Mekkî Wahy

610-622


 

048.020/TAHA

Esirgeyen Bağışlayan Allah'ın adıyla

                                         

I  Musa: 1-24

 

020.01-      Ta Ha

020.02-      Biz Sana bu Qur'an'ı güçlük çekmen için indirmedik.

020.03-      Haşyet duyanlar’a ancak bir Öğüt.

020.04-      Yer’i ve Yüksek Gökler’i Yaratan tarafından bir İndirme’dir.

020.05-      Rahman Arş’a istiwa etti.

020.06-      Gökler’de, Yer’de, bu ikisinin arasında ve Nemli-Toprağın altında olanlar’ın tümü O'nundur.

020.07-      Söz’ü açığa vursan da (birdir). Çünkü  O, elbette Gizli’yi de Gizli’nin Gizlisi’ni de bilmektedir.

020.08-      Allah, O'ndan başka İlah yok. En Güzel İsimler O'nundur.

 

               Musa Muqaddes Tuwa'da

 

020.09-      Sana Musa'nın Haber’i geldi mi?

020.10-      Hani bir Ateş görmüştü de Ailesi’ne şöyle demişti: "Durun, kesinlikle Ben bir Ateş gördüm, umulur ki Size O’ndan bir Kor getiririm ya da Ateş’in yanında bir Yolgösteri’ci bulurum.'

020.11-      Nitekim O’na gidince, kendisine seslenildi: "Ey Musa!"

020.12-      "Gerçekten Ben, Ben Senin Rabb'inim. Ayakkabıları’nı çıkar. Çünkü Sen, Qutsal Wadi olan Tuwa' dasın."

020.13-      "Ben Seni seçtim, Artık wahyolunan’ı dinle."

020.14-      "Gerçekten Ben, Ben Allah'ım. Ben'den başka İlah yoktur, şu halde Bana abdol ve Beni zikretmek için Salat kıl."

020.15-      "Elbette, Saat yaklaşarak gelmektedir. Herkesin harcadığı Çaba’nın Karşılığını alması için, O’nu neredeyse açıklıyorum."

020.16-      "Öyleyse, O’na inanmayıp kendi Hewası’na uyan, sakın Seni O’ndan alıkoymasın, sonra Yıkıma uğrarsın."

020.17-      "Sağel’indeki nedir ey Musa?"

020.18-      Dedi ki: "O, Benim Asam’dır, O’na dayanmakta, onunla Dawarlarım için Ağaçlar’dan Yaprak düşürmekteyim, onda Benim için daha başka Yararlar da var."

020.19-      Dedi ki: "Onu at, ey Musa!"

020.20-      Böylece, O da onu attı, O hemen Debelenen bir Yılan (oldu).

020.21-      Dedi ki: "O’nu al ve korkma ,Biz O’nu İlk Durumu’na çevriceğiz."

020.22-      "Eli’ni de Koltuğuna sok,  bir Başka Ayet olarak O, Hastalık olmadan ve Bembeyaz bir durumda çıkıversin."

020.23-      "Öyle ki Sana Büyük Ayetlerimiz’den göstermiş olalım."

020.24-      "Fir'awn'a git, çünkü O taşkınlaşmaktadır."

  

II          Musa ve Fir'awn :25-54

 

020.25-      Dedi ki: "Rabb'im, Benim Göğsümü aç."

020.26-      "Bana İşim’i kolaylaştır."

020.27-      "Dilim’den Düğüm’ü çöz."

020.28-      "Ki söyleyeceklerimi kavrasınlar."

020.29-      "Ailem’den Bana bir Yardımcı kıl."

020.30-      "Kardeşim Harun'u"

020.31-      "O'nunla arkamı quwwetlendir."

020.32-      "O’nu İşim’de ortak kıl."

020.33-      "Böylece Seni çok tesbih edelim."

020.34-      "Ve Seni çok zikredelim."

020.35-      "Elbette Sen, Bizi görmektesin."

020.36-      Dedi ki: "Ey Musa istediğin Sana verildi."

 

020.37-      "Andolsun, Biz sana bir defa daha lutfetmiştik."

020.38-      "Hani, Anne’ne wahyolunan Şey’i wahyetmiştik."

020.39-      "Onu Sandığın içine koy, O’nu Su’ya bırak, böylece Su O’nu Sahil’e bıraksın, O’nu Benim de Düşman’ım, O’nun da Düşman’ı olan biri alacaktır. Gözümün önünde yetiştirilmen için, kendimden Sana bir Sevgi yönelttim."

