I Vahyin Doğruluğu 1-10
046.01- Ha
Mim
046.02- Kitab'ın
indirilmesi, Aziz Hakim Allah'tandır.
046.03- Biz
Gökleri, Yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak Haqq ile
Adı Konulmuş bir Ecel olarak yarattık. Küfredenler ise,
uyarıldıkları Şeyden yüz çevirmekte olanlardır.
046.04- De
ki: "Gördünüz mü, haber verin. Allah'tan başka tapmakta
olduklarınız, Yerden neyi yaratmıştır Bana gösterin?
Yoksa Onların Göklerde bir Ortaklığı mı var?
Eğer Doğru Sözlüler iseniz, bundan önce bir Kitap ya da bir İlim
Kalıntısı varsa, Bana getirin."
046.05- Allah'ı
bırakıp Qıyamet Günü'ne kadar kendisine İcabet etmeyecek
olan Şeylere tapmakta olandan daha Sapık kimdir? Oysa Onlar,
bunların tapmalarından Habersizdirler.
046.06- İnsanlar
haşrolunduğu zaman, Onlara Düşman kesilirler ve Onların
ibadet etmelerini de tanımazlar.
046.07- Onlara
Açık Belgeler olarak Ayetlerimiz okunduğu zaman, O küfredenler kendilerine
gelmiş olan Haqq için dediler ki: "Bu, Apaçık bir
Büyüdür."
046.08- Yoksa:"
Kendisi Onu uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer Onu Ben
uydurdumsa, bu durumda Siz, Allah'tan Bana olan hiçbir Şeye Malik
olamazsınız. Sizin kendisi üzerinde, ne taşkınlıklar
yaptığınızı O daha iyi bilir. Benimle Sizin
aranızda Şahid olarak O yeter. O, Gafur'dur, Rahim'dir.
046.09- De
ki: "Ben Elçilerden bir Türedi değilim, Bana ve Size ne
yapılacağını bilemiyorum.
Ben yalnızca Bana wahyedilmekte olana uymaktayım ve Ben
Apaçık bur Uyarıcı'dan başkası değilim."
046.10- De
ki: "Gördünüz mü Haber verin, eğer Allah katından ise, Siz de
Ona küfretmişseniz ve İsrailoğulları'ndan bir Şahid de bunun bir benzerini
Şahidlik edip inanmışsa ve Siz de Büyüklük
taslamışsanız? Elbette Allah, Zalim bir Qawmi Hidayete
erdirmez."
II Hakikatin Şahidi 11-20
046.11- Küfredenler,
İnananlar için dediler ki: "Eğer O Hayırlı bir
Şey olsaydı, Ona Bizden önce koşup yetişemezlerdi."
Oysa Onlar, Onunla Hidayete ermediklerinden: "Bu, oldukca Eski bir
Uydurmadır" diyeceklerdir.
046.12- Bundan
önce de, bir Önder ve bir Rahmet olarak Musa'nın Kitab'ı var.
Bu, da, Zulmedenleri uyarmak ve İhsanda bulunanlara bir Müjde olmak
üzere, Doğrulayıcı ve Arapça bir Dil ile olan bir
Kitap'tır.
046.13- Elbette:
"Bizim Rabb'imiz Allah'tır" deyip sonra Dosdoğru bir
istiqamet tutturanlar, artık Onlar için Korku yoktur ve Onlar Mahzun da
olmayacaklardır.
046.14- İşte
Onlar, Bahçe Halkıdır, yapmakta olduklarına
Karşılık olmak üzere, içinde Ebedi Kalıcıdırlar.
046.15- Biz
İnsana, Walideynine İyilik etmesini öğütledik. Anası Onu Zahmetle taşır ,
Zahmetle doğurur. Ana Karnında taşınması ile Sütten
kesilmesi Otuz Aydır. Sonunda Olgunluk Çağına erip Kırk
Yaşına basınca "Ya Rabbi" der, "Bana, Anama ve
Babama verdiğin Nimete şükretmeğe ve Razı
olacağın Yararlı İşler yapmağa Beni yönelt. Benim
Soyumu ıslah et. Ben Sana Tewbe ettim ve Ben Teslim
olanlardanım."
046.16- İşte
Bunlar, yapmakta olduklarının en Güzelini qabul ederiz ve
Kötülüklerinden geçeriz. Bahçe Halkı içindedirler. Onlara Waadolunan
Dosdoğru bir Waiddir.
046.17- O
kimse ki, Anne ve Babasına " Öf Size; Benden önce nice Kuşaklar
gelip geçmişken, Beni çıkarılacağımla mı Tehdit
ediyorsunuz?" dedi. O ikisi ise Allah'a yakararak: "Yazıklar Sana,
inan, elbette Allah'ın Waadi Haqqtır" O:" Bu,
Geçmişlerin Uydurmalarından başkası değildir"
der.
046.18- İşte
Bunlar, Cinlerden ve İnsanlardan kendilerinden önce gelip geçmiş
Ümmetler içinde Sözü üzerlerine Haqq olmuş kimselerdir. Gerçekten Onlar,
Kayba uğrayanlardır.
046.19- Her
biri için yapmakta olduklarından dolayı Dereceler vardır. Öyle
ki Amelleri/çalışmaları kendilerine eksiksizce ödensin ve Onlar
Zulme de uğratılmazlar.
046.20- Küfredenler
Ateş'e sunulacakları Gün: "Siz Dünya Hayatınınızda
Bütün Güzellikleriniz ve Zevklerinizi tükettiniz, Onlarla yaşayıp
Zewk sürdünüz. İşte Yeryüzünde Haqqsız yere büyüklenmeniz ve
Fasıqlıkta bulunmanızdan dolayı, Bugün Alçaltıcı
bir Azab ile cezalandırılacaksınız."
III Ad'ın Akıbeti 21-26
046.21- Ad'ın
Kardeşlerini hatırla, Onun
önünden ve ardından nice Uyarıcılar geldi. Hani o, Ahqaf'ta ki Qawmini :" Allah'tan
başkasına kulluk etmeyin, gerçekten Ben, Sizin için Büyük bir Günün
Azabından korkmaktayım" diye uyarmıştı.
046.22- Dediler
ki: "Sen, Bizi İlahlarımızdan çevirmek için mi Bize
geldin? Şu halde eğer Doğru söylüyorsan, waadetmekte
olduğun Şeyi Bize getir."
046.23- Dedi
ki: "İlim ancak Allah katındadır. Ben Size
gönderildiğim Şeyi tebliğ ediyorum. Ancak Ben Sizi Cahillik
etmekte olan bir Qawim olarak görüyorum."
046.24- Derken,
Onu Wadilerine doğru yönelerek gelen bir Bulut şeklinde gördükleri
zaman, "Bu Bize Yağmur yağdıracak olan bir Buluttur"
dediler. Hayır, O,kendisi için
Acele ettiğiniz Şeydir. Bir Rüzgar, onda Acıklı bir Azab vardır.
046.25- Senin
Rabb'inin Emriyle Herşeyi yerle bir eder. Böylece Meskenlerinden
başka, Hiçbir Şey göremez duruma düştüler. İşte Biz,
Suçlu bir Qawmi böyle cezalandırırız.
046.26- Andolsun,
Biz Onları, Sizleri kendisinde Yerleşik
kılmadığımız Yerlerde yerleşik kıldık
ve Onlara İşitme, Görme ve Gönüller verdik. Ancak ne
İşitme, ne Görme ve ne de Gönülleri kendilerine herhangi bir
Şey sağlamadı. Çünkü Onlar, Allah'ın Ayetlerini inkar
ediyorlardı. Alay konusu edindikleri Şey Onları sarıp
kuşattı.
IV Bir İhtar 27-35
046.27- Andolsun,
Biz Çevrenizde bulunan Şehirlerden Yıkıma uğrattık ve
belki dönerler diye Ayetleri çeşitli Şekillerde açıkladık.
046.28- Bu
durumda, Allah'ı bırakıp Yakınlık için edindikleri
İlahlar, Onlara Yardım etseydi ya. Hayır, Onlar, kendilerinden
kaybolup gittiler. Bu,Onların Yalanları ve uydurmakta
olduklarıdır.
046.29- Hani
Cinlerden Birkaçını Qur'an dinlemek üzere Sana yöneltmiştik.
böylece Onun Huzuruna geldikleri zaman, dediler ki: " Kulak verin"
sonra bitirilince de kendi Qawimlerine Uyarıcılar olarak döndüler.
046.30- Dediler
ki: "Ey Qawmimiz, gerçekten Biz, Musa'dan
sonra indirilen, kendinden öncekileri de doğrulayan bir Kitap dinledik.
Haqqa ve Dosdoğru olan Yola yöneltiyor."
046.31- "Ey
Qawmimiz, Allah'a Davet edene İcabet edin ve Ona inanın,
Günahlarınızdan bir kısmını
bağışlasın ve Sizi Acıklı bir Azabdan
korusun."
046.32- "Kim
Allah'a davet edene icabet etmezse, artık o, Arzda Aciz bırakacak
değildir. Allah'tan başka Welileri de yoktur. İşte Onlar,
Apaçık bir Sapıklık içindedirler.
