüklük taslayarak (müstekbirce) Sırtını çevirir. Artık Sen O’na Büyük bir Azap ile Müjde ver.
031.08- Gerçekten İnanan ve Salih Eylemler’de
bulunanlarsa; Onlar için Ni’metler’le donatılmış Bahçeler var’dır.
031.09- Orada Ebedî olarak Kalıcı’dırlar. Allah'ın
Waadi Haqq’tır. O Aziz'dir, Hakim'dir.
c
031.10- O Gökler’i dayanak olmaksızın yaratmıştır,
bunu görmektesiniz. Arz’da da Sizi Sarsıntı’ya uğratır diye sarsılmaz Dağlar
bıraktı ve orada Her Canlı’dan türetip yayıverdi. Biz Gök’ten Su indirdik,
böylelikle orada her Güzel olan Çift’ten bir Bitki bitirdik.
031.11- Bu Allah'ın Yaratması’dır. Şu halde O’nun
dışında olanların Yaratıklarını Bana gösterin. Hayır zulmetmekte olanlar Açıkça
Sapıklık içindedirler.
II Lokman'ın
Nasihatları 12-19
031.12- Andolsun, Biz Luqman'a "Allah'a şükret" diye Hikmet verdik. Kim
şükrederse, artık O, kendi Nefsi Lehine şükreder. Kim de Küfr’e saparsa,
artık (O) Gani'dir, Hamid'dir.
031.13- Hani Luqman
Oğluna öğüt vererek demişti ki: "Ey
Oğlum Allah'a şirk koşma. Şirk , gerçekten Büyük bir Zulüm’dür.
031.14- Biz İnsan’a Valideyn’ini tawsiye ettik.
Anne’si O’nu Zorluk üzerine zorlukla taşımıştır. O’nun (sütten) ayrılması da,
İki Yıl içindedir. Hem Baba, hem de Anne ve Baba’na şükret, Dönüş yalnız
Bana’dır."
031.15- Bununla birlikte Onlar’ın İkisi hakkında bir Bilgin olmayan
Şey’i Bana Şirk koşman için, Sana karşı Çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda
Onlar’a itaat etme ve Dünya da Onlar’a Ma’ruf üzere geçin ve Bana Gönülden yönelen’in
Yolu’na uy. Sonra Dönüş’ünüz yalnızca Bana’dır. Böylece Ben de Size yapmakta
olduklarınızı Haber vereceğim.
031.16- Ey Oğlum, gerçekten bir Hardal Tanesi
Ağırlığı’nda olsa da, ister bir Kaya Parçası’ndan ya da Gökler’de veya Yer’de
bulunsa bile, Allah O’nu getirir. Elbette Allah, Latif olan’dır, Haberdar'dır.
031.17- Ey Oğlum, Salat’ı kıl, Ma’ruf olan’ı
emret, Münker olan’dan sakındır ve Sana İsabet edene karşı sabret. Çünkü
bunlar, azmedilmesi gereken İşler’dendir.
031.18- "İnsanlar’a Yanağını çevirerek ve böbürlenmiş
olarak Arz’da yürüme. Çünkü Allah, her Büyüklük taslayan Böbürlenen’i
sevmez."
031.19- Yürüyüş’ünde Orta bir Yol tut, Ses’inden
de kıs. Çünkü, Sesler’in en Çirkin olanı gerçekten Eşekler’in Sesi’dir."
III Allah'ın Kudreti 20-30
031.20- Görmüyor musunuz ki, kuşkusuz Allah,
Gökler’de ve Yer’de olanları Emr’inize Amade kılmış, Açık ve Gizli olsun Sizin
üzerinizdeki Ni’metler’ini genişletip tamamlamıştır. İnsanlar’dan öyleleri
vardır ki, Hiçbir İlm’e dayanmaksızın bir Yol gösterici ve Aydınlatıcı bir
Kitap da olmadan Allah konusunda Mücadele edip durmaktadır.
031.21- Onlar’a, "Allah'ın indirdiğine
uyun" denildiğinde, derler ki: "Hayır, Biz Atalar’ımızı üzerinde
bulduğumuz Şey’e uyarız." Eğer Şeytan
Onlar’ı Çılgınca yanan Ateş’in Azabı’na çağırmışsa da mı?
031.22- Kim İhsan’da bulunan biri olarak Yüz’ünü
Allah'a teslim ederse, artık gerçekten O kopmayan bir Kulp’a yapışmıştır. Bütün
İşler’in Sonu Allah'a varır.
031.23- Kim de küfrederse, artık O’nun Küfr’ü Seni
Hüzn’e kaptırmasın. Onlar’ın Dönüş’ü Bizedir, artık Biz de Onlar’a yapmakta
olduklarını Haber vereceğiz. Elbette Allah, Sineler’in Özü’nde saklı olanı
Bilen'dir.
031.24- Biz Onlar’ı az olarak metalandırıp
yararlandırız. Sonra da Onlar’ı Ağır bir Azab’a katlandırırız.
031.25- Andolsun Onlar’a: "Gökler’i ve Yer’i
kim yarattı?" diye soracak olsan,
tartışmasız "Allah" diyecekler. De ki:
"Hamd Allah'ındır." Hayır, Onlar’ın çoğu bilmezler.
031.26- Gökler’de ve Yer’de olanlar
Allah'ındır. Elbette Allah Gani'dir,
Hamid'dir.
031.27- Eğer Arz’daki Ağaçlar’ın Tümü Kalem ve
Deniz de O’nun ardından Yedi Deniz daha eklenerek de olsa yine de Allah'ın
Kelimeleri tükenmez. Elbette Allah Aziz'dir, Hakim'dir.
031.28- Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de
yalnızca Tek bir Kişi gibidir. Elbette Allah İşiten'dir, Gören'dir.
031.29- Görmüyor musun ki, gerçekten Allah,
Gece’yi Gündüz’e bağlayıp katar. Güneş ile Ay’ı da Emr’e amade kılmıştır. Her
biri, Adı konulmuş bir Süre’ye kadar
akıp gitmektedir. Allah yapmakta olduklarınzdan Haberdar'dır.
031.30- İşte böyle. Elbette Allah, O Haqq'tır ve
elbette O'nun dışında tapmakta oldukları ise Batıl'dır. Kuşkusuz Allah
Yüce'dir, Büyük'ür.
IV Muhalefetin Sonu 31-34
031.31- Görmüyor musun ki, Size Ayetler’inden
göstermesi için, Gemiler Allah'ın Ni’meti’yle Deniz’de akıp gitmektedir.
Elbette bunda sabreden, şükreden için gerçekten Ayetler var’dır.
031.32- Onlar’ı Kara Gölgeler gibi Dalgalar
sarıverdiği zaman, Din’i yalnızca O'na Halis kılanlar olarak Allah'a yalvarıp yakarırlar.
Böylece Onlar’ı Kara’ya çıkarıp kurtarınca, artık Onlar’dan bir kısmı Orta yolu
tutuyor. Bizim Ayetler’imizi Gaddar Nankör olan’dan başkası inkar etmez.
031.33- Ey İnsanlar, Rabb'inizden sakının ve öyle
bir Gün’ün Azab’ından çekinin ki, bir Baba Çocuğu için bir Şey’i verebilicek
değildir. Elbette Allah'ın Waad’i Haqq’tır. Artık Dünya Hayatı Sizi aldatmaya
sürüklemesin ve Aldatıcılar da Sizi
Allah ile aldatmasın.
031.34- Kuşkusuz Saat'in İlmi O'nun katındadır.
Yağmuru/Gays’ı yağdırır. Bilir Rahimler’de ne varsa. Hiçbir Kimse Yarın ne
kesbedeceğini idrak edemez ve idrak edemez hiçbir Nefis hangi Yer’de öleceğini
de. Kuşkusuz Allah Bilen'dir, Haberdar'dır.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Allah'ın Hükmü 1-9
034.01- Hamd Gökler’de ve Yer’de olanlar’ı tümü
kendisine ait olan Allah'ındır. Ahiret'te Hamd O'nundur. Hakim'dir,
Haberdar'dır.
034.02- Yer’in içine gireni O’ndan çıkanı, Gök’ten
ineni ve oraya çıkanı bilir. O Gafur'dur, Rahim'dir.
034.03- Küfredenler dediler ki: " Saat Bize
gelmez ."De ki: "Gayb’ı bilen Rabb'ime andolsun O elbette Size
gelecektir. Gökler’de ve Yer’de Zerre Ağırlığı’nda hiç birşey O’ndan uzakta
kalmaz. Bundan daha Küçük olan’ı da istisnasız Kesinlikle Açık bir
Kitap’tadır."
034.04- İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar’ı
ödüllendirecek. İşte Onlar Mağfiret ve Üstün Rızıq Onlar’ındır.
034.05- Aciz bırakmak için Ayetler’imiz Konusunda
Çaba harcamış olanlar. İşte Onlar, Onlara içinde İğrenç Acıklı bir Azab
var’dır.
034.06- Kendilerine İlim verilenler ise Rabb'inden
Sana indirilenin Haqq’ın ta kendisi olduğunu ve Üstün Güçlü Övülme’ye layık
olan’ın Yolu’na yöneltip ilettiğini görmektedirler.
034.07- Küfredenler dediler ki: "Siz
Darmadağın olup dağıldığınızda gerçekten Sizin Yeni bir Yaratılış’ta
bulunacağınızı Size Haber verilen bir Adam’ı gösterelim mi size ?
034.08- O
Allah'a karşı Yalan mı düzüp uyduruyorlar, yoksa kendisinde bir Delilik
mi var? Hayır Ahiret'e inanmayanlar Azab’ta ve Uzak bir Sapıklık içinde’dirler.
034.09- Onlar Gök’ten ve Yer’den önlerinde ve
arkalarında olan’ı görmüyorlar mı? Eğer Biz dilersek Onlar’ı Yer’in Dibi’ne
geçirir ya da Gök’ten üzerlerine Parçalar düşürürüz. Elbette bunda Gönül’den yönelen
bir Kul için bir Ayet var’dır.
II Nimet ve Felaket 10-21
034.10- Andolsun Biz Davud'a tarafımızdan bir
Fadl verdik. "Ey Dağlar O’nunla birlikte Yankı’yla Ses verin " ve
Kuşlar’a da. Ve O'na Demir’i yumuşattık.
034.11- "Geniş Zırhlar yap düzenli bir
biçim’e sok, Siz de Salihce davranın. Gerçekten Ben Sizin yapmakta
olduklarınızı Gören’im."
034.12- Süleyman
içinde Sabah gidişi bir Ay, Akşam dönüşü bir Ay olan Rüzgar’a; erimiş Bakır
Madeni’ni O’na Sel gibi akıttık. O’nun El’i altında Rabb'inin İzni’yle İş
görmekte olan bir kısım Cinler de vardı. Onlar’dan kim Bizim Emr’imizden çıkıp
sapacak olsa, O’na Çılgın Ateş’in Azabı’ndan taddırırdık.
034.13- O'na dilediği şekilde Kaleler, Heykeller
(ya da süsler), Havuz Büyüklüğü’nde Çanaklar ve Yerinden sökülmeyen Kazanlar
yaparlardı. "Ey Davud Ailesi,
şükrederek çalışın." Kullar’ımdan şükretmekte olanlar az’dır.
034.14- Böylece O’nun Ölüm’üne karar verdiğimiz
zaman Ölüm’ünü Onlar’a Asa’sını yemekte olan bir Ağaçkurdu'ndan/Dabbetu'l-Ard
başkası haber veren olmadı. Artık O Yer’e yıkılıp düşünce açıkça ortaya çıktı
ki şayet Cinler Gayb’ı bilmiş olsalardı böylesine Aşağılatıcı bir Azab içinde
yaşamazlardı.
034.15- Andolun Sebe'nin oturduğu Yerler’de de bir Ayet vardır. Sağ’dan ve Sol’dan
iki Bahçeli’ydi. "Rabb’inizin Rızq’ından yeyin ve O 'na şükredin. Güzel
bir Şehir ve Bağışlamakta olan bir Rabb.
034.16- Ancak Onlar yüz çevirdiler. Böylece Biz de
Onlar’a Arim Seli’ni gönderdik. Ve Onlar’ın İki Bahçe’sini Buruk Yemişli ,
Ilgın ve içinde az bir Şeyde
Sedir-ağacı olan İki Bahçe’ye dönüştürdük.
034.17- Böylece nankörlük etmeleri dolayısıyle
Onlar’ı cezalandırdık. Biz Nankörlük eden’den başkasını cezalandırır mıyız?
034.18- Kendileriyle içlerinde Bereketler
kıldığımız Memleketler arasında görünebilen Şehirler varettik. Ve orada Yürüme
taqdir ettik "Oralarda Geceleri ve Gündüzleri Güvenlik içinde gezip
dolaşın."
034.19- Onlar ise "Rabb'imiz Seferlerimiz
arasını aç" dediler ve kendi Nefisler’ine zulmetmiş oldular. Böylece Biz
de Onlar’ı Efsaneler kıldık ve Onlar’ı Darmadağın edip dağıttık. Elbette bunda çok Sabreden ve çok Şükreden
herkes için gerçekten Ayetler var’dır.
034.20- Andolsun İblis kendileri hakkında Zann’ını doğrulamış oldu, böylelikle
İnanan bir Bölük dışında Onlar O’na
uymuş oldular.
034.21- Oysa onun kendilerine karşı hiç bir
Zorlayıcı Gücü yoktu; ancak Biz Ahiret'e İnanan’ı O’ndan Kuşku içinde olan’dan
ayırd etmek için. Senin Rabb'in Herşey’in üzerinde Gözetici, Koruyucu olan’dır.
III Müslümanların bir zaferi 22-30
034.22- De ki "Allah'ın dışında öne
sürdüklerinizi çağırın. Onlar’ın Gökler’de ve Yer’de bir Zerre
Ağırlığı’nca bile Güçler’i yetmez;
Onlar’ın bu ikisinde de hiç bir Ortaklığı olmadığı gibi O'nun bunlardan hiçbir
Destekçi olanı da yoktur.
034.23- O'nun katında kendisine İzin verdiği
kimsenin dışında Şefaat’i Yarar sağlamaz. En sonunda Qalpler’inden
Korku giderilince " Rabb'iniz ne buyurdu?" derler. "Haqq
olanı" derler. O çok Yüce olan’dır ,çok Büyük olan’dır.
034.24- De ki : Sizi Gökler’den ve Yer’den
rızıqlandıran kim? De ki: "Allah, gerçekten ya Biz ya da Siz herhalde bir
Hidayet üzerindeyiz veya Apaçık bir Sapıklık’ta."
034.25- De ki: "Siz bizim işlemiş
bulunduğumuz Suç’tan sorulacak değilsiniz ve Biz’de Sizin yapmakta
olduklarınızdan sorulacak değiliz.
034.26- De ki:"Rabb'imiz Bizi birarada
toplayacak, sonra da Haqq ile aramızı ayıracaktır. O Açan'dır (hakkla batıl’ın
arasını), Bilen'dir.
034.27- De ki: "Ona eklemekte olduğunuz
Ortaklar’ı Bana gösterin". Asla hayır. O
Aziz ve Hakim olan Allah'tır.
034.28- Biz Seni ancak Bütün İnsanlar’a
Müjdeci ve bir Uyarıcı olarak gönderdik. Ancak İnsanlar’ın çoğu
bilmiyorlar.
034.29- Onlar "Eğer Doğru söyleyenler iseniz
bu Waad ne zamanmış?" derler.
034.30- De ki:"Sizin için Belirlenmiş bir Gün
var’dır ki, Siz O’ndan ne bir an ertelenebilirsiniz, ne de öne
alınabilirsiniz."
IV Batılın Rehberliği 31-36
034.31- Küfretmekte olanlar dediler ki: "Biz
kesin olarak ne bu Qur'an'a inanırız ne de O'ndan öncekine. "Sen O
zulmetmekte olanlar’ı Rabb'leri Huzurunda Tutuklanmış olarak bir görsen, Söz’ü
birbirine karşı evirip çevirir. Mustaz'aflar Müstekbirler’e derler ki
"Eğer Sizler olmasaydınız gerçekten Bizler Mü'minler’den olurduk."
034.32- İstikbar edenler Mustaz'aflar’a dediler
ki: "Size Hidayet gelmiş bulunduktan sonra Sizi Biz mi O’ndan alıkoyduk?
Hayır Siz Mücrimler’diniz."
034.33- Zaafa uğratılanlar da İstikbar edenler’e:
"Hayır, Siz Gece ve Gündüz Hileli Düzenler (kurup) Bizim Allah'ı İnkar
etmemizi ve O'na Eşler koşmamızı Bize emrediyordunuz." dediler. Azab’ı
gördüklerinde de Pişmanlıklar’ını saklarlar; Biz de Küfredenler’in Boyunları’na
Halkalar geçirdik. Onlar yapmakta olduklarından başkasıyla mı
cezalandırılacaklardı?
034.34- Biz hangi Ülke’ye bir Uyarıcı gönderdikse,
kesinlikle oranın Refah içinde şımaran önde Gelenleri (mütrefin):
"Gerçekten Biz, Sizin kendisiyle gönderildiğiniz Şey’i tanımıyoruz."
demişlerdir.
034.35- Ve: "Biz Mallar ve Evlatlar
bakımından daha çoğunluktkayız ve Biz Azab’a uğratılacak değiliz." de
demişlerdi.
034.36- De ki:" Elbette Benim Rabb'im, Rızq’ı
dilediğine genişletir ve kısar da. Ancak İnsanlar’ın Çoğu bilmiyorlar."
V Sahte ilahların biçareliği 37-45
034.37- Bizim katımızda Sizi yaklaştıracak olan ne
Mallar’ınız, ne de Ewlatlar’ınızdır; ancak İnanıp Salih Çalışmalar’da bulunanlar
başka. İşte Onlar; Onlar için yapmakta olduklarına Karşılık olmak üzere kat kat
Mükafat var’dır ve Onlar Yüksek Köşkler’inde Güven içindedirler.
034.38- Aciz bırakmak için Ayetler’imiz konusunda
Çaba harcamakta olanlar, işte Onlar da Azab’ın içinde hazır
bulundurulmuşlardır.
034.39- De ki :"Elbette benim Rabb'im
Kullarından Rızq’ı dilediğine genişletir ve O’na kısar da. Her neyi infaq
ederseniz, O O’nun yerine bir başkasını verir. O Rızıq verenler’in en
Hayırlı’sıdır.
034.40- O Gün Onlar’ın hepsini birarada
toplayacak sonra Melekler’e diyecek ki:
"Size tapmakta olanlar Bunlar mıydı?"
034.41- Dediler ki: "Sen Yüce’sin Bizim
Welimiz Sen’sin, Onlar değil. Hayır Onlar Cinler’e tapmaktaydı ve çoğu Onlar’a
inanmışlardı.
034.42- Artık Bugün bir kısmınızın bir kısmınıza
Yarar ve Zarar sağlamaya Gücü yetmez. Biz de Zulmedenler’e deriz ki:
"Yalanlamakta olduğunuz Ateş Azabı’nı tadın."
034.43- Onlar’a Apaçık olan Ayetler’imiz
okunduğunda "Bu Sizin Babalar’ınızın tapmakta olduklarından alıkoymak isteyen bir Adam’dan başkası
değil’dir." dediler.
034.44- Oysa Biz Onlar’a Ders alacakları Kitaplar
vermemiştik ve kendilerine Sen’den önce bir Uyarıcı da göndermemiştik.
034.45- Kendilerinden Öncekiler de yalanladı. Oysa
bunlar öbürlerine verdiklerimizden onda birine bile ulaşamamışlardı. Buna
rağmen Elçiler’imi yalanladılar. Ancak Benim de İnkarım nasıl oldu?
VI Hakikat yükselecek 46-54
034.46- De ki: "Size bir Tek Öğüt veriyorum.
Allah için ikişer ikişer ve teker teker Qıyam etmeniz sonra düşünmeniz; Sizin
Sahib’inizde hiçbir Delilik/cinnet yoktur. O Size Şiddetli bir Azab’ın
öncesinde yalnızca Uyarıcı'dır.
034.47- De ki: "Ben Siz’den bir Ücret
istemişsem artık o Sizin olsun. Benim Ecr’im yalnızca Allah'a aittir. O
Herşey’in üzerinde Şahid olan’dır.
034.48- De ki: "Elbette Benim Rabb'im Haqq’ı
(batılın beyni üstüne ) fırlatıp çarpar. O Gaybler’i Bilen'dir."
034.49- De ki: "Haqq geldi, Batıl ise ne (ortaya) birşey çıkarabilir, ne
de geri getirebilir."
034.50- De ki: "Eğer Ben sapacak olsam, artık
kendi Nefsim aleyhine sapmış olurum, eğer Hidayet’i bulacak olsam, bu da
Rabb'imin Bana wahyetmekte olduğu sayesindedir. Elbette O, İşiten'dir, Yakın
Olan'dır.
034.51- Sen Onlar’ı Korku’ya kapıldıklarında bir
görsen. Artık hiç bir Kaçış yok’tur ve yakın bir yerden yakalanıvermişlerdir.
034.52- "Biz O'na inandık." derler. Ancak Onlar’a Uzak bir Yer’den El
uzatmak nerede?
034.53- Oysa daha önce O’nu inkar etmişlerdi
,Onlar Uzak bir yerden Gayb’a atıp tutuyorlardı.
034.54- Kendileriyle istek duydukları Şeyler
arasında Perde çekilmiştir daha önce Benzerlerine yapıldığı gibi. Çünkü Onlar
Kuşku verici bir Tereddüd içinde idiler.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Allah'a itaat: 1-9
039.01- Kitab'ın indirilmesi Aziz ve Hakim
Allah'tandır.
039.02- Elbette Biz Sana bu Kitab'ı Haqq olarak
indirdik. Öyleyse Sen de Din’i yalnızca Ona Halis kılarak Allah'a ibadet et.
039.03- Haber’in olsun, Halis olan Din yalnızca
Allah'ındır. Ondan başka Weliler edinenler: "Biz bunlara Bizi Allah'a daha
fazla yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz. Elbette Allah, Kendi
aralarında üzerinde İhtilaf ettikleri
Şeyler’in Hükm’ünü verecektir. Gerçekten Allah Yalancı Kafir olan kimse’yi
Hidayet’e eriştirmez.
039.04- Eğer Allah Çocuk edinmek isteseydi yarattıklarından
dilediğini elbette seçerdi. O Yüce’dir, O bir olan, Kahredici olan Allah'tır.
039.05- Gökler’i ve Yer’i Haqq olarak yarattı.
Gece’yi Gündüz’ün üstüne sarıp örtüyor/ doluyor/
yuvarlıyor. Gündüz’ü de Gece’nin üstüne, sarıp örtüyor. Güneş’e ve Ay’a da
Boyun eğdirdi. Her biri Ad’ı konulmuş bir Ecel’e kadar akıp gitmektedir.
Haber’in olsun Aziz ve Hakim olan O' dur.
039.06- Sizi Tek bir Nefis’ten yarattı, sonra da
Ondan kendi Eş’ini varetti. Ve Sizin için Davarlar’dan Sekiz Çift
indirdi. Sizi Anneler’inizin Karınları’nda Üç Karanlık içinde bir Yaratılış’tan
sonra Yaratmak’la yaratmaktadır. İşte Rabb’iniz olan Allah bu’dur.
Mülk’te O'nundur. Ondan başka İlah yok’tur. Buna rağmen nasıl
döndürülüyorsunuz.
039.07- Eğer küfredecek olursanız artık kesinlikle
Allah Size karşı Hiç bir İhtiyacı olmayandır. Ve O Kullar’ı için Küfr’e Rıza
göstermez. Ve eğer şükrederseniz Sizin için Ondan Razı olur. Hiç bir Günahkar
bir başkasının Günah Yükü’nü yüklenmez. Sonra Rabb’inize
döndürülcekesiniz. Böylece tapmakta olduklarınızı Size Haber verecektir. Hiç
şüphe yok O Sineler’in Özü’nde Saklı olan’ı Bilen’dir.
039.08- İnsan’a bir Zarar dokunduğu zaman
Gönül’den katkısızca yönelmiş olarak Rabb'ine dua eder. Sonra O’na kendinden
bir Ni’met verdiği zaman daha önce O’na dua ettiğini unutur ve Onun Yol’undan
saptırmak amacıyla Allah’a Eşler koşmaya başlar. De ki: "Küfr’ünle biraz
metalanıp yararlan. Çünkü Sen Ateş Halkı'ndansın.
039.09- Yoksa O Gece Saati’nde kalkıpta secde ederek ve Qıyam’a durarak Gönül’den
İtaat eden Ahiret'ten sakınan ve Rabb'inin Rahmeti’ni umut eden midir? De ki:
"Hiç Bilenler’le Bilmeyenler bir olur mu? Hiç kuşkusuz Temiz akıl
Sahipleri Öğüt alıp düşünmektedir."
II
Mü'minlerle Kafirler 10-21
039.10- De ki: "Ey İnanan Kullarım;
Rabb'inizden ittiqa edin. Bu Dünya’da İyilik etmekte olanlar için bir İyilik
vardır. Allah'ın Arzı geniştir. Ancak Sabredenler’e Ecirler’i hesapsızca
ödenir.
039.11- De ki: "Ben Din’i yalnızca O'na Halis
kılarak Allah’a ibadet etmekle emrolundum."
039.12- "Ve Ben Müslümanlar’ın ilki olmakla
da emrolundum."
039.13- De ki: "Ben Rabb'ime isyan ettiğim
zaman Büyük bir Gün’ün Azabı’ndan korkmaktayım."
039.14- De ki: "Ben Din’imi yalnızca Ona Halis kılarak Allah'a
ibadet ederim."
039.15- "Siz de O'nun dışında dilediklerinize
ibadet edin. De ki: "Gerçekten Hüsran’a uğrayanlar Qıyamet Günü hem
kendilerini hem de Yakınlar’ını Hüsran’a uğratanlar’dır. Haberiniz olsun bu
Apaçık olan Hüsran’ın kendisidir.
039.16- Onların üstlerinde Ateş’ten Katlamalı
Tabakalar, altlarında da Katlamalı Tabakalar var’dır. İşte Allah, kendi
Kullar’ını bununla tehdid edip korkutuyor. Ey Kullar’ım öyleyse Ben’den ittiqa
edin.
039.17- Tağut'a Kulluk etmekten kaçınan ve Allah'a
içten Yönelenler ise, Onlar için bir Müjde vardır. Öyleyse Kullar’ıma Müjde
ver.
039.18- Ki Onlar, Sözü dinlerler ve en Güzel’ine
uyarlar. İşte Onlar Allah'ın kendilerini Hidayet’e ilettikleridir ve Onlar
Temiz-akıl Sahipleri’dir.
039.19- Azab Sözü kendisi üzerine Haqq olmuş kimse
mi? Ateş’te olan’ı artık Sen mi kurtaracaksın?
039.20 Ancak Rabb'lerinden ittiqa edenler ise,
Onlar için Yüksek Köşkler vardır, Onların üstünde de Yüksek Köşkler Bina
edilmiştir. Onların altında Irmaklar akmaktadır. Allah'ın Waadi. Allah
Waadi’nden dönmez.
039.21- Görmüyor musun, gerçekten Allah Gök’ten Su
indirdi ve Onu Yer’in içindeki Kaynaklar’a yürütüp geçirdi. Sonra Onunla
Çeşitli Renkler’de Ekinler çıkarmaktadır. Sonra kurumaya başlar, böylece Onu
Kurumuş Kırıntılar kılıyor. Elbette bunda, Temiz akıl Sahipleri için gerçekten
Öğüt alacak bir Ders var’dır.
III Kur'an Mükemmel bir rehberdir 22-31
039.22- Allah, kimin Göğsünü İslam'a açmışsa, artık O, Rabb'inden olan bir Nur
üzerindedir, değil mi? Fakat Allah'ın Zikri’nden Qalpler’i katılaşmış
olanlar’ın way haline. İşte Onlar, Apaçık bir Sapıklık içindedirler.
039.23- Allah, Müteşabih, İkişerli (Müsna) bir
Kitap olarak Söz’ün en Güzel’ini indirdi. Rabb'lerine karşı İçleri titreyerek
Korku duyanlar’ın Ondan Deriler’i ürperir. Sonra da Onların Deriler’i ve
Qalpler’i Allah'ın Zikri’ne yumuşar yatışır. İşte bu, Allah'ın Yol
Göstermesi’dir, Onunla dilediğini Hidayet’e eriştirir. Allah kimi saptırırsa,
artık onun için de bir Yol gösteren yok’tur.
039.24- Qıyamet Günü o Kötü Azab’a karşı Yüz’ünü
kim koruyabilecek? Ve Zalimler’e "kazanmakta olduklarınızı tadın "
denmiştir.
039.25- Onlar’dan Öncekiler de yalanladı, böylece
Azab Onlar’a hiç şuurunda olmadıkları bir yerden gelip çattı.
039.26- Artık Allah, Onlar’a Dünya Hayatı’nda
Aşağılanma’yı taddırdı. Eğer bilmiş olsalardı, Ahiret'in Azabı gerçekten daha
Büyük’tür.
039.27- Andolsun, Biz bu Qur'an'da belki Öğüt alıp
düşünürler diye, İnsanlar için her bir Örnek’ten verdik.
039.28- Çarpıklığı
olmayan Arapça bir Qur'an'dır. Umulur ki ittiqa ederler.
039.29- Allah bir Örnek verdi: Kendisi üzewrinde
Uyumsuz ve Geçimsiz bulunan Sahipleri de çok ortaklı olan bir Adam ile yalnızca
bir Kişi’ye teslim olmuş bir Adam/ köle. Bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd
Allah'ındır. Hayır Onların çoğu bilmiyorlar.
039.30- Gerçek şu ki, Sen de öleceksin, Onlar da
öleceklerdir.
039.31- Sonra elbette Sizler, Qıyamet Günü
Rabb'inizin Huzurunda davalaşacaksınız.
039.32- Allah'a karşı Yalan söyleyenlerden ve
kendisine geldiğinde Doğru’yu yalanlayanlardan daha Zalim kimdir? Kafirler için
Cehennem’de bir Konaklama yeri mi yok?
IV Muhalefet rüsvay olacak 32-41
039.33- Doğru’yu getiren ve Doğrulayanlar’a
gelince, işte Onlar Muttaqi olanlar’dır.
039.34- Rabb'leri katında dileyecekleri Herşey
Onlar’ındır. İşte bu, İhsan’da bulunanlar’ın Ödülü’dür.
039.35- Çünkü Allah, Onlar’ın yaptıklarının en
Kötü’sünü temizleyip-giderecek ve yapmakta olduklarının en Güzel’iyle
Ecirler’ini verecektir.
039.36- Allah Kul’una Kafi değil mi? Seni O'ndan
başkalarıyla korkutuyorlar. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için bir Yol
Gösterici yok’tur.
039.37- Allah, kimi de Hidayet’e eriştirirse, Onun
için bir Saptırıcı da yok’tur. Allah İntikam Sahibi, Aziz'dir.
039.38- Andolsun, Onlar’a: "Gökler’i ve Yer’i
kim yarattı?" diye soracak olsan, elbette "Allah"
diyecekler. De ki: "Gördünüz mü haber verin, Allah'tan
başka tapmakta olduklarınız, eğer Allah Bana bir Zarar dileyecek olsa, O'nun
Zararını Onlar kaldırabilirler mi? Ya da Bana bir Rahmet vermeyi istese, O'nun Rahmet’ini Onlar önleyebilirler
mi?" De ki: "Allah, Bana yeter. tewekkül edecek olanlar, O'na Tewekkül
etsinler."
039.39- De ki:"Ey Qawmim, üzerinde
bulunduğunuz duruma göre yapıp edin. Hiç
Kuşkuzuz Ben de yapıp eden’im. Artık yakında öğreneceksiniz."
039.40- Kendisini Aşağılık kılan kime geliyor ve
Kesintisiz Azab kimin üzerine çöküp kaçınılmaz oluyor?
039.41- Elbette Sana Biz Kitab'ı İnsanlar için
Haqq olmak üzere indirdik. Artık kim Hidayet’e erişirse, bu kendi Nefs’i
lehinedir, kim de saparsa, O da kendi aleyhine sapmış olur. Sen Onlar’ın
üzerinde bir Wekil değilsin.
V Azap gelecek 42-52
039.42- Allah, Ölümler’i vaktinde Canlar’ını alır,
ölmeyeni de Uyku’sunda. Böylece, kendisi üzerinde Ölüm Qararı verilmiş olanı
tutar, öbürüsünü de Adı konulmuş bir Ecel’e kadar salıverir. Elbette bunda
düşünen bir Qawim için gerçekten Ayetler vardır.
039.43- Yoksa Allah'tan başka Şefaat ediciler mi
edindiler? De ki: "Ya Onlar, Hiç bir Şey’e Malik değillerse ve
aqletmiyorlarsa da mı?"
039.44- De ki: "Şefaat’in Tümü Allah'ındır.
Gökler’in ve Yer’in Mülkü O'nundur. Sonra da O'na döndürüleceksiniz."
039.45- Sadece Allah anıldığı zaman, Ahiret'e inanmayanların Qalb’i Öfke’yle
kabarır. Oysa O'ndan başkaları anıldığında ise, hemen Sevince kapılır."
039.46- De ki "Ey Gökler’i ve Yer’i yaratan,
Gayb’ı da Müşahade edilen’i de bilen Allah'ım. Anlaşmazlığa düştükleri Şeyler’de, Kullar’ının arasında
Sen hükmedeceksin."
039.47- Eğer Arz’da olanlar’ın tümü ve bununla
birlikte bir katı daha Zalimler’in olmuş olsaydı, Qıyamet Günü o Kötü Azab’dan
gerçekten bunları Fidye olarak verirlerdi. Oysa, Onların hiç Hesaba
katmadıkları Şeyler, Allah'tan kendileri için Açığa çıkmıştır.
039.48- Kazanmakta oldukları Kötülükler, kendileri için Açığa çıkmıştır ve Alay konusu
edindikleri Şey’de kendilerini çepeçevre kuşatmıştır.
039.49- İnsan’a bir Zarar dokunduğu zaman, Bize
dua eder, sonra tarafımızdan Ona bir Rahmet İhsan ettiğimizde, der ki:
"Bu, Bana ancak bir Bilgi dolayısıyla verildi. "Hayır, bu Fitne’dir.
Ancak Onlar’ın çoğu bilmiyorlar.
039.50- Bunu kendilerinden Öncekiler de
söylemişti, ama kazandıkları Şeyler Onlar’a hiçbir yarar sağlamadı.
039.51- Böylece, kazandıkları Kötülükler Onlar’a
İsabet etti. Bunlardan Zulmetmiş olanlar’a da, kazanmakta oldukları Kötülükler
isabet edecekdir. Ve Onlar Aciz bırakacaklar da değildirler.
039.52- Onlar bilmiyorlar mı ki, gerçekten Allah, dilediğine
Rızq’ı genişletip yayar ve kısar da. Elbette bunda, inanmakta olan bir Qawim
için gerçekten Ayetler var’dır.
VI İlahi Rahmet 53-63
039.53- De ki: "Ey kendi aleyhlerinde olmak
üzere Ölçü’yü taşıran Kullar’ım. Allah'ın Rahmeti’nden Umut kesmeyin. Elbette
Allah, bütün Günahlar’ı bağışlar. Çünkü O, Gafur'dur, Rahim'dir."
039.54- Azap size gelip çatmadan önce, Rabb'inize
yönelip dönün ve O'na teslim olun. Sonra size Yardım da edilmez.
039.55- Rabb'inizden, Size indirilen’in en
Güzeli’ne uyun, Siz hiç şuurunda değilken Azab Size gelip çatmadan önce.
039.56- Kişi’nin şöyle diyeceği (gün): "Allah
yanında yaptığım Kusurlar’ımdan dolayı Yazıklar olsun, doğrusu Ben, Alay
edenler’dendim."
039.57- Veya: "Gerçekten Allah Bana Hidayet
verseydi, elbette Muttaqiler’den olurdum" diyeceği Gün.
039.58- Ya da Azab’ı gördüğü zaman: "Benim
için bir kere daha olsaydı da İhsan edenler’den olsaydım."
039.59- "Hayır, benim Ayetler’im Sana
gelmişti, fakat Sen Onlar’ı yalanladın, Büyüklüğe kapıldın ve Kafirler’den
oldun."
039.60- Qıyamet Günü, Allah'a karşı Yalan
söyleyenlerin Yüzler’inin Kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenler için
Cehennem’de bir Konaklama Yeri mi yok?"
039.61- Allah, Taqwa Sahipleri’ni Zafer’e
ulaşmaları dolayısıyla kurtarır. Onlar’a Kötülük dokunmaz ve Onlar Hüzn’e
kapılmayacaktır."
039.62- Allah, Herşey’in Yaratıcısı’dır.O, Herşey
üzerinde Wekil’dir.
039.63- Gökler’in ve Yer’in Anahtarları O'nundur.
Allah'ın Ayetleri’ne küfredenler ise işte Onlar Hüsran’a uğrayanlar’dır.
VII Son Hüküm 64-70
039.64- De ki:" Ey Cahiller, Bana
Allah'ın dışında bir başkasına mı Kulluk etmemi emrediyorsunuz?"
039.65- Andolsun, Sana ve Sen’den öncekiler’e
wahyolundu ki: "Eğer Şirk koşacak olursan, elbette Senin Ameller’in boşa
çıkacak ve elbette Sen, Hüsran’a uğrayanlar’dan olacaksın.
039.66- "Hayır, artık Allah'a kulluk et ve
Şükredenler’den ol."
039.67- Onlar, Allah'ın Qadr’ini Haqq’ıyla taqdir
edemediler. Oysa Qıyamet Günü yer, bütünüyle O'nun Avucu’ndadır. Gökler de
Sağel’iyle dürülüp bükülmüştür. O,
Onlar’ın Şirk koşmakta olduklarından Münezzeh’tir.
039.68- Sur'a üfürüldü, böylece Allah'ın
diledikleri dışında, Gökler’de ve Yer’de olanlar çarpılıp yıkılıverdi. Sonra
bir daha Ona üfürüldü, artık Onlar ayağa kalkmış durumda gözetliyorlar.
039.69- Yer, Rabb'inin Nur’uyla parıldadı. Kitap
kondu. Peygamberler ve Şahidler getirildi ve aralarında Haqq ve Hüküm verildi, Onlar Haqsızlığa
uğratılmazlar
039.70- Her bir Nefs’e yaptığının Tam Karşılığı
verildi. O, Onların işlemekte oldukları’nı daha İyi bilen’dir.
VIII Her Zümrenin Akıbeti 71-75
039.71- Küfredenler, Cehennem’e Bölüm Bölük
sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, onun Kapılar’ı açıldı ve onlara
Bekçileri dedi ki: "Size Rabb'inizin Ayetler’ini okuyan ve Bugün’le
karşılaşacağınızı sizi uyaran Peygamberler
gelmedi mi size? Onlar: "Evet" dediler. Ancak Azab Kelimesi
Kafirler’in üzerine Haqq oldu.
039.72- Dediler ki: "İçinde Ebedî Kalıcılar
olarak Cehennem’in Kapıları’ndan girin. Büyüklüğe kapılanların Konaklama Yeri
ne Kötü’dür."
039.73- Rabb'lerinden ittiqa edenler de, Cennet’e
Bölük Bölük sevkedildiler. Sonunda oraya
geldiklerinde onun Kapılar’ı açıldı ve onlara Bekçiler’i dedi ki: "Selam
üzerinizde olsun, Hoş ve Temiz geldiniz. Ebedî kalıcılarak olarak ona
girin."
039.74- Dediler ki: "Bize olan Waad’inizde
sadık kalan ve bizi bu yere Mirascı kılan Allah'a hamdolsun ki, Cennet’ten
dilediğimiz yerde konaklayabiliriz. Çalışmalar’da bulunanların Ecr’i ne
Güzel’dir.
039.75- Melekler’i de Arş’ın Etrafını çevirmişler olarak Rabb'leri
Hamd ile tesbih ettiklerini görürsün. Aralarında Haqq ile hüküm verilmiştir ve:
"Alemlerin Rabb'ine hamdolsun" denilmiştir.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Müminlerin
Himayesi 1-9
040.01- H.M.
040.02- Bu Kitab'ın indirilmesi Aziz, Alim Allah'tandır.
040.03- Günah’ı bağışlayan, Tewbe’yi kabul eden,
Sonuçlandırması pek Şiddetli olan ve Lutuf sahibi. O'ndan başka İlah yok’tur.
Dönüş O'nadır.
040.04- Allah'ın Ayetleri Konusunda İnkar
edenler’den başkası mücadele etmez. Öyleyse Onlar’ın Şehirler’de dolaşması Seni
aldatmasın.
040.05- Kendilerinden önce Nuh Qawmi de
yalanladı ve kendilerinden sonra Fırqalar da. Her Ümmet kendi Elçiler'ini
yalanmaya yeltendi. Haqq’ı Onunla yürürlükten kaldırmak için Batıl’a dayanarak
Mücadele’ye giriştiler. Ben de Onları yakalayıverdim. Artık Benim cezalandırmam
nasılmış?
040.06- Senin Rabb'inin Kafirler üzerinde ki
‘gerçekten Onlar Ateş Halkı’dır." Sözü böylece Haqq oldu.
040.07- Arş’ı yüklenmekte olanlar ve Çevre’sinde
bulunanlar Rabb'lerine Hamd ile tesbihetmekte O’na inanmakta ve İnananlar’a
Mağfiret dilemektedirer. "Rabb'imiz Rahmet ve İlim bakımından Herşey’i
kuşatıp sardın. Tewbe edenler’e ve Senin Yol’una tabi olanlar’a mağfiret et ve
Onlar’ı Cehennem Azabı’ndan koru."
040.08- "Rabb'imiz Onlar’ı Adn Bahçeleri’ne
koy ki (Sen) onlar’a waadettin. Babalar’ından, Eşler’inden ve Soylar’ından
Salih olanlar’ı da. Elbette Sen Aziz'sin Hakim'sin."
040.09- "Ve Onlar’ı Kötülükler’den koru. O
Gün Sen kimi Kötülükler’den korumuşsan gerçekten Ona rahmet de etmişsindir. İşte Büyük Kurtuluş bu’dur."