020.40-      "Hani Kızkardeşi’n gezinip: "Onu üstlenecek birini Size Haber vereyim mi?" demekteydi. Böylece Seni Anne’ne geri çevirmiş olduk ki, Gözün aydın olsun ve Hüzn’e kapılmasın. Sen bir İnsan öldürmüştün de, Biz Seni Tasa’dan kurtarmış ve Seni Deneme’den geçirmiştik. Medyen Ashabı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir Qader üzerine geldin ey Musa!"

020.41-      "Seni kendim için seçtim"

 

020.42-      "Sen ve Kardeşin Ayetlerim’le gidin ve Beni zikretmekte Gevşek davranmayın."

020.43-      "İkiniz Fir'awn'a gidin, çünkü o taşkınlaşmaktadır."

020.44-      "Ona Yumuşak Söz söyleyin, umulur ki tezekkür eder ve haşyet duyar."

020.45-      "Dediler ki: "Rabb'imiz, Biz gerçekten, O’nun Biz’e karşı, taşkınlık etmesinden ya da Azgın davranmasından korkmaktayız."

020.46-      Dedi ki: "Korkmayın, çünkü Ben Sizin’le birlikteyim, işitmekteyim ve görmekteyim."

020.47-      "Haydi O’na gidin ve deyin ki: "Biz Senin Rabb'inin Elçileri’yiz. İsr’ailoğulları’nı Bizimle birlikte gönder ve Onlar’a Azab verme. Sana Rabb'inden bir Ayet’le geldik. Selam, Hidayet’e tabi olanlar’ın üzerine olsun."

020.48-      "Gerçekten Bize wahyolundu ki: -Doğrusu Azab, Yalanlayan ve yüz çevirenler’in üstünedir.-"

020.49-      Dedi ki " Sizin Rabb'iniz kim ey Musa?"

020.50-      Dedi ki: "Bizim Rabb'imiz, her şeye Yaratılışını veren, sonra Doğruyol’unu gösterendir."

020.51-      Dedi ki: "İlk Çağlar’daki Kuşaklar’ın Durumu nedir öyleyse?"

020.52-      Dedi ki: "Bunun bilgisi Rabb'imin katında bir Kitap'tadır. Benim Rabb'im şaşırmaz ve unutmaz."

 

020.53-      "Ki, Arz’ı Sizin için bir Beşik kıldı, O’nda Sizin için Yollar döşedi ve Gök’ten Su indirdi. Böylelikle bununla Her Tür Bitki’den Çiftler çıkardık.

020.54-      "Yiyin ve Hayvanlar’ınızı otlatın. Şüphesiz bunda Sağduyu Sahipleri için elbette Ayetler var’dır.

020.55-      Sizi O’ndan yarattık, Sizi Ona geri vereceğiz ve Sizi bir kere daha O’ndan çıkacağız.

020.56-      Andolsun, Biz O’na Ayetlerimiz’in Tümü’nü gösterdik. Fakat o yalanladı ve ayak diretti.

 

III            Musa ve Büyücüler :55-76

 

020.57-      Dedi ki: "Ey Musa, Sen Bizi Sihrin’le Yurdumuz’dan çıkarmaya mı geldin?"

020.58-      "Madem öyle, Biz de Sana buna benzer bir Sihir’le geleceğiz, şimdi Sen, bir Buluşma Yer ve Zamanı belirle, Bizim de, Senin de Ona karşı olamayacağımız Açık Geniş bir Yer olsun." dedi.

020.59-      Dedi ki: "Buluşma Zamanımız Bayram Günü ve İnsanlar’ın Toplanacağı Kuşluk vakti."

020.60-      Böylece Fir'awn arkasını dönüp gitti. Hileli Düzeni’ni bir araya getirdi. Sonra geldi.

020.61-      Musa Onlar’a dedi ki: "Size Yazıklar olsun, Allah'a karşı Yalan uydurmayın. Sonra bir Azab ile Kökünüz’ü kurutur. Yalan düzen gerçekten yokolup gitmiştir."

020.62-      Bunun üzerine kendi aralarında Durumları’nı tartışmaya başladılar ve Gizli Konuşmalar’a geçtiler.

020.63-      Dediler ki: "Bunlar, her halde iki Sihirbaz’dır, Sizi Sihirleri’yle Yurdunuz’dan çıkarmak ve Örnek olarak tutturduğunuz Yolunuz’u yok etmek istemektedirler."

