Mekkî  Wahy

/Tertil X

 

 

065.040/el-MÜ'MİN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                  

I Müminlerin Himayesi 1-9

 

040.01-         H.M.

040.02-         Bu Kitab'ın indirilmesi Aziz, Alim  Allah'tandır.

040.03-         Günah’ı bağışlayan, Tewbe’yi kabul eden, Sonuçlandırması pek Şiddetli olan ve Lutuf sahibi. O'ndan başka İlah yok’tur. Dönüş O'nadır.

040.04-         Allah'ın Ayetleri Konusunda İnkar edenler’den başkası mücadele etmez. Öyleyse Onlar’ın Şehirler’de dolaşması Seni aldatmasın.

040.05-         Kendilerinden önce Nuh Qawmi de yalanladı ve kendilerinden sonra Fırqalar da. Her Ümmet kendi Elçiler'ini yalanmaya yeltendi. Haqq’ı Onunla yürürlükten kaldırmak için Batıl’a dayanarak Mücadele’ye giriştiler. Ben de Onları yakalayıverdim. Artık Benim cezalandırmam nasılmış?

040.06-         Senin Rabb'inin Kafirler üzerinde ki ‘gerçekten Onlar Ateş Halkı’dır." Sözü böylece Haqq oldu.

 

040.07-         Arş’ı yüklenmekte olanlar ve Çevre’sinde bulunanlar Rabb'lerine Hamd ile tesbihetmekte O’na inanmakta ve İnananlar’a Mağfiret dilemektedirer. "Rabb'imiz Rahmet ve İlim bakımından Herşey’i kuşatıp sardın. Tewbe edenler’e ve Senin Yol’una tabi olanlar’a mağfiret et ve Onlar’ı  Cehennem Azabı’ndan koru."

040.08-         "Rabb'imiz Onlar’ı Adn Bahçeleri’ne koy ki (Sen) onlar’a waadettin. Babalar’ından, Eşler’inden ve Soylar’ından Salih olanlar’ı da. Elbette Sen Aziz'sin Hakim'sin."

040.09-         "Ve Onlar’ı Kötülükler’den koru. O Gün Sen kimi Kötülükler’den korumuşsan gerçekten Ona rahmet de etmişsindir. İşte Büyük Kurtuluş bu’dur."

 

II           Muhalefet Bozguna uğrayacak 10-20

 

040.10-         Elbette Küfredenler’e de seslenilir. Allah'ın gazablanması kesinlikle Sizin kendi Nefisler’inize gazablanmanızdan daha Büyük’tür. Çünkü Siz İman’a çağrıldığınız zaman küfrediyordunuz.

040.11-         Dediler ki: "Rabb'imiz Bizi iki kere öldürdün ve iki kere de dirilttin. Biz de Günahlar’ımızı itiraf ettik. Şimdi Çıkış için Yol var mı?"

040.12-         Sizin (durumunuz) böyledir. Çünkü bir olan Allah'a çağrıldığı zaman inkar ettiniz. O’na Şirk koşulduğunda da inanıp onaylandınız. Artık Hüküm Yüce Büyük Allah'ındır.

040.13-         O Size Ayetlerini göstermekte ve Sizin için Gök’ten Rızıq indirmektedir. İçten yönelip dönen’den başkası Öğüt alıp düşünmez.

040.14-         Öyleyse Din’i yalnızca Ona Halis kılanlar olarak Allah'a dua edin. Kafirler hoş görmese de.

040.15-         Dereceler’i yükselten Arşın Sahibi, Toplanma ve Buluşma Günü ile uyarmak için kendi Emr’inden olan Ruh'u  Kullar’ından dilediğine indirir.

040.16-         O Gün Onlar orta yere çıkarlar. Onlar’dan hiçbir şey Allah’a karşı Gizli kalmaz. Bugün Mülk kimindir? Bir , Qahhar Allah'ındır.

040.17-         Bugün Her bir Nefis kendi kazandığı ile Karşılık görür, bugün Zulum yok’tur. Elbette Allah Hesabı seri Gören'dir.

040.18-         Onlar’ı yaklaşmakta olan Gün’e karşı uyar. O zaman Onlar Kahırlar’ıını yuktunup dururlarken Eller Gırtlaklar’a dayanmıştır. Zalimler için ne Yakın bir Koruyucu Dost ne de Sözü yerine getirebilir bir Şefaatcı yok’tur

040.19-         Gözler’in Hainliklerini ve Göğüsler’in saklamakta olduklarını bilir.

040.20-         Allah Haqq ile hükmeder. Oysa O’nu bırakıp tapmakta oldukları ise Hiçbir Şey’e hükmedemezler. Elbette Allah İşiten'dir, Gören'dir.

 

III Musa ve Fir'avn 21-27

 

040.21-         Onlar Yeryüzü’nde gezip dolaşmıyorlar mı ki böylece kendilerinden öncekiler’in nasıl bir sona uğradıklarını bir görsünler. Onlar Quvvet ve Yeryüzü’ndeki Eserleri bakımından kendilerinden daha Üstün idiler. Fakat Allah Onlar’ı Günahlar’ı dolayısıyla yakalayıverdi. Onlar’ı Allah'tan bir koruyacak olan da bulunmadı.

040.22-         Çünkü gerçekten Onlar Elçiler’i kendilerine Apaçık Belgeler getirdi. Fakat Onlar küfretmişlerdi. Bu yüzden Allah Onlar’ı yakalayıverdi. Şüphesiz O Quvvetli olan'dır. Cezalandırması da Şiddetli’dir.

 

040.23-         Andolsun Biz Musa'yı Ayetler’imizle Apaçık Ispatlı bir Gelil’le gönderdik.

040.24.         Fir'awn'a, Haman'a ve Qarun'a. Ama Onlar Yalan söylemekte olan bir Büyücü’dür." dediler.

040.25-         Böylece O katımızdan kendilerine bir Haqq ile geldiği zaman dediler ki: "Onunla birlikte İman etmekte olanlar’ın Erkek Çocukları’nı öldürün, Kadınlar’ını ise Sağ bırakın." Ancak Kafirler’in Hileleri boşa çıkmaktadır.

040.26-         Fir'awn dedi ki: "Bırakın Beni, Musa'yı öldüreyim de O Rabb'ine yalvarıp yakarsın, çünkü Ben Sizin Din’inizi değiştirmesinden ya da Arz’da Fesat çıkaracağından korkuyorum."

040.27-         Musa dedi ki: "Gerçekten ben Hesap Günü'ne inanmayan her Mütekebbir’den Benim de Rabb'im Sizin de Rabb'inize sığırınım."

 

IV  Fir'avn Kavminden Bir Mü'min 28-37

 

040.28-         Fir'awn Ailesi’nden inancı gizlemekte olan Mü'min dedi ki: "Siz Benim Rabb'im Allah'tır diyen bir Adam’ı öldürüyor musunuz? Oysa O size Rabb'inizden  Apaçık Belgeler’le gelmiştir.  Buna rağmen O eğer bir Yalancı ise Yalanı kendi aleyhinedir.  Ve eğer doğru söyleyen ise Size waadettiklerinin bir Bölümü Size isabet eder. Şüphesiz Allah Ölçü’yü taşıran çok Yalancı’yı Hidayet’e erdirmez."

040.29-         "Ey Qawm’im, Bugün Mülk Sizindir. Yeryüzü’nde de Hüküm Sahibi kimselersiniz. Fakat Bize Allah'dan dayanılmaz bir Zorluk gelecek olursa Bize kim yardımcı olacak? "Fir'awn dedi ki: "Ben Size yalnızca gördüğümü gösteriyorum ve Ben Sizi Doğru olan Yol’dan da başkasına yöneltmiyorum."

040.30-         İnanan dedi ki: " Ey Qawmim, Ben Sizin için o Fırqalar’ın Günü’ne benzer bir Gün’den(gelir) diye korkuyorum.

040.31-         Nuh Qawmi , Ad, Semud ve Onlar’dan sonra gelenler’in durumuna benzer. Allah Kullar için Zulum istemez.

040.32-         "Ve ey Qawmim, doğrusu Ben Sizin için o Feryat Günü’nden korkuyorum."

040.33-         Arkanızı dönüp kaçacağınız Gün Sizi Allah'tan koruyacak yok’tur. Allah kimi saptırırsa artık Onu Doğru’ya yöneltecek bulunmaz.

040.34-         Size daha önce Yusuf Apaçık Belgeler’le gelmişti. Size getirdiği Mesaj konusunda Kuşku’ya düştünüz. Sonunda O ölünce "Allah O’ndan sonra bir Elçi göndermeyecek" dediniz. İşte Allah, Ölçüyü aşan Şüpheciler’i böylece saptırır."

040.35-         Ki Onlar Allah'ın Ayetleri konusunda kendilerine gelmiş İspatlı bir Delil bulunmaksızın Mücadele edip dururlar. Allah katında da, İnananlar katında da Büyük bir Öfke’dir. İşte Allah her Mütekebbir Zorba’nın Qalbi’ni böyle damgalar."

 

040.36-         "Ey Haman! Bana Yüksek bir Kule Bina et. Böylece o Yollar’a ulaşabilirim."

040.37-         "Gökler’in Yolları’na. Böyelikle Musa'nın İlahı’na çıkabilirim. Çünkü Ben O’nun  Yalancı olduğunu sanıyorum." İşte Fir'awn'a Kötü Amel böyle çekici kılındı. Ve Yol’dan alıkonuldu.  Fir'awn'ın Hileli Düzeni Yıkım ve Kayıp’tan başka olmadı.

 

V            Fir'avn kavminden Bir Mü'min 38-50

 

040.38-         İnanan dedi ki: "Ey Qawmim Siz Bana tabi olun. Ben Sizi Doğru Yol’a ileteyim."