II Muhalefet Bozguna uğrayacak 10-20
040.10- Elbette Küfredenler’e de seslenilir.
Allah'ın gazablanması kesinlikle Sizin kendi Nefisler’inize gazablanmanızdan
daha Büyük’tür. Çünkü Siz İman’a çağrıldığınız zaman küfrediyordunuz.
040.11- Dediler ki: "Rabb'imiz Bizi iki kere
öldürdün ve iki kere de dirilttin. Biz de Günahlar’ımızı itiraf
ettik. Şimdi Çıkış için Yol var mı?"
040.12- Sizin (durumunuz) böyledir. Çünkü bir olan
Allah'a çağrıldığı zaman inkar ettiniz. O’na Şirk koşulduğunda da inanıp
onaylandınız. Artık Hüküm Yüce Büyük Allah'ındır.
040.13- O Size Ayetlerini göstermekte ve Sizin
için Gök’ten Rızıq indirmektedir. İçten yönelip dönen’den başkası Öğüt alıp
düşünmez.
040.14- Öyleyse Din’i yalnızca Ona Halis kılanlar
olarak Allah'a dua edin. Kafirler hoş görmese de.
040.15- Dereceler’i yükselten Arşın Sahibi,
Toplanma ve Buluşma Günü ile uyarmak için kendi Emr’inden olan Ruh'u Kullar’ından dilediğine indirir.
040.16- O Gün Onlar orta yere çıkarlar. Onlar’dan
hiçbir şey Allah’a karşı Gizli kalmaz. Bugün Mülk kimindir? Bir , Qahhar
Allah'ındır.
040.17- Bugün Her bir Nefis kendi kazandığı ile
Karşılık görür, bugün Zulum yok’tur. Elbette Allah Hesabı seri Gören'dir.
040.18- Onlar’ı yaklaşmakta olan Gün’e karşı uyar.
O zaman Onlar Kahırlar’ıını yuktunup dururlarken Eller Gırtlaklar’a
dayanmıştır. Zalimler için ne Yakın bir Koruyucu Dost ne de Sözü yerine
getirebilir bir Şefaatcı yok’tur
040.19- Gözler’in Hainliklerini ve Göğüsler’in
saklamakta olduklarını bilir.
040.20- Allah Haqq ile hükmeder. Oysa O’nu bırakıp
tapmakta oldukları ise Hiçbir Şey’e hükmedemezler. Elbette Allah İşiten'dir,
Gören'dir.
III Musa ve Fir'avn 21-27
040.21- Onlar Yeryüzü’nde gezip dolaşmıyorlar mı
ki böylece kendilerinden öncekiler’in nasıl bir sona uğradıklarını bir
görsünler. Onlar Quvvet ve Yeryüzü’ndeki Eserleri bakımından kendilerinden daha
Üstün idiler. Fakat Allah Onlar’ı Günahlar’ı dolayısıyla yakalayıverdi. Onlar’ı
Allah'tan bir koruyacak olan da bulunmadı.
040.22- Çünkü gerçekten Onlar Elçiler’i
kendilerine Apaçık Belgeler getirdi. Fakat Onlar küfretmişlerdi. Bu yüzden
Allah Onlar’ı yakalayıverdi. Şüphesiz O Quvvetli olan'dır. Cezalandırması da
Şiddetli’dir.
040.23- Andolsun Biz Musa'yı Ayetler’imizle Apaçık Ispatlı bir Gelil’le gönderdik.
040.24. Fir'awn'a,
Haman'a ve Qarun'a. Ama Onlar Yalan söylemekte olan bir Büyücü’dür."
dediler.
040.25- Böylece O katımızdan kendilerine bir Haqq
ile geldiği zaman dediler ki: "Onunla birlikte İman etmekte olanlar’ın
Erkek Çocukları’nı öldürün, Kadınlar’ını ise Sağ bırakın." Ancak
Kafirler’in Hileleri boşa çıkmaktadır.
040.26- Fir'awn
dedi ki: "Bırakın Beni, Musa'yı
öldüreyim de O Rabb'ine yalvarıp yakarsın, çünkü Ben Sizin Din’inizi
değiştirmesinden ya da Arz’da Fesat çıkaracağından korkuyorum."
040.27- Musa
dedi ki: "Gerçekten ben Hesap Günü'ne inanmayan her Mütekebbir’den Benim
de Rabb'im Sizin de Rabb'inize sığırınım."
IV Fir'avn Kavminden Bir Mü'min 28-37
040.28- Fir'awn
Ailesi’nden inancı gizlemekte olan Mü'min
dedi ki: "Siz Benim Rabb'im Allah'tır diyen bir Adam’ı öldürüyor musunuz?
Oysa O size Rabb'inizden Apaçık
Belgeler’le gelmiştir. Buna rağmen O
eğer bir Yalancı ise Yalanı kendi aleyhinedir.
Ve eğer doğru söyleyen ise Size waadettiklerinin bir Bölümü Size isabet
eder. Şüphesiz Allah Ölçü’yü taşıran çok Yalancı’yı Hidayet’e erdirmez."
040.29- "Ey Qawm’im, Bugün Mülk Sizindir.
Yeryüzü’nde de Hüküm Sahibi kimselersiniz. Fakat Bize Allah'dan dayanılmaz bir
Zorluk gelecek olursa Bize kim yardımcı olacak? "Fir'awn dedi ki: "Ben Size yalnızca gördüğümü gösteriyorum ve
Ben Sizi Doğru olan Yol’dan da başkasına yöneltmiyorum."
040.30- İnanan dedi ki: " Ey Qawmim, Ben
Sizin için o Fırqalar’ın Günü’ne benzer bir Gün’den(gelir) diye korkuyorum.
040.31- Nuh
Qawmi , Ad, Semud ve Onlar’dan sonra
gelenler’in durumuna benzer. Allah Kullar için Zulum istemez.
040.32- "Ve ey Qawmim, doğrusu Ben Sizin için
o Feryat Günü’nden korkuyorum."
040.33- Arkanızı dönüp kaçacağınız Gün Sizi Allah'tan
koruyacak yok’tur. Allah kimi saptırırsa artık Onu Doğru’ya yöneltecek
bulunmaz.
040.34- Size daha önce Yusuf Apaçık Belgeler’le gelmişti. Size getirdiği Mesaj konusunda
Kuşku’ya düştünüz. Sonunda O ölünce "Allah O’ndan sonra bir Elçi
göndermeyecek" dediniz. İşte Allah, Ölçüyü aşan Şüpheciler’i böylece
saptırır."
040.35- Ki Onlar Allah'ın Ayetleri konusunda
kendilerine gelmiş İspatlı bir Delil bulunmaksızın Mücadele edip dururlar.
Allah katında da, İnananlar katında da Büyük bir Öfke’dir. İşte Allah her
Mütekebbir Zorba’nın Qalbi’ni böyle damgalar."
040.36- "Ey Haman! Bana Yüksek bir Kule Bina et. Böylece o Yollar’a
ulaşabilirim."
040.37- "Gökler’in Yolları’na. Böyelikle Musa'nın İlahı’na çıkabilirim. Çünkü
Ben O’nun Yalancı olduğunu
sanıyorum." İşte Fir'awn'a Kötü
Amel böyle çekici kılındı. Ve Yol’dan alıkonuldu. Fir'awn'ın
Hileli Düzeni Yıkım ve Kayıp’tan başka olmadı.
V Fir'avn kavminden Bir Mü'min 38-50
040.38- İnanan
dedi ki: "Ey Qawmim Siz Bana tabi olun. Ben Sizi Doğru Yol’a
ileteyim."
040.39- "Ey Qawmim, gerçekten bu Dünya Hayatı
yalnızca bir Meta’dır. Şüphesiz Ahiret ise Karar kılınan Yurt O’dur."
040.40- "Kim bir Kötülük işlerse kendi
Mislinden başkası ile ceza görmez. Kim de Erkek olsun Dişi olsun kendisi bir
Mümin olarak Salih bir Eylem’de bulunursa işte Onlar içinde Hesapsız olarak
rızıqlandırılmak üzere Bahçe'ye girerler."
040.41- "Ey Qawmim, ne oluyor ki Bana Ben
Sizi Kurtuluş’a çağırmaktayken Siz Beni Ateş'e çağırmaktasınız."
040.42- "Siz Beni Allah'a küfretmeye ve hakkında
Bilgim olmayan Şeyler’i O’na Şirk koşmaya çağırmaktasınız. Ben ise Sizi Aziz ve
Gafur olan Allah'a çağırmaktayım."
040.43- İmkanı yok. Gerçekten Sizin Beni kendisine
çağırmakta olduğunuz Şey’in Dünya’da da Ahiret'te de Çağrı’da bulunma (
yetkisi) yok’tur. Şüphesiz Bizim
dönüşümüz Allah'adır. Ölçüyü taşıranlar, Onlar Ateş Halkı olanlar’dır.
040.44- İşte Size söylemekte olduklarımı yakında
hatırlayacaksınız. Ben de İşimi Allah'a bırakıyorum. Şüphesiz Allah
Kulları pek iyi Gören'dir.
040.45- Sonunda Allah Onlar’ın kurdukları Hileli
Düzenler’inin Kötülükler’inden O’nu korudu ve Fir'awn'un Çevresini de Azab’ın en Kötüsü kuşattı.
040.46- Ateş Sabah Akşam Ona sunulur. "Saat'in ikame Günü
ise Fir'awn
çevresi’ni Azab’ın en Şiddetli olanı’na sokun."
040.47- Ateş'in içinde karşılıklı Deliller’le
tartışırlarken, Müstaz’aflar Müstekbirler’e derler ki: "Gerçekten Biz Size
uymuş olan kimseler’dik. Şimdi Siz Ateş’in bir Parçasını olsun Biz’den
uzaklaştırabilir misiniz?"
040.48- Müstekbirler derler ki: " Biz
hepimiz içindeyiz. Gerçek şu ki Allah
Kullar arasında hükmetti."
040.49- Ateş'in içinde olanlar Cehennem
Bekcileri’ne dediler ki: "Rabb'ine Dua edin Azab’tan bir Gün’ü Bize
hafifletsin."
040.50- "Size kendi Elçileriniz Apaçık
Belgeler’le gelmedi mi? "dediler. Onlar "evet" dediler. "Şu
halde Siz dua edin" dediler. Oysa kafirler’in Duası çıkmazda olmaktır.
VI Peygamberlere
ve Mü'minlere yardım 51-60
040.51- Şüphesiz
Biz Elçiler'imize ve İnananlar’a Dünya
Hayatı’nda da Şahidler’in duracakları Gün de
elbette Yardım edeceğiz.
040.52- Zalimler’e
kendi Mazeretleri hiçbir Yarar sağlamayacağı Gün Lanet te onlarındır. Yurdun en
Kötüsü de onlar’ındır.
040.53- Andolsun
Biz Musa'ya Hidayet’i verdik ve İsrailoğulları'na da Kitab'ı Miras
bıraktık.
040.54- Temiz
akıl Sahipleri için bir Hidayet Rehberi ve bir Zikr'dir.
040.55- Şu
halde Sen sabret. Gerçekten Allah'ın Waadi Haqq’tır. Günah’ın için Mağfiret
dile. Akşam ve Sabah Rabb'ini Hamd ile Tesbih et.
040.56- Şüphesiz
kendilerine gelmiş bulunan İspatlı hiçbir Delil olmaksızın Allah'ın Ayetleri
konusunda Mücadele edenler’e gelince Onların Göğüsler’inde kendisine ulaşamayacakları bir Büyüklük’ten
başkası yok. Artık Sen Allah'a sığın. Şüphesiz O İşiten'dir, Gören'dir.
040.57- Elbette
Gökler’in ve Yer’in Yaratılması İnsanlar’ın Yaratılması’ndan daha Büyük’tür.
Ancak İnsanlar’ın Çoğu bilmezler.
040.58- Kör
olan’la Gören bir olmaz. İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar’la Kötülük
yapan da. Ne kadar az Öğüt alıp düşünüyorsunuz?
040.59- Şüphesiz
Saat yaklaşarak gelmektedir. Bunda hiç Kuşku yok. Ancak İnsanlar’ın Çoğu inanmıyorlar.
040.60- Rabb'iniz
dedi ki: "Bana dua edin, Size İcabet edeyim. Doğrusu Bana İbadet etmekten
Büyüklenenler Cehennem’e boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir."
VII Allah'ın
İnsanlara Nimetleri 61-68
040.61- Allah
kendisinde Sukun bulmanız için Gece’yi Aydınlık olarak da Gündüz’ü varetti.
Şüphesiz Allah İnsanlar’a karşı bir Fadl sahibi’dir. Ancak İnsanlar’ın Çoğu
şükretmiyorlar.
040.62- İşte
bu Sizin Rabb'iniz olan Allah. Herşey’in Yaratıcısı. Ondan başka İlah yok’tur.
Öyleyse nasıl oluyor da çevriliyorsunuz?
040.63- İşte
Allah'ın Ayetleri’ni İnkar etmekte olanlar da böyle çevriliyorlar.
040.64- Allah
Yeryüzü’nü Sizin için bir karar, Gökyüzü’nü de bir Bina kıldı. Sizi suretlendirdi.
Suretinizi de en Güzel kıldı ve Size güzel Temiz Şeyler’den Rızıq verdi. İşte Sizin Rabb'iniz Bu. Alemlerin Rabbi Allah ne Yüce’dir.
040.65- O
Hayy'dır. O'ndan başka ilah yoktur. Öyleyse Din’i yalnızca kendisine Halis
kılanlar olarak Ona dua edin. Alemler’in Rabb’ine Hamd edin.
040.66- De
ki: "Bana Apaçık Belgeler gelince Sizin Allah'tan başka taptıklarınız
Kulluk etmekten kesin olarak menedildim ve Alemler’in Rabb'ine Teslim olmakla
emrolundum."
040.67- O'dur
ki Sizi Toprak’tan, sonra Nutfe’den,
sonra Alaq’tan yarattı, sonra Sizi bir Bebek olarak çıkarmakta sonra
Sizi Güçlük Çağı’na erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için Size (bir ömür
verildi). Sizden kiminin daha önce Hayatınıa son verilmektedir. Adı konulmuş
bir Ecel’e erişmeniz ve belki aqletmeniz
için.
040.68- Dirilten
ve öldüren O'dur. Bir İş’in olmasına hükmetti mi ona yalnızca "ol"
der o da hemen oluverir.
VIII Muhalefetin Sonu 69-78
040.69- Allah'ın Ayetleri hakkında Mücadele etmekte
olanlar’ı görmüyor musun? Onlar nasıl da döndürülüyorlar?
040.70- Ki Onlar Kitab'ı ve Elçiler’imizle
gönderdiğimiz Şeyler’i yalanladılar. Artık yakında bilecekler.
040.71- Boyunlar’ında Demir Halkalar ve Zincirler
bulunduğu zaman sürüklenecekler.
040.72- Kaynar Su’yun içinde sonra Ateş'le
tutuşturulacaklar.
040.73- Sonra Onlar’a denilecek: "Sizin Şirk
koştuklarınız nerede?"
040.74- Allah'ın dışındakiler dediler ki:
"Bizi bırakıp kayboldular. Hayır Biz önceleri Hiçbirşey’e tapar
değilmişiz." İşte Allah Kafirleri böyle şaşırtıp saptırır.
040.75- İşte bu Sizin Yeryüzü’nde Haksız yere
şımarıp azmanız ve Azgınca ölçü’yü taşırmanız dolayısıyladır.
040.76- İçinde ebedi kalıcılar olarak Cehennem’in
Kapıları’ndan girin. Artık Mütekebbirler’in Konaklama Yeri ne Kötü.
040.77- Şunlara Sen sabret. Şüphesiz Allah'ın
Waadi Haqq’tır. Sonunda ya Onlar’a wadettiğimizin bir kısımını Sana
göstereceğiz ya da Senin Hayat’ına son vereceğiz. Nihayet Onlar Bize
döndürülecekler.
040.78- Andolsun Biz Sen’den önce Elçiler gönderdik.
Onlar’dan kimini Sana aktarıp anlattık, ve Onlar’dan kimini de anlatmadık.
Herhangi bir Elçi'ye Allah'ın bir İzni olmaksızın bir Ayet getirmesi imkansız. Allah'ın Emri geldiği
zaman Haqq ile Hüküm verilir ve işte burada İptal etmekte olanlar Hüsran’a
uğramışlardır.
IX Muhalefetin Sonucu 79-85
040.79- Allah O’dur ki, kimisine binmeniz,
kiminden de yemeniz için Size Davarlar’ı varetti.
040.80- Onlar’da Sizin için Yararlar vardır.
Onlar’ın üstünde Göğüslerinizde olan bir Hacet’e ulaşırsınız. Onlar’ın üstünde ve Gemiler’in üstünde de
taşınırsınız.
040.81- Size kendi Ayetlerini göstermektedir.
Artık Allah'ın Ayetleri’nden hangisini inkar ediyorsunuz?
040.82- Yeryüzü’nde gezip dolaşmıyorlar mı ki,
kendilerinden Öncekiler’in nasıl bir sona uğradıklarını bir görsünler. Onlar,
kendilerinden daha çoktu ve Yeryüzü’nde Quvvet ve Eser bakımından da
kendilerinden daha Üstün’düler. Fakat kazanmakta oldukları Şeyler Onlar’a
hiçbir Şey sağlayamadı.
040.83- Elçiler’i kendilerine Apaçık Belgeler
getirdiği zaman, Onlar, yanlarında olan İlim’den dolayı sevinip böbürlendiler
de, kendisini alay konusu edindikleri Şey, kendilerini sarıp kuşatıverdi.
040.84- Onlar Bizim dayanılmaz Azab’ımızı
gördükleri zaman, dediler ki: "Bir olan Allah'a inandık ve O'na Şirk
koşmakta olduklarımız Şeyler’i de inkar ettik."
040.85- Ama Bizim dayanılmaz Azab’ımızı gördükleri
zaman, İnançlar’ı kendilerine hiçbir Yarar sağlamadı. Allah'ın Kulları arasında
devam edip gitmekte olan Sünneti. İşte Kafirler bu hususta Hüsran’a
uğramışlar’dır.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Hakka davet 1-8
041.01- H. M
041.02- Rahman ve Rahim'den bir İndirilme’dir.
041.03- Bilen bir Qavim için Ayetleri Fasıllar halinde açıklmanmış Arapça Qur’an
olan bir Kitap'tır.
041.04- Bir Müjdeci ve bir Uyarıcı olarak. Ama
Onlar’ın Çoğu yüz çevirdiler. Artık Onlar dinlemezler.
041.05- Ve dediler ki: "Bizi kendisine
çağırmakta olduğun Şey’e karşı Qalbler’imiz Örtülü’dür. Kulaklar’ımıza bir
Ağırlık, Bizim’le Sen’in aranda da bir Perde var’dır. Artık Sen çalış, Biz de
gerçekten çalışıyoruz."
041.06- De ki: "Ben, ancak Sizin benzeriniz
olan bir Beşer’im. Bana yalnızca, Sizin İlah’ınızın bir tek İlah olduğu
wahyolunuyor. Öyleyse O'na yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin. Way haline o
Müşrikler’in."
041.07- "Ki Onlar Zekat’ı vermeyenler ve
Ahiret'i inkar edenler’dir."
041.08- "Gerçek şu ki İnanan ve Salih
Çalışmalar’da bulunanlar ise Onlar için Kesintisiz bir Ecir var’dır."
II İhtarlar 9-18
041.09- De ki: " Gerçekten Siz mi Yer’i iki
Gün’de Yaratan’a karşı küfrediyor, ve Ona bir takım Eşler kılıyorsunuz. O Alemler’in
Rabb'idir."
041.10- Orda
Onun üstünde sarsılmaz Dağlar varetti. Orda Bereketler varetti. Ve onda isteyip
arayanlar için Eşit olmak üzere ordaki Rızıqlar’ı Dört Gün’de taqdir etti.
041.11- Sonra
Duman halinde olan Göğe yöneldi böylece Yer’e ve Ona dedi ki isteyerek veya
istemeyerek gelin. "Dediler:
" İsteyerek geldik."
041.12- Böylelikle Onları iki Gün’de Yedi Gök olarak
tamamladı ve Her bir Gök’te kendi Emr’ini wahyetti. Biz Dünya Göğü’nü de
süslemek ve korumak içinKandiller’le
donattık. İşte bu Aziz'in, Bilen'in
Taqdiri’dir.
041.13- Bu durumda eğer Onlar yüz çevirirlerse
artık de ki: " Ben Sizi Ad ve Semud Yıldırımı’na benzer bir
Yıldırım’la uyardım."
041.14- Onlara "Yalnızca Allah'a kulluk
edin." diye önlerinden ve arkalarından Elçiler gelince dediler ki:
"Eğer Rabb'imiz dileseydi Melekler indirirdi, bu nedenle Biz
Sizin kendisiyle gönderildiğiniz Şey’e karşı küfredenleriz."
041.15- Ad'e
gelince Onlar Yeryüzü’nde Haqqsız yere büyüklendiler ve dediler ki: "
Quwwetce Biz’den daha Üstün kimmiş." Onlar gerçekten kendilerini yaratan
Allah'ı görmediler mi? O Quwwetce kendilerinden daha Büyük .Oysa Onlar Bizim
Ayetler!imizi inkar ediyorlardı.
041.16- Böylece Biz de Onlar’a Dünya Hayatı’nda
Aşağılanma Azabı’nı taddırmak için o Uğursuz Günler’de Kulaklar’ı patlatan bir
Kasırga gönderdik. Ahiret Azabı ise daha bir Aşağılanma’dır ve Onlar’a Yardım
edilmeyecektir.
041.17- Semud'a
da gelince Biz Onlara Doğruyolu gösterdik. Fakat Onlar Körlüğü Hidayet’e tercih
ettiler. Böylece kazanmakta oldukları Şeyler yüzünden Alçaltıcı Azab’ın
Yıldırımı yakalayıverdi.
041.18- İnananlar’ı ve Sakınanlar’ı ise kurtardık.
III İnsanın Kendi aleyhinde şehadeti
19-25
041.19- Allah'ın Düşmanları’nın bir araya
getirilip toplanacakları Gün işte Onlar Ateş’e Bölükler halinde dağıtılırlar.
041.20- Sonunda oraya geldikleri zaman. Onlar’ın
İşitmeleri Görmeleri ve Derileri kendi aleyhlerine Şahitlik edecektir.
041.21- Kendi Deriler’ine dediler ki: "Niye
aleyhimize Şahitlik ediyorsunuz? Dediler ki: "Herşeye Nutq’u verip
konuşturan Allah Bizi konuşturdu. Sizi İlk defa
yarattı. Ve Ona döndürülmektesiniz."
041.22- "Siz İşitmeniz, Görmeniz ve
Derileriniz aleyhinizde Şahitlik eder diye sakınmıyordunuz. Aksine
yaptıklarınızın Çoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz."
041.23- İşte bu Sizin Zannınız, Rabb'iniz
konusunda beslediğiniz Zannınız Sizi yıkıma uğrattı. Böylece Hüsran’a
uğrayanlar olarak sabahladınız.
041.24- Şimdi eğer sabredebilirlerse artık Onlar
için Konaklama Yeri Ateş’tir ve eğer Onlar hoşnut olmaya dönmek isterlerse
artık Onlar hoşnut olacaklardan değillerdir.
041.25- Biz Onlar’a birtakım Yakın kimseleri Kabuk
gibi üzerlerine kapattık. Onlar da önlerinde ve arkalarında olanlar’ı
kendilerine Süslü gösterdiler. Cinler’den ve İnsanlar’dan kendilerinden önce
geçmiş olan Ümmetler’de Söz onların üzerine Haqq oldu. Çünkü Onlar Hüsran’a
uğrayanlar’dı. .
IV Mü'minler destekleniyor 26-32
041.26- Küfredenler dediler ki "Bu Qur'an'ı
dinlemeyin ve o sırada Yaygaralar koparın belki Üstün gelirsiniz."
041.27- Artık gerçekten O küfredenler’e Şiddetli
bir Azab tattıracağız ve Onları yaptıklarının en Kötüsüyle cezalandıracağız.
041.28- Bu , Allah Düşmanları’nın Cezası olan
Ateş'tir. Bizim Ayetler’imize küfretmeleri dolayısıyle Onlara orada Ebedilik
Yurdu vardır.
041.29- Küfredenler dediler ki "Rabb'imiz
Cinler’den ve İnsanlar’dan Bizi saptıranlar’ı Bize göster. Onları Ayaklar’ımız
altına alalım. En Aşağıda bulunanlar’dan olsunlar."
041.30- Elbette "Bizim Rabb'imiz Allah'tır
deyip sonra İstiqamet edenler , Onların üzerine Melekler iner. "Korkmayın
ve hüznünlenmeyin . Size Waad olunan Cennet’le sevinin."
041.31- "Biz Dünya Hayatı’nda da Ahiret'te de
Sizin Weliler’iniz. Orda Nefisler’inizin arzuladığı Herşey Sizindir ve
istemekte olduğunuz Herşey de Sizindir."
041.32- Gafur Rahim'den bir Ağırlanma olarak.
V İlahi vahyin tesiri 33-44
041.33- Allah'a çağıran, Salih Eylemler’de bulunan
ve "Ben gerçekten teslim oldum." diyenden daha Güzelsözlü
kim’dir?"
041.34- İyilik’le Kötülük Eşit olmaz. Sen en Güzel
olan bir Tarz’da uzaklaştır. O
zaman Seninle onun arasında Düşmanlık bulunan kimse sanki Sıcak bir Dostun
olmuştur.
041.35- Bunu da Sabredenler’den başkası
kavuşturalamaz ve buna Büyük bir Pay Sahibi olanlar’dan başkası kavuşturalamaz.
041.36- Şayet Sana Şeytan’dan yana bir Kışkırtma gelecek olursa hemen Allah'a sığın.
Çünkü o İşiten'dir, Bilen'dir.
041.37- Gece, Gündüz, Güneş ve Ay O’nun
Ayetler’indendir. Siz Güneş’e de, Ay’a da secde etmeyin. Allah'a secde edin, ki
bunları kendisi yaratmıştır. Eğer Ona ibadet edecekseniz.
041.38- Şayet Onlar büyüklenecek olurlarsa
Rabb'inin katında bulananlar Onu Gece ve Gündüz tesbih ederler ve Ondan Bıkkınlık
duymazlar.
041.39- O'nun Ayetler’inden biri de Senin
gerçekten Yeryüzü’nü Huşu içinde görmendir. Ama Biz Onun üzerine Su’yu
indirdiğimiz zaman debrenir ve kabarır. Elbette Onu dirilten Ölüler’i de elbette Diriltici’dir . Çünkü O
Herşey’e Güçyetiren'dir.
041.40- Bizim Ayetler’imiz konusunda Çarpıtma
yapanlar, Bize gizli kalmazlar. Öyleyse Ateş'in içine bırakılan mı daha
Hayırlı’dır, yoksa Qıyamet Günü Güven’le gelen mi? Siz dilediğinizi yapın.
Çünkü O yapmakta olduklarınızı gerçekten Gören'dir.
041.41- Elbette kendilerine Zikr gelince Ona
küfrederler oysa Onlar (Ateşin içine ) bırakılırlar.
041.42- Batıl O’na önünden de ardından da
gelemezler. Hakim ve Hamid'den İndirilme’dir.
041.43- Sana söylenen Şeyler Sen’den önceki
Elçiler’e söylenenden başka değil’dir. Elbette Senin Rabb'in hem Mağfiret
Sahibi’dir, hem de Acıklı bir Cezalandırma Sahibi’dir.
041.44- Eğer Biz O’nu A'cemi (yabancı dilde) bir
Qur'an kılsaydık, "Ayetleri
açıklanmalı değil miydi?" diyeceklerdi. İster A'cemî, ister A’rabî olsun. De
ki: "O, inananlar için bir Hidayet ve Şifa’dır. İnanmayanlar’a gelince,
Onların Kulaklar’ında bir Ağırlık vardır ve Onlara Kapalı’dır. Sanki Onlara
Uzak bir yer’den sesleniliyor."
VI Hakikatin yavaş yavaş ilerlemesi
45-54
041.45- Andolsun Biz Musa'ya Kitab'ı verdik. Onda Anlaşmazlığa düşüldü, eğer Senin
Rabb'inden bir Söz geçmiş olsaydı elbette aralarında hükmedilmişti.. Gerçekten
Onlar bundan yana Kuşku verici bir Tereddüt içindedirler.
041.46- Kim Salih bir Çalışma’da bulunursa kendi
Nefsi lehinedir, kim de Kötülük ederse o da kendi aleyhinedir. Senin Rabb'in
Kullar’a Zulmedici değil’dir.
041.47- Saat'in İlmi O’na döndürülür. O’nun İlmi
olmaksızın hiçbir Meyve Tomurcuğu’ndan çıkmaz, hiçbir Dişi Gebe kalmaz ve
doğurmaz da, Onlara "Benim Ortaklarım nerede?" diye sesleneceği Gün
dediler ki. "Sana arzettik ki Siz’den hiçbir Şahid olan yok."
041.48- Önceden kendilerine taptıkları Onlar’dan
kaybolup gitti ve Onlar kaçacak hiçbir Yerleri olmadığını anlamışlardır.
041.49- İnsan, Hayır istemekten Bıkkınlık duymaz.
Fakat O’na bir Şer dokundu mu, artık O, Ye'se düşen bir Umutsuz’dur.
041.50- Oysa Ona dokunan bir Zarar’dan sonra
tarafımızdan bir Rahmet taddırsak elbette "bu Benim’dir ve Ben Saat’in
kopacağını da sanmıyorum eğer Rabb'ime döndürülsem bile elbette Onun katında
Benim için daha Güzel olana var’dır, " der. Ama andolsun Biz o Kafirler’e
yaptıklarını haber vereceğiz ve andolsun Onlara en Kaba bir Azab’tan
taddıracağız.
041.51- İnsan’a Ni’met verdiğimiz zaman yüz
çevirir ve yan çizer ve Ona bir Şey dokunduğu zaman ise artık O Geniş bir Dua
Sahibi’dir.
041.52- De ki: "Gördünüz mü Haber verin, o
(Kuran) Allah katından ise Sonra da Siz
Ona küfretmişseniz, Uzak bir Ayrılık içinde olandan daha Sapık kim’dir?"
041.53- Biz Onlara Ufuklar’da ve kendilerinde
Ayetler’imizi göstereceğiz ki, Onun Gerçek olduğu Onlara İyice belli
olsun. Rabbi'nin Herşey’e Şahid olması yetmez mi?
041.54- Dikkatli olun. Gerçekten Onlar Rabb'lerine
kavuşmaktan yana Derin bir Kuşku içindedirler. Dikkatli olan gerçekten o Herşey’i sarıp Kuşatan'dır.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Allah'ın ihtarlarındaki rahmet 1-9
042.01- H.M.
042.02- A.S.K.
042.03- O, Aziz ve Hakim olan Allah, Sana ve Sen’den
Öncekiler’e böyle wahyetmektedir.
042.04- Gökler’de ve Yerler’de olanlar O'nundur. O
Aziz'dir, Hakim'dir.
042.05- Gökler’de neredeyse üstlerinden çatlayıp
parçalanacaklar. Melekler de Rabb'lerini Hamd ile Tesbih ederler ve Yer’de
olanlar’a Mağfiret dilerler. Haberin olsun gerçekten Allah
Gafur'dur, Rahim'dir.
042.06- Allah'ın dışında bir takım Weliler
edinenler ise Allah Onların üzerinde Gözetleyici’dir. Sen Onlar’ın üzerinde bir
Wekil değilsin.
042.07- İşte Biz Sana, böyle Arapca bir Qur'an
wahyettik. Şehirler’in Anası’nı
ve çevresinde olanlar’ı uyarman için ve kendisinde Şüphe olmayan
Toplanma Günü'yle de uyarman için. Bir bölümü Cennet’te, bir bölümü de Çılgınca
yanan Ateş’in içerisindedir.
042.08- Eğer Allah dileseydi herhalde Onları tek
bir Ümmet kılmış olurdu. Ancak O dilediğini kendi Rahmet’ine sokar. Zalimler’e
gelince ne bir Weli var’dır ne de bir Yardımcı.
042.09- Yoksa O’nun dışında bir takım Weliler mi
edindiler? İşte Allah, Weli olan o’dur. Ölü olanlar’ı dirilten de O'dur. O
Herşey’e Güçyetiren'dir.
II Hüküm 10-19
042.10- Hakkında ihtilafa düştüğünüz herhangi bir
Şey artık Onun Hükmü Allah'ındır. İşte Benim Rabb'im olan Allah. Ben
O’na Tewekkül ettim. Ve yalnızca O’na dönüp yönelirim.
042.11- O Gökler’in ve Yer’in Yaratıcısı’dır. Size
kendi Nefislerinizden Eşler, Davarlar’dan da Eşler üretip türetti. Sizleri bu
tarzda türetip yayıyor. Onun benzeri gibi olan hiçbir Şey yok’tur. O
İşiten'dir, Gören'dir.
042.12- Gökler’in ve Yer’in Anahtarları O’nundur.
O, dilediğine Rızq’ını bol bol verir ve dilediğine de bir Ölçüyle. Çünkü O
Herşey’i Bilen’dir.
042.13- O: "Dini Dosdoğru ayakta tutun ve
onda Ayrılığa düşmeyin" diye Din’den Nuh'a
Wasiyet ettiğini ve Sana wahyettiğimizi, İbrahim'e,
Musa'ya ve İsa'ya da Wasiyet ettiğimizi Sizin için de Teşri kıldı. Senin
kendisine çağırmakta olduğun Şey, Müşrikler üzerine Ağır geldi. Allah,
dilediğini buna, seçer ve İçten kendisine yöneleni Hidayet’e eriştirir.
042.14- Onlar kendilerine İlim geldikten sonra
yalnızca aralarında ki Tevavüz ve Haksızlık dolayısıyla Ayrılığa düştüler. Eğer
Senin Rabb'inden Adı konulmuş bir Ecel’e kadar geçmiş bir Söz olmasaydı
muhakkak aralarında Hüküm verilmişti. Şüphesiz Onların ardından Kitab'a Mirascı
olanlarsa herhalde Ona karşı kuşku verici bir Tereddüt içindedirler.
042.15- Şu halde Sen bundan dolayı Davet et ve
emrolunduğun gibi İstikamet tuttur. Onların Hewalar’ına uyma. Ve de ki:
"Allah'ın indirdiği her Kitab'a inandım. Aralarınızda Adalet yapmakta
emrolundum. Allah Bizim de Rabb'imiz Sizin de Rabb'inizdir. Bizim amellerimiz
bizim sizin amelleriniz sizindir. Bizimle sizin aranızda bir tartışma konusu
yoktur. Allah bizi bir arada toplayacak
ve Dönüş O'nadır."
042.16- O’na İcabet olunduktan sonra Allah
hakkında Deliller öne sürüp tartışanların Delilleri Rabb'leri katında geçersizdir.
Onlar’ın üzerinde bir Gazab var’dır. Ve Şiddetli Azab Onun içindir.
042.17- Ki Allah Haqq olmak üzere Kitab'ı ve Mizan'ı indirdi. Ne bilirsin belki Saat
pek yakın’dır.
042.18- Onda acele davrananlar Ona
inanmayanlar’dır. İnananlar ise Ona karşı bir Korku içindedirler.
Onun gerçekten bir Haqq olduğunu bilirler. Haberiniz olsun, Saat konusunda
tartışmakta olanlar gerçekte Uzak bir Sapıklık içindedirler.
042.19- Allah Kullar’ına karşı Lutuf Sahibi
olan’dır. Dilediğini rızıqlandırır, O Quvvetli'dir, Aziz'dir.
III Allah'ın Adaleti 20-29
042.20- Kim Ahiret Ekini’ni isterse Biz Ona kendi
Ekin’inde artırmalar yaparız. Kim de Dünya Ekini’ni isterse Ona Ondan veririz.
Ancak Onun Ahiret'te bir Nasibi yok’tur.
042.21- Yoksa Onların bir takım Ortakları mı var
ki Allah'ın İzin vermediği Şeyleri Din’den kendilerine Teşri ettiler. Eğer O
Fasl Kelimesi olmasaydı elbette aralarında Hüküm verilirdi. Gerçekten Zalimler için Acıklı bir Azab
var’dır.
042.22- Zalimler’e kazanmakta oldukları
dolayısıyla Korku’yla titrerlerken görürsün. O da Üstlerine çöküvermiştir.
İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar ise Bahçe Ravdaları’nda. Rabb'lerin
katında her diledikleri onlar’ındır. İşte Büyük Fadl bu’dur.
042.23- İşte Allah, inanan ve Salih Çalışmalar’da
bulunan Kullar’ına böyle Müjde vermektedir. De ki: "Ben, buna karşı
Yakınlık’ta Sevgi dışında Siz’den hiçbir Ücret istemiyorum." Kim bir
İyilik kazanırsa, Biz ondaki İyiliği arttırırız. Gerçekten Allah, Gafur'dur,
Şükr’ün Karşılığı’nı verendir.
042.24- Yoksa Onlar Allah’a karşı yalan düzüp
uydurdu mu diyorlar? Oysa eğer Allah dilerse Senin de Qalb’inin üzerine Damga
vurur. Allah Batıl’ı yokerdip ortadan kaldırır ve kendi Kelimeler’i ile Haqq’ı Haqq olarak pekiştirir. Çünkü
O Sineler’in Özü’nde olan’ı Bilen'dir.
042.25- Kullar’ından Tewbe’yi Kabul eden
Kötülükler’i affeden ve işlemekte olduklarını Bilen'dir.
042.26- O İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar’a
İcabet eder ve Onlar’a kendi Fadl’ından artırır. Kafirler’e gelince Onlar için
Şiddetli bir Azab var’dır.
042.27- Eğer Allah Kullar’ı için Rızq’ı genişce
tutup yazsa idi gerçekte Yeryüzü’nde azarlardı. Ancak O dilediği miktar ile
indirir. Çünkü o Kullar’ından Haberdar'dır, Gören'dir.
042.28- O’dur ki Onlar Umutlarını kestikten sonra
Yağmur’u indirir ve Rahmet’ini serip yayar. O Weli'dir, Hamid'dir.
042.29- Gökler’in ve Yer’in yaratılması ile
onlar’da her Canlı’dan türetip yayması Onun Ayetler’indendir. ve O dilediği
zaman Onların hepsini toplamaya Güçyetiren'dir.
IV Mü'minler sabırlı olmalı 30-43
042.30- Size İsabet eden bir Musibet Eller’inizin
kazanmakta olduğu dolayısıylardır. Çoğunu da affeder.
042.31- Siz Yeryüzü’nde Aciz bırakacak değilsiniz.
Ve Sizin Allah'ın dışında ne bir Weliniz var’dır ne de bir Yardımcı’nız.
042.32- Deniz’de Yüksek Dağlar gibi seyretmekte
olan Gemiler O’nun Ayetler’indendir.
042.33- Eğer dileyecek olsa Rüzgar’ı durdurur
böylece Onlar da Onun üstünde kalakalırlar.
Şüphesiz bunda çok Sabreden çok Şükreden için gerçekten Ayetler var’dır.
042.34- Ya da kazanmakta oldukları dolayısıyla
Onlar’ı yokeder. Bir çoğunu da affeder.
042.35- Ayetler’imiz hakkında Mücadele edenler,
kendileri için hiçbir kaçacak Yer olmadığını bilip öğrensinler.
042.36- Size verilen herhangi bir Şey, Dünya
Hayatı’nın Metaı’dır. Allah katında olan ise, daha Hayırlı ve daha Sürekli’dir.
İnanıp Rabb'lerine Tewekkül edenler için.
042.37- Büyük Günahlar’dan ve Fahşa’dan kaçınanlar
ve gazablandıkları zaman Bağışlayanlar,
042.38- Rabb'lerine İcabet edenler dosdoğru
Salat’ı kılanlar, İşler’i kendi aralarında danışarak olanlar ve kendilerinden
Rızıq olarak İnfaq edenler,
042.39- Ve haklarına Tecavüz edildiğinde Birlik
olup karşı koyanlar’dır.
042.40- Kötülüğün Karşılığı Onun Misli olan Kötülük’tür.
Ama kim affeder ve Islah ederse artık onun Ecr’i Allah'a aittir. Gerçekten O
Zalimler’i sevmez.
042.41- Kim de Zulme uğradıktan sonra Nusret
bulacak olursa artık Onlar için aleyhlerinde bir Yol yok’tur.
042.42- Yol ancak İnsanlar’a zulmeden ve
Yeryüzü’nde Haqqsız yere Tecavüz ve Haqqsızlıkta bulunanlar’ın aleyhinedir.
İşte bunlar için Acıklı bir Azab var’dır.
042.43- Kim de sabreder ve bağışlarsa şüphesiz bu
Azm’e değen işler’dendir.
V İlahi Vahy doğru yola iletir 44- 50
042.44- Allah kimi saptırırsa artık bundan sonra
Onun hiçbir Welisi yoktur. Azab’ı
gördükleri zaman o Zalimler’i bir görsen. "Geri dönmeye bir Yol var
mı?" derler.
042.45- Onlar’ı görürsün, Zillet’ten Başlar’ı
önlerine düşmüş bir halde O’na sunulurlarken Göz ucu’yla sezdirmeden bakarlar.
İnananlar da "Gerçekten Hüsran’a uğrayanlar Qıyamet Günü hem kendi
Nefislerini hem de Yakın Akrabalar’ını da Hüsran’a uğratmışlardır."
dediler. Haberiniz olsun gerçekten Zalimler Kalıcı bir Azab içindedirler."
042.46- Onlar’ın Allah'ın dışında kendilerine
Yardım edecek Weliler’i yok’tur. Allah kimi saptırırsa artık Onun için hiçbir
Yol yoktur.
042.47- Allah'tan geri çevrilmesi olmayan bir Gün
gelmeden önce Rabb'inize İcabet edin. O Gün Sizin için ne sığınılacak bir Yer,
var ne de Sizin için bir İnkar.
