I Müminlerin Himayesi 1-9
040.01- H.M.
040.02- Bu
Kitab'ın indirilmesi Aziz, Alim
Allah'tandır.
040.03- Günahı
bağışlayan, Tewbeyi kabul eden, Sonuçlandırması pek
Şiddetli olan ve Lutuf sahibi. O'ndan başka İlah yoktur.
Dönüş O'nadır.
040.04- Allah'ın
Ayetleri Konusunda İnkar edenlerden başkası mücadele etmez.
Öyleyse Onların Şehirlerde dolaşması Seni
aldatmasın.
040.05- Kendilerinden
önce Nuh Qawmi de yalanladı ve kendilerinden sonra Fırqalar
da. Her Ümmet kendi Elçiler'ini yalanmaya yeltendi. Haqqı Onunla
yürürlükten kaldırmak için Batıla dayanarak Mücadeleye
giriştiler. Ben de Onları yakalayıverdim. Artık Benim
cezalandırmam nasılmış?
040.06- Senin
Rabb'inin Kafirler üzerinde ki gerçekten Onlar Ateş
Halkıdır." Sözü böylece Haqq oldu.
040.07- Arşı
yüklenmekte olanlar ve Çevresinde bulunanlar Rabb'lerine Hamd ile
tesbihetmekte Ona inanmakta ve İnananlara Mağfiret dilemektedirer.
"Rabb'imiz Rahmet ve İlim bakımından Herşeyi
kuşatıp sardın. Tewbe edenlere ve Senin Yoluna tabi olanlara
mağfiret et ve Onları
Cehennem Azabından koru."
040.08- "Rabb'imiz
Onları Adn Bahçelerine koy ki (Sen) onlara waadettin.
Babalarından, Eşlerinden ve Soylarından Salih olanları
da. Elbette Sen Aziz'sin Hakim'sin."
040.09- "Ve
Onları Kötülüklerden koru. O Gün Sen kimi Kötülüklerden korumuşsan
gerçekten Ona rahmet de etmişsindir. İşte Büyük Kurtuluş
budur."
II Muhalefet Bozguna uğrayacak
10-20
040.10- Elbette
Küfredenlere de seslenilir. Allah'ın gazablanması kesinlikle Sizin
kendi Nefislerinize gazablanmanızdan daha Büyüktür. Çünkü Siz İmana
çağrıldığınız zaman küfrediyordunuz.
040.11- Dediler
ki: "Rabb'imiz Bizi iki kere öldürdün ve iki kere de dirilttin. Biz de Günahlarımızı itiraf
ettik. Şimdi Çıkış için Yol var mı?"
040.12- Sizin
(durumunuz) böyledir. Çünkü bir olan Allah'a
çağrıldığı zaman inkar ettiniz. Ona Şirk
koşulduğunda da inanıp onaylandınız. Artık Hüküm
Yüce Büyük Allah'ındır.
040.13- O
Size Ayetlerini göstermekte ve Sizin için Gökten Rızıq
indirmektedir. İçten yönelip dönenden başkası Öğüt
alıp düşünmez.
040.14- Öyleyse
Dini yalnızca Ona Halis kılanlar olarak Allah'a dua edin. Kafirler
hoş görmese de.
040.15- Dereceleri
yükselten Arşın Sahibi, Toplanma ve Buluşma Günü ile uyarmak
için kendi Emrinden olan Ruh'u
Kullarından dilediğine indirir.
040.16- O
Gün Onlar orta yere çıkarlar. Onlardan hiçbir şey Allaha
karşı Gizli kalmaz. Bugün Mülk kimindir? Bir , Qahhar
Allah'ındır.
040.17- Bugün
Her bir Nefis kendi kazandığı ile Karşılık görür,
bugün Zulum yoktur. Elbette Allah Hesabı seri Gören'dir.
040.18- Onları
yaklaşmakta olan Güne karşı uyar. O zaman Onlar
Kahırlarıını yuktunup dururlarken Eller Gırtlaklara
dayanmıştır. Zalimler için ne Yakın bir Koruyucu Dost ne de
Sözü yerine getirebilir bir Şefaatcı yoktur
040.19- Gözlerin
Hainliklerini ve Göğüslerin saklamakta olduklarını bilir.
040.20- Allah
Haqq ile hükmeder. Oysa Onu bırakıp tapmakta oldukları ise
Hiçbir Şeye hükmedemezler. Elbette Allah İşiten'dir, Gören'dir.
III Musa ve Fir'avn 21-27
040.21- Onlar
Yeryüzünde gezip dolaşmıyorlar mı ki böylece kendilerinden
öncekilerin nasıl bir sona uğradıklarını bir
görsünler. Onlar Quvvet ve Yeryüzündeki Eserleri bakımından
kendilerinden daha Üstün idiler. Fakat Allah Onları Günahları
dolayısıyla yakalayıverdi. Onları Allah'tan bir koruyacak
olan da bulunmadı.
040.22- Çünkü
gerçekten Onlar Elçileri kendilerine Apaçık Belgeler getirdi. Fakat Onlar
küfretmişlerdi. Bu yüzden Allah Onları yakalayıverdi.
Şüphesiz O Quvvetli olan'dır. Cezalandırması da
Şiddetlidir.
040.23- Andolsun
Biz Musa'yı Ayetlerimizle
Apaçık Ispatlı bir Gelille gönderdik.
040.24. Fir'awn'a, Haman'a ve Qarun'a. Ama
Onlar Yalan söylemekte olan bir Büyücüdür." dediler.
040.25- Böylece
O katımızdan kendilerine bir Haqq ile geldiği zaman dediler ki:
"Onunla birlikte İman etmekte olanların Erkek
Çocuklarını öldürün, Kadınlarını ise Sağ
bırakın." Ancak Kafirlerin Hileleri boşa
çıkmaktadır.
040.26- Fir'awn dedi ki:
"Bırakın Beni, Musa'yı
öldüreyim de O Rabb'ine yalvarıp yakarsın, çünkü Ben Sizin Dininizi
değiştirmesinden ya da Arzda Fesat çıkaracağından
korkuyorum."
040.27- Musa dedi ki: "Gerçekten ben Hesap
Günü'ne inanmayan her Mütekebbirden Benim de Rabb'im Sizin de Rabb'inize
sığırınım."
IV Fir'avn Kavminden Bir Mü'min 28-37
040.28- Fir'awn Ailesinden inancı
gizlemekte olan Mü'min dedi ki:
"Siz Benim Rabb'im Allah'tır diyen bir Adamı öldürüyor musunuz?
Oysa O size Rabb'inizden Apaçık
Belgelerle gelmiştir. Buna
rağmen O eğer bir Yalancı ise Yalanı kendi
aleyhinedir. Ve eğer doğru
söyleyen ise Size waadettiklerinin bir Bölümü Size isabet eder. Şüphesiz
Allah Ölçüyü taşıran çok Yalancıyı Hidayete
erdirmez."
040.29- "Ey
Qawmim, Bugün Mülk Sizindir. Yeryüzünde de Hüküm Sahibi kimselersiniz. Fakat
Bize Allah'dan dayanılmaz bir Zorluk gelecek olursa Bize kim yardımcı
olacak? "Fir'awn dedi ki:
"Ben Size yalnızca gördüğümü gösteriyorum ve Ben Sizi Doğru
olan Yoldan da başkasına yöneltmiyorum."
040.30- İnanan
dedi ki: " Ey Qawmim, Ben Sizin için o Fırqaların Gününe
benzer bir Günden(gelir) diye korkuyorum.
040.31- Nuh Qawmi , Ad, Semud ve Onlardan sonra gelenlerin durumuna benzer. Allah
Kullar için Zulum istemez.
040.32- "Ve
ey Qawmim, doğrusu Ben Sizin için o Feryat Gününden korkuyorum."
040.33- Arkanızı
dönüp kaçacağınız Gün Sizi Allah'tan koruyacak yoktur. Allah
kimi saptırırsa artık Onu Doğruya yöneltecek bulunmaz.
040.34- Size
daha önce Yusuf Apaçık
Belgelerle gelmişti. Size getirdiği Mesaj konusunda Kuşkuya
düştünüz. Sonunda O ölünce "Allah Ondan sonra bir Elçi
göndermeyecek" dediniz. İşte Allah, Ölçüyü aşan
Şüphecileri böylece saptırır."
040.35- Ki
Onlar Allah'ın Ayetleri konusunda kendilerine gelmiş
İspatlı bir Delil bulunmaksızın Mücadele edip dururlar.
Allah katında da, İnananlar katında da Büyük bir Öfkedir.
İşte Allah her Mütekebbir Zorbanın Qalbini böyle
damgalar."
040.36- "Ey
Haman! Bana Yüksek bir Kule Bina et.
Böylece o Yollara ulaşabilirim."
040.37- "Göklerin
Yollarına. Böyelikle Musa'nın
İlahına çıkabilirim. Çünkü Ben Onun Yalancı olduğunu
sanıyorum." İşte Fir'awn'a
Kötü Amel böyle çekici kılındı. Ve Yoldan alıkonuldu. Fir'awn'ın
Hileli Düzeni Yıkım ve Kayıptan başka olmadı.
V Fir'avn kavminden Bir Mü'min 38-50
040.38- İnanan dedi ki: "Ey Qawmim
Siz Bana tabi olun. Ben Sizi Doğru Yola ileteyim."
