Mekkî Wahy
610-622
074.018/el-KEHF
Esirgeyen
Bağışlayan Allah'ın adıyla
I Hristiyanlar’a
İhtarlar 1-12
018.01- Hamd, Kitab’ı Kul’u üzerine indiren ve Onda hiçbir Çarpıklık kılmayan ,dosdoğru olarak indiren Allah'a aiddir.
018.02- Dosdoğrudur ki kendi katından Şiddetli bir
Azap’la uyarmak ve Salih Eylemler’de bulunan Mü'minler’e Müjde vermek için. Şüphesiz Onlar’a
Güzel bir Ecir var’dır.
018.03- Onlar Orda Ebedi olarak Kalıcı’dırlar.
018.04- "Allah Çocuk edindi" diyenleri
uyarmaktadır.
018.05- Bu konuda ne kendilerinin, ne de Atalar’ının hiçbir Bilgisi yoktur. Ağızları’ndan çıkan Söz
ne Büyük. Onlar Yalan’dan başkasını söylemiyorlar.
018.06- Şimdi Onlar bu Söz’e inanmayacak olurlarsa
Sen, Onlar’ın peşi sıra Esef ederek kendini
kahredeceksin.
018.07- Şüphesiz Biz, Yeryüzü üzerindeki Şeyler’i Ona bir Süs kıldık, Onlar’ın
hangisinin daha Güzel Davranış’ta bulunduğunu deneyelim diye.
018.08- Biz gerçekten (yer) üzerinde olanları
Kupkuru-çorak bir Toprak yapabiliriz.
018.09- Sen, yoksa Kehf ve Rakim Ehli’ni
Bizim şaşılacak Ayetlerimizden mi sandın?
018.10- O Gençler, Mağara’ya sığındıkları zaman,
demişlerdi ki: "Rabb'imiz, katından Bize bir Rahmet ver ve işimizden Bize
Doğru’yu kolaylaştır."
018.11- Böylelikle Mağara’da Yıllar Yılı Onlar’ın Kulaklarına (sağırlık) vurduk.
018.12- Sonra İki Gurup’tan hangisinin kaldıkları
Süre’yi daha iyi Hesap ettiğini belirtmek için onları uyandırdık.
II Kehf Ehli
13-17
018.13- Biz Sana Onlar’ın
Haberler’ini bir Gerçek olarak aktarmaktayız. Gerçekten Onlar. Rabb’lerine
iman etmiş Gençler’di ve Biz de Onlar’ın
Hidayetleri’ni artırmıştık.
018.14- Onlar’ın Qalpleri üzerinde rabtetmiştik. Qıyam ettiklerinde demişlerdi ki: " Bizim
Rabb'imiz, Gökler’in ve Yer’in Rabb'idir. İlah olarak
Biz O'ndan başkasına kesinlikle tapmayız .(Böyle) söylersek andolsun
Gerçeğin dışına çıkarız.
018.15- "Şunlar, Bizim Qawmimiz’dir.O'ndan
başkasını İlahlar edindiler, Onlar’a karşı Apaçık
Olay İspatlayıcı bir Delil getirmeleri
gerekmez miydi? Öyleyse Allah'a karşı Yalan düzüp uyduran’dan
daha Zalim kim’dir?"
018.16- "Madem mi Siz Onlar’dan
ve Allah'tan başka taptıklarınızdan koyup ayrıldınız, o halde Mağara’ya sığının
da Rabb'leriniz Size Rahmet’inden yaygınlaştırsın ve İşinizden Size Yarar
kolaylaştırsın."
018.17- (onlara baktığında) Görürsün ki, Güneş
doğduğunda Onlar’ın Mağaralar’ına
Sağ yan’dan yönelir, battığında, Onlar’ı Sol yan’dan
keser-geçerdi ve Onlar da Onun Geniş boşluğu’ndalardı.
Bu, Allah'ın Ayetleri’ndendir. Allah, kime Hidayet verirse, işte Hidayet bulan
O’dur, kimi de saptırırsa O’nun için asla Doğru-yol’u gösterici bir Weli bulamazsın.