042.48- Şayet Onlar sırt çevirecek olurlarsa artık
Biz Seni Onların üzerine bir Gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen
yalnızca Tebliğ’dir. Gerçek şu ki Biz İnsan’a tarafımızdan bir Rahmet
taddırdığımız zaman Ona Sevinç duyar. Eğer Onlara kendi Ameller’inin Taqdim
ettikleri dolayısıyla bir Kötülük isabet ederse bu durumda da İnsan bir Nankör
kesilir.
042.49- Gökler’in ve Yer’in Mülkü Allah'ındır.
Dilediğini yaratır, dilediğine Dişiler Armağan eder dilediğine Erkek Armağan
eder.
042.50- Veya Onlar’ı Dişiler ve Erkekler olarak
çift verir. Dilediğini de Kısır bırakır. Gerçekten O Bilen'dir, Güçyetiren'dir.
042.51- Bir Beşer için Allah'ın kendisiyle
Konuşması olmaz. Ancak bir Wahy ile ya
da Perde arkası’ndan veya bir Elçi gönderip kendi İzniyle dilediğe wahyetmesi
bunun dışında. Gerçekten O Yüce'dir, Hakim'dir.
042.52- Böylece Sana da Biz kendi emrimizden bir
Ruh wahyettik. Sen Kitap nedir, İman nedir bilmiyordun. Ancak Biz O’nu bir Nur kıldık, O’nunla
Kullarımızdan dilediklerimizi Hidayet’e erdiririz. Şüphesiz Sen Dosdoğru olan
bir Yol’a yöneltip iletiyorsun.
042.53- Gökler’de ve Yer’de bulunanların tümü
kendisine aid olan Allah'ın Yolu’na. Haberiniz
olsun İşler Allah'a döner.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Allah'ın
Birliği 1-16
043.01- H.M.
043.02- Apaçık
olan Kitab'a andolsun.
043.03- Gerçekten
Biz O’nu, belki aqledersiniz diye Arapça bir Qur'an kıldık.
043.04- Elbette
O, Bizim katımızda olan Ana Kitap'tır. Yüce'dir,
Hakim'dir.
043.05- Siz
Ölçü’yü taşıran bir Qawim’siniz diye, şimdi o Zikr’i Siz’den bir yana mı
bırakılım.
043.06- Oysa Biz, öncekiler içinde Nice Nebiler
gönderdik.
043.07- Onlar’a bir Nebi gelmeye görsün kesinlikle
O’nunla Alay ederlerdi.
043.08- Biz de, Quwwetce Onlar’dan daha Üstün
olanları Yıkıma uğrattık. Öncekiler’in
Örneği geçti.
043.09- Andolsun Onlar’a: " Gökler’i ve Yer’i
kim yarattı?" diye soracak olsan, tartışmasız: "Onlar’ı Aziz ve Bilen
yarattı" diyeceklerdir.
043.10- Ki O, Yer’i Sizin için bir Beşik kıldı ve
Doğruyol’u bulursunuz diye onda Size Yollar varetti.
043.11- Ki O belli bir miktar ile Gök’ten Su
indirdi de O’nunla Ölü bir
Memleket’i dirilttik, yaydık Siz de
böyle (kabirlerinizden ) çıkarılacaksınız.
043.12- Ki O bütün Çiftleri yarattı ve Sizin için
Gemiler’den ve Hayvanlar’dan bineceğiniz Şeyler’i de varetti.
043.13- Onların Sırtlar’ına binip doğrulmanız
sonra Onlara binip doğrulduğunuz zaman da Rabb’inizin Ni’met’ini zikretmeniz ve
" Bunlara Bizim için boyunmeğdiren ne Yüce’dir, yoksa Biz bunu (kendi
hizmetimize ) yanaştıramazdık" demeniz için.
043.14- Ve Biz elbette Rabb'imize çevrilip
döneceğiz.
043.15- Kendi Kullar’ından Ona bir Parça kılıp yakıştırdılar. Doğrusu İnsan açıkca Nankör’dür.
043.16- Yoksa O Yarattıklarından Kızlar’ı edindi
ve Erkekler’i Size mi ayırıp bırakttı?
II Şirki Kötüleme 17-25
043.17- Oysa Onlar’dan biri o Rahman için verdiği
Örnek ile müjdelendiğı zaman Yüz’ü Simsiyah kesilmiş olarak Kahrından
yutkundukca yutkunuyor.
043.18- Onlar Süs içinde büyütülüp de Mücedele’de
Açık olmayanı mı?
043.19- Onlar ki kendileri Rahman'ın Kullar’ı
Melekler’i Dişiler kıldılar, kendileri Onların Yaratılışı’na Şahid mi oldular?
Onların Şahidlikler’i yazılacak ve Sorumlu tutulacaklar.
043.20- Dediler ki : "Eğer Rahman dilemiş
olsaydı Biz Onlar’a ibadet etmezdik." Onlar’ın bundan yana hiçbir
Bilgileri yok’tur. Onlar yalnızca Zann ve Tahminle Yalan söylemektedirler.
043.21- Yoksa Biz bundan önce kendilerine bir
Kitap verdik de şimdi O’na mı tutunuyorlar?
043.22- Hayır, dediler : "Gerçek şu ki Biz
Atalar’ımızı bir Ümmet üzerinde bulduk ve doğrusu Biz Onların İzleri üstünde
Doğru olan’a yönelmişler’iz.
043.23- İşte böyle. Sen’den önce de bir Memleket’e
bir Elçi göndermiş olmayalım kesinlikle Onun Refah içinde şımarıp Önde
gelenler’i demişlerdir: "Gerçek şu ki Biz Atalar’ımızı bir Ümmet üzerinde
bulduk ve doğrusu Biz Onların İzler’ine uymuşlarız."
043.24- Demiştir: (her bir elçi) "Ben Size Atalar’ınızı
üstünde bulduğunuz Şey’den daha Doğru olan’ını getirmiş olsam da mı?"Onlar
da demişlerdir ki: "Doğrusu Biz kendisi ile gönderildiğiniz Şey’e Kafir
olanlar’ız."
043.25- Böylece Biz de Onlar’dan intikam aldık.
Öyleyse Sen bir bakıver. Yalancılar’ın Sonu nasıl oldu?
III Allah'ın Peygamber Seçmesi 26-35
043.26- Hani İbrahim Babasına ve kendi
Qawm’ine demişti ki: Tartışmasız Ben Sizin taptıklarınızdan uzağım."
043.27- Beni yaratan başka. İşte O Beni Hidayet’e
iletecektir.
043.28- Ve bunu dönerler diye Onun ardında Kalıcı
bir Kelime olarak kılıp bıraktı.
043.29- Hayır, Biz Onlar’ı ve Atalar’ını
kendilerine Haqq ve açıklayan bir Elçi gelinceye kadar metalandırıp yaşattık.
043.30- Ancak kendilerine Haqq gelince dediler ki:
"Bu bir Büyü’dür, doğrusu Biz Ona Kafir olanlar’ız."
043.31- Ve dediler ki: "Bu Qur'an iki
Şehir’den birinin Büyük bir Adam’ına indirilmeli değil miydi?"
043.32- Senin Rabb'inin Rahmet’ini Onlar mı
paylaştırıyorlar? Dünya Hayatı’nda Onlar’ın Maişetleri aralarında Biz paylaştırdık ve Onlar’dan bir Bölüm’ü bir
Bölüm’üne teshir etmesi için bir Bölüm’ünü bir Bölüm’ü üzerinde Dereceler’de
yükselttik. Senin Rabb'inin Rahmet’i, Onlar’ın toplayıp yığmakta
olduklarından daha Hayırlı’dır.
043.33- Eğer İnsanlar Tek bir Ümmet olacak
olmasaydı, Rahman'a Küfredenler’in Evleri’ne Gümüş’ten Tavanlar ve üzerinde
çıkıp yükselecekleri Merdivenler yapardık.
043.34- Evler’ine Kapılar ve üzerine yaslanıp
dayanacakları Koltuklar.
043.35- Ve Çekici Süsler. Bütün bunlar yalnızca
Dünya Hayatı’nın Metaı’dır. Ahiret ise Senin Rabb'inin katında Müttaqiler
içindir.
IV Muhalefetin Sonu 36-45
043.36- Kim Rahman'ın Zikri’ni görmezlikten
gelirse Biz bir Şeytan’a O’nun
üzerine Kabukla bağlattırırız. Artık Onun
Yakın bir Dostu’dur.
043.37- Gerçekten bunlar Onlar’ı Yol’dan
alıkoyarlar. Onlar ise kendilerinin gerçekte Hidayet’te olduklarını sanırlar.
043.38- Sonunda Bize geldiği zaman dedi ki:
"Keşke Benim’le Sen’in aranda İki Doğu Uzaklığı olsaydı. Meğer ne Kötü
Yakın Dost."
043.39- Bugün Size Kesin olarak bir Yarar
sağlamaz. Çünkü Siz zulmettiniz. Elbette Siz Azab’ta da Ortak’sınız.
043.40- Öyleyse Sağır olanlar’a Sen mi
dinleteceksin ve Kör olan ve Açıkca bir Sapıklık içinde bulunan’ı Hidayet’e
erdireceksin?
043.41- Şu halde Biz Seni alıp götürürsek elbette
Onlar’dan intikam alacağız.
043.42- Ya da kendilerine waadettiğimiz Şey’i
Onlar’a gösteririz ki, Biz gerçekten Onlar’ın üstünde Güçyetirenler'iz.
043.43- Şu halde Sen, Sana wahyedilen’e tutun,
çünkü Sen dosdoğru bir Yol üzerinde’sin.
043.44- Ve elbette O Senin ve Qawm’in için
gerçekten bir Zikir'dir. Siz sorulacaksınız.
043.45- Sen’den önce gönderdiğimiz Elçiler'imizin
(tarihlerini) araştır. Rahman'dan başka İlahlar’a kulluk edilmesine
İzin vermiş miyiz?
V Fir'avnın Musa'ya Muhalefeti 46-56
043.46- Andolsun Biz Musa'yı Fir'awn'a ve
O’nun Önde gelen çevresine Ayetler’imizle gönderdik. O da dedi ki:
"Gerçekten Ben Alemler’in Rabb'inin Elçi'siyim.
043.47- Fakat Onlar Ayetler’imizle geldiği zaman
bir de ne görsün. Onlar bunlar’a gülüyorlar.
043.48- Biz Onlara biri ötekinden daha Büyük
olmayan hiçbir Ayet göndermedik . Belki dönerler diye Biz Onları Azab’la
yakalayıverdik.
043.49- Ve Onlar dediler ki: "Ey Büyücü Sen
de olan Ahd’i adına Bizim için Rabb'ine dua et, gerçekten Biz Hidayet’e gelmiş
olacağız."
043.50- Fakat Onlar’dan Azab’ı çekip giderince bir
de görürsün ki Onlar Andlar’ını bozuyorlar.
043.51- Fir'awn
kendi Qawm’i içinde bağırdı, dedi ki: "Ey Qawmim, Mısır'ın Mülkü ve şu
altından akmakta olan Irmaklar Benim değil mi?
043.52- "Yoksa Ben, şundan daha Hayırlı değil
miyim ki, Basit bir Zavallı ve neredeyse açıklamaktan Yoksun olan biri."
043.53- Bu durdumda üzerine Altın’dan Bilezikler
atılmalı ya da yakınında yer almış halde O’nunla birlikte Melekler gelmeli
değil miydi?
043.54- Böylelikle
kendi Qawm’ini küçümsedi. Onlar da O’na itaat ettiler. Gerçekten Onlar
Fasıq bir Qawim’di.
043.55- Sonunda Bizi öfkelendirince Biz de
Onlar’dan intikam aldık. Böylece Onlar’ı Toplu olarak Su’da boğduk.
043.56- Bu suretle Onlar’ı sonradan gelecekler
için bir Selef ve bir Örnek kıldık.
VI İsa'nın Peygamberliği 57-67
043.57- Meryemoğlu
bir Örnek olarak verilince hemenceçik Senin Qawm’in O’ndan kahkahalarla
gülüyorlar.
043.58- Dediler ki:" Bizim İlahlar’ımız mı
daha Hayırlı, yoksa O mu?" O’nu yalnızca bir Tartışma konusu olsun diye
verdiler. Hayır, Onlar Tartışmacı bir Qawim’dir.
043.59- O yalnızca bir Kul’dur. Kendisine Ni’met
verdik. Ve O’nu İsrailoğulları’na
bir Örnek kıldık.
043.60- Eğer Biz dilemiş olsaydık elbette Siz’den
Melekler’i kılardık. Onlar da Yeryüzü’nde Halef olurlardı.
043.61- "O , Saat’in Bilgisi’dir. O'ndan
kuşkulanmayın. Bana uyun. Doğruyol bu’dur."
043.62- Şeytan
sakın Sizi alıkoymasın. Gerçekten O Sizin için Açık bir Düşman’dır.
043.63- İsa,
Açık Belgeler’le gelince, dedi ki: "Ben Size bir Hikmet'le geldim ve
üzerinde İhtilaf’a düştüklerinizin bir kısmını Size açıklamak için de. Öyleyse
Allah'tan İttiqa edin ve Bana itaat edin."
043.64- "Elbette Allah O Benim de Rabb'im
Sizin de Rabb'inizdir. Şu halde O’na kulluk edin. Dosdoğru olan Yol
bu’dur."
043.65- Sonra içlerinden bir takım Fırkalar
İhtilaf’a düştü. Artık Acıklı bir Gün’ün Azabı’ndan way o Zulmedenler’e.
043.66- Onlar hiç Şuurunda değilken kendilerine
Apansız gelecek olan Saat'ten başkasını mı gözlüyorlar?
043.67- Muttaqiler hariç olmak üzere o Gün
Dostlar’ın kimi kimin Düşman’ıdır.
VIII İki Fırka 68-89
043.68- Ey Kullar’ım, Bugün Sizin için bir Korku
yok’tur ve Siz Hüzn’e kapılacak da değilsiniz.
043.69- Ki Onlar Benim Ayetler’ime inananlar ve
Müslüman Olanlar’dır.
043.70- Siz ve Eşler’iniz Bahçe’ye girin. Sevinç
içinde ağırlanacaksınız.
043.71- Onlar’ın etrafında Altın Tepsiler ve
Testiler’le dolaşılır. Orda Nefisler’in Arzu ettiği ve Gözler’in Lezzet aldığı
Herşey var. Ve Siz onda Ebedî kalacaklarsınız.
043.72- İşte yapmakta olduklarınız dolayısı ile
Sizin Mirascı kılındığınız Bahçe bu’dur.
043.73- Orda Sizin için bir çok Meyveler var’dır.
Onlar’dan yiyeceksiniz.
043.74- Elbette Suçlular Cehennem Azabı içinde
Ebedî kalacak olanlar’dır.
043.75- Onlar’dan hafifletilmeyecek ve orda Onlar
Umutlar’ını kaybetmiş kimseler’dir.
043.76- Biz Onlar’a zulmetmedik ancak Onlar’ın
kendileri Zalimler’dir.
043.77- "Ey Malik, Rabb'im Bizim İş’imizi
bitirsin." diye bağırdılar. O " Gerçek şu ki Siz kalacak
olanlar’sınız "dedi.
043.78- Andolsun Biz Size Haqq’ı getirdik fakat
Sizin bir Çoğunuz Haqq’ı Çirkin görüp tiksinenler’diniz.
043.79- Yoksa Onlar İşi sıkı mı tuttular? İşte
kuşkusuz Biz de İşi sıkı tutanlar’ız.
043.80- Yoksa Onlar gerçekten Bizim Sırladıklarını
ve aralarındaki fısıldaşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar. Hayır. Onlar’ın
yanlarındaki Elçiler’imiz de yazıyorlar.
043.81- De ki: "Eğer Rahman'ın Çocuğu olsaydı
Ona tapanlar’ın İlk’i Ben olurdum."
043.82- Gökler’in ve Yer’in Rabb'i, Arşın Rabb'i,
Onlar’ın nitelendirmekte oluklarından Yüce’dir.
043.83- Artık Sen Onlar’ı bırak Onlara wadedilen
kendi Günler’ine kadar dalsınlar oynaya dursunlar.
043.84- Gökler’de İlah olan ve Yer’de İlah olan
O’dur.O Hakim'dir, Bilen'dir.
043.85- Gökler’in, Yer’in ve ikisi arasında bulunanlar’ın
Mülk’ü kendisinin olan ne Yüce'dir. Saat'ın İlmi O’nun katındadır ve Siz O’na
döndürüleceksiniz.
043.86- O'nun dışında tapmakta oldukları,
Şefaat’te bulunmaya Malik değildirler. Ancak kendileri bilerek Haqq’a şahidlik
eden başka.
043.87- Andolsun Onlar’a "kendilerini kim
yarattı?" diye soracak olsan" tartışmasız Allah" diyecekler.
Öyleyse nasıl olup da çevriliyorlar?
043.88- Onun ya Rabb demesi Haqq’ı için. Elbette
Onlar inanmaz bir Qawim’dirler.
043.89- Şimdi Sen aldırış etmeksizin Onlar’dan yüz
çevir ve "Selam" de. Artık
Onlar bileceklerdir.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Müşriklerin Uğradıkları azap 1-29
044.01- Ha
Mim
044.02- Apaçık
olan Kitab'a andolsun.
044.03- Gerçekten Biz O’nu Mübarek bir Gece’de
indirdik. Gerçekten Biz Uyaranlar’ız.
044.04- Ki
O’nda Her Hikmetli İş ayrılır.
044.05- Katımızdan
bir Emir ile, doğrusu Biz Gönderenler’iz.
044.06- Rabb'inden bir
Rahmet olarak. Elbette O İşiten'dir, Bilen'dir.
044.07- Eğer Kesin bir Bilgi’yle inanıyorsanız
Gökler’in ve Yer’in ve bu ikisinin arasında bulunanlar’ın Rabb'idir.
044.08- Ondan başka İlah yoktur. Diriltir ve
öldürür. Sizin de Rabb'inizdir, Geçmiş Atalar’ınızın da Rabb'idir.
044.09- Hayır Onlar Şüphe içindedirler,
oyalanıyorlar.
044.10- Öyleyse Sen Göğün açıkca bir Duman
getireceği Gün’ü gözle.
044.11- İnsanlar’ı sarıp kuşatıverir. İşte bu
Acıklı bir Azab’tır.
044.12- "Rabb'imiz Azab’ı üstümüzden gider,
çünkü Biz inanacağız"
044.13- Onlar için Öğüt alıp düşünmek nerede.
Onlar’a açıklayan bir Elçi gelmişti.
044.14- Sonra O’ndan yüzçevirdiler ve dediler ki:
"Öğretilmiş bir Mecnun’dur."
044.15- Biz Siz’den bu Azab’ı biraz açıp
gidereceğiz, dönecek olanlarsınız Siz.
044.16- Büyük bir Şiddetle yakalayacağımız Gün,
elbette Biz intikam alacağız.
044.17- Andolsun Biz kendilerinden önce Fir'awn'ın Qawmi’ni de Deneme’den
geçirdik ve Onlara Kerim bir Elçi gelmişti.
044.18- "Allah'ın Kulları’nı Bana teslim
edin, gerçekten Ben Sizin için Güvenilir bir Elçi'yim."
044.19- Allah'a karşı büyüklenmeyin. Elbette Ben
Sizin için Açık bir İspatlı Delil getirmekdeyim.
044.20- Ve doğrusu Ben Sizin Beni taşlamanızdan
Benim de Rabb'im Sizin de Rabb'iniz olan’a sığındım.
044.21- Eğer Siz Bana inan mıyorsanız bu durumda
Ben’den korkup ayrılın.
044.22- Sonunda Rabb'ine "Gerçekten bunlar
Suçlu bir Qawim’dirler" diye dua etti.
044.23- Öyleyse Kullar’mızı Geceleyin yürüt,
kesinlikle takib edileceksiniz.
044.24- Deniz’de Durgun ve Açık bırak. Çünkü Onlar
Su’da boğulacak bir Ordu’dur.
044.25 Onlar nice Bahçeler ve Pınarlar
terketmişlerdi.
044.26- Ekinler ve Güzel Konaklar.
044.27- Ve kendilerinde Sevinç ve Mutluluk içinde
yaşadıkları Ni’metler.
044.28- İşte böyle. Biz bunları başka bir Qawm’e
Miras olarak verdik.
044.29- Onlar için ne Gök ne Yer ağlamadı ve Onlar
Ertelenenler’den olmadı.
II Kötüler Ceza Görecek 30-42
044.30- Andolsun Biz İsrailoğulları’nı o Alçaltıcı Azab’tan kurtardık.
044.31- Fir'awn'dan.
Çünkü o Ölçü’yü taşıran bir Mütekebbir’di.
044.32- Andolsun Biz Onlar’ı bir İlim üzere
Alemler’e karşı Üstün kıldık.
044.33- Ve Onlara her birinde açık bir İmtihan
bulunan Ayetler verdik,
044.34- Herhalde bunlar da diyorlar ki,
044.35- Bizim yalnızca İlk Ölümümüz’dür. Biz
yeniden diriltilip kaldırılacak değiliz.
044.36- Eğer Doğru Sözlü iseniz şu halde
Atalar’ımızı getirin bakalım.
044.37- Onlar mı Hayırlı yoksa Tubba Qavmi ve Onlar’dan öncekiler mi?
Biz Onlar’ı yıkıma uğrattık. Çünkü onlar, Mücrimler’di.
044.38- Biz bir Oyun ve Oyalanma konusu olsun diye
Gökler’i Yer’i ve ikisi arasında olanları yaratmadık.
044.39- Biz Onları yalnızca Haqq ile yarattık
ancak Onların çoğu bilmezler.
044.40- Elbette O Ayırma Günü onlar’ın hepsinin
Wakitleridir.
044.41- O Gün bir Dost, bir Dost’an Herhangi
bir Şey’le Yarar sağlayamaz ve Onlara
Yardım da edilmez.
044.42- Ancak Allah'ın Rahmet ettieği başka.
Elbette O Aziz'dir, Rahim'dir.
III İyilerin Göreceği Mükafat 43-59
044.43- Doğrusu o Zakkum Ağacı
044.44- Oldukca Günahkar olan’ın Yemeği’dir bu.
044.45- Pota gibi Karınlar’da kaynar durur.
044.46- Kaynar Su’yun kaynaması gibi.
044.47- Onu tutun da Cahim'in Orta yeri’ne
sürükleyin.
044.48- Sonra Kaynar Su’yun Azabı’ndan Baş’ının
üstüne dökün.
044.49- Tad. Çünkü Sen oldukca Aziz'din, Kerim'din.
044.50- Gerçekten bu Sizin Kuşku’yu kapılmakta
olduğunuz Şey’dir.
044.51- Muttaqiler’e gelince, elbette Onlar
Güvenli bir Maqam’dadırlar.
044.52- Bahçeler’de ve Pınarlar’da.
044.53- Hafif İpekt’en ve Ağır işlenmiş Atlas’tan
giyinirler. Karşılıklı olarak otururlar.
044.54- İşte böyle. Ve Biz Onları Simsiyah İri
gözlü Huriler’le evlendirmişizdir.
044.55- Orda Güvenlik içinde Her Türlü Meyve’yi
istemektedirler.
044.56- Orda İlk Ölüm’ün dışında başka Ölüm
tadmazlar. Ve Onları Cehennem Azabı’ndan korumuştur.
044.57- Senin Rabb'inden bir Fadl olarak. İşte Büyük Mutluluk bu’dur.
044.58- Belki Onlar öğüt alıp düşünürler diye Biz
O'nu Senin Dil’inde kolaylaştırdık.
044.59- Öyleyse Sen gözle. Gerçekten Onlar da
gözlemektedirler.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Vahyi İnkar edenler 1-10
045.01- Ha Mim
045.02- Kitab'ın İndirilmesi Aziz, Hakim
Allah'tandır.
045.03- Elbette Mü’minler için Gökler’de ve
Yerler’de gerçekten Ayetler var’dır.
045.04- Sizin Yaratılışınız’da ve türetip yaydığı Canlılar’da
da Kesin Bilgi’yle inanan bir Toplum için Ayetler var’dır.
045.05- Gece ile Gündüz’ün ardarda gelişinde,
Allah'ın Gök’ten Rızıq indirip Onunla Ölüm’ünden sonra Arz’ı diriltmesinde ve
Rüzgarlar’ı yönetmesinde aqleden bir Qawim için Ayetler var’dır,
045.06- İşte bunlar, Allah'ın Ayetleri’dir, sana
bunları Haqq olarak okumaktayız. Öyleyse Onlar, Allah'tan ve O'nun
Ayetler’inden sonra Hangi Söz’e inanacaklar?
045.07- Gerçeği Sürekli ters yüz eden, Günah’a
düşkün olan herkes’in way haline.
045.08- Kendine Allah'ın Ayetler’i okunurken
işitir, sonra Müstekbirce sanki Onlar’ı işitmemiş gibi ısrar eder. Artık Sen onu Acıklı bir Azab’la
müjdele.
045.09- Ayetler’imizden bir Şey öğrendiği zaman,
Onu Alay konusu edinir. İşte Onlar için Aşağılatıcı bir Azab var’dır.
045.10- Arkalarından Cehennem. Kazanmakta
oldukları Şeyler, Onlar’a hiç bir Yarar sağlamaz. Allah'tan başka edinmekte
oldukları Weliler de. Onlar için Büyük bir Azab var’dır.
II Kur'an'ın doğruluğu 11-20
045.11- İşte bu bir Hidayet’tir. Rabb'lerinin
Ayetleri’ni İnkar edenler ise, Onlar için İğrenç olarından Acıklı bir Azab
var’dır.
045.12- Allah, kendi Emr’iyle onda Gemiler akıp
gitsin ve O'nun Fadl’ından ararsınız diye, Sizin için Deniz’e boyuneğdirdi.
Umulur ki şükredersiniz.
045.13- Kendinden Gökler’de ve Yer’de olanlar’ın
tümüne Sizin için Boyun eğdirdi. elbette bunda, düşünebilen bir Qawim için
gerçekten Ayetler var’dır.
045.14- İnananlar’a de ki: "Onları kazanmakta
olduklarıyla cezalandırması için, Allah'ın Günleri’ni ummakta olmayanlar’ı bağışlasınlar."
045.15- Kim Salih bir Eylem’de bulunursa, kendi
Nefs’i lehinedir, kim de Kötülük yaparsa, artık O da kendi aleyhinedir. Sonra Siz Rabb'inize döndürüleceksiniz.
045.16- Andolsun, Biz İsrailoğulları’na Kitap, Hüküm ve Nübüwwet verdik. Onları Temiz ve
Güzel Şeyler’den rızıqlandırdık ve Onları Alemler’e karşı Üstün kıldık.
045.17- Ve Onlara bu Emir’den Açık Belgeler
verdik. Fakat Onlar, kendilerine İlim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki
Bağy ve Azgınlık’tan dolayı İhtilaf’a düştüler. Elbette Senin Rabb'in, üzerinde
İhtilaf’a düştükleri Şey’de Qıyamet Günü aralarında hükmedecektir..
045.18- Sonra Seni de bu Emir’den bir Şeriat
üzerinde kıldık. Öyleyse Sen Ona uy ve Bilmeyenler’in Hewaları’na uyma.
045.19- Çünkü Onlar, Allah'tan Hiçbir Şey’e karşı
Kesin olarak Seni Bağımsız kılamazlar. Elbette
Zalimler, birbirlerinin Weli’sidirler. Allah ise Muttaqiler’in
Weli’sidir.
045.20- Bu, İnsanlar için Basiretler’dir. Kesin
Bilgi’yle inanan bir Qawim için de bir Hidayet ve bir Rahmet’tir.
III Kıyamet 21-25
045.21- Yoksa Kötülükler’e batıp-yara alanlar,
kendilerini İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar gibi kılacağımızı mı
sandılar? Hayatlar’ı ve Ölümleri de bir mi? Ne Kötü hükmediyorlar.
045.22- Allah, Gökler’i ve Yer’i Haqq olarak
yarattı, öyle ki her Nefis kazanmakta olduklarıyla karşılık görsün. Onlar’a
zulmedilmez.
045.23- Şimdi Sen, kendi Hewa’sını İlah edinen ve
Allah'ın bir İlim üzere kendisini saptırdığı, Kulağı ve Qalbi üzerine Damga
vurduğu ve Göz’ü üstüne de bir Perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah'tan
sonra Ona kim Hidayet verecektir? Siz yine de Öğüt alıp düşünmüyor musunuz?
045.24- Dediler ki: "Bu Dünya Hayatı’mızdan
başkası değildir, ölürüz ve diriliriz, Bizi Dehr /kesintisiz zaman’dan başkası
yıkıma uğratmaz." Oysa Onların bununla ilgili hiçbir Bilgileri yoktur.
Onlar, yalnızca zannediyorlar.
045.25- Onlara Açık Belgeler olarak Ayetler’imiz
okunduğu zaman, Onların Delilleri: "Eğer Doğru sözlüler iseniz,
Atalar’ınızı getirin" demekten başkası değildir.
IV Hüküm 26-36
045.26- De ki: "Allah Sizi diriltiyor, sonra
Sizi öldürüyor, sonra da kendisinde Hiçbir Kuşku olmayan Qıyamet Günü O Sizi
bir araya getirip topluyor. Ancak İnsanlar’ın çoğu bilmezler.
045.27- Gökler’in ve Yer’in Mülkü Allah'ındır.
Saat'in İqame Günü, o Gün, Batıl’da olanlar Hüsran’a uğrayanlar’dır.
045.28- O Gün Sen, Her Ümmet’i Diz üstü çökmüş
olarak görürsün. her Ümmet, kendi
Kitab'ına çağrılır. "Bugün yapmakta
olduklarınızla Karşılık göreceksiniz."
045.29- "Bu Bizim Kitab'ımızdır, Sizin
aleyhinizde Haqq ile konuşuyor. Gerçekten Biz, Sizin yapmakta olduklarınızı
yazıyorduk."
045.30- Artık İnanan ve Salih Eylemler’de
bulunanlar’a gelince, Rabb'leri Onları kendi Rahmet’ine sokar. İşte Apaçık olan
Fewz budur.
045.31- İnkar edenler’e gelince: "Size karşı
Ayetler’im okunduğunda Büyüklük taslayanlar ve Suçlu bir Qawim olanlar Sizler
değil miydiniz?"
045.32- "Gerçekten Allah'ın Waadi Haqq’tır,
Saat'te de hiç Kuşku yoktur" denildiği zaman, Siz Saat de neymiş, Biz
bilmiyoruz, Biz yalnızca bir Zann’da bulunup zannediyoruz, Biz Kesin bir
Bilgi’yle inanmakta Olanlar değiliz" demiştiniz.
045.33- Onlar’ın yapmakta oldukları Şeyler’in
Kötülüğü kendileri için açığa çıktı ve kendisini Alay konusu edindikleri de
Onları sarıp kuşattı.
045.34- Denildi ki: "Bugününüzle karşılaşmayı
unuttuğunuz gibi, Biz de Sizi Bugün unutuyoruz. Barınma Yeriniz Ateş'tir. Ve
Sizin için Hiçbir Yardımcı yok’tur.
045.35- Bunun nedeni de şud: Çünkü Siz Allah'ın
Ayetler’ini Alay konusu edindiniz, Dünya Hayatı da Sizi aldattı. Böylece ne
ordan çıkarılırlar, ne de Hoşnutluk dilekleri qabul edilir.
045.36- Şu halde Hamd, Gökler’in Rabb'i, Yer’in
Rabb'i ve Alemler’in Rabb'i olan Allah'ındır.
045.37- Gökler’de ve Yer’de Büyüklük O'nundur. O,
Aziz'dir, Hakim'dir.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Vahyin Doğruluğu 1-10
046.01- Ha Mim
046.02- Kitab'ın indirilmesi, Aziz Hakim
Allah'tandır.
046.03- Biz Gökler’i, Yer’i ve ikisi arasında
bulunanları ancak Haqq ile Ad’ı Konulmuş bir Ecel olarak yarattık. Küfredenler
ise, uyarıldıkları Şey’den yüz çevirmekte olanlardır.
046.04- De ki: "Gördünüz mü, haber verin.
Allah'tan başka tapmakta olduklarınız, Yer’den neyi yaratmıştır Bana gösterin?
Yoksa Onlar’ın Gökler’de bir Ortaklığı mı var? Eğer Doğru Sözlüler iseniz,
bundan önce bir Kitap ya da bir İlim Kalıntısı varsa, Bana getirin."
046.05- Allah'ı bırakıp Qıyamet Günü'ne kadar
kendisine İcabet etmeyecek olan Şeyler’e tapmakta olandan daha Sapık kim’dir?
Oysa Onlar, bunların tapmalarından Habersiz’dirler.
046.06- İnsanlar haşrolunduğu zaman, Onlar’a
Düşman kesilirler ve Onların ibadet etmelerini de tanımazlar.
046.07- Onlara Açık Belgeler olarak Ayetler’imiz
okunduğu zaman, O küfredenler kendilerine gelmiş olan Haqq için dediler ki:
"Bu, Apaçık bir Büyü’dür."
046.08- Yoksa:" Kendisi O’nu uydurdu" mu
diyorlar? De ki: "Eğer Onu Ben uydurdumsa, bu durumda Siz, Allah'tan Bana
olan hiçbir Şeye Malik olamazsınız. Sizin kendisi üzerinde, ne taşkınlıklar
yaptığınızı O daha iyi bilir. Benimle Sizin aranızda Şahid olarak O yeter. O,
Gafur'dur, Rahim'dir.
046.09- De ki: "Ben Elçiler’den bir Türedi
değilim, Bana ve Size ne yapılacağını bilemiyorum. Ben yalnızca Bana wahyedilmekte olan’a
uymaktayım ve Ben Apaçık bur Uyarıcı'dan başkası değilim."
046.10- De ki: "Gördünüz mü Haber verin, eğer
Allah katından ise, Siz de Ona küfretmişseniz ve İsrailoğulları'ndan bir Şahid de bunun bir
benzerini Şahidlik edip inanmışsa ve Siz de Büyüklük taslamışsanız? Elbette
Allah, Zalim bir Qawm’i Hidayet’e erdirmez."
II Hakikatin Şahidi 11-20
046.11- Küfredenler, İnananlar için dediler ki:
"Eğer O Hayırlı bir Şey olsaydı, Ona Biz’den önce koşup
yetişemezlerdi." Oysa Onlar, O’nunla Hidayet’e ermediklerinden: "Bu,
oldukca Eski bir Uydurma’dır" diyeceklerdir.
046.12- Bundan önce de, bir Önder ve bir Rahmet
olarak Musa'nın Kitab'ı var. Bu, da, Zulmedenler’i uyarmak ve İhsan’da
bulunanlar’a bir Müjde olmak üzere, Doğrulayıcı ve Arapça bir Dil ile olan bir
Kitap'tır.
046.13- Elbette: "Bizim Rabb'imiz
Allah'tır" deyip sonra Dosdoğru bir istiqamet tutturanlar, artık Onlar
için Korku yok’tur ve Onlar Mahzun da olmayacaklardır.
046.14- İşte Onlar, Bahçe Halkı’dır, yapmakta
olduklarına Karşılık olmak üzere, içinde Ebedi Kalıcı’dırlar.
046.15- Biz İnsan’a, Walideyn’ine İyilik etmesini
öğütledik. Ana’sı Onu Zahmetle taşır , Zahmetle doğurur. Ana
Karnı’nda taşınması ile Süt’ten kesilmesi Otuz Ay’dır. Sonunda Olgunluk Çağı’na
erip Kırk Yaşı’na basınca "Ya Rabbi" der, "Bana, Anama ve Babama
verdiğin Ni’met’e şükretmeğe ve Razı olacağın Yararlı İşler yapmağa Beni
yönelt. Benim Soyu’mu ıslah et. Ben Sana Tewbe ettim ve Ben Teslim
olanlar’danım."
046.16- İşte Bunlar, yapmakta olduklarının en
Güzel’ini qabul ederiz ve Kötülükler’inden geçeriz. Bahçe Halkı içindedirler.
Onlar’a Waadolunan Dosdoğru bir Waid’dir.
046.17- O kimse ki, Anne ve Babasına " Öf
Size; Ben’den önce nice Kuşaklar gelip geçmişken, Beni çıkarılacağımla mı
Tehdit ediyorsunuz?" dedi. O ikisi ise Allah'a yakararak: "Yazıklar
Sana, inan, elbette Allah'ın Waadi Haqq’tır" O:" Bu, Geçmişler’in
Uydurmaları’ndan başkası değildir" der.
046.18- İşte Bunlar, Cinler’den ve İnsanlar’dan
kendilerinden önce gelip geçmiş Ümmetler içinde Sözü üzerlerine Haqq olmuş
kimseler’dir. Gerçekten Onlar, Kayba uğrayanlar’dır.
046.19- Her biri için yapmakta olduklarından
dolayı Dereceler var’dır. Öyle ki Amelleri/çalışmaları kendilerine eksiksizce
ödensin ve Onlar Zulm’e de uğratılmazlar.
046.20- Küfredenler Ateş'e sunulacakları Gün:
"Siz Dünya Hayatı’nınızda Bütün Güzellikleriniz ve Zevkler’inizi
tükettiniz, Onlar’la yaşayıp Zewk sürdünüz. İşte Yeryüzü’nde Haqqsız yere
büyüklenmeniz ve Fasıqlık’ta bulunmanızdan dolayı, Bugün Alçaltıcı bir Azab ile
cezalandırılacaksınız."
III Ad'ın Akıbeti 21-26
046.21- Ad'ın Kardeşleri’ni hatırla, Onun
önünden ve ardından nice Uyarıcılar geldi. Hani o, Ahqaf'ta ki Qawm’ini :"
Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, gerçekten Ben, Sizin için Büyük bir Gün’ün
Azabı’ndan korkmaktayım" diye uyarmıştı.
046.22- Dediler ki: "Sen, Bizi İlahlar’ımızdan
çevirmek için mi Bize geldin? Şu halde eğer Doğru söylüyorsan, waadetmekte
olduğun Şey’i Bize getir."
046.23- Dedi ki: "İlim ancak Allah
katındadır. Ben Size gönderildiğim Şey’i tebliğ ediyorum. Ancak Ben Sizi
Cahillik etmekte olan bir Qawim olarak görüyorum."
046.24- Derken, O’nu Wadiler’ine doğru yönelerek
gelen bir Bulut şeklinde gördükleri zaman, "Bu Bize Yağmur yağdıracak olan
bir Bulut’tur" dediler. Hayır,
O,kendisi için Acele ettiğiniz Şey’dir. Bir Rüzgar, onda Acıklı bir Azab
var’dır.
046.25- Senin Rabb'inin Emr’iyle Herşey’i yerle
bir eder. Böylece Meskenler’inden başka, Hiçbir Şey göremez duruma düştüler.
İşte Biz, Suçlu bir Qawm’i böyle cezalandırırız.
046.26- Andolsun, Biz Onları, Sizleri kendisinde
Yerleşik kılmadığımız Yerler’de yerleşik kıldık ve Onlara İşitme, Görme ve
Gönüller verdik. Ancak ne İşitme, ne Görme ve ne de Gönüller’i kendilerine
herhangi bir Şey sağlamadı. Çünkü Onlar, Allah'ın Ayetleri’ni inkar
ediyorlardı. Alay konusu edindikleri Şey Onları sarıp kuşattı.
IV Bir İhtar 27-35
046.27- Andolsun, Biz Çevrenizde bulunan
Şehirler’den Yıkıma uğrattık ve belki dönerler diye Ayetleri çeşitli
Şekiller’de açıkladık.
046.28- Bu durumda, Allah'ı bırakıp Yakınlık için
edindikleri İlahlar, Onlara Yardım etseydi ya. Hayır, Onlar, kendilerinden
kaybolup gittiler. Bu,Onların Yalanları ve uydurmakta olduklarıdır.
046.29- Hani Cinler’den Birkaçını Qur'an dinlemek
üzere Sana yöneltmiştik. böylece Onun Huzur’una geldikleri zaman, dediler ki:
" Kulak verin" sonra bitirilince de kendi Qawimler’ine Uyarıcılar
olarak döndüler.
046.30- Dediler ki: "Ey Qawmimiz, gerçekten
Biz, Musa'dan sonra indirilen,
kendinden öncekileri de doğrulayan bir Kitap dinledik. Haqq’a ve Dosdoğru olan
Yol’a yöneltiyor."
046.31- "Ey Qawm’imiz, Allah'a Davet edene
İcabet edin ve Ona inanın, Günahlar’ınızdan bir kısmını bağışlasın ve Sizi
Acıklı bir Azab’dan korusun."
046.32- "Kim Allah'a davet eden’e icabet
etmezse, artık o, Arz’da Aciz bırakacak değildir. Allah'tan başka Weliler’i de
yok’tur. İşte Onlar, Apaçık bir Sapıklık içindedirler.
046.33- Onlar görmüyorlar mı ki, Gökler’i ve Yer’i
yaratan ve Onları yaratmaktan yorulmayan, Ölüler’i de diriltmeye
Güçyetiren'dir. Hayır, gerçekten O, Herşey’e Güçyetiren'dir.
046.34- Küfredenler Ateş'e sunulacakları Gün,
"Bu Gerçek değil miymiş?" derler. Onlar: "Rabb'imize andolsun,
Evet "dediler. "Öyleyse küfretmekte olduklarınızdan dolayı Azab’ı
tadın."
046.35- Artık Sen sabret, Elçiler’den Azim
Sahipleri’nin sabrettikleri gibi. Onlar
için de acele etme. Onlar, waadolundukları Şey’i gördükleri Gün, sanki
kendileri Gündüzün yalnızca bir Saat’i kadar yaşamışlar. Bir Tebliğ’dir. Artık
Fasıq olan bir Qawim’den başkası yıkıma uğratılır mı?
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Batıl Mahkumdur 1-23
051.01- Andolsun Tozu dumana katıp savuranlar’a,
051.02- Derken Ağır Yük taşıyanlar’a,
051.03- Sonra Kolaylıkla akıp gidenler’e
051.04- Sonra İş Bölümü yapanlar’a.
051.05- Size waadedilmekte olan hiç Tartışmasız
Doğru’dur.
051.06- Elbette Din'de kesinlikle wuku bulacaktır.
051.07- Andolsun Yörüngeli-yollar’la donatılmış Göğe,
051.08- Siz gerçekten birbirini tutmaz bir Söz
içindesiniz.