040.39- "Ey
Qawmim, gerçekten bu Dünya Hayatı yalnızca bir Metadır.
Şüphesiz Ahiret ise Karar kılınan Yurt Odur."
040.40- "Kim
bir Kötülük işlerse kendi Mislinden başkası ile ceza görmez. Kim
de Erkek olsun Dişi olsun kendisi bir Mümin olarak Salih bir Eylemde bulunursa
işte Onlar içinde Hesapsız olarak
rızıqlandırılmak üzere Bahçe'ye girerler."
040.41- "Ey
Qawmim, ne oluyor ki Bana Ben Sizi Kurtuluşa çağırmaktayken Siz
Beni Ateş'e çağırmaktasınız."
040.42- "Siz
Beni Allah'a küfretmeye ve hakkında Bilgim olmayan Şeyleri Ona
Şirk koşmaya çağırmaktasınız. Ben ise Sizi Aziz
ve Gafur olan Allah'a çağırmaktayım."
040.43- İmkanı
yok. Gerçekten Sizin Beni kendisine çağırmakta olduğunuz
Şeyin Dünyada da Ahiret'te de Çağrıda bulunma ( yetkisi)
yoktur. Şüphesiz Bizim dönüşümüz
Allah'adır. Ölçüyü taşıranlar, Onlar Ateş Halkı
olanlardır.
040.44- İşte
Size söylemekte olduklarımı yakında
hatırlayacaksınız. Ben de İşimi Allah'a
bırakıyorum. Şüphesiz Allah Kulları pek iyi Gören'dir.
040.45- Sonunda
Allah Onların kurdukları Hileli Düzenlerinin Kötülüklerinden Onu
korudu ve Fir'awn'un Çevresini de
Azabın en Kötüsü kuşattı.
040.46- Ateş
Sabah Akşam Ona sunulur.
"Saat'in ikame Günü ise Fir'awn çevresini Azabın en
Şiddetli olanına sokun."
040.47- Ateş'in
içinde karşılıklı Delillerle
tartışırlarken, Müstazaflar Müstekbirlere derler ki:
"Gerçekten Biz Size uymuş olan kimselerdik. Şimdi Siz
Ateşin bir Parçasını olsun Bizden uzaklaştırabilir
misiniz?"
040.48- Müstekbirler
derler ki: " Biz hepimiz içindeyiz.
Gerçek şu ki Allah Kullar arasında hükmetti."
040.49- Ateş'in
içinde olanlar Cehennem Bekcilerine dediler ki: "Rabb'ine Dua edin
Azabtan bir Günü Bize hafifletsin."
040.50- "Size
kendi Elçileriniz Apaçık Belgelerle gelmedi mi? "dediler. Onlar
"evet" dediler. "Şu halde Siz dua edin" dediler. Oysa
kafirlerin Duası çıkmazda olmaktır.
VI Peygamberlere ve Mü'minlere
yardım 51-60
040.51- Şüphesiz
Biz Elçiler'imize ve İnananlara
Dünya Hayatında da Şahidlerin duracakları Gün de elbette Yardım edeceğiz.
040.52- Zalimlere
kendi Mazeretleri hiçbir Yarar sağlamayacağı Gün Lanet te
onlarındır. Yurdun en Kötüsü de onlarındır.
040.53- Andolsun
Biz Musa'ya Hidayeti verdik ve İsrailoğulları'na da
Kitab'ı Miras bıraktık.
040.54- Temiz
akıl Sahipleri için bir Hidayet Rehberi ve bir Zikr'dir.
040.55- Şu
halde Sen sabret. Gerçekten Allah'ın Waadi Haqqtır. Günahın
için Mağfiret dile. Akşam ve Sabah Rabb'ini Hamd ile Tesbih et.
040.56- Şüphesiz
kendilerine gelmiş bulunan İspatlı hiçbir Delil
olmaksızın Allah'ın Ayetleri konusunda Mücadele edenlere
gelince Onların Göğüslerinde kendisine
ulaşamayacakları bir Büyüklükten başkası yok. Artık
Sen Allah'a sığın. Şüphesiz O İşiten'dir,
Gören'dir.
040.57- Elbette
Göklerin ve Yerin Yaratılması İnsanların
Yaratılmasından daha Büyüktür. Ancak İnsanların
Çoğu bilmezler.
040.58- Kör
olanla Gören bir olmaz. İnanan ve Salih Eylemlerde bulunanlarla Kötülük
yapan da. Ne kadar az Öğüt alıp düşünüyorsunuz?
040.59- Şüphesiz
Saat yaklaşarak gelmektedir. Bunda hiç Kuşku yok. Ancak İnsanların Çoğu
inanmıyorlar.
040.60- Rabb'iniz
dedi ki: "Bana dua edin, Size İcabet edeyim. Doğrusu Bana
İbadet etmekten Büyüklenenler Cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak
gireceklerdir."
VII Allah'ın
İnsanlara Nimetleri 61-68
040.61- Allah
kendisinde Sukun bulmanız için Geceyi Aydınlık olarak da
Gündüzü varetti. Şüphesiz Allah İnsanlara karşı bir Fadl
sahibidir. Ancak İnsanların Çoğu şükretmiyorlar.
040.62- İşte
bu Sizin Rabb'iniz olan Allah. Herşeyin Yaratıcısı. Ondan
başka İlah yoktur. Öyleyse nasıl oluyor da çevriliyorsunuz?
040.63- İşte
Allah'ın Ayetlerini İnkar etmekte olanlar da böyle çevriliyorlar.
040.64- Allah
Yeryüzünü Sizin için bir karar, Gökyüzünü de bir Bina kıldı. Sizi
suretlendirdi. Suretinizi de en Güzel kıldı ve Size güzel Temiz
Şeylerden Rızıq verdi. İşte
Sizin Rabb'iniz Bu. Alemlerin Rabbi Allah ne Yücedir.
040.65- O
Hayy'dır. O'ndan başka ilah yoktur. Öyleyse Dini yalnızca
kendisine Halis kılanlar olarak Ona dua edin. Alemlerin Rabbine Hamd
edin.
040.66- De ki:
"Bana Apaçık Belgeler gelince Sizin Allah'tan başka
taptıklarınız Kulluk etmekten kesin olarak menedildim ve
Alemlerin Rabb'ine Teslim olmakla emrolundum."
040.67- O'dur ki
Sizi Topraktan, sonra Nutfeden, sonra Alaqtan yarattı, sonra Sizi bir
Bebek olarak çıkarmakta sonra Sizi Güçlük Çağına
erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için Size (bir ömür verildi).
Sizden kiminin daha önce Hayatınıa son verilmektedir. Adı
konulmuş bir Ecele erişmeniz
ve belki aqletmeniz için.
040.68- Dirilten
ve öldüren O'dur. Bir İşin olmasına hükmetti mi ona
yalnızca "ol" der o da hemen oluverir.
VIII Muhalefetin Sonu 69-78
040.69- Allah'ın
Ayetleri hakkında Mücadele etmekte olanları görmüyor musun? Onlar
nasıl da döndürülüyorlar?
040.70- Ki
Onlar Kitab'ı ve Elçilerimizle gönderdiğimiz Şeyleri
yalanladılar. Artık yakında bilecekler.
040.71- Boyunlarında
Demir Halkalar ve Zincirler bulunduğu zaman sürüklenecekler.
040.72- Kaynar
Suyun içinde sonra Ateş'le tutuşturulacaklar.
040.73- Sonra
Onlara denilecek: "Sizin Şirk koştuklarınız
nerede?"
040.74- Allah'ın
dışındakiler dediler ki: "Bizi bırakıp
kayboldular. Hayır Biz önceleri Hiçbirşeye tapar
değilmişiz." İşte Allah Kafirleri böyle
şaşırtıp saptırır.
040.75- İşte
bu Sizin Yeryüzünde Haksız yere şımarıp azmanız ve
Azgınca ölçüyü taşırmanız dolayısıyladır.
040.76- İçinde
ebedi kalıcılar olarak Cehennemin Kapılarından girin.
Artık Mütekebbirlerin Konaklama Yeri ne Kötü.
040.77- Şunlara
Sen sabret. Şüphesiz Allah'ın Waadi Haqqtır. Sonunda ya Onlara
wadettiğimizin bir kısımını Sana göstereceğiz ya
da Senin Hayatına son vereceğiz. Nihayet Onlar Bize döndürülecekler.
040.78- Andolsun
Biz Senden önce Elçiler gönderdik. Onlardan kimini Sana aktarıp
anlattık, ve Onlardan kimini de anlatmadık. Herhangi bir Elçi'ye Allah'ın bir
İzni olmaksızın bir Ayet
getirmesi imkansız. Allah'ın Emri geldiği zaman Haqq ile
Hüküm verilir ve işte burada İptal etmekte olanlar Hüsrana
uğramışlardır.
IX Muhalefetin Sonucu 79-85
040.79- Allah
Odur ki, kimisine binmeniz, kiminden de yemeniz için Size Davarları
varetti.
040.80- Onlarda
Sizin için Yararlar vardır. Onların üstünde Göğüslerinizde olan
bir Hacete ulaşırsınız.
Onların üstünde ve Gemilerin üstünde de
taşınırsınız.
040.81- Size
kendi Ayetlerini göstermektedir. Artık Allah'ın Ayetlerinden
hangisini inkar ediyorsunuz?