046.33- Onlar
görmüyorlar mı ki, Gökleri ve Yeri yaratan ve Onları yaratmaktan
yorulmayan, Ölüleri de diriltmeye Güçyetiren'dir. Hayır, gerçekten O,
Herşeye Güçyetiren'dir.
046.34- Küfredenler
Ateş'e sunulacakları Gün, "Bu Gerçek değil
miymiş?" derler. Onlar: "Rabb'imize andolsun, Evet
"dediler. "Öyleyse küfretmekte olduklarınızdan dolayı
Azabı tadın."
046.35- Artık
Sen sabret, Elçilerden Azim Sahiplerinin
sabrettikleri gibi. Onlar için de acele etme. Onlar, waadolundukları
Şeyi gördükleri Gün, sanki kendileri Gündüzün yalnızca bir Saati
kadar yaşamışlar. Bir Tebliğdir. Artık Fasıq
olan bir Qawimden başkası yıkıma uğratılır
mı?
I Batıl Mahkumdur 1-23
051.01- Andolsun
Tozu dumana katıp savuranlara,
051.02- Derken
Ağır Yük taşıyanlara,
051.03- Sonra
Kolaylıkla akıp gidenlere
051.04- Sonra
İş Bölümü yapanlara.
051.05- Size
waadedilmekte olan hiç Tartışmasız Doğrudur.
051.06- Elbette
Din'de kesinlikle wuku bulacaktır.
051.07- Andolsun Yörüngeli-yollarla
donatılmış Göğe,
051.08- Siz
gerçekten birbirini tutmaz bir Söz içindesiniz.
051.09- Ondan
çevrilen çevrilir.
051.10- Kahrolsun,
O Tahminle yalan söylüyor.
051.11- Ki
Onlar, Bilgisizliğin kuşatması içinde Habersizdirler.
051.12- Soranlar:
"Din Günü ne zaman?"
051.13- O
Gün Onlar, Ateş'in üstünde tutulup eritilecekler.
051.14- "Tadın
Fitnenizi. Bu, Sizin pek Acele isdediğiniz Şeydir."
051.15- Şüphesiz
Muttaqiler, Bahçelerde ve Pınarlardadırlar.
051.16- Rabb'lerinin
kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü Onlar, bundan önce
İhsanda bulunanlardı.
051.17- Gece
boyunca da pek az uyurlardı.
051.18- Onlar,
Seherlerde de İstiğfar ederlerdi.
051.19- Onların
Mallarında isteyen Yoksul için de bir Haqq vardı.
051.20- Arzda
Kesin bir Bilgiyle inanacaklar için Ayetler vardır.
051.21- Ve
kendilerinde de. Yine de görmüyor musunuz?
051.22- Gökte
Rızqınız vardır ve Size Waadolunmakta olan da.
051.23- İşte,
Göğün ve Yerin Rabb'ine andolsun ki, hiç tartışmasız Sizin
konuştuklarınız kadar, Kuşkusu olmayan Kesin bir
Gerçektir.
II Önce Gelen milletlerin sonu 24-46
051.24- Sana
İbrahim'in ağırlanan
Konuklarının Haberi geldi mi?
051.25- Hani
Onun yanına girdiklerinde: "Selam" demişlerdi. O da: "Selam"
demişti. "Yabancı bir Topluluk."
051.26- Hemen
sezdirmeden Ailesine gidip, çok geçmeden Semiz bir Buzağı ile geldi.
051.27- Derken
Onlara yaklaşıp "Yemez misiniz?" dedi.
051.28- Bunun
üzerine Onlardan içine bir tür Korku düştü. "Korkma" dediler ve
Ona Bilgin bir Oğlan Müjdesi verdiler.
051.29- Böylece
Karısı çığlıklar kopararak geldi ve Yüzüne vurarak:
"Kısır, Yaşlı bir Kadın mı?" dedi.
051.30- Dediler
ki: "Öyle. Senin Rabb'in buyurdu. Çünkü O, Hakim'dir, Bilen'dir.
051.31- Dedi
ki: "Şu halde Sizin asıl isteğiniz nedir, Ey
Gönderilenler?"
051.32- Dediler
ki: "Gerçek şu ki Biz, Suçlu bir Qavwme gönderildik."
051.33- "Üzerlerine
Çamurdan Taşlar
yağdırmak için."
051.34- "Ki
Rabb'inin katında Ölçüyü taşıranlar için
işaretlenmiştir.
051.35- "Bu
arada, Mü'minlerden orda kim varsa çıkardık.
051.36- Ne
var ki, orda Teslim olanlardan bir Tek
Ev bulduk.
051.37- Ve
orada , Acıklı Azabtan bir
Azabtan korkanlar için bir Ayet bıraktık.
051.38- Musa'da da. Hani Biz Onu
İspatlı bir Delille Fir'awn'a
göndermiştik.
051.39- Fakat
O, bütün Rüknüyle ( kişisel ve askeri gücüyle) yüzçevirdi ve : "Ya
bir Büyücü veya bir Delidir" dedi.
051.40- Bunun
üzerine, Biz Onu ve Ordularını yakalayıp Onları Denize
attık, kınanacak İşler yapmaktaydılar.
051.41- Ad'de de. Hani Onların üzerine de
Köklerini Kesintiye uğratan bir Rüzgar gönderdik.
051.42- Üzerlerinden
geçtiği Herşeyi bırakmıyor, elbette Onu çürütüp Kül gibi
dağıtıyordu.
051.43- Semud'de
de. Hani Onlara: "Belli bir Süreye kadar metalanın" denmişti.
051.44- Ancak
Rabb'inin Emrine baş kaldırdılar, böylece bakıp dururken,
Onları Yıldırım çarpmıştı.
051.45- Artık
ne Ayağa kalkmaya Güç yetirebilirler, ne de Yardım bulabilirler.
051.46- Bundan
önce Nuh Qawmini de. Çünkü Onlar,
Fasıq bir Qawimdi.
III Mekkeliler'in akıbeti 47-60
051.47- Yeri de
Biz döşeyip yaydık, ne güzel Döşeyicileriz.
051.48- Biz
Göğü Büyük bir Qudretle bina ettik ve şüphesiz Biz Onu
Genişleticiyiz.
051.49- Ve Biz,
Herşeyden İki Çift
yarattık. Umulur ki Öğüt alıp düşünürsünüz.
051.50- Öyleyse,
Allah'a doğru kaçın. Gerçekten Ben Sizi O'ndan yana açıkca
uyarmakta olanım.
051.51- Allah
ile beraber başka bir İlah kılmayın. Gerçekten Ben Sizi,
O'ndan yana açıkça Uyaran'ım.
051.52- İşte
böyle, Onlardan Öncekiler de herhangi bir Elçi gelmeyiversin, kesinlikle Onlar
da: "Büyücü veya Mecnun" demişlerdir.
051.53- Onlar
bunu birbirlerine Wasiyyet mi ettiler? Hayır, Onlar Taşkın bir
Qawimdirler.
051.54- Öyleyse
Sen, Onlardan yüz çevir. Artık Sen kınanacak değilsin.
051.55- Sen
Öğüt verip hatırlat, çünkü gerçekten Öğüt, Mü'minlere yarar
sağlar.
051.56- Ben,
Cinleri de, İnsanları da, yalnızca Bana abdolsunlar diye
yarattım.
051.57- Ben,
Onlardan bir Rızıq istemiyorum ve Ben, Onların Beni
doyurmalarını da istemiyorum.
051.58- Elbette,
Rızıq veren, O, Metin Quwwet
Sahibi Allah'tır.
051.59- Artık
gerçekten, zulmedenler için, Arkadaşlarının Günahlarına
benzer bir Günah vardır. Şu halde Acele etmesinler.
051.60- Kendilerine
Waadedilen o Günlerinden dolayı way o Küfredenlere.
I 1-26 Herşeyi
Sarıp Saklayan
Kıyamette zillet hayatı
Ey
İnsan Görmüyor musun
Sen
Öğüt ver
088.01- Gaşiye
Olayı Sana geldi mi?
088.02- O
Gün, öyle Yüzler varki, Zillet içinde aşağılanmıştır.
088.03- Çalışmış,
Boşuna yorulmuştur.
088.04- Kızgın
bir Ateş'e yollanırlar.
088.05- Kaynar
bir Kaynaktan/Pınardan
içirilirler.
088.06- Onlar
için Darı dikeninden başka bir Şey yoktur.
088.07- Ne
doyurur, ne Açlıktan korur.
088.08- O Gün,
öyle Yüzler de vardır ki, Nimettedirler.
088.09- Çabasından
dolayı Hoşnuttur.
088.10- Yüksek
bir Bahçe'dedir.
088.11- Onda
Saçma bir Söz işitmez.
088.12- Onda
durmaksızın akan bir Kaynak var.
088.13- Orda
Yüksekler de kurulmuş Tahtlar da vardır.
088.14- Konulmuş
Kaplar,
088.15- Dizi
dizi Yastıklar.
088.16- Ve
serilmiş Yaygılar.
088.17- Bir
bakmıyorlar mı Deveye, nasıl yaratıldı?
088.18- Göğe,
nasıl yükseltildi?