020.64-      "Bundan dolayı Tuzaklarınız’ı bir araya getirin. Sonra Bölükler halinde gelin, Bugün Üstünlük sağlayan, gerçekten Kurtuluş’u bulmuştur."

020.65-      "Ey Musa" dediler. "Ya Sen at veya Önce atanlar Bizler olalım."

020.66-      Dedi ki: "Hayır Sizler atın." Sonra hemen ne görsün, Sihirleri’nden dolayı, Onlar’ın İpler’i ve Asalar’ı kendisine gerçekten debeleniyormuş haliyle göründü.

020.67-      Musa, bu yüzden kendi içinde bir tür Korku duymaya başladı.

020.68-      "Korkma" dedik. "Elbette Sen Üstün olacaksın."

020.69-      "Sağelin’dekini atıver, Onlar’ın yaptıklarını yutacaktır, çünkü Onlar’ın yaptıkları yalnızca bir Büyücü Hilesi’dir. Büyücü ise nereye varsa kurtulamaz."

020.70-      Bunun üzerine Büyücüler, Secde’ye kapandılar: "Harun'un ve Musa'nın Rabbi'ne İman ettik" dediler.

020.71-      Dedi ki: "Ben Size İzin vermeden önce O'a inandınız, öyle mi? Kuşkuşuz O Size Büyü’yü öğreten Büyüğünüz’dür. O halde Ben de Sizin Elleriniz’i ve Ayaklarınız’ı Çapraz olarak keseceğim ve Sizi Hurma Dalları’nda sallandıracağım. Siz de elbette, hangimizin Azab’ı daha Şiddetliymiş ve daha Sürekliymiş öğrenmiş olacaksınız."

020.72-      Dediler ki: "Bize gelen Apaçık Deliller’e ve Bizi Yaratan’a Seni Asla tercih etmeyeceğiz. Neyle Hükmü’nü yürütebileceksen, durmaksızın Hükmü’nü yürüt, Sen, yalnızca bu Dünya Hayatı’nda Hükmü’nü yürütebilirsin."

020.73-      "Gerçekten Biz Rabb'imize iman ettik, Günahlarımız’ı ve Sihir dolayısıyla Bizi kendisine karşı zorladığından bağışlasın. Allah, daha Hayırlı’dır ve daha Sürekli’dir."

020.74-      "Gerçek şu ki kim Rabb'ine Suçlu olarak gelirse, elbette Onun için Cehennem vardır. Onun içinde ise, ne ölebilir, ne de dirilebilir."

020.75-      "Kim de O'na inanıp Salih Çalışmalar’da bulunarak O'na gelirse, işte Onlar, Onlar için de Yüksek Dereceler vardır."

020.76-      "İçlerinde Ebedi kalacakları, içlerinden Irmaklar akan Adn Bahçeleri de. Ve işte bu Arınmış olan’ın Karşılığıdır."

 

IV           Musa ile Qawmi :77-89

 

020.77-      Andolsun, Biz Musa'ya wahyetmiştik: Kullarım’ı Geceleyin Yürüyüş’e geçir, Onlar’a Deniz’de Kuru bir Yol aç, yetişilmekten korkmadan ve Endişe’ye kapılmadan."

020.78-      Fir'awn ise Ordular’ıyla peşlerine döküldü. Sular’dan Onlar’ı kaplayan kapladı.

020.79-      Fir'awn, kendi Qawmi’ni saptırdı ve Onlar’ı Doğruya yöneltmedi.

020.80-      Ey İsrâiloğulları, andolsun,Sizi Düşmanlarınız’dan kurtardık, Tur'un Sağ yanında Sizin’le waidleştik ve üzerinize Qudret Helwası’yla Bıldırcın indirdik.

020.81-      Size Rızıq olarak verdiklerimizden Temiz olanları’ndan yiyin, bu  konuda Azgınlık yapmayın, yoksa Gazabım üzerinize kaçınılmaz olarak iner. Benim Gazabım kimin üzerine inerse, elbette o, Tepetaklak düşmüştür.

020.82-      Gerçekten Ben, Tewbe eden, İnanan, Salih Çalışmalar’da bulunup da sonra Doğruyol’a erişen kimseyi elbette bağışlayacağım.

020.83-      "Seni Qawmin’den çarçabuk ayrılmaya iten nedir ey Musa?"

