Doğu'nun Dün'ü
ÇİN
(Taoizm, Konfüçyüsyanizm,
Moculuk, Yasacılar Okulu)
Çin
MÖ 0551-0479 |
Kong Fu
Tseu |
Konfuçyanizm’in Banisi, Ahlakçı, |
MÖ 0570-0485 |
Lao-Tzu |
Taoizm’min
Banisi, |
MÖ
0479-0381 |
Mo-Tzu |
Moculuk’un
Banisi, Anti-Konfuçyist, |
MÖ 0443-0328 |
Siun
Tseu |
Eski Taocu,
Konfuçyist, |
MÖ
0399-0295 |
Çuang-Tzu |
Taoist, |
MÖ 0395-0335 |
Yang
Çu |
Maddeci,
Heodonist, Anti-Taoist, Anti Konfüçyist |
MÖ
0372-0289 |
Mencius |
Konfuçyist, |
MÖ 0300 lü
yıllar |
Lie-Tseu |
Taoist, |
MÖ 03 ??-0233 |
Han Fei
Tseu |
Yasacılar
Okulu, |
MÖ 0300 lü
yıllar |
Vey
Yang |
Yasacılar
Okulu, |
Milat Öncesi Çağlar’da Çin, Mısır, İran,
Yahudi ve Grekler arasında ilişkiler bulunduğu tezi vardır.
Grekler Doğu’dan gelen kişilere Hyperboreens (Ay Ötesi’nden
gelenler) derlermiş. Özellikle Çin, Mısır, Hint, Grek Öğretileri
arasındaki benzerlikler bu ilişkilerle açıklanır.
Büyük BUGÜN:
Çin Düşüncesi MÖ 500 lü yıllardan beri
şu temeller üstünde 3 koldan gelişti.
Tao Kiao (Tao Öğretisi),
Ju Kiao (Konfüçyüs
Öğretisi),
Şe Kiao (Buda
Öğretisi). Çin Budacılığı özel bir nitelik taşımakla beraber
temelde Hint Düşüncesi’nin malı olduğundan Çin’e özgü düşünsel
hayat Taoculuk’la Konfüçyüsçülük’te biçimlenir.
Eski Doğa Felsefesi’ni özümseyen bu Okullar’dan Taoculuk,
Felsefe açısından önemli iki kavrama sahip: Tao (yasa)
ve Wu-wie (Eylemsizlik).
İsa Öncesi
Grekleri’yle karşılaştırılırsa tao
Herakleitos’un
logos’una, wu-wie de Stoacılar’ın
apahheia ve Epikuros’un ataraksia’sına uygun
düşer. Bu karşılaştırmalar sürdürülürse çıkmazlar ileri süren
ve Kavramlar’ın gerçek Varlıklar olduğunu
savunan Kingsun Luna adlı bir Çinli
Zenon-Platon’na
da rastlanır. Konfüçyüs de, bir Çin
Sokratesi
olabilir mi? Bu dönem Grekleriyle paralellik Hind Düşüncesi’nde
de izlenebilir.
MÖ 300 lü yıllarda Konfüçyüscük’e
karşı Mo Tzu’nun kurduğu Moizm Öğretisi,
tıpkı Platon gibi, Toplum’un Bilgelerce yönetilmesi
gerektiğini savundu. Bu arada, Kungsun Luna’ya
karşı, Kavramlar’ın Nesneler’in Yansısı
olduklarını ve başkaca hiçbir gerçek taşımayıp birer Ad’dan
ibaret bulunduklarını ileri süren Hsün Tzu’yu
bir Çin Roscelin’i sayılabilir. ‘Evren benim
düşüncemdir’ diyen Vang Yang-ming bir Çin
Tekbencisi’dir.
Görüldüğü gibi Dünya’nın öbür bölgelerinde
gerçekleşen Spekülatif Düşünce, aynı süreçle kapalı Çin
Ülkesi’nde de yaşandı. En Eski Doğa Felsefesi’nden sürüp
gelmiş bulunan Maddeci eğilimlerse, Taoculuk’la
Konfüçyüsçülük’ün ve özellikle de Çin
Budacılığı’nın
bütün gizemlerine karşın, güçlü bir gelişmeyle Maoculuk’a
kadar gelmiş ve Çin Ülkesinin Toplumculuğu’nu üretmiştir.
