Mekkî  Wahy

/Tertil XI

 

 

 

071.046/el-AHKAF

 Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I          Vahyin Doğruluğu 1-10

 

046.01-         Ha Mim

046.02-         Kitab'ın indirilmesi, Aziz Hakim Allah'tandır.

046.03-         Biz Gökler’i, Yer’i ve ikisi arasında bulunanları ancak Haqq ile Ad’ı Konulmuş bir Ecel olarak yarattık. Küfredenler ise, uyarıldıkları Şey’den yüz çevirmekte olanlardır.

046.04-         De ki: "Gördünüz mü, haber verin. Allah'tan başka tapmakta olduklarınız, Yer’den neyi yaratmıştır Bana gösterin? Yoksa Onlar’ın Gökler’de bir Ortaklığı mı var? Eğer Doğru Sözlüler iseniz, bundan önce bir Kitap ya da bir İlim Kalıntısı varsa, Bana getirin."

046.05-         Allah'ı bırakıp Qıyamet Günü'ne kadar kendisine İcabet etmeyecek olan Şeyler’e tapmakta olandan daha Sapık kim’dir? Oysa Onlar, bunların tapmalarından Habersiz’dirler.

046.06-         İnsanlar haşrolunduğu zaman, Onlar’a Düşman kesilirler ve Onların ibadet etmelerini de tanımazlar.

046.07-         Onlara Açık Belgeler olarak Ayetler’imiz okunduğu zaman, O küfredenler kendilerine gelmiş olan Haqq için dediler ki: "Bu, Apaçık bir Büyü’dür."

046.08-         Yoksa:" Kendisi O’nu uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Eğer Onu Ben uydurdumsa, bu durumda Siz, Allah'tan Bana olan hiçbir Şeye Malik olamazsınız. Sizin kendisi üzerinde, ne taşkınlıklar yaptığınızı O daha iyi bilir. Benimle Sizin aranızda Şahid olarak O yeter. O, Gafur'dur, Rahim'dir.

046.09-         De ki: "Ben Elçiler’den bir Türedi değilim, Bana ve Size ne yapılacağını bilemiyorum.  Ben yalnızca Bana wahyedilmekte olan’a uymaktayım ve Ben Apaçık bur Uyarıcı'dan başkası değilim."

046.10-         De ki: "Gördünüz mü Haber verin, eğer Allah katından ise, Siz de Ona küfretmişseniz ve İsrailoğulları'ndan bir Şahid de bunun bir benzerini Şahidlik edip inanmışsa ve Siz de Büyüklük taslamışsanız? Elbette Allah, Zalim bir Qawm’i Hidayet’e erdirmez."         

 

II           Hakikatin Şahidi 11-20

 

046.11-         Küfredenler, İnananlar için dediler ki: "Eğer O Hayırlı bir Şey olsaydı, Ona Biz’den önce koşup yetişemezlerdi." Oysa Onlar, O’nunla Hidayet’e ermediklerinden: "Bu, oldukca Eski bir Uydurma’dır" diyeceklerdir.

046.12-         Bundan önce de, bir Önder ve bir Rahmet olarak Musa'nın Kitab'ı var. Bu, da, Zulmedenler’i uyarmak ve İhsan’da bulunanlar’a bir Müjde olmak üzere, Doğrulayıcı ve Arapça bir Dil ile olan bir Kitap'tır.

 

046.13-         Elbette: "Bizim Rabb'imiz Allah'tır" deyip sonra Dosdoğru bir istiqamet tutturanlar, artık Onlar için Korku yok’tur ve Onlar Mahzun da olmayacaklardır.

046.14-         İşte Onlar, Bahçe Halkı’dır, yapmakta olduklarına Karşılık olmak üzere, içinde Ebedi Kalıcı’dırlar.

046.15-         Biz İnsan’a, Walideyn’ine İyilik etmesini öğütledik. Ana’sı Onu Zahmetle taşır , Zahmetle doğurur. Ana Karnı’nda taşınması ile Süt’ten kesilmesi Otuz Ay’dır. Sonunda Olgunluk Çağı’na erip Kırk Yaşı’na basınca "Ya Rabbi" der, "Bana, Anama ve Babama verdiğin Ni’met’e şükretmeğe ve Razı olacağın Yararlı İşler yapmağa Beni yönelt. Benim Soyu’mu ıslah et. Ben Sana Tewbe ettim ve Ben Teslim olanlar’danım."

046.16-         İşte Bunlar, yapmakta olduklarının en Güzel’ini qabul ederiz ve Kötülükler’inden geçeriz. Bahçe Halkı içindedirler. Onlar’a Waadolunan Dosdoğru bir Waid’dir.

046.17-         O kimse ki, Anne ve Babasına " Öf Size; Ben’den önce nice Kuşaklar gelip geçmişken, Beni çıkarılacağımla mı Tehdit ediyorsunuz?" dedi. O ikisi ise Allah'a yakararak: "Yazıklar Sana, inan, elbette Allah'ın Waadi Haqq’tır" O:" Bu, Geçmişler’in Uydurmaları’ndan başkası değildir" der.

046.18-         İşte Bunlar, Cinler’den ve İnsanlar’dan kendilerinden önce gelip geçmiş Ümmetler içinde Sözü üzerlerine Haqq olmuş kimseler’dir. Gerçekten Onlar, Kayba uğrayanlar’dır.

046.19-         Her biri için yapmakta olduklarından dolayı Dereceler var’dır. Öyle ki Amelleri/çalışmaları kendilerine eksiksizce ödensin ve Onlar Zulm’e de uğratılmazlar.

046.20-         Küfredenler Ateş'e sunulacakları Gün: "Siz Dünya Hayatı’nınızda Bütün Güzellikleriniz ve Zevkler’inizi tükettiniz, Onlar’la yaşayıp Zewk sürdünüz. İşte Yeryüzü’nde Haqqsız yere büyüklenmeniz ve Fasıqlık’ta bulunmanızdan dolayı, Bugün Alçaltıcı bir Azab ile cezalandırılacaksınız."

 

III Ad'ın Akıbeti 21-26

 

046.21-         Ad'ın Kardeşleri’ni hatırla, Onun önünden ve ardından nice Uyarıcılar geldi. Hani o, Ahqaf'ta ki  Qawm’ini :" Allah'tan başkasına kulluk etmeyin, gerçekten Ben, Sizin için Büyük bir Gün’ün Azabı’ndan korkmaktayım" diye uyarmıştı.

046.22-         Dediler ki: "Sen, Bizi İlahlar’ımızdan çevirmek için mi Bize geldin? Şu halde eğer Doğru söylüyorsan, waadetmekte olduğun Şey’i Bize getir."

046.23-         Dedi ki: "İlim ancak Allah katındadır. Ben Size gönderildiğim Şey’i tebliğ ediyorum. Ancak Ben Sizi Cahillik etmekte olan bir Qawim olarak görüyorum."

046.24-         Derken, O’nu Wadiler’ine doğru yönelerek gelen bir Bulut şeklinde gördükleri zaman, "Bu Bize Yağmur yağdıracak olan bir Bulut’tur" dediler. Hayır,  O,kendisi için Acele ettiğiniz Şey’dir. Bir Rüzgar, onda Acıklı bir Azab var’dır.

046.25-         Senin Rabb'inin Emr’iyle Herşey’i yerle bir eder. Böylece Meskenler’inden başka, Hiçbir Şey göremez duruma düştüler. İşte Biz, Suçlu bir Qawm’i böyle cezalandırırız.

046.26-         Andolsun, Biz Onları, Sizleri kendisinde Yerleşik kılmadığımız Yerler’de yerleşik kıldık ve Onlara İşitme, Görme ve Gönüller verdik. Ancak ne İşitme, ne Görme ve ne de Gönüller’i kendilerine herhangi bir Şey sağlamadı. Çünkü Onlar, Allah'ın Ayetleri’ni inkar ediyorlardı. Alay konusu edindikleri Şey Onları sarıp kuşattı.

 

IV  Bir İhtar 27-35

 

046.27-         Andolsun, Biz Çevrenizde bulunan Şehirler’den Yıkıma uğrattık ve belki dönerler diye Ayetleri çeşitli Şekiller’de açıkladık.           

046.28-         Bu durumda, Allah'ı bırakıp Yakınlık için edindikleri İlahlar, Onlara Yardım etseydi ya. Hayır, Onlar, kendilerinden kaybolup gittiler. Bu,Onların Yalanları ve uydurmakta olduklarıdır.

 

046.29-         Hani Cinler’den Birkaçını Qur'an dinlemek üzere Sana yöneltmiştik. böylece Onun Huzur’una geldikleri zaman, dediler ki: " Kulak verin" sonra bitirilince de kendi Qawimler’ine Uyarıcılar olarak döndüler.

046.30-         Dediler ki: "Ey Qawmimiz, gerçekten Biz, Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekileri de doğrulayan bir Kitap dinledik. Haqq’a ve Dosdoğru olan Yol’a yöneltiyor."

046.31-         "Ey Qawm’imiz, Allah'a Davet edene İcabet edin ve Ona inanın, Günahlar’ınızdan bir kısmını bağışlasın ve Sizi Acıklı bir Azab’dan korusun."

046.32-         "Kim Allah'a davet eden’e icabet etmezse, artık o, Arz’da Aciz bırakacak değildir. Allah'tan başka Weliler’i de yok’tur. İşte Onlar, Apaçık bir Sapıklık içindedirler.

046.33-         Onlar görmüyorlar mı ki, Gökler’i ve Yer’i yaratan ve Onları yaratmaktan yorulmayan, Ölüler’i de diriltmeye Güçyetiren'dir. Hayır, gerçekten O, Herşey’e Güçyetiren'dir.

