Mekkî Wahy
610-622
048.020/TAHA
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Musa: 1-24
020.01- Ta Ha
020.02- Biz Sana bu Qur'an'ı
güçlük çekmen için indirmedik.
020.03- Haşyet duyanlar’a
ancak bir Öğüt.
020.04- Yer’i ve Yüksek Gökler’i
Yaratan tarafından bir İndirme’dir.
020.05- Rahman Arş’a istiwa
etti.
020.06- Gökler’de,
Yer’de, bu ikisinin arasında ve Nemli-Toprağın altında olanlar’ın tümü O'nundur.
020.07- Söz’ü açığa vursan da (birdir). Çünkü O, elbette Gizli’yi de Gizli’nin Gizlisi’ni
de bilmektedir.
020.08- Allah, O'ndan başka İlah yok. En Güzel
İsimler O'nundur.
Musa Muqaddes Tuwa'da
020.09- Sana
Musa'nın Haber’i geldi mi?
020.10- Hani bir Ateş görmüştü de Ailesi’ne şöyle
demişti: "Durun, kesinlikle Ben bir Ateş gördüm, umulur ki Size O’ndan bir
Kor getiririm ya da Ateş’in yanında bir Yolgösteri’ci bulurum.'
020.11- Nitekim O’na gidince, kendisine
seslenildi: "Ey Musa!"
020.12- "Gerçekten Ben, Ben Senin Rabb'inim.
Ayakkabıları’nı çıkar. Çünkü Sen, Qutsal Wadi olan Tuwa' dasın."
020.13- "Ben Seni seçtim, Artık wahyolunan’ı dinle."
020.14- "Gerçekten Ben, Ben Allah'ım. Ben'den
başka İlah yoktur, şu halde Bana abdol ve Beni
zikretmek için Salat kıl."
020.15- "Elbette, Saat yaklaşarak gelmektedir.
Herkesin harcadığı Çaba’nın Karşılığını alması için, O’nu neredeyse
açıklıyorum."
020.16- "Öyleyse, O’na inanmayıp kendi Hewası’na uyan, sakın Seni O’ndan alıkoymasın, sonra Yıkıma
uğrarsın."
020.17- "Sağel’indeki
nedir ey Musa?"
020.18- Dedi ki: "O, Benim Asam’dır, O’na dayanmakta, onunla Dawarlarım
için Ağaçlar’dan Yaprak düşürmekteyim, onda Benim
için daha başka Yararlar da var."
020.19- Dedi ki: "Onu at, ey Musa!"
020.20- Böylece, O da onu attı, O hemen Debelenen
bir Yılan (oldu).
020.21- Dedi ki: "O’nu al ve korkma ,Biz O’nu
İlk Durumu’na çevriceğiz."
020.22- "Eli’ni de Koltuğuna sok, bir Başka Ayet olarak O, Hastalık olmadan ve
Bembeyaz bir durumda çıkıversin."
020.23- "Öyle ki Sana Büyük Ayetlerimiz’den göstermiş olalım."
020.24- "Fir'awn'a git, çünkü O
taşkınlaşmaktadır."
II Musa ve Fir'awn
:25-54
020.25- Dedi ki: "Rabb'im, Benim Göğsümü
aç."
020.26- "Bana İşim’i
kolaylaştır."
020.27- "Dilim’den Düğüm’ü çöz."
020.28- "Ki söyleyeceklerimi
kavrasınlar."
020.29- "Ailem’den
Bana bir Yardımcı kıl."
020.30- "Kardeşim Harun'u"
020.31- "O'nunla
arkamı quwwetlendir."
020.32- "O’nu İşim’de
ortak kıl."
020.33- "Böylece Seni çok tesbih
edelim."
020.34- "Ve Seni çok zikredelim."
020.35- "Elbette Sen, Bizi görmektesin."
020.36- Dedi
ki: "Ey Musa istediğin Sana
verildi."
020.37- "Andolsun,
Biz sana bir defa daha lutfetmiştik."
020.38- "Hani,
Anne’ne wahyolunan Şey’i wahyetmiştik."
