XII.Cüz

 


  2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 

2011


15 Ekim 2005/12.Cüz'den

 

            İlkin A’râf Sûre’si’nde Ayrıntılı Qıssa’sı ile karşılaştığımız Nûh a.ı, Mushaf cuz12-2005Dizimi’nde 2.kez Kısa bir Değini  ile Hûd Sûre’si’nde okuruz. A’raf Sûre’si, Nûh’u önceleyen bir Âdem Qıssası’na da Sâhip’tir. Sûre-i Hûd ise Hûd a.ın öncesine İki Bölüm’e ayrılabilecek Uzun bir Nûh Qıssa’sı yerleştirir.

            Aşağıya alıntıladığım 2.Bölüm’ün en Dramatik Sahne’si Nebi’nin İsimsiz Oğlu ile Tufan’a Ramah kalmış Saatler’de gerçekleştirdiği Diyaloglar’dır. Can’ından Can kattığı Ewlâdı’nı Kâfirler arasından koparmak için boşuna uğraşır Nûh Nebi. Onun güvendiği Dağlar vardır. Dağlar, Gemiler’in üzerinde yüzeceği Sular’dan Yüksek’tir, Koruyucu’dur, bu Şeytanî İstidlal’e göre. Rahîm olan Allâh’ın Emri’nden başka Korurucu vardır! Belki de Gözyaşları içinde Rabb’ine yakarıyordu Allâh’ın Peygamber’i  Cudi’ye oturacak olan Gemi’sinden: ‘O benim Ehlim’den yâ Rab!

            Ehl-i BeytHûd Sûresi’nin Hûd’dan sonra Hikâye edeceği Lût’un Qıssası’nda bu Kavram’la tekrar karşılaşacağız. Bu kez Beytin Halqı’ndan dökülenler arasına Lut’un Hanım’ı da katılacaktır. Bir yandan da İbrâhim İshâq’ın Müjdesi’ni almakta, Ehli’nin Mânâ Âlemi’nde İnşâsı’nı duymaktadır.

            Bugün Küresel Dağlar’a Sığınanlar’a, Güç’le birlikte Yol almaya Çağıranlar’a karşı ; Nice Göz’ü Yaşlı, ama kendisi Genç İhtiyar, Sessizce bir Yerler’de Gemisi’ni dokuyor. Medine Yolcular’ı arasında Zâlimler’in, Ahd’e eremeyeceklerin bulunmayacağını biliyoruz. Âl-i Muhammed’in Sefine’si Doğu’ya, Batı’ya Nisbet edilemeyecek Mübârek Zeytin Dağı Meridyeni’ndeki bir Rota ile Sancak salacak, ‘Bismi’llâhi mercihâ..’Duâ’sı ile İskelesi’ne varacaktır.

 

 

Alıntı:

 

            "Nûh'a* wahyedildi*: "Gerçekten İmân edenler’in dışında, Kesinlikle kimse inanmayacak*. Şu halde Onlar’ın işlediklerinden dolayı üzülme*." /"Bizim gözetimimiz* altında ve Wahyimiz’le* Gemi’yi* Îmal et*. Zulmedenler* konusunda da Bana Hitap’da* bulunma. Çünkü Onlar boğulacaklardır*." / Gemi’yi yapmaktaydı. 11-039Qawmi’nin Önde gelenleri* kendisine her uğradığında onunla Alay* ediyordu. O: "Eğer Bizim’le Alay ederseniz, alay ettiğiniz gibi Biz de Sizler’le Alay edeceğiz" dedi. "Artık Siz, ilerde bileceksiniz. Aşağılatıcı Azâb* kime gelecek ve Sürekli* Azâb kimin üstüne çökecek." /Sonunda Emrimiz geldiğinde ve Tandır* da Feweran* ettiği zaman, dedik ki: "Her birinden İkişer Çift* ile aleyhlerinde Söz geçmiş olanlar dışında, Âile’ni* ve İnananlar’ı* O’na yükle*." Zaten O’nunla birlikte çok azından başkası inanmamıştı. /Dedi ki: "O'na binin*. O'nun Yüzmesi* de, Demir atması* da Allâh'ın Adı’yladır*. Kuşkusuz Benim Rabb'im Gâfûr'dur*, Rahîm'dir*."  /Gemi Onlar’la Dağlar* gibi Dalga* içinde yüzmekteyken* Nûh, bir kenara çekilmiş olan Oğlu’na* seslendi : "Ey Oğlum bizimle birlikte bin ve Kâfirler’le* birlikte olma." /Oğlu: "Ben bir Dağ’a* sığınacağım, o Beni Su’dan korur*"dedi. /Nûh ona dedi ki: "Bugün Allâh'ın Emri’nden, Esirgeyen* olan’dan başka bir Koruyucu* yok’tur." /Ve ikisinin arasına Dalga* girdi, böylece O da Boğulanlar’dan* oldu. Denildi ki: "Ey Yer*, Suyu’nu yut* ve ey Gök*, Sen de tut*." Su çekildi, İş* bitiriliverdi, Cudi* üzerinde durdu ve Zâlimler* Topluluğu’na da: "Uzak olsunlar" denildi. /Nûh, Rabb'ine seslendi. Dedi ki: "Rabb'im, elbette Benim Oğlum Âilem’dendir* ve Senin Waad’in* de doğrusu Haq’tır*. Sen Hakimler’in Hakimi’sin*." /Dedi ki: "Ey Nûh, Kesinlikle O Senin Âile’nden değildir. Çünkü O ,Sâlih* olmayan bir İş* yapmıştır. Öyleyse üzerinde Bilgin* olmayan Şey’i Ben’den isteme. Gerçekten Ben, Câhiller’de*n olmayasın diye Sana Öğüt* veriyorum." /Dedi ki: "Rabb’im, Bilgim olmayan Şey’i Sen’den istemekten Sana sığınırım*. Ve eğer Beni bağışlamaz* ve Beni esirgemezsen*, Hüsrân’a* uğrayanlar’dan olurum."  /"Ey Nûh" denildi. "Sana ve Seninle birlikte olan Ümmetler* üzerine Biz’den Selâm* ve Bereketler’le* in*. Ümmetler’i de yararlandırılacağız*, Sonra Onlar’a Biz’den Acıklı bir Azâb* dokunacaktır."

/Bunlar, Sana wahyettiğimiz Gayb Haberleri’ndendir*. Bunları Sen ve Qawm’in bundan önce bilmiyordun. Şu halde sabret*. Kuşkusuz Âqıbet* Muttaqîler’indir*. (Hûd /036-049)

 

    TERTİL VII

    TERTİL VIII