2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008
2009 2010
05 Ekim 2005/02.Cüz'den
Rasûl-i Ekrem’in
Medine’si, Mekke Yılları’ndan Farqlı olarak İbrâhimî Geleneğe (Millet-i İbrâhim) Mülk
olarak da Wâris kılınmıştı.
1.Cüz’de İsrâiloğllurı’nın
Mûsâ ile Çöl’de yürüdükleri Yıllar’ın Sorunlar’ı
ile Medine’nin
Muhammedî Müslümanlar’ı ve kendilerine ‘Yehûd’ diyenler’in nasıl
yüzleştirildiğini okumuştuk. 2.Cüz’ün Son Aşrı’nda ise Âl-i Dâwûd’un
Qarye’ye (Quds-i Şerif) Giriş Qıssası’nı okuyoruz. Dâwûd’un
Wâris kılındığı (Yeryüzü Anlamı’nda) Arz’ın,
Halefler’i şimdi Medine’dedir. Qıble’nin Tahwili’nin
Nokta-yı Siyâset’deki Anlam’ı buydu. ‘Üzerinde bulunduğumuz Qıble’den çıkıyor değildik Sefihler’in
sandığı gibi.. Sancaktarlığı dewr’alıyorduk. Allâh Wasat Ümmet’i yaratıyor; Arz’ın Doğu’su, Arz’ın Batı’sı için Mekke’yi Anaşehir olarak tekrar Târih Sahnesi’ne, ‘Yeni Halq’ı ile birlikte çıkarıyordu.
Dewr-i
Fetreti’nde (Yaşadığımız Yüzyıl) ‘Nûr’ isteyen Biçâreler olarak Yüzümüz Semâ’ya Muntazır, Hoşnud olacağımız Hâdimu’l-Qıbleteyn Adağımız için Sıra’dayız. Sözü’nün Er’i olanlarımız Toprağın altında,
Üstünde olanlarımız ‘bastığımız Yerler’i Toprak diyerek geçmeyip Tanıma’nın
Derdi’nde.. Sefihlerimiz ise Avrupa
ile Entegrasyon Şerbeti’nin Sarhoşluğu içinde soruyorlar:
‘Bunlara
da ne oluyor, Ülkemiz’i kitlediğimiz Uygarlık Projesi’ne Su taşımıyor, Tökez
olmaya çalışıyorlar.’ Alacakları Cewap Ramazan’da Münzel Furqân’da Mewcut:
‘Bize
gelen bunca İlim’den sonra Kuşku’ya
düşüp, Kalabalığın Hewâsı’na uyup
Zâlimler’den mi olalım?’
Alıntı:
"İnsanlar’dan Bazı Sefihler*: "Onları daha önce üzerinde bulundukları Qıbleleri’nden* şimdi Qabe’ye çeviren nedir?” diyecekler. /De ki: "Doğu'da*, Batı'da* Allâh'ındır. Kimi dilerse Müstaqîm Yol’a* iletir." / Böylece Biz sizi, İnsanlar’a Şâhid* olmanız için Wasat* bir Ümmet* kıldık. Elçi de üzerinize bir Şâhid olsun. /Senin üzerinde bulunduğun Yön’ü Qıble yapmamız, Elçi'ye uyanları, İki Topuğu üzerinde gerisin geri Dönenler’den ayırtetmek içindir. Doğrusu bu Allâh'ın Hidâyet’e* ulaştırdıklarının dışında kalanlar için Büyük bir Şey’dir./ Allâh, İmânınız’ı* boşa çıkaracak değildir. Elbette Allâh, İnsanlar’a Şefkatli'dir-, Rahîm'dir*. /Biz, Senin Yüzü’nü çok defa Göğe doğru çevirdiğini görüyoruz. Şimdi elbette Seni Hoşnud olacağın* Qıble’ye çeviriyoruz. Artık Yüzü’nü Mescid-i Harâm* Yönü’ne çevir. Her nerede bulunursanız, Yüzünüz’ü* onun Yönü’ne çevirin. /Elbette kendilerine Kitâb verilenler* bunun Rabb'lerinden bir Gerçek* olduğunu bilirler. Allâh yaptıklarınızdan Gâfil* değildir. /Andolsun, Sen kendilerine Kitap-verilenler’e her bir Âyet’i getirsen, yine de Onlar senin Qıble’ne uymaz, Sen de Onların Qıbleleri’ne uyacak değilsin. Onlardan bir kısmı, bir kısmının Qıblesi’ne de uymaz. /Andolsun, eğer Sana gelen bunca İlim’den* sonra Onların Hewâları’na* uyacak olursan, elbette Sen de Zâlimler’den* olursun. / Kendilerine Kitap verdiklerimiz, O'nu, Oğulları’nı tanır gibi tanırlar. Buna rağmen içlerinden bir Fırqa* Gerçeği bildikleri halde elbette ketmederler*. Haqq Rabb'indendir. O halde Sakın Kuşkulananlar’dan olma.’ (el-Baqara/142-147)
Muqâbele:
(M.Özenoğlu/2 Ramazan 1430: 143.Âyet, Furqan 30.Âyet’teki “Qur’an’e Mehcûrâ” Deyimi’ni hatırlattı. Aynı Kelime olmasa dâhi birbirine
Yakın Anlamlar’ı çağrıştırmaktadır. 142–147.Âyetler Qıble’nin değişmesini
anlatmaktadır. Ayrıca bu Âyetler Ehl-i Kitab’ın Peygamberimiz’i Öz Çocuklar’ı gibi
tanıdıklarını ancak buna rağmen İnkâr ettiklerini dile getirmektedir.
(M.Özenoğlu/2 Ramazan 1431:Qıble’nin Tahwili’nde bu Âyet Nâzil olmuştu. Qıble Arz’ın Merkezi’ydi artık. Müminler için en az Mekke kadar Kutlu’dur Qudüs ve Mescid-i Aqsâ… Peygamberimiz’in Risâleti’ni bilen ancak kendi içlerinden çıkmadığı için İnkâr eden Yahudiler Beyinsizce Âyet’teki Sual’i soruyorlar. Cewap sâde: ‘Doğu da Allâh’ın, Batı da…’ Mescid-i Aqsâ da Mescid-i Harâm’da… Qudüs de Roma da… Heryer… Mekke’ye Tahwil edilen Qıble deyim yerindeyse Asıl Mecrası’nı buldu. Asırlardır Müslümanları Kâbe’sinden döndüremeyen Kabil’in Ardıllar’ı, Qıble’nin içini Boşaltma Gayreti’nde… Bir taraftan Yönümüz, İstiqâmetimiz gerçekten Kâbe mi? Diğer taraftan içi boşaltılmaya çalışılan Kâbe artık bizim mi? diye soruyoruz. Bizim olmasına bizim de… Kapitalist Hegemonya altında inleyen Mescidimiz, Ümmü’l-Qura’mız kurtarılmayı bekliyor. Bugün Filistin, Keşmir, Iraq, vs. Yerler için endişelendiğimizden daha fazla Mekke ve Medine için endişelenmeliyiz ve Can Damarlarımıza Sâhip çıkmalıyız. Tawaf ederken İnsan’ın üzerine yıkılacakmış gibi duran Gökdelenler İbrâhimî Senfoni’yi İcra etmeye ne kadar Müsaade ediyor? Artık Hira’dan Kâbe’yi izleyemiyoruz… Bilemiyoruz nasıl bir Duygu? Cedd’in Torun’u olmamız bu Webâl’i bize yüklüyor… Yapacak çok İş var, değil mi? Rabbim Muwaffakiyetler versin! )