046.34-         Küfredenler Ateş'e sunulacakları Gün, "Bu Gerçek değil miymiş?" derler. Onlar: "Rabb'imize andolsun, Evet "dediler. "Öyleyse küfretmekte olduklarınızdan dolayı Azab’ı tadın."

046.35-         Artık Sen sabret, Elçiler’den Azim Sahipleri’nin  sabrettikleri gibi. Onlar için de acele etme. Onlar, waadolundukları Şey’i gördükleri Gün, sanki kendileri Gündüzün yalnızca bir Saat’i kadar yaşamışlar. Bir Tebliğ’dir. Artık Fasıq olan bir Qawim’den başkası yıkıma uğratılır mı?

 

 

072.051/ez-ZARİYAT

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                               

I Batıl Mahkumdur 1-23

 

051.01-         Andolsun Tozu dumana katıp savuranlar’a,

051.02-         Derken Ağır Yük taşıyanlar’a,

051.03-         Sonra Kolaylıkla akıp gidenler’e

051.04-         Sonra İş Bölümü yapanlar’a.

051.05-         Size waadedilmekte olan hiç Tartışmasız Doğru’dur.

051.06-         Elbette Din'de  kesinlikle wuku bulacaktır.

 

051.07-         Andolsun Yörüngeli-yollar’la donatılmış Göğe,

051.08-         Siz gerçekten birbirini tutmaz bir Söz içindesiniz.

051.09-         Ondan çevrilen çevrilir.

051.10-         Kahrolsun, O Tahminle yalan söylüyor.

051.11-         Ki Onlar, Bilgisizliğin kuşatması içinde Habersiz’dirler.

051.12-         Soranlar: "Din Günü ne zaman?"

051.13-         O Gün Onlar, Ateş'in üstünde tutulup eritilecekler.

051.14-         "Tadın Fitne’nizi. Bu, Sizin pek Acele isdediğiniz Şey’dir."

 

051.15-         Şüphesiz Muttaqiler, Bahçeler’de ve Pınarlar’dadırlar.

051.16-         Rabb'lerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü Onlar, bundan önce İhsan’da bulunanlar’dı.

051.17-         Gece boyunca da pek az uyurlardı.

051.18-         Onlar, Seherler’de de İstiğfar ederlerdi.

051.19-         Onlar’ın Malları’nda isteyen Yoksul için de bir Haqq vardı.

 

051.20-         Arz’da Kesin bir Bilgi’yle inanacaklar için Ayetler var’dır.

051.21-         Ve kendilerinde de. Yine de görmüyor musunuz?

051.22-         Gök’te Rızqınız vardır ve Size Waadolunmakta olan da.

051.23-         İşte, Göğün ve Yer’in Rabb'ine andolsun ki, hiç tartışmasız Sizin konuştuklarınız kadar, Kuşkusu olmayan Kesin bir Gerçek’tir.

 

II           Önce Gelen milletlerin sonu 24-46

 

051.24-         Sana İbrahim'in ağırlanan Konuklar’ının Haber’i geldi mi?

051.25-         Hani Onun yanına girdiklerinde: "Selam" demişlerdi. O da: "Selam" demişti. "Yabancı bir Topluluk."

051.26-         Hemen sezdirmeden Aile’sine gidip, çok geçmeden Semiz bir Buzağı ile geldi.

051.27-         Derken Onlara yaklaşıp "Yemez misiniz?" dedi.

051.28-         Bunun üzerine Onlar’dan içine bir tür Korku düştü. "Korkma" dediler ve Ona Bilgin bir  Oğlan Müjdesi  verdiler.

051.29-         Böylece Karısı çığlıklar kopararak geldi ve Yüz’üne vurarak: "Kısır, Yaşlı bir Kadın mı?" dedi.

051.30-         Dediler ki: "Öyle. Senin Rabb'in buyurdu. Çünkü O, Hakim'dir, Bilen'dir.

051.31-         Dedi ki: "Şu halde Sizin asıl isteğiniz nedir, Ey Gönderilenler?"

051.32-         Dediler ki: "Gerçek şu ki Biz, Suçlu bir Qavwm’e gönderildik."

051.33-         "Üzerlerine Çamur’dan Taşlar  yağdırmak için."

051.34-         "Ki Rabb'inin katında Ölçü’yü taşıranlar için işaretlenmiştir.

051.35-         "Bu arada, Mü'minler’den orda kim varsa çıkardık.

051.36-         Ne var ki, orda  Teslim olanlar’dan bir Tek Ev bulduk.

051.37-         Ve orada , Acıklı Azab’tan bir Azab’tan korkanlar için bir Ayet bıraktık.

 

051.38-         Musa'da da. Hani Biz O’nu İspatlı bir Delil’le Fir'awn'a göndermiştik.

051.39-         Fakat O, bütün Rükn’üyle ( kişisel ve askeri gücüyle) yüzçevirdi ve : "Ya bir Büyücü veya bir Deli’dir" dedi.

051.40-         Bunun üzerine, Biz Onu ve Ordular’ını yakalayıp Onlar’ı Deniz’e attık, kınanacak İşler yapmaktaydılar.

 

051.41-         Ad'de de. Hani Onların üzerine de Kökler’ini Kesintiye uğratan bir Rüzgar gönderdik.

051.42-         Üzerlerinden geçtiği Herşey’i bırakmıyor, elbette Onu çürütüp Kül gibi dağıtıyordu.

 

051.43-         Semud'de de. Hani Onlara: "Belli bir Süre’ye kadar metalanın" denmişti.

051.44-         Ancak Rabb'inin Emr’ine baş kaldırdılar, böylece bakıp dururken, Onlar’ı Yıldırım çarpmıştı.

051.45-         Artık ne Ayağa kalkmaya Güç yetirebilirler, ne de Yardım bulabilirler.

 

051.46-         Bundan önce Nuh Qawmi’ni de. Çünkü Onlar, Fasıq bir Qawim’di.

 

III Mekkeliler'in akıbeti 47-60

 

051.47-         Yer’i de Biz döşeyip yaydık, ne güzel Döşeyiciler’iz.

051.48-         Biz Göğü Büyük bir Qudret’le bina ettik ve şüphesiz Biz Onu Genişletici’yiz.

051.49-         Ve Biz, Herşey’den İki Çift  yarattık. Umulur ki Öğüt alıp düşünürsünüz.

051.50-         Öyleyse, Allah'a doğru kaçın. Gerçekten Ben Sizi O'ndan yana açıkca uyarmakta olan’ım.

051.51-         Allah ile beraber başka bir İlah kılmayın. Gerçekten Ben Sizi, O'ndan yana açıkça Uyaran'ım.

051.52-         İşte böyle, Onlar’dan Öncekiler de herhangi bir Elçi gelmeyiversin, kesinlikle Onlar da: "Büyücü  veya Mecnun"  demişlerdir.

051.53-         Onlar bunu birbirlerine Wasiyyet mi ettiler? Hayır, Onlar Taşkın bir Qawim’dirler.

051.54-         Öyleyse Sen, Onlar’dan yüz çevir. Artık Sen kınanacak değilsin.

051.55-         Sen Öğüt verip hatırlat, çünkü gerçekten Öğüt, Mü'minler’e yarar sağlar.

051.56-         Ben, Cinler’i de, İnsanlar’ı da, yalnızca Bana abdolsunlar diye yarattım.

051.57-         Ben, Onlar’dan bir Rızıq istemiyorum ve Ben, Onlar’ın Beni doyurmalarını da istemiyorum.

051.58-         Elbette, Rızıq veren, O,  Metin Quwwet Sahibi Allah'tır.

051.59-         Artık gerçekten, zulmedenler için, Arkadaşlarının Günahları’na benzer bir Günah vardır. Şu halde Acele etmesinler.

051.60-         Kendilerine Waadedilen o Günler’inden dolayı way o Küfredenler’e.

                

 

073.088/el-GAŞİYE

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

 

I    1-26     Herşeyi Sarıp Saklayan

                 Kıyamette zillet hayatı

                 Ey İnsan Görmüyor musun

                 Sen Öğüt ver

                            

088.01-         Gaşiye Olayı  Sana geldi mi?

088.02-         O Gün, öyle Yüzler varki, Zillet içinde aşağılanmıştır.

088.03-         Çalışmış, Boşuna yorulmuştur.

088.04-         Kızgın bir Ateş'e yollanırlar.

088.05-         Kaynar bir Kaynak’tan/Pınar’dan  içirilirler.

088.06-         Onlar için Darı dikeni’nden başka bir Şey yok’tur.

088.07-         Ne doyurur, ne Açlık’tan korur.

 

088.08-         O Gün, öyle Yüzler de var’dır ki, Ni’met’tedirler.

088.09-         Çaba’sından dolayı Hoşnut’tur.

088.10-         Yüksek bir Bahçe'dedir.

088.11-         Onda Saçma bir Söz işitmez.

088.12-         Onda durmaksızın akan bir Kaynak var.

088.13-         Orda Yüksekler de kurulmuş Tahtlar da var’dır.

088.14-         Konulmuş Kaplar,

088.15-         Dizi dizi Yastıklar.

088.16-         Ve serilmiş Yaygılar.

 

088.17-         Bir bakmıyorlar mı Deve’ye, nasıl yaratıldı?

088.18-         Göğe, nasıl yükseltildi?

088.19-         Dağlar’a, nasıl kuruldu?

088.20-         Yere, nasıl döşendi.

