2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010
03 Ekim 2006/11.Cüz'den
‘Ben Atam İbrâhîm’in
Duası’yım’ buyuran Merhamet Timsâl’i Elçi’nin Risâleti’nin Son Yılları’nı
okuruz Tewbe Sûresi’nde. Atası’nın
‘Onları arıtacak, onlara Kitâb’ı-Hikmet’i öğretecek bir Rasûl’ diye tanımladığı Oğul,
Bu Nebewî Medeniyet’in Çatısı’nı
tekrar çattığı Medine’de, bunu Salat ve Sadaqât/Zekât üzerine İnşâ ediyordu. Miras
bırakacağı Wasat Ümmet’i de Muhâcirûn-Ensâr Çekirdeği’nin
Etrafı’nda halkalamıştı. ‘Tâbiûn’ bir
bakıma onların Dewrî Ardıllar’ı, bir bakıma Eş-Zamanlı İzleyiciler’i. Yani Hicret ve Nusret’te onları izleyen Sâdıqlar.. Nifâq’ın
Mıntıka’sı yok, Şehirli’de, Taşralı’da bu Surî Maraz’dan Nasipkâr…
11.Cüz’ün
içinden Efendimiz’in ‘Salat’a çağıran Sesi’ni duyuyoruz. Mekke’den ayrılırken ‘Bize
Ev’ mi bıraktılar ki’ diyen Kulu’na
Allâh Nusret ve Fethi’ni bahşederek,
Fewc Fewc Halkalanmalar’ı görmeyi Nasip etmişti. Salat’a Îcâbet edip, kendilerine Tabi olacaklar’a Hicret ve Nusret’te ‘Sâbıq’ olacak Sâqıblar’a Selâm ola..
Alıntı:
‘Şunlara
gelince: Öne geçen Muhâcirler* ve Ensâr ile onlar’a Güzellikle uyanlar*,
Allâh onlar’dan Râzı* olmuştur, Onlar da O'ndan Râzı olmuşlardır ve Onlar’a,
içinde Ebedi* kalacakları, içlerinden Irmaklar* akan Bahçeler* hazırlamıştır.
İşte büyük Fewz* bu’dur. /Çevresi’ndeki Bedewiler’den*
Münâfıqlar* var’dır ve Medine
Halqı’ndan da Nifâq’ı Alışkanlığa* çevirmiş olanlar vardır. Sen Onlar’ı
bilmezsin, Biz Onlar’ı biliriz*. Biz Onlar’ı İki kere azablandıracağız, sonra
Onlar Büyük bir Azab’a* döndürülecekler. / Diğerleri de Günahlar’ını* İtirâf
ettiler, Onlar Salih* bir Çalışma’yı bir başka Kötülük’le bulaştırmamışlardır.
Umulur ki Allâh Tewbeleri’ni* Qabul eder. Elbette Allâh Gafûr'dur*, Rahîm'dir*.
/ Onlar’ın Malları’ndan* Sadaqa* al, bununla Onlar’ı temizlemiş* olursun. /
Onlar’a Salat* et ( teşvik et). Doğrusu, Senin Salat’ın*, onlar için bir
Sukunet’tir*. Allâh İşiten'dir*, Bilen'dir*. /Onlar bilmiyorlar mı ki,
gerçekten Allâh Kulları’ndan* Tewbeler’i Qabul edecek* ve Sadaqalar’ı da alacak
olandır. Elbette, Tewbeler’i Qabul-eden'dir*, Rahîm'dir*. /De ki:
"Yapıp edin. Allah Sizin Çalışmalarınız’ı Ecri’ni vererek görecektir,
O'nun Elçi’si* ve Mü'minler’* de./
Yakında Gayb’ı* da, Müşahade edileni* de Bilen'e döndürüleceksiniz ve O, Size
yaptıklarınızı Haber verecektir*." /Diğer bir kısmı da, Allâh'ın
Emr’i* için ertelenmiştir. O, bunları ya azablandıracak* veya Tewbeleri’ni*
Qabul edecektir. Allâh, Bilen'dir*, Hakîm'dir*.’ (et-Tewbe/ 100-106)