088.19- Dağlara,
nasıl kuruldu?
088.20- Yere,
nasıl döşendi.
088.21- Artık
Sen Öğüt ver, Sen yalnızca bir Öğütcüsün.
088.22- Onlara
Zor kullanacak değilsin.
088.23- Ancak
kim yüzçevirir ve küfrederse,
088.24- İşte
Allah Onu en Büyük Azabla azablandırır.
088.25- Elbette
Onların dönüşleri Bize'dir.
088.26- Sonra
Onları Hesaba çekmek de elbette Bize aiddir.
I Hristiyanlara İhtarlar 1-12
018.01- Hamd,
Kitabı Kulu üzerine indiren ve Onda hiçbir Çarpıklık kılmayan ,dosdoğru olarak indiren Allah'a aiddir.
018.02- Dosdoğrudur
ki kendi katından Şiddetli bir Azapla uyarmak ve Salih Eylemlerde
bulunan Mü'minlere Müjde vermek için. Şüphesiz Onlara Güzel bir Ecir
vardır.
018.03- Onlar
Orda Ebedi olarak Kalıcıdırlar.
018.04- "Allah
Çocuk edindi" diyenleri uyarmaktadır.
018.05- Bu
konuda ne kendilerinin, ne de Atalarının hiçbir Bilgisi yoktur.
Ağızlarından çıkan Söz ne Büyük. Onlar Yalandan
başkasını söylemiyorlar.
018.06- Şimdi
Onlar bu Söze inanmayacak olurlarsa Sen, Onların peşi sıra
Esef ederek kendini kahredeceksin.
018.07- Şüphesiz
Biz, Yeryüzü üzerindeki Şeyleri Ona bir Süs kıldık,
Onların hangisinin daha Güzel Davranışta bulunduğunu
deneyelim diye.
018.08- Biz
gerçekten (yer) üzerinde olanları Kupkuru-çorak bir Toprak yapabiliriz.
018.09- Sen,
yoksa Kehf ve Rakim Ehlini Bizim
şaşılacak Ayetlerimizden mi sandın?
018.10- O
Gençler, Mağaraya sığındıkları zaman,
demişlerdi ki: "Rabb'imiz, katından Bize bir Rahmet ver ve
işimizden Bize Doğruyu kolaylaştır."
018.11- Böylelikle
Mağarada Yıllar Yılı Onların Kulaklarına
vurduk.
018.12- Sonra
İki Guruptan hangisinin kaldıkları Süreyi daha iyi Hesap
ettiğini belirtmek için onları uyandırdık.
II Kehf Ehli 13-17
018.13- Biz
Sana Onların Haberlerini bir Gerçek olarak aktarmaktayız. Gerçekten Onlar.
Rabblerine iman etmiş Gençlerdi ve Biz de Onların Hidayetlerini
artırmıştık.
018.14- Onların
Qalpleri üzerinde rabtetmiştik. Qıyam ettiklerinde demişlerdi
ki: " Bizim Rabb'imiz, Göklerin
ve Yerin Rabb'idir. İlah olarak Biz O'ndan başkasına kesinlikle
tapmayız .(Böyle) söylersek andolsun Gerçeğin dışına
çıkarız.
018.15- "Şunlar,
Bizim Qawmimizdir.O'ndan başkasını İlahlar edindiler,
Onlara karşı Apaçık Olay İspatlayıcı bir
Delil getirmeleri gerekmez miydi?
Öyleyse Allah'a karşı Yalan düzüp uydurandan daha Zalim
kimdir?"
018.16- "Madem
mi Siz Onlardan ve Allah'tan başka taptıklarınızdan koyup
ayrıldınız, o halde Mağaraya sığının
da Rabb'leriniz Size Rahmetinden yaygınlaştırsın ve
İşinizden Size Yarar kolaylaştırsın."
018.17- (onlara
baktığında) Görürsün ki, Güneş doğduğunda
Onların Mağaralarına Sağ yandan yönelir,
battığında, Onları Sol yandan keser-geçerdi ve Onlar da
Onun Geniş boşluğundalardı. Bu, Allah'ın
Ayetlerindendir. Allah, kime Hidayet verirse, işte Hidayet bulan Odur,
kimi de saptırırsa Onun için asla Doğru-yolu gösterici bir
Weli bulamazsın.
III Kehf Ehli 18-23
018.18- Sen
Onları Uyanık sanırsın, oysa Onlar uyumuşlardır.
Biz Onları Sağ yana ve Sol yana çeviriyorduk. Onların
Köpekleri de İki Kolunu uzatmış yatmaktaydı. Onları
görmüş olsaydın, Geri dönüp Onlardan kaçardın, Onlardan içini
Korku kaplardı.
018.19- Böylece
aralarında bir Sorgulama yapsınlar, diye Onları dirilttik.
İçlerinden bir Sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?"
Dediler ki:"Bir Gün veya Günün bir kısmı kadar
kaldık." Dediler ki:" Ne kadar
kaldığınızı Rabb'iniz daha iyi bilir, şimdi
biriniz, hangi Yiyecek Temizse baksın, Size Ondan bir Rızıq
getirsin, ancak oldukca Nazik davransın ve sakın Sizi kimseye
sezdirmesin."
018.20- "Çünkü
Onlar üzerinize çıkıp gelirlerse, Sizi Taşa tutarlar veya
Dinlerine geri çevirirler, bu durumda ebedi olarak Kurtuluş
bulamazsınız."
018.21- Böylece,
Allah'ın Waadinin Haqq olduğunu ve gerçekten KQyamet'in, kendisinde
Şüphe bulunmadığını bilmeleri için Onları
buldurmuş olduk. Kendi aralarında Durumlarını
tartışıyorlardı. Dedi ki: "Onların üstünde bir
Bina İnşa edin, Rabb'leri Onları daha İyi bilir."
Onların İşine Galip gelenler ise: "Üstlerine mutlaka bir
Mescid yapmalıyız" dediler.
018.22- Diyecekler
ki: "Üçtüler, Onların Dördüncüsü de Köpekleridir." Ve:
"Beştiler, onların
Altıncısı Köpekleridir" diyecekler. Gayba Taş atmak.
"Yedidir, Onların Sekizincisi de Köpekleridir"
diyecekler. De ki: "Rabb'im,
Onların Sayısını daha İyi bilir, Onları pek az
dışında da kimse bilmez."
Öyleyse Onlar konusunda açıkta olan bir Tartışmadan
başka Tartışma ve Onlar hakkında bunlardan hiç kimseye bir
Şey sorma.
018.23- Hiçbir
şey hakkında Ben bunu Yarın mutlaka yapacağım deme.
IV Kur'an'ın Rehberliği 24-31
018.24- Ancak
Allah dilerse. Unuttuğun zaman Rabb'ini Zikret ve de ki: "Umulur ki
Rabb'im Beni bundan daha yakın bir Başarıya yöneltip
iletir."
018.25- Onlar
Mağaralarında Üçyüz (yıl) kaldılar ve Dokuz daha
kattılar.
018.26- De
ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Göklerin
ve Yerin Gaybı Onundur. O ne Güzel Görmekte ve ne güzel
İşitmektedir. Onun dışında Onların bir Welisi
yoktur. Kendi Hükmünde Hiçkimseyi Ortak kılmaz."
018.27- Sana
Rabb'inin Kitab'ından wahyedileni oku. O'nun Sözlerini
Değiştirici yoktur ve O'nun dışında kesin olarak
Sığınacak bulamazsın.
018.28- Sen
de Sabah Akşam Onun Rızasını isteyerek Rabb'ine Dua
edenlerle birlikte sabret. Dünya Hayatının Aldatıcı
Sözünü isteyerek Gözlerini Onlardan kaydırma. Qalbini Bizi anmaktan
Gaflete düşürdüğümüz kendi Hevalarına uyan ve işinde
Aşırılığa gidene uyma.
018.29- Ve
de ki: "Hak Rabb'inizdendir. Artık dileyen inansın, dileyen
küfretsin. Şüphesiz Biz Zalimlere bir Ateş hazırlamışız, Onun
Duvarları kendilerini Çepeçevre kuşatmıştır. Eğer
Onlar Yardım isterlerse Katı bir Sıvı gibi Yüzleri kavurup
yakan bir Su ile Yardım edilirler! Ne kötü bir İçkidir ve ne Kötü
bir Destekdir.
018.30- Şüphesiz
inanan ve Salih Eylemlerde bulunanlar ise Biz gerçekten en Güzel
Davranışta bulunanın Ecrini Kayba uğratmayız.
018.31- Onlar,
altından Irmaklar akan Adn
Bahçeleri Onlarındır. Orada Altın Bileziklerle süslenirler.
Hafif İpekten ve Ağır işlenmiş Atlastan Yeşil
Elbiseler giyerler. Ve Tahtlar üzerinde kurulup dayanırlar. Ne güzel Sevab
ve ne güzel Destek.
V İslam ile
Hristiyanlığın temsili 32-45
018.32- Onlara
iki Adamın Örneğini ver. Onlardan birine İki Üzüm
Bağı verdik ve İkisini Hurmalıklarla donattık.
İkisinin arasında da Ekinler bitirmiştik.