051.09- Ondan çevrilen çevrilir.
051.10- Kahrolsun, O Tahminle yalan söylüyor.
051.11- Ki Onlar, Bilgisizliğin kuşatması içinde
Habersiz’dirler.
051.12- Soranlar: "Din Günü ne zaman?"
051.13- O Gün Onlar, Ateş'in üstünde tutulup
eritilecekler.
051.14- "Tadın Fitne’nizi. Bu, Sizin pek
Acele isdediğiniz Şey’dir."
051.15- Şüphesiz Muttaqiler, Bahçeler’de ve
Pınarlar’dadırlar.
051.16- Rabb'lerinin kendilerine verdiğini alanlar
olarak. Çünkü Onlar, bundan önce İhsan’da bulunanlar’dı.
051.17- Gece boyunca da pek az uyurlardı.
051.18- Onlar, Seherler’de de İstiğfar ederlerdi.
051.19- Onlar’ın Malları’nda isteyen Yoksul için
de bir Haqq vardı.
051.20- Arz’da Kesin bir Bilgi’yle inanacaklar
için Ayetler var’dır.
051.21- Ve kendilerinde de. Yine de görmüyor
musunuz?
051.22- Gök’te Rızqınız vardır ve Size
Waadolunmakta olan da.
051.23- İşte, Göğün ve Yer’in Rabb'ine andolsun
ki, hiç tartışmasız Sizin konuştuklarınız kadar, Kuşkusu olmayan Kesin bir
Gerçek’tir.
II Önce Gelen milletlerin sonu 24-46
051.24- Sana İbrahim'in
ağırlanan Konuklar’ının Haber’i geldi mi?
051.25- Hani Onun yanına girdiklerinde:
"Selam" demişlerdi. O da: "Selam" demişti. "Yabancı
bir Topluluk."
051.26- Hemen sezdirmeden Aile’sine gidip, çok
geçmeden Semiz bir Buzağı ile geldi.
051.27- Derken Onlara yaklaşıp "Yemez
misiniz?" dedi.
051.28- Bunun üzerine Onlar’dan içine bir tür
Korku düştü. "Korkma" dediler ve Ona Bilgin bir Oğlan Müjdesi
verdiler.
051.29- Böylece Karısı çığlıklar kopararak geldi
ve Yüz’üne vurarak: "Kısır, Yaşlı bir Kadın mı?" dedi.
051.30- Dediler ki: "Öyle. Senin Rabb'in buyurdu.
Çünkü O, Hakim'dir, Bilen'dir.
051.31- Dedi ki: "Şu halde Sizin asıl
isteğiniz nedir, Ey Gönderilenler?"
051.32- Dediler ki: "Gerçek şu ki Biz, Suçlu
bir Qavwm’e gönderildik."
051.33- "Üzerlerine Çamur’dan Taşlar yağdırmak için."
051.34- "Ki Rabb'inin katında Ölçü’yü
taşıranlar için işaretlenmiştir.
051.35- "Bu arada, Mü'minler’den orda kim
varsa çıkardık.
051.36- Ne var ki, orda Teslim olanlar’dan bir Tek Ev bulduk.
051.37- Ve orada , Acıklı Azab’tan bir
Azab’tan korkanlar için bir Ayet bıraktık.
051.38- Musa'da
da. Hani Biz O’nu İspatlı bir Delil’le Fir'awn'a
göndermiştik.
051.39- Fakat O, bütün Rükn’üyle ( kişisel ve
askeri gücüyle) yüzçevirdi ve : "Ya bir Büyücü veya bir Deli’dir"
dedi.
051.40- Bunun üzerine, Biz Onu ve Ordular’ını
yakalayıp Onlar’ı Deniz’e attık, kınanacak İşler yapmaktaydılar.
051.41- Ad'de
de. Hani Onların üzerine de Kökler’ini Kesintiye uğratan bir Rüzgar gönderdik.
051.42- Üzerlerinden geçtiği Herşey’i bırakmıyor,
elbette Onu çürütüp Kül gibi dağıtıyordu.
051.43- Semud'de de. Hani Onlara:
"Belli bir Süre’ye kadar metalanın" denmişti.
051.44- Ancak Rabb'inin Emr’ine baş kaldırdılar,
böylece bakıp dururken, Onlar’ı Yıldırım çarpmıştı.
051.45- Artık ne Ayağa kalkmaya Güç
yetirebilirler, ne de Yardım bulabilirler.
051.46- Bundan
önce Nuh Qawmi’ni de. Çünkü Onlar,
Fasıq bir Qawim’di.
III Mekkeliler'in
akıbeti 47-60
051.47- Yer’i
de Biz döşeyip yaydık, ne güzel Döşeyiciler’iz.
051.48- Biz Göğü Büyük bir Qudret’le bina ettik ve
şüphesiz Biz Onu Genişletici’yiz.
051.49- Ve
Biz, Herşey’den İki Çift yarattık.
Umulur ki Öğüt alıp düşünürsünüz.
051.50- Öyleyse,
Allah'a doğru kaçın. Gerçekten Ben Sizi O'ndan yana açıkca uyarmakta olan’ım.
051.51- Allah ile beraber başka bir İlah kılmayın.
Gerçekten Ben Sizi, O'ndan yana açıkça Uyaran'ım.
051.52- İşte böyle, Onlar’dan Öncekiler de
herhangi bir Elçi gelmeyiversin, kesinlikle Onlar da: "Büyücü veya Mecnun" demişlerdir.
051.53- Onlar bunu birbirlerine Wasiyyet mi
ettiler? Hayır, Onlar Taşkın bir Qawim’dirler.
051.54- Öyleyse Sen, Onlar’dan yüz çevir. Artık
Sen kınanacak değilsin.
051.55- Sen Öğüt verip hatırlat, çünkü gerçekten
Öğüt, Mü'minler’e yarar sağlar.
051.56- Ben, Cinler’i de, İnsanlar’ı da, yalnızca
Bana abdolsunlar diye yarattım.
051.57- Ben, Onlar’dan bir Rızıq istemiyorum ve
Ben, Onlar’ın Beni doyurmalarını da istemiyorum.
051.58- Elbette, Rızıq veren, O, Metin Quwwet Sahibi Allah'tır.
051.59- Artık gerçekten, zulmedenler için,
Arkadaşlarının Günahları’na benzer bir Günah vardır. Şu halde Acele etmesinler.
051.60- Kendilerine Waadedilen o Günler’inden
dolayı way o Küfredenler’e.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I 1-26 Herşeyi
Sarıp Saklayan
Kıyamette zillet hayatı
Ey İnsan Görmüyor musun
Sen Öğüt ver
088.01- Gaşiye Olayı Sana geldi mi?
088.02- O Gün, öyle Yüzler varki, Zillet içinde
aşağılanmıştır.
088.03- Çalışmış, Boşuna yorulmuştur.
088.04- Kızgın bir Ateş'e yollanırlar.
088.05- Kaynar bir Kaynak’tan/Pınar’dan içirilirler.
088.06- Onlar için Darı dikeni’nden başka bir Şey
yok’tur.
088.07- Ne
doyurur, ne Açlık’tan korur.
088.08- O
Gün, öyle Yüzler de var’dır ki, Ni’met’tedirler.
088.09- Çaba’sından
dolayı Hoşnut’tur.
088.10- Yüksek
bir Bahçe'dedir.
088.11- Onda
Saçma bir Söz işitmez.
088.12- Onda
durmaksızın akan bir Kaynak var.
088.13- Orda Yüksekler de kurulmuş Tahtlar da
var’dır.
088.14- Konulmuş Kaplar,
088.15- Dizi dizi Yastıklar.
088.16- Ve serilmiş Yaygılar.
088.17- Bir bakmıyorlar mı Deve’ye, nasıl
yaratıldı?
088.18- Göğe, nasıl yükseltildi?
088.19- Dağlar’a, nasıl kuruldu?
088.20- Yere, nasıl döşendi.
088.21- Artık Sen Öğüt ver, Sen yalnızca bir
Öğütcü’sün.
088.22- Onlara Zor kullanacak değilsin.
088.23- Ancak kim yüzçevirir ve küfrederse,
088.24- İşte Allah Onu en Büyük Azab’la
azablandırır.
088.25- Elbette Onların dönüşleri Bize'dir.
088.26- Sonra Onları Hesab’a çekmek de elbette
Bize aid’dir.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Hristiyanlara İhtarlar 1-12
018.01- Hamd, Kitab’ı Kul’u üzerine indiren ve
Onda hiçbir Çarpıklık kılmayan ,dosdoğru
olarak indiren Allah'a aiddir.
018.02- Dosdoğrudur ki kendi katından Şiddetli bir
Azap’la uyarmak ve Salih Eylemler’de bulunan Mü'minler’e Müjde vermek için.
Şüphesiz Onlar’a Güzel bir Ecir var’dır.
018.03- Onlar Orda Ebedi olarak Kalıcı’dırlar.
018.04- "Allah Çocuk edindi" diyenleri
uyarmaktadır.
018.05- Bu konuda ne kendilerinin, ne de
Atalar’ının hiçbir Bilgisi yoktur. Ağızlar’ından çıkan Söz ne Büyük. Onlar
Yalan’dan başkasını söylemiyorlar.
018.06- Şimdi Onlar bu Söz’e inanmayacak olurlarsa
Sen, Onlar’ın peşi sıra Esef ederek kendini kahredeceksin.
018.07- Şüphesiz Biz, Yeryüzü üzerindeki Şeyler’i
Ona bir Süs kıldık, Onlar’ın hangisinin daha Güzel Davranış’ta bulunduğunu
deneyelim diye.
018.08- Biz gerçekten (yer) üzerinde olanları
Kupkuru-çorak bir Toprak yapabiliriz.
018.09- Sen, yoksa Kehf ve Rakim Ehli’ni Bizim şaşılacak
Ayetlerimizden mi sandın?
018.10- O Gençler, Mağara’ya sığındıkları zaman,
demişlerdi ki: "Rabb'imiz, katından Bize bir Rahmet ver ve işimizden Bize
Doğru’yu kolaylaştır."
018.11- Böylelikle Mağara’da Yıllar Yılı Onlar’ın
Kulaklarına vurduk.
018.12- Sonra İki Gurup’tan hangisinin kaldıkları Süre’yi
daha iyi Hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık.
II Kehf Ehli 13-17
018.13- Biz Sana Onlar’ın Haberler’ini bir Gerçek
olarak aktarmaktayız. Gerçekten Onlar.
Rabb’lerine iman etmiş Gençler’di ve Biz de Onlar’ın Hidayetlerini artırmıştık.
018.14- Onlar’ın Qalpleri üzerinde rabtetmiştik.
Qıyam ettiklerinde demişlerdi ki: " Bizim Rabb'imiz, Gökler’in
ve Yer’in Rabb'idir. İlah olarak Biz O'ndan başkasına kesinlikle tapmayız
.(Böyle) söylersek andolsun Gerçeğin dışına çıkarız.
018.15- "Şunlar, Bizim Qawmimizdir.O'ndan
başkasını İlahlar edindiler, Onlar’a karşı Apaçık Olay İspatlayıcı bir
Delil getirmeleri gerekmez miydi?
Öyleyse Allah'a karşı Yalan düzüp uyduran’dan daha Zalim kim’dir?"
018.16- "Madem mi Siz Onlar’dan ve Allah'tan
başka taptıklarınızdan koyup ayrıldınız, o halde Mağara’ya sığının da
Rabb'leriniz Size Rahmet’inden yaygınlaştırsın ve İşinizden Size Yarar
kolaylaştırsın."
018.17- (onlara baktığında) Görürsün ki, Güneş
doğduğunda Onlar’ın Mağaralar’ına Sağ yan’dan yönelir, battığında, Onlar’ı Sol
yan’dan keser-geçerdi ve Onlar da Onun Geniş boşluğu’ndalardı. Bu, Allah'ın
Ayetleri’ndendir. Allah, kime Hidayet verirse, işte Hidayet bulan O’dur, kimi
de saptırırsa O’nun için asla Doğru-yol’u gösterici bir Weli bulamazsın.
III Kehf Ehli 18-23
018.18- Sen Onlar’ı Uyanık sanırsın, oysa Onlar
uyumuşlardır. Biz Onlar’ı Sağ yan’a ve Sol yan’a çeviriyorduk. Onlar’ın
Köpekleri de İki Kolunu uzatmış yatmaktaydı. Onlar’ı görmüş olsaydın, Geri
dönüp Onlar’dan kaçardın, Onlar’dan içini Korku kaplardı.
018.19- Böylece aralarında bir Sorgulama
yapsınlar, diye Onlar’ı dirilttik. İçlerinden bir Sözcü dedi ki: "Ne kadar
kaldınız?" Dediler ki:"Bir Gün veya Gün’ün bir kısmı kadar
kaldık." Dediler ki:" Ne kadar kaldığınızı Rabb'iniz daha iyi bilir,
şimdi biriniz, hangi Yiyecek Temizse baksın, Size O’ndan bir Rızıq getirsin,
ancak oldukca Nazik davransın ve sakın Sizi kimse’ye sezdirmesin."
018.20- "Çünkü Onlar üzerinize çıkıp
gelirlerse, Sizi Taşa tutarlar veya Dinler’ine geri çevirirler, bu durumda
ebedi olarak Kurtuluş bulamazsınız."
018.21- Böylece, Allah'ın Waadi’nin Haqq olduğunu
ve gerçekten KQyamet'in, kendisinde Şüphe bulunmadığını bilmeleri için Onlar’ı
buldurmuş olduk. Kendi aralarında Durumlarını tartışıyorlardı. Dedi ki:
"Onları’n üstünde bir Bina İnşa edin, Rabb'leri Onlar’ı daha İyi
bilir." Onlar’ın İşine Galip gelenler ise: "Üstlerine mutlaka bir
Mescid yapmalıyız" dediler.
018.22- Diyecekler ki: "Üçtüler, Onlar’ın
Dördüncüsü de Köpekler’idir." Ve: "Beştiler, onların Altıncısı Köpekler’idir" diyecekler.
Gayba Taş atmak. "Yedi’dir, Onlar’ın Sekizincisi de Köpekler’idir"
diyecekler. De ki: "Rabb'im,
Onlar’ın Sayısını daha İyi bilir, Onlar’ı pek az dışında da kimse bilmez." Öyleyse Onlar konusunda açıkta olan bir
Tartışma’dan başka Tartışma ve Onlar hakkında bunlardan hiç kimse’ye bir Şey
sorma.
018.23- Hiçbir şey hakkında Ben bunu Yarın mutlaka
yapacağım deme.
IV Kur'an'ın Rehberliği 24-31
018.24- Ancak Allah dilerse. Unuttuğun zaman
Rabb'ini Zikret ve de ki: "Umulur ki Rabb'im Beni bundan daha yakın bir
Başarı’ya yöneltip iletir."
018.25- Onlar Mağaralar’ında Üçyüz (yıl) kaldılar
ve Dokuz daha kattılar.
018.26- De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah
daha iyi bilir. Gökler’in ve Yer’in Gayb’ı O’nundur. O ne Güzel Görmekte ve ne
güzel İşitmekte’dir. Onun dışında Onlar’ın bir Welisi yok’tur. Kendi Hükmünde
Hiçkimseyi Ortak kılmaz."
018.27- Sana Rabb'inin Kitab'ından wahyedileni
oku. O'nun Sözlerini Değiştirici yok’tur ve O'nun dışında kesin olarak
Sığınacak bulamazsın.
018.28- Sen de Sabah Akşam O’nun Rıza’sını
isteyerek Rabb'ine Dua edenler’le birlikte sabret. Dünya Hayatı’nın Aldatıcı
Sözü’nü isteyerek Gözler’ini Onlar’dan kaydırma. Qalbini Bizi anmaktan Gaflet’e
düşürdüğümüz kendi Hevalarına uyan ve işinde Aşırılığa gidene uyma.
018.29- Ve de ki: "Hak Rabb'inizdendir. Artık
dileyen inansın, dileyen küfretsin. Şüphesiz Biz Zalimler’e bir Ateş hazırlamışız, Onun Duvarları kendilerini
Çepeçevre kuşatmıştır. Eğer Onlar Yardım isterlerse Katı bir Sıvı gibi Yüzleri
kavurup yakan bir Su ile Yardım edilirler! Ne kötü bir İçki’dir ve ne Kötü bir
Destek’dir.
018.30- Şüphesiz inanan ve Salih Eylemler’de
bulunanlar ise Biz gerçekten en Güzel Davranış’ta bulunanın Ecrini Kayb’a
uğratmayız.
018.31- Onlar, altından Irmaklar akan Adn Bahçeleri Onlar’ındır. Orada Altın
Bilezikler’le süslenirler. Hafif İpek’ten ve Ağır işlenmiş Atlas’tan Yeşil
Elbiseler giyerler. Ve Tahtlar üzerinde kurulup dayanırlar. Ne güzel Sevab ve
ne güzel Destek.
V İslam ile Hristiyanlığın temsili 32-45
018.32- Onlar’a iki Adam’ın Örneğini ver.
Onlar’dan birine İki Üzüm Bağı verdik ve İkisini Hurmalıklar’la donattık.
İkisinin arasında da Ekinler bitirmiştik.
018.33- İki Bağ’da Yemişliklerini vermiş, Ondan
hiçbir Şey noksan bırakmamış ve aralarında da bir Irmak fışkırtmıştık.
018.34- Birinin başka Ürünleri de var’dı.
Böylelikle O’nunla konuşurken Arkadaşına dedi ki: "Ben mal bakımından
Sen’den daha Zengin’im. İnsan sayısı bakımından da daha güçlü’yüm."
018.35- Kendi Nefsinin Zalimi olarak Bağ’ına
girdi. "Bunun Sonsuza kadar yokolacağını
sanmıyorum." dedi.
018.36- "Saat’in kopacağını da sanmıyorum.
Buna rağmen Rabb'ime döndürülecek olursam şüphesiz bundan daha Hayırlı bir
Sonuç bulacağım."
018.37- Kendisiyle konuşmakta olan Arkadaşı Ona
dedi ki: "Seni Toprak’tan, sonra bir Nutfe’den yaratan sonra da Seni
Düzgün bir Adam kılana mı küfrettin?
018.38- Fakat o Allah benim Rabb'imdir. Ve Ben
hiçkimseyi Ortak koşmam.
018.39- Bağ’ına girdiğin zaman "Maşaallah,
Allah’tan başka Kuvvet yoktur" demen gerekmez mi idi? Eğer Beni Mal ve
Çocuk bakımından Sen’den daha az görüyorsan .
018.40- Belki Rabb'im Senin Bağ’ından daha
Hayırlısı’nı Bana verir. Üstüne de Gök’ten yakıp yıkan bir Afet gönderir de
Kaygan bir Toprak kesiliverir.
018.41- Veya Onun Su’yu Dibe göçüverir de böylelikle
Onu arayıp bulmaya kesinlikle Güç yetiremezsin.
018.42- Onun Ürünleri kuşatılıverdi. Artık o
uğrunda harcadıklarına Karşılık Avuçlarını evirip çevririyordu. O çardakları
yıkılmış durumda idi. Kendisi de şöyle diyordu:"Keşme Rabb'ime hiçbir
kimseyi Ortak koşmasaydım."
018.43- Allah'ın dışında Ona yardım edecek bir
Topluluk yoktu. Kendi kendine de Yardım
edemedi.
018.44- İşte burda Velayet Haqq olan Allah'a aiddir. O Sevab bakımından
Hayırlı, Sonuç bakımından Hayırlı’dır.
018.45- Onlar’a Dünya Hayatı’nın Örneğini ver.
Gök’ten indirdğimiz Su’ya benzer. O’nunla Yer’in Bitkileri birbirine karıştı.
Böylece Rüzgarlar’ın savurduğu Çalıçırpı oluverdi. Allah Herşey’in üzerinde
Güçyetiren'dir.
VI Suçluların Muhakemesi 46-50
018.46- Mal ve Çocuklar Dünya Hayatı’nın çekici
süsüdür. Sürekli olan davranışlar ise Rabb'inin katında Sevap bakımından daha
Hayırlı’dır. Umut etmek bakımından da daha Haylırlı’dır.
018.47- Dağları yürüteceğimiz Gün Yer’i Çıplak görürsün. Onlar’ı bir arada
toplamışız da içlerinden hiçbirisini dışarda bırakmamışsızdır.
018.48- Onlar Senin Rabb'ine sıra sıra
sunulmuşlardır. Andolsun Sizi ilk defa yarattığımız gibi Bize gelmiş oldunuz.
Hayır Siz Bizim Size bir Kavuşma Zamanı tesbit etmediğimizi sanmıştınız değil
mi?
018.49- Kitap konulmuştur. Artık Suçlular’ın onda
olanlardan dolayı Dehşetle Korku’ya kapıldıklarını görürsün. Derler ki
‚Eyvahlar bize. Bu Kitab’a ne oluyor ki Küçük Büyük Herşey’i sayıp döküyor.’
Yapıp ettiklerini hazır bulmuşlardır. Rabb'in Hiçkimse’ye zulmetmez.
( Bak: Bakara 30-38
Araf
10-25
İsra 61-65
Taha
115-126
Sad
71-88)
018.50- Hani Melekler’e Adem'e Secde edin demiştik. İblis'in
dışında Secde etmişlerdi. O Cinler’dendi. Böylelikle Rabb'inin Emri’nden dışarı
çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp O’nu ve O’nun soyunu Weliler mi
edineceksiniz? Oysa Onlar Sizin Düşmanlarınızdır. Zalimler için ne kadar Kötü
bir değiştirme’dir.
VII Suçluların Çaresizliği
51-54
018.51- Gökler’in ve Yer’in Yaratılışı’nda da
kendi Nefisler’inin Yaratılışı’nda da Ben Onlar’ı Şahid tutmadım Ben
Saptırıcıları Yardımcı Güç de edinmedim.
018.52- Benim Ortaklarım sandığınız Şeyler’i
çağırın diyeceği Gün işte Onlar’ı çağırmışlardır. Ama Onlar kendilerine Cevap
vermemişlerdir. Biz Onlar’ın aralarında bir Uçurum koyduk.
018.53- Suçlular
Ateş’i görmüşlerdir. Artık içine kendilerinin gireceklerini de
anlamışlardır. Ancak Ondan bir Kaçış Yolu bulamamışlardır
018.54- Andolsun bu Qur'an'da İnsanlar için Biz
her örnek’ten çeşitli açıklamalar’da bulunduk. İnsan herşey’den çok
Tartışmacı’dır.
VIII Peygamberin İhtarı 55-60
018.55- Kendilerine Hidayet geldiği zaman
İnsanlar’ı inanmaktan ve Rabb'lerinden Bağışlanma dilemelerinden alıkoyan Şey, ancak
Evvelkiler’in Sünneti’nin kendilerine de gelmesi ya da Azab’ın Onlar’ı
karşılarcasına gelmesidir.
018.56- Biz Gönderilenler’i Müjdeciler ve
Uyarıcılar olmak dışında göndermemekteyiz. Küfredenler ise Haqq’ı Batıl ile
geçersiz kılmak için Mücadele etmektedirler. Onlar benim Ayetler’imi ve
uyarıldıkları Şey’i Alay konusu
edindiler.
018.57- Kendisine Rabb'inin Ayetleri Öğüt’le
hatırlatıldığı zaman Onlar’a Sırt çeviren ve Eller’inin önden gönderdiklerini
unutan’dan daha Zalim kim’dir? Biz gerçekten Onlar’ın Qalbler’i üzerine onu
kavramıp anlamalarına Engel olacak bir Perde, Kulaklar’ına da bir Ağırlık
koyduk. Sen Onlar’ı Hidayet’e çağırsan bile Onlar sonsuza kadar asla Hidayet
bulamazlar.
018.58- Senin Rabb'in Rahmet Sahibi;
Bağışlayıcı’dır. Eğer kazanmakta olduklarından dolayı Onlar’ı yakalayıverse idi
şüphesiz Onlar’ı Azab’a çabuklaştırırdı. Hayır Onlar için bir Buluşma Zamanı
yaratmıştır. Onun dışında asla bir Sığınak bulamayacaklardır.
018.59- İşte Ülkeler. Zulmettikleri zaman Onlar’ı
Yıkım’a uğrattık ve Yıkımlar’ı içinde bir Buluşma Zamanı Tesbit ettik.
IX Musa'nın Seyahatları 61-71
018.60- Hani Musa
Genç Yardımcı’sına demişti. İki Deniz’in
birleştiği Yer’e ulaşıncaya kadar gideceğim ya da Uzun Zamanlar geçireceğim.
018.61- Böylece İkisi ikinin birleştiği Yer’e
ulaşınca Balıklar’ını unutuverdiler. Deniz de bir Akıntı’ya doğru kendi Yol’unu
tuttu.
018.62- Geçtiklerinde Genç Yardımcı’sına dedi ki:
"Yemeğimizi getir Bize. Andolsun bu yaptığımız Yolculuktan gerçekten
yorulduk."
018.63- Dedi ki: "Gördün mü, Kaya’ya
sığındımızda Ben artık Balığı unutmuş oldum. Onu hatırlamamı Şeytan’dan
başkası Bana unutturmadı. O da şaşılacak tarzda Deniz’de kendi Yol’unu
tuttu."
018.64- Dedi ki: "Bizim de aradığımız
buydu." Böylelikle İkisi İzleri üzerinde Geriye doğru gittiler.
018.65- Derken katımızdan kendisine bir Rahmet
verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir İlim öğrettiğimiz Kullar’ımızdan bir
Kul’u buldular.
018.66- Musa
O’na dedi ki: "Rüşd olarak Sana Öğretilen’den Bana Öğretmen için Sana tabi
olabilir miyim?"
018.67- Dedi ki: "Gerçekten Sen Benimle
birlikte olma Sabrını göstermeye kesinlikle Güç yetiremezsin."
018.68- "Özünü kavramaya Güc’ün olmayan Şey’e
nasıl sabredebilirsin."
018.69- "İnşallah Beni Sabreder bulacaksın.
Hiçbir işte Sana karşı gelmeyeceğim." dedi.
018.70- De ki: "Eğer Bana uyacak olursan,
hiçbir şey hakkında Bana soru sorma. Ben Sana Öğüt’le anlatıp Söz edinceye
kadar.
018.71- Böylece İkisi Yol’a koyuldu. Nitekim bir
Gemi’ye binince O bunu deliverdi. Dedi ki: "İçindekileri öldürrmek için mi
bunu deldin? Andolsun Sen Şaşırtıcı bir İş yaptın,"
X Musa’nın Yolculuğu 72-83
018.72- Dedi ki: "Gerçekten Benim’le birlikte
olma Sabrını göstermeye kesinlikle Güç yetiremeyeceğini Ben Sana söylemedim
mi?"
018.73- Beni unuttuğumdan dolayı sorgulama. Bu
İşimden dolayı Bana zorluk çıkarma, " dedi.
018.74- Böylece İkisi Yol’a koyuldular, Nitekim
bir Çocuk’la karşılaştılar. O hemen tutup O’nu öldürdü. Dedi ki: "Bir
Can’a karşılık olmaksızın tertekiz bir Can’ı mı öldürdün? Andolsun Sen Kötü bir
İş yaptın,
018.75- Dedi ki: "Gerçekten Benimle birlikte
olma Sabrını göstermeye kesinlikle Güç yetiremeyeceğini Ben Sana söylemedim
mi?"
018.76- "Bundan sonra Sana bir Şey soracak
olursam Bana Arkadaşlık etme. Ben’den yana bir Özr’e ulaşmış olursun,"
dedi.
018.77- Böylece İkisi Yol’a koyuldu. Nihayet bir
Kasaba’ya gelip O’nunla Yemek istediler. Fakat Onlar’ı konuklamaktan kaçındı.
Onda yıkılmaya yüztutmuş bir Duvar
buldular. Hemen O’nu İnşa etti. Dedi ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna
Karşılık bir Ücret alabilirdin."
018.78- Dedi ki: "İşte bu Benimle Senin
aranda ayrılmamızın ( zamanı).. Sana üzerinde Sabır göstermeye Güç
yetiremeyeceğin bir Te'vil’i bildireceğim."
018.79- Gemi Deniz’de çalışan Yoksullar’ındı. Onu
Kusurlu yapmak istedim. İlerilerinde her Gemi’yi Zorbalıkla ele geçiren bir
Melik vardı.
018.80- Çocuğa gelince O’nun Anne-babası Mü'min
kimselerdi. Bundan dolayı O’nun kendilerine Azgınlık ve Küfür zorunu
kullanmasından Endişe edip korktuk.
018.8l- Böylece onlara Rabb'lerinin O’ndan Temiz
olmak bakımından daha Hayırlı’sı , Merhamet bakımından da daha Yakın olanı’nı
vermesini diledi.
018.82- Duvar ise , Şehir’de İki Öksüz Çocuğundu,
altında Onlar’a ait bir Define vardı. Babalar’ı Salih biriydi. Rabb'in diledi
ki, Onlar Erginlik Çağı’na erişsinler ve kendi Defineler’ini çıkarsınlar.
Rabb'inden bir Rahmet’tir. Bunları Ben, kendi İşim olarak yapmadım. İşte Senin
Onlar’a karşı Sabır göstermeye Güç yetiremediğin Şeyler’in Te'wili.
XI Zülkarneyn ve Ye'cuc 84-102
018.83- Sana Zülkarneyn hakkında sorarlar. De ki "Size O’ndan da
Öğüt ve Hatırlatma olarak vereceğim."
018.84- Gerçekten Biz O’na Yeryüzü’nde sapasağlam
bir İktidar verdik ve O’na herşeyden bir Yol verdik.
018.85- Böylelikle bir Yol tutmuş oldu.
018.86- Sonunda Güneş’in battığı Yer’e kadar
ulaştı ve onu Kara Çamurlu bir Göze’de batmakta buldu yanında bir Qawim gördü.
Dedi ki: "Ey Zülkarneyn Azab’a
uğratırsın veya içlerinde Güzelliği edinirsin."
018.87- Deki: "Kim zulmederse Biz O’nu
azablandıracağız sonrada Rabb'ine döndürülür, O da O’nu görülmemiş bir Azab’la
azaplandırıverir."
018.88- Kimde inanır ve Salih Eylemler’de
bulunursa O’nun için Güzel bir Karşılık vardır. O’na buyruğunuzdan da Kolay olanını söyleyeceğiz.
018.89- Sonra bir Yol tutmuş oldu.
018.90- Sonunda Güneş’in Doğduğu yere kadar ulaştı
ve O’nu kendileri için O’na karşı bir Siper kılmadığımız bir Qawim üzerine
doğmakta iken buldu.
018.91- İşte böyle; O’nun yanıda Özü kapsayan bir
Bilgi olduğunu Biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.
018.92- Sonra bir Yol daha tutmuş oldu.
018.93- İki Sedd’in arasına kadar ulaştı. Onlar’ın
önünde hemen hemen hiç bir Söz anlamayan bir Qawim buldu.
018.94- Dediler ki: "Ey Zülkarneyn, gerçekten Ye'cüc
ve Me'cüc Yeryüzü’!nde Fesat
çıkarmaktadırlar. Bizim’le Onlar arasında bir Sed İnşa etmen için Sana Vergi verelim
mi?"
018.95- Dedi ki: "Rabb'imin Beni kendisinde
Sağlam bir İktidar’a yerleşik kıldığı daha Hayırlı’dır. Madem öyle Siz Bana
Güç’le Yardım edin de Sizin’le Onlar arasında Sapasağlam bir Engel
yapayım."
018.96- "Bana Demir kütleleri getirin, İki
Dağ’ın arası eşit düzey’e gelince körükleyin." dedi. Onu Ateş haline
getirinceye kadar. Sonra dedi ki: "Bana getirin, üzerine Eritilmiş Bakır
dökeyim."
018.97- Böylelikle ne O’nu aşabildiler ne de O’nu
delmeye Güç yetirebildiler.
018.98- Dedi ki: "Bu benim Rabb'imden bir
Rahmet’tir. Rabb'imin Waadi geldiği zaman O bunu Dümdüz eder. Rabb'imin Qaadi
Haqq’tır.
018.99- Biz o Gün bir kısmını bir kısmı içinde
dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur da
üfürülmüştür. Artık Onlar’ın Tümü’nü bir arada toparlamışız.
018.100- Ve o Gün Cehenmem’i Küfredenler’e tam bir
Sunuşla sunmuşuz.
018.101- Ki Onlar Beni zikretme de Gözleri bir Perde
içindeydi . Dinleme’ye katlanamazlardı.
018.102- Kütfredenler Beni bıkarıp Kullarımı Weliler
edindiklerini mi sandılar. Gerçekten Biz Cehennem’i Kafirler için bir Durak
olarak hazırlamışız.
XII Hristiyan Milletler 103-111
018.103- De ki: "Davranış bakımından en çok
Hüsran’a uğrayacak olanlar’ı Size Haber vereyim mi?
018.104- Onlar ki Dünya Hayatı’nda bütün çabaları
boşa gitmişken kendilerin gerçekte Güzel İş yaptıklarını
sanıyorlar.
018.105- İşte Onlar Rabb'lerinin Ayeteri’ni ve O’na
kavuşmayı inkar edenlerdir. Artık Onlar’ın yapıp ettikleri boşa çıkmıştır.
Qıyamet Günü'nde Onlar için bir Tartı
tutmayacağız.
018.106- İşte
küfretmeleri Ayetler’ini ve Elçiler’ini Alay konusu edinmelerinden dolayı ve
Onlar’ın Cezası Cehennem’dir.
018.107- İnanan
ve Salih Eylemler’de bulunanlar, Firdevs
Bahçeleri Onlar için bir Konaklama yeri’dir.
018.108- Onda
Ebedi olarak Kalıcı’dırlar O’ndan ayrılmak iştemezler.
018.109- De ki:
"Rabb'imin Sözleri için Deniz Mürekkep olsa Yardım için bir benzerini dahi
getirsek Rabb'imin Sözleri tükenmeden önce elbette Deniz tükeniverirdi."
018.110- De ki: "Şüphesiz Ben, ancak Sizin
benzeriniz olan bir Beşer’im, yalnızca Bana Sizin İlahınızın Tek bir İlah
olduğu wahyolunuyor. Kim Rabb'ine Kavuşmayı umuyorsa artık Salih bir Çalışma’da
bulunsun ve Rabb'ine İbadet’te hiç kimseyi Ortak tutmasın."
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Tabiatın İlahi Vahyi tastiki 1-9
016.01- Allah'ın Emri geldi. Artık bunda acele
etmeyin. O Şirk koştukları Şeyler’den , Münezzeh ve Yüce’dir.
016.02- Kullar’ından dilediklerine kendi Emr’inden
Melekler’i Ruh ile indirir. "Benden başka İlah yoktur. Şu halde Ben’den
korkup sakının" diye uyarır.
016.03- Gökler’i ve Yer’i Haq ile yarattı. O Şirk
koştukları Şeyler’den Yüce’dir.
016.04- İnsan’ı bir Damla Su’dan yarattı. Buna rağmen o Apaçık bir Düşman’dır.
016.05- Ve Hayvanlar’ı da yarattı. Sizin için
Onlar’da Isınma ve Yararlar var’dır. Ve Onlar’dan yemektesiniz.
016.06- Akşamlar’ı getirir Sabahlar’ı götürürken
bunlarda Sizin için bir Güzellik var’dır.
016.07- Kendisine ulaşmadan Canlar’ınızın Yarısı’nın
Telef olacağı Şehirler’e Onlar
Ağırlıklar’ınızı da taşımaktadırlar.
Elbette Sizin Rabb'iniz Şefkatli ve Merhametli’dir.
016.08- Onlar’a binmeniz ve Süs için Atlar’ı,
Katırlar’ı ve Merkepler’i. Ve daha Sizler’in bilmediğiniz neleri yaratmaktadır.
016.09- Yolu doğrultmak Allah'a aidtir. Ondan kimi
de eğridir. Eğer O dileseydi, Sizin tümünüzü elbette hidayet’e erdirirdi.
II Tabiat ve Tevhid Akıdesi 10-21
016.10- Sizin için Gök’ten Su indiren O’dur.
İçecek ondan, Ağaç ondandır. Hayvanlar’ınızı onda otlatmaktasınız.
016.11- Onunla Sizin için Ekin, Zeytin,
Hurmalıklar, Üzümler ve Meyveler’in Her Türlüsü’nden bitirir. Elbette bunda
düşünebilen bir Topluluk için Ayetler
var’dır.
016.12- Gece’yi Gündüz’ü Güneş’i ve Ay’ı Sizin
Emr’inize verdi. Yıldızlar da onun Emr’iyle Emr’e hazır kılınmıştır. Elbette bunda aqleden bir Toplum için Ayetler
var’dır.
016.13- Yer’de Sizin için üretip türettiği Çeşitli
Renkler’dekileri de. Elbette bunda Öğüt
alan bir Qawiğm için Ayet var’dır.
016.14- Deniz’i de Sizin Emr’inizi veren O’dur.
Ondan Taze Et yemektesiniz ve Giyim’inize ondan Süs Eşyaları çıkarmaktasınız.
Gemiler’in onda yara yara akıp gittiğini görüyorsun. Onun Fadl’ından aramanız
ve umulur ki şükretmeniz içindir.
016.15- Sizi Sarsıntı’ya uğratır diye Yer’de
Sarsılmaz Dağlar bıraktı, Irmaklar ve Yollar da. Umulur ki Doğruyol’u
bulursunuz.
016.16- Ve İşaretler de. Onlar Yıldızlar’a Doğru
Yol’u bulabilirler.
016.17- Yaratan hiç yaratmayan gibi midir?
Artık Öğüt alıp düşünmez misiniz?
016.18- Eğer Allah’ın Ni’met’ini saymaya
kalkışacak olursanız O’nu bir Genelleme ile bile sayamazsınız. Gerçekten Allah
Gafur'dur, Rahim'dir.
016.19- Allah saklı tuttuklarını ve açığa
vurduklarınızı bilir.
016.20- Allah'tan başka çağırdıkları Hiçbirşey’i yaratamazlar.
Üstelik Onlar yaratılıp durmaktadırlar.
016.21- Ölü’dürler, Diri değil’dirler. Ne zaman
dirileceklerin şuuruna da varamazlar.
III Tevhidi ve vahyi inkar edenler 22-25
016.22- Sizin İlahınız Tek bir İlah’tır. Ahiret'e
inanmayanların Qalpler’i ise İnkarcı’dır ve Onlar Müstekbir olanlar’dır.
016.23- Elbette Allah Onlar’ın saklı tuttuklarını
ve açığa vurduklarını bilir. Gerçekten O Müstekbirler’i sevmez.
016.24- Onlar’a "Rabb'iniz ne indirdi?"
denildiğin de "Eskilerin Masalları"nı dediler.
016.25- Qıyamet Günü'nde kendi Günahlar’ının
Tümünü ve hiçbir İlm’e dayanmaksızın saptırdıklarının Günahlar’ının bir kısmını
yüklenmeleri için. Bak ne Kötü Yük yükleniyorlar.
IV Kötülerin Akıbeti 26-34
016.26- Onlar’dan öncekiler Hileli Düzenler kurmuşlardı da Allah Onlar’ın kurdukları
yapıların Temeller’ine geldi. Böylece üstlerinde ki Tavan Tepeler’ine çöktü.
Azab Onlar’a şuurunda olmadıkları yerden gelmişti.
016.27- Sonra Qıyamet Günü Onlar’ı Aşağılık
kılacak ve diyecek ki, "Haklarında Düşman kesildiğiniz Ortaklar’ım hani
nerede?" Kendilerine İlim verilenler dediler ki: "Bugün gerçekten
Aşağılanma ve Kötülük Kafirler’in üzerinedir."
016.28- Ki Melekler kendi Nefisler’inin Zalimleri
olarak Onlar’ın Canları aldıklarında "Biz Hiçbir Kötülük yapmazdık "
(diyerek) Teslim olmakla karşılaşırlar. Öyşe değil, elbette Allah Sizin neler
yaptığınız Bilen’dir.
016.29- Öyleyse içinde Ebedi Kalıcılar olarak
Cehennem’in Kapıları’ndan girin.
Büyüklük taslayanlar’ın Konaklama Yeri ne Kötü.
016.30- Sakınanlar’a "Rabb'iniz ne
indirdi?" dediğinde "Hayır" dediler. Bu Dünya’da Güzel
Davranışlar’da bulunanlara Güzellik var’dır. Ahiret Yurdu ise daha Hayılı’dır.
Taqwa Sahipleri’nin Yurdu ne Güzel’dir.
016.31- Adn Bahçeleri, Ona girerler. O’nun
altından Irmaklar akar. İçinde Onlar’ın
Her diledikleri Şey var’dır. İşte Allah Taqwa Sahipleri’ni böyle ödüllendirir.
016.32- Ki Melekler Güzellikle Canlar’ını
aldıklarında "Selam Size’ derler. Yaptıklarınıza Karşılık olarak Bahçe’ye
girin."
016.33- Kendilerine Melekler’in gelmesinden veya
Rabb'inin Emri’nin gelmesinden başka bir Şey mi gözlüyorlar? Onlar’dan
Öncekiler de öyle yapmıştı. Allah Onlar’a zulmetmedi. Fakat Onlar kendi
Nefisler’ine zulmediyorlardı.
016.34- Böylece işledikleri Kötülükler’i
kendilerine isabet etti ve Alay’a aldıkları Şey kendilerini sarıp kuşatıverdi.
V Peygamberin Vazifesi 35-40
016.35- Şirk koşmakta olanlar dediler ki:
"Eğer Allah dilesiydi O’nun dışında Hiçbir Şey’e kulluk etmezdik. Biz de
Atalar’ımız da ve O’nsuz Hiçbir Şey’i haram da kılmazdık." Onlar’dan Öncekiler
de böyle yapmıştı. Şu halde Elçiler’e düşen Apaçık bir Tebliğ’den başkası mı?
016.36- Andolsun biz Her Ümmet’e Allah'a kulluk
edin Tağut’tan kaçının diye bir
Elçi gönderdik. Böylelik’le Onlar’dan kimine Allah hidayet verdi , Onlar’dan
kiminin üzerine de Sapıklık Haqq oldu. Artık Arz’da dolaşın da Yalanlayanlar’ın
uğradıkları Sonucu görün.