Maddeci Eğilim’i geliştirenler arasında özellikle Vang
Çung’u, Ho Çen-tien’i, Fan Çen’i,
Li Çih, Vang Fu-Çih, Tai Çen ve en sonunda da
T’an Su T’ung ve Sun Yatsen gibi Maddeci düşünürler
sayılır. Çin Marxizm’i Maoculuk olarak anılır.
Konfüçyanizm
Sonradan bir çeşit din niteliği alan Çin’li
düşünür Konfüçyüs’ün Ahlakî Öğretisi.. Batı’da
Konfüçyüs adıyla tanınan K’ong Çeu (MÖ 551-479)’nun
öğretisi Çin Felsefesi’nde çok önemli bir yer tutar. Çin
İmparatorluğu’nun resmi Felsefesi oldu ve 1912 yılına kadar
okullarda öğretilmesi zorunlu kılındı. Din niteliği kazandı ve
Uzak Doğu’nun birçok ülkelerine yayıldı.
Kurulu Düzen’i pekiştirmek ve bu Düzen’e
Saygılı Vatandaşlar yetiştirmek amacındadır. Öğütçü’dür.
Yen Kavramıyla Dostluğu ve yin Kavramıyla
Adalet’i öğütler. Uzun ve İyi yaşamak için
Erdem gereklidir, buysa bir Bilgi işidir.
Erdemsizlik Bilgisizlikten doğar, insanlar
arasındaki anlaşmazlıklar ve bundan ötürü gerçekleşen
kötülükler Bilgi farklarından ileri gelir. Erdem’e
ulaşmak için bilinmesi gerekenler şunlardır:
Atalara saygı,
ana babaya sevgi
göstermek,
bütün ödevleri bir
çocuğun babasına ve bir babanın çocuğuna göstermesi gereken
saygı ve sevgi örneğiyle belirlemek ( Çırak-usta, karı-koca,
uyruk prens ödevlerini hep çocuk-baba örneğine uydurmak),
durumuyla tutumunu
aynılaştırmak (babaysa baba, çocuksa çocuk, kralsa kral,
köleyse köle olmak),
sadık bir dost olmak
ve Adaletsizliğe
Adalet’le karşılık vermek,
kendisine
yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmamak
ve İnsanları sevmek..
Konfüçyüs de
Sokrates gibi,
Metafizik’le uğraşmaz. O’nun gibi Kurulu Düzen’i
kuvvetlendirmekle suçlanacaktır. Nasıl dua ettiğini soran
birisine ‘benim duam yaşamımdır’ demiştir.
Sokrates
gibi hiç bir yazılı metin bırakmadı, düşünceleri öğrencilerinin
tuttukları notlarla yayıldı.
Öğütleri arasında çeşitli sağlık kuralları
bilgileri de vardır. Kong-Fu-Tseu, tıpkı bir başka
ülkedeki Sokrates gibi, İnsanlar’a İyi ve
Mutlu bir Hayat’ın yollarını öğretmek istiyordu. ‘İnsan
bildiği şeyi bildiğini bilmeli, bilmediği şeyi bilmediğini de
bilmeli’ diyordu. Konfüçyüs’ü bu düşünceleri
nedeniyle Antik bir Pozitivist sayanlar vardır. Her Pozitivist
gibi O’nun da varacağı sonuç kaçınılmaz olarak bir Din’dir.
Auguste Comte gibi.. ‘Metafiziği sadece ‘bilimemez’
olduğundan ötürü yadsımak, metafiziğin kucağına düşmek
demektir kimilerince.
Konfüçyüsçülük’e
sistemleştirilmiş ve arıtılmış Sinizm (geleneksel Çin
dini) de denilecektir. ‘Sana yapılmasını istemediğin şeyi
başkasına yapma’ ahlaki kuralını da ilk ortaya atandır.