 

088.21-         Artık Sen Öğüt ver, Sen yalnızca bir Öğütcü’sün.

088.22-         Onlara Zor kullanacak değilsin.

088.23-         Ancak kim yüzçevirir ve küfrederse,

088.24-         İşte Allah Onu en Büyük Azab’la azablandırır.

088.25-         Elbette Onların dönüşleri Bize'dir.

088.26-         Sonra Onları Hesab’a çekmek de elbette Bize aid’dir.

     

     

074.018/el-KEHF

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                   

I Hristiyanlara İhtarlar 1-12

 

018.01-         Hamd, Kitab’ı Kul’u üzerine indiren ve Onda hiçbir Çarpıklık  kılmayan ,dosdoğru olarak  indiren Allah'a aiddir.

018.02-         Dosdoğrudur ki kendi katından Şiddetli bir Azap’la uyarmak ve Salih Eylemler’de bulunan Mü'minler’e Müjde vermek için. Şüphesiz Onlar’a Güzel bir Ecir var’dır.

018.03-         Onlar Orda Ebedi olarak Kalıcı’dırlar.

018.04-         "Allah Çocuk edindi" diyenleri uyarmaktadır.

018.05-         Bu konuda ne kendilerinin, ne de Atalar’ının hiçbir Bilgisi yoktur. Ağızlar’ından çıkan Söz ne Büyük. Onlar Yalan’dan başkasını söylemiyorlar.

018.06-         Şimdi Onlar bu Söz’e inanmayacak olurlarsa Sen, Onlar’ın peşi sıra Esef ederek kendini kahredeceksin.

 

018.07-         Şüphesiz Biz, Yeryüzü üzerindeki Şeyler’i Ona bir Süs kıldık, Onlar’ın hangisinin daha Güzel Davranış’ta bulunduğunu deneyelim diye.

018.08-         Biz gerçekten (yer) üzerinde olanları Kupkuru-çorak bir Toprak yapabiliriz.

 

018.09-         Sen, yoksa Kehf  ve Rakim Ehli’ni Bizim şaşılacak Ayetlerimizden mi sandın?

018.10-         O Gençler, Mağara’ya sığındıkları zaman, demişlerdi ki: "Rabb'imiz, katından Bize bir Rahmet ver ve işimizden Bize Doğru’yu kolaylaştır."     

018.11-         Böylelikle Mağara’da Yıllar Yılı Onlar’ın Kulaklarına vurduk.

018.12-         Sonra İki Gurup’tan hangisinin kaldıkları Süre’yi daha iyi Hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık.

 

II           Kehf Ehli 13-17

 

018.13-         Biz Sana Onlar’ın Haberler’ini bir Gerçek olarak  aktarmaktayız. Gerçekten Onlar. Rabb’lerine iman etmiş Gençler’di ve Biz de Onlar’ın Hidayetlerini artırmıştık.

018.14-         Onlar’ın Qalpleri üzerinde rabtetmiştik. Qıyam ettiklerinde demişlerdi ki: " Bizim Rabb'imiz, Gökler’in ve Yer’in Rabb'idir. İlah olarak Biz O'ndan başkasına kesinlikle tapmayız .(Böyle) söylersek andolsun Gerçeğin dışına çıkarız.

018.15-         "Şunlar, Bizim Qawmimizdir.O'ndan başkasını İlahlar edindiler, Onlar’a karşı Apaçık Olay İspatlayıcı bir Delil  getirmeleri gerekmez miydi? Öyleyse Allah'a karşı Yalan düzüp uyduran’dan daha Zalim kim’dir?"

018.16-         "Madem mi Siz Onlar’dan ve Allah'tan başka taptıklarınızdan koyup ayrıldınız, o halde Mağara’ya sığının da Rabb'leriniz Size Rahmet’inden yaygınlaştırsın ve İşinizden Size Yarar kolaylaştırsın."

018.17-         (onlara baktığında) Görürsün ki, Güneş doğduğunda Onlar’ın Mağaralar’ına Sağ yan’dan yönelir, battığında, Onlar’ı Sol yan’dan keser-geçerdi ve Onlar da Onun Geniş boşluğu’ndalardı. Bu, Allah'ın Ayetleri’ndendir. Allah, kime Hidayet verirse, işte Hidayet bulan O’dur, kimi de saptırırsa O’nun için asla Doğru-yol’u gösterici bir Weli bulamazsın.

 

III Kehf Ehli 18-23

 

018.18-         Sen Onlar’ı Uyanık sanırsın, oysa Onlar uyumuşlardır. Biz Onlar’ı Sağ yan’a ve Sol yan’a çeviriyorduk. Onlar’ın Köpekleri de İki Kolunu uzatmış yatmaktaydı. Onlar’ı görmüş olsaydın, Geri dönüp Onlar’dan kaçardın, Onlar’dan içini Korku kaplardı.

018.19-         Böylece aralarında bir Sorgulama yapsınlar, diye Onlar’ı dirilttik. İçlerinden bir Sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki:"Bir Gün veya Gün’ün bir kısmı kadar kaldık." Dediler ki:" Ne kadar kaldığınızı Rabb'iniz daha iyi bilir, şimdi biriniz, hangi Yiyecek Temizse baksın, Size O’ndan bir Rızıq getirsin, ancak oldukca Nazik davransın ve sakın Sizi kimse’ye sezdirmesin."

018.20-         "Çünkü Onlar üzerinize çıkıp gelirlerse, Sizi Taşa tutarlar veya Dinler’ine geri çevirirler, bu durumda ebedi olarak Kurtuluş bulamazsınız."

018.21-         Böylece, Allah'ın Waadi’nin Haqq olduğunu ve gerçekten KQyamet'in, kendisinde Şüphe bulunmadığını bilmeleri için Onlar’ı buldurmuş olduk. Kendi aralarında Durumlarını tartışıyorlardı. Dedi ki: "Onları’n üstünde bir Bina İnşa edin, Rabb'leri Onlar’ı daha İyi bilir." Onlar’ın İşine Galip gelenler ise: "Üstlerine mutlaka bir Mescid yapmalıyız" dediler.

018.22-         Diyecekler ki: "Üçtüler, Onlar’ın Dördüncüsü de Köpekler’idir." Ve: "Beştiler,  onların Altıncısı Köpekler’idir" diyecekler. Gayba Taş atmak. "Yedi’dir, Onlar’ın Sekizincisi de Köpekler’idir" diyecekler.  De ki: "Rabb'im, Onlar’ın Sayısını daha İyi bilir, Onlar’ı pek az dışında da kimse bilmez."  Öyleyse Onlar konusunda açıkta olan bir Tartışma’dan başka Tartışma ve Onlar hakkında bunlardan hiç kimse’ye bir Şey sorma.

018.23-         Hiçbir şey hakkında Ben bunu Yarın mutlaka yapacağım deme.

 

IV  Kur'an'ın Rehberliği 24-31

 

018.24-         Ancak Allah dilerse. Unuttuğun zaman Rabb'ini Zikret ve de ki: "Umulur ki Rabb'im Beni bundan daha yakın bir Başarı’ya yöneltip iletir."

018.25-         Onlar Mağaralar’ında Üçyüz (yıl) kaldılar ve Dokuz daha kattılar.

018.26-         De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah daha iyi bilir. Gökler’in ve Yer’in Gayb’ı O’nundur. O ne Güzel Görmekte ve ne güzel İşitmekte’dir. Onun dışında Onlar’ın bir Welisi yok’tur. Kendi Hükmünde Hiçkimseyi Ortak kılmaz."

 

018.27-         Sana Rabb'inin Kitab'ından wahyedileni oku. O'nun Sözlerini Değiştirici yok’tur ve O'nun dışında kesin olarak Sığınacak bulamazsın.

018.28-         Sen de Sabah Akşam O’nun Rıza’sını isteyerek Rabb'ine Dua edenler’le birlikte sabret. Dünya Hayatı’nın Aldatıcı Sözü’nü isteyerek Gözler’ini Onlar’dan kaydırma. Qalbini Bizi anmaktan Gaflet’e düşürdüğümüz kendi Hevalarına uyan ve işinde Aşırılığa gidene uyma.

018.29-         Ve de ki: "Hak Rabb'inizdendir. Artık dileyen inansın, dileyen küfretsin. Şüphesiz Biz Zalimler’e bir Ateş  hazırlamışız, Onun Duvarları kendilerini Çepeçevre kuşatmıştır. Eğer Onlar Yardım isterlerse Katı bir Sıvı gibi Yüzleri kavurup yakan bir Su ile Yardım edilirler! Ne kötü bir İçki’dir ve ne Kötü bir Destek’dir.

 

018.30-         Şüphesiz inanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar ise Biz gerçekten en Güzel Davranış’ta bulunanın Ecrini Kayb’a uğratmayız.

018.31-         Onlar, altından Irmaklar akan  Adn Bahçeleri Onlar’ındır. Orada Altın Bilezikler’le süslenirler. Hafif İpek’ten ve Ağır işlenmiş Atlas’tan Yeşil Elbiseler giyerler. Ve Tahtlar üzerinde kurulup dayanırlar. Ne güzel Sevab ve ne güzel Destek.

 

V            İslam ile Hristiyanlığın temsili 32-45

 

018.32-         Onlar’a iki Adam’ın Örneğini ver. Onlar’dan birine İki Üzüm Bağı verdik ve İkisini Hurmalıklar’la donattık. İkisinin arasında da Ekinler bitirmiştik.

018.33-         İki Bağ’da Yemişliklerini vermiş, Ondan hiçbir Şey noksan bırakmamış ve aralarında da bir Irmak fışkırtmıştık.