040.39-         "Ey Qawmim, gerçekten bu Dünya Hayatı yalnızca bir Meta’dır. Şüphesiz Ahiret ise Karar kılınan Yurt O’dur."

040.40-         "Kim bir Kötülük işlerse kendi Mislinden başkası ile ceza görmez. Kim de Erkek olsun Dişi olsun kendisi bir Mümin olarak Salih bir Eylem’de bulunursa işte Onlar içinde Hesapsız olarak rızıqlandırılmak üzere Bahçe'ye girerler."

040.41-         "Ey Qawmim, ne oluyor ki Bana Ben Sizi Kurtuluş’a çağırmaktayken Siz Beni Ateş'e çağırmaktasınız."

040.42-         "Siz Beni Allah'a küfretmeye ve hakkında Bilgim olmayan Şeyler’i O’na Şirk koşmaya çağırmaktasınız. Ben ise Sizi Aziz ve Gafur olan Allah'a çağırmaktayım."

040.43-         İmkanı yok. Gerçekten Sizin Beni kendisine çağırmakta olduğunuz Şey’in Dünya’da da Ahiret'te de Çağrı’da bulunma ( yetkisi) yok’tur.  Şüphesiz Bizim dönüşümüz Allah'adır. Ölçüyü taşıranlar, Onlar Ateş Halkı olanlar’dır.

040.44-         İşte Size söylemekte olduklarımı yakında hatırlayacaksınız. Ben de İşimi Allah'a bırakıyorum. Şüphesiz Allah Kulları  pek iyi Gören'dir.

040.45-         Sonunda Allah Onlar’ın kurdukları Hileli Düzenler’inin Kötülükler’inden O’nu korudu ve Fir'awn'un Çevresini de Azab’ın en Kötüsü kuşattı.

040.46-         Ateş Sabah Akşam  Ona sunulur. "Saat'in ikame Günü ise  Fir'awn çevresi’ni Azab’ın en Şiddetli olanı’na sokun."

 

040.47-         Ateş'in içinde karşılıklı Deliller’le tartışırlarken, Müstaz’aflar Müstekbirler’e derler ki: "Gerçekten Biz Size uymuş olan kimseler’dik. Şimdi Siz Ateş’in bir Parçasını olsun Biz’den uzaklaştırabilir misiniz?"    

040.48-         Müstekbirler derler ki: " Biz hepimiz  içindeyiz. Gerçek şu ki Allah Kullar arasında hükmetti."

040.49-         Ateş'in içinde olanlar Cehennem Bekcileri’ne dediler ki: "Rabb'ine Dua edin Azab’tan bir Gün’ü Bize hafifletsin."

040.50-         "Size kendi Elçileriniz Apaçık Belgeler’le gelmedi mi? "dediler. Onlar "evet" dediler. "Şu halde Siz dua edin" dediler. Oysa kafirler’in Duası çıkmazda olmaktır.

 

VI  Peygamberlere ve Mü'minlere yardım 51-60

 

040.51-         Şüphesiz Biz Elçiler'imize ve İnananlar’a  Dünya Hayatı’nda da Şahidler’in duracakları Gün de  elbette Yardım edeceğiz.

040.52-         Zalimler’e kendi Mazeretleri hiçbir Yarar sağlamayacağı Gün Lanet te onlarındır. Yurdun en Kötüsü de onlar’ındır.

040.53-         Andolsun Biz Musa'ya Hidayet’i verdik ve İsrailoğulları'na da Kitab'ı Miras bıraktık.

040.54-         Temiz akıl Sahipleri için bir Hidayet Rehberi ve bir Zikr'dir.

 

040.55-         Şu halde Sen sabret. Gerçekten Allah'ın Waadi Haqq’tır. Günah’ın için Mağfiret dile. Akşam ve Sabah Rabb'ini Hamd ile Tesbih et.

040.56-         Şüphesiz kendilerine gelmiş bulunan İspatlı hiçbir Delil olmaksızın Allah'ın Ayetleri konusunda Mücadele edenler’e gelince Onların Göğüsler’inde       kendisine ulaşamayacakları bir Büyüklük’ten başkası yok. Artık Sen Allah'a sığın. Şüphesiz O İşiten'dir, Gören'dir.

040.57-         Elbette Gökler’in ve Yer’in Yaratılması İnsanlar’ın Yaratılması’ndan daha Büyük’tür. Ancak İnsanlar’ın Çoğu bilmezler.

040.58-         Kör olan’la Gören bir olmaz. İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar’la Kötülük yapan da. Ne kadar az Öğüt alıp düşünüyorsunuz?

040.59-         Şüphesiz Saat yaklaşarak gelmektedir. Bunda hiç Kuşku yok. Ancak         İnsanlar’ın Çoğu inanmıyorlar.

040.60-         Rabb'iniz dedi ki: "Bana dua edin, Size İcabet edeyim. Doğrusu Bana İbadet etmekten Büyüklenenler Cehennem’e boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir."

 

VII            Allah'ın İnsanlara Nimetleri 61-68

 

040.61-         Allah kendisinde Sukun bulmanız için Gece’yi Aydınlık olarak da Gündüz’ü varetti. Şüphesiz Allah İnsanlar’a karşı bir Fadl sahibi’dir. Ancak İnsanlar’ın Çoğu şükretmiyorlar.

040.62-         İşte bu Sizin Rabb'iniz olan Allah. Herşey’in Yaratıcısı. Ondan başka İlah yok’tur. Öyleyse nasıl oluyor da çevriliyorsunuz?

040.63-         İşte Allah'ın Ayetleri’ni İnkar etmekte olanlar da böyle çevriliyorlar.

040.64-         Allah Yeryüzü’nü Sizin için bir karar, Gökyüzü’nü de bir Bina kıldı. Sizi suretlendirdi. Suretinizi de en Güzel kıldı ve Size güzel Temiz Şeyler’den Rızıq verdi. İşte Sizin Rabb'iniz Bu. Alemlerin Rabbi Allah ne Yüce’dir.

040.65-         O Hayy'dır. O'ndan başka ilah yoktur. Öyleyse Din’i yalnızca kendisine Halis kılanlar olarak Ona dua edin. Alemler’in Rabb’ine Hamd edin.

040.66-         De ki: "Bana Apaçık Belgeler gelince Sizin Allah'tan başka taptıklarınız Kulluk etmekten kesin olarak menedildim ve Alemler’in Rabb'ine Teslim olmakla emrolundum."

040.67-         O'dur ki Sizi Toprak’tan, sonra Nutfe’den,  sonra Alaq’tan yarattı, sonra Sizi bir Bebek olarak çıkarmakta sonra Sizi Güçlük Çağı’na erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için Size (bir ömür verildi). Sizden kiminin daha önce Hayatınıa son verilmektedir. Adı konulmuş bir Ecel’e erişmeniz  ve belki aqletmeniz için.

040.68-         Dirilten ve öldüren O'dur. Bir İş’in olmasına hükmetti mi ona yalnızca "ol" der o da hemen oluverir.

 

VIII          Muhalefetin Sonu 69-78

 

040.69-         Allah'ın Ayetleri hakkında Mücadele etmekte olanlar’ı görmüyor musun? Onlar nasıl da döndürülüyorlar?

040.70-         Ki Onlar Kitab'ı ve Elçiler’imizle gönderdiğimiz Şeyler’i yalanladılar. Artık yakında bilecekler.

 

040.71-         Boyunlar’ında Demir Halkalar ve Zincirler bulunduğu zaman sürüklenecekler.

040.72-         Kaynar Su’yun içinde sonra Ateş'le tutuşturulacaklar.

040.73-         Sonra Onlar’a denilecek: "Sizin Şirk koştuklarınız nerede?"

040.74-         Allah'ın dışındakiler dediler ki: "Bizi bırakıp kayboldular. Hayır Biz önceleri Hiçbirşey’e tapar değilmişiz." İşte Allah Kafirleri böyle şaşırtıp saptırır.

040.75-         İşte bu Sizin Yeryüzü’nde Haksız yere şımarıp azmanız ve Azgınca ölçü’yü taşırmanız dolayısıyladır.

040.76-         İçinde ebedi kalıcılar olarak Cehennem’in Kapıları’ndan girin. Artık Mütekebbirler’in Konaklama Yeri ne Kötü.

 

040.77-         Şunlara Sen sabret. Şüphesiz Allah'ın Waadi Haqq’tır. Sonunda ya Onlar’a wadettiğimizin bir kısımını Sana göstereceğiz ya da Senin Hayat’ına son vereceğiz. Nihayet Onlar Bize döndürülecekler.

040.78-         Andolsun Biz Sen’den önce Elçiler gönderdik. Onlar’dan kimini Sana aktarıp anlattık, ve Onlar’dan kimini de anlatmadık. Herhangi bir Elçi'ye Allah'ın bir İzni olmaksızın bir Ayet  getirmesi imkansız. Allah'ın Emri geldiği zaman Haqq ile Hüküm verilir ve işte burada İptal etmekte olanlar Hüsran’a uğramışlardır.

 

IX  Muhalefetin Sonucu 79-85

 

040.79-         Allah O’dur ki, kimisine binmeniz, kiminden de yemeniz için Size Davarlar’ı varetti.

040.80-         Onlar’da Sizin için Yararlar vardır. Onlar’ın üstünde Göğüslerinizde olan bir Hacet’e ulaşırsınız.  Onlar’ın üstünde ve Gemiler’in üstünde de taşınırsınız.

040.81-         Size kendi Ayetlerini göstermektedir. Artık Allah'ın Ayetleri’nden hangisini inkar ediyorsunuz?