016.37- Sen Onlar’ın Hidayet bulmaları ne kadar
Tutku ile istesen de Allah elbette saptırdığına Hidayet vermez. Onlar için
Yardım edecek yok’tur.
016.38- Olanca Yeminleri ile "Öleni Allah
diriltmez" diye Yemin ettiler. Hayır, bu onun üzerine Haqq olan bir
Waid’dir. Ancak İnsanlar’ın Çoğu bilmezler.
016.39- Hakkında ihtilaf’a düştükleri Şey’i
Onlar’a açıklaması ve Küfredenler’in kendilerinin Yalancı olduklarını bilmesi
için.
016.40- Onu istediğimizde herhangi bir Şey için
Söz’ümüz O’na yalnızca "ol" demekten ibarettir, O da hemen oluverir.
VI Peygamberlerin Tebliğleri 41-50
016.41- Zulmedildikten sonra Allah Yolu’nda Hicret
edenler’i Dünya’da elbette Güzel bir Biçimde
yerleştireceğiz, Ahiret Karşılığı ise
daha Büyük’tür, bilmiş olsalardı.
016.42- Onlar Sabredenler ve Rabb'lerine Tewekkül
edenler’dir.
016.43- Biz Sen’den Evvel kendilerine
wahyettiğimiz Adamlar’dan başka göndermedik. Eğer bilmiyorsanız Zikr Ehli'ne sorun.
016.44- Apaçık Delliller ve Kitaplar’la Sana da
Zik'i indirdik ki İnsanlar’a kendilerine indirileni açıklayasın. Onlar da İyice
düşünsünler diye.
016.45- Artık Kötülüğü örgütleyip düzenleyenler
Allah'ın kendileri Yer’in Dibi’ne geçirmeyeceğinden veya şuuruna
varamayacakları yerlerden Azab’ın gelmeyeceğinden Emin midirler?
016.46- Ya da Onlar dönüp dolaşmaktalarken Onlar’ı
yakalayıvermesinden. Ki Onlar Aciz bırakacak değildirler.
016.47- Veya Onlar’ı bir Korku üzerinde
yakalayıvermesinden. Öyleyse Rabb'in gerçekten Şefkatli ve Merhamet Sahibi’dir.
016.48- Allah'ın Herhangi bir Şey’den Yarattığına
bakmıyorlar mı O'nun Gölgeleri küçülerek (sürünenek) Sağ’dan ve Sol’dan Allah'a
secde ederek döner.
016.49- Gökler’de ne varsa ve Yerler’de ki
Canlılar ve Melekler Allah'a secde
ederler ve Onlar Büyüklük taslamazlar.
VII İnsanın tabiatı şirke isyan eder 51-60
016.50- Rabb'lerinin Üstlerinden Onlar’a ne
yapacağından korkarlar ve emrolunduğu Şey’i yaparlar.
016.51- Allah dedi ki: "İki İlah edinmeyin. O ancak Tek bir
İlah’tır. Öyleyse Ben’den, yalnızca Ben’den korkun."
016.52- Gökler’de
ve Yer’de ne varsa O’nundur. İtaat, Kulluk
da Sürekli olarak O’nundur. Böyleyken Allah'tan başkasından mı korkup
sakınıyorsunuz?
016.53- Ni’met olarak Size ulaşan ne varsa Allah'tandır.
Sonra Size bir Zarar dokunduğunda ancak O’na yalvarmaktasınız.
016.54- Sonra Siz’den Zararı kaldırdığında Siz’den
bir Gurup Rabb’lerine Şirk koşarlar.
016.55- Kendilerine verdiklerimizi karşı Nankörlük
etmek için. Öyleyse yararlanın. İlerde bileceksiniz.
016.56- Kendilerine Rızıq olarak verdiklerimizden
Hiçbir Şey bilmeyenler’e Paylar ayırıyorlar. Andolsun Allah'a karşı düzmekte
olduklarınıza karşı kesinlikle Sorgu’ya
çekileceksiniz.
016.57- Ve Allah'a Kızlar İsnat ediyorlar. O
Yüce’dir. Hoşlandıkları da kendilerinindir.
016.58- Onlar’dan birine Dişi (/kız) müjdelendiği zaman İçi Öfke’yle taşarak Yüz’ü
Simsiyah kesilir.
016.59- Kendisine verilen Müjde’nin Kötülüğünden
dolayı Topluluk’tan gizlenir. O’nu aşağılanarak tutacak mı yoksa Toprağa mı
gömecek, bak, verdileri Hüküm ne Kötü.
016.60- Ahiret'e inanmayanlar’ın Kötü Örneği
var’dır. En Yüce Örnekler ise Allah'a aittir. O Aziz'dir, Hakim'dir.
VIII İlahi
Vahye ihtiyaç 61-65
016.61- Eğer
Allah İnsanlar’ı Zulumleri nedeniyle Sorgu’ya çekecek olsaydı O’nun üstünde
Hiçbir Dabbe bırakmazdı. Ancak Onlar’ı alıkonulmuş bir Süre’ye kadar
ertelemektedir. Onlar’ın Ecelleri gelince ne bir Saat ertelenebilirler ne de
Öne alınabilirler.
016.62- Onlar
Allah'a Hoşlar’ına gitmeyecek Şeyler’i Uygun görürler. Diller’i de Yalan olarak
en Güzel olan’ın kendilerinin olduğunu düzmektedir. Elbette Ateş Onlar içindir
ve elbette Onlar Öncüler’dir.
016.63- Andolsun
Allah'a, Sen’den önceki Ümmetler’e de gönderdik. Fakat Onlar’a Şeytan yaptıklarını Süslü gösterdi.
Bugün de Onlar’ın Welisi odur. Ve Onlar için Acıklı bir Azab var’dır.
016.64- Biz
Kitab'ı ancak kendisinde İhtilaf’a düştükleri Şey’i Onlar’a açıklaman ve inanan
bir Qawm’e Rahmet ve Hidayet olması dışında indirmedik.
016.65- Allah
Gök’ten Su indirdi böylelikle Ölüm’ünden sonra Yer’i O’nunla diriltti. İşitebilen bir Topluluk için bunda gerçekten
bir Ayet var’dır.
IX Vahyin doğruluğunu gösteren misaller
66-70
016.66- Sizin için Hayvanlar’da da elbette
İbretler var’dır. Size Onlar’ın Karınlar’ındaki Fışkı ile Kan arasından
içenlerin Boğaz’ından kolaylıkla kayan Dupduru bir Süt içirmekteyiz.
016.67- Hurmalıklar’ın ve Üzümlükler’in
Meyveleri’nden. O’ndan hem İçki hem de Güzel bir Rızıq ediniyorsunuz. Elbette
aqleden bir Qawm için bunda gerçekten bir Ayet var’dır.
016.68- Rabb'in Balarısı’na wahyetti: "Dağlar’dan, Ağaçlar’dan ve Onlar’ın
yaptıkları Asmalar’dan kendine Evler edin."
016.69- "Sonra Meyveler’in Tümü’nden ye,
böylece Rabb'inin Sana kolaylaştırdığı Yollar’da yürü. Onlar’ın Karınlar’ından
türlü Renkler’de Şerbetler çıkar, onda İnsanlar için bir Şifa var’dır."
Elbette düşünen bir Qawim için gerçekten bunda bir Ayet var’dır.
016.70- Allah Sizi yarattı. Sonra Sizi öldürüyor,
Siz’den kimi de bildikden sonra birşey bilmesin diye. Ömrünün en Aşağı Ucu’na
geri çevrilier. Elbette Allah Bilen'dir, Güçyetiren'dir.
X Peygamberi seçmek 71-76
016.71- Allah Rızıq’ta kiminizi kiminize Üstün
kıldı. Üstün kılınanlar Rızıqlar’ını
Eller’inin altında bulunanlar’a onda Eşit olacak şekilde çevirip vermezler ( Ellerinin altında
bulunanlar’a vermezlerki, Onlar da Rızıq’ta Onlar’a Eşit olsunlar/kendilerine
eşit olmaları için Ellerinin altında bulunanlara vermezler." Şimdi
Allah'ın Ni’met’ini İnkar mı ediyorlar?
016.72- Allah Size kendi Nefisler’inizden Eşler
yaratı. Ve Size Eşler’inizden de Çocuklar ve Ahfat yarattı. Ve Sizi Güzel
Şeyler’den rızıqlandırır. Şimdi Onlar Batıl’a mı inanıyorlar ve Allah'ın
Ni’met’ini inkar mı ediyorlar?
016.73- Allah'ın dışında kendileri için Gökler’den ve Yer’den hiçbir Rızq’a ve
Hiçbir Şey’e Malik olmayan ve buna Güçler’i yetmeyen Şeyler’e mi tapıyorlar?
016.74- Artık Allah'a benzerler aramaya
kalmışmayın. Çünkü Allah bilir, Siz bilmezsiniz?
016.75- Allah Hiçbir Şey’e Gücü yetmeyen ve
başkasının Mülkü’nde olan ile tarafımızdan kendisine Güzel bir Rızıq verdiğimiz
böylelikle O’ndan Gizli ve Açık infaq eden kimse’yi Örnek olarak gösterdi.
Bunlar hiç Eşit olur mu? Hamd Allah'ındır. Fakat Onlar’ın çoğu bilmezler.
016.76- Allah Şu Örneği de verdi: İki Kişi, bunlardan
birisi Dilsiz, Hiçbir Şey’e gücü yetmez ve herşeyiyle Efendisi’nin üstünde. O,
Onu hangi Yön’e gönderse bir Hayır getirmez. Şimdi bu, Adalet’le emreden ve
Dosdoğru yol üzerinde bulunanla Eşit olabilir mi?
II Azabın geciktirilmesi 77-83
016.77- Gökler’in ve Yer’in Gaybı Allah'a aittir.
Saat'in Emr’i de yalnızca bir Göz Çırpması gibidir veya daha Yakın’dır. Elbette Allah Herşey’e
Güçyetiren'dir.
016.78- Allah, Sizi Anneler’inizin Karnı’ndan
Hiçbir Şey bilmeksizin çıkardı ve umulur ki şükredersiniz diye İşitme, Görme ve
Fuad/Gönüller verdi.
016.79- Göğün Boşluğu’nda Boyun eğdirilmiş Kuşlar’ı görmüyorlar mı? Onları Allah'tan başkası
tutmuyor. Elbette İnanan bir Qawim için bir Ayet var’dır.
016.80- Allah Size Evler’inizden Güvenlik ve Huzur
bulacağınız Yerler kıldı ve Size Hayvan Derileri’nden hem Göç Günü’nde hem de
Yerleşme Günü’nde kolaylıkla taşıyabileceğiniz Evler Yünler’inden
Yapağılar’ından ve Kıllarından bir zamana kadar Giyimlikler ve Döşemelikler ve
bir Meta kıldı.
016.81- Allah Sizin için yarattığı Şeyler’den
Gölgeler kıldı. Dağlar’da da Sizin için Barınaklar, Siperler kıldı. Sizi
Sıcak’tan koruyacak Elbiseler, Sizi Savaşınızda koruyacak Giyimlikler de
varetti. İşte O üzerinizdeki Ni’met’ini böyle tamamlamaktadır , umulurki teslim
olursunuz.
016.82- Fakat Onlar yüz çevirirlerse Sana düşen
yalnızca Apaçık bir Tebliğ’dir.
016.83- Onlar Allah'ın Ni’met’ini bilmektedirler
sonra da inkar etmektedirler Onlar’ın Çoğu Küfredenler’dir.
XII Peygamberlerin şehadeti 84- 89
016.84- Her Ümmet’ten bir Şahid göndereceğimiz Gün
sonra ne Küfredenler’e izin verilecek ne de Hoşnutluk Dilekleri kabul edilecek.
016.85- O Zulmedenler Azab gördüklerinde ne
Onlar’a hafifletilecek ne de Onlar’a süre tanınacaktır.
016.86- O Şirk koşanlar Şirk koştuklarını
gördükleri zaman "Rabb'imiz Seni bırakıp Bizim tapmakta olduğumuz
Ortaklarınız bunlardır, diyecekler. Siz gerçekten Yalan söyleyenlersiniz"
diye Söz’ü fırlatacaklar.
016.87- O Gün Allah'a Teslim olmuşlardır ve
uydurdukları da onlar’dan çekilip uzaklaşmıştır.
016.88- Küfredip de Allah Yolu’ndan alıkoyanlar,
Biz, işledikleri Fesad’a karşılık, Onlar’a Azab üstüne Azab ekledik.
016.89- Her Ümmet içinde kendi Nefisler’inden
Onların üzerinde bir Şahid getirdiğimiz Gün Seni de Onlar üzerinde bir Şahid
olarak getirecğiz. Biz Kitab'ı Sana Herşey’in Açıklayıcısı/Beyanı Müslümanlar’a
da bir Hidayet, bir Rahlmet ve bir Müjde olarak indirdik.
XIII İyilik ve Fenalık 90-100
016.90- Elbette Allah Adalet’i, İhsan’ı,
Yakınlar’a vermeyi emreder. Fahşa’dan Münker’den ve Zorbalıklar’dan sakındırır.
Size Öğüt vermektedir. Umulur ki Öğüt alıp düşünürsünüz.
016.91- Ahitleştiğiniz zaman Allah'ın Ahdi’ni
yerine getirip pekiştirdikten sonra Yeminler’i bozmayın. Çünkü Allah'ı
üzerinize Kefil kılmışsınızdır. Elbette Allah yaptıklarınızı bilir.
016.92- Bir Ümmet diğer bir Ümmet’ten daha
Gelişkin’dir diye Yeminler’inizi kendi aranızda bir Bozuculuk Unsuru yaparak
ipine Quwwet’le eğirdikten sonra bozan gibi olmayın. Elbette Allah Sizi bununla
İmtihan eder. Qıyamet Günü hakkında İhtilaf’a düştüğünüz Şey’i Size
elbette açıklayacaktır.
016.93- Eğer Allah dileseydi Sizi tam bir Ümmet
kılardı. Ancak dilediğini saptırır, dilediğini Hidayet’e erdirir.
Yaptıklarınızdan elbette sorulacaksınız.
016.94- Yeminler’inizi kendi aranızda bir
Bozgunculuk Unsur’u edinmeyin. Sonra Sapasağlam basan Ayak kayar ve Allah
Yolu’ndan alıkoyduğunuz için Kötülüğü tadarsınız. Büyük Azab da Sizin içindir.
016.95- Allah'ın Ahdi’ni Ucuz bir Değer’e Karşılık
satmayın. Eğer bilirseniz Allah katında olan Sizin için daha
Hayırlı’dır.
016.96- Sizin yanınızda olan tükenir, Allah'ın
katında olan ise Kalıcı’dır. Sabredenler’in Karşılığı’nı yaptıklarının en
Güzeli’yle Biz kesinlikle vereceğiz.
016.97- Erkek olsun Kadın olsun bir Mü’min olarak
kim Salih bir Eylem’de bulunursa elbette Biz O’nu Güzel bir Hayat’la yaşatırız
ve Onların Karşılığını yaptıklarının en Güzel’iyle elbette veririz.
016.98- Öyleyse Qur'an okuduğu zaman Racim Şeytan’dan Allah'a sığın.
016.99- Gerçek şu ki İnananlar ve Rabb'lerine
Tewekkül edenler üzerinde O’nun hiçbir Zorlayıcı Güc’ü yoktur.
016.100- Onun Zorlayıcı Gücü ancak O’nu Weli
edinenler O’na Ortak koşanlar üzerindedir.
XIV Kur'an Haktır 101-110
016.101- Biz bir Ayet’i bir Ayet’in Yeri ile
değiştirdiğimiz zaman Allah neyi indirdiğini daha iyi bilmektedir Sen yalnızca
İftira edici’sin" dediler. Hayır Onlar’ın Çoğu bilmezler.
016.102- İnananlar’ı sağlamlaştırmak Müslümanlar’a
bir Müjde ve Hidayet olmak üzere O’nu Haqq olarak Rabb'inden Ruhu’l-Quds
indirmiştir.
016.103- Andolsun ki Biz Onlar’ın "Bunu ancak
bir Beşer öğretmektedir." dediklerini biliyoruz. Kendisine saparak Eğilim
gösterdiklerinin Dil’i A’cem’dir, bu ise Açıkca Arapça olan bir Dil’dir.
016.104- Allah’ın Ayetleri’ne inanmayanları Allah Hidayet’e
ulaştırmaz ve Onlar için Acıklı bir Azab var’dır.
016.105- Yalan’ı yalnızca Allah'ın Ayetler’ine
inanmayanlar uydurur. İşte Yalancılar’ın asıl kendileri de onlar’dır.
016.106- Kim İmanından sonra Allah'a küfredip de
Qalb’i İman’la tatmin bulmuş olduğu halde Baskı altında zorlanan Haric Küfr’e
Göğüs açarsa işte Onlar’ın üzerinde Allah'tan bir Gazap var’dır ve Büyük Azab
Onlar’ındır.
016.107- Bu Onlar’ın Dünya Hayatı’nı Ahiret’e göre
daha Sevimli bulmalarından ve elbette Allah'ın da küfreden bir Qawm’i Hidayet’e
ulaştırmaması nedeniyledir.
016.108- Onlar Allah'ın Qalpler’ini Kulaklar’ı ve
Gözler’ini Mühürlediği kimselerdir. Gafiller’de Onlar’ın ta kendileridir.
016.109- Elbette Onlar Ahiret'te Ziyan’a
uğrayanlar’dır.
016.110- Sonra gerçekten senin Rabb'in İşkence’ye
uğratıldıktan sonra Hicret edenler’in ardından Cihad edip sabredenler’in
(destekcisidir). Elbette Senin Rabb'in gerçekten Gafur'dur, Rahim'dir.
XV Mekkelilerin Akıbeti 111-119
016.111- O Gün Herkes kendi Nefs’i Adına Mücaedele eder
ve Herkes’e yaptığının karşılığı Eksiksiz ödenir. Onlar Zulm’e uğratılmazlar.
016.112- Allah bir Şehr’i Örnek verdi. Güvenlik ve
Huzur içindeydi, Rızq’ı da Heryer’den bol bol gelmekteydi. Fakat Allah'ın
Ni’metler’ine Nankörlük etti. Böylece Allah yaptıklarına karşılık olarak Ona
Açlık ve Korku Elbisesi’ni taddırdı.
016.113- Andolsun Onlar’a kendi içlerinden bir Elçi
gelmişti. Fakat Onu yalanladılar. Böylece Onlar Zulumler’ine devam ederlerken
Azab Onlar’ı yakalayıverdi.
016.114- Öyleyse Allah'ın Sizi rızıqlandırdığı
Şeyler’den Helal Temiz olan’ı yiyin. Eğer Ona Kulluk etmekte iseniz. Allah'ın
Ni’met’ine şükredin.
016.115- O Size ancak Ölü’yü, Kan’ı, Domuz Eti’ni ve
Allah'tan başkası Ad’ına kesilmiş olanı Haram kıldı. Fakat kim Mecbur kalırsa,
saldırmamak ve sınırı taşmamak üzere (izinlidir). Gerçekten Allah Gafur'dur,
Rahim'dir.
016.116- Diller’inizin Yalan yere nitelendirmesiyle
şuna Helal buna Haram demeyin. Allah'a karşı Yalan uydurmuş olursunuz. Allah'a
karşı Yalan uyduranlar Kurtuluş’a eremezler.
016.117- Pek az bir Meta. Onlar’a ise Acıklı bir Azab var’dır.
016.118- Yahudi Olanlar’a
da, bundan önce Sana aktardıklarımızı Haram kıldık. Biz Onlar’a zulmetmedik,
ancak Onlar kendi Nefisler’ine zulmediyorlardı.
016.119- Sonra gerçekten senin Rabb'in Cehalet sonucu
Kötülük işleyen, sonra bunun ardından Tewbe eden ve Islah olanlar. eLBETTE
Senin Rabb'in bundan sonra Gafur'dur, Rahim'dir.
XVI İbrahim 120-128
016.120- Gerçek şu ki, İbrahim bir Ümmet’ti. Allah'a Gönül’den yönelip İtaat eden bir
Hanif’ti ve O Müşrikler’den değildi.
016.121- O’nun Ni’metler’ine Şükredici’ydi. O’nu
seçti ve Doğru Yol’a iletti.
016.122- Ve Biz O’na Dünya’da bir Güzellik verdik,
elbette O , Ahiret'te de Salih olanlar’dandır.
016.123- Sonra Sana wahyettik: "Hanif olan İbrahim'in Milleti’ne uy. O
Müşrikler'den değildi.
016.124- Sebt, ancak O’nda ihtilaf’a
düşenlere (farz) kılındı. Elbette Senin Rabb'in, Onlar’ın İhtilaf ettikleri
Şeyler konusunda Qıyamet Günü aralarında hükmedecektir.
016.125- Rabb'inin Yolu’na Hikmet’le ve Güzel Öğüt’le
çağır ve Onlar’la en Güzel bir biçim’de
mücadele et. Elbette senin Rabb'in Yol’undan sapanı Bilen'dir ve Hidayet’e
ereni de Bilen’dir.
016.126- Eğer Ceza verecekseniz Size Ceza verilenin
Misliyle Ceza verin ve eğer sabrederseniz, andolsun bu, Sabredenler için daha
Hayırlı’dır.
016.127- Sabret, Senin Sabr’ın ancak Allah iledir.
Onlar için Hüzn’e kapılma ve kurmakta oldukları Hileli düzenler’den dolayı da
Sıkıntı’ya düşme.
016.128- Elbette Allah Sakınanlar’la ve İyilik
edenler’le beraber’dir.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Nuh'un İrşadı 1-20
071.01- Elbette Biz Nuh'u "Qawm’ini, Onlara Acıklı bir Azab gelmeden önce
uyar" diye kendi Qawm’ine gönderdik.
071.02- O da dedi ki: "Ey Qawm’im, gerçek şu
ki, Ben Size Apaçık bir Uyarıcı'yım.
071.03- "Allah'a kulluk edin. O'ndan ittiqa
edin ve O'na itaat edin."
071.04- "Sizin Günahlar’ınızı bağışlar ve
Sizi Adı konulmuş bir Ecel’e kadar erteler. Elbette Allah'ın Eceli geldiği
zaman, O ertelenmez. Bir bilmiş olsaydınız."
071.05- Dedi ki: "Rabb'im, gerçekten Ben
Qawm’imi Gece ve Gündüz çağırdım."
071.06 "Fakat Benim çağırmam, bir Kaçıştan
başkasını artırmadı."
071.07- "Doğrusu Ben, Senin Onları bağışlaman
için her Davet’imde, Onlar Parmaklar’ını Kulaklar’ına tıkadılar. Örtüler’ini Başlar’ına
çektiler ve İstikbar ettikce İstikbar ettiler."
071.08 "Sonra Ben Onları Açıktan açığa da
davet ettim."
071.09- "Daha sonra Onlara açıkca duyurdum ve
kendilerine Gizli gizli Yollar’la yanaşmak istedim."
071.10- "Bundan böyle" dedim. "Rabb'inizden
Mağfiret isteyin. Çünkü gerçekten O
Çokgafur'dur.
071.11- "Üzerinize Gök’ten Sağanak
sağdırsın."
071.12- "Size Mallar ve Çocuklar’la Yardım’da
bulunsun. Size Bahçeler ve Irmaklar da versin."
071.13- "Size ne oluyor ki, Allah'tan bir Vekar’ı
ummuyorsunuz?"
071.14- "Oysa O, sizi gerçekten Tavır tavır
yaratmıştır."
071.15- "Görmüyor musunuz, Allah Yedi Göğü
birbirleriyle bir Uyum içinde yaratmıştır."
071.16- "Ve Ay’ı da bunlar içinde bir Nur
olarak kılmış, Güneş’i de bir Kandil yapmıştır."
071.17- Allah, Sizi Yer’den bir Bitki gibi
bitirti."
071.18- "Sonra Sizi yine onda geri çevirecek
ve Sizi bir Çıkarış’la çıkaracaktır."
071.19- "Allah, Yer’i Sizin için bir Yaygı
kıldı."
071.20- "Öyle ki, Onun içinde Geniş
Yollar’ında dolaşasınız, diye."
II Nuh'un Duası: 21-28
071.21- Nuh:
"Rabb'im, gerçekten Onlar Bana İsyan, Mal ve Çocuklar’ı kendisine
Kayıp’tan başka bir Şey’i artırmayan kimseler’e uydular."
071.22- "Ve Büyük Hileli Düzenler
kurdular."
071.23- "Ve dediler ki: Kendi İlahlar’ınızı
bırakmayın; Wedd'i, Suwa'yı, Yeğus'u, Ye'uk'u, Nesr'i."
071.24- "Böylece Onlar, çoğu Kimseyi
saptırdılar. Sen de o Zalimler’e Sapıklık’tan başkasını artırma."
071.25- Bunlar, Hatalar’ı dolayısıyla Su’da
boğuldular. Sonra Ateş’e sokuldular. O zaman da Allah'ın dışında hiçbir
Yardımcı bulamadılar.
071.26- Nuh:
"Rabb'im,Arz’da Kafirler’den Yurt edinen kimseyi bırakma!" dedi.
071.27- "Çünkü Sen Onları bırakacak olursan,
Senin Kullar’ını saptırırlar ve Onlar Facir Kafir’den başkasını
doğurmazlar."
071.28- "Rabb'im, Beni, Annemi Babamı, Mü'min
olarak Evime gireni, İman eden Erkekleri ve Kadınları bağışla. Zalimler’e de
Yıkım’dan başkasını artırma!"
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Karanlıktan Aydınlığa 1-6
014.01- Elif Lam Ra. Bu bir Kitap'tır ki Rabb'inin
İzni’yle İnsanlar’ı Karanlıklar’dan Nur’a, o Aziz ve Hamid olan’ın Yolu’na
çıkarman için O’nu Sana indirdik.
014.02- O Allah ki Gökler’de ve Yer’de ne varsa
O'nundur. Şiddetli Azab dolayısıyla way Küfredenler’e
014.03- Onlar Dünya Hayatı’nı Ahiret'e karşı
severler, Allah Yolu’ndan engellerler ve onda Çarpıklık ararlar. İşte Onlar,
Uzak bir Sapıklık içindedirler.
014.04- Biz Hiç bir Elçi'yi kendi Qavm’inin
Dil’inden başkasıyla göndermedik ki, Onlar’a Apaçık anlatsın.
Böylece Allah dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini Hidayet’e yöneltip
iletir. O Aziz'dir, Hakim'dir.
014.05- Andolsun ki Musa'yı Qawm’ini Karanlıklar’dan Nur’a çıkarır ve Onlar’a Allah'ın
Günleri’ni hatırlat diye Ayetler’imizi
göndermiştik. Elbette bunda Sabreden ve Şükreden Herkes için Ayetler
var’dır.
014.06- Hani Musa
Qavm’ine şöyle demişti: "Allah'ın üzerinizdeki Ni’met’ini hatırlayın, hani
O Sizi Fir'awn Âl’inden kurtarmıştı. Onlar Sizi en Dayanılmaz İşkenceler’e
uğratıyor Kadınlar’ınızı Sağ bırakıp Erkek Çocuklar’ınızı boğazlıyorlardı.
Bunda Sizin için Rabb'inizden Büyük bir Sınav vardır.
II Hakikatin Önce Reddi 7-12
014.07- Rabb'iniz şöyle buyurmuştu. "Andolsun
eğer şükrederseniz gerçekten Size artırırım ve andolsun eğer küfrederseniz
elbette Benim Azab’ım Pek Şiddetli’dir".
014.08- Musa
demişti ki :"Eğer Siz ve
Arzdakiler’in Tümü küfredecek olsanız bile elbette Allah Hiçbir Şey’e Muhtaç
değildir. Öğülmüş’tür."
014.09- Sizden öncekilerin Nuh Qawm’inin Ad ile Semud ile Onlar’dan sonra gelenler’in
Haber’i Size gelmedi mi? Ki Onlar’ı Allah'tan başkası bilmez. Elçiler’i Onlar’a
Apaçık Belgeler’le gelmişlerdi de: Eller’ini Ağızlar’ına ittiler ve dediler ki:
" Tartışmasız Biz Sizin kendisiyle gönderildiğiniz Şeyler’i inkar ettik ve
Bizi kendisine çağırmakta olduğunuz Şey’den de gerçekten Kuşku verici bir
Tereddüt içindeyiz."
014.10- Elçiler’i dedi ki: "Allah konusunda
ki Şüphe etme. O Gökler’i ve Yer’i Yaratan’dır. O Sizi Günahlar’ını bağışlamak
için Dawet etmekte ve Sizi Ad’ı korulmuş bir Süre’ye kadar ertelemektedir.
Dediler ki: "Siz Bizim benzerimiz
olan birer Beşer’den başkası değilsiniz. Siz Bizi Babalar’ımızın tapmakta
olduklarından çevirip engellemek istemektesiniz. Öyleyse Bize apaçık olan
İspatlayıcı bir Delil getirin.
014.11- Elçiler’i Onlar’a dedi ki: "Doğrusu
Biz Sizin gibi yalnızca bir Beşer’iz. Ancak Allah Kullar’ından dilediğine
lutfeder. Allah'ın İzni olmaksızın Size bir Delil getirmemiz Bizim için olacak
Şey değil. Mü'minler ancak Allah'a Tewekkül
etmelidirler."
014.12- "Bize ne oluyor ki, Allah'a tewekkül etmeyelim? Bize Doğru
Yolları O göstermiştir. Ve elbette Bize yapmakta olduğumuz İşkenceler’e karşı
sabredeceğiz. Tewekkül edenler Allah'a tewekkül etmelidirler."
III Muhalefetin Yok olması 13-21
014.13- Küfredenler Elçiler'ine dediler ki:
"Hiç tartışmasız Sizi kendi Toprağımızdan süreceğiz ya da Din’imize
döneceksiniz." Böylelikle Rabb'leri kendilerine wahyetti ki: "Elbette
Biz Zulmedenler’i helak edeceğiz."
014.14- Ve Onlar’dan sonra Sizi o Arz’a elbette
yerleştireceğiz işte bu Maqam’ımdan korkana ve Wa’d’imden korkana ait.
014.15- Fetih istediler. Her Zorba İnatcı Bozgun’a
uğrayıp yok olup gitti.
014.16- Önünde Cehennem var’dır ve İrinli Su’dan
içirilecektir.
014.17- Yutkunma’ya çabalayacak ve Boğaz’ından
geçirmeyi başaramayacaktır ve Ona her yandan Ölüm gelecek oysa ölmeyecek de.
Ardından daha Katı bir Azab olacak.
014.18- Rabb’lerine Küfredenler’in Durumu şudur.
Onlar’ın yaptıkları Fırtınalı bir Gün’de Rüzgar’ın Şiddetle savurduğu bir Kül
gibidir. Kazandıklarından hiçbir Şey’e güçyetiremezler. İşte Uzak
bir Sapıklık budur.
014.19- Allah'ın Gökter’i ve Yer’i Haqq ile
yarattığını görmüyor musunuz? Dilerse Sizi giderir yokeder ve Yeni bir
Yaratılış getirir.
014.20- Bu Allah'a göre Güç değil’dir.
014.21- Onların Tümü toplanıp Allah'ın Huzuru’na
çıktılar da Müstaz’aflar Müstekbirler’e dediler ki: "Elbette Biz Size tabi idik, şimdi Siz
Biz’den Allah'ın Azabı’ndan herhangi bir Şey’i önleyebiliyor musunuz?"
Dediler ki: "Eğer Allah Bize Doğru Yolu gösterseydi Biz de Sizler’e Doğru
Yol’u gösterdik. Şimdi Bizler yakınsak da sabretsekte Bize göre bir’dir. Bizim
için kaçacak hiçbir Yer yok’tur."
IV Hakkın desteklenmesi 22-27
014.22- İş Hükm’e bağlanıp bitince Şeytan
der ki: "Doğrusu Allah Size gerçek olan Wadi wadetti. Ben de Size wadettim
ama Size Yalan söyledim. Benim Size Zorlayıcı bir Güc’üm yoktu.Yalnızca Sizi
çağırdım Siz de Bana icabet ettiniz. Öyleyse Beni kınamayın Siz kendinizi
kınayın. Ben Sizi kurtaracak değilim, Siz de Beni kurtaracak değilsiniz.
Doğrusu daha önce Beni ortak koşmanızı da tanımamıştım. Gerçek şu ki Zalimler’e
Acıklı bir Azab var’dır.
014.23- İnanan
ve Salih Davranışlar’da bulunanlar Rabb'lerinin İzni’yle altından
Irmaklar akan içinde Ebedî kalacakları Bahçeler'e konulmuşlardır. Orda
birbirlerine olan Dirlik Temennileri "Selam"dır.
014.24- Görmedin mi ki Allah nasıl bir Örnek
vermiştir. Güzel bir Söz Güzel bir Ağaç gibi’dir ki onun Kökü Sabit Dal’ı ise
Gök’tedir
014.25- Rabb'inin İzni’yle Her Zaman Yemiş’ini
verir. Allah İnsanlar için örnekler verir, umulur ki Onlar Öğüt alıp
düşünürler.
014.26- Kötü bir Söz’ün Örneği ise Kötü bir Ağaç
gibidir. Onun Kök’ü Yer’in üstünden sökülmüş kararı kalmamıştır.
014.27- Allah İnananlar’ı Dünya Hayatı’nda da
Ahiret'te de Sapasağlam Söz’de sabit kılar. Zalimler’i de şaptırır. Allah
diledğini yapar.
V İnsanın zulmü 28-34
014.28- Allah'ın Ni’met’ini Küfr’e değiştirenleri
ve Qavimler’ini Yıkım ve Azab Yurdu’na konduranları görmedin mi?
014.29- Cehennem’dir. Ona yaslanırlar ne Kötü bir
Karar Yeri’dir o.
014.30- O'nun Yol’undan saptırmak için Allah'a
Eşler koştular. De ki: "Yararlanın. Çünkü elbette Sizin varışınız
Ateş'edir.
014.31- İnanan Kullar’ıma söyle. Onda Alışveriş’in
ve Dostluğun olmadığı o Gün gelmezden önce
Salat’ı kılsınlar ve kendilerine Rızıq olarak verdiklerimizden Gizli ve
Açık infaq etsinler.
014.32- Allah Gökler’i ve Yer’i yaratan ve Gök’ten
Su indiriqp O’nunla Size Rızıq olarak Türlü Ürünler çıkarandır. Ve O’nun
Emr’iyle Gemiler’i Deniz’de yüzmeleri için Size Emr’e amade kılandır. Irmaklar’ı da Size Emre Amade kılan’dır.
014.33- Güneş’i ve Ay’ı da Hareketler’inde Sürekli
Emr’inize Amade kılan, Gece’yi ve Gündüz’ü de Emr’e Amade kılandır.
014.34- Ve Size her istediğiniz Şey’i verdi. Eğer
Allah'ın Ni’met’ini saymaya kalkışırsanız O’nu saymaya güçyetiremezsiniz.
Gerçek şu ki İnsan pek Zalim , pek Nankör’dür.
VI İbrahim'in
duası 35-41
014.35- Hani İbrahim
şöyle demişti: "Bu Şehr’i Güvenli kıl, Beni ve Çocuklar’ımı Putlar’a
kulluketmekten uzak tut."
014.36- Rabb'im gerçekten Onlar İnsanlar’dan
birçoğunu şaşırtıp saptırdı. Bundan böyle kim Bana uyarsa artık O Ben’dendir.
Kim de Bana İsyan edense kuşkusuz Sen Gafur, Rahim'sin.
014.37- Rabb'imiz, gerçekten Ben Çocuklar’ımından
bir kısmını Beyt-I Haram yanında Ekinsiz bir Wadi’ye yerleştirdim. Rabb'imiz
Salat’ı kılsınlar diye. Böylelikle senin İnsanlar’ın bir Kısmının Qalpler’ini
onlar’a ilgi duyar kıl ve Onlar’ı bir takım Ürünler’den rızıqlandır, umulur
ki şükrederler.
014.38- Rabb'imiz elbette Sen Bizim saklı
tuuttuklarımızı da açığa vurduklarımızı da bilmektesin. Yer’de ve Gök’te Hiçbir
Şey Allah'a Gizli kalmaz.
014.39- Hamd Allah'a aittir ki o, Bana İhtiyarlığa
rağmen İsmail'i ve İshaq'ı Armağan etti, elbette Benim
Rabb'im gerçekten Dua’yı İşiten'dir.
014.40- Rabb'im Beni Salat’ı Sürekli olan kıl,
Soy’umdan olanları da. Rabb'imiz Duamı qabul buyur.
014.41- Rabb'imiz Hesab’ın yapılacağı Gün Beni
Valideyn’imi ve Müminler’i bağışla.
VII Muhalefetin akıbeti 42-52
014.42- Allah'ı sakın Zulmedenler’in
yaptıklarından Habersiz sanma. Onlar’ı yalnızca Gözler’in Dehşetle belireceyi
bir Gün’ü ertelemekter.
014.43- Başlar’ını dikerek koşarlar. Gözler’i
kendilerine dönüp çevrilmezler. Qalpler’i de Bomboş’tur.
014.44- Azab’ın kendilerine geleceği Gün
İnsanlar’ı uyar ki Zulmedenler şöyle diyecekler: "Bizi Yakın bir Süre’ye
kadar ertele ki Senin Çağrı’na cevap verelim ve Elçiler'e uyalım. Oysa daha
önce kendiniz için Hiçbir Son bulma yok’tur diye and içenler Sizler değil mi
idiniz?
014.45- Siz kendi Nefisler’ine Zulmedenler’in
yerleştikleri Yerlerde yerleştiniz. Onlar’a ne yaptığımız Size açıklanmıştı. Ve
Size Örnekler vermiştik.
014.46- Gerçek şu ki Onlar Hileli Düzenler kurdular
ve oysa Onlar’ın Düzenleri Dağlar’ı Yerlerinden oynatacak ta olsa Allah katında
Onlar’a hazırlanmış Düzen var’dır.
014.47- Allah'ı sakın Elçiler’ine verdiği Söz’den
dönen sanma. Gerçekten Allah Aziz'dir,
İntikam-sahibi’dir.
014.48- Yer’in başka bir Yer’e, Gökler’in de
dönüştürüldüğü Gün, Onlar tek olan Qahhar olan Allah'ın Huzuruna
çıkacaklardır.
014.49- O Gün Suçlular’ın Bukağılar’a
vurulduklarını görürsün.
014.50- Yiyimleri Katran’dandır. Yüzler’ini de
Ateş bürüyecekdir.
014.51- Allah'ın Her Nefsi kendi kazandığı ile
cezalandırması için’dir. Elbette Allah Hesabı Çabuk olan’dır.
014.52- İşte bu uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten
onun bir Tek İlah olduğunu bilsinler diye ve Siz Aqıl Sahipleri iyice Öğüt
alsınlar diye bir Belağ’dır.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Hüküm Yaklaşıyor 1-10
021.01- İnsanlar’ın Sorgulaması yakınlaştı kendileri
ise bir Gaflet içinde yüz çevirmektedirler.
021.02- Rabb'lerinden
kendilerine Yeni bir Hatırlatma gelmeyiversin Onlar bunu mutlaka Oyun Konusu
yaparak dinlemektedirler.
021.03- Onlar’ın
Qalpler’i Tutku’yla oyalanmadadır. Zulme sapanlar Gizlice fısıldaştılar."
Bu Sizin benzeriniz olan bir Beşer değil mi öyleyse göz göre göre Siz Büyü’yemi
geleceksiniz."
021.04- Dedi
ki: " Benim Rabb'im Gök’te ve Yer’de söylenen Söz’ü bilir o İşiten'dir,
Bilen'dir..
021.05- "Hayır"
dediler, "Karmakarışık Düşler’dir. Hayır Onu kendisi düzüp uydurmuştur.
Hayır O bir Şair’dir öyle degilse Öncekiler’e gönderildiği gibi Bize de bir
Ayet getirsin."
021.06- Kendilerinden
evvel Yıkıma üğrattığımız Hiçbir Ülke inanmamıştır şimdi bunlar mı
inanacak?"
021.07- Biz Sen’den önce de kendilerine
wahyettiğimiz Adamlar dışında göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, şu
halde Zikr Ehli’ne sorun.
021.08- Biz
Onlar’ı Yemek yemez Cesetler kılmadık ve Onlar Ölümsüz değillerdi.
021.09- Sonra
Onlar’a verdiğimiz Söz’e Sadık kaldık böylece Onlar’ı ve dilediklerinizi kurtardık
ta Ölçüsüz kalanları Yıkıma uğrattık.
021.10- Andolsun Size Zikr'inizin içinde bulunduğu
bir Kitap indirdik yine de aqıllanmayacak mısınız.
II Hak Daima kazanır 11-29
021.11- Biz zulmetmekte iken Ülkeler’den nicesini kırıp
geçirdik ve bunun ardından bir başka Qawm’i meydana getirdik.
021.12- Bizim Zorlu Azab’ımızı hissettikleri zaman
oradan Büyük bir hızla uzaklaşıp kaçıyorlardı.
021.13- Uzaklaşıp kaçmayın, içinde şımarıp
azdığınız Refah’a ve Yurdlar’ınıza dönün çünkü Sorgu’ya çekileceksiniz.
021.14- "Yazıklar Bize" dediler,
"gerçekten Biz Zalim’mişiz."
021.15- Onlar’ın bu Yakınmalar’ı Biz Onlar’ı
Biçilmiş Ekin Sönmüş Ocak durumuna getirinceye kadar son bulmadı.
021.16- Biz bir Oyun ve Oyalanma konusu olsun diye
Göğü Yer’i ve İkisi arasında bulunanları yaratmadık.
021.17- Eğer Biz bir Oyun ve Oyalanma isteseydik
bunu kendi Katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık böyle yapardık.
021.18- Hayır, Biz Haqq’ı Batıl’ın üstüne
fırlatırız o da onun Beyn’ini Darmadağın eder bir de bakarsınki o yok olup
gitmiştir. Nitelendiregeldiklerinizden dolayı Eyvahlar size
021.19- Gökler’de ve Yer’de kim varsa O’nundur.
Onun yanında olanlar Ona İbadet etmekte Büyüklüğe kapılmazlar ve Onlar
Yorgunluk da duymazlar.
