XV.Cüz

 

 

2001 2002 2003 2004 2005 2006  2007 2008 2009 2010 

2011


            07 Ekim 2006/15.Cüz'den

 
                       
Cuz15-2006Sûre-i İsrâ Qudüs’ün Adı’nı andıktan sonra daha 2.Âyeti’nde Mûsâ’ya İsrâiloğlları’na Klavuzluk etmesi için verilen Kitâb’a Dikkatler’i çeker ve 2 Adım daha geriye giderek Nûh’dan bahseder. 17.Âyet’te tekrar Ba’den-Nûh Helak edilenler’e Vurgu.. Ahlâq Yasaları’nın Sayım’ı Sırası’nda Müsrifler’in Kardeş’i olarak Tawsif olunan Şeytân.. 

            Rabbi’ne Karşı Nankör olan Şeytân’a karşı Uyarı Sadeti’nde Aşağı’ya alıntıladığım Aşr’da Haqq Cenaplar’ı  Nûh’dan da 1 Adım Geri’ye uzananlara Kontra-İnsan olarak kendini var’eden Şeytân’ın Aduwwiyeti’nin altını çizer. İlâhi İrşâd’la Dilimiz yumuşatılır, Kullar arası İfsâd’a Kapı aralanmasın diye.. 15.Cüz‘ün Girişi’ndeki Bereketli Topraklar’a bundan sonra döner ve Furqân’dan sonra Dâwûd’la beraber anılan Zebûr’la yüzleştiriliriz.

 

 

 

Alıntı:

 

17-054"Kullarım’a*, Söz’ün* en Güzeli’ni* söylemelerini, söyle. Çünkü Şeytân* aralarını bozmaktadır. Elbette Şeytân İnsan’ın* açık bir Düşmanı’dır*. /Sizi en iyi Rabb'imiz bilir, dilerse Size Merhamet* eder, dilerse Sizi azablandırır*. Biz Seni Onlar’ın üzerine bir Wekil* olarak göndermedik. / Rabb'in, Gökler’de* ve Yer’de* olan Herkes’i en İyi bilir*. / Andolsun, Biz  Nebiler’den* bir Qısmını bir Qısmına Tafdil* ettik ve Dâwûd'a* da Zebûr* verdik. /De ki: "O'nun dışında öne sürdüklerinizi Yardım’a çağırın, Onlar Siz’den ne Zararı uzaklaştırabilirler, ne de hayra dönüştürebilirler. /Onlar’ın taptıkları da hangisi daha Yakın’dır diye Rabb'lerine bir Wesile* arıyorlar, O'nun Rahmeti’ni* umuyorlar* ve Azâbı’ndan* korkuyorlar*. Elbette Senin Rabb'inin Azâb’ı* Korkunç’tur.‘ (el-İsrâ/053-057)

 

 

 

TERTİL VII

   TERTİL XI

 

Muqâbele Edenler:

 

         (M.Özenoğlu/15 Ramazan 1431:  Söz ola kese Savaş’ı. Söz ola, kestire Baş’ı. Söz ola, Ağul’u Aş’ı Yağ ile Bal ede bir Söz... diyerek ne de Güzel özetlemiş Yunus üslûb’un Ehemmiyeti’ni… Söz vardır ki Savaş’ı keser, Söz vardır ki Baş’ı keser, Söz vardır ki Zehirli Aş’ı Yağ ile Bal eder… Kelimeler, Cümleler ya da İfâdeler ne kadar İçerik Yönü’yle Mükemmel olursa olsun İfâde edemeyenin Dili’nde Anlamı’ndan çok Şey kaybeder. Rabbimiz Âyet’te Kullarım’a de ki… diye sesleniyor. Rabbimiz’e Kul olabilme Şerefi’ni Rabbimiz bizlere Nasip eylesin! Rabbimiz’in Kullar’ı, Kul olmayı başarabilenler Güzel Söz söylesinler. Zaten Kul olmayı başarabilenler Güzel’den başka bir Şey söyleyemezler. Ama Kul bu… Nisyân Özelliği İnsan olmasından gelir. Yine de unutabilir… Güzel Söz söylemek ya da Söz’ü Güzel söylemek Rabbimiz’in bir Emr’i ise Kullar’ı olarak bizler Güzel söyleyerek İnsanlar’a Sâhibimiz’i hatırlatabiliriz. Çocuk Kötü konuşunca İnsanlar, Âilesi’nin Çocuğa Terbiye vermediğinden Şikâyetçi olur… Ev’e Laf getiren bir Çocuk Sâhibi’ni yani Âilesi’ni üzer… Hem Âile’si yanlış tanıtılmış olur hem Çocuk Yanlış’ta kalmış olur… Bizim Gerçek Sâhibimiz olan Rabbimiz’i üzmeye ne Haqqımız olabilir? Aldığımız İslâmî Eğitim bize bir Şuur verememişse, Güzel’i söyleyemeyerek bizim Yüzümüz’den Din’den uzaklaşanların çıkabilme İhtimal’i ortada varsa Hâlimiz nicedir? Bizim yüzümüzden Rabbimiz’den uzaklaşan İnsanlar’ın çıkabilme İhtimal’i Belimiz’i iki Büklüm yapması gerekirken, bugün Müslümanlar olarak bizlerin Temizlik, Sadaqât, Adâlet, Doğruluk gibi Hasletler’den Uzak durmamız acaba ne Anlam’a gelmektedir? Yalan söylemenin, Hırsızlık yapmanın, Haqsızlık etmenin Günâh’ı, İslam’ı yani Rabbimiz’i Yanlış Tanıtma’nın üzerimize bıraktığı Günâh’ın yanında ne kadar da Hafif kalır! Oysa bir Tutam Reyhan İçimiz’i ferahlatırken, İslâm’ın Kokusu’nun üzerimize sinmemesi, onu koklayıp ferahlayamamamız ne kadar da Acı… Haqiqât her zamanki gibi aynı yer’de… Saflar sıklaştırmalı, Söz’ü güzel söylemeli ve Samimi olmalı… Çok mu Şey? Hiçbir Şey