III Kehf Ehli
18-23
018.18- Sen Onlar’ı
Uyanık sanırsın, oysa Onlar uyumuşlardır. Biz Onlar’ı
Sağ yan’a ve Sol yan’a çeviriyorduk. Onlar’ın
Köpekleri de İki Kolunu uzatmış yatmaktaydı. Onlar’ı
görmüş olsaydın, Geri dönüp Onlar’dan kaçardın, Onlar’dan içini Korku kaplardı.
018.19- Böylece aralarında bir Sorgulama
yapsınlar, diye Onlar’ı dirilttik. İçlerinden bir
Sözcü dedi ki: "Ne kadar kaldınız?" Dediler ki:"Bir Gün veya
Gün’ün bir kısmı kadar kaldık." Dediler ki:" Ne kadar kaldığınızı
Rabb'iniz daha iyi bilir, şimdi biriniz, hangi Yiyecek Temizse baksın, Size
O’ndan bir Rızıq getirsin, ancak oldukca
Nazik davransın ve sakın Sizi kimse’ye sezdirmesin."
018.20- "Çünkü Onlar üzerinize çıkıp
gelirlerse, Sizi Taşa tutarlar veya Dinleri’ne geri çevirirler, bu durumda
ebedi olarak Kurtuluş bulamazsınız."
018.21- Böylece, Allah'ın Waadi’nin
Haqq olduğunu ve gerçekten Qyamet'in,
kendisinde Şüphe bulunmadığını bilmeleri için Onlar’ı
buldurmuş olduk. Kendi aralarında Durumları’nı tartışıyorlardı. Dedi ki: "Onları’n üstünde bir Bina İnşa edin, Rabb'leri Onlar’ı daha İyi bilir." Onlar’ın
İşine Galip gelenler ise: "Üstlerine mutlaka bir Mescid
yapmalıyız" dediler.
018.22- Diyecekler ki: "Üçtüler, Onlar’ın Dördüncüsü de Köpekler’idir."
Ve: "Beştiler, onların Altıncısı Köpekler’idir" diyecekler. Gayba
Taş atmak. "Yedi’dir, Onlar’ın Sekizincisi de Köpekler’idir" diyecekler. De ki: "Rabb'im, Onlar’ın
Sayısını daha İyi bilir, Onlar’ı pek az dışında da
kimse bilmez." Öyleyse Onlar
konusunda açıkta olan bir Tartışma’dan başka Tartışma ve Onlar hakkında
bunlardan hiç kimse’ye bir Şey sorma.
018.23- Hiçbir şey hakkında Ben bunu Yarın mutlaka
yapacağım deme.
IV Qur'an'ın
Rehberliği 24-31
018.24- Ancak Allah dilerse. Unuttuğun zaman
Rabb'ini Zikret ve de ki: "Umulur ki Rabb'im Beni bundan daha yakın bir
Başarı’ya yöneltip iletir."
018.25- Onlar Mağaralar’ında
Üçyüz (yıl) kaldılar ve Dokuz daha kattılar.
018.26- De ki: "Ne kadar kaldıklarını Allah
daha iyi bilir. Gökler’in ve Yer’in Gayb’ı O’nundur. O ne Güzel Görmekte ve ne güzel İşitmekte’dir. Onun dışında Onlar’ın
bir Welisi yok’tur. Kendi Hükmünde Hiçkimseyi Ortak kılmaz."
018.27- Sana Rabb'inin Kitabı’ndan wahyedileni oku. O'nun Sözleri’ni Değiştirici yok’tur ve
O'nun dışında kesin olarak Sığınacak bulamazsın.
018.28- Sen de Sabah Akşam O’nun Rızası’nı
isteyerek Rabb'ine Dua edenler’le birlikte sabret.
Dünya Hayatı’nın Aldatıcı Sözü’nü isteyerek Gözleri’ni Onlar’dan
kaydırma. Qalbi’ni Bizi anmaktan Gaflet’e
düşürdüğümüz kendi Hewaları’na uyan ve işinde
Aşırılığa gidene uyma.