İnanç Konfüçyüs’den sonra Mencius
(Mıngdzı) tarafından geliştirildi. Han İmparatorlu’ğu
zamanında Çin’in resmi dini’ oldu. Artık koyu bir biçimciliğe
dönüştürülmüş ve İmparator Göğün Oğlu olarak bu
dinin Başrahib’i olmuştur. Göğe ve Yer’e tapma ilkesi de bu
sırada öğreti’ye sokuldu.
Öğretisi kendisinden sonra
Konfuçyüscüler’ce bir yandan İdealizm’e
bir yandan Materyalizm’e çekildi.
En iyi İzleyicisi Meng-Tzu (Mencius)
a göre toplumsal eşitsizlik Tanrı’nın İradesi Sonucu’dur ve
değiştirilemez, her İnsan asla değişmez olarak ya Yüce’dir ya
da Bayağı’dır.
Bu Metafizik ve İdealizm MÖ II.yy.da
daha da ileriye götürülmüş ve Tung Çung-Şu’nun Ortodoks
Konfüçyüscülükü’nde doruğuna ulaştı. Tung
İmtiyazlı Sınıflar’ın Egemenliğini haklı göstermek için bir
sürü gerekçeler ileri sürdü ve öğretiyi Tanrı İradesi’nin
yüceltilmesi temeline bağladı.
MS 1000 li yıllarda Çu-Hsi ve
1500 lü yıllarda Vang Yang-Ming Yeni Konfüçyüsçülük’ü
sübjektif idealist bir yolda geliştirdiler.
Bunlara karşı Hsün-Tzu,
Konfüçyüsçülük’ü Materyalist bir yola çekti ve
Tanrı’nın Doğa’nın bir parçası olup, Bilinç’ten yoksun
bulunduğunu ileri sürdü.
Bütün bu spekülatif varsayımlar Feodal
Çin’de büyük çapta etkili oldu ve günümüze geldi.
Mao-Tse-Tung Sosyalizmi’nden
önce eski Çin’de Konfüçyüsçülük bir Din’di ve onun
adına 500 den fazla Tapınak yapılmıştı. Yılın belli bir
gününde Konfüçyüs için Törenler yapılıyordu.
Çinli Hristiyanlar ve Misyoner Papazlar
bile O’na saygı duyarlardı.
Büsbütün Metafizik’e dönüştürülen ve Tapım
Kuralları saptanan bu Resmi Din’in egemenliği 1912 devrimi’ne
kadar yüzyıllarca sürdü.
XII.yy.da Çu Hsi’nin geliştirdiği
bu Koyu Metafizik Çuhsizm ya da Yeni-Konfüçyanizm
adıyla anılır. Bu Din, Japonya’da da, özellikle 1600 lü
yıllarda resmi bir Tapım niteliği kazandı. Çu Hsi’nin
Reformu, Öğreti’ye Budhacılık ve
Taoculuk’u da karıştırdı.
Asıl adı Kieu. Çong-Ni
takma adını kullandı. Fransızlar Confucius diye
yazarlar.
Antik Çin’in günümüze kadar süregelen
en büyük öğretilerinden birinin kurucusu oldu
Görüşleri, kendisini İzleyenler’ce
düzenlenen Lun Yü (Seçilmiş Eserler) de toplandı.
Çağdaşı Hint
Budha’sı ( MÖ
557-477), Grek
Sokrates’i (468-400) gibi Ahlak’a
önem verdi. Sadece İnsan’la ve İnsanla ilgili Nesneler’le
uğraştı.
Sokrates gibi Erdem’e çağırdı halkı.
Kendisine nasıl dua edileceğini soran birine
şöyle dedi: ‘Benim duam, Hayatımdır.’
O’na göre İnsan’ın amacı, iyi ve
uzun yaşamaktır.
Bunun içinse erdem
gerekir. O bir Hayat Sanatı Doktrini geliştirdi.
Budha ve
Sokrates gibi Metafizik’le uğraşmadı.