018.33- İki
Bağda Yemişliklerini vermiş, Ondan hiçbir Şey noksan
bırakmamış ve aralarında da bir Irmak
fışkırtmıştık.
018.34- Birinin
başka Ürünleri de vardı. Böylelikle Onunla konuşurken Arkadaşına
dedi ki: "Ben mal bakımından Senden daha Zenginim. İnsan
sayısı bakımından da daha güçlüyüm."
018.35- Kendi
Nefsinin Zalimi olarak Bağına girdi. "Bunun Sonsuza kadar yokolacağını
sanmıyorum." dedi.
018.36- "Saatin
kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen Rabb'ime
döndürülecek olursam şüphesiz bundan daha Hayırlı bir Sonuç
bulacağım."
018.37- Kendisiyle
konuşmakta olan Arkadaşı Ona dedi ki: "Seni Topraktan,
sonra bir Nutfeden yaratan sonra da Seni Düzgün bir Adam kılana
mı küfrettin?
018.38- Fakat
o Allah benim Rabb'imdir. Ve Ben hiçkimseyi Ortak koşmam.
018.39- Bağına
girdiğin zaman "Maşaallah, Allahtan başka Kuvvet
yoktur" demen gerekmez mi idi? Eğer Beni Mal ve Çocuk
bakımından Senden daha az görüyorsan .
018.40- Belki
Rabb'im Senin Bağından daha Hayırlısını Bana
verir. Üstüne de Gökten yakıp yıkan bir Afet gönderir de Kaygan bir
Toprak kesiliverir.
018.41- Veya
Onun Suyu Dibe göçüverir de böylelikle Onu arayıp bulmaya kesinlikle Güç
yetiremezsin.
018.42- Onun
Ürünleri kuşatılıverdi. Artık o uğrunda
harcadıklarına Karşılık Avuçlarını evirip
çevririyordu. O çardakları yıkılmış durumda idi.
Kendisi de şöyle diyordu:"Keşme Rabb'ime hiçbir kimseyi Ortak
koşmasaydım."
018.43- Allah'ın
dışında Ona yardım edecek bir Topluluk yoktu. Kendi kendine
de Yardım edemedi.
018.44- İşte
burda Velayet Haqq olan Allah'a aiddir.
O Sevab bakımından Hayırlı, Sonuç bakımından
Hayırlıdır.
018.45- Onlara
Dünya Hayatının Örneğini ver. Gökten indirdğimiz Suya
benzer. Onunla Yerin Bitkileri birbirine karıştı. Böylece
Rüzgarların savurduğu Çalıçırpı oluverdi. Allah
Herşeyin üzerinde Güçyetiren'dir.
VI Suçluların Muhakemesi 46-50
018.46- Mal
ve Çocuklar Dünya Hayatının çekici süsüdür. Sürekli olan
davranışlar ise Rabb'inin katında Sevap bakımından
daha Hayırlıdır. Umut etmek bakımından da daha
Haylırlıdır.
018.47- Dağları
yürüteceğimiz Gün Yeri Çıplak
görürsün. Onları bir arada toplamışız da içlerinden
hiçbirisini dışarda bırakmamışsızdır.
018.48- Onlar
Senin Rabb'ine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun Sizi ilk
defa yarattığımız gibi Bize gelmiş oldunuz. Hayır
Siz Bizim Size bir Kavuşma Zamanı tesbit etmediğimizi
sanmıştınız değil mi?
018.49- Kitap
konulmuştur. Artık Suçluların onda olanlardan dolayı
Dehşetle Korkuya kapıldıklarını görürsün. Derler ki
Eyvahlar bize. Bu Kitaba ne oluyor ki Küçük Büyük Herşeyi sayıp
döküyor. Yapıp ettiklerini hazır bulmuşlardır. Rabb'in
Hiçkimseye zulmetmez.
(
Bak: Bakara 30-38
Araf
10-25
İsra 61-65
Taha
115-126
Sad
71-88)
018.50- Hani
Meleklere Adem'e Secde edin
demiştik. İblis'in
dışında Secde etmişlerdi. O Cinlerdendi. Böylelikle
Rabb'inin Emrinden dışarı çıkmıştı. Bu
durumda Beni bırakıp Onu ve Onun soyunu Weliler mi edineceksiniz?
Oysa Onlar Sizin Düşmanlarınızdır. Zalimler için ne kadar
Kötü bir değiştirmedir.
VII Suçluların
Çaresizliği 51-54
018.51- Göklerin
ve Yerin Yaratılışında da kendi Nefislerinin
Yaratılışında da Ben Onları Şahid tutmadım
Ben Saptırıcıları Yardımcı Güç de edinmedim.
018.52- Benim
Ortaklarım sandığınız Şeyleri
çağırın diyeceği Gün işte Onları
çağırmışlardır. Ama Onlar kendilerine Cevap
vermemişlerdir. Biz Onların aralarında bir Uçurum koyduk.
018.53- Suçlular Ateşi görmüşlerdir. Artık
içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır. Ancak Ondan
bir Kaçış Yolu bulamamışlardır
018.54- Andolsun
bu Qur'an'da İnsanlar için Biz her örnekten çeşitli
açıklamalarda bulunduk. İnsan herşeyden çok
Tartışmacıdır.
VIII Peygamberin İhtarı 55-60
018.55- Kendilerine
Hidayet geldiği zaman İnsanları inanmaktan ve Rabb'lerinden
Bağışlanma dilemelerinden alıkoyan Şey, ancak
Evvelkilerin Sünnetinin kendilerine de gelmesi ya da Azabın
Onları karşılarcasına gelmesidir.
018.56- Biz
Gönderilenleri Müjdeciler ve Uyarıcılar olmak dışında
göndermemekteyiz. Küfredenler ise Haqqı Batıl ile geçersiz
kılmak için Mücadele etmektedirler. Onlar benim Ayetlerimi ve
uyarıldıkları Şeyi
Alay konusu edindiler.
018.57- Kendisine
Rabb'inin Ayetleri Öğütle hatırlatıldığı zaman
Onlara Sırt çeviren ve Ellerinin önden gönderdiklerini unutandan daha
Zalim kimdir? Biz gerçekten Onların Qalbleri üzerine onu kavramıp
anlamalarına Engel olacak bir Perde, Kulaklarına da bir
Ağırlık koyduk. Sen Onları Hidayete çağırsan bile
Onlar sonsuza kadar asla Hidayet bulamazlar.
018.58- Senin
Rabb'in Rahmet Sahibi; Bağışlayıcıdır. Eğer
kazanmakta olduklarından dolayı Onları yakalayıverse idi
şüphesiz Onları Azaba çabuklaştırırdı.
Hayır Onlar için bir Buluşma Zamanı yaratmıştır.
Onun dışında asla bir Sığınak
bulamayacaklardır.
018.59- İşte
Ülkeler. Zulmettikleri zaman Onları Yıkıma uğrattık
ve Yıkımları içinde bir Buluşma Zamanı Tesbit ettik.
IX Musa'nın Seyahatları 61-71
018.60- Hani
Musa Genç
Yardımcısına
demişti. İki Denizin birleştiği Yere
ulaşıncaya kadar gideceğim ya da Uzun Zamanlar geçireceğim.
018.61- Böylece
İkisi ikinin birleştiği Yere ulaşınca
Balıklarını unutuverdiler. Deniz de bir Akıntıya
doğru kendi Yolunu tuttu.
018.62- Geçtiklerinde
Genç Yardımcısına dedi ki: "Yemeğimizi getir Bize.
Andolsun bu yaptığımız Yolculuktan gerçekten
yorulduk."
018.63- Dedi
ki: "Gördün mü, Kayaya sığındımızda Ben
artık Balığı unutmuş oldum. Onu hatırlamamı Şeytandan
başkası Bana unutturmadı. O da şaşılacak tarzda
Denizde kendi Yolunu tuttu."
018.64- Dedi
ki: "Bizim de aradığımız buydu." Böylelikle
İkisi İzleri üzerinde Geriye doğru gittiler.
018.65- Derken
katımızdan kendisine bir Rahmet verdiğimiz ve
tarafımızdan kendisine bir İlim öğrettiğimiz
Kullarımızdan bir Kulu buldular.
018.66- Musa Ona dedi ki: "Rüşd
olarak Sana Öğretilenden Bana Öğretmen için Sana tabi olabilir
miyim?"
018.67- Dedi
ki: "Gerçekten Sen Benimle birlikte olma Sabrını göstermeye
kesinlikle Güç yetiremezsin."
018.68- "Özünü
kavramaya Gücün olmayan Şeye nasıl sabredebilirsin."
018.69- "İnşallah
Beni Sabreder bulacaksın. Hiçbir işte Sana karşı
gelmeyeceğim." dedi.
018.70- De
ki: "Eğer Bana uyacak olursan, hiçbir şey hakkında Bana
soru sorma. Ben Sana Öğütle anlatıp Söz edinceye kadar.
018.71- Böylece
İkisi Yola koyuldu. Nitekim bir Gemiye binince O bunu deliverdi. Dedi
ki: "İçindekileri öldürrmek için mi bunu deldin? Andolsun Sen
Şaşırtıcı bir İş yaptın,"
X Musanın Yolculuğu 72-83
018.72- Dedi
ki: "Gerçekten Benimle birlikte olma Sabrını göstermeye
kesinlikle Güç yetiremeyeceğini Ben Sana söylemedim mi?"