018.29- Ve de ki: "Haqq
Rabb'inizdendir. Artık dileyen inansın, dileyen küfretsin. Şüphesiz Biz Zalimler’e bir Ateş
hazırlamışız, Onun Duvarları kendilerini Çepeçevre kuşatmıştır. Eğer
Onlar Yardım isterlerse Katı bir Sıvı gibi Yüzleri kavurup yakan bir Su ile
Yardım edilirler! Ne kötü bir İçki’dir ve ne Kötü bir Destek’dir.
018.30- Şüphesiz inanan ve Salih Eylemler’de bulunanlar ise Biz gerçekten en Güzel
Davranış’ta bulunanın Ecri’ni Kayb’a uğratmayız.
018.31- Onlar, altından Nehirler akan Adn Bahçeleri Onlar’ındır. Orada Altın Bilezikler’le
süslenirler. Hafif İpek’ten ve Ağır işlenmiş Atlas’tan Yeşil Elbiseler giyerler.
Ve Tahtlar üzerinde kurulup dayanırlar. Ne güzel Sewab
ve ne güzel Destek.
V İslam ile Hristiyanlığın
Temsili 32-45
018.32- Onlar’a iki
Adam’ın Örneğini ver. Onlar’dan birine İki Üzüm Bağı
verdik ve İkisini Hurmalıklar’la donattık. İkisinin
arasında da Ekinler bitirmiştik.
018.33- İki Bağ’da Yemişlikleri’ni vermiş, Ondan
hiçbir Şey noksan bırakmamış ve aralarında da bir Nehir fışkırtmıştık.
018.34- Birinin başka Ürünleri de var’dı.
Böylelikle O’nunla konuşurken Arkadaşı’na dedi ki:
"Ben Mal bakımından Sen’den daha Zengin’im. İnsan sayısı bakımından da
daha güçlü’yüm."
018.35- Kendi Nefsi’nin Zalimi olarak Bağ’ına
girdi. "Bunun Sonsuza kadar yokolacağını sanmıyorum." dedi.
018.36- "Saat’in kopacağını da sanmıyorum.
Buna rağmen Rabb'ime döndürülecek olursam şüphesiz bundan daha Hayırlı bir
Sonuç bulacağım."
018.37- Kendisiyle konuşmakta olan Arkadaşı Ona
dedi ki: "Seni Toprak’tan, sonra bir Nutfe’den
yaratan sonra da Seni Düzgün bir Adam kılana mı
küfrettin?
018.38- Fakat o Allah benim Rabb'imdir. Ve Ben hiçkimseyi Ortak koşmam.
018.39- Bağı’na girdiğin zaman "Maşaallah, Allah’tan başka Quwwet
yoktur" demen gerekmez mi idi? Eğer Beni Mal ve Çocuk bakımından Sen’den
daha az görüyorsan .
018.40- Belki Rabb'im Senin Bağ’’ndan daha Hayırlısı’nı Bana verir. Üstüne de Gök’ten yakıp
yıkan bir Afet gönderir de Kaygan bir Toprak kesiliverir.
018.41- Veya Onun Su’yu
Dibe göçüverir de böylelikle Onu arayıp bulmaya kesinlikle Güç yetiremezsin.
018.42- Onun Ürünleri kuşatılıverdi. Artık o
uğrunda harcadıklarına Karşılık Avuçları’nı evirip çevririyordu.
O Çardakları yıkılmış durumda idi. Kendisi de şöyle diyordu:"Keşme Rabb'ime hiçbir kimseyi Ortak koşmasaydım."
018.43- Allah'ın dışında Ona yardım edecek bir
Topluluk yoktu. Kendi kendine de Yardım
edemedi.
018.44- İşte burda Welayet Haqq olan Allah'a aiddir. O Sewab bakımından Hayırlı, Sonuç bakımından Hayırlı’dır.