040.82-         Yeryüzü’nde gezip dolaşmıyorlar mı ki, kendilerinden Öncekiler’in nasıl bir sona uğradıklarını bir görsünler. Onlar, kendilerinden daha çoktu ve Yeryüzü’nde Quvvet ve Eser bakımından da kendilerinden daha Üstün’düler. Fakat kazanmakta oldukları Şeyler Onlar’a hiçbir Şey sağlayamadı.

040.83-         Elçiler’i kendilerine Apaçık Belgeler getirdiği zaman, Onlar, yanlarında olan İlim’den dolayı sevinip böbürlendiler de, kendisini alay konusu edindikleri Şey, kendilerini sarıp kuşatıverdi.

040.84-         Onlar Bizim dayanılmaz Azab’ımızı gördükleri zaman, dediler ki: "Bir olan Allah'a inandık ve O'na Şirk koşmakta olduklarımız Şeyler’i de inkar ettik."

040.85-         Ama Bizim dayanılmaz Azab’ımızı gördükleri zaman, İnançlar’ı kendilerine hiçbir Yarar sağlamadı. Allah'ın Kulları arasında devam edip gitmekte olan Sünneti. İşte Kafirler bu hususta Hüsran’a uğramışlar’dır.

 

 

066.041/el-FUSSİLET

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                

I Hakka davet 1-8

 

041.01-         H. M

041.02-         Rahman ve Rahim'den bir İndirilme’dir.

041.03-         Bilen bir Qavim için Ayetleri  Fasıllar halinde açıklmanmış Arapça Qur’an olan bir Kitap'tır.

041.04-         Bir Müjdeci ve bir Uyarıcı olarak. Ama Onlar’ın Çoğu yüz çevirdiler. Artık Onlar dinlemezler.

041.05-         Ve dediler ki: "Bizi kendisine çağırmakta olduğun Şey’e karşı Qalbler’imiz Örtülü’dür. Kulaklar’ımıza bir Ağırlık, Bizim’le Sen’in aranda da bir Perde var’dır. Artık Sen çalış, Biz de gerçekten çalışıyoruz."

041.06-         De ki: "Ben, ancak Sizin benzeriniz olan bir Beşer’im. Bana yalnızca, Sizin İlah’ınızın bir tek İlah olduğu wahyolunuyor. Öyleyse O'na yönelin ve O'ndan mağfiret dileyin. Way haline o Müşrikler’in."

041.07-         "Ki Onlar Zekat’ı vermeyenler ve Ahiret'i inkar edenler’dir."

041.08-         "Gerçek şu ki İnanan ve Salih Çalışmalar’da bulunanlar ise Onlar için Kesintisiz  bir Ecir var’dır."

 

II           İhtarlar 9-18

 

041.09-         De ki: " Gerçekten Siz mi Yer’i iki Gün’de Yaratan’a karşı küfrediyor, ve Ona bir takım Eşler kılıyorsunuz. O Alemler’in Rabb'idir."

041.10-         Orda Onun üstünde sarsılmaz Dağlar varetti. Orda Bereketler varetti. Ve onda isteyip arayanlar için Eşit olmak üzere ordaki Rızıqlar’ı Dört Gün’de taqdir etti.

041.11-         Sonra Duman halinde olan Göğe yöneldi böylece Yer’e ve Ona dedi ki isteyerek veya istemeyerek gelin. "Dediler: " İsteyerek geldik."

041.12-         Böylelikle Onları iki Gün’de Yedi Gök olarak tamamladı ve Her bir Gök’te kendi Emr’ini wahyetti. Biz Dünya Göğü’nü de süslemek ve korumak  içinKandiller’le donattık. İşte bu Aziz'in, Bilen'in  Taqdiri’dir.

 

041.13-         Bu durumda eğer Onlar yüz çevirirlerse artık de ki: " Ben Sizi Ad ve Semud Yıldırımı’na benzer bir Yıldırım’la uyardım."

041.14-         Onlara "Yalnızca Allah'a kulluk edin." diye önlerinden ve arkalarından Elçiler gelince dediler ki: "Eğer Rabb'imiz dileseydi Melekler indirirdi, bu nedenle Biz Sizin kendisiyle gönderildiğiniz Şey’e karşı küfredenleriz."

041.15-         Ad'e gelince Onlar Yeryüzü’nde Haqqsız yere büyüklendiler ve dediler ki: " Quwwetce Biz’den daha Üstün kimmiş." Onlar gerçekten kendilerini yaratan Allah'ı görmediler mi? O Quwwetce kendilerinden daha Büyük .Oysa Onlar Bizim Ayetler!imizi inkar ediyorlardı.

041.16-         Böylece Biz de Onlar’a Dünya Hayatı’nda Aşağılanma Azabı’nı taddırmak için o Uğursuz Günler’de Kulaklar’ı patlatan bir Kasırga gönderdik. Ahiret Azabı ise daha bir Aşağılanma’dır ve Onlar’a Yardım edilmeyecektir.

041.17-         Semud'a da gelince Biz Onlara Doğruyolu gösterdik. Fakat Onlar Körlüğü Hidayet’e tercih ettiler. Böylece kazanmakta oldukları Şeyler yüzünden Alçaltıcı Azab’ın Yıldırımı yakalayıverdi.

041.18-         İnananlar’ı ve Sakınanlar’ı ise kurtardık.

 

III İnsanın Kendi aleyhinde şehadeti 19-25

 

041.19-         Allah'ın Düşmanları’nın bir araya getirilip toplanacakları Gün işte Onlar Ateş’e Bölükler halinde dağıtılırlar.

041.20-         Sonunda oraya geldikleri zaman. Onlar’ın İşitmeleri Görmeleri ve Derileri kendi aleyhlerine Şahitlik edecektir.

041.21-         Kendi Deriler’ine dediler ki: "Niye aleyhimize Şahitlik ediyorsunuz? Dediler ki: "Herşeye Nutq’u verip konuşturan Allah Bizi konuşturdu. Sizi İlk defa  yarattı. Ve Ona döndürülmektesiniz."

041.22-         "Siz İşitmeniz, Görmeniz ve Derileriniz aleyhinizde Şahitlik eder diye sakınmıyordunuz. Aksine yaptıklarınızın Çoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz."

041.23-         İşte bu Sizin Zannınız, Rabb'iniz konusunda beslediğiniz Zannınız Sizi yıkıma uğrattı. Böylece Hüsran’a uğrayanlar olarak sabahladınız.

041.24-         Şimdi eğer sabredebilirlerse artık Onlar için Konaklama Yeri Ateş’tir ve eğer Onlar hoşnut olmaya dönmek isterlerse artık Onlar hoşnut olacaklardan değillerdir.

 

041.25-         Biz Onlar’a birtakım Yakın kimseleri Kabuk gibi üzerlerine kapattık. Onlar da önlerinde ve arkalarında olanlar’ı kendilerine Süslü gösterdiler. Cinler’den ve İnsanlar’dan kendilerinden önce geçmiş olan Ümmetler’de Söz onların üzerine Haqq oldu. Çünkü Onlar Hüsran’a uğrayanlar’dı. .

 

IV  Mü'minler destekleniyor 26-32

 

041.26-         Küfredenler dediler ki "Bu Qur'an'ı dinlemeyin ve o sırada Yaygaralar koparın belki Üstün gelirsiniz."

041.27-         Artık gerçekten O küfredenler’e Şiddetli bir Azab tattıracağız ve Onları yaptıklarının en Kötüsüyle cezalandıracağız.

041.28-         Bu , Allah Düşmanları’nın Cezası olan Ateş'tir. Bizim Ayetler’imize küfretmeleri dolayısıyle Onlara orada Ebedilik Yurdu vardır.

041.29-         Küfredenler dediler ki "Rabb'imiz Cinler’den ve İnsanlar’dan Bizi saptıranlar’ı Bize göster. Onları Ayaklar’ımız altına alalım. En Aşağıda bulunanlar’dan olsunlar."

041.30-         Elbette "Bizim Rabb'imiz Allah'tır deyip sonra İstiqamet edenler , Onların üzerine Melekler iner. "Korkmayın ve hüznünlenmeyin . Size Waad olunan Cennet’le sevinin."

041.31-         "Biz Dünya Hayatı’nda da Ahiret'te de Sizin Weliler’iniz. Orda Nefisler’inizin arzuladığı Herşey Sizindir ve istemekte olduğunuz Herşey de Sizindir."

041.32-         Gafur Rahim'den bir Ağırlanma olarak.

 

V            İlahi vahyin tesiri 33-44

 

041.33-         Allah'a çağıran, Salih Eylemler’de bulunan ve "Ben gerçekten teslim oldum." diyenden daha Güzelsözlü kim’dir?"

041.34-         İyilik’le Kötülük Eşit olmaz. Sen en Güzel olan bir Tarz’da  uzaklaştır. O zaman Seninle onun arasında Düşmanlık bulunan kimse sanki Sıcak bir Dostun olmuştur.

041.35-         Bunu da Sabredenler’den başkası kavuşturalamaz ve buna Büyük bir Pay Sahibi olanlar’dan başkası kavuşturalamaz.

041.36-         Şayet Sana Şeytan’dan yana bir Kışkırtma gelecek olursa hemen Allah'a sığın. Çünkü o İşiten'dir, Bilen'dir.

041.37-         Gece, Gündüz, Güneş ve Ay O’nun Ayetler’indendir. Siz Güneş’e de, Ay’a da secde etmeyin. Allah'a secde edin, ki bunları kendisi yaratmıştır. Eğer Ona ibadet edecekseniz.

041.38-         Şayet Onlar büyüklenecek olurlarsa Rabb'inin katında bulananlar Onu Gece ve Gündüz tesbih ederler ve Ondan Bıkkınlık duymazlar.