018.34-         Birinin başka Ürünleri de var’dı. Böylelikle O’nunla konuşurken Arkadaşına dedi ki: "Ben mal bakımından Sen’den daha Zengin’im. İnsan sayısı bakımından da daha güçlü’yüm."

018.35-         Kendi Nefsinin Zalimi olarak Bağ’ına girdi. "Bunun Sonsuza kadar yokolacağını sanmıyorum." dedi.

018.36-         "Saat’in kopacağını da sanmıyorum. Buna rağmen Rabb'ime döndürülecek olursam şüphesiz bundan daha Hayırlı bir Sonuç bulacağım."

018.37-         Kendisiyle konuşmakta olan Arkadaşı Ona dedi ki: "Seni Toprak’tan, sonra bir Nutfe’den yaratan sonra da Seni Düzgün bir Adam kılana mı  küfrettin?

018.38-         Fakat o Allah benim Rabb'imdir. Ve Ben hiçkimseyi Ortak koşmam.

018.39-         Bağ’ına girdiğin zaman "Maşaallah, Allah’tan başka Kuvvet yoktur" demen gerekmez mi idi? Eğer Beni Mal ve Çocuk bakımından Sen’den daha az görüyorsan .

018.40-         Belki Rabb'im Senin Bağ’ından daha Hayırlısı’nı Bana verir. Üstüne de Gök’ten yakıp yıkan bir Afet gönderir de Kaygan bir Toprak kesiliverir.

018.41-         Veya Onun Su’yu Dibe göçüverir de böylelikle Onu arayıp bulmaya kesinlikle Güç yetiremezsin.

018.42-         Onun Ürünleri kuşatılıverdi. Artık o uğrunda harcadıklarına Karşılık Avuçlarını evirip çevririyordu. O çardakları yıkılmış durumda idi. Kendisi de şöyle diyordu:"Keşme Rabb'ime hiçbir kimseyi Ortak koşmasaydım."

018.43-         Allah'ın dışında Ona yardım edecek bir Topluluk yoktu. Kendi kendine de  Yardım edemedi.

018.44-         İşte burda Velayet  Haqq olan Allah'a aiddir. O Sevab bakımından Hayırlı, Sonuç bakımından Hayırlı’dır.

 

018.45-         Onlar’a Dünya Hayatı’nın Örneğini ver. Gök’ten indirdğimiz Su’ya benzer. O’nunla Yer’in Bitkileri birbirine karıştı. Böylece Rüzgarlar’ın savurduğu Çalıçırpı oluverdi. Allah Herşey’in üzerinde Güçyetiren'dir.

 

VI  Suçluların Muhakemesi 46-50

 

018.46-         Mal ve Çocuklar Dünya Hayatı’nın çekici süsüdür. Sürekli olan davranışlar ise Rabb'inin katında Sevap bakımından daha Hayırlı’dır. Umut etmek bakımından da daha Haylırlı’dır.

018.47-         Dağları yürüteceğimiz Gün  Yer’i Çıplak görürsün. Onlar’ı bir arada toplamışız da içlerinden hiçbirisini dışarda bırakmamışsızdır.

018.48-         Onlar Senin Rabb'ine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun Sizi ilk defa yarattığımız gibi Bize gelmiş oldunuz. Hayır Siz Bizim Size bir Kavuşma Zamanı tesbit etmediğimizi sanmıştınız değil mi?

018.49-         Kitap konulmuştur. Artık Suçlular’ın onda olanlardan dolayı Dehşetle Korku’ya kapıldıklarını görürsün. Derler ki ‚Eyvahlar bize. Bu Kitab’a ne oluyor ki Küçük Büyük Herşey’i sayıp döküyor.’ Yapıp ettiklerini hazır bulmuşlardır. Rabb'in Hiçkimse’ye zulmetmez.

 

                 ( Bak:   Bakara 30-38 

                             Araf 10-25 

                             İsra  61-65 

                             Taha 115-126

                             Sad 71-88)

 

018.50-         Hani Melekler’e Adem'e Secde edin demiştik.  İblis'in dışında Secde etmişlerdi. O Cinler’dendi. Böylelikle Rabb'inin Emri’nden dışarı çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp O’nu ve O’nun soyunu Weliler mi edineceksiniz? Oysa Onlar Sizin Düşmanlarınızdır. Zalimler için ne kadar Kötü bir değiştirme’dir.

 

VII                        Suçluların Çaresizliği 51-54

 

018.51-         Gökler’in ve Yer’in Yaratılışı’nda da kendi Nefisler’inin Yaratılışı’nda da Ben Onlar’ı Şahid tutmadım Ben Saptırıcıları Yardımcı Güç de edinmedim.     

018.52-         Benim Ortaklarım sandığınız Şeyler’i çağırın diyeceği Gün işte Onlar’ı çağırmışlardır. Ama Onlar kendilerine Cevap vermemişlerdir. Biz Onlar’ın aralarında bir Uçurum koyduk.

018.53-         Suçlular  Ateş’i görmüşlerdir. Artık içine kendilerinin gireceklerini de anlamışlardır. Ancak Ondan bir Kaçış Yolu bulamamışlardır

018.54-         Andolsun bu Qur'an'da İnsanlar için Biz her örnek’ten çeşitli açıklamalar’da bulunduk. İnsan herşey’den çok Tartışmacı’dır.

 

VIII          Peygamberin İhtarı 55-60

 

018.55-         Kendilerine Hidayet geldiği zaman İnsanlar’ı inanmaktan ve Rabb'lerinden Bağışlanma dilemelerinden alıkoyan Şey, ancak Evvelkiler’in Sünneti’nin kendilerine de gelmesi ya da Azab’ın Onlar’ı karşılarcasına gelmesidir.

018.56-         Biz Gönderilenler’i Müjdeciler ve Uyarıcılar olmak dışında göndermemekteyiz. Küfredenler ise Haqq’ı Batıl ile geçersiz kılmak için Mücadele etmektedirler. Onlar benim Ayetler’imi ve uyarıldıkları  Şey’i Alay konusu edindiler.

018.57-         Kendisine Rabb'inin Ayetleri Öğüt’le hatırlatıldığı zaman Onlar’a Sırt çeviren ve Eller’inin önden gönderdiklerini unutan’dan daha Zalim kim’dir? Biz gerçekten Onlar’ın Qalbler’i üzerine onu kavramıp anlamalarına Engel olacak bir Perde, Kulaklar’ına da bir Ağırlık koyduk. Sen Onlar’ı Hidayet’e çağırsan bile Onlar sonsuza kadar asla Hidayet bulamazlar.

018.58-         Senin Rabb'in Rahmet Sahibi; Bağışlayıcı’dır. Eğer kazanmakta olduklarından dolayı Onlar’ı yakalayıverse idi şüphesiz Onlar’ı Azab’a çabuklaştırırdı. Hayır Onlar için bir Buluşma Zamanı yaratmıştır. Onun dışında asla bir Sığınak bulamayacaklardır.

018.59-         İşte Ülkeler. Zulmettikleri zaman Onlar’ı Yıkım’a uğrattık ve Yıkımlar’ı içinde bir Buluşma Zamanı Tesbit ettik.

 

IX  Musa'nın Seyahatları 61-71

 

018.60-         Hani Musa Genç Yardımcı’sına  demişti. İki Deniz’in birleştiği Yer’e ulaşıncaya kadar gideceğim ya da Uzun Zamanlar geçireceğim.

018.61-         Böylece İkisi ikinin birleştiği Yer’e ulaşınca Balıklar’ını unutuverdiler. Deniz de bir Akıntı’ya doğru kendi Yol’unu tuttu.

018.62-         Geçtiklerinde Genç Yardımcı’sına dedi ki: "Yemeğimizi getir Bize. Andolsun bu yaptığımız Yolculuktan gerçekten yorulduk."

018.63-         Dedi ki: "Gördün mü, Kaya’ya sığındımızda Ben artık Balığı unutmuş oldum. Onu hatırlamamı Şeytan’dan başkası Bana unutturmadı. O da şaşılacak tarzda Deniz’de kendi Yol’unu tuttu."

018.64-         Dedi ki: "Bizim de aradığımız buydu." Böylelikle İkisi İzleri üzerinde Geriye doğru gittiler.

018.65-         Derken katımızdan kendisine bir Rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir İlim öğrettiğimiz Kullar’ımızdan bir Kul’u buldular.

018.66-         Musa O’na dedi ki: "Rüşd olarak Sana Öğretilen’den Bana Öğretmen için Sana tabi olabilir miyim?"

018.67-         Dedi ki: "Gerçekten Sen Benimle birlikte olma Sabrını göstermeye kesinlikle Güç yetiremezsin."

018.68-         "Özünü kavramaya Güc’ün olmayan Şey’e nasıl sabredebilirsin."

018.69-         "İnşallah Beni Sabreder bulacaksın. Hiçbir işte Sana karşı gelmeyeceğim." dedi.

018.70-         De ki: "Eğer Bana uyacak olursan, hiçbir şey hakkında Bana soru sorma. Ben Sana Öğüt’le anlatıp Söz edinceye kadar.

018.71-         Böylece İkisi Yol’a koyuldu. Nitekim bir Gemi’ye binince O bunu deliverdi. Dedi ki: "İçindekileri öldürrmek için mi bunu deldin? Andolsun Sen Şaşırtıcı bir İş yaptın,"

 

X   Musa’nın Yolculuğu 72-83

 

018.72-         Dedi ki: "Gerçekten Benim’le birlikte olma Sabrını göstermeye kesinlikle Güç yetiremeyeceğini Ben Sana söylemedim mi?"