018.45- Onlar’a Dünya
Hayatı’nın Örneğini ver. Gök’ten indirdğimiz Su’ya benzer. O’nunla Yer’in
Bitkileri birbirine karıştı. Böylece Rüzgarlar’ın
savurduğu Çalıçırpı oluverdi. Allah Herşey’in üzerinde Güçyetiren'dir.
VI Suçlular’ın
Muhakemesi 46-50
018.46- Mal ve Çocuklar Dünya Hayatı’nın Çekici Süsü’dür.
Sürekli olan davranışlar ise Rabb'inin katında Sewap
bakımından daha Hayırlı’dır. Umut etmek bakımından da
daha Haylırlı’dır.
018.47- Dağları yürüteceğimiz Gün Yer’i Çıplak görürsün. Onlar’ı
bir arada toplamışız da içlerinden hiçbirisini dışarda
bırakmamışsızdır.
018.48- Onlar Senin Rabb'ine sıra sıra sunulmuşlardır. Andolsun
Sizi ilk defa yarattığımız gibi Bize gelmiş oldunuz. Hayır Siz Bizim Size bir
Kavuşma Zamanı tesbit etmediğimizi sanmıştınız değil
mi?
018.49- Kitap konulmuştur. Artık Suçlular’ın onda olanlardan dolayı Dehşetle Korku’ya
kapıldıklarını görürsün. Derler ki ‚Eyvahlar bize. Bu Kitab’a
ne oluyor ki Küçük Büyük Herşey’i sayıp döküyor.’
Yapıp ettiklerini hazır bulmuşlardır. Rabb'in Hiçkimse’ye
zulmetmez.
( Bak: Baqara 30-38
A’raf 10-25
İsra 61-65
Taha 115-126
Sad 71-88)
018.50- Hani Melekler’e Âdem'e Secde edin demiştik. İblis'in dışında Secde etmişlerdi. O Cinler’dendi. Böylelikle Rabb'inin Emri’nden dışarı
çıkmıştı. Bu durumda Beni bırakıp O’nu ve O’nun soyunu Weliler
mi edineceksiniz? Oysa Onlar Sizin Düşmanlarınızdır. Zalimler için ne kadar
Kötü bir değiştirme’dir.
VII Suçlular’ın
Çaresizliği 51-54
018.51- Gökler’in ve
Yer’in Yaratılışı’nda da kendi Nefisleri’nin Yaratılışı’nda da Ben Onlar’ı Şahid tutmadım Ben
Saptırıcıları Yardımcı Güç de edinmedim.
018.52- Benim Ortaklarım sandığınız Şeyler’i çağırın diyeceği Gün işte Onlar’ı
çağırmışlardır. Ama Onlar kendilerine Cewap
vermemişlerdir. Biz Onlar’ın aralarında bir Uçurum
koyduk.
018.53- Suçlular
Ateş’i görmüşlerdir. Artık içine kendilerinin gireceklerini de
anlamışlardır. Ancak Ondan bir Kaçış Yolu bulamamışlardır
018.54- Andolsun bu Qur'an'da İnsanlar için Biz her Örnek’ten Çeşitli Açıklamalar’da bulunduk. İnsan herşey’den
çok Tartışmacı’dır.
VIII Peygamber’in İhtarı 55-60
018.55- Kendilerine Hidayet geldiği zaman İnsanlar’ı inanmaktan ve Rabb'lerinden Bağışlanma dilemelerinden
alıkoyan Şey, ancak Ewwelkiler’in Sünneti’nin
kendilerine de gelmesi ya da Azab’ın
Onlar’ı karşılarcasına gelmesidir.
018.56- Biz Gönderilenler’i
Müjdeciler ve Uyarıcılar olmak dışında göndermemekteyiz. Küfredenler ise Haqq’ı Batıl ile geçersiz kılmak için Mücadele etmektedirler.
Onlar benim Ayetlerim’i ve uyarıldıkları Şey’i Alay konusu edindiler.