020.39- "Onu
Sandığın içine koy, O’nu Su’ya bırak, böylece Su O’nu Sahil’e bıraksın, O’nu
Benim de Düşman’ım, O’nun da Düşman’ı olan biri alacaktır. Gözümün önünde
yetiştirilmen için, kendimden Sana bir Sevgi yönelttim."
020.40- "Hani
Kızkardeşi’n gezinip: "Onu üstlenecek birini Size Haber vereyim mi?"
demekteydi. Böylece Seni Anne’ne geri çevirmiş olduk ki, Gözün aydın olsun ve
Hüzn’e kapılmasın. Sen bir İnsan öldürmüştün de, Biz Seni Tasa’dan kurtarmış ve
Seni Deneme’den geçirmiştik. Medyen
Ashabı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir Qader üzerine geldin ey Musa!"
020.41- "Seni
kendim için seçtim"
020.42- "Sen
ve Kardeşin Ayetlerim’le gidin ve Beni zikretmekte Gevşek davranmayın."
020.43- "İkiniz
Fir'awn'a gidin, çünkü o
taşkınlaşmaktadır."
020.44- "Ona
Yumuşak Söz söyleyin, umulur ki tezekkür eder ve haşyet duyar."
020.45- "Dediler
ki: "Rabb'imiz, Biz gerçekten, O’nun Biz’e karşı, taşkınlık etmesinden ya
da Azgın davranmasından korkmaktayız."
020.46- Dedi
ki: "Korkmayın, çünkü Ben Sizin’le birlikteyim, işitmekteyim ve
görmekteyim."
020.47- "Haydi
O’na gidin ve deyin ki: "Biz Senin Rabb'inin Elçileri’yiz. İsr’ailoğulları’nı Bizimle birlikte gönder ve
Onlar’a Azab verme. Sana Rabb'inden bir Ayet’le geldik. Selam, Hidayet’e tabi
olanlar’ın üzerine olsun."
020.48- "Gerçekten
Bize wahyolundu ki: -Doğrusu Azab, Yalanlayan ve yüz çevirenler’in
üstünedir.-"
020.49- Dedi
ki " Sizin Rabb'iniz kim ey Musa?"
020.50- Dedi
ki: "Bizim Rabb'imiz, her şeye Yaratılışını veren, sonra Doğruyol’unu
gösterendir."
020.51- Dedi
ki: "İlk Çağlar’daki Kuşaklar’ın Durumu nedir öyleyse?"
020.52- Dedi
ki: "Bunun bilgisi Rabb'imin katında bir Kitap'tadır. Benim Rabb'im
şaşırmaz ve unutmaz."
020.53- "Ki,
Arz’ı Sizin için bir Beşik kıldı, O’nda Sizin için Yollar döşedi ve Gök’ten Su
indirdi. Böylelikle bununla Her Tür Bitki’den Çiftler çıkardık.
020.54- "Yiyin
ve Hayvanlar’ınızı otlatın. Şüphesiz bunda Sağduyu Sahipleri için elbette
Ayetler var’dır.
020.55- Sizi
O’ndan yarattık, Sizi Ona geri vereceğiz ve Sizi bir kere daha O’ndan
çıkacağız.
020.56- Andolsun,
Biz O’na Ayetlerimiz’in Tümü’nü gösterdik. Fakat o yalanladı ve ayak diretti.
III Musa ve Büyücüler :55-76
020.57- Dedi ki: "Ey Musa, Sen Bizi Sihrin’le Yurdumuz’dan çıkarmaya mı geldin?"
020.58- "Madem öyle, Biz de Sana buna benzer
bir Sihir’le geleceğiz, şimdi Sen, bir Buluşma Yer ve Zamanı belirle, Bizim de,
Senin de Ona karşı olamayacağımız Açık Geniş bir Yer olsun." dedi.
020.59- Dedi ki: "Buluşma Zamanımız Bayram
Günü ve İnsanlar’ın Toplanacağı Kuşluk vakti."
020.60- Böylece Fir'awn arkasını dönüp gitti.
Hileli Düzeni’ni bir araya getirdi. Sonra geldi.