040.82- Yeryüzünde
gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden Öncekilerin nasıl
bir sona uğradıklarını bir görsünler. Onlar, kendilerinden
daha çoktu ve Yeryüzünde Quvvet ve Eser bakımından da kendilerinden
daha Üstündüler. Fakat kazanmakta oldukları Şeyler Onlara hiçbir
Şey sağlayamadı.
040.83- Elçileri
kendilerine Apaçık Belgeler getirdiği zaman, Onlar, yanlarında
olan İlimden dolayı sevinip böbürlendiler de, kendisini alay konusu
edindikleri Şey, kendilerini sarıp kuşatıverdi.
040.84- Onlar
Bizim dayanılmaz Azabımızı gördükleri zaman, dediler ki:
"Bir olan Allah'a inandık ve O'na Şirk koşmakta
olduklarımız Şeyleri de inkar ettik."
040.85- Ama
Bizim dayanılmaz Azabımızı gördükleri zaman,
İnançları kendilerine hiçbir Yarar sağlamadı.
Allah'ın Kulları arasında devam edip gitmekte olan Sünneti.
İşte Kafirler bu hususta Hüsrana uğramışlardır.
I Hakka davet 1-8
041.01- H.
M
041.02- Rahman
ve Rahim'den bir İndirilmedir.
041.03- Bilen
bir Qavim için Ayetleri Fasıllar
halinde açıklmanmış Arapça Quran olan bir Kitap'tır.
041.04- Bir
Müjdeci ve bir Uyarıcı olarak. Ama Onların Çoğu yüz
çevirdiler. Artık Onlar dinlemezler.
041.05- Ve
dediler ki: "Bizi kendisine çağırmakta olduğun Şeye
karşı Qalblerimiz Örtülüdür. Kulaklarımıza bir
Ağırlık, Bizimle Senin aranda da bir Perde vardır.
Artık Sen çalış, Biz de gerçekten
çalışıyoruz."
041.06- De
ki: "Ben, ancak Sizin benzeriniz olan bir Beşerim. Bana
yalnızca, Sizin İlahınızın bir tek İlah
olduğu wahyolunuyor. Öyleyse O'na yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin.
Way haline o Müşriklerin."
041.07- "Ki
Onlar Zekatı vermeyenler ve Ahiret'i inkar edenlerdir."
041.08- "Gerçek
şu ki İnanan ve Salih Çalışmalarda bulunanlar ise Onlar
için Kesintisiz bir Ecir
vardır."
II İhtarlar 9-18
041.09- De
ki: " Gerçekten Siz mi Yeri iki Günde Yaratana karşı
küfrediyor, ve Ona bir takım Eşler kılıyorsunuz. O Alemlerin
Rabb'idir."
041.10- Orda
Onun üstünde sarsılmaz Dağlar varetti. Orda Bereketler varetti. Ve
onda isteyip arayanlar için Eşit olmak üzere ordaki Rızıqları
Dört Günde taqdir etti.
041.11- Sonra
Duman halinde olan Göğe yöneldi böylece Yere ve Ona dedi ki isteyerek
veya istemeyerek gelin. "Dediler:
" İsteyerek geldik."
041.12- Böylelikle
Onları iki Günde Yedi Gök olarak tamamladı ve Her bir Gökte kendi
Emrini wahyetti. Biz Dünya Göğünü de süslemek ve korumak içinKandillerle donattık.
İşte bu Aziz'in, Bilen'in
Taqdiridir.
041.13- Bu
durumda eğer Onlar yüz çevirirlerse artık de ki: " Ben Sizi Ad ve Semud Yıldırımına benzer bir
Yıldırımla uyardım."
041.14- Onlara
"Yalnızca Allah'a kulluk edin." diye önlerinden ve
arkalarından Elçiler gelince dediler ki: "Eğer Rabb'imiz
dileseydi Melekler indirirdi, bu
nedenle Biz Sizin kendisiyle gönderildiğiniz Şeye karşı
küfredenleriz."
041.15- Ad'e gelince Onlar Yeryüzünde
Haqqsız yere büyüklendiler ve dediler ki: " Quwwetce Bizden daha
Üstün kimmiş." Onlar gerçekten kendilerini yaratan Allah'ı
görmediler mi? O Quwwetce kendilerinden daha Büyük .Oysa Onlar Bizim
Ayetler!imizi inkar ediyorlardı.
041.16- Böylece
Biz de Onlara Dünya Hayatında Aşağılanma
Azabını taddırmak için o Uğursuz Günlerde Kulakları
patlatan bir Kasırga gönderdik. Ahiret Azabı ise daha bir
Aşağılanmadır ve Onlara Yardım edilmeyecektir.
041.17- Semud'a da gelince Biz Onlara Doğruyolu
gösterdik. Fakat Onlar Körlüğü Hidayete tercih ettiler. Böylece
kazanmakta oldukları Şeyler yüzünden Alçaltıcı Azabın
Yıldırımı yakalayıverdi.
041.18- İnananları
ve Sakınanları ise kurtardık.
III İnsanın Kendi aleyhinde şehadeti 19-25
041.19- Allah'ın
Düşmanlarının bir araya getirilip toplanacakları Gün
işte Onlar Ateşe Bölükler halinde dağıtılırlar.
041.20- Sonunda
oraya geldikleri zaman. Onların İşitmeleri Görmeleri ve
Derileri kendi aleyhlerine Şahitlik edecektir.
041.21- Kendi
Derilerine dediler ki: "Niye aleyhimize Şahitlik ediyorsunuz?
Dediler ki: "Herşeye Nutqu verip konuşturan Allah Bizi
konuşturdu. Sizi İlk defa
yarattı. Ve Ona döndürülmektesiniz."
041.22- "Siz
İşitmeniz, Görmeniz ve Derileriniz aleyhinizde Şahitlik eder
diye sakınmıyordunuz. Aksine yaptıklarınızın
Çoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz."
041.23- İşte
bu Sizin Zannınız, Rabb'iniz konusunda beslediğiniz
Zannınız Sizi yıkıma uğrattı. Böylece Hüsrana
uğrayanlar olarak sabahladınız.
041.24- Şimdi
eğer sabredebilirlerse artık Onlar için Konaklama Yeri Ateştir
ve eğer Onlar hoşnut olmaya dönmek isterlerse artık Onlar
hoşnut olacaklardan değillerdir.
041.25- Biz
Onlara birtakım Yakın kimseleri Kabuk gibi üzerlerine kapattık.
Onlar da önlerinde ve arkalarında olanları kendilerine Süslü
gösterdiler. Cinlerden ve İnsanlardan kendilerinden önce geçmiş
olan Ümmetlerde Söz onların üzerine Haqq oldu. Çünkü Onlar Hüsrana
uğrayanlardı. .
IV Mü'minler destekleniyor 26-32
041.26- Küfredenler
dediler ki "Bu Qur'an'ı dinlemeyin ve o sırada Yaygaralar
koparın belki Üstün gelirsiniz."
041.27- Artık
gerçekten O küfredenlere Şiddetli bir Azab tattıracağız ve
Onları yaptıklarının en Kötüsüyle
cezalandıracağız.
041.28- Bu
, Allah Düşmanlarının Cezası olan Ateş'tir. Bizim Ayetlerimize
küfretmeleri dolayısıyle Onlara orada Ebedilik Yurdu vardır.
041.29- Küfredenler
dediler ki "Rabb'imiz Cinlerden ve İnsanlardan Bizi
saptıranları Bize göster. Onları Ayaklarımız
altına alalım. En Aşağıda bulunanlardan
olsunlar."
041.30- Elbette
"Bizim Rabb'imiz Allah'tır deyip sonra İstiqamet edenler ,
Onların üzerine Melekler iner. "Korkmayın ve hüznünlenmeyin .
Size Waad olunan Cennetle sevinin."
041.31- "Biz
Dünya Hayatında da Ahiret'te de Sizin Welileriniz. Orda Nefislerinizin
arzuladığı Herşey Sizindir ve istemekte olduğunuz
Herşey de Sizindir."
041.32- Gafur
Rahim'den bir Ağırlanma olarak.
V İlahi vahyin tesiri 33-44
041.33- Allah'a
çağıran, Salih Eylemlerde bulunan ve "Ben gerçekten teslim
oldum." diyenden daha Güzelsözlü kimdir?"
041.34- İyilikle
Kötülük Eşit olmaz. Sen en Güzel olan bir Tarzda uzaklaştır. O zaman Seninle onun arasında
Düşmanlık bulunan kimse sanki Sıcak bir Dostun olmuştur.
041.35- Bunu
da Sabredenlerden başkası kavuşturalamaz ve buna Büyük bir Pay
Sahibi olanlardan başkası kavuşturalamaz.
041.36- Şayet
Sana Şeytandan yana bir
Kışkırtma gelecek olursa hemen Allah'a sığın.
Çünkü o İşiten'dir, Bilen'dir.
041.37- Gece,
Gündüz, Güneş ve Ay Onun Ayetlerindendir. Siz Güneşe de, Aya da secde
etmeyin. Allah'a secde edin, ki bunları kendisi
yaratmıştır. Eğer Ona ibadet edecekseniz.
041.38- Şayet
Onlar büyüklenecek olurlarsa Rabb'inin katında bulananlar Onu Gece ve
Gündüz tesbih ederler ve Ondan Bıkkınlık duymazlar.
041.39- O'nun
Ayetlerinden biri de Senin gerçekten Yeryüzünü Huşu içinde görmendir.