018.73- Beni
unuttuğumdan dolayı sorgulama. Bu İşimden dolayı Bana
zorluk çıkarma, " dedi.
018.74- Böylece
İkisi Yola koyuldular, Nitekim bir Çocukla
karşılaştılar. O hemen tutup Onu öldürdü. Dedi ki:
"Bir Cana karşılık olmaksızın tertekiz bir
Canı mı öldürdün? Andolsun Sen Kötü bir İş yaptın,
018.75- Dedi
ki: "Gerçekten Benimle birlikte olma Sabrını göstermeye
kesinlikle Güç yetiremeyeceğini Ben Sana söylemedim mi?"
018.76- "Bundan
sonra Sana bir Şey soracak olursam Bana Arkadaşlık etme. Benden
yana bir Özre ulaşmış olursun," dedi.
018.77- Böylece
İkisi Yola koyuldu. Nihayet bir Kasabaya gelip Onunla Yemek istediler.
Fakat Onları konuklamaktan kaçındı. Onda yıkılmaya
yüztutmuş bir Duvar buldular. Hemen
Onu İnşa etti. Dedi ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna
Karşılık bir Ücret alabilirdin."
018.78- Dedi
ki: "İşte bu Benimle Senin aranda ayrılmamızın (
zamanı).. Sana üzerinde Sabır göstermeye Güç yetiremeyeceğin bir
Te'vili bildireceğim."
018.79- Gemi
Denizde çalışan Yoksullarındı. Onu Kusurlu yapmak
istedim. İlerilerinde her Gemiyi Zorbalıkla ele geçiren bir Melik
vardı.
018.80- Çocuğa
gelince Onun Anne-babası Mü'min kimselerdi. Bundan dolayı Onun
kendilerine Azgınlık ve Küfür zorunu kullanmasından Endişe
edip korktuk.
018.8l- Böylece
onlara Rabb'lerinin Ondan Temiz olmak bakımından daha
Hayırlısı , Merhamet bakımından da daha Yakın
olanını vermesini diledi.
018.82- Duvar
ise , Şehirde İki Öksüz Çocuğundu, altında Onlara ait bir
Define vardı. Babaları Salih biriydi. Rabb'in diledi ki, Onlar
Erginlik Çağına erişsinler ve kendi Definelerini
çıkarsınlar. Rabb'inden bir Rahmettir. Bunları Ben, kendi
İşim olarak yapmadım. İşte Senin Onlara
karşı Sabır göstermeye Güç yetiremediğin Şeylerin
Te'wili.
XI Zülkarneyn ve Ye'cuc 84-102
018.83- Sana
Zülkarneyn hakkında sorarlar. De ki "Size
Ondan da Öğüt ve Hatırlatma olarak vereceğim."
018.84- Gerçekten
Biz Ona Yeryüzünde sapasağlam bir İktidar verdik ve Ona
herşeyden bir Yol verdik.
018.85- Böylelikle
bir Yol tutmuş oldu.
018.86- Sonunda
Güneşin battığı Yere kadar ulaştı ve onu Kara
Çamurlu bir Gözede batmakta buldu yanında bir Qawim gördü. Dedi ki:
"Ey Zülkarneyn Azaba
uğratırsın veya içlerinde Güzelliği edinirsin."
018.87- Deki:
"Kim zulmederse Biz Onu azablandıracağız sonrada Rabb'ine
döndürülür, O da Onu görülmemiş bir Azabla
azaplandırıverir."
018.88- Kimde
inanır ve Salih Eylemlerde bulunursa Onun için Güzel bir
Karşılık vardır. Ona buyruğunuzdan da Kolay olanını söyleyeceğiz.
018.89- Sonra
bir Yol tutmuş oldu.
018.90- Sonunda
Güneşin Doğduğu yere kadar ulaştı ve Onu kendileri
için Ona karşı bir Siper kılmadığımız bir
Qawim üzerine doğmakta iken buldu.
018.91- İşte
böyle; Onun yanıda Özü kapsayan bir Bilgi olduğunu Biz (ilmimizle)
büsbütün kuşatmıştık.
018.92- Sonra
bir Yol daha tutmuş oldu.
018.93- İki
Seddin arasına kadar ulaştı. Onların önünde hemen hemen
hiç bir Söz anlamayan bir Qawim buldu.
018.94- Dediler
ki: "Ey Zülkarneyn, gerçekten Ye'cüc ve Me'cüc Yeryüzü!nde Fesat çıkarmaktadırlar. Bizimle
Onlar arasında bir Sed İnşa etmen için Sana Vergi verelim
mi?"
018.95- Dedi
ki: "Rabb'imin Beni kendisinde Sağlam bir İktidara
yerleşik kıldığı daha Hayırlıdır.
Madem öyle Siz Bana Güçle Yardım edin de Sizinle Onlar arasında
Sapasağlam bir Engel yapayım."
018.96- "Bana
Demir kütleleri getirin, İki Dağın arası eşit düzeye
gelince körükleyin." dedi. Onu Ateş haline getirinceye kadar. Sonra
dedi ki: "Bana getirin, üzerine Eritilmiş Bakır dökeyim."
018.97- Böylelikle
ne Onu aşabildiler ne de Onu delmeye Güç yetirebildiler.
018.98- Dedi
ki: "Bu benim Rabb'imden bir Rahmettir. Rabb'imin Waadi geldiği
zaman O bunu Dümdüz eder. Rabb'imin Qaadi Haqqtır.
018.99- Biz
o Gün bir kısmını bir kısmı içinde
dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur da üfürülmüştür. Artık Onların
Tümünü bir arada toparlamışız.
018.100- Ve
o Gün Cehenmemi Küfredenlere tam bir Sunuşla sunmuşuz.
018.101- Ki
Onlar Beni zikretme de Gözleri bir Perde içindeydi . Dinlemeye
katlanamazlardı.
018.102- Kütfredenler
Beni bıkarıp Kullarımı Weliler edindiklerini mi
sandılar. Gerçekten Biz Cehennemi Kafirler için bir Durak olarak
hazırlamışız.
XII Hristiyan Milletler 103-111
018.103- De
ki: "Davranış bakımından en çok Hüsrana
uğrayacak olanları Size Haber vereyim mi?
018.104- Onlar
ki Dünya Hayatında bütün çabaları boşa gitmişken
kendilerin gerçekte Güzel İş yaptıklarını
sanıyorlar.
018.105-
İşte Onlar Rabb'lerinin Ayeterini ve Ona kavuşmayı
inkar edenlerdir. Artık Onların yapıp ettikleri boşa
çıkmıştır. Qıyamet Günü'nde Onlar için bir Tartı tutmayacağız.
018.106-
İşte küfretmeleri
Ayetlerini ve Elçilerini Alay konusu edinmelerinden dolayı ve
Onların Cezası Cehennemdir.
018.107-
İnanan ve Salih Eylemlerde bulunanlar, Firdevs
Bahçeleri Onlar için bir Konaklama yeridir.
018.108-
Onda Ebedi olarak
Kalıcıdırlar Ondan ayrılmak iştemezler.
018.109-
De ki: "Rabb'imin Sözleri
için Deniz Mürekkep olsa Yardım için bir benzerini dahi getirsek Rabb'imin
Sözleri tükenmeden önce elbette Deniz tükeniverirdi."
018.110- De
ki: "Şüphesiz Ben, ancak Sizin benzeriniz olan bir Beşerim,
yalnızca Bana Sizin İlahınızın Tek bir İlah
olduğu wahyolunuyor. Kim Rabb'ine Kavuşmayı umuyorsa artık
Salih bir Çalışmada bulunsun ve Rabb'ine İbadette hiç kimseyi
Ortak tutmasın."
I Tabiatın İlahi Vahyi tastiki 1-9
016.01- Allah'ın
Emri geldi. Artık bunda acele etmeyin. O Şirk koştukları
Şeylerden , Münezzeh ve Yücedir.
016.02- Kullarından
dilediklerine kendi Emrinden Melekleri Ruh ile indirir. "Benden
başka İlah yoktur. Şu halde Benden korkup
sakının" diye uyarır.
016.03- Gökleri
ve Yeri Haq ile yarattı. O Şirk koştukları Şeylerden
Yücedir.
016.04- İnsanı
bir Damla Sudan yarattı. Buna
rağmen o Apaçık bir Düşmandır.
016.05- Ve
Hayvanları da yarattı. Sizin için Onlarda Isınma ve Yararlar
vardır. Ve Onlardan yemektesiniz.
016.06- Akşamları
getirir Sabahları götürürken bunlarda Sizin için bir Güzellik
vardır.
016.07- Kendisine
ulaşmadan Canlarınızın Yarısının Telef
olacağı Şehirlere Onlar
Ağırlıklarınızı da
taşımaktadırlar. Elbette
Sizin Rabb'iniz Şefkatli ve Merhametlidir.
016.08- Onlara
binmeniz ve Süs için Atları, Katırları ve Merkepleri. Ve daha
Sizlerin bilmediğiniz neleri yaratmaktadır.
