2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007
2008 2009 2010
20 Ekim 2004/06.Cüz'den
‘Nisâ Sûre’si Kitap Ehli’nin Nasrânî Tâifesi’ne seslenmeden önce Medine Yahudiler’i ile olan Muqâbelesi’ni 163-170.Âyetler
Arası’ndaki İlginç bir Rasûller Tasnif’i ile nihâyetlendirir.
Nûh,
Ba’den Nûh Enbiyâ ve Sen… Muhtemelen Târih’in Bugün’den Geri’ye doğru 5.000 Yıllık bir Zaman Dilim’i.. Ba’de’n-Nûh Enbiyâ Ta’dad edilirken İbrâhim a. Dâhil Sekiz Ewlâd’ı bir
çırpıda zikredilir. Teselsül Müsned
Zincir’i ile İki Oğul İsmâil ve İshâq’ı anar, Aqabine Ya’qûb ve Sıbtı’nı kor. Bu Sıbt’ın
İzleri’ni sayarken Sûre’nin bundan sonra
gelecek Pasaj’ı ile Uyumlu olacak Tarz’da Mûsâ
Durağı Te’hir edilerek Îsâ a.
(Sen’den Öncekiler) içindeki Fetret’in
Başlangıc’ı olarak Yeri’ni alır. Wahyedilenler’den Eyyûb, Yûnus ve Hârûn
Özel olarak İsimler’i seçilmiş olanlardır.
Qıssası’na Özel olarak Geri dönüleceğini bildiğimiz için Hârûn’un Mûsâ’dan Bağımsız ve Önce Ta’dad’ı Şaşırtıcı gelmiyor. Artık
Târih’i geriye saydırıyoruz. Önce Çöküş’ün
Başlangıc’ı olan Süleymân anılır. O,
Qudüs’teki Oluş’un Başlangıc’ı değil, Zebûr
verilen Dâwûd’un Halefi’dir.
Zincir’i tamamlayan ve beklenen İsim geliyor. Allâh’ın kendisi ile konuştuğu Mûsâ Nebi.. O’nun Zikr’i ile 4 Kitap, 5 Ûlu’l-Azm Rasûl’un Qur’ân’da örülen Tamamlayıcı Desen’i bir kez de burada Nazarlar’a sunulur. Burdaki Anış niye? Pasaj’ı okuyalım ve düşünelim.
Alıntı:
‘Nûh'a* ve O'ndan sonraki Nebiler’e* wahy’ettiğimiz* gibi Sana da wahy’ettik. İbrâhim'e*, İsmâil'e*, İshâq'a*, Ya’qûb'a*, Sıbtlar’a*, Îsâ'ya*, Eyyûb'a*, Yûnus'a*, Hârûn'a* ve Süleymân'a* da wahy’ettik. Dâwûd'a* da Zebûr* verdik. /Ve Sana daha önceden gerçekten Haberleri’ni* aktardığımız* Elçiler* ile Sana Haberleri’ni aktarmadığımız Elçiler'e de wahy’ettik. Allâh Mûsâ* ile de konuştu*. /Elçiler, Müjdeciler* ve Nezirler* olarak gönderildi.. Öyleki Elçiler’den sonra İnsanlar’ın Allâh'a karşı Deliller’i* olmasın. Allâh Azîz'dir*, Hakîm'dir*. /Fakat Allâh, Sana indirdiğiyle Şâhidlik* eder ki, O, bunu kendi İlmi’yle* indirmiştir. Melekler* de Şâhid’dirler. Şâhid olarak Allâh yeter. / Kuşkusuz, Küfredenler* ve Allâh Yolu’ndan* alıkoyanlar, gerçekten Uzak bir Dalâlet’le* sapıtmışlardır. Gerçek şu ki, Küfredenler ve Zulmedenleri*, evet Onlar’ı Allâh bağışlayacak değildir, Onlar’ı bir Çıkar bir Yol’a da iletecek* değildir. Ancak, onda Ebedî* kalmaları için Cehennem* Yolu’na iletilecekler. Bu da Allâh'a pek Kolay’dır. /Ey İnsanlar, Kuşkusuz Size Rabb'inizden Elçi geldi. Öyleyse O’na İmân* edin, Sizin için bu Hayırlı’dır*. Eğer küfrederseniz, elbette Gökler’de* olanların ve Yer’de* olanlar’ın Tümü Allâh'ındır. Allâh Alîm'dir*, Hakîm'dir*. (en-Nisâ /163-170)