Budha gibi
Doğa Üstü Güçler’e sırt çevirdi. Acı çeken insan yığınlarını
dizginlemeye çalıştı.
‘Ölülerin öldükten sonra yaşayıp
yaşamadıklarını araştırmamak en iyisidir. Çünkü Ölüm’den sonra
yaşandığı da, yaşanmadığı da kesin olarak bilinmemelidir.
Ölümden sonra yaşanmadığı kesin olarak
bilinirse Ölüler’e saygı gösterilmez. Ölümden sonra yaşandığı
kesin olarak bilinirse kimileri canlarına kıyarak onların
yanına gitmeye kalkarlar. İnsan, bildiği şeyi bildiğini
bilmeli, bilmediği şeyi bilmediğini bilmelidir, gerçek bilgi
budur,’ dedi.
Konfüçyüs’ün
başlıca ilkelerinden biri, her insanın görevini gerektiği
gibi ve eksiksiz olarak yapmasıdır. Öldükten sonra ne olacağını
soranlara da ‘sen daha yaşamın ne olduğunu bilmezken
ölümden sonrasını nasıl bilebilirsin?’ demiştir. O’na göre
bütün ölüm ötesi Agnostizim’dir. Bütün insanlar küçüğün
büyüye göstermesi gereken saygıyla büyüğün küçüğe
göstermesi gereken sevgiye ölçüt olarak ana baba-evlat
ölçütünü kullanmalıdırlar, İnsanlar’ın birbirlerine karşı
görevlerinde ölçüt de bu olmalıdır. Daha açık bir değişle bir
Hükümdar’ın Tebasına ve Teba’nın Hükümdar’a karşı görevleri
Baba’nın Çocuklarına ve Çocuğun Ana babasına karşı olan
görevleri gibidir.
Sokrates gibi, Erdemsizliğin
Bilgisizlik’ten doğduğunu, Erdem’in bir Bilgi
işi olduğunu savundu. İnsanlar arasındaki ayrılıklar, Fizik
yapılarından çok, Bilgi dereceleri’nden doğar. Bilge insan,
iyicil insan’dır. Bilgeliğe erişemeyen İnsan’sa, ne etse,
gerçek anlamda iyi bir insan olamaz.
O’na göre ‘her insan görevini gerektiği
gibi eksiksiz yapmalıdır: ‘Kralsanız kral olun, uyruksanız
uyruk olun, kocaysanız koca olun, karıysanız karı olun,
çocuksanız çocuk olun’ der. Bu, her ne kadar uyruksanız sakın
Kral olmaya kalkışmayın anlamına gelirse de Konfüçyüs’ün
öğretisi, tıpkı
Budha ve
Sokrates gibi, kurulu
düzeni korumuş oldu. İlklerin pratik sonucu buna yol açtı
Erdemler:
1.Atalarınıza saygı gösteriniz.
2.Ana babanıza sevgi gösteriniz.
3.Ödevlerinizi; çocuğun babasına,
babanın çocuğuna duyması gereken saygı ve sevgiye kıyaslayarak
belirleyiniz. ( çırak usta, karı koca, uyruk prens)
4.Sadık bir dost olunuz.
5.İnsanlarla iyi geçininiz.
6.Adaletsizliğe adaletle karşılık
veriniz.
7.İnsanları seviniz.
8.Size yapılmadığını istemediğiniz bir
şeyi başkalarına yapmayınız.