021.20- Gece ve Gündüz hiç durmaksızın tesbih
ederler.
021.21- Yoksa Onlar Yer’den bir Takım İlahlar
edindiler de Onlar mı diriltecekler.
021.22- Eğer her ikisinde Allah'ın dışında İlahlar
olsaydı hiç tartışmasız İkisi de bozulup
gitmişti. Arş’ın Rabb'i olan Allah Onlar’ın nitelendire geldikleri Şeyler’den
Yüce’dir.
021.23- O yaptıklarından sorulmaz oysa Onlar
Sorgu’ya çekilirler
021.24- Yoksa ondan başka İlahlar mı edindiler. De
ki: "Burhan’ınızı getirin, işte Benimle birlikte olanlar’ın Zikr’i ve
Ben’den öncekilerinde Zikr’i. " Hayır Onlar’ın çoğu Haqq’ı bilmiyorlar,
ondan yüz çevirmektedirler.
021.25- Sen’den önce Hiçbir Elçi göndermedik ki,
Ona şunu wahyetmiş olmayalım: "Ben’den başka İlah yoktur, öyleyse Bana
ibadet edin."
021.26- "Rahman Çocuk edindi."dediler, O
Yüce’dir. Hayır Onlar İkram’a layık görülmüş Kullar’dır.
021.27- Onlar Söz’le onun önüne geçmezler ve Onlar
Onun Emr’iyle yapıp etmektedirler.
021.28- O
önlerindekini de arkalarındakini de bilmektedir. Onlar Şefaat’te etmezler,
Hoşnut olunandan başka ve Onlar Onun Haşmet’inden içleri titremekte
olanlar’dır.
021.29- Onlar’dan
her kimki gerçekten Ben Onun dışında bir İlah’ın diyecek olsa bu durumda Biz
Onu Cehennem’le cezalandırırız. Zalimler’i Biz böyle cezalandırmaktayız.
III Vahyin
doğruluğu 30-41
021.30- O
Küfredenler görmüyorlar mı ki Gökler’le
Yer birbiriyle Bitişik iken Biz Onlar’ı ayırdık ve her Canlı Şey’i Su’dan
yarattık yine de Onlar inanmayacaklar mı?
021.31- Yeryüzü’nde
Onlar’ı Sarsıntı’ya uğratır diye Sabit Dağlar yarattık ve Doğru gidebilsinler
diye Geniş Yollar açtık.
021.32- Gökyüzü’nde
konulmuş bir Tavan kıldık Onlar ise bunun Ayetler’inden yüz çevirmektedirler.
021.33- Gece’yi
Gündüz’ü Güneş’i ve Ay’ı yaratan odur. Herbiri bir Yörünge’de yüzüp
gitmektedirler.
021.34- Sen’den
önce hiç bir Beşer’e Ölümsüzlüğü vermedik şimdi Sen ölürsen Onlar Ölümsüz mü
kalacaklar.
021.35- Her
Nefis Ölüm’ü Tadıcı’dır, Biz Sizi Şerr’le de, Hayır’la da deneyerek imtihan
etmekteyiz ve Siz Bize döndürüleceksiniz.
021.36- Küfredenler
Seni gördüklerinde Seni yalnızca Alay konusu edinmektedirler. "Sizin
İlahlar’ınızın Söz’ünü eden bu mu?" oysa Rahman'ın Sözü’nü İnkar edenler
kendileridir.
021.37- İnsan
Acele’den yaratıldı. Size Ayetler’imi yakında göstereceğim. Şimdi hemen acele
etmeyin.
021.38- "Eğer
doğruyu söylüyor iseniz bu Waat ne Zaman’dır." derler
021.39- O
Küfredenler Yüzler’inden ve Sırtlar’ından Ateş’i püskürtemeyecekleri ve hiç
yardım alamayacakları Zamanı bir bilselerdi.
021.40- Hayır
Onlar’a apansız gelecekte böylece Onlar’ı Şaşkın’a çevirecek. Artık ne onu geri
çevirmeye Güçleri yetecek ve ne de Onlar’a Süre tanınacak.
021.41- Andolsun
Sen’den önceki Elçiler’le de Alay edildi. Fakat içlerinden Küçük düşürenleri O
Alay’a aldıkları sarıp kuşatıverdi.
IV Allah'ın Rahmeti 42-50
021.42- De ki: "Gece ve gündüz Sizi Rahman'dan
kim koruyabilir?" Hayır Onlar Rabb'lerini Zikir’den yüz çevirenlerdir.
021.43- Yoksa Onlar’ın Bize karşı kendilerini
engellemeyle koruyabilecek İlahlar’ı mı var? Onlar’ın kendi Nefisler’ine bile
Yardım’a Güçleri yetmez ve Onlar Biz’den Yakınlık duyamazlar.
021.44- Evet Biz Onlar’ı ve Atalar’ını
yararlandırdık, öyleki Ömür Onlar’a Uzun geldi fakat şimdi Bizim gerçekten
Yer’e gelip onu Çevresinden eksiltmekte olduğumuzu görmüyorlar mı? Şu halde
Üstün gelenler Onlar mı?
021.45- De ki: "Ben Sizi yalnızca Wahy ile
uyardım. Ancak Sağırlar uyarıldıklarında Çağrı’yı işitmezler."
021.46- Andolsun Onlar’a Rabb'inin Azabı’ndan bir
Ufak Esinti dokunacak olsa
tartışmasız "Eyvahlar Bize ,
gerçekten Bizler zulmetmişiz", diyecekler.
021.47- Biz ise Qıyamet Günü'ne ait Duyarlı
Teraziler koyarız da artık, hiçbir Nefis hiçbir Şey’le Haqsızlığa uğramazlar.
Bir Hardal Tanesi bile olsa O’na getiririz. Hesap görücüler olarak Bizler
yeteriz.
021.48- Andolsun Biz Musa'ya ve Harun'a Taqwa
Sahipleri için bir Aydınlık ve bir Zikr olarak Furqan'ı indirdik.
021.49- Onlar Rabb'lerine karşı Gayb ile bir
Haşyet içindedirler ve Onlar Saat'den
içleri titremekte olanlardır.
021.50- Bu Bizim Ona indirdiğimiz Mübarek bir
Zikir'dir. Şu halde Onu İnkar edecek olanlar Siz misiniz?
V İbrahim ve Düşmanları 51-75
021.51- Andolsun bundan önce de İbrahim'e Rüşd’ünü vermiştik ve Biz
O’nu bilenlerdik.
021.52- Hani Baba’sına ve Qavm’ine demişti ki:
"Sizin karşılarında Bel büküp eğilmekte olduğunuz bu Temsili Heykeller
nedir?"
021.53- "Biz Atalar’ımızı bunlara tapıyor
olarak bulduk." dediler.
021.54- De ki: " Andolsun Siz ve Atalarınız
Apaçık bir Sapıklık içindeziniz."
021.55- "Sen Bize Gerçeği mi getirdin yoksa
Oyun oynayanlar’dan mısın? "
021.56- "Hayır" dedi. "Sizin
Rabb'iniz Gökler’in ve Yer’in Rabb'idir Onlar’ı kendisi yaratmıştır ve Ben de
buna Şehadet edenler’denim."
021.57- Andolsun Allah'a, Sizler arkanızı dönüp
gittikten sonra ,Ben Sizin Putlar’ınıza elbette bir Tuzak kuracağım,
021.58- Böylece O yalnız Büyükleri hariç olmak
üzere Onlar’ı Paramparça kıldı. Belki O’na başvururlar diye.
021.59- "Bizim İlahlar’ımıza bunları kimler
yaptı? Elbette O Zalimler’den biridir." dediler.
021.60- "Kendisine İbrahim denilen bir Genc’in bunların Söz’ünü ettiğini işittik"
dediler.
021.61- Dediler ki: "Öyleyse O’nu İnsanlar’ın
Gözü önüne getirin ki ona/ceza’ya Şahid olsunlar."
021.62- Dediler ki: " Ey İbrahim, bunu İlahlar’ımıza Sen mi yaptın?"
021.63- Hayır, dedi. "Bu yapmıştır, bu
Onlar’ın Büyükleridir; eğer konuşabiliyorsa Siz Onlar’a soruverin."
021.64- Bunun üzerine kendi Vicdanlarına
başvurdular da. Gerçek şu ki Siz Zalim olanlar Sizler’siniz" dediler.
021.65- Sonra yine Tepeler’i üzerine ters
döndüler. Andolsun Bunların konuşamayacaklarını Sen de bilmektesin.
021.66- Dedi ki: " O halde Allah'ı bırakıp da
Sizler’e Yarar’ı olmayan ve Zarar’ı dokunmayan Şeyler’e mi tapmaktasınız?"
021.67- "Yuh size ve Allah'tan başka
taptıklarınıza. Siz yine de
aqıllanmayacak mısınız?"
021.68- Dediler ki: " Eğer yapacaksanız Onu
yapın ve İlahlar’ınıza Yardım’da bulunun.
021.69- Bizde dedik ki: "Ey Ateş, İbrahim’e karşı Serin ve Esenlikli
ol."
021.70- Ona bir Düzen kurmak istediler, fakat Biz
Onlar’ı daha çok Hüsran’a uğrayanlar kıldık.
021.71- O’nu ve Lut u kurtarıp içinde
Alemler için Bereketler kıldığımız Yer’e çıkardık.
021.72- O’na İshaq'ı
armağan ettik, üstüne de Ya’qub'u. Herbirini Salihler kıldık.
021.73- Ve Onlar’ı, kendi Emr’imizle Hidayet’e yönelten
Önderler kıldık ve Onlar’a Hayr’ı kapsayan Fiilleri, Salat kılmayı ve Zekat
vermeyi wahyettik. Onlar Bize İbadet edenler’di.
021.74- Lut'a
da bir Hüküm ve İlim verdik ve O’nu Çirkin İşler yapmakta olan Şehir’den kurtardık.
Elbette Onlar bozulmaya uğrayan Kötü bir Qawim’di.
021.75- O’nu Rahmet’imize soktuk, çünkü O
Salihler’dendi.
VI Peygamberlerin Kurtuluşu 76-93
021.76- Nuh
da daha önce Çağrı’da bulunduğu zaman Biz Onun Çağrı’sına cevap verdik, Onu ve
Aile’sini Büyük bir Üzüntü’den kurtardık.
021.77- Ve Ayetler’imizi yalanlayan Qawim’den O’na
Yardım edip Öcünü aldık. Şüphesiz Onlar Kötü bir Qawim’di, Biz de Onlar’ın
tümü’nü Su’ya batırıp boğduk.
021.78- Davud
ve Süleyman da. Hani Qawm’in
Hayvanları’nın içine girip yayıldığı Ekin Tarlaları Konusunda Hüküm
yürütüyorlyardı. Biz Onlar’ın Hükm’üne Şahidler idik.
021.79- Biz bunu Süleyman'a kavrattık ,herbirine de Hüküm ve İlim verdik. Davud ile birlikte etsinler diye,
Dağlar’a ve Kuşlar’a Boyun eğdirdik. (Bunu ) Yapanlar Biz idik.
021.80- Ve Sizin için Ona Zorlu Savaş’ınızda Sizi
korusun diye Giyim Sanatı’nı öğrettik. Buna rağmen Siz şükredenler misiniz?
021.81- Süleyman
için de Fırtına biçiminde esen Rüzgar’a ki kendi Emr’iyle içinde Bereketler kıldığımız Yer’e akıp
giderdi. Biz Herşey’i bilenleriz.
021.82- Onun için Deniz’de Dalgıçlık yapan ve
bunlardan başka İşler de gören Şeytanlar’dan kimseleri de. Biz Onlar’ın
Koruyucuları idik.
021.83- Eyüp'de.
Hani O Rabb'ine Çağrı’da bulunmuştu. Elbette bu Dert Beni sarıverdi. Sen
Merhametliler’in en Merhametli
olanı’sın.
021.84- Böylece Onun Çağrı’sına cevap verdik.
Kendisinden O Derd’i giderdik, Ona katımızdan bir Rahmet ve İbadet edenler için
bir Zikir olmak üzere Aile’sini ve Onlar’la birlikte bir katını daha verdik.
021.85- İsmail,
İdris ve Zülkifl, hepsi
Sabredenler’dendi.
021.86- Onları Rahmetimize soktuk, elbette Onlar
Salih olanlar’dandı.
Yunus
(Bak: 2/Kalem:48-50
55
Yunus/98
60/Saffat
139-148 )
021.87- Balık
Sahibi, Hani o Kızmış vaziyette gitmişti ki, kendisini
Sıkıntı’ya düşürmeyeceğimizi sanmıştı. Karanlıklar içinde: "Sen’den başka
İlah yok’tur, Sen Yüce’sin, gerçekten de Ben Zulmedenler’den oldum." diye
Çağrı’da bulunmuştu.
021.88- Bunun üzerine Çağrı’sına cevap verdik ve
O’nu Üzüntü’den kurtardık. İşte Biz İman edenler’i böyle kurtarırız.
021.89- Zekeriya
da. Hani Rabb'ine Çağrı’da bulunmuştu: "Rabb'im Beni yalnız başıma
bırakma, Sen Mirasçılar’ın en Hayırlısı’sın."
21.90- O’nun Çağrı’sına da Cevap verdik. Kendisine
Yahya'yı Armağan ettik, Eş’ini de
doğurmaya elverişli kıldık. Gerçekten Onlar Hayırlar’da yarışırlardı, umarak ve
korkarak Bize Dua ederlerdi. Bize Derin
Saygı gösterirlerdi.
021.91- Irzını koruyan Meryem; Biz O’na kendi Ruh’umuzdan üfledik, O’nu ve Çocuğunu
İnsanlığa bir Ayet kıldık.
021.92- Gerçek şu ki Sizin bu Ümmet’iniz Tek bir
Ümmet’tir. Ben de Sizin Rabb’inizim; öyleyse Bana İbadet ediniz.
021.93- Onlar, İşlerini kendi aralarında parça
parça dağıttılar. Hepsi Bize döneceklerdir.
VII Salihler Arza varis olacaklar 94-112
021.94- Artık kim, bir Mü'min olarak Salih olan
Çalışmalar’da bulunursa Onun Çabası için Küfran yok’tur. Elbette Biz, O’nun
Yazıcılar’ıyız.
021.95- Yıkıma uğrattığımız bir Ülke’ye ( dönüş)
İmkansız’dır. Elbette Onlar bir daha geri dönmeyeceklerdir.
021.96- Ye'cuc
ve Me'cuc açıldığında, Onlar Her bir Tepe’den akın ederler.
021.97- Gerçek olan Waad yaklaşmıştır. İşte o
zaman, Küfredenler’in Gözleri Yuvalar’ından fırlayacak: "Eyvahlar Bize, Biz
bundan tam bir Gaflet içindeydik, hayır, Bizler zulmetmiştik."
(diyecekler).
021.98- Gerçekten Siz de, Allah'ın dışında
taptıklarınız da Cehennem’in Odunu’sunuz, Siz O’na varacaksınız.
021.99- Eğer Onlar İlahlar olsalardı, O’na
girmeyeceklerdi. Oysa Onlar’ın Tümü içinde Temelli Kalıcı’dırlar.
021.100- Orda kendileri için, Kemikler’i çatırdadan
İnlemeler var’dır. Onlar orda işitmezler de.
021.101- Ama Biz’den kendilerine Güzellik geçmiş
bulunanlar, işte Onlar, Ondan uzaklaştırılmış olanlar’dır.
021.102- Onun Uğultu’sunu bile duymazlar.Onlar
Nefisler’inin arzuladığı içinde Ebedi Kalıcı’dırlar.
021.103- Onlar’ı, o en Büyük Korku Hüzn’e kaptırmaz
ve: "İşte bu Sizin Gün’ünüzdür, Size waadedilmişti." diye Melekler
Onlar’ı karşılayacaklardır.
021.104- Bizim, Göğü Kitab’ın Sahifeler’ini katlar
gibi/dürer gibi katlayacağımız Gün, İlk Yaratma’ya başladığımız gibi, yine Onu
İade edeceğiz. Bu, Bizim üzerimizde bir Waid’dir. Tartışmasız, Biz
Yapıcılar’ız. Yerine Getirici’yiz."
021.105- Andolsun, Biz Zikir'den sonra Zebur'da da:
"Elbette Arz'a Salih Kullarım Waris
olacaktır" diye yazdık.
021.106- Gerçek şu ki kulluk eden bir Topluluk için
bunda Açık bir Mesaj/Belağ var’dır.
021.107- Biz Seni Alemler için yalnızca bir Rahmet
olarak gönderdik.
021.108- De ki:" Gerçekten Bana Sizin İlah’ınız
yalnızca Tek bir İlah’tır" diye wahyolunuyor, artık Siz teslim olmayacak
mısınız."
021.109- Eğer yüzçevirirlerse de ki: Ben Size
açıkladım Eşitlik üzere (eşit olduk). Artık bilemem Size Wadedilen’in Yakın mı
Uzak mı?
021.110- Elbette O, Söz’ün Açıklananını da bilmekte
saklamakta olduklarını/ gizlediklerini da.
021.111- Bilmem, belki de O Sizi denemek ve bir
Süre’ye kadar yararlanmadır.
021.112- Dedi ki: "Rabb'im, Haqq ile hükmet.
Bizim Rabb'imiz, Sizin Her Türlü nitelendirmelerinize karşı Yardımına sığınılan
Rahman'dır.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Hüküm 1-10
022.01- Ey İnsanlar, Rabb'inizden ittiqa edin,
çünkü Saat'in Sarsıntısı Büyük bir Şey’dir.
022.02- O’nu gördüğünüz Gün, Her Emzikli kendi
emzirdiğini unutup geçecek ve Her Gebe-Dişi kendi Yük’ünü düşürecektir.
İnsanlar’ı da Sarhoş olmuş görürsün, oysa Onlar Sarhoş değillerdir. Ancak
Allah'ın Azab’ı pek Şiddetli’dir.
022.03- İnsanlar’ın kimi, Allah hakkında Bilgisi
olmaksızın tartışır durur ve her Azgın-kaypak-Şeytan’ın Peşine düşer.
022.04- O’na yazılmıştır: "Kim O’nu Weli
edinirse, elbette O, Onu şaşırtıp-saptırır ve Onu Çılgın Ateş'in Azabı’na
yöneltir.
022.05- Ey İnsanlar, eğer Diriliş’ten yana bir
Kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, Biz Sizi Toprak’tan yarattık, sonra
Nutfe’den, sonra Alaq’tan, sonra Yaratılış’ı belli belirsiz bir
Çiğdem-Et Parçası’ndan. Size Açıkca göstermek için. Sonra Sizi Bebek olarak çıkarıyoruz. Sonra da
Erginlik Çağı’na erişmeniz için. Sizden
kiminizin Hayat’ına son verilmekte, kiminizin de, bildikten sonra hiçbir Şey
bilmeme durumuna gelmesi için Ömrün en Aşağı Ucu’na geri çevirmektedir. Yeryüzü’nü
Kupkuru Ölü gibi görürsün, fakat Biz O’nun üzerine Su’yu indirdiğimiz zaman
titreşir, kabarır ve her Güzel Çift’ten bitirir.
022.06- İşte böyle, elbette Allah Haqq’ın
kendisidir ve elbette Ölüler’i diriltir ve gerçekten Herşey’in üstünde
Güçyetiren'dir.
022.07- Gerçek şu ki, Saat yaklaşarak gelmektedir,
Onda Kuşku yoktur. Gerçekten Allah, Qabirler’de olanlar’ı diriltecektir.
022.08- İnsanlar’dan kimi, hiçbir Bilgisi, Yol
gösterici’si ve Aydınlatıcı Kitab'ı olmaksızın Allah hakkında tartışır-durur.
022.09- Allah'ın Yolu'ndan saptırmak amacıyla burunla
salınıp kasılarak. Dünya’da O’nun için
Aşağılanma vardır, Qıyamet Günü'de
Yakıcı Azab'ı Ona tatdıracağız.
022.10- Bu, Senin Eller’inin önden taqdim
ettikleridir. Elbette Allah, Kullar için
Zulmedici değildir.
II İlahi yardım 11-22
022.11- Halktan öylesi vardır ki Allah'a şartlı
ibadet eder, eğer başına İyi bir Şey gelirse tatmin olur, ancak başına bir
Felaket gelirse Yüzüstü döner. Dünya’yı da Ahiret'i de kaybeder. İşte Apaçık
Kayıp budur."
022.12- Allah'ın dışında kendisine ne yarar ne de zarar
veremiyen Şeyler’e yalvarır. İşte en Uzak Sapma budur."
022.13- Zarar’ı Yarar’ından daha Yakın olan’a
yalvarır. Yalvardığı Şey ne Kötü Yardımcı ne Kötü bir Arkadaş’tır.
022.14- Allah, İnanan ve İyi İşler yapanları
altlarından Irmaklar akan Bahçeler'e sokacaktır. Elbette Allah istediğini
yapar.
022.15- Kim Allah'ın Dünya ve Ahiret Hayatı’nda
kendisine Yardım etmeyeceğini
zannediyorsa, bir Yolla Göğe yönelsin ve (putlardan ilgisini) kessin. Sonra bu
Uygulamasının, öfkelendiği Şeyler’i giderip gidermeyeceğine bir baksın.
022.16- İşte Biz O’nu Apaçık Ayetler olarak
indirdik. Elbette Allah dilediğini Hidayet’e yöneltir.
022.17- Elbette Allah Qıyamet Günü aralarını
ayıracaktır.
022.18- Görmedin mi ki, gerçekten, Gökler’de ve
Yer’de olanlar, Güneş, Ay, Yıldızlar ve İnsanlar’dan Çoğu Allah'a secde
etmektedir. Bir çoğu üzerinde de Azab Haqq olmuştur. Allah kimi Aşağılık
kılarsa, artık onun için bir Yüceltici yok’tur. Elbette Allah dilediğini yapar.
022.19- İşte bunlar çekişen iki Bölük’tür.
Rabb'leri konusunda çekiştiler. İşte o Küfredenler, Onlar için Ateş' ten
Elbiseler biçilmiştir, Başları üstünden de Kaynar Su dökülür.
022.20- Bununla Karınlar’ı içinde olanlar ve
Deriler’i eritilmiş olur.
022.21- Onlar için Demir’den Kamçılar var.
022.22- Ne zaman, ordan, Sarsıcı-üzüntü’den çıkmak
isterlerse, oraya geri çevirilirler ve: "Yakıcı Azab'ı tadın" denir.
III Mü'minler Kazanacak 23-25
022.23- Elbette Allah, İnananlar’ı ve Salih
Eylemler’de bulunanları altından Irmaklar akan Bahçeler'e sokar. Orada
Altın’dan Bilezikler’le ve İnciler’le süslenirler, ordaki Elbiseler’i de
İpek’tir.
022.24- Onlar, Söz’ün en Güzel olanı’na
iletilmişlerdir ve Onlar Övülen Dosdoğru yol’a
iletilmişlerdir.
022.25- Gerçek şu ki, Küfredenler, Allah'ın Yolu’ndan
ve Mescid-i Haram'dan ki onda Yerli olsun dışarı’dan gelmiş olsun Eşit olarak
Onu İnsanlar için kıldık, alıkoyanlar, her kim Onda Zulüm ile İnkarcılığa
kalkışmayı isterse, Ona Acıklı bir Azab tatdırırız.
IV Mukaddes Ev 26-33
022.26- Hani Biz İbrahim'e Ev'in yerini belirtip hazırladığımız zaman: " Bana
hiçbir şeyi Ortak koşma, Tawaf edenler, Qıyam edenler, Ruqua ve Sucud’a
varanlar için Ev'imi tertemiz tut." (demiştik).
022.27- "İnsanlar içinde Hacc’ı duyur, gerek
Yaya, gerekse Uzak Yollar’dan gelen Yorgun düşmüş Develer üstünde Sana
gelsinler."
022.28- Kendileri için bir Takım Yararlar’a Şahid
olsunlar ve kendilerine Rızıq olarak verdiği Hayvanlar üzerinde belli Günler’de
Allah'ın Adı’nı ansınlar. Artık bunlardan yiyin ve Zorluk çeken Yoksul’u da
doyurun.
022.29- Sonra Tefesler’ini gidersinler,
Adaklar’ını yerine getirsinler, Beyt'i Atiq'i
tawaf etsinler.
022.30- İşte böyle, kim Allah'ın Haram
kıldıklarını yüceltirse, Rabb'inin katında kendisi için Hayırlı’dır. Size
okunanlar dışındaki Hayvanlar helal kılındı. Öyleyse İğrenç bir Pislik olan
Putlar’dan kaçının, Yalan Söz söylemekten de kaçının.
022.31- Allah'ı birleyen (hanifler) olarak.
O'na Ortak koşmaksızın. Kim Allah'a Ortak koşarsa, sanki O Gök’ten düşmüş de
Onu bir Kuş kapıvermiş veya Rüzgar Onu Issız bir Yer’e sürükleyip atmış
gibidir.
022.32- İşte böyle, kim Allah'ın Şiarları’nı
yüceltirse, elbette bu, Qalbler’in Taqwası’ndandır.
022.33- Onlar’da Sizin için Adı konulmuş bir
Süre’ye kadar Yararlar var’dır. Sonra Onlar’ın Yerleri Beyti Atiq'tir.
V Kurban 34-38
022.34- Biz, her Ümmet için bir Mensek kıldık.
O'nun kendilerine Rızıq olarak verdiği Hayvanlar üzerinde Allah'ın Ad’ını
ansınlar diye. İşte Sizin İlah’ınız bir
Tek İlah’tır. Artık yalnızca O'na teslim olun. Sen Alçak Gönüllü olanlar’a
müjdele
022.35- Onlar ki, Allah anıldığı zaman Qalpler’i
ürperir, Onlar, kendilerine isabet eden Musibetler’e Sabredenler, Salat’ı iqame
edenler ve Rızıq olarak verdiklerimizden İnfaq edenler’dir.
022.36- İri Cüsseli Develer’i de Size Allah'ın
İşaretleri’nden kıldık, Sizler için Onlar’da bir Hayır vardır. Öyleyse Onlar
bir Dizi halinde boğazlanırken Allah'ın Adı’nı anın, yanları üzerine
yattıklarında da Onlar’dan yiyin, Kanaatkar’a ve İsteyen’e yedirin. İşte böyle,
Onlar’ı Sizin için boyun eğdirdik, umulur ki şükredersiniz.
o22.37- Onlar’ın Etler’i ve Kanlar’ı kesin olarak
Allah'a ulaşmaz, ancak O'na Siz’den Taqwa ulaşır. İşte böyle, Onlar’a Sizin
için Boyun eğdirilmiştir. O'nun Size Hidayet vermesine karşılık Allah'ı tekbir
etmeniz için. Güzellikte bulunanlar’a müjdele.
022.38- Elbette Allah İnananlar’dan
uzaklaştırmaktadır. Gerçekten Allah Hain ve Nankör olan kimse’yi sevmez.
VI Mücadele 39-48
022.39- Kendilerine zulmedilmesi dolayısıyla
Onlar’a karşı Savaş açılan’a İzin verildi. Elbette Allah, Onlar’a Yardım etmeye
Güçyetiren'dir.
022.40- Onlar, yalnızca:" Rabb'imiz
Allah'tır" demelerinden dolayı, Haqsız yere Yurtlar’ından Sürgün edilip
çıkarıldılar. Eğer Allah'ın İnsanlar’ın bir kısmıyla bir kısmını defetmesi
olmasaydı, Manastır’lar, Kiliseler, Havralar ve içinde Allah'ın İsmi’nin çokca
anıldığı Mescidler, elbette yıkılır giderdi. Allah kendine Yardım edenler’e
Kesin olarak Yardım eder. Elbette Allah Güçlü-Olan'dır, Aziz'dir.
022.41- Onlar ki, Yeryüzü’nde kendilerini yerleşip
kılıp İktidar Sahibi kılarsak Salat’ı iqame ederler, Zekat’ı verirler, Ma'ruf’u
emrederler, Münker’den sakındırırlar, Bütün İşler’in Sonu Allah'a aittir.
022.42- Eğer Seni yalanlıyorlarsa, onlar’dan önce Nuh, Ad, Semud Qawmi de
yalanlamıştı.
022.43- İbrahim'in
Qavmi ve Lut'un Qavmi'de.
022.44- Medyen
Halkı da. Musa'da yalanlanmıştı.
Böylelikle Ben, O Küfredenler’e bir Süre tanıdım, sonra Onlar’ı yakalayıverdim.
Nasılmış Benim Inqılab’ım?
022.45- Zulmediyorken Yıkıma uğrattığımız Nice
Ülkeler vardır ki, şimdi Onlar’ın Altları üstlerine gelmiş Ipıssız durmakta,
kullanılmaz durumda Kuyular’ı, Yüksek Sarayları.
022.46- Yeryüzü’nde gezip dolaşmıyorlar mı,
böylece Onlar’ın kendileriyle aqledebilecek Qalpler’i ve kendisiyle işitebilecek
Kulaklar’ı olsun? Çünkü gerçek şu ki, Gözler Kör olmaz, ancak Sineler’deki
Qalbler körelir.
022.47- Onlar Sen’den, Azab'ın Çarçabuk
getirilmesini istiyorlar. Allah Waadi’ne kesin olarak muhalefet etmez.
Gerçekten, Senin Rabb'inin katında bir Gün, sizin saymakta olduklarınızdan Bin
Yıl gibidir.
022.48- Nice Ülkeler vardır ki, zulmediyorlarken
Ben Ona bir Süre tanıdım, sonra yakalayıverdim, Dönüş yalnızca Bana'dır.
VII Peygambere Muhalefet 49-57
022.49- De ki: "Ey İnsanlar, gerçekten Ben
Sizin için yalnızca bir Uyarıcı'yım."
022.50- Buna göre, İnanan ve Salih Çalışmalar’da
bulunanlar, Onlar için bir Bağışlanma ve Kerim bir Rızıq var’dır.
022.51- Ayetler’imiz konusunda Acze düşürücü
Çabalar harcayanlar, Onlar da Alevli Ateş'in Halkı’dırlar.
022.52- Biz Sen’den önce hiçbir Elçi ve Nebi
göndermiş olmayalım ki, O bir Dilek’te bulunduğu zaman, Şeytan O’nun Dileğine katıp karıştırmasın. Ama Allah, Şeytan’ın katıp-bıraktıklarını giderir,
sonra kendi Ayetler’ini sağlamlaştırıp pekiştirir. Allah, gerçekten Bilen'dir,
Hakim'dir.
022.53- Şeytan'ın
katıp-bırakmalarını, Qalpler’inde Hastalık olanlar’a ve Qalpleri Duyarlılıktan
Yoksun bulunanlar’a bir Deneme kılması içindir.
Elbette Zulmedenler oldukca Uzak bir Ayrılık içindedirler.
022.54- Kendilerine İlim verilenler’in tartışmasız
Rabb'lerinden olan bir Gerçek olduğunu bilmeleri için. Böylelikle O'na
inansınlar ve Qalpler’i O’na Tatmin bulmuş olarak bağlansın. Şüphesiz Allah
İnananlar’ı Doğruyol’a yöneltip-iletir.
022.55- Küfredenler ise, Saat Onlar’a Apansız
gelinceye kadar ya da Kesinti’ye uğramış bir Gün'ün Azabı Onlar’a yetişinceye
kadar O’ndan yana Şüphe içinde Sürgit kalacaklardır.
022.56- Mülk, o Gün yalnızca Allah'ındır. O
aralarında hükmedecektir. Artık İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar,
Nimetler’le donatılmış Bahçeler'dedirler.
022.57- Küfredip Ayetler’imizi yalanlayanlar,
artık Onlar için de Aşağılatıcı bir Azab var’dır.
VIII Mü'minlerin Galibiyeti 58-64
022.58- Allah Yolu’nda Hicret edip öldürülen veya Ölenler’e
elbette Allah, Onlar’ı Güzel bir Rızıq’la rızıqlandıracaktır. Elbette Allah,
Rızıq verenler’in en Hayırlı’sıdır.
022.59- Onlar’ı, kendisinden gerçekten Hoşnut
kalacakları bir yer’e sokacaktır. Elbette Allah Bilen'dir, Halim'dir.
022.60- İşte böyle, her kim kendisine yapılan
Haqsızlığın benzeriyle Karşılık verir, sonra aleyhine Azgınlık ve Saldırı’da
bulunulursa, Allah elbette Ona Yardım eder. Elbette Allah Affeden'dir,
Bağışlayan'dır.
022.61- İşte böyle, çünkü Allah, Gece’yi Gündüz’e
bağlayıp katar ve Gündüz’ü de Gece’ye bağlayıp katar. Elbette Allah,
İşiten'dir, Gören'dir.
022.62- İşte böyle, çünkü Allah, Haqq'tır. O'nun
dışında Onlar’ın kendilerine tapmakta oldukları ise Batıl’ın ta kendisidir.
Elbette Allah, Yüce'dir, Büyük'tir.
022.63- Görmedin mi Allah, Gök’ten Su indirdi,
böylece Yeryüzü Yemyeşil donatıldı. Elbette Allah, Lutfeden'dir, Herşey’den
Haberdar'dır.
022.64- Gökler’de ve Yer’de her ne varsa O'nundur.
Elbette Allah hiçbir şeye İhtiyac’ı olmayan'dır, Hamid dir.
IX Allah'ın İnsanlara rahmeti 65-72
022.65- Görmedin mi, Allah, Yerdekiler’i ve
Deniz’de O'nun Emr’iyle akıp gitmekte olan Gemiler’i, Sizin Yararınıza verdi.
Ve İzni olmaksızın, Göğü Yer’in üstüne düşmekten alıkoymaktadır. Elbette Allah,
İnsanlar’a karşı Şefkatli’dir, Merhametli'dir.
022.66- Sizi Diri tutan, sonra öldürecek, sonra da
diriltecek olan O'dur. Gerçekten İnsan pek Nankör’dür.
022.67- Biz Her Ümmet’e bir Mensek kıldık. Onlar
bu Tarz üzere İbadet etmektedirler. Öyleyse işinde Seninle çekişmesinler. Sen
Rabb'ine çağır. Elbette Sen Dosdoğru bir
Hidayet üzerindesin.
022.68- Eğer Seninle Mücadele’ye girişirlerse de
ki: "Allah, yapmakta olduklarınızı daha iyi bilir."
022.69- "Allah, Qıyamet Günü, kendisinde
İhtilaf’a düşmekte olduğunuz Şey konusunda aranızda hükmedecektir."
022.70- Allah'ın, Gök’te ve Yer’de olanların
hepsini bilmekte olduğunu bilmiyor musun? Gerçekten bunlar bir Kitap'tır.
Elbette bunlar Allah için pek Kolay’dır.
022.71- Onlar, Allah'ı bırakıp da kendisine
İspatlayıcı bir Delil indirmediği ve haklarında kendilerinin Bilgileri olmayan
Şeyler’e tapmaktadırlar. Zulmedenler için Hiçbir Yardımcı yoktur.
022.72- Onlar’a karşı Apaçık olan Ayetler’imiz
okunduğu zaman, Sen o Küfredenler’in Yüzlerindeki Red ve İnkar’ı
tanıyabilirsin. Neredeyse, kendilerine karşı Ayetler’imizi okuyan’ın üzerine
çullanıverecekler. De ki:" Size
bundan daha Kötü olanı Haber vereyim mi? Ateş, O’nu Küfredenler’e waadetmiştir.
Ne Kötü bir Durak’tır."
X Müşrikler
Mahvolacak 73-78
022.73- Ey İnsanlar, bir Örnek verildi, şimdi O’nu
dinleyin. Sizin, Allah'ın dışında tapmakta olduklarınız hepsi bunun için bir
araya gelseler dahi gerçekten bir Sinek bile yaratamazlar. Eğer Sinek Onlar’dan
bir Şey kapacak olsa, bunu da Ondan geri alamazlar. İsteyen de Güç’süz, istenen
de.
022.74- Onlar, Allah'ın Qadr’ini Haqqı’yla taqdir
edemediler. Elbette Allah Güçsahibi'dir, Aziz'dir.
022.75- Allah, Melekler’den Elçiler seçer ve İnsanlar’dan da. Elbette Allah İşiten'dir,
Gören'dir.
022.76- O, önlerindekini de, arkalarındakini de
bilmektedir. Bütün İşler de Allah'a döndürülür.
022.77- Ey İnananlar, Ruqu edin, Secde edin.
Rabb'inize ibadet edin ve Hayır işleyin, umulur ki Kurtuluş bulursunuz.
022.78- Allah Adına gerektiği gibi Cihad edin. O,
Sizleri seçmiş ve Din konusunda Size bir Güçlük yüklememiştir, Atanız İbrahim'in Milleti. O bundan daha önce
de, bunda da Sizi "Müslümanlar" olarak isimlendirdi, Elçi Sizin üzerinize şahid olsun, Siz de
İnsanlar üzerine Şahidler olasınız diye. Artık Salat’ı kılın, Zekat’ı verin ve Allah'a
sarılın, Sizin Mevla'nız O'dur. İşte, ne Güzel Mevla ve ne Güzel Yardımcı.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Mü'minlerin Kurtuluşu:1-22
023.01- Gerçekten Mü'minler felah buldu.
023.02- Onlar Salat’larında Huşulu’durlar.
023.03- Onlar Boşşeyler’den yüz çevirenlerdir.
023.04- Onlar ki Zekat için Fail’dirler.
023.05- Onlar ki Irz/Ferclerini korurlar
023.06- Ancak Eşler’i veya Eymanlar’ının Malik
oldukları dışında. Bu konuda onlar kınanmazlar.
023.07- Fakat kim bunun ötesini ararsa artık Onlar
Sınır’ı çiğneyenlerdir.
023.08- Onlar ki Emanetler’e ve Ahidler’ine Riayet
ederler,
023.09- Onlar ki Salat’larını da Koruyanlar’dır.
023.10- İşte Onlar’dır Varis olacaklar.
023.11- Ki Onlar Varis olacaklar Firdevs'e .
İçinde Ebedî olarak Kalıcı’dırlar.
023.12- Andolsun, Biz İnsan’ı, Süzme bir Çamur’dan
yarattık.
023.13- Sonra O’nu bir Nutfe olarak, Savunması
Sağlam bir Qarar Yeri’ne yerleştirdik.
023.14- Sonra o Nutfe’yi bir Alaq olarak yarattık,
ardından o Alaq’ı bir Çigdem Et/Mudga Parçası olarak yarattık, daha sonra o
Mudga’yı Kemik olarak yarattık. Böylece Kemikler’e de Et/Kas giydirdik, sonra
bir başka Yaratış’la O’nu İnşa ettik. Yaratıcılar’ın en Güzeli olan Allah, ne
Yüce'dir.
023.15- Sonra bunun ardından Siz gerçekten ölecek
olanlarsınız.
023.16- Sonra Siz gerçekten Qıyamet Günü
diriltileceksiniz.
023.17- Andolsun, Biz Sizin üstünüzde Yedi Yol
yarattık, Biz Yaratma’dan Gafiller değiliz.
023.18- Biz Gök’ten belli bir Miktar’da Su
indirdik ve O’nu Yeryüzü’nde Yerleşik kıldık. Elbette Biz O’nu gidermeye de
Güçyetirenleriz.
023.19- Böylelikle, bununla Size Hurmalıklar’dan,
Üzümler’den Bahçeler-bağlar kıldık. İçlerinde çok sayıda Yemişler var’dır. Sizler
Onlar’dan yemektesiniz.
023.20- Ve Turu Sina'da çıkan bir Ağaç. O
Yağlı ve Yiyenler’e bir Katık olarak bitmektedir.
023.21- Gerçekten Hayvanlar’da da Sizin için bir
Ders vardır. Karınlar’ının içinde olanlar’dan Size içirmekteyiz ve Onlar’da
Sizin için daha bir çok Yararlar var. Sizler Onlar’dan yemektesiniz.
023.22- Onlar’ın üzerinde ve Gemiler’de
taşınmaktasınız.
II Nuh'un Başarısı :23-32
023.23- Andolsun, Biz Nuh'u kendi Qawm’ine gönderdik. Böylece Qawm’ine dedi ki: "Ey
Qawm’im, Allah'a kulluk edin. O’nun dışında Sizin başka İlah’ınız yok’tur, yine
de sakınmayacak mısınız?"
023.24- Bunun üzerine, Qawm’inden küfretmiş önde
gelenler dediler ki:" Bu, Sizin benzeriniz olan bir Beşer’den başkası
değildir. Size karşı Üstünlük elde etmek istiyor. Eğer Allah dilemiş olsaydı,
elbette Melekler indirirdi. Hem biz geçmişte Atalar’ımızdan da bunu işitmiş
değiliz.
023.25- "O, kendisinde Delilik bulunan bir
Adam’dan başkası değildir, Onu belli bir Süre gözetleyin.
023.26- Dedi: "Rabbim, Beni Yalanlamalarına
karşılık, Bana yardım et."
023.27- Böylelikle Biz O’na: "Gözetimimiz
altında ve Wahy’imizle Gemi yap. Nitekim bizim Emr’imiz gelip de Tandır
kızışınca, O’nun içine ikişer Çift ile, içlerinden aleyhlerine Söz
geçmiş olan dışında Aile’ni al, Zulmedenler konusunda Bana muhatap olma, çünkü
Onlar boğulacaklardır" diye wahyettik.
023.28- "Böylece Sen, beraberinde Olanlar’la
Gemi’ye bindiğinde o zaman de ki: "Bizi o Zulmeden Qawim’den kurtaran
Allah'a Hamd olsun."
023.29-
023.30- Ve de ki: "Rabb'im, Beni Kutlu bir Konak’ta
indir, Sen Konuklayanlar’ın en Hayırlısı’sın."
023.31- Sonra Onlar’ın ardından bir başka Kuşağı
inşa ettik.
023.32- Onlar’a da kendi içlerinden "Allah'a
kulluk edin, O'nun dışında sizin başka İlah’ınız yok’tur, yine de sakınmayacak
mısınız?" diye diye içlerinden bir Elçi gönderdik.