041.39-         O'nun Ayetler’inden biri de Senin gerçekten Yeryüzü’nü Huşu içinde görmendir. Ama Biz Onun üzerine Su’yu indirdiğimiz zaman debrenir ve kabarır. Elbette Onu dirilten  Ölüler’i de elbette Diriltici’dir . Çünkü O Herşey’e Güçyetiren'dir.

041.40-         Bizim Ayetler’imiz konusunda Çarpıtma yapanlar, Bize gizli kalmazlar. Öyleyse Ateş'in içine bırakılan mı daha Hayırlı’dır, yoksa Qıyamet Günü Güven’le gelen mi? Siz dilediğinizi yapın. Çünkü O yapmakta olduklarınızı gerçekten Gören'dir.

041.41-         Elbette kendilerine Zikr gelince Ona küfrederler oysa Onlar (Ateşin içine ) bırakılırlar.

041.42-         Batıl O’na önünden de ardından da gelemezler. Hakim ve Hamid'den İndirilme’dir.       

041.43-         Sana söylenen Şeyler Sen’den önceki Elçiler’e söylenenden başka değil’dir. Elbette Senin Rabb'in hem Mağfiret Sahibi’dir, hem de Acıklı bir Cezalandırma Sahibi’dir.

041.44-         Eğer Biz O’nu A'cemi (yabancı dilde) bir Qur'an  kılsaydık, "Ayetleri açıklanmalı değil miydi?" diyeceklerdi. İster A'cemî, ister A’rabî olsun. De ki: "O, inananlar için bir Hidayet ve Şifa’dır. İnanmayanlar’a gelince, Onların Kulaklar’ında bir Ağırlık vardır ve Onlara Kapalı’dır. Sanki Onlara Uzak bir yer’den sesleniliyor."

 

VI  Hakikatin yavaş yavaş ilerlemesi 45-54

 

041.45-         Andolsun Biz Musa'ya Kitab'ı verdik. Onda Anlaşmazlığa düşüldü, eğer Senin Rabb'inden bir Söz geçmiş olsaydı elbette aralarında hükmedilmişti.. Gerçekten Onlar bundan yana Kuşku verici bir Tereddüt içindedirler.

041.46-         Kim Salih bir Çalışma’da bulunursa kendi Nefsi lehinedir, kim de Kötülük ederse o da kendi aleyhinedir. Senin Rabb'in Kullar’a Zulmedici değil’dir.

041.47-         Saat'in İlmi O’na döndürülür. O’nun İlmi olmaksızın hiçbir Meyve Tomurcuğu’ndan çıkmaz, hiçbir Dişi Gebe kalmaz ve doğurmaz da, Onlara "Benim Ortaklarım nerede?" diye sesleneceği Gün dediler ki. "Sana arzettik ki Siz’den hiçbir Şahid olan yok."

041.48-         Önceden kendilerine taptıkları Onlar’dan kaybolup gitti ve Onlar kaçacak hiçbir Yerleri olmadığını anlamışlardır.

041.49-         İnsan, Hayır istemekten Bıkkınlık duymaz. Fakat O’na bir Şer dokundu mu, artık O, Ye'se düşen bir Umutsuz’dur.

041.50-         Oysa Ona dokunan bir Zarar’dan sonra tarafımızdan bir Rahmet taddırsak elbette "bu Benim’dir ve Ben Saat’in kopacağını da sanmıyorum eğer Rabb'ime döndürülsem bile elbette Onun katında Benim için daha Güzel olana var’dır, " der. Ama andolsun Biz o Kafirler’e yaptıklarını haber vereceğiz ve andolsun Onlara en Kaba bir Azab’tan taddıracağız.

041.51-         İnsan’a Ni’met verdiğimiz zaman yüz çevirir ve yan çizer ve Ona bir Şey dokunduğu zaman ise artık O Geniş bir Dua Sahibi’dir.

041.52-         De ki: "Gördünüz mü Haber verin, o (Kuran) Allah katından ise  Sonra da Siz Ona küfretmişseniz, Uzak bir Ayrılık içinde olandan daha Sapık kim’dir?"

041.53-         Biz Onlara Ufuklar’da ve kendilerinde Ayetler’imizi göstereceğiz ki, Onun Gerçek olduğu Onlara İyice belli olsun. Rabbi'nin Herşey’e Şahid olması yetmez mi?

041.54-         Dikkatli olun. Gerçekten Onlar Rabb'lerine kavuşmaktan yana Derin bir Kuşku içindedirler. Dikkatli olan gerçekten o  Herşey’i sarıp Kuşatan'dır.

 

 

067.042/eş-ŞURA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                 

I Allah'ın ihtarlarındaki rahmet 1-9

 

042.01-         H.M.

042.02-         A.S.K.

042.03-         O, Aziz ve Hakim olan Allah, Sana ve Sen’den Öncekiler’e böyle wahyetmektedir.

042.04-         Gökler’de ve Yerler’de olanlar O'nundur. O Aziz'dir, Hakim'dir.

042.05-         Gökler’de neredeyse üstlerinden çatlayıp parçalanacaklar. Melekler de Rabb'lerini Hamd ile Tesbih ederler ve Yer’de olanlar’a Mağfiret dilerler. Haberin olsun gerçekten Allah Gafur'dur, Rahim'dir.

042.06-         Allah'ın dışında bir takım Weliler edinenler ise Allah Onların üzerinde Gözetleyici’dir. Sen Onlar’ın üzerinde bir Wekil değilsin.

042.07-         İşte Biz Sana, böyle Arapca bir Qur'an wahyettik. Şehirler’in Anası’nı  ve çevresinde olanlar’ı uyarman için ve kendisinde Şüphe olmayan Toplanma Günü'yle de uyarman için. Bir bölümü Cennet’te, bir bölümü de Çılgınca yanan Ateş’in içerisindedir.

042.08-         Eğer Allah dileseydi herhalde Onları tek bir Ümmet kılmış olurdu. Ancak O dilediğini kendi Rahmet’ine sokar. Zalimler’e gelince ne bir Weli var’dır ne de bir Yardımcı.

042.09-         Yoksa O’nun dışında bir takım Weliler mi edindiler? İşte Allah, Weli olan o’dur. Ölü olanlar’ı dirilten de O'dur. O Herşey’e Güçyetiren'dir.

 

II   Hüküm 10-19

 

042.10-         Hakkında ihtilafa düştüğünüz herhangi bir Şey artık Onun Hükmü Allah'ındır. İşte Benim Rabb'im olan Allah. Ben O’na Tewekkül ettim. Ve yalnızca O’na dönüp yönelirim.

042.11-         O Gökler’in ve Yer’in Yaratıcısı’dır. Size kendi Nefislerinizden Eşler, Davarlar’dan da Eşler üretip türetti. Sizleri bu tarzda türetip yayıyor. Onun benzeri gibi olan hiçbir Şey yok’tur. O İşiten'dir, Gören'dir.

042.12-         Gökler’in ve Yer’in Anahtarları O’nundur. O, dilediğine Rızq’ını bol bol verir ve dilediğine de bir Ölçüyle. Çünkü O Herşey’i Bilen’dir.

     

042.13-         O: "Dini Dosdoğru ayakta tutun ve onda Ayrılığa düşmeyin" diye Din’den Nuh'a Wasiyet ettiğini ve Sana wahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya da Wasiyet ettiğimizi Sizin için de Teşri kıldı. Senin kendisine çağırmakta olduğun Şey, Müşrikler üzerine Ağır geldi. Allah, dilediğini buna, seçer ve İçten kendisine yöneleni Hidayet’e eriştirir.

042.14-         Onlar kendilerine İlim geldikten sonra yalnızca aralarında ki Tevavüz ve Haksızlık dolayısıyla Ayrılığa düştüler. Eğer Senin Rabb'inden Adı konulmuş bir Ecel’e kadar geçmiş bir Söz olmasaydı muhakkak aralarında Hüküm verilmişti. Şüphesiz Onların ardından Kitab'a Mirascı olanlarsa herhalde Ona karşı kuşku verici bir Tereddüt içindedirler.

042.15-         Şu halde Sen bundan dolayı Davet et ve emrolunduğun gibi İstikamet tuttur. Onların Hewalar’ına uyma. Ve de ki: "Allah'ın indirdiği her Kitab'a inandım. Aralarınızda Adalet yapmakta emrolundum. Allah Bizim de Rabb'imiz Sizin de Rabb'inizdir. Bizim amellerimiz bizim sizin amelleriniz sizindir. Bizimle sizin aranızda bir tartışma konusu yoktur. Allah bizi bir arada  toplayacak ve Dönüş O'nadır."

042.16-         O’na İcabet olunduktan sonra Allah hakkında Deliller öne sürüp tartışanların Delilleri Rabb'leri katında geçersizdir. Onlar’ın üzerinde bir Gazab var’dır. Ve Şiddetli Azab Onun içindir.

042.17-         Ki Allah Haqq olmak üzere Kitab'ı  ve Mizan'ı indirdi. Ne bilirsin belki Saat pek yakın’dır.

042.18-         Onda acele davrananlar Ona inanmayanlar’dır. İnananlar ise Ona karşı bir Korku içindedirler. Onun gerçekten bir Haqq olduğunu bilirler. Haberiniz olsun, Saat konusunda tartışmakta olanlar gerçekte Uzak bir Sapıklık içindedirler.

042.19-         Allah Kullar’ına karşı Lutuf Sahibi olan’dır. Dilediğini rızıqlandırır, O Quvvetli'dir, Aziz'dir.

 

III Allah'ın Adaleti 20-29

 

042.20-         Kim Ahiret Ekini’ni isterse Biz Ona kendi Ekin’inde artırmalar yaparız. Kim de Dünya Ekini’ni isterse Ona Ondan veririz. Ancak Onun Ahiret'te bir Nasibi yok’tur.