Bibliyografya:
-A
Confucian Notebook, E.H.Kennedy,
-A
Short History o Confucian Philosophy, Lu Wu-Çi,
-A
Short History of Confucian Phlilosophy, Wutchi,
-Buda ve Konfüçyüs,
Cemil Sena,
-Confucianism,
R.K.Douglas,
-Confucius und
seiner Lehre, von der Gabelentz,
-Confucius und
seiner Schüler Leben und Lehre, Plath,
-Confucius,
A.Waley,
-Confucius,
the Man and the Myth, H.G.Grael,
-The
Development of Neo-Confucius Thought, C.Chang,
Taoizm
Klasik Çin Düşüncesi ve Dini.. İlkin
Maddeci eğilimli bir Felsefe Öğretisi olarak ortaya çıkan ve
bir kaç yüzyıl sonra İdealist-gizemci bir Din olmaya dönüşen
Taoizm MÖ. 500 lerde yaşadığı sanılan, Hayatı üstüne
Bilgi bulunmayan ve kimilerince de yaşayıp yaşamadığından
şüphe edilen Lao-Tse tarafından kurulmuştur. Dişi’yle
Erkek, Olumlu’yla Olumsuz, Doğru’yla
Yanlış karşıt ilkelerini dilegetiren Yi ve
Yang, Taoculuk’a göre Tao (düzen)’da
Gerçekliğe kavuşur.
Nesnelerin Düzeni (Tao) budur.
Tao , Düzen ilkesi.. Çin’de Taoculuk’un ileri
sürdüğü bu kavram sözcük olarak Yol demektir. Granet
bu deyimin İlkeller’in Mana kavramıyla eşdeğerli
olduğunu ileri sürer. O’na göre Tao da Mana gibi,
Topyekün Düzen’in dilegetirilişidir. Evren bu ilke’yle
varolmuştur ve bu ilke’yle gelişmektedir. Bir başka açıdan da
Tao kavramı Herakleitos’un Logos
kavramını andırır, onun gibi çok yönlüdür. Taoculuk, bu
Kavramı Gizemsel, Metafizik-göreci bir anlamda kullanmıştır.
Evren’de bir Düzen (tao) vardır; ve bu Düzen,
Taoculuk’a göre bir Gerçekler Düzeni değil, bir
Düşler Düzeni’dir. Lao-Tse şöyle der: ‘Çuang-Tse
bir Kelebek olduğunu hayal eder, ama acaba Çuang-Tse
olduğunu hayal eden bir Kelebek değil midir?’
Doğa nasıl
işlerse, İnsan da öyle işlemelidir. İnsan’ın,
Nesnelerin Düzeni’ne uygun olması gereken düzen’i,
bir materyalist’e göre ancak Ataların yaşadığı İlkel
Komunal Toplum’da gerçekleşebilir. Böylesine
toplumsal bir düzene dönmek gerekir. Nasıl Doğa kendi
gidişini bozmadan koruyabiliyorsa İnsan da kendi
doğasını bozmadan koruyabilir.
Bu düşünceler Tao Felsefesi’nin MÖ IV. ve
III.yy.larda önde gelen temsilcisi olan Yang Çu,
Hsün Tsiang, Yin Ven ve Çuang Tse tarafından
geliştirildi. Öğreti’yi Mistik bir Din’e dönüştüren İdealist
ögeler, Taoculuk’a, özellikle Çuang Tse
tarafından giydirildi denir.
Uzmanlar Taocu Düşünce’yle Taocu Din
arasında farklılık gözetirler. Fransız Granet Taoist
Felsefe’yi şöyle özetler:
‘Sadece yaşamak için yaşamak. Bu saf ve
neşeli sanatı çocuklardan, hayvanlardan ve bitkilerden
öğrenebiliriz. İnsan, her şeye gülümsüyen, hiç bir amaç
gözetmeksizin ortada dolaşan bir bebek gibi olmalıdır. Yeni
doğmuş bir buzağıya, daha iyisi su’ya benzemelidir. Çünkü Su
her biçime girer, her şeye kucağını açar, her şeyi yansıtır.’
İnsan böylesine bir yaşama raks, müzik,
sarhoşluk ve kendinden geçme (vecd, istşğrak) la varabilir.
İnsan, yapabildiği kadar yaşamını uzatmaya çalışmalıdır. Bunun
için de iyi yemeli, gerektiğinde az ve gerektiğinde çok yemeli,
kızoğlankızlar arasında ya da bunlardan birinin üstünde
yatmalı ( bir erkeğin genç kalması için öğütlenen yöntem),
sağlığını korumaya titizlikle dikkat etmelidir. Kendisine
kötülük edenlere de iyilik’le karşılık vermelidir (Hristiyan
ilkesinin Çin biçimi). İz bırakmadan yaşamalıdır (Lao’ya
göre kendinden iz bırakan kişi gerçekten büyük değildir).