020.61- Musa
Onlar’a dedi ki: "Size Yazıklar olsun, Allah'a
karşı Yalan uydurmayın. Sonra bir Azab ile Kökünüz’ü kurutur. Yalan düzen gerçekten yokolup gitmiştir."
020.62- Bunun üzerine kendi aralarında Durumları’nı
tartışmaya başladılar ve Gizli Konuşmalar’a geçtiler.
020.63- Dediler ki: "Bunlar, her halde iki
Sihirbaz’dır, Sizi Sihirleri’yle Yurdunuz’dan
çıkarmak ve Örnek olarak tutturduğunuz Yolunuz’u yok
etmek istemektedirler."
020.64- "Bundan dolayı Tuzaklarınız’ı
bir araya getirin. Sonra Bölükler halinde gelin, Bugün Üstünlük sağlayan,
gerçekten Kurtuluş’u bulmuştur."
020.65- "Ey Musa" dediler. "Ya
Sen at veya Önce atanlar Bizler
olalım."
020.66- Dedi ki: "Hayır Sizler atın." Sonra hemen ne görsün,
Sihirleri’nden dolayı, Onlar’ın İpler’i ve Asalar’ı kendisine
gerçekten debeleniyormuş haliyle göründü.
020.67- Musa, bu yüzden kendi
içinde bir tür Korku duymaya
başladı.
020.68- "Korkma"
dedik. "Elbette
Sen Üstün olacaksın."
020.69- "Sağelin’dekini
atıver, Onlar’ın yaptıklarını yutacaktır, çünkü Onlar’ın yaptıkları yalnızca bir Büyücü Hilesi’dir.
Büyücü ise nereye varsa
kurtulamaz."
020.70- Bunun üzerine Büyücüler, Secde’ye kapandılar: "Harun'un ve Musa'nın Rabbi'ne İman ettik"
dediler.
020.71- Dedi ki: "Ben Size İzin vermeden önce
O'a inandınız, öyle mi? Kuşkuşuz
O Size Büyü’yü öğreten Büyüğünüz’dür. O halde Ben de
Sizin Elleriniz’i ve Ayaklarınız’ı
Çapraz olarak keseceğim ve Sizi Hurma Dalları’nda sallandıracağım. Siz de
elbette, hangimizin Azab’ı daha Şiddetliymiş ve daha
Sürekliymiş öğrenmiş olacaksınız."
020.72- Dediler ki: "Bize gelen Apaçık Deliller’e ve Bizi Yaratan’a Seni Asla tercih etmeyeceğiz.
Neyle Hükmü’nü yürütebileceksen, durmaksızın Hükmü’nü yürüt, Sen, yalnızca bu
Dünya Hayatı’nda Hükmü’nü yürütebilirsin."
020.73- "Gerçekten Biz Rabb'imize iman ettik,
Günahlarımız’ı ve Sihir dolayısıyla Bizi kendisine
karşı zorladığından bağışlasın. Allah, daha Hayırlı’dır
ve daha Sürekli’dir."
020.74- "Gerçek şu ki kim Rabb'ine Suçlu
olarak gelirse, elbette Onun için Cehennem vardır. Onun içinde ise, ne
ölebilir, ne de dirilebilir."
020.75- "Kim de O'na inanıp Salih Çalışmalar’da bulunarak O'na gelirse, işte Onlar, Onlar
için de Yüksek Dereceler vardır."
020.76- "İçlerinde Ebedi kalacakları,
içlerinden Irmaklar akan Adn Bahçeleri de. Ve işte bu
Arınmış olan’ın Karşılığıdır."
IV Musa ile Qawmi
:77-89
020.77- Andolsun, Biz Musa'ya wahyetmiştik:
Kullarım’ı Geceleyin Yürüyüş’e geçir, Onlar’a Deniz’de Kuru bir Yol aç, yetişilmekten korkmadan
ve Endişe’ye kapılmadan."
020.78- Fir'awn ise Ordular’ıyla peşlerine
döküldü. Sular’dan Onlar’ı
kaplayan kapladı.