020.84-      Dedi ki: "Onlar arkamda, İzim üzerindedirler, Hoşnut kalman için, Sana gelmekte Acele ettim Rabb'im."

020.85-      Dedi ki: "Biz Sen’den sonra Qawmi’ni Deneme’den geçirdik. Samirî Onlar’ı saptırdı."

020.86-      Bunun üzerine Musa, Qawmi’ne oldukca Kızgın, Üzgün olarak döndü.  Dedi ki: "Ey Qawmim, Rabb'iniz Size Güzel bir Waid’te bulunmadı mı? Size Söz pek Uzun mu geldi? Yoksa Rabb'inizden üzerinize kaçınılmaz bir Gazab’ın inmesini mi istediniz de Bana verdiğiniz Söz’den caydınız?"

020.87-      Dediler ki: "Biz Sana verdiğimiz Söz’den kendiliğimizden dönmedik ,ancak o Qawm’in Süs Eşyaları’ndan bir takım Yükler yüklenmiştik Biz Onlar’ı attık, böylece Samirî de attı."

020.88-      Böylece Onlar’a böğürmesi olan bir Buzağı Heykeli döküp çıkardı. "İşte, Sizin de İlahınız, Musa'nın da İlah’ı budur, fakat O unuttu." dediler.

020.89-      Onun kendilerine bir Söz’le cevap vermediğini ve Onlar’a bir Zarar veya Yarar sağlamaya Güc’ü olmadığını görmüyorlar mı?

 

V          Musa ve Buzağı :90-104

 

020.90-      Andolsun, Harun, bundan önce Onlar’a: "Ey Qawmim, gerçekten Siz bununla Fitne’ye düşürüldünüz. Sizin asıl Rabb'iniz Rahman'dır. Şu halde Bana uyun ve Emr’m’e tabi olun." demişti.

020.91-      Demişlerdi ki: "Musa Bize geri gelinceye kadar Ona karşı bel büküp önünde eğilmekten kesinlikle ayrılmayacağız."

020.92-      "Ey Harun" demişti. Onlar’ın saptıklarını gördüğün zaman Seni alıkoyan neydi?"

020.93-      "Niye Bana uymadın, Emrim’e Baş mı kaldırdın?"

020.94-      Dedi ki:"Ey Anne’min Oğlu, Sakalım’ı bırak ve Başım’ı tutma. Ben Senin İsrâiloğulları arasında Ayrılık çıkardın, Sözüm’ü önemsemedin  demenden endişe ettim."

020.95-      Dedi ki: "Ya Senin Amac’ın nedir ey Samirî?"

020.96-      Dedi ki: "Ben Onlar’ın görmediklerini gördüm, böylece Elçi’nin İzi’nden bir Avuç alıp Onu atıverdim, böylelikle Bana bunu Nefsim  hoş gösterdi."

020.97-      Dedi ki: "Haydi çekip git, artık Senin Cezan-Bana dokunulmasın- deyip gezmendir." Ve elbette Senin için kendisinden asla kaçınımayacağın bir Buluşma Zamanı var’dır. Üstüne kapanıp Bel bükerek önünde eğildiğin İlahı’na bak, Biz Onu elbette yakalayacağıız, sonra Darmadağın edip Deniz’de savuracağız.

020.98-      "Sizin İlahınız yalnızca Allah'tır ki, O'nun dışında İlah yoktur. O, İlim bakımından Herşey’i Kuşatan'dır.

 

020.99-      Sana Geçmişler’in Haberleri’nden bir Bölüm’ünü böylece aktarıyoruz. Gerçekten Sana katımızdan bir Zikr verdik.

020.100-    Kim bundan yüz çevirirse, elbette Qıyamet Günü o bir Günah-yükü yüklenecektir.

020.101     Onda Ebedi olarak Kalıcı’dır. Bu, Qıyamet Günü onlar için ne Kötü bir Yük’tür.

020.102-    Sur'a üfürüleceği Gün, Biz Suçlular’ı O gün Gözler’i kaskatı kesilmiş olarak toplayacağız.

020.103-    "Yalnızca On (gün) kaldınız" diye kendi aralarında fısıldaşacaklar.

020.104-    Onlar’ın Sözü’nü ettiklerini Biz daha iyi biliriz. Tutulan Yol bakımından Onlar’ın daha üst olanları ise: "Siz yalnızca bir Gün kaldınız" derler.