018.73-         Beni unuttuğumdan dolayı sorgulama. Bu İşimden dolayı Bana zorluk çıkarma, " dedi.

018.74-         Böylece İkisi Yol’a koyuldular, Nitekim bir Çocuk’la karşılaştılar. O hemen tutup O’nu öldürdü. Dedi ki: "Bir Can’a karşılık olmaksızın tertekiz bir Can’ı mı öldürdün? Andolsun Sen Kötü bir İş yaptın,

018.75-         Dedi ki: "Gerçekten Benimle birlikte olma Sabrını göstermeye kesinlikle Güç yetiremeyeceğini Ben Sana söylemedim mi?"

018.76-         "Bundan sonra Sana bir Şey soracak olursam Bana Arkadaşlık etme. Ben’den yana bir Özr’e ulaşmış olursun," dedi.

018.77-         Böylece İkisi Yol’a koyuldu. Nihayet bir Kasaba’ya gelip O’nunla Yemek istediler. Fakat Onlar’ı konuklamaktan kaçındı. Onda yıkılmaya yüztutmuş bir Duvar buldular. Hemen O’nu İnşa etti. Dedi ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna Karşılık bir Ücret alabilirdin."

018.78-         Dedi ki: "İşte bu Benimle Senin aranda ayrılmamızın ( zamanı).. Sana üzerinde Sabır göstermeye Güç yetiremeyeceğin bir Te'vil’i bildireceğim."

018.79-         Gemi Deniz’de çalışan Yoksullar’ındı. Onu Kusurlu yapmak istedim. İlerilerinde her Gemi’yi Zorbalıkla ele geçiren bir Melik vardı.

018.80-         Çocuğa gelince O’nun Anne-babası Mü'min kimselerdi. Bundan dolayı O’nun kendilerine Azgınlık ve Küfür zorunu kullanmasından Endişe edip korktuk.

018.8l-          Böylece onlara Rabb'lerinin O’ndan Temiz olmak bakımından daha Hayırlı’sı , Merhamet bakımından da daha Yakın olanı’nı vermesini diledi.

018.82-         Duvar ise , Şehir’de İki Öksüz Çocuğundu, altında Onlar’a ait bir Define vardı. Babalar’ı Salih biriydi. Rabb'in diledi ki, Onlar Erginlik Çağı’na erişsinler ve kendi Defineler’ini çıkarsınlar. Rabb'inden bir Rahmet’tir. Bunları Ben, kendi İşim olarak yapmadım. İşte Senin Onlar’a karşı Sabır göstermeye Güç yetiremediğin Şeyler’in Te'wili.

 

XI  Zülkarneyn ve Ye'cuc 84-102

 

018.83-         Sana Zülkarneyn  hakkında sorarlar. De ki "Size O’ndan da Öğüt ve Hatırlatma olarak vereceğim."

018.84-         Gerçekten Biz O’na Yeryüzü’nde sapasağlam bir İktidar verdik ve O’na herşeyden bir Yol verdik.

018.85-         Böylelikle bir Yol tutmuş oldu.

018.86-         Sonunda Güneş’in battığı Yer’e kadar ulaştı ve onu Kara Çamurlu bir Göze’de batmakta buldu yanında bir Qawim gördü. Dedi ki: "Ey Zülkarneyn Azab’a uğratırsın veya içlerinde Güzelliği edinirsin."

018.87-         Deki: "Kim zulmederse Biz O’nu azablandıracağız sonrada Rabb'ine döndürülür, O da O’nu görülmemiş bir Azab’la azaplandırıverir."

018.88-         Kimde inanır ve Salih Eylemler’de bulunursa O’nun için Güzel bir Karşılık vardır. O’na buyruğunuzdan da  Kolay olanını söyleyeceğiz.

018.89-         Sonra bir Yol tutmuş oldu.

018.90-         Sonunda Güneş’in Doğduğu yere kadar ulaştı ve O’nu kendileri için O’na karşı bir Siper kılmadığımız bir Qawim üzerine doğmakta iken buldu.

018.91-         İşte böyle; O’nun yanıda Özü kapsayan bir Bilgi olduğunu Biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.

018.92-         Sonra bir Yol daha tutmuş oldu.

018.93-         İki Sedd’in arasına kadar ulaştı. Onlar’ın önünde hemen hemen hiç bir Söz anlamayan bir Qawim buldu.

018.94-         Dediler ki: "Ey Zülkarneyn, gerçekten Ye'cüc ve Me'cüc Yeryüzü’!nde Fesat çıkarmaktadırlar. Bizim’le Onlar arasında bir Sed İnşa etmen için Sana Vergi verelim mi?"

018.95-         Dedi ki: "Rabb'imin Beni kendisinde Sağlam bir İktidar’a yerleşik kıldığı daha Hayırlı’dır. Madem öyle Siz Bana Güç’le Yardım edin de Sizin’le Onlar arasında Sapasağlam bir Engel yapayım."

018.96-         "Bana Demir kütleleri getirin, İki Dağ’ın arası eşit düzey’e gelince körükleyin." dedi. Onu Ateş haline getirinceye kadar. Sonra dedi ki: "Bana getirin, üzerine Eritilmiş Bakır dökeyim."

018.97-         Böylelikle ne O’nu aşabildiler ne de O’nu delmeye Güç yetirebildiler.

018.98-         Dedi ki: "Bu benim Rabb'imden bir Rahmet’tir. Rabb'imin Waadi geldiği zaman O bunu Dümdüz eder. Rabb'imin Qaadi Haqq’tır.

 

018.99-         Biz o Gün bir kısmını bir kısmı içinde dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur da  üfürülmüştür. Artık Onlar’ın Tümü’nü bir arada toparlamışız.

018.100-       Ve o Gün Cehenmem’i Küfredenler’e tam bir Sunuşla sunmuşuz.

018.101-       Ki Onlar Beni zikretme de Gözleri bir Perde içindeydi . Dinleme’ye katlanamazlardı.

018.102-       Kütfredenler Beni bıkarıp Kullarımı Weliler edindiklerini mi sandılar. Gerçekten Biz Cehennem’i Kafirler için bir Durak olarak hazırlamışız.

 

XII            Hristiyan Milletler 103-111

 

018.103-       De ki: "Davranış bakımından en çok Hüsran’a uğrayacak olanlar’ı Size Haber vereyim mi?

018.104-       Onlar ki Dünya Hayatı’nda bütün çabaları boşa gitmişken kendilerin gerçekte Güzel İş       yaptıklarını sanıyorlar.

018.105-   İşte Onlar Rabb'lerinin Ayeteri’ni ve O’na kavuşmayı inkar edenlerdir. Artık Onlar’ın yapıp ettikleri boşa çıkmıştır. Qıyamet Günü'nde Onlar için  bir Tartı tutmayacağız.

018.106-       İşte küfretmeleri Ayetler’ini ve Elçiler’ini Alay konusu edinmelerinden dolayı ve Onlar’ın Cezası Cehennem’dir.

018.107-       İnanan ve  Salih Eylemler’de bulunanlar, Firdevs Bahçeleri Onlar için bir Konaklama yeri’dir.

018.108-       Onda Ebedi olarak Kalıcı’dırlar O’ndan ayrılmak iştemezler.

018.109-       De ki: "Rabb'imin Sözleri için Deniz Mürekkep olsa Yardım için bir benzerini dahi getirsek Rabb'imin Sözleri tükenmeden önce elbette Deniz tükeniverirdi."

018.110-       De ki: "Şüphesiz Ben, ancak Sizin benzeriniz olan bir Beşer’im, yalnızca Bana Sizin İlahınızın Tek bir İlah olduğu wahyolunuyor. Kim Rabb'ine Kavuşmayı umuyorsa artık Salih bir Çalışma’da bulunsun ve Rabb'ine İbadet’te hiç kimseyi Ortak tutmasın."

 

 

075.016/en-NAHL

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                                                   

I Tabiatın İlahi Vahyi tastiki 1-9

 

 

016.01-         Allah'ın Emri geldi. Artık bunda acele etmeyin. O Şirk koştukları Şeyler’den , Münezzeh ve Yüce’dir.

016.02-         Kullar’ından dilediklerine kendi Emr’inden Melekler’i Ruh ile indirir. "Benden başka İlah yoktur. Şu halde Ben’den korkup sakının" diye uyarır.

016.03-         Gökler’i ve Yer’i Haq ile yarattı. O Şirk koştukları Şeyler’den Yüce’dir.

016.04-         İnsan’ı bir Damla Su’dan  yarattı. Buna rağmen o Apaçık bir Düşman’dır.

016.05-         Ve Hayvanlar’ı da yarattı. Sizin için Onlar’da Isınma ve Yararlar var’dır. Ve Onlar’dan yemektesiniz.

016.06-         Akşamlar’ı getirir Sabahlar’ı götürürken bunlarda Sizin için bir Güzellik var’dır.

016.07-         Kendisine ulaşmadan Canlar’ınızın Yarısı’nın Telef olacağı Şehirler’e Onlar  Ağırlıklar’ınızı da taşımaktadırlar.  Elbette Sizin Rabb'iniz Şefkatli ve Merhametli’dir.

016.08-         Onlar’a binmeniz ve Süs için Atlar’ı, Katırlar’ı ve Merkepler’i. Ve daha Sizler’in bilmediğiniz neleri yaratmaktadır.

016.09-         Yolu doğrultmak Allah'a aidtir. Ondan kimi de eğridir. Eğer O dileseydi, Sizin tümünüzü elbette hidayet’e erdirirdi.