Bilgeliğin verdiği sukun ve huzur Taoculuk’un
en büyük gayesidir. (Greklerin Mutluluk Felsefesi’nin
Çin biçimi).
Çin Halkı arasında oluşturulan bir
Efsane’ye göre Lao-Tse’yle Kong-Fu karşılamışlar.
Lao-Tse , Kong-Fu’ya ne ve niçin okuduğunu
sormuş. O da okuduğu Kitab’ın adını söyleyerek İnsanlık
ve Adalet’i öğrenmek için okuduğunu söylemiş. Lao-Tse
şöyle demiş: ‘Güvercin tüylerini aklamak için yıkanmaz,
tüyleri doğuştan aktır çünkü’. Tao Felsefesi’nin Usçu ilkeleri,
daha sonra, Vang Çung vb. gibi Maddeci düşünürler’ce
geliştirildi.
Lao-Tzu
Lao-Çö, Lao-dzi,
Lao-dan
MÖ 0570-0485
Çinli
düşünür. Masallaşmış bir kişilik.
Kimi Çin Tarihçileri O’nun MÖ 604,
kimileri ise 729 da doğduğunu
ve Kou Kralları’nın Sarayı’nda Memur olduğunu ileri
sürerler.
Söylendiğine göre Konfüçyüs,
O’nu görmeye gitmiş ve kendisinden yararlanmış. Sonra da
Öğrencilerine ‘Bugün Lao-tzu’yu gördüm, Ejderha’ya
benziyordu’ demiş.
Lao-tzu bir gün Batı’ya doğru
yola çıkmış ve Çin sınırı’nı aşmadan önce Sınır Bekçisi’nin (Kuan
Yin-Tzu adlı düşünür) isteği üzerine Tao-te King (Erdem)
adlı eserini yazıp O’na bırakmış ve ortadan kaybolmuş. Çin
inançları’na göre Varbarlar’ı Din’e çağırmak için Hindistan’a
gitmiş, Budacılık gerçekte O’nun öğretisiymiş.
Bibliyografya:
-M.Pauthher’in
Description de la Chine adlı eserinde de bilgiler yer
alır.
-Remusat’ın
Notice sur Lao-tseu adlı eserinde hakkında
bilgiler, varsayımlar yer alır.
Mo-Tzu
=Mo-Ti=Mö.Tseu
MÖ 479-381
Çinli düşünür..
Konfüçyüsçülüğe karşı çıkarak
Moculuk adıyla anılacak bir Öğreti
geliştirdi.
Mo’ya göre İnsani Bilgiler,
Nesnel Gerçekliği araştırmanın dolaysız bir ürünü’ydü. Önceden
belirlenmiş bir Kader yoktu. İnsanlar’ın Kaderi’ymiş
gibi görünen olgular , İnsanlar’ın Evrensel Sevgi İlkeleri’ni
yerine getirmelerinden doğmaktaydı. İnsanlar yardımlaşmalı ve
savaşmaktan vazgeçmeliydiler. Toplumu tıpkı
Platon gibi
Bilgeler yönetmeliydiler.,
Moculuk
temelde Mistik yapılı olmakla birlikte ilginç Materyalist
ögeler de içerir. Avrupalılar’ca Ahlak’ın simgesi
sayılan Çinli Bilge (Fr.Le sage Chinois ) tipi, bu Öğreti’nin
meydana çıkardığı bir tiptir.
İzleyicileri O’nun bu ögelerini
Spontane Materyalizm doğrultusunda geliştirdiler, bu
gelişme de Çin Felsefesi’nin maddeci evrimini önemli bir
etkinlik kazandırdı.
Siun Tseu
Sin K’Ouang ve Siun King
MÖ 0443-0328
Çinli Düşünür..
Taoculuk’u bir yana bırakıp
Konfüçyüsçülük’ü ele aldı. Öğretiyi
özellikle toplumsal açıdan yenileştirdi.