Ama Biz Onun üzerine Suyu indirdiğimiz zaman debrenir ve kabarır.
Elbette Onu dirilten Ölüleri de elbette
Dirilticidir . Çünkü O Herşeye Güçyetiren'dir.
041.40- Bizim
Ayetlerimiz konusunda Çarpıtma yapanlar, Bize gizli kalmazlar. Öyleyse
Ateş'in içine bırakılan mı daha Hayırlıdır,
yoksa Qıyamet Günü Güvenle gelen mi? Siz dilediğinizi yapın.
Çünkü O yapmakta olduklarınızı gerçekten Gören'dir.
041.41- Elbette
kendilerine Zikr gelince Ona küfrederler oysa Onlar (Ateşin içine )
bırakılırlar.
041.42- Batıl
Ona önünden de ardından da gelemezler. Hakim
ve Hamid'den İndirilmedir.
041.43- Sana
söylenen Şeyler Senden önceki Elçilere söylenenden başka
değildir. Elbette Senin Rabb'in hem Mağfiret Sahibidir, hem de
Acıklı bir Cezalandırma Sahibidir.
041.44- Eğer
Biz Onu A'cemi (yabancı dilde) bir Qur'an
kılsaydık, "Ayetleri açıklanmalı değil
miydi?" diyeceklerdi. İster A'cemî, ister Arabî olsun. De ki:
"O, inananlar için bir Hidayet ve Şifadır. İnanmayanlara
gelince, Onların Kulaklarında bir Ağırlık vardır
ve Onlara Kapalıdır. Sanki Onlara Uzak bir yerden
sesleniliyor."
VI Hakikatin yavaş yavaş ilerlemesi 45-54
041.45- Andolsun
Biz Musa'ya Kitab'ı verdik.
Onda Anlaşmazlığa düşüldü, eğer Senin Rabb'inden bir
Söz geçmiş olsaydı elbette aralarında hükmedilmişti..
Gerçekten Onlar bundan yana Kuşku verici bir Tereddüt içindedirler.
041.46- Kim
Salih bir Çalışmada bulunursa kendi Nefsi lehinedir, kim de Kötülük
ederse o da kendi aleyhinedir. Senin Rabb'in Kullara Zulmedici değildir.
041.47- Saat'in
İlmi Ona döndürülür. Onun İlmi olmaksızın hiçbir Meyve
Tomurcuğundan çıkmaz, hiçbir Dişi Gebe kalmaz ve doğurmaz
da, Onlara "Benim Ortaklarım nerede?" diye sesleneceği Gün
dediler ki. "Sana arzettik ki Sizden hiçbir Şahid olan yok."
041.48- Önceden
kendilerine taptıkları Onlardan kaybolup gitti ve Onlar kaçacak
hiçbir Yerleri olmadığını anlamışlardır.
041.49- İnsan,
Hayır istemekten Bıkkınlık duymaz. Fakat Ona bir Şer
dokundu mu, artık O, Ye'se düşen bir Umutsuzdur.
041.50- Oysa
Ona dokunan bir Zarardan sonra tarafımızdan bir Rahmet
taddırsak elbette "bu Benimdir ve Ben Saatin
kopacağını da sanmıyorum eğer Rabb'ime döndürülsem
bile elbette Onun katında Benim için daha Güzel olana vardır, "
der. Ama andolsun Biz o Kafirlere yaptıklarını haber
vereceğiz ve andolsun Onlara en Kaba bir Azabtan
taddıracağız.
041.51- İnsana
Nimet verdiğimiz zaman yüz çevirir ve yan çizer ve Ona bir Şey
dokunduğu zaman ise artık O Geniş bir Dua Sahibidir.
041.52- De
ki: "Gördünüz mü Haber verin, o (Kuran) Allah katından ise Sonra da Siz Ona küfretmişseniz, Uzak
bir Ayrılık içinde olandan daha Sapık kimdir?"
041.53- Biz
Onlara Ufuklarda ve kendilerinde Ayetlerimizi göstereceğiz ki, Onun Gerçek olduğu Onlara İyice
belli olsun. Rabbi'nin Herşeye Şahid olması yetmez mi?
041.54- Dikkatli
olun. Gerçekten Onlar Rabb'lerine kavuşmaktan yana Derin bir Kuşku
içindedirler. Dikkatli olan gerçekten o
Herşeyi sarıp Kuşatan'dır.
I Allah'ın ihtarlarındaki rahmet 1-9
042.01- H.M.
042.02- A.S.K.
042.03- O,
Aziz ve Hakim olan Allah, Sana ve Senden Öncekilere böyle wahyetmektedir.
042.04- Göklerde
ve Yerlerde olanlar O'nundur. O Aziz'dir, Hakim'dir.
042.05- Göklerde
neredeyse üstlerinden çatlayıp parçalanacaklar. Melekler de Rabb'lerini
Hamd ile Tesbih ederler ve Yerde olanlara Mağfiret dilerler. Haberin olsun gerçekten Allah Gafur'dur,
Rahim'dir.
042.06- Allah'ın
dışında bir takım Weliler edinenler ise Allah Onların
üzerinde Gözetleyicidir. Sen Onların üzerinde bir Wekil değilsin.
042.07- İşte
Biz Sana, böyle Arapca bir Qur'an wahyettik. Şehirlerin
Anasını ve çevresinde
olanları uyarman için ve kendisinde Şüphe olmayan Toplanma Günü'yle
de uyarman için. Bir bölümü Cennette, bir bölümü de Çılgınca yanan
Ateşin içerisindedir.
042.08- Eğer
Allah dileseydi herhalde Onları tek bir Ümmet kılmış
olurdu. Ancak O dilediğini kendi Rahmetine sokar. Zalimlere gelince ne
bir Weli vardır ne de bir Yardımcı.
042.09- Yoksa
Onun dışında bir takım Weliler mi edindiler?
İşte Allah, Weli olan odur. Ölü olanları dirilten de O'dur. O
Herşeye Güçyetiren'dir.
II Hüküm 10-19
042.10- Hakkında
ihtilafa düştüğünüz herhangi bir Şey artık Onun Hükmü
Allah'ındır. İşte
Benim Rabb'im olan Allah. Ben Ona Tewekkül ettim. Ve yalnızca Ona dönüp
yönelirim.
042.11- O
Göklerin ve Yerin Yaratıcısıdır. Size kendi
Nefislerinizden Eşler, Davarlardan da Eşler üretip türetti. Sizleri
bu tarzda türetip yayıyor. Onun benzeri gibi olan hiçbir Şey yoktur.
O İşiten'dir, Gören'dir.
042.12- Göklerin
ve Yerin Anahtarları Onundur. O, dilediğine Rızqını
bol bol verir ve dilediğine de bir Ölçüyle. Çünkü O Herşeyi
Bilendir.
042.13- O:
"Dini Dosdoğru ayakta tutun ve onda Ayrılığa
düşmeyin" diye Dinden Nuh'a
Wasiyet ettiğini ve Sana wahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya
ve İsa'ya da Wasiyet
ettiğimizi Sizin için de Teşri kıldı. Senin kendisine
çağırmakta olduğun Şey, Müşrikler üzerine
Ağır geldi. Allah, dilediğini buna, seçer ve İçten
kendisine yöneleni Hidayete eriştirir.
042.14- Onlar
kendilerine İlim geldikten sonra yalnızca aralarında ki Tevavüz
ve Haksızlık dolayısıyla Ayrılığa
düştüler. Eğer Senin Rabb'inden Adı konulmuş bir Ecele
kadar geçmiş bir Söz olmasaydı muhakkak aralarında Hüküm
verilmişti. Şüphesiz Onların ardından Kitab'a Mirascı
olanlarsa herhalde Ona karşı kuşku verici bir Tereddüt
içindedirler.
042.15- Şu
halde Sen bundan dolayı Davet et ve emrolunduğun gibi İstikamet
tuttur. Onların Hewalarına uyma. Ve de ki: "Allah'ın
indirdiği her Kitab'a inandım. Aralarınızda Adalet yapmakta
emrolundum. Allah Bizim de Rabb'imiz Sizin de Rabb'inizdir. Bizim amellerimiz bizim
sizin amelleriniz sizindir. Bizimle sizin aranızda bir tartışma
konusu yoktur. Allah bizi bir arada
toplayacak ve Dönüş O'nadır."
042.16- Ona
İcabet olunduktan sonra Allah hakkında Deliller öne sürüp
tartışanların Delilleri Rabb'leri katında geçersizdir.
Onların üzerinde bir Gazab vardır. Ve Şiddetli Azab Onun
içindir.
042.17- Ki
Allah Haqq olmak üzere Kitab'ı ve
Mizan'ı indirdi. Ne bilirsin belki Saat pek yakındır.
042.18- Onda
acele davrananlar Ona inanmayanlardır. İnananlar
ise Ona karşı bir Korku içindedirler. Onun gerçekten bir Haqq olduğunu
bilirler. Haberiniz olsun, Saat konusunda tartışmakta olanlar
gerçekte Uzak bir Sapıklık içindedirler.
042.19- Allah
Kullarına karşı Lutuf Sahibi olandır. Dilediğini
rızıqlandırır, O Quvvetli'dir, Aziz'dir.
III Allah'ın Adaleti 20-29
042.20- Kim
Ahiret Ekinini isterse Biz Ona kendi Ekininde artırmalar yaparız.
Kim de Dünya Ekinini isterse Ona Ondan veririz. Ancak Onun Ahiret'te bir
Nasibi yoktur.