 

II           Tabiat ve Tevhid Akıdesi 10-21

 

016.10-         Sizin için Gök’ten Su indiren O’dur. İçecek ondan, Ağaç ondandır. Hayvanlar’ınızı onda otlatmaktasınız.      

016.11-         Onunla Sizin için Ekin, Zeytin, Hurmalıklar, Üzümler ve Meyveler’in Her Türlüsü’nden bitirir. Elbette bunda düşünebilen bir Topluluk için Ayetler  var’dır.

016.12-         Gece’yi Gündüz’ü Güneş’i ve Ay’ı Sizin Emr’inize verdi. Yıldızlar da onun Emr’iyle Emr’e hazır kılınmıştır.  Elbette bunda aqleden bir Toplum için Ayetler var’dır.

016.13-         Yer’de Sizin için üretip türettiği Çeşitli Renkler’dekileri de.  Elbette bunda Öğüt alan bir Qawiğm için Ayet var’dır.

016.14-         Deniz’i de Sizin Emr’inizi veren O’dur. Ondan Taze Et yemektesiniz ve Giyim’inize ondan Süs Eşyaları çıkarmaktasınız. Gemiler’in onda yara yara akıp gittiğini görüyorsun. Onun Fadl’ından aramanız ve umulur ki şükretmeniz içindir.

016.15-         Sizi Sarsıntı’ya uğratır diye Yer’de Sarsılmaz Dağlar bıraktı, Irmaklar ve Yollar da. Umulur ki Doğruyol’u bulursunuz.

016.16-         Ve İşaretler de. Onlar Yıldızlar’a Doğru Yol’u bulabilirler.

016.17-         Yaratan hiç yaratmayan gibi midir? Artık  Öğüt alıp düşünmez misiniz?

016.18-         Eğer Allah’ın Ni’met’ini saymaya kalkışacak olursanız O’nu bir Genelleme ile bile sayamazsınız. Gerçekten Allah Gafur'dur, Rahim'dir.

 

016.19-         Allah saklı tuttuklarını ve açığa vurduklarınızı bilir.

016.20-         Allah'tan başka çağırdıkları Hiçbirşey’i yaratamazlar. Üstelik Onlar yaratılıp durmaktadırlar.

016.21-         Ölü’dürler, Diri değil’dirler. Ne zaman dirileceklerin şuuruna da varamazlar.

 

III Tevhidi ve vahyi inkar edenler 22-25

 

016.22-         Sizin İlahınız Tek bir İlah’tır. Ahiret'e inanmayanların Qalpler’i ise İnkarcı’dır ve Onlar Müstekbir olanlar’dır.  

016.23-         Elbette Allah Onlar’ın saklı tuttuklarını ve açığa vurduklarını bilir. Gerçekten O Müstekbirler’i sevmez.

016.24-         Onlar’a "Rabb'iniz ne indirdi?" denildiğin de "Eskilerin Masalları"nı dediler.

016.25-         Qıyamet Günü'nde kendi Günahlar’ının Tümünü ve hiçbir İlm’e dayanmaksızın saptırdıklarının Günahlar’ının bir kısmını yüklenmeleri için. Bak ne Kötü Yük yükleniyorlar.

 

IV  Kötülerin Akıbeti 26-34

 

016.26-         Onlar’dan öncekiler Hileli Düzenler  kurmuşlardı da Allah Onlar’ın kurdukları yapıların Temeller’ine geldi. Böylece üstlerinde ki Tavan Tepeler’ine çöktü. Azab Onlar’a şuurunda olmadıkları yerden gelmişti.

016.27-         Sonra Qıyamet Günü Onlar’ı Aşağılık kılacak ve diyecek ki, "Haklarında Düşman kesildiğiniz Ortaklar’ım hani nerede?" Kendilerine İlim verilenler dediler ki: "Bugün gerçekten Aşağılanma ve Kötülük Kafirler’in üzerinedir."

016.28-         Ki Melekler kendi Nefisler’inin Zalimleri olarak Onlar’ın Canları aldıklarında "Biz Hiçbir Kötülük yapmazdık " (diyerek) Teslim olmakla karşılaşırlar. Öyşe değil, elbette Allah Sizin neler yaptığınız Bilen’dir.

016.29-         Öyleyse içinde Ebedi Kalıcılar olarak Cehennem’in  Kapıları’ndan girin. Büyüklük taslayanlar’ın Konaklama Yeri ne Kötü.     

 

016.30-         Sakınanlar’a "Rabb'iniz ne indirdi?" dediğinde "Hayır" dediler. Bu Dünya’da Güzel Davranışlar’da bulunanlara Güzellik var’dır. Ahiret Yurdu ise daha Hayılı’dır. Taqwa Sahipleri’nin Yurdu ne Güzel’dir.

016.31-         Adn Bahçeleri, Ona girerler. O’nun altından Irmaklar akar.  İçinde Onlar’ın Her diledikleri Şey var’dır. İşte Allah Taqwa Sahipleri’ni böyle ödüllendirir.

016.32-         Ki Melekler Güzellikle Canlar’ını aldıklarında "Selam Size’ derler. Yaptıklarınıza Karşılık olarak Bahçe’ye girin."

 

016.33-         Kendilerine Melekler’in gelmesinden veya Rabb'inin Emri’nin gelmesinden başka bir Şey mi gözlüyorlar? Onlar’dan Öncekiler de öyle yapmıştı. Allah Onlar’a zulmetmedi. Fakat Onlar kendi Nefisler’ine zulmediyorlardı.

016.34-         Böylece işledikleri Kötülükler’i kendilerine isabet etti ve Alay’a aldıkları Şey kendilerini sarıp kuşatıverdi.

 

V               Peygamberin Vazifesi 35-40

 

016.35-         Şirk koşmakta olanlar dediler ki: "Eğer Allah dilesiydi O’nun dışında Hiçbir Şey’e kulluk etmezdik. Biz de Atalar’ımız da ve O’nsuz Hiçbir Şey’i haram da kılmazdık." Onlar’dan Öncekiler de böyle yapmıştı. Şu halde Elçiler’e düşen Apaçık bir Tebliğ’den başkası mı?

016.36-         Andolsun biz Her Ümmet’e Allah'a kulluk edin Tağut’tan kaçının  diye bir Elçi gönderdik. Böylelik’le Onlar’dan kimine Allah hidayet verdi , Onlar’dan kiminin üzerine de Sapıklık Haqq oldu. Artık Arz’da dolaşın da Yalanlayanlar’ın uğradıkları Sonucu görün.

016.37-         Sen Onlar’ın Hidayet bulmaları ne kadar Tutku ile istesen de Allah elbette saptırdığına Hidayet vermez. Onlar için Yardım edecek yok’tur.

016.38-         Olanca Yeminleri ile "Öleni Allah diriltmez" diye Yemin ettiler. Hayır, bu onun üzerine Haqq olan bir Waid’dir. Ancak İnsanlar’ın Çoğu bilmezler.

016.39-         Hakkında ihtilaf’a düştükleri Şey’i Onlar’a açıklaması ve Küfredenler’in kendilerinin Yalancı olduklarını bilmesi için.

016.40-         Onu istediğimizde herhangi bir Şey için Söz’ümüz O’na yalnızca "ol" demekten ibarettir, O da hemen oluverir.

 

VI  Peygamberlerin Tebliğleri 41-50

 

016.41-         Zulmedildikten sonra Allah Yolu’nda Hicret edenler’i Dünya’da  elbette Güzel bir Biçimde yerleştireceğiz,  Ahiret Karşılığı ise daha Büyük’tür, bilmiş olsalardı.

016.42-         Onlar Sabredenler ve Rabb'lerine Tewekkül edenler’dir.

016.43-         Biz Sen’den Evvel kendilerine wahyettiğimiz Adamlar’dan başka göndermedik. Eğer bilmiyorsanız Zikr Ehli'ne  sorun.

016.44-         Apaçık Delliller ve Kitaplar’la Sana da Zik'i indirdik ki İnsanlar’a kendilerine indirileni açıklayasın. Onlar da İyice düşünsünler diye.

016.45-         Artık Kötülüğü örgütleyip düzenleyenler Allah'ın kendileri Yer’in Dibi’ne geçirmeyeceğinden veya şuuruna varamayacakları yerlerden Azab’ın gelmeyeceğinden Emin midirler?

016.46-         Ya da Onlar dönüp dolaşmaktalarken Onlar’ı yakalayıvermesinden. Ki Onlar Aciz bırakacak değildirler.

016.47-         Veya Onlar’ı bir Korku üzerinde yakalayıvermesinden. Öyleyse Rabb'in gerçekten Şefkatli ve Merhamet Sahibi’dir.

 

016.48-         Allah'ın Herhangi bir Şey’den Yarattığına bakmıyorlar mı O'nun Gölgeleri küçülerek (sürünenek) Sağ’dan ve Sol’dan Allah'a secde ederek döner.

016.49-         Gökler’de ne varsa ve Yerler’de ki Canlılar  ve Melekler Allah'a secde ederler ve Onlar Büyüklük taslamazlar.

 

VII            İnsanın tabiatı şirke isyan eder 51-60

 

016.50-         Rabb'lerinin Üstlerinden Onlar’a ne yapacağından korkarlar ve emrolunduğu Şey’i yaparlar.

016.51-         Allah dedi ki: "İki İlah edinmeyin. O ancak Tek bir İlah’tır. Öyleyse Ben’den, yalnızca Ben’den korkun."

016.52-         Gökler’de ve Yer’de ne varsa O’nundur. İtaat, Kulluk da Sürekli olarak O’nundur. Böyleyken Allah'tan başkasından mı korkup sakınıyorsunuz?