018.57- Kendisine Rabb'inin Ayetleri Öğüt’le
hatırlatıldığı zaman Onlar’a Sırt çeviren ve Elleri’nin
önden gönderdiklerini unutan’dan daha Zalim kim’dir?
Biz gerçekten Onlar’ın Qalbler’i
üzerine onu kavrayıp anlamalarına Engel olacak bir Perde, Kulakları’na da bir
Ağırlık koyduk. Sen Onlar’ı Hidayet’e çağırsan bile
Onlar sonsuza kadar asla Hidayet bulamazlar.
018.58- Senin Rabb'in Rahmet Sahibi; Bağışlayıcı’dır. Eğer kazanmakta olduklarından dolayı Onlar’ı yakalayıverse idi şüphesiz Onlar’ı
Azab’a çabuklaştırırdı. Hayır Onlar için bir Buluşma
Zamanı yaratmıştır. Onun dışında asla bir Sığınak bulamayacaklardır.
018.59- İşte Ülkeler. Zulmettikleri zaman Onlar’ı Yıkım’a uğrattık ve Yıkımlar’ı
içinde bir Buluşma Zamanı Tesbit ettik.
IX Musa'nın Seyahatları
61-71
018.60- Hani Musa
Genç Yardımcı’sına
demişti. İki Deniz’in birleştiği Yer’e ulaşıncaya kadar gideceğim ya da Uzun Zamanlar geçireceğim.
018.61- Böylece İkisi ikinin birleştiği Yer’e
ulaşınca Balıkları’nı unutuverdiler. Deniz de bir Akıntı’ya doğru kendi Yolu’nu
tuttu.
018.62- Geçtiklerinde
Genç Yardımcısı’na dedi ki: "Yemeğimizi getir Bize. Andolsun
bu yaptığımız Yolculuk’tan gerçekten yorulduk."
018.63- Dedi ki: "Gördün mü, Kaya’ya sığındımızda Ben artık Balığı unutmuş oldum. Onu
hatırlamamı Şeytân’dan başkası Bana unutturmadı. O da şaşılacak tarzda
Deniz’de kendi Yolu’nu tuttu."
018.64- Dedi ki: "Bizim de aradığımız
buydu." Böylelikle İkisi İzleri üzerinde Geriye doğru gittiler.
018.65- Derken katımızdan kendisine bir Rahmet
verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir İlim öğrettiğimiz Kullarımız’dan
bir Kul’u buldular.
018.66- Musa
O’na dedi ki: "Rüşd olarak Sana Öğretilen’den Bana Öğretmen için Sana tabi olabilir
miyim?"
018.67- Dedi ki: "Gerçekten Sen Benimle
birlikte olma Sabrı’nı göstermeye kesinlikle Güç yetiremezsin."
018.68- "Özünü kavramaya Güc’ün
olmayan Şey’e nasıl sabredebilirsin."
018.69- "İnşallah Beni Sabreder bulacaksın.
Hiçbir işte Sana karşı gelmeyeceğim." dedi.
018.70- De ki: "Eğer Bana uyacak olursan,
hiçbir şey hakkında Bana soru sorma. Ben Sana Öğüt’le anlatıp Söz edinceye
kadar.
018.71- Böylece İkisi Yol’a koyuldu. Nitekim bir
Gemi’ye binince O bunu deliverdi. Dedi ki: "İçindekileri öldürrmek için mi bunu deldin? Andolsun
Sen Şaşırtıcı bir İş yaptın,"
X Musa’nın Yolculuğu 72-83
018.72- Dedi ki: "Gerçekten Benim’le birlikte olma Sabrı’nı göstermeye kesinlikle Güç
yetiremeyeceğini Ben Sana söylemedim mi?"
018.73- Beni unuttuğumdan dolayı sorgulama. Bu
İşimden dolayı Bana zorluk çıkarma, " dedi.