016.09- Yolu
doğrultmak Allah'a aidtir. Ondan kimi de eğridir. Eğer O
dileseydi, Sizin tümünüzü elbette hidayete erdirirdi.
II Tabiat ve Tevhid Akıdesi 10-21
016.10- Sizin
için Gökten Su indiren Odur. İçecek ondan, Ağaç ondandır.
Hayvanlarınızı onda otlatmaktasınız.
016.11- Onunla
Sizin için Ekin, Zeytin, Hurmalıklar, Üzümler ve Meyvelerin Her
Türlüsünden bitirir. Elbette bunda düşünebilen bir Topluluk için
Ayetler vardır.
016.12- Geceyi
Gündüzü Güneşi ve Ayı Sizin Emrinize verdi. Yıldızlar
da onun Emriyle Emre hazır kılınmıştır. Elbette bunda aqleden bir Toplum için Ayetler
vardır.
016.13- Yerde
Sizin için üretip türettiği Çeşitli Renklerdekileri de. Elbette bunda Öğüt alan bir Qawiğm
için Ayet vardır.
016.14- Denizi
de Sizin Emrinizi veren Odur. Ondan Taze Et yemektesiniz ve Giyiminize ondan
Süs Eşyaları çıkarmaktasınız. Gemilerin onda yara
yara akıp gittiğini görüyorsun. Onun Fadlından aramanız ve
umulur ki şükretmeniz içindir.
016.15- Sizi
Sarsıntıya uğratır diye Yerde Sarsılmaz Dağlar
bıraktı, Irmaklar ve Yollar da. Umulur ki Doğruyolu bulursunuz.
016.16- Ve
İşaretler de. Onlar Yıldızlara Doğru Yolu
bulabilirler.
016.17- Yaratan
hiç yaratmayan gibi midir? Artık
Öğüt alıp düşünmez misiniz?
016.18- Eğer
Allahın Nimetini saymaya kalkışacak olursanız Onu bir
Genelleme ile bile sayamazsınız. Gerçekten Allah Gafur'dur,
Rahim'dir.
016.19- Allah
saklı tuttuklarını ve açığa
vurduklarınızı bilir.
016.20- Allah'tan
başka çağırdıkları Hiçbirşeyi yaratamazlar.
Üstelik Onlar yaratılıp durmaktadırlar.
016.21- Ölüdürler,
Diri değildirler. Ne zaman dirileceklerin şuuruna da varamazlar.
III Tevhidi ve vahyi inkar edenler 22-25
016.22- Sizin
İlahınız Tek bir İlahtır. Ahiret'e
inanmayanların Qalpleri ise İnkarcıdır ve Onlar Müstekbir
olanlardır.
016.23- Elbette
Allah Onların saklı tuttuklarını ve açığa
vurduklarını bilir. Gerçekten O Müstekbirleri sevmez.
016.24- Onlara
"Rabb'iniz ne indirdi?" denildiğin de "Eskilerin
Masalları"nı dediler.
016.25- Qıyamet
Günü'nde kendi Günahlarının Tümünü ve hiçbir İlme
dayanmaksızın saptırdıklarının
Günahlarının bir kısmını yüklenmeleri için. Bak ne
Kötü Yük yükleniyorlar.
IV Kötülerin Akıbeti 26-34
016.26- Onlardan
öncekiler Hileli Düzenler
kurmuşlardı da Allah Onların kurdukları
yapıların Temellerine geldi. Böylece üstlerinde ki Tavan Tepelerine
çöktü. Azab Onlara şuurunda olmadıkları yerden gelmişti.
016.27- Sonra
Qıyamet Günü Onları Aşağılık kılacak ve
diyecek ki, "Haklarında Düşman kesildiğiniz
Ortaklarım hani nerede?" Kendilerine İlim verilenler dediler
ki: "Bugün gerçekten Aşağılanma ve Kötülük Kafirlerin üzerinedir."
016.28- Ki
Melekler kendi Nefislerinin Zalimleri olarak Onların Canları
aldıklarında "Biz Hiçbir Kötülük yapmazdık " (diyerek)
Teslim olmakla karşılaşırlar. Öyşe değil, elbette
Allah Sizin neler yaptığınız Bilendir.
016.29- Öyleyse
içinde Ebedi Kalıcılar olarak Cehennemin Kapılarından girin. Büyüklük
taslayanların Konaklama Yeri ne Kötü.
016.30- Sakınanlara
"Rabb'iniz ne indirdi?" dediğinde "Hayır"
dediler. Bu Dünyada Güzel Davranışlarda bulunanlara Güzellik
vardır. Ahiret Yurdu ise daha Hayılıdır. Taqwa
Sahiplerinin Yurdu ne Güzeldir.
016.31- Adn
Bahçeleri, Ona girerler. Onun altından Irmaklar akar. İçinde Onların Her diledikleri
Şey vardır. İşte Allah Taqwa Sahiplerini böyle
ödüllendirir.
016.32- Ki
Melekler Güzellikle Canlarını aldıklarında "Selam
Size derler. Yaptıklarınıza Karşılık olarak
Bahçeye girin."
016.33- Kendilerine
Meleklerin gelmesinden veya Rabb'inin Emrinin gelmesinden başka bir
Şey mi gözlüyorlar? Onlardan Öncekiler de öyle yapmıştı.
Allah Onlara zulmetmedi. Fakat Onlar kendi Nefislerine zulmediyorlardı.
016.34- Böylece
işledikleri Kötülükleri kendilerine isabet etti ve Alaya
aldıkları Şey kendilerini sarıp kuşatıverdi.
V Peygamberin Vazifesi 35-40
016.35- Şirk
koşmakta olanlar dediler ki: "Eğer Allah dilesiydi Onun
dışında Hiçbir Şeye kulluk etmezdik. Biz de
Atalarımız da ve Onsuz Hiçbir Şeyi haram da
kılmazdık." Onlardan Öncekiler de böyle
yapmıştı. Şu halde Elçilere düşen Apaçık bir
Tebliğden başkası mı?
016.36- Andolsun
biz Her Ümmete Allah'a kulluk edin Tağuttan
kaçının diye bir Elçi
gönderdik. Böylelikle Onlardan kimine Allah hidayet verdi , Onlardan kiminin
üzerine de Sapıklık Haqq oldu. Artık Arzda dolaşın da
Yalanlayanların uğradıkları Sonucu görün.
016.37- Sen
Onların Hidayet bulmaları ne kadar Tutku ile istesen de Allah
elbette saptırdığına Hidayet vermez. Onlar için Yardım
edecek yoktur.
016.38- Olanca
Yeminleri ile "Öleni Allah diriltmez" diye Yemin ettiler. Hayır,
bu onun üzerine Haqq olan bir Waiddir. Ancak İnsanların Çoğu
bilmezler.
016.39- Hakkında
ihtilafa düştükleri Şeyi Onlara açıklaması ve
Küfredenlerin kendilerinin Yalancı olduklarını bilmesi için.
016.40- Onu
istediğimizde herhangi bir Şey için Sözümüz Ona yalnızca
"ol" demekten ibarettir, O da hemen oluverir.
VI Peygamberlerin Tebliğleri 41-50
016.41- Zulmedildikten
sonra Allah Yolunda Hicret edenleri Dünyada
elbette Güzel bir Biçimde yerleştireceğiz, Ahiret Karşılığı ise
daha Büyüktür, bilmiş olsalardı.
016.42- Onlar
Sabredenler ve Rabb'lerine Tewekkül edenlerdir.
016.43- Biz
Senden Evvel kendilerine wahyettiğimiz Adamlardan başka
göndermedik. Eğer bilmiyorsanız Zikr Ehli'ne sorun.
016.44- Apaçık
Delliller ve Kitaplarla Sana da Zik'i indirdik ki İnsanlara kendilerine
indirileni açıklayasın. Onlar da İyice düşünsünler diye.
016.45- Artık
Kötülüğü örgütleyip düzenleyenler Allah'ın kendileri Yerin Dibine
geçirmeyeceğinden veya şuuruna varamayacakları yerlerden
Azabın gelmeyeceğinden Emin midirler?
016.46- Ya
da Onlar dönüp dolaşmaktalarken Onları yakalayıvermesinden. Ki
Onlar Aciz bırakacak değildirler.
016.47- Veya
Onları bir Korku üzerinde yakalayıvermesinden. Öyleyse Rabb'in
gerçekten Şefkatli ve Merhamet Sahibidir.
016.48- Allah'ın
Herhangi bir Şeyden Yarattığına bakmıyorlar mı
O'nun Gölgeleri küçülerek (sürünenek) Sağdan ve Soldan Allah'a secde
ederek döner.
016.49- Göklerde
ne varsa ve Yerlerde ki Canlılar
ve Melekler Allah'a secde ederler ve Onlar Büyüklük taslamazlar.
VII İnsanın tabiatı şirke isyan eder
51-60
016.50- Rabb'lerinin
Üstlerinden Onlara ne yapacağından korkarlar ve emrolunduğu
Şeyi yaparlar.
016.51- Allah
dedi ki: "İki İlah edinmeyin. O ancak Tek bir
İlahtır. Öyleyse Benden, yalnızca Benden korkun."