Şöyle der: ‘Göklerin Bilgisi ne kadar
önemli olursa olsun Bilgi edinmek isteyen kişi buna hiç
aldırmayacak ve anlamak için çaba harcayacaktır.’
Görüldüğü gibi Siun Tseu,
Konfüçyüs gibi, Metafizik’e karşı çıkmakla birlikte,
Metafizik’le ilgilenmemektedir. Siun Tseu ahlak’la
ilgilendi. İnsanların Acılarına ve Sıkıntılarına çareler
aradı.
Mencius’un uzun
bir süre bilinmemiş olması Siun Tseu’yü
Konfüçyüsçülük’ü biçimlendiren tek Düşünür
saydırmıştı.
Mencius’un tersine, insanların
Doğuş’tan Kötü olduklarına inanıyor ve İyilik’in
sonradan kazanılan bir nitelik olduğunu ileri sürdü. O’na
göre, İnsanlar sadece kişisel çıkarlar’ının peşindeydiler,
toplumsal karışıklıkların nedeni de buydu. İnsan,
Yaratılışının Kötülüğü yüzünden yönetilmeye muhtaçtır, bundan
ötürü de amaç İyi Yönetim’dir.
Çuang-Tzu
Chuang Tsö,
Çung-Tsi, Chuang-Tzu, Şuvank-Çö
MÖ 0399-0295
(369-286)
Çinli Düşünür..
Taoizm’in Tao’dan sonra
gelen en büyük düşünürü.. Taoculuk’un Tao-tö
King’ten sonra en önemli eseri Çuang-Tzu‘nun
Kitabı’dır.
İncelemecilere göre birçok yazarın
katkısıyla meydana geldiği söylenen bu eser koyu bir
Spiritüalizm anlayışını sergiler.
Kitabdaki şu öykü Çuang-Tzu’nun
düşüncesini özetler:
‘Çuang Tzu bir gün rüyasında kendini
Kelebek olmuş görmüştü. Kelebek, Çuang-Tzu olduğunu
bilmiyordu. Bu arada uyandı ve kendisinin Çuang-Tzu
olduğunun bilincine vardı. Sonra düşünmeye başladı: Acaba
Çuang-Tzu mu kendisini rüyasında bir kelebek görmüştü,
yoksa bir kelebek mi rüyasında kendini Çuang-Tzu
görmüştü? ‘
Bundan çıkarılan sonuç şu: Evren’de her
şey bir rüya’dan ibarettir. Çuang-Tzu ‘size düş
görüyorum’ diyor. Şu halde el altında bulunanla yetinmeliyiz,
sürekli bir huzur halini sürdürmeliyiz.
Çinli düşünür.
300 lerin en ilginç Maddeci Düşünürlerinden. Mistik ve
Dinsel öğreti ülkesi Çin’de Materyalist bir öğreti geliştirdi.
Dini görüşleri ve Ölümsüzlüğü kıyasıya eleştirdi.
O’na göre Doğa ve Toplum, doğal zorunlu (bir
çeşit kader niteliğindeki) Yasalar’la oluşur.
Özellikle Taoculuk ve Konfüçyüsçülük gibi
ahlakî akımlara da karşı çıktı ve İnsan’a Hayat’tan
diledikleri kadar zevk almalarını öğütleyerek bir çeşit
Hedonizm’i savundu.
Çinli
düşünür.. Adı Ming-dzi’dir. Meng-tsö
de denir. Mencius olarak latinceleştirilmiştir. Adını
Mensiüs de yazarlar.
Konfüçyüs’ün Torunu Tse-se’nin
Öğrencisi’ydi.
Konfüçyüs Okulu’nun
en usta Düşünürü sayılıyor. İnceleyenler O’nu Humanist
sayarlar. Gerçekte Mistik Çin Felsefesi’nin
temsilcilerindendir.