042.21- Yoksa
Onların bir takım Ortakları mı var ki Allah'ın
İzin vermediği Şeyleri Dinden kendilerine Teşri ettiler.
Eğer O Fasl Kelimesi olmasaydı elbette aralarında Hüküm
verilirdi. Gerçekten Zalimler için
Acıklı bir Azab vardır.
042.22- Zalimlere
kazanmakta oldukları dolayısıyla Korkuyla titrerlerken
görürsün. O da Üstlerine çöküvermiştir. İnanan ve Salih Eylemlerde
bulunanlar ise Bahçe Ravdalarında. Rabb'lerin katında her
diledikleri onlarındır. İşte Büyük Fadl budur.
042.23- İşte
Allah, inanan ve Salih Çalışmalarda bulunan Kullarına böyle
Müjde vermektedir. De ki: "Ben, buna karşı Yakınlıkta
Sevgi dışında Sizden hiçbir Ücret istemiyorum." Kim bir
İyilik kazanırsa, Biz ondaki İyiliği
arttırırız. Gerçekten Allah, Gafur'dur, Şükrün
Karşılığını verendir.
042.24- Yoksa
Onlar Allaha karşı yalan düzüp uydurdu mu diyorlar? Oysa eğer
Allah dilerse Senin de Qalbinin üzerine Damga vurur. Allah Batılı
yokerdip ortadan kaldırır ve kendi Kelimeleri
ile Haqqı Haqq olarak pekiştirir. Çünkü
O Sinelerin Özünde olanı Bilen'dir.
042.25- Kullarından
Tewbeyi Kabul eden Kötülükleri affeden ve işlemekte
olduklarını Bilen'dir.
042.26- O
İnanan ve Salih Eylemlerde bulunanlara İcabet eder ve Onlara kendi
Fadlından artırır. Kafirlere gelince Onlar için Şiddetli
bir Azab vardır.
042.27- Eğer
Allah Kulları için Rızqı genişce tutup yazsa idi gerçekte
Yeryüzünde azarlardı. Ancak O dilediği miktar ile indirir. Çünkü o
Kullarından Haberdar'dır, Gören'dir.
042.28- Odur
ki Onlar Umutlarını kestikten sonra Yağmuru indirir ve
Rahmetini serip yayar. O Weli'dir, Hamid'dir.
042.29- Göklerin
ve Yerin yaratılması ile onlarda her Canlıdan türetip
yayması Onun Ayetlerindendir. ve O dilediği zaman Onların
hepsini toplamaya Güçyetiren'dir.
IV Mü'minler sabırlı olmalı 30-43
042.30- Size
İsabet eden bir Musibet Ellerinizin kazanmakta olduğu dolayısıylardır.
Çoğunu da affeder.
042.31- Siz
Yeryüzünde Aciz bırakacak değilsiniz. Ve Sizin Allah'ın
dışında ne bir Weliniz vardır ne de bir
Yardımcınız.
042.32- Denizde
Yüksek Dağlar gibi seyretmekte olan Gemiler Onun Ayetlerindendir.
042.33- Eğer
dileyecek olsa Rüzgarı durdurur böylece Onlar da Onun üstünde
kalakalırlar. Şüphesiz bunda
çok Sabreden çok Şükreden için gerçekten Ayetler vardır.
042.34- Ya
da kazanmakta oldukları dolayısıyla Onları yokeder. Bir
çoğunu da affeder.
042.35- Ayetlerimiz
hakkında Mücadele edenler, kendileri için hiçbir kaçacak Yer
olmadığını bilip öğrensinler.
042.36- Size
verilen herhangi bir Şey, Dünya Hayatının Metaıdır.
Allah katında olan ise, daha Hayırlı ve daha Süreklidir.
İnanıp Rabb'lerine Tewekkül edenler için.
042.37- Büyük
Günahlardan ve Fahşadan kaçınanlar ve gazablandıkları
zaman Bağışlayanlar,
042.38- Rabb'lerine
İcabet edenler dosdoğru Salatı kılanlar, İşleri
kendi aralarında danışarak olanlar ve kendilerinden
Rızıq olarak İnfaq edenler,
042.39- Ve
haklarına Tecavüz edildiğinde Birlik olup karşı
koyanlardır.
042.40- Kötülüğün
Karşılığı Onun Misli olan Kötülüktür. Ama kim affeder
ve Islah ederse artık onun Ecri Allah'a aittir. Gerçekten O Zalimleri
sevmez.
042.41- Kim
de Zulme uğradıktan sonra Nusret bulacak olursa artık Onlar için
aleyhlerinde bir Yol yoktur.
042.42- Yol
ancak İnsanlara zulmeden ve Yeryüzünde Haqqsız yere Tecavüz ve
Haqqsızlıkta bulunanların aleyhinedir. İşte bunlar
için Acıklı bir Azab vardır.
042.43- Kim
de sabreder ve bağışlarsa şüphesiz bu Azme değen
işlerdendir.
V İlahi Vahy doğru yola
iletir 44- 50
042.44- Allah
kimi saptırırsa artık bundan sonra Onun hiçbir Welisi yoktur. Azabı gördükleri
zaman o Zalimleri bir görsen. "Geri dönmeye bir Yol var mı?"
derler.
042.45- Onları
görürsün, Zilletten Başları önlerine düşmüş bir halde
Ona sunulurlarken Göz ucuyla sezdirmeden bakarlar. İnananlar da
"Gerçekten Hüsrana uğrayanlar Qıyamet Günü hem kendi
Nefislerini hem de Yakın Akrabalarını da Hüsrana
uğratmışlardır." dediler. Haberiniz olsun gerçekten
Zalimler Kalıcı bir Azab içindedirler."
042.46- Onların
Allah'ın dışında kendilerine Yardım edecek Welileri
yoktur. Allah kimi saptırırsa artık Onun için hiçbir Yol
yoktur.
042.47- Allah'tan
geri çevrilmesi olmayan bir Gün gelmeden önce Rabb'inize İcabet edin. O
Gün Sizin için ne sığınılacak bir Yer, var ne de Sizin için
bir İnkar.
042.48- Şayet
Onlar sırt çevirecek olurlarsa artık Biz Seni Onların üzerine
bir Gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen
yalnızca Tebliğdir. Gerçek şu ki Biz İnsana
tarafımızdan bir Rahmet taddırdığımız zaman
Ona Sevinç duyar. Eğer Onlara kendi Amellerinin Taqdim ettikleri
dolayısıyla bir Kötülük isabet ederse bu durumda da İnsan bir
Nankör kesilir.
042.49- Göklerin
ve Yerin Mülkü Allah'ındır. Dilediğini yaratır,
dilediğine Dişiler Armağan eder dilediğine Erkek
Armağan eder.
042.50- Veya
Onları Dişiler ve Erkekler olarak çift verir. Dilediğini de
Kısır bırakır. Gerçekten O Bilen'dir, Güçyetiren'dir.
042.51- Bir
Beşer için Allah'ın kendisiyle Konuşması olmaz. Ancak bir Wahy ile ya da Perde arkasından
veya bir Elçi gönderip kendi İzniyle dilediğe wahyetmesi bunun
dışında. Gerçekten O Yüce'dir, Hakim'dir.
042.52- Böylece
Sana da Biz kendi emrimizden bir Ruh wahyettik. Sen Kitap nedir,
İman nedir bilmiyordun. Ancak Biz Onu bir Nur kıldık, Onunla
Kullarımızdan dilediklerimizi Hidayete erdiririz. Şüphesiz Sen
Dosdoğru olan bir Yola yöneltip iletiyorsun.
042.53- Göklerde
ve Yerde bulunanların tümü kendisine aid olan Allah'ın Yoluna. Haberiniz olsun İşler Allah'a
döner.
I Allah'ın
Birliği 1-16
043.01- H.M.
043.02- Apaçık
olan Kitab'a andolsun.
043.03- Gerçekten
Biz Onu, belki aqledersiniz diye Arapça bir Qur'an kıldık.
043.04- Elbette
O, Bizim katımızda olan Ana
Kitap'tır. Yüce'dir, Hakim'dir.
043.05- Siz
Ölçüyü taşıran bir Qawimsiniz diye, şimdi o Zikri Sizden bir
yana mı bırakılım.
043.06- Oysa
Biz, öncekiler içinde Nice Nebiler gönderdik.
043.07- Onlara
bir Nebi gelmeye görsün kesinlikle Onunla Alay ederlerdi.
043.08- Biz
de, Quwwetce Onlardan daha Üstün olanları Yıkıma
uğrattık. Öncekilerin
Örneği geçti.
043.09- Andolsun
Onlara: " Gökleri ve Yeri kim yarattı?" diye soracak olsan,
tartışmasız: "Onları Aziz ve Bilen yarattı"
diyeceklerdir.
043.10- Ki
O, Yeri Sizin için bir Beşik kıldı ve Doğruyolu
bulursunuz diye onda Size Yollar varetti.
043.11- Ki
O belli bir miktar ile Gökten Su indirdi de
Onunla Ölü bir Memleketi
dirilttik, yaydık Siz de böyle (kabirlerinizden )
çıkarılacaksınız.
043.12- Ki
O bütün Çiftleri yarattı ve Sizin için Gemilerden ve Hayvanlardan
bineceğiniz Şeyleri de varetti.