018.74- Böylece İkisi Yol’a koyuldular, Nitekim
bir Çocuk’la karşılaştılar. O hemen tutup O’nu öldürdü. Dedi ki: "Bir
Can’a karşılık olmaksızın tertekiz bir Can’ı mı
öldürdün? Andolsun Sen Kötü bir İş yaptın,
018.75- Dedi ki: "Gerçekten Benimle birlikte
olma Sabrı’nı göstermeye kesinlikle Güç yetiremeyeceğini Ben Sana söylemedim
mi?"
018.76- "Bundan sonra Sana bir Şey soracak
olursam Bana Arkadaşlık etme. Ben’den yana bir Özr’e
ulaşmış olursun," dedi.
018.77- Böylece İkisi Yol’a koyuldu. Nihayet bir
Kasaba’ya gelip O’nunla Yemek istediler. Fakat Onlar’ı konuklamaktan kaçındı. Onda yıkılmaya yüztutmuş bir Duvar buldular. Hemen O’nu İnşa etti. Dedi
ki: "Eğer isteseydin gerçekten buna Karşılık bir Ücret alabilirdin."
018.78- Dedi ki: "İşte bu Benimle Senin
aranda ayrılmamızın ( zamanı).. Sana üzerinde Sabır göstermeye Güç
yetiremeyeceğin bir Te'wil’i bildireceğim."
018.79- Gemi Deniz’de çalışan Yoksullar’ındı.
Onu Kusurlu yapmak istedim. İlerilerinde her Gemi’yi Zorbalıkla ele geçiren bir
Melik vardı.
018.80- Çocuğa gelince O’nun Anne-babası Mü'min kimselerdi. Bundan dolayı O’nun kendilerine Azgınlık
ve Küfür zorunu kullanmasından Endişe edip korktuk.
018.8l- Böylece onlara Rabb'lerinin O’ndan Temiz
olmak bakımından daha Hayırlı’sı , Merhamet
bakımından da daha Yakın olanı’nı vermesini diledi.
018.82- Duvar ise , Şehir’de İki Öksüz Çocuğundu, altında
Onlar’a ait bir Define vardı. Babalar’ı
Salih biriydi. Rabb'in diledi ki, Onlar Erginlik Çağı’na erişsinler ve kendi Defineler’ini çıkarsınlar. Rabb'inden bir Rahmet’tir.
Bunları Ben, kendi İşim olarak yapmadım. İşte Senin Onlar’a
karşı Sabır göstermeye Güç yetiremediğin Şeyler’in Te'wili.
XI Zülqarneyn
ve Ye'cuc 84-102
018.83- Sana Zülqarneyn hakkında sorarlar. De ki "Size O’ndan da
Öğüt ve Hatırlatma olarak vereceğim."
018.84- Gerçekten Biz O’na Yeryüzü’nde sapasağlam
bir İktidar verdik ve O’na herşeyden bir Yol verdik.
018.85- Böylelikle bir Yol tutmuş oldu.
018.86- Sonunda Güneş’in battığı Yer’e kadar
ulaştı ve onu Kara Çamurlu bir Göze’de batmakta buldu yanında bir Qawim gördü. Dedi ki: "Ey Zülqarneyn Azab’a
uğratırsın veya içlerinde Güzelliği edinirsin."
018.87- Deki: "Kim zulmederse Biz O’nu azablandıracağız sonrada Rabb'ine döndürülür, O da O’nu
görülmemiş bir Azab’la azaplandırıverir."
018.88- Kimde inanır ve Salih Eylemler’de
bulunursa O’nun için Güzel bir Karşılık vardır. O’na buyruğunuzdan da Kolay olanını söyleyeceğiz.
018.89- Sonra bir Yol tutmuş oldu.
018.90- Sonunda Güneş’in Doğduğu yere kadar ulaştı
ve O’nu kendileri için O’na karşı bir Siper kılmadığımız bir Qawim üzerine doğmakta iken buldu.
018.91- İşte böyle; O’nun yanıda
Özü kapsayan bir Bilgi olduğunu Biz (ilmimizle) büsbütün kuşatmıştık.
018.92- Sonra bir Yol daha tutmuş oldu.