III Nuh'tan Sonraki Peygamberler :33-51
023.33- Kendi Qawm’inden, küfredip de Ahiret’e
kavuşmayı yalanlayan ve kendilerine, Dünya Hayatı’nda Refah verdiğimiz Önde
Gelenler dedi ki: "Bu, Sizin benzeriniz olan bir Beşer’den başkası
değildir, kendisi de Sizin yediklerinizden yemekte ve içtiklerinizden
içmektedir.
023.34- "Eğer Sizin benzeriniz olan bir
Beşer’e boyun eğecek olursanız, andolsun, Siz gerçekten Hüsran’a uğrayanlar
olursunuz."
023.35- "O, Siz öldüğünüz, Toprak ve Kemik
haline geldiğiniz zaman, Sizin kesinlikle çıkarılacağınızı mı waadediyor?"
023.36- "Heyhat, Size waadedilen Şey’e
Heyhat.."
023.37- "O, Bizim yalnızca Dünya
Hayatı’mızdan ibaret’tir. Ölürüz ve yaşarız, Biz dirilecekler değiliz."
023.38- "O ise, yalnızca bir Adam’dır.
Allah'a karşı yalan uydurmaktadır, Bizler de O’na inanacak değiliz."
023.39- Dedi ki: "Rabb'im, Beni
yalanlamalarına karşı Bana yardım et."
023.40- Dedi ki:"Az bir Süre, Onlar gerçekten
Pişman olacaklar."
023.41- Derken, Haqq olmak üzere, o Korkunç Çığlık
Onlar’ı yakalayıverdi. böylece Onlar’ı bir Sürpüntü kılıverdik. Zulmeden Qawim
için Yıkım olsun."
023.42- Sonra da Onlar’ın ardından başka Kuşaklar
inşa ettik.
023.43- Ümmetler’den hiçbiri, kendisine Tesbit
edilmiş Ecel’i ne öne alabilir, ne de erteleyebilir.
023.44- Sonra birbiri peşisıra Elçiler’imizi
gönderdik. Her Ümmet’e kendi Elçiler’i geldiğinde, O’nu yalanladılar. Böylece
Biz de Onlar’ı bir kısmını bir kısmının izinde yürüttük ve Onlar’ı bir Olay
kıldık. İnanmayan bir Qawim için Yıkım olsun.
023.45- Sonra Musa
ve Kardeşi Harun'u Ayetler’imizle ve
Apaçık olan İspatlı bir Delil’le gönderdik.
023.46- Fir'awn'a ve Önde gelen çevresi’ne. Fakat Onlar
büyüklendiler. Onlar Büyüklenen-zorba bir Topluluk’tu.
023.47- Bunun üzerine dediler ki: Bizim benzerimiz
olan İki Beşer’e mi inanacak mışız? Kaldı ki, Onlar’ın Qawimleri bize Kulluk’ta
bulunmaktadırlar."
023.48- Böylece Onlar’ı yalanladılar ve Yıkıma
uğrayanlar’dan oldular.
023.49- Andolsun, Biz Musa'ya
Kitab'ı verdik, belki Onlar Hidayet’e ererler diye.
023.50- Biz, Meryemoğlu’nu
ve Annesi'ni bir Ayet kıldık ve ikisini Barınma’ya Elverişli ve
Akarsu’yu olan bir Tepe’de yerleştirdik.
023.51- Ey Elçiler, Güzel ve Temiz olan Şeyler’den
yiyin ve Salih Eylemler’de bulunun, çünkü gerçekten Ben yapmakta olduklarınızı
biliyorum.
IV Büyüklük servetle değil ahlakla
:52-78
023.52- Ve işte
Sizin bu Ümmet’iniz bir Tek Ümmet’tir. Ben de Sizin Rabb'inizim. Öyleyse
Ben’den sakının.
023.53- Fakat İşler’ini aralarında parçalayarak
Kitaplar’a/Zubur’a ayırdılar. Her Hizb kendi yanındaki ile ferahlar.
023.54- Bir Süreye kadar Onlar’ı Gafletleri ile
başbaşa bırak.
023.55- Onlar sanıyorlar mı ki kendilerine
verdiğimiz Mal ve Çocuklar ile
023.56- Biz Onlar’ın Hayr’ına koşuyoruz, hayır Onlar
Şuurunda/bilincinde değildirler.
023.57- Gerçekten, Rabb'lerine olan
Haşyetler’inden dolayı Saygı’yla korkanlar.
023.58- Rabb'lerinin Ayetleri’ne iman edenler,
023.59- Rabb'lerine Ortak koşmayanlar,
023.60- Ve Onlar gerçekten Rabb'lerine dönecekler
diye, vermekte olduklarını Qalpler’i ürpererek verenler
023.61- İşte Onlar Hayırlar’da yarışmaktadırlar ve
Onlar bundan dolayı öne geçmektedirler.
023.62- Hiçkimse’ye Güç yetireceğinden fazlasını
yüklemeyiz, Elimizde Haqq’ı söylemekte olan bir Kitab var’dır ve Oonlar hiçbir
Haksızlığa uğratılmazlar.
023.63- Hayır, Onlar’ın Qalpler’i bundan dolayı
Bilgisizce bir Şaşkınlık içindedir. Üstelik Onlar’ın, bunun dışında da yapmakta
oldukları var’dır. Onlar bunun için çalışmaktadırlar.
023.64- Nihayet, Onlar’ın Refah’tan Şımaran Önde
gelenleri’ni Azab ile yakalayıverdiğimiz zaman, Onlar hemen Feryad’ı
basacaklar.
023.65- Bugün Feryad’ı basmayın. Çünkü Siz Biz’den
Yardım göremezsiniz.
023.66- Gerçekten Benim Ayetler’im Size
okunmaktaydı, fakat Siz Topuklarınız üzerinde geri dönüyordunuz.
023.67- Buna karşı Büyüklük taslayarak, Geceleyin
de Hezeyanlar sergiliyordunuz.
023.68- Onlar, yine de o Sözü gereği gibi
düşünmediler mi, yoksa Onlar’a geçmişteki Atalar’ına gelmeyen bir Şey mi geldi?
023.69- Ya da kendi Elçiler’ini tanımadılar mı ki,
şimdi Onu inkar etmektedirler?
023.70- Yahut: "Onda bir Delilik var" mı
demektedirler? Hayır, O, Onlar’a Haqq ile gelmiş bulunmaktadır ve Onlar’ın çoğu
Haqq’ı Çirkin karşılıyorlar.
023.71- Eğer Haqq, Onlar’ın Hewalar’ına uyucak olsaydı
hiç tartışmasız, Gökler, Yer ve bunların içinde olan herkes Bozulma’ya uğrardı.
Hayır, Biz Onlar’a kendi Zikirler’ini getirmiş bulunmaktayız. Fakat Onlar kendi
Zikirler’inden Yüz çevirmektedirler.
023.72- Yoksa Sen Onlar’dan Harac mı istiyorsun?
İşte Rabb'inin Harac’ı daha Hayırlı’dır. O, Rızıq verenler’in en Hayırlısı’dır.
023.73- Gerçekten Sen Onlar’ı Dosdoğru olan bir
Yol’a çağırmaktasın.
023.74- Ancak Ahiret'e inanmayanlar, elbette
Yol’dan sapmakta olanlar’dır.
023.75- Eğer Onlar’a Merhamet eder ve Onlar’a
dokunan Zarar’ı gideriverirsek, Tuğyanlar’ı içinde şaşkınca dolaşmalarını
sürdürecekler.
023.76- Andolsun, Biz Onlar’ı Azab’la
yakalayıverdik, fakat yine de Rabb'lerine Boyun eğmediler ve yakarıp
yalvarmadılar.
023.77- Sonunda, üzerlerine Azab’ı Şiddetli olan
bir Kapı açtığımızda, Onlar bunun içinde şaşkına dönüp Umutlarını kaybettiler.
023.78- O, Sizin için Kulaklar’ı, Gözler’i ve
Gönüller’i inşa eden’dir, ne kadar az şükrediyorsunuz.
V Müşriklik kendi kendini mahveder
:79-93
023.79- O, Sizi Yeryüzü’nde üretip-türetendir ve
hepiniz yalnızca O'na toplanacaksınız.
023.80- O, yaşatan ve öldürendir. Gece ile
Gündüz’ün Aykırılığı da O'nundur. Yine de aqletmeyecek misiniz?
023.81- Hayır, Onlar, Geçmiştekiler’in söylediklerinin
benzerini söylediler.
023.82- Dediler ki: Öldüğümüz, bir Toprak ve bir
Kemik olduğumuz zaman, gerçekten Biz mi diriltilecek mişiz?"
023.83- Andolsun, bu, Bize de Biz’den önceki
Atalar’ımıza da waadolunmuştu. bu, Geçmişlerin Uydurma-Masalları’ndan başka bir
Şey değildir.
023.84- De ki: "Eğer biliyorsanız Yeryüzü ve
onun içinde olanlar kimin’dir?"
023.85- "Allah'ındır" diyecekler. De
ki:" Yine de Öğüt alıp düşünmeyecek misiniz?"
023.86- De ki:"Yedi Göğ’ün Rabb'i ve Büyük
Arş'ın Rabb'i kim’dir?"
023.87- "Allah'ındır" diyecekler. de ki:
"Yine de sakınmayacak mısınız?
023.88- De ki: "Eğer biliyorsanız. Herşeyin
Melekut’u kimin El’indedir? Ki O, koruyup kolluyorken kendisi korunmuyor?
023.89- "Allah'ındır" diyecekler. De
ki:"Öyleyse nasıl oluyor da Siz böyle büyüleniyorsunuz?"
023.90- Hayır, Biz Onlar’a Haqq’ı getirdik, ancak
Onlar gerçekten Yalancı’dırlar.
023.91- Allah, Hiçbir Çocuk edinmemiştir ve
O'nunla birlikte Hiçbir İlah yok’tur, eğer olsaydı, her bir İlah elbette kendi
Yarattığını götürüverirdi ve bir kısmına karşı Üstünlük sağlardı. Allah,
Onlar’ın nitelendiregeldiklerinden Yüce'dir.
023.92- Gayb’ı da, Müşahade edilen’i de Bilen'dir,
Onlar’ın Ortak koştuklarından Yüce'dir.
023.93- De ki: "Rabb'im, eğer Onlar’a
waadolunan’ı elbette Bana göstereceksen,
VI Kötülerin Pişmanlığı :94-119
023.94- Rabb'im, bu durumda Beni Zulmeden Qawm’in
içinde kılma."
023.95- Gerçek şu ki Biz,Onlar’a waadettiklerimizi
elbette Sana göstermeye de Güçyetiren'leriz.
023.96- Kötülüğü en Güzel olan’la uzaklaştır.
Biz Onlar’ın nitelendiregeldiklerinizi en iyi Bilen’iz.
023.97- Ve de ki: "Rabb'im, Şeytan’ın
Kışkırtmaları’ndan Sana sığınırım."
023.98- "Ve Onlar’ın Benim yanımda
bulunmalarından da Sana sığınırım Rabb'im."
023.99- Sonunda, Onlar’dan birine Ölüm geldiği zaman,
der ki: "Rabb'im,Beni geri çevir."
023.100- "Umulur ki, geride bıraktığımda Salih
Eylemler’de bulunurum." Asla, gerçekten bu, yalnızca bir Söz’dür. Bunu da
kendisi söylemektedir. Onlar’ın önlerinde, diriltilip kaldırılacakları Gün’e
kadar bir Engel var’dır.
023.101- Böylece Sur'a üfürüldüğü zaman artık o Gün
aralarında Soylar yoktur ve soruşturmazlar da.
023.102- Artık kimin Tartı’sı Ağır olursa, işte Onlar
Kurtuluş’a erenler’in ta kendileridir.
023.103- Kimin de Tartı’sı Hafif gelirse, işte Onlar
da kendi Nefisler’ini Hüsran’a uğratanlar, Cehennem’de de Ebedi olarak kalacak
olanlar’dır.
023.104- Ateş, Onlar’ın Yüzlerini yalayarak yakar da
Onun içinde Onlar Dişler’iyle kalıverirler.
023.105- Ayetler’im Size okunuyorken, yalanlayanlar Sizler
değil miydiniz?
023.106- Dediler ki: "Rabb'imiz, Mutsuzluğumuz
Bize karşı Üstün geldi. Biz de Sapan bir Topluluk imişiz."
023.107- "Rabb'imiz, Bizi içinden çıkar, eğer
yine dönersek, artık gerçekten Zalimler oluruz.
023.108- De ki: "O'nun içine siniverin ve
Benimle söyleşmeyin."
023.109- "Çünkü gerçekten Benim Kullar’ımdan bir
Bölük:-Rabb'imiz, inandık, Sen artık bizi bağışla ve Bize merhamet et, Sen
Merhamet edenler’in en Hayırlısı’sın, derlerdi de."
023.110- Siz Onlar’ı Alay konusu edinmiştiniz, öyle
ki, Size Benim Zikr’imi unutturdular ve Siz Onlar’a gülüp duruyordunuz.
023.111- "Bugün Ben, gerçekten Onlar’ın
sabretmelerinin Karşılığını verdim. Elbette Onlar Kurtuluş’a erenlerdir."
023.112- Dedi ki: "Yıl Sayısı olarak Yeryüzü’nde
ne kadar kaldınız?"
023.113- Dediler ki:" Bir Gün ya da bir Gün’ün
birazı kadar kaldık, Sayanlar’a sor."
023.114- Dedi ki:"Yalnızca Azıcık kaldınız,
gerçekten Siz bir bilseydiniz."
023.115- "Bizim, Sizi boş bir amaç uğruna
yarattığımızı ve Sizin gerçekten Bize döndürülüp getirilmeyeceğinizi mi
sanmıştınız?"
023.116- Haqq Melik Allah pek Yüce'dir. O’ndan başka
İlah yoktur. Kerim Arş'ın Rabb'idir.
023.117- Kim Allah ile beraber Ona ilişkin geçerli
bir Kesin Burhan/kanıt olmaksızın başka bir İlah’a taparsa, artık onun Hesabı Rabb'inin
katındadır. Elbette Küfredenler Kurtuluş’a eremezler.
023.118- Ve de ki :"Rabb'im, Bağışlama ve
merhamet et, Sen Merhamet edenler’in en Hayırlısı’sın."
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I İhtar
:1-11
032.01- Elif Lam Mim.
032.02- Kendisinde Şüphe olmayan bu Kitab'ın
İndiriliş’i Alemler’in Rabb'i tarafındandır.
032.03- Yoksa Onlar: "Bunu uydurdu"mu
diyorlar?. Hayır, O, Rabb'inden bir Haqq’tır, Sen’den önce kendilerine bir
Uyarıcı gelmemiş olan bir Qawm’i uyarman için. Umulur ki Hidayet bulurlar.
032.04- Allah, Gökler’i, Yer’i ve ikisi arasında
olanları Altı Gün’de yarattı, sonra da Arş’a istiva etti. Sizin O'nun dışında
bir Yardımcınız ve Şefaatciniz yok’tur. Yine de öğüt alıp düşünmeyecek misiniz?
032.05- Gök’ten Yer’e Her İş’i O evirip düzene
koyar. Sonra, Sizin saymakta olduğunuz Bin Yıl Süreli bir Gün’de yine O'na
yükselir.
032.06- İşte Gayb’ı da, Müşahade edilen’i de bilen,
Aziz, Rahim O'dur.
032.07- Ki O, yarattığı Herşey’i en Güzel
yapan ve İnsan’ı Yaratma’ya da bir
Çamur’dan başlayandır.
032.08- Sonra onun Soyu’nu bir Öz’den, Basbayağı
bir Su’dan yapmıştır.
032.09- Sonra da O’nu düzeltip bir Biçim’e soktu
ve O’na Ruh’undan üfledi. Sizin için de Kulak, Gözler ve Gönüller varetti. Ne
kadar az şükrediyorsunuz?
032.10- Dediler ki: "Biz Yer’de yok olup
gittikten sonra ,gerçekten Biz mi Yeni bir Yaratılış’ta bulunacak mışız?"
Hayır, Onlar Rabb'lerine Kavuşma’yı İnkar edenler’dir.
032.11- De ki: "Size Wekil kılınan Ölüm
Meleği, Sizin Hayat’ınıza Son verecek, sonra da Rabb'inize döndürülmüş
olacaksınız."
II 12-22 Mü'minler
ve Kafirler
032.12- Suçlular’ı, Rabbler’i Huzurunda
Başlar’ı öne eğilmiş olarak: "Rabb'imiz, gördük ve işittik, şimdi Bizi geri
çevir, Salih bir Amel’de bulunalım, artık Biz gerçekten Kesin bir Bilgi’yle
inananlarız" (derken) bir görsen.
032.13- Eğer Biz dilemiş olsaydık ,Her bir Nefs’e
kendi Hidayet’ini verirdik. Fakat Ben’den: "Andolsun, Cehennem’i
Cinler’den ve İnsanlar’dan tamamıyla dolduracağım" Sözü Haqq olmuştur/
gerçekleşecektir..
032.14- Öyleyse Bugünüzle Karşılaşma’yı unutmanıza
Karşılık olarak Azab’ı tadın. Biz de Sizi gerçekten unuttuk, yapmakta
olduklarınıza Karşılık Ebedi Azab’ı tadın.
032.15- Bizim Ayetler’imize ancak Onlar’la
kendilerine hatırlatıldığı zaman, hemen secde’ye kapananlar, Rabb'lerini Hamd
ile tesbih edenler ve Büyüklük taslamayanlar inanırlar.
032.16- Onlar’ın yanları Yataklar’ından uzaklaşır.
Rabb'lerine Korku ve Umut’la dua ederler ve kendilerine Rızıq olarak
verdiklerimizden infaq ederler.
032.17- Artık hiçbir Nefis ,yapmakta olduklarına
Karşılık olmak üzere, kendileri için Gözler Aydınlığı olarak nelerin
saklandığını bilmez.
032.18- Öyleyse, İnanan kimse, Fasıq olan gibi
olur mu? Bunlar Eşit olmazlar.
032.19- İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar
ise, artık Onlar için yapmakta olduklarına Karşılık olmak üzere, bir Ağırlanma
Konağı olarak Barınma Bahçeleri vardı.
032.20- Fasıq olanlar içinse, artık Onlar’ın da
Barınma Yeri Ateş’tir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya geri çevrilirler
ve Onlar’a: "Kendisini yalanlamakta olduğunuz Ateş Azabı’nı tadın"
denir.
032.21- Andolsun, Biz Onlar’a belki dönerler diye
o Büyük Azab’dan önce, Yakın Azab’dan da taddıracağız.
032.22- Kendisine Rabb'inin Ayetleri
hatırlatıldıktan sonra, Onlar’dan Yüz çevirenden daha Zalim kim’dir? Gerçekten
Biz Suçlular’dan İntikam alıcılarız.
III Hüküm: 23-30
032.23- Andolsun, Biz Musa'ya Kitab'ı vermiştik, böylece Sen O’na kavuşmakta Kuşku içinde
olma. Biz O’nu İsrailoğulları’na
bir Yol gösterici kılmıştık.
032.24- Ve Onlar’ın içinden sabrettikleri zaman
Emr’imizle Doğruyol’a iletip yöneten Önderler kıldık., Onlar Bizim
Ayetler’imize Kesin Bilgi’yle inanıyorlardı.
032.25- Elbette, Senin Rabb'in İhtilaf’a
düştükleri Şeyler Konusunda Qıyamet Günü aralarında Hükmünü verip ayıracaktır.
032.26- Yurtlar’ında gezip dolaşmakta oldukları
nice Kuşaklar’ı kendilerinden Ewwel, Yıkıma uğratmış olmamız, hala Onlar’ı
Doğru yol’a iletip yöneltmedi mi? Elbette bunda Ayetler var’dır, yine de
işitmiyorlar mı?
032.27- Görmüyorlar mı, Biz, Su’yu Çorak Toprağa
sürüyoruz da O’nunla Ekin bitiriyoruz, O’ndan Hayvanlar’ı da, kendileri de
yemektedir? Yine de görmüyorlar mı?
032.28- Derler ki: "Eğer Doğru söyleyenler
iseniz, şu Fetih ne zamanmış?"
032.29- De ki: "Fetih Günü, küfredenler’e
inanmaları ( o gün) bir Yarar sağlamaz ve Onlar’a bir Süre de tanınmaz.
032.30- Öyleyse, Sen Onlar’dan Yüz çevir ve
bekleyedur, gerçekten Onlar da beklemektedirler.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Mü'minler muvaffak olacaklar :1-28
052.01- Andolsun Tur'a,
052.02- Ve satırlanmış Kitab'a,
052.03- Yayımlanmış İnce Deri’de.
052.04- Ve Ma'mur Ev'e,
052.05- Yükseltilmiş Tavan’a,
052.06- Kabarıp tutuşan Deniz’e,
052.07- Elbette Senin Rabb'inin Azabı Kesinlikle
wuku bulacaktır.
052.08- O'nu uzaklaştırıp engelleyecek yok’tur.
052.09- O Gün Gök sarsılıp çalkalanır.
052.10- Ve Dağlar bir Yürüyüş’le yürür.
052.11- İşte o Gün, way haline Yalanlayanlar’ın.
052.12- Ki Onlar, daldıkları Saçma bir uğraşı
içinde oyalananlar’dır.
052.13- Cehennem Ateş'ine Küçültücü bir Sürüklenme
ile sürüklenecekleri Gün,
052.14- "İşte Sizin yalanlamakta olduğunuz
Ateş bu’dur."
052.15- "Bu da bir Büyü mü, yoksa
Siz mi görmüyorsunuz?"
052.16- "Gidin Ona, artık ister sabredin,
ister sabretmeyin, Sizin için bir’dir.
Siz ancak yaptıklarınızla cezalandırılıyorsunuz."
052.17- Elbette Muttaqiler Bahçeler'de ve
Ni’met’tedirler.
052.18- Rabb'lerinin kendilerine verdikleriyle Sevinçli-Mutlu’durlar.
Rabb'leri, kendilerini Cahim'in Azabı’ndan korumuştur.
052.19- "Yaptıklarınızdan dolayı Afiyet’le
yiyin ve için."
052.20- Özenle dizilmiş Tahtlar üzerinde
yaslanmışlardır. Ve Biz Onları İri Göz’lü Huriler’le eşleştirmişizdir.
052.21- İnananlar ve Soylar’ı da kendilerini
İman’da izleyenler; Biz Onların Soylar’ınıda kendilerine katmışızdır. Onların
Çalışmalar’ından Hiçbirşey i eksiltmedik. Herkes kendi kazanmakta olduğunu
Karşılık bir Rehin’dir.
052.22- Onlara, istek duyup arzuladıkları
Meyveler’den ve Et’ten bol bol verdik.
052.23- Orada bir Kadeh kapışıp çekişirler ki,
onda ne Boş bir Söz, ne de bir Günah’a sokma yok.
052.24- Kendileri için Civanlar, etrafında
dolaşırlar, sanki Sedefte Saklı İnci gibi Tertemiz, Pırıl pırıl.
052.25- Kimi kimine dönüp sorarlar.
052.26- Dediler ki: "Biz doğrusu daha önce
Aile’miz içinde endişelenirdik."
052.27- "Şimdi Allah lutfetti ve İlikler’e
işleyen Kavurucu Azab’tan bizi korudu.
052.28- "Elbette, Biz bundan önce O'na aua
ederdik. Gerçekten O, İyiliği Bol ve
Rahim olan’dır."
II Muhalifler hüsrana uğrayacaklar :29-49
052.29- O halde Sen, öğüt ver. Çünkü Sen, Rabb'nin
Ni’met’iyle ne bir Kahin’sin ne de bir Mecnun.
052.30- Yoksa Onlar: "Bir Şair’dir, Biz Ona
zamanın Felaketler’ini gözlüyoruz" mu diyorlar?
052.31- De ki: "Siz gözetleyip durun. Çünkü
Ben de Sizinle birlikte gözetleyenler’denim."
052.32- Yoksa bunu Onlara Saçma aqılları mı
emrediyor? Yoksa kendileri Taşkın bir Qawim mi?
052.33- Yoksa:" Onu, kendisi söyledi" mi
diyorlar?
052.34- O halde, eğer Doğrusözlüler iseler, O'nun
benzeri bir Söz getirsinler.
052.35- Yoksa Onlar, hiçbir şey olmaksızın mı
yaratıldılar? Yoksa Yaratıcılar kendileri mi?
052.36- Yoksa Gökler’i ve Yeri Onlar mı
yarattılar? Hayır, Onlar, Kesin bir Bilgi’yle inanmıyorlar.
052.37- Yoksa Senin Rabb'inin Hazineleri Onların
yanında mıdır? Yoksa Üstün Güç Sahipleri kendileri mi dirler?
052.38- Yoksa Onların bir Merdivenler’i mi var,
Onunla dinliyorlar? Öyleyse, dinleyeni İspatlı bir Delil getirsin.
052.39- Yoksa Kızlar O'nun da, Oğlanlar Sizin mi?
052.40- Yoksa Sen Onlar’dan bir Ücret mi
istiyorsun ki, Haqqsız bir Borç’tan dolayı Onlar, Ağır bir Yük altındadırlar?
052.41- Yoksa Gayb Onların katında mıdır, böylece
Onlar yazıyorlar.
052.42- Yoksa Hileli bir Düzen mi kurmak
istiyorlar? Fakat o küfredenler, kendileri Hileli Düzen’e düşücek olanlar’dır.
052.43- Yoksa Onlar’ın, Allah'ın dışında başka
İlahlar’ı mı var? Allah, Onların Şirk koşmakta olduklarından Yüce’dir.
052.44- Eğer Gök’ten bir Parça’nın düşmekte olduğunu
görseler bile: "Üstüste bir
Bulut" derler.
052.45- Öyleyse Sen Onları kendisinde
çarpılacakları kendi Günler’ine kavuşuncaya kadar bırak.
052.46- O Gün, ne Düzenler’i kendilerine Herhangi
bir Şey’le yarar sağlayacak, ne de kendileri Yardım görecekler.
052.47- Elbette, zulmetmekte olanlar’a, bundan
önce de Azab vardır, ancak Onların çoğu
bilmezler.
052.48- Artık Sen, Rabb'inin Hükm’üne sabret.
Çünkü gerçekten Sen, bizim Gözlerimiz’in önündesin. Ve Her Kalkış’ında da
Rabbi'ni Hamd ile tesbih et.
052.49- Gece’nin bir Bölümü’nde ve Yıldızlar’ın
Batışı’nın ardında da O'nu tesbih et.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I İlahi Melekut: 1-14
067.01- Mülk El’inde olan ne Yüce'dir. O, Herşey’e
Güçyetiren'dir.
067.02- O,
Çalışma (davranış,eylem) bakımından hanginizin daha İyi olacağını
denemek için Ölüm’ü ve Hayat’ı yarattı. O Aziz'dir, Gafur'dur.
067.03- O, biri diğeriyle tam bir Uyum içinde Yedi
Gök yaratmış olan’dır. Rahman'ın Yaratması’nda hiçbir Çelişki ve Uygunsuzluk ( tefavüt)
göremezsin. İşte Göz’ü çevirip gezdir, Herhangi bir Çatlaklık/bozukluk görüyor
musun.
067.04- Sonra Göz’ünü iki kere daha çevirip bak, o
Göz Umud’unu kesmiş bir halde Bitkin olarak Sana dönecektir.
067.05- Andolsun, Biz en Yakın olan Göğü Kandiller’le
süsleyip donattık ve bunları, Şeytanlar
için Rucum (taşlama birimleri) kıldık. Onlar için Saıyr (çılgınca yanan) Azabı
hazırladık.
067.06- Rabb'lerine küfretmekte olanlar için
Cehennem Azabı vardır. Ne Kötü Dönüş Yeri’dir O.
067.07- İçine atılıp bıratıldıkları zaman, o
kaynayıp, Feveran ederken Onun Korkunç Homurtusu’nu işitirler.
067.08- Öfkesinden-şiddetinden neredeyse patlayıp
çatlayacak. Her bir Gurup içine atıldığında Bekçiler’i Onlara sorar: "Size
Uyarıcı gelmedi mi?"
067.09- Onlar: "Evet, Bize gerçekten bir
Uyarıcı geldi. Fakat Biz yalanladık ve Allah hiçbir Şey indirmedi, Siz Yalnızca
Büyük bir Şaşkınlık içindesiniz, dedik."
067.10- Ve derler ki: "Eğer dinlemiş olsaydık
ya da aqıl etmiş olsaydık, şu Çılgınca Yanan Ateş’in Halkı arasında olmayacaktık.
067.11- Böylece kendi Günahlar’ını itiraf ettiler.
Çılgınca Yanan'nın Halkı’na uzaklık olsun.
067.12- Gerçek şu ki, Rabb’lerinden Gayb ile
İçleri titreyenler’e gelince, Onlar için bir Mağfiret ve Kerim bir Ecir
var’dır.
067.13- Söz’ünüzü ister gizleyin, ister Onu açığa
vurun. Elbette O, Sineler’in Özünde saklı duran’ı Bilen'dir.
067.14- O, yarattığını bilmez mi? O,
Latif'tir, Haberdar'dır.
II İnanmayanların Akıbeti : 15-30
067.15- Sizin için, Arz’a boyun eğdiren O'dur. O
halde onun Omuzlarında yürüyün ve O'nun Rızq’ından yiyin. Sonunda Gidiş onadır.
067.16- Gök’te olanlar’ın sizi yere
geçirmeyeceğinden emin misiniz? Bir bakmışsınız ki, o sallanıp
çalkalanmaktadır.
067.17- Yoksa, Gök’te olanların üzerinize Taş
yağdıran bir Rüzgar (hasıb) göndermeyeceğinden emin misiniz? Siz o
taktirde benim Uyarmam nasılmış bileceksiniz.
067.18- Andolsun, kendilerinden Öncekiler de
yalanladı. Fakat Beni İnkar nasılmış?
067.19- Onlar, üstlerinde Dizi Dizi Kanat açıp
kapayarak uçan Kuşlar’ı görmüyorlar mı? Onlar’ı Rahman'dan başkası tutmuyor.
Şüphesiz O, Herşey’i hakkıyla Gören'dir.
067.20- Rahman'a karşı Size Yardım edecek olan
kimmiş? Şu Sizin Ordu’nuz mu? Kafirler yalnızca bir Gurur içinde’dirler.
067.21- Eğer O, Rızq’ını tutup kesecek olsa, Sizin
Rızq’ınızı verecek olan kimmiş? Hayır, Onlar, bir Azgınlık ve Nefret içinde
İnat’la direnmektedirler.
067.22- O halde yüzükoyun sürünen’in mi daha çok
Hidayet’e erer, yoksa Dosdoğru Yol üzerinde yürümekte olan mı?
067.23- De ki: "Sizi İnşa edip yaratan, Size Kulak,
Gözler ve Gönüller veren O'dur. Ne kadar az şükrediyorsunuz?
067.24- De ki: "Size Arz’da üretip türeten
O'dur. Siz O'na toplanıp götürüleceksiniz."
067.25- Derler ki:"Eğer Siz Doğrusözlüler
iseniz, şu Waad ettiğin ne zamanmış?"
067.26- De ki: "Bilgi ancak Allah'ın
katındadır. Ben ancak Apaçık olan bir Uyarıcı'yım."
067.27- Sonunda Onu pek yakında gördüklerinde, o,
Küfretmekte olanlar’ın Yüzler’i kötüleşip karardı. Ve: "İşte bu, Sizin öne
sürüp durduğunuz Şey’dir." denildi.
067.28- De ki:"Haber verir misiniz, eğer
Allah, Beni ve Benimle birlikte olanları yıkıma uğratır ya da Bizi esirgerse,
bu durumda Kafirler’i Acıklı bir Azab’tan kurtaracak olan kim’dir?"
067.29- De ki:"O Rahman'dır, Biz O'na inandık
ve O'na tewekkül ettik. Artık Siz kimin Açıkca bir Sapıklık içinde olduğunuzu
pek yakında bileceksiniz."
067.30- De ki:" Haber verin, eğer Suyunuz
Yerin Dibi’ne göçüverecek olursa, bu durumda kim Size bir Akarsu Kaynağı
getirebilir:"
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Büyük Hakikat: 1-37
069.01- Gerçekleşecek Olan.
069.02- Nedir Gerçekleşecek Olan?
069.03- Gerçekleşecek Olan'ın ne olduğunu idrak
ettin mi?
069.04- Semud
ve Ad Qaria'yı yalanladılar.
069.05- Böylece Semud, Korkunç bir Ses’le yıkıma uğratıldı.
069.06- Ad'a
gelince, Onlar da Uğultu Yüklü, Azgın bir Kasırga ile yıkıldılar.
069.07- Onu, Yedi Gece Sekiz Gün, aralıksız
Onların üzerine Musallat etti. Öyle ki, o Qawmi, orada sanki içi kof Hurma
Kütükleri’ymiş gibi Onların çarpılıp yere yıkıldığını görürsün.
069.08- Şimdi Onlar’dan Artakalan görüyor musun?
069.09- Fir'awn,
O’ndan Öncekiler ve Yerle bir olan Kentler o Hata ile geldiler.
069.10- Böylece Rabb'lerinin Elçisi'ne İsyan
ettiler. Bu yüzden Onları, Şiddeti gittikce artan bir Yakalayış’la yakaladı.
069.11- Gerçek şu ki, Su taştığı zaman, o Gemi’de
Biz Sizi taşıdık.
069.12- Öyle ki, Onu Size bir ibret kılalım.
Gerçeği kavrayabilen Kullar Onu kavrasınlar.
069.13- Artık Sur'a tek bir Üfürüş’le üfürüleceği,
069.14- Arz ve Dağlar Yerler’inden oynatılıp
kaldırılacağı, ardından da Tek bir Çarpma ile birbirlerine çarpılıp
parçalanacağı zaman,
069.15- İşte o Gün, Waqıa artık wuqu bulmuştur.
069.16- Gök de yarılıp çatlamıştır. Artık o Gün
sarkmıştır.
069.17- Melek ise, Onun Çevresi üzerindedir. O Gün
Rabb'inin Arşı’nı Onların da üstünde Sekiz’i
taşır.
069.18- Siz o Gün arzolunursunuz. Sizden yana
hiçbir Gizli, gizli kalmaz.
069.19- Artık Kitab’ı Sağel’ine verilen der ki:
"Alın Kitab’ımı okuyun."
069.20- "Çünkü Ben, gerçekten Hesab’ıma
kavuşacağımı sanmıştım."
069.21- Artık O oldukca Hoşnut bir Yaşama
içindedir.
069.22- Yüksek bir Bahçe'de.
069.23- Devşirecekleri de pek Yakın’dır.
069.24- "Geride kalan Günler’de
Peşinler’inize karşılık Afiyet’le yiyin ve için.
069.25- Kitab’ı Solel’ine verilen ise, O da der
ki: "Bana keşke Kitab’ım verilmeseydi.
069.26- "Hesab’ımı da hiç bilmeseydim."
069.27- "Keşke O kesip bitirseydi."
069.28- "Mal’ım Bana hiçbir Yarar
sağlamadı."
069.29- "Gücüm de Ben’den gitti."
069.30- (denir:)"Onu tutuklayın, hemen
bağlayın."
069.31- "Sonra Onu Cahim'e atın."
069.32- "Daha sonra Onu, Uzunluğu Yetmiş
Arşın olan bir Zincir’e vurarak gönderin."
069.33- "Çünkü o, Büyük olan Allah'a iman
etmiyordu."
069.34- Yoksul’a Yemeği desteklemezdi."
069.35- "Bu nedenle Bugün, kendisine hiçbir
Sıcak Dost yok’tur."
069.36- "İrinli’den başka Yemek yoktur."
069.37- "Bunu da Hata edenler’den başkası
yemez."
II İftiralara red :38-52
069.38- Hayır, Gördüklerinize Yemin ederim.
069.39- Görmediklerinize de.
069.40- Elbette O, oldukca Şerefli bir Elçi'nin
Kesin Sözü’dür.
069.41- O, bir Şair’in Sözü değildir. Ne kadar az
Öğüt alıyorsunuz.
069.42- Bir Kahin’in Sözü de değildir.
069.43- Alemler’in Rabb'inden bir İndirilme’dir.
069.44- Eğer O, Bize Karşı bazı Sözler’i düzseydi,
069.45- Elbette Onun Sağel’ini çekip alırdık.
069.46- Sonra O'nun Şahdamarı’nı keserdik.
069.47- O zaman, Siz’den hiçbiriniz araya girerek
bunu kendisinden engelleyemezdi.
069.48- Çünkü O Muttaqiler için Kesin bir
Öğüt’tür.
069.49- Elbette Biz, içinizde Yalanlayanlar’ın
bulunduğunu elbette biliyoruz.
069.50- Gerçekten O, Kafirler için bir Hasret’tir.
069.51- Ve elbette O, Kesin bir
Gerçek’tir.
069.52- Öyleyse, Büyük Rabb'ini İsm’iyle tesbih
et.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Allah'a Yükselmenin yolları: 1-35
070.01- İsteyen biri Wuwu bulacak Azab’ı istedi.
070.02- Kafirler için olan bunu geri çevirecek
Kimse yoktur.
070.03- Yüce Maqamlar Sahibi olan Allah'tandır.
070.04- Melekler ve Ruh, O'na Süresi Ellibin Yıl
olan bir Gün’de çıkarlar.
070.05- Şu halde, Güzel bir Sabır’la sabret.
070.06- Çünkü gerçekten Onlar, bunu oldukca Uzak
görmektedirler.
070.07- Biz ise, Onu pek Yakın görmekteyiz.
070.08- Göğün Erimiş Maden gibi olacağı Gün,
070.09- Dağlar da Rengarenk bir Yün gibi olacak.
070.10- Hiçbir
Yakındost bir Yakındostu sormaz.
070.11- Onlar
birbirlerine gösterilirler. Bir Suçlu, o
Günün Azab’ına karşılık olmak üzere, Oğullar’ını Fidye olarak vermek ister.
070.12- Kendi
Eş’ini ve Kardeş’ini,
070.13- Ve
Onu barındıran Aşiret’ini de.
070.14- Arz’da
olanlar’ın Tümü’nü verse sonra bir kurtulsa.
070.15- Hayır,
Doğrusu o Cayır cayır yanan’dır.
070.16- Başderisi’ni
yüzüp soyar.
070.17- Yüzçevirip
arka dönen’i çağırır.
070.18- Toplayıp
bir Yer’de yığmakta olanı.
070.19- Gerçek
şu ki, İnsan Haris olarak yaratıldı.
070.20- Kendisine bir Şerr dokunduğu zaman Feryad
eder.
070.21- Ona bir Hayr dokunduğunda Engelleyici
olur.
070.22- Ancak Salat kılanlar haric.
070.23- Ki Onlar Salatlar’ında Sürekli’dirler.
070.24- Ve Onların Mallar’ında belirli bir Haqq
vardır.
070.25- Yoksul ve Yoksunlar için.
070.26- Onlar Din Günü'nü de tasdiq ederler.
070.27- Onlar Rabb'lerinin Azabı’na karşı bir
Korku duyarlar.
070.28- Elbette Rabb'lerinin Azabı’ndan Emin
olunamaz.
070.29- Ve Onlar Irzlar’ını korurlar.
070.30- Ancak kendi Eşler’i ya da Sağeller’inin
Malik olduğu başka. Çünkü Onlar kınanmazlar.
070.31- Fakat bunun ötesini arayanlar, artık Onlar
Sınır’ı çiğneyenler’dir.
070.32- Onlar, kendilerine verilen Emanet’e ve
verdikleri Ahd’e riayet edenler’dir.
070.33- Şahidlikler’inde de Doğru davrananlar’dır.
070.34- Salatlar’ını koruyanlar’dır.
070.35- İşte Onlar, Bahçeler içinde
ağırlananlar’dır.
II Yeni Bir ümmet doğuyor : 36-44
070.36- Şimdi Küfretmekte olanlar’a ne oluyor da, Boyunlar’ını
Sana uzatıp koşuyorlar.
070.37- Sağ yandan ve Sol yandan Bölükler halinde.
070.38- Onlar’dan her biri, Ni’metler’le
donatılmış Bahçe'ye gireceğini mi umuyor?
070.39- Hayır, doğrusu Biz Onları bildikleri
Şey’den yarattık.
070.40- Artık, Doğular’ın ve Batılar’ın Rabb'ine
Yemin ederim, Biz gerçekten Güçyetirenler’iz.
070.41- Onların yerine kendilerinden daha
Hayırlılar’ını getirmeye. Üstelik Bizim önümüze geçilemez.
070.42- Şu halde Sen, kendilerine Waadedilen
Günler’ine kavuşuncaya kadar Onları bırak. Oynayıp oyalansınlar.
070.43- Qabirler’den koşarcasına çıkacakları Gün,
sanki Onlar Dikili birşeye yönelmişler gibidirler.
070.44- Gözler’i Dehşet’ten düşmüş, Yüzler’ini de
Zillet kaplamıştır. İşte bu, kendilerine Waadedilen Gün'dür.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Büyük Haber: 1-30
078.01- Birbirlerine (bu kadar sık) hangi
Şeyi/neyi soruyorlar?
078.02- O Büyük (müthiş yeniden dirilme) Haberi
mi?
078.03- Ki kendileri onda Anlaşmazlık içindedirler.
078.04- Hayır, yakında bileceklerdir.
078.05- Yine Hayır, yakında bileceklerdir.
078.06- Biz, Arz’ı bir Döşek kılmadık mı?
078.07- Dağlar’ı da birer Kazık?
078.08- Sizi Çift Çift yarattık,
078.09- Uyku’nuzu bir Dinlerme yaptık.
078.10- Gece’yi bir Örtü yaptık.
078.11- Gündüz’ü bir Geçimlik yaptık.
078.12- Sizin üstünüze de Sapasağlam Yedi Gök Bina
etttik.
078.13- Parıldayan bir Kandil kıldık.
078.14- Sıkıp-suyu-çıkaranlar’dan da Sağnak bir Su
indirdik.
078.15- Bununla Tanaler ve Bitkiler bitirelim
diye.
078.16- Ve birbirine Sarmaş dolaş Bahçeler’i de.
078.17- Elbette O (Doğru ile yanlış arasında) Fasl
Günü, belirlenmiş bir Wakit’tir.
078.18- Sur'a üfürüleceği Gün ,artık Siz Dalga
dalga geleceksiniz.