043.13- Onların
Sırtlarına binip doğrulmanız sonra Onlara binip
doğrulduğunuz zaman da Rabbinizin Nimetini zikretmeniz ve "
Bunlara Bizim için boyunmeğdiren ne Yücedir, yoksa Biz bunu (kendi
hizmetimize ) yanaştıramazdık" demeniz için.
043.14- Ve
Biz elbette Rabb'imize çevrilip döneceğiz.
043.15- Kendi
Kullarından Ona bir Parça
kılıp yakıştırdılar. Doğrusu İnsan açıkca
Nankördür.
043.16- Yoksa
O Yarattıklarından Kızları edindi ve Erkekleri Size mi
ayırıp bırakttı?
II Şirki Kötüleme 17-25
043.17- Oysa
Onlardan biri o Rahman için verdiği Örnek ile müjdelendiğı
zaman Yüzü Simsiyah kesilmiş olarak Kahrından yutkundukca
yutkunuyor.
043.18- Onlar
Süs içinde büyütülüp de Mücedelede Açık olmayanı mı?
043.19- Onlar
ki kendileri Rahman'ın Kulları Melekleri Dişiler
kıldılar, kendileri Onların Yaratılışına
Şahid mi oldular? Onların Şahidlikleri yazılacak ve
Sorumlu tutulacaklar.
043.20- Dediler
ki : "Eğer Rahman dilemiş olsaydı Biz Onlara ibadet
etmezdik." Onların bundan yana hiçbir Bilgileri yoktur. Onlar
yalnızca Zann ve Tahminle Yalan söylemektedirler.
043.21- Yoksa
Biz bundan önce kendilerine bir Kitap verdik de şimdi Ona mı
tutunuyorlar?
043.22- Hayır,
dediler : "Gerçek şu ki Biz Atalarımızı bir Ümmet
üzerinde bulduk ve doğrusu Biz Onların İzleri üstünde Doğru
olana yönelmişleriz.
043.23- İşte
böyle. Senden önce de bir Memlekete bir Elçi göndermiş olmayalım
kesinlikle Onun Refah içinde şımarıp Önde gelenleri
demişlerdir: "Gerçek şu ki Biz Atalarımızı bir
Ümmet üzerinde bulduk ve doğrusu Biz Onların İzlerine
uymuşlarız."
043.24- Demiştir:
(her bir elçi) "Ben Size Atalarınızı üstünde
bulduğunuz Şeyden daha Doğru olanını getirmiş
olsam da mı?"Onlar da demişlerdir ki: "Doğrusu Biz
kendisi ile gönderildiğiniz Şeye Kafir olanlarız."
043.25- Böylece
Biz de Onlardan intikam aldık. Öyleyse Sen bir bakıver.
Yalancıların Sonu nasıl oldu?
III Allah'ın Peygamber Seçmesi 26-35
043.26- Hani
İbrahim Babasına ve kendi Qawmine demişti ki:
Tartışmasız Ben Sizin taptıklarınızdan
uzağım."
043.27- Beni
yaratan başka. İşte O Beni Hidayete iletecektir.
043.28- Ve
bunu dönerler diye Onun ardında Kalıcı bir Kelime olarak
kılıp bıraktı.
043.29- Hayır,
Biz Onları ve Atalarını kendilerine Haqq ve açıklayan bir
Elçi gelinceye kadar metalandırıp yaşattık.
043.30- Ancak
kendilerine Haqq gelince dediler ki: "Bu bir Büyüdür, doğrusu Biz
Ona Kafir olanlarız."
043.31- Ve
dediler ki: "Bu Qur'an iki Şehirden birinin Büyük bir Adamına
indirilmeli değil miydi?"
043.32- Senin
Rabb'inin Rahmetini Onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya Hayatında
Onların Maişetleri aralarında
Biz paylaştırdık ve Onlardan bir Bölümü bir Bölümüne
teshir etmesi için bir Bölümünü bir Bölümü üzerinde Derecelerde yükselttik. Senin Rabb'inin Rahmeti, Onların
toplayıp yığmakta olduklarından daha Hayırlıdır.
043.33- Eğer
İnsanlar Tek bir Ümmet olacak olmasaydı, Rahman'a Küfredenlerin
Evlerine Gümüşten Tavanlar ve üzerinde çıkıp yükselecekleri
Merdivenler yapardık.
043.34- Evlerine
Kapılar ve üzerine yaslanıp dayanacakları Koltuklar.
043.35- Ve
Çekici Süsler. Bütün bunlar yalnızca Dünya Hayatının
Metaıdır. Ahiret ise Senin Rabb'inin katında Müttaqiler
içindir.
IV Muhalefetin Sonu 36-45
043.36-
Kim Rahman'ın Zikrini görmezlikten gelirse Biz bir Şeytana Onun üzerine Kabukla
bağlattırırız. Artık Onun Yakın
bir Dostudur.
043.37- Gerçekten
bunlar Onları Yoldan alıkoyarlar. Onlar ise kendilerinin gerçekte
Hidayette olduklarını sanırlar.
043.38- Sonunda
Bize geldiği zaman dedi ki: "Keşke Benimle Senin aranda
İki Doğu Uzaklığı olsaydı. Meğer ne Kötü
Yakın Dost."
043.39- Bugün
Size Kesin olarak bir Yarar sağlamaz. Çünkü Siz zulmettiniz. Elbette Siz
Azabta da Ortaksınız.
043.40- Öyleyse
Sağır olanlara Sen mi dinleteceksin ve Kör olan ve Açıkca bir
Sapıklık içinde bulunanı Hidayete erdireceksin?
043.41- Şu
halde Biz Seni alıp götürürsek elbette Onlardan intikam
alacağız.
043.42- Ya
da kendilerine waadettiğimiz Şeyi Onlara gösteririz ki, Biz
gerçekten Onların üstünde Güçyetirenler'iz.
043.43- Şu
halde Sen, Sana wahyedilene tutun, çünkü Sen dosdoğru bir Yol
üzerindesin.
043.44- Ve
elbette O Senin ve Qawmin için gerçekten bir Zikir'dir. Siz
sorulacaksınız.
043.45- Senden
önce gönderdiğimiz Elçiler'imizin (tarihlerini) araştır. Rahman'dan başka İlahlara kulluk
edilmesine İzin vermiş miyiz?
V Fir'avnın Musa'ya Muhalefeti
46-56
043.46- Andolsun
Biz Musa'yı Fir'awn'a ve Onun Önde gelen çevresine
Ayetlerimizle gönderdik. O da dedi ki: "Gerçekten Ben Alemlerin
Rabb'inin Elçi'siyim.
043.47- Fakat
Onlar Ayetlerimizle geldiği zaman bir de ne görsün. Onlar bunlara
gülüyorlar.
043.48- Biz
Onlara biri ötekinden daha Büyük olmayan hiçbir Ayet göndermedik . Belki
dönerler diye Biz Onları Azabla yakalayıverdik.
043.49- Ve
Onlar dediler ki: "Ey Büyücü Sen de olan Ahdi adına Bizim için
Rabb'ine dua et, gerçekten Biz Hidayete gelmiş olacağız."
043.50- Fakat
Onlardan Azabı çekip giderince bir de görürsün ki Onlar
Andlarını bozuyorlar.
043.51- Fir'awn kendi Qawmi içinde
bağırdı, dedi ki: "Ey Qawmim, Mısır'ın Mülkü
ve şu altından akmakta olan Irmaklar Benim değil mi?
043.52- "Yoksa
Ben, şundan daha Hayırlı değil miyim ki, Basit bir
Zavallı ve neredeyse açıklamaktan Yoksun olan biri."
043.53- Bu
durdumda üzerine Altından Bilezikler atılmalı ya da
yakınında yer almış halde Onunla birlikte Melekler gelmeli
değil miydi?
043.54- Böylelikle kendi Qawmini küçümsedi. Onlar da Ona itaat
ettiler. Gerçekten Onlar Fasıq bir Qawimdi.
043.55- Sonunda
Bizi öfkelendirince Biz de Onlardan intikam aldık. Böylece Onları
Toplu olarak Suda boğduk.
043.56- Bu
suretle Onları sonradan gelecekler için bir Selef ve bir Örnek
kıldık.
VI İsa'nın Peygamberliği 57-67
043.57- Meryemoğlu bir Örnek olarak
verilince hemenceçik Senin Qawmin Ondan kahkahalarla gülüyorlar.
043.58- Dediler
ki:" Bizim İlahlarımız mı daha Hayırlı,
yoksa O mu?" Onu yalnızca bir Tartışma konusu olsun diye
verdiler. Hayır, Onlar Tartışmacı bir Qawimdir.
043.59- O
yalnızca bir Kuldur. Kendisine Nimet verdik. Ve Onu İsrailoğullarına bir
Örnek kıldık.
043.60- Eğer
Biz dilemiş olsaydık elbette Sizden Melekleri kılardık.
Onlar da Yeryüzünde Halef olurlardı.
043.61- "O
, Saatin Bilgisidir. O'ndan kuşkulanmayın. Bana uyun. Doğruyol
budur."
043.62- Şeytan sakın Sizi
alıkoymasın. Gerçekten O Sizin için Açık bir
Düşmandır.
043.63- İsa, Açık Belgelerle
gelince, dedi ki: "Ben Size bir Hikmet'le geldim ve üzerinde
İhtilafa düştüklerinizin bir kısmını Size
açıklamak için de. Öyleyse Allah'tan İttiqa edin ve Bana itaat
edin."
