2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010
23 Kasım 2001/08.Cüz'den
165.Âyet’le bu Cüz Ortaları’nda
nihâyetlenen En'âm Sûre’si İsmi’ni 8.Cüz’de
yer alan "Sekiz En'âm’dan almaktadır. En'âm üzerinde
Tasarruf’ta bulunabilmek Yetki’si "En'amte Akışı"nın Ni’metlenmişleri’nden olabilmekte Mümkün’dür.
7.Cüz'de anlatılan "Âdem'in İki Oğlu"nun
Hikâye’si, Âdem Soyu'nun Yeryüzü Canlılar’ı (Dabbe,
En'âm) arasında Dewâm eden Dialektiğin Anlamlı bir Özeti’dir.
Mekke
Sûreleri'nde 6 kez Hikâye edilen (İlki 8.Cüz’de yer
alan A'râf
Sûresi'ndedir) ‘Âdem'in Yaratılış Qıssa’sı’, Mushaf
Sırası'nda İlk kez Medenî bir Sûre
olan Baqara
içinde yer almıştır. Âdem, "Kendisine Tewdi edilen Emânet"le
Yeryüzü Dabbeler’i içinde Mümtaz bir Konum’dadır.
"Sorumluluğu"
yoksayan "Hiççi Çizgi"; İnsanoğlu'nu
"Yeryüzü'nde debelenen Dabbe" içinde "Belhüm edall"le
Sembolize edilen ‘Ontolojik Düşüş’ Çizgisi’dir de. "Hidâyet"e
ulaşamamak, "Dalâlet’tir" çünkü. "Dalâlet", Ni’met Akışı'ndan [1]
Yoksunluk’tur.
Bugünkü
Okuyuşumuz’da A’raf Sûresi'nin 87.Âyeti’ne kadar
geliyoruz. Âdem Qıssası’na ilaweten Nûh, Hûd, Sâlih, Lût
Peygamberler’in "Belirleyici Aktör" olduğu "Qasas"
yer alır.
Sûre'ye Adı’nı veren A'râf Qıssa’sı
Anlatımı’ndaki ‘A-re-fe" Fiili’nin
Kullanımı’na Dikkat çekmekle yetiniyorum. "Yüzleri’nden Tanıma"
İfâde’si ile de Fetih Sûresi'nde
anlatılan "Secde İzleri ile Tanınanlar" arasında kurulacak
Bağlantı’nın "Anlamlı Kazanımlar’ı" olacaktır.
----
Alıntı:
A'raf* üstündeki Adamlar, kendilerini
Yüzleri’nden* tanıdıkları Adamlar’a seslenirler: "Ne Dünyâ’da Mal toplamış* olmanız,
ne de büyüklenmeniz* Bugün size Yarar
sağlamadı."/ Kendilerine
Allâh'ın bir Rahmet* eriştirmeyeceğine Yemin*
ettiğiniz kimseler bunlar mıydı? Girin Cennet'e*. Sizin için hiçbir Korku
*yoktur ve siz Mahzun* da olmayacaksınız." /Ateş Ashâb’ı*, Bahçe
Ashâbı’na* seslenir:
" Bize biraz içtiğiniz Su’dan ya da
Allâh'ın size verdiği Rızıq’tan* aktarsanıza."
/Cennetekiler
cewâben derler ki: "Doğrusu Allâh, bunları küfredenlere kullandırmayı Haram*
kıldı." /Onlar,
Dinleri’ni* bir Eğlence* ve Oyun* edinmişlerdi ve Dünyâ Hayât’ı* onları aldatmıştı. Onlar, bu Günleri’yle
karşılaşmayı unuttukları* ve Bizim Âyetlerimiz’i* tanımadıkları gibi Biz de Bugün
onları kurtarmayı
âdeta unutacağız.
/
Andolsun, Biz onlara bir Kitap* getirdik, inanacak bir Topluluğa bir Hidâyet*
ve Rahmet* olmak üzere bir Bilgi’ye dayanarak onu Çeşitli Biçimler’de
tafsilatlandırdık*. /Onlar, onun Te'wili’ne* bakmazlar mı? Te'wilî’nin geleceği
Gün, daha önce O'nu unutanlar, derler ki: "Gerçekten Rabb’imizin Elçiler’i* bize Haqq'ı* getirmişlerdi. Artık bize
Şefaat* edecek yok mu? /Veya geri çevrilsek de işlediklerimizden başkasını
yapsak." Kendilerini Hüsran’a* uğrattılar. Uydurdukları Şeyler de
onlardan uzaklaşmıştır.’ (el-A’râf /048-053 )