 

VI           Peygamber’in Muhalifleri :105-115

 

020.105-    Sana Dağlar’ı soruyorlar. De ki: "Benim Rabb'im, Onlar’ı Darmadağın edip savuracak"

020.106-    "Yerlerini Bomboş, Çıplak bırakacaktır."

020.107-    "Orada ne bir Eğrilik göreceksin, ne de bir Tümsek."

020.108-    O Gün, kendisinden sapma imkanı olmayan Çağrıcı’ya uyacaklar. Rahman'a karşı Sesler kısılmıştır. Artık bir Hırıltı’dan başka bir Ses işitemezsin.

020.109-    O Gün Rahman'ın kendisine İzin verdiği ve Sözü’nden Hoşnut olduğu kimseden başkasının Şefaat’i bir Yarar sağlamaz.

020.110-    O, önlerindekini de, arkalarındakini de bilir. Onlar ise, Bilgi bakımından O'nu kavrayamazlar.

020.111-    Yüzler, Diri ve Qaim olan’ın önünde Eğik durmuştur ve Zulüm yüklenen ise yok olup gitmiştir.

020.112-    Kim de bir İnançlı olarak, Salih Çalışmalar’da bulunursa, artık O, ne Zulum’den korksun ,ne de Haqqının Eksik tutulmasından.

020.113-    Böylece Biz O'nu, Arapça bir Qur'an olarak indirdik ve O'nda Korkulacak Şeyler’i Türlü Şekiller’de açıkladık umulur ki ittiqa ederler ya da Onlar için Öğüt olarak düşünme/Zikr oluşturur.

020.114-    Haqq olan Biricik Melik Allah Yüce'dir. O’nun Wahy’i Sana gelip tamamlanmadan önce Okuma’da Acele etme ve de ki: "Rabb'im, İlm’imi arttır."

 

VII          Şeytân’ın İğfali: 116-128

 

               (Bakara 30-38, 

               Araf 20-25,

               İsra 60-65,

               Kehf 50)

 

020.115-    Andolsun, Biz bundan önce Âdem'e Ahid vermiştik. Fakat O unutuverdi. Biz Onda bir Kararlılık bulmadık.

020.116-    Hani Biz Melekler’e: "Âdem'e secde edin" demiştik, İblis'in dışında secde etmişlerdi, O, Ayak diremişti."

020.117-    Bunun üzerine dedik ki: "Ey Âdem, bu gerçekten Sana da, Eşi’ne de Düşman’dır. Sakın Sizi Bahçe'den çıkarmasın, sonra Mutsuz olursunuz.

020.118-    Elbette ki, Senin acıkmaman ve Çıplak kalmaman ordadır."

020.119-    Ve gerçekten Sen burada susamayacaksın ve Güneş altında yanmayacaksın da."

020.120-    Sonunda Şeyt’an Ona weswese verdi, dedi ki: "Sana Sonsuzluk Ağacı’nı ve Yok olmayacak bir Mülk’ü Haber vereyim mi?"

020.121-    Böylece İkisi Ondan yediler, hemen ardından Ayıp yerleri/Sew'atları Onlar için ortaya çıktı , üzerlerine Bahçe Yaprakları’ndan örtmeye başladılar. Âdem, Rabb'ine karşı gelmiş oldu da şaşırıp kaldı.

020.122-    Sonra Rabb'i O’nu seçti, Tewbesi’ni kabul etti ve Doğru Yol’a iletti.

020.123-    Dedi ki: "Bir kısmınız bir kısmınıza Düşman olarak , hepiniz ordan inin. Artık Size Ben’den bir Yol Gösterici gelecektir, kim benim Hidayetim’e uyarsa artık O sapmaz ve mutsuz olmaz.

020.124-    "Kim de benim Zikrim’den yüzçevirirse, artık Onun için Sıkıntılı bir Geçim var’dır  ve Biz Onu Qıyamet Günü Kör olarak haşredeceğiz."

020.125-    "O da şöyle demiş olur: Ben görmekte olan biriyken, Beni niye Kör olarak haşrettin Rab'bim?"

020.126-    Der ki: "İşte böyle, Sana Ayetlerimiz gelmişti, Fakat Sen Onlar’ı unuttun, o Gün de Sen işte böyle unutulmaktasın."

 

VIII         Ceza muhakkaktır :129-135

 

020.127-    İşte Biz Ölçüsüzce davrananlar’ı ve Rabb'inin Ayetleri’ne inanmayanları böyle cezalandırırız, Ahiret Azabı ise gerçekten daha Şiddetli ve daha Sürekli’dir.