042.21-         Yoksa Onların bir takım Ortakları mı var ki Allah'ın İzin vermediği Şeyleri Din’den kendilerine Teşri ettiler. Eğer O Fasl Kelimesi olmasaydı elbette aralarında Hüküm verilirdi.  Gerçekten Zalimler için Acıklı bir Azab var’dır.

042.22-         Zalimler’e kazanmakta oldukları dolayısıyla Korku’yla titrerlerken görürsün. O da Üstlerine çöküvermiştir. İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar ise Bahçe Ravdaları’nda. Rabb'lerin katında her diledikleri onlar’ındır. İşte Büyük Fadl bu’dur.

042.23-         İşte Allah, inanan ve Salih Çalışmalar’da bulunan Kullar’ına böyle Müjde vermektedir. De ki: "Ben, buna karşı Yakınlık’ta Sevgi dışında Siz’den hiçbir Ücret istemiyorum." Kim bir İyilik kazanırsa, Biz ondaki İyiliği arttırırız. Gerçekten Allah, Gafur'dur, Şükr’ün Karşılığı’nı verendir.

042.24-         Yoksa Onlar Allah’a karşı yalan düzüp uydurdu mu diyorlar? Oysa eğer Allah dilerse Senin de Qalb’inin üzerine Damga vurur. Allah Batıl’ı yokerdip ortadan kaldırır ve kendi      Kelimeler’i ile Haqq’ı Haqq olarak pekiştirir. Çünkü O Sineler’in Özü’nde olan’ı Bilen'dir.

042.25-         Kullar’ından Tewbe’yi Kabul eden Kötülükler’i affeden ve işlemekte olduklarını Bilen'dir.

042.26-         O İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar’a İcabet eder ve Onlar’a kendi Fadl’ından artırır. Kafirler’e gelince Onlar için Şiddetli bir Azab var’dır.

042.27-         Eğer Allah Kullar’ı için Rızq’ı genişce tutup yazsa idi gerçekte Yeryüzü’nde azarlardı. Ancak O dilediği miktar ile indirir. Çünkü o Kullar’ından Haberdar'dır, Gören'dir.

042.28-         O’dur ki Onlar Umutlarını kestikten sonra Yağmur’u indirir ve Rahmet’ini serip yayar. O Weli'dir, Hamid'dir.

042.29-         Gökler’in ve Yer’in yaratılması ile onlar’da her Canlı’dan türetip yayması Onun Ayetler’indendir. ve O dilediği zaman Onların hepsini toplamaya Güçyetiren'dir.

 

IV  Mü'minler sabırlı olmalı 30-43

 

042.30-         Size İsabet eden bir Musibet Eller’inizin kazanmakta olduğu dolayısıylardır. Çoğunu da affeder.

042.31-         Siz Yeryüzü’nde Aciz bırakacak değilsiniz. Ve Sizin Allah'ın dışında ne bir Weliniz var’dır ne de bir Yardımcı’nız.

042.32-         Deniz’de Yüksek Dağlar gibi seyretmekte olan Gemiler O’nun Ayetler’indendir.

042.33-         Eğer dileyecek olsa Rüzgar’ı durdurur böylece Onlar da Onun üstünde kalakalırlar.  Şüphesiz bunda çok Sabreden çok Şükreden için gerçekten Ayetler var’dır.

042.34-         Ya da kazanmakta oldukları dolayısıyla Onlar’ı yokeder. Bir çoğunu da affeder.

042.35-         Ayetler’imiz hakkında Mücadele edenler, kendileri için hiçbir kaçacak Yer olmadığını bilip öğrensinler.

042.36-         Size verilen herhangi bir Şey, Dünya Hayatı’nın Metaı’dır. Allah katında olan ise, daha Hayırlı ve daha Sürekli’dir. İnanıp Rabb'lerine Tewekkül edenler için.

042.37-         Büyük Günahlar’dan ve Fahşa’dan kaçınanlar ve gazablandıkları zaman Bağışlayanlar,

042.38-         Rabb'lerine İcabet edenler dosdoğru Salat’ı kılanlar, İşler’i kendi aralarında danışarak olanlar ve kendilerinden Rızıq olarak İnfaq edenler,

042.39-         Ve haklarına Tecavüz edildiğinde Birlik olup karşı koyanlar’dır.

042.40-         Kötülüğün Karşılığı Onun Misli olan Kötülük’tür. Ama kim affeder ve Islah ederse artık onun Ecr’i Allah'a aittir. Gerçekten O Zalimler’i sevmez.

042.41-         Kim de Zulme uğradıktan sonra Nusret bulacak olursa artık Onlar için aleyhlerinde bir Yol yok’tur.

042.42-         Yol ancak İnsanlar’a zulmeden ve Yeryüzü’nde Haqqsız yere Tecavüz ve Haqqsızlıkta bulunanlar’ın aleyhinedir. İşte bunlar için Acıklı bir Azab var’dır.

042.43-         Kim de sabreder ve bağışlarsa şüphesiz bu Azm’e değen işler’dendir.

 

V            İlahi Vahy doğru yola iletir 44- 50

 

042.44-         Allah kimi saptırırsa artık bundan sonra Onun  hiçbir Welisi yoktur. Azab’ı gördükleri zaman o Zalimler’i bir görsen. "Geri dönmeye bir Yol var mı?" derler.

042.45-         Onlar’ı görürsün, Zillet’ten Başlar’ı önlerine düşmüş bir halde O’na sunulurlarken Göz ucu’yla sezdirmeden bakarlar. İnananlar da "Gerçekten Hüsran’a uğrayanlar Qıyamet Günü hem kendi Nefislerini hem de Yakın Akrabalar’ını da Hüsran’a uğratmışlardır." dediler. Haberiniz olsun gerçekten Zalimler Kalıcı bir Azab içindedirler."

042.46-         Onlar’ın Allah'ın dışında kendilerine Yardım edecek Weliler’i yok’tur. Allah kimi saptırırsa artık Onun için hiçbir Yol yoktur.

042.47-         Allah'tan geri çevrilmesi olmayan bir Gün gelmeden önce Rabb'inize İcabet edin. O Gün Sizin için ne sığınılacak bir Yer, var ne de Sizin için bir İnkar.

042.48-         Şayet Onlar sırt çevirecek olurlarsa artık Biz Seni Onların üzerine bir Gözetleyici olarak göndermiş değiliz. Sana düşen yalnızca Tebliğ’dir. Gerçek şu ki Biz İnsan’a tarafımızdan bir Rahmet taddırdığımız zaman Ona Sevinç duyar. Eğer Onlara kendi Ameller’inin Taqdim ettikleri dolayısıyla bir Kötülük isabet ederse bu durumda da İnsan bir Nankör kesilir.

042.49-         Gökler’in ve Yer’in Mülkü Allah'ındır. Dilediğini yaratır, dilediğine Dişiler Armağan eder dilediğine Erkek Armağan eder.

042.50-         Veya Onlar’ı Dişiler ve Erkekler olarak çift verir. Dilediğini de Kısır bırakır. Gerçekten O Bilen'dir, Güçyetiren'dir.  

042.51-         Bir Beşer için Allah'ın kendisiyle Konuşması olmaz. Ancak  bir Wahy ile ya da Perde arkası’ndan veya bir Elçi gönderip kendi İzniyle dilediğe wahyetmesi bunun dışında. Gerçekten O Yüce'dir, Hakim'dir.

042.52-         Böylece Sana da Biz kendi emrimizden bir Ruh wahyettik. Sen Kitap nedir, İman nedir bilmiyordun. Ancak Biz O’nu bir Nur kıldık, O’nunla Kullarımızdan dilediklerimizi Hidayet’e erdiririz. Şüphesiz Sen Dosdoğru olan bir Yol’a yöneltip iletiyorsun.

042.53-         Gökler’de ve Yer’de bulunanların tümü kendisine aid olan Allah'ın Yolu’na. Haberiniz olsun İşler Allah'a döner.

                            

                

068.043/ez-ZUHRUF

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I Allah'ın Birliği 1-16

 

043.01-         H.M.

043.02-         Apaçık olan Kitab'a andolsun.

043.03-         Gerçekten Biz O’nu, belki aqledersiniz diye Arapça bir Qur'an kıldık.

043.04-         Elbette O, Bizim  katımızda olan Ana Kitap'tır. Yüce'dir, Hakim'dir.

 

043.05-         Siz Ölçü’yü taşıran bir Qawim’siniz diye, şimdi o Zikr’i Siz’den bir yana mı bırakılım.

043.06-         Oysa Biz, öncekiler içinde Nice Nebiler gönderdik.

043.07-         Onlar’a bir Nebi gelmeye görsün kesinlikle O’nunla Alay ederlerdi.

043.08-         Biz de, Quwwetce Onlar’dan daha Üstün olanları Yıkıma uğrattık.  Öncekiler’in Örneği geçti.

043.09-         Andolsun Onlar’a: " Gökler’i ve Yer’i kim yarattı?" diye soracak olsan, tartışmasız: "Onlar’ı Aziz ve Bilen yarattı" diyeceklerdir.

043.10-         Ki O, Yer’i Sizin için bir Beşik kıldı ve Doğruyol’u bulursunuz diye onda Size Yollar varetti.

043.11-         Ki O belli bir miktar ile Gök’ten Su indirdi de  O’nunla Ölü bir Memleket’i  dirilttik, yaydık Siz de böyle (kabirlerinizden ) çıkarılacaksınız.

043.12-         Ki O bütün Çiftleri yarattı ve Sizin için Gemiler’den ve Hayvanlar’dan bineceğiniz Şeyler’i de varetti.

043.13-         Onların Sırtlar’ına binip doğrulmanız sonra Onlara binip doğrulduğunuz zaman da Rabb’inizin Ni’met’ini zikretmeniz ve " Bunlara Bizim için boyunmeğdiren ne Yüce’dir, yoksa Biz bunu (kendi hizmetimize ) yanaştıramazdık" demeniz için.