018.93- İki Sedd’in
arasına kadar ulaştı. Onlar’ın önünde hemen hemen hiç bir Söz anlamayan bir Qawim
buldu.
018.94- Dediler ki: "Ey Zülqarneyn, gerçekten Ye'cüc
ve Me'cüc
Yeryüzü’nde Fesat çıkarmaktadırlar. Bizim’le Onlar
arasında bir Sed İnşa etmen için Sana Vergi verelim
mi?"
018.95- Dedi ki: "Rabb'imin Beni kendisinde
Sağlam bir İktidar’a yerleşik kıldığı daha Hayırlı’dır.
Madem öyle Siz Bana Güç’le Yardım edin de Sizin’le
Onlar arasında Sapasağlam bir Engel yapayım."
018.96- "Bana Demir kütleleri getirin, İki
Dağ’ın arası eşit düzey’e gelince körükleyin." dedi. Onu Ateş haline
getirinceye kadar. Sonra dedi ki: "Bana getirin, üzerine Eritilmiş Bakır
dökeyim."
018.97- Böylelikle ne O’nu aşabildiler ne de O’nu
delmeye Güç yetirebildiler.
018.98- Dedi ki: "Bu benim Rabb'imden bir
Rahmet’tir. Rabb'imin Waadi geldiği zaman O bunu
Dümdüz eder. Rabb'imin Waadi Haqq’tır.
018.99- Biz o Gün bir kısmını bir kısmı içinde
dalgalanırcasına bırakıvermişiz. Sur da
üfürülmüştür. Artık Onlar’ın Tümü’nü bir arada
toparlamışız.
018.100- Ve o Gün Cehenmem’i
Küfredenler’e tam bir Sunuşla sunmuşuz.
018.101- Ki Onlar Beni zikretme de Gözleri bir Perde
içindeydi . Dinleme’ye katlanamazlardı.
018.102- Kütfredenler Beni bıkarıp Kullarım’ı Weliler edindiklerini mi sandılar. Gerçekten Biz Cehennem’i
Kafirler için bir Durak olarak hazırlamışız.
XII Hristiyan
Milletler 103-111
018.103- De ki: "Davranış bakımından en çok Hüsran’a
uğrayacak olanlar’ı Size Haber vereyim mi?
018.104- Onlar ki Dünya Hayatı’nda bütün Çabaları
boşa gitmişken kendilerin gerçekte Güzel İş yaptıklarını sanıyorlar.
018.105- İşte Onlar Rabb'lerinin Ayeteri’ni
ve O’na kavuşmayı inkar edenlerdir. Artık Onlar’ın
yapıp ettikleri boşa çıkmıştır. Qıyamet Günü'nde
Onlar için bir Tartı tutmayacağız.
018.106- İşte
küfretmeleri Ayetleri’ni ve Elçileri’ni Alay konusu edinmelerinden dolayı ve Onlar’ın Cezası Cehennem’dir.
018.107- İnanan
ve Salih Eylemler’de
bulunanlar, Firdews Bahçeleri Onlar için bir
Konaklama yeri’dir.
018.108- Onda
Ebedi olarak Kalıcı’dırlar O’ndan ayrılmak iştemezler.
018.109- De ki:
"Rabb'imin Sözleri için Deniz Mürekkep olsa Yardım için bir benzerini dahi
getirsek Rabb'imin Sözleri tükenmeden önce elbette Deniz tükeniverirdi."
018.110- De ki: "Şüphesiz Ben, ancak Sizin
benzeriniz olan bir Beşer’im, yalnızca Bana Sizin İlahınız’ın
Tek bir İlah olduğu wahyolunuyor. Kim Rabb'ine
Kavuşmayı umuyorsa artık Salih bir Çalışma’da bulunsun ve Rabb'ine İbadet’te
hiç kimseyi Ortak tutmasın."
Qur'anu'l Hakîm (Qur'ane'n A'rabiyyen)
018 Kehf |
|||
|
|||
|
|||
|
|||
|
|||
|
|||
|