020.79- Fir'awn, kendi Qawmi’ni saptırdı
ve Onlar’ı Doğruya yöneltmedi.
020.80- Ey İsrâiloğulları, andolsun,Sizi Düşmanlarınız’dan kurtardık, Tur'un Sağ yanında Sizin’le waidleştik ve üzerinize Qudret Helwası’yla Bıldırcın
indirdik.
020.81- Size Rızıq
olarak verdiklerimizden Temiz olanları’ndan yiyin, bu konuda Azgınlık yapmayın, yoksa Gazabım
üzerinize kaçınılmaz olarak iner. Benim Gazabım kimin üzerine inerse, elbette
o, Tepetaklak düşmüştür.
020.82- Gerçekten Ben, Tewbe
eden, İnanan, Salih Çalışmalar’da bulunup da sonra Doğruyol’a erişen kimseyi elbette bağışlayacağım.
020.83- "Seni Qawmin’den
çarçabuk ayrılmaya iten nedir ey Musa?"
020.84- Dedi ki: "Onlar arkamda, İzim
üzerindedirler, Hoşnut kalman için, Sana gelmekte Acele ettim Rabb'im."
020.85- Dedi ki: "Biz Sen’den sonra Qawmi’ni Deneme’den geçirdik. Samirî
Onlar’ı saptırdı."
020.86- Bunun üzerine Musa, Qawmi’ne oldukca
Kızgın, Üzgün olarak döndü. Dedi ki:
"Ey Qawmim, Rabb'iniz Size Güzel bir Waid’te bulunmadı mı? Size Söz pek Uzun mu geldi? Yoksa
Rabb'inizden üzerinize kaçınılmaz bir Gazab’ın
inmesini mi istediniz de Bana verdiğiniz Söz’den caydınız?"
020.87- Dediler ki: "Biz Sana verdiğimiz
Söz’den kendiliğimizden dönmedik ,ancak o Qawm’in Süs
Eşyaları’ndan bir takım Yükler yüklenmiştik Biz Onlar’ı
attık, böylece Samirî
de attı."
020.88- Böylece Onlar’a
böğürmesi olan bir Buzağı Heykeli döküp çıkardı. "İşte, Sizin de İlahınız,
Musa'nın da İlah’ı budur, fakat O
unuttu." dediler.
020.89- Onun kendilerine bir Söz’le cevap
vermediğini ve Onlar’a bir Zarar veya Yarar sağlamaya
Güc’ü olmadığını görmüyorlar mı?
V Musa ve Buzağı :90-104
020.90- Andolsun, Harun, bundan önce Onlar’a:
"Ey Qawmim, gerçekten Siz bununla Fitne’ye
düşürüldünüz. Sizin asıl Rabb'iniz Rahman'dır. Şu halde Bana uyun ve Emr’m’e tabi olun." demişti.
020.91- Demişlerdi ki: "Musa Bize geri gelinceye kadar Ona karşı bel büküp önünde
eğilmekten kesinlikle ayrılmayacağız."
020.92- "Ey Harun" demişti. Onlar’ın
saptıklarını gördüğün zaman Seni alıkoyan neydi?"
020.93- "Niye Bana uymadın, Emrim’e Baş mı kaldırdın?"
020.94- Dedi ki:"Ey Anne’min Oğlu, Sakalım’ı bırak ve Başım’ı tutma.
Ben Senin İsrâiloğulları
arasında Ayrılık çıkardın, Sözüm’ü önemsemedin demenden endişe ettim."
020.95- Dedi ki: "Ya Senin
Amac’ın nedir ey Samirî?"
020.96- Dedi ki: "Ben Onlar’ın görmediklerini gördüm, böylece Elçi’nin İzi’nden bir Avuç
alıp Onu atıverdim, böylelikle Bana bunu Nefsim hoş gösterdi."
020.97- Dedi ki: "Haydi çekip git, artık
Senin Cezan-Bana dokunulmasın- deyip gezmendir." Ve elbette Senin için kendisinden asla kaçınımayacağın bir Buluşma Zamanı
var’dır. Üstüne kapanıp Bel bükerek
önünde eğildiğin İlahı’na bak,
Biz Onu elbette yakalayacağıız, sonra Darmadağın edip Deniz’de savuracağız.