078.19- O sırada Gök Açılmış ve Kapı kapı
olmuştur.
078.20- Dağlar yürütülmüş,artık bir Serab
olmuştur.
078.21- Gerçekten Cehennem, bir Gözetleme
Yeri’dir.
078.22- Taşkınlık edenler için Son Varış yeri’dir.
078.23- Bütün zamanlar boyunca içinde kalacaklardır.
078.24- Orada ne Serinlik tadacaklar, ne de bir
İçecek.
078.25- Kaynarsu'dan ve İrin’den başka.
078.26- (Günahlarına) Uygun bir Ceza olarak.
078.27- Doğru olanlar Hesab’a çekileceklerini
ummuyorlardı.
078.28- Bizim Ayetler’imizi de yalanlayabildikce
yalanlıyorlardı.
078.29- Oysa Biz, herşey’i yazmışızdır.
078.30- Şimdi tadın. Size artık Azab’tan başkasını
artırmayacağız.
II Mü'minlerin mükafatı: 31-40
078.31- Gerçek şu ki Muttaqiler için bir Kurtuluş
var’dır.
078.32- Nice
Bağlar ve Üzüm Bağları..
078.33- Kewaib Yaşıt Kızlar.
078.34- Dopdolu (mutluluk) Kadehler(i).
078.35- İçinde ne Boş Söz işitirler ne Yalan.
078.36- Rabb'inden bir Karşılık olmak üzere
Yeterli bir Bağış.
078.37- Gökler’in, Yer’in ve bu ikisi arasında
bulunanların Rabb'i Rahman'a. Ona Hitap etmeye güçleri yetmez.
078.38- Ruh ve Melekler’in Saflar halinde
duracakları Gün, Rahman'ın kendilerine İzin verdikleri dışında konuşmazlar.
(Konuşanlar da) Doğru’yu söyleceklerdir.
078.39- İşte bu, Haqq olan Gün'dür. O halde
dileyen Rabb'ine bir Dönüşyolu edinsin.
078.40- Gerçekten Biz Sizi Yakın bir Azab ile
uyardık. Kişinin kendi Ellerinin önceden Taqdim ettiklerine bakacağı Gün, Kafir
de: "Keşke Ben bir Toprak olsaydım." diyecek.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Büyük Sarsıntı: 1-26
079.01- Derinden sökerek Çıkaranlar’a andolsun
079.02- Yumuşakca çekip alanlar’a,
079.03- Yüzdükce yüzenler,
079.04- Öncü olarak yarışıp geçenler’e,
079.05- Derken işi bir düzen içinde evrip
çevirenler’e,
079.06- O sarsıntının sarsacağı Gün,
079.07- Ardından onu diğer bir Sarsıntı izleyecek.
079.08- O Gün Yürekler hoplayacak.
079.09- Gözler de Zillet içinde düşecek.
079.10- Kendileri derler ki: "Biz Çukur’da
iken, gerçekten Biz mi yeniden döndürüleceğiz?"
079.11- "Biz çürüyüp Dağılmış Kemikler olduğumuzda
mı?"
079.12- Dediler ki: "Şu durumda, Zararına bir
Dönüş’tür bu."
079.13- Oysa bu, yalnızca tek bir
Haykırış’tır.
079.14- Bir de bakarsın ki Onlar Yer’in
üstündedirler.
079.15- Musa'nın
Haberi Sana geldi mi?
079.16- Hani Rabb'i O'na Mukaddes Wadi Tuwa'da
seslenmişti:
079.17- "Fir'awn'a
git, çünkü O azdı."
079.18- O’na deki: "Temizlenme isteğin var
mı?"
079.19- "Seni Rabb'ine yönelteyim, böylece
Haşyet duyarsın."
079.20- Ona Büyük Ayet'i gösterdi.
079.21- Fakat O, yalanladı ve İsyan etti.
079.22- Sonra da çabalayarak Sırtını döndü.
079.23- Sonunda topladı, seslendi:
079.24- Dedi ki: "Sizin en Yüce Rabb'iniz
Ben’im."
079.25- Böylelikle Allah O’nu, Ahiret ve Dünya
Azabı’yla yakaladı.
079.26- Gerçekten bundan Haşyet duyan kimse için elbette
bir İbret vardır.
II Büyük Felaket:27-45
079.27- Yaratmak bakımından Siz mi daha Güç’sünüz
yoksa Gök mü? Onu Bina etti.
079.28- Onun Boyunu yükseltti, Ona belli bir Düzen
verdi.
079.29- Gece’sini kararttı, Kuşluğunu ağarttı.
079.30- Bundan sonra Arz’ı yuvarlattı (serip döşedi./düzenleyip yaydı)
079.31- Ondan da Su’yunu ve Otlağını çıkardı.
079.32- Dağlar’ını dikti.(sağlam şekilde
yetleştirdi)
079.33- Size ve Hayvanlar’ınıza bir Meta olmak
üzere.
079.34- Ancak O Büyük Felaket geldiği zaman,
079.35- O Gün, İnsan neye çabaladığını anlar.
079.36- Görebilenler için Cehennem de
sergilenmiştir.
079.37- Artık kim Taşkınlık ederse,
079.38- Ve Dünya Hayatı’nı seçerse,
079.39- Şüphesiz Cahim bir Barınma yeri (ona.)
079.40- Kim de Rabb'inin Makamından korkar ve
kendini de Heva’dan sakındırırsa,
079.41- Artık şüphesiz Cennet/Bahçe (ona) bir
Barınma Yeri.
079.42- "O ne zaman Demir atacak?" diye,
Sana (son)Saat'i soruyorlar.
079.43- Onunla
ilgili Sen’de ne Bilgi var ki..
079.44- En
sonunda o Rabb'ine ait’tir.
079.45- Sen,
yalnızca Ondan Haşyet duyanlar için bir Uyarıcı'sın.
079.46- Kendileri
Onu gördükleri Gün, sanki Onlar bir Akşam veya Kuşluk vaktinden başkasını
yaşamadılar gibi.
Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Gök çatladığında:
1-19
082.01- Gök
çatlayıp yarıldığıı zaman,
082.02- Yıldızlar
dağılıp yayıldığı zaman,
082.03- Denizler
fıştırılıp taşırıldığı zaman,
082.04- Ve
Qabirler’in içi dışa atıldığı zaman
082.05- Her
Nefs, önceden Taqdim ettiklerini ve ertelediklerini bilmiştir.
082.06- Ey İnsan, Kerem Sahibi olan Rabb'ine karşı Seni
aldatan ne?
082.07- Ki
O Seni yarattı, Sana biçim verdi ve Seni bir İtidal üzere kıldı.
082.08- Dilediği
surette Seni Tertip etti.
082.09- Asla,
Hayır, Siz Dini yalanlıyorsunuz.
082.10- Oysa,
gerçekten Sizin üzerinizde koruyucular var.
082.11- Kerim Katipler,
082.12- Her yapmakta olduklarınızı biliyorlar.
082.13- Şüphesiz Ebrar olanlar elbertte Nimetler
içindedirler.
082.14- Şüphesiz Facir olanlar’da elbette Cahim içindedirler.
082.15- Onlar, Din Günü oraya yollanırlar.
082.16- Ve kendileri Ondan ayrılıp kaybolacak
değillerdir.
082.17- Din Günü'nün ne olduğunu İdrak ediyor
musun?
082.18- Ve yine Din Günü'nün ne olduğunu İdrak
ediyor musun?
082.19- Hiçbir kişinin başka bir Kişi’ye Güç
yetiremeyeceği Gün'dür. Ve o Gün Emr
yalnızca Allah'ındır.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Gök yarıldığında: 1-3
084.01- Gök yarıldığı,
084.02- Ve Yaradılış gereğince Rabb'ine Boyun eğdiğinde,
084.03- Yer, düzlendiği,
084.04- İçinde olanlar’ı dışa atıp boşaltıldığı,
084.05- Ve kendi Yaratılış gereğince Rabb'ine
Boyun eğdiği zaman,
084.06- Ey İnsan, gerçekten Sen durmaksızın
Rabb'ine doğru çabalayıp durmaktasın,
sonun da O'na varacaksın.
084.07- Artık kimin Kitab’ı Sağından verilirse,
084.08- O, Kolay bir Hesap ile Sorgu’ya çekilecek.
084.09- Ve kendi yakınlarına da Sevinçle dönecekler.
084.10- Kimin de Kitabı kendi ardından verilirse,
084.11- O da, Helak’ı çağıracak.
084.12- Çılgın Alev'e/tam yakıcı Ateş
girecek/atılacak.
084.13- Çünkü O, kendi Yakınları arasında
sevinçliydi.
084.14- Doğrusu O,
bir daha dönmeyeğini sanmıştı.
084.15- Hayır, gerçekten O'nun Rabb'i, kendisini
çok İyi gören’dir.
084.16- Yoo, Şafağa yemin ederim.
084.17- Gece’!ye ve taşıdığı şeyler’e,
084.18- Dolunay haline girdiği zaman Ay’a,
084.19- Siz, gerçekten Tabaka’dan Tabaka’ya
bineceksiniz.
084.20- O
halde Onlara ne oluyor ki (ahirete) inan mıyorlar?
084.21- Kendilerine
Qur'an okunduğu zaman Secde etmiyorlar?
084.22- Tersine,
Küfretmekte olanlar, yalanlıyorlar.
084.23- Oysa
Allah, Onların içlerinde saklı tuttuklarını daha iyi Bilen'dir.
084.24- Bu
durumda Sen, Onlara acıklı bir Azab ile Müjde ver.
084.25- Ancak
İnanan ve Salih Çalışmalar da bulunanlar başka, Onlar için kesintisiz bir Ecr
var’dır.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I İki İhbar: 1-10
030.01- Eilf Lam Mim
030.02- Romalılar
yenildi.
030.03- Yakın bir Yer’de. Ama Onlar,
Yenilgiler’inden sonra yeneceklerdir.
030.04- Birkaç Yıl içinde. Bundan önce de, bundan
sonra da Emir Allah'ındır. Ve o Gün Mü'minler sevineceklerdir.
030.05- Allah'ın Yardımı’yla. O, dilediğine Yardım
eder. O, Aziz'dir, Rahim'dir.
030.06- Allah'ın Waadi. Allah Waad’inden geri
dönmez. Ancak İnsanlar’ın çoğu bilmezler.
030.07- Onlar, Dünya Hayatı’ndan dışta olan’ı
bilirler. Ahiret'ten ise Gafil olanlar’dır.
030.08- Kendi Nefisler’i Konusunda düşünmüyorlar mı?
Allah, Gökler’i, Yer’i ve bu ikisi arasında olanları ancak Haqq ile ve
belirlenmiş bir Süre/Ecel olarak yaratmıştır. Gerçekten, İnsanlar’dan çoğu
Rabb'lerine Kavuşma’yı inkar etmektedirler.
030.09- Yeryüzü’nde gezip dolaşmıyorlar mı?
Böylece kendilerinden öncekiler’in nasıl bir Son’a uğradıklarını görsünler.
Onlar, Güç bakımından kendilerinden daha Üstün idiler, Toprağı Alt
üst etmişler ve O’nu, kendilerinin imar ettiğinden daha Çok imar etmişlerdi.
Elçiler’i de Onlar’a zulmetmiyordu, ancak Onlar kendilerine zulmediyorlardı.
030.10- Sonra Kötülük yapanlar’ın uğradıkları Son,
Allah'ın Ayetleri’ni Yalan saymaları ve Onlar’ı Alay konusu edinmeleri
dolayısıyla çok Kötü oldu.
II İki fıkra: 11-19
030.11- Allah, Yaratma’yı başlatır/başlar, sonra
O’nu iade eder/tekrar eder, sonra da Siz O'na döndürülürsünüz.
030.12- Saat'in kopacağı Gün Suçlular Umutsuzca
yıkılırlar.
030.13- Ortaklar’ından kendilerine Şefaatcı olan
yok’tur, Onlar, Ortaklar’ını da inkar etmektedirler.
030.14- Saat’in kopacağı Gün ayrılırlar.
030.15- Böylece İnanan ve Salih Eylemler’de
bulunanlar, artık Onlar bir Ravde'de ağırlanırlar.
030.16- Ancak küfredip Ayetler’imizi ve Ahiret'e
Kavuşma’yı yalanlayanlar ise, artık Onlar da Azab için Hazır bulundurulurlar.
030.17- Öyleyse Akşam’a girdiğiniz vakit de,
Sabah’a erdiğiniz vakit de Allah'ı tesbih edin.
030.18- Hamd O'nadır. Gökler’de de, Yer’de de,
Gün’ün Sonu’nda da ve Öğle’ye erdiğinizde de.
030.19- O Ölü’den Diri’yi çıkarır ve Diri’den de
Ölü’yü çıkarır, Ölüm’ünden sonra da Yer’i diriltir. İşte Siz de böyle
çıkarılacaksınız.
III İlahi Kudretin İşaretleri: 20-27
030.20- Sizi Toprak’tan yaratmış bulunması, O'nun
Ayetler’indendir. Sonra Siz yayılmakta olan bir Beşer oldunuz.
030.21- O’nda Sukun bulmanız için Size kendi
Nefisler’inizden Eşler yaratması ve aranızda Sevgi kılması da O'nun
Ayetler’indendir. Elbette bunda, düşünebilecek bir Qawm için gerçekten Ayetler
var’dır.
030.22- Gökler’in ve Yer’in yaratılması ile
Diller’inizin ve Renkler’inizin ayrı olması da, O'nun Ayetler’indendir. Elbette
bunda, Alimler için gerçekten Ayetler var’dır.
030.23- Geceleyin de, Gündüzün uyumanız ile O'nun
Fadl’ından aramanız, O'nun Ayetler’indendir. Elbette işitebilmekte olan bir
Qawim için gerçekten Ayetler var’dır.
030.24- Size bir Korku ve Umut olarak Şimşeği göstermesi
ile Gök’ten Su indirmek suretiyle Ölüm’ünden sonra Yer’i O’nunla diriltmesi de,
O'nun Ayetler’indendir. Elbette bunda aqleden bir Qawim için gerçekten Ayetler
var’dır.
030.25- Göğün ve Yer’in O'nun Emr’iyle durması da,
O'nun Ayetler’indendir. sonra Sizi Yer’den bir Çağırma ile çağırdığı zaman
hemencecik Siz çıkarılmışsınızdır.
030.26- Gökler’de ve Yer’de bulunanlar O'nundur.
Hepsi O'na Gönülden Boyun eğmiştir.
030.27- Yaratma’yı başlatan, sonra O’nu iade
edecek olan O'dur. Bu, O'na göre pek Kolay’dır. Gökler’de ve Yer’de en Yüce
Misal O'nundur. O, Aziz'dir, Hakim'dir.
IV İnsanın Fıtri dini: 28-40
030.28- İşte Biz aqleden bir Qawim için Ayetler’i
böyle açıklıyoruz.
030.29- Hayır, zulmetmekte olanlar, Hiçbir
Bilgi’ye dayanmaksızın kendi Hewalar’ına uymuşlardır. Allah'ın saptırdığını kim
Hidayet’e erdirebilir? Onlar’ın hiçbir Yardımcılar’ı yok’tur.
030.30- Öyleyse Sen Yüz’ünü Allahı birleyen/Hanif
olarak Din’e, Allah'ın o Fıtrat’ına çevir, ki İnsanlar’ı bunun üzerine
yaratmıştır. Allah'ın Yaratışı için
hiçbir Değiştirme yoktur. İşte Dimdik Ayakta duran Din budur. Ancak
İnsanlar’ın çoğu bilmezler.
030.31- Gönülden katıksız Bağlılar olarak, O'na
yönelin ve O'ndan sakının, dosdoğru Salat’ı İqame edin ve Müşrikler’den
olmayın.
030.32- Kendi Dinler’ini Fırqalar’a ayıran ve
kendilerini de Parça parça olmuşlardır, ki her Bölük kendi El’indekiyle övünüp
Sevinç duymaktadır
030.33- İnsanlar’a bir Zarar dokunduğu zaman,
gönülden katıksız Bağlılar olarak, Rabb'lerine dua ederler, sonra kendinden
Onlar’a bir Rahmet taddırınca hemencecik Onlar’dan bir Bölük Rabb'lerine şirk
koşarlar.
030.34- Kendilerine verdiklerimize Nankörlük
etsinler diye. Öyleyse metalanın artık Yakında bileceksiniz.
030.35- Yoksa Biz, Onlar’a İspatlı bir Delil
indirdik de, o mu O'na ortak koşmalarını söylüyor?
030.36- Biz İnsanlar’a bir Rahmet taddırdığımız
zaman, O’nunla sevinirler, kendi Eller’inin taqdim ettiği dolayısıyla Onlar’a
bir Kötülük isabet ettiğinde de, hemen Umutsuzluğa kapılıverirler.
030.37- Onlar, görmüyorlar mı ki, Allah, dilediğine
Rızq’ı yayıp genişletir ve kısar da. Elbette bunda, inanmakta olan bir Qavim
için gerçekten Ayetler var’dır.
030.38- Öyleyse Yakınlar’a Haqq’ını ver, Yoksul’a
da, Yolcu’ya da. Allah'ın Yüzü’nü istemekte olanlar için bu daha Hayırlı’dır ve
Felah’a erenler de Onlar’dır.
030.39- İnsanlar’ın Malları’nda artsın diye
vermekte olduğunuz Riba Allah katında artmaz. Ama Allah'ın Yüzü’nü isteyerek
vermekte olduğunuz Zekat ise kat kat arttıranlar Onlar’dır.
V Inkılap: 41-53
030.40- Allah, Sizi yarattı, sonra Size Rızıq
verdi, sonra da Sizi öldürmekte, daha sonra da Sizi diriltlmektedir.
Ortaklar’ınızdan bunlardan herhangi birini yapacak var mı? O, Şirk koşmakta
olduklarından Münezzeh ve Yüce'dir.
030.41- İnsanlar’ın kendi Eller’inin kazandığı
dolayısıyla, Kara’da ve Deniz’de Fesad ortaya çıktı. Umulur ki, dönerler diye
Onlar’a yapmakta olduklarının bir kısmını kendilerine taddırmaktadır.
030.42- De ki: "Yeryüzü’nde gezip dolaşın,
böylece daha Öncekiler’in nasıl bir Son’a uğradıklarını görün. Onlar’ın çoğu Müşrik
olanlar’dı."
030.43- Öyleyse Sen, Allah'tan geri çevrilmesi
mümkün olmayan Gün gelmeden önce, Yüzünü Dimdik ayakta duran Din’e çevir. O Gün
Onlar Parça parça bölüneceklerdir.
030.44- Kim küfrederse, artık O’nun Küfr’ü kendi aleyhinedir,
kim de Salih bir Eylem’de bulunursa, artık Onlar da kendi Lehler’ine olarak
döşeyip hazırlamaktadırlar.
030.45- Kendi Fadl’ından olarak İnanan ve Salih
Ameller’de bulunanları ödüllendirmesi içindir. Elbette O, Kafirler’i sevmez.
030.46- Size kendi Rahmet’inden taddırması,
Emriyle Gemiler’i yürütmesi ve O'nun Fadl’ından aramanız ile umulur ki
şükretmeniz için, Rüzgarlar’ı Müjdeciler olarak göndermesi O'nun
Ayetler’indendir.
030.47- Andolsun, Biz Sen’den önce kendi
Qawimler’ine Elçiler gönderdik de Onlar’a Apaçık Belgeler getirdiler, böylece
Biz de Mücrimler’den intikam aldık. İnananlar’a Yardım etmek ise, Bizim
üzerimize bir Haqq’tır.
030.48- Allah, Rüzgarlar’ı gönderir, böylece
bir Bulut kaldırır da O’nu nasıl dilerse
Gök’te yayıp dağıtır ve O’nu parça parça kılar, nihayet O’nun arasından
Yağmur’un akıp çıktığını görürsün. Sonunda kendi Kullar’ından dilediğine
verince, hemen sevince kapılıverirler.
030.49- Oysa Onlar, bundan önce üzerlerine
inmesinden Ewwel Umutlar’ını kesmemişlerdi.
030.50- Şimdi Allah'ın Rahmeti’nin Eserleri’ne
bak, Ölüm’ünden sonra Yeryüzü’nü nasıl diriltmektedir? Elbette O, Ölüler’i de
gerçekten diriltecektir. O, Herşey’e Güçyetiren'dir.
030.51- Andolsun, Biz bir Rüzgar göndersek de O’nu
sararmış görseler, kesinlikle O’nun ardından Nankörlük ederler.
030.52- Şimdi Sen, Ölüler’e duyuramazsın ve
arkalarını dönüp giden Sağırlar’a da Çağrı’yı duyuramazsın.
030.53- Ve Sen kendi Sapıklıklar’ı içinde Kör
olanlar’ı da Doğru’ya iletici değilsin. Sen yalnızca Bizim Ayetler’imize
inanmakta olanlara duyurabilirsin ki Onlar Müslümanlar’dır.
VI Muhalefetin Mağlubiyeti :54-60
030.54- Allah, Sizi bir Zaaf’tan yarattı, sonra
Zaaf’ın ardından bir Quwwet kıldı, sonra da bu Quwwet’in ardından da bir Zaaf
ve Yaşlılık verdi. Dilediğini yaratmaktadır. O, Bilen'dir,
Güçyetiren'dir.
030.55- Saat'in İqame Günü, Suçlular, Tek bir Saat’in dışında
yaşamadıklarına and içerler. İşte Onlar böyle çevriliyorlardı.
030.56- Kendilerine İlim ve İman verilenler ise,
dediler ki: "Andolsun, Siz Allah'ın Kitabı’nda Diriliş Günü'ne kadar
yaşadınız, işte bu da Diriliş Günü'dir. Ancak Siz bilmiyorsunuz."
030.57- Artık o Gün, Zulmetmekte olanlar’ın ne
Mazeretler’i bir Yarar sağlayacak ve ne de Hoşnutluk Dilekleri Kabul
edilecektir.
030.58- Andolsun, Biz bu Qur'an'da İnsanlar için
her Örneği gösterdik. Tartışmasız Sen Onlar’a bir Ayet’le geldiğin zaman, o
Küfredenler, mutlaka: "Siz ancak
Mubtil olanlar’dan başkası değilsiniz" derler.
030.59- İşte Allah, Bilmeyenler’in Qalbleri’ni
böyle damgalamaktadır.
030.60- Öyleyse Sen sabret, elbette Allah'ın
Waad’i Haqq’tır, Kesin Bilgi’yle inanmayanlar’dan da sakın Seni Telaşa kaptırıp
Hafifliğe sürüklemesinler.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Mü'minlerin uğradıkları sıkıntılar: 1-13
029.01- Eilf Lam Mim
029.02- İnsanlar "İnandık" diyerek,
Sınanma’dan bırakılıvereceklerini mi sandılar?
029.03- Andolsun, Onlar’dan öncekileri Sınama’dan
geçirdik. Allah, gerçekten Doğrular’ı da bilmekte ve gerçekten Yalancılar’ı da
bilmektedir.
029.04- Yoksa Kötülükler’i yapanlar, Bizi
geçeceklerini mi sandılar? Ne Kötü hükmediyorlar?
029.05- Kim Allah'a kavuşmayı umuyorsa elbette
Allah'ın Süresi yaklaşarak gelmektedir. O, İşiten'dir, Bilen'dir.
029.06- Kim Cihad ederse, yalnızca kendi Nefsi
için Cihad etmiş olur. Elbette Allah, Alemler’den Müstağni’dir.
029.07- İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar
ise, Biz elbette Onlar’ın Kötülükleri’ni örteceğiz ve elbette Onlar’a yapmakta
oldukları’nın en Güzel’iyle Karşılık vereceğiz.
029.08- Biz, İnsan’a, Anne ve Babasına Güzelliği
tawsiye ettik. Eğer Onlar, hakkında
Bilgin olmayan şeyle Bana Ortak koşman için Sana karşı çaba harcayacak
olurlarsa, bu durumda, Onlar’a itaat etme. Dönüşünüz Bana'dır. Artık yapmakta olduklarınızı
Size Ben Haber vereceğim.
029.09- İnanan ve
Salih Eylemler’de bulunanlar ise, Biz elbette Onlar’ı Salihler’in
arasına katacağız.
029.10- İnsanlar’dan öylesi vardır ki,
"Allah'a inandık" der, fakat Allah uğruna Eziyet gördüğü zaman,
İnsanlar’ın Fitnesi’ni Allah'ın Azabıymış gibi sayar, ama Rabb’inden bir Yardım
ve Zafer gelirse andolsun "Biz gerçekten Sizler’le birlikteydik"
demektedirler. Oysa Allah, Alemler’in Sineler’inde olan’ı daha iyi Bilen değil
midir?
029.11- Allah elbette İnananlar’ı da bilmekte ve
elbette Münafıqlar’ı da bilmektedir.
029.12- Küfredenler ,İnananlar’a dedi ki:
"Siz Bizim Yolumuzu izleyin, sizin Hatalar’ınızı biz yüklenelim."
Oysa kendileri, onların Hatalar’ından Hiçbir Şey’i yüklenecek değiller.
Gerçekten onlar, elbette Yalancı’dırlar.
029.13- Elbette onlar, hem kendi Yükler’ini, hem
de kendi Yükler’iyle birlikte başka yükleri de yüklenecekler ve Kıyamet Günü,
düzüp uydurmakta olduklarına karşı sorguya çekileceklerdir.
II 14-22 Nuh
ve İbrahim
029.14- Andolsun, Biz Nuh'u kendi Qawm’ine gönderdik O da içlerinde Elli Yılı eksik olmak
üzere Bin Sene yaşadı. Sonunda Onlar zulmetmekte dewam ederlerken Tufan
kendilerini yakalayıverdi.
029.15- Böylece Biz O’nu da, Gemi Halkı’nı da
kurtardık ve bunu Alemler’e bir Ayet kılmış olduk.
029.16- İbrahim
de, hangi Qawm’ine demişti ki:" Allah'a kulluk edin ve O'ndan sakının,
eğer bilirseniz bu Sizin için daha Hayırlı’dır."
029.17- "Siz yalnızca Allah'tan başka birtakım
Putlar’a tapmakta ve bir takım Yalanlar uydurmaktasınız. Gerçek şu ki, Sizin
Allah'tan başka tapmakta olduklarınız, Size Rızıq vermeye Güç yetiremezler.
Öyleyse Rızq’ı Allah'ın katında arayın. O'na kulluk edin ve O'na şükredin. Siz
O'na döndürüleceksiniz.
029.18- "Eğer yalanlarsanız, Siz’den önceki
Ümmetler de yalanlamışlardır. Elçi'ye düşen ise Apaçık bir Tebliğ’dir.
029.19- Onlar görmediler mi ki, Allah Yaratma’ya
nasıl başlıyor, sonra O’nu iade ediyor? Elbette bu Allah'a göre Kolay’dır.
029.20- De ki: "Yeryüzü’nde gezip dolaşın da,
böylelikle Yaratma’ya nasıl başladığına bir bakın. Sonra Allah Ahiret
Yaratması’nı da inşa edecektir. Elbette Allah, Herşey’e Güçyetiren'dir.
029.21- Dilediğini azablandırır, dilediğine
merhamet eder. O'na çevrilip götürüleceksiniz.
029.22- Siz Yer’de de, Gök’te (onu) Aciz
bırakamazsınız. Sizin Allah'ın dışında Weli’niz yok’tur, Yardım edeniniz de
yoktur.
III İbrahim ve Lut :23-30
029.23- Allah'ın Ayetler’ini ve O'na Kavuşma’yı
yok sayıp Küfredenler, işte Onlar, Benim Rahmet’imden Umut kesmişlerdir ve işte
Onlar, Acıklı Azab da Onlar’ındır.
029.24- Bunun üzerine kendi Qavmi’nin Cewab’ı
yalnızca: "O’nu öldürün ya da yakın" demek oldu. Böylece Allah da
O’nu Ateş'ten kurtardı. Elbette bunda, inanan bir Qawim için Ayetler
var’dır.
029.25- Dedi ki: "Siz gerçekten, Allah'ı
bırakıp Dünya Hayatı’nda aranızda bir Sevgi bağı olarak Putlar’ı edindiniz.
Sonra Qıyamet Günü, bir kısmınız bir kısmınızı İnkar edip tanımayacak ve bir
kısmınız bir kısmınıza La’net edeceksiniz. Sizin Barınma Yeriniz Ateş'tir ve
Hiç bir Yardımcı’nız da yoktur."
029.26- Bunun üzerine Lut O’na inandı ve dedi ki:"Gerçekten Ben, Rabb'ime Hicret
edeceğim. Çünkü elbete O, Aziz'dir, Hakim'dir.
029.27- Biz O’na İshaq'ı ve Ya’qub'u
Armağan ettik ve onun Soy’unda Nübuvvet’i ve Kitab'ı (muhkem) kıldık, Ecr’ini
de Dünya’da verdik. Elbette O, Ahiret'te Salih olanlar’dandır.
029.28- Lut
da, hani Qawm’ine demişti ki:" Biz gerçekten, Siz’den önce Alemler’den hiç
kimsenin yapmadığı Fuhş’u mu yapıyorsunuz?
029.29- Allah'ın dışında edindikleri Weliler’in
Örneği, bir Ev edinen Dişi Örümceğin Örneğine benzer. Gerçek şu ki Evler’in en
güvensiz olanı Dişi Örümceğin Evi’dir, keşke bilselerdi.
029.30- Dedi ki: "Rabb'im, fesat çıkarmak ta
olan Qawm’e karşı Bana yardım et."
IV 31-44 Lut
vd. Peygamberler
029.31- Bizim Elçilerimiz İbrahim'e
bir Müjde ile geldikleri zaman, dediler ki: "Gerçek şu ki, Biz bu Ülke’nin
Halk’ını yıkıma uğratacağız. Çünkü O’nun Halkı Zalim oldular."
029.32- Dedi ki: "O’nun içinde Lut da vardır." Dediler ki:
"O’nun için içinde kimin olduğunu Biz daha iyi bilmekteyiz. Kendi Karı’sı
dışında, O’nu da Aile’sini de elbette kurtaracağız. O arkada kalacak
olanlar’dandır."
029.33- Elçilerimiz Lut'a geldikleri zaman, O, bunlar dolayısıyla kötüleşti ve bunlar dolayısıyla
İçi daraldı. Dediler ki: "Korku’ya düşme ve Hüzn’e kapılma. Karı’n
dışında, Seni de Aile’ni de elbette kurtaracağız. O ise, arkada kalacak
olanlar’dandır."
029.34- "Elbette Biz, Fasıqlık yapmalarından
dolayı, bu Ülke Halk’ının üstüne Gök’ten İğrenç bir Azab indireceğiz."
029.35- Andolsun, Biz aqledebilecek bir Qawim için
oradan Apaçık bir Ayet bırakmışızdır.
029.36- Medyen'e
de Kardeşler’i Şuayb’ı. Böylece dedi
ki: "Ey Qawm’im, Allah'a kulluk edin ve Ahiret Günü'nü umud edin ve Arz’da
Bozguncular olarak Karışıklık çıkarmayın."
029.37- Ancak O’nu yalanladılar, bunun üzerine
Onlar’ı amansız bir Titreme yakalayıverdi.
Böylece kendi Yurdlar’ına Diz üstü çökmüş olarak sabahladılar.
029.38- Ad'ı
ve Semud'u da. Gerçekten kendi
oturdukları Yerler’den Size belli olmaktadır. Kendi yapmakta olduklarını Şeytan Onlar’a süsledi. Böylece Onlar’ı
Yol’dan alıkoydu. Oysa Onlar görebilen kimselerdi.
029.39- Qarun'u,
Fir'awn'ı ve Haman'ı da. Andolsun, Musa
Onlar’a Apaçık Deliller’le gelmişti, ancak Onlar Yeryüzü’nde büyüklendiler.
Oysa Onlar geçecek değillerdi.
029.40- İşte Biz, Onlar’ın herbirini kendi
Günah’ıyla yakaladık. böylece Onlar’dan kiminin üstüne Taş Fırtına’sı
gönderdik, kimini Şiddetli bir Çığlık sarıverdi. Kimini Yer’in Dibi’ne geçirdik,
kimini de Su’da boğduk. Allah Onlar’a Zulmedici değildi, ancak Onlar kendi
Nefisler’ine zulmediyorlardı.
029.41- Allah'ın dışında başka Weliler edinenlerin
Örneği, kendine Ev edinen Örümcek Örneği’ne benzer. Gerçekten Evler’in en
Dayanıksız olan’ı Örümcek Evi’dir, bir bilselerdi.
029.42- Allah, kendi dışında Hangi Şey’e tapmakta
olduklarını elbette bilmektedir. O, Aziz'dir, Hakim'dir.
029.43- İşte bu Örnekler, Biz bunları İnsanlar’a
vermekteyiz. Ancak Bilenler'den başkası bunları aqletmez.
029.44- Allah, Gökler’i ve Yer’i Haqq olarak
yarattı. Elbette bunda inanmakta olanlar için bir Ayet var’dır.
V Kur'an insanları temizler ve yükseltir: 45-51
029.45- Sana Kitap'tan wahyedileni oku ve Salat’ı
kıl. Gerçekten Salat Fahşa’dan ve Münker’den vazgeçirir. Allah'ı zikretmek ise
en Büyük’tür. Allah yapmakta olduklarınızı bilmektedir.
029.46- İçlerinde zulmetmekte olanlar hariç olmak
üzere, Kitap Ehli’yle en Güzel olan bir tarzın dışında mücadele etmeyin. Ve
deyin ki: "Bize indiriline de, Size indirilene de inandık, Bizim İlah’ımız
da Sizin İlah’ınız da Bir’dir ve Biz O'na teslim olduk."
029.47- İşte Biz Sana böyle bir Kitap indirdik.
Bundan dolayı kendilerine Kitap verdiklerimiz O’na inanmaktadırlar. Bunlar da O’na inanacaklar vardır.
Küfredenler’den başkası Bizim Ayetler’imizi inkar etmez.
029.48- Bundan önce Sen hiç bir Kitab okuyan
değildin ve O’nu Sağel’inle de yazmıyordun. Böyle olsaydı, Batıl’da
olanlar Kuşku’ya kapılırlardı.
029.49- Hayır, O, kendilerine İlim verilenler’in
Göğüsleri’nde Apaçık olan Ayetler’dir. Zulmedenler’den başkası Bizim
Ayetler’imizi inkar etmez.
029.50- Dediler ki: "Ona Rabb'inden Ayetler
indirilmeli değil miydi?" De ki: "Ayetler yalnızca Allah'ın
katı’ndadır. Ben ise, ancak Apaçık bir Uyarıcı'yım."
029.51- Kendilerine okunmakta olan Kitab'ı Sana
indirmemiz Onlar’a yetmiyor mu? Elbette, bunda inanacak bir Qawim için
gerçekten bir Rahmet ve bir Zikr var’dır.
VI Müşriklere İhtar, mü'minlere teselli:
52-63
029.52- De ki: "Benimle Sizin aranızda Şahid olarak
Allah yeter. O, Gökler’de ve Yer’de olan’ı bilir. Batıl’a inanan ve Allah'ı
inkar edip küfredenler ise, Onlar Hüsran’a uğrayanlar’dır.
029.53- Azab Konusunda Sen’den Acele istiyorlar.
Eğer Ad’ı Konulmuş bir Ecel olmasaydı, herhalde Onlar’a Azab gelmiş olurdu.
Fakat kendileri şuurunda olmadan O, Onlar’a Kuşkusuz Apansızın gelecektir.
029.54- Azab Konusunda senden acele istiyorlar.
Oysa Cehennem, o küfredenler’i gerçekten Kuşatıp duran’dır.
029.55- Azab’ın Onlar’ı kendi Üstler’inden ve
Ayaklar’ının altı’ndan kaplayacağı Gün "Yapmakta olduklarınızı tadın"
der.
029.56- Ey inanan Kullar’ım, elbette Benim Arz’ım
Geniş’tir, artık yalnızca Bana ibadet edin.
029.57- Her Nefis Ölüm’ü Tadıcı’dır. Sonra Bize
döndürülüceksiniz.
029.58- İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar,
Onlar’ı içinde Ebedî Kalıcılar olarak, altından Irmaklar akan Bahçe’nin Yüksek
Köşkleri’nde elbette yerleştireceğiz. (Salih) Eylemler’de bulunanların Ecr’i ne
Güzel’dir.
029.59- Ki Onlar, sabrederler ve Rabb'lerine
tewekkül ederler.
029.60- Kendi Rızq’ını taşıyamayan nice Canlı
vardır ki, O’nu da, Sizi de Allah rızıqlandırır. O, İşiten'dir, Bilen'dir.
029.61- Andolsun, Onlar’a: "Gökler’i ve Yer’i
kim yarattı, Güneş’i ve Ay’ı kim Emr’e Amade kıldı?" diye soracak olursan,
elbette: " Allah" diyecekler. Şu halde nasıl oluyor da çevriliyorlar?
029.62- Allah, Kullar’ından dilediğine Rızq’ı
yayıp genişletir, O’nu kısar da. Elbette Allah, Herşey’i Bilen'dir.
029.63- Andolsun Onlar’a: "Gök’ten Su indirip
de Ölüm’ünden sonra Arz’ı dirilten kim’dir?" diye soracak olursan,
elbette: "Allah" diyecekler.
De ki:"Hamd Allah'ındır."
Hayır, Onlar’ın çoğu aqletmiyorlar.
VII Mü'minlerin Zaferi : 64-69
029.64- Bu Dünya Hayatı, yalnızca bir Oyun ve
Tutkulu bir Oyalanma’dır." Gerçekten Ahiret Yurdu ise, asıl Hayat odur,
bir bilselerdi.
029.65- Onlar Gemi’ye bindikleri zaman, Din’i
yalnızca O'na Halis kılan Gönül’den Bağlılar olarak, Allah'a yalvarıp
yakarırlar. Ama Onlar’ı Kara’ya çıkarıp kurtarınca da, hemen Şirk koşarlar.
029.66- Kendilerine verdiğimize Nankörlük etsinler
ve yararlanıp metalansınlar diye. Ancak Onlar yakında bileceklerdir.
029.67- Görmediler mi, çevrelerinde İnsanlar
kapılıp Yağma edilirken biz Harem’i Emin/ güvenilir kıldık? Yine de Onlar,
Batıl’a inanıp Allah'ın Ni’metler’ine Nankörlük mü ediyorlar?
029.68- Allah'a karşı Yalan düzüp uyduran’dan veya
kendisine Haqq geldiği zaman O’nu Yalan sayan’dan daha Zalim kim’dir?
Küfredenler’e Cehennem içinde bir Konaklama Yeri mi yok?
029.69- Bizim uğrumuzda Cihad edenler’e, Biz
elbette Onlar’a Yollar’ımızı gösteririz. Gerçek şu ki Allah, İhsan edenler’le
beraber’dir.
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I 1-36
Vay hile yapanlara
Kötülerin Kitabı
"Siccin"
İyilerin Kitabı
"İlliyyin"
Suçlular
083.01- Vay haline Eksik ölçüp tartanlar’ın.
083.02- Ki Onlar, İnsanlar’dan aldıklarında
noksansız alırlar.
083.03- Onlar tartıklarında ise eksiltirler.
083.04- Yoksa Onlar, diriltileceklerini
sanmıyorlar mı?
083.05- Büyük bir Gün'de.
083.06- İnsanlar’ın, Alemler’in Rabb'i için
kalkacağı Gün'de.
083.07- Hayır, Facir olanlar’ın Kitabı şüphesiz
Siccin'dedir.
083.08- Siccin'in ne olduğunu İdrak ettin mi?
083.09- Merkum (yazılı) bir Kitap’tır.
083.10- O Gün, vay haline Yalanlayanlar’ın.
083.11- Ki Onlar, Din Günü'nü yalanlamaktadırlar.
083.12- Oysa O'nu Sınır tanımaz Saldırgan, oldukca
Günahkar olandan başkası yalanlamaz.
083.13- Ona Ayetlerimiz okunduğu zaman,
"Geçmişlerin Masalları " dedi.
083.14- Asla; hayır. Onların kazanmakta oldukları,
Qalpler’i üstünde Pas tutmuştur.
083.15- Hayır, gerçekten Onlar Rabb'lerinden
perdelenmişlerdir.
083.16- Sonra Onlar, kuşkusuz/kesinlikle Cahim'e yollanacaklardır.
083.17- Sonra Onlara, "İşte Sizin
yalanlamakta olduğunuz budur." denir.
083.18- Hayır, Ebrar'ın Kitabı İlliyin'dedir.
083.19- İlliyin'in ne olduğunu İdrak ettin mi?
083.20- Merkum bir Kitap’tır.
083.21- Ona Muqarreb olanlar Şahid’dirler.
083.22- Gerçek şu ki, Ebrar, elbette Nimetler
içindedirler.
083.23- Tahtlar üzerinde seyretmektedirler.
083.24- Nimetin Parıltısı’nı Sen Onların
yüzlerinde tanırsın.
083.25- Onlar’a Mühürlü, Katıksız bir Şarap’tan
içirilir.
083.26- Ki onun sonu Misk’tir. Öyleyse,
Değerli Şeyler’e ulaşmak için (can atanlar) bu (cennet içkisi)ni hedeflesinler.
083.27- Onun Karışımı Tesnim'dendir.
083.28- Bir (nimetin) Kaynak ki, Muqarrebler
O’ndan içer.
083.29- Doğrusu, Suç işleyenler kimi İnananlar’a
gülüp geçerlerdi.
083.30- Ve ne zaman yanlarından geçseler
birbirlerine (istihza ile) göz kırparlar;
083.31- Kendi Yakınlar’ına döndükleri zaman da
Neşe’yle dönerlerdi.
083.32- Onlar’ı (inanaları) gördükleri zaman ise:
" Bunlar kuşkusuz Sapıklar’dır" derlerdi.
083.33- Oysa kendileri Onlar’ın üzerine Gözcü
olarak gönderilmişlerdi.
083.34- Artık Bugün de, inananlar, Kafir olanlar’a
gülmektedirler.
083.35- Tahtlar üzerinde seyrederek.
083.36- Nasıl, Kafir olanlar işlemekte
olduklarının Feci karşılığını gördüler mi?
Qur'anu'l Hakîm (Qur'ane'n A'rabiyyen)