043.64- "Elbette
Allah O Benim de Rabb'im Sizin de Rabb'inizdir. Şu halde Ona kulluk edin.
Dosdoğru olan Yol budur."
043.65- Sonra
içlerinden bir takım Fırkalar İhtilafa düştü. Artık
Acıklı bir Günün Azabından way o Zulmedenlere.
043.66- Onlar
hiç Şuurunda değilken kendilerine Apansız gelecek olan Saat'ten
başkasını mı gözlüyorlar?
043.67- Muttaqiler
hariç olmak üzere o Gün Dostların kimi kimin Düşmanıdır.
VIII İki Fırka 68-89
043.68- Ey
Kullarım, Bugün Sizin için bir Korku yoktur ve Siz Hüzne kapılacak
da değilsiniz.
043.69- Ki
Onlar Benim Ayetlerime inananlar ve Müslüman Olanlardır.
043.70- Siz
ve Eşleriniz Bahçeye girin. Sevinç içinde
ağırlanacaksınız.
043.71- Onların
etrafında Altın Tepsiler ve Testilerle dolaşılır.
Orda Nefislerin Arzu ettiği ve Gözlerin Lezzet aldığı Herşey
var. Ve Siz onda Ebedî kalacaklarsınız.
043.72- İşte
yapmakta olduklarınız dolayısı ile Sizin Mirascı
kılındığınız Bahçe budur.
043.73- Orda
Sizin için bir çok Meyveler vardır. Onlardan yiyeceksiniz.
043.74- Elbette
Suçlular Cehennem Azabı içinde Ebedî kalacak olanlardır.
043.75- Onlardan
hafifletilmeyecek ve orda Onlar Umutlarını kaybetmiş
kimselerdir.
043.76- Biz
Onlara zulmetmedik ancak Onların kendileri Zalimlerdir.
043.77- "Ey
Malik, Rabb'im Bizim İşimizi bitirsin." diye
bağırdılar. O " Gerçek şu ki Siz kalacak
olanlarsınız "dedi.
043.78- Andolsun
Biz Size Haqqı getirdik fakat Sizin bir Çoğunuz Haqqı Çirkin
görüp tiksinenlerdiniz.
043.79- Yoksa
Onlar İşi sıkı mı tuttular? İşte kuşkusuz Biz de
İşi sıkı tutanlarız.
043.80- Yoksa
Onlar gerçekten Bizim Sırladıklarını ve aralarındaki
fısıldaşmalarını işitmediğimizi mi
sanıyorlar. Hayır. Onların yanlarındaki Elçilerimiz de
yazıyorlar.
043.81- De
ki: "Eğer Rahman'ın Çocuğu olsaydı Ona
tapanların İlki Ben olurdum."
043.82- Göklerin
ve Yerin Rabb'i, Arşın Rabb'i, Onların nitelendirmekte
oluklarından Yücedir.
043.83- Artık
Sen Onları bırak Onlara wadedilen kendi Günlerine kadar
dalsınlar oynaya dursunlar.
043.84- Göklerde
İlah olan ve Yerde İlah olan Odur.O Hakim'dir, Bilen'dir.
043.85- Göklerin,
Yerin ve ikisi arasında bulunanların Mülkü kendisinin olan ne
Yüce'dir. Saat'ın İlmi Onun katındadır ve Siz Ona
döndürüleceksiniz.
043.86- O'nun
dışında tapmakta oldukları, Şefaatte bulunmaya Malik
değildirler. Ancak kendileri bilerek Haqqa şahidlik eden başka.
043.87- Andolsun
Onlara "kendilerini kim yarattı?" diye soracak olsan"
tartışmasız Allah" diyecekler. Öyleyse nasıl olup da
çevriliyorlar?
043.88- Onun
ya Rabb demesi Haqqı için. Elbette Onlar inanmaz bir Qawimdirler.
043.89- Şimdi
Sen aldırış etmeksizin Onlardan yüz çevir ve "Selam"
de. Artık Onlar bileceklerdir.
I Müşriklerin Uğradıkları
azap 1-29
044.01- Ha Mim
044.02- Apaçık
olan Kitab'a andolsun.
044.03- Gerçekten
Biz Onu Mübarek bir Gecede indirdik. Gerçekten
Biz Uyaranlarız.
044.04- Ki Onda
Her Hikmetli İş ayrılır.
044.05- Katımızdan
bir Emir ile, doğrusu Biz Gönderenleriz.
044.06- Rabb'inden bir Rahmet olarak. Elbette O
İşiten'dir, Bilen'dir.
044.07- Eğer
Kesin bir Bilgiyle inanıyorsanız Göklerin ve Yerin ve bu ikisinin
arasında bulunanların Rabb'idir.
044.08- Ondan
başka İlah yoktur. Diriltir ve öldürür. Sizin de Rabb'inizdir, Geçmiş
Atalarınızın da Rabb'idir.
044.09- Hayır
Onlar Şüphe içindedirler, oyalanıyorlar.
044.10- Öyleyse
Sen Göğün açıkca bir Duman getireceği Günü gözle.
044.11- İnsanları
sarıp kuşatıverir. İşte bu Acıklı bir
Azabtır.
044.12- "Rabb'imiz
Azabı üstümüzden gider, çünkü Biz inanacağız"
044.13- Onlar
için Öğüt alıp düşünmek nerede. Onlara açıklayan bir Elçi
gelmişti.
044.14- Sonra
Ondan yüzçevirdiler ve dediler ki: "Öğretilmiş bir
Mecnundur."
044.15- Biz
Sizden bu Azabı biraz açıp gidereceğiz, dönecek
olanlarsınız Siz.
044.16- Büyük
bir Şiddetle yakalayacağımız Gün, elbette Biz intikam
alacağız.
044.17- Andolsun
Biz kendilerinden önce Fir'awn'ın
Qawmini de Denemeden geçirdik ve Onlara Kerim bir Elçi gelmişti.
044.18- "Allah'ın
Kullarını Bana teslim edin, gerçekten Ben Sizin için Güvenilir bir
Elçi'yim."
044.19- Allah'a
karşı büyüklenmeyin. Elbette Ben Sizin için Açık bir
İspatlı Delil getirmekdeyim.
044.20- Ve
doğrusu Ben Sizin Beni taşlamanızdan Benim de Rabb'im Sizin de
Rabb'iniz olana sığındım.
044.21- Eğer
Siz Bana inan mıyorsanız bu durumda Benden korkup ayrılın.
044.22- Sonunda
Rabb'ine "Gerçekten bunlar Suçlu bir Qawimdirler" diye dua etti.
044.23- Öyleyse
Kullarmızı Geceleyin yürüt, kesinlikle takib edileceksiniz.
044.24- Denizde
Durgun ve Açık bırak. Çünkü Onlar Suda boğulacak bir Ordudur.
044.25 Onlar
nice Bahçeler ve Pınarlar terketmişlerdi.
044.26- Ekinler
ve Güzel Konaklar.
044.27- Ve
kendilerinde Sevinç ve Mutluluk içinde yaşadıkları Nimetler.
044.28- İşte
böyle. Biz bunları başka bir Qawme Miras olarak verdik.
044.29- Onlar
için ne Gök ne Yer ağlamadı ve Onlar Ertelenenlerden olmadı.
II Kötüler Ceza Görecek 30-42
044.30- Andolsun
Biz İsrailoğullarını
o Alçaltıcı Azabtan kurtardık.
044.31- Fir'awn'dan. Çünkü o Ölçüyü taşıran
bir Mütekebbirdi.
044.32- Andolsun
Biz Onları bir İlim üzere Alemlere karşı Üstün
kıldık.
044.33- Ve
Onlara her birinde açık bir İmtihan bulunan Ayetler verdik,
044.34- Herhalde
bunlar da diyorlar ki,
044.35- Bizim
yalnızca İlk Ölümümüzdür. Biz yeniden diriltilip
kaldırılacak değiliz.
044.36- Eğer
Doğru Sözlü iseniz şu halde Atalarımızı getirin
bakalım.
044.37- Onlar
mı Hayırlı yoksa Tubba
Qavmi ve Onlardan öncekiler mi? Biz Onları yıkıma
uğrattık. Çünkü onlar, Mücrimlerdi.
044.38- Biz
bir Oyun ve Oyalanma konusu olsun diye Gökleri Yeri ve ikisi arasında
olanları yaratmadık.
044.39- Biz
Onları yalnızca Haqq ile yarattık ancak Onların çoğu
bilmezler.
044.40- Elbette
O Ayırma Günü onların hepsinin Wakitleridir.
044.41- O
Gün bir Dost, bir Dostan Herhangi bir
Şeyle Yarar sağlayamaz ve Onlara Yardım da edilmez.
044.42- Ancak
Allah'ın Rahmet ettieği başka. Elbette O Aziz'dir, Rahim'dir.
III İyilerin Göreceği Mükafat
43-59
044.43- Doğrusu
o Zakkum Ağacı
044.44- Oldukca
Günahkar olanın Yemeğidir bu.
044.45- Pota
gibi Karınlarda kaynar durur.
044.46- Kaynar
Suyun kaynaması gibi.
044.47- Onu
tutun da Cahim'in Orta yerine sürükleyin.
044.48- Sonra
Kaynar Suyun Azabından Başının üstüne dökün.
044.49- Tad.
Çünkü Sen oldukca Aziz'din, Kerim'din.