020.128-    Kendilerinden önceki Kuşaklar’dan Nicelerini Yıkıma uğratmamız, Onlar’ı Doğru’ya yöneltmedi mi? Onlar’ın kaldıkları Yerler’de gezinip durmaktadırlar. Şüphesiz bunda Sağduyu Sahipleri için Ayetler var’dır.

020.129-    Eğer Rabb'inden geçmiş bir Söz ve Adı konulmuş bir Süre (ecel) olmasaydı, kuşkusuz (azab) kaçınılmaz olurdu.

020.130-    Şu halde Onlar’ın söylediklerine karşı Sabırlı ol. Güneş’in Doğuşu’ndan önce ve Batışı’ndan önce Rabb'ini Hamd ile tesbih et. Gece’nin bir Bölümü’nde de ve Gündüzün Uçları’nda da tesbihte bulun ki Hoşnut olabilesin.

020.131-    Onlar’dan Bazı Bölükler’e, kendilerini Onunla denemek için yararlandığımız Dünya Hayatı’nın Süsü’ne gözünü dikme. Senin Rabb'inin Rızq’ı daha Hayırlı ve daha Sürekli’dir.

020.132-    Ehl’ine Salat’ı emret ve onda Kararlı davran. Biz Sen’den Rızıq istemiyoruz, Biz Sana Rızıq vermekteyiz: Sonuç Taqwa’nındır.

020.133-    Dediler ki: "Bize kendi Rabb'inden bir Ayet getirmesi gerekmez miydi?" Onlar’a önceki Kitaplar’da Açık Belgeler gelmedi mi?

020.134-    Eğer Biz Onlar’ı bundan önceki Azab ile Yıkıma uğratmış olsaydık, kesinlikle diyeceklerdi ki: Rabb'imiz, Bize bir Elçi gönderseydin de, Küçülmeden ve Aşağılanmadan önce Senin Ayetler’ine tabi olsaydık."

020.135-    De ki: "Herkes gözetlemekterir, Siz de gözleyip durun. Sonun da,  Dümdüz Yol’un Sahipleri kimlermiş ve Doğru yol’a ulaşan kimlermiş, pek yakında öğreneceksiniz."

 

 

Mekkî   Sureler  

Medenî   Sureler  

Qur'anu'l Hakîm (Qur'ane'n A'rabiyyen)

 

001 Fatiha

031 Luqman

061 Saf

091 Şems

002 Baqara

032 Secde

062 Cum'a

092 Leyl

003 Ali İmran

033 Ahzab

063 Münafiqun

093 Duha

004 Nisa

034 Sebe

064 Tegabun

094 İnşirah

005 Maide

035 Fatır

065 Talaq

095 Tin

006 En'am

036 YaSin

066 Tahrim

096 Alaq

007 A'raf

037 Saffat

067 Mülk

097 Qadr

008 Enfal

038 Sad

068 Qalem

098 Beyyine

009 Tewbe

039 Zümer

069 Haqqa

099 Zilzal

010 Yunus

040 Mü'min

070 Mearic

100 Adiyat

011 Hud

041 Fussilet

071 Nuh

101 Qaria

012 Yusuf

042 Şura

072 Cin

102 Tekasur

013 Ra'd

043 Zuhruf

073 Müzzemmil

103 Asr

014 İbrahim

044 Duhan

074 Müddessir

104 Hümeze

015 Hicr

045 Casiye

075 Qıyame

105 Fil

016 Nahl

046 Ahqaf

076 İnsan

106 Qureyş

017 İsra

047 Qıtal

077 Mürselat

107 Maun

018 Kehf

048 Fetih

078 Nebe

108 Kewser

019 Meryem

049 Hucurat

079 Naziat

109 Kafirun

020 TaHa

050 Qaf

080 Abese

111 Leheb

021 Enbiya

051 Zariat

081 Tekwir

111 Nasr

022 Hacc

052 Tur

082 İnfitar

112 İhlas

023 Mü'minun

053 Necm

083 Mutaffifin

113 Felaq

024 Nur

054 Qamer

084 İnşiqaq

114 Nas

025 Furqan

055 Rahman

085 Buruc

 

026 Şuara

056 Waqıa

086 Tarıq

 

027 Neml

057 Hadid

087 A'la

 

028 Qasas

058 Mücadile

088 Gaşiye

 

029 Ankebut

059 Haşr

089 Fecr

 

030 Rum

060 Mümtehine

090 Beled