020.98- "Sizin İlahınız yalnızca Allah'tır ki, O'nun
dışında İlah yoktur. O, İlim bakımından Herşey’i Kuşatan'dır.
020.99- Sana Geçmişler’in Haberleri’nden bir Bölüm’ünü böylece
aktarıyoruz. Gerçekten Sana katımızdan
bir Zikr verdik.
020.100- Kim bundan yüz çevirirse, elbette Qıyamet Günü o bir Günah-yükü
yüklenecektir.
020.101 Onda
Ebedi olarak Kalıcı’dır. Bu, Qıyamet
Günü onlar için ne Kötü
bir Yük’tür.
020.102- Sur'a üfürüleceği Gün, Biz Suçlular’ı O gün Gözler’i kaskatı kesilmiş olarak toplayacağız.
020.103- "Yalnızca On
(gün) kaldınız" diye kendi aralarında
fısıldaşacaklar.
020.104- Onlar’ın Sözü’nü ettiklerini Biz daha iyi biliriz.
Tutulan Yol bakımından Onlar’ın daha üst olanları
ise: "Siz yalnızca bir Gün
kaldınız" derler.
VI Peygamber’in Muhalifleri :105-115
020.105- Sana Dağlar’ı
soruyorlar. De ki: "Benim Rabb'im, Onlar’ı
Darmadağın edip savuracak"
020.106- "Yerlerini Bomboş, Çıplak
bırakacaktır."
020.107- "Orada ne bir Eğrilik göreceksin, ne de
bir Tümsek."
020.108- O Gün, kendisinden sapma imkanı olmayan Çağrıcı’ya uyacaklar. Rahman'a karşı Sesler kısılmıştır.
Artık bir Hırıltı’dan başka bir Ses işitemezsin.
020.109- O Gün Rahman'ın kendisine İzin verdiği ve
Sözü’nden Hoşnut olduğu kimseden başkasının Şefaat’i bir Yarar sağlamaz.
020.110- O, önlerindekini de, arkalarındakini de
bilir. Onlar ise, Bilgi bakımından O'nu kavrayamazlar.
020.111- Yüzler, Diri ve Qaim
olan’ın önünde Eğik durmuştur ve Zulüm yüklenen ise
yok olup gitmiştir.
020.112- Kim de bir İnançlı olarak, Salih Çalışmalar’da bulunursa, artık O, ne Zulum’den
korksun ,ne de Haqqının Eksik tutulmasından.
020.113- Böylece Biz O'nu, Arapça bir Qur'an olarak indirdik ve O'nda Korkulacak Şeyler’i Türlü Şekiller’de
açıkladık umulur ki ittiqa ederler ya da Onlar için Öğüt olarak düşünme/Zikr
oluşturur.
020.114- Haqq olan Biricik
Melik Allah Yüce'dir. O’nun Wahy’i Sana gelip
tamamlanmadan önce Okuma’da Acele etme ve de ki: "Rabb'im, İlm’imi arttır."
VII Şeytân’ın İğfali: 116-128
(Bakara
30-38,
Araf
20-25,
İsra 60-65,
Kehf 50)
020.115- Andolsun, Biz
bundan önce Âdem'e Ahid vermiştik. Fakat O unutuverdi. Biz Onda bir Kararlılık
bulmadık.
020.116- Hani Biz Melekler’e:
"Âdem'e secde edin"
demiştik, İblis'in dışında secde
etmişlerdi, O, Ayak diremişti."
020.117- Bunun üzerine dedik ki: "Ey Âdem, bu gerçekten Sana da, Eşi’ne de
Düşman’dır. Sakın Sizi Bahçe'den çıkarmasın, sonra Mutsuz olursunuz.
020.118- Elbette ki, Senin acıkmaman ve Çıplak
kalmaman ordadır."
020.119- Ve gerçekten Sen burada susamayacaksın ve
Güneş altında yanmayacaksın da."