016.53-         Ni’met olarak Size ulaşan ne varsa Allah'tandır. Sonra Size bir Zarar dokunduğunda ancak O’na yalvarmaktasınız.

016.54-         Sonra Siz’den Zararı kaldırdığında Siz’den bir Gurup Rabb’lerine Şirk koşarlar.

016.55-         Kendilerine verdiklerimizi karşı Nankörlük etmek için. Öyleyse yararlanın. İlerde bileceksiniz.

016.56-         Kendilerine Rızıq olarak verdiklerimizden Hiçbir Şey bilmeyenler’e Paylar ayırıyorlar. Andolsun Allah'a karşı düzmekte olduklarınıza karşı kesinlikle  Sorgu’ya çekileceksiniz.

016.57-         Ve Allah'a Kızlar İsnat ediyorlar. O Yüce’dir. Hoşlandıkları da kendilerinindir.

016.58-         Onlar’dan birine Dişi (/kız)  müjdelendiği zaman İçi Öfke’yle taşarak Yüz’ü Simsiyah kesilir.

016.59-         Kendisine verilen Müjde’nin Kötülüğünden dolayı Topluluk’tan gizlenir. O’nu aşağılanarak tutacak mı yoksa Toprağa mı gömecek, bak, verdileri Hüküm ne Kötü.

016.60-         Ahiret'e inanmayanlar’ın Kötü Örneği var’dır. En Yüce Örnekler ise Allah'a aittir. O Aziz'dir, Hakim'dir.

 

VIII          İlahi Vahye ihtiyaç 61-65

 

016.61-         Eğer Allah İnsanlar’ı Zulumleri nedeniyle Sorgu’ya çekecek olsaydı O’nun üstünde Hiçbir Dabbe bırakmazdı. Ancak Onlar’ı alıkonulmuş bir Süre’ye kadar ertelemektedir. Onlar’ın Ecelleri gelince ne bir Saat ertelenebilirler ne de Öne alınabilirler.

016.62-         Onlar Allah'a Hoşlar’ına gitmeyecek Şeyler’i Uygun görürler. Diller’i de Yalan olarak en Güzel olan’ın kendilerinin olduğunu düzmektedir. Elbette Ateş Onlar içindir ve elbette Onlar Öncüler’dir.

016.63-         Andolsun Allah'a, Sen’den önceki Ümmetler’e de gönderdik. Fakat Onlar’a Şeytan yaptıklarını Süslü gösterdi. Bugün de Onlar’ın Welisi odur. Ve Onlar için Acıklı bir Azab var’dır.

016.64-         Biz Kitab'ı ancak kendisinde İhtilaf’a düştükleri Şey’i Onlar’a açıklaman ve inanan bir Qawm’e Rahmet ve Hidayet olması dışında indirmedik.

 

016.65-         Allah Gök’ten Su indirdi böylelikle Ölüm’ünden sonra Yer’i O’nunla diriltti.  İşitebilen bir Topluluk için bunda gerçekten bir Ayet var’dır.

 

IX  Vahyin doğruluğunu gösteren misaller 66-70

 

016.66-         Sizin için Hayvanlar’da da elbette İbretler var’dır. Size Onlar’ın Karınlar’ındaki Fışkı ile Kan arasından içenlerin Boğaz’ından kolaylıkla kayan Dupduru bir Süt içirmekteyiz.

016.67-         Hurmalıklar’ın ve Üzümlükler’in Meyveleri’nden. O’ndan hem İçki hem de Güzel bir Rızıq ediniyorsunuz. Elbette aqleden bir Qawm için bunda gerçekten bir Ayet var’dır.

 

016.68-         Rabb'in Balarısı’na wahyetti:  "Dağlar’dan, Ağaçlar’dan ve Onlar’ın yaptıkları Asmalar’dan kendine Evler edin."

016.69-         "Sonra Meyveler’in Tümü’nden ye, böylece Rabb'inin Sana kolaylaştırdığı Yollar’da yürü. Onlar’ın Karınlar’ından türlü Renkler’de Şerbetler çıkar, onda İnsanlar için bir Şifa var’dır." Elbette düşünen bir Qawim için gerçekten bunda bir Ayet var’dır.

016.70-         Allah Sizi yarattı. Sonra Sizi öldürüyor, Siz’den kimi de bildikden sonra birşey bilmesin diye. Ömrünün en Aşağı Ucu’na geri çevrilier. Elbette Allah Bilen'dir, Güçyetiren'dir.

 

X   Peygamberi seçmek 71-76

 

016.71-         Allah Rızıq’ta kiminizi kiminize Üstün kıldı. Üstün kılınanlar  Rızıqlar’ını Eller’inin altında bulunanlar’a onda Eşit olacak  şekilde çevirip vermezler ( Ellerinin altında bulunanlar’a vermezlerki, Onlar da Rızıq’ta Onlar’a Eşit olsunlar/kendilerine eşit olmaları için Ellerinin altında bulunanlara vermezler." Şimdi Allah'ın Ni’met’ini İnkar mı ediyorlar?

016.72-         Allah Size kendi Nefisler’inizden Eşler yaratı. Ve Size Eşler’inizden de Çocuklar ve Ahfat yarattı. Ve Sizi Güzel Şeyler’den rızıqlandırır. Şimdi Onlar Batıl’a mı inanıyorlar ve Allah'ın Ni’met’ini inkar  mı ediyorlar?

016.73-         Allah'ın dışında kendileri  için Gökler’den ve Yer’den hiçbir Rızq’a ve Hiçbir Şey’e Malik olmayan ve buna Güçler’i yetmeyen Şeyler’e mi tapıyorlar?

016.74-         Artık Allah'a benzerler aramaya kalmışmayın. Çünkü Allah bilir, Siz bilmezsiniz?

 

016.75-         Allah Hiçbir Şey’e Gücü yetmeyen ve başkasının Mülkü’nde olan ile tarafımızdan kendisine Güzel bir Rızıq verdiğimiz böylelikle O’ndan Gizli ve Açık infaq eden kimse’yi Örnek olarak gösterdi. Bunlar hiç Eşit olur mu? Hamd Allah'ındır. Fakat Onlar’ın çoğu bilmezler.

016.76-         Allah Şu Örneği de verdi: İki Kişi, bunlardan birisi Dilsiz, Hiçbir Şey’e gücü yetmez ve herşeyiyle Efendisi’nin üstünde. O, Onu hangi Yön’e gönderse bir Hayır getirmez. Şimdi bu, Adalet’le emreden ve Dosdoğru yol üzerinde bulunanla Eşit olabilir mi?

 

II           Azabın geciktirilmesi 77-83

 

016.77-         Gökler’in ve Yer’in Gaybı Allah'a aittir. Saat'in Emr’i de yalnızca bir Göz Çırpması gibidir veya  daha Yakın’dır. Elbette Allah Herşey’e Güçyetiren'dir.

016.78-         Allah, Sizi Anneler’inizin Karnı’ndan Hiçbir Şey bilmeksizin çıkardı ve umulur ki şükredersiniz diye İşitme, Görme ve Fuad/Gönüller verdi.

016.79-         Göğün Boşluğu’nda Boyun eğdirilmiş Kuşlar’ı görmüyorlar mı? Onları Allah'tan başkası tutmuyor. Elbette İnanan bir Qawim için bir Ayet var’dır.

016.80-         Allah Size Evler’inizden Güvenlik ve Huzur bulacağınız Yerler kıldı ve Size Hayvan Derileri’nden hem Göç Günü’nde hem de Yerleşme Günü’nde kolaylıkla taşıyabileceğiniz Evler Yünler’inden Yapağılar’ından ve Kıllarından bir zamana kadar Giyimlikler ve Döşemelikler ve bir Meta kıldı.

016.81-         Allah Sizin için yarattığı Şeyler’den Gölgeler kıldı. Dağlar’da da Sizin için Barınaklar, Siperler kıldı. Sizi Sıcak’tan koruyacak Elbiseler, Sizi Savaşınızda koruyacak Giyimlikler de varetti. İşte O üzerinizdeki Ni’met’ini böyle tamamlamaktadır , umulurki teslim olursunuz.

016.82-         Fakat Onlar yüz çevirirlerse Sana düşen yalnızca Apaçık bir Tebliğ’dir.

016.83-         Onlar Allah'ın Ni’met’ini bilmektedirler sonra da inkar etmektedirler Onlar’ın Çoğu Küfredenler’dir.      

 

XII            Peygamberlerin şehadeti 84- 89

     

016.84-         Her Ümmet’ten bir Şahid göndereceğimiz Gün sonra ne Küfredenler’e izin verilecek ne de Hoşnutluk Dilekleri kabul edilecek.

016.85-         O Zulmedenler Azab gördüklerinde ne Onlar’a hafifletilecek ne de Onlar’a süre tanınacaktır.

016.86-         O Şirk koşanlar Şirk koştuklarını gördükleri zaman "Rabb'imiz Seni bırakıp Bizim tapmakta olduğumuz Ortaklarınız bunlardır, diyecekler. Siz gerçekten Yalan söyleyenlersiniz" diye Söz’ü fırlatacaklar.

016.87-         O Gün Allah'a Teslim olmuşlardır ve uydurdukları da onlar’dan çekilip uzaklaşmıştır.

016.88-         Küfredip de Allah Yolu’ndan alıkoyanlar, Biz, işledikleri Fesad’a karşılık, Onlar’a Azab üstüne Azab ekledik.