King’ler (Kutsal Kitaplar )
üstünde çalıştı. Söylendiğine göre eseri Meng-tse Çu
de Ruhbilimsel bir Yöntem kullandı, Konfüsyüsçülük’ün
İnsan Ruhu’nun oluşumuna uygun düştüğünü ispatlamaya çalıştı,
çağının ahlak anlayışını alaylı bir dille eleştirdi.
İnsanlar’ın Doğuş’tan iyi
oldukları kanısındaydı. O’na göre bütün sorumluluklar’ın kaynağı
İnsan’ın kendisine karşı olan Sorumluluğu’dur, görevlerinin
kaynağı da anne-baba’ya karşı olan görevler’dir.
Eserleri:
-Meng-tse Çu, Çin klasiklerinden sayılmaktadır.
Çinli düşünür.. Tao’cuydu.
Metafizik Varsayımlar ileri sürdü.
Günümüze gelebilen Çung-hiu-King Kitabı
Taoculuk’un başlıca kaynaklarından sayılır.
Eserleri:
Çung-hiu-King, (Cisimsizin
Kitabı ),
Çinli düşünür. Maddeci.
Uyumlu bir Doğa Kuramı geliştirdiği
söylenir. O’na göre Gök’te Yüce bir Yönetici yoktur, Gök Doğal
Olgu ve Nesneler’in Ürünü’dür. Evren yaratılmış
değildir. Her şey Yang (Pozitif ) Güçler’le Yin
(Negatif ) Güçler’in karşılıklı etki (enteraksiyon ) sinden
oluşur ve gelişir.
Materyalistler O’nun bu yüzyılda
oluşturduğu Diyalektik’i hayranlık verici bulurlar. Bilme
süreci, Duyu Organları’nın aracılığıyla başlar, İnsan Doğru
Tasarımlar’ını ancak Duyusal Deney
Verileri’ni elde ettikten sonra oluşturabilir.
O çağda insan’ın Doğuş’tan kötü
nitelikli olduğu kanısı yaygındı. O da bu yaygın kanı’ya karşı
çıkmamış olmakla beraber insanın yetişmesi sırasında iyi
nitelikler elde ettiğini söyledi.
Öğretisi kendinden sonraki Çin
Maddeciliği’ne yüzyıllar boyunca temellik etti. Çin İdealizm’i
bile O’nun soluğunu ensesinde duydu ve onunla tartıştı.
Bu Maddeci öğreti, Çin’in (başta
Taoculuk ve Konfüçyüsçülük olmak
üzere ) ünlü Mistisizmine bir karşı çıkıştır.
Bibliyografya:
-Fung
Yu Lan’dan D.Bolde’nin İng.ye tercüme ettiği
A History of Chinese Philosophy
adlı eserde,
-E.V.Zenker
‘in Histoire de la Philosophie Chinoise
hakkında bilgiler vardır.
Çinli düşünür. Asıl adı Han Çö (Han Fey Tsö
) biçiminde de yazılıyor.
Konfüçyüscülük’e karşı olan
Yasacılar Düşünce Okulu‘nun kurucusu’dur. Mutluluğa
ulaşmanın geçmiş çağlar yaşantısına dönmekle mümkün bulunduğu
iddiasına karşı çıktı. Değişik Çağlar’a ait farklı şartların
değişik tutum ve davranışlara ihtiyaç göstereceğini savundu.
Düşünceleri daha çok Hukuk ve Siyaset’le
ilgiliydi. Toplumsal konularda Faydacı İlkeler ileri sürerek
Bentham’ın Öncüleri’nden sayıldı.
Çin’deki Han Prensleri’ne hizmet ettiği halde, kimi
kıskançlıklara uğradığından kendini öldürmesine izin verilerek
cezalandırmıştır.
Eserlerinden kalan parçalar K.
Liao’nun The Complete Works of Han Fei Tzu
adlı eserinde
toplanmıştır.
Vey Yang
MÖ 300 lü
Yıllar
Çinli düşünür.
Yasacılar Okulu’ndandır.
O’na göre Devletleri Tarım’la Savaş besler.
Büyük bölümünün O’nun tarafından yazıldığı
sanılan Çang Çe
ile ünlüdür.