016.52- Göklerde
ve Yerde ne varsa Onundur. İtaat,
Kulluk da Sürekli olarak Onundur. Böyleyken Allah'tan başkasından
mı korkup sakınıyorsunuz?
016.53- Nimet
olarak Size ulaşan ne varsa Allah'tandır. Sonra Size bir Zarar
dokunduğunda ancak Ona yalvarmaktasınız.
016.54- Sonra
Sizden Zararı kaldırdığında Sizden bir Gurup
Rabblerine Şirk koşarlar.
016.55- Kendilerine
verdiklerimizi karşı Nankörlük etmek için. Öyleyse yararlanın.
İlerde bileceksiniz.
016.56- Kendilerine
Rızıq olarak verdiklerimizden Hiçbir Şey bilmeyenlere Paylar ayırıyorlar.
Andolsun Allah'a karşı düzmekte olduklarınıza
karşı kesinlikle Sorguya
çekileceksiniz.
016.57- Ve
Allah'a Kızlar İsnat ediyorlar. O Yücedir.
Hoşlandıkları da kendilerinindir.
016.58- Onlardan
birine Dişi (/kız)
müjdelendiği zaman İçi Öfkeyle taşarak Yüzü Simsiyah
kesilir.
016.59- Kendisine
verilen Müjdenin Kötülüğünden dolayı Topluluktan gizlenir. Onu
aşağılanarak tutacak mı yoksa Toprağa mı gömecek,
bak, verdileri Hüküm ne Kötü.
016.60- Ahiret'e
inanmayanların Kötü Örneği vardır. En Yüce Örnekler ise
Allah'a aittir. O Aziz'dir, Hakim'dir.
VIII İlahi Vahye ihtiyaç
61-65
016.61- Eğer
Allah İnsanları Zulumleri nedeniyle Sorguya çekecek olsaydı
Onun üstünde Hiçbir Dabbe bırakmazdı. Ancak Onları
alıkonulmuş bir Süreye kadar ertelemektedir. Onların Ecelleri
gelince ne bir Saat ertelenebilirler ne de Öne alınabilirler.
016.62- Onlar
Allah'a Hoşlarına gitmeyecek Şeyleri Uygun görürler. Dilleri
de Yalan olarak en Güzel olanın kendilerinin olduğunu düzmektedir.
Elbette Ateş Onlar içindir ve elbette Onlar Öncülerdir.
016.63- Andolsun
Allah'a, Senden önceki Ümmetlere de gönderdik. Fakat Onlara Şeytan yaptıklarını
Süslü gösterdi. Bugün de Onların Welisi odur. Ve Onlar için
Acıklı bir Azab vardır.
016.64- Biz
Kitab'ı ancak kendisinde İhtilafa düştükleri Şeyi Onlara
açıklaman ve inanan bir Qawme Rahmet ve Hidayet olması
dışında indirmedik.
016.65- Allah
Gökten Su indirdi böylelikle Ölümünden sonra Yeri Onunla diriltti. İşitebilen bir Topluluk için bunda
gerçekten bir Ayet vardır.
IX Vahyin doğruluğunu gösteren misaller 66-70
016.66- Sizin
için Hayvanlarda da elbette İbretler vardır. Size Onların
Karınlarındaki Fışkı ile Kan arasından içenlerin
Boğazından kolaylıkla kayan Dupduru bir Süt içirmekteyiz.
016.67- Hurmalıkların
ve Üzümlüklerin Meyvelerinden. Ondan hem İçki hem de Güzel bir
Rızıq ediniyorsunuz. Elbette aqleden bir Qawm için bunda gerçekten
bir Ayet vardır.
016.68- Rabb'in
Balarısına wahyetti:
"Dağlardan, Ağaçlardan ve Onların yaptıkları
Asmalardan kendine Evler edin."
016.69- "Sonra
Meyvelerin Tümünden ye, böylece Rabb'inin Sana
kolaylaştırdığı Yollarda yürü. Onların
Karınlarından türlü Renklerde Şerbetler çıkar, onda
İnsanlar için bir Şifa vardır." Elbette düşünen bir
Qawim için gerçekten bunda bir Ayet vardır.
016.70- Allah
Sizi yarattı. Sonra Sizi öldürüyor, Sizden kimi de bildikden sonra
birşey bilmesin diye. Ömrünün en Aşağı Ucuna geri
çevrilier. Elbette Allah Bilen'dir, Güçyetiren'dir.
X Peygamberi seçmek 71-76
016.71- Allah
Rızıqta kiminizi kiminize Üstün kıldı. Üstün
kılınanlar
Rızıqlarını Ellerinin altında bulunanlara
onda Eşit olacak şekilde
çevirip vermezler ( Ellerinin altında bulunanlara vermezlerki, Onlar da
Rızıqta Onlara Eşit olsunlar/kendilerine eşit
olmaları için Ellerinin altında bulunanlara vermezler."
Şimdi Allah'ın Nimetini İnkar mı ediyorlar?
016.72- Allah
Size kendi Nefislerinizden Eşler yaratı. Ve Size Eşlerinizden
de Çocuklar ve Ahfat yarattı. Ve Sizi Güzel Şeylerden
rızıqlandırır. Şimdi Onlar Batıla mı
inanıyorlar ve Allah'ın Nimetini inkar mı ediyorlar?
016.73- Allah'ın
dışında kendileri için
Göklerden ve Yerden hiçbir Rızqa ve Hiçbir Şeye Malik olmayan ve
buna Güçleri yetmeyen Şeylere mi tapıyorlar?
016.74- Artık
Allah'a benzerler aramaya kalmışmayın. Çünkü Allah bilir, Siz
bilmezsiniz?
016.75- Allah
Hiçbir Şeye Gücü yetmeyen ve başkasının Mülkünde olan ile
tarafımızdan kendisine Güzel bir Rızıq verdiğimiz
böylelikle Ondan Gizli ve Açık infaq eden kimseyi Örnek olarak gösterdi.
Bunlar hiç Eşit olur mu? Hamd Allah'ındır. Fakat Onların
çoğu bilmezler.
016.76- Allah
Şu Örneği de verdi: İki Kişi, bunlardan birisi Dilsiz,
Hiçbir Şeye gücü yetmez ve herşeyiyle Efendisinin üstünde. O, Onu
hangi Yöne gönderse bir Hayır getirmez. Şimdi bu, Adaletle emreden
ve Dosdoğru yol üzerinde bulunanla Eşit olabilir mi?
II Azabın geciktirilmesi 77-83
016.77- Göklerin
ve Yerin Gaybı Allah'a aittir. Saat'in Emri de yalnızca bir Göz
Çırpması gibidir veya daha
Yakındır. Elbette Allah Herşeye Güçyetiren'dir.
016.78- Allah,
Sizi Annelerinizin Karnından Hiçbir Şey bilmeksizin
çıkardı ve umulur ki şükredersiniz diye İşitme, Görme
ve Fuad/Gönüller verdi.
016.79- Göğün
Boşluğunda Boyun
eğdirilmiş Kuşları görmüyorlar mı? Onları
Allah'tan başkası tutmuyor. Elbette İnanan bir Qawim için bir
Ayet vardır.
016.80- Allah
Size Evlerinizden Güvenlik ve Huzur bulacağınız Yerler
kıldı ve Size Hayvan Derilerinden hem Göç Gününde hem de
Yerleşme Gününde kolaylıkla taşıyabileceğiniz Evler
Yünlerinden Yapağılarından ve Kıllarından bir zamana
kadar Giyimlikler ve Döşemelikler ve bir Meta kıldı.
016.81- Allah
Sizin için yarattığı Şeylerden Gölgeler kıldı.
Dağlarda da Sizin için Barınaklar, Siperler kıldı. Sizi
Sıcaktan koruyacak Elbiseler, Sizi Savaşınızda koruyacak
Giyimlikler de varetti. İşte O üzerinizdeki Nimetini böyle
tamamlamaktadır , umulurki teslim olursunuz.
016.82- Fakat
Onlar yüz çevirirlerse Sana düşen yalnızca Apaçık bir
Tebliğdir.
016.83- Onlar
Allah'ın Nimetini bilmektedirler sonra da inkar etmektedirler
Onların Çoğu Küfredenlerdir.
XII Peygamberlerin şehadeti 84- 89
016.84- Her
Ümmetten bir Şahid göndereceğimiz Gün sonra ne Küfredenlere izin
verilecek ne de Hoşnutluk Dilekleri kabul edilecek.
016.85- O
Zulmedenler Azab gördüklerinde ne Onlara hafifletilecek ne de Onlara süre
tanınacaktır.
016.86- O
Şirk koşanlar Şirk koştuklarını gördükleri zaman
"Rabb'imiz Seni bırakıp Bizim tapmakta olduğumuz
Ortaklarınız bunlardır, diyecekler. Siz gerçekten Yalan söyleyenlersiniz"
diye Sözü fırlatacaklar.
016.87- O
Gün Allah'a Teslim olmuşlardır ve uydurdukları da onlardan
çekilip uzaklaşmıştır.
016.88- Küfredip
de Allah Yolundan alıkoyanlar, Biz, işledikleri Fesada
karşılık, Onlara Azab üstüne Azab ekledik.