016.89-         Her Ümmet içinde kendi Nefisler’inden Onların üzerinde bir Şahid getirdiğimiz Gün Seni de Onlar üzerinde bir Şahid olarak getirecğiz. Biz Kitab'ı Sana Herşey’in Açıklayıcısı/Beyanı Müslümanlar’a da bir Hidayet, bir Rahlmet ve bir Müjde olarak indirdik.

 

XIII          İyilik ve Fenalık 90-100

 

016.90-         Elbette Allah Adalet’i, İhsan’ı, Yakınlar’a vermeyi emreder. Fahşa’dan Münker’den ve Zorbalıklar’dan sakındırır. Size Öğüt vermektedir. Umulur ki Öğüt alıp düşünürsünüz.

016.91-         Ahitleştiğiniz zaman Allah'ın Ahdi’ni yerine getirip pekiştirdikten sonra Yeminler’i bozmayın. Çünkü Allah'ı üzerinize Kefil kılmışsınızdır. Elbette Allah yaptıklarınızı bilir.

016.92-         Bir Ümmet diğer bir Ümmet’ten daha Gelişkin’dir diye Yeminler’inizi kendi aranızda bir Bozuculuk Unsuru yaparak ipine Quwwet’le eğirdikten sonra bozan gibi olmayın. Elbette Allah Sizi bununla İmtihan eder. Qıyamet Günü hakkında İhtilaf’a düştüğünüz Şey’i Size elbette açıklayacaktır.

016.93-         Eğer Allah dileseydi Sizi tam bir Ümmet kılardı. Ancak dilediğini saptırır, dilediğini Hidayet’e erdirir. Yaptıklarınızdan elbette sorulacaksınız.

016.94-         Yeminler’inizi kendi aranızda bir Bozgunculuk Unsur’u edinmeyin. Sonra Sapasağlam basan Ayak kayar ve Allah Yolu’ndan alıkoyduğunuz için Kötülüğü tadarsınız. Büyük Azab da Sizin içindir.

016.95-         Allah'ın Ahdi’ni Ucuz bir Değer’e Karşılık satmayın. Eğer bilirseniz Allah katında olan Sizin için daha Hayırlı’dır.

016.96-         Sizin yanınızda olan tükenir, Allah'ın katında olan ise Kalıcı’dır. Sabredenler’in Karşılığı’nı yaptıklarının en Güzeli’yle Biz kesinlikle vereceğiz.

016.97-         Erkek olsun Kadın olsun bir Mü’min olarak kim Salih bir Eylem’de bulunursa elbette Biz O’nu Güzel bir Hayat’la yaşatırız ve Onların Karşılığını yaptıklarının en Güzel’iyle elbette veririz.

 

016.98-         Öyleyse Qur'an okuduğu zaman Racim Şeytan’dan Allah'a sığın.

016.99-         Gerçek şu ki İnananlar ve Rabb'lerine Tewekkül edenler üzerinde O’nun hiçbir Zorlayıcı Güc’ü yoktur.

016.100-       Onun Zorlayıcı Gücü ancak O’nu Weli edinenler O’na Ortak koşanlar üzerindedir.

 

XIV           Kur'an Haktır 101-110

 

016.101-       Biz bir Ayet’i bir Ayet’in Yeri ile değiştirdiğimiz zaman Allah neyi indirdiğini daha iyi bilmektedir Sen yalnızca İftira edici’sin" dediler. Hayır Onlar’ın Çoğu bilmezler.

016.102-       İnananlar’ı sağlamlaştırmak Müslümanlar’a bir Müjde ve Hidayet olmak üzere O’nu Haqq olarak Rabb'inden Ruhu’l-Quds indirmiştir.

016.103-       Andolsun ki Biz Onlar’ın "Bunu ancak bir Beşer öğretmektedir." dediklerini biliyoruz. Kendisine saparak Eğilim gösterdiklerinin Dil’i A’cem’dir, bu ise Açıkca Arapça olan bir Dil’dir.

016.104-       Allah’ın Ayetleri’ne inanmayanları Allah Hidayet’e ulaştırmaz ve Onlar için Acıklı bir Azab var’dır.

016.105-       Yalan’ı yalnızca Allah'ın Ayetler’ine inanmayanlar uydurur. İşte Yalancılar’ın asıl kendileri de onlar’dır.

016.106-       Kim İmanından sonra Allah'a küfredip de Qalb’i İman’la tatmin bulmuş olduğu halde Baskı altında zorlanan Haric Küfr’e Göğüs açarsa işte Onlar’ın üzerinde Allah'tan bir Gazap var’dır ve Büyük Azab Onlar’ındır.

016.107-       Bu Onlar’ın Dünya Hayatı’nı Ahiret’e göre daha Sevimli bulmalarından ve elbette Allah'ın da küfreden bir Qawm’i Hidayet’e ulaştırmaması nedeniyledir.

016.108-       Onlar Allah'ın Qalpler’ini Kulaklar’ı ve Gözler’ini Mühürlediği kimselerdir. Gafiller’de Onlar’ın ta kendileridir.

016.109-       Elbette Onlar Ahiret'te Ziyan’a uğrayanlar’dır.

016.110-       Sonra gerçekten senin Rabb'in İşkence’ye uğratıldıktan sonra Hicret edenler’in ardından Cihad edip sabredenler’in (destekcisidir). Elbette Senin Rabb'in gerçekten Gafur'dur, Rahim'dir.

 

XV Mekkelilerin Akıbeti 111-119

 

016.111-       O Gün Herkes kendi Nefs’i Adına Mücaedele eder ve Herkes’e yaptığının karşılığı Eksiksiz ödenir. Onlar Zulm’e uğratılmazlar.

 

016.112-       Allah bir Şehr’i Örnek verdi. Güvenlik ve Huzur içindeydi, Rızq’ı da Heryer’den bol bol gelmekteydi. Fakat Allah'ın Ni’metler’ine Nankörlük etti. Böylece Allah yaptıklarına karşılık olarak Ona Açlık ve Korku Elbisesi’ni taddırdı.

016.113-       Andolsun Onlar’a kendi içlerinden bir Elçi gelmişti. Fakat Onu yalanladılar. Böylece Onlar Zulumler’ine devam ederlerken Azab Onlar’ı yakalayıverdi.

016.114-       Öyleyse Allah'ın Sizi rızıqlandırdığı Şeyler’den Helal Temiz olan’ı yiyin. Eğer Ona Kulluk etmekte iseniz. Allah'ın Ni’met’ine şükredin.

 

016.115-       O Size ancak Ölü’yü, Kan’ı, Domuz Eti’ni ve Allah'tan başkası Ad’ına kesilmiş olanı Haram kıldı. Fakat kim Mecbur kalırsa, saldırmamak ve sınırı taşmamak üzere (izinlidir). Gerçekten Allah Gafur'dur, Rahim'dir.

016.116-       Diller’inizin Yalan yere nitelendirmesiyle şuna Helal buna Haram demeyin. Allah'a karşı Yalan uydurmuş olursunuz. Allah'a karşı Yalan uyduranlar Kurtuluş’a eremezler.

016.117-       Pek az bir Meta.  Onlar’a ise Acıklı bir Azab var’dır.

016.118-       Yahudi Olanlar’a da, bundan önce Sana aktardıklarımızı Haram kıldık. Biz Onlar’a zulmetmedik, ancak Onlar kendi Nefisler’ine zulmediyorlardı.

016.119-       Sonra gerçekten senin Rabb'in Cehalet sonucu Kötülük işleyen, sonra bunun ardından Tewbe eden ve Islah olanlar. eLBETTE Senin Rabb'in bundan sonra Gafur'dur, Rahim'dir.

 

XVI           İbrahim 120-128

 

016.120-       Gerçek şu ki, İbrahim bir Ümmet’ti. Allah'a Gönül’den yönelip İtaat eden bir Hanif’ti ve O Müşrikler’den değildi.

016.121-       O’nun Ni’metler’ine Şükredici’ydi. O’nu seçti ve Doğru Yol’a iletti.

016.122-       Ve Biz O’na Dünya’da bir Güzellik verdik, elbette O , Ahiret'te de Salih olanlar’dandır.

016.123-       Sonra Sana wahyettik: "Hanif olan İbrahim'in Milleti’ne uy. O Müşrikler'den değildi.

016.124-       Sebt, ancak O’nda ihtilaf’a düşenlere (farz) kılındı. Elbette Senin Rabb'in, Onlar’ın İhtilaf ettikleri Şeyler konusunda Qıyamet Günü aralarında hükmedecektir.

 

016.125-       Rabb'inin Yolu’na Hikmet’le ve Güzel Öğüt’le çağır  ve Onlar’la en Güzel bir biçim’de mücadele et. Elbette senin Rabb'in Yol’undan sapanı Bilen'dir ve Hidayet’e ereni de Bilen’dir.

016.126-       Eğer Ceza verecekseniz Size Ceza verilenin Misliyle Ceza verin ve eğer sabrederseniz, andolsun bu, Sabredenler için daha Hayırlı’dır.

016.127-       Sabret, Senin Sabr’ın ancak Allah iledir. Onlar için Hüzn’e kapılma ve kurmakta oldukları Hileli düzenler’den dolayı da Sıkıntı’ya düşme.

016.128-       Elbette Allah Sakınanlar’la ve İyilik edenler’le beraber’dir.

 

 

Tertil I      Tertil II          Tertil III         Tertil IV         Tertil V          

Tertil VI   Tertil VII        Tertil VIII      Tertil IX         Tertil X

Tertil XI   Tertil XII        Tertil XIII

 

 

Medenî   Sureler  

 

Qur'anu'l Hakîm (Qur'ane'n A'rabiyyen)