043.14-         Ve Biz elbette Rabb'imize çevrilip döneceğiz.

043.15-         Kendi Kullar’ından Ona bir Parça  kılıp yakıştırdılar.  Doğrusu İnsan açıkca Nankör’dür.

043.16-         Yoksa O Yarattıklarından Kızlar’ı edindi ve Erkekler’i Size mi ayırıp bırakttı?

 

II           Şirki Kötüleme 17-25

 

043.17-         Oysa Onlar’dan biri o Rahman için verdiği Örnek ile müjdelendiğı zaman Yüz’ü Simsiyah kesilmiş olarak Kahrından yutkundukca yutkunuyor.

043.18-         Onlar Süs içinde büyütülüp de Mücedele’de Açık olmayanı mı?

043.19-         Onlar ki kendileri Rahman'ın Kullar’ı Melekler’i Dişiler kıldılar, kendileri Onların Yaratılışı’na Şahid mi oldular? Onların Şahidlikler’i yazılacak ve Sorumlu tutulacaklar.

043.20-         Dediler ki : "Eğer Rahman dilemiş olsaydı Biz Onlar’a ibadet etmezdik." Onlar’ın bundan yana hiçbir Bilgileri yok’tur. Onlar yalnızca Zann ve Tahminle Yalan söylemektedirler.

043.21-         Yoksa Biz bundan önce kendilerine bir Kitap verdik de şimdi O’na mı tutunuyorlar?

043.22-         Hayır, dediler : "Gerçek şu ki Biz Atalar’ımızı bir Ümmet üzerinde bulduk ve doğrusu Biz Onların İzleri üstünde Doğru olan’a yönelmişler’iz.

043.23-         İşte böyle. Sen’den önce de bir Memleket’e bir Elçi göndermiş olmayalım kesinlikle Onun Refah içinde şımarıp Önde gelenler’i demişlerdir: "Gerçek şu ki Biz Atalar’ımızı bir Ümmet üzerinde bulduk ve doğrusu Biz Onların İzler’ine uymuşlarız."

043.24-         Demiştir: (her bir elçi) "Ben Size Atalar’ınızı üstünde bulduğunuz Şey’den daha Doğru olan’ını getirmiş olsam da mı?"Onlar da demişlerdir ki: "Doğrusu Biz kendisi ile gönderildiğiniz Şey’e Kafir olanlar’ız."

043.25-         Böylece Biz de Onlar’dan intikam aldık. Öyleyse Sen bir bakıver. Yalancılar’ın Sonu nasıl oldu?

 

III Allah'ın Peygamber Seçmesi 26-35

 

043.26-         Hani İbrahim Babasına ve kendi Qawm’ine demişti ki: Tartışmasız Ben Sizin taptıklarınızdan uzağım."

043.27-         Beni yaratan başka. İşte O Beni Hidayet’e iletecektir.

043.28-         Ve bunu dönerler diye Onun ardında Kalıcı bir Kelime olarak kılıp bıraktı.

043.29-         Hayır, Biz Onlar’ı ve Atalar’ını kendilerine Haqq ve açıklayan bir Elçi gelinceye kadar metalandırıp yaşattık.

043.30-         Ancak kendilerine Haqq gelince dediler ki: "Bu bir Büyü’dür, doğrusu Biz Ona Kafir olanlar’ız."

043.31-         Ve dediler ki: "Bu Qur'an iki Şehir’den birinin Büyük bir Adam’ına indirilmeli değil miydi?"

043.32-         Senin Rabb'inin Rahmet’ini Onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya Hayatı’nda Onlar’ın Maişetleri aralarında  Biz paylaştırdık ve Onlar’dan bir Bölüm’ü bir Bölüm’üne teshir etmesi için bir Bölüm’ünü bir Bölüm’ü üzerinde Dereceler’de yükselttik. Senin Rabb'inin Rahmet’i, Onlar’ın toplayıp yığmakta olduklarından daha Hayırlı’dır.

043.33-         Eğer İnsanlar Tek bir Ümmet olacak olmasaydı, Rahman'a Küfredenler’in Evleri’ne Gümüş’ten Tavanlar ve üzerinde çıkıp yükselecekleri Merdivenler yapardık.

043.34-         Evler’ine Kapılar ve üzerine yaslanıp dayanacakları Koltuklar.

043.35-         Ve Çekici Süsler. Bütün bunlar yalnızca Dünya Hayatı’nın Metaı’dır. Ahiret ise Senin Rabb'inin katında Müttaqiler içindir.

 

IV  Muhalefetin Sonu 36-45

 

043.36-         Kim Rahman'ın Zikri’ni görmezlikten gelirse Biz bir Şeytan’a O’nun üzerine Kabukla bağlattırırız. Artık Onun  Yakın   bir Dostu’dur.

043.37-         Gerçekten bunlar Onlar’ı Yol’dan alıkoyarlar. Onlar ise kendilerinin gerçekte Hidayet’te olduklarını sanırlar.

043.38-         Sonunda Bize geldiği zaman dedi ki: "Keşke Benim’le Sen’in aranda İki Doğu Uzaklığı olsaydı. Meğer ne Kötü Yakın Dost."

043.39-         Bugün Size Kesin olarak bir Yarar sağlamaz. Çünkü Siz zulmettiniz. Elbette Siz Azab’ta da Ortak’sınız.

043.40-         Öyleyse Sağır olanlar’a Sen mi dinleteceksin ve Kör olan ve Açıkca bir Sapıklık içinde bulunan’ı Hidayet’e erdireceksin?

043.41-         Şu halde Biz Seni alıp götürürsek elbette Onlar’dan intikam alacağız.

043.42-         Ya da kendilerine waadettiğimiz Şey’i Onlar’a gösteririz ki, Biz gerçekten Onlar’ın üstünde Güçyetirenler'iz.

043.43-         Şu halde Sen, Sana wahyedilen’e tutun, çünkü Sen dosdoğru bir Yol üzerinde’sin.

043.44-         Ve elbette O Senin ve Qawm’in için gerçekten bir Zikir'dir. Siz sorulacaksınız.

043.45-         Sen’den önce gönderdiğimiz Elçiler'imizin (tarihlerini) araştır. Rahman'dan başka İlahlar’a kulluk edilmesine İzin vermiş miyiz?

 

V            Fir'avnın Musa'ya Muhalefeti 46-56

 

043.46-         Andolsun Biz Musa'Fir'awn'a ve O’nun Önde gelen çevresine Ayetler’imizle gönderdik. O da dedi ki: "Gerçekten Ben Alemler’in Rabb'inin Elçi'siyim.

043.47-         Fakat Onlar Ayetler’imizle geldiği zaman bir de ne görsün. Onlar bunlar’a gülüyorlar.

043.48-         Biz Onlara biri ötekinden daha Büyük olmayan hiçbir Ayet göndermedik . Belki dönerler diye Biz Onları Azab’la yakalayıverdik.

043.49-         Ve Onlar dediler ki: "Ey Büyücü Sen de olan Ahd’i adına Bizim için Rabb'ine dua et, gerçekten Biz Hidayet’e gelmiş olacağız."

043.50-         Fakat Onlar’dan Azab’ı çekip giderince bir de görürsün ki Onlar Andlar’ını bozuyorlar.

043.51-         Fir'awn kendi Qawm’i içinde bağırdı, dedi ki: "Ey Qawmim, Mısır'ın Mülkü ve şu altından akmakta olan Irmaklar Benim değil mi?

043.52-         "Yoksa Ben, şundan daha Hayırlı değil miyim ki, Basit bir Zavallı ve neredeyse açıklamaktan Yoksun olan biri."

043.53-         Bu durdumda üzerine Altın’dan Bilezikler atılmalı ya da yakınında yer almış halde O’nunla birlikte Melekler gelmeli değil miydi?

043.54-         Böylelikle  kendi Qawm’ini küçümsedi. Onlar da O’na itaat ettiler. Gerçekten Onlar Fasıq bir Qawim’di.

043.55-         Sonunda Bizi öfkelendirince Biz de Onlar’dan intikam aldık. Böylece Onlar’ı Toplu olarak Su’da boğduk.

043.56-         Bu suretle Onlar’ı sonradan gelecekler için bir Selef ve bir Örnek kıldık.

 

VI  İsa'nın Peygamberliği 57-67

 

043.57-         Meryemoğlu bir Örnek olarak verilince hemenceçik Senin Qawm’in O’ndan kahkahalarla gülüyorlar.

043.58-         Dediler ki:" Bizim İlahlar’ımız mı daha Hayırlı, yoksa O mu?" O’nu yalnızca bir Tartışma konusu olsun diye verdiler. Hayır, Onlar Tartışmacı bir Qawim’dir.

043.59-         O yalnızca bir Kul’dur. Kendisine Ni’met verdik. Ve O’nu İsrailoğulları’na bir Örnek kıldık.

043.60-         Eğer Biz dilemiş olsaydık elbette Siz’den Melekler’i kılardık. Onlar da Yeryüzü’nde Halef olurlardı.

043.61-         "O , Saat’in Bilgisi’dir. O'ndan kuşkulanmayın. Bana uyun. Doğruyol bu’dur."

043.62-         Şeytan sakın Sizi alıkoymasın. Gerçekten O Sizin için Açık bir Düşman’dır.

043.63-         İsa, Açık Belgeler’le gelince, dedi ki: "Ben Size bir Hikmet'le geldim ve üzerinde İhtilaf’a düştüklerinizin bir kısmını Size açıklamak için de. Öyleyse Allah'tan İttiqa edin ve Bana itaat edin."