016.89- Her
Ümmet içinde kendi Nefislerinden Onların üzerinde bir Şahid
getirdiğimiz Gün Seni de Onlar üzerinde bir Şahid olarak
getirecğiz. Biz Kitab'ı Sana Herşeyin
Açıklayıcısı/Beyanı Müslümanlara da bir Hidayet, bir
Rahlmet ve bir Müjde olarak indirdik.
XIII İyilik ve Fenalık 90-100
016.90- Elbette
Allah Adaleti, İhsanı, Yakınlara vermeyi emreder.
Fahşadan Münkerden ve Zorbalıklardan sakındırır.
Size Öğüt vermektedir. Umulur ki Öğüt alıp düşünürsünüz.
016.91- Ahitleştiğiniz
zaman Allah'ın Ahdini yerine getirip pekiştirdikten sonra Yeminleri
bozmayın. Çünkü Allah'ı üzerinize Kefil
kılmışsınızdır. Elbette Allah
yaptıklarınızı bilir.
016.92- Bir
Ümmet diğer bir Ümmetten daha Gelişkindir diye Yeminlerinizi kendi
aranızda bir Bozuculuk Unsuru yaparak ipine Quwwetle eğirdikten
sonra bozan gibi olmayın. Elbette Allah Sizi bununla İmtihan eder. Qıyamet Günü hakkında
İhtilafa düştüğünüz Şeyi Size elbette
açıklayacaktır.
016.93- Eğer
Allah dileseydi Sizi tam bir Ümmet kılardı. Ancak dilediğini saptırır,
dilediğini Hidayete erdirir. Yaptıklarınızdan elbette
sorulacaksınız.
016.94- Yeminlerinizi
kendi aranızda bir Bozgunculuk Unsuru edinmeyin. Sonra Sapasağlam
basan Ayak kayar ve Allah Yolundan alıkoyduğunuz için Kötülüğü
tadarsınız. Büyük Azab da Sizin içindir.
016.95- Allah'ın
Ahdini Ucuz bir Değere Karşılık satmayın. Eğer bilirseniz Allah katında olan
Sizin için daha Hayırlıdır.
016.96- Sizin
yanınızda olan tükenir, Allah'ın katında olan ise
Kalıcıdır. Sabredenlerin
Karşılığını yaptıklarının en
Güzeliyle Biz kesinlikle vereceğiz.
016.97- Erkek
olsun Kadın olsun bir Mümin olarak kim Salih bir Eylemde bulunursa
elbette Biz Onu Güzel bir Hayatla yaşatırız ve Onların
Karşılığını yaptıklarının en
Güzeliyle elbette veririz.
016.98- Öyleyse
Qur'an okuduğu zaman Racim Şeytandan
Allah'a sığın.
016.99- Gerçek
şu ki İnananlar ve Rabb'lerine Tewekkül edenler üzerinde Onun hiçbir
Zorlayıcı Gücü yoktur.
016.100- Onun
Zorlayıcı Gücü ancak Onu Weli edinenler Ona Ortak koşanlar
üzerindedir.
XIV Kur'an Haktır 101-110
016.101- Biz
bir Ayeti bir Ayetin Yeri ile değiştirdiğimiz zaman Allah neyi
indirdiğini daha iyi bilmektedir Sen yalnızca İftira
edicisin" dediler. Hayır Onların Çoğu bilmezler.
016.102- İnananları
sağlamlaştırmak Müslümanlara bir Müjde ve Hidayet olmak üzere
Onu Haqq olarak Rabb'inden Ruhul-Quds indirmiştir.
016.103- Andolsun
ki Biz Onların "Bunu ancak bir Beşer öğretmektedir."
dediklerini biliyoruz. Kendisine saparak Eğilim gösterdiklerinin Dili
Acemdir, bu ise Açıkca Arapça olan bir Dildir.
016.104- Allahın
Ayetlerine inanmayanları Allah Hidayete ulaştırmaz ve Onlar
için Acıklı bir Azab vardır.
016.105- Yalanı
yalnızca Allah'ın Ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte
Yalancıların asıl kendileri de onlardır.
016.106- Kim
İmanından sonra Allah'a küfredip de Qalbi İmanla tatmin
bulmuş olduğu halde Baskı altında zorlanan Haric Küfre
Göğüs açarsa işte Onların üzerinde Allah'tan bir Gazap
vardır ve Büyük Azab Onlarındır.
016.107- Bu
Onların Dünya Hayatını Ahirete göre daha Sevimli
bulmalarından ve elbette Allah'ın da küfreden bir Qawmi Hidayete
ulaştırmaması nedeniyledir.
016.108- Onlar
Allah'ın Qalplerini Kulakları ve Gözlerini Mühürlediği
kimselerdir. Gafillerde Onların ta kendileridir.
016.109- Elbette
Onlar Ahiret'te Ziyana uğrayanlardır.
016.110- Sonra
gerçekten senin Rabb'in İşkenceye uğratıldıktan sonra
Hicret edenlerin ardından Cihad edip sabredenlerin (destekcisidir).
Elbette Senin Rabb'in gerçekten Gafur'dur, Rahim'dir.
XV Mekkelilerin Akıbeti 111-119
016.111- O
Gün Herkes kendi Nefsi Adına Mücaedele eder ve Herkese
yaptığının karşılığı Eksiksiz
ödenir. Onlar Zulme uğratılmazlar.
016.112- Allah
bir Şehri Örnek verdi. Güvenlik ve Huzur içindeydi, Rızqı da
Heryerden bol bol gelmekteydi. Fakat Allah'ın Nimetlerine Nankörlük
etti. Böylece Allah yaptıklarına karşılık olarak Ona
Açlık ve Korku Elbisesini taddırdı.
016.113- Andolsun
Onlara kendi içlerinden bir Elçi gelmişti. Fakat Onu yalanladılar.
Böylece Onlar Zulumlerine devam ederlerken Azab Onları
yakalayıverdi.
016.114- Öyleyse
Allah'ın Sizi rızıqlandırdığı
Şeylerden Helal Temiz olanı yiyin. Eğer Ona Kulluk etmekte
iseniz. Allah'ın Nimetine şükredin.
016.115- O
Size ancak Ölüyü, Kanı, Domuz Etini ve Allah'tan başkası Adına
kesilmiş olanı Haram kıldı. Fakat kim Mecbur kalırsa,
saldırmamak ve sınırı taşmamak üzere (izinlidir).
Gerçekten Allah Gafur'dur, Rahim'dir.
016.116- Dillerinizin
Yalan yere nitelendirmesiyle şuna Helal buna Haram demeyin. Allah'a
karşı Yalan uydurmuş olursunuz. Allah'a karşı Yalan
uyduranlar Kurtuluşa eremezler.
016.117- Pek
az bir Meta. Onlara ise
Acıklı bir Azab vardır.
016.118- Yahudi Olanlara da, bundan önce Sana
aktardıklarımızı Haram kıldık. Biz Onlara
zulmetmedik, ancak Onlar kendi Nefislerine zulmediyorlardı.
016.119- Sonra
gerçekten senin Rabb'in Cehalet sonucu Kötülük işleyen, sonra bunun
ardından Tewbe eden ve Islah olanlar. eLBETTE Senin Rabb'in bundan sonra
Gafur'dur, Rahim'dir.
XVI İbrahim 120-128
016.120- Gerçek
şu ki, İbrahim bir
Ümmetti. Allah'a Gönülden yönelip İtaat eden bir Hanifti ve O
Müşriklerden değildi.
016.121- Onun
Nimetlerine Şükrediciydi. Onu seçti ve Doğru Yola iletti.
016.122- Ve
Biz Ona Dünyada bir Güzellik verdik, elbette O , Ahiret'te de Salih
olanlardandır.
016.123- Sonra
Sana wahyettik: "Hanif olan
İbrahim'in Milletine uy. O Müşrikler'den değildi.
016.124- Sebt, ancak Onda ihtilafa düşenlere (farz)
kılındı. Elbette Senin Rabb'in, Onların İhtilaf
ettikleri Şeyler konusunda Qıyamet Günü aralarında
hükmedecektir.
016.125- Rabb'inin
Yoluna Hikmetle ve Güzel Öğütle çağır ve Onlarla en Güzel bir biçimde mücadele
et. Elbette senin Rabb'in Yolundan sapanı Bilen'dir ve Hidayete ereni de
Bilendir.
016.126- Eğer
Ceza verecekseniz Size Ceza verilenin Misliyle Ceza verin ve eğer
sabrederseniz, andolsun bu, Sabredenler için daha Hayırlıdır.
016.127- Sabret,
Senin Sabrın ancak Allah iledir. Onlar için Hüzne kapılma ve
kurmakta oldukları Hileli düzenlerden dolayı da
Sıkıntıya düşme.
016.128- Elbette
Allah Sakınanlarla ve İyilik edenlerle beraberdir.
Tertil I Tertil II Tertil III Tertil IV Tertil V
Tertil VI Tertil VII Tertil VIII Tertil IX Tertil X
Tertil XI Tertil XII Tertil XIII
Qur'anu'l Hakîm (Qur'ane'n A'rabiyyen)