020.120- Sonunda Şeyt’an Ona weswese
verdi, dedi ki: "Sana Sonsuzluk Ağacı’nı ve Yok olmayacak bir Mülk’ü Haber
vereyim mi?"
020.121- Böylece İkisi Ondan yediler, hemen ardından
Ayıp yerleri/Sew'atları Onlar için ortaya çıktı ,
üzerlerine Bahçe Yaprakları’ndan örtmeye başladılar. Âdem, Rabb'ine karşı gelmiş oldu da şaşırıp kaldı.
020.122- Sonra Rabb'i O’nu seçti, Tewbesi’ni
kabul etti ve Doğru Yol’a iletti.
020.123- Dedi ki: "Bir kısmınız bir kısmınıza Düşman
olarak , hepiniz ordan inin. Artık Size Ben’den bir
Yol Gösterici gelecektir, kim benim Hidayetim’e
uyarsa artık O sapmaz ve mutsuz olmaz.
020.124- "Kim de benim Zikrim’den
yüzçevirirse, artık Onun için Sıkıntılı bir Geçim
var’dır ve
Biz Onu Qıyamet Günü Kör olarak haşredeceğiz."
020.125- "O da şöyle demiş olur: Ben görmekte
olan biriyken, Beni niye Kör olarak haşrettin Rab'bim?"
020.126- Der ki: "İşte böyle, Sana Ayetlerimiz
gelmişti, Fakat Sen Onlar’ı unuttun, o Gün de Sen
işte böyle unutulmaktasın."
VIII Ceza muhakkaktır :129-135
020.127- İşte Biz Ölçüsüzce davrananlar’ı
ve Rabb'inin Ayetleri’ne inanmayanları böyle cezalandırırız, Ahiret Azabı ise gerçekten daha Şiddetli ve daha
Sürekli’dir.
020.128- Kendilerinden önceki Kuşaklar’dan
Nicelerini Yıkıma uğratmamız, Onlar’ı Doğru’ya
yöneltmedi mi? Onlar’ın kaldıkları Yerler’de gezinip durmaktadırlar. Şüphesiz bunda Sağduyu
Sahipleri için Ayetler var’dır.
020.129- Eğer Rabb'inden geçmiş bir Söz ve Adı
konulmuş bir Süre (ecel) olmasaydı, kuşkusuz (azab)
kaçınılmaz olurdu.
020.130- Şu halde Onlar’ın
söylediklerine karşı Sabırlı ol. Güneş’in Doğuşu’ndan önce ve Batışı’ndan önce
Rabb'ini Hamd ile tesbih
et. Gece’nin bir Bölümü’nde de ve Gündüzün Uçları’nda da tesbihte
bulun ki Hoşnut olabilesin.
020.131- Onlar’dan Bazı Bölükler’e, kendilerini Onunla denemek için yararlandığımız
Dünya Hayatı’nın Süsü’ne gözünü dikme. Senin Rabb'inin Rızq’ı
daha Hayırlı ve daha Sürekli’dir.
020.132- Ehl’ine Salat’ı emret ve onda Kararlı davran. Biz Sen’den Rızıq istemiyoruz, Biz Sana Rızıq
vermekteyiz: Sonuç Taqwa’nındır.
020.133- Dediler ki: "Bize kendi Rabb'inden bir
Ayet getirmesi gerekmez miydi?" Onlar’a önceki Kitaplar’da Açık Belgeler gelmedi mi?
020.134- Eğer Biz Onlar’ı
bundan önceki Azab ile Yıkıma uğratmış olsaydık,
kesinlikle diyeceklerdi ki: Rabb'imiz, Bize bir Elçi gönderseydin de,
Küçülmeden ve Aşağılanmadan önce Senin Ayetler’ine
tabi olsaydık."
020.135- De ki: "Herkes gözetlemekterir,
Siz de gözleyip durun. Sonun da, Dümdüz
Yol’un Sahipleri kimlermiş ve Doğru yol’a ulaşan kimlermiş, pek yakında
öğreneceksiniz."
Qur'anu'l Hakîm (Qur'ane'n A'rabiyyen)
020 TaHa |
|||
|
|||
|
|||
|
|||
|
|||
|
|||
|