044.50- Gerçekten
bu Sizin Kuşkuyu kapılmakta olduğunuz Şeydir.
044.51- Muttaqilere
gelince, elbette Onlar Güvenli bir Maqamdadırlar.
044.52- Bahçelerde
ve Pınarlarda.
044.53- Hafif
İpekten ve Ağır işlenmiş Atlastan giyinirler.
Karşılıklı olarak otururlar.
044.54- İşte
böyle. Ve Biz Onları Simsiyah İri gözlü Hurilerle
evlendirmişizdir.
044.55- Orda
Güvenlik içinde Her Türlü Meyveyi istemektedirler.
044.56- Orda
İlk Ölümün dışında başka Ölüm tadmazlar. Ve
Onları Cehennem Azabından korumuştur.
044.57- Senin
Rabb'inden bir Fadl olarak.
İşte Büyük Mutluluk budur.
044.58- Belki
Onlar öğüt alıp düşünürler diye Biz O'nu Senin Dilinde
kolaylaştırdık.
044.59- Öyleyse
Sen gözle. Gerçekten Onlar da gözlemektedirler.
I Vahyi İnkar edenler 1-10
045.01- Ha
Mim
045.02- Kitab'ın
İndirilmesi Aziz, Hakim Allah'tandır.
045.03- Elbette
Müminler için Göklerde ve Yerlerde gerçekten Ayetler vardır.
045.04- Sizin
Yaratılışınızda ve türetip yaydığı
Canlılarda da Kesin Bilgiyle inanan bir Toplum için Ayetler
vardır.
045.05- Gece
ile Gündüzün ardarda gelişinde, Allah'ın Gökten Rızıq
indirip Onunla Ölümünden sonra Arzı diriltmesinde ve Rüzgarları
yönetmesinde aqleden bir Qawim için Ayetler vardır,
045.06- İşte
bunlar, Allah'ın Ayetleridir, sana bunları Haqq olarak
okumaktayız. Öyleyse Onlar, Allah'tan ve O'nun Ayetlerinden sonra Hangi
Söze inanacaklar?
045.07- Gerçeği
Sürekli ters yüz eden, Günaha düşkün olan herkesin way haline.
045.08- Kendine
Allah'ın Ayetleri okunurken işitir, sonra Müstekbirce sanki
Onları işitmemiş gibi
ısrar eder. Artık Sen onu Acıklı bir Azabla
müjdele.
045.09- Ayetlerimizden
bir Şey öğrendiği zaman, Onu Alay konusu edinir. İşte
Onlar için Aşağılatıcı bir Azab vardır.
045.10- Arkalarından
Cehennem. Kazanmakta oldukları Şeyler, Onlara hiç bir Yarar
sağlamaz. Allah'tan başka edinmekte oldukları Weliler de. Onlar
için Büyük bir Azab vardır.
II Kur'an'ın doğruluğu
11-20
045.11- İşte
bu bir Hidayettir. Rabb'lerinin Ayetlerini İnkar edenler ise, Onlar için
İğrenç olarından Acıklı bir Azab vardır.
045.12- Allah,
kendi Emriyle onda Gemiler akıp gitsin ve O'nun Fadlından
ararsınız diye, Sizin için Denize boyuneğdirdi. Umulur ki
şükredersiniz.
045.13- Kendinden
Göklerde ve Yerde olanların tümüne Sizin için Boyun eğdirdi.
elbette bunda, düşünebilen bir Qawim için gerçekten Ayetler vardır.
045.14- İnananlara
de ki: "Onları kazanmakta olduklarıyla cezalandırması
için, Allah'ın Günlerini ummakta
olmayanları bağışlasınlar."
045.15- Kim
Salih bir Eylemde bulunursa, kendi Nefsi lehinedir, kim de Kötülük yaparsa,
artık O da kendi aleyhinedir. Sonra
Siz Rabb'inize döndürüleceksiniz.
045.16- Andolsun,
Biz İsrailoğullarına
Kitap, Hüküm ve Nübüwwet verdik. Onları Temiz ve Güzel Şeylerden
rızıqlandırdık ve Onları Alemlere karşı
Üstün kıldık.
045.17- Ve
Onlara bu Emirden Açık Belgeler verdik. Fakat Onlar, kendilerine
İlim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki Bağy ve
Azgınlıktan dolayı İhtilafa düştüler. Elbette Senin
Rabb'in, üzerinde İhtilafa düştükleri Şeyde Qıyamet Günü
aralarında hükmedecektir..
045.18- Sonra
Seni de bu Emirden bir Şeriat üzerinde kıldık. Öyleyse Sen Ona
uy ve Bilmeyenlerin Hewalarına uyma.
045.19- Çünkü
Onlar, Allah'tan Hiçbir Şeye karşı Kesin olarak Seni
Bağımsız kılamazlar. Elbette Zalimler, birbirlerinin Welisidirler. Allah
ise Muttaqilerin Welisidir.
045.20- Bu,
İnsanlar için Basiretlerdir. Kesin Bilgiyle inanan bir Qawim için de bir
Hidayet ve bir Rahmettir.
III Kıyamet 21-25
045.21- Yoksa
Kötülüklere batıp-yara alanlar, kendilerini İnanan ve Salih
Eylemlerde bulunanlar gibi kılacağımızı mı
sandılar? Hayatları ve Ölümleri de bir mi? Ne Kötü hükmediyorlar.
045.22- Allah,
Gökleri ve Yeri Haqq olarak yarattı, öyle ki her Nefis kazanmakta
olduklarıyla karşılık görsün. Onlara zulmedilmez.
045.23- Şimdi
Sen, kendi Hewasını İlah edinen ve Allah'ın bir İlim
üzere kendisini saptırdığı, Kulağı ve Qalbi
üzerine Damga vurduğu ve Gözü üstüne de bir Perde çektiği kimseyi
gördün mü? Artık Allah'tan sonra Ona kim Hidayet verecektir? Siz yine de
Öğüt alıp düşünmüyor musunuz?
045.24- Dediler
ki: "Bu Dünya Hayatımızdan başkası değildir,
ölürüz ve diriliriz, Bizi Dehr /kesintisiz zamandan başkası
yıkıma uğratmaz." Oysa Onların bununla ilgili hiçbir
Bilgileri yoktur. Onlar, yalnızca zannediyorlar.
045.25- Onlara
Açık Belgeler olarak Ayetlerimiz okunduğu zaman, Onların
Delilleri: "Eğer Doğru sözlüler iseniz,
Atalarınızı getirin" demekten başkası
değildir.
IV Hüküm 26-36
045.26- De
ki: "Allah Sizi diriltiyor, sonra Sizi öldürüyor, sonra da kendisinde
Hiçbir Kuşku olmayan Qıyamet Günü O Sizi bir araya getirip topluyor.
Ancak İnsanların çoğu bilmezler.
045.27- Göklerin
ve Yerin Mülkü Allah'ındır. Saat'in İqame Günü, o Gün,
Batılda olanlar Hüsrana uğrayanlardır.
045.28- O
Gün Sen, Her Ümmeti Diz üstü çökmüş olarak görürsün. her Ümmet, kendi
Kitab'ına çağrılır.
"Bugün yapmakta olduklarınızla Karşılık
göreceksiniz."
045.29- "Bu
Bizim Kitab'ımızdır, Sizin aleyhinizde Haqq ile konuşuyor.
Gerçekten Biz, Sizin yapmakta olduklarınızı
yazıyorduk."
045.30- Artık
İnanan ve Salih Eylemlerde bulunanlara gelince, Rabb'leri Onları
kendi Rahmetine sokar. İşte Apaçık olan Fewz budur.
045.31- İnkar
edenlere gelince: "Size karşı Ayetlerim okunduğunda
Büyüklük taslayanlar ve Suçlu bir Qawim olanlar Sizler değil
miydiniz?"
045.32- "Gerçekten
Allah'ın Waadi Haqqtır, Saat'te de hiç Kuşku yoktur"
denildiği zaman, Siz Saat de neymiş, Biz bilmiyoruz, Biz yalnızca
bir Zannda bulunup zannediyoruz, Biz Kesin bir Bilgiyle inanmakta Olanlar
değiliz" demiştiniz.
045.33- Onların
yapmakta oldukları Şeylerin Kötülüğü kendileri için
açığa çıktı ve kendisini Alay konusu edindikleri de
Onları sarıp kuşattı.
045.34- Denildi
ki: "Bugününüzle karşılaşmayı unuttuğunuz gibi,
Biz de Sizi Bugün unutuyoruz. Barınma Yeriniz Ateş'tir. Ve Sizin için
Hiçbir Yardımcı yoktur.
045.35- Bunun
nedeni de şud: Çünkü Siz Allah'ın Ayetlerini Alay konusu edindiniz,
Dünya Hayatı da Sizi aldattı. Böylece ne ordan
çıkarılırlar, ne de Hoşnutluk dilekleri qabul edilir.
045.36- Şu
halde Hamd, Göklerin Rabb'i, Yerin Rabb'i ve Alemlerin Rabb'i olan
Allah'ındır.
045.37- Göklerde
ve Yerde Büyüklük O'nundur. O, Aziz'dir, Hakim'dir.
Tertil I Tertil II Tertil III Tertil IV Tertil V
Tertil VI Tertil VII Tertil VIII Tertil IX Tertil
X
Tertil XI Tertil XII Tertil XIII
Qur'anu'l Hakîm (Qur'ane'n A'rabiyyen)