043.64-         "Elbette Allah O Benim de Rabb'im Sizin de Rabb'inizdir. Şu halde O’na kulluk edin. Dosdoğru olan Yol bu’dur."

043.65-         Sonra içlerinden bir takım Fırkalar İhtilaf’a düştü. Artık Acıklı bir Gün’ün Azabı’ndan way o Zulmedenler’e.

043.66-         Onlar hiç Şuurunda değilken kendilerine Apansız gelecek olan Saat'ten başkasını mı gözlüyorlar?

043.67-         Muttaqiler hariç olmak üzere o Gün Dostlar’ın kimi kimin Düşman’ıdır.

 

VIII          İki Fırka 68-89

 

043.68-         Ey Kullar’ım, Bugün Sizin için bir Korku yok’tur ve Siz Hüzn’e kapılacak da değilsiniz.

043.69-         Ki Onlar Benim Ayetler’ime inananlar ve Müslüman Olanlar’dır.

 

043.70-         Siz ve Eşler’iniz Bahçe’ye girin. Sevinç içinde ağırlanacaksınız.

043.71-         Onlar’ın etrafında Altın Tepsiler ve Testiler’le dolaşılır. Orda Nefisler’in Arzu ettiği ve Gözler’in Lezzet aldığı Herşey var. Ve Siz onda Ebedî kalacaklarsınız.

043.72-         İşte yapmakta olduklarınız dolayısı ile Sizin Mirascı kılındığınız Bahçe bu’dur.

043.73-         Orda Sizin için bir çok Meyveler var’dır. Onlar’dan yiyeceksiniz.

 

043.74-         Elbette Suçlular Cehennem Azabı içinde Ebedî kalacak olanlar’dır.

043.75-         Onlar’dan hafifletilmeyecek ve orda Onlar Umutlar’ını kaybetmiş kimseler’dir.

043.76-         Biz Onlar’a zulmetmedik ancak Onlar’ın kendileri Zalimler’dir.

043.77-         "Ey Malik, Rabb'im Bizim İş’imizi bitirsin." diye bağırdılar. O " Gerçek şu ki Siz kalacak olanlar’sınız "dedi.

043.78-         Andolsun Biz Size Haqq’ı getirdik fakat Sizin bir Çoğunuz Haqq’ı Çirkin görüp tiksinenler’diniz.

043.79-         Yoksa Onlar İşi sıkı mı tuttular? İşte kuşkusuz Biz de İşi sıkı tutanlar’ız.

043.80-         Yoksa Onlar gerçekten Bizim Sırladıklarını ve aralarındaki fısıldaşmalarını işitmediğimizi mi sanıyorlar. Hayır. Onlar’ın yanlarındaki Elçiler’imiz de yazıyorlar.

043.81-         De ki: "Eğer Rahman'ın Çocuğu olsaydı Ona tapanlar’ın İlk’i Ben olurdum."

043.82-         Gökler’in ve Yer’in Rabb'i, Arşın Rabb'i, Onlar’ın nitelendirmekte oluklarından Yüce’dir.

043.83-         Artık Sen Onlar’ı bırak Onlara wadedilen kendi Günler’ine kadar dalsınlar oynaya dursunlar.

043.84-         Gökler’de İlah olan ve Yer’de İlah olan O’dur.O Hakim'dir, Bilen'dir.

043.85-         Gökler’in, Yer’in ve ikisi arasında bulunanlar’ın Mülk’ü kendisinin olan ne Yüce'dir. Saat'ın İlmi O’nun katındadır ve Siz O’na döndürüleceksiniz.

043.86-         O'nun dışında tapmakta oldukları, Şefaat’te bulunmaya Malik değildirler. Ancak kendileri bilerek Haqq’a şahidlik eden başka.

043.87-         Andolsun Onlar’a "kendilerini kim yarattı?" diye soracak olsan" tartışmasız Allah" diyecekler. Öyleyse nasıl olup da çevriliyorlar?

043.88-         Onun ya Rabb demesi Haqq’ı için. Elbette Onlar inanmaz bir Qawim’dirler.

043.89-         Şimdi Sen aldırış etmeksizin Onlar’dan yüz çevir ve "Selam" de.  Artık Onlar bileceklerdir.

 

 

 069.044/ed-DUHAN

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                  

I Müşriklerin Uğradıkları azap 1-29

 

044.01-         Ha Mim

044.02-         Apaçık olan Kitab'a andolsun.

044.03-         Gerçekten Biz O’nu Mübarek bir Gece’de indirdik. Gerçekten Biz Uyaranlar’ız.

044.04-         Ki O’nda Her Hikmetli İş ayrılır.

044.05-         Katımızdan bir Emir ile, doğrusu Biz Gönderenler’iz.

044.06-         Rabb'inden bir Rahmet olarak. Elbette O İşiten'dir, Bilen'dir.

044.07-         Eğer Kesin bir Bilgi’yle inanıyorsanız Gökler’in ve Yer’in ve bu ikisinin arasında bulunanlar’ın Rabb'idir.

044.08-         Ondan başka İlah yoktur. Diriltir ve öldürür. Sizin de Rabb'inizdir, Geçmiş Atalar’ınızın da Rabb'idir.

044.09-         Hayır Onlar Şüphe içindedirler, oyalanıyorlar.

 

044.10-         Öyleyse Sen Göğün açıkca bir Duman getireceği Gün’ü gözle.

044.11-         İnsanlar’ı sarıp kuşatıverir. İşte bu Acıklı bir Azab’tır.

044.12-         "Rabb'imiz Azab’ı üstümüzden gider, çünkü Biz inanacağız"

044.13-         Onlar için Öğüt alıp düşünmek nerede. Onlar’a açıklayan bir Elçi gelmişti.

044.14-         Sonra O’ndan yüzçevirdiler ve dediler ki: "Öğretilmiş bir Mecnun’dur."

044.15-         Biz Siz’den bu Azab’ı biraz açıp gidereceğiz, dönecek olanlarsınız Siz.

044.16-         Büyük bir Şiddetle yakalayacağımız Gün, elbette Biz intikam alacağız.

 

044.17-         Andolsun Biz kendilerinden önce Fir'awn'ın Qawmi’ni de Deneme’den geçirdik ve Onlara Kerim bir Elçi gelmişti.

044.18-         "Allah'ın Kulları’nı Bana teslim edin, gerçekten Ben Sizin için Güvenilir bir Elçi'yim."

044.19-         Allah'a karşı büyüklenmeyin. Elbette Ben Sizin için Açık bir İspatlı Delil getirmekdeyim.

044.20-         Ve doğrusu Ben Sizin Beni taşlamanızdan Benim de Rabb'im Sizin de Rabb'iniz olan’a sığındım.

044.21-         Eğer Siz Bana inan mıyorsanız bu durumda Ben’den korkup ayrılın.

044.22-         Sonunda Rabb'ine "Gerçekten bunlar Suçlu bir Qawim’dirler" diye dua etti.

044.23-         Öyleyse Kullar’mızı Geceleyin yürüt, kesinlikle takib edileceksiniz.

044.24-         Deniz’de Durgun ve Açık bırak. Çünkü Onlar Su’da boğulacak bir Ordu’dur.

044.25          Onlar nice Bahçeler ve Pınarlar terketmişlerdi.

044.26-         Ekinler ve Güzel Konaklar.

044.27-         Ve kendilerinde Sevinç ve Mutluluk içinde yaşadıkları Ni’metler.

044.28-         İşte böyle. Biz bunları başka bir Qawm’e Miras olarak verdik.

044.29-         Onlar için ne Gök ne Yer ağlamadı ve Onlar Ertelenenler’den olmadı.

 

II           Kötüler Ceza Görecek 30-42

 

044.30-         Andolsun Biz İsrailoğulları’nı o Alçaltıcı Azab’tan kurtardık.

044.31-         Fir'awn'dan. Çünkü o Ölçü’yü taşıran bir Mütekebbir’di.

044.32-         Andolsun Biz Onlar’ı bir İlim üzere Alemler’e karşı Üstün kıldık.

044.33-         Ve Onlara her birinde açık bir İmtihan bulunan Ayetler verdik,

 

044.34-         Herhalde bunlar da diyorlar ki,

044.35-         Bizim yalnızca İlk Ölümümüz’dür. Biz yeniden diriltilip kaldırılacak değiliz.

044.36-         Eğer Doğru Sözlü iseniz şu halde Atalar’ımızı getirin bakalım.

044.37-         Onlar mı Hayırlı yoksa Tubba Qavmi ve Onlar’dan öncekiler mi? Biz Onlar’ı yıkıma uğrattık. Çünkü onlar, Mücrimler’di.

044.38-         Biz bir Oyun ve Oyalanma konusu olsun diye Gökler’i Yer’i ve ikisi arasında olanları yaratmadık.

044.39-         Biz Onları yalnızca Haqq ile yarattık ancak Onların çoğu bilmezler.

 

044.40-         Elbette O Ayırma Günü onlar’ın hepsinin Wakitleridir.

044.41-         O Gün bir Dost, bir Dost’an Herhangi bir  Şey’le Yarar sağlayamaz ve Onlara Yardım da edilmez.

044.42-         Ancak Allah'ın Rahmet ettieği başka. Elbette O Aziz'dir, Rahim'dir.

 

III İyilerin Göreceği Mükafat  43-59

 

044.43-         Doğrusu o Zakkum Ağacı

044.44-         Oldukca Günahkar olan’ın Yemeği’dir bu.

044.45-         Pota gibi Karınlar’da kaynar durur.

044.46-         Kaynar Su’yun kaynaması gibi.

044.47-         Onu tutun da Cahim'in Orta yeri’ne sürükleyin.

044.48-         Sonra Kaynar Su’yun Azabı’ndan Baş’ının üstüne dökün.

044.49-         Tad. Çünkü Sen oldukca  Aziz'din, Kerim'din.

