2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010
25 Ekim 2005/22.Cüz'den
Medenî Ahzâb Sûresini peşpeşe Hamd ile başlayan 2 Sûre Takip
eder. Sebe
ve Fâtır. 34.Sûre
İlk Âyetinde iki kez yineler Hamdı.
Önce Sûre-i
Enâm gibi bir Başlangıç yaparız ; orada Semawât
ve Arzın Hâliqı olarak Zikredişe , burada Gökler
ve Yerde olanların hepsinin ona Âidiyeti Eşlik eder. Fâtihada
Hamd Başlangıçlı
Cümle, Rahmânur-Râhimin Yewmid-Dinin Mâliki Oluşu ile sonlanırken Sebe Hakîmul-Habîredir. Âhirette
de Hamd. Hakîmul-Habîr Oluşunun Gereğidir
yarattığı, Varlığı kendisine ait olan Evrende
olup biten Herşeyi Biliyor Oluş. İster Arzın Derinliklerine Dalışlar
olsun, ister ondan Huruc; ister Semâdan Nuzul, ister oraya Uruc. Bütün bu Farqındalığın altının
çizilmesine Karşın Fâtihadaki Rahmet unutulmuş değildir. Gâfûrur-Rahîmdir o. Bütün Oluşlar (Kâinat) İşâretli bir Saate Endekslidir, Saat gelecektir, Rabb gelecektir bütün İlgili Sıfatları ile Zuhur edecektir. Bütün bu Esmâ, Diriliş-Hesâb Günü
Gerçeğini İdrâk ettirebilmek için Tedâi ettirilir. Azîzul-Hamîd olanın İrâdesi
(Sebili) ile zıtlaşan Arzın Diline geçenlerden, Semâdan üzerine Felâketler
yağanlardan biri olarak kendisini bulacaktır. Oysa Semâdan inen Kitâp, Saatin Haberini
vermişti onlara. Gaybı
Bilenden Gâib kalabilir mi Semawât
ve Arzdaki Zerre
Ağırlığında bir Şey, Tahayyüllerinizin
Sınırını zorlayan Korkunç Ufaklıklar. Bilmemiz
gereken Herşey Apaçık Kitâpta
önünüze sunuldu, böyle diyor Sûre- Sebe. Semâdan inende Semâya
Yönelik Yüzler için Mağfiret, Kerîm
bir Rızıq vardır. Ama Küfrün Her Çağ depreşen o
Onmaz Hastalığı nüksediyor yine.
Ancak Elîm bir Azâbın
onarabileceği bir Maraz bu. Uzak bir Dalâlet: Saat
gelemezmiş, Darmadağın olup Arzın
Karanlıklarında Yol tuttuktan sonra onları toparlayabilecek bir
Azîz olamazmış. Semâ ve Arzda her an Müşâhid oldukları Mucizâta Karşı Azîzi,
Qudret Yolu olmamakla (Sebil)
suçlamak ha! İnanıp Sâlih
Davranışlarla Dolu bir Hamd
Yoluna yönelmek (Qanid) varken, Kul
olana , Semâdan Kerim Elçiye
İnzâl olunanın Haqiqatin
ta kendisi olduğunu görmek yaraşırken
Evet, Fıtqatlarına
yabancılaşmış bir Taifeye sunulan 22.Cüzden
bir Pencere böyle açılıyor.
Alıntı:
Hamd* Göklerde* ve Yerde*
olanları tümü kendisine ait olan Allâh'ındır. Âhiret'te* Hamd
O'nundur. Hakîm'dir*, Haberdar'dır*. /Yerin içine gireni* Ondan
çıkanı*, Gökten ineni* ve oraya çıkanı bilir. O
Gafûr'dur*, Rahim'dir.* /Küfredenler* dediler ki: "Yokoluş-Diriliş
için bir Saat* Bize gelmez. " /De ki: "Gaybı* bilen Rabb'ime andolsun O elbette Size
gelecektir. /Göklerde ve Yerde Zerre Ağırlığında*
hiç birşey Ondan uzakta kalmaz. Bundan daha Küçük olanı* da
istisnasız Kesinlikle Apaçık bir Kitâptadır*.
"İnanan* ve Salih Çalışmalarda* bulunanları
ödüllendirecek*. İşte Mağfiret* ve Üstün Rızıq*
Onlarındır. /Aciz bırakmak* için Âyetlerimiz* Konusunda inkar için çabalayanlar varya,
İşte Onlara içinde İğrenç Elîm bir Azab*
vardır. / Kendilerine İlim verilenler* ise Rabb'inden Sana
indirilenin Haqq* olduğunu ve Üstün
Güçlü* Hamde layık olanın Yoluna* ilettiğini görmektedirler.
/Küfredenler dediler ki: "Siz
Darmadağın dağıldığınızda* gerçekten
Sizin Yeni bir Yaratılışta* bulunacağınızı
Size Haber verilen bir Adamı* gösterelim mi? " O Allâh'a karşı Yalan* mı
düzüyor, yoksa kendisinde bir Cinnet* mi var? /Hayır Âhiret'e inanmayanlar
Azabta ve Uzak bir Dalalet* içindedirler. /Onlar Gökten ve Yerden önlerinde
ve arkalarında olanı görmüyorlar mı? Eğer Biz dilersek
Onları Yerin Dibine* geçirir ya da Gökten üzerlerine Parçalar*
düşürürüz. Elbette bunda Gönülden yönelen* bir Kul* için bir Âyet* vardır. (es-Sebe /1-9 )