044.50-         Gerçekten bu Sizin Kuşku’yu kapılmakta olduğunuz Şey’dir.

 

044.51-         Muttaqiler’e gelince, elbette Onlar Güvenli bir Maqam’dadırlar.

044.52-         Bahçeler’de ve Pınarlar’da.

044.53-         Hafif İpekt’en ve Ağır işlenmiş Atlas’tan giyinirler. Karşılıklı olarak otururlar.

044.54-         İşte böyle. Ve Biz Onları Simsiyah İri gözlü Huriler’le evlendirmişizdir.

044.55-         Orda Güvenlik içinde Her Türlü Meyve’yi istemektedirler.

044.56-         Orda İlk Ölüm’ün dışında başka Ölüm tadmazlar. Ve Onları Cehennem Azabı’ndan korumuştur.

044.57-         Senin Rabb'inden bir Fadl  olarak. İşte Büyük Mutluluk bu’dur.

044.58-         Belki Onlar öğüt alıp düşünürler diye Biz O'nu Senin Dil’inde kolaylaştırdık.  

044.59-         Öyleyse Sen gözle. Gerçekten Onlar da gözlemektedirler.

 

 

070.045/ CASİYE

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

          

I Vahyi İnkar edenler 1-10

 

045.01-         Ha Mim

045.02-         Kitab'ın İndirilmesi Aziz, Hakim Allah'tandır.

045.03-         Elbette Mü’minler için Gökler’de ve Yerler’de gerçekten Ayetler var’dır.

045.04-         Sizin Yaratılışınız’da ve türetip yaydığı Canlılar’da da Kesin Bilgi’yle inanan bir Toplum için Ayetler var’dır.

045.05-         Gece ile Gündüz’ün ardarda gelişinde, Allah'ın Gök’ten Rızıq indirip Onunla Ölüm’ünden sonra Arz’ı diriltmesinde ve Rüzgarlar’ı yönetmesinde aqleden bir Qawim için Ayetler var’dır,

045.06-         İşte bunlar, Allah'ın Ayetleri’dir, sana bunları Haqq olarak okumaktayız. Öyleyse Onlar, Allah'tan ve O'nun Ayetler’inden sonra Hangi Söz’e inanacaklar?     

045.07-         Gerçeği Sürekli ters yüz eden, Günah’a düşkün olan herkes’in way haline.  

045.08-         Kendine Allah'ın Ayetler’i okunurken işitir, sonra Müstekbirce sanki Onlar’ı işitmemiş gibi  ısrar eder. Artık Sen onu Acıklı bir Azab’la müjdele.

045.09-         Ayetler’imizden bir Şey öğrendiği zaman, Onu Alay konusu edinir. İşte Onlar için Aşağılatıcı bir Azab var’dır.

045.10-         Arkalarından Cehennem. Kazanmakta oldukları Şeyler, Onlar’a hiç bir Yarar sağlamaz. Allah'tan başka edinmekte oldukları Weliler de. Onlar için Büyük bir Azab var’dır.

 

II           Kur'an'ın doğruluğu 11-20

 

045.11-         İşte bu bir Hidayet’tir. Rabb'lerinin Ayetleri’ni İnkar edenler ise, Onlar için İğrenç olarından Acıklı bir Azab var’dır.

045.12-         Allah, kendi Emr’iyle onda Gemiler akıp gitsin ve O'nun Fadl’ından ararsınız diye, Sizin için Deniz’e boyuneğdirdi. Umulur ki şükredersiniz.

045.13-         Kendinden Gökler’de ve Yer’de olanlar’ın tümüne Sizin için Boyun eğdirdi. elbette bunda, düşünebilen bir Qawim için gerçekten Ayetler var’dır.

045.14-         İnananlar’a de ki: "Onları kazanmakta olduklarıyla cezalandırması için, Allah'ın Günleri’ni  ummakta olmayanlar’ı bağışlasınlar."

045.15-         Kim Salih bir Eylem’de bulunursa, kendi Nefs’i lehinedir, kim de Kötülük yaparsa, artık O da kendi aleyhinedir.  Sonra Siz Rabb'inize döndürüleceksiniz.

 

045.16-         Andolsun, Biz İsrailoğulları’na Kitap, Hüküm ve Nübüwwet verdik. Onları Temiz ve Güzel Şeyler’den rızıqlandırdık ve Onları Alemler’e karşı Üstün kıldık.

045.17-         Ve Onlara bu Emir’den Açık Belgeler verdik. Fakat Onlar, kendilerine İlim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki Bağy ve Azgınlık’tan dolayı İhtilaf’a düştüler. Elbette Senin Rabb'in, üzerinde İhtilaf’a düştükleri Şey’de Qıyamet Günü aralarında hükmedecektir..

045.18-         Sonra Seni de bu Emir’den bir Şeriat üzerinde kıldık. Öyleyse Sen Ona uy ve Bilmeyenler’in Hewaları’na uyma.

045.19-         Çünkü Onlar, Allah'tan Hiçbir Şey’e karşı Kesin olarak Seni Bağımsız kılamazlar. Elbette  Zalimler, birbirlerinin Weli’sidirler. Allah ise Muttaqiler’in Weli’sidir.

045.20-         Bu, İnsanlar için Basiretler’dir. Kesin Bilgi’yle inanan bir Qawim için de bir Hidayet ve bir Rahmet’tir.

 

III Kıyamet 21-25

 

 

045.21-         Yoksa Kötülükler’e batıp-yara alanlar, kendilerini İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar gibi kılacağımızı mı sandılar? Hayatlar’ı ve Ölümleri de bir mi? Ne Kötü hükmediyorlar.

045.22-         Allah, Gökler’i ve Yer’i Haqq olarak yarattı, öyle ki her Nefis kazanmakta olduklarıyla karşılık görsün. Onlar’a zulmedilmez.

045.23-         Şimdi Sen, kendi Hewa’sını İlah edinen ve Allah'ın bir İlim üzere kendisini saptırdığı, Kulağı ve Qalbi üzerine Damga vurduğu ve Göz’ü üstüne de bir Perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah'tan sonra Ona kim Hidayet verecektir? Siz yine de Öğüt alıp düşünmüyor musunuz?

045.24-         Dediler ki: "Bu Dünya Hayatı’mızdan başkası değildir, ölürüz ve diriliriz, Bizi Dehr /kesintisiz zaman’dan başkası yıkıma uğratmaz." Oysa Onların bununla ilgili hiçbir Bilgileri yoktur. Onlar, yalnızca zannediyorlar.

045.25-         Onlara Açık Belgeler olarak Ayetler’imiz okunduğu zaman, Onların Delilleri: "Eğer Doğru sözlüler iseniz, Atalar’ınızı getirin" demekten başkası değildir.

 

IV  Hüküm 26-36

 

045.26-         De ki: "Allah Sizi diriltiyor, sonra Sizi öldürüyor, sonra da kendisinde Hiçbir Kuşku olmayan Qıyamet Günü O Sizi bir araya getirip topluyor. Ancak İnsanlar’ın çoğu bilmezler.

045.27-         Gökler’in ve Yer’in Mülkü Allah'ındır. Saat'in İqame Günü, o Gün, Batıl’da olanlar Hüsran’a uğrayanlar’dır.

045.28-         O Gün Sen, Her Ümmet’i Diz üstü çökmüş olarak  görürsün. her Ümmet, kendi Kitab'ına  çağrılır. "Bugün yapmakta olduklarınızla Karşılık göreceksiniz."

045.29-         "Bu Bizim Kitab'ımızdır, Sizin aleyhinizde Haqq ile konuşuyor. Gerçekten Biz, Sizin yapmakta olduklarınızı yazıyorduk."

045.30-         Artık İnanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar’a gelince, Rabb'leri Onları kendi Rahmet’ine sokar. İşte Apaçık olan Fewz budur.

045.31-         İnkar edenler’e gelince: "Size karşı Ayetler’im okunduğunda Büyüklük taslayanlar ve Suçlu bir Qawim olanlar Sizler değil miydiniz?"

045.32-         "Gerçekten Allah'ın Waadi Haqq’tır, Saat'te de hiç Kuşku yoktur" denildiği zaman, Siz Saat de neymiş, Biz bilmiyoruz, Biz yalnızca bir Zann’da bulunup zannediyoruz, Biz Kesin bir Bilgi’yle inanmakta Olanlar değiliz" demiştiniz.

045.33-         Onlar’ın yapmakta oldukları Şeyler’in Kötülüğü kendileri için açığa çıktı ve kendisini Alay konusu edindikleri de Onları sarıp kuşattı.

045.34-         Denildi ki: "Bugününüzle karşılaşmayı unuttuğunuz gibi, Biz de Sizi Bugün unutuyoruz. Barınma Yeriniz Ateş'tir. Ve Sizin için Hiçbir Yardımcı yok’tur.

045.35-         Bunun nedeni de şud: Çünkü Siz Allah'ın Ayetler’ini Alay konusu edindiniz, Dünya Hayatı da Sizi aldattı. Böylece ne ordan çıkarılırlar, ne de Hoşnutluk dilekleri qabul edilir.

045.36-         Şu halde Hamd, Gökler’in Rabb'i, Yer’in Rabb'i ve Alemler’in Rabb'i olan Allah'ındır.

045.37-         Gökler’de ve Yer’de Büyüklük O'nundur. O, Aziz'dir, Hakim'dir.

 

 

Tertil I      Tertil II          Tertil III         Tertil IV         Tertil V          

Tertil VI   Tertil VII        Tertil VIII      Tertil IX         Tertil X

Tertil XI   Tertil XII        Tertil XIII

 

Medenî   Sureler  

 

Qur'anu'l Hakîm (Qur